• Sonuç bulunamadı

o evlenme teklifinde bulunan teklifinden vazgeçinceye ya da başka bir evlilik teklifinde bulunulmasına müsaade edinceye kadar…” Kadının evlilik teklifini reddetmesi durumunda, başka kimselerin evlilik teklifinde bulunması caizdir

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "o evlenme teklifinde bulunan teklifinden vazgeçinceye ya da başka bir evlilik teklifinde bulunulmasına müsaade edinceye kadar…” Kadının evlilik teklifini reddetmesi durumunda, başka kimselerin evlilik teklifinde bulunması caizdir"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İkinci şart ise evlenme teklifinde bulunulacak kadının başka bir teklifi kabul etmemiş olmasıdır. Kadına bir evlenme teklifi yapılmış ve kadın o teklifi kabul etmiş ise hıtbe oluşmuş demektir. Hıtbe üzerine hıtbe de bulunmak ise caiz değildir. Hz.

Peygamber (s.a.s) “Mümin müminin kardeşidir. Bir müminin, kardeşinin yaptığı alışveriş üzerine yeni bir alışverişte bulunması (onun ticari anlaşmasını bozması) helal olmaz. Aynı şekilde bir mümin kardeşinin evlenme teklifi üzerine teklifte bulunmasın. Tâ ki; o evlenme teklifinde bulunan teklifinden vazgeçinceye ya da başka bir evlilik teklifinde bulunulmasına müsaade edinceye kadar…”

Kadının evlilik teklifini reddetmesi durumunda, başka kimselerin evlilik teklifinde bulunması caizdir. Evlilik teklifi alan bir kadının, olumlu ya da olumsuz bir cevap vermeyip teklif hakkında istişare ve değerlendirmede bulunması sürecinde bu kadına başka bir evlilik teklifinin yapılıp yapılamayacağı konusunda çeşitli görüşler ileri sürülmekle birlikte böyle bir şeyin caiz olduğunu gösteren rivayetler vardır. Nitekim Fâtıma bt. Kays, kendisi ile Muâviye b. Ebî Süfyân, Ebû Cehm ve Üsâme b. Zeyd’in evlenmek istediğini söyleyerek Hz.

Peygamber ile istişârede bulunmuş ve Hz. Peygamber ona Üsâme ile evlenmesini tavsiye etmiştir.

Evlilik teklifinde bulunabilmenin üçüncü şartı kadının iddet döneminde olmamasıdır. Kocasından boşandığı için ya da kocası vefat ettiği için iddet beklemekte olan bir kadına evlenme teklifinde bulunmak caiz değildir. Eğer iddet ric’î talaktan dolayı ise, ister açıkça ister imâ ederek, bu durumdaki bir kadına evlilik teklifinde bulunulması haramdır. Çünkü kadının önceki kocası ile evliliğini sürdürebilme ihtimali henüz ortadan kalkmış değildir. Kadın bâin talâktan dolayı iddet bekliyorsa, iddet bitinceye kadar açık bir teklifte bulunmak haram kabul edilmiştir. Ancak evlenme konusundaki niyetin dolaylı olarak ve imâ ile ifade edilmesine cevaz verilmiştir. Kocasının vefat etmesiyle evliliği sona eren ve bu nedenle iddet beklemekte olan kadının hükmü ile bâin talaktan dolayı iddet bekleyen kadının durumu hüküm bakımından aynıdır. Her ne kadar kocası ölen kadının önceki evliliğine dönme ihtimali bulunmasa da bu durumdaki bir kadının yaşamakta olduğu üzüntüye saygı gösterilmesi bakımından açıktan bir evlenme teklifinin yapılması haramdır. Ancak evlenme niyetinin imâ ile ifade edilmesi caizdir. Bu konudaki delil Bakara suresi 235. ayeti kerimede yer almaktadır. 229. ayetten itibaren bâin talakla boşanan ya da kocası vefat ettiği için evliliği sona eren kadınlardan bahsedildikten sonra 235. ayette şöyle buyrulmaktadır: “(bu durumdaki) kadınlarla evlenme hususundaki düşüncelerinizi üstü kapalı biçimde anlatmanızda veya onu içinizde gizli tutmanızda size günah yoktur.”

İddet döneminde açıkça evlenme teklif edilmesi ve iddet bitiminde nikah akdinin yapılması halinde bu akdin geçerli olup olmayacağı da fakihler tarafından ele alınan konulardandır.

(2)

İmâm Malik ve Ahmed b. Hanbel’e göre böyle bir evlilik geçerli olmadığı gibi, bu kimselerin birbirleriyle evlenmeleri ebediyen haram olur. Bu konuda esas alınan delil, Hz. Peygamber’in “her kim bir şeyi vaktinden önce elde etmeye çalışırsa, o şeyden mahrum bırakılmakla cezalandırılır” şeklindeki hadisidir. Bu hadis fıkıh ilminde küllî bir kaide kabul edilmiştir. Örneğin babasını öldürerek mirasına daha erken ulaşmak isteyen kimse, bu suçu işlediği sabit olunca, babasının mirasından mahrum bırakılır. Ayrıca bu görüşü destekleyici bir delil olarak Hz.

Ömer’in de iddet döneminde açıktan evlilik teklifinde bulunup iddet bitince akit yapanlar hakkında ebedi evlenme yasağı getirdiği de zikredilmiştir.

İmam A’zam ve İmam Şâfiî ise ayetin umumî anlamından hareket ederek, yasağın sadece iddet döneminde yapılan açıktan evlilik teklifi ile ilgili olduğunu, böyle bir teklifte bulunmanın iddet bitiminde evlilik akdine mani olmayacağını söylemişlerdir.

Başka bir ifadeyle yapılan evlenme teklifi günah olsa da nikah akdi geçerlidir. Bu görüşü savunanlar, Hz. Ömer’in bilahare söz konusu uygulamadan vazgeçtiğini ifade etmişlerdir.

Hıtbeden cayılması halinde başka kimselerin hıtbede bulunabileceğini ifade etmiştik. Bu cayma, cayan tarafa hukukî anlamda herhangi bir ceza uygulanmasını gerektirmemektedir.

Ancak bu cayma esnasında, kötü ve rencide edici davranışlarda bulunmak, diğer kötü davranışlar gibi kişinin günah kazanmasına sebep olur. Hıtbede bulunan tarafların birbirine maddî değeri hâiz hediyeler vermesi ya da yemek daveti gibi masraf doğuran işler yapması dinî bir gereklilik olmamakla birlikte, insanların geleneksel olarak bu tür davranışlarda bulunduğu görülmektedir.

Hıtbeden cayılması halinde, karşılıklı olarak verilen şeylerin iade edilip edilmeyeceği konusunda farklı görüşler vardır. Eğer verilen şey, nikâh esnasında verilmesi düşünülen mehrin tamamı ya da bir kısmı olması niyetiyle verilmiş ise ve bu niyet alenen ifade edilmiş ise verilen şeyin iadesi gerekir. Çünkü mehir nikahtan kaynaklanan bir gerekliliktir. Nikah ise gerçekleşmiş değildir. Mehir niyeti olmaksızın verilen hediyelere gelince;

Hanefiler bu hediyelerden elde mevcut bulunanların geri iade edilmesi gerektiğini söylemektedirler. Kaybolan ya da satılan mücevherin, elbise yapılan kumaş gibi şeylerin ise iade edilmesinin gerekli olmadığı kanaatindedirler. Malikilere göre, eğer cayan erkek ise kadına verdiği hediyeler kendisine iade edilmez. Kadının cayması halinde ise hediyeler iade edilir. Eğer her iki taraf hıtbeden ortak olarak caymışlarsa hediyeler iade edilmez. Hanefi mezhebinden farklı olarak Mâlikî mezhebine göre, hediyenin mevcut olmaması halinde, iade hediyenin değeri üzerinden gerçekleştirilir.

Hıtbe esnasında verilen hediyelerin geri alınıp alınmayacağı konusu, bu hediyelerin hibe hükümlerine tabi olup olmayacağı ile ilişkili olarak ele alınmıştır. Bu hediyelerin tam anlamıyla bir hibe niteliğine sahip olduğu kanaatinde olan Hanbelîler hediyenin geri istenmesinin yapılan hibeden rücû etmek anlamına geleceğini söyleyerek buna cevaz vermemişlerdir. Zira Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Bir kimse birine bir

(3)

ihsanda ya da hibede bulunursa, bundan geri dönmesi helal olmaz. Ancak evladına bir şey veren babanın durumu bundan müstesnadır.”

Şafiîler ise hıtbede verilen hediyenin hibe anlamı taşımadığını, bu hediyelerin belirli bir bedel karşılığında verildiğini söylemişlerdir. “Evlenme” olan bu bedelin gerçekleşmemesi ise, verilen hediyelerin geri istenmesini meşru kılmaktadır.

Referanslar

Benzer Belgeler

9 Süleyman Çelebi, Vesîletü’n-necât Mevlid, (Haz.: Ahmed Ateş) TTK. 13 Ahmed Aymutlu, Süleyman Çelebi ve Mevlid-i Şerîf, MEB. Fâtıma adına yazılanlar için bkz.:

-Sağlık bakımı hizmetlerini arama ve sağlama -Hastalıkta tedavi ve bakım hizmetlerini sağlama.

 Bir kadın ve erkek arasında kurulan evlilik bağı çok daha geniş bir akrabalık çevresi yaratır.. Böylece çift yeni iktisadi olanaklara, yeni dayanışma ilişkilerine

Geleneksel kesimde kadın ve erkek işgücü olarak aynı oranda üretime katıldığından evlilik ekonomik açıdan da önemlidir.. Başlık parası, hediyeleşme

Avunkulokal/Dayı yanı yerleşme ve Amitalokal/Hala yanı yerleşme: Evli çiftin kadının dayısının yanına ya da yakınına yerleşmesi dayı yanı yerleşme; Evli

Bu noktada danışanla herhangi bir şeyi yapmayı bırakmakla ilgili kontrat yapmak yerine Çocuk benlik durumu adına kendini yormayı (bezdirmeyi) bırakmakla ilgili

baskı, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kunımu Yayınları VII. (6) Orhan Şaik Gökyay, Dedem Korkudım Kitabı,

Partner mizahına ilişkin algılar ile eşlerin evlilik uyumu ve evlilik doyumu arasındaki ilişkinin incelendiği ikinci modelin analiz sonuçlarına göre kadınların