• Sonuç bulunamadı

Menteşe Sancağı'na bağlı Meğri (Fethiye) kazası ve köylerinin hurufat defterleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Menteşe Sancağı'na bağlı Meğri (Fethiye) kazası ve köylerinin hurufat defterleri"

Copied!
143
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI

YAKINÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI

MENTEŞE SANCAĞI’NA BAĞLI MEĞRİ (FETHİYE)

KAZASI ve KÖYLERİNİN HURUFAT DEFTERLERİ

Raziye ARICI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

Doç. Dr. Hüseyin MUŞMAL

(2)
(3)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

(4)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

(5)

KISALTMALAR

Bkz: Bakınız Çev: Çeviren Haz: Hazırlayan

TDVİA: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi Ed: Editör

MEB: Milli Eğitim Bakanlığı M.Ö: Milattan Önce

S. : Sayfa

VGMA: Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi HD: Hurufat Defteri Nr: Numara Vr. : Varak C: Cilt T.C: Türkiye Cumhuriyeti SÜ: Selçuk Üniversitesi MÜ: Muğla Üniversitesi İÜ: İnönü Üniversitesi EÜ: Ege Üniversitesi KÜ: Kırıkkale Üniversitesi GÜ: Gazi Üniversitesi FÜ: Fırat Üniversitesi

SOSBE: Sosyal Bilimler Enstitüsü EBE: Eğitim Bilimleri Enstitüsü

(6)

ÖNSÖZ

Tarih, insanların geçmişte yaşamış oldukları olayları yer, zaman, sebep ve sonuç kavramlarını esas alarak inceleyen bir bilim dalı olması sebebiyle sosyal bilimler alanında önemli bir yer tutmaktadır. Kaynak açısından arşiv malzemesinin fazla olması ve araştırmacılara konu açısından da geniş bir yelpaze sunması sebebiyle bilimsel çalışmaların yoğun olduğu bir daldır. Tarih bu açıdan edebiyat, sosyoloji ve siyaset bilimi ile de sıkı bir ilişki içerisindedir.

Bilindiği gibi Türkler tarih boyunca birçok devlet kurmuşlardır. Bunların içerisinde uzun süre ayakta kalmayı başarabilen hiç şüphesiz ki Osmanlı İmparatorluğu’dur. İmparatorluk üç kıtaya hâkim olmuştur. İmparatorluk sınırlarına dâhil edilen yeni topraklara mevcut kültürü taşımak ve orada kalıcı bir Osmanlı kültürü oluşturmak için pek çok sosyal ve dini kurum inşa edilmiştir. Bu kurumların başında cami, mescid, medrese, tekke ve zaviye gelmektedir. İnşa edilen bu kurumlardaki görevli atamaları merkezden kontrol edilmek suretiyle kayıt altına alınmıştır. İşte bu çalışmanın da temelini oluşturan Hurufat Defterleri inşa edilen sosyal ve dini kurumlara atanan bu görevlilerin kayıt altına alındığı önemli bir kaynak grubu arasında yer almaktadır. Defterler 1690- 1839 yılları arasında tutulmuş olmakla beraber; defterlerden mevcut görevlinin görev tarihi, hangi sebeple görevden alındığı, görevi karşılığında ne kadar ücret aldığı, kendisinden sonra boşalan göreve kimin atandığı konusunda ikişer üçer satır halinde bilgiler edinmek mümkündür. Buna paralel olarak Hurufat Defterleri bölgenin sosyal ve ekonomik yapısı ile ilgili sonuçlara ulaşmada arşiv kaynakları arasında son derece önemli bir yer tutmaktadır.

Bu çalışmamızda Aydın Eyaleti’nin Menteşe Sancağı’na bağlı Meğri (Fethiye ) Kazası’nın köyleri ve bu köylerdeki vakıf eserleri ele alınmıştır. Meğri (Fethiye) Kazası’na ait 27 adet Hurufat Defteri incelenmiştir. Ayrıca Meğri (Fethiye) Kazası’na ait Şahsiyet Kayıtları, Atik Esas Kayıtları ve Vakfiye Kayıtları da incelenmiştir. Çalışma iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Meğri (Fethiye) Kazası’nın ilkçağdaki durumu, Osmanlı öncesi ve Osmanlı Dönemindeki durumu, idari yapısı, coğrafi konumu, iklimi, bitki örtüsü ve nüfus yapısı alt başlıklar halinde ele alınmıştır. İkinci bölümde Hurufat Defter Kayıtları ışığında Meğri (Fethiye)

(7)

Kazası’na bağlı köylerdeki camiler, tekkeler, zaviyeler, medrese ve vakfiyeler ele alınmıştır.

Bu çalışmada ve danışmanlık sürem boyunca benden desteğini hiçbir zaman esirgemeyen, bana her konuda yol gösteren danışmanım saygıdeğer Doç. Dr. Hüseyin Muşmal ‘a teşekkürü bir borç bilirim. Hayatımın her döneminde olduğu gibi öğrencilik hayatımda da benden maddi ve manevi desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen, verdiğim kararlarda başarılı olacağıma inanan ve bunu bana sonuna kadar hissettiren canım aileme sonsuz teşekkür ederim.

Raziye ARICI Konya 2014

(8)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Adı Soyadı Raziye ARICI

Numarası 114202042003

Ana Bilim / Bilim

Dalı Tarih / Yakınçağ

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı Doç. Dr. Hüseyin MUŞMAL

Ö ğr en ci n in

Tezin Adı Menteşe Sancağı’na Bağlı Meğri (Fethiye) Kazası Ve Köylerinin Hurufat Defterleri

ÖZET

Bu çalışma, Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nde bulunan Hurufat Defterleri kullanılarak hazırlanmıştır. Hurufat Defterlerinde kazalar alfabetik olarak sıralanmıştır. Defterlerdeki bilgiler ikişer üçer satırdan oluşmaktadır. Bu özet bilgilerden vakıf eserinin banisini, görevlendirilen şahsın ismini, göreve atanma tarihini, görevde kalma süresini, görevden hangi sebeple ayrıldığını, kendisinden sonra göreve kimin atandığını öğrenmekteyiz. Çalışma dönemimiz XVII. ve XIX. yüzyıllarını kapsamaktadır. XVII. ve XIX. yüzyıllara ait Hurufat Defterlerine göre, bu dönemlerde Meğri (Fethiye)’de 66 adet cami, 22 adet mescid, 1 adet tekke, 4 adet zaviye, 1 adet medrese ve 3 adet vakfiye bulunmaktadır. Çalışmamızda söz konusu bu kayıtlar değerlendirilecektir. Meğri’deki (Fethiye) cami, mescid, tekke ve zaviyelerin bulunduğu bazı yerleşimlerin isimleri günümüze kadar ulaşabilmiş, ancak bazı yerleşimlerin isimleri değişikliğe uğramıştır. Bazı köyler ise günümüze kadar varlığını koruyamamıştır. Bugün adı geçen yerleşimlerin bazıları da Fethiye’ye bağlı mahalle statüsündedir.

Anahtar Kelimeler: Megri, Fethiye, Hurufat Defteri, Köy, Cami, Mescid, Tekke-Zaviye,

Medrese, Vakıf, Vakfiye

(9)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Adı Soyadı Raziye ARICI

Numarası 114202042003

Ana Bilim / Bilim

Dalı Tarih / Yakınçağ

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı Doç. Dr. Hüseyin MUŞMAL

Ö ğr en ci n in

Tezin Adı The Hurufat Books Of Meğri (Fethiye) Town And Its Villages That Are Bound To Menteşe District

SUMMARY

This study has been prepared by using the Hurufat Books present in the Foundations General Directorship's Archive. The towns have been listed alphabetically in the Hurufat Typeface Book. The information inside the books are consisting of two and three lines. From those summary information we are learning the constructive of the foundation work, the name of the person that is assigned, the date of assign, the time of standing in the mission, the reason of leaving the mission, who has been assigned after him. Our working period comprises of XVII. and XIX. centuries. According to the Hurufat Books of XVII. and XIX. centuries, there were 66 mosques, 22 prayer rooms, 1 lodge, 4 hermitages, 1 medrasa and 3 endowments in Meğri (Fethiye). In our study those mentioned registrations will be evaluated. By observing those structures in Meğri (Fethiye) it has been aimed to give information on the social, religious and political structure of the worked region. The names of some of the settlements in Meğri (Fethiye) where mosques, prayer rooms, lodges and hermitages were present have been able to reach up to today, yet some others have changed their names. Some villages haven't reach up to today. Today, some of the sites mentioned, are within the status of quarter bound to Fethiye.

Key Words: Megri, Fethiye, Hurufat Book, Village, Mosque, Prayer Room,

(10)

İÇİNDEKİLER

BİLİMSEL ETİK SAYFASI ... İİ YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU... İİİ KISALTMALAR ... İV ÖNSÖZ...V ÖZET ...Vİİ SUMMARY ... Vİİİ İÇİNDEKİLER... ix GİRİŞ ... 1 1-Araştırmanın Konusu... 1 2-Amaç ... 1 3-Önem... 1 4-Sınırlılıklar... 2 5-Yöntem... 2 6-Kaynak... 3

6.1.Hurufat Defterleri Tarihi Süreç Değerlendirmesi ...3

6.2.Hurufat Defterlerinin Muhtevası...4

6.3.Hurufat Defterlerinin Tarih Araştırmalarındaki Önemi ...5

6.4. Meğri (Fethiye) Hurufat Defterleri ...6

BİRİNCİ BÖLÜM ... 8

MEĞRİ (FETHİYE) KAZASI’NIN COĞRAFİ KONUMU VE TARİHÇESİ.... 8

1.İLKÇAĞDA TELMESSOS... 8

2.ABBASİLER ve SELÇUKLULAR İDARESİNDE MEĞRİ... 11

3.MENTEŞE YÖRESİ ve MENTEŞEOĞULLARI BEYLİĞİ’NE GENEL BİR BAKIŞ ... 12

4. OSMANLI İDARESİNDE MEĞRİ (FETHİYE) KAZASI... 16

A.MEĞRİ (FETHİYE) KAZASI’NA BAĞLI KÖYLER...18

5. COĞRAFİ KONUMU ... 21

(11)

7. NÜFUS YAPISI ... 22

İKİNCİ BÖLÜM ... 24

HURUFAT DEFTERLERİ IŞIĞI’NDA MEĞRİ (FETHİYE) KAZASI’NDAKİ DİNİ MÜESSESELER ... 24

1.DİNİ MÜESSESELER ... 24

1.1.CAMİ ve MESCİDLER ...24

2.DİN HİZMETİNDE ÇALIŞAN GÖREVLİLER ... 27

2.1.Hatip ...27 2.2.İmam...27 2.3.Müezzin ...29 2.4.Ferraş ...30 2.5.Bevvab ...30 2.6.Kandilci ...30 2.7.Vaiz ...30 2.8.Cüzhan ...31

3.MEĞRİ (FETHİYE) KAZASI’NDAKİ CAMİLER ... 31

3.1. ABDULLAH EFENDİ CAMİİ...31

3.2.ALİ EFENDİ CAMİİ ...32

3.3. ÇAMUR KÖYÜ CAMİİ ...33

3.4. DERE KÖYÜ CAMİİ ...33

3.5. DODURGA CAMİİ ...34

3.6. DOĞANLAR CAMİİ ...34

3.7. DÜŞEKER CAMİİ...34

3.8. GEDİK MAHMUD CAMİİ...35

3.9. GELEMİŞ CAMİİ...36

3.10. GİRDEV (ALAÇAT) CAMİİ ...37

3.11. GÖCEK CAMİİ ...37

3.12. GÖKBELEN CAMİİ...37

3.13. GÖKÇEOVACIK CAMİİ ...38

(12)

3.15. GÜNLÜKBAŞI CAMİİ...39

3.16. GÜREME ? CAMİİ...39

3.17. HACILAR CAMİİ ...39

3.18. HACI İSMAİL CAMİİ ...40

3.19. HACI OSMAN CAMİİ ...40

3.20. İBERİK CAMİİ...41

3.21. İLDELİK (ELDELİK) CAMİİ...41

3.22. İZZEDDİN CAMİİ...42

3.23. KADIKÖYÜ CAMİİ...43

3.24. KAMAN CAMİİ ...43

3.25. KARACAÖREN CAMİİ...44

3.26. KARADERE KÖYÜ CAMİİ...44

3.27. KAYACIK CAMİİ...44

3.28. KAYALU CAMİİ ...45

3.29. KEÇECİLER CAMİİ ...45

3.30. KEMER CAMİİ ...45

3.31. KOBYAN CAMİİ ...46

3.32. KÖY CAMİ-İ ŞERİFİ ...46

3.33. KUMLUOVA CAMİİ ...47

3.34. KUYBAN CAMİİ ...47

3.35. MANASTIR CAMİİ ...48

3.36. MEHMED AĞA CAMİ-İ ŞERİFİ ...48

3.37. MERHUM HACI OSMAN CAMİİ ...48

3.38. MERHUM OSMAN EFENDİ CAMİİ...50

3.39. MİNARE CAMİİ ...52

3.40. NİF CAMİİ ...52

3.41. ORTA KÖYÜ CAMİİ ...52

3.42. OSMAN EFENDİ CAMİİ ...53

3.43. OSMAN EFENDİ CAMİİ ...53

(13)

3.45. OSMAN EFENDİ CAMİİ ...54

3.46. OSMAN EFENDİ CAMİİ ...55

3.47. OSMAN EFENDİ CAMİİ ...56

3.48. PAŞALI KÖYÜ CAMİİ ...56

3.49. SAHİL CAMİİ ...57

3.50. SEYDİLER CAMİ-İ ŞERİFİ ...57

3.51. ŞEYH OSMAN EFENDİ CAMİİ ...57

3.52. ŞEYH OSMAN EFENDİ CAMİİ ...58

3.53. ŞEYH OSMAN EFENDİ CAMİİ ...59

3.54. ŞEYH OSMAN EFENDİ CAMİİ ...60

3.55. TAŞLIK CAMİİ...61

3.56. ÜZÜMLÜ CAMİİ ...62

3.57. YAKA CAMİİ ...62

3.58. YAKABAĞ CAMİİ ...62

3.59. YAKAHALL ? CAMİİ ...63

3.60. YAYLA DONT CAMİİ ...63

3.61. YENİCE CAMİİ ...63

3.62. YUDUMA KÖYÜ ...64

3.63. YUSUF OĞLU OSMAN CAMİİ ...64

3.64. ZEKİ ???? KÖYÜ CAMİİ ...65

3.65. ZEYVE CAMİ-İ ŞERİFİ ...65

3.66. ZORLAR CAMİİ ...65

4.MEĞRİ (FETHİYE) KAZASI’NDAKİ MESCİDLER... 66

4.1. AFŞAR MESCİDİ...66

4.2. AHMED MESCİDİ...66

4.3. BEĞVİRAN MESCİDİ ...67

4.4. ÇAKMAKALANA MESCİDİ ...67

4.5. DEĞİRMENCİK MESCİDİ ...67

4.6. GÜL AMBAR( KELAMBAR ?) MESCİDİ ...68

(14)

4.8. HACI EBUBEKİR MESCİDİ ...69

4.9. HACI HABİB MESCİDİ...69

4.10. HACI HASAN MESCİDİ ...69

4.11. HACI MAHMUD MESCİDİ...70

4.12. HASNAKİ MESCİDİ...70

4.13. HİSARDİBİ MESCİDİ...71

4.14. KILIÇZADE AHMED AĞA MESCİDİ ...72

4.15. KIRANÇAĞIL MESCİDİ ...72

4.16. MANASTIR MESCİDİ ...73

4.17. PEDEREK (PEDREK?) MESCİD-İ ŞERİF...74

4.18.SADREDDİN AĞA MESCİD-İ ŞERİFİ ...74

4.19. SARAYCIK MESCİDİ ...74

4.20. SARILAR MESCİDİ...75

4.21. SÖĞÜTLÜ MESCİDİ ...75

4.22. YENİ MESCİD-İ ŞERİFİ...76

5.TEKKELER... 76

5.1.TEKKE KAVRAMINA GENEL BİR BAKIŞ...76

5.2.MEĞRİ (FETHİYE) KAZASI’NDAKİ TEKKELER ...79

5.2.1.HIZIR BABA TEKKESİ ...79

6.ZAVİYELER ... 80

6.1.ZAVİYE KAVRAMINA GENEL BİR BAKIŞ ...80

6.2.MEĞRİ (FETHİYE) KAZASI’NDAKİ ZAVİYELER ...82

6.2.1.ŞEYH ZEKERİYA SULTAN ZAVİYESİ ...82

6.2.2.AHMED GAZİ ZAVİYESİ ...83

6.2.3.ŞEYH KAMAN ZAVİYESİ ...83

6.2.4.GAZİ UMUR BEĞ ZAVİYESİ ...84

7.MEDRESELER ... 84

7.1.MEDRESE KAVRAMINA GENEL BİR BAKIŞ ...84

7.2.MEĞRİ (FETHİYE) KAZASI’NDAKİ MEDRESELER...86

(15)

8.VAKIFLAR... 87

8.1.VAKIF KAVRAMINA GENEL BİR BAKIŞ...87

8.2.VAKIF HİZMETİNDE ÇALIŞAN GÖREVLİLER...91

8.2.1.Kadı...91 8.2.2.Naip...92 8.2.3.Mütevelli ...92 8.2.4.Nazır...93 8.2.5. Cabi ...93 8.2.6. Kâtip...93 8.2.7.Kayyım...93

8.3.MEĞRİ (FETHİYE) KAZASI’NA AİT VAKFİYELER ...95

8.3.1.KADI MUHİDDİN VAKFİYESİ...95

8.3.2.HAMİDİYE CAMİ-İ ŞERİFİ İÇİN VERİLEN VAKFİYE ...96

8.3.3.HACI MUSTAFA AĞA İBN-İ HACI HALİL AĞA VAKFİYESİ...96

SONUÇ... 98

BİBLİYOGRAFYA ...100

EKLER...109

A.BELGELERDEN ÖRNEKLER ...109

Belge 1: Kınık, Ovacık, Eldirek ve Taşyaka Köylerine Ait 558 Numaralı Hurufat Defteri ... 110

Belge 2: Ovacık ve Karaçulha Köylerine Ait 1146 Numaralı Hurufat Defteri 111 Belge 3: Karaçulha Köyü ve Meğri İskelesi’ne Ait 560 Numaralı Hurufat Defteri ...112

Belge 4: Karaçulha ve Çaltılar Köylerine Ait 561 Numaralı Hurufat Defteri..113

Belge 5: Karaçulha, Alucra, Kuyban ve Ovacık Köylerine Ait 563 Numaralı Hurufat Defteri ... 114

Belge 6: Kınık, Gelmez, Ovacık, Tond Köyleri ve Meğri İskelesine Ait 569 Numaralı Hurufat Defteri...115

Belge 7: Düşeker, Hisardibi ve Gelmez Köylerine Ait 1091 Numaralı Hurufat Defteri ...116

(16)

Belge 8: Ovacık, Hasnaki, Hisardibi, Yeni, Çatallar, Kırançağıl, Zeyve, İlhun, Keçili, Manastır, Pederek ve Karaçulha Köyleri ve Meğri İskelesine Ait 1128 Numaralı Hurufat Defteri...117 Belge 9: Tuta ve Guyan Köyleri ile Meğri İskelesi’ne Ait 1156 Numaralı

Hurufat Defteri ... 118 Belge 10: Gelmez ve Ovacık Köyü ile Meğri İskelesi’ne Ait 1555 Numaralı Hurufat Defteri ... 119 Belge 11: Karaçulha, Ovacık, Gelmez, Kaman Köyleri ile Meğri İskelesi’ne Ait 1154 Numaralı Hurufat Defteri ... 120 Belge 12: Tuta, Gelmez ve Eldirek Köyü’ne Ait 1151 Numaralı Hurufat

Defteri ...121 Belge 13: Köy, Ebuhora ve Karaçulha Köyleri ile Meğri İskelesi’ne Ait 1148 Numaralı Hurufat Defteri...122 Belge 14: Meğri Kazası’na bağlı Karaçulha Köyü’ndeki Osman Efendi

Camii’ne Ait 212 Numaralı Defter vr. 72, sıra 319 Şahsiyet Kaydı ...123 Belge 15: Meğri Kazası’na bağlı İncir Köyü’ndeki Merhum Mehmed Ağa Camii’ne Ait 211 Numaralı Defter, vr. 114, sıra 996 Şahsiyet Kaydı ...124 Belge 16: Meğri İskelesi’ndeki Osman Efendi Camii’ne Ait 414 Numaralı Defter, vr. 187, sıra 353 Atik Esas Kaydı... 125 Belge 17: Meğri Kazası’na bağlı Ovacık Köyü’ndeki Camii’ne Ait 416

Numaralı Defter, vr. 271, sıra 775 Atik Esas Kaydı ...126 Belge 18: Meğri Kazası’nda Hamidiye Camii’ne Ait vr. 215 sıra 187 Vakfiye Kaydı...127

(17)

GİRİŞ

1-Araştırmanın Konusu

Tanzimat Dönemi ülke idari düzenlemesinde yapılan yeniliklere göre Aydın Eyaleti’nin Menteşe Sancağı’na bağlı olan Meğri (Fethiye) Kazası’nın köylerine ait Hurufat Defterlerinin verdiği bilgiler, bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Meğri Kazası, 1934 yılında İl Daimi Encümeni ve Bakanlar Kurulu kararıyla bu adını günümüzdeki Muğla ilinin doğusunda bulunan Fethiye’ye bırakmıştır.

Bu tezin konusu Meğri( Fethiye) Kazası Hurufat Defterleri kayıtlarına göre bölgenin idari, sosyal ve demografik durumudur. Buradan hareketle mevcut verilerle ilgili bazı çıkarımlarda bulunulacaktır.

2-Amaç

Bu çalışma ile Meğri (Fethiye) Kazası’nın kayda geçirilmiş mahalle ve köylerindeki görevli atamaları kronolojik sıra ile ele alınarak ulaşılan bu bilgiler çerçevesinde dönem hakkında bilgiler vermek amaçlanmıştır. Dönem çalışmasında Hurufat kayıtlarının katkısı ne kadar olmaktadır? Bu defterlerin tutulmasındaki amaç nedir? Bu defterlerin tarihçilere sunduğu bilgiler yeterli midir? Belli bir bölgenin hurufat kayıtlarından o bölge ile ilgili çıkarım yapmak mümkün müdür? İşte bu çalışmada bu tür sorulara cevap verilmeye çalışılacaktır.

3-Önem

Bu çalışmada ele alınan ve dönemin önemli tarihi belgesi niteliğini taşıyan Hurufat Defterleri, bölge araştırmasında oldukça değerlidir. Çünkü burada kazalar harf sırasına göre belirli bir düzen içerisinde verilmiştir. İstenilen kazaya dair özet bilgileri içerisinde barındıran bu kayıtlar, bölge ekonomisi ve aynı zamanda da dönem Osmanlı ekonomisi, sosyal yapısı, halkın sosyal ihtiyaçlarının ne kadar karşılandığı konusunda bize bilgiler vermektedir.

Tarih araştırmalarında bir bölgeyi detaylı çalışmak ve daha sonra da bu özel bölgeden genel bilgilere ulaşmak önemlidir. Vakıf kurumlarının ne derecede düzenli

(18)

işlediğini göstermesi açısından Hurufat kayıtları bu bağlamda önem taşımaktadır. Vakfa bağlı bir kurumun kaç tane görevlisi olduğunu, bu görevlilerin ne kadar ücret aldığını, bunların göreve başlangıç ve görevlerinin bitiş sürelerinin ne olduğunu, göreve hangi sebeple atandıklarını ve görevden hangi sebeple alındıklarını öğrenmemiz açısından bu kayıtların ehemmiyeti daha da artmaktadır.

Bu çalışmanın önemi ise Meğri (Fethiye)’ nin ele alınan dönemlerdeki genel durumudur. Ege bölgesini çalışacak olan bir başka araştırıcının konuya genel bakışında bu çalışma, araştırıcıya özel bir bakış açısı oluşturacak ve böylece bütünün içinde yerini alması açısından da ele alınan konunun önemi de artacaktır.

4-Sınırlılıklar

Yapılan çalışmada mekân sınırlaması yapılmıştır. Dönem içerisinde genel olarak tüm eyalet olarak değil de bu eyalete bağlı belli bir kazanın üzerinde çalışılmıştır. Bu kaza ise eski adı Telmessos, daha sonraları Meğri ve günümüzdeki adı ile Fethiye Kazasıdır. Meğri Kazası bugünkü idari yapılanmada Fethiye ilçesinin tüm sınırlarını kapsamamakla beraber içerisinde merkez bucağı ve bu bucağında içindeki mahalleler ile köyleri içine almaktadır. Fethiye ilçesinde günümüzde Meğri dışında dört bucak daha bulunmaktadır fakat bu bucaklar bu çalışma içine dâhil edilmemiştir. Meğri (Fethiye) sınırları içerisinde kayda geçirilmiş olan köyler ve mahallelerdeki görevli atamaları ele alınmıştır.

5-Yöntem

Bu tez konusunda kullanılan temel kaynak Meğri (Fethiye) Kazası’na ait Hurufat Defterleridir. Bu defterler Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nden alınarak üzerinde çalışmaya yapılmıştır. Bu kaynaklar öncelikle transkripsiyon edilip daha sonra çeşitli kütüphanelerden konu ile ilgili kaynaklar, lisansüstü tezler, makaleler ve sözlükler toplanarak değerlendirme yapılmaya çalışılmıştır. Transkripsiyonu yapılan bu arşiv kayıtlarına çalışmanın bitiminde ekler kısmında örnekler verilecektir. Çalışma yöntemi; genel olarak kısa kısa özet cümlelerden oluşan bu Osmanlıca

(19)

bilgiler üzerinde sözlükle birlikte transkripsiyon çalışması yapılmıştır. Çevrilen bu bilgiler çerçevesinde de değerlendirme ve genellemeler yapılacaktır.

6-Kaynak

6.1.Hurufat Defterleri Tarihi Süreç Değerlendirmesi

Hurufat, kelime anlamı olarak harfler demektir1. Hurufat Defterleri, Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nde yer almaktadır. Osmanlı vakıf tarihine önemli bir kaynak olan bu defterler, kazaskerlik makamınca H. 1102/ M. 1690’lı yıllarda tutulmaya başlanmış ve H. 1255/ 1839 yılına kadar kayıt altına alınmaya devam edilmiştir2. Osmanlı ilmiye bürokrasisinin yürütme organı olan kadıaskerlikler Rumeli ve Anadolu olmak üzere teşkilatlandırılmış ve her biri kendi yetki alanındaki görevleri yürütmüştür. Hurufat Defterleri de bu sebeple Rumeli ve Anadolu olmak üzere ayrı ayrı tutulmuş ve kazalar defterlere alfabetik sıraya göre dizilmiştir. Örneğin ismi “elif” harfi ile başlayan kazalar bir ciltte toplanmış ve defter içerisinde kendi aralarında alfabetik biçimde sıralanmışlardır. Tüm harfler için bu sistem uygulanmış ve defter koleksiyonları bu şekilde oluşturulmuştur 3.

Hurufat Defterleri atik ve cedid olmak üzere iki seri halinde olup atik kayıtlar H. 1086- 1103 (1675- 1691), cedidler ise H. 1102- 1258 (1690- 1840) tarihleri arasında vakıf görevi tevcihlerini içermektedir4. Hurufat Defterleri hakkındaki bu bilgiler, defterlerin XVII. yüzyılın sonlarından itibaren tutulduğunu göstermektedir. Bu defter serisi öncesinde muadil ya da benzer bir takım arşiv vesikalarının bulunması gereklidir ki bu sebeple Hurufat Defterlerinin ataları aslında kadıasker kaleminde tutulan bir tür ruznamçe defterleridir. Literatürde bilinen Ruznamçe Defterleri; kadı, müderris, müftü atamalarının ve ilmiye zümresine girmeyi hak kazanmış olan mülazımların kaydedildiği defterlerdir5. Hurufat

1

Ferit Devellioğlu, Osmanlıca- Türkçe Ansiklopedik Lügat, Ankara 2006, s. 384. 2

Tuncer Baykara, Osmanlı Taşra Teşkilatı’nda XVIII. Yüzyılda Görev ve Görevliler (Anadolu), Ankara 1990, s. 1- 10.

3

Yasemin Beyazıt,” Hurufat Defterleri’nin Şehir Tarihi Araştırmalarındaki Yeri”, Hıstory Studies Internatıonal Journal Of Hıstory, Volume 5, Ed. Osman Köse, Samsun 2013, s. 42.

4

Mustafa Alkan, Türk Vakıf Tarihi Araştırmaları Açısından Hurufat Defterleri: Adana Örneği, XV. Türk Tarih Kongresi (Ankara 11- 15 Eylül 2006), Kongreye Sunulan Bildiriler, C. IV, I. Kısım, Osmanlı Tarihi A, ( Ankara 2010), s. 831- 842.

5

(20)

Defterlerinin atası olarak kabul edilen Ruznamçe Defterleri ise; kadıaskerlerin cihet6 ve tevliyet7 tevcih etme görevlerinin bir ürünüdür8. Ruznamçeler XVII. yüzyılda atama kayıtlarına kolay ulaşma ve daha sistematik biçimde kaydetme düşüncesiyle alfabetik biçimde kazalara göre düzenlenmeye başlamış ve bu kayıt biçimi sebebiyle de hurufat olarak adlandırılmıştır9.

6.2.Hurufat Defterlerinin Muhtevası

Hurufat Defterlerinde Osmanlı taşra teşkilatı ve kamu görevlileri hakkında çok önemli bilgiler verilmektedir. Vakıflara yapılan muallimlik, dersiamlık, müderrislik, imamlık, hatiplik, mütevellilik, nazırlık, ferraşlık atamaları bu defterlere birkaç cümle ile kaydedilmiştir10. Hurufat Defterlerinde yapılan atamalarla ilgili kayıtlar incelendiğinde genellikle cülus zamanlarında bütün atamaların yeniden yapıldığı görülmektedir. Bunun nedeni de Osmanlı Devleti’nde resmi görevlilerin memuriyetinin, çalıştığı devrin padişahının ömrü ile sınırlı olmasıdır11.

Bu defterlere vakıfların günlük tayin ve terfi işlemleri yazılmış ve defterler dönemin kaza idari yapısına göre tutulmuşlardır12. Defterlerde kazaya ait hemen tüm vakıf eserleri, bunların banileri ile tamir ettirenleri, nelerin tamir veya ilave edildiği kayıt altına alınmıştır13. Hurufat Defterleri, devletin kaza ve kadılık ile ilgili bilgilerin her yöre için tespit edilmesini sağlamıştır14. Tayinler birkaç satıra kaydedilmiştir15. Defterlere kayıt yapılırken; kazanın adı ve mahallesi, kazaya atanacak kişinin çalışacağı yer, atanan görevlinin ücreti, atanacağı görev ve bunun

6

Cihet, vakfın başlıca gayesini tahakkuk ettiren hizmetler anlamına gelmektedir. Devellioğlu,

Osmanlıca- Türkçe, s. 142.

7

Tevliyet, mütevellilik, vakıf işlerine bakma vazifesi anlamına gelmektedir. Devellioğlu, Osmanlıca-

Türkçe, s. 1103.

8

Beyazıt, “Hurufat Defterleri”, s. 43. 9

Beyazıt, “Hurufat Defterleri”, s. 43. 10

Eşref Temel, Hurufat Defterleri’ne Göre Aksaray Kenti Klasik Eğitim Kurumları (XVIII- XIX

Yüzyıllar Arası), ( SÜ. SOSBE, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Konya 2008, s. 2.

11

Mübahat S. Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili (Diplomatik), İstanbul 1988, s. 136. 12

Baykara, Osmanlı Taşra Teşkilatı, s. 1- 13. 13

Ahmet Öge, Hurufat Defteri’nde Niğde- Bor, (SÜ. EBE, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Konya 2010, s. 2.

14

Hadi Taç, Hurufat Defterleri’ne Göre Kosova Vilayeti, ( EÜ. SOSBE, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) İzmir 2012, s. 9.

15

Ahmet Şanlı, Hurufat Defterleri’ne Göre Ayıntab Kazası’ndaki Vakıfların İşleyişi ve Yönetimi, (Kırıkkale Üniversitesi SOSBE, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Kırıkkale 2010, s. 13.

(21)

boşalma nedeni, atama şekli ve atamanın gerçekleştiği tarih dikkate alınmış ve tüm bunlar belirli bir düzen içerisinde kayda geçirilmiştir16. Ayrıca atamayı arz eden kadı ya da naibin adı, kadıaskerliğe arz edilip tevcih olunduğuna dair ifade, kayıt tarihinden sonraki yapılan bazı değişikliklerin atamaların yanına derkenar17 şeklinde kısa biçimde not edilmesi de kayıt sırasında izlenilen yöntemlerdendir18. Defterlerin tutulma amaçlarından biri de şüphesiz kadrolarda şişkinliğin ve ikiliğin oluşmasını engellemektir19.

6.3.Hurufat Defterlerinin Tarih Araştırmalarındaki Önemi

Osmanlı şehirlerinin ana iskeleti cami, mescit, medrese, mektep, muallimhane, zaviye gibi vakıf kurumlarıyla kurulmuş, şehirler bu kurumlar etrafında gelişmiş ve büyümüşlerdir. Bu sebeple şehir tarihi araştırmaları açısından var olmuş vakıf kurumlarının tespiti vazgeçilmez derecede önemlidir20. Hurufat Defterleri de şehir tarihlerinin gün ışığına çıkarılmasında son derece önemlidir.

Defterlerdeki kayıtlar, kurumlara yeni bir atama yapılması sonucu ortaya çıkmıştır. Bu nedenle defterler kaza bazlı olarak vakıf kurumları kataloğu durumunda olup bu açıdan şehir tarihçiliğine önemli ölçüde veri sunmaktadır. Vakıf kurumlarının toplu bir şekilde kataloğunu sunması sebebiyle Hurufat Defterlerini genellikle XVI. yüzyıla değin bilgiler sunan vakıf tahrirlerinin önemli bir tamamlayıcısı olarak kabul edebiliriz. Bu şekilde merkez ve kırsalıyla şehirlerdeki vakıf kurumları 19. yüzyıl ortalarına değin tespit edilebilmektedir 21. Ancak vakıf tahrirlerinden bir eksik yönü vakıf gelirlerine dair çok sınırlı bilgiler içermesidir22.

Defterler üzerinden kazanın merkezindeki ve taşrasındaki cami, mescit, medrese, mektep, muallimhane, namazgâh, türbe ve zaviyelerinin tespiti mümkündür. Genellikle eserlerin banilerinin de adı geçmektedir. Kayıt tarihlerinden

16

İsmet Boydemir Temel, Osmanlı Dönemi’nde Ereğli Kazası Vakıf Eserleri, Konya 2011, s. 1. 17

Der- kenar, genellikle tecdid yahut ölüm veya feragat gibi sebeblerle berata konu olan şeyin yeniden tahsisi icab ettiğinde kalemindeki kayıdlara müracaat edilir ve bunlar geri gelen eski berata der- kenar olarak işlenirdi. Ayrıntılı bilgi için bkz. Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, s. 142.

18

Beyazıt, Hurufat Defterleri, s. 45. 19

Gazi Özdemir, Hurufat Defterleri Işığında Ilgın, (SÜ. SOSBE, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Konya 2005, s. 1.

20

Beyazıt, Hurufat Defterleri, s. 45. 21

Beyazıt, Hurufat Defterleri, s. 45. 22

(22)

önce yapılan binaların inşa tarihi belirli olmasa da çoğu zaman yapının banisinin adı zikredilmektedir. Bu sebeple XVII. yüzyıl öncesinde yapılmış eserlerin de banilerini tespit edebilmekteyiz23.

Yukarıda da ifade edildiği gibi Hurufat Defterlerinden mevcut dönem hakkında pek çok konuda bilgi edinmek mümkündür. İnşa edilmiş bir eserdeki değişlikleri, bakım ve onarımları, esere eklenen yeni binaları da bu defterler aracılığıyla öğrenebilmekteyiz.

Hurufat Defterlerinin son zamanlarda şehir tarihi yazma noktasında kullanılmaya başlandığı dikkat çekmekte olup24, bu defterler ışığında pek çok şehir çalışması yapılmıştır25.

Defterler şehir tarihinin yanı sıra şehir mahkemesi ve esnaf teşkilatları için de oldukça zengin veriler içermektedir. Dolayısıyla Hurufat Defterleri, 1690 - 1840 yılları arasında Osmanlı vakıf ve şehir tarihi araştırmaları için en temel kaynak serileri olma özelliğine sahiptir26.

Hurufat Defterleri kaynaklı şehir tarihi araştırmaları arttıkça Hurufat Defterlerinin de öneminin artacağı kanaatini taşımakta bulunmaktayız. Bu çalışma da Hurufat Defterleri ışığında yapılmış olup; defter kayıtları ışığında dönemin sosyal, idari ve ekonomik yapısı hakkında çalışılan bölge hakkında bilgiler verilmeye çalışılacaktır.

6.4. Meğri (Fethiye) Hurufat Defterleri

Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi, Ankara Ulus’ta yer almaktadır. Arşivdeki defterler dijital ortamda bulunmaktadır. Biz de Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nde

23

Beyazıt, Hurufat Defterleri, s. 47. 24

Beyazıt, Hurufat Defterleri, s. 40- 41. 25

Derya Karakaya, Hurufat Defterleri Işığında Eski- İl Kazası, (SÜ. EBE, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Konya 2011; Halis Akıncı, Hurufat Defterlerine Göre Kır-İli Kazası, (SÜ. SOSBE, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Konya 2007; Mevlüt Eser, Hurufat Defterlerine Göre Ermenek, (SÜ. EBE, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2011; Muharrem Parlak, Hurufat Defterleri

Işığında Seydişehir, (SÜ. SOSBE, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Konya 2009; Özlem Ceyhan, Hurufat Defterleri Işığında Göci-Yi Kebir Kazası, (SÜ. EBE, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi)

Konya 2011; Pakize Yıldız, Hurufat Defterlerine Göre Maraş Kazası, (SÜ. EBE, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Konya 2010; Zehra Çınar, Hurufat Defterlerine Göre Seferihisar-ı Günyüzü

Kazası, (SÜ. SOSBE, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Konya 2009.

26

(23)

Meğri (Fethiye) Kazası’na ait 27 adet defter tespit etmiş bulunmaktayız 27. Hurufat Defterlerinin haricinde mevcut kazanın dönem içerisindeki şahsiyet kayıtları, atik esasları ve vakfiye kayıtları da tespit edilmiş olup her bir kayıt adı geçen yapının içerisinde ele alınmaya çalışılacaktır. Meğri (Fethiye) Hurufat Defterleri arşivdeki kazalar içerisinden taranmış ve mevcut bölge ile ilgili defter sayfaları toplanmıştır. Toplanan bu arşiv belgeleri transkripsiyon edildikten sonra ait olduğu köyle birlikte mevcut yapı hakkında değerlendirme yapılarak, bilgiler verilmeye çalışılacaktır.

27

VGMA, HD, Nr. 558; Nr. 559; Nr. 560; Nr. 561; Nr. 562; Nr. 563; Nr. 569; Nr. 1091; Nr. 1128; Nr. 1135; Nr. 1136; Nr. 1139; Nr. 1140; Nr. 1146; Nr. 1148; Nr. 1151; Nr. 1154; Nr. 1155; Nr. 1156; Nr. 1157; Nr. 1192; Nr. 1193; Nr. 1195; Nr. 1196; Nr. 1200; Nr. 1201; Nr. 1218.

(24)

BİRİNCİ BÖLÜM

MEĞRİ (FETHİYE) KAZASI’NIN COĞRAFİ KONUMU ve

TARİHÇESİ

1.İLKÇAĞDA TELMESSOS

Likya, bugünkü Antalya ilinin Kemer ilçesinin batı kısımlarından başlayarak Burdur ili sınırlarına dâhil olan Gölhisar ilçesini de içine alarak Denizli ilinin güneyinden Dalaman çayının döküldüğü noktanın doğu kısmında kalan bölgedir. Tarihte bilinen ilk demokratik birlik Likyalılarca tarif edilen bu bölgede kurulmuştur. Bu birlik farklı kültürlere mensup 23 şehirden oluşmaktadır28. Likya kentlerinden biri olan Telmessos29, Likya sınırları içinde Akdeniz kıyı şeridi bandında körfezde yer alan ve antik dönemden günümüze kadar yerleşimin devam ettiği Fethiye sınırları içerisinde yer almaktadır30.

M. Ö. iki bin yılında Likyalılar güçlü bir kara ordusu ve donanmaya sahip olmuşlardır. Bu orduları sayesinde deniz ötesi veya uzak bölgelerde savaşa katılmışlardır. M.Ö. 546-547’de Pers kralı Kiros, Anadolu’ya hâkim olabilmek için kumandanı Harpagos’u ordusu ile Karya ve Likya’ya göndermiştir. Harpagos, M.Ö. 545’te Karya’yı mağlup ettikten sonra Kaunos (Dalyan) yolu ile Telmessos’a gelmiştir. Telmessoslular Harpagos’a kahramanca karşı koymuşlarsa da Pers ordusunun kalabalık ordusu karşısında tek başlarına başa çıkamayacaklarını anlamış ve teslim olmuşlardır. Harpagos ordusu ile Likya’nın başkenti olan Xanthos (Eşen) vadisine gelmiş ve Likyalılar’ı yenmeyi başarmıştır31. Persler bölgeyi yönetmenin zor ve çetin bir mücadele gerektiğinin farkına vararak kendilerine vergi vermek şartıyla ülkenin yönetimini tekrar Likyalılara bırakmayı tercih etmişlerdir.

28

Ahmet Yiğit – Ömer Karayumak, Menteşe Beyliği’nden Türkiye Cumhuriyeti’ne Belgelerle

Fethiye, Fethiye 2012, s. 1.

29

En eski adı Likçe kitabelerde Telebehi olarak geçen kent, sonraları Likçe “ Aydınlık” anlamına gelen Telmessos olarak adlandırılmıştır. Ayrıntılı bilgi için bkz. Orhan Tez, Telmessus’un İzdüşümü:

Fethiye Günlüğü, İstanbul 2008, s. 185.

30

Yiğit – Karayumak, Belgelerle Fethiye, s. 1. 31

(25)

Yönetimde bulunan Likyalı sülaleler rahat hareket etmişler ve yüzyılın sonralarında kendi adlarına gümüş sikkeler dahi bastırmışlardır32. Likyalılar, Karya ve Likya bölgesine hâkim olan Perslerin Yunan seferlerine çıkan donanmasına 50 gemilik bir donanma ile katkıda bulunmuşladır. Likyalıların Atinalıların oluşturduğu Delos birliğine kısa süreli olmak üzere katılmaları birliğe ödedikleri vergilerden anlaşılmaktadır. Delos birliği Spartalıların M.Ö. 404 yılında kazandıkları Peloponnes Savaşı ile dağılmış ve Likya bölgesi tekrar Perslerin hâkimiyetine girmiştir. Karya’nın Pers Satrabı Mausolos’un Likya üzerinde hak talep etmesine Likyalıların hükümdarı olan ve M.Ö. 380 - 365 yılları arasında Doğu Likya’da hâkimiyet sürmüş olan Perikles başkanlığında karşı koymuşlar ve direnmişlerdir. Perikles’in hâkimiyeti döneminde Telmessos şehrini Persler adına yöneten Artumpara, Likya birliği için bir engel teşkil etmekteydi. Perikles bölgede Pers hâkimiyetine son vermek, kıyı şehirlerindeki Grek kolonisine karşı mücadeleye girişmek için ordusuyla harekete geçmiş ve yapılan çarpışmada Artumpara’yı yenmiş, Telmessos şehrini ele geçirip Likya birliğine dâhil etmiştir. M.Ö. 362 yılında Likya bölgesinde Persler’e karşı isyan eden satraplar Arobarnas, Mausollos, Orentes ve Autophradates’e katılan Pisidyalılar, Klikyalılar ve Pamfilyalılar’a Likyalılar da katılmışlardır. Likyalıların bu savaşa girme nedeni; Persler’i tamamıyla topraklarından atabilmektir. Ancak Karya satrabı Mausollos kurdukları bu koalisyona ihanet ederek savaşın başında Perslerin yanına geçmiştir. İsyan böylece başarısızlıkla sonuçlanmış ve Persler tarafından Likya bölgesinin idaresi Karya satrabı Mausollos’a verilmiştir. Likya’daki Karya hâkimiyeti Büyük İskender’in Likya’yı ele geçirmesine kadar devam etmiştir33. Büyük İskender, M.Ö. 334 yılında Biga çayında satrapların idaresindeki Pers ordusuyla karşılaşmış ve Persleri yenilgiye uğratmıştır. Ardından sahillerdeki şehirleri ve limanları ele geçirmek, Persler’in kendisine karşı kullanacağı donanmayı üssüz bırakmak amacıyla Güneybatı Anadolu’ya yürümüştür. Bu saldırıda Miletos ve Halikarnas hariç hiçbir mukavemetle karşılaşmayan İskender filo kumandanı Memnon’u yenmiş ve Halikarnas ve Milet’i ele geçirmiştir. Telmessos şehri ile antlaşma imzalayan

32

Yiğit – Karayumak, Belgelerle Fethiye, s. 2. 33

Yiğit – Karayumak, Belgelerle Fethiye, s. 2 ; Yılmaz, Her Yönüyle, s. 144- 148; Kürşat Ekrem Uykucu,Muğla Tarihi, İstanbul 1968, s. 172.

(26)

İskender Xantos, Pinara ve Patara gibi otuz küçük şehri hâkimiyeti altına almıştır. Likyalılar teslim olmak durumunda kalmış ve İskender’den ülkelerinin tahrip ve yağma edilmemesini, ırz ve mal emniyetinin sağlanmasını istemişlerdir. İskender’in Likya bölgesindeki hâkimiyetinde bütün yerli unsurlar tamamı ile arka plana atılmış ve bundan sonra Hellenizm hareketi bütün şiddetiyle Likya’da hissedilir duruma gelmiştir34. İskender’in ölümünden sonra Likya’nın başına kendini Mısır kralı ilan eden general Ptolemaios gelmiştir. Ptolemaios’un Likya hâkimiyeti yaklaşık bir asır sürmüş ve bu dönemde bölgede Yunan dili ve kültürü hâkim olmuştur35. Görüldüğü gibi M.Ö. 362 yılına kadar Telmessos, müstakil bir şehir olarak yaşamış ve Likya dil, kültür ve mimarisini devam ettirmiştir36. Likya tarihinin gelişimi içinde yürüyen Telmessos Büyük İskender’den sonra bir dönem Roma’nın daha sonra da Bizans’ın eline geçmiştir37.

Likya toprakları Selevkos kralı III. Antiokhos tarafından M.Ö. 197 yılında devr alınır. III. Antiokhos M.Ö. 189 yılında Magnesia (Manisa)’da Romalılar tarafından yenilgiye uğratılır ve yapılan antlaşma gereğince Likya bölgesi Bergama kralı Eumenes’ e verilir ve Eemenes bölgeye M.Ö. 133 yılına kadar hâkim olmuştur. Bergama kralının ölümü üzerine Likya bölgesinin hâkimiyeti vasiyeti üzerine Romalılar olmuştur. Romalılar bölgenin yeni hâkimi olarak yaptıkları antlaşma sonucunda Telmessos şehri dışındaki diğer şehirleri kendilerini destekleyen Rhodoslulara vermişlerdir. Romalılar Telmessos’a uzaklığı göz önünde tutularak Latince uzak diyar anlamına gelen Makri38 adını vermiş ve şehrin adını değiştirmişlerdir39. II. Anastasius buraya Anastasiupolis adını verse de bu isim fazla kullanılmamıştır40. Likya ile Rodos arasında M.Ö. 177 yılında başlayan mücadele, Likyalıların daha fazla dayanamayıp Roma’ya elçi gönderdikleri M.Ö. 167 yılına

34

Yiğit – Karayumak, Belgelerle Fethiye, s. 2 ; Yılmaz, Her Yönüyle, s. 148- 154. 35

Yiğit – Karayumak, Belgelerle Fethiye, s. 2. 36

Yılmaz, Her Yönüyle, s. 157. 37

Kürşat Ekrem Uykucu, Muğla Tarihi, s. 177. 38

Makri, Türk ağzında Meğri, Muğla iline bağlı ilçe merkezi Fethiye kasabasının eski ( Ortaçağdaki) adıdır. Ayrıntılı bilgi için bkz. Bilge Umar, Türkiye’deki Tarihsel Adlar, İstanbul 1993, s. 537; Megri kelime olarak ulaşılması, gidilmesi zor demektir. Ayrıntılı bilgi için bkz. Hasan Barışcan, Likya

Efsaneleri, İstanbul 1996, s. 47; İstanbuldaki Bakırköy’ün eski adı da Makri olup bununla zaman

zaman karıştırılmaktadır. Ayrıntılı bilgi için bkz. Behset Karaca, “ XVI. Yüzyılda Meğri (Fethiye)

Kazası”, SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi, Sosyal Bilimler Dergisi, Aralık 2013, Sayı 30, s. 14.

39

Yiğit – Karayumak, Belgelerle Fethiye, s. 3. 40

(27)

kadar devam etmiştir. Roma Senatosu, gelen elçinin ifadelerine dayanarak, Karya ve Likya üzerindeki Rodos hâkimiyetine son vermiş, Likya ve Karya bölgesini Anadolu’daki Asya eyaletinden ayırarak müstakil bir eyalet haline getirmiştir. Bu eyalet Roma’nın hâkimiyetinde iken 395 yılından sonra Doğu Roma (Bizans İmparatorluğu)’nın denetimine geçmiştir41.

2.

ABBASİLER ve SELÇUKLULAR İDARESİNDE MEĞRİ

Likya bölgesine ilk İslam akınları Bizans imparatoru I. Nikephoros’un Abbasi halifesi Harun Reşit’e yazdığı mektupla başlamıştır. Nikephoros mektupta Abbasi halifesi Harun Reşit’e daha önce ödenen vergilerin iadesini de talep etmiş ve bu durumda Harun Reşit ordusuyla birlikte ele geçirdiği yerler de yeni vergiler de ihdas etmiştir. Abbasi ordusunun Anadolu üzerine yaptığı bu sefere Bizans imparatoru Balkanlarda çıkan kargaşadan dolayı karşı koyamamıştır. Bu sefer sonucunda Abbasiler Karya ve Likya bölgesini ele geçirmiş ve hâkimiyet 862 yılına kadar sürmüştür42. Anadolu ve Türk tarihi açısından büyük öneme sahip olan 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi ile Türkler Bizans’a karşı üstünlüklerini kabul ettirmiş ve savaştan sonra Selçuklu komutasındaki Türkler için Anadolu’nun batı uçları da artık çok rahat ulaşabilecekleri mesafedeki yeni fetih sahaları içine girmiştir43. Türklerin Anadolu üzerine ilk kalıcı fetih hareketleri Malazgirt Meydan Muharebesinden iki yıl sonra olmuş ve bu fetih hareketleri sonucunda Anadolu’nun doğusuna ve iç kesimlerine büyük miktarda Türkmenler yerleştirilmiştir44. Şüphesiz Karya da geri kalan Garbi Küçük Asya gibi XI. asrın sonunda Türk kıtaları tarafından istila edilmiş ve böylelikle Selçukluların hâkimiyeti altına girmiştir45. Karya, 1261’den sonra kaybolup Türklere giden ilk araziden biri olmuştur46.

41

Zekai Eroğlu, Muğla Tarihi, İzmir 1939, s. 85; Yılmaz, Her Yönüyle, s. 185. 42

Yiğit – Karayumak, Belgelerle Fethiye, s. 3. 43

Yiğit – Karayumak, Belgelerle Fethiye, s. 3. 44

Yiğit – Karayumak, Belgelerle Fethiye, s. 3. 45

Paul Wıttek, Menteşe Beyliği, (Çev. O. Ş. Gökyay), Ankara 1944, s. 3. 46

(28)

Selçuklu sultanları Moğol baskısıyla Anadolu’ya göçen bu Türkmen aşiretlerini Bizans hududuna yerleştirerek uç beyliklerini kurmuşlardır47. Böylece Anadolu’nun batı uçlarında Bizans sınırında kısa sürede beylikler oluşmuştur. Özellikle 1243 yılından sonra Anadolu’da cereyan eden hadiseler sonrasında Bizans sınırlarına yakın bölgelerde yani uçlarda bulunan Türkmen grupları kendi beyleri etrafında toplanarak siyasi oluşumlar gerçekleştirmişlerdir. Bu beyliklerden birisi de Batı Anadolu’nun güney bölümünde dağlık ve ormanlık alanlara hâkim olan ve denizde de küçük çaplı bir donanma oluşturan Menteşe Beyliği’dir48.

3.MENTEŞE YÖRESİ ve MENTEŞEOĞULLARI BEYLİĞİ’NE GENEL BİR BAKIŞ

Menteşe; Anadolu’nun güneybatı köşesinde bir memleket olup, ismini Selçuklu İmparatorluğu’nun ortadan kalkmasından sonra burada küçük bir devlet kuran Menteşeoğullarından almıştır49. Menteşe, daha XI. asır sonlarında Türk hâkimiyetine geçmiş, her ne kadar daha sonra Bizans hâkimiyeti burada yeniden tesis edilmiş ise de İç Anadolu’ya ve Batı Toroslara (Göller Bölgesi) yerleşmiş olan kuvvetli Türk kabilelerinin devamlı akınlarına maruz kalmıştır. Hatta XIII. asrın ikinci yarısında, memleket fi’len Türk hâkimiyeti altına girmiş ve buradan Ege adalarına deniz seferleri yapılmıştır50. XIV. asırda memlekete hâkim olan Menteşe Beyleri, münbit ve mahsuldar, sahile yakın, fakat denizden gelecek tecavüzlere kapalı bir ova içinde bulunan Milas’a yerleşmiş, merkezlerini bu şehre yakın bir mevkide ve tepe üzerinde Beçin’de kurmuşlardır51. Daha sonra merkez Balat olmuştur52. Menteşe, 1389- 1391 yılında Yıldırım Bayezid tarafından alınıp

47

Ömür Bakırer “ Ortaçağda Muğla”, Tarih İçinde Muğla, Derleyen İlhan Tekeli, Muğla 2006, s. 12. 48

Yiğit – Karayumak, Belgelerle Fethiye, s. 3. 49

Besim Darkot, “ Menteşe”, MEB İslam Ansiklopedisi, C. 7, İstanbul 1993, s. 722 ; Menteşe isminin nereden geldiği konusunda kesin bir görüş olmamakla birlilte Paul Wıttek bu yer isminin, Teke ve Germiyan gibi bir kabile isminden türemiş olabileceğini ileri sürse de ortada buna dair bir delilin mevcut olmadığını da eklemektedir. Ayrıntılı bilgi için bkz. Paul Wıttek, Menteşe Beyliği, s. 28- 29. 50

Darkot, “Menteşe”, s. 723. 51

Darkot, “Menteşe”, s. 723. 52

Hülya Cantürk, Osmanlı Salnamelerine Göre XIX. Yüzyıllarda Menteşe Sancağı’nın Sosyal ve

(29)

Osmanlı topraklarına aynı isimli bir sancak olarak katılmıştır53. Bu hâkimiyet 1424 yılında II. Murad zamanında kesinleşmiştir54. Günümüzde Muğla Vilayeti’ni kapsayan ve antik dönemde Karya denilen bu bölge Türklerin eline geçişinden sonra bu adla anılmaya başlanmıştır55. Ancak sancak sınırları günümüz Muğla Vilayeti sınırlarından oldukça farklıydı56. Sancak, 26- 32 doğu meridyenleri ile 36- 40 kuzey paralelleri arasında bulunmaktadır57. Sancak arazisi kuzeybatıdan güneydoğuya doğru uzanır ve Adalar Denizi (Ege Denizi) ile sınırdır58.

Osmanlı menzil teşkilatına göre Anadolu’nun sağ kolunun nihayetinde yer alan Menteşe bölgesi gerek bulunduğu coğrafi konum gerekse topografyası sebebiyle siyasi, ekonomik ve demografik açıdan fazla bir hareketliliğe sahip olamamıştır. Kuzey ve doğu sınırlarını denizin çevirmiş olması bölgeyi içine kapalı bir konuma sokmaktadır59. Dolayısıyla sancakta ne büyük vakıf eserleri ne de gelişmiş bir ticaret olmuştur60.

Menteşeoğulları Beyliği’nin kurucusu, Anadolu Selçuklu hükümdarlarınca atalarına Batı Anadolu uç bölgesinde ikta verilen Menteşe Bey’dir61. Beyliği bu yöreye deniz yoluyla gelen ve içeri doğru girerek sahille Denizli dağları arasındaki

53

Zekai Mete, “Menteşe”, TDVİA, C. 29, Ankara 2004, s. 151. 54

Darkot, “Menteşe”, s. 723 ; Suraiya Faroghi, “Menteşe Oğullarından Osmanlılara Muğla”, Tarih

İçinde Muğla, Derleyen İlhan Tekeli, Muğla 2006, s. 19-21.

55

Mete, “Menteşe”, s. 150. 56

Sınır Büyük Menderes Nehri’nin hemen güneyinden geçmekteydi. Günümüzde Aydın Vilayeti kazalarından olan Koçarlı ile Karasu Kazası’nın bazı köyleri, Denizli Kazalarından Kale ile Acıpayam’ın bazı köyleri de Menteşe Sancağı içinde bulunuyordu. Bugünkü Koçarlı Kazası iki kazanın birleşmesinden meydana gelmiştir. Kazanın kuzeyindeki köyler vaktiyle Subıca, güneyindekiler Mazun Kazaları içindeydi. Mazun’un bazı köyleri ise Aydın’ın Çine Kazası’na bağlanmıştı. Denizli’ye bağlanan Tavas’ta durum farklılık göstermektedir. Subıca ve kısmen Mazun’un birleştirilmesiyle Koçarlı Kazası meydana getirilirken Tavas Kazası ikiye bölünerek Tavas ve Kale Kazaları oluşturulmuştur. Menteşe’den koparılan kazalardan biri de Kirkez’dir. Kirkez köyleri, muhtemelen XIX. yüzyıl ortalarında Tavas’a bağlanmış, 1910’da oradan ayrılarak Acıpayam Kazası, o zamanki adıyla Garbi Karaağaç’ın sınırları içine alınmış, Garbi Karaağaç ise Denizli Sancağı’na katılmıştır. Ayrıntılı bilgi için bkz. Mübahat S. Kütükoğlu, Menteşe Sancağı 1830 (Nüfus

ve Toplum Yapısı), Ankara 2010, s. 13- 14.

57

Bayram Akça, Menteşe (Muğla) Sancağı’nın Zirai ve Coğrafi Durumu, Muğla 2010, s. 1; Sancak Anadolu yarımadasının güneybatı ucunda yer alır. Yüksekliği 400- 1500 metre arasında değişen bölgeyi coğrafyacılar İç Menteşe ve Dış Menteşe olmak üzere ikiye ayırırlar. Büyük Menderes’in denize döküldüğü yerden Köyceğiz’e bir hat çizilirse bunun doğusunda kalan kısım İç Menteşe, batısında kalan kısım ise Dış Menteşe olarak kabul edilir. Ayrıntılı bilgi için bkz. Kütükoğlu, Menteşe

Sancağı 1830, s. 9.

58

Bayram Akça- Erdoğan Keleş, “ Türkiye’nin Sıhhi- İçtimai Coğrafyası Muğla (Menteşe) Sancağı”, Muğla 2012, s. 13.

59 Mete, “Menteşe”, s. 151 ; Darkot, “Menteşe”, s. 723 ; Kütükoğlu, Menteşe Sancağı, s. 12 . 60

Faroghi, “Menteşe Oğullarından Osmanlılara Muğla”, s. 25- 30. 61

(30)

bölgeye yerleşen Türkmenlerin tesis ettiği belirtilmektedir. Ayrıca karadan sahile doğru akın yapan Türkler tarafından bir siyasi birlik haline getirildiği üzerinde de durulmaktadır. Kuruluşu ve ilk beylerin hüküm sürdükleri dönemlerin kronolojisi kaynak yetersizliği sebebiyle tespit edilememektedir62.

Menteşe Beyliği, doğuda Hamitoğulları, kuzeydoğuda Germiyanoğulları, kuzeyde Aydınoğulları ve güneyde Tekeoğulları beylikleri ile komşu durumdaydı63. Beyliğin toprakları Beçin, Milas, Muğla, Balat, Bozöyük, Çine, Davaz, Bornas, Meğri ve Köyceğiz kasabalarından oluşarak Güney Batı Anadolu’nun Akdeniz ve Ege sahillerini kapsamaktaydı 64. Menteşe Bey, başlangıçta Germiyanoğulları Beyliği’nin ufak bir uç beyiydi. 1291 yılında Anadolu Selçuklu sultanı II. Mesud adına ilk sikkeyi Milas’ta bastırmıştır. Ancak bir süre sonra İlhanlı baskısı altında hiçbir şey yapamayan II. Mesud’a karşı, bağımsızlığını ilan etmiştir. İran’da bir süre otoriteleri sarsılan İlhanlılar, daha sonra duruma hâkim olarak Anadolu’ya yönelmişlerdir. Bu durum karşısında Menteşe Bey, Meğri (Fethiye)’ye çekilmek zorunda kalmıştır. İlhanlı kuvvetlerinin, Menteşe Bey’i buraya kadar takip ettiği ve yapılan çatışmada Menteşe Bey’in burada öldürüldüğü kuvvetli bir ihtimal olarak görülmektedir65. Menteşe Bey’den sonra beyliğin başına oğlu Mesud Bey geçmiştir66. Mesud Bey 1300 yılında Rodos adasının önemli bir kısmını Rumların elinden almıştır67. Mesud Bey döneminde Girit ile Menteşe Beyliği arasında ticari münasebetler de başlamış olup, Mesud Bey’in ölümünden sonra yerine oğlu Orhan Bey beyliğin başına geçmiştir68. Orhan Bey Rodos’u geri almak için şövalyeler ile mücadeleye başlayarak, Menteşe donanması ile taarruza kalkışmışsa da muvaffak olamamıştır69. Orhan Bey döneminde yukarıda da bahsedildiği üzere çok önemli bir siyasi gelişme yaşanmamıştır. Orhan Bey’in ölümü üzerine beyliğin başına oğlu İbrahim Bey geçmiştir70. Bir haçlı donanmasının 1344 yılında Aydınoğulları’ndan

62

Merçil, “Menteşeoğulları”, s. 152. 63

İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri, Ankara 1969, s. 72. 64

Bakırer , “Ortaçağda Muğla”, s. 13. 65

Kürşat Ekrem Uykucu, Muğla Tarihi, İstanbul 1983, s. 61. 66

Merçil, “Menteşeoğulları”, s. 152; İsmail Hakkı Uzunçarşılı, “Menteşeoğulları”, MEB İslam Ansiklopedisi, C. 7, İstanbul 1993, s. 725.

67

Merçil,” Menteşeoğulları”, s. 152 ; Uzunçarşılı, “Menteşeoğulları”, s. 725. 68 Merçil, “Menteşeoğulları”, s. 152. 69 Uzunçarşılı, “Menteşeoğullları”, s. 725. 70 Merçil, “Menteşeoğulları”, s. 152.

(31)

İzmir’i alması, Menteşeoğulları ile Girit arasındaki ticaretin bir süre kesilmesine sebep olmuştur. Menteşeoğulları Aydınoğulları ile birleşerek Girit’e saldırmışlardır. İbrahim Bey İzmir’e yürümek için Balat’ta savaş hazırlıkları yapmıştır. Venedikliler kendilerine karşı harekete geçmeye hazırlanan İbrahim Bey’i Balat Limanı’na soktukları donanmayla tehdit ederek yapılan antlaşma sonucu Menteşeoğulları’nı silahsızlanmaya zorlamışlardır. Buna rağmen taraflar arasında ticari ve diplomatik münasebetler kesilmemiştir71. Bu tarihten sonra İbrahim Bey vefat etmiş ve yerine oğulları Musa Bey Peçin, Balat ve Milas’ta, Mehmed Bey Muğla ve Çine’de, Ahmed Gazi Bey ise güneyde Meğri (Fethiye) ve Marmaris bölgesinde hüküm sürmüşlerdir72. İmparatorlukta yaşanan Ankara Savaşı’ndan sonra Timur, öteki Anadolu beyliklerinde olduğu gibi Menteşeoğulları’na da ülkelerini iade etmiştir. Bu dönemde uluğ bey73 konumunda Mehmed Bey olup Menderes nehri yakınında Timur’un ordugâhına giderek bağlılığını arz ile hediyelerle takdim etmiştir. Onun zamanında Menteşeoğulları limanları tekrar batılı tacirlere açılmıştır. Mehmed Bey’in ölümü üzerine beyliğin başına İlyas Bey geçmiştir. İlyas Bey iki oğlunu (Leys ve Ahmed) Osmanlı sarayına göndermiş ve kendisinin ölümü üzerine oğulları Edirne’den kaçıp Menteşe iline giderek beyliğin başına geçmişlerdir. II. Murad 1424 yılında Menteşe topraklarını ele geçirerek bu iki kardeşi de yakalatıp hapsetmiştir ve böylece beylik sona ermiştir74. Görüldüğü gibi beylik en güçlü dönemini Mesud Bey zamanında yaşamıştır75.

Menteşeoğulları memleketlerini ilmi ve ictimai müesseseler ile süslemişlerdir76. Başta Peçin, Milas ve Balat olmak üzere Muğla, Fethiye, Ula, Eski Çine, Yatağan ve Turgut’ta Menteşeoğulları’na ait mimari eserler bulunmaktadır. Bu beylikten günümüze sağlam durumda ulaşan en eski yapı, Orhan Bey’in 1330’da Milas’ta inşa ettirdiği Hacı İlyas Camii’dir77. Muğla’da Menteşeoğulları’ndan günümüze kadar sadece bir tek yapı ulaşmış, fakat bu yapı neredeyse tamamen

71 Merçil, “Menteşeoğulları”, s. 152- 153. 72 Merçil, “Menteşeoğulları”, s. 153. 73

Menteşe Beyliği de diğer Anadolu beyliklerinde olduğu gibi ulu beg denilen yaşça büyük bir emir tarafından idare edilmiştir. Antlaşmaları yapan, sikke kestiren ve hutbede adı zikredilen ulu begdir. Merçil,“Menteşeoğulları”, s. 153. 74 Merçil, “Menteşeoğulları”, s. 153. 75 Uzunçarşılı, “Menteşeoğulları”, s. 730. 76 Uzunçarşılı, “Menteşeoğulları”, s. 730; 77

(32)

yenilenmiştir. Orhan Bey’in oğlu İbrahim Bey’in yaptırdığı bu cami Ulucami, Emir Küçük Camii, İbrahim Bey Camii, Elvan Bey Camii ve Yenicami adlarıyla anılmaktadır78. Yine Ahmed Gazi’nin Peçin’de inşa ettirdiği en büyük yapı kendi adıyla anılan medrese olup Orhan Bey’in yaptırdığı caminin tam karşısındadır79. Bugünkü Çine kazasına 10 km. mesafedeki Eski Çine köyündeki Ahmed Bey Camii de Menteşeoğulları’na ait bir eserdir80. Bir liman şehri olan Meğri (Fethiye)’de Gazi Ahmed Bey devrinde çeşitli sivil ve dini yapıların da inşa edildiği bilinmektedir81. İlyas Bey döneminde de Balat’ta İlyas Bey Camii inşa edilmiştir82. Menteşeoğulları’ndan İlyas Bey ve Orhan Bey dönemlerine ait yapılar mütevazı ve yalnızca bölgesel özelliklere sahiptirler83. Ayrıca Menteşeoğulları’ndan bol miktarda mezar taşı da günümüze kadar ulaşabilmiştir. Bunlardan bir kısmı ilk merkez durumundaki Peçin’de bulunmaktadır84. Menteşeoğulları ayrıca bazı eserleri de kendi adlarına tercüme ettirmişlerdir85.

4. OSMANLI İDARESİNDE MEĞRİ (FETHİYE) KAZASI

Osmanlı döneminde Meğri (Fethiye)’nin coğrafi sınırları Osmanlı taşra teşkilatının düzenlenmesi ile oluşturulmuştur86. Menteşe Sancağı’na bağlı olan Meğri (Fethiye) Kazası 4.489 km2 lik bir alan ile Aydın Vilayeti’nin en geniş kazası ünvanına sahiptir87. XVI. asırdaki Meğri Kazası’na tekabül eden alan, buranın büyük bir yer olması ve yönetimi konusundaki zorluklardan dolayı daha sonra muhtemelen bu yüzyılın sonlarında beş kazaya ayrılmış ve beş kadı, idari ve adli yönetimde etkili olmuştur. Bunlar Ağırdos, Üzümlü, Döğer, Eşen ve Meğri Kazaları ve kadılıklarıdır.

78 Karakaya, “Mimari”, s. 154. 79 Karakaya, “Mimari”, s. 154. 80 Karakaya, “Mimari”, s. 154. 81 Karakaya, “Mimari”, s. 154- 155. 82 Karakaya, “Mimari”, s. 155. 83 Karakaya, “Mimari”, s. 155. 84 Karakaya, “Mimari”, s. 155. 85

Gıyaseddin Mahmud adına Farsça’dan Bâznâme ismiyle bir kitap tercüme edilmiştir. Ayrıca Şirvanlı Mehmed bin Mehmed’in İlyâs Bey adına İlyâsiyye adı verilen muhtasar bir tıp kitabı tercümesi vardır. Merçil, “Menteşeoğulları”, s. 153.

86

Mehmet Mutlu, 162 Nolu Megri Şer’iye Siciline Göre (H. 1323- 1329/ M. 1904- 1911) Megri

(Fethiye) Kazası’nda Sosyal ve Ekonomik Durum, (MÜ. SOSBE, Yayımlanmamış Yüksek Lisans

Tezi) Muğla 2000, s. 18. 87

(33)

Bunun bir sonucu olarak da bütün bu bölgeye ve kadılıklara “ Beşkaza” denilmiştir. Bu tabir yöre insanı tarafından “ bir övünç kaynağı, karşısındakine bir göz dağı verme” gibi duyguları da ifade etmektedir. Yani bölgenin tamamı için bazen “ Beşkaza” tabiri de kullanılmıştır88. Aydın Vilayeti dâhilinde önce Menteşe sancağına daha sonra ise Muğla sancağına bağlı bir yönetime tabi olmuştur.89. 1811 yılında Aydın Eyaleti kurulmuş, Aydın, Aydın Eyalet merkezi olmuştur. Saruhan, İzmir ve Menteşe Sancakları Kütahya’dan alınarak Aydın’a bağlanmıştır. 1826 yılında Aydın Eyaleti’ne Aydın merkez olarak Hamit, İzmir, Saruhan, Teke ve Muğla sancakları bağlanmıştır90. Aydın Vilayet Salnamelerinde Meğri (Fethiye) Kazası önce sadece Eşen nahiyesinden oluşmaktadır. 1922 yılından itibaren kazanın Kemer, Üzümlü ve Eşen olmak üzere üç nahiyeden oluştuğu görülmektedir91. 1910 yılında bu kaza, merkez nahiyesi ile Eşen, Seki ve Köyceğiz’den alınan bazı köylerden ibaret olan Pürnaz nahiyelerinden meydana gelmekteydi. Eşen, Üzümlü, Ağırdos ve Düğer kazaları da buraya bağlanmış demektir. 1910 yılında Köyceğiz kazasının bazı köyleri yakınlığı dolayısıyla Meğri ve Tavas kazalarına bağlanırken yine yakınlığı söz konusu edilerek Köyceğiz’den iki köy de Muğla’ya bağlanmıştır. Diğer taraftan biri merkezi Dalaman olmak üzere aynı adla, diğeri merkezi Kızılkaya olmak üzere Fethiye adıyla Köyceğiz’in bazı köylerini içine alan iki nahiye kurulmuştur92. XIX. yüzyıl sonlarına kadar Meğri adıyla anılan kazanın ismi daha sonraki yıllarda Fethiye olarak değiştirilmiştir. Fethiye isminin ilçeye ilk hava şehidi Fethi Bey’in hatıralarını yaşatmak için verildiği ve bu sebeple de Fethiye Cumhuriyet Meydanına Fethi Bey’in tunçtan yapılmış bir anıtı dikilmiştir93. Meğri Kazası bugünkü idari taksimatta Muğla’nın Fethiye ilçesinin eski ismi olup, Fethiye kasaba

88

Karaca, “Meğri Kazası”, s. 14- 15. 89

Mutlu, Megri Şer’iye Sicili, s. 19. 90

1967 Muğla İl Yıllığı, Ankara 1968, s. 183. 91

Bayram Akça- Erdoğan Keleş, “ Türkiye’nin Sıhhi- İçtimai Coğrafyası, s. 48. 92

Mübahat S. Kütükoğlu, Menteşe Sancağı, s. 16. 93

İsim değişikliği 1934 yılında olmuştur. Ayrıntılı bilgi için bkz. Mübahat S. Kütükoğlu, Menteşe

Sancağı, s. 15; Yılmaz, Her Yönüyle, s. 3; Bir başka kaynakta ise Fethiye isminin 1914 yılında

verildiği yazmaktadır. Ayrıntılı bilgi için bkz. M. Orhan Bayrak, Türkiye Tarihi Yerler Kılavuzu, İstanbul 1994, s. 489; Uykucu, Muğla Tarihi, s. 175; Farklı bir kaynakta ise ismin 1330 senesinde verildiğinden bahsedilmektedir. Ayrıntılı bilgi için bkz. Zekai Eroğlu, Muğla Tarihi, s. 266. Ancak Hurufat Defterlerinde Fethiye Bey ile ilgili herhangi bir arşiv belgesi ile karşılaşılmamıştır. Bu sebeple bu ismin Fethi Bey’den geldiği konusunda kesin hüküm vermek doğru değildir.

(34)

merkezi ve yakın köylerini içine alan bir yerdir. Meğri Kazası Fethiye ilçesinin tamamını değil, kasaba merkezini ve yakın köylerini ihtiva etmektedir94.

A.MEĞRİ (FETHİYE) KAZASI’NA BAĞLI KÖYLER

Hurufat Defterleri’ne göre incelenen Meğri (Fethiye) Kazası’nda 77 adet köy ve 5 adet bucak tespit edilmiştir.

Bucaklar

1. Üzümlü Bucağı 2. Ovacık Bucağı 3. Kemer Bucağı

4. Eşen (Kestep) Bucağı 5. Seki Bucağı Köyler 1. Ovacık karyesi 2. Eldelik karyesi 3. Taşyaka karyesi 4. Karaçulha karyesi 5. Gelemiş karyesi 6. Çaltılar karyesi 7. Alucra karyesi 8. Kuyban karyesi 9. Dont karyesi 10. Düşeker karyesi 11. Hisardibi karyesi 12. Hasnaki karyesi 13. Çatallar karyesi 14. Yeni karyesi 15. Kırançağıl karyesi 16. Zeyve karyesi 94

Emrah Solmaz, Temettuat Defterlerine Göre Meğri (Fethiye) Kazası ( H. 1261/ M. 1844- 45 ), ( SÜ. SOSBE. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Konya 2011, s. 17- 18.

(35)

17. İlhun karyesi 18. Keçilü karyesi 19. Manastır karyesi

20. Pederek (Pedrek?) karyesi 21. Tuta karyesi 22. Huballar karyesi 23. Ebihora karyesi 24. Kobyan karyesi 25. Eymür karyesi 26. Yenice karyesi

27. Guyan (Goyan) karyesi 28. Kamanlar karyesi 29. Köy karyesi 30. Kemer karyesi 31. Değirmencik karyesi 32. Manahod karyesi 33. Hocalı karyesi 34. Afşar karyesi 35. Beğviran karyesi 36. Saraycık karyesi 37. Kayalı karyesi 38. Gelmez karyesi 39. Söğütlü karyesi

40. Gül ambar (Kelambar) karyesi 41. Gökçeburun karyesi 42. Yuduma karyesi 43. Taşlık karyesi 44. Çakmakalana karyesi 45. Sarılar karyesi 46. Yakabağ karyesi 47. Kayacık karyesi 48. Güreme karyesi

(36)

49. Zorlar karyesi 50. Karadere karyesi 51. Dodurga karyesi 52. Çamur karyesi 53. Üzümlü karyesi 54. Paşalı karyesi 55. Nif karyesi 56. Kumluova karyesi 57. Günlükbaşı karyesi 58. Kınık karyesi 59. Taşyaka karyesi 60. Dere karyesi 61. Doğanlar karyesi 62. Zeki???? Karyesi 63. Ortaköy karyesi

64. Girdev (Alaçat) karyesi 65. Minare Karyesi 66. Yaka karyesi 67. Yakahall?? Karyesi 68. Seydiler karyesi 69. Kayadibi karyesi 70. Karacaören karyesi 71. Gökçeovacık karyesi 72. Göcek karyesi 73. Gökbelen karyesi 74. Kadıköyü 75. İzzeddin karyesi 76. İncirköy karyesi 77. İberik karyesi

(37)

5. COĞRAFİ KONUMU

Fethiye Ovası, Türkiye’nin güneybatı köşesinde Akdeniz Bölgesi’nin Antalya Bölümü’nün Teke Yöresi güney kesiminde yer almaktadır. Ova, doğu- batı doğrultusunda uzanmaktadır. Yaklaşık 13 km uzunluğunda güney kuzey yönünde yaklaşık 5- 6 km2 lik bir uzunluğa sahip olup yaklaşık 70 km2lik bir alana sahiptir. Ova tabanında Fethiye kenti bulunmakta olup Fethiye Ovası, Fethiye körfezi çevresindeki en önemli ve en geniş ovadır. Ova’nın oluşumunda ana hatları ile batı- doğu yönlü fayların etkisi vardır. Ova tabanı 0 m. Deniz seviyesinde itibaren yükselmeye başlayarak en doğuda yaklaşık 150 m. Rakamına kadar ulaşmaktadır. Fethiye Ovası, batıdan Fethiye Körfezi kıyıları ile Akdeniz, doğudan Fethiye Ovası’nı Eşen grabeninden ayıran eşik saha, güneyde ise Babadağı ve Mendos Dağı kütlesi ile sınırlanmıştır. Sahanın kuzeyi ise Kızıldağ, Ahat Dağı, Haticeana Dağı, Geyran Dağı ve Dolukızlan Tepesi gibi dağlık tepelik alanlar tarafından kuşatılmıştır95.

Fethiye Körfezi, doğu kesiminde daha önce küçük bir körfez olan ancak bugün ovayı oluşturan alan, tektonik hareketler ile çökmüştür. Çöken saha çevreden körfeze akan akarsular tarafından gelen malzemelerin körfezi doldurmalarıyla bugünkü Fethiye Ovası oluşmuştur96.

Fethiye (Meğri) yerleşim alanı, Türkiye Deprem Bölgeleri Haritasında birinci dereceden deprem riskli bölge içerisinde yer almaktadır97. Bu sebeple bölgede pek çok deprem yaşanmaktadır98.

95

Ramazan Can, Fethiye Ovası ve Yakın Çevresinde Doğal Ortam- İnsan İlişkileri, (FÜ. SOSBE, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Elazığ 2010, s. 1.

96

Can, Fethiye Ovası, s. 4. 97

Can, Fethiye Ovası, s. 193. 98

Bu depremlerden birisi de 1851 yılında yaşanan depremdir. Meğri ve civarında meydana gelen depremin neden olduğu hasarın tespiti amacıyla Asakir-i Bahriye-i Şahane Binbaşılarından Zühdü Bey görevlendirilmiştir. Zühdü Bey’in bizzat şahit olduğu en önemli hasar Meğri İskelesinde yaşanmıştır. Meğri depreminin neden olduğu hasarı tespit amacıyla gönderilen Binbaşı Zühdü Bey, Meğri köylerinde yapılan tahkikatın neticesini payitahta sunmak amacıyla bir deftere kaydetmiştir. Deftere hasar gören evler hane sahiplerinin ismi ile birlikte köy köy kaydedilmiştir. Ölümler de hane sahipleri ile olan akrabalık ilişkisi belirtilmek suretiyle kaydedilmiştir. Ayrıca köylerde bulunan ve hasar gören kamu binaları da kaydedilmiştir. Ayrıntılı bilgi için bkz. Muhammed Yazıcı, “1851

Meğri Depremi”, Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Muğla 2012, Sayı 28, s. 116

(38)

6. İKLİMİ ve BİTKİ ÖRTÜSÜ

Fethiye ve çevresinde Akdeniz iklimi hüküm sürmektedir. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlı geçmektedir99. Akdeniz iklimi özellikleri, deniz seviyesinden 700 metre yüksekliğe kadar görülmektedir100. Fethiye Akdeniz sahili olduğu için burada Akdeniz iklimi bitki örtüsü olan makiler görülmektedir101. Fethiye, çam ormanları bakımından da oldukça zengindir102.

7. NÜFUS YAPISI

Osmanlı Devleti’nde yapılan ilk nüfus sayımı 1831 yılına aittir. Bu sayım Rumeli ve Anadolu’da yapılmıştır. Meğri (Fethiye) Kazası da Anadolu sayımı içinde yer almış ve Menteşe Sancağı kazaları içerisinde sayılmıştır103. Meğri Kazası’nın nüfus sayımını Kudüs kadısı resmî Ahmed Efendi hafidi Mehmed Besim Efendi yapmıştır. Meğri Kazası’nın 1831 yılındaki toplam nüfusu 1.706 kişidir. Bunun toplamı İslam nüfusuna aittir. Kazada Kıpti, Yahudi ve Ermeni nüfusu bulunmamaktadır104. İlk nüfus sayımında kazaya bağlı köylerin nüfusları ayrı ayrı verilmemiştir. Kazanın nüfusunun daha sonraki dönemlerde arttığını görmekteyiz. Nitekim Aydın Vilayet Salnamesine göre H. 1308 (1890- 1891) yılında Meğri (Fethiye) Kazası’nın toplam nüfusu 24954 kişi idi. Bu nüfusun 20880’i Müslümanlara ait olup, bunun da 10599’u zükur yani erkek, 10147’si ise inas yani kadın nüfusudur. Bölgedeki toplam Rum nüfusu 4048 kişi olup; bunun 2052’si yerli erkek, 1902’si yerli kadın nüfusudur. Bölgedeki toplam Yahudi nüfusu 26 olup; bunun 16’sı erkek,10’u ise kadın nüfusudur. Bölgede Ermeni, Bulgar, Katolik,

99

Pınar Gün, Sosyal, Siyasal ve Ekonomik Yönüyle Fethiye ( 1923- 1960), (MÜ. SOSBE, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Muğla 2006, s. 2. ; Yılmaz, Her Yönüyle Fethiye, s. 35; Metin Uçar, Kırsal Turizmin Sosyo - Ekonomik Yapıya Etkisi ve Fethiye Örneği, (MÜ. SOSBE, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Muğla 2010, s. 72.

100

Yılmaz, Her Yönüyle Fethiye, s. 36. 101

Yılmaz, Her Yönüyle Fethiye, s. 39. 102

Aynur Gökkaya, Fethiye İlçesi Eldirek Köyü Kilim Dokumacılığı ve Yöresel Özellikleri, (GÜ. EBE, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Ankara 2011, s. 10.

103

Enver Ziya Karal, Osmanlı İmparatorluğu’nda İlk Nüfus Sayımı 1831, Ankara 1997, s. 14. 104

Referanslar

Benzer Belgeler

Fakat işlemi tesis eden makamın tüzel kişiliği bulunmadığı halde, taraf ehliyeti bulunmakta ise, yânî özel bir kanun hükmü ile o makama mahkemelerde davâcı veya

Ancak katılımcıların azımsanmayacak bir bölümü de (% 19,84) sosyal medyadaki siyasi tartışmalardan etkilendiğini beyan etmiştir. Bu kez sosyal medyanın siyasi

Ölümsüzlük suyunun kazda olduğunu anlar.” Hem engelleyicinin (kraliçe), peĢinde olduğu nesnenin (Evliya çelebi) ortaya çıkmasından itibaren engelleyici açısından

This review provides a summary of the limitations of periapical radiographs and the relevance of alternative advanced imaging techniques which are suggested as adjuncts

► Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, “Nevvrozladık Şafaklan” adlı kitabı nedeniyle 50 milyon lira para ve 2 yıl hapis cezasına çarptırılan yazar Edip Polat hakkında

Araştırmada hizmet kalitesinin belirlenmesine yönelik olarak kullanılan temel unsurlar olan alt ölçekler ile müşteri memnuniyeti arasındaki ilişkilerin ortaya konduğu

Takım aşınması olarak işleme sonrasında kesici takım çapında meydana gelen azalma, kuvvetler olarak x ve y yönlerinde ölçülen değerler ve üst çapak

Onkoloji servisinde yatan spesifik palyatif bakım desteği alan 238 kanser has- tası üzerinde yapılan bir çalışmada, son 24 saatte hastaların %78.6’sında opioid