• Sonuç bulunamadı

ACİL SERVİSTE SIK KARŞILAŞILAN CERRAHİ İNFEKSİYONLAR

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ACİL SERVİSTE SIK KARŞILAŞILAN CERRAHİ İNFEKSİYONLAR"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

233 234

kolaylaştırıcı ve hazırlayıcı faktörler saptanır. Travmatik yaralanmalar ve cerrahi girişimlerden sonra da gelişebilir.

Nekrotizan yumuşak doku infeksiyonları başlangıçta kendini lokal ağrı ile gösterir. İnfeksiyon, fasyal planlar boyunca ilerledikçe ciltte siyanoz, bronzlaşma ve sertleşme ortaya çıkar. Gaz yapıcı mikroorganizmalar söz konusu olduğunda krepitasyon alınır. İltihabi olayın cildin perforan venlerini tromboze etmesi ile ciltte büller ve lokal gangren gelişir. Uygulanan tedaviye rağmen infeksiyonun gerilememesi nekrotizan yumuşak doku infeksiyonlarını akla getirmelidir.

Şüphelenilen olgularda cerrahi eksplorasyon ile fasya ve kas dokusunun gözle görülmesi erken tanıda en geçerli yöntemdir.

İntraabdominal infeksiyonlar

İntraabdominal sepsis, intraabdominal infeksiyon ve peritonit terimleri çoğunlukla klinikte aynı anlamda kullanılmaktadır. Peritonit peritonun tamamının veya bir kısmının enflamasyonudur. Klinik olarak peritonun bakteriyel enflamasyonu ile nonbakteriyel enflamasyonunu (safra, kan, pankreatik enzimler, mide asidi vb ile oluşan) birbirinden ayırmak oldukça güçtür. Zira peritonun her iki iritasyona da verdiği cevap başlangıçta aynıdır. Bu nedenle bu dönemde peritonit terimi tercih edilmelidir. Eğer iritasyona yol açan mikroorganizmalar inflamatuar cevabı değiştirebiliyor ve buna bağlı olarak infeksiyon bulguları hastanın kliniğine yansıyor ise o zaman intraabdominal infeksiyondan söz edilmelidir.

Avrupa Cerrahi İnfeksiyon Derneği perfore olmayan apandisiti, akut kolesistiti, barsak iskemisini, 12 saati geçmeyen ülser perforasyonu ve 24 saati geçmeyen travmatik gastrointestinal sistem perforasyonlarını intraabdominal infeksiyon olarak kabul etmeme kararı almıştır.

Bazen lokal bir sorun bazen de tüm sistemleri etkileyen morbidite ve mortalitesi yüksek ciddi bir patoloji olarak karşımıza çıkabilen intraabdominal infeksiyonları daha kolay anlayabilmek için bir çok sınıflandırma yapılmıştır. Henüz herkes tarafından kabul gören iyi bir sınıflandırma yoktur.

İntraabdominal infeksiyonları dört ana gruba ayrılır (Tablo).

Tablo: İntraabdominal infeksiyonların sınıflandırılması.

Nozokomiyal infeksiyonlar

Bu başlık altında kişinin hastaneye yatış nedeni dışında, hastanede yapılan konservatif ve/veya cerrahi bir girişim ile doğrudan ilgili olarak gelişen infeksiyonlar toplanır. Tedavi giderini artıran. hastanede kalış süresinin uzamasına ve iş gücü kaybına neden olan bu tür infeksiyonların başında üriner infeksiyonlar, pnömoni ve cerrahi alan infeksiyonları gelir. Hastane infeksiyonları için kaynak ameliyathane, hastane personeli, hastane ortamı ve işlemler sırasında kullanılan araç ve gereçlerdir. Üriner sistem infeksiyonları nozokomiyal infeksiyonların yaklaşık % 40’ını oluşturur. En önemli neden üriner sonda tatbiki, sistoskopi, üretreskopi gibi işlemlerdir. Diğer bir nozokomiyal infeksiyon türü ise alt solunum yolu infeksiyonlarıdır. Anestezi sırasında öksürme refleksinin kaybolması, trakea entübasyonu, yetersiz ventilasyon, ameliyat sonrası dönemde yara ağrısı nedeniyle karın ve toraks duvarı kaslarının yeterince solunuma katılmaması gibi etkenler hazırlayıcı sebeplerin başında gelir.

Damar içi kateter uygulamaları bir diğer nozokomiyal infeksiyon türüdür. Santral venöz kakaterlerin yoğun bakım ünitelerinde uzun süreli kullanımı infeksiyon riskini artırır. İnfeksiyon kaynağı olarak kateterin cilde girdiği yerdeki flora kabul edilmektedir. S.aureus ve Staphylococcus epidermidis en sık etkendir. Kateter infeksiyonunu arttıran faktörler arasında kataterin takılma anında ve verilen beslenme solüsyonlarının hazırlanmasında özen gösterilmemesi, kateter ile yapılan işlem sayısının fazlalığı ve kateterizasyon süresi sayılır. İnfeksiyon tablosundan kateterin sorumlu olduğu düşünüldüğünde, kateter derhal çıkarılmalı ve ucu kültüre gönderilmelidir.

Cerrahi alan infeksiyonları

Ameliyat sonrasında cerrahi girişimin yapıldığı alanda gelişen infeksiyonlardır. Cerrahi alan infeksiyonları ikinci en sık görülen nozokomiyal infeksiyondur. İnfeksiyon nedeni,

% 65 hastanın kendi florası, % 31 ekibin mikrobiyal florası,

% 4 ise kullanılan aletlerdeki mikroorganizmalardır. Cerrahi alan infeksiyonu gelişme ihtimali yaranın özelliklerine göre de farklılıklar gösterir. Cerrahi yaralar başlıca 4 gruba ayrılır: Temiz: Elektif şartlarda, akut inflamasyon bulgularına rastlamaksızın yapılan, bakteriyel flora ile (sindirim kanalı, üriner kanal gibi) kirli vücut bölgelerine girilmemiş ve steril cerrahi tekniğin tüm kuralları ile uygulanabildiği bir girişimden sonra primer kapatılmış yaralar. İnfeksiyon riski % 2’nin altındadır. Temiz-kontamine yaralar: Acil cerrahi girişimler söz konusudur. Fizyolojik bakteriyel florası olan vücut boşlukları açılmıştır. Kirlenme ve beraberinde steril cerrahi teknikten sapma vardır, ancak en alt düzeydedir. İnfeksiyon riski % 3-4 kadardır. Kontamine yaralar: Cerrahi girişim sırasında akut, cerahatli olmayan inflamasyon ile karşılaşılmıştır. Steril cerrahi teknikten majör sapma vardır veya ince barsak gibi içi boş bir organın açılması ile kirlenme olmuştur. İnfeksiyon gelişme ihtimali % 7-9 arasında değişir. Kirli yaralar: Cerrahi girişim sırasında cerahatli bir sıvı veya abse ile karşılaşılmış ve drene edilmiştir. İnfeksiyon gelişme ihtimali en yüksek olan yara şeklidir (% 28-40).Yaraların bu şekilde sınıflandırılması antibiyotik profilaksisi için yol

235

göstericidir. İnfeksiyon riski % 3’ün

altında olan yaralarda profilaksiye gerek yoktur.

Cerrahi alan infeksiyonları, yüzeyel kesi infeksiyonları, derin kesi infeksiyonları ve organ/alan infeksiyonları olarak 3 grupta incelenirler:

Yüzeyel kesi infeksiyonları: Cerrahi girişimden sonra 30 gün içinde görülür. Sadece cilt ve cilt altı dokusunda oluşur. Kesi yerinden pürülan akıntı gelir. Alınan sıvı ve doku örneklerinde patojen mikroorganizmalar görülür. İnfeksiyonun ana belirtileri mevcut olduğundan tanı kolaydır.

Derin kesi infeksiyonları: Cerrahi girişim sonrası 30 gün ile bir yıl içinde ortaya çıkarlar. Genellikle pürülan akıntı mevcuttur. Tanı için fizik muayene yanında yardımcı tanı yöntemlerine de ihtiyaç duyulur. Kendiliğinden iyileşebileceği gibi cerrahi drenaj da gerekebilir. Evantrasyon, eviserasyon ya da insizyonel herni gelişmesine neden olabilirler. Organ veya cerrahi girişim alanı infeksiyonu: Cerrahi girişim sonrası 30 gün ile bir yıl içinde ortaya çıkarlar. Pürülan materyal organ veya cerrahi işlemin yapıldığı alandan gelir. Doku ve sıvı örneklerinde patojen bakteri saptanabilir.

KAYNAKLAR

1. Bisno AL, Stevens DL: Streptococcal infections of skin and soft tissue, N Engl J Med 1996;334:240.

2. Bozfakıoğlu Y: Cerrahi infeksiyonlar, “Kalaycı G (ed): Genel Cerrahi, Cilt 1” kitabında s. 61-8, Nobel Tıp Kitabevi, İstanbul (2002). 3. Çakmakçı M: Ameliyathane ve cerrahi infeksiyonlar, Hastane İnfeksiyonları

Derg 1999; 3:140.

4. Çoker A: Hastane infeksiyonları, “Sayek İ, Çoker A, Sökmen (eds): Cerrahi İnfeksiyon” kitabında s.243-58, Güneş Kitabevi, Ankara (2001).

5. Ertekin C: Karın içi infeksiyonlar, “Kalaycı G (ed): Genel Cerrahi, Cilt 1” kitabında s. 217-21, Nobel Tıp Kitabevi, İstanbul (2002). 6. Howard RJ: Surgical infections, “Schwartz (ed): Principles of Surgery”

kitabında, Mc Graw – Hill, New York (1999).

7. Nichols RL: Surgical antibiotic prophylaxis, Med Clin N Am 1995; 79 (3):509.

8. Sawyer RG, Pruett TL: Wound infections, Surg Clin N Am 1994;74 (3):519.

9. Sutherland ME, Meyer AA: Necrotizing soft-tissue infections, Surg Clin N Am 1994;74(3):591.

ACİL SERVİSTE SIK KARŞILAŞILAN CERRAHİ İNFEKSİYONLAR

Cemalettin ERTEKİN

İstanbul Tıp Fakültesi, Acil Cerrahi Anabilim Dalı, Çapa, İSTANBUL

ÖZET

Nozokomiyal, intraabdominal, nekrozitan infeksiyonlar ve flegmon, selülit gibi bazı özel klinik tablolar acil serviste sık rastlanılan cerrahi infeksiyonlardır. Bu infeksiyonların aktüel tanı ve tedavi yöntemleri irdelenmiştir.

Anahtar sözcükler: acil servis, cerrahi infeksiyonlar

SUMMARY

Common Surgical Infections Encountered in The Emergency Services

Common causes of surgical infections include necrotizing fasciitis, intraabominal infections nosocomial infections, some special clinical conditions like as flegmon and cellulites, encountered in the emergency services. Actual diagnosis and treatment of these infections have been reviewed.

Key words: emergency service, surgical infections

Sık karşılaşılan cerrahi infeksiyonlar başlıca 4 başlık altında ele alınabilir:

• Özel klinik tablolar

• Nekrotizan infeksiyonlar

• İntraabdominal infeksiyonlar

• Nozokomiyal infeksiyonlar

Cerrahi infeksiyonların özel klinik tabloları

Flegmon veya selülit, genellikle ekstremitelerde deri, derialtı dokuyu tutan ve daha derin dokulara yayılmayan yüzeysel bir infeksiyondur. Abseleşme görülmez. Etkeni çoğunlukla streptokoklardır. Lokal ısı artışı, ağrı, kızarıklık vardır. İnfekte alan ile normal doku arasında sınır genellikle net değildir, Oysa, Streptococcus pyogenes’in neden olduğu erizipel’de demarkasyon hattı dikkat çeker. Bölgesel lenf bezleri süratle tutulur. Erizipel alanı ile bu bezler arasındaki lenf yollarının hiperemik, sert ve ağrılı olmasına lenfanjit denir.

Panaris, felon veya dolama, el parmaklarının distal falankslarının cerahatli bir infeksiyonudur. Etken stafilokoklardır.Tırnak dibine cerahat birikmesi sonucu şişlik ve ağrı gelişir. Ağrı zonklayıcı tarzdadır. Füronkül, folikülit ise ter bezi ve kıl dibi foliküllerinin stafilokoklarla infekte olmasıdır. Oluşan eritemli alanın ortasında sarı-beyaz renkte birkaç mm’lik bir abse gelişir. Özellikle ergenlik çağında yüzde tekrarlayan ve çok sayıdaki folikülitin bir arada bulunduğu tabloya füronküloz adı verilir. Yüzdekileri sıkmak, oluşturduğu septik flebit yoluyla kavernöz sinüs trombozuna yol açabileceği için sakıncalıdır. Karbonkül ise birkaç iltihaplanmış folikülün bir arada, birbirine yakın bulunmasıdır.

Ensede sık görülür. Sert, koyu hiperemik bir alanın ortasında abseleşme söz konusudur. Sistemik belirtiler ön plana çıkabilir.

Tedavi edilmezse sepsisle sonlanabilir. Hidradenit ise koltukaltı ve kasık bölgesinin ter bezlerinin infeksiyonudur. Etken genellikle stafilokoklardır. Sık tekrarlayan olgularda, zamanla koltukaltı ve kasık derisinin kahverengi, mor bir görünüm aldığı, sarktığı ve kötü kokulu olduğu gözlenir. Tüm bölge derisinin eksize edilmesi ve serbest deri grefi ile kapatılması gerekebilir.

Abse, canlılığını yitirmiş dokuların yerinde oluşan boşlukta cerahat toplanmasıdır. Cerahat etken olan bakteri veya bakterilere göre kahverengi, sarı veya yeşil-sarı renkte olabilir. Stafilokokların neden olduğu abseler kokusuz iken, enterekok ve anaerobların yaptığı abselerde pis kokulu bir cerahat söz konusudur. Genel olarak iltihabın ana belirtileri;

flüktuasyon veren şişlik, üzerini örten ciltte hiperemi ve ısı artışı ile birlikte zonklayıcı ağrı absenin tanınmasını kolaylaştırır. Sistemik belirtiler olarak, terleme, titreme, iştahsızlık gelişebilir.

Nekrozla seyreden yumuşak doku infeksiyonları

Bu başlık altında basit bir piyodermadan, gazlı gangrene kadar yaşamı tehlikeye sokan ağır infeksiyon tabloları toplanır.

Fournier’in perineyi tutan gangreni, Meleney’in akut streptokoksik gangreni, fasya nekrozunun hakim olduğu nekrotizan fasiit, klostridiyal selülit ve miyozit başlıca klinik formlardır. Bu hastaların çoğunda diyabet, periferik damar yetersizliği, parenteral ilaç uygulaması, alkolizm, besleme bozukluğu, AİDS, bağışıklık sisteminin baskılanmış olması, kronik obstrüktif akciğer hastalığı, transplant alıcılığı gibi

ANKEM Derg 2004; 18 (Ek 2):233-235.

(2)

233 234

kolaylaştırıcı ve hazırlayıcı faktörler saptanır. Travmatik yaralanmalar ve cerrahi girişimlerden sonra da gelişebilir.

Nekrotizan yumuşak doku infeksiyonları başlangıçta kendini lokal ağrı ile gösterir. İnfeksiyon, fasyal planlar boyunca ilerledikçe ciltte siyanoz, bronzlaşma ve sertleşme ortaya çıkar. Gaz yapıcı mikroorganizmalar söz konusu olduğunda krepitasyon alınır. İltihabi olayın cildin perforan venlerini tromboze etmesi ile ciltte büller ve lokal gangren gelişir. Uygulanan tedaviye rağmen infeksiyonun gerilememesi nekrotizan yumuşak doku infeksiyonlarını akla getirmelidir.

Şüphelenilen olgularda cerrahi eksplorasyon ile fasya ve kas dokusunun gözle görülmesi erken tanıda en geçerli yöntemdir.

İntraabdominal infeksiyonlar

İntraabdominal sepsis, intraabdominal infeksiyon ve peritonit terimleri çoğunlukla klinikte aynı anlamda kullanılmaktadır. Peritonit peritonun tamamının veya bir kısmının enflamasyonudur. Klinik olarak peritonun bakteriyel enflamasyonu ile nonbakteriyel enflamasyonunu (safra, kan, pankreatik enzimler, mide asidi vb ile oluşan) birbirinden ayırmak oldukça güçtür. Zira peritonun her iki iritasyona da verdiği cevap başlangıçta aynıdır. Bu nedenle bu dönemde peritonit terimi tercih edilmelidir. Eğer iritasyona yol açan mikroorganizmalar inflamatuar cevabı değiştirebiliyor ve buna bağlı olarak infeksiyon bulguları hastanın kliniğine yansıyor ise o zaman intraabdominal infeksiyondan söz edilmelidir.

Avrupa Cerrahi İnfeksiyon Derneği perfore olmayan apandisiti, akut kolesistiti, barsak iskemisini, 12 saati geçmeyen ülser perforasyonu ve 24 saati geçmeyen travmatik gastrointestinal sistem perforasyonlarını intraabdominal infeksiyon olarak kabul etmeme kararı almıştır.

Bazen lokal bir sorun bazen de tüm sistemleri etkileyen morbidite ve mortalitesi yüksek ciddi bir patoloji olarak karşımıza çıkabilen intraabdominal infeksiyonları daha kolay anlayabilmek için bir çok sınıflandırma yapılmıştır. Henüz herkes tarafından kabul gören iyi bir sınıflandırma yoktur.

İntraabdominal infeksiyonları dört ana gruba ayrılır (Tablo).

Tablo: İntraabdominal infeksiyonların sınıflandırılması.

Nozokomiyal infeksiyonlar

Bu başlık altında kişinin hastaneye yatış nedeni dışında, hastanede yapılan konservatif ve/veya cerrahi bir girişim ile doğrudan ilgili olarak gelişen infeksiyonlar toplanır. Tedavi giderini artıran. hastanede kalış süresinin uzamasına ve iş gücü kaybına neden olan bu tür infeksiyonların başında üriner infeksiyonlar, pnömoni ve cerrahi alan infeksiyonları gelir.

Hastane infeksiyonları için kaynak ameliyathane, hastane personeli, hastane ortamı ve işlemler sırasında kullanılan araç ve gereçlerdir. Üriner sistem infeksiyonları nozokomiyal infeksiyonların yaklaşık % 40’ını oluşturur. En önemli neden üriner sonda tatbiki, sistoskopi, üretreskopi gibi işlemlerdir.

Diğer bir nozokomiyal infeksiyon türü ise alt solunum yolu infeksiyonlarıdır. Anestezi sırasında öksürme refleksinin kaybolması, trakea entübasyonu, yetersiz ventilasyon, ameliyat sonrası dönemde yara ağrısı nedeniyle karın ve toraks duvarı kaslarının yeterince solunuma katılmaması gibi etkenler hazırlayıcı sebeplerin başında gelir.

Damar içi kateter uygulamaları bir diğer nozokomiyal infeksiyon türüdür. Santral venöz kakaterlerin yoğun bakım ünitelerinde uzun süreli kullanımı infeksiyon riskini artırır.

İnfeksiyon kaynağı olarak kateterin cilde girdiği yerdeki flora kabul edilmektedir. S.aureus ve Staphylococcus epidermidis en sık etkendir. Kateter infeksiyonunu arttıran faktörler arasında kataterin takılma anında ve verilen beslenme solüsyonlarının hazırlanmasında özen gösterilmemesi, kateter ile yapılan işlem sayısının fazlalığı ve kateterizasyon süresi sayılır. İnfeksiyon tablosundan kateterin sorumlu olduğu düşünüldüğünde, kateter derhal çıkarılmalı ve ucu kültüre gönderilmelidir.

Cerrahi alan infeksiyonları

Ameliyat sonrasında cerrahi girişimin yapıldığı alanda gelişen infeksiyonlardır. Cerrahi alan infeksiyonları ikinci en sık görülen nozokomiyal infeksiyondur. İnfeksiyon nedeni,

% 65 hastanın kendi florası, % 31 ekibin mikrobiyal florası,

% 4 ise kullanılan aletlerdeki mikroorganizmalardır. Cerrahi alan infeksiyonu gelişme ihtimali yaranın özelliklerine göre de farklılıklar gösterir. Cerrahi yaralar başlıca 4 gruba ayrılır:

Temiz: Elektif şartlarda, akut inflamasyon bulgularına rastlamaksızın yapılan, bakteriyel flora ile (sindirim kanalı, üriner kanal gibi) kirli vücut bölgelerine girilmemiş ve steril cerrahi tekniğin tüm kuralları ile uygulanabildiği bir girişimden sonra primer kapatılmış yaralar. İnfeksiyon riski % 2’nin altındadır. Temiz-kontamine yaralar: Acil cerrahi girişimler söz konusudur. Fizyolojik bakteriyel florası olan vücut boşlukları açılmıştır. Kirlenme ve beraberinde steril cerrahi teknikten sapma vardır, ancak en alt düzeydedir. İnfeksiyon riski % 3-4 kadardır. Kontamine yaralar: Cerrahi girişim sırasında akut, cerahatli olmayan inflamasyon ile karşılaşılmıştır. Steril cerrahi teknikten majör sapma vardır veya ince barsak gibi içi boş bir organın açılması ile kirlenme olmuştur. İnfeksiyon gelişme ihtimali % 7-9 arasında değişir.

Kirli yaralar: Cerrahi girişim sırasında cerahatli bir sıvı veya abse ile karşılaşılmış ve drene edilmiştir. İnfeksiyon gelişme ihtimali en yüksek olan yara şeklidir (% 28-40).Yaraların bu şekilde sınıflandırılması antibiyotik profilaksisi için yol

235

göstericidir. İnfeksiyon riski % 3’ün

altında olan yaralarda profilaksiye gerek yoktur.

Cerrahi alan infeksiyonları, yüzeyel kesi infeksiyonları, derin kesi infeksiyonları ve organ/alan infeksiyonları olarak 3 grupta incelenirler:

Yüzeyel kesi infeksiyonları: Cerrahi girişimden sonra 30 gün içinde görülür. Sadece cilt ve cilt altı dokusunda oluşur. Kesi yerinden pürülan akıntı gelir. Alınan sıvı ve doku örneklerinde patojen mikroorganizmalar görülür. İnfeksiyonun ana belirtileri mevcut olduğundan tanı kolaydır.

Derin kesi infeksiyonları: Cerrahi girişim sonrası 30 gün ile bir yıl içinde ortaya çıkarlar. Genellikle pürülan akıntı mevcuttur. Tanı için fizik muayene yanında yardımcı tanı yöntemlerine de ihtiyaç duyulur. Kendiliğinden iyileşebileceği gibi cerrahi drenaj da gerekebilir. Evantrasyon, eviserasyon ya da insizyonel herni gelişmesine neden olabilirler.

Organ veya cerrahi girişim alanı infeksiyonu: Cerrahi girişim sonrası 30 gün ile bir yıl içinde ortaya çıkarlar. Pürülan materyal organ veya cerrahi işlemin yapıldığı alandan gelir.

Doku ve sıvı örneklerinde patojen bakteri saptanabilir.

KAYNAKLAR

1. Bisno AL, Stevens DL: Streptococcal infections of skin and soft tissue, N Engl J Med 1996;334:240.

2. Bozfakıoğlu Y: Cerrahi infeksiyonlar, “Kalaycı G (ed): Genel Cerrahi, Cilt 1” kitabında s. 61-8, Nobel Tıp Kitabevi, İstanbul (2002). 3. Çakmakçı M: Ameliyathane ve cerrahi infeksiyonlar, Hastane İnfeksiyonları

Derg 1999; 3:140.

4. Çoker A: Hastane infeksiyonları, “Sayek İ, Çoker A, Sökmen (eds): Cerrahi İnfeksiyon” kitabında s.243-58, Güneş Kitabevi, Ankara (2001).

5. Ertekin C: Karın içi infeksiyonlar, “Kalaycı G (ed): Genel Cerrahi, Cilt 1” kitabında s. 217-21, Nobel Tıp Kitabevi, İstanbul (2002). 6. Howard RJ: Surgical infections, “Schwartz (ed): Principles of Surgery”

kitabında, Mc Graw – Hill, New York (1999).

7. Nichols RL: Surgical antibiotic prophylaxis, Med Clin N Am 1995; 79 (3):509.

8. Sawyer RG, Pruett TL: Wound infections, Surg Clin N Am 1994;74 (3):519.

9. Sutherland ME, Meyer AA: Necrotizing soft-tissue infections, Surg Clin N Am 1994;74(3):591.

ACİL SERVİSTE SIK KARŞILAŞILAN CERRAHİ İNFEKSİYONLAR

Cemalettin ERTEKİN

İstanbul Tıp Fakültesi, Acil Cerrahi Anabilim Dalı, Çapa, İSTANBUL

ÖZET

Nozokomiyal, intraabdominal, nekrozitan infeksiyonlar ve flegmon, selülit gibi bazı özel klinik tablolar acil serviste sık rastlanılan cerrahi infeksiyonlardır. Bu infeksiyonların aktüel tanı ve tedavi yöntemleri irdelenmiştir.

Anahtar sözcükler: acil servis, cerrahi infeksiyonlar

SUMMARY

Common Surgical Infections Encountered in The Emergency Services

Common causes of surgical infections include necrotizing fasciitis, intraabominal infections nosocomial infections, some special clinical conditions like as flegmon and cellulites, encountered in the emergency services. Actual diagnosis and treatment of these infections have been reviewed.

Key words: emergency service, surgical infections

Sık karşılaşılan cerrahi infeksiyonlar başlıca 4 başlık altında ele alınabilir:

• Özel klinik tablolar

• Nekrotizan infeksiyonlar

• İntraabdominal infeksiyonlar

• Nozokomiyal infeksiyonlar

Cerrahi infeksiyonların özel klinik tabloları

Flegmon veya selülit, genellikle ekstremitelerde deri, derialtı dokuyu tutan ve daha derin dokulara yayılmayan yüzeysel bir infeksiy ondur. Abseleşme görülmez . Etkeni çoğunlukla streptokoklardır. Lokal ısı artışı, ağrı, kızarıklık vardır. İnfekte alan ile normal doku arasında sınır genellikle net değildir, Oysa, Streptococcus pyogenes’in neden olduğu erizipel’de demarkasyon hattı dikkat çeker. Bölgesel lenf bezleri süratle tutulur. Erizipel alanı ile bu bezler arasındaki lenf yollarının hiperemik, sert ve ağrılı olmasına lenfanjit denir.

Panaris, felon veya dolama, el parmakl arının distal falankslarının cerahatli bir infeksiyonudur. Etken stafilokoklardır.Tırnak dibine cerahat birikmesi sonucu şişlik ve ağrı gelişir. Ağrı zonklayıcı tarzdadır. Füronkül, folikülit ise ter bezi ve kıl dibi foliküllerinin stafilokoklarla infekte olmasıdır. Oluşan eritemli alanın ortasında sarı-beyaz renkte birkaç mm’lik bir abse gelişir. Özellikle ergenlik çağında yüzde tekrarlayan ve çok sayıdaki folikülit in bir arada bulunduğu tabloya füronküloz adı verilir. Yüzdekileri sıkmak, oluşturduğu septik flebit yoluyla kavernöz sinüs trombozuna yol açabile ceği için sakınc alıdır. Kar bonkü l ise birka ç iltihaplanmış folikülün bir arada, birbirine yakın bulunmasıdır.

Ensede sık görülür. Sert, koyu hiperemik bir alanın ortasında abseleşme söz konusudur. Sistemik belirtiler ön plana çıkabilir.

Tedavi edilmezse sepsisle sonlanabilir. Hidradenit ise koltukaltı ve kasık bölgesinin ter bezlerinin infeksiy onudur. Etken genellikle stafilokoklardır. Sık tekrarlayan olgularda, zamanla koltukaltı ve kasık derisinin kahverengi, mor bir görünüm aldığı, sarktığı ve kötü kokulu olduğu gözlenir. Tüm bölge derisinin eksize edilmesi ve serbest deri grefi ile kapatılması gerekebilir.

Abse , canlılığını yitirmiş dokula rın yerinde oluşa n boşlukta cerahat toplanmasıdır. Cerahat etken olan bakteri veya bakterilere göre kahverengi, sarı veya yeşil-sarı renkte olabilir. Stafilokokların neden olduğu abseler kokusuz iken, enterekok ve anaerobların yaptığı abselerde pis kokulu bir cerahat söz konusudur. Genel olarak iltihabın ana belirtileri;

flüktuasyon veren şişlik, üzerini örten ciltte hiperemi ve ısı artış ı ile birl ikte zonklayıcı ağrı absenin tanın masını kolaylaştı rır. Sistem ik belirtiler olarak, terlem e, titreme, iştahsızlık gelişebilir.

Nekrozla seyreden yumuşak doku infeksiyonları

Bu başlık altında basit bir piyodermadan, gazlı gangrene kadar yaşamı tehlikeye sokan ağır infeksiyon tabloları toplanır.

Fournier’in perineyi tutan gangreni, Meleney’in akut streptokoksik gangreni, fasya nekrozunun hakim olduğu nekrotizan fasiit, klostridiyal selülit ve miyozit başlıca klinik formlardır. Bu hastaların çoğunda diyabet, periferik damar yetersizliği, parenteral ilaç uygulaması, alkolizm, besleme bozukluğu, AİDS, bağışıklık sisteminin baskılanmış olması, kronik obstrüktif akciğer hastalığı, transplant alıcılığı gibi

ANKEM Derg 2004; 18 (Ek 2):233-235.

1- Primer peritonitler 3- Tersiyer peritonitler

• Spontan peritonitler • Patojen mikroorganizma

• İntraperitoneal protezlere olmaksızın gelişen tersiyer bağlı peritonitler peritonitler

• Granülomatöz peritonitler • Mantarların neden olduğu tersiyer peritonitler

• Düşük virülanslı patojenlerle gelişen tersiyer peritonitler

2- Sekonder peritonitler 4- İntraabdominal abseler

• Perforasyonlara bağlı peritonit • Primer peritonit sonrası

• Postoperatif peritonitler gelişenler

• Posttravmatik peritonitler • Sekonder peritonit sonrası gelişenler

• Tersiyer peritonit sonrası gelişenler

(3)

233 234

kolaylaştırıcı ve hazırl ayıcı faktörler saptanır. Travmati k yaralanmalar ve cerrahi girişimlerden sonra da gelişebilir.

Nekrotizan yumuşak doku infeksiyonları başlangıçta kendi ni lokal ağrı ile gösterir. İnfeksiyon, fasyal planl ar boyunca ilerledikçe ciltte siyanoz, bronzlaşma ve sertleşme ortaya çıkar. Gaz yapıcı mikroor ganiz malar söz konusu olduğunda krepitasyon alınır. İltihabi olayın cildin perforan venlerini tromboze etmesi ile ciltte büller ve lokal gangren gelişir. Uygulanan tedaviye rağmen infeksiyonun gerilememesi nekrotizan yumuşak doku infeksiyonlarını akla getirmelidir.

Şüphelenilen olgularda cerrahi eksplorasyon ile fasya ve kas dokusunun gözle görülmesi erken tanıda en geçerli yöntemdir.

İntraabdominal infeksiyonlar

İntraabdo minal sepsis, intraabdominal infeksiyon ve peritonit terimleri çoğunlukla klinikte aynı anlamda kullanılmaktad ır. Peritonit peritonun tamamını n veya bir kısmının enflamasyonudur. Klinik olarak peritonun bakteriyel enflamasyonu ile nonbakteriyel enflamasyonunu (safra, kan, pankreatik enzimler, mide asidi vb ile oluşan) birbirinden ayırmak oldukça güçtür. Zira peritonun her iki iritasyona da verdiği cevap başlangıçta aynıdır. Bu nedenle bu dönemde peritonit terimi tercih edilmelidir. Eğer iritasyona yol açan mikroorganizmalar inflamatuar cevabı değiştirebiliyor ve buna bağlı olarak infeksiyon bulguları hastanın kliniğine yansıyor ise o zaman intraabdominal infeksiyondan söz edilmelidir.

Avrupa Cerrahi İnfeksiyon Derneği perfore olmayan apandisiti, akut kolesistiti, barsak iskemisini, 12 saati geçmeyen ülser perforasyonu ve 24 saati geçmeyen travmatik gastrointestinal sistem perforasyonlarını intraabdominal infeksiyon olarak kabul etmeme kararı almıştır.

Bazen lokal bir sorun bazen de tüm sistemleri etkileyen morbidite ve mortalitesi yüksek ciddi bir patoloji olarak karşımıza çıkabilen intraabdominal infeksiyonları daha kolay anlayabilmek için bir çok sınıflandırma yapılmıştır. Henüz herkes tarafından kabul gören iyi bir sınıflandırma yoktur.

İntraabdominal infeksiyonları dört ana gruba ayrılır (Tablo).

Tablo: İntraabdominal infeksiyonların sınıflandırılması.

Nozokomiyal infeksiyonlar

Bu başlık altında kişinin hastaneye yatış nedeni dışında, hastanede yapılan konservatif ve/veya cerrahi bir girişim ile doğrudan ilgili olarak gelişen infeksiyonlar toplanır. Tedavi giderini artıran. hastanede kalış süresinin uzamasına ve iş gücü kaybına neden olan bu tür infeksiyonların başında üriner infeksiyonlar, pnömoni ve cerrahi alan infeksiyonları gelir.

Hastane infeksiyonları için kaynak ameliyathane, hastane personeli, hastane ortamı ve işlemler sırasında kullanılan araç ve gereçlerd ir. Üriner sistem infeksiyonları nozokomiyal infeksiyonların yaklaşık % 40’ını oluşturur. En önemli neden üriner sonda tatbiki, sistoskopi, üretreskopi gibi işlemlerdir.

Diğer bir nozokomiyal infeksiyon türü ise alt solunum yolu infeksiy onlarıdır. Anestezi sırasınd a öksür me refleksinin kaybolması, trakea entübasyonu, yetersiz ventilasyon, ameliyat sonrası dönemde yara ağrısı nedeniyle karın ve toraks duvarı kasların ın yeteri nce solun uma katılmaması gibi etkenler hazırlayıcı sebeplerin başında gelir.

Damar içi kateter uygulamaları bir diğer nozokomiyal infeksiyon türüdür. Santral venöz kakaterlerin yoğun bakım ünitelerinde uzun süreli kullanımı infeksiyon riskini artırır.

İnfeksiyon kaynağı olarak kateterin cilde girdiği yerdeki flora kabul edilmektedir. S.aureus ve Staphylococcus epidermidis en sık etkendir. Kateter infeksiyonunu arttıran faktörler arasında kataterin takılma anında ve verilen beslenme solüsyonlarının hazırlanmasında özen gösterilmemesi, kateter ile yapılan işlem sayısının fazlalığı ve kateterizasyon süresi sayılır. İnfeksiyon tablosundan kateterin sorumlu olduğu düşünüldüğünde, kateter derhal çıkarılmalı ve ucu kültüre gönderilmelidir.

Cerrahi alan infeksiyonları

Ameliyat sonrasında cerrahi girişimin yapıldığı alanda gelişen infeksiyonlardır. Cerrahi alan infeksiyonları ikinci en sık görülen nozokomiyal infeksiyondur. İnfeksiyon nedeni,

% 65 hastanın kendi florası, % 31 ekibin mikrobiyal florası,

% 4 ise kullanılan aletlerdeki mikroorganizmalardır. Cerrahi alan infeksiyonu gelişme ihtimali yaranın özelliklerine göre de farklılıklar gösterir. Cerrahi yaralar başlıca 4 gruba ayrılır:

Temiz: Elektif şartla rda, akut inflamasyon bulgula rına rastlamaksızın yapılan, bakteriyel flora ile (sindirim kanalı, üriner kanal gibi) kirli vücut bölgelerine girilmemiş ve steril cerrahi tekniğin tüm kuralları ile uygulanabildiği bir girişimden sonra primer kapatılmış yaralar. İnfeksiyon riski % 2’nin altındadır. Temiz-kontamine yaralar: Acil cerrahi girişimler söz konusudur . Fizyoloj ik bakte riyel florası olan vücut boşlukları açılmıştır. Kirlenme ve beraberinde steril cerrahi teknikten sapma vardır, ancak en alt düzeydedir. İnfeksiyon riski % 3-4 kadardır. Kontamine yaralar: Cerrahi girişim sırasında akut, cerahatli olmayan inflamasyon ile karşılaşılmıştır. Steril cerrahi teknikten majör sapma vardır veya ince barsak gibi içi boş bir organın açılması ile kirlenme olmuştur. İnfeksiyon gelişme ihtimali % 7-9 arasında değişir.

Kirli yaralar: Cerrahi girişim sırasında cerahatli bir sıvı veya abse ile karşılaşılmış ve drene edilmiştir. İnfeksiyon gelişme ihtimali en yüksek olan yara şeklidir (% 28-40).Yaraların bu şekilde sınıflandırılması antibiyotik profilaksisi için yol

235

göstericidir. İnfeksiyon riski % 3’ün

altında olan yaralarda profilaksiye gerek yoktur.

Cerrahi alan infeksiyonları, yüzeyel kesi infeksiyonları, derin kesi infeksiyonları ve organ/alan infeksiyonları olarak 3 grupta incelenirler:

Yüzeyel kesi infeksiyonları: Cerrahi girişimden sonra 30 gün içinde görülür. Sadece cilt ve cilt altı dokusunda oluşur. Kesi yerinden pürülan akıntı gelir. Alınan sıvı ve doku örneklerinde patojen mikroorganizmalar görülür. İnfeksiyonun ana belirtileri mevcut olduğundan tanı kolaydır.

Derin kesi infeksiyonları: Cerrahi girişim sonrası 30 gün ile bir yıl içinde ortaya çıkarlar. Genellikle pürülan akıntı mevcuttur. Tanı için fizik muayene yanında yardımcı tanı yöntemlerine de ihtiyaç duyulur. Kendiliğinden iyileşebileceği gibi cerrahi drenaj da gerekebilir. Evantrasyon, eviserasyon ya da insizyonel herni gelişmesine neden olabilirler.

Organ veya cerrahi girişim alanı infeksiyonu: Cerrahi girişim sonrası 30 gün ile bir yıl içinde ortaya çıkarlar. Pürülan materyal organ veya cerrahi işlemin yapıldığı alandan gelir.

Doku ve sıvı örneklerinde patojen bakteri saptanabilir.

KAYNAKLAR

1. Bisno AL, Stevens DL: Streptococcal infections of skin and soft tissue, N Engl J Med 1996;334:240.

2. Bozfakıoğlu Y: Cerrahi infeksiyonlar, “Kalaycı G (ed): Genel Cerrahi, Cilt 1” kitabında s. 61-8, Nobel Tıp Kitabevi, İstanbul (2002).

3. Çakmakçı M: Ameliyathane ve cerrahi infeksiyonlar, Hastane İnfeksiyonları Derg 1999; 3:140.

4. Çoker A: Hastane infeksiyonları, “Sayek İ, Çoker A, Sökmen (eds):

Cerrahi İnfeksiyon” kitabında s.243-58, Güneş Kitabevi, Ankara (2001).

5. Ertekin C: Karın içi infeksiyonlar, “Kalaycı G (ed): Genel Cerrahi, Cilt 1” kitabında s. 217-21, Nobel Tıp Kitabevi, İstanbul (2002).

6. Howard RJ: Surgical infections, “Schwartz (ed): Principles of Surgery”

kitabında, Mc Graw – Hill, New York (1999).

7. Nichols RL: Surgical antibiotic prophylaxis, Med Clin N Am 1995;

79 (3):509.

8. Sawyer RG, Pruett TL: Wound infections, Surg Clin N Am 1994;74 (3):519.

9. Sutherland ME, Meyer AA: Necrotizing soft-tissue infections, Surg Clin N Am 1994;74(3):591.

ACİL SERVİSTE SIK KARŞILAŞILAN CERRAHİ İNFEKSİYONLAR

Cemalettin ERTEKİN

İstanbul Tıp Fakültesi, Acil Cerrahi Anabilim Dalı, Çapa, İSTANBUL

ÖZET

Nozokomiyal, intraabdominal, nekrozitan infeksiyonlar ve flegmon, selülit gibi bazı özel klinik tablolar acil serviste sık rastlanılan cerrahi infeksiyonlardır. Bu infeksiyonların aktüel tanı ve tedavi yöntemleri irdelenmiştir.

Anahtar sözcükler: acil servis, cerrahi infeksiyonlar

SUMMARY

Common Surgical Infections Encountered in The Emergency Services

Common causes of surgical infections include necrotizing fasciitis, intraabominal infections nosocomial infections, some special clinical conditions like as flegmon and cellulites, encountered in the emergency services. Actual diagnosis and treatment of these infections have been reviewed.

Key words: emergency service, surgical infections

Sık karşılaşılan cerrahi infeksiyonlar başlıca 4 başlık altında ele alınabilir:

• Özel klinik tablolar

• Nekrotizan infeksiyonlar

• İntraabdominal infeksiyonlar

• Nozokomiyal infeksiyonlar

Cerrahi infeksiyonların özel klinik tabloları

Flegmon veya selülit, genellikle ekstremitelerde deri, derialtı dokuyu tutan ve daha derin dokulara yayılmayan yüzeysel bir infeksiy ondur. Abseleşme görülmez . Etkeni çoğunlukla streptokoklardır. Lokal ısı artışı, ağrı, kızarıklık vardır. İnfekte alan ile normal doku arasında sınır genellikle net değildir, Oysa, Streptococcus pyogenes’in neden olduğu erizipel’d e demarkasyon hattı dikkat çeker. Bölgesel lenf bezleri süratle tutulur. Erizipel alanı ile bu bezler arasındaki lenf yollarının hiperemik, sert ve ağrılı olmasına lenfanjit denir.

Panaris, felon veya dolama, el parmakl arının distal falankslarının cerahatli bir infeksiyonudur. Etken stafilokoklardır.Tırnak dibine cerahat birikmesi sonucu şişlik ve ağrı gelişir. Ağrı zonklayıcı tarzdadır. Füronkül, folikülit ise ter bezi ve kıl dibi foliküllerinin stafilokoklarla infekte olmasıdır. Oluşan eritemli alanın ortasında sarı-beyaz renkte birkaç mm’lik bir abse gelişir. Özellikle ergenlik çağında yüzde tekrarlayan ve çok sayıdaki folikülit in bir arada bulunduğu tabloya füronküloz adı verilir. Yüzdekileri sıkmak, oluşturduğu septik flebit yoluyla kavernöz sinüs trombozuna yol açabile ceği için sakınc alıdır. Kar bonkü l ise birka ç iltihaplanmış folikülün bir arada, birbirine yakın bulunmasıdır.

Ensede sık görülür. Sert, koyu hiperemik bir alanın ortasında abseleşme söz konusudur. Sistemik belirtiler ön plana çıkabilir.

Tedavi edilmezse sepsisle sonlanabilir. Hidradenit ise koltukaltı ve kasık bölgesinin ter bezlerinin infeksiy onudur. Etken genellikle stafilokoklardır. Sık tekrarlayan olgularda, zamanla koltukaltı ve kasık derisinin kahverengi, mor bir görünüm aldığı, sarktığı ve kötü kokulu olduğu gözlenir. Tüm bölge derisinin eksize edilmesi ve serbest deri grefi ile kapatılması gerekebilir.

Abse , canlılığını yitirmiş dokula rın yerinde oluşa n boşlukta cerahat toplanmasıdır. Cerahat etken olan bakteri veya bakterilere göre kahverengi, sarı veya yeşil-sarı renkte olabilir. Stafilokokların neden olduğu abseler kokusuz iken, enterekok ve anaerobların yaptığı abselerde pis kokulu bir cerahat söz konusudur. Genel olarak iltihabın ana belirtileri;

flüktuasyon veren şişlik, üzerini örten ciltte hiperemi ve ısı artış ı ile birl ikte zonklayıcı ağrı absenin tanın masını kolaylaştı rır. Sistem ik belirtiler olarak, terlem e, titreme, iştahsızlık gelişebilir.

Nekrozla seyreden yumuşak doku infeksiyonları

Bu başlık altında basit bir piyodermadan, gazlı gangrene kadar yaşamı tehlikeye sokan ağır infeksiyon tabloları toplanır.

Fournier’in perineyi tutan gangreni, Meleney’in akut streptokoksik gangreni, fasya nekrozunun hakim olduğu nekrotizan fasiit, klostridiyal selülit ve miyozit başlıca klinik formlardır. Bu hastaların çoğunda diyabet, periferik damar yetersizliği, parenteral ilaç uygulaması, alkolizm, besleme bozukluğu, AİDS, bağışıklık sisteminin baskılanmış olması, kronik obstrüktif akciğer hastalığı, transplant alıcılığı gibi

ANKEM Derg 2004; 18 (Ek 2):233-235.

Referanslar

Benzer Belgeler

Aynur Ecevit Kaya Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Bursa Tıp Fakültesi, Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Acil Tıp Kliniği, Bursa Uzm.. Can

Apandisit gibi mikroorganizmaların bilindiği İAİ durum- larında bazı cerrahlar kültür için numune alma- yı göz ardı etseler de (5) , hastalığın ilerleyen saf-

Tedavi başarısızlığı için hafif-orta düzeyli risk taşıyan İAİ’si olan ve toplum köken- li infeksiyonu olan hastalarda klavuzlarda ilk basamak tedavisi olarak

Çocuk acil serviste transaminaz yüksekliği olan hastaların klinik ve laboratuvar özelliklerini değerlendiren literatürdeki az sayıda çalışmadan biri olan bu

Bu çal›flmada, hastanemiz acil servisine baflvuran ve nöroloji konsültasyonu istenen hastalar›n demografik özellikleri, acil baflvuru nedenleri ve nörolojik de¤erlendir-

İstenilen görüntüleme yön- temleri gruplar arasında karşılaştırıldığında CNOKA grupta sadece DG, CNKA alan grupta ise DG-USG birlikte isteminin en sık olduğu ve

Bu şekilde sınıflandı- rıldığında, toplum kökenli olarak gelişen İAİ için- de primer ve sekonder peritonitler yer almakta, se- konder peritonitler, tersiyer peritonitler

Çocuklarda en sık görülen kronik akciğer hastalığı olan astım genel olarak %1-2 oranında görülmektedir.. Astım küçük çocuklarda daha şiddetli seyreder ve 15-20