• Sonuç bulunamadı

Yapı sanatında Türk üslup ve karakterini korumaya çalışan ünlü bir mimar:Mimar Vedat Tek

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yapı sanatında Türk üslup ve karakterini korumaya çalışan ünlü bir mimar:Mimar Vedat Tek"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

t

Yapa sa n a tın d a Türk ü slû p v e

k a ra k te r in i k o rk m a y a ça lışa n

ünlü b ir m im ar

Mimar Vedat Tek

Tanınmış şair ve bestekâr Leylâ Hanımın oğlu olan sanatçı Türklerin büyük mimarlık geçmişini bugün de canlı tutabileceğimize inanıyor ve bu

yolda eserler meydana getiriyordu

T ÜRK mimarlığını bozulmaktan ko-

■ ruyarak onu öz sanatımızın, üslû­ bumuzun özelliklerine kavuşturma ça- basıyle —başta İstanbul’un Büyük Pos­ tane binası olmak üzere— çeşitli eser­ ler ortaya koymuş olan yüksek mimar Vedat Tek bundan otuz yedi yıl önce öldüğü zaman ünlü yazar Peyami Safa şöyle diyordu:

Tanzimattan sonra Türk olduğu­ nu, daha çok mimarlığımıza kendi­ si olmak lüzumunu hatırlatan ilk sanatkâr, Mimar Vedat’tır. Ondan ev­ vel, kötü bir tercüme devri yaşayan mimarlığımız bütün millî izlerini kay­ betmiş, sağlamlıktan başka hedefi ol­ mayan silik ve şahsiyetsiz bir yapı sa­ natı halinde idi. Alelâde bir tekniğin icaplarına uymaktan başka hiçbir en­ dişesi olmadığı için hazin bir üslûp anarşisi içinde yüzen bu kalfa mimar­ lığına ilk isyan, Mimar Vedat’tan doğ­ du.

Onun her eserinde teknik ve Türk­

lük, yapüarınm sapasağlam ve apay­ dınlık ifadesinde göze vuran iki hâkim endişedir. Aradığı «millbyi ne derece bulabildi? Buna salâhiyetin vereceği cevap ne olursa olsun, onu Tanzimat­ tan sonraki mimarlarımızın ilk milliyet­ çisi olmak şerefinden mahrum edemez. Dar ve karanlık caddelerimizde onun geniş cepheli, kaidesi üstüne rahat ne­ fes alarak oturmuş çinilerinin Türk yeşili gülümseyen aydınlık binaları yükseldiği zaman, bütün İstanbul, ha­ fızasını kaybedip tekrar bulmaya baş­ lamış bir şehrin sevinç ürpermelerini duydu. Ben o anları yaşayanlardanım. Yeni Postane doğduğu tarihte, onun kaldırımından geçerken durup cephesi­ ne bakmak benim millî keyiflerimden biriydi. Sonra bu binanın içinde bir se­ ne kadar memurluk hayatı yaşadım. Orta katın, şimdi bakımsızlık yüzünden harap olmuş koridorunda her gün yürü­ dükçe, içimdeki anarşiye, ahenginin mucizesiyle çeki düzen veren derin bir

(2)

sükûn ve ferahlık duyardım.

Mimar Vedat’ın bütün binaları, önün­ de hacmine lâyık bir meydandan mah­ rum olmak gibi büyük bir nasipsizliğe , . uğramıştır.' Ona «bir, başka zemin, baş­

ka zaman lâzımdı». Eserleri dar bir ze­ mine, kendisi de nihayet kübik salgı- myle büsbütün melezleşen bir acayip zamana düştü. Fakat genç mimar, sen onun izinini bırakma! Sana kendimizi aramayı öğreten üstadın ruhu, onun aradığını sen bulduğun zaman şad ola­ cak.

BÎR SANAT OTORİTESİ

Mimar Vedat Tek, yaşadığı devre kendini kabul ettirmiş, otorite sahibi bir sanatçı idi. İstanbul’da Büyük Pos­ tane’den başka Harbiye’de örnek Türk evleri, Ankara’da Tarihi Büyük Millet Meclisi ve Ankara Palas Oteli binaları­ na vücut vermişti. Mimarı bulunduğu her yapıda Tiirklerin büyük mimarlık geçmişine inanmış olarak ve bu geç­ mişin bugün de canlı tutulabileceğini öngörerek çalışmıştır. Sanatını takdir ve yazılarıyle teşvik edenlerden b'ri olan Prof. İsmail Hakkı Baltacıoğlu, onun için «Türk olarak doğmuş, Türk olarak yaşamış ve Türk inancıyla öl­ müştür.» diye yazmıştı.

Zamanının başyazarlarından Suphi Nuri İleri, sanatçının vefatı üzerine ha. yatını anlatan bir yazısında diyordu ki:

Altmış sekiz yaşında uzun bir şeker hastalığından ölen Mimar Vedat meş­ hur şair ve bestekâr Leylâ Saz ile İs­ lâm ülemasından meşhur Giritli Sırrı Paşa’mn oğlu ve eski müderris ve Şe- hiremini Yusuf Râzi’nin kardeşi idi. Benim de amcamın oğludur. Vedat Pa­ ris’te Güzel Sanatlar Akademisi’nde mimarlık tahsil etmiş eski bir Galata­ saraylIdır.

İstanbul’a Paris’ten geldikten sonra Sanayii Nefise Mektebi’nde (1) uzun

Mimar Vedat Tek

seneler Türk gençlerine mimarlık oku­ tan ve yine uzun seneler Saray’ın ve Seraskerlik’in baş mimarlığını eden Vedat Tek İstanbul İmar Müdürlüğü’n- de de bulunmuştur.

İstanbul’da Büyük Postane ile Tapu Müdürlüğünü, Ankara’da Büyük Mil­ let Meclisi ile Ankara Palas Otelini ve memleketin birçok yerinde pek çok ev ve apartmanlar inşa eden bu mimar herhalde memlekete büyük hizmetler etmiş, güzel eserler bırakmış ve bir­ çok genç mimar yetiştirmiştir.

DEĞİŞİK BİR İNSAN

Vedat’ın babası pek dindar, anası pek şair ve müzisyen idi. Fakat kendisi bu meselelerde onlara benzemedi.

Vedat çalışarak yaşardı, miras ye­

d i Güze! Sanatlar Akademisi.

(3)

medi, her vakit para kazandı. Eğer uysal bir adam olsaydı bugün çocuk­ larına pek büyük bir servet bırakabile­ cekti. Çünkü gerek resmi makamlar, gerek halk yaptıracakları binalar için hep kendisine başvururlardı.

Ne gariptir ki Paris’te okuyan mer­ hum, oğlu Nihat’a Berlin’de mimarlık tahsil ettirdi. Fakat kızı Selime yine Paris’e giderek Güzel Sanatlar Akade­ misi resim ve dekor kısmından birinci­ likle çıktı.

Mimar Vedat tabiatıyle buraya ge­ len yabancı mimarlara kızar ve eser­ lerini hiç beğenmezdi. «Onlarda millî ruh ve zevk yok» der ve esef ederdi.

Hele imarcılık, şehircilik meselelerin­ de çok titiz davranır ve yabancı müte­ hassıslara tahammül edemezdi. Kendi­ si İstanbul İmar Müdürlüğü’nde bulun­

Vedat Tek’in Türk üslûbunu mu­ hafaza ederek yarattığı eserlerden İstanbul'da Büyük Postane binası.

muş olduğu için yabancıların bol davet edilmelerini hiç doğru bulmaz ve:

— Şehremaneti dosyalarında ne ka­ dar güzel plânlar var, onları ben hazır­ lamıştım, Avrupa’dan gelenler de so­ nunda benim evvelce teklif etmiş ol­ duğum şeyleri teklif ediyorlar» derdi. SULTAN REŞAD’IN BAŞ MİMARI

Merhum iyi bir koca ve iyi bir baba idi. Torunlarını çok severdi. Çok güzel ve yakışıklı bir adamdı. Sinemaya ve polis romanlarına düşkündü. Şeker has­ talığına tutulduğundan hekimler perhiz tavsiye ederlerdi. Fakat merhum du­ ramaz, bol bol tatlı ve börek yerdi ve bu hâlinden dolayı şikâyet edildiği va­ kit hemen güler ve kendisini şöyle mü­ dafaa ederdi.

— Bakınız Celâl Nuri (2) on sene perhiz etti ve benden genç öldü, ben hem perhiz etmiyorum hem ondan faz­ la yaşayacağım.

Sultan Reşad’ın ve Enver Paşa’nın baş mimarı ve dostu olan merhum Meş­ rutiyet devresine ait pek çok anekdot bilirdi. En beğendiği Şehremini Cemil Paşa idi.

Zavallı Vedat’ın imar işlerinde sözü bir türlü dinlenmemişti, yoksa yaban­ cı mütehassıslar gelmeden evvel, o İs­ tanbul’umuzu millî zevkimize göre imar edecekti ve bunun için de kendisinde her türlü iktidar ve kabiliyet vardı. Fakat kendisinden hakkıyle istifade edilmedi. Bununla beraber merhum Vedat Tek mimarcılığımızda ve imar- cılığımızda mühim bir yer tutacak ve eserleri her vakit hoşumuza gidecek­ tir. @

(2) Bu makale sahibinin ağabeyi ve “İleri” gazetesi başyazarı.

11

Ta h a To ros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Sonuç olarak, evet, ben bu kentte size kar şı artık hemen her gün düzenlenen protesto eylem ve etkinliklerine katılan bir “kadrolu eylemci” oldum.. Hatta az önce, kentimizde

Büyük şehir Belediyesi'nin son dönemde dikkat çeken ihaleleri arasında muhtelif temizlik ve gıda malzemesi alımı da bulunuyor.. 265 bin adet s ıvı bulaşık deterjanı,

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin ana isale hattındaki arızanın giderilerek, şehre su verildiği açıklamasının üzerinden 3 gün geçmesine ra ğmen başkentin bazı

[r]

Ayr›ca MRSA infeksiyo- nu aç›s›ndan burun tafl›y›c›l›¤›, antibiyotik kullan›m› fazlal›¤› ve uzun süreli hastanede kalma da önemli risk faktörleri

Cantrell ve ark., (2003) öğretmen adaylarının fen öğretimi öz-yeterlik inançlarının; Mulholland ve ark., (2004) ve Yaman ve ark., (2004) fen bilimleri öğretmen adaylarının

Bezelye çeşit ve genotiplerine ait bitkide bakla sayısı (adet/bitki) değerlerine ilişkin ortalama, standart hata, en düşük ve en yüksek değerler ile varyasyon

Korelasyonu bir ortalama olarak yorumlamak için başka bir yol onu standartlaştırılmış değişkenlerin ortalama çapraz çarpımı olarak ifade etmektir.. (2.5)