İSKENDER PALA
1958, Uşak doğumlu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fa- kültesi’ni bitirdi (1979). Divan edebiyatı dalında doktor (1983), doçent (1993) ve profesör (1998) oldu. Divan edebi- yatının halk kitlelerince yeniden sevilip anlaşılabilmesi için klasik şiirden ilham alan makaleler, denemeler, hikâ- yeler ve gazete yazıları yazdı. Düzenlediği Divan Edebiyatı seminerleri ve konferansları geniş kitleler tarafından ta- kip edildi ve “Divan Şiirini Sevdiren Adam” olarak anıldı.
Bazı çalışmalarıyla Türkiye Yazarlar Birliği Dil Ödülü’nü (1989), AKDTYK Türk Dil Kurumu Ödülü’nü (1990), Türkiye Yazarlar Birliği İnceleme Ödülü’nü (1996) aldı. Hemşeh- rileri tarafından “Uşak Halk Kahramanı” seçildi. Babil’de Ölüm İstanbul’da Aşk, Katre-i Matem, Şah&Sultan, OD, Efsane ve Mihmandar adlı romanlarının baskıları yüz binlere ulaştı, bu romanları pek çok ödül aldı ve yabancı dillere çevrildi. Türk Patent Enstitüsü tarafından marka ödülüyle taltif edilip adı tescillendi. 2013 yılı Cumhur- başkanlığı Büyük Ödülü’ne edebiyat dalında layık görül- dü. Bülbülün Kırk Şarkısı adlı kitabını ömrünün en güzel çabası sayan İskender Pala evli ve üç çocuk babası olup İstanbul Kültür Üniversitesi öğretim üyesidir.
www.iskenderpala.com www.iskenderpala.net
Kapı Yayınları
İskender Pala Bütün Eserleri
MİHMANDAR Bir Eyüp Sultan Romanı İSKENDER PALA
Cep Boy 1. Basım: Ekim 2016 ISBN: 978-605-
Sertifika No: 10905
Kapak Tasarımı: Utku Lomlu Mizanpaj: Mürüvet Durna
© 2014, İskender Pala
© 2014; bu kitabın yayın hakları Kapı Yayınları’na aittir.
Kapı Yayınları
Ticarethane Sokak No: 15 Cağaloğlu/İstanbul Tel: (212) 513 34 20-21 Faks: (212) 512 33 76 e-posta: bilgi@kapiyayinlari.com www.kapiyayinlari.com
Baskı ve Cilt Melisa Matbaacılık Matbaa Sertifika No: 12088
Çiftehavuzlar Yolu Acar Sanayi Sitesi No: 8 Bayrampaşa/İstanbul Tel: (212) 674 97 23 Fax: (212) 674 97 29
Genel Dağıtım
Alfa Basım Yayım Dağıtım San. Tic. Ltd. Şti.
Ticarethane Sokak No: 15 Cağaloğlu/İstanbul Tel: (212) 511 53 03 Faks: (212) 519 33 00
Kapı Yayınları, Alfa Yayın Grubu’nun tescilli markasıdır.
MİHMANDAR
İskender Pala
BİR EYÜP SULTAN ROMANI
5
TEŞEKKÜR
Bu kitaba ilham veren rahmetli dostum Sargon Er- dem’e; yazdıklarımızı Bizans ve İslâm tarihi açısından
inceleyen Prof. Dr. Abdülkerim Özaydın, Prof. Dr. Mus- tafa Küçükaşçı, Doç. Dr. Birsel Küçüksipahioğlu, Doç. Dr.
Casim Avcı ve
Doç. Dr. Kamil Yaşaroğlu’ya; öneri ve tashihleriyle bizi yönlendiren değerli dostlarım Prof. Dr. Mustafa İsen,
Ömer Erdem, İrfan Çalışan, Betül Küçük, Aliye Akan, Meltem Kara ve Kaan Murat Yanık’a; Ebû Eyyûb el-Ensarî’nin izinde yaptığımız Mekke ve Medine seyahatini bizim için kolaylaştıran Naci Koru’ya,
Ferhat Şelli ve ailesine, Fatih Karabuğa ve Mahmut Miskin’e; muhtelif katkıları için rahmetli Cemal Öğüt’e, Prof. Dr. Çiğdem Dürüşken, Prof. Dr. Faruk Beşer, Dr. Nursel Uyanıker, İsmail Kavuncu ve Hilmi Şenalp’e; kitabın mutfağını
yöneten Rifat Özçöllü’ye, son okumaları yapan Fatih Yücel’e, kapak tasarımını gerçekleştiren Utku Lomlu’ya, iç tasarımı yapan Atahan Sıralar’a,
her kitabımda olduğu gibi yine özenilmiş bir kitap yayımlayan Kapı Yayınları yetkili ve çalışanlarına,
ilk ön okumayı yapan sevgili kızım Hilye Banu Gülse- ren ile her zamanki ilk okuyucum sevgili eşime teşek-
kür ediyorum.
7
“Kostantiniyye elbet fetholunacaktır;
onu fetheden emîr ne güzel emîr, onun ordusu ne güzel ordudur.”
Hadîs-i Şerîf
9
“HER GÜN TANRI’YLA ÖVÜNÜR, SONSUZA DEK ADINA ŞÜKRAN SUNARIZ.”
(MEZMUR, 44, 8)
MENKIBE
“Yemen’de, Tübba Düru isminde, zengin, adaletli ve ihtişamlı bir melik yaşarmış. Her gün Allah’a yüz kerre tövbe ettiği ve hastalık gelince sabırla katlandığı için halk ona ‘Eyyûb' laka- bını vermişler. Zebûr ile amel eder ve Davud Ne- bi’ye inanırmış. İsa Pey- gamber’den yüz elli ya- hut iki yüz elli yıl kadar sonra hükümdar olmuş.
Pek çok sayıda askeri ve dokuz tane de bilge vezi- ri var imiş. Biri hariç di- ğer sekiz bilgesinin adını bizzat o koymuş. Öyle ki, hiçbirinin adı bir diğe-
10
rinin adında yer alan harflerle yazılmasın diye, elifba dizgesindeki harflere küçükten büyüğe ra- kamsal karşılıklar icat ederek en genç vezirinden en yaşlıya doğru birbirinden ayrı, benzersiz isim- ler bulabilmiş. Eski zamanın kayıtlarını tutanlar ve eski hikâyeleri coşkuyla anlatanlar bu isimleri şöyle saymışlar: Ebced (a-b-c-d), Hevvez (he-v-z), Huttî (ha-tı-y), Kelemen (ke-l-m-n), Sa'fes (se-a'- f-sa), Karaşet (ka-r-ş-t), Sehaz (se-hı-ze) ve Dazığ (da-zı-ğ). Yemen’de kullanılan İbranî ve Arap elif- basındaki her bir harfin ancak bir defa geçtiği bu sekiz ismin dokuzuncusu Semul’e gelince o, as- lında melikin babasının da adıymış. Yemen’in bu adaletli hükümdarı Tübba Düru bir gün İsa dinini öğrenmek için Kudüs’e gitmeye karar vermiş. Yolu üzerindeki Mekke’ye uğramış. Kâbe’yi tavaf ve zi- yaret etmek istiyormuş. On iki bin asker ve vezir- leri ile birlikte çadırlarını kurmuşlar. Fakat buraya geldikleri zaman Mekke’nin ileri gelenleri bunları karşılamamış, izzet ü ikramda bulunmamışlar. Bu- nun üzerine Melik Tübba’nın emîrleri, araya nifak sokmuşlar ve meliki gazaba getirip Mekke’nin ileri gelenlerinin mallarını yağma ettirmeyi, hatta ba- zılarının başlarını kestirmeyi düşündürtmüşler.
Bilge vezirler ise bu fikre karşı çıkmış. İçlerinden Semul, Ahir Zaman Nebisinin Mekke’de doğma- sının yaklaştığını, eğer Mekke halkı yok edilirse muhtemelen onun atalarının da bundan zarar gö- receği yahut doğumun geri kalma ihtimali bulun- duğunu, bunun ise Allah’ın gazabını çekeceğini söylemiş. Melik o gece Mekkelilere öfke duya duya