• Sonuç bulunamadı

Acil Serviste Akut

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Acil Serviste Akut"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Amaç: Çalışmamızda, acil serviste akut inme tanısı alan hastaların etiyolojik, demografik ve klinik özelliklerini araştırmayı ve bu sayede öncelikle bölgemiz verileri olmak üzere ülkemizin inme verilerine katkıda bulunmayı amaçladık.

Gereç ve Yöntem: Çalışma, 01.01.2017-31.12.2018 tarihleri arasında acil servise başvuran ve inme tanısı alan toplam 236 hastanın verileri üzerinden retrospektif olarak yapıldı.

Bulgular: Hastaların 210’u (%88,9) iskemik inme ve 26’sı hemorajik inme (%11,1) tanısı aldı. Yüz altı (%44,9) hasta ilk 4,5 saat içerisinde başvururken, 130 (%55,1) hasta 4,5 saatin üzerindeki bir süre de başvurdu. İki yüz beş (%86,9) hasta hastaneden taburcu edilirken, 31 (%13,1) hasta öldü. Hastalarda hipertansiyon en sık tespit edilen risk faktörü iken, ikinci sıklıkta sigara kullanımının olduğu görüldü. En sık hasta başvurusunun %29,7 oranıyla yaz aylarında olduğu görüldü.

Atriyal fibrilasyon akut inmeli hastalarda mortalite için bağımsız bir risk faktörü olarak belirlendi ve atriyal fibrilasyonun mortalite riskini 3,18 kat artırdığı görüldü (p=0,008).

Sonuç: Çalışmamız Bolu ilinin inme verilerinin büyük bir kısmını yansıtmakla beraber, Batı Karadeniz Bölgesi açısından kıymetli sonuçlar vermiştir.

Anahtar Kelimeler: Bolu, inme, acil servis

Objective: To investigate the etiologic, demographic, and clinical features of patients who were diagnosed as having acute stroke in the emergency department and thus, we aimed to contribute to the stroke data of our country, primarily to the data of our region.

Materials and Methods: This study was retrospectively conducted on the data of 236 patients who were diagnosed as having acute stroke and admitted to the emergency department between January 1st, 2017, and December 31st, 2018.

Results: Of the patients, 210 (88.9%) were diagnosed as having ischemic stroke and 26 were diagnosed as having hemorrhagic stroke (11.1%). One hundred six (44.9%) of the patients were admitted to the hospital within the first 4.5 hours, 130 (55.1%) - arrived to the hospital after 4.5 hours. Two hundred five (86.9%) patients were discharged from the hospital, and 31 (13.1%) patients died. Hypertension was found to be the most common risk factor among patients, followed by smoking. The highest number of patients was admitted during summer with a rate of 29.7%. Atrial fibrillation was found to be an independent risk factor of mortality in patients with acute stroke and increased the odds of mortality by 3.18 (p=0.008).

Conclusion: Although our study reflects a large part of the stroke data of the Bolu province, it gives valuable results for the Western Black Sea region.

Keywords: Bolu, stroke, emergency department

Acil Serviste Akut İnme Tanısı Alan Hastaların Değerlendirilmesi:

İki Yıllık Analiz

Evaluation of Patients Diagnosed as Having Acute Stroke in the Emergency Department:

Two-year Analysis

Tamer Çolak1, Halil İlker Yencilek1, Oya Kalaycıoğlu2, Kaan Çelik1, Beliz Öztok Tekten1

1Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Acil Tıp Kliniği, Bolu, Türkiye

2Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Ekonometri Bölümü, Bolu, Türkiye

Öz

Abstract

Ya z›fl ma Ad re si/Ad dress for Cor res pon den ce: Dr. Tamer Çolak, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Acil Tıp Kliniği, Bolu, Türkiye

Tel.: +90 507 500 90 92 E-posta: drtamercolak@gmail.com ORCID: orcid.org/0000-0003-3844-4785 Ge lifl Ta ri hi/Re cei ved: 26.06.2019 Ka bul Ta ri hi/Ac cep ted: 23.01.2020

©Telif Hakkı 2020 Türk Nöroloji Derneği

(2)

Giriş

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre inme; damarsal nedenler dışında herhangi bir neden olmaksızın, beyin fonksiyonlarının kaybına ait belirtilerin hızlı bir şekilde yerleşmesi ile karakterize bir klinik tablodur (1). Dünyada Amerika Birleşik Devletleri ve Batılı ülkeler başta olmak üzere, koroner arter hastalıkları ve kanserlerden sonra görülen üçüncü ölüm nedenidir. İnme sonrası sağ kalan hastaların büyük çoğunluğunun yaşamlarını idame ettirmek için bir başkasının yardımına ihtiyaç duyması nedeniyle de hem sosyal hem de ekonomik açıdan toplumsal bir sorun teşkil eder (2,3). İnme türlerine bakıldığı zaman American Stroke Association; hastaların

%87’sinde iskemik inme (İİ), %13’ünde ise hemorajik inme (Hİ) görüldüğünü belirtmektedir (4). Akut inme gelişimine katkıda bulunan risk faktörleri değiştirilebilir ve değiştirilemez faktörler olarak ikiye ayrılır. Hipertansiyon, hiperlipidemi, koroner arter hastalığı ve diabetes mellitus değiştirilebilir faktörler iken; yaş, cinsiyet ve ırk ise değiştirilemez risk faktörleridir (5). Literatürde mevsimsel değişikliklerin, inme insidansı ve mortalite-morbidite üzerinde etkilerinin olduğuna yönelik yapılmış olan birçok çalışma mevcuttur (6,7).

İİ hastalarda, serebral kan akımının bozulmasına ve bunun sonucunda etkilenen beyin bölgesinin fonksiyon kaybına bağlı olarak farklı nörolojik tablolar gelişebilir. Yatak başı yapılan ayrıntılı nörolojik muayenede bazı temel bulgular değerlendirilerek infarktın yeri, genişliği ve hasta prognozunun tahmin edilmesi mümkün olabilir. Oxfordshire Community Stroke Project çalışmasında kullanılan sınıflamada; anterior karotid arter beslenme alanına ait küçük ve büyük infarktlar, parsiyel anterior sirkülasyon infarktı, total anterior sirkülasyon infarktı (TACİ), posterior (vertebrobaziler) sirkülasyon infarktları (POCİ) ve laküner infarktlar (LACİ) yer almıştır (8).

Ülkemizde akut inme nedenli mortalite-morbidite oranları bu denli yüksek iken, inme hastalarıyla ilgili yeterli düzeyde yapılan çalışma sayısı sınırlıdır. Yapmış olduğumuz bu çalışmayla acil servisimize akut inme ile başvuran hastaların etiyolojik, demografik ve klinik özelliklerini araştırmayı, elde edilen verilerle de öncelikle bölgemiz ve ülkemiz inme verilerine katkıda bulunmayı amaçladık.

Gereç ve Yöntem

Çalışmamızda, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Etik Kurulu'ndan onay alındıktan sonra hastanemiz acil servisinde 01.01.2017-31.12.2018 tarihleri arasında akut inme tanısı alan 18 yaş ve üzeri yetişkin hasta grubu incelendi. Acil servise akut İİ ve Hİ nedeniyle başvuran hastaların verilerine ulaşabilmek amacıyla, hastane otomasyon sisteminden ICD-10 tanı kodlama sistemine göre İİ ve Hİ tanı kodlarını alan hastaların protokol numaraları alındı. Alınan protokol numaraları sayesinde hastanemiz arşivinden hastaların dosyalarına ulaşıldı. Görüntüleme sonrası İİ ve Hİ tanısı konulan hastalar çalışmaya dahil edildi. Subaraknoid kanama, epidural- subdural kanama ve geçici iskemik atak tanısı alan hastalar çalışma dışı bırakıldı. İİ tanısı alan hastalar klinik ve radyolojik özelliklerine göre, ACİ, POCİ ve LACİ olarak üç gruba ayrıldı.

Hİ tanısı alan hastalar ise görüntüleme sonrası kanamanın lokalizasyonuna göre bazal ganglion, lober, talamik, beyin sapı ve serebellar bölge kanamaları olarak gruplandırıldı. Hastaların

klinik ve demografik özellikleri hastanenin otomasyon sistemi üzerinden kayıt edildi.

Çalışmamızda standart veri toplama formu oluşturuldu. Hasta formuna hastaların yaşı, cinsiyeti, başvuru zamanı, şikayeti, eşlik eden risk faktörleri, görüntüleme yapılma süresi, yatış süreleri, başvuru anındaki kan basıncı (KB) değeri ve hastaların prognozu kayıt edildi. Elde edilen veriler analiz yapmak için gruplandırıldı.

Hastalar, başvuru saatine göre; 08:00-16:00, 16:00-24:00 ve 24:00- 08:00 olmak üzere üç gruba, başvuru mevsimine göre; ilkbahar, yaz, sonbahar ve kış olarak dört gruba, semptomların başlangıcından hastaneye ulaşım süresine göre; 4,5 saatten önce ve sonra ulaşanlar olarak iki gruba, başvuru anındaki KB değerine göre; hipotansif (sistolik <90 mmHg, diastolik <60 mmHg), normotansif (sistolik 90-140 mmHg, diastolik 60-90 mmHg) ve hipertansif (sistolik

>140 mmHg, diastolik >90 mmHg) olarak üç gruba ayrıldı.

İstatistiksel Analiz

Tanımlayıcı istatistikler için, sayısal değişkenler normal dağılıma uyum sağlamadığından medyan (minimum - maksimum) değerleri verildi. Kategorik değişkenler için ise sayı (n) ve % (yüzde) değerleri verildi. Hemorajik ve İİ grupları arasında etiyolojik, demografik ve klinik özellikler açısından farklar sayısal değişkenler için Mann-Whitney U testi ile karşılaştırıldı.

Kategorik değişkenlerin karşılaştırılmasında Pearson’ın ki-kare testi veya Fisher’ın kesin ki-kare testi kullanıldı. İnme sonrası mortalitenin bağımsız risk faktörlerini değerlendirmek için çoklu lojistik regresyon analizi yapıldı ve diğer değişkenlerin etkileri kontrol edildikten sonra her bir risk faktörü için odds oranları ve %95 güven aralıkları hesaplandı. Tüm testlerde istatistiksel anlamlılık düzeyi p<0,05 olarak kabul edildi. Verilerin istatistiksel analizinde “SPSS (Statistical Package for Social Sciences) for Windows 21.0” paket programı kullanıldı.

Bulgular

Çalışmamız, iki yıllık süre içerisinde acil servise başvuran ve verilerine ulaşılabilen 236 hasta ile tamamlandı. Hastaların 210’u (%88,9) İİ, 26’sı Hİ (%11,1) tanısı aldı. İİ tanılı hastaların yaş ortancası 73 (25-92) yıl iken, Hİ tanılı hastaların yaş ortancası 74,5 (34-90) yıl idi. Cinsiyete göre bakıldığında hastaların 129’u (%54,7) erkek, 107’si (%45,3) kadındı. İİ geçiren hastaların 117’si (%55,7) erkek iken, Hİ geçiren hastaların 14’ü (%53,8) kadındı.

Hastaların semptomlarının başlangıcından hastaneye başvuru sürelerine göre bakıldığında; 106 (%44,9) hasta ilk 4,5 saat içerisinde başvururken, 130 (%55,1) hasta 4,5 saatin üzerindeki bir sürede başvurdu. İlk 4,5 saat içerisinde hastanemiz acilinde İİ tanısı alan 90 (%42,9) hasta başvurusu oldu. Bu hastalardan trombolitik tedavi verilmesi uygun olan ve tedaviyi kabul eden 32 (%36) hastaya intravenöz trombolitik tedavi uygulandı.

Hastaların başvuru anındaki KB değerlerine göre; 130 (%55,1) hasta hipertansif iken, 8 (%3,4) hasta hipotansifti. İİ’li hastaların 109’u (%51,9) ve Hİ’li hastaların 21’i (%80,8) hipertansifti.

Hastaların 148’i (%62,7) servise yatarılırken, 88 (%37,3) hasta yoğun bakım ünitesine yatırıldı. İİ’li hastaların 68’i (%32,4) yoğun bakım ünitesine yatırılırken, Hİ’li 20 (%76,9) hasta yoğun bakım ünitesine yatırıldı. Hİ ve İİ grupları arasında KB değerleri (p=0,003) ve yatış servisleri (p<0,001) bakımından istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu. Yatış süresine göre bakıldığında; İİ’li hastaların yatış süresi ortancası 7 (1-240) gün iken, Hİ’li hastaların

(3)

10 (3-70) gündü (p=0,019). Hastaların prognozuna bakıldığında;

205 (%86,9) hasta hastaneden taburcu edilirken, 31 (%13,1) hasta öldü (p=0,002) (Tablo 1).

Hastaların başvuru şikayetlerine bakıldığında; 236 hastanın 150’sinde (%63,6) tek taraflı kas güçsüzlüğü mevcut olup en sık başvuru nedeniyken, konuşma bozukluğu ikinci sıklıkta görülmekteydi. İİ’li hastaların 140’ında (%66,7) tek taraflı kas güçsüzlüğü ve 110’unda (%47,6) konuşma bozukluğu varken, Hİ’li hastaların 10’unda (%38,5) tek taraflı kas güçsüzlüğü ve 17’sinde (%65,4) konuşma bozukluğu mevcuttu. İki grup arasında tek taraflı kas güçlüğü görülme sıklığı anlamlı şekilde farklı bulundu (p=0,005) (Tablo 2).

Çalışmamızda hastaların risk faktörlerine bakıldığı zaman;

163 (%69,1) hastada hipertansiyon, 99 (%41,9) hastada sigara kullanımı ve 74 (%31,4) hastada diyabet saptandı. İİ ve Hİ’li hastalarda hipertansiyon en sık tespit edilen risk faktörü iken, ikinci sıklıkta sigara kullanımının olduğu görüldü (Tablo 3).

İİ tanılı hastaların, manyetik rezonans difüzyon ağırlıklı görüntüleme sonrası 143’ü (%68) ACİ, 41’i (%19,5) POCİ ve 24’ü (%11) LACİ olarak değerlendirildi. Çalışmaya alınan 2 (%1) hastada ACİ + POCİ birlikteliği mevcuttu. Ölen hastaların

%65,3’ü ACİ grubundayken, %26,1’i POCİ grubundaydı. LACİ grubunda olan hastalardan 1’i (%4,3) yaşamını kaybederken, ACİ + POCİ birlikteliği bulunan 2 hastadan 1’i yaşamını kaybetti.

Tablo 1. Hastaların demografik ve klinik özellikleri ile inme grupları arasındaki ilişki Toplam

n (%) İskemik inme

n (%) Hemorajik inme

n (%) p

Yaş 73 (25-92) 73 (25-92) 74.5 (34-90) 0,379

Cinsiyet

Kadın 107 (45,3) 93 (44,3) 14 (53,8)

0,356

Erkek 129 (54,7) 117 (55,7) 12 (46,2)

Başvuru süresi

<4,5 saat 106 (44,9) 90 (42,9) 16 (61,5)

0,071

>4,5 saat 130 (55,1) 120 (57,1) 10 (38,5)

Kan basıncı

Hipertansif 130 (55.1) 109 (51,9) 21 (80,8)

0,003

Normotansif 98 (41.5) 95 (45,2) 3 (11,5)

Hipotansif 8 (3.4) 6 (2,9) 2 (7,7)

Yatış kliniği

Servis 148 (62,7) 142 (67,6) 6 (23,1)

<0,001

Yoğun bakım 88 (37,3) 68 (32,4) 20 (76,9)

Yatış süresi (gün) 7 (1-240) 7 (1-240) 10 (3-70) 0,019

Sonuç

Taburcu 205 (86,9) 188 (89,5) 17 (65,4)

0,002

Ölüm 31 (13,1) 22 (10,5) 9 (34,6)

n: Sayı

Tablo 2. Hastaların başvuru şikayetleri ile inme grupları arasındaki ilişki Toplam

n (%) İskemik inme

n (%) Hemorajik inme

n (%) p

Tek taraflı kas güçsüzlüğü 150 (63,6) 140 (66,7) 10 (38,5) 0,005

Konuşma bozukluğu 119 (50,4) 110 (47,6) 17 (65,4) 0,087

Bilinç kaybı 67 (28,4) 54 (25,7) 13 (50,0) 0,010

Epileptik nöbet 7 (3,0) 6 (2,9) 1 (3,8) 0,779

Baş dönmesi 26 (11,0) 24 (11,4) 2 (7,7) 0,566

Baş ağrısı 12 (5,1) 6 (2,9) 6 (23,1) <0,001

Görme bozukluğu 9 (3,8) 7 (3,3) 2 (7,7) 0,274

n: Sayı

(4)

Akut inme için değerlendirilen risk faktörlerinin, bu hastalarda ölüm riski ile ilişkisi çoklu lojistik regresyon analizi ile incelendi.

Diğer faktörler kontrol edildiğinde, atriyal fibrilasyonu olan hastalarda mortalite odds oranının 3,18 (%95 güven aralığı (GA):

1,349-7,498; p=0,008) kat daha fazla olduğu görüldü. Ayrıca Hİ tanısı alan hastaların, İİ tanısı alan hastalara göre mortalite odds oranının 4,29 (%95 GA: 1,579-11,647; p=0,004) kat daha fazla olduğu saptandı (Tablo 4).

Hastaların hastaneye başvuru saatlerine göre bakıldığında;

110 (%46,6) hasta 16:00-24:00 saatleri arasında başvururken, 28 (%11,9) hasta 24:00-08:00 saatleri arasında başvurdu. Hastaların başvuru saatlerine göre dağılımı grafikte sunuldu (Grafik 1).

Hastaların başvuru aylarına göre bakıldığında; İİ geçiren hastaların

%6,7’si Haziran, %10’u Temmuz ve %11,4’ü Ağustos ayında başvururken, Hİ geçiren hastaların %34,6’sı Haziran ayında başvurdu. Hastaların aylara göre dağılımı grafikte gösterilmiştir (Grafik 2). Hastaların başvuru mevsimine göre bakıldığında

ise en sık başvurusunun %29,7 oranıyla yaz aylarında olduğu görüldü. Özellikle Hİ geçiren 26 hastanın 11’i (%42,3) yaz aylarında başvurdu. Hastaların mevsimlere göre dağılımı grafikte gösterilmiştir (Grafik 3).

Tartışma

Ülkemizde ölüm nedenlerine bakıldığında, inme nedenli ölümler kardiyovasküler hastalıklara bağlı ölümlerden sonra ikinci sırada gelir. Sağ kalan hastalarda ortaya çıkan yatağa bağımlılık, özürlülük ve iş gücü kayıpları nedeniyle hem bireysel hem de toplumsal açıdan maddi-manevi sorunlar oluşmaktadır (9).

Hastalığın gelişmesinde etkili olan değiştirilemez risk faktörleri varsa da değiştirilebilir faktörlerin azaltılması ile hastalık gelişme oranları azaltılabilir. Dolayısıyla inme nedenli yapılan epidemiyolojik araştırmalarla toplumun sağlık politikasındaki önceliklerin ortaya çıkarılması sağlanacaktır.

Tablo 3. Risk faktörleri ile inme grupları arasındaki ilişki Toplam

n (%) İskemik inme

n (%) Hemorajik inme

n (%) p

Hipertansiyon 163 (69,1) 143 (68,1) 20 (76,9) 0,358

Diyabet 74 (31,4) 70 (33,3) 4 (15,4) 0,063

Hiperlipidemi 16 (6,8) 13 (6,2) 3 (11,5) 0,306

Sigara kullanımı 99 (41,9) 87 (41,4) 12 (46,2) 0,645

Koroner arter hastalığı 76 (32,2) 67 (31,9) 9 (34,6) 0,780

Geçirilmiş inme öyküsü 72 (30,5) 62 (29,5) 10 (38,5) 0,350

Atriyal fibrilasyon 50 (21,2) 42 (20,0) 8 (30,8) 0,205

n: Sayı

Tablo 4. İnme tanısıyla hastaneye başvuran hastalarda, inme sonrası mortalite risk faktörleri

Risk faktörleri Odds oranı (%95 GA) p

Yaş 1,013 (0,979-1,048) 0,462

Cinsiyet, erkek 1,324 (0,488-3,911) 0,612 Hipertansiyon 1,109 (0,414-2,972) 0,837

Diyabet 1,008 (0,391-2,599) 0,986

Sigara kullanımı 0,758 (0,240-2,389) 0,636 Koroner arter

hastalığı 0,440 (0,167-1,162) 0,098

Geçirilmiş inme

öyküsü 1,265 (0,532-3,007) 0,594

Atriyal fibrilasyon 3,181 (1,349-7,498) 0,008 Başvuru süresi, <4,5

saat 1,712 (0,730-4,016) 0,216

Tanı, hemorajik

inme 4,289 (1,579-11,647) 0,004

Çoklu lojistik regresyon modelinin uyum iyiliği Hosmer-Lemeshow testi ile doğrulanmıştır (p=0,399), GA: Güven aralığı

Önemli p değerleri kalın olarak gösterilmiştir. Grafik 1. İnme hastalarının başvuru saatine göre dağılımı

(5)

İnmenin en önemli risk faktörlerinden birisi yaştır. Yapılan çalışmalarda inme nedenli hastanede yatan olguların yaklaşık

%70’inin 65 yaş ve üzerinde olduğu tespit edilmiştir (7,10).

Çalışmamızdaki hastaların yaş ortalaması 73 yıl olup; İİ’lerde 73 yıl, Hİ’lerde 74,5 yıl olarak tespit edilmiştir. Bu değerler bize ileri yaşın inme hastalarında önemli bir risk faktörü olduğunu göstermektedir. Literatürde, artan yaşla birlikte inme sıklığının erkeklerde kadınlara oranla arttığı, erkeklerde 55-65 yaşları arasındaki inme insidansının kadınlara göre iki kat daha fazla olduğu bulunmuştur (3,11). Yapmış olduğumuz çalışmada literatüre benzer şekilde erkek cinsiyetteki inme insidansının kadınlara oranla daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.

İİ tanılı hastalarda intravenöz trombolitik tedavinin amacı, trombüsün eritilmesiyle birlikte beyin kan akımının sürekliliğinin sağlanmasıdır. Yapılan çalışmalarda ve yayımlanan kılavuzlarda ilk 4,5 saat içerisinde trombolitik tedavi verilebileceği; ancak hastaların %21-48’inin bu süreç içerisinde hastaneye başvurdukları belirtilmiş olup bu oranın yükseltilmesi gerektiği vurgulanmıştır (12,13). Akut inme tanılı hastaların acil servise başvurularındaki gecikme farklı aşamalarda gelişmekle birlikte, kaybedilen en büyük zaman dilimi hastane öncesinde olmaktadır (14). Kıyan ve ark. (3) yapmış oldukları çalışmada hastane öncesi dönemde gecikmeye neden olan en önemli etkenin, medikal yardım isteme süresindeki gecikme olduğunu bulmuşlardır. Mosley ve ark. (15) yapmış oldukları bir çalışmada, inme semptomlarının başlangıcından ambulans çağrılmasına kadar geçen sürenin, hastane öncesi gecikmenin en büyük kısmını oluşturduğunu tespit etmişlerdir. Hastaneye başvuru süresinin gecikmesindeki en önemli etkenler sırasıyla; inme semptomlarının bilinmemesi, hastalığın ciddiyetinin farkına varılmaması, hastalığın görmezden gelinmesi, yakınmaların gece saatlerinde başlaması ve kişinin şikayetlerinin kendiliğinden düzeleceği beklentisidir (16). Yapmış olduğumuz çalışmada İİ tanısı alan hastaların %42,9’unun ilk 4,5 saat içerisinde hastanemize başvurdukları tespit edilmiştir. Hastalarımızın çoğunun ileri bir yaşa sahip olması, komorbit hastalıklarının bulunması, hastaların birçoğunun ilimiz kırsal kesiminde yaşaması ve şikayetlerinin kendiliğinden geçeceği düşüncesi sahip olmaları acil başvuru süreleri geciktirmektedir. Günümüz kitle iletişim araçları kullanılarak insanların bilgilendirilmesi ve inmenin tedavisi olan bir hastalık olduğunun topluma anlatılması ile başvuru sürelerinin çok daha erkene çekilebileceği kanısındayız.

Ünivar ve ark. (17) yapmış oldukları bir çalışmada ülkemizde ölüm nedenlerine bakıldığında kardiyovasküler hastalıkların

%21,7 ile birinci sırada olduğu, inmelerin ise %15 ile ikinci sırada olduğu gösterilmiştir. İnme nedenli takip edilen hastaların üçte biri yaşamını kaybederken, üçte biri de bakıma muhtaç hale gelmektedir. Altun ve ark. (7) yapmış oldukları bir çalışmada, İİ’li hastalardaki mortalite oranı Hİ’li hastalardakine göre yüksek olarak bulunmuş ve bunun sebebi açıklanamamıştır. Çığsar ve User (18) yapmış oldukları bir çalışmada Hİ’de mortalite oranını

%42,9, İİ’de mortalite oranını ise %6,2 olarak tespit etmişlerdir.

Türkel ve ark. (19) İİ’lerde 6 aylık mortaliteyi değerlendirdikleri bir çalışmada mortalite oranını %33 olarak bulmuşlardır. Bizim çalışmamızda, takip edilen hastaların %13,1’i öldü. İİ geçiren hastalardaki ölüm oranı %10,5 iken, Hİ geçiren hastalardaki ölüm oranı %34,6 olarak tespit edildi. İİ geçiren hastalarda kısa dönem mortalite oranları literatürde yapılan benzer çalışmalara göre daha yüksek olarak tespit edildi. Çalışmaya alınan hastaların yaş ortalaması literatürde yer alan diğer çalışmalara oranla daha yüksekti. Literatürde TACİ’nin inme grupları arasında en kötü prognoza sahip ve en ağır özürlülük bırakan grup olduğu belirtilmiştir (13). Çalışmamızda ölen hastaların %65,3’ünde ACİ mevcutken, ACİ + POCİ birlikteliği olan 1 (%4,3) hasta yaşamını kaybetmiştir. İİ tanılı hastalarda ileri yaş ve ACİ’nin mortaliteye etki eden ana faktörlerden olduğunu düşünmekteyiz.

Çalışmamızda hastaların uzun dönem prognozuna bakılmamıştır.

Bu nedenle bölgemizde yapılacak olan daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.

Grafik 2. İnme hastalarının başvuru ayına göre dağılımı

Grafik 3. İnme hastalarının başvuru mevsimine göre dağılımları

(6)

Çalışmamızda, hastaların en sık başvuru şikayetleri sırasıyla;

tek taraflı kas güçsüzlüğü, konuşma bozukluğu ve bilinç kaybıydı.

Hİ’li hastalarda bilinç kaybı %50 oranında görüldü. Literatürde akut inme tanısı alan hastaların en sık nörolojik muayene bulgularının hemipleji ve hemiparezi olduğu bildirilmiştir (18,20). Yapmış olduğumuz çalışma literatürle benzer olup, bilinç kaybının özellikle Hİ geçiren hastalarda en sık gözlenen bulgular arasında olduğu kanısındayız.

Çalışmamızda hastaların risk faktörlerine baktığımızda sırasıyla; hipertansiyon, sigara kullanımı, koroner arter hastalığı ve diyabet tespit edildi. İnme geçiren hastaların %41,9’u sigara kullanmaktaydı. Yapılan çalışmalarda en sık gözlenen risk faktörleri hipertansiyon, diyabet ve hiperlipidemi olarak bulunmuştur (3,21). Orta Doğu ve Asya ülkelerinde yapılan çalışmalarda da benzer sonuçlar tespit edilmiştir (22). Çalışmamızda tespit ettiğimiz sigara kullanımı ile inme ilişkisine dikkat edilmesi gerektiği, sigaranın önlenebilir risk faktörleri içerisinde önde gelen bir neden olduğunun bilinmesi gerektiği kanısındayız.

İnanç ve ark. (23) yapmış oldukları çalışmada, Hİ’li hastalarda mortalite oranını %15,9, İİ’lihastalarda ise %1,9 oranında tespit etmişlerdir. Çalışmamızda Hİ’li hastalarda, İİ tanısı alan hastalara göre mortalite oranının 4,29 kat daha fazla olduğunu saptadık.

Ayrıca atriyal fibrilasyonun akut inmeli hastalarda mortalite için bağımsız bir risk faktörü olduğunu, atriyal fibrilasyonun mortalite riskini 3,18 kat artırdığını tespit ederek; bu grup hastaların daha yakından takip edilmesi gerektiği kanısına vardık.

Literatürde, mevsimsel değişikliklerin inme insidansı üzerine olan etkisi birçok çalışmada bildirilmiştir (24,25). İnanç ve ark.

(23) yapmış oldukları bir çalışmada, İİ tanısı alan hastaların

%29,5’inin yaz mevsiminde, Hİ tanısı alan hastaların ise % 44,3’ünün kış mevsiminde başvurduklarını tespit etmişlerdir (22). Anlar ve ark. (26) yapmış oldukları bir çalışmada İİ ve Hİ’nin yaz mevsiminde daha sık görüldüğünü tespit etmişlerdir.

Bizim çalışmamızda, yaz mevsiminde İİ ve Hİ görülme oranı diğer mevsimlere göre daha yüksek iken, sonbahar mevsiminde ise her iki inme grubunun görülme oranında belirgin bir düşüş izlendi. Özellikle Hİ tanılı hastaların %34,6’sının Haziran ayında başvurması dikkat çekiciydi. Yapılan çalışmalarda elde edilen farklı neticelerin; bölgesel iklim değişiklikleri, havanın nemi, basıncı ve ısısı gibi faktörlerin yanı sıra genetik farklılıkların bir sonucu olabileceği kanısındayız. Kliniğimizin hizmet verdiği Batı Karadeniz Bölgesi ve Bolu ilinde yaz ve kış mevsimleri arasındaki ısı farklılıkları belirgin olarak hissedilmektedir.

Sıcak havaların hipertansiyonu tetiklemesi özellikle hemorajik inmelerin yaz aylarında daha sık görülmesini düşündürmektedir.

Hava sıcaklığının arttığı dönemlerde hastaların direkt güneş ışığına maruz kalmaması ve kendilerini sıcak havadan korumaları ile inme oranlarının azalacağı kanısındayız.

Çalışmamızın tek merkezde yapılmış olması, inme alt tiplerinin ayrıntılandırılmaması ve uzun dönem hasta prognozunun değerlendirilmemesi çalışmamızın başlıca sınırlılıklarını oluşturmuştur.

Sonuç

Yapmış olduğumuz çalışmayla Bolu ilinde inme hastalarında yaş ve cinsiyet gibi değiştirilemez risk faktörlerinin farklı toplumlarda yapılan çalışmalarla benzerlik gösterdiğini ve

mevsimsel değişikliklerin İİ ve Hİ açısından risk faktörü olabileceğini tespit ettik. Ayrıca hastaların acil servise başvuru sürelerinin daha erkene çekilmesi ve sigara gibi risk oluşturan etkenlerin uzaklaştırılması hem mortalite hem de morbidite oranlarının azalmasına katkı sağlayacaktır.

Etik

Etik Kurul Onayı: Çalışma için Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan onay alınmıştır (protokol no: 2019/26).

Hasta Onayı: Çalışmamıza dahil edilen tüm hastalardan bilgilendirilmiş onam formu alınmıştır.

Hakem Değerlendirmesi: Editörler kurulu ve editörler kurulu dışında olan kişiler tarafından değerlendirilmiştir.

Yazarlık Katkıları

Cerrahi ve Medikal Uygulama: T.Ç., H.İ.Y., K.Ç., Konsept:

T.Ç., B.Ö.T., O.K., Dizayn: T.Ç., H.İ.Y., K.Ç., Veri Toplama veya İşleme: T.Ç., H.İ.Y., K.Ç., B.Ö.T., Analiz veya Yorumlama: T.Ç., O.K., Literatür Arama: T.Ç., H.İ.Y., K.Ç., Yazan: T.Ç.

Çıkar Çatışması: Yazarlar bu makale ile ilgili olarak herhangi bir çıkar çatışması bildirmemiştir.

Finansal Destek: Çalışmamız için hiçbir kurum ya da kişiden finansal destek alınmamıştır.

Kaynaklar

1. Alagöz A.N., Öztürk Ş., Özbakır Ş. Akut İskemik İnmede İnflamasyon Göstergesi Olarak Akut Faz Reaktanları. Boğaziçi Tıp Dergisi 2018;5:84- 91.

2. Benjamin EJ, Muntner P, Bittencourt MS, et al. Heart disease and stroke statistics-2019 update: a report from the American Heart Association.

Circulation 2019; 39:e56-e528.

3. Kıyan S, Özsaraç M, Ersel M, et al. Acil Servise Başvuran Akut İskemik İnmeli 124 Hastanın Geriye Yönelik Bir Yıllık İncelemesi. Akademik Acil Tıp Dergisi 2009;8:15-20.

4. Fisher M. Stroke and TIA: Epidemiology, Risk Factors, and the Need for Early Intervention. Am J Manag Care 2008;14:204-211.

5. Olcay HÖ, Çevik Y, Emektar E. Akut İskemik İnme Geçiren Hastalarda Radyolojik Görüntüleme Bulguları ve Bu Bulgulara Etki Eden Faktörlerin Değerlendirilmesi. Ankara Medical Journal 2018;18:492-499.

6. Kabakcı G, Abacı A, Ertaş FS, Özerkan F, Erol Ç, Oto A. ‘‘Türkiye’de hipertansif hastalarda inme riski ve inme riski açısından bölgesel farklılıkların belirlenmesi: Hastane tabanlı, kesitsel, epidemiyolojik anket (THİNK)*

çalışması.’’ Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi 2006;34:395-405.

7. Altun Y, Aydın İ, Algın A. Adıyaman İlinde İnme Tiplerinin Demografik Özellikleri. Turk Noroloji Dergisi 2018;24:26-31.

8. Yang Y, Wang A, Zhao X, et al. The Oxfordshire Community Stroke Project classification system predicts clinical outcomes following intravenous thrombolysis: a prospective cohort study. Therapeutics and clinical risk management 2016;12:1049-1056.

9. Ozturk S. Epidemiology and the Global Burden of Stroke-Situation in Turkey. World neurosurgery 2014;81:35-36.

10. Soyuer F, Ünalan D, Öztürk A. İnme hastalarında yaş ve cinsiyetin fonksiyonel yetersizlik üzerine olan etkisi. İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 2007;14:91-94.

11. Kumral E, Balkır K. İnme epidemiyolojisi. Balkan S (eds). Serebrovasküler Hastalıklar. Ankara, Güneş Kitabevi; 2002. p. 38-40.

12. Michaels AD, Spinler SA, Leeper B, et al. Medication errors in acute cardiovascular and stroke patients: a scientific statement from the American Heart Assocition. Circulation 2010;121:1664-1682.

13. Çetiner M, Kabay SC, Aydın HE. Akut İskemik İnmede İntravenöz Trombolitik Tedavi: Kütahya Deneyimleri. Türk Nöroloji Dergisi 2017;23:193-198.

(7)

14. Evenson KR, Rosamond WD, Morris DL. Prehospital and in-hospital delays in acute stroke care. Neuroepidemiology. 2001;20:65-76.

15. Mosley I, Nicol M, Donnan G, Patrick I, Kerr F, Dewey H. The impact of ambulance practice on acute stroke care. Stroke 2007;38:2765-2770.

16. European Stroke Organisation (ESO) Executive Committee; ESO Writing Committee. Guidelines for management of ischaemic stroke and transient ischaemic attack 2008. Cerebrovasc Dis 2008;25:457-507.

17. Ünivar N, Mollahaliloğlu S, Yardım N (eds). Türkiye hastalık yükü Çalışması 2004. Ankara RSHMB: Hıfzısıhha Mektebi Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı, Aydoğdu Ofset Matbaacılık; 2007;24-31.

18. Çığşar G, User NN. Acil servise başvuran akut inmeli hastaların analizi.

Kafkas J Med Sci 2015;5:6-12.

19. Türkel Y, Güngör L, Onar MK. The Predictors of Mortality, Recurrence and Functional Recovery in Ischemic Cerebrovascular Disease. Turk Norol Derg 2010;16:177-186.

20. Fatema K, Bailey KR, Petty GW, et al. Increased left atrial volume index: potent biomarker for first-ever ischemic stroke. Mayo Clin Proc 2008;83:1107-1115.

21. Hakbilir O, Çete Y, Göksu E, Akyol C, Kılıçaslan İ. İnme popülasyonun demografik özellikleri ve geç acil servis başvurularının yeni tedavi yaklaşımları üzerine etkisi. Turk J Emerg Med 2006;6:132-138.

22. Suzuki K, Kutsuzava T, Takita K et al. Clinico-epidemiologic Study of Stroke in Akita, Japan. Stroke 1987;18:402-06.

23. İnanç Y, Ay H, İnanç Y, et al. Şanlıurfa ilinde inme tiplerinin demografik özellikleri. J Clin Anal Med 2015;6(Suppl 3):257-260.

24. Shinkawa A, Ueda K, Hasuo Y, Kiyohara Y, Fujishima M. Seasonal variation in stroke incidence in Hisayama, Japan. Stroke 1990;21:1262-1267.

25. Slatina E, Music M, Babic N, et al. Correlation Between Change in Air Humidity and the Incidence of Stroke. Mater Sociomed 2013;25:242-245.

26. Anlar O, Tombul T, Unal O, Kayan M. Seasonal and environmental temperature variation in the occurrence of ischemic strokes and intracerebral hemorrhages in a Turkish adult population. Int J Neurosci 2002;112:959- 963.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu nedenle, bu çalışmada çok yüzeyli karbon nanotüp (MWCNT) üzerine canlı veya ölü olarak tutturulmuş Escherichia Coli bakteri hücresi sorbent madde

Çalışmamız ile uyumlu olarak yapılan çalışmalarda da karın ağrısı şikayeti ile çocuk acil servisine başvuran hastaların çoğunluğunun kız çocuğu 20-23 ve 5

Araştırma sonuçları doğrultusunda, acil servisteki hemşirelik hizmetlerinden hastaların memnuniyetinin saptanma- sı, memnuniyet düzeyinin düşük olduğu alanlarda

Ş im di, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kütüphaneler ve Y ayım lar Genel M üdürlüğü'nce hazırlanıp yayınlanan, Milli Şairim iz M ehm et Akif E rsoy'u anm a

Lûtfi Tarihinin henüz matbu olmıyan dokuzuncu cildinde bu hususta bazı malûmat vardır. Buradan Mustafa Reşit Paşanın her sınıf halkı teşvik ettiğini ve bu

Yine hastaların acile geliş şekli ile sonuçlara bakılığında ambulans ile acile gelen hastalarda yatış oranı, başka kuruma sevk, acil serviste eksitus ve diğer

Hastaların hastaneye yatışında yaş önemli faktör olarak bulunmuştur ve ishal nedeniyle başvuranların ortalama yaş 38.78 iken yatışlarda ortalama yaş 56.56 olarak

Kişi başına düşen milli gelir bakımından orta gelir grubundaki ülkelerin bu seviyeyi aşamayıp, yüksek gelirli ülkeler grubuna geçememesi Orta Gelir Tuzağı (OGT)