• Sonuç bulunamadı

ÜNİTE. KİMYASAL MADDELER VE TEHLİKELERİ Yrd. Doç. Dr. Ahmet Emin ÖZTÜRK KİMYA NEDİR?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ÜNİTE. KİMYASAL MADDELER VE TEHLİKELERİ Yrd. Doç. Dr. Ahmet Emin ÖZTÜRK KİMYA NEDİR?"

Copied!
128
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KİMYA NEDİR?

• Giriş

• Simyadan Kimyaya

• Madde

v • Atom lar ve M oleküller

• Mol Kavramı

• İzotoplar

• Tanecikler Arası Etkileşim ler

• Hayatımızda Kimya

Bu üniteyi çalıştıktan sonra;

• Maddenin tanecikli yapısını kavrayabilecek,

• Atom ve molekül ile bunların ilişkilerini anlayabilecek,

• Kimyasal tepkimenin ne olduğu, nasıl yazılacağını ve hesaplamalarının nasıl yapıldığını öğrenebilecek,

• Kimya bilgilerinden nerelerde, nasıl faydalanabileceğinizi anlayabilecek,

• Kimya ile ilgili öğrendiklerinizi günlük hayatında görmeyi, uygulamayı ve yararlanmayı öğrenebileceksiniz.

KİMYASAL MADDELER VE

TEHLİKELERİ

Yrd. Doç. Dr. Ahmet Emin ÖZTÜRK

ÜNİTE

1

(2)

Kimya Nedir?

GİRİŞ

Tarihî süreçte, tüm insanlar çevrelerindeki maddelerden faydalanmak istemişlerdir. Bunun sonucu olarak maddenin yapısı daha ayrıntılı olarak incelenebilmiştir. Atomlardan oluştuğu belirlenen maddenin nasıl ve neden değiştiği ve bu değişimlerin insanın hizmetine nasıl sunulacağı soruları ile bilimsel gelişmeler devam etmiştir. Bu denemeler sonucunda faydalı maddeler daha çok kullanılırken, bazen zararlı maddeler ve olaylardan da faydalanmak için projeler yürütülmekte ve uygulanmaktadır.

Kimya bilimi de, tüm bu maddelerin yapısını inceleyip tabiattaki düzenlilikleri araştırarak ortaya çıkardığı bilimsel verilerle insanlığın faydasına sunmak için dev adımlarla yol almaya devam etmektedir.

SİMYADAN KİMYAYA

İnsanoğlu hayata ilk adım attığı andan beri çevresinde gelişen olaylardan olumlu veya olumsuz olarak etkilenmiştir. Bu olaylar onda bazen korku, bazen heyecan, bazen de merak oluşmasına yol açmıştır. Merakların tabii sonucu olarak bu olayları kendi isteği doğrultusunda, kendi faydasına göre kullanmak fikri şekillenmiştir.

Kimya, maddenin yapısını, özelliklerini, maddeler arasındaki ilişkileri ve oluşan

tepkimeleri, bu tepkimelerin hızını,

enerji ile ilişkilerini inceleyen bilim dalıdır.

İnsan hayatında en önemli şeyler, sağlık, korunma, barınma ve maddi isteklerin karşılanması olarak düşünülebilir. Bunları yapabilmek için çevremizdeki maddeleri bir biçimde istediğimizi yaptıracak şekilde planlamamız ve

yönetebilmemiz gerekir.

İnsanoğlu ilk olarak yanardağlardan fışkıran lavlar veya yıldırımlar tarafından yakılan ormanlardan ateşi keşfetmiş ve bunu kendi istekleri doğrultusunda

ısınmak ve yemek pişirmek için kullanmaya başlamıştır. Belki de bilinmeden gerçekleştirilen ilk kimyasal tepkime ateşi kullanarak yemek pişirmek olarak kabul edilebilir. Zamanla sağlık ve menfaat için bazı bitkiler kullanılmaya başlandı. Fakat bunları kullanabilmek için vücutta ya da çevrede ne gibi değişiklere sahip

olduklarını bilmek gerekiyordu. Acaba ne tür maddeler, nasıl kullanılırsa bize fayda sağlayabilirdi?

Bazı kişiler zengin olabilmek uğruna her tür değersiz madenden altın elde etmek için uzun süre çalıştılar. Bazıları hiç ölmemek için ölümsüzlük iksirini bulmakla uğraştılar. Bazıları yaptıkları sihirleri etkili kılmak için değişik

maddelerden nasıl faydalanacaklarını araştırdılar. Simyacı da denilen bu kişiler, bilimsel dayanağı olmayan sınama yanılma yoluyla elde ettikleri bilgiler ile farkına varmadan kimya biliminin doğuşuna hizmet ettiler.

Simyacıların geliştirdikleri alet ve gereçlerle yapılan denemelerle 18. yüzyılın sonlarına doğru kimya bilimsel bir temele oturarak şekillendirildi. Artık önemli olan madde ve maddeyi tanımaktı. Çünkü etrafımıza baktığımızda hep maddeler ve dönüşümleri gözlenmekteydi. Hatta bizim vücudumuz bile madde idi.

Maddenin yapısının ve diğer maddelerle olan etkileşiminin bilinmesi günümüzde hayatın her alanında kullanılan ürünlerin yapımına imkân sağlamıştır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

(3)

Kimya Nedir?

Kütle ve ağırlık farklı kavramlardır.

Kütle hacmi dolduran madde miktarı; ağırlık ise bu kütleye etki eden

çekim kuvvetidir.

O hâlde olayları yönetmenin yolu ilk olarak olayların temel öğesi olan maddeyi tanımaktan geçmekteydi. Maddeyi tanıdıkça olayları daha bilinçli olarak çözümleyebilecek ve onlardan faydalanabilecektik.

MADDE

Hacmi ve kütlesi olan her şeye madde denir. Maddenin şekillendirilmiş hâli de cisim olarak bilinmektedir. İki veya daha fazla sayıda element veya bileşiğin hiçbir kurala uymaksızın, kendine özgü olan özellikleri değişmeksizin bir araya gelmeleri ile oluşan sistemlere karışım denir. Bileşikte ise bir araya gelen

elementler belli bir birleşme oranına uymakta hem de kendilerine özgü fiziksel ve kimyasal özelliklerini kaybederek yepyeni özelliklerde bir başka madde

oluşturmaktadırlar.

Her noktasında, sıcaklık, derişim, yoğunluk, kırılma indisi gibi fiziksel

özelliklerinin aynı olduğu belli sınırla çevrilmiş sisteme faz

denir.

Karışımlar kendi içinde heterojen ve homojen karışımlar olmak üzere ikiye ayrılır. Karışımlar tek bir faz oluşturuyorlarsa, homojen karışımlar; birden fazla faz oluşturuyorlarsa, heterojen karışımlar olarak adlandırılır.

Madde

Karışımlar Saf Madde

Elementler

Şekil 1. 1. Maddenin sınıflandırılması

Homojen karışımların kimyada özel bir yeri vardır. Homojen karışımlara çözelti denir. Her çözelti bir çözen ve en az bir çözünenden ibarettir. Günlük hayatta yemeğimizin suyu, içtiğimiz çay, nefes aldığımız hava, hastalanınca kolumuza takılan serum, elbiselerimiz ya da binalarımız için kullanılan boya gibi binlerce örnekle anlatabileceğimiz çözelti vardır. Bir çözeltide karışanların miktarı derişim kavramı ile ifade edilir. En çok kullanılan derişim birimi 1 litre çözeltide çözünen maddenin mol sayısı olarak gösterilen molarite'dir. Bunun yanında yüzde derişim, molalite, normalite, mol kesri ve ppm gibi derişim birimleri de kullanılabilir.

Etrafımızda gördüğümüz bütün maddeler, genellikle saf değil, birer karışımdır. Mesela içtiğimiz su, homojen olduğu, her tarafı aynı göründüğü

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

(4)

halde, içinde az da olsa iyonlaşmış tuzlar ve hava ihtiva eder. O hâlde bir Kimya Nedir?

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

(5)

Kimya Nedir?

karışımdır. Bilinen yöntemlerle kendisinden daha basit maddelere

ayrıştırılamayan bir maddeye saf madde denir. Saf maddenin belirli özellikleri vardır ve bu özellikleri hiç değişmez. Tabiatta tam saf madde yok gibidir. Bir madde içinde bulunan yabancı maddeler, kimyasal yöntemlerle fark edilemeyecek kadar az olursa, bu maddeye, saf madde denilir.

Madde tabiatta üç hâlde bulunabilir;

CO ve CO2 gazlarının her biri için bir sabit oran ve iki madde de aynı miktar C ile (veya

O ile) tam olarak birleşen O için (veya C

için) katlı oran vardır.

• Katı hâl: Maddeyi oluşturan taneciklerin birbirlerine en yakın oldukları ve birbirlerini en çok çektikleri hâldir. Hem hacmi hem de şekli belirlidir. Örneğin; buz, taş, tahta.

• Sıvı hâl: Tanecikler katı hâle göre birbirlerini daha az çekecekleri için birbirlerinden daha uzaktadırlar. Sıvıların hacmi belirlidir fakat bulunduğu kabın doldurdukları kısmının şeklini alırlar.

Örneğin; yağmur, alkol, bal.

• Gaz hâli: Taneciklerin birbirlerini en az çektikleri, birbirlerinden en uzak oldukları hâldir. Gazların hem hacmi, hem de şekli belli değildir. Aynı kütledeki bir gaz hangi kaba konulursa hacmi kabın toplam hacmi kadar, şekli kabın şekli gibi olur. Örneğin; su buharı, duman, azot gazı.

Maddenin en küçük yapı taşı olarak atomun kabul edilmesi ve modern kimya biliminin başlaması 18. yüzyıla kadar mümkün olmamıştır. Ancak bu tarihe kadar yapılan deney ve gözlemlerden çıkarılan bazı sonuçlar çok önemli gelişmeleri tetiklemiştir. Bu kanunlar kısaca şöyle özetlenebilir.

Kütlenin Korunumu Kanunu: Bir kimyasal (veya fiziksel) olayın başlangıcındaki toplam kütle ne kadar ise olaydan sonra da toplam kütle aynıdır, değişmez.

Sabit Oranlar Kanunu: Bir bileşiği oluşturan elementlerin kütleleri arasındaki oran sabittir. Her farklı bileşik için böyle sabit bir oran mevcuttur.

Katlı Oranlar Kanunu: İki madde aynı elementlerden oluşuyorsa;

bu elementlerden birinin belirli miktarı ile birleşen diğer elementin kütleleri arasında tam sayılarla ifade edilen bir oran vardır.

Birleşen Hacimler Kanunu: Aynı şartlarda (sıcaklık ve basınç) birbirleriyle tam olarak tepkimeye giren gazların hacimleri arasında tam sayılı oran vardır.

ATOMLAR ve MOLEKÜLLER

Tabiattaki tüm maddeler birbirlerinden çok farklı gözükseler de, aslında hepsi de atom denilen parçacıklardan oluşmuşlardır. Atom, bölünemeyen

anlamında olmasına rağmen tüm atomlar, daha küçük proton, nötron ve elektron gibi alt parçacıklardan oluşmuşlardır. Farklı tür maddeler aynı tür üç taneciğin farklı sayıda birleşmelerinin bir sonucu olarak meydana gelir.

Küre şeklinde olduğu kabul edilen atomun merkezinde ise hacmi çok küçük fakat atomun hemen hemen toplam kütlesine sahip proton ve nötronlardan

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

(6)

Kimya Nedir?

oluşan çekirdek vardır. Atomun içinde çok büyük bir boşluk vardır. Bu boşlukta elektronlar hareket etmektedirler.

1 birim yük, 1,6x10- coulomb elektrik

yüküdür.

İyon oluşurken atomun kütlesinin değişmediği

kabul edilir.

• Bir atomun büyüklüğünü kavrayabilmek için, bir toplu iğnenin başında milyar kere milyar tane atom olduğunu düşününüz.

• Bir atomun içindeki boşluğu kavrayabilmek için; bir atomun büyüklüğü 25.000 kişilik bir stadyum kadar olsaydı, çekirdeğin bir masa tenisi topu büyüklüğünde olabileceğini düşününüz.

O ________________________________________________________

Protonların yükü +1 birim yük, elektronların yükü -1 birim yüktür.

Nötronlar yüksüz taneciklerdir. Atomun kütlesi ise yaklaşık olarak proton ve nötronlardan oluşur. Bu iki taneciğin kütlesi hemen hemen birbirlerine eşit olup, elektronun kütlesinin de yaklaşık 1850 katı kadardır.

Tablo 1. 1. Atom altı parçacıkların temel özellikleri

Tanecik Kütle

Yük

g akb

Proton 1,6726-10-24 1,007277 +1

Nötron 1,6749-10-24 1,008668 0

Elektron 9,1096-10-28 0,00054859 -1

Elementler tek bir cins atomdan meydana gelir. Her element IUPAC (Uluslararası Temel ve Uygulamalı Kimya Birliği) tarafından kabul edilmiş uluslararası bir simge ile gösterilmektedir.

Atomun cinsini yani kimyasal özelliklerini belirleyen parçacık protondur.

Bir atomun proton sayısına atom numarası denir, Z ile simgelenir ve hiçbir kimyasal olayda bu sayı değişmez. Atom numarası, gerekli olduğu zaman, atomun simgesinin sol alt köşesine yazılır.

Bir atomun çekirdeğindeki proton ve nötronların toplam sayısına nükleon sayısı denir, A ile simgelenir ve gerekli olduğu zaman atom simgesinin sol üst köşesine yazılır.

Tablo 1. 2. Çok kullanılan bazı elementlerin simgeleri

Elementin Adı Elementi

Türkçe İngilizce n Simgesi

Hidrojen Hydrogen H

Karbon Carbon C

Azot Nitrogen N

Oksijen Oxygen O

Bakır Cupper Cu

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

(7)

Kimya Nedir?

Demir Iron Fe

Gümüş Silver Ag

Altın Gold Au

Civa Mercury Hg

Klor Chlorine Cl

Ku rşun Tin Pb

Çinko Zinc Zn

1 akb, gC atomunun kütlesinin 12'de biri olarak kabul edilmiştir

ve yaklaşık olarak 1,67x10-24 grama

eşittir.

Bir atomun yükünü proton ve elektron sayıları belirler. Bu iki taneciğin yükü eşit fakat zıt işaretlidir. O hâlde nötral yani yüksüz bir atomda protonların sayısı (pozitif yüklerin sayısı) elektronların sayısına (negatif yüklerin sayısına) eşit olmalıdır. Elektron alan bir atom, aldığı elektron sayısı kadar negatif yüklenirken;

elektron veren bir atom verdiği elektron sayısınca pozitif yüklenmektedir. Negatif ya da pozitif yüklenmiş böyle atomlara iyon denilir. İyon negatif yüklü ise anyon, pozitif yüklü ise katyon olarak adlandırılır. İyonun yükü simgesinin sağ üst köşesine yazılır. Atom yüksüz ise yani elektron alıp vermemişse sağ üst köşesine herhangi bir şey yazılmaz.

Atomlar ağırlıkları, tek bir atom için akb (atomik kütle birimi) cinsinden verilir. Bu miktarın gram olarak ifadesi 1 mol yani 6,02x1023 tane atom için ağırlık olarak alınır. Buna bağıl atom ağırlığı denir.

• Sodyum elementinin atom ağırlığı Na=23 şeklinde verilir.

• Bu bir tane Na atomunun ağırlığı 23 akb demektir.

• Na=23 gram olarak alınması ise; 1 mol yani 6,02x1023 tane Na atomu 23 gram ağırlığındadır anlamına gelir.

Elementin simgesinin hiçbir tarafında

elektron sayısı gösterilmez.

Simgenin sağ alt köşesinde bağıl atom

sayısı gösterilir.

İki veya daha fazla tür element atomunun kimyasal ve fiziksel özelliklerini değiştirip yeni özellikte meydana getirdikleri maddeye bileşik denir.

Bileşikte onu oluşturan elementlerin oranları sabittir ve değişmez. Yani o maddenin cinsini belirleyen; onu oluşturan atomlar, atomların sayısı ve o atomların birbirleri ile nasıl ilişkili olduklarıdır.

Bileşiklerin tüm özelliklerini taşıyan en küçük birimlerine molekül denilir.

Bileşiğin yapısında; her atomun kaç tane olduğunun (bağıl atom sayısı) atom simgelerinin sağ alt köşesine yazılması ile oluşan yapıya kimyasal formül veya molekül formülü denir.

Moleküllerin ağırlıkları, atomların ağırlıklarından faydalanılarak

hesaplanmaktadır. Moleküllerin ağırlıkları, tek bir molekül için akb (atomik kütle birimi) cinsinden verilir. Bu miktarın gram olarak ifadesi 1 mol yani 6,02x1023 tane molekül için ağırlık olarak alınır. Atomların belirli oranlarda birleşmeleri ile oluşan maddelere bileşik denir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

(8)

Kimya Nedir?

Kimyasal olaylarda alınan veya verilen sadece elektronlardır.

(L)C

• Sodyum atomunun (Na) nükleon sayısı 23 ve proton sayısı 11'dir. Bu atom bir elektron verdiği zaman oluşan iyonun simgesini ve bu simgeye ilgili sayıları yazalım.

• Proton sayısı 11 olduğuna göre atom numarası da 11'dir. Nötron sayısı, nükleonların sayısından (kütle numarası) protonların sayısı çıkarılarak bulunur ki bu da 12'dir. Bir elektron verdiğine göre, elektron sayısı protonlardan bir eksik yani 10 olmuştur. 11 tane proton +11 yüklü ve 10 tane elektron -10 yüklü olduğuna göre iyonun toplam yükü (+11-10 = +1) olur.

23 Na+

Maddelerde veya enerjilerinde meydana gelen değişikliklere olay denir.

Olaylar genel olarak fiziksel ve kimyasal olmak üzere ikiye ayrılır. Fiziksel bir olay meydana geldiği zaman, o maddenin kimyasal özellikleri ve yapısı değişmez. Kimyasal bir olay meydana geldiği zaman, o maddenin kimyasal özellikleri ve yapısı değişir. Fiziksel ve kimyasal olaylarda atomların cinsi (proton sayıları) ve toplam kütle değişmez.

<D C

• Kimyasal Olay: Odunun yanması.

• Bu olayda odun oksijen ile birleşmiştir. Olay sonucunda oluşan maddeler odun özelliklerini göstermezler. Bunlara kül, is veya duman gibi isimler verilir. Yepyeni özellikte maddeler oluşmuştur.

• Fiziksel Olay: Odunun balta ile parçalanması.

• Bu olay sonucunda oluşan bütün parçalar yine odun özelliklerinin tümünü gösteririler. Ancak sayı ve hacimleri değişmiştir.

Atomların çekirdeklerinde değişmelerin ve parçalanmaların olduğu olaylara radyoaktif olaylar denilir. Atomların çekirdeklerinin parçalanması ve proton sayılarının değişmesiyle, bir element başka bir elemente dönüşmektedir. Bu gibi olaylar tabiatta çok az meydana gelir ve genellikle zararlı olaylardır. Fakat bazı özelliklerinden yararlanarak faydalanmak da mümkündür.

Fiziksel veya kimyasal bir olay denklem denilen kısaltmalarla yazılır. Bunun için maddelerin kimyasal formüllerinin bilinmesi gerekir. Önce tepkimeye giren maddelerin (reaktant) kimyasal formülleri aralarına + işareti konularak yazılır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

(9)

Kimya Nedir?

Tepkime denkleştirilirken

kullanılacak stokiyometrik katsayıların mümkün olan en küçük tam sayı biçiminde olması tercih

edilir.

Kimya ile ilgili bir problemi çözebilmek için mutlaka maddeler

arasındaki ilişki bilinmelidir. O hâlde önce tepkime denklemi

yazılıp, denkleştirilmelidir.

Avagadro Hipotezi : Aynı sıcaklık ve basınçta

gazların eşit hacimlerinde eşit sayıda

tanecik bulunur.

Sonra olayın oluş yönünü göstermek üzere soldan sağa doğru bir ok işareti çizilir.

Son olarak ta oluşan maddelerin (ürünler) kimyasal formülleri aralarına + işareti konularak yazılır. Bu yazıma göre okun solundaki reaktantların miktarları zamanla azalırken, okun sağındaki ürünlerin miktarı sıfırdan başlayarak zamanla artacaktır.

Reaktantlar —^ Ürünler

Bazen olaylarda maddenin hangi hâlde olduğu önemli olabilir. Bu gibi durumlarda maddelerin formüllerinin sağ alt köşelerine parantez içinde katı için (k), sıvı için (s), gaz için (g) ve çözelti için (çöz) gibi hâl belirleyen ifadeler

yazılmalıdır.

Kömürün yanması, onun oksijenle kimyasal tepkimeye girerek karbondioksit gazı oluşturmasıdır. Bu olaya ait tepkime denklemi aşağıdaki şekilde yazılır.

•C (k) + O2 (g) CO2 (g)

Her kimyasal tepkime, kütlenin korunumu kanununa uymalıdır. Bu kanunun diğer bir ifade şekli de şöyle olabilir. Bir tepkimeye hangi cinsten kaç tane atom giriyorsa, sonuçta da aynı cinsten ve aynı sayıda atom bulunmak zorundadır. O hâlde bu kanunu kimyasal tepkime denkleminde nasıl göstereceğiz?

Bunun için her kimyasal formülün başına adına stokiyometrik katsayı denilen ve mol (veya molekül) sayısını belirten tam sayılar konulur. Stokiyometrik katsayı başına yazıldığı formüldeki her atom için geçerlidir. Yani, atom sayıları hesaplanırken, bu katsayı ile atomun sağ alt köşesinde yazılı olan bağıl atom sayısı çarpılmalıdır. Kimyasal tepkime denklemine yazılacak stokiyometrik katsayılar o şekilde seçilmelidir ki, tepkime kütlenin korunumu kanununa uysun. Bu yapılan işleme tepkime denklemini denkleştirme adı verilir.

Denkleştirilmiş denklemlerle tepkimelerdeki maddeler arası kütle, hacim, basınç madde miktarı gibi ilişkiler kurulabilir. Bu şekilde kimyasal hesaplamalar yapılmasına stokiyometri denilir. Stokiyometride üç temel kaide vardır. Problem ne kadar karmaşık olursa olsun bu metodun uygulanmasıyla tüm karmaşık işlemler basitçe çözülebilirler:

• Verilen değerin birimi mol cinsine çevrilir.

Bu işlem için maddenin kimyasal formülünden yararlanılır.

Verilenin molünden faydalanarak istenilen mol olarak hesaplanır.

Bu işlem için tepkimenin kimyasal denkleminden yararlanılır.

• Mol cinsinden bulunan değer, istenilen gerekli birime çevrilir.

Bu işlem için maddenin kimyasal formülünden yararlanılır.

MOL KAVRAMI

Tabiatta madde miktarı çeşitli şekillerde verilebilir. Kimyada ise madde miktarı mol olarak verilir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

(10)

Kimya Nedir?

Klor elementinin iki çeşit izotopu vardır.

Bunlardan ^Cl tabiatta

% 75,53 oranında bulunurken 17Cl izotopu % 24,47

oranında bulunmaktadır.

Kimyasal bağ oluştuğunda maddenin

yapısında ve özelliklerinde köklü değişiklikler olduğu hâlde, zayıf etkileşimler

maddenin hâli ve enerjisinde değişiklik

oluşturabilir.

1 mol içinde Avagadro Sayısı (6,02xl023 tane) kadar tanecik (maddenin yapısına göre atom, iyon veya molekül) bulunduran madde miktarıdır.

1 mol gaz N.Ş.A. (Normal Şartlar Altında; 0oC sıcaklık ve 1 atm basınçta) 22,4 L hacim kaplar.

Kimyasal formüller iki türlü değerlendirilebilir;

He yazılışı :

• Madde atomlardan oluşmaktadır.

• Bu formül 1 tane He atomunu simgeler.

• Bu formül 1 mol yani 6,02x1023 tane He atomunu da simgeler.

F2 yazılışı :

• Madde moleküllerden oluşmaktadır.

• Bu formül 1 tane F2 molekülünü simgeler.

• Bu formül 1 tane molekülde 2 tane F atomunu simgeler.

• Bu formül 1 mol yani 6,02x1023 tane F2 molekülünü de simgeler.

• Bu formül 6,02x10 23 tane F 2 molekülü içinde 2 x 6x02-1023 tane F atomunu belirtir.

H2SO4 yazılışı :

• Madde moleküllerden oluşmaktadır.

• Bu formül 1 tane H 2 SO 4 molekülünü simgeler.

• 1 tane H 2 SO 4 molekülünün 2 tane H atomunu içerdiğini simgeler.

• 1 tane H 2 SO 4 molekülünün 1 tane S atomunu içerdiğini simgeler.

• 1 tane H 2 SO 4 molekülünün 4 tane O atomunu içerdiğini simgeler.

• Bu formül 1 mol yani 6,02x10 23 tane H 2 SO 4 molekülünü de simgeler.

• Bu formül içinde 2 x 6,02x10 23 tane H atomu içerdiğini belirtir.

• Bu formül içinde 1 x 6,02x10 23 tane S atomu içerdiğini belirtir.

• Bu formül içinde 4 x 6,02x10 23 tane O atomu içerdiğini belirtir.

Bağıl atom ağırlıkları H=1 ; He=4 ; O=16 ; F= 19 ve S=32 olarak verildiği zaman 1 mol He atomu 4 gram

1 mol F2 molekülü (2x19)=38 gram

1 mol H2SO4 molekülü (2x1)+(1x32)+(4x16) = 98 gram olarak hesaplanır.

İZOTOPLAR

Aynı elementin değişik nötron sayılı çeşitlerine izotop denilir. İzotoplar, kimyasal bakımdan birbirinin aynı iken, fiziksel bakımdan farklılıklar gösterirler.

Tabiatta elementler izotoplarının belli yüzdeli karışımları hâlinde bulunurlar. Fakat istenirse çeşitli metotlarla tek bir izotopa sahip elementler elde edilip, çeşitli amaçlar için kullanılabilir. Periyodik cetvellerde verilen bağıl atom kütleleri, bu izotopların tabiattaki bulunuş yüzdelerine göre alınan ağırlıklı ortalamasıdır.

TANECİKLER ARASI ETKİLEŞİMLER

Maddelerin belirli şekillerinin oluşu veya bazı elementlerin bir araya gelerek yepyeni özellikte maddeler oluşturmaları, bu tanecikler yani atom, iyon veya moleküller arasında bir etkileşim (itme ya da çekme) olduğunu gösterir. Tanecikler arası etkileşimler ikiye ayrılır:

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 1

(11)

Kimya Nedir?

• Kimyasal Bağlar

• Zayıf Kuvvetler (van der Walls kuvvetleri)

Yaklaşık 40 kJ/mol den daha büyük etkileşimler kimyasal bağlar olarak bilinirken, 40 kJ/mol den daha küçük etkileşimler zayıf etkileşimler olarak adlandırılır. Kimyasal bağlar üç çeşittir:

İyonik bağ: Bir atom elektron vererek pozitif yüklü iyon yani katyon oluşturur. Diğer bir atom bu elektronu alarak negatif yüklü bir iyon yani anyon oluşturur. Fizik kurallarına göre katyon ile anyon

birbirlerini elektrostatik olarak çekerler. Bu çekime iyonik bağ denir.

• Kovalent bağ: İki atomda elektron almak isterler bu nedenle elektronlarını ortak kullanabilmek için birbirlerine yaklaşırlar ve aralarında bir bağ oluşur buna kovalent bağ denir.

• Metalik bağ: Metal atomlarının değerlik elektronları çekirdek tarafından zayıf olarak çekilirler. Bu değerlik elektronlarını serbest

bırakan atom katyon oluşturur. Katyonlar ile değerlik

elektronlarından oluşan negatif yük bulutu arasındaki elektrostatik çekime metalik bağ denir.

Zayıf kuvvetler, van der Walls kuvvetleri olarak da bilinirler. Bunlar atom veya molekülleri birbirine bağlayan zayıf etkileşimlerdir. Oluşması ile maddenin kimyasal özelliklerinde olarak bir değişiklik meydana gelmez.

E!

Canlı hayatının temeli DNA molekülünde çift

sarmal yapının oluşabilmesi için zinciri

oluşturan hidrojen bağıdır. Canlı hayatındaki önemi

tartışılamaz.

s >

CD O

• Hidrojen gazı yanıcı bir gazdır.

• Oksijen gazı yakıcı bir gazdır.

• Su, iki tane hidrojen atomunun bir tane oksijen atomuna kovalent bağlarla bağlanmaları sonucu oluşur. H2O formülü ile gösterilir.

• Su ne yanıcı nede yakıcıdır. Tam tersine ateşi söndürmek için kullanılmaktadır.

Zayıf etkileşimlerin çeşitli şekilleri bulunmakla birlikte önemli üç çeşidi aşağıdaki gibidir:

Dipol-dipol etkileşim: Polar moleküller arasındaki çekimlerdir.

• London kuvvetleri: Her çeşit tanecik arasında anlık olarak oluşup kaybolan fakat süreklilik gösteren çekimlerdir. Apolar tanecikler arasında yalnızca bu çekim bulunur.

• Hidrojen bağı: Bir molekülde N, O ve F gibi elektronegatif atoma bağlı H atomu ile diğer moleküldeki N, O veya F atom arasında oluşan çekim kuvvetidir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

(12)

Kimya Nedir?

• H2O molekülleri bir odada kap içerisinde sıvı hâlde bulunurlar.

Bu su yere döküldüğü zaman, moleküller birbirleri üzerinden kayarak yayılırlar fakat hiçbir özelliği değişmez.

• Odanın sıcaklığı düşmeğe başlarsa bu H2O birimleri birbirlerine yaklaşmaya ve daha az hareket etmeye başlarlar. Sıcaklık 0oC olunca katı su oluşur ki buna buz denilmektedir.

•Sıcaklık yükselmeye başlarsa moleküller birbirlerinden uzaklaşarak sıvılaşırlar. Sıcaklık arttıkça tanecikler daha da hareketlenir ve aralarındaki uzaklık artar. Sıcaklık 100 oC nin üzerine çıkarsa çok hızla hareket eden, H2O moleküllerinin birbirlerinden çok uzak oldukları gaz hâli gerçekleşir ki buna da su buharı denilmektedir.

• Bu üç haldede zayıflayan veya kuvvetlenen sadece H2O molekülleri arasındaki zayıf çekim kuvvetleridir. Kovalent bağlar her üç hâldede aynıdır.

Hastanelerde yapılan tetkik ve tedavilerde kullanılan maddeler, sonuçlar; reçete ile

aldığımız ilaçlar ve bunların etki mekanizmaları gibi binlercesi kimyanın açıklamasına muhtaçtır.

•__________ J

HAYATIMIZDA KİMYA

Kimya hayatımızın her safhasında bilerek veya bilmeyerek; farkına vararak veya varmadan içinde olduğumuz bir bilim dalıdır. Kimyadan doğrudan veya dolaylı olarak etkilenmediğimiz bir olay yok gibidir. Sabah kalktığımızda yüzümüzü su ile yıkamamız, elimizdeki kirin su ile temizlenmesinden başlayarak gün içinde devam eden ve yine bir kimyasal madde olan hormon salgısı ile uyumamız tamamen kimyasal olaylardır.

Hem sağlığımızı korumada hem de tedavide kimyanın rolü büyüktür.

Sağlığımızı korumak için kullandığımız temizlik ürünleri, antiseptik maddeler, aşılar, ilaçlar, vitaminler, serumlar vb. ürünlerin tamamı bir kimyasal madde olup sonuçta vücudumuzda bir kimyasal tepkime oluşturmakla görevlendirilmektedir.

Tedavi edici hekimlikte kullanılan çoğu cihaz, yapılan testler tamamen kimya ile ilişkilidir. Tarımsal ürünlerin artırılması veya değişik türlerinin eldesi için

kullanılan gübre, ilaç ve hormonlar da birer kimyasaldır. Tarımsal ürünlerin depolanması, korunması, taşınması ve kullanıma sunulması esnalarında da koruyucu, renklendirici ve tatlandırıcı kimyasallar kullanılmaktadır. Kullanılan bu kimyasal maddelerin zararlı yönleri olup olmadığı, ne kadar kullanılması

gerektiğinin hesaplanması kimyasal metotlarla yapılmaktadır.

Kullandığımız tüm eşya, alet ve malzemelerin materyal bilgileri kimyaya dayanmaktadır. Etrafımıza bir bakalım. Evlerimizin yapımında kullanılan demir, çelik, çimento; duvarlarımızdaki boya, lavabo açıcısı veya yer temizleyiciler, parfümler, her tür kozmetik maddeler, başımıza örttüğümüz şapkadan ayağımıza giydiğimiz ayakkabıya, aydınlatma veya çeşitli amaçlarla kullandığımız elektrik ürünlerine, transistörler, entegre devreler ve mikro çiplerle her tür bilgisayar ürünlerine kadar aklımıza gelen gelmeyen ama her gün binlercesi ile ilgilendiğimiz maddelerde mutlaka kimyanın mührü vardır.

Gözümüzü bir kırpma anında bile vücudumuzda milyonlarca kimyasal olayın meydana geldiğini unutmayalım. Yarınlarımıza daha güvenli bakabilmek, daha

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11

(13)

Kimya Nedir?

sağlıklı ve rahat yaşayabilmek için kimyanın daha da gelişmesine ihtiyaç

duymaktayız. Yapılan bilimsel çalışmalar da bu umudumuzu her geçen gün daha da artırmaktadır.

• Buzdan, su buharı oluşumuna ait kimyasal denklemi yazınız.

• Glikozun yanmasına ait aşağıdaki denklemde a, b, d ve e katsayılarım bularak tepkimeyi denkleştiriniz.

• aC6H12O6 (k) + bO2 (g) ^ dCO2 (g) + e ^ O (s) ın>

<U

ı_

• Barutun keşfedilmesi, insanlığın faydasına mı yoksa zararına mı olmuştur?

• Maddenin plazma hâli nedir? Hangi şartlarda ve nerelerde görülebilir?

• Atomaltı parçacıklar denilince aklımıza proton, nötron ve elektron gibi parçıklar mı gelmeli? Yoksa daha küçük parçacıklar keşfedildi

mi? Eğer keşfedildi ise neden kullanılmamaktadır?

><D

" O O

E---

• Kimyasal tepkimeler pratik ve matematiksel metotla nasıl denkleştirilir ?

•Yükseltgenme-indirgenme (redoks) tepkimeleri nedir ?

•Yükseltgenme-indirgenme tepkimeleri pratik ve matematiksel metotlarla denkleştirilebilir mi?

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12

(14)

Kimya Nedir?

(D M

O

•Kimya, madde ile ilgilenen maddeler arası etkileşimler ve bu etkileşimlere ait çeşitli özelliklerdeki değişimleri inceleyen bilim dalıdır.

•Tabiatta herşeyin madde olması, herşeyde bir miktar kimya bilgisine muhtaç olduğumuzun bir kanıtıdır.

•Maddenin temel yapıtaşı atomdur. Proton, nötron ve elektronların farklı sayıda biraraya gelmeleriyle farklı elementler oluşurken; bu elementleri oluşturan atomların farklı düzenlenmeleri ile tabiattaki sayısız madde oluşur.

•Bu atomları birarada tutan iyonik, kovalent ve metalik kimyasal bağlardır. Bu bağlar oldukça kuvvetli olup maddenin özelliklerini tamamen değiştirebilecek güce sahiptir.

•Günlük hayatta sadece maddenin hâlinin değiştiği veya enerjisinin, şeklinin değiştiği olayları çokça görürüz. Bu olaylarda değişen molekül veya atomları birarada, kimyasal bağlara göre çok daha zayıf olarak tutan zayıf çekim kuvvetleridir.

•Madde ile ilgili olaylar ifade edilirken genellikle sıcaklık, basınç, yoğunluk, enerji, kütle, madde cinsi ve derişim gibi kavramların değişiminden bahsedilir. Maddenin cinsi, miktarı ve enerjisindeki değişimler tepkime denklemi ile belirtilir. Bu denklemler ve gerçekleştiği şartlar verildiği zaman biz o olayla ilgili nelere nasıl müdahale edip, yararlanabileceğimizi düşünüp uygulayabiliriz.

•Tepkimelerde ve genellikle tüm kimya ile ilgili işlemlerde madde miktarı gram yerine mol denilen bir kavramla verilir. Çünkü bugüne kadar hiçbir aletle görülemeyen ancak varlığı kesin ispatlanmış hayalimizin alamayacağı kadar küçük taneciklerle işlem yapmak yerine bunların 6,02x1023 tanesinden oluşan ve 1 mol denilen paketlerle uğraşmak ve hesaplamalar yapmak daha kolaydır.

•Günlük hayatımızın kolaylaştırılması için çalışan herkesin mutlaka kimyadan yararlanması gerekir. Basit olarak ele alınacak olursa kanımızdan tutun içtiğimiz içeceklere veya krema, boya, yemek, beton, harç gibi birbirleriyle ilgisiz görünen şeyler kimyasal bir çözeltidir. Çözeltilerdeki olayların bilinmesi ile korunma, sağlık, beslenme gibi ihtiyaçlarımızda ne kadar önemli olduğunu kavrayan herkes kimya öğrenmenin yolunu arar.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13

(15)

Kimya Nedir?

DEĞERLENDİRME SORULARI

1. I. Gazoz II. Duman III. Amalgam

Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri madde örneklerinden hangileri çözelti sınıfına girer?

a) Yalnız I b) Yalnız II c) Yalnız III d) I ve II e) I, II ve III

2. Aşağıdakilerden hangisi Avagadro sayısı kadar atom içermez? (O=16) a) N.Ş.A. 11,2 L O2 gazı

b) 0,8 mol hidrojen atomu içeren CH4 gazı c) 16 akb oksijen atomu

d) 1 mol atom içeren NH3 gazı e) 0,2 molekül-gram CF4 gazı

3. 4 gram XÜ2 ile 5 gram Mg2X bileşiklerinin içerdikleri atom sayıları birbirine eşittir. Buna göre X elementinin atom kütlesi aşağıdakilerden hangisidir?

(Ü=16; Mg=24) a) 12 b) 14 c) 18 d) 32 e) 60

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14

(16)

Kimya Nedir?

4. I. 12 mol C atomu içerir II. ütlesi 160 gramdan fazladır.

III. arışımda C atomlarının mol sayısının H atomlarının mol sayısına oranı

% olabilir.

4 mol C3H4 ve C3H8 gaz karışımı için yukarıdaki yargılardan hangisi ya da hangileri doğrudur? (H=1; C=12)

a) Yalnız I b) Yalnız II c) Yalnız III d) I ve III e) I, II ve III

5. Suyun (H2O) donması ile ilgili kuvvetler aşağıdakilerden hangisidir?

a) H-O kovalent bağı b) H-O iyonik bağı c) Hidrojen bağı

d) van der Walls kuvvetleri e) Yer çekimi

6. Kaç tane NH4NO3 molekülünde toplam 1 gram azot bulunur?

(N=14; L=Avagadro sayısı) a) 1/28

b) L/28 c) 28 d) 1/(28 L) e) 1/(14 L)

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15

(17)

Kimya Nedir?

7. Normal Şartlar Altında (NŞA) tüm gazların eşit hacimlerinde eşit sayıda tanecik bulunur. Buna göre NŞA;

I. 1,8 g H2 gazı II. 1,8 g H2O gazı III. /10) tane CO2 gazı

Maddelerinin hacimleri arasındaki ilişki aşağıdakilerden hangisinde doğru verilmiştir? (H=1; C=12; O=16; L= Avagadro sayısı)

a) I=II=III b) I>III>II c) I>II=III d) I=II>III e) I>II>III

8. I. Çözeltiyi karıştırmak II. Sıcaklığı değiştirmek

III. Çözünen katıyı toz haline getirmek

Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri hem çözünürlüğü, hem de çözünme hızını değiştirir?

a) Yalnız II b) Yalnız III c) I ve II d) I ve III e) II ve III

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16

(18)

Kimya Nedir?

9. I. Toplam molekül sayısı korunur

II. oplam atom sayısı ve türü daima korunur III. ütle değişimi yoktur

Kimyasal tepkimelerle ilgili olarak yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri doğrudur?

a) Yalnız I b) Yalnız II c) I ve II d) I ve III e) II ve III

10. Kapalı bir kapta bulunan bir miktar NH3 gazı ısıtıldığında N2 ve H2 gazlarına ayrışıyor. Tepkime denklemi en küçük katsayılarla denkleştirildiğinde nasıl yazılmalıdır?

a) 2NH3(g) N 2(g) + 2H 2(g)

b) N 2(g) + H 2(g) ---= ► N H 3(g)

c) 2NH3(g) N 2(g) + 3 H2(g) d) 2N2(g) + 6H2 ( g )^ 4NH3(g) e) 4NH3(g )---2 N 2(g) + 6H 2(g)

Cevap Anahtarı 1.E, 2.C, 3.D, 4.E, 5.C, 6.B, 7.C, 8.A, 9.E, 10.C

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17

(19)

Kimya Nedir?

YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK DİĞER KAYNAKLAR

Seçen, H. (2013). "Hayatımızda Kimya: Kimyanın Bugünü ve Yarım" Türkiye'de Kimya Eğitimi, Türk Kimya Derneği, Yayın No:22, ss:11-20

Zeren, M. A. (1998). Atomlar Moleküller, İstanbul, Birsen Yayınevi.

Atalay, T. (2010). Kolloid Kimyası, 2. Baskı, Konya, Dizgi Ofset.

Mortimer, C. E. (1997). Modern Üniversite Kimyası 1, 4. Baskı, İstanbul, Çağlayan Kitabevi.

Mortimer, C. E. (1999). Modern Üniversite Kimyası 2, 3. Baskı, İstanbul, Çağlayan Kitabevi.

Hooft, G. (2004). Maddenin Son Yapıtaşları, 8. Baskı, Tubitak, Popüler Bilim Kitapları, Ankara, Başak Matbaacılık.

Weinberg, S. (2005). Atomaltı Parçacıklar, 6. Baskı, Tubitak, Popüler Bilim Kitapları, Ankara, Semih Ofset.

Petrucci, R. H., Harwood, W. S., Herring, F. G.(2005). Genel Kimya İlkeler ve Modern Uygulamalar 1, 8. Baskı, Ankara, Palme Yayıncılık.

Petrucci, R. H., Harwood, W. S., Herring, F. G.(2005). Genel Kimya İlkeler ve Modern Uygulamalar 2, 8. Baskı, Ankara, Palme Yayıncılık.

Chang, R. (2009). Genel Kimya Temel Kavramlar, 4 Baskı, Ankara, Palme Yayıncılık

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18

(20)

H ED EF LE R İÇ İN D EK İL ER

TEHLİKELİ KİMYASALLARIN SINIFLANDIRILMASI

•Giriş

• Tehlikeli Kimyasallarla İlgili Tanımlar

• Tehlikeli Kimyasalların Genel Özellikleri Ve M uhtemel Etkileri

• Tehlikeli Kimyasalların Sınıflandırılm ası

• Tehkileli Kim yasallar İçin Önemli Kodlar

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;

• Tehlikeli kimyasalları tanımlayabilecek,

• Tehlikeli kimyasalların genel özelliklerini bilebilecek,

• Tehlikeli kimyasalları sınıflandırabilecek,

• Tehlikeli kimyasallar ile ilgili önemli

kodları öğrenebileceksiniz.

(21)

Tehlikeli Kimyasalların Sınıflandırılması

GİRİŞ

İnsanlar, yaşayabilmek ve hayatlarını devam ettirebilmek için çalışır ve çalışma hayatında yer alırlar. İş kazaları ve meslek hastalıkları, çalışma hayatında yer aldıkları sürece çalışanların karşılaşabilecekleri mesleki risklerdendir. İş yerlerinde yapılan üretim ve teknolojinin türüne bağlı olarak riskler de çeşitlilik gösterir. Dünya'da, her 15 saniyede 160 çalışan iş kazası geçirmekte olup, her 15 saniyede bir çalışan iş kazası veya meslek hastalığı sonucunda hayatını

yitirmektedir. Dolayısıyla, her gün 6.300 kişi iş kazası veya meslek hastalığı sonucunda ölmektedir ki bu da her yıl 2,3 milyondan daha fazla kişinin ölümü demektedir. Belki de, bu konuda en riskli grup kimyasalların üretildiği, işlendiği, kullanıldığı veya atık olarak oluştuğu meslek gruplarında çalışılan iş kollarıdır.

Günümüzde gelişen teknoloji ile beraber farklı çeşit ve sayıda kullanılan kimyasalın sayısı da artış göstermektedir. Endüstride kimyasal maddelerin sıkça değişmesi nedeniyle koruyucu önlemlerin alınmasında çoğu kez geç kalınmaktadır.

Kimyasallarla çalışanlar açısından sıklıkla rastlanan kimyasalların başında solventler (çözücüler), asitler, bazlar, zehirli gazlar, boyalar, uçucu kimyasallar, patlayıcılar vs. gelmektedir. Her gün sanayimize kazandırılan yeni kimyasalların ne tür tehlikeli özelliklere sahip olduğu henüz bilinmemektedir. Bu nedenle kullanılan kimyasalların üzerinde içeriklerine ait etiketlerin ve uyarıcı bilgilerin olması bu kimyasalın muhtemel tehlikelerinden korunulması açısından önem teşkil etmektedir. Çalışanların ve çevrenin tehlikeli kimyasalların zararlarından etkilenmemesi ve korunması amacıyla sistematik bir sınıflandırma sistemi

oluşturulmuştur. Biz de bu konu kapsamında tehlikeli maddelerin ve kimyasalların tanımını yapacak, bunların genel özellikleri hakkında bilgi alacak, tehlikeli

kimyasalları sınıflandıracak ve tehlikeli kimyasalların kullanımı ile ilgili önemli risk ve güvenlik kodlarını öğreneceğiz.

TEHLİKELİ KİMYASALLAR

Tehlikeli (zararlı) kimyasallar, eşyalara, çevreye veya organizmalara zarar verebilen; patlayıcı, oksitleyici, çok kolay alevlenir, toksik, çok toksik, zararlı, aşındırıcı, tahriş edici, alerjik, kanserojen, mutajen, üreme için toksik ve çevre için tehlikeli özelliklerden bir veya birkaçına sahip olan maddelerdir. Tehlikeli

kimyasallar şu şekilde de tanımlanabilir; "atmosferik oksijen olmadan da ani gaz yayılımı ile ekzotermik reaksiyon verebilen ve/veya kısmen kapatıldığında ısınma ile kendiliğinden patlayan veya belirlenmiş test koşullarında patlayan, çabucak parlayan katı, sıvı, macunumsu, jelatinimsi hâldeki maddelerdir". Tehlikeli kimyasallar, mesleki maruziyet sınır değeri belirlenmiş kimyasal, fizikokimyasal veya toksikolojik özellikleri ve kullanılma veya iş yerinde bulundurulma şekli nedeni ile kimyasalları kullananların sağlık ve güvenliği yönünden risk oluşturabilecek özelliğe sahiptir.

TEHLİKELİ KİMYASALLARIN GENEL ÖZELLİKLERİ VE MUHTEMEL ETKİLERİ

Tehlikeli kimyasalların genel etkileri aşağıdaki gibi sıralanabilir:

• Etkileri çok uzağa yayıldığı ve şiddetli olduğu için zarar verme potansiyeli yüksektir.

(22)

Tehlikeli Kimyasalların Sınıflandırılması

• Çoğu zaman insanlar, mal varlığı ve çevre üzerinde uzun süreli etkileri vardır.

Şekil 2.1'de Çin'de kimyasal madde üreten bir tesisteki patlama sonrası ortaya çıkan yangın ve çevreye verdiği maddi ve manevi zararlar açıkça görülmektedir.

Şekil. 2.1. Çin'de 2015 yılında kimyasal üreten bir fabrikada meydana gelen patlama sonrası çekilmiş bir fotoğraf.

Kimyasalların meydana getirebileceği yukarıda bahsedilen genel

etkilerinden dolayı müdahiller mutlaka özel eğitim ve teçhizata sahip olmalı ve tehlikeli kimyasallarla çalışılırken aşağıdaki altın kurallara uymalıdır.

• Tehlikeli kimyasalların kullanımı sırasında üretici firma tarafından verilen kullanma talimatındaki dozaj kurallarına uyulmalıdır.

• Kimyasalların ve ürünün depolanması, herhangi bir dökülme veya sızıntı anında zararsız duruma getirilmesi ve imha edilmesi ile ilgili güvenlik bilgi formları okunmalıdır.

• Ateş kaynaklarından uzak tutulmalı, kimyasallarla çalışılan ortamda sigara içilmemelidir.

• Kimyasallar ve atıkları lavabo ve kanalizasyona dökülmemelidir.

• Göz, deri ve kıyafetlerle temastan kaçınılmalıdır.

• Tabanda teknik olarak havalandırma yapılmalıdır.

• Kimyasal kapları kapalı tutulmalıdır.

• Basınçlı sprey kutuları 500oC üzerindeki sıcaklıktan ve güneş ışığından korunmalı, aleve karşı püskürtülmemelidir.

• Aşındırıcı maddeler ciddi yanıklara neden olacağından koruyucu giysiler, eldivenler, gözlükler kullanılmalıdır.

• Patlama tehlikesi olan kimyasallar darbe, sürtünme, ateş veya diğer ateş kaynaklarından dolayı patlama tehlikesi gösterirler. Bu nedenle ısıdan ve darbeden uzak tutulmalıdır.

• Kimyasal maddeler kesinlikle güvenli bir depolama alanı içinde olmalı ve etiketlendirme işlemi özelliklerine göre uygun şekilde yapılmalıdır.

• Maddeler, raflara etiketleri okunacak şekilde yerleştirilmelidir.

• Yanıcılar için özel olarak tasarlanmış buzdolapları kullanılmalıdır.

• Kimyasalların saklandığı buzdolaplarında asla yiyecek saklanmamalıdır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

(23)

Tehlikeli Kimyasalların Sınıflandırılması

Tehlikeli kimyasalların çevremizde en çok rastlanabileceği yer veya bölgeler aşağıdaki gibidir;

• Depolar

• Yakıt istasyonları

• Silah depoları

• Hastaneler

• Laboratuvarlar

• Kamyon terminalleri

• Uçuş sahaları

• Bakım tesisleri

Yukarıda sayılan bölgelerde çoğu zaman gaz, buhar, sis, duman, tütsü veya toz gibi değişik kimyasallar havayı kirletir. Bazen bu kimyasallar insan sağlığına zararlı olmaz, konsantrasyonları yüksek olunca rahatsız edici olurlar. Ancak bazen de çok zararlı olabilir ve bu tarz kimyasallarla kirlenmiş havanın solunumu ciddi hastalıklara veya ölümlere sebep olabilir. Kimyasalların yapısı, maruziyetin şiddeti, maruziyetin süresi, kişisel duyarlılık, yaş ve cinsiyet gibi etkenlere bağlı olarak vücut hücrelerini etkileyebilen zararlı şekilde zehir etkisi gösterebilen kimyasallar vücuda genellikle üç yoldan biri veya birkaçı ile girer;

• Solunum yolu ile,

• Deri absorbsiyonu (emilimi) ile,

• Sindirim yolu ile.

Tehlikeli kimyasallar organizmaya üç yoldan

biri ile girer;

Solunum yolu, Deri absorbsiyonu yolu

sindirim yolu.

Dördüncü bir yol enjeksiyon yolu ile etkilenme olabilir. Bu yollarla vücuda giren tehlikeli kimyasallar dolaşım sistemine girerek bütün vücuda yayılır. Bu yolla sadece etkiye maruz kalan organ değil, doğrudan bu etkiye hiç maruz kalmayan organları da etkileyebilir ve hatta plasenta yoluyla anne karnındaki bebeğe de geçebilir. Bütün bu yollarla vücuda giren tehlikeli kimyasallar çeşitli sağlık sorunlarına neden olur.

Tehlikeli kimyasallar su, toprak veya havaya karışmaları sonucu insanlar, hayvanlar, bitkiler ve çevre için tehdit oluşturmaya başlar (Şekil 2. 2). Bu nedenle, tehlikeli kimyasallarla çalışan kişilerin sağlığı, bu maddelerin çevreye olan olumsuz etkilerinin azaltılması ve bir bölgeden diğerine taşınması açısından bu maddelerin özelliklerinin bilinmesi ve sınıflandırılması büyük önem taşımaktadır.

Şekil 2.2. Tehlikeli (zararlı) kimyasalların organizma ve çevre için tehdit oluşturması ile ilgili genel şekil

(24)

Tehlikeli Kimyasalların Sınıflandırılması

TEHLİKELİ KİMYASALLARIN SINIFLANDIRILMASI

Tehlikeli kimyasallar temel olarak üç farklı formda bulunur; katılar, sıvılar ve gazlar. Tehlikeli kimyasalların sınıflandırılması ile ilgili pek çok uluslararası ve ulusal düzenlemeler bulunmaktadır. Uluslararası sınıflandırma sistemlerinin yarıdan fazlası, kimyasal ürünün miktarı veya çevredeki emisyonu esas alınarak düzenlenmiştir.

Kimyasalların sınıflandırılmasında en yaygın kriterlerden biri de, öldürücü doz (LD50) ve öldürücü konsantrasyonun (LC50) esas alınmasıdır. Katı, sıvı ve gaz hâlindeki kimyasalların sağlığa zararı dikkate alınarak kimyasalların

konsantrasyonuna (derişimine) göre de sınıflandırmalar bulunmaktadır. Bunlar;

• Zehirli ve zararlı kimyasalların yutulması, deriden alınması veya solunması durumunda ani ölüme neden olan konsantrasyonları,

• Ölüme neden olmayan ancak kalıcı etki bırakan zehirli ve zararlı kimyasalların kalıcı etki yapan konsantrasyonları,

• Tekrarlanan veya sürekli olan etkilenme sonucu ciddi etkiler gösteren zehirli ve zararlı kimyasalların ciddi hasar verdikleri konsantrasyonlar,

• Aşındırıcı ve tahriş edici kimyasalların yanıklara, gözde hasara, ciltte tahrişe neden olan konsantrasyonları,

• Zararlı ve tahriş edici kimyasalların göze ve solunum yoluna zarar veren konsantrasyonları,

• Kansere, mutajenik ve teratojenik (doğumdan gelen bozukluklar) etkilere sebep olan zehirli ve zararlı maddelerin kansere, anormal doğumlara, doğurganlık üzerinde olumsuz özelliklerine sebep olan konsantrasyonları vs.

Avrupa Birliği üç aşamalı toksik seviye (çok toksik, toksik, zararlı) kabul ederek kimyasalları sınıflandırmaktadır. Avrupa topluluğunun sınıflandırmasında kimyasallar;

Tehlikeli kimyasalların genel sınıfları;

patlayıcılar gazlar sıvılar katılar

oksitleyici maddeler ve organik peroksitler,

toksik ve mikrop bulaştırıcı maddeler, radyoaktif maddeler, aşındırıcı maddeler, diğerler tehlikeliler.

• Parlayıcı

• Patlayıcı

• Oksitleyici

• Reaktif

• Zehirli

• Tahriş edici

• Hassasiyet oluşturucu

• Kanserojen

• Üremeyi etkileyen

• Mutajenik etkileri olan

• Çevreye zarar veren

kimyasallar olarak sınıflandırma kapsamına alınmıştır.

Aşındırıcı maddeler, sıkıştırılmış gazlar, radyoaktif maddeler, enfeksiyona neden olanlar ve diğerleri bu sınıflandırmadan ayrı sınıflandırmalar içinde yer almaktadır. Ayrıca bu sınıflandırmaya tıbbi ve hayvansal ilaç, kozmetik, patlayıcı (mühimmat), pestisit, kimyasal atık, insan ve hayvan gıdası da dâhil değildir. Bu ürünlerin ayrı sınıflandırılma ve etiketleme kuralları bulunmaktadır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

(25)

Tehlikeli Kimyasalların Sınıflandırılması

Tehlikeli kimyasalların kullanımı ile ilgili olarak

"R" kodları bilgilendirme, "S"

kodları ise güvenlik ile ilgili kodlardır.

Tehlikeli maddelerin kabul gören sınıflandırılma şekli aşağıda sunulduğu gibidir. Bu sınıflarla ilgili detaylar gelecek ünitelerde verilmiştir.

Sınıf 1: Patlayıcılar Sınıf 2: Gazlar Sınıf 3: Sıvılar Sınıf 4: Katılar

Sınıf 5: Oksitleyici maddeler ve organik peroksitler Sınıf 6: Toksik ve mikrop bulaştırıcı maddeler Sınıf 7: Radyoaktif maddeler

Sınıf 8: Aşındırıcı (korozif) maddeler Sınıf 9: Diğer tehlikeli maddeler

TEHLİKELİ KİMYASALLAR İÇİN ÖNEMLİ KODLAR

Tehlikeli kimyasalların gerek kullanan, gerekse çevre üzerindeki muhtemel zararlı etkilerinden korunmak için Uluslararası tehlike kodları oluşturulmuştur.

"Risk code" teriminin ilk harfi olan "R" ile gösterilen risk kodları ve "safety code"

teriminin ilk harfi olan "S" ile simgelenen güvenlik kodları tehlikeli kimyasallarla çalışılırken dikkate alınması gereken hayati ve önemli bilgileri içerir.

"R" Risk kodları

Tehlikeli kimyasallar, taşıdıkları özel risk faktörleri hakkında kullanıcıyı bilgilendirmek üzere, etiketlerinde "R" kodları olarak bilinen risk kodlarını taşırlar.

Bu uluslararası kodların amacı, başta can ve mal kaybı olmak üzere insan sağlığı ve çevreye yönelik olası tehlikelerin önlenmesi veya minimize edilmesine yardımcı olmaktır. Bu kodlar ve anlamları aşağıda verildiği gibidir:

R1: Kuru hâlde iken patlayıcıdır.

R2: Sürtünme, şiddetli çarpma, alev veya diğer tutuşturucu kaynaklarla, "patlama riski" vardır.

R3: Sürtünme, şiddetli çarpma, alev veya diğer tutuşturucu kaynaklarla, "çok ciddi patlama riski" taşır.

R4: Çok hassas patlayıcı metalik bileşikler oluşturur.

R5: Isıtma ile "patlama riski" oluşabilir.

R6: Havada veya havasız ortamda "patlama riski" taşır.

R7: Yangına sebep olabilir.

R8 : Yanıcı maddelerle teması hâlinde "yangına sebep olabilir".

R9: Yanıcı maddelerle karıştırılması hâlinde "patlama riski" taşır.

R10: Alev alıcı (tutuşucu) madde "alev alma riski" taşır.

R11: "Yüksek alev alma riski" taşır.

R12: "Çok yüksek alev alma riski" taşır.

(26)

Tehlikeli Kimyasalların Sınıflandırılması

R13: Çok tutuşucu, alev alıcı sıvılaştırılmış gaz.

R14: Su ile "şiddetli reaksiyon verme riski" taşır.

R15: Su ile temas hâlinde "çok yüksek alev alma riski taşıyan gaz çıkışı" olur.

R16: Yükseltgenlerle karıştırılması hâlinde "patlama riski" taşır.

R17: Havada "kendiliğinden alev alma riski" taşır.

R18: Kullanım esnasında "alev alıcı/patlayıcı buhar/hava karışımının oluşma riskini" taşır.

R19: "Patlayıcı peroksitler oluşturabilme riski" taşır.

R20: "Solunması" hâlinde "zararlı olma riski" taşır.

R21: "Deri ile temas" hâlinde "zararlı olma riski" taşır.

R22: "Yutulması" hâlinde "zararlı olma riski" taşır.

R23: "Solunması" hâlinde "zehirli olma riski" taşır.

R24: "Deri ile temas" hâlinde "zehirli olma riski" taşır.

R25: "Yutulması" hâlinde "zehirli olma riski" taşır.

R26: "Solunması" hâlinde "yüksek ölçüde zehirli olma riski" taşır.

R27: "Deri ile temas" hâlinde "yüksek ölçüde zehirli olma riski" taşır.

R28: "Yutulması" hâlinde "yüksek ölçüde zehirli olma riski" taşır.

R29: "Suyla temas" hâlinde "zehirli gazlar salma riski" taşır.

R30: "Kullanım" esnasında "yüksek alev alıcı olabilme riski" taşır.

R31: "Asitle temas" hâlinde "zehirli gaz salma riski" taşır.

R31.1: "Bazla temas" hâlinde "zehirli gaz salma riski" taşır.

R32: "Asitle temas" hâlinde "yüksek ölçüde zehirli gaz salma riski" taşır.

R33: Kümülatif (canlıda birikim) etkisi, "zararlı olması riskini" taşır.

R34: "Yanığa neden olma riski" taşır.

R35: "Çok ciddi yanığa neden olma riski" taşır.

R36: "Gözleri irrite (tahriş) etme riski" taşır.

R37: "Solunum sistemini irrite etme riski" taşır.

R38: "Deriyi tahriş etme riski" taşır.

R39: "Geri dönüşü olmayan çok ciddi zararlara neden olma riski" taşır.

R40: "Geri dönüşü olmayan zararlara neden olması muhtemel" maddedir.

R41: "Gözlerde ciddi tahribat yapma riski" taşır.

R42: "Solunması" hâlinde "olumsuz şekilde duyarlılaşmaya neden olması muhtemel" maddedir.

R43: "Deri ile temas" hâlinde "aşırı duyarlılığa neden olması muhtemel" maddedir.

R44: "Kapalı sistemlerde ısıtılması" hâlinde "patlama riski" taşır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

(27)

Tehlikeli Kimyasalların Sınıflandırılması

R45: "Kansere neden olabilme riski" taşır.

R46: "Kalıtımsal, genetik tahribata neden olabilme riski" taşır.

R47: "Erken doğum, düşük, sakat doğuma neden olabilme riski" taşır.

R48: "Uzun süre" maruz kalındığında, "ciddi sağlık sorunlarına neden olma riski"

taşır.

R49: "Solunması" hâlinde "kansere neden olabilme riski" taşır.

R50: Sudaki canlılara "çok zehirli olma riski" taşır.

R51: Sudaki canlılara "zehirli olma riski" taşır.

R52: Sudaki canlılara "zararlı olma riski" taşır.

R53: Akuatik çevrelerde (denizler, akarsular, göller vb.) "uzun vadede zararlı etkilere neden olabilme riski" taşır.

R54: Flora'ya (doğal bitki topluluklarına) "zehirli olma riski" taşır.

R55: Fauna'ya (doğal hayvan topluluklarına) "zehirli olma riski" taşır.

R56: Toprak organizmalarına (canlılarına) "zehirli olma riski" taşır.

R57: Arılara "zehirli olma riski" taşır.

R58: Çevrede, "uzun vadede zararlı etkilere neden olabilme riski" taşır.

R59: "Ozon tabakasına zarar verme riski" taşır.

R60: "Doğurganlığın engellenmesine neden olabilme riski" taşır.

R61: Ana rahmindeki "cenine zarar verebilme riski" taşır.

R62: "Doğurganlığı engellemesi muhtemel" maddedir.

R63: "Ana karnındaki cenine zarar vermesi muhtemel" maddedir.

R64: "Anne sütü emen bebeklere zarar verebilme riski" taşır.

R65: Zararlı. Yutulması hâlinde akciğerde hasara neden olur.

R66: Tekrarlanan maruz kalmalarda deride kuruluğa ve çatlaklara neden olabilir.

R67: Buharları hâlsizliğe ve baş dönmesine neden olabilir.

R68: Telafisi olmayan etkilere neden olabilir.

"S" Güvenlik kodları

Kimyasallara ait riskleri ortadan kaldırmak veya asgariye indirmek için, alınması gereken önlemler "S" kodları olarak bilinen uluslararası güvenlik kodlarıdır. Bazı güvenlik kodları ve anlamları aşağıda verildiği gibidir.

S1: "Kilit altında" muhafaza ediniz.

S2: "Çocukların ulaşamayacağı yerde" muhafaza ediniz.

S3: "Serin yerde" muhafaza ediniz.

S4: Yaşam alanlarından uzak tutunuz.

S5: Kimyasalı, üretici firmanın önerdiği " .... sıvısı içinde" muhafaza ediniz.

(28)

Tehlikeli Kimyasalların Sınıflandırılması

S5.1: Su içinde muhafaza ediniz.

S5.2: Petrol içinde muhafaza ediniz.

S5.3: Parafin yağı içinde muhafaza ediniz.

S6: Kimyasalı, üretici firmanın önerdiği "... inert gazı altında" muhafaza ediniz.

S6.1: Azot altında muhafaza ediniz.

S6.2: Argon altında muhafaza ediniz.

S6.3: Karbon dioksit altında muhafaza ediniz.

S7: Kimyasalı barındıran kabı "sıkıca kapalı tutunuz".

S8: Kimyasalı barındıran kabı "kuru tutunuz".

S9: Kimyasalı barındıran kabı "iyi havalandırılmış bir yerde muhafaza ediniz".

S12: Kimyasalı barındıran kabı "sımsıkı kapalı (gaz sızdırmaz şekilde kapalı) tutmayınız".

S13: "İnsan ve hayvanların besin maddelerinden uzakta" muhafaza ediniz.

S14: Kimyasalı, üretici firmanın önerdiği ve kimyasal ile uyumsuz olan "...

maddesinden/maddelerinden uzak tutunuz.

S14.1: İndirgenlerden, ağır metal bileşiklerinden asitlerden ve bazlardan uzak tutunuz.

S14.2: Yükseltgenlerden, asidik bileşiklerden ve ağır metal bileşiklerinden uzak tutunuz.

S14.3: Demirden uzak tutunuz.

S14.4: Su ve bazlardan uzak tutunuz.

S14.5: Asitlerden uzak tutunuz.

S14.6: Bazlardan uzak tutunuz.

S14.7: Metallerden uzak tutunuz.

S14.8: Yükseltgenlerden ve asidik bileşiklerden uzak tutunuz.

S14.9: Kolay alev alıcı organik maddelerden uzak tutunuz.

S14.10: Asitlerden, indirgenlerden ve alev alıcı maddelerden uzak tutunuz.

S14.11: Alev alıcı maddelerden uzak tutunuz.

S15: Isıdan uzak tutunuz (koruyunuz).

S16: Tutuşturucu kaynaklardan uzak tutunuz ve yakınında sigara içmeyiniz.

S17: Yanıcı maddelerden uzak tutunuz.

S18: Kimyasalı barındıran kabı açarken ve tutarken özen (dikkat) gösteriniz.

S20: Alev alıcı maddelerden uzak tutunuz.

S21: Kimyasal ile çalışırken sigara içmeyiniz.

S22: Kimyasalın tozunu solumayınız.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

(29)

Tehlikeli Kimyasalların Sınıflandırılması

S23: Kimyasalı, üretici firmanın önerdiği "gaz/buhar/duman/sprey vb. formlarında solumayınız".

S23.1: Gaz olarak solumayınız.

S23.2: Buhar olarak solumayınız.

S23.3: Sprey hâlinde solumayınız.

S23.4: Dumanlarını solumayınız.

S23.5: Buhar ve sprey hâlinde solumayınız.

S24: Kimyasalın "deri ile temasından" kaçınınız.

S25: Kimyasalın "göz ile temasından" kaçınınız.

S26: Kimyasalın "gözle teması" hâlinde "gözü bol su ile defalarca yıkayınız".

S27: Kimyasalın bulaştığı tüm giysileri derhâl çıkarınız.

S28: Kimyasalın "deri ile teması" hâlinde "deriyi üretici firmanın önerdiği... ile bol miktarda yıkayınız".

S28.1: Bol miktarda su ile yıkayınız.

S28.2: Bol miktarda su ve sabunla yıkayınız.

S28.3: Bol miktarda su, sabun ve mümkünse polietilen glikol 400 ile yıkayınız.

S28.4: Bol miktarda polietilen glikol 300 ve etanol (2:1) karışımı ile ve daha sonra su ve sabunla yıkayınız.

S28.5: Bol miktarda polietilen glikol 400 ile yıkayınız.

S28.6: Bol miktarda polietilen 400 ile yıkayıp ardından bol su ile durulayınız.

S28.7: Bol miktarda su ve asitli sabun ile yıkayınız.

S29: Lavaboya dökmeyiniz.

S30: Kimyasala asla su ilave etmeyiniz.

S33: Elektrostatik yüklemelere karşı önlem alınız.

S34: Çarpma ve sürtünmeden kaçınınız.

S35: Kimyasal ve onu barındıran kap, en uygun şekilde imha edilmelidir.

S35.1: Kimyasal ve onu barındıran kap, imha edilmeden önce % 2'lik NaOH ile muamele edilmelidir.

S36: Kimyasalla çalışırken uygun niteliklerde "koruyucu giysiler" giyiniz.

S37: Kimyasalla çalışırken, uygun niteliklerde "koruyucu eldiven" kullanınız.

S38: Havalandırmanın yetersiz olması durumunda, "maske" kullanınız.

S39: Kimyasalla çalışırken "koruyucu gözlük/yüz maskesi" kullanınız.

S40: Kimyasalla bulaşan zemini ve malzemeleri temizlemek için üretici firmanın önerdiği "..." kullanınız.

S40.1: Bol miktarda su kullanınız.

S41: Yangın ve/veya patlama durumunda dumanlarını solumayınız.

(30)

Tehlikeli Kimyasalların Sınıflandırılması

S42: Kimyasalın buharlaştırılması veya püskürtülmesi hâlinde, üretici firmanın önerdiği türden maske kullanınız.

S43: Yangın anında üretici firmanın önerdiği yangın söndürücüsünü kulanınız.

(Suyun yangın riskini arttırması hâlinde "asla su kullanmayınız" ifadesinin varlığı kontrol edilmelidir).

S43.1: Yangın anında "su" kullanınız.

S43.2: Yangın anında "su veya toz söndürücü" kullanınız.

S43.3: Yangın anında "toz söndürücü kullanınız" (Asla su kullanmayınız).

S43.4: Yangın anında "CO2 kullanınız" (Asla su kullanmayınız).

S43.6: Yangın anında "kum kullanınız" (Asla su kullanmayınız).

S43.7: Yangın anında "metal yangın tozu kullanınız" (Asla su kullanmayınız).

S43.8: Yangın anında "kum, CO2 ve toz söndürücü kullanınız" (Asla su kullanmayınız).

S45: Kendinizi iyi hissetmediğinizde veya kaza durumunda, "derhâl doktora başvurunuz" (Mümkünse, kimyasalın etiketini de doktora gösteriniz).

S46: Kimyasalın yutulması hâlinde derhâl doktora başvurunuz (Doktora kimyasalın kabını veya etiketini gösteriniz).

S47: Kimyasalı üretici firmanın önerdiği "...°C sıcaklığın altında" tutunuz.

S47.1: 20°C'yi aşmayan sıcaklıkta muhafaza ediniz.

S48: Kimyasalı üretici firmanın önerdiği "... maddesi ile ıslak" tutunuz.

S48.1: Su ile ıslak tutunuz.

S49: Kimyasalı "orijinal kabında" muhafaza ediniz.

S50: Kimyasalı üretici firmanın önerdiği "... maddesi ile karıştırmayınız".

S50.1: Asitlerle karıştırmayınız.

S50.2: Bazlarla karıştırmayınız.

S50.3: Kuvvetli asitlerle, kuvvetli bazlarla veya demir olmayan metallerle ve tuzları ile karıştırmayınız.

S51: Kimyasalı sadece "iyi havalandırılmış yerlerde" kullanınız.

S52: İç mekânlardaki geniş yüzeylerin kullanımı için uygun değildir.

S53: Kimyasala "maruz kalmaktan" kaçınınız.

S56: Kimyasalın ve kabının imha edilmesini, "tehlikeli maddelere özel bir imha bölgesinde gerçekleştiriniz".

S57: Kimyasalın çevreye bulaşmaması için uygun bir kap kullanınız.

S59: Kimyasalın temizlenerek yeniden kullanımı için üretici firmadan bilgi alınız.

S60: Kimyasal ve kabı tehlikeli atık madde olarak imha edilmelidir.

S61: Çevreye sızmasından ve bulaşmasından kaçınmak için "özel güvenlik önlemlerinden yararlanınız".

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11

(31)

Tehlikeli Kimyasalların Sınıflandırılması

S62: Kimyasalın yutulması hâlinde hastayı kusturma yoluna gitmeyiniz. Derhâl kimyasalın kabını veya etiketini yanınıza alarak doktora başvurunuz.

S63: Kazara solunması hâlinde kazazedeyi temiz havaya çıkarın ve dinlenmesini sağlayın.

S64: Yutulması hâlinde, ağzı su ile yıkayın (kişinin bilinci yerinde ise).

Avrupa Birliği (AB) tarafından 2009 yılında yapılan yeni bir düzenleme ile

sınıflandırma etiketleme ve ambalajlama (Classification, Labelling and Packaging, CLP) tüzüğü ile birlikte, R kodu yerine tehlikeyi simgeleyen H kodu (hazard) ve güvenlik kodu yerine önlemi simgeleyen P kodu (precautionary) kullanılmaya başlanmıştır. H ve P kodları daha fazla içeriğe ve kapsama sahiptir H ve P kodları ile ilgili detaylı bilgi 9. ünite'de verilmiştir.

• Kimyasal maddelerin zararlı etkilerinden korunmak amacıyla 2 sınıflandırma yapılmış ve ayrıca önemli kodlar hazırlanmıştır.

S Sizce bu amaç doğrultusunda başka ne gibi uygulamalar 2 yapılabilir?

£ • Tehlikeli maddelerle çalışan meslek gruplarını düşünerek S2’ güvenli bir çalışma ortamının oluşturulması için hangi tip

j- önlemlerin alınması gerektiğini tartışınız.

(32)

Tehlikeli Kimyasalların Sınıflandırılması

•Tehlikeli kimyasallar, doğal özellikleri veya taşıma esnasındaki durumları sebebiyle genel emniyet ve düzeni, özellikle umumi önemli malların, insanların, hayvanların ve diğer canlıların sağlık ve

hayatlarını tehlikeye sokan maddelerdir. Tehlikeli kimyasalların sınıflandırmaları ve bu sınıflandırma sembolleri tehlikeli kimyasalların tanınması için kullanılır. Tehlikeli kimyasallar organizmaya üç yoldan biri ile girebilirler. Bunlar; solunum yolu, deri absorbsiyonu, sindirim yoludur. Tehlikeli kimyasallar zarar verme durumlarına göre genel olarak 9 sınıfa ayrılırlar. Bunlar; patlayıcılar, gazlar, sıvılar, katılar, oksitleyici maddeler ve organik peroksitler, toksik ve mikrop bulaştırıcı maddeler, radyoaktif maddeler, aşındırıcı maddeler ve diğer tehlikeli maddelerdir. Tehlikeli kimyasalların kullanımı ile ilgili olarak "R"

kodları bilgilendirme, "S" kodları güvenlik ile ilgili kodlardır.

> »Tehlikeli maddelerin sınıflandırmasını bir bütün -q hâlinde gösteren ve örneklendiren bir tablo : Q hazırlayınız.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13

Referanslar

Benzer Belgeler

Tehlikeli maddelerin; güvenli ve düzenli bir şekilde kamuya açık karayoluyla taşınmasını amaçlayan yönetmelik hükümleri, Tehlikeli Malların Karayolu ile Uluslararas

Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi ISSN 1301-0603 Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarında olmak üzere yılda dört sayı

The Trabzon Fisheries Research Institute, established in 1987 under the structure of Ministry of Agriculture and Rural Affairs (MARA), General Directorate of Agricultural

Markiewicz(2020) tarafından Polonya'daki tehlikeli tesisler etrafındaki LUP, kapsamlı verilere dayanılarak araştırılmıştır. Çalışmanın sonuçlarının,

15. Ulusal Türk El ve Üst Ekstermite Cerrahisi ve Ulusal El Rehabilitasyonu Kongresi 11-15 Mayıs 2016 tarihleri arasında Fethiye Liberty Otel Lykia da yapmaya karar

• g) R36, R37 ve R38’e göre tahriş edici olarak sınıflandırılan bir veya daha fazla maddedeki toplam konsantrasyonun ≥ %20 olması,.. Tehlikeli Maddelerden Kaynaklanan Özel

55°C’lik annealing sıcaklığında gerçekleştirilen klasik PCR ürünlerinin agaroz jel elektroforezi sonrası UV transilüminatörden elde edilen görüntüsü

Yağlama yağları (petrol), C 20-50 , hidrojenle muamele edilmiş nötr yağ bazlı; bazyağlar – tanımlanmamış [Hafif vakum gaz yağı, ağır vakum gaz yağı ve