• Sonuç bulunamadı

Kuzey Yar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kuzey Yar"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Kuzey Yarım Kürenin 19. Yüzyılın ortalarından itibaren sanayileşmesi sonucu oluşun karbondioksit ve diğer sera etkili gazların atmosfere yükselmesiyle oluşan küresel ısınma sonucu hemen batısında bulunan Çad Çölü Kuzey Darfour’a 100 km kadar ilerleyerek kuraklığa neden oldu. Hayvancılıkla uğraşan Bedevîler hayvanlarını otlatma olanağını yitirince sürülerini Güney Darfour’a sürmeye başladılar. Nil nehrinin önemli kollarından biri Güney Darfour’dan kaynaklanır. Kuzeye göre oldukça yeşil olan bu coğrafyada Afrika kökenli insanlar tarımla geçimlerini sağlarlar. Yaşam alanları daralacak ve varoluşları tehdit edileceği için Kuzey’den gelelere direnç gösterirler. Arap kökenli Sudan merkez yönetimi Kuzey’li soydaşlarını korumak için Güney Darfour köylerine binlerce bomba atarak 500 bin insanı öldürürler.

Kuzey Yarım Kürenin zenginleşmesinden hiç pay alamayan hatta Avrupa fabrikalarının gereksinim duyduğu hammaddeleri sağlayan (sömürülen) fakir Güney Yarım Küre şimdi de Kuzey’in zenginleşmesinin ceremesi olan küresel ısınma nedeniyle yaşam alanlarını hatta yaşamlarını yitirmekteler.

15-20 yıla kadar küresel ısınma sadece Afrika’yı kurutmayacak. Türkiye’nin güney sınırının güneyinde yer alan coğrafyada tarım mümkün olmayacak. ANADOLU sadece üzerinde yaşayanların değil, tüm Yakın Doğu halklarının karnını doyurmak zorunda kalacak.

Yabancıların da ağızının suyunu akıtan mayınlı arazinin cazibesi buradan kaynaklanmaktadır…..

Anadolu’da tarım arazilerini satın almak kolay bir iş değildir. Miras nedeniyle çokça parçalanmış olan toprak ana satılmaya direniyor.

Tarım için topraktan sonra en önemli unsur sudur. Akarsuları satmaya kalktılar, Dicle’ye, Fırat’a fiyat biçtiler ama kayaya tosladılar. B-planı olarak öyle bir hile bulmalı ki hiç kimse rahatsız olmadan sular birilerinin egemenliğe geçsin. Bingo! “Türkiye’nin artan sanayisi için elektriğe gereksinimi var. Nehirlerimize hidroelektrik santraller kurulmalıdır. Böylece toplum olarak kalkınmanın önü açılır.” Hidroelektrik santral kuran herhangi bir kişi nehrin santrale ayrılan bölümünün sahibi olmakta, hatta gereksinim duyduğu takdirde çevrede bulunan arazi HES sahibine kiralanmak üzere devlet tarafından istimlâk edilmektedir.

Köylüye bir gün bir mektup gelir. Sarı zarflı. İçinde topraklarının istimlâk edildiği yazar. “İstimlâk bedeli filanca bankanın filanca şubesinde adınıza gönderilmiştir”, yazar sarı zarlı mektupta. “Bir hafta içinde araziyi terk edin” yazısını da nutku tutularak okur, topraksız kalan çiftçi.

Çiftçi direnir belki, ya da HES’in sahip olduğu nehirde koyunlarına su içirir alimallah. Bunun için de devletin çaresi var. 2009 yılında özel güvenlik şirketlerinin gerçek mermi kullanmaları izni, parazit çiftçileri patronun toprağından ve suyundan kovmak için çıkartıldı.

Türkiye’de 2000’den fazla HES kurulması kararı alınmıştır. Yani her akar suyumuzun onlarca yerinden ümüğü sıkılmaktadır.

Bugüne değin birçok HES projesi, kamu yararına aykırı olduğu gerekçesiyle durdurulabilmiştir. Fakat yeni onaylanan Anayasa değişiklikleriyle, kamu yararına dava açılamayacağı için, bundan böyle hiçbir HES projesine, ne yazık ki engel olunamayacaktır.

Elektrik enerjisi için bu kadarı göze alınır, diyenleri duyar gibiyim. Peki 2000’den fazla hidroelektrik santralin üreteceği elektrik enerjisi Türkiye’nin toplam elektrik enerjisi içindeki payı nedir? Açıklıyorum: %2,4.

Gerçekten doğru okudunuz. Tüm akarsularımızı toplam üretilen elektrik enerjisinin kırkta biri için peşkeş çekiyoruz. Bir de HES’lerin parasını da biz ödüyoruz. Nasıl mı? HES elektrik üretmeye başladığı günden itibaren devlet alım

garantisi vermektedir.

(2)

* su özelleşiyor

* çevresindeki toprak büyük patronların egemenliğine geçiyor * küçük çiftçilik tasfiye ediliyor

* üretilen elektrik devlete satılarak yatırım maliyeti kısa sürede halkın vergilerinde ödetiliyor.

Türkiye’nin HES’lerin sağlayacağı %2,4’lük katkıya ne kadar gereksinimi vardır? HİÇ. Neden mi? Türkiye enerji nakil hatları o kadar eski ve arızalı ki, üretilen toplam elektrik enerjisinin %15’den fazlası toprağa akıyor, yani kayboluyor. Nehirleri boğmadan, adım başı her bir HES için yeni enerji nakil hatları oluşturmadan, Allianoi,

Hasankeyf gibi insanlık miraslarını sulara gömmeden de sanayinin gereksinim duyduğu fazla elektrik elde edilebilir. Sadece enerji nakil hatlarını onarmak tüm bu saydıklarımı karşılamaya yeter.

HES bir enerji projesi değildir, ANADOLU’yu parsellemek, peşkeş çekmek projesidir. Tamam da beslenme yazısı ile bu konunun ilgisi ne?

Mevsiminde marulun tanesini 5 Lira’ya yediğiniz gün anlayacağız. HES’lerin elektriği Türkiye’yi çarpıyor.

Referanslar

Benzer Belgeler

Yunan basın-yayın organlarına konuşan Moralılar, başta son yangınlar olmak üzere doğal afetler karşısında çaresiz kaldığı bir kere ortaya çıkan Başbakan Kostas

10-15 gün içinde orayı eski haline getirmek için çalışma başlar” diyen Mu ğla Valivekili Mehmet Hulusi Kaya’nın, “Eğer firma o dolguyu kaldırmazsa İl Özel

EMO, ihalede Yarışma Komisyonu'nu devre dışı bırakarak, ihalenin tek katılımcısının hukuka aykırı tekliflerini incelemek üzere TETA Ş'ın görevlendirilmesi nedeniyle

Kültür ve Turizm Bakanlığı'na dilekçe vererek imar plan ının iptalini istediklerini belirten Milas Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma- Tanıtma Vakfı (M İÇEV) Yönetim

Tarihi Yarımada'nın 'Koruma Amaçlı' İmar Planı'na göre tarihi hanlar ve garlar otel oluyor; parklar 'otopark'a dönü ştürülüyor, otoyollar genişliyor, anıt eserlerin

Pina Yarımadası’nda izin almadan denizi dolduran şirket, yetkililerin uyarılarına rağmen dolguya dün de devam etti.. Mu ğla’nın Milas ilçesine bağlı Güllük

Japon Meteoroloji Ajansı, yerel saatle 10.13'te (TSİ 04.13) meydana gelen depremin merkez üssünün, Niigata eyaletinin 60 kilometre güneybatısı açıklarında, yerin 10

Ahmet Paşa, bu konuyla ilgili olarak "bu kadar uğraştan sonra senin evini Ka'be gibi tavaf edemezsem elimden bir şey gelmez, bil ki diken yolumu