• Sonuç bulunamadı

HocamProfesör Doktor Faruk Nemlio¤lu KAYBETT‹KLER‹M‹Z TÜRKDERM

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "HocamProfesör Doktor Faruk Nemlio¤lu KAYBETT‹KLER‹M‹Z TÜRKDERM"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Hocam Profesör Doktor Faruk Nemlio¤lu

Hocam dedim !

Belki bir gün biyografinizi yazar›m. Baz› spot bilgiler vere-bilir misiniz ? diye sordum.

“Tabii “ dedi ve bir düz ka¤›da flu notlar› yazd›… 1921 ‹stanbul do¤umluyum.

Nüfusum Trabzon’dad›r

1945 ‹st. Üniv. T›p. Fak. mezunuyum. 1945-1947 de askerli¤imi yapt›m.

1947 Ekim ay›nda ‹st. T›p Fakültesi Deri Hast. Klini¤ine asistan olarak girdim.

Ord. Prof. Dr. Hulusi Behçet’in son asistan›y›m. 1950’de uzman oldum.

1954’de Doçent oldum. 1963’de Profesör oldum. 1971’de Klinik Direktörü oldum. 1979’da kendi iste¤imle emekli oldum.

Halen Alman Hastanesi’ne devam etmekteyim…..

Sonra ka¤›d› imzalay›p bana verdi. “ Sen alt›n› doldurursun “ gibilerinden. fiimdi s›ra geldi alt›n› doldurmaya. Bunu sa¤l›¤›nda yapmay› tercih ederdim.

1970 y›l›nda Cerrahpafla Cildiye’ye asistan olmak için profesörler kurul odas›nda imtihan-day›m. Arada omzuma bir el de¤di. Derslerden tan›d›¤›m›z Ord. Prof. Dr. Cevat Kerim ‹n-ceday›. Hoca yumuflak bir sesle, “Nas›l bakay›m yazabiliyor musun?” diye sordu. Sonra da Prof. Dr. Faruk Bey’e “Bak bakal›m eksi¤i varsa yard›m et” dedi. Rahmetli Cevat Hoca im-tihan öncesi araflt›rm›fl ve Frans›zca’dan en yüksek notu alm›fl olmam onu sevindirmiflti. Sonuçta imtihan› kazan›p Cevat Hoca’n›n elini öperek ihtisasa bafllad›m.

Ertesi gün Faruk Hoca beni yan›na ça¤›rtt›. Baz› nasihatlerde bulundu ve “Seni çok iyi bir cildiyeci yapaca¤›m” dedikten sonra hadi bakal›m poliklini¤e dedi. Birkaç gün sonra Faruk Hoca’n›n yan›na gittim “Hocam, hangi kitaplar› okumam› istersiniz” dedi¤imde “fiimdi kitap mitap alma, alt› ay polikliniktesin” dedi.

O s›ralarda baflasistan Agop Bey Almanya’dan henüz dönmedi¤i için Poliklini¤i bir gün Faruk Hoca, bir gün de Doç. Dr. Hafit Savaflkan yap›yordu. Ben de di¤er asistan arkada-fl›m Dr. Birsen Nurluo¤lu ile dönüflümlü hocalara yard›m ediyoruz. Ne kadar flansl› oldu¤u-mu flimdi daha iyi anl›yorum. Uzun süre çok de¤erli bu iki hocaya yak›n olma ve birlikte po-liklinikte say›s›z hasta görme f›rsat› bulmufltuk.

4- 5 ay sonra bir gün Faruk Hoca’n›n bafl› a¤r›d›¤›ndan poliklinikte hastalara benim bak-mam› istedi. “Aman hocam nas›l olur?“ dedi¤imde “ Merak etme anlamad›¤›n hasta olursa klini¤e gönder ben bakar›m“ diyerek beni cesaretlendirdi.

KAYBETT‹KLER‹M‹Z

T Ü R K D E R M

Kaybettiklerimiz

Obituary

(2)

Dakka bir, gol bir gibisinden daha ilk hasta entere-san ç›kt›. Gövdede kaz derisi gibi pütürleri olan bir hasta... Mecburen ka¤›da sar›ld›k. Say›n hocam say-g›lar›mla… Cevab› çok k›sa bir zamanda geldi. Gön-derdi¤im ka¤›d›n arkas›nda muhteflem bir kaligrafi ile “Lichen Spinulosus“ yaz›yordu. O gün 75 hasta bak-t›msa 50’sini hocaya göndermiflimdir.

Faruk Hoca hasta bakmaktan hiç s›k›lmazd›. Kap›s›-n›n önü her zaman dolu idi. Muayenesi h›zl› idi. Çok özel bir tekni¤i vard›. Bilhassa utangaç hastalar› çok rahat çözerdi. Muayeneye en uzak yerlerden bafllar-d›. Örne¤in parmak uçlar›ndan. Muayene s›ras›nda kendi anlayacaklar› dilden sualler sorar, ayni dilden bilgilendirirdi. Odadan ç›kan hastalar›n memnuniyeti gülen yüzlerinden anlafl›l›rd›.

Klinik bilgileri fevkalade idi. Frans›z ekolündendi. O s›ralarda Duperrat, Graciansky, Degos gibi Frans›z-ca, Wilkinson, Demis ve Fitzpatrick gibi ‹ngilizce ki-taplar okunurdu. San›r›m Hoca Degos’un kitab›n› ezbere bilirdi. Bilgisi ve bunu ifade edifl flekliyle hayran›k uyand›r›rd›. Kendi pay›ma hasta bafl›nda yapt›¤› küçük disküsyonlardan çok yararlan›yordum. Hiç unutmam, Üroloji Uzmanlar›ndan birini

dudakla-r›ndaki kronik bir sorun nedeniyle muayene eder-ken “Ne Miesher’in granülomatoz keilliti, çünkü du-daklar flifl, k›zar›k ve a¤r›l› de¤il, ne de Wolkman’›n apostomatos keilitine benziyor, çünkü iltahapl›, ce-rahatli, ülserli ve krutlu elemanlar yok. Simpleks bir keilitis olarak de¤erlendirmemiz laz›m” diye hem bir taraftan hasta meslekdafl›m›z› ayd›nlat›yor, hem de biz etraf›ndaki asistanlara ayak üstü çok fleyler ö¤-retiyordu.

Bir gün yüzünün sa¤ yar›s›nda esmer bir leke olan genç bir k›z getirdiler. Bu leke ayni taraf göz sklera-s›nda da var. Hocaya gösterdik. “Skleradaki melanoz yaln›z kalsa idi bir fley de¤il, ama yanakta konjenital bir nevik oluflum ile birlikte olunca özel bir tablo klinik gelifliyor“ dedi. “Bu Ota Nevus’tur“. Ayni gün akfla-müstü muayeneden klini¤i aray›p beni soruyor “Ne yapt›n, bakt›n m› Ota Nevus’a”. Do¤rusu bakamam›fl-t›m. Kendisi ise Grasiansky’de güzel bir pasaj bul-mufl. “ Bak o¤lum dedi. Bu Ota nevus’a (Nevus Fus-co Cereleus Ophtalmo- Maxillaris) denir. Bir de ben-zer klinik, s›rttaki nevusla olursa ona da (Nevus Fus-co Cereleus Achromio Deltoideus) denir Ona da ‹to Nevus ad› verilir. Kendisine teflekkür ettim. Kendimi çok mutlu hissettim.

Bu vaka daha sonra Deri Hastal›klar› ve Frengi Arfli-vi’nde yay›nland›. Hoca lütfetti ad›m›z› da ilave etti.

O s›ralarda Cerrahpafla Cildiye küçük bir klinikti. Za-ten az olan yatak say›s› Cevat Kerim Hoca taraf›ndan depo, ütü odas›, sekreter odas› gibi çeflitli amaçlarla daha da azalt›lm›flt›. Bir de bunlara hoca ve asistan odalar› ile labaratuar eklenince 8 yatak kadar bir fley kal›yordu. Zaten çok hasta da yatm›yordu. Ancak kli-nik ve poliklikli-nikteki muayenelerle ön plana ç›k›yordu. Bir tarafta mükemmel bir klinisyen olan Faruk Hoca, di¤er taraftan tam bir ‹stanbul Beyefendisi Hafit Ho-ca ve Almanya’dan yeni gelmifl bulunan Agop Bey ile hastane çap›nda bir flöhreti vard› cildiyenin. Di¤er ta-raftan 3 asistan, dünya güzeli Dr. Birsen Nurluo¤lu, Apollon kadar yak›fl›kl› ‹ranl› Türklerden Dr. Cihan-bahfl Sahipkalem ve ben klini¤in di¤er sempatik ka-nad›n› oluflturuyorduk. O s›ralarda stajyerler aras›nda yap›lan anketlerde Dermatoloji Klini¤i hep en sevilen klinik olarak ön plana ç›kard›. Stajyerlerin en çok ihti-sas yapmak istedikleri konu Dermatoloji idi.

Bana göre hocan›n sert bir görüntüsü vard›. Ancak “Dermatoloji“ söz konusu edildi¤inde keyifli ve sevimli olurdu. Bizler fikrini almak üzere vaka

götürdü¤ümüz-T Ü R K D E R M

2005; 39: (4)

(3)

de hofluna gider ve kendisi vaka getirip bizi ça¤›rd›-¤›nda bir nevi imtihan eder, sorduklar›na makul ce-vaplar verdi¤imizde de “aferin“ derdi. Bu aferinleri çok kullan›rd›. Birinci türde oldu¤unda bofl ve öylesine söylenmifl kelimelerdi. Ancak gerçek aferinleri bizler için hakiki bir ödül ve motivasyon unsuru idi.

Dermatoloji tüm yaflam›n› doldururdu. Yurtiçindeki tüm organizasyonlara kat›l›rd›. Yurtd›fl› temaslar› da vard›. Bir taraftan devaml› yay›n yapar, di¤er taraftan imtihanlar›n devaml› üyesidir. Bakanl›¤›n istiflare etti¤i üyelerden biri. Ve tabii ki Dermatoloji Cemiyeti bafl-kanl›¤› ve derginin sahibi. Bu kadar› da yetse. Mu-ayenehanesinde bile 2 hasta aras›nda kitaplara ba-kard›. Gayet iyi hat›rl›yorum klinik içi bir toplant›da, kaliteli yard›mc›lara sahip olman›n bir flans oldu¤unu anlat›rken Prof. Dr. Hafit ve Prof. Agop Hocalar› öv-müfl s›ra kendine geldi¤inde “Bense tam bir derma-toloji afl›¤›“ demiflti. Bunu iç unutamam.

Bir gün Hocay› bofl buldum. Uzun süredir merak etti-¤im baz› konular› sormak için izin istedim…

“Hocam, Pityriasis Alba (‹mpetigo circine sec de Sa-bouraud) m›d›r, yoksa (Unna’n›n moroccoque’u) ile mi oluflmufltur“ dedim. Kalemiyle üst sat›r› iflaret ede-rek “ Budur” dedi.

Sonra “Darier’in Pate Cadique Soufree sinde kükürt % 4’lükmü daha iyidir“ dedim. “Alt›l›k daha iyi uyar” dedi. O günü ne kadar soru sordu¤umu hat›rlam›yo-rum ama, Hoca’n›n bu sorulardan hiç s›k›lmad›¤›n›, bilakis bitmesin gibi güzel bir hava estirdi¤ini çok iyi an›ms›yorum.

Askere gidip döndükten sonra agregasyon için Pa-ris’e, Prof. Dr. Jean Civatte’›n yan›na gitmem söz ko-nusu olmufltu. Bizzat kendisi bir tavsiye mektubu yaz-m›fl ve bana Civatte’›n yeflil kapakl› “Dermatopatolo-gie Cutane” adl› kitab›n› göstermiflti. Sonralar› daha iyi anlad›m ki hocam yazd›¤› kitapta histolojik tarif ve aç›klamalarda bu kitab› esas alm›flt›.

Fransa’dan döndükten sonra Doçentlik tezi olarak düflündü¤üm Trikogram konusunu çok be¤enmifl ve ilgi duymufltu. O s›ralar saç hastal›klar› konusunda Sabouraud’nun klasifikasyonlar› geçerli idi ve andro-genetik alopesi kavram olarak dahi rutine girmemiflti. Bu yüzden geliflmeleri çok yak›ndan takip etmiflti.

Hocam›n parlak bir kariyeri olmufltur. ‹htisas tezi (Ke-mik sifilizi- 1950), Doçentlik Tezi (Taze sifiliz tedavi-sinde muhtelif penisilin metodlar›ndan elde edilen neticeler – 1954) ve Profesörlük Takdim Tezi (Onbir

T Ü R K D E R M

2005; 39: (4)

(4)

vaka münasebetiyle Stevens-Johnson sendromunun klinik etüdü- 1962) dir. Çok de¤erli iki kitab› vard›r. ‹l-ki 1962 y›l›nda yazd›¤› (Dermatolojide Teflhis) di¤eri de 1979 y›l›nda yay›nlanan (Deri Hastal›klar›) d›r. Ya-y›n listesi çok kabar›kt›r, 100 ün üzerinde neflriyat› vard›r. Bunlar›n bir ço¤u travay hüviyetinde olup di-¤erleri vaka etüdleridir. Büyük bir k›sm› yurdumuzda ilk kez görülen ve yay›nlanan olgulard›r. Gördü¤üm kadar› ile olgular›n yay›na de¤er oldu¤una karar ver-mesi ve onu haz›rlamas› çok k›sa zamanda gerçekle-flirdi. O günün imkanlar›nda yay›n yap›lacak dergi sa-y›s›n›n azl›¤› ve teknik imkanlar dikkate al›nd›¤›nda bu say›lar bir rekor hüviyetinde idi.

Hoca, 1979 y›l›nda kendi iste¤i ile emekli oldu. Ola-cak fley de¤il. 58 yafl›nda mesle¤inin doru¤unda, ka-riyerde oldu¤u kadar kliantelde de zirvede. Neden b›-rakt› ? O s›rada “full-time” yasas› ç›km›fl ve uygulama bafllam›flt›. Belki, bir ihtimal !

18 y›l beraber çal›flmak bahtiyarl›¤›na mazhar olan yak›n çal›flma arkadafl› Prof. Dr. Hafit Savaflkan’›n kendisi için söylediklerine aynen kat›l›yorum; “Üni-versitedeki 31 y›ll›k görev ve kariyer hayat›nda,

der-matolojiye olan sevgisini, her vesile ile çevresinde-kilere hissettirmeye ve bu sevgiyi onlara afl›lamaya azami gayret sarfeden hocam›z, kendisinde bu ça-l›flma gücünü, çevresindeki arkadafllar›n›n flahs›na karfl› göstermifl olduklar› derin sevgi ve sayg›dan alm›flt›r”.

Trabzon Eflraf›ndan Merhum Fuat ve Merhume Sel-ma Nemlio¤lu’nun k›ymetli o¤ullar›, Kurtulufl ve Sitou Gnassounou, Hakan Nemlio¤lu’nun çok sevgili ba-balar›, Seren Gnassounou’nun biricik dedesi, Nihal Nemlio¤lu’nun çok sevgili k›ymetli biricik efli, 1945 ‹.Ü. T›p Mezunu, Çok De¤erli, K›ymetli Prof. Dr. Faruk Nemlio¤lu 4 Haziran 2005 tarihinde vefat etti. 6 Ha-ziran Pazartesi günü saat 10 da Cerrahpafla T›p Fa-kültesi Oditoryumunda yap›lan törenden sonra Tefl-vikiye Camii’nde k›l›nan ö¤le namaz›n› müteakip Zin-cirlikuyu Mezarl›¤›’na defnedildi.

Allah rahmet eylesin.

Doç. Dr. Adem Köfllü

fiiflli Etfal E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi Dermatoloji Klinik fiefi

T Ü R K D E R M

2005; 39: (4)

Referanslar

Benzer Belgeler

Emekli Hava Tabip Tu¤general ‹lhan Cankat 12 Kas›m 1921 y›l›nda K›rflehirde do¤mufltur. ‹lkokul Baflö¤retmeni Süleyman Tahsin Bey ile Fatma Zehra Han›m›n o¤ludur.

Aykut Ege, 1965 y›l›nda ‹stanbul’ da do¤mufl, 1994 y›l›nda ‹stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T›p Fakültesi’nden mezun olmufltur.. Aykut Ege, 01 A¤ustos 2000’ de

Yukarı ve aşa- ğı, bir cami veya kilisede dua eden ve bir proje yapan mimar için semboller olan esas prensiplere aittir.. Mekânın simetrik olmayan, lâkayd olmayan bir istika-

O devrelerde ı ibda e'tmt Tarih bizi I şudur : «Tezyinatı, bu z kullanıyorlar?» — «Ni arfedilen bütün teşebbüs göster rijinal t .armonik devrelerinde» san

Görüntlş

Biz hekimler, çıktığımız uzun yolda, belki de ancak çok yakınlarımızın bile çok az bir kısmına tanık olduğu, bilebildiği, sıkıntılarımızla, zorluklarımızla

Benzeri bir hastal›k, s›kl›kla kad›nlarda görülen anoreksi, yani yeterince zay›f olmad›¤›n› düflün- mektir.Othello Sendromu: Ad›n› ünlü yazar William

Tu- tar baz›ndaki bu oranlarda meydana gelen de¤i- fliklik USD olarak ifade edildi¤inde bugün itiba- riyle 7.3 milyar USD’l›k pazar›n 4.8 milyar›n› re- ferans ilaç,