M Eylîît
S O N
O s m a n l ı
V e z i r
İ m p a r a t o r lu ğ u n d a
k;
Midhat Cemal KUNTAY
d V smanlı impa
-N-e ratorluğu nun • i ç.
‘19 uncu asrını kül-tür taıafile en çok yapan Cevdet
Pa-çadır. v>$; 7 -//M- •7«:
Yular kıran oğul- ■> / >, % a. :,w
kumdan Hacı Isma
U ağa ile Topuz oğ- 7 ¡
tu hanedanından Ay şe Sünbiil Hanım - «lan 1822 de Lofça- -da doğan Ahmet is
mindeki çocuk Be bekte 1895 OsmanlI Veziri ve nazırı ola rak ölen Cevdet Pa çadır.
Ahmet ismindeki çocuk ilerde büyük babası Hacı Ali E- fendiyi telif ettiği tarihe yazacak, (1 )
ve dedesinin mirası nı yiyen necabet da laverecilerinden de ğil, diriden ölüye şe ref mirası gönderen kültür aristokratla - jrandan olacaktır.
Fakat soyundan aldığı şeref payını mutlaka hesaba kat mak lazımsa şunu söylemek icap eder ki. Cevdet Paşa soy asaletinden ziyade, tarih asaletini taşır: Ceddi Yularkıran Ahmet Ağa Prot savaşında Baltacı
vezirle beraberdi. Fakat dedelerinin re fahı da büyüktü: Ecdadının üç değir menli çiftliğinden nehir geçiyordu.
Yalnız taliin tuhaf bir alayıdır ki Kirası Enbiyâ’yı yazan ve Fransanın Kanunu Medenisine karşı Mecelle’yi ya ratan büyük âlimin ve fakihin ecdadı mın şarap fabrikası vardı.
Son şark adamı edebiyatta Ziya Pa şa olduğu gibi ilimde de Cevdet Paşa dır. Bülûğ yaşma ermeden HalebS ve Mülteka’yı okuyan ve Papasoğlu med- »esesinde hem talebe, hem muallim, hem müellif olan (2) Cevdet Paşa.
Onun en büyük edebi ve ilmi hizmeti Meceile'dir. Bu kitap arap fıkıhının ol- ğu kadar Türk dilinin de baş eseridir. Tuhaftır ki bu kitap, onun yalnız ilmin den değil bir de tesadüften çıktı: Lofça dan îstanbula gelen Ahmet Efendiyi Harbiye Mektebine koymak istediler. Dedesi bu mektebe girmesine mani o) du O zaman çocuk Ahmet Mektebi Har Mveye girseydi 93 savaşı belki Lofçaiı Müşir Ahmet Paşa (3) diye bir cenk kahıamanı kazanacak, fakat Cevdet İa şa ’nm «Mecelle» si yazUmıyaçaktı. 19 uncu asadan beri yana, Asım’ın Ka mus tercümesi gibi bir iki kitap
müs-Zeınânenın şu tabi t>i reşidini gör kim.
Revâc vermek için kendi kâr-u- sanati-
ne, |
Mizâc-J nâzik-) JDev let rehin-i sıhhat iken-.
Düşürdü rey-i sa- i kimi firengi ¿iletine. I Halbuki bu Reşid j Paşa için Cevdet Pa i ça çu satırları y a z cı:
«Devleti Aliyyenin «ufki politikasında «Kevkebl ITtârld gibi «cirmi küçük, kadri «büyük bir zat par- «lanıakta İdi ki Dev- «leti Aliyyede diplo-«masi usulünü vaz ve «tesis eden Reşid Pa tıdır (5).»
Cevdet Paşanın bir de Fransız kanunu medenisine karşı <Me celle» yi bir kale gi bi milli hududlara dikmesinden çıkan bir muhafazakârlık vaka sı vardır. Bunun da hiç basit olmıyan ve gayet girift bir me ri ası vardır. O talih te Avıupada iki taçlı vardı ki mihraba da yanarak tahtlarında oturuyorlardı:
Padi-şa, Çar. Dini, Çar gı Ibi Padişah da hükümdarlığının ham -(Cevdet Paşaya hiç sevgisi olmıyan 1 maddesi olarak kullanıyordu. Halbuki, > üçüncü Napolyonun taç giymesine
ta-Cevdet Paşa
tesna, tek ilim kitabı olan Mecelle' Ziya Paşa ile yalnız saygısı olan Na -mık Kemal Londrada çıkardıkları Hür riyet gazetesinde mecellenin yazılması
(J) Cevdet tarihinin 7 İnci cildinin
1 Bel ve 9 uncu cildinin 34 üncü say asında yazar.
(2) Cevdet Efendi bu medresede iken iı taraftan cami dersi alıyor, bir taraf
m» ders okutuyor, bir taraftan da Be- anülunvan diye bir risale yazıyordu.
tâ) Ona «Cevdet» mahlasını şair Fe-
im Efendi verdi.
sahici bir kültür hâdisesi olarak karşı larlar.)
Şurası muhakkaktır ki, medresedey ken kitap üstünde uyuyup uyanan Cev det Paşanın Şarkta sahici ilim adamı örneği olmak ilk farikasıdır.
Bundan başka iki vasfı vardır ki iki farika kuvvetindedir. Biri muhafazakâr lığıdır. Onun bir mizaç vak’asıdır. Ken dişini Harbiye Mektebine sokmak iste yen ailesinin bu muhafazakârıkta payı
vardır diyemeyiz. Onun kanında sarık vardı. Harbiye Mektebine onu farsea muallimi yapmak istedikleri zaman aa bul etmedi: bebi sarıktı. Çünkü o tarih te Harbiye Mektebine muallimlerinin fes ve setre pantalon giymesi şarttı.
Onun muhafazakârlığında devrinin payı çoktu. Cevdet Paşa öyle bir devir- S de yaşadı- ki «yeni» den korkan îstan- i bulda büyük bir maarif memuru (4) Rüşdivelerde çocuklara resim öğretildi ğine delil telâkki edilir diye harita müs veddelerini abdesthanelere attırıyor, Koca Reşid Paşaya karantine usulünü kabul etti diye gâvur diyorlardı. Fakat buna rağmen, Cevdet Paşanın muhafa zakârlığı hüviyetini azaltacak derecede değildi. Tanzimat! Hayriyeye frengi hastalığı diyen şair Kâzım Paşa ve şu kıt’ayı hem yazyıor, hem bastırıyordu:
hammül eden Fransada tahtın gökter İnmediğini ve onu marangozun yaptı ğını haykıran 1789 ihtilâlinin ikinci bir Fransası gizliydi. Rûhanî padişahla o- nun görenekçi vezirleri büyük ihtilâ ün bu Fransasını sevmiyorlardı, ve Fı adla Âli Paşa ölüp de Osmanlı iınpara torluğu softa padişahla ( Abdülâzizle^
(4) Mekâtibi umnıniyc muavini Veh bi Molla.
fena şarklı sadrazamının (Mahmud dimin) ellerinde kalınca devlet için Ça Rusyasmın dostluğu kaderdi. Napol yonun İstanbul elçisi Roııreö, onun için şimdiden îstanbula Fransız kanunu m< denişini sokmak istiyordu. Maksa Türkiyeye Fransa nufuzunu sokmaktı Üçüncü Napolyon Avrupa işlerinde ha kemliği kurduğu gibi şark işlerinde de hâkimliği tasarlıyordu. Ve Galatasara- ymı niçin açtınyorsa, Çizvit papasiarı-, nı niçin tutuyorsa, Şam isyanına niçin karışıyorsa Fransız kanunu medenisi ni ric şarka onun için sokmak istıyoıdıı. Netice çok iyi fakat sebep çok fena idi Cevdet Paşa da buna mani olmak için Mecelle'vi yazıyordu ki onda da, neti ce çok güzel, sebep çok çirkindi. Cev det Paşa bunu hazin bir samimiyetle yazar:
«Ve bir de Fransız elçisi BoııreA pek «ziyade aleyhimde idi. ÇiinUü Borurâ, «divanı ahkâmı adliyye dairesinde <ya- «ni Adliye Nezaretinde) Fransa kanım
(Devamı 6
n cısayfada)
(5) Ahmet Cevdet Paşa, Tezakiri Cevdet, birinci defter (İnkılâp müzesin de ve Cevdet Paşanın el yaztsöe oîan, basılmamış defterlerden.)Osmanh İmparatorluğ ınc’a:
5 Vez r Cevdet Paşa
[ B o t ta ra ft S inci sa y fa d a ]
«namesi tedris olunmak üzere Fransız «ınuallimininin tayin olunması ve ma- «hakimi ııizamiyede Fransa kanunları- «nın mer’iyyülicra olması arzusunda o- "lup, fakir ise mahakimi nizamiyede «düsüril&mel olmak üzere Mecelle! Ah- «kâini Adliyye’nin te’lifiyle meşgul-«düın (6)-»
★
1270 Ramazanında bir akşam Gölc- suda, bir çadır kuruldu. Biri İsiâmbo - linli biri sarıklı iki adam bir çadırın içinde karşı karşıya iftar ettiler Sonra abdest alıp namaz kıldılar. tslâmbolin- 11 olan zat sessizce evradını okudu, sa rıklı olan zat dudağının belirsiz hare ket damlalarile teşbih çekti.
Evradını okuyan koca Reşid Paşa, Teşbih çeken Cevdet Efendi yani Cev det Paşa idi.
OsmanlI İmparatorluğunun 19 uncu asrının ikinci yarısını yapan o akşam Göksuda bir çadırda evrad okuyanla teşbih çeken iki adamdır.
ikisinin kusurları olabilir. Fakat kıy metleri o kadar ağırdır ki onlar! tar tarken kusurlarına bakar dalarsak eli mizdeki büyük hamule kurtulur, ve bi - ?i ezer.