• Sonuç bulunamadı

V. Devletin temel amaç ve görevleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "V. Devletin temel amaç ve görevleri"

Copied!
14
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

YENİ ANAYASA DEĞİŞİKLİKLERİ KAPSAMINDA ENGELLİRE İLİŞKİN DEĞİŞİKLİK ÖNERİLERİMİZ.

Türkiye Engelliler Konfederasyonu, Türkiye Körler Federasyonu, Altı Nokta Körler Derneği ve Şubeleri işbirliği ile tasarlanmıştır.

1- Anayasamızın “Devletin temel amaç ve görevleri” başlıklı 5. maddesin aşağıdaki gibi değiştirilmesi önerilmektedir.

MEVCUT HALİ

V. Devletin temel amaç ve görevleri

MADDE 5.– Devletin temel amaç ve görevleri, Türk Milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.

ÖNERİLEN HALİ

V. Devletin temel amaç ve görevleri

MADDE 5.– Devletin temel amaç ve görevleri, Türk Milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, başta kadınlara ve engellilere yönelik ayrımcılık olmak üzere her türlü ayrımcılıkla mücadele etmeye, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.

(2)

GEREKÇE

Engelliler tarihin en eski ayrımcılığa uğrayan toplumsal kesimini oluşturmaktadır. Engellilere yönelik ayrımcı değer yargıları toplumun bilinçaltına dek işlemiştir. Bu durum engellilerin toplumca kabulünde ve toplumla kaynaşmasında ciddi sorunlar yaratmakta;

onların toplumdan uzaklaşması ve ötekileşmesi sonucunu yaratmaktadır. Bu nedenle ayrımcılığın bilinçaltındaki köklerini kazımak, ayrımcı uygulama ve düzenlemelere son vermek ve son verilemesi için gereken önlemleri almak devletin görevleri arasında sayılmalıdır.

2- Anayasamızın “Kanun önünde eşitlik” başlıklı 10.maddesinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini öneriyoruz.

MEVCUT HALİ X. Kanun önünde eşitlik

MADDE 10.– Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.

(Ek fıkra: 7/5/2004-5170/1 md.) Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. (Ek cümle: 7/5/2010-5982/1 md.) Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.

(Ek fıkra: 7/5/2010-5982/1 md.) Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.

Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.

Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde (…)* kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.

(*) 9/2/2008 tarih ve 5735 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle, bu fıkranın“bütün işlemlerinde” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında” ibaresi eklenmiştir. Ancak daha sonra aynı ibare, Anayasa Mahkemesinin 5/6/2008 tarih ve E.2008/16, K.2008/116 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir (Resmî Gazete, 22 Ekim 2008, Sayı 27032).

(3)

 ÖNERİLEN HALİ X. Kanun önünde eşitlik

MADDE 10.– Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.

(Ek fıkra: 7/5/2004-5170/1 md.) Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. (Ek cümle: 7/5/2010-5982/1 md.) Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.

Engelliler herkesle eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.

(Ek fıkra: 7/5/2010-5982/1 md.) Çocuklar, yaşlılar harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler lehine alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.

Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.

Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde (…)* kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.

(*) 9/2/2008 tarih ve 5735 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle, bu fıkranın“bütün işlemlerinde” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında” ibaresi eklenmiştir. Ancak daha sonra aynı ibare, Anayasa Mahkemesinin 5/6/2008 tarih ve E.2008/16, K.2008/116 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir (Resmî Gazete, 22 Ekim 2008, Sayı 27032).

GEREKÇE

Bilindiği gibi 12 Eylül 2010 tarihinde Anayasanın 10. maddesinde yapılan değişiklikle engelliler lehine pozitif ayrımcılık yapıldığı iddia edilmiştir. Oysa söz konusu düzenleme engellileri korunması gereken kişiler arasında saymaktan öteye bir sonuç doğurmamıştır.

Böylece engelliler bir hak öznesi olmaktan çıkarılıp himaye altına alınması gereken bir toplumsal kesim olarak nitelendirilmiştir. Oysa dünyada ve ülkemizde engellilere yönelik çağdaş yaklaşım onların bir bütün olarak hak öznesi olan bir kitle oldukları, Evrensel İnsan Hakları Bildirgesinde sayılan bütün temel haklara sahip bulundukları, bu haklardan yoksun bırakıldıkları taktirde mücadele ederek bu hakları elde etmeleri gerektiği yönündedir. 12 Eylül

(4)

2010 tarihinde yapılan değişiklik engeliler bakımından eşitlik ilkesini zayıflatmıştır. Bu nedenle eşitlik ilkesini güçlendirmeye yönelik düzenlemelere gereksinim vardır.

Kadınlar mücadele ederek, 10. maddede cinsiyete dayalı ayrımcılık yapılamayacağı belirtildiği halde kadın erkek eşitliğini vurgulayan bir düzenlemeyi 10. maddeye ekletmeyi başarmışlardır. Engelliler için de benzer bir düzenleme gerekmektedir.

3- Anayasamızın “Yerleşme ve seyahat hürriyeti” başlıklı 23. maddesinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini öneriyoruz.

MEVCUT HALİ

V. Yerleşme ve seyahat hürriyeti

MADDE 23.– Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir.

Yerleşme hürriyeti, suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak;

Seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek;

Amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir.

(Değişik beşinci fıkra: 7/5/2010-5982/3 md.) Vatan-daşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir.

Vatandaş sınır dışı edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz.

ÖNERİLEN HALİ

V. Yerleşme ve seyahat hürriyeti

MADDE 23.– Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir.

Yerleşme hürriyeti, suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak;

(5)

Seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek;

Amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir.

(Değişik beşinci fıkra: 7/5/2010-5982/3 md.) Vatan-daşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir.

Vatandaş sınır dışı edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz.

Engellilerin seyahat özgürlüğünü sınırlandıran engelleri kaldırmak; yerleşim yerlerinde, kamu kullanım alanlarında ve konutlarda erişilebilirliği sağlamak için gereken önlemler alınır.

 GEREKÇE

Her ne kadar engellilerin bir mekandan başka bir mekana kolaylıkla erişebilmelerine ilişkin olarak 5272 sayılı kanun hükmünde kararnamede ve 5378 sayılı kanunda bir takim hükümler yer almış ise de yerel yönetimlerin engellilerin erişebilirliğini sağlayıcı önlemleri yeterince almadıkları gözlenmektedir. Bu nedenle yerel yönetimlerin bu yükümlülüklerini yerine getirebilmeleri için anayasal bir dayanağın oluşturulması yararlı olacaktır.

4- Anayasamızın “Düşünce ve kanaat hürriyeti ” başlıklı 25. maddesinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini öneriyoruz.

MEVCUT HALİ

VII. Düşünce ve kanaat hürriyeti

MADDE 25.– Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir.

Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.

ÖNERİLEN HALİ

VII. Düşünce ve kanaat hürriyeti

MADDE 25.– Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir.

(6)

Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.

Engellilerin düşünce ve ifade özgürlüğünü herkesle eşitli olarak kullanabilmeleri için bilgi kaynaklarına erişmelerini sağlamak amacıyla bilgi teknolojilerinin ücretsiz yada indirimli temini dahil her türlü önlem alınır.

 GEREKÇE

Dünüce ve ifade özgürlüğünün etkin ve işlevsel bir biçimde kullanılabilmesi için bilgi kaynaklarına erişim zorunludur. Ülkemizde engellilerin bilgi kaynaklarına erişiminin önünde son derece ciddi engeller bulunmaktadır. Bugün bilişim teknolojisindeki gelişmeler engellilerin bilgi kaynaklarına erişimini sağlayıcı nitelikte ise de bu teknolojiler pahalı olduğundan ve bu teknolojiler hakkında yaygın ve yeterli bir bilinç yaratılamadığından engellilerin bilgiye ulaşması mümkün olmamaktadır. Düşünce ve ifade özgürlüğünün kullanılabilmesi bilgi kaynaklarına erişilebilmesine, bilgi kaynaklarına erişim ise bilişim teknolojilerine erişilebilmesine bağlıdır.

5- Anayasamızın “İspat hakkı ” başlıklı 39.. maddesinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini öneriyoruz

MEVCUT HALİ XIV. İspat hakkı

MADDE 39.– Kamu görev ve hizmetinde bulunanlara karşı, bu görev ve hizmetin yerine getirilmesiyle ilgili olarak yapılan isnatlardan dolayı açılan hakaret davalarında, sanık, isnadın doğruluğunu ispat hakkına sahiptir. Bunun dışındaki hallerde ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikâyetçinin ispata razı olmasına bağlıdır.

 ÖNERİLEN HALİ XIV. İspat hakkı

MADDE 39.– Kamu görev ve hizmetinde bulunanlara karşı, bu görev ve hizmetin yerine getirilmesiyle ilgili olarak yapılan isnatlardan dolayı açılan hakaret davalarında, sanık, isnadın doğruluğunu ispat hakkına sahiptir. Bunun dışındaki hallerde ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikâyetçinin ispata razı olmasına bağlıdır.

(7)

Ayrımcı uygulama ve düzenlemelerden dolayı engeliler tarafından açılan davlarda ispat yükü, hakkında dava açılan kişilere aittir.

GEREKÇE

Her ne kadar 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Ayrımcılık Yasağı başlıklı 122. maddesi, engellileri de kapsayacak şekilde değiştirilmiş ise de engelliliğe dayalı ayrımcı uygulamalar genellikle açık seçik yapılmadığı, çoğu zaman belgelere dayandırılmadığı için ispatı çok zor almakta; bu yüzden genellikle engellilere yönelik ayrımcılıkla ilgili şikâyetler takipsizlikle sonuçlanmaktadır. Bu nedenle birçok ülkede olduğu gibi ayrımcılıkla ilgili davalarda ispat yükünün tersine çevrilmesi, bu çeşit davalardan elde edilecek kamusal yararın ortaya çıkması bakımından zorunludur. İspat yükünün tersine çevrilmesi, ayrımcı uygulamalarla ilgili ispat yükümlülüğünün ayrımcılık mağduru kişiden ayrımcılığı uyguladığı iddia edilen kişiye geçmesi anlamına geliyor. Yani hukukun temel kuralında olduğu gibi iddia eden iddiasını kanıtlamak durumunda değildir. İddianın muhatabı iddianın asılsız olduğunu kanıtlamak durumundadır.

6- Anayasamızın “Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi ” başlıklı 42. maddesinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini öneriyoruz

MEVCUT HALİ

II. Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi

MADDE 42.– Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.

Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir.

Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz.

Eğitim ve öğretim hürriyeti, Anayasaya sadakat borcunu ortadan kaldırmaz.

İlköğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve Devlet okullarında parasızdır.

(8)

Özel ilk ve orta dereceli okulların bağlı olduğu esaslar, Devlet okulları ile erişilmek istenen seviyeye uygun olarak, kanunla düzenlenir.

(Devlet, maddî imkânlardan yoksun başarılı öğrencilerin, öğrenimlerini sürdürebilmeleri amacı ile burslar ve başka yollarla gerekli yardımları yapar. Devlet, durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirleri alır.

Eğitim ve öğretim kurumlarında sadece eğitim, öğretim, araştırma ve inceleme ile ilgili faaliyetler yürütülür. Bu faaliyetler her ne suretle olursa olsun engellenemez.

Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez. Eğitim ve öğretim kurumlarında okutulacak yabancı diller ile yabancı dille eğitim ve öğretim yapan okulların tâbi olacağı esaslar kanunla düzenlenir. Milletlerarası andlaşma hükümleri saklıdır.

ÖNERİLEN HALİ

II. Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi

MADDE 42.– Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.

Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir.

Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz.

Eğitim ve öğretim hürriyeti, Anayasaya sadakat borcunu ortadan kaldırmaz.

İlköğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve Devlet okullarında parasızdır.

Özel ilk ve orta dereceli okulların bağlı olduğu esaslar, Devlet okulları ile erişilmek istenen seviyeye uygun olarak, kanunla düzenlenir.

(9)

Devlet, maddî imkânlardan yoksun başarılı öğrencilerin, öğrenimlerini sürdürebilmeleri amacı ile burslar ve başka yollarla gerekli yardımları yapar. Devlet, durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanlar için tüm yaygın ve örgün eğitim kurumlarında gerekli önlemleri alır.

Eğitim ve öğretim kurumlarında sadece eğitim, öğretim, araştırma ve inceleme ile ilgili faaliyetler yürütülür. Bu faaliyetler her ne suretle olursa olsun engellenemez.

Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez. Eğitim ve öğretim kurumlarında okutulacak yabancı diller ile yabancı dille eğitim ve öğretim yapan okulların tâbi olacağı esaslar kanunla düzenlenir. Milletlerarası andlaşma hükümleri saklıdır.

 GEREKÇE

Anayasal bir belgede özel eğitim için 42. maddedeki düzenleme yeterli olmakla birlikte e

“topluma yararlı kılacak tedbirleri alır” ibaresi, bir önyargı çağrışımı uyandırmakta, bu nedenle daha genel ve daha nesnel bir ifadenin kullanılması gerekmektedir.

7- Anayasamızın “Çalışma hakkı ve ödevi ” başlıklı 49. maddesinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini öneriyoruz

MEVCUT HALİ

V. Çalışma ile ilgili hükümler A. Çalışma hakkı ve ödevi

MADDE 49.– Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir.

(Değişik: 3.10.2001-4709/19 md.) Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır.

(Üçüncü fıkra mülga: 3.10.2001-4709/19 md.)

(10)

 ÖNERİLEN HALİ

 V. Çalışma ile ilgili hükümler

A. Çalışma hakkı ve ödevi

MADDE 49.– Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir.

(Değişik: 3.10.2001-4709/19 md.) Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak, engellilerin çalışma yaşamına katılmasının önündeki engelleri kaldırmak, ağır derecedeki engellilerin çalışabileceği ve mali ve teknik bakımdan desteklenen korunmalı istihdam yöntemlerini uygulamak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır.

GEREKÇE

Anayasanın Çalışma Hakkı ve ödevi başlıklı 49. maddesinde engellilere yönelik hiçbir düzenleme yer almamaktadır. Bu nedenle hem genel olarak çalışma yaşamındaki engellilere yönelik engellerin kaldırılmasına, hem de özel olarak Avrupa ülkelerinde yaygın olarak bulunan ağır derecedeki engellilere yönelik korunmalı işyerlerinin kurulmasının anayasal dayanağının oluşturulmasına ilişkin düzenlemelerin, maddenin içerisine konulmasının uygun olacağını düşünülmüştür.

8- Anayasamızın “Sosyal güvenlik bakımından özel olarak korunması gerekenler”

başlıklı 61. maddesinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini öneriyoruz

MEVCUT HALİ

B. Sosyal güvenlik bakımından özel olarak korunması gerekenler

MADDE 61.– Devlet, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malûl ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar.

Devlet, sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır.

(11)

Yaşlılar, Devletçe korunur. Yaşlılara Devlet yardımı ve sağlanacak diğer haklar ve kolaylıklar kanunla düzenlenir.

Devlet, korunmaya muhtaç çocukların topluma kazandırılması için her türlü tedbiri alır.

Bu amaçlarla gerekli teşkilat ve tesisleri kurar veya kurdurur.

 ÖNERİLEN HALİ

B. Sosyal güvenlik bakımından özel olarak korunması gerekenler

MADDE 61.– Devlet, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malûl ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar.

Devlet, bakıma muhtaç ağır derecedeki engellilerin korunması ve toplum yaşamına uyumlarının sağlanması için gereken önemleri alır.

Yaşlılar, Devletçe korunur. Yaşlılara Devlet yardımı ve sağlanacak diğer haklar ve kolaylıklar kanunla düzenlenir.

Devlet, korunmaya muhtaç çocukların topluma kazandırılması için her türlü tedbiri alır.

Bu amaçlarla gerekli teşkilat ve tesisleri kurar veya kurdurur.

 GEREKÇE

Engelliler kategorik olarak korunması gereken bir kitle oluşturmamaktadır. Çocuklar, yaşlılar gibi toplum kesimleri arasında korunmaya muhtaç kişiler olduğu gibi engelliler arasında da korunmaya muhtaç kişiler bulunmaktadır. Korumacı bir madde olan 61.

maddenin içeriğinin bu yaklaşıma uygun olarak değiştirilmesi gerekmektedir.

8- Anayasamızın “Seçme, seçilme ve siyasî faaliyette bulunma hakları” başlıklı 67.

maddesinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini öneriyoruz

MEVCUT HALİ

II. Seçme, seçilme ve siyasî faaliyette bulunma hakları

(12)

MADDE 67.– Vatandaşlar, kanunda gösterilen şartlara uygun olarak, seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasî parti içinde siyasî faaliyette bulunma ve halkoylamasına katılma hakkına sahiptir.

(Değişik: 23.7.1995-4121/5 md.) Seçimler ve halkoylaması serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı yönetim ve denetimi altında yapılır. Ancak, yurt dışında bulunan Türk vatandaşlarının oy hakkını kullanabilmeleri amacıyla kanun, uygulanabilir tedbirleri belirler.

(Değişik: 17.5.1987-3361/1 md.; 23.7.1995-4121/5 md.) Onsekiz yaşını dolduran her Türk vatandaşı seçme ve halkoylamasına katılma haklarına sahiptir.

Bu hakların kullanılması kanunla düzenlenir.

(Değişik: 23.7.1995-4121/5 md.; 3.10.2001-4709/24 md.) Silah altında bulunan er ve erbaşlar ile askerî öğrenciler, taksirli suçlardan hüküm giyenler hariç ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlüler oy kullanamazlar. Ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde oy kullanılması ve oyların sayım ve dökümünde seçim emniyeti açısından alınması gerekli tedbirler Yüksek Seçim Kurulu tarafından tespit edilir ve görevli hâkimin yerinde yönetim ve denetimi altında yapılır.

(Ek: 23.7.1995-4121/5 md.) Seçim kanunları, temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıracak biçimde düzenlenir.

(Ek: 3.10.2001-4709/24 md.) Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz.

 ÖNERİLEN HALİ

II. Seçme, seçilme ve siyasî faaliyette bulunma hakları

MADDE 67.– Vatandaşlar, kanunda gösterilen şartlara uygun olarak, seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasî parti içinde siyasî faaliyette bulunma ve halkoylamasına katılma hakkına sahiptir.

(13)

(Değişik: 23.7.1995-4121/5 md.) Seçimler ve halkoylaması serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı yönetim ve denetimi altında yapılır. Ancak, yurt dışında bulunan Türk vatandaşlarının oy hakkını kullanabilmeleri amacıyla kanun, uygulanabilir tedbirleri belirler. Devlet, engellilerin siyasete katılımlarını teşvik edici, karar alma süreçlerine etkin olarak katılmalarını sağlayıcı ve seçimlerde oylarını kolaylıkla ve bağımsız olarak kullanabilmeleri için gereken önlemleri alır.

(Değişik: 17.5.1987-3361/1 md.; 23.7.1995-4121/5 md.) Onsekiz yaşını dolduran her Türk vatandaşı seçme ve halkoylamasına katılma haklarına sahiptir.

Bu hakların kullanılması kanunla düzenlenir.

(Değişik: 23.7.1995-4121/5 md.; 3.10.2001-4709/24 md.) Silah altında bulunan er ve erbaşlar ile askerî öğrenciler, taksirli suçlardan hüküm giyenler hariç ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlüler oy kullanamazlar. Ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde oy kullanılması ve oyların sayım ve dökümünde seçim emniyeti açısından alınması gerekli tedbirler Yüksek Seçim Kurulu tarafından tespit edilir ve görevli hâkimin yerinde yönetim ve denetimi altında yapılır.

(Ek: 23.7.1995-4121/5 md.) Seçim kanunları, temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıracak biçimde düzenlenir.

(Ek: 3.10.2001-4709/24 md.) Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz.

GEREKÇE

. Mevcut haliyle bu maddede engellilere ilişkin hiçbir düzenleme yer almamaktadır.

Engellilerin siyaset yaşamına katılımlarının önünde çok ciddi engellerin bulunduğu, onlara karşı bir takım önyargıların beslendiği, bu yüzden engellilerin siyaset alanına etkin olarak adım atamadıkları bilinmektedir. Ayrıca engellilerin oy kullanmasının kolaylaştırılması

(14)

yönünde ciddi önlemler alınmamaktadır. Bu nedenlerle 67. maddeye yukarıdaki paragrafın eklenmesi gerekmektedir.

Saygılarımızla

Altı Nokta Körler Derneği İstanbul Şubesi T: 0(212) 291 91 71 F: 0(212) 291 81 44 Mail: istanbul_altinokta@hotmail.com,

muratdemirok73@hotmail.com

Referanslar

Benzer Belgeler

Devlet organları ve idare makamları, bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket

2008 ve 2009 yıllarında yapılan bu çalışmada, çotanaktaki meyve sayısı, meyve ağırlığı, meyve büyüklüğü (kabuklu fındık en, boy, kalınlık), kabuk kalınlığı,

İnsanın doğumdan ölüme kadar sürekli bir değişim ve gelişim içinde olduğu ve bireylerin bu değişim ve gelişim süreci içerisinde karşılaştığı bir takım

İle daha önce bu görevlerde bulunmuş olmak şartıyla halen bir kamu görevi yapmakta olanlar atanabilirler.. Atamalar, Adalet Bakanlığınca ilgilinin mensup olduğu

araştırma çizimleri, seçilen modellerin artistik ve teknik çizimleri, seçilen modellerin prototipleri ve son olarak modellerin dikilip bitmiş son halleri bir bütün

(EMEP) kadınlar, Özgürlük ve Dayanışma Partili (ÖDP) kadınlar, İmece Kadın Kooperatifi, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'nden (TMMOB) kadınlar, Kadın

11.11.2018 Prof.Dr.Nilhan Sezgin, 25.. a).Psikoloji lisans eğitimi üzerine ilgili mevzuatına göre. Bakanlıkça uygun görülen

Madde 33- Diğer mevzuatta Gelirler Genel Müdürlüğüne yapılmış olan atıflar ilgisine göre Gelir İdaresi Başkanlığına; Gelirler Genel Müdürüne