• Sonuç bulunamadı

w r?n •• " ' » « ' » • I jnıı UM ı • ıııır - -

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "w r?n •• " ' » « ' » • I jnıı UM ı • ıııır - -"

Copied!
53
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ıra çubuk barajı. Nafia Bakanlığı sular U. M. Fen heyeti B 1336 İzmir Fuarı B nar Emin Necib Uzman H izmir fuarı hakkında görüşler. M. Çiz-er E Kadıköy iskelesi. Mühendis Galib Alnar B ikbal kira evi. Mimar Zeki Sayâr B istanbul havalisinin plânı. Dr.

Ing. Martin W a g n e r fil Edirne'de Türk eserleri. Mimar Kemal a İtan H Hastanelerde umumî hizmet yerleri. Mimar Naci Meltem Q Küçük sanatlar sergisi. Ankara. Melek Celâl E Sivil halkın hava tehlikesine karşı kollektif korunması. Ç e v i r e n : Adnan Suner 38 Başka memleketlerde yapı işleri BU

Y ı l 1 9 3 6 i s t a n b u l . F i a t ı 2 r a . S A Y I :

(2)

Î

T T 1/ T A V L , K Y A P' SANATI, Ş E H İ R C İ L İ K ve D E K O R A T İ F S A N A T L A R DEROIS İ t i l NEŞREOENLER : M İ M A R A B İ D İ N M O R T A Ş ve M İ M A R Z E K İ S A Y A R .

İ D A R E Y E R İ : A N A D O L U H A N No. 24 İSTANBUL. T E L E F O N : 21307

DER AREHITEKT M0NATS8EFT FÖR B1UKUNST, STft EDTEBKD u. DEK0R1TI0N l a s c k r i f t : I r k i I t k t . A n a d o l u H i n 24. İ s t a n b o I.

L ' A R C H I T E C T E

REVUE MENSUELLE O'ARCHITECTURE, D'URBANISME et de DECORATION A d r e s s e : A r k i t e k t , A n a d o l u H a n 24. İ s t a n b u l .

SAYISI ALTI A Y L I Ğ I YILLIĞI

1.00 Lir«

5.50 „ 10.00 „

EIN2ELPREIS, H A L B J A H R A B O N N E M E N T , J A H R E S A B O N N E M E N T ,

PRIX D'UN NUMERO

„ pour 6 MOIS

„ „ UN A N

A r k i t e k t i n k o l l e k s i y o n l a r ı : 1 9 3 1 y ı l ı c i l t l i k o l l e k s i y o n u 2 4 L i r a ' 9 3 2 „ „ „ 1 8 1 9 3 3 I

1 9 3 4 » „ „ „ 1 2 1 9 3 5 )

Mimar { Neşet Akatay) dır. Memleketin diğer yerlerinde ve dışında, başka vekilimiz yokdur. Reklâm sayfalan tarifesi isteyenlere gönderilir.

In-u. Ausland. Auf Wunsch kostenlose Probehefte u. Anzeigenpreisliste.

ınement, pour les demandes d

Kolleksiyonlarını ciltletmek isteyen abonelerimize 100 kuruş karşılığında keten bir kumaştan itina ile yapılmış hususî cilt kapaklarımız gönderilir.

(3)

A R K I T E K T

Herausgeber: Architekt Abidin Mortaş u. Zeki Sayâr.

Anadolu Han 24. İstanbul, 6. Jahrgang - No. 10-11 - 1936.

. Tschubuk-Talsperıe bei Ankara Baubüro des Ministeriums für öffentliche Bauten Internationale Messe I936 in izmir

Landungsbrücke der Akay-Dampfergesellschaft in istanbul Dipl. Ing. Galip Alnar Miethaus in Kadıköy (istanbul) Arch. Zeki Sayâr Landesplanung von istanbul Dr. Ing. Martin VVagner Alte Türkische Kunstbauvverke in Edirne Arch. Kemal Altan

"VVirtschaftsraume in Krankenhâusem N. Meltem Kunstgevverbeausstellung in Ankara Melek Celâl öffentliche Luftschutsiüume in der Stadt Aüs (L'6poque) Bauen im Ausland (Aus den Zeitschriften) Bücherbesprechung

Nachrichten

Beştiıiımungen über Architektenhonorare für stâdtebauliche Entwürfe

A R K İ T E K T

Revue IVlensuelle d'Architecture, d'Urbanisme ot d'Art DĞcoratif Arch. Abidin Mortaş et Arch. Zeki Say&r.

Anadolu Han No. 24. İstanbul. 6 Ğme Annee. No. 10-11 - 1936 I-e Baırage »Tchoubouk' (Ankara) Bureau Technique du Mlnis-

tere des Travaux Publiques P. 275

La Fol re d'Izmir (izmir) 283 Le. De'jarcadere de Kadıköy (istanbul) Ing. Galip Alnar 291

Un e maison â Kadıköy (istanbul) Arch. Zeki Sayâr 207 Le plan d'ensemble de la ville d'Istanbul et de ses environs Dr. Ing. Martin Wagner 301 L'ancienne architecture turque (Edirne) Arch. Kemal Altan 307 Les differents services dans les hopitaux Arhc. Naci Meltem 310

L'Iixposition de la Petite Industrie et de la Manifacture (Ankara) 311 La protection collective des habitants des villes cootre le danger aerien De «l'Epoque- 313

L'activite de construction â l'gtranger 317

Bibliographie 322 Nouvclles 323 Le tarif d'honnoraires des architectes et d.s urbanistes 324

(4)

Ç u b u k b a r a j ı . - Ankara.

Nafia Bakanlığı Sular U. M. Fen Heyeti.

( Nafia Bakanlığı neşriyatından alınmıştır. )

Çubuk barajı için Ankaranm 12 kilometre şimalinde; es- ki Ankara - Çankırı yolu yanında vadinin kayalık iki burun teşkil eden dar kısmı kabul edilmiştir. Bu mevkide vadi ge- nişliği 250 metre kadardır.

Bu noktaya kadar yağış sahası 700 km2 dir. Bu sahaya düşen yağmur ve kardan mürekkep teressübat miktarı senevi vasati olarak 250 mm. yi bulmaktadır.

Muhtelif senelerin rasadatından alman neticeye göre bir senede vasati olarak Çubuk çayı vasıtasıle sevkolunan su mik- tarı 30 milyon metre mikâp kadardır. Bu miktar asgarî sene- lerde 8 milyondan aşağı düşmemektedir.

Ankara şehir suyunun noksanını telâfi etmek üzere kul- lanılacak baraj suyunun miktarı bir senede 3,5 milyon metre mikâptır.

Bu rakamlara nazaran Çubuk çayı üzerinde tesis edile- cek bir baraj şehrin içme ve kullanma sularını vermek gibi

esas gayesini kâfi bir vüs'atle temin ettiği gibi bu ihtiyacın tat- mininden artakalan miktar ve baraja fazla gelecek mevsimli sularla da ÇubUk çayının etrafındaki arazinin sulanması ka- bil olacaktır.

Esas itibarile baraj gövdesi için su tarafı şakulî ve res'si azami su seviyesi olmak üzere müsellesi makta kabul edilmiş- tir. Su tarafının şakulî alınması her ne kadar bent boş iken mukabil tarafta cüzi cer gerilmeleri husulünü mucip ise de;

bent dolu iken mail cidarlara nazaran gerilmeler daha mü- sait şekilde husul bulduğu gibi dikkat ve itina ile yapılması icap eden bu sathın kalıp işçiliğinin daha mükemmel ve daha kolay teminini icap ettirmiştir.

Yalnız bent başlığında hizmet köprüsü tesisini mümkün kılmak üzere üst kısmı bir münhani ile bent başına doğru ma- il vaziyetten şakulî vaziyete geçirilmiş ve bu suretle başlıkta 4 metre genişliğinde bir kısım temin edilmiştir.

V

275

(5)

Baraj plânda nısıf kutru 220 m. olan bir münhani şe- kilde ve mesafe inbisat derzlerini ihtiva edecek şekilde alın- Baraj muvazenet hesapları bent dolu ve boş iken, mevzu- ubahis olabilecek bütün tazyik ihtimalleri gözönünde tutu- larak yapılmıştır.

Barajın temel hafriyatı yapılırken vadi tabanında ilk o- larak 17 metre derinliğinde kayaya tesadüf Edilmiştir. Fakat bu kaya temel için müsait değildir. Bir çok yerlerinde ya ta- mamile çürük ve yumuşak ve yahut ta sağlam kısımlarda (Pe S) piriti ihtiva ediyordu. Piritin mevcudiyeti hava. ve su tesirinde hamızı kibritin husulünü ve bu suretle temel "bsto- nundaki kireçle bilkimya birleşerek betonu tahrip edecek o- lan muzaaf kibritiyet kalsiyum ve alüminyumun husulünü intaç edeceğinden temel için korkulu idi.

Bu cihetler düşünülerek daha derinlere inilmiş vs 20 met- rede bu mahzurlardan salim kaya tabakasına rastlanmıştı. An- cak bu temel tabakası temizlenirken temel çukurunu arzan kesen ve 20 metre derinliğe rağmen pek az sağlam bir kaya kütlesini bile ihtiva etmiyen bir mıntakaya tesadüf edilmiştir.

Yapılan sondajlar buradaki kaya tabakasının çok aşağı derinliklere kadar tahallül ettiğini gösteriyordu. Bu yumu- şak beyaza yakın boz renkte, ince taneli ve tamamile erimiş olarak kaya parçaları arasında bulunan ve kaolin ismi veri- len bu madenin çıkarılması için bu kısımda hafriyat 28 ilâ 32 metreye kadar imtidat ettirildi.

ı.Bu hafriyatı yaparken kenardaki kayaların kaolin çu- kuruna doğru kayması ihtimali düşünülerek biri kaolin çu- kurunun hava tarafında diğeri su tarafında olmak üzere be- tondan iki istinat duvarı yapılmış ve bundan sonra tahallül eden kaya hafriyatına devam edilmiştir.

Temel için meydana çıkarılan bu kayalıklar üzerinde ba- zı yerlerde uzun uzun çatlaklıklar görülüyordu. Bu gibi kı- sımlarda emniyet tesis etmek üzere çimento enjeksiyonları na- zarı itlbare alındı. Buralara burgu çekiçlerile 0.60 ilâ 80 met- re derinliğine kadar delikler açıldı. Bu deliklerin üst tarafla- rına havagazı boruları çimento ile sıvanarak yerleştirildi. Bi- lâhare duvarın betonlanmasını müteakip bü borular vasıta- sile çatlaklıklara çimento şerbeti enjekte edildi.

Bununla beraber bulunan kaya pek iyi cins kaya değil- di. Her ne kadar normal vaziyette temel için müsait bir ze- min teşkil etmekle beraber daha fazla emniyet tesis etmek ve ademi nüfuziyeti temin etmek gayesile bütün temel zeminin üzeri akvazitli bir beton tabakasile setredildi.

Temel üzerinde bazı membalara da tesadüf edildi. Bun- lar da bir kaptaj' dahiline alınarak her zaman muayeneleri için bent gövdesi dahilinden yukarı yükseltildi.

Temel zemini ihzar edilen barajın beton dökme ameli- yesine evvelâ temelin az derin olan su tarafındaki- kısmın- dan başlandı.

Bunun için; kaya sathı su ve tezyikli hava ile yıkanıp süprüldükten ve görülen sathi çatlaklıklar, gevşemiş kaya par- çaları temizlendikten sonra yukarıda söylenilen akvazitli be- ton muhafaza tabakası dökülmeğe başlandı. Bu beton 375 do- zajlı idi. İçine gerek betonun kesafetini arttırmak ve gerekse mukavemetini tezyit etmek maksadile akvazit ilâve edilmişti.

Kaolin çukurunun bazı yerlerinde iyi cins kayaya tesadüf edildi ise de teçanüsü temin etmek üzere bu beton tabaka bü- tün temel zemini üzerine ayni terkipte olarak teşmil edildi.

Bu akvazit maddesi ve dozajın yüksekliği betonun tec- rit kabiliyetini arttırmış ve bu suretle suyun hem betona ve

hem de dağılmağa kabiliyetli olan kayaya nüf tirmiştir.

Bundan sonra betonlama ameliyesine geçi miyet itibarile kullanılan beton 216 dojazlıdır.

fi derecede salâbeti haiz ve tesiratı havaiyeye elde edilmiş ve fakat suyun sızması tamamile m mıyacaktı. Keza böyle bir beton suyun kimyevi şı da kâfi derecede mukavemetli olamıyacaktı.

hazalarla suyun gerek sızmasını ve gerekse ifa ratı kimyeviyeyi menetmek üzere duvarın metre genişliğinde bir muhafaza betonu vücı tir. Bu betonun terkibi; bir metre mikâbı betonİı mento ve ayrıca Almanyada Rhein den geti Trass dan ibarettir.

Burada Trasın faidesi; suyun nüfuziyetin i tasallübü ağırlaştırmak, serbest kalan kirecin rarsız bir hale sokmaktır.

Baraj gövdesi su tarafı şakulî olmak üzeı larak inşa edilmiştir. Temelde taban genişliği p inin % 75 şi olarak alınmıştır. Buna i bakasındaki genişlik bent kornişinden 44 metre metre kadardır. Kaolin çukurunda baraj derinli] i Yukardaki nisbeti devam ettirsek burada duvar nişlikte inşa etmek mecburiyeti hâsıl olacaktı, ihzarı kısmında söylediğimiz veçhile kaolin çuk mek için yapılan müdafaa duvarları arasında metre • kadardı. Bu kısımda duvar kalınlığı 15 noksan kalıyordu. .Hava tarafı müdafaa duvapı teşkil eden kaya tabakası kâfi mukavemeti haiz enaleyh temel 31 metre genişlikte inşa edildiği sıla vasat sülüsün haricine çıktığından bu kısın barajın hareketine karşı bir mukavim kuvvet yecekti. Hulâsa ya baraj temelini 42 metreye il yahut temelin hava tarafı şakuli sathını istinat lam bir zemin bulmak lâzımdı.

;i miştir. Umu- dozapla kâ- ırjukavim beton edilmiş ola- tesiratına kar- İşte bu mülâ- edeceği tesi- I arafına 2 : 3

getirilmiş- la 215 kilo çi- :i ilmiş 86 kilo

mümanaat,

;eslrlerini za-

! müsellesî o- ami su irtifa- 'sjsati temel ta- derinlikte, 32

55 metredir.

42 metre ge- ılbuki temelin ırunu hafret- :i mesafe 32

metre kadar arkasını değildi. Bina- takdirde hâ- temel zemini teşkil edemi- lâğ etmek ve ettirecek sağ-

ıci bir I I nu- maksat temin ' ımuşak kaya- 1 üyük müşkü- ,p ettiriyordu, ine kadar in- bir keson in- Bu maksatla müdafaa duvarının

maralı beton blok döküldü. Fakat bu blokla da edilemedi. Çünkü arkası yine tahallül etmiş y dan ibaretti. Temeli böyle blok temdit etmek lâtı mucip oluyor, çok kuvvetli iksa ve işçiliği iı Bunun için I I numaralı blok önüne sağlam zeı mek ve 42 metre temel arzını tamamlamak üzeı dirildi.

Keson; her birinin arzı 3.6 m. den ibaret >lmak ü hücreli inşa edildi. Bu sandığın istinadı için düz bir satıh elde etmek gayesile çukur dahili kaolin taşlarile lolduruldu ' tesviye edildi.Keson, tenvirat, havayi muzayyak, tahtezzemin suları dışarı atma, hafriyatın çıkarılması ve n erdiven terti- batile mükemmel surette teçhiz edilmişti ve du\ arlarının kâfi salâbeti havi olması ve her türlü çatlaklıkların önüne geçil- mesi için demir teçhizatı ihtiva ediyordu.

Plâtform üzerine oturtulan keson dahilinde ve kürekle doldurulan kaolin taşlarının çıkarıln dı, hafriyat ve nakliyat ortadaki hücreden yap Keson program mucibinde aşağı indikçe biı karı kısmı betonla uzatılıyordu. Bu suretle temas ettikten sonra münasip miktarda tazyiki riyata başlandı. Muhit kazındıkça ağaç takozla :s tiriliyor ve bütün muhit üzerinde bu kazılma dikten sonra takozlar dışarı alınarak keson ani liyordu.

Bu indirme işinde sonlara doğru mukaveı lete rastlandı bu da I I numaralı blokun inşası esnasında uuı tulan v

evvelâ kazma asına başlan- lıyordu.

taraftan yu- k|aolin sathına

barutla haf-

•a istinad et- ikmal edil- olarak indiri- ci il

276

J

(6)
(7)

rak altında kalan iksa ağaçlarının mümanaati idi. Bunun için I I numaralı blokla beton arasındaki boş kısım kazılarak bu ağaçlar atıldı ve bu işi müteakip keson 1.3 m. birden kayarak indi. Bununla beraber kesonun indirilmesinde yeniden müş- külât başgösterdiğinden indirilmesi mecburî olan derinlikten 3 metre yukarıda durduruldu. Geri kalan 3 metre derinlikte keson kaidesinin gördüğü iksa yardımı ile kazıldı.

Bu suretle istinat için kâfi derecede metaneti haiz ze- min bulunmuş olduğundan bu zemin iyice temizlenerek blok beton döküldü.

II numaralı blokla keson arasında kalan 1.2 metre geniş- liğindeki kısım kendini tutamıyacak derecede hafifti. Bu kı- sım kendiliğinden kayarak kesonun taban ağızları arasından içine akıyordu. Bunun için üst kısım bir miktar kazılarak be- ton döküldü. Sonra buna iksa vazifesi gördürülerek alt kı- sım kazıldı ve betonu döküldü. Bunu betonlama işi keson ci- darında bırakılan pencerelerden yayıldı. Bundan sonra I I nu- maralı blokla kesonun birbirine bağlanması işine başlandı I I numaralı blokun' üst kısmı temizlendi ve evvelce betonu dö- külmüş olan duvarın hava tarafındaki dişli kısmının da be- tonu bir örtü tabakası gibi dolduruldu. Bundan sonra keson içinin doldurulmasına devam edildi.

Alt kısım doldukça bir tazyik taşıyacağı için 216 dozajlı betonla ve bunun üzerindeki tabaka 175 dozajlı ve en nihayet 62 rakımına kadar olan en üst kısmı da 150 dozajlı betonla dolduruldu. Bu rakımın üzerindeki kısım toprakla örtüldü.

Gerek baraj gövdesi gerekse II numaralı blok kesonun birbirine iyice bağlanması lâzımdı. Kesonla I I numaralı blok arasındaki boşluğun betonla doldurulması için bırakılan pencerelere bu ikisi arasında bir irtibat kaması vazifesi gördü- rüldü. Bundan başka kesonun baraj tarafındaki cidarında bir çok dişler tertip edildi. I I inci blokla keson arasındaki kısmın betonu dökülmezden evvel gerek bu dişler arasına ve gerekse pencereler içerisine demir teçhizat uzatıldı. I I inci blokun hava tarafındaki sathı da muzayyak hava çekiçlerile girintili çıkıntılı bir satıh haline konuldu. I numaralı blokla I I inci blok ve keson aralığı demirle teçhiz edilmiş bir beton blokla iyice kavrattırıldı. Bu beton keson pencereleri içine ve dişlere.kadar uzatıldı. Bu suretle baraj gövdesi ve keson bir- birine iyice ankıre edilmiş oldu. Bu beton blokun I ve I I nu- maralı bloklarla da iyice iştiraki için bu bloklara hava tara- fındaki zemin kayalığı arasında tam bir irtibat tesis etmek gayesile kesonun iç tarafından bu aralığa doğru enjeksiyon boruları konuldu. Bu borulardan aralığa 1/1 dozajında 15 m*

çimento harcı enjekte edildi. Bu suretle barajın temel kısmı tamamile tahtezzemine alınmış oldu.

Temel gövdesi dahilinde biri temelin ta altında en mün- hat kısmında muhafaza betonu içerisinde olmak ve diğeri bu- nun üzerinde ve 55 rakımmda bulunmak üzere iki galeri" vü- cude getirildi. Bu galerilerle bugün ve ilerisi için temeli mu- ayene etmek, taharriyat yapmak ve icabında sondaj yapmak imkânı elde edilmiş oldu.

Bent gövdesi mütemadi olmayıp 12 şer metre kalınlıkla derzleri ihtiva eden parçalar şeklinde inşa edilmiştir. Bu derz- lerle hararet tahavvülâtından dolayı husule gelecek tali geril- melerin itfasına çalışılmıştır.

Derzler iç taraflarında diş vücude getirmeksizin nısıf ku- tur istikametinde olarak duvarın maktaı arzanisince devam edip gider. Bunlar temelin tabanından ve yahut bunun biraz yukarısından başlıyarak bent başlığında hitam bulur.

Bendin toprak altında kalan kısmında" hararet tahavvü- lâtı şayanı dikkat bir dereceyi bulamıyacağından derzlerin bu kısımlarına yalnız betonun soğuması ve tazeliğini giderme-

sine kadar ihtiyaç vardı. Binaenaleyh bu 1 muvakkat derz olarak vücude getirilmişler mışlar ve kısmen de tecrid ettirilmişlerdir.

4 metre aşağıdan bent başlığına kadar olan imi derz olarak vücude getirilmişlerdiı Almanyada yapılan bazı yeni barajlarda bik edilen bir tarzı inşaya göre yapılmışlardır nan derzin arkasına icabında tecrid için kille olan şakulî birer tarassut bacası yapılmıştır.

Kendi haiz olduğu tazyikle bilhassa iş d duvarına dahil olması muhtemel suları sevk duvarının içine su tarafından itibaren ızgaravarî şakuli drenaj kanalları inşa edilmi yekdiğerinden 2 metre aralıkla tertip edilmiş cm. olan beton mikâplarını baca teşkil edece üzerine koymak suretile inşa edilmişlerdi

Bu mikâplar suyun pek kolay nüfuz edeceii dan yapılmış olup ortalarında üstüvane şeklin le nişliğinde bir boşluk bırakılmıştır. Bu baca rulara tazyikle sızıp girecek sular bent dolunt trol dehlizine sevkolunur. Bu kontrol dehliz yeri tabiî zeminden bir metre yukarıdadır.

Drenaj borularından dehlize sevkolunan banının bir kenarına yapılan , çimento ile sıva nişliğindeki bir oluğun içine serbestçe akar bu sular oluğa amud olarak yapılmış olan duvarın dışına akarlar.

Bu sistem sayesinde sızan suların hanı i sundan geldiğini ve miktarı kolaylıkla tesbit

Yukarıda bahsedilen kontrol dehlizi 2x:

lup yukarıdaki hizmetinden başka bent dah ölçülmesine ve çatlaklık olup olmadığının te gibi burgulama ve enjeksiyon işine lüzum gi bu işe girişmek için müsait bir yer-de teşkil.

Evvelce bahsedilen enjeksiyon boruların ı her zaman enjeksiyon yapılması imkânım galeriye kadar uzatılmışlardır. Bu galeri Çubı 1 den yukarıda bulunması dolayısile her zaman bulunmasına mukabil bundan aşağıdaki galeri 6 tacak tabiî bir mecraya malik olmadıklarında: t dolarlar. İçlerine girilmek mecburiyeti hâsıl sularını tulumba ile boşaltmak lâzımdır.

Bent duvarının üst tarafı umumiyetle ğinde bir başlıkla nihayet bulur. Bu kısım be şeme ile örtülüdür. Döşeme bent başlığının bir korniş şeklinde 20 cm. taşırılmıştır.

vesaiti nakliyenin devamlı olarak müruru ubı solmadığından burada 1.85 metrelik bir yol k 40 cm. kalınlığında massif betondan yi ğun hava tarafındakinin önüne 50 cm. genişliğ fındakinin önüns de 85 cm. genişliğinde bi:

rımı tesis edilmiştir. Bent başlığı örtüsünün ve taksiminde inbisat derzlerine mahsus şak çalarının araba yoluna uygun bir surette tes£

ne dikkat edilmiştir. Bu bacaların üst ağızlaı pakla kapatılmıştır.

Yolun muhafazası için üzerine üç santim sıcak asfalt çekilmiştir. Başlığın bütün üst ları gayet basit su oluklarının yardımile göle Çubuk suyu temiz olmadığı ve tasfiye edileceğ:

birin bir mahzuru yoktur.

İmbisat derzleri bent başlığının betonaı ısımlar bilâhare

kapatıl- Semini tabiiden cısımlar ise da- ] >erzlerin tecridi

•affakiyetle tat- Her tecrit olu- tıkanması kabil

izlerinden bent tmesi için bent netre mesafede tir. Bu kanallar

• ve dılıları 30 surette birbiri

kumsuz beton- le ve 10 cm. ge- şeklindeki bo- ı uzun bir kon- irinin en derin sular dehliz ta- ı ımış 20 cm. ge- En nihayet iflvağın yardımile

. Ba: lı 2 eb'adında o- inde hararetin kikine yaradığı rüldüğü zaman ler.

•akmak için bu seviyesin- kuru bir halde er sularmı akı-

sızıntı sularile olduğu zaman

metre genişli- i^onarme bir dö- iki tarafından lığın üzerinden ıı balı- fi görülmüştür, ıılmış korkulu- nde ve su tara- er yaya kaldı- suretle tertip ılî tarassut ba- i^düf ettirilmesi- demir ka-

kalınlığında bir sathının bu su- akıtılır. Esasen cihetle bu ted-

(8)
(9)
(10)
(11)

den, korkuluklardan, asfalt kaplamasından da geçer. Doğru- dan doğruya bent başlığına tesir edecek olan hararet tebed- düllerinin fazlalığı dolayısile imbisat derzleri arasındaki 12 metrelik mesafe burası için pek fazla görüldüğünden beton- arme döşemede her iki esas derzin arasına ikişer tane ara drezi tertip edilmiştir. Betonarme döşeme bent betonundan iki kat asfalt Pilzpappe ile ayrılmıştır.

Buna bir katı bendin betonu üzerine, diğer ikisi asfalt

Filzpappenin ara yerine, üçüncüsü Pilzpappe ile döşemenin sına gelmek üzere üç kat asfalt boya çekilmiştir.

1927 senesinde etüdü ikmal edilen Çubuk barajına 1930 tarihinde başlanmış ve altı sene süren bir inşaat devresinden sonra 1936 senesinde ikmal edilmiştir. Çubuk barajı için sarf- edilen umum meblâğ yekûnu (4) milyon lira kadardır.

Filtre istasyonu inşasına 1935 tarihinde başlanmış ve (600.000) lira kadar sarfile 1936 tarihinde ikmal edilmiştir.

(12)

1 9 3 6 İ z m i r F u a r ı

360,000 m2 bir saha işgal eden Kültürparkta bu sene arsı- ulusal 6 ncı İzmir fuarı daimî yerini almıştır.

Kültürpark projesinde fuarın bugünkü yeri intihap edi- lirken şu noktalar üzerinde durulmuştur.

Kültürpark henüz tesis edilmiye başlandığı için şehrin kalabalık ve faal semtlerine, deniz kısmına yakın bir parça- sının tesviyesi hazırlanmış bulunuyordu. Zamandan kazan- mak için bu kısımdan istifade etmek lâzımdı.

Deniz kenarı (1 nci Kordon) ile Kültürpark arasında bel- libaşlı ve 20 şer metre genişliğinde 3 bulvar açılmıştır. Fakat bulvarlardan yalnız biri, (Doktor Mustafa Enver caddesi) be- ton yol halinde ve muntazam bir şekilde seyrüsefere yarar bir vaziyette idi. Yüz binlerce halkın gidip gelme kolaylığını te- min etmek için fuarı bu yola yakın kurmak mecburiyeti var- dı. Hattâ diğer yollar yapılmaya kadar Doktor Mustafa En- ver caddesinden Kültürpark ve fuara girebilmek için muvak- katen bir kapı açmak ta düşünülüyordu. Fakat bilâhare Vasfi Çınar bulvarı yolunun döşenmesi imkânları temin edildiğin- den bu bulvarın tam karşısına gelen ana antrelerden biri inşa edilmek suretüe ayni ihtiyaç temin edilmiş oldu.

Kültürpark, imar edilmiş olan yangın yerlerinin hudu- duna dayanmakta idi. Fuar münasebetile yapılacak bütün tesisat imar edilen mıntakayı temadi ettirmiş mahiyette ola-

Nihayet, memleketimizde yepyeni bir eser olan Kültür- parkın halkta daha ilk günden itibaren bir alâka uyandırması için, parkın ilk eseri sayılan fuarı halkın kolayca görebile- ceği bir yerde kurmak gerekti.

İşte bu ihtiyaçlara cevap verebilmek için fuar bugünkü yerinde kurulmuştur.

Vasfi Çınar bulvarı Kültürparkın önünde 80 m. kutrun- da bir meydanda nihayet bulur. Bu bulvarın karşısında Kül- türpark ve fuarın ana antresi bulunmaktadır. Antre 30 metre genişliğinde ve 14 metre yüksekliğinde olup, altı betonarme- dir. Üstünde ahşap iskelet üzerine Metal Depluaye ve çi- mento harç sıvası iki kemer ve 11 dizili sütun bulunmakta- dır. Antrenin iki tarafında büro ve direktör odaları, ortada iki küçük «giriş» ve bir büyük «çıkış» geçidi ve bunları ayı- ran gişeler vardır. Antre umumiyetle gizli tenviratla aydın- lanmakta ve yazıları Neon tüblerile temin edilmektedir.

(13)

Antreden girdikten sonra 70 m. genişliğinde 300 m. uza- nan bir ale gelir. Bunun 120 m. lik ilk kısmı beton bir mey- danlık halindedir. Diğer kısmı yeşillik ve çiçeklerle süslü, ince beyaz çakıl döşenmiş park yolları halinde devam etmektedir.

Beton meydanlığın nihayetinde 7 m. yüksekliğinde parkın ufak abidesi gelir. Geceleri gizli tenviratile biı- ziya kuleciği halinde yükselen bu sütun, Kültüı-parkın tarihini hulâsa eden yazıları ihtiva etmektedir.

Alenin nihayetinde büyük bir meydan, meydanın niha- yetinde fuar gazinosu ve meydanın ortasında büyük bir ha- vuz bulunmaktadır.

Gazino, betonarme olarak yapılmıştır. Üstü te- ras olmak üzere bir katlıdır. Temelleri bir kat daha yükseleceğine göre yapılmıştır. Gelecek sene ikinci katı ik- mal edilmiş olacaktır. Ortada büyük, iki yanda küçük olmak üzere bellibaşlı 3 salondan mürekkeptir. Küçük salonlar, oyun ve hususi ziyafetlere tahsis edilmiştir. Büyük salon gazino, ve lokanta ihtiyacını görecektir.

Havuz, 20 m X 40 m. eb'âdında kat'ı nakıs şeklindedir.

Havuzun suyu 2 adet 15 er beygirlik iki elektrömotörün tah- rik ettiği' 2 Türbin ile devridaim halinde kullanılmakta ve 30 m. yüksekliğe kakdar muhtelif irtifalara çıkartabilmektedir.

Alenin sol tarafında fuar komitesinin inşa ettirdiği 200 paviyon bulunmaktadır. Paviyonlar 4 m. derinlikte ve 5 m.

uzunlukta, 3,25 m. yüksekliktedir. Her dizide paviyonlar arka arkaya gelmekte ve muhtelif paviyon dizileri yekdiğerinden 10 ar metrelik yollarla ayrılmaktadır.

İzmirin fuar mevsiminde esen sıcak havayı serinletici gü- zel tesirleri olan imbat rüzgârları nazarı dikkate alınarak fu- arın hemen her tarafının bu rüzgârdan istifade etmesi için yol istikametlerine icap eden hususi şekiller verilmiştir.

Yine bir çok senelerin tecrübelerinden istifade ederek ekspozanların tercihan aradıkları köşe paviyonları adedi a- zamî bir hadde çıkarılmıştır. Paviyonları mümkün olduğu kadar doğrudan doğruya güneşin tesirlerinden kurtarmak ve gölgeli cepheler tesis etmek için umumi tertipte bu nokta da gözönünde tutulmuştur.

Gerek zaman ve gerekse bütçenin darlığı yüzünden bu paviyonlar ahşap olarak inşa edilmiştir. Çatıları kiremitle örtülmüştür.

İskelet halinde teslim edilen paviyonlar ekspozanlar ta- rafından umumiyetle kontrplak ve plâstik dekorasyonlarla tamamlanmıştır.

Önümüzdeki seneler için daimî kalacak bir sergi binası projesi hazırlanacak, her sene bir kısmı yapılıp istifade edil- mek suretile bir kaç senede ikmal edilecektir.

Fuar komisyonunun inşa ettirdiği paviyonlardan sonra müstakil ve hususi olarak inşa edilen paviyonlar gelir. Müs- takil ve muvakkat olarak ahşap ve kontrplak ile 10 paviyon yapılmıştır. Daimi paviyonlar, kârgir veya betonarme olarak inşa edilmiştir. Daimi paviyonlar arasında Rus, Sümer Bank, İnhisarlar, Devlet Demiryolları, Trakya, Kızılay, Hava- gazi, Şeker ve Cam, Telefon, Şaşal ve saire gibi paviyonları sayabiliriz.

Kültüı-parkın fuarı içine ve etrafına isabet eden park ve bahçeleri de yine bu sene içinde hazırlanmak suretile fuar zamanına yetiştirilebilmiştir.

Tamamen çorak bir mıntakada yeniden kurulan bu eser için kilometrelerce su ve kanalizasyon, havagazi ve elektrik tesisatı yapmak mecburiyeti hasıl olmuştur.

Bir fikir edinebilmek üzere elektrik santralının 200 am- per şiddetinde elektrik cereyanını tevzi edebilecek kabiliyette tesis edildiğini söylemek kâfidir.

Fuar ihtiyacı 900 amper şiddeti cereyana kadar yüksel- miş ve 20 gün devam eden fuar müddetinde 50,000 kilovat saat sarfiyat yapılmıştır.

Bu sene fuarı 360,000 kişiden fazla insanın ziyaret etme- si, fuarın gördüğü alâkaya bir delildir.

İzmir fuarı, İzmir belediyesi fen heyeti tarafından ha- zırlanan Kültürpark projesinin tatbik edilen bir cüzüdür.

Güzel San'atlar Akademisinden bazı ressam ve dekoratör ar- kadaşlar da paviyonların' hususî tezyinatını tanzim etmek su- retile fuarın güzelliğine yardım etmişlerdir.

Mühendis Muammer Tansu

İ n h i s a r l a r p a v i y o n u Mimar Emin Necib Uzman

Bu sene arsıulusal altıncı İzmir fuarı münasebetile İnhi- sarlar İdaresi, iyi verilmiş bir kararla, her sene değişiklik im- kânı verecek mahiyette daimi bir paviyon vücude getirmek

İlk iş olarak mimarları arasında bir müsabaka açtı. Va- ziyet plânında gösterilen saha içerisinde, bir grafik holü iki teşhir salonu, içerden ve dışırdan satış imkânı isteniyordu.

Burada dercettiğimiz eser, bu müsabakada seçilerek tatbik edilmiş olandır.

Verilen sahanın bir (köşebaşi) oluşu, inşaat murabba metresini, binnetice tutarını değiştirmediği halde, estetik ba- kımdan, lâkayt kalınması mümkün olmıyan cephe imtidadı rakamının ancak yarısını takdim edebiliyordu.

Burada mimar, 17.50-|-17.50=35. m. yerine, 35 metrelik bir cephe üzerinde çalışmayı tercih etmektedir.

Bir fuarda takip edilen sergi paviyonunun yalnız mimari

ve inşaî bakımdan mütaleası, bir noktayı eksik bırakmak- tadır:

Gayesi bir kavmin veya bir müessesenin malik olduğu emtiayı tanıtmak olan, ve binnetice, kavme veya müesseseye bir (arz) vasıtası olaiı paviyon, görmek, tanımak ve satın almak arzusunu, yani (taleb) i temin için, bir çare bulmak mecburiyeti karşısmdadır.

0 da, teşhir edilmek istenilen emtiayı maskelemiyecek şekilde, üzerine ilâve edilecek olan (objektif) kıymettir.

Bu kıymeti bir teşhir paviyonunda şu esaslarla hulâsa edebiliriz:

1 — Heyeti umumiyesinin - (halkın) - tecessüsünü (curiositĞ) - tahrik ve tatmin, «attractior»

2— İptidai insandan, muasır insana kadar, meş'ur, veya gayri meş'ur mevcut olan (güzellik hazzı) nın tahrik ve tat-

(14)
(15)

3— Muayyen bir zümrenin muayyen bir hassasına de- ğil, belki heyeti umumiyenin müşterek hassasiyetine hitap edebilmek kabiliyetinin eserde temini.

Bütün bü esaslara iktisadi ve idari meselelerin müsaa- desi nisbetinde, azami bir yakınlaşma ile meydana gelen İn- hisarlar paviyonu, otuz gün gibi çok kısa bir zaman içerisinde inşa edilmiştir.

Bina, daimî ve muvakkat olmak üzere iki kısımdan mü- rekkeptir. Daimî kısım; münferit tabanlara istinat eden ve toprak seviyesinde bir kirişle bağlanan betonarme iskelet, tuğla dolgu, W. O. tesisatı.

Muvakkat kısım: Kontrplaktan inşa edilen ve bütün iki ön cepheyi çerçeveliyen kolonad, satış çıkması, çıkış saçağı, yerden 13.00 m. lik irtifaa malik olan ve beher taksimatı 0.40/0.80 m. lik parçalarla imal edilen cam kule.

Her üç salon, gündüz ve gece ışığını camlı bir tavandan alır. Bu tavanla çatı döşemesi arasındaki boşluğa açılan cephe

Dış ve iç görünüşler.

pencerelerinden giren hava ufki bir cereyanı hava temin e- der, salonlarda ısınarak yükselen hava ise camlı tavanda bırakılan ve ayni zamanda bir tavan motifi teşkil eden de- liklerden geçerek cereyana karışır. Bu sistemle paviyon içe- risinde, daimi bir serinlik temin edilmiştir.

Döşeme mozayık, iç kireç, dış mermertozu ve çimen- todan müteşekkil serpme sıvadır. Çatı ruberit kaplıdır.

Dahili ahşap kısımlar kırmızı yağlıboya, duvarlar krem- dir. Haricî ahşap kısımlar (kolonad, satış çıkması, saçaklar) kırmızı, duvar gümüş yaldızdır.

Teşhir edilen inhisar mamulâtile beraber içerde eğlen- celi bir otomat, bir sinema ve sigara imalini gösterir ma- kineler vardır.

Gece kolonadın içi ve cam kule tenvir edilmektedir. Zi- yaretçi hiç bir çapraz çarpışmaya uğramaksızın paviyonu ge- zer ve çıktıktan sonra dinlenebilmesi için gölgeli bir oturma nişi yapılmıştır.

Mimar Emin Necib Uzman İSTE İÇİLECEK

SI6ABA ikramİyelİ Y £ N İ C £

(16)

l i f l i

« r ' "

m

ftlit İ Ui w. i M I I >4 M M ' V * * - F

w r?n

• " ' » « ' » • I j n ı ı

UM

ı • ı ı ı ı r - -

(17)
(18)

BUyük ailenin gece görünüşü.

İzmir fuarı hakkında görüşler

Panayırı umumî görünüşü itibarile tetkik ederken mu- vaffak olunmuş ve olunmamış parçaları ayırmadan evvel umumi plâna göre paviyonların kuruluş ve bölümlerin- deki taksimatında duralım.

Panayırın plânı sergicilik bakımından değil, fakat bu gibi işlerde bulunması lâzım olan anlayış bakımından da böyle bir işi kavrıyacak kadar geniş düşünebilen bir mimar tara- fından yapılmadığını ilk bakışta gösterir.

Serginin bütün sıkleti sola verilmiş olan bu plânda ne paviyonların sergiye vereceği şeklin güzelliği aranmış ve ne de sergiyi zenginleştirecek bir manazır düşünülmüştür.

Sonra da sergiye büyük ve geniş bir manazır temin etmek için yerleri değiştirilen ecnebi paviyonları sergi merkezinden uzakta, umumî gelip gidişin dışında kalmıştır.

Büyük plânda görülen bu kompozisyon hatası kendisini derhal panayır gazinosunda da gösterir.

Bu gazino panayırı kavrıyan iki kolun merkezdeki bü- yük salonile monumantal bir yapı olması düşünülerek yapıl- mış, fakat beklenilen monumantal karakter olmadığı gibi ga- zino ihtiyacını tam karşılıyamıyacak kadar teknik hataları

Büyük kapı nisbetleri yanlış, çok açık ve geniş bir kavi- sin altında ezik köprü ayakları gibi durmaktadır. Panayıra gi- rer girmez ortaya dikilmiş olan ve Kültür parkının kuruluş târihi göstermek gayesile yapılmış olan nur kulesi ışığının az- lığı ile sönük bir mum gibi kalmaktadır.

Paviyonlar: Genç mimar Emin Necibin İnhisarlar pa- viyonu, Mimar Seyfinin Sümer Bank paviyonu, Mühendis Azizin her sene olduğu gibi bu seneki (Turyağ) paviyonu ve dekoratör Vedadın İstanbul ve deri işleri paviyonu, Arif Bur- hanın Mısır paviyonları panayırın en güzel parçalarıdır.

Küçük paviyonlar arasında genç dekoratör Ertuğrul Ari- fin Zingal paviyonu cephesi, detayları, yazı ve iç kompozis-

yonu itibarile en güzellerden biridir. İzmir Şark sanayi şir- ketinin paviyonu da bir zevk eseridir.

Eti Bank paviyonu orijinal iç ve güzel buluşları olan bir paviyon, bilhassa ziyaretçileri Türk madenleri hakkında ten- vir edecek grafik, harita, ve nümuneler bir bilgi ile teşhir edil- miş.

9 Eylül panayırı Kültür parkın içinde kurulmuş ve mun- tazam bir kontralle ile kondona bağlanmıştır.

Antrenin ağır ve ezici heybetine rağmen geçitler dar ve sıkıntılıdır. İçeride geniş iki yol büyük bir meydanla nihayet bulmaktadır. Yolun sağ tarafında; takriben' elli metre geniş- liğinde bir Peluz bırakılmış ve gerisine ecnebilere mahsus pa- viyonlar yerleştirilmiştir. Bu paviyonlar Peluzun arasından geçen tâli yollarla ana yola bağlanmıştır.

Ana yolun sol tarafında ise; yekdiğerine tamamen biti- şik ve arasında hiç bir tecanüs olmıyan paviyonlar mevki al- mıştır.

Geniş yolun nihayetlendiği büyük meydanı, ziyaretçilere mahsus gazino ile, Sümerbank, İnhisarlar ve şeker fabrikala- rına ait, nisbeten büyük ve muntazam paviyonlar çerçeve'e- miştir. Esasen 1936 Fuarının milli ve artistik bakımdan dik- kate değer eserlerini de bu üç paviyon teşkil eder.

Ana yoluri sol tarafındaki paviyonların arkası ikinci de- recedeki ticarethanelere ve küçük esnafa tahsis edilmiştir ki bu kısım tamamen sıkışık bir çarşı manzarası arzetmektedir.

Sıkışık ve iltisaklı paviyonlardan mümkün olduğu kadar sarfı nazar edilmesi ve bu mecburiyetin hissedildiği yerlerde meselâ: (küçük esnafa tahsis edilen kısımlarda, küçük pavi- yonlarda) intizam ve tecanüse, yeknasak ve müşterek pavi- yonlar tesisine fazla ehemmiyet verilmesi önümüzdeki Fuarlar için en büyük temennimizi teşkil eder.

M. ÇİZ-ER

(19)
(20)

K ö p r ü — K a d ı k ö y i s k e l e s i Mühendis Galib Alnar

Karaköy köprüsüne bitişik Kadıköy iskelesi çok eskimiş Ve ihtiyaca kâfi gelmemiye başlamış olduğundan Akay İdaresince yeni bir iskele yaptırılmıştır. Bu iskele, «Havuzlar İdaresi»

fabrikasında yapılarak bu sene birınciteşrinde yerine çekil- miştir.

Vasati olarak 69 metre boyunda ve 14.60 m. eninde olan eski iskele gayrimuntazam ve haraptı. Ahşap dubalara isti- nat eden iskele döşemesi gerek arzan ve gerekse irtifaan inişli, çıkıntılı ve girintili ve çıkıntılı olduğu gibi taksimatı da pek uygunsuzdu.

Eski iskelenin dubalarını değiştirmek kolay olmadığı gibi bağlama ve demirleme tertibatı ve köprüye inen rampaları fena ve iskele çıkış yerleri dar ve gayri muntazam idi.

Eski iskelenin haricî manzarası da çirkindi. Herhangi bir vapurun yanaşması iskeleyi yerinden oynatmakta ve sars- makta olduğu gibi dubaları sık sık su alarak müvazenesi bo- zulmakta ve iskele tehlikeye girmekte idi.

Yeni iskelede bu mahzıirlar ortadan kaldırılmıştır. Akayca verilen programa göre iki tarafından geçilebilir, ortada 9 bölmeden ibaret bir gişe ile bir başmemur odası, bir iskele başmemuru odası, 12 kişilik memurlar odası, bir muavin o- dası, bir kalem odası, bir kaptanlar odası, çımacılar odası, ambar ile erkekler için 2-3 göz pisvar, kadınlar için bir tuva- let, bir eşya memuru odası, emanet odası, kaloriferden ve yolcular için salonlardan ibaret ve iki tarafından yanaşıla- bilir bir iskele yapmak lâzım gelmekte idi. Bu istekler ta- mamile yerine getirildikten maada büyüklere mahsus bir misafir odası ve teraslı bir gazino yapılmış ve ayrıca gazete satış yeri ve berber dükkânı ilâve olunmuştur.

İskelenin evvelemirde betonarme kazık üzerinde te'sisi düşünülmüş ise de denizin burada 21 metreden 35 metreye kadar derinlikde oluşu ve deniz dibinin de çamur ile örtülü bulunması betonarme kazık üzerinde iskele yapmak fikrini münakaşaya bile yer bırakmamıştır.

(21)

Yan görUntl? ve kat planları.

Yalnız dubaların betonarme yapılması da, ağırlık, ma- nevra ve tamir güçlüğü, deniz suyuna mukavim çimento bul- mak zorluğu gibi bir çok mahzurlar dolayısile tercih edilms- Gerek Kadıköy ve gerek Adalar iskelesi önünde bulunan köprünün «D» markalı iskele dubalarını bir araya getirip tek bir iskele yapmak ciheti de etüd edilmiş ise de Akay İdaresi vapurlarının muhtelif uzunlukta olmalarından ve ayni zamanda büyükçe bir kaza halinde bütün işletmenin yalnız bir iskeleye münhasır kalması ihtimalinden ve esasen köprü dubalarının bu iş için fazla ve masraflı tadilâta ihtiyaç messetmesinden bu düşüncenin de tatbikine imkân görüle- memiştir.

Burada tafsili lüzumsuz olacak bazı düşünüşlerin de mu- vafık netice veremiyeceği görülerek eski iskelenin yerine ayni vaziyette bir iskele yapılması en muvafık bir hal çaresi ol- duğu görülmüştür.

. İskele yan cephesinin düz yapılmayıp dişli ve alçaklı yüksekli tertip edilmesi rüzgâr tesirini azaltmak içindir. Bu- nun gibi dubaların da bitişik yapılmayıp aralarında muay- yen aralıklar bırakılması dâ iskelenin mümted bir müstakim teşkil etmemesi içindir. Uzun müstakimler denizde dalgaların yayılmasına mâni olduklarından kendilerine çarpan dalga- ların hemen geri gitmesini ve iskele önünde çalkantı yapma- sını mucip olurlar. Bu hal çımacıların mesafe tahmini kabi- liyetlerini bozduğundan vapurların yanaşmasını geciktirdi- ğinden ve baştan başa müstakim bir iskele vapurların çark- larını işletmesile kolaylıkla yerinden oynadığından iskele- nin haricî tecsimi ofıa göre tanzim edilmiştir.

İskele dört demirli bir şamandıraya bağlıdır. İskelenin şamandıraya bağlanıp doğrudan doğruya denize demirlen- memiş bulunması baş dubanın çabuk değiştirilebilmesini te- min içindir.

İskelenin çok yalpa etmemesi ve yerinden oynamaması

(22)

Karaköy tarafından görünüş ve bekleme salonları.

için sağlı, sollu iki demirle de demirîenmiştir. İskelenin ica- bında dubalardan su boşaltmak için saatte 80 ton su çeker müteharrik bir motörpompu, elektrik tertibatı ve İstanbulun en soğuk havalarında 17° derece hararet husule getirebilecek

bir kalorifer tertibatı olmak vardır. İskelenin 19,00X8,00X2,00 metre eb'adında ayrıca bir de ihtiyat dubası vardır.

Gümrük, mobilye ve bilcümle masarif dahil olmak üzere iskele 290,000 liraya malolmuştur.

(23)
(24)
(25)
(26)

İ k b a l k i r a e v i . - Kadıköy.

Mimar Zeki Sayâr.

Kadıköyünde, Bahariye caddesi üzerinde köşebaşmda bir arsa üzerine yapılan bu kira evi, bir bodrum ve iki kattan ibarettir. Her kat bir apartımandır. Arsanın cephe tarafında, bir münharif teşkil etmesi, yanındaki arsanın da henüz inşa edilmemiş olması ve yanındaki yolun 9 metrodan daha dar olması bu yol üzerine çıkıntı yapmağa müsaade etmediğinden plânı bu çarpıklığa uymağa icbar etmiştir. Bu inhiraf ancak birinci katta biraz tadil edilebilmiştir.

Arsanın oryantasyon vaziyeti plânın müsait bir taksi- matla meydana gelmesine yaramıştır. Cephenin şimale mü- teveccih olması ve sokakta tramvay ve sair gürültülerin bu-

lunması, bu tarafa salonları koymağa müsaade etmiştir. Bi- naya yan sokaktan girilmektedir.

Umumî bir merdivenle katlara çıkılır. Ortada birer geniş antre, bu antrenin üzerinde kabul salonu, yamnda ye- mek salonu vardır. Mutfak ile yemek salonu arası bir ofis vasıtasile birleştirilmiştir. Antrede bir halâ vardır.

Holden, bir koridorla, yatak kısmına geçilmektedir. Bu- rada üç oda, bir banyo vardır. Yatak odaları cenuu şarkiye nazırdır. Yatak odalarında geniş bir terasa çıkılmaktadır.

Birinci kat terasasından bir merdivenle inilir.

Binanın konstrüksiyonu tam betonarmedir. İç bölmeler

(27)

i x ı a ı m u tvı . ı aıı a11 yt kam hûy.

lar üzerlerinden tamamen sıcak asfalt ile giydirilmişlerdir.

Bu ameliye, bu ayaklara sanki bir katran kabına gatsedilmiş gibi icra edilmiştir. Bu suretle izolasyon yapıldıktan sonra 5 santimetro kalınlıkta betonarme ve mozaikten ibaret olan müteharrik plâkalar dizilerek teras örtülmüştür. Betonarme plâka ile izole edilmiş esas döşeme arasında meyle göre 5-15 santimetro irtifamda bir hava boşluvu kalmıştır. Bu usul Fransızların tatbik ettikleri bir sistemdir.

Ancak onlar yere madeni levhalar kaplamakta ve üzerine ayak ve plâk olarak (betoval) namında bitümlü bir fabrikas- yon kullanmaktadırlar. Biz sistemden istifade ederek mal- zemeyi sıcak asfalt olarak intihap ettik. Üzerinden iki kış geçtiği halde iyi netice verdiğinden bu usul faydalı gö- rülmüştür. Evvelâ asfalt açık bırakıldığı takdirde harici te- sirlerden müteessir olmaktadır. Üzerine harçla çini kapla- nırsa çimento asfaltı zamanla deforme etmektedir ki bu usul yukarıdaki her iki mahzuru dâ ortadan kaldırıyor. Arada ha- va tabakası kaldığı için ve üzeri haricî tesirlere karşı mah- fuz olduğu için asfaltin ömrü çoğalmaktadır. Herhangi bir surette izolasyonda bir bozukluk olduğu takdirde müteharrik plâkalar kolaylıkla kaldırılmakta ve bozuk mahal tamir edil- dikten sonra yine kapatılmaktadır ki, çini sökmek, bilahare yeniden yapmak gibi külfetli bir işten kurtulunmuş olmak- tadır. Binanın korkulukları kâmilen 12 numara çinko ile kap- lanmıştır. Bu süratle düz satıhların su çekmesine mâni olun- muştur.

Terasların tecridi için yeni bir sistem tatbik edilmiştir.

Betonarme döşeme üzerine müteharrik plâklar konulmuştur.

Müstatil şekilde olan bu plâklar köşelerinden alttaki döşe- meden çıkarılmış birer tampona oturtulmuşlardır.

Müteharrik plâkların oturacağı tamponlar yapıldıktan sonra, sifona doğru meyil betonu da imal edilmiş, üzerine 2 santimetre kalınlığında bir çimento şap, bunun üzerine de (2.5) santimetre kalınlığında sıcak asfalt yapılmıştır. As- falt beton ayakların boğazları etrafında - duvar diplerinde olduğu gibi - yukarı doğru kaldırılmıştır. Sonradan tampon- taınamen yarım tuğladır. Harici sıvaları açık çimento ren- ginde (Edelputz) dur. Çatı kiremit örtülüdür. Sokaktan ba- kıldığı zaman korkuluk duvarları dolayısile görülmemektedir.

Bütün pencerelere ahşap jaluzi konulmuş ve renkleri ağaç rengi olarak bırakılmıştır. Bu jaluzi sokak istikameti üze- rindeki odaları güneşten iyi muhafaza etmektedir. Esas merdiveni aydınlatan uzun pencereye vitray yapılmıştır. Bu vitrayları dekoratör Mazhar Nâzım yapmıştır. Vitrayı kom- poze eden camlar gri sıva ile imtizaç etsin diye münhasıran mavi tonlardan intihap edilmiştir. Desenin binanın mimarisi ile ahenktar olması için, basit olması düşünülmüştür. Vit- raydan gündüzleri mavi ve yeşil renkle güneş ziyası süzülerek içeriyi aydınlatmaktadır. Geceleri de merdiven ho- lünde yanan elektriklerin ziyaları harice ayni suretle akset- mektedir ve camların desenini dışarıya çizmektedir.

(28)

t

Arka gOrUnüş, Binanın mimarisine gelince; cepheleri esasen beledi mecburiyetler meydana getirmiştir. Bütün yan sokak imtida- cunca hiç bir çıkıntı yapamamak, düz ve sakin bir cephe do-

ğurmuştur. Binada malzemenin ahengi aranmıştır. Demir iş- lerinin, vitrayın, jaluzilerin cephede birer motif olmasına bakılmıştır.

(29)
(30)

KZ

SKI'Z/E ;F ü R . ;DA5 Hi>|Tİ' * 35TANBULUN H İ N T E R L A N D I

•i BUL.

(4)

I s t a n b u h a v a l i s i n i n p l â n ı . Dr. İng. Martin VVagner.

Bir büyük şehri anlıyabilmek için onun hinterlandım, ha- yat muhitini, civarındaki gezinti, eğlenti ve istirahat yerlerini ve saireyi tetkik etmek lâzımdır. Aşağıdaki yazılarımızda bu tetkik işini üzerimize alarak İstanbul şehrinin şehir inşacılı- ğı bakımından tekâmülünü doğru bir surette tahmin etmek tecrübesine girişiyoruz. Ancak, bu tecrübenin sadece bir ilk kroki mahiyetinden başka bir şey olmıyacağını da fark etmi- yor değiliz. Bu yazıların sahibi, İstanbul hinterlandının mes'u- liyetli bir plânını yapabilmek için icap eden kifayetli vesaika malik değildir. Bilhassa, bu iş için lâzım olan istatistik ve jeo- politik malûmat hemen de hiç mevcut değil. Bundan başka, işlenmekte olan araziye, ham madde istihsal edilen veya edile- bilecek olan yerlere, yol şebekesine ve saireye dair haritalar yok. Bu sebeplerden dolayı, aşağıdaki izahatımız, İstanbulda havali plânının yapılması hususunda, sadece bir münakaşa açılmasına teşvik demek olacaktır.

I — N ü f ü s s a h a s ı :

İstanbul şehrinin nüfusu 1935 senesinde, 25,300 hektarlık bir sahada 740,805 idi. Bu hale göre nüfus kesafeti kilometre murabbaı başına yuvarlak hesap 2,900, yani hektar başına 29 kişi idi.

Şehrin meskûn sahasının bu dar hududu içinde İstanbul şehrinin kendi kendisini besliyebileceğini, işten anlamıyanlar bile takdir ederler. Bu sebeple, şehrin, hinterlandına el uzat- ması, oradan zarurî ihtiyaç maddelerini tedarik etmesi ve bun- lara mukabil de her türlü mamûl maddeleri hinterlanda verip değişmesi lâzımdır,

O halde mesele şudur: İstanbulun bu hinterlandı ne bü- yüklükte olmalıdır? Bu ilk krokileyişte, büyük şehirlerin, hin- terlandlanna karşı haiz oldukları bir çok nüfuz mıntakaların- dan, bilhassa, meselâ Ankara gibi bir şehri İstanbulun ve İs- tanbul gibi bir şehri de Ankaranın hinterlandı yapan üçüncü ve dördüncü derecedeki nüfuz mıntakalarından bahsedecek de- ğiliz. Daha ziyade nazari olan bu mülâhazalardan ayrılırsak, daha ameli olan bir noktaya varmış oluruz ki, o da bugün bü- tün Trakyanın İstanbulun hinterlandı sayılabileceği mesele- sidir. Fakat, en yakın büyücek şehir olan İzmite kadar Ana- dolu da İstanbulun hinterlandı sayılabilir ki, bunu daha aşa- ğılarda etraflı surette gözden geçireceğiz.

Bu şerait dairesinde, büyük İstanbul şehrinin umum ha- yat sahası itlbarile, 1935 sayımına göre aşağıdaki rakamları buluyoruz:

Vil&veUçr Illtyüklnk - Nnfus , 1,) İstanbul 5.568 Km2 833.414

7.565 » 184.801 5.660 s> 172.344 5.950 » 193.537

730 » 19.876 2.) Edirne

3.) Kırklareli 4.) Tekirdağ 5.) Gelibolu 6.) Gebze 7.) Karamürsel

Yekûn 740

19.405 28.297 Km2 = 1.521.562 kişi - 54 kişi

(Km2 başına)

(31)

Bu umum yekûndan İstanbul şehir sahasının 253 kilo- metre murabbaını 740.805 nüfusunu çıkarırsak, İstanbulun hinterlandının

28.044 kilometre murabbaı sahalı ve 780.657 nüfuslu olduğunu görürüz ki, nüfus sıklığı kilometre murabbaı başına 28 kişidir.

Bu, İstanbulun genişçe alınmış hinterlandıdır. İstanbul şehrinin dar hinterlandı ise 5.315 kilometre murabbalık bir sahada 92.609 kişiliktir. Vaziyetin daha görenekli surette an- latılabilmesi için, İstanbulun hayat sahalarını bir kere daha şöylece karşılaştıralım:

Nrifu's Mesule »a kişi' a.) İstanbul şehri 740.805 Kişi 253 Km2 2.900 b.) Dar hinterland 92.609 » 5.315 » 17.5 c.) Geniş hinterland 780.657 » 28.044 » 23 d.) Büyük İstanbul 1.521.562 » 28.297 45

Bu rakamlarda ilk göze çarpan şey, bir çok büyük şehir- lerde olduğu gibi burada da dar hinterlandın, yani şehrin en yakın civarının yerleşme sıklığının geniş hinterlandınkinden daha az olduğudur. (Yani 28 kişiye mukabil 17,5 kişi). Modern iskân mütehassısları bu hali sevmezler ve pek sağlam bir va- ziyet saymazlar. Kilometre başına 2.900 kişi düşen kalabalık büyük şehir, civarın nüfusunu çekerek orasını boşaltır. Nasıl bir miknatıs demir kıymıklarını çekerse, büyük şehirler de civardaki araziden köylüleri emer, köklerini koparır ve onları şehre getirir.

Bu sebeple sağlam bir havali plânı yaparken, büyük şehir İle içerilek yerler arasında bir intikal sahası vücude getirme- li ve buraya yüksek ziraat tekniği ile çalışan sebze ve meyva bahçeleri yapmalı, bu bahçelerde nüfus bahçıvanlıkla uğraşa- rak şehrin civarını sureti mahsusada inbat etmeli ve köylü ile şehirli arasında bir intikal unsuru olmalıdır. Bu tabiî uzuv- lanma ve sağlam nüfus siyaseti yerine bir çok büyük şehirler- de tamamen aksi hâsıl oluyor, ki sebebi de iktisat ve içtima- iyat siyaseti bakımından fena olan şu vaziyetlerdir:

a) Arsa fiatlarının arazi spekülâsyoncuları tarafından yükseltilmesi yüzünden büyük şehrin civarında ziraat ve hat- ta bahçıvanlık işletmeleri yerimsiz oluyor.

b) Köylü çocukları, yani ziraî işletmelerde vücutları mutlaka lâzım bulunan yardımcı kuvvetler, tarlalarını bırakıp kendileri için pek cazip olan büyük şehirde daha serbest bil- iş aramağa koşuşuyor ki, buna «köyden kaçış» denilmektedir.

Büyük şehrin, civarını böyle emip boşaltmasının bu iki ana sebebinden başka İstanbulda bir sebep daha vardır ki o da civar arazinin bir çok kısımlarının kayalık veya yamaçlık olmasıdır. Böyle yerlerde ziraat zaten olamaz. Suyu da büyük şehir kendisine tahsis etmiştir.

İstanbulun hinterlandının iktisat siyaseti bakımından haiz olduğu ehemmiyeti şöylece takribi bir surette gözlerimi- zin önüne getirelim:

Yukarıda da söylediğimiz gibi, İstanbulun geniş hinter- landı 780.657 kişiyi barındırmaktadır. Bu miktar İstanbul şeh- rinin nüfusundan hemen de tam olarak 40.000 kişi fazladır.

Büyük şehrin dışında kalan bu ikinci büyük kamun İstanbul şehri ile sıkı bir iktisadi mübadele halindedir. Bu iktisadi mü- nasebetin büyüklüğü hakkında takribi bir fikir edinmekliği- miz için bu geniş hinterlandda halk gelirinin nüfus başına takriben 80 lira, yâni ceman yekûn 60 milyon lira olduğunu düşünebiliriz. Şüphesiz, bu 60 milyon liranın hepsi hinterlan- dın satın alma kuvveti halinde İstanbula dökülüyor değildir.

Köy halkı kendisim gene kendi besler ve kendisini gene ken- di barındırır. İnsanın yaşama tutumundaki bu iki kalem, yani

beslenmiye ve barııımıya İstanbulun civarında umum gelirin yüzde sekseninden fazlasını almaktadır. Fakat ne de olsa, köylü çayını, kahvesini, şekerini ve bilhassa giyeceklerini ve sair günlük veya bayramlık ihtiyaçlarını toptancı veya pera- kendeciler vasıtasile İstanbuldan tedarik eder. Böylelikle İs- tanbula hinterlanddan 8 - 1 0 milyon lira aktığını farzedersek anlarız ki şehrimizin bu «Hinterland» ismindeki müşterideki menfaati Türkiye hudutları dışındaki büyük müşterilerde olan menfaatten az değil, hiç olmazsa o kadar büyüktür. İstanbul şehri, hinterlandını fakir bir halde bulundurmak ve böylelikle ondan gıda maddelerini ucuzca almak düşüncesile hareket ederse yanlış olur. Bilâkis hinterlanddan aldığı yaşama mad- delerini yüksek fiatlarla alarak orasının satın alma kudre- tini çoğaltmak lâzımdır. Daha aşağıda göreceğimiz üzere, İs- tanbulda yaşama maddeleri fiatları köylünün maliyet fiatına değil, çok daha başka âmillere bağlıdır. Böyle ise düşünelim ki İstanbul şehrinin fakir bir müşteriden bir istifadesi olamaz.

Bugün gelirinin ancak pek küçük parçacıklarım kendi ihtiyaç eşyalarını almak üzere İstanbul piyasasına dökülebilen köylü, eğer geliri çoğalırsa, şehrimizin ticaret ve sanayiini çok da- ha canlandırır. Bu sebepledir ki hükümet ve belediye İstan- bul şehrinin hinterlandını zenginleştirmek ve dalayısile de İstanbul şehrini zenginleştirmek hususunda hiç bir tedbiri ihmal etmemelidirler.

Hinterlandın büyük şehir için değerini tebarüz ettiren bu düşünceyi umumiyetle muteber saymak şüphesiz ki basit bir iş değildir. Anadan doğma şehirli olanlar artık köylüyü gör- mek bile istemiyorlar denilebilir. Fakat İstanbulun hinterlan- dında gayet sağlam bir köylü zümresi yaşamaktadır. Bu köy- lüler hem yaşamakta ve hem de hattâ İstanbul şehrinden da- ha kuvvetli bir surette gelişmektedirler. Bu iddiamızı aşağı- daki sayım mmtakalarında nüfus çoğalışını gösteren şu ra- kamlarla tevsik ediyoruz:

istanbul şehri İstanbul civarı Çorlu Lüleburgaz Babaeski Kırklareli Gelibolu Şarköy Maalkara Hayrabolu Tekirdağ Uzunköprü Edirne

1927 690.857 101.000 19.466 21.773 20.785 15.630 47.402 13.632 18.790 12.014 26.095 21.334 33.747

1927 ye nazenin lezayül yüzdeleri

44.725 43.618 82.546 % 21 Trakyada nüfusun böyle 150.000 kişiden fazla artması şüphesiz ki her şeyden evvel, ana yurda dönen Türk göçmen- lerden ileri gelmiştir. Nüfusun tabiî surette bir artışı değil- dir. Fakat ne de olsa, bu nüfus çoğalışı dolayısile, İstanbul şehri, bir çok memur ve şehirlilerin yeni merkezi olan Anka- raya taşınması yüzünden nüfus kaybetmemiş, bilâkis 50.000 kişi kazanmıştır. Yeni göçmenlerin yeni yurdlarmda kökleniş- leri kuvvetlendikçe bunların İstanbul şehrine verecekleri ik- tisadî faide de devamlı surette artacaktır. İstatistiğin, bugün bu faideyi hentiz gösteremeyişi, onun mevcut olmadığını ifa- de etmez.

Eğer artan nüfusun büyük kısmı memleketin içerilerini bırakıp taşınır ve burada zaten mevcut olan fakat görünmiyen işsizliği çoğaltırsa, o zaman hinterlanddaki bu nüfus artışının

(32)

İstanbul için büyük bir yük teşkil edeceği de tabiidir. Bu se- beple, İstanbul havalisinin plânının köylüleri köylerde ve ka- sabalarda bağlayacak tedbirleri almak hususunda icap eden şekilde hazırlanması lâzım gelir. Bu tedbirlerin nelerden iba- ret oalcağmı ileride etraflı surette göstereceğiz. Nüfus saha- sı hakkındaki bu faslımızı bitirmeden evvel modern havali plânlayışı işinin mühim bir esasını şu formül ile ifade edelim:

Gerek şehirde, gerekse havalisinde refahın umumî surette ge- lişmesi için şehir dışında kalan havalinin nüfusunu değil, sa- tın alma kudretini şehre çekmek her modern büyük şehir için bir menfaat meselesidir.

I I — A r ı z i d e i s t i f a d e :

İstanbul şehrinin hinterlandının iktisat siyaseti bakımın- dan ehemmiyetini anlıyabilmek için bu hinterlandın şehre ne gibi mahsuller verebileceğini araştırmak lâzımdır. Bu mak- sadla, İstanbul hinterlandında araziden istifade meselesini ya- kından tetkik etmemiz icap eder. Aşağıdaki cetvelde Gebze, Karamürsel ve İzmit mıntakalarına ait rakamları maalesef ayrı olarak gösteremedik, çünkü İstatistik buralarda arazi- den istifadeyi gösteren rakamları Kocaeli mıntakası içinde toplamıştır.

1934 yılında İstanbul hinterlandında araziden istifade:

Hck sl,elleri

İstanbul 556.800 60.200 % 10.8 36.645 % 6.6

ha. ha.

Tekirdağ 595.000 43.838 % 7.4 79.035 % 13.3 Kırklareli 566.000 344.200 % 60.8 39.569 % 7.0 Edirne 756.500 83.243 % 11.0 86.869 % 11.4 Kocaeli 836.400 276.000 % 33.0 84.836 % 10.1 Yekûn 3.410.700 807.481 % 23.6 326.954 % 9.6

Almanya % 27.2 % 62.7

Yukarıdaki cetvelden anlaşıldığı üzere bu 5 mıntakada sahanın ancak % 10 kısmında zeriyat yapılmaktadır. Sahanın takriben % 24 kısmı ormanlık ise de bittabi bu ormanlar Av- rupadaki ormanlık mefhumunu ifade etmekten uzaktır. İstan- bul hinterlandının % 60 dan fazlası ise bu hale göre hali ara- ziden ibaret olup hiç bir istifade temin etmemektedir. Mu- kayese için dercettiğimiz Almanyaya ait arkamdan görüldü- ğü üzere orada istifade edilmiyen hah arazinin nisbeti % 10 bile değildir. Demek ki İstanbul hinterlandında, şehrin bes- lenme maddelerini yetiştiren sahanın genişletilebilmesi için bol bol ihtiyatlar vardır.

Iıcktnr ,rak)

Ista bul:

Tekirdağ:

Kırklareli:

a = 33.149 2 866 627 42.252 b = 38.678 2.015 1.562

c = 16 0.7 2.5

— 73 946 1 273 2.816 38.179 b = 34.398 676 3.155

c = 0.40 0.53 I.I

— 77.946 I 306 5.452 148.580 b = 40.057 1.156 108.130

= 1.4 0.88 11.5

= 71.883 2.124 12,862 66." 46 b = 33.806 611 32 329 66." 46

= 1.47 0 28 2.5

= 78.078 1.306 5.452 174.330 b = 109.500 M 56 63.674 174.330

c = 1.88 0.88 11.6

2 ton 1.6 ton 30 ton (pa ncar için)

Tetkikatımız için mühim olan ilk nokta, İstanbul hinter- landının bütün mahsul yekûnunun ancak 470.000 ton olması- dır. Başka bir yerde, İstanbulun muhtelif gıda maddeleri sar- fiyatının yekûnunun senede takriben 550.000 ton tuttuğunu söyledik. Bu hale göre, İstanbul şehrinin hinterlandı şimdi- lik ana şehrin ihtiyacı olan muhtelif gıda maddelerini bile te- min edememektedir. Bugün araziden saha ve mahsul itibari- le temin edilmekte olan kifayetsiz istifadeye bakınca, yukarıda hudutlarını gösterdiğimiz hinterland İstanbul için küçüktür, kâfi değildir. Fakat bu hinterland, ekstansif ve entansif iş- letme usullerinde tekâmül vücude getirilirse, hiç şüphe yok- tur ki, İstanbul şehrini beslemeye tamamen yetecektir. Bu iti- bar ile, ziraatciliğin yükseltilmesi bakımından, göçmenlerin büyük miktarlarla buralara yerleştirilmiş olması, atılan ilk adımdır. İkinci adım da, bu sahalara yüksek ziraat için lâ- zım olan teknik vasıtaları temin etmek olmalıdır. Almanyada alınan mahsul miktarlarile yapılan mukayeseden anlaşılacağı üzere, hinterland mahsul miktarları noktai nazarından bugün çok geri bir vaziyettedir. Türkiye arazisinin çok dinlenmiş bir arazi olduğunu ve güneş kalorisine daha fazla maruz bulun- duğu da gözönüne getirilecek olursa, Almanyadaki istihsal miktarlarından olan geriliği daha büyük bir mesafede kalır.

Türkiye arazisinin daha fazla mahsul alabilmesi için muhtaç olduğu şeyler şunlardır:

a) Modern ziraat makineleri.

b) Hayvan ve mihaniki cer vasıtaları v leri.

işleme makine-

ci Gübre ve su.

Bu yardımcı vasıtaların tedariki, köylülerin refahının artmasına bağlı bir meseledir ki biz bununla burada, «Havali plânı» mevzuumuz içinde meşgul olacak değiliz. Ancak, İstan- bul şehrine, yetecek kadar, içme ve kullanma suyu ve hinter- landına da ziraî mahsulleri besleyecek kadar tağdiye suyu te- min imkânı olup olmadığını ve varsa bu imkânın nasıl te- min edilebileceğini araştırmak meselesinin, şehir inşacısını da meşgul etmesi lâzım gelir. Çünkü su olmazsa hiç bir şehir ya- şayamaz ve gelişemez. Şehirler hem kendileri ve hem de ken- dilerini besleyen etraflarındaki ziraat ve bahçıvanlık saha- ları için suya muhtaçtırlar. Fakat biz su meselesile bundan sonraki fasılda meşgul olacağız. Şimdilik mahsul istatistiği- ne dönelim ve İstanbul hinterlandının 1934 senesinde saha- nın ancak % 10 kısmım ektiğini ve takriben 470.000 ton ziraî mahsul aldığını hatırlıyalım. Ekilen arazi miktarının bugün- künün üç misline çıkabilmesinin tamamen mümkün bulundu- ğunu ve daha derin sürmek, daha iyi gübrelemek, daha fazla sulamak gibi tedbirlerle arazi işlenmesini daha entansif bir şekle koymak suretile de bu hâsılatın beş misline yükseltil- mesi kabil olabileceğini söylemek lâzımdır. İstikbal, bu saha- nın şimdiki gibi 470.000 ton değil, 2.500.000 ton zirai mahsulât çıkardığını görecektir.

Böyle bir mahsul tezayüdünün mümkün bulunduğunu bi- ze bugün ekilmekte olan mahsul çeşitleri göstermektedir. Bun- lar, toprakların çok iyi ve çok münbit olduklarını isbat edi- yor. Bakınız, İstanbul hinterlandının bu 5 mıntakası 1934 se-

e mahsuller almıştır:

Pancar:

Mısır:

Yulaf:

Çavdar:

Pirinç:

201.000 ton 82.000 » 55.000 » 49.000 » 36.000 » 13.000 » 5.000 »

(33)

Bu mahsullerin beş misline çıkarılması hususunda, hava- li plânlayışı işinin bir vazifesi öp nakliyat meselesine temas eder, ki bunu da sonra tetkik edeceğiz. Ekin çeşidleri ve nak- liyat meselesi miinasebetile burada sadece şunu söyliyelim ki, bilhassa İstanbul mıntakası araziden istifade plânını esa- sından değiştirmek mecburiyetindedir. Bu mıntaka istikbalde, ağır topraklarında bile 38.700 ton hububatı ve bunun içinde bulunan 18.600 ton buğdayı ekemiyecektir. Bunların yerine, büyük şehirde çok aranan sebzeyi ekecektir. Bugün istihsal etmekte bulunduğu ancak 2.000 ton sebze ve 1340 ton sovan, İstanbul şehrinin merkez sebze hal'inde 1933 senesinde dev- rolunan 11.000 ton sebze ve 10.000 ton meyvaya bakınca, hiç denecek kadar azdır. Bu sebeple İstanbul civarındaki arazide daha fazla sebze ve meyva yetiştirmek mutlaka lâzımdır.

Eğer su meselesi geniş mikyasta halledilecek olursa mevcut arazi esasen ziraatin bu çeşidine tamamen elverişlidir.

III - S u d a n i s t i f a d e :

Sudan istifade hususunda İstanbul şehrinin 2.000 sene- den uzun bir ananesi vardır ki bugün de su kemerleri, su bend- leri ve su terazileri halinde her tarafta göze çarpmaktadır. Ro- malılar, Bizanslılar ve Türkler su tesisatı ve su yolları vücu- de getirmek hususunda âdeta nümuneler yaratmış ve bu uğur- da öyle masraflar ihtiyar etmişlerdir ki, bugünkü İstanbul eğer bunları yeniden yapmak mecburiyetinde kalsa korkudan titrerdi.

Buna mukabil şehir haricindeki içerilek yerlerde su tesi- satı sadece ana şoselerde çeşmeler yapmak, menbaları tan- zim etmek gibi işlerden ibaret kalmış ve bunlar da büyük şeh- re gıda maddeleri nakliyatını temin için yapılmıştır. Tarlala- rın sulanması için su kuyuları tesisatı ise münferid köylüle- rin kendi başlarına tevessül ettikleri çareler mahiyetinde kal- mıştır. Çinde ziraat işleri organize edilmiş, yüksek dağ yamaç- larına kadar tarlalara su temin edilmesi işi müşterek ve pek plânlı bir sistem ile, kollektif bir tarzda ve kanunla başarılmış- tır. Türkiyede böyle tedbirler alınmamış ve bu yüzden hem Türkiyede, hem de bütün dünyada Türk topraklarının sudan yana pek fakir bulunduğu fikri hâsıl olmuştur. Acaba Türk toprakları hakikaten susuz mıdır?

Aşağıdaki rakamlar İstanbul havalisindeki yağış miktar- larını milimetre olarak gösteriyorlar. Bu rakamlar rasad is- tasyonlarının kayıtlarıdır:

İstasyonlar 1930 1931 1932 1933 Göztepe: 592 610 475 753 Halkalı: 520 — 808 981 Yalova: 578 780 503 882 Senelik vasati: — 695 599 873 Bu yağış miktarları bu gibi sahalar için Almanyada da mutad olan derecelerdedir. Bir sahil şehri olan Hamburgda 1851 den 1935 senesine kadar yağış vasatisi 712 milimetre idi.

Königsberg şehrinde ise bu miktar 670 milimetredir. Yalnız mühim bir nokta vardır ki, o da Almanyada temmuz, ağustos, eylül aylarında yağış miktarları nisbeten fazla oldu- ğu halde İstanbulda, azami hararet ve azamî su ihtiyacı sı- ralarında asgarî hadde inerler.

Fakat madem ki her iki memlekette senelik yağış mik- tarları metre murabbaı başına hemen de ayni derecededir, o halde akla şöyle bir sual gelir: Gökten gelip yağmur ve çiy halinde İstanbul üzerine dökülen sular nereye gidiyor? Oevap:

En kestirme yoldan denize! Geçmiş zamanlarda Türk orman- ları, tahrip iktisadiyatı denilen şekilde, gelişigüzel sarfedildi- ğinden dolayı, bu sular denize giderken toprağın en güzel ze- ı-iyat tabakasını ve ana toprağı da Karadeniz ve Marmara de-

nizlerine sürüklemektedir. Nehirlerin ve derelerin denize ak- tıkları yerlerde yapılan sondajlar bize, yağışların denize ne muazzam miktarlarda topraklar sürüklediklerini gösteriyor.

Pek acı olan bu hallere nihayet vermek için şehrin yine sade kendisini değil, gelecek nesilleri düşünerek hareket etmesi, toprak servetinin denizlere sürüklenmemesini, bugün kel te- peler ve ağaçsız dağlar halinde mavi semaya yükselen zirvele- rin gelecek nesillere ormanlıklar halinde intikal etmesini te- min eylemesi icap eder.

İstanbul hinterlandı için bu yazımıza ilişik plân kroki- sinde görüldüğü üzere, ormanlar ve korular tesis işine tepe- liklerin su ayırma yerlerinde yani hattı taksimi meyahında başlamalı ve ağaçlıkları mahdut surette vadiye doğru uzatma- lıdır. Yalova vadisinde olduğu gibi, İstanbulun ağaçlıklı kal- mış olan yerlerinde, bu ormanlıkların civardaki tarlalar için ne büyük bir kıymet teşkil ettiklerini misal olarak gösterebi- liriz. Yağan suları bir sünger gibi emerek uzun zaman muha- faza eden bu taksimi meyah hatlarının, yani su ayırımlarının, sık bir ormanlık haline getirilmesi ile artık münbit toprakla- rın denize sürüklenmesinin önüne geçilmiş olur.

Ziraat için lâzım olan suyun geniş mikyasta temin edil- mesi hususunda ikinci bir tedbir de münasip vadilerin orta irtifalarmda basit barajlar inşa etmektir. Bu bendler o saha- lara düşen yağışları tutar ve ihtiyaca göre SDnra gene tarlala- ra verirler. Bu gibi inşaatın ziraat ve millî iktisadiyat için pek de verimli bir şey olmadığmı söylememeli. Millî iktisat bakı- mından verimli oldukları muhakkaktır. Bilhassa anî seller yüzünden yollarda, köprülerde, tarlalarda ve sıirede başage- len zararları ve hasarları düşünelim. Senelerdenberi bu yüz- den ne büyük tamir masrafları harcanageliyor. Bizce, bu kü- çük bendlerin ziraatte hususî işletmeler için dahi muhak- kak verimli olacağı şüphesizdir. İstanbulun havası sıcak ve güneşi çok olduğundan zamanında vs yerinde bir su bolluğu tarlaların iki veya üç misli mahsul vermesi demektir. Tarlala- rın ekim ve biçim zamanlarında mahsul için sarfedilecek iş ayni kalacağından, su tesisatı yüzünden alınacak mahsul faz- lası bu tesisatın verimli olduğunun ifadesidir.

Bu sebeple biz, büyücek nehirlerin geçtiği bütün saha- larda böyle ziraat için faideli gayet basit bendler vücude ge-

"tirilmesini teklif ediyoruz. Bilhassa aşağıda yazılı dere vadi- lerinin bu gibi bendler inşası maksadile tetkik olunmasının ve icap eden plânların ve hesapların yapılmasının muvafık o- îacağına kani bulunmaktayız:

a.) Trakyada takriben 950.000 hektarlık bir sahadan ge- çen E r g e n e v a d i s i : Şark Demiryollarına iltisakı olan ve İstanbul -Edirne şosesini de ihtiva eden bu vadi yüzlerce se- nelerdenberi münbit topraklarını Meriç ağzına akıtmaktadır.

Sulama meselesi haleldildikten sonra bilhassa bu dere vadisi Türkiyenin en mahsuldar yerlerinden biri olacaktır.

b.) İstanbul ve Üsküdarın gayet yakınında bulunan ve takriben 80.000 hektarlık bir sahadan geçen R i v a v a d i s i : Bu vadinin de en iyi toprakları şimdiye kadar Karadenizde boğulmuştur.

c. A l i b e y v e K â ğ ı t h a n e k ö y v a d i s i: Takriben 36.000 hektarlık bir sahadır. Suyunu Belgrad ormanından alır.

Modern bir sulama sistemine pek elverişlidir, çünkü İstanbula pek yakmdır ve bu sebeple tek bir sebze ve meyva bahçesi ha- .line getirilebilir. Bu sahada bugün de mevcut olan eski sulama

tesisatlarından bile bu hususta istifade edilebilir. Hinterlandın böyle bir ıslah ameliyesine tâbi tutulması halinde Halicin çamur ve kumla dolması meselesinin de önüne geçilmiş olur.

Halbuki bu gidişle İstanbulun küçük sanayiinin tabiî bir li- man sahası olan Haliç az bir zaman sonra işe yaramaz bir ha- le gelecektir. Yoksa, Haliçte pek yakında geniş mikyasta ta-

Referanslar

Benzer Belgeler

lamalar düzeyinde istatistiksel düzenlilikler gösterir, istatistik, bir ekonomik birimin pazar içerisindeki yaşantısını düzenlemesinde olduğu gibi, daha büyük ölçekte,

Mustafa Yüceer (Hadis) Abdullah Karaca (Tefsir) Abdullah Yıldız (Kelam) Ayşe Kutlu (Arap Dili ve Belagatı) Burhan Başarslan (Din Bilimleri) Furkan Çakır (Hadis) Mehmet

Tırmanır Kalıp Sistemi / Climbing Formwork System / Система Подъемной Опалубки ...8-9 Tek Yüzeyli Perde Kalıp Destekleme Sistemi / Single Sided

Yapı ve Kredi Bankası İdare Meclisi j.iyesi Nuri Pere, yıllardan beri madeni paralar üzerinde çalışıyor.. Bıkmak, usan- mak bilmeden inceleyip

TSPAKB tarafından 10 Mart 2012 tarihinde İstanbul’da düzenlenecek olan Yatırımcı Seferberliği Arama Konferansına SPK Başkanı Vedat Akgiray, İMKB Başkanı İbrahim

Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği (TSPAKB), ABD’de sayıları 20 binin üstünde olan yatırım kulüplerini inceleyen araştırmasını yayınladı.. Temel

Gelinlik, damatlık ve abiye giyim sektörü için Türkiye’nin Avrupa’ya ve Ortadoğu’ya açılan kapısı olan İzmir, komşu pazarlar için mükemmel fırsatlar

Political Science (LSE) University of York University of Glasgow University of Sheffield University of St Andrews University of Nottingham University of Southampton. University of