• Sonuç bulunamadı

KIRMIZI MONT. Yazan. Hümeyra COÞKUN

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "KIRMIZI MONT. Yazan. Hümeyra COÞKUN"

Copied!
25
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

Yazan

Hümeyra COÞKUN

KIRMIZI

MONT

(3)

Copyright © Muþtu Yayýnlarý, 2004

Bu kitaptaki metin ve resimlerin, tamamýnýn ya da bir kýsmýnýn, kitabý yayýnlayan þirketin önceden yazýlý izni

olmaksýzýn elektronik, mekanik, fotokopi ya da herhangi bir kayýt sistemi ile çoðaltýlmasý, yayýmlanmasý ve

depolanmasý yasaktýr.

Çýtýr ile Pýtýr Serisi -6- KIRMIZI MONT

Proje Editörü: Osman KAPLAN

Akademik Ýnceleme: Muhittin KÜÇÜK, Dr. F. Muharrem YILDIZ Çizimler: B Sanat Evi

Dizgi ve Grafik: MUÞTU Grafik, Hasan AYDIN Film: SGSM

Kapak: Hasan AYDIN ISBN: 975-8968-17-3

Basým Yeri ve Yýlý: Çaðlayan Matbaasý Tel. 0232 252 20 96 Ekim 2004 / ÝZMÝR

Genel Daðýtým: Gökkuþaðý Pazarlama ve Daðýtým Alayköþkü Cad. Nu.:12 Caðaloðlu / ÝSTANBUL Tlf.: (0212) 519 39 33 (pbx) Fax: (0212) 519 39 01

MUÞTU YAYINLARI

Bulgurlu Mah. Libadiye Cad. Haminne Çeþmesi Sok. Nu.:20 34696 Üsküdar / ÝSTANBUL

Tlf.: (0216) 522 11 30 Fax: (0216) 520 24 90 www.mustu.com

(4)

Çýtýr ve Pýtýr okuldan çýkýp eve doðru gidi- yorlardý. Pýtýr, Çýtýr'a:

– Kurbaðalý Dere'ye gidelim mi, diye sordu.

– Haydi gidelim, dedi Çýtýr.

(5)

Çýtýr ve Pýtýr Kurbaðalý Dere'yi çok sever- lerdi. Adýndan da anlaþýldýðý gibi Kurbaðalý Dere'de çok kurbaða vardý.

Kurbaðanýn dýþýnda, balýklar ve yengeçler de yaþardý derede. Derenin kenarý sazlýklar ve çimenlerle kaplýydý.

Çýtýr ve Pýtýr boylarýný aþan çimenlerin ara- sýna kondular. Çantalarýný bir kenara býrakýp çimlerin arasýna uzanýverdiler.

Çimenlerin gölgesinde tatlý bir serinlik vardý. Çýtýr ve Pýtýr bu serinliðin etkisiyle uyuyacaklardý neredeyse.

Fakat kurbaðalarýn sesleri hiç kesilmiyor- du ki:

– Výrraak, výrraak, výrraaak, diye baðýrýp duruyordu kurbaðalar.

Bir süre hiçbir þey yapmadan öylece beklediler. Sonra Çýtýr ayaða kalktý. Çevresine

(6)

baktý ve Pýtýr'a:

– Bu kadar dinlenmek yeter. Haydi kalk da seninle yarýþ yapalým, dedi.

Pýtýr ayaða kalktýktan sonra:

– Ne yarýþý yapacaðýz, diye sordu.

(7)

Çýtýr çevresine bir daha dikkatle baktý ve:

– Derenin karþý tarafýndaki söðüt aðacýný görüyorsun deðil mi?

– Evet görüyorum.

– Ýþte o aðaca kadar yarýþalým.

– Tamam, hazýrsan baþlayabiliriz.

– Tamam üçe kadar sayalým. Üçte baþlarýz.

(8)

– Biiir, ikiii, üç!

Ýkisi de kanatlarýný tüm güçleriyle çýrpýyor- lardý. Derenin karþý tarafýna yaklaþýrken birbi- rine çok yakýnlardý.

Fakat yarýþý çok az farkla Çýtýr kazanmýþtý.

Çýtýr:

– Bana yetiþmek için biraz daha çalýþman gerekiyor Pýtýr, dedi.

– Gelecek sefer seni geçeceðim, diye cevap verdi Pýtýr.

Çýtýr:

– Haydi eve gidelim, dedi.

– Haydi gidelim, hem yoruldum hem de acýktým.

– Ben de çok acýktým, dedi Çýtýr.

Tam eve doðru uçmaya baþlamýþlardý ki Pýtýr'ýn aklýna derenin karþý tarafýndaki çanta- larý geldi:

– Az daha çantalarýmýzý almayý unutuyor- duk, önce çantalarýmýzý alalým.

(9)

Ýkisi birden karþý tarafa geçip çantalarýný aldý. Sonra evlerine doðru uçmaya baþladýlar.

Çýtýr evine ulaþtýðýnda kapýyý annesi açtý.

– Hoþ geldin yavrucuðum, dedi annesi.

– Hoþ bulduk anne, diye cevap verdi. Ýçeri girip çantasýný yere býraktýktan sonra merakla:

– Anne, çok acýktým, yemekte ne var, diye sordu.

(10)

– Kapuska yaptým yavrum.

– Kapuska mý? Anne kapuskayý sevmediði- mi biliyorsun, neden kapuska yapýyorsun?

– Ama oðlum saðlýklý beslenmen için farklý yemeklerden yemelisin. Kapuskada birçok vi- tamin var.

– Olsun, ben kapuska yemeyeceðim, mut- fakta kendime baþka þeyler hazýrlayacaðým.

(11)

Annesi, Çýtýr'ýn bu sözlerine üzüldü. Fakat ona:

– Tamam Çýtýr ne istiyorsan onu ye, dedi.

Ertesi gün Çýtýr kahvaltýsýný yaptýktan sonra okula gitmek için hazýrlanýyordu. Çan- tasýný yanýna aldý. O sýrada annesi elinde Çýtýr'ýn kýrmýzý montu ile yanýna geldi:

– Oðlum bahar geldi ama sabahlarý hava serin oluyor. Montunu giymeden dýþarý çýkma.

Çýtýr, bir zamanlar çok sevdiði kýrmýzý mon- tunu artýk sevmiyordu. Oysa kýrmýzý montu ilk gördüðünde annesine ve babasýna o montu ken- disine almalarý için yalvarmýþtý adeta. Fakat þimdi býkmýþtý kýrmýzý monttan. Annesine:

– Anne bana yeni bir mont alsak olmaz mý?

– Yeni bir mont mu? Ama oðlum bu kýr- mýzý mont daha sapasaðlam.Yenisine ihtiyacýn var mý?

– Olsun anne bunu giymekten býktým ben.

– Hayýr oðlum bu mont varken yenisini al-

(12)

mamýz doðru olmaz.

Bu sözler üzerine Çýtýr öfkeli öfkeli kýrmýzý montunu giydi ve yola çýktý. Okul yolunda uçarken annesine kýzgýndý hâlâ. Ne olurdu san- ki kendisine yeni bir mont alýnsaydý. Býkmýþtý iþte bu monttan.

(13)

O sýrada "Bana yeni bir mont alýnmasý için bu monttan kurtulmam gerek. Bu mont var- ken bana yeni bir mont alýnmaz." diye düþündü. Sonra da bu monttan nasýl kurtulabi- leceðini düþünmeye baþladý.

Kýsa bir süre sonra aklýna bir fikir gelmiþti.

Bu montu Kurbaðalý Dere'nin kenarýndaki sazlýklarýn arasýna atacak, sonra da annesine

"Montumu okulda kaybettim." diyecekti.

Böylece annesi ve babasý ona yeni bir mont almak zorunda kalacaktý.

Bu düþüncesini uygulamak için hemen Kurbaðalý Dere'ye doðru döndü.

Az sonra Kurbaðalý Dere'ye ulaþmýþtý.

Çevrede kurbaðalarýn sesinden baþka ses duyulmuyordu. Derenin kýyýsýndaki büyük sazlarýn arasýna girdi.

Üzerindeki kýrmýzý montu çabucak çýkardý.

(14)

Montu sazlarýn arasýna býraktýktan sonra hýzla okula doðru uçmaya baþladý.

Okula ulaþtýðýnda ders henüz baþlamamýþtý.

Bir süre okulun bahçesinde arkadaþlarýyla bir- likte dolaþtý. Daha sonra arkadaþlarýyla birlikte sýnýfa girdi.

Öðretmen sýnýfa girip öðrencilere selâm

(15)

vermiþti ki sýnýfýn kapýsý çalýndý. Öðretmen:

– Giiir! diye seslendi.

Kapý açýlýnca Neþeli içeri girdi. Neþeli, sýnýfýn en neþeli uður böceðiydi. Yüzü devamlý güler, mutlu olmak ve baþkalarýný mutlu et- mek için çalýþýrdý.

Neþeli, geç kaldýðý için öðretmenden özür dileyerek yerine oturdu.

O sýrada Neþeli'nin giydiði mont Çýtýr'ýn dikkatini çekti.

Neþelinin üzerindeki mont, Çýtýr'ýn az önce Kurbaðalý Dere'nin yanýna býraktýðý kýrmýzý monta çok benziyordu.

Neþeli'nin evi Kurbaðalý Dere'nin karþý ta- rafýndaydý. Acaba Neþeli okula gelirken montu çalýlarýn arasýnda bulup da giymiþ miydi?

Eðer öyleyse en iyisi hiçbir þey olmamýþ gi- bi davranmaktý. Bu düþünceyle derse döndü.

(16)

Çýtýr teneffüste arkadaþlarýyla birlikte bah- çeye çýkmýþtý. Biraz ileride Neþeli'yi gördü.

Belli etmemeye çalýþarak Neþeli'ye ve üzerinde- ki monta bakmaya baþladý. Evet bu mont ken- di montuna çok benziyordu.

O sýrada Neþeli'nin de kendisine baktýðýný

(17)

fark etti. Hemen baþýný çevirip baþka yöne doðru bakmaya baþladý. Fakat Neþeli kendisi- ne doðru yaklaþýyordu.

Neþeli, Çýtýr'ýn arkasýndan:

– Çýtýr merhaba, diye seslendi.

– Merhaba Neþeli!

Neþeli, Çýtýr'ýn önüne doðru geçip üzerinde- ki kýrmýzý montu gösterdi ve

– Bu mont senin mi, diye sordu.

Çýtýr, yakýndan görünce montun kendisine ait olduðundan emin olmuþtu. Ýçinden "Bu monttan kurtulamayacak mýyým?" diye düþün- dü. Sonra da:

– Benimkine benziyor ama benim deðil, dedi.

Bunun üzerine Neþeli:

– Bu montu sabah okula gelirken Kurba- ðalý Dere'nin kenarýnda buldum.

Senin montuna benzediði için senin olabile-

(18)

ceðini düþündüm.

– Hayýr, hayýr. Bu mont benim deðil.

– Keþke senin olsaydý… Þimdi sahibini bul- mak zorunda kalacaðým.

(19)

Çýtýr:

– Sahibini bulman zor, en iyisi hoþuna git- tiyse sen kullan, dedi.

– Aslýnda benim de böyle bir monta çok ih- tiyacým vardý. Ailem bana aylardýr bir mont alamamýþtý.

Kýþýn soðuk günlerinde okula montsuz gi- dip geliyordum. Ama yine de montun sahibini bulmaya çalýþacaðým. Bulamazsam kendim gi- yerim.

Çýtýr, monta tekrar bakýp:

– Ama bu mont biraz eski, dedi.

Neþeli:

– Olsun, benim için yeterli. Hiç montu ol- mayanlara göre böyle bir monta sahip olmak çok güzel. Hem dinimize göre elimizde olan- larla yetinmeliyiz ve bize verdiklerinden dolayý Allah'a þükretmeliyiz. Allah'a þükrettikçe Al- lah bize daha güzelini ve daha fazlasýný vere- cektir, dedi.

O sýrada ders zili çaldý. Diðer öðrencilerle

(20)

birlikte Neþeli ve Çýtýr da sýnýfa girdiler.

O gün okul çýkýþýnda Çýtýr, sabahtan beri yaþadýklarýný düþündü. Kendisi bir zamanlar çok sevdiði montundan kurtulmaya çalýþýrken, Neþeli baþkasýnýn kullandýðý bir montu giyece- ði için mutlu oluyordu.

(21)

Neþeli'nin dediði gibi, hiç montu olmayan- lar da vardý. Sonra dün yemek yüzünden anne- siyle yaptýðý tartýþma geldi aklýna.

Annesinin zahmetle yaptýðý yemeði yeme- miþ, baþka þeyler istemiþti. Oysa hâline þükret- meliydi.

Yaptýðýndan piþman olmuþtu. Ama anne ve babasýna ne diyecekti. "Montumu kaybettim."

demek istemiyordu. Ama montunun nerede olduðunu nasýl açýklayacaktý.

Bir süre düþündükten sonra annesine ve ba- basýna olaylarý olduðu gibi anlatmaya karar verdi.

Çýtýr o akþam anne ve babasýna kýrmýzý montunun baþýna gelenleri anlattý. Babasý, Çýtýr'ýn anlattýklarýný dinledikten sonra:

– Yavrucuðum, elindekilerle yetinmeyi öðrenmiþ olmana ben de annen de çok sevindik.

(22)

Annesi de:

– Babasý, Çýtýr'a yeni bir mont alalým.

Böylece Çýtýr'ýn önceki montu da arkadaþý Neþeli'ye kalmýþ olur, dedi.

(23)

Çýtýr, anne ve babasýnýn söylediklerine çok sevinmiþti.

Annesi:

– Haydi bakalým þimdi yemeðe, diyerek on- larý yemeðe davet etti.

(24)

Çýtýr:

– Anne artýk yaptýðýn bütün yemeklerden yiyeceðim, dedi.

Hep birlikte gülüþtüler.

(25)

Referanslar

Benzer Belgeler

Model analiz föyündeki modele uygun olarak temel mont kalıbı üzerine kadın montu için model uygulanmıştır. Model föyünde istenen ölçülere uygun olarak model boyu,kol

Bu faaliyette kazandırılacak bilgi ve beceriler doğrultusunda uygun ortam sağlandığında model uygulamalı mont son ütü ve son kontrol işlemlerini kalite niteliklerine uygun

¾ Yaka oyuntusu ve etek ucundaki kapama payı çıtlarını karşılıklı tutarak kıvırma payını terse katlayıp yaka ucunda kapama payına, ön orta çıt hizasına kadar makine

Ø Arka ortasından sağa ve sola 9mm işaretleyerek çizimdeki gibi yakanın 44 ve 56 beden için serisini tamamlayınız.

İstanbul Üniversitesi dışında Ankara Üniversite- si, Hacettepe Üniversitesi, O.D.T.Ü., Dokuz Eylül Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi, Cumhuriyet Üniversitesi,

Yıkılıp ortadan kaldırılmadan önce kubbesinin taşıyıcı aksamının bir kısmını tespit edip fotoğraflayabildiğimiz Gureba-yı Müslimin Hastanesi (Şekil 8)

%100 Su Geçirmez, nefes alabilen, dikiş yerler sızdırmaz bantlı, fermuar ve cırtcırtlı ön kapama, cırtcırtlı manşetler, ayarlanabilir kapişon, bir adet göğüs

Osmanlı düşüncesinin önemli isimlerinden birisi olan Hatîbzâde Muhyiddin Mehmed Efendi (ö. 901/1496), Risâle fî ta‘rîfi’l-ilm ismiyle meşhur olmuş risâlesinde