• Sonuç bulunamadı

ZİRAAT FAKÜLTESİ BAHÇE BİTKİLERİ BÖLÜMÜ BBB201-GENEL MEYVECİLİK. Prof. Dr. Ümit SERDAR

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ZİRAAT FAKÜLTESİ BAHÇE BİTKİLERİ BÖLÜMÜ BBB201-GENEL MEYVECİLİK. Prof. Dr. Ümit SERDAR"

Copied!
29
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BAHÇE BİTKİLERİ BÖLÜMÜ ZİRAAT FAKÜLTESİ

BBB201-GENEL MEYVECİLİK

Prof. Dr. Ümit SERDAR

(2)

Meyve Türlerinde Çiçek Ve Meyve Dökümleri, Seyreltme,

Periyodisite

Hafta-5

BBB201-GENEL MEYVECİLİK

(3)

Meyve Dökümleri ve Meyve Seyreltme

Meyve ağaçlarında açan çiçeklerin tamamı meyveye

dönüşmemekte hatta bazı türlerde açan çiçeklerin % 1’ i meyve bağladığında yeterli meyve verimi alınabilmektedir.

Çiçeklerin meyve bağlama oranları türlere göre % 1-30 arasında değişmekle birlikte;

- elmalarda % 15-20, - armutlarda % 8-15, - eriklerde % 3-4,

- narlarda % 3-9,

- kirazlarda % 25-40, - antepfıstığında % 30, - avokadoda % 1

- ahudududa % 70-80),

genel olarak % 1-5’inin meyve bağlamasıyla yeterli verim alınabilmektedir.

(4)

Meyve dökümleri birbirini izleyen dalgalar hâlinde olup birçok meyve türünde bu döküm dönemleri

incelenmiştir. Elmalarda yapılan araştırmalara göre ; - İlk dökümler döllenmemiş çiçeklerden oluşmaktadır.

- İkinci dönemde dökülen küçük meyvelerin

ovaryumlarında az bir gelişme meydana gelmiştir.

Bunların endospermleri bir miktar gelişmiş ancak embriyoları çok küçük kalmıştır.

- Üçüncü döküme kadar kalabilen meyvelerin endosprem ve embriyoları çok az gelişmiştir.

- Dördüncü dönemde dökülen meyvelerin

endospermleri tam gelişmiş, embriyoları ise

dökülmeyen meyvelerden daha küçük kalmıştır.

Ayrıca bunlardaki döllenmiş tohum sayısı da azdır.

(5)

Meyve ağaçlarında, çiçekler yanında meyvelerde de dökümler görülmektedir. Meyve ağaçlarında çeşitli

faktörlerin etkisiyle meydana gelen bu dökümler 4 grupta toplanmaktadır. Bunlar;

1. Çiçek Dökümleri: Çiçeklenme dönemi içinde meydana gelen bu dökümlerin nedenleri döllenme noksanlığı, dişi organı kusurlu çiçekler ve kısmen de beslenme

noksanlığıdır.

Tozlanma, döllenme ve beslenmeyle ilgili tüm tedbirler

alınsa bile, bu dökümler tamamen önlenememekte, ancak meyve tutum oranını arttırarak yeterli verimin alınmasına katkı sağlanabilmektedir.

(6)

2. Çiçek ve Küçük Meyve Dökümleri: Birinci dökümden yaklaşık iki hafta sonra başlayan bu

dökümlerin ana nedenleri döllenme ve beslenme noksanlığıdır. Bu dönemde dökülen çiçeklerde,

organlar tam olmasına rağmen, tozlanma eksikliği

nedeniyle döllenmenin olmaması veya döllenmelerin yetersiz olması dökümlere neden olmaktadır.

Döllenme ve meyve tutumunu izleyen dönemde ağaçlar azot ve fosfora gereksinim duyduklarından dengeli

gübrelemeler ve kuraklık stresinin yaşanmamasıyla

birlikte, tozlanma ve döllenmeyle ilgili olarak bahçe tesisi ve çiçeklenme döneminde gerekli önlemlerin alınmasıyla bu dökümler azaltılabilmektedir.

(7)

3. Haziran Dökümü: Ağaçların beslenme durumu ve su düzeninin yanında, yetersiz döllenmenin de etkili

olduğu bu dökümler, meyve tutumundan yaklaşık bir ay sonra meydana gelmektedir. Birçok meyve türünde

haziran ayı içinde görülen bu dökümler, haziran ayı dışında da görülse aynı adla anılmaktadır.

Haziran dökümlerinde hangi meyvenin döküleceğinin

belirlenmesinde, aynı dalda ve ağaç genelinde meyveler arasındaki besin maddeleri rekabetiyle birlikte, döllenmiş tohum sayısı, tohum kalitesi ve tohumlarda üretilen

oksinler etkili olmaktadır.

Antepfıstıklarında haziran dökümü %6.3 oranında

gerçekleşmekte olup, bu dökümler üzerine su ve besin maddeleri noksanlığının etkili olduğu bildirilmektedir.

(8)

Haziran dökümü ağaç üzerindeki meyve miktarını

ayarlayıcı bir etki yapar. Eğer ilk dökümler çok şiddetli geçmemişse Haziran Dökümü biraz daha şiddetli olur.

Böylece bu döküm, seyreltme gibi bir etki yapar. Haziran dökümlerinin önemli nedenleri;

- Besin maddeleri yönünden meyveler arasındaki rekabetler,

- Döllenmiş tohum sayısının az olması ve tohumun kalitesi ile hormon düzeylerindeki değişimlerdir.

Beslenme yönünden iyi durumda bulunan meyvelerin dökülmeme şansı daha fazladır. Döllenmiş tohum sayısı fazla olan meyvelerle embriyosu normal gelişmiş

meyvelerin yine dökülmeme olasılığı daha yüksektir. Azot yönünden zayif durumda bulunan ağaçlarda Haziran

dökümü daha şiddetli olmaktadır.

(9)

v Ayrıca doğal hormon olan etilenin ve sürgünlerdeki büyüme hızının da dökümler üzerine etkili olduğu, hızlı büyüyen

sürgünlerin meyve dökümlerini arttırdığı bildirilmektedir. Aşırı azotlu gübrelemeler ve düzensiz sulamalar da meyve

dökümlerini arttırmaktadır.

v Genel olarak, beslenme ve su dengesi iyi olan, tohum sayısı fazla olan meyveler haziran dökümüne karşı daha fazla

direnç göstererek ağaçta kalabilmektedirler.

v Çiçek ve küçük meyve dökümleriyle, haziran dökümü arasında yakın bir ilişki söz konusu olup, ilk iki döküm şiddetli olduğunda haziran dökümü azalmakta, tersi durumda ise, yani çiçek ve küçük meyve dökümleri az olduğunda haziran dökümü daha şiddetli olmaktadır.

v Haziran dökümü sonunda ağaç üzerinde kalıp gelişmelerine devam edebilecek meyveler belirlenmektedir. Ağaç

üzerinde kalan meyve miktarı ağacın

besleyebileceğinden fazla ise ve seyreltme

düşünülüyorsa seyreltme haziran dökümünden sonra yapılmalıdır.

(10)

4. Hasat Önü Dökümleri: Hasada yakın dönemde ve hasat sırasında meydana gelen bu dökümlerde, meyve sapı ile dal veya meyve ile meyve sapı arasında kopma tabakasının oluşmasının sonucunda meyveler

dökülmektedir. Dala kuvvetli tutunabilen tür ve çeşitlerde bu dökümler önemli olmamakta, hatta bunlar hasat

olgunluğuna ulaştıktan sonra da ağaç üzerinde

kalabilmektedirler (örnek olarak, Trabzon hurması ve Valencia portakalı verilebilir ).

Bu dökümlerin azaltılabilmesi için, ağaçlarda besleyebileceği kadar meyvenin üzerinde

bulunmasının sağlanması, kopma tabakasının erken oluşumunun engellenmesi ve kademeli hasat

yapılarak olgunlaşan meyvelerin dökülmeden hasat edilmesi gerekmektedir.

(11)

Meyve dökümleri özellikle gündüzün sıcak saatlerinde meydana gelen su darlığıyla ilgili bulunmaktadır. Bazı meyve türlerinde derimden önce iri meyve dökümleri meydana gelmektedir. Bu durum bazen bir çeşit özelliği olarak ortaya çıkmakta, bazen de ağaçların su stresinden kaynaklanmaktadır. Armutlarda bor, magnezyum noksanlığı veya aşırı derecede azotla gübreleme, bu dökümleri

artırmaktadır. Bu meyve dökümleri zararlı olduğundan ağaçların su ve beslenme düzenine gereken önem verilmelidir.

Bazı çeşitlerde örneğin McIntosh elma çeşidinde hasat

öncesi meyve dökümlerini önlemek amacıyla ağaçlara NAA veya 2.4.5-TP (10 ppm) gibi kimyasal maddeler

püskürtülmektedir Armutlarda da benzer uygulamalar yapılmaktadır. Ancak bu maddelerin meyvelerde

olgunlaşmayı hızlandırıcı etkileri bulunduğundan, kullanırken dikkatli olmak gerekir.

(12)

Meyve yetiştiriciliğinde doğal olarak veya bazı faktörlerin olumsuz etkileri sonucu meydana gelen çiçek ve meyve dökümlerini

engelleyebilmek veya azaltabilmek için alınması gereken önlemler;

ü Bahçe tesisinde tozlayıcı çeşitler kullanılıyorsa, bunların bahçe içine düzenli dağılımının sağlanması,

ü Tozlanması böceklerle olan tür ve çeşitlerde bahçede arı

kovanlarının bulundurulması ve bahçe içinde düşük bir hızda hava sirkülasyonunu sağlayıcı tedbirlerin alınması,

ü Yöre ekolojisine adaptasyonu yüksek tür ve çeşitlerin yetiştiriciliğine öncelik verilmesi,

ü Çiçeklenme öncesi ve çiçeklenme döneminde stres

oluşturabilecek faktörlerinin engellenmesine yönelik tedbirlerin alınması,

ü Kültürel uygulamaların düzenli yapılması,

ü Periyodisite gösteren çeşitlerde var yılında çiçek ve meyve seyreltmelerinin yapılması,

ü Düzenli budamalarla dengeli bir taç oluşturulup bu tacın verim döneminde korunması,

ü Aşırı meyve tutumunun olduğu yıllarda seyreltme yapılması.

(13)

Birçok durumlarda meyve ağaçları

istenilenden daha çok meyve bağlarlar. Bu nedenle meyvelerin seyreltilmesi gerekir.

Seyreltmenin amacı;

- dalların kırılmasını önlemek, - meyvenin irileşmesini,

- meyve renginin ve kalitesinin artmasını sağlamak

- ağaçta beslenme düzenini kurarak çiçek tomurcuğu oluşumunu uyarmaktır.

Meyve Seyreltme

(14)

Meyve seyreltmesi başlıca üç yöntemle yapılmaktadır. Bunlar;

1- Elle seyreltme,

2- Mekanik yöntemlerle seyreltme

3- Kimyasal yöntemlerle seyreltmedir.

(15)

1- Elle Seyreltme

Meyve tutumundan sonra aşırı meyve yükü olan ağaçlarda meyvelerin elle seyreltmesidir ki bu

seyreltmeler, eskiden meyveler birbirinden belirli bir

aralık kalacak şekilde yapılırken daha sonraları aradaki mesafeye bakılmaksızın zayıf ve küçük meyvelerin

koparılması şeklinde yapılmıştır. Ancak böyle bir seyreltmede bazen yakın durumda bulunan iki meyvenin birbirini itmesi söz konusu olmaktadır.

Mesafeye dayalı bir seyreltme, çeşide bağlı olarak

meyveler arasında 10-40 cm aralık bulunacak şekilde yapılır. Elmalarda meyve başına 20-40 yaprak

bulunması uygun olur. Uygulamada genellikle her

hüzmede bir meyve bırakılırken; armutlarda ağaçtaki meyve yükü de dikkate alınarak her hüzmede 2-3

meyve bırakılabilir, ağaçta meyve tutumu az ise seyreltmeye gerek yoktur.

(16)

Vejetatif gelişmenin kuvvetli olduğu durumlarda Golden Delicious, Starking Delicious, Mutsu gibi elma çeşitlerinde hüzmede 2 meyve bırakılabilir. Spur tip elma çeşitlerinde ise, gerekirse bazı hüzmelerde hiç meyve bırakılmayarak meyvelerin arası açılır.

Meyvelerini yıllık sürgünler üzerinde oluşturan şeftalilerde ise sürgün başına bırakılacak meyve sayıları çeşitlere

göre az çok değişmektedir. Redhaven ve J H. Hale

çeşitlerinde sürgünde 4-5, Dixired gibi erkenci çeşitlerde ise sürgünde 3-4 meyve bırakmanın kârlı olacağı ifade edilmiştir.

Elle yapılan seyreltmenin Haziran dökümlerinden sonra yapılması güvenli bir yöntem ise de, meyve tutumu

tahmin edilebiliyorsa mümkün olduğunca erken seyreltme yapmak meyve iriliğini daha çok artırır. Elmalarda tam çiçeklenmeden 2-3 hafta sonra huzmedeki en iyi gelişen meyve bırakılarak diğerleri koparılabilir.

(17)

2- Mekanik Seyreltme

Mekanik seyreltmede, mekanik silkicilerden

yararlanılabilir. Bu yöntemin iki istenmeyen yönü bulunmaktadır. Bunlardan ilki iri meyveleri

dökmesi, ikincisi de ağacın dik durumlu

yerlerinde daha çok meyve dökümüne neden olmasıdır. Bunlara ek olarak silkelemeden

sonra zararlanan bazı meyveler de

dökülmektedir .

(18)

3- Kimyasal Seyreltme

Kimyasal yöntemle seyreltmede değişik maddeler, ağaçlara farklı zamanlarda ve dozlarda uygulanmaktadır. Bazı meyve türlerinde bu yöntemle iyi sonuçlar elde

edilmiştir. Bu kimyasal maddelerden Sevin,

Etephon, DNOC, NAA en çok uygulananlardır.

Örneğin NAA elmalarda tam çiçeklenmeden 15- 25 gün sonra 10-20 ppm dozunda

uygulandığında etkin bir seyreltme

sağlamaktadır.

(19)

Meyve ağaçlarının bir yıl çok verimli olup, bundan sonraki yılda verimlerinin çeşitli derecelerde düşük olmasına

Periyodisite veya alternans denilmektedir. Periyodisite birçok meyve tür ve çeşidinde görülen bir olaydır. Bu olay esas olarak ağacın verimli yılında çiçek tomurcuğu

oluşumunun çeşitli nedenlerle engellenmesinden kaynaklanmaktadır.

Meyve Ağaçlarında Yıl Aşırı Verim (Periyodisite)

Periyodisite verim yılını izleyen dönemdeki verim düzeyi dikkate alınarak iki gruba ayrılmaktadır.

- Verim (var) yılını izleyen yılda hiç verim alınamaması mutlak periyodisite,

- Verim (var) yılını izleyen yılda önceki yıla göre daha az verim alınabilmesi ise kısmi periyodisite olarak tanımlanmaktadır.

(20)

Periyodisite, elma, armut ve fındıkta verimli yılda çiçek gözü ayrımının noksanlığından kaynaklandığı halde,

ceviz ve pikan’da durum kısmen değişiktir. Çünkü bu türlerde dişi çiçek ayrımı bir önceki yılda olmayıp, aynı büyüme mevsimi içinde ve çiçeklenme öncesinde

meydana gelmektedir. Antep fıstıklarında ise durum daha değişik olup, bu türde çiçek tomurcukları ayrımdan sonra gelişirken dökülmektedir.

(21)

Meyve ağaçlarında kısmi ve mutlak periyodisiteye eğilim tür ve çeşitlere göre değişmektedir. Örneğin;

- zeytin, antepfıstığı, fındık, Amasya elması, Kinnow mandarini ve Alanya dilimli portakalı mutlak

periyodisite gösterirken,

- Satsuma mandarini ve Hüryemez elması ise kısmi periyodisite göstermektedir.

Ancak bu durum, çeşitler içinde bile değişkenlik

gösterebilmektedir. Örneğin, Amasya elması klon

seleksiyonu çalışmalarında periyodisite göstermeyen

veya düşük oranda kısmi periyodisite gösteren tipler

de bulunmuştur.

(22)

Periyodisitenin nedenleri üzerinde çeşitli görüşler öne sürülmektedir. Bunların en çok üzerinde durulanlarınlar verimli yılda ağacın beslenme durumu,

karbonhidrat/azot dengesi ve bünyesel

hormonlardır. Bu görüşün esası, verimli yılda ürünün çok olması yüzünden çiçek tomurcuklarının beslenme yetersizliğine bağlı olarak oluşmamasına

dayanmaktadır.

(23)

Verim yılında ağacın beslenme durumunun iyi olması ve buna bağlı olarak karbonhidrat / azot düzeyinin dengeli (C / N = 1) olması, yok yılında oluşan ve açan çiçek

tomurcuğu sayısının artmasını sağlayabilmektedir.

Yine verim yılında, gelişme aşamasında olan meyvelerdeki genç tohumların embriyolarında

sentezlenen gibberellik asit, çiçek tomurcuğu oluşumunu engellemektedir.

Var yılında ağacın üzerinde besleyebileceğinden fazla meyve bulunması yanında, bazı meyve türlerinde

hasadın sonbahar aylarına sarkması, çiçek tomurcuğu oluşumu için yeteri kadar besin maddelerinin

ayrılamamasına neden olmaktadır.

(24)

Periyodisite meyve yetiştiriciliğinde istenmeyen bir konudur.

Periyodisitenin önlenebilmesi mutlak periyodisite gösteren türlerde

mümkün olmamakla birlikte, kısmi periyodisite gösteren türlerde

çeşitli uygulamalarla etki

yapılabilmektedir.

(25)

Erken ve şiddetli seyreltme: Yıl aşırı verim eğilimini

azaltıcı en önemli uygulamalardan biri erken ve yoğun bir seyreltme yapmaktır Örneğin Elmalarda, seyreltmeyi tam çiçeklenmeden sonraki 40 gün, armutlarda 60 gün içinde yapmak gerekir.

Meyve tutumunun yüksek olmasını önlemek: Verimli yılda tozlaşmanın iyi olup, meyve tutumunun ve verimin yükselmesi periyodisiteyi artırır. Tozlaşmanın belirli bir düzeyde tutulabilmesi bu durumu önleyecektir. Ancak böyle bir uygulama pratik açıda oldukça zordur.

Periyodisitenin önlenmesine yönelik

uygulamalar

(26)

Yaprak yüzeyinin korunması: Yüksek ölçüde sağlıklı bir yaprak yüzeyi düzenli bir verim için gereklidir.

Yaprakların etkinliğini artırmak amacıyla besin maddeleri püskürtme, yaprakların sağlıklı tutulup

dökümün önlenmesi, önerilen uygulamalardır. Ayrıca ağaçların besin maddeleri yönünden iyi durumda

bulunmaları gerekir.

Kimyasal madde uygulamaları: Bazı kimyasal maddeler (SADH, TIBA) alternansı önlemede etkili bulunmuştur. Bunlar verim yılında ağaçlara

püskürtülürse, aynı yıl içinde çiçek tomurcuğu oluşumu uyarılabilmektedir.

(27)

q Periyodisite göstermeyen tür ve çeşitleri yetiştirmek, q Bodur anaçlar üzerine aşılanmış meyve fidanlarıyla

bahçeler kurmak,

q Kültürel uygulamaları bilinçli ve düzenli yapmak, q Sağlıklı yaprak gelişimini sağlamak,

q Karbonhidrat / Azot düzeyinin dengeli olmasını sağlamak,

q Verim yılında çiçek veya meyve seyreltmeleri yapmak, q Budamalarla dengeli bir taç oluşumunu sağlamak.

Bunların yanında;

(28)

Periyodisite ağaç gelişimi ve fizyolojisi ile ekonomik yönden çeşitli olumsuzlukları beraberinde

getirmektedir. Bunlar;

1. Periyodisite gösteren çeşitlerde var yılı ile yok yılı arasında ağaç gelişimi ve fizyolojisi yönünden önemli farklılıklar bulunmaktadır. Var yılında aşırı meyve yükü nedeniyle performansını meyvelerin gelişimine harcayan ağaç, kış aylarına yeterli besin depolamasını

sağlayamadan girmekte, bu durum kış soğuklarından ağaçların zarar görme riskini arttırmaktadır. Özellikle meyveleri geç sonbaharda hasat edilen meyve

ağaçlarında, meyve hasadından sonra besin stokunun arttırılabilmesi amacıyla daha geç dinlenmeye girilmesi nedeniyle bu risk daha fazla olmaktadır.

2. Sürgün gelişimi yönünden önemli farklılıklar

görülmekte, var yılında zayıf, yok yılında ise kuvvetli sürgün gelişimi olmaktadır.

(29)

3. Çiçek tomurcuğu oluşumu yönünden farklılıklar

olmakta, verim yılında çiçek tomurcuğu oluşmamakta veya çok az oluşmaktadır. Yok yılında ise yoğun çiçek tomurcuğu oluşumu görülmektedir.

4. Verimin çok olduğu yıllarda yetersiz beslenme

nedeniyle meyvelerin iç ve dış kalitelerinin düşük olması sonucunda satış fiyatları düşmektedir.

5. Tüketiciler var yılında düşük kaliteli ürünler, yok yılında ise yüksek fiyatlı ürünler tüketmek zorunda kalmaktadırlar.

6. Üreticiler her yıl düzenli bir gelir elde edememektedirler.

7. İhraç edilen ürünlerde dış ticaret dengesi olumsuz etkilenmektedir.Periyodisiteye eğilim, genel olarak tür ve çeşitlere

özgü bir durum olmakla beraber uygun olmayan iklim ve beslenme koşullarında bu eğilim

artmaktadır.

Referanslar

Benzer Belgeler

 Doğru yolu bilecek ölçüde bilgi sahibi olunsa da doğru yoldan gitme gücüne sahip olmak kolay değildir.  Doğru yolu görme, anlama bilgiye ; doğru yolu izleme ise

Dinlenmeye neden olanlar tepe tomurcuğu ve yapraklar olup tepe tomurcuğunun baskısıyla ortaya çıkan bu dinlenmeye apikal dominansi (tepe tomurcuğu baskınlığı) adı

Örtüaltı kiraz yetiştiriciliği kiraz üretimi yapılan yerin iklim koşullarını yetiştiricilik için daha uygun hale getirebilmektedir. Ağaçları rüzgâr, dolu, soğuk ve

Hangi amaçla kullanılırsa kullanılsın, doku kültürü çoğaltım metodu için gerekli olan başlangıç kültürü, sürgün çoğaltımı ve köklendirme aşamalarının

Serum askorbik asit düzeyleri akciğer kanserli hastalarda (n= 53) ve sigara içmeyen sağlıklı kontrollerde (n= 25) ölçüldü. Kontrol grubunun yaş ortalaması 57.7±7 idi.

Çünkü meyve olarak kullanılan kısmı sert kabuklu olan

Türkiye’de tarım sektörü ve kırsal alan iç içe girmiş olup kırsal alanda yaşayanların büyük bir çoğunluğu tarım..

Karakter Ali Rıza Bey’in ikinci çocuğu olan Fikret 19 yaşında olmasına rağmen babasına destek olmaya çalışacak kadar olgun, yardımsever, öfkeli, kıskanç, ahlaklı