• Sonuç bulunamadı

EBÜ'L-BEREKÂT EN-NESEFÎ ve KELÂMÎ POLEM KLER. Yrd. Doç. Dr. Recep ÖNAL

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "EBÜ'L-BEREKÂT EN-NESEFÎ ve KELÂMÎ POLEM KLER. Yrd. Doç. Dr. Recep ÖNAL"

Copied!
31
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GRAFİK

TEL:0224 242 28 98

GRAFİK

TEL:0224 242 28 98

GRAFİK

TEL:0224 242 28 98

28,50 mm

9 7 8 6 0 5 9 4 6 4 1 5 4 ISBN 605946415-7 ISBN: 978-605-9464-15-4

EBÜ'L-BEREKÂT EN-NESEFÎ ve KELÂMÎ POLEM KLER

EBÜ'L -BEREKÂT EN-NESEFÎ

v e KELÂMÎ P O LEMİKLERİ

EBÜ'L-BEREKÂT EN-NESEFÎ ve KELÂMÎ POLEMİKLERİ

Yrd. Doç. Dr. Recep ÖNAL

Yrd. Doç. Dr . Recep ÖNAL

240

İslâm tarihinde Müslümanlar arasında bir takım aşırılıklar ve sapmalar olmuş, Müslüman toplumun inançlarını bozmaya çalışan bazı Ehl-i Bid'at mezhep ve fırkalar ortaya çıkmıştır. Buna karşılık Ehl-i Sünnet mensubu birçok âlim, onların bâtıl inançlarının Müslümanlar arasında yayılmasını engellemek ve Sünnî inancı korumak amacıyla fikrî mücadelede bulunmuşlardır. Bunlardan birisi de, M. XIII. yy. son çeyreği ile M. XIV. yy. ilk çeyreğinde çok kültürlü bir ortama sahip bulunan Mâverâünnehir bölgesinde yaşayan, Hanefî- Mâtürîdî geleneğinin öncülerinden olan Ebü'l- Berekât en-Nesefî'dir.

Bu çalışmada, Nesefî'nin yaşadığı dönem ve

çevrenin dinî, mezhebî, siyasî ve sosyo-kültürel

yapısı yanında, İslâm çatısı altında ortaya çıkmış

siyasî ve itikadî mezheplerle olan tartışmaları

üzerinde durulmuş; tarihsel arkaplana sahip, “Bazı

Müslümanların birbirlerini tekfir etme” sorununun

çözümünde, mezhep kavgalarının önlenmesinde ve

farklılıklara rağmen bir arada yaşama bilincinin

yerleşmesinde, Nesefî'nin yaklaşımlarının tespiti

amaçlanmıştır. Bu doğrultuda kitap, mezhepler

arasında yaşanan itikadî ve fikrî tartışmalarda

çıkabilecek sorunların çözümünde takip edilecek

yöntem konusunda günümüze ışık tutacak bir

niteliğe sahiptir.

(2)

GRAFİK

TEL:0224 242 28 98

GRAFİK

TEL:0224 242 28 98

9 7 8 6 0 5 9 4 6 4 1 5 4 ISBN 605946415-7 ISBN: 978-605-9464-15-4

EBÜ'L-BEREKÂT EN-NESEFÎ ve KELÂMÎ POLEM KLER

EBÜ'L -BEREKÂT EN-NESEFÎ

v e KELÂMÎ P O LEMİKLERİ

EBÜ'L-BEREKÂT EN-NESEFÎ ve KELÂMÎ POLEMİKLERİ

Yrd. Doç. Dr. Recep ÖNAL

Yrd. Doç. Dr . Recep ÖNAL

240

İslâm tarihinde Müslümanlar arasında bir takım aşırılıklar ve sapmalar olmuş, Müslüman toplumun inançlarını bozmaya çalışan bazı Ehl-i Bid'at mezhep ve fırkalar ortaya çıkmıştır. Buna karşılık Ehl-i Sünnet mensubu birçok âlim, onların bâtıl inançlarının Müslümanlar arasında yayılmasını engellemek ve Sünnî inancı korumak amacıyla fikrî mücadelede bulunmuşlardır. Bunlardan birisi de, M. XIII. yy. son çeyreği ile M. XIV. yy. ilk çeyreğinde çok kültürlü bir ortama sahip bulunan Mâverâünnehir bölgesinde yaşayan, Hanefî- Mâtürîdî geleneğinin öncülerinden olan Ebü'l- Berekât en-Nesefî'dir.

Bu çalışmada, Nesefî'nin yaşadığı dönem ve

çevrenin dinî, mezhebî, siyasî ve sosyo-kültürel

yapısı yanında, İslâm çatısı altında ortaya çıkmış

siyasî ve itikadî mezheplerle olan tartışmaları

üzerinde durulmuş; tarihsel arkaplana sahip, “Bazı

Müslümanların birbirlerini tekfir etme” sorununun

çözümünde, mezhep kavgalarının önlenmesinde ve

farklılıklara rağmen bir arada yaşama bilincinin

yerleşmesinde, Nesefî'nin yaklaşımlarının tespiti

amaçlanmıştır. Bu doğrultuda kitap, mezhepler

arasında yaşanan itikadî ve fikrî tartışmalarda

çıkabilecek sorunların çözümünde takip edilecek

yöntem konusunda günümüze ışık tutacak bir

niteliğe sahiptir.

(3)

   

   

 

 

 

EBÜ’L‐BEREKÂT EN‐NESEFΠ  ve KELÂMΠPOLEMİKLERİ 

     

Yrd. Doç. Dr. Recep ÖNAL 

           

(4)

Recep Önal 

1975  yılında  Giresun‐Dereli  ilçesinde  doğdu.  1996’da  Giresun  İmam  Hatip  Lisesi’nden,  2001’de  Uludağ  Üniversitesi  İlâhiyat  Fa‐

kültesi’nden  mezun  oldu.  2003  yılında  Diyanet  İşleri  Başkanlığı  Bursa  İl  Müftülüğü  bünyesinde  din  görevlisi  olarak  memuriyete  başladı.  2007’de  Sakarya  Üniversitesi  Sosyal  Bilimler  Enstitüsü  Kelâm Anabilim Dalı’nda “Muhammed Murtazâ ez‐Zebîdî’nin Hayatı,  Eserleri  ve  Nübüvvet  Görüşü”  başlıklı  teziyle  Yüksek  Lisansını  ta‐

mamladı.  2008’de  aynı  üniversitede  Kelâm  Anabilim  Dalı’nda  doktoraya  başladı.  2009’da  Diyanet  İşleri  Başkanlığı  tarafından  Norveç/Oslo  Büyükelçiliği  bünyesinde  beş  yıllığına  Nor‐

veç/Drammen  Merkez  Camii’ne  Din  Görevlisi  olarak  görevlendi‐

rildi.  Ayrıca  Oslo  Üniversitesi  Teoloji  Fakültesi’nde  2010‐2013  yıl‐

ları  arasında  misafir  ilim  adamı  olarak  araştırmalar  yaptı.  Oslo  Üniversitesi  tarafından  2009‐2013  yılları  arasında  “Farklı  Din  ve  Kültür  Mensupları  Arasında  Yaşanan  Problemler  ve  Çözüm  Önerileri” 

isimli projelerde aktif olarak görev aldı. 2013 yılında Sakarya Üni‐

versitesi  Sosyal  Bilimler  Enstitüsü  Kelâm  Anabilim  Dalı’nda 

“Mâtürîdî’ye  Göre  İslâm  Dışı  Dinler”  isimli  teziyle  doktorasını  ta‐

mamladı  ve  aynı  yılda  Balıkesir  Üniversitesi  İlâhiyat  Fakültesi  Kelâm  ve  İslâm  Mezhepleri  Tarihi  Anabilim  Dalı’na  yardımcı  do‐

çent olarak atandı. Sahasıyla ilgili araştırmalar yapmak üzere dört  ay (Ocak‐Nisan 2014) Ürdün/Amman’da bulundu. Halen Balıkesir  Üniversitesi  İlâhiyat  Fakültesi  Kelâm  ve  İslâm  Mezhepleri  Tarihi  Anabilim  Dalı  başkanı  olarak  görevini  sürdüren  Önal,  ev‐

li ve bir çocuk babası olup, Arapça ve İngilizce bilmektedir.  

Önal’ın  elinizdeki  kitabın  dışında  Ebû  Mansur  el‐Mâtürîdî’ye  Göre  İslâm Dışı Dinler  (Emin Yayınları, Bursa 2013) ve Avrupa’da İslâm ve  Müslüman  Azınlıklıklar:  Çokkültürlülük,  İslâmofobi,  Dinlerarası  Diya‐

log  Bağlamında  Norveç  Örneği  (Emin  Yayınları,  Bursa  2016)  adlı  kitapları  ile  ulusal  ve  uluslararası  nitelikte  yayımlanmış  pek  çok  telif makale çalışmaları mevcuttur. 

(5)

 

     

   

       

EBÜ’L‐BEREKÂT EN‐NESEFΠ  ve KELÂMΠPOLEMİKLERİ 

     

Yrd. Doç. Dr. Recep ÖNAL 

       

(6)

Emin Yayınları: 240   

Ebü’l‐Berekât en‐Nesefî ve Kelâmî Polemikleri 

Yrd. Doç. Dr. Recep ÖNAL   

  Bursa 2017 

 

© Bütün yayın hakları Emin Yayınları’na aittir. 

   

Kapak  Emin ÖZDAMAR 

   

Baskı: Bayrak Matbaası, 

Davutpaşa Cd. No:14 K:2 Topkapı/İstanbul   

 

E M İ N   Y A Y I N L A R I  

Fethiye Mah., Kırlangıç Sok. No:2 Nilüfer/BURSA  Tel: (0224) 2422898, Fax: (0224) 2412569 

www.eminyayinlari.com   

 

KÜTÜPHANE BİLGİ KARTI  Cataloging‐in‐Publication Data (CIP) 

Ebü’l‐Berekât en‐Nesefî ve Kelâmî Polemikleri  Yrd. Doç. Dr. Recep ÖNAL 

1. Kelâm  2. İslam  3. Din  ISBN: 978‐605‐9464‐15‐4  Sertifika No: 0507‐16‐008607 

(7)

 

İÇİNDEKİLER 

 

ÖNSÖZ ... 13 

KISALTMALAR ... 17 

GİRİŞ ... 19 

  BİRİNCİ BÖLÜM  HAYATI, İLMΠKİŞİLİĞİ VE ESERLERİ ... 31 

1.1. Hayatı... 31 

1.2. Hocaları ve Talebeleri ... 35 

1.2.1. Hocaları ... 35 

1.2.2. Talebeleri ... 37 

1.3. İlmî Kişiliği ... 38 

1.3.1. Mütekellim ... 39 

1.3.2. Fakih ... 41 

1.3.3. Mutasavvıf ... 42 

1.3.4. Müfessir ... 45 

1.4. Eserleri ... 46 

1.4.1. Kelâm ... 47 

1.4.1.1. El‐‘Umde fi’l‐‘Akâ’id ... 48 

1.4.1.2. el‐İ‘timâd fi’l‐İ‘tikâd/Şerhu’l‐‘Umde ... 51 

1.4.2. Diğer İlmî Disiplinlerdeki Eserleri ... 57 

1.4.2.1. Tefsir ... 57 

1.4.2.2. Fıkıh ve Fıkıh Usûlü ... 59 

1.4.2.3. Ahlâk ... 60   

(8)

İKİNCİ BÖLÜM 

NESEFÎ’NIN YAŞADIĞI ORTAM ... 63 

2.1. Bölgenin Coğrafî ve Siyasî Çevresi ... 64 

2.2. Bölgenin İlmî ve Kültürel Çevresi ... 86 

2.3. Din ve Mezhepler Tarihi Açısından Bölgenin İnanç  Coğrafyasına Genel Bir Bakış ... 102 

2.4. Bölgedeki Siyasî ve İtikadî İslâm Mezhepleri ... 116 

2.4.1. Hâriciyye ... 116 

2.4.2. Şîa ... 118 

2.4.2.1. Râfıza ... 121 

2.4.2.2. Bâtıniyye ... 122 

2.4.2.3. Zeydiyye ... 127 

2.4.3. İbâhiyye ... 129 

2.4.4. Cebriyye ve Cehmiyye ... 132 

2.4.5. Mu‘tezile ... 135 

2.4.6. Müşebbihe ve Mücessime ... 144 

2.4.7. Mürcie ... 156 

2.4.8. Kerrâmiyye ... 158 

2.4.9. Neccâriyye ... 160 

2.4.10. Ehl‐i Sünnet ... 161 

2.4.10.1. Ehl‐i Hadis ... 163 

2.4.10.2. Mâtürîdiyye ve Eş‘ariyye ... 172 

  ÜÇÜNCÜ BÖLÜM  İTİKÂDΠVE SİYASΠİSLÂM MEZHEPLERİ   İLE POLEMİĞİ ... 185 

3.1. Nesefî’nin Mezheplere Genel Bakışı ... 185 

3.2. Mu‘tezile ile Polemiği ... 194 

(9)

Ebü’l‐Berekât en‐Nesefî ve Kelâmî Polemikleri   7 

3.2.1. İman Kavramı ve Mahiyeti ... 195 

3.2.1.1. İmanın Tarifi ve İman‐Amel Münasebeti ... 196 

3.2.1.2. Taklidî İman/Mukallidin İmanı ... 206 

3.2.1.3. Mürtekib‐i Kebîre’nin Âhiretteki Konumu:         el‐Menzile Beyne’l‐Menzileteyn ... 209 

3.2.1.4. Şefaat Meselesi ... 223 

3.2.2. Bilgi Problemi ... 225 

3.2.3. Âlemin Hudûsu ve Nazzâm’ın Atom Nazariyesi .. 230 

3.2.4. İlâhiyyât ile İlgili Tartışma Konuları ... 232 

3.2.4.1. Esmâ‐i Hüsnâ ... 232 

3.2.4.2. Sıfâtullah ... 242 

3.2.4.2.1. Kelâm ve Halku’l‐Kur’ân Meselesi ... 249 

3.2.4.2.2. Tekvin Sıfatı ... 256 

3.2.4.2.3. İrade Sıfatı ... 256 

3.2.4.2.4. Haberi Sıfatlar: Rıza ve Saht ... 259 

3.2.4.3. Efâlü’l‐İbâd ... 261 

3.2.4.3.1. İnsan Fiillerinin Oluşumu/Yaratılışı ... 262 

3.2.4.3.2. Fiilin İşlenmesi için Gerekli Olan Kudret .. 274 

3.2.4.3.3. Hayır ve Şerr, Taat ve Mâsiyetin        Allah’ın   İradesiyle Oluşu ... 279 

3.2.4.3.4. Hidâyet ve Dalâlet ... 286 

3.2.4.3.5. Kader ve Kaza ... 294 

3.2.4.3.6. Salâh‐Aslah ... 298 

3.2.4.3.7. Ecel ... 302 

3.2.4.3.8. Rızık ... 307 

3.2.5. Nübüvvât İle İlgili Tartışma Konuları ... 309 

3.2.5.1. Peygamberlerin Mâsumiyeti ... 309 

3.2.5.2. Kur’ân’ın Mu‘cize Oluşu ve Sarfe Teorisi ... 311 

3.2.5.3. Velilerin Kerâmeti ... 314 

3.2.5.4. Nazar ve Sihir ... 317 

3.2.5.5. Kur’ân’da Nesh Meselesi ... 318 

(10)

3.2.6. Sem‘iyyât İle İlgili Tartışma Konuları ... 319 

3.2.6.1. İnsanlar ile Melekler Arasındaki Üstünlük           Meselesi ... 319 

3.2.6.2. Kabir (Berzah) Hayatı ... 324 

3.2.6.3. Sırat Köprüsü ... 328 

3.2.6.4. Cennet ve Cehennem ... 329 

3.2.6.5. Rü’yetullah ... 332 

3.2.7. İmâmet ... 340 

3.3. Hâriciyye ile Polemiği ... 345 

3.3.1. İman‐Amel Münasebeti ... 345 

3.3.2. Rü’yetullah ... 347 

3.3.3. Mürtekib‐i Kebîre’nin Âhiretteki Konumu ... 347 

3.3.4. Peygamberlerin Mâsumiyeti ... 351 

3.3.5. Peygamberlik Davasında Mu‘cizenin         Zorunlu Oluşu ... 359 

3.3.6. İmâmet ... 361 

3.4. Şîa ile Polemiği ... 362 

3.4.1. Râfıza ... 362 

3.4.1.1. Bilgi Problemi ... 363 

3.4.1.2. Allah’a Cisim İsnad Edilmesi ... 364 

3.4.1.3. Kur’ân‐ı Kerîm’in Anlaşılması, Yorumlanması 366  3.4.1.4. İmâmet ... 367 

3.4.1.5. Tafdil Meselesi ... 374 

3.4.2. Bâtıniyye ... 375 

3.4.2.1. Sıfâtullah ... 375 

3.4.2.2. Âhiret ile İlgili Nassların Te’vil Edilmesi... 376 

3.4.2.3. Kur’ân‐ı Kerîm’in Nüzûlu ... 376 

3.4.3. İbâhiyye ... 377 

3.4.3.1. İlim Öğrenme ve Bildikleriyle Amel Etme ... 378 

3.4.3.2. Rızık ve Mülk Elde Etme ... 380 

(11)

Ebü’l‐Berekât en‐Nesefî ve Kelâmî Polemikleri   9 

3.4.4. Zeydiyye ... 382 

3.4.4.1. Rü’yetullah ... 382 

3.5. Cehmiyye ve Cebriyye ile Polemiği ... 383 

3.5.1. İmanın Tarifi ... 383 

3.5.2. Halku Ef‘âli’l‐İbâd ... 385 

3.5.3. Kabir (Berzah) Hayatı ... 387 

3.5.4. Cennet ve Cehennemin Ebedî Oluşu ... 388 

3.6. Müşebbihe ve Mücessime İle Polemiği ... 389 

3.6.1. Antropomorfist (İnsan‐Biçimci) Allah Tasavvuru .. 390 

3.7. Mürcie ile Polemiği ... 398 

3.7.1. İman, Amel ve Büyük Günah ... 398 

3.8. Kerrâmiyye ile Polemiği ... 402 

3.8.1. İmanın Tarifi ... 402 

3.8.2. Sıfâtullah ... 406 

3.8.2.1. Kelâm ... 406 

3.8.2.2. İrade ... 408 

3.8.3. Allah’a Mekân ve Cevher İsnad Edilmesi ... 409 

3.8.4. Fiilin İşlenmesi için Gerekli Olan Kudret ... 414 

3.8.5. Rızık ve Tevekkül ... 414 

3.8.6. Aynı Dönemde İmamlar/Halifelerin Sayısı ... 415 

3.9. Neccâriyye ile Polemiği ... 416 

3.9.1. Rü’yetullah ... 416 

3.10. Ehl‐i Sünnet ile Polemiği ... 417 

3.10.1. Ehl‐i Hadis İle Polemiği... 418 

3.10.1.1. İman‐Amel Münasebeti ... 418 

3.10.1.2. Müteşâbih Olan Nassların Te’vili Meselesi .... 420 

3.10.1.3. Esmâ‐i Hüsnâ ... 425 

3.10.1.4. Halku’l‐Kur’ân ... 426 

3.10.2. Eş‘ariyye ile Polemiği ... 427 

3.10.2.1. İmanın Tanımı ve Mahiyeti ... 428 

3.10.2.2. İmanda Artma‐Eksilme ... 430 

(12)

3.10.2.3. İman‐İslâm Münasebeti ... 433 

3.10.2.4. Küfrün Tövbe Olmaksızın Affedilmesi ve  Mürtekib‐i Kebîre’min Âhiretteki Konumu ... 439 

3.10.2.5. Bilgi Problemi ... 442 

3.10.2.6. İsim‐Müsemmâ Münasebeti ... 444 

3.10.2.7. Sıfâtullah ... 445 

3.10.2.7.1. Tekvin Sıfatı ve Tekvin Mükevven         Ayrımı ... 447 

3.10.2.7.2. Allah Kelâmının (Kelâmullahın)         İşitilmesi ... 450 

3.10.2.8. Fiilî Sıfatlar ... 452 

3.10.2.9. Hüsün ve Kubuh ... 453 

3.10.2.10. Fetret Ehli’nin Âhiretteki Durumu ... 457 

3.10.2.11. Teklîf‐i Mâ Lâ Yutâk ... 461 

3.10.2.12. Kulun Cennetlik veya Cehennemlik Oluşu .. 465 

3.10.2.13. Nübüvvette Erkek Olma Şartı ... 474 

SONUÇ ... 477 

KAYNAKÇA ... 487 

(13)

 

   

                           

Bu mütevazı çalışmamı, Akademik hayatın bütün sıkıntılarına be‐

nimle beraber göğüs geren, çalışma ortamının sağlanmasında desteklerini  esirgemeyerek birçok fedakârlığa katlanan değerli eşim Sevilay Hanım’a 

ve kızım Elif Berra’ya ithaf ediyorum. 

   

 

(14)
(15)

ÖNSÖZ 

Ebü’l‐Berekât  en‐Nesefî,  Mâverâünnehir  bölgesinin  VII./XIII. 

yy. son çeyreği ile VIII./XIV. yy. ilk çeyreğinde yetiştirdiği önemli  âlimlerden  birisidir.  Müellif,  sahip  olduğu  üstün  zekâ,  azim  ve  gayreti  sonucu  fıkıh,  usûl‐i  fıkıh,  kelâm  ve  tefsir  gibi  farklı  ilim  dallarında temel kaynak niteliği taşıyan birbirinden değerli eserler  telif etmiştir.  

Nesefî, İslâmî ilimlerde yazdığı eserler ve yaptığı şerhlerle ele  aldığı konulara ait bilgileri sistematik tarzda özet olarak sunabilme  hususundaki  maharetiyle  dikkat  çekmiştir.  Bu  sebeple  kendi  dö‐

neminden  itibaren  İslâm  dünyasında  haklı  bir  şöhrete  kavuşmuş,  eserleri  özellikle  Hanefî‐Mâtürîdî  ilim  çevrelerinde,  üzerinde  pek  çok çalışma yapılan ve medreselerde en çok okutulan eserler arası‐

na  girmiş;  bu  eserleri  üzerinde  kendi  şerhlerinin  dışında,  sonraki  âlimler tarafından şerhler, hâşiyeler ve muhtasarlar yapılmıştır. Bu  durum,  bize  kadar  ulaşan  çalışmalarında  açıkça  görülmektedir. 

Nitekim  Nesefî’nin  kendisinin  kaleme  aldığı  Menâru’l‐Envâr’ı  kla‐

sik  dönem  sonrası  Hanefî  usul  edebiyatının  tartışmasız  en  etkili  eseridir.  Hanefî  fıkıh  doktrininin  başarılı  bir  özeti  kabul  edilen  Kenzü’d‐Dekâik  ise,  Hanefî  geleneğinde  otorite  kabul  edilen  eser‐

lerden biri kabul edilmiştir. Bunların dışında Nesefî’nin ‘Umdetü’l‐

‘Akâ’id  ve  onun  şerhi  olan  el‐İ‘timâd  fi’l‐İ‘tikâd  adlı  eserlerinde,  çö‐

zümü zor  bazı  kelâmî  konuları  başarılı  bir  şekilde özet  olarak  su‐

nup,  çözüme  kavuşturması  onun  kelâm  ilmine  vukufiyetini; 

Medâriku’t‐Tenzîl  ve  Hakâiku’t‐Te’vîl  adlı  eserinde  tefsir,  fıkıh  ve  akâid  alanlarında  doyurucu  bilgiler  içermesi  de  bu  ilimlerdeki  derinliğini ortaya koymaktadır. 

Bu çalışmada Mâtürîdî kelâm ekolünün sadık bir takipçisi olan  Nesefî’nin  yaşadığı  dönem  ve  muhiti  tasvir  edilecek,  ayrıca  telif  ettiği  eserlerinden  hareketle  İslâm  çatısı  altında  ortaya  çıkmış  si‐

yasî  ve  itikadî  mezheplerle  kelâmî  polemikleri  ele  alınacak,  bura‐

dan hareketle kendi döneminde var olan veya etkisini devam etti‐

(16)

ren mezheplere yönelik eleştirileri ve bakışı tespit edilmeye çalışı‐

lacaktır.  

Böyle  bir  çalışma  vesilesiyle  tarihin  belli  bir  döneminde  farklı  fikirlerin  savunucuları  arasında  cereyan  eden  ve  genel  itibarıyla  itikat ekseninde şekillenen ilmî ve fikri tartışmaların üslup ve sevi‐

yesi  hakkında  bir  fikir  elde  edebileceğimizi  düşündük.  Onun  gö‐

rüşlerini ve ilmi yaklaşımlarını okuyucuya takdim etmek suretiyle,  günümüzde  yaşanan  mezhep  kavgalarının  önlenmesine  ve  farklı‐

lıklara  rağmen,  bir  arada  yaşama  bilincinin  yerleşmesine  katkıda  bulunmayı  amaçladık.  Bu  bakımdan  Nesefî’nin  görüşleri  bağla‐

mında  ortaya  konulacak  verilerin,  özellikle  mezhepler  arasında  yaşanan tartışmalarda, taraflarının nasıl bir yaklaşım sergilemeleri  gerektiğine dair önemli ipuçları sunacağı kanaatindeyiz. 

Çalışma, bir giriş, üç ana bölüm ve sonuçtan oluşmuştur. Giriş‐

te  çalışmanın  konusu,  amacı  ve  önemi  hakkında  bilgiler  verilmiş‐

tir.  Birinci  bölümde,  hem  tarihî  bağların  kurulabilmesi  hem  de  içerik  ve  yöntem  açısından  daha  yakından  tanınabilmesi  için  Ne‐

sefî’nin  hayatı,  hocaları,  talebeleri,  eserleri  ve  ilmi  şahsiyeti  ele  alınmıştır.  İkinci  bölümde  ise,  yaşadığı  dönem  ve  muhitin  genel  değerlendirilmesi yapılmıştır. Bu çerçevede söz konusu dönem ve  muhitin  sosyal,  siyasî,  ilmî  ve  kültürel  hayatı  hakkında  bilgiler  verilmiştir.  Ayrıca  Horasan  ve  Mâverâünnehir  bölgesinin  din  ve  mezhepler  tarihi  açısından  inanç  coğrafyası  tespit  edilmeye  çalı‐

şılmıştır.  Özellikle  döneminde  mevcut  olan  veya  etkisi  devam  eden siyasî ve itikadî İslâm mezhepleri hakkında müstakil başlık‐

lar  altında  genel  bilgiler  verilmiştir.  Çalışmanın  asıl  konusunu  teşkil eden üçüncü bölümde de, Nesefî’nin polemiğe girdiği siyasî  ve itikadî İslâm mezhepleri hakkında verdiği bilgiler ve eleştirdiği  konulara  değinilerek,  mezheplere  yönelik  eleştirileri  müstakil  alt  başlıklar  altında  incelenmiştir.  Bu  çerçevede  ilk  olarak  Nesefî’nin  söz konusu mezheplere genel yaklaşımı tespit edilmeye çalışılmış‐

tır. Daha sonra kendine konu edinip, Ehl‐i Bid‘at olarak değerlen‐

dirdiği  Mu‘tezile,  Kaderiyye,  Hâriciyye,  Ceberiyye,  Cehmiyye,  Müşebbihe,  Mücessime,  Mürcie,  Neccâriyye,  Kerrâmiyye,  Şîa, 

(17)

Ebü’l‐Berekât en‐Nesefî ve Kelâmî Polemikleri   15  Râfıza  ve  Bâtıniyye  gibi  mezhepler  ve  bunlara  yönelik  eleştirileri  bu  bölümde  ele  alınmıştır.  Bunların  dışında  Ehl‐i  Sünnet  çatısı  altında  değerlendirdiği  ve  bazı  görüşlerine  eleştiriler  yönelttiği  Ehl‐i Hadis, Hanbeliyye ve Eş‘ariyye mezhepleri ve bunlara yöne‐

lik  eleştiri  konuları  müstakil  başlıklar  halinde  incelenmiş;  söz  ko‐

nusu  mezhepler  hakkındaki  görüşleri  ve  yaklaşımları  tespit  edil‐

meye çalışılmıştır. Sonuç bölümünde, araştırma sürecinde ulaşılan  bilgiler  ve  varılan  sonuçların  genel  bir  değerlendirmesi  yapılarak  çalışma tamamlanmıştır. 

Araştırma süresi boyunca ihtiyaç duyduğum temel kaynaklara  ulaşılması hususunda her türlü yardımlarını sunan kıymetli hoca‐

larım Prof. Dr. Temel Yeşilyurt, Prof. Dr. Ramazan Biçer, Prof. Dr. 

Süleyman  Akkuş  ve  Prof.  Dr.  Cağfer  Karadaş’a  teşekkürlerimi  sunarım.  Ayrıca  çalışma  esnasında  zaman  zaman  görüşlerinden  istifade  ettiğim  kıymetli  meslektaşlarım  Yrd.  Doç.  Dr.  Zübeyir  Bulut, Yrd. Doç. Dr. Mustafa Selim Yılmaz, Yrd. Doç. Dr. Hüseyin  Doğan ve Dr. Ziya Erdinç’e teşekkür etmeyi bir borç bilirim. 

Gayret bizden, muvaffâkiyet Allah’tandır. 

Recep ÖNAL  Balıkesir, 20.04.2017 

 

(18)
(19)

Ebü’l‐Berekât en‐Nesefî ve Kelâmî Polemikleri   17 

KISALTMALAR 

a.mlf.  : Aynı Müellif 

AÜSBE  : Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü  AÜÜFD    : Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi  bkz.     : Bakınız 

c.    : Cilt  çev.    : Çeviren 

DEÜSBE  : Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler   Enstitülü 

DGBİTA   : Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi   Ansiklopedisi 

DİA     : Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi  DİB  : Diyanet İşleri Başkanlığı 

ed.    : Editör 

EÜİFD  : Erciyes Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi  GÜÇİFD  : Gazi Üniversitesi Çorum İlâhiyat Fakültesi  

Dergisi 

H.  : Hicrî 

haz.    : Hazırlayan 

İA    : Milli Eğitim Bakanlığı İslâm Ansiklopedi  İFAV  : İlâhiyat Fakültesi Vakfı 

İSAM     : İslâm Araştırmaları Merkezi   krş.  : Karşılaştırınız 

M.  : Miladî 

MÜİFAV   : Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Vakfı   

(20)

MÜSBE    : Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü   MÜSBE  : Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü 

no.  : Numara 

nşr.     : Neşreden 

OMÜİFD  : Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi  Dergisi 

ö.  : Ölümü 

RTEÜSBE  : Recep Tayyib Erdoğan Üniversitesi Sosyal   Bilimler Enstitüsü 

s.  : Sayfa 

sad.  : Sadeleştiren 

SDÜİF  : Süleymân Demirel Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi  ss.    : Sayfadan sayfaya 

SÜİFD  : Selçuk Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi  sy.    : Sayı  

TDV  : Türkiye Diyanet Vakfı  thk.     : Tahkik 

ts.  : Tarihsiz 

UÜİFD  : Uludağ Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi   vd.  : Ve devamı 

v.dğr.  : Ve diğerleri  vr.  : Varak 

Yay.  : Yayınevi, yayınları  yy.  : Yayın yeri yok

(21)

 

GİRİŞ 

Allah  Teâlâ  insanlara  kendisini  tanıtmak,  kâinatın  eşi  ve  ben‐

zeri  olmayan  tek  bir  yaratıcısı  ve  yöneticisinin  olduğunu  haber  vermek;  hak ile  bâtılı,  doğru  ile  yanlışı  bildirmek  üzere  çeşitli  za‐

manlarda farklı toplumlara kitaplar ve peygamberler göndermiştir. 

Bütün  peygamberler  gönderildikleri  toplumları  bir  ve  tek  olan  yaratıcıya  iman  etmeye  yani  tevhid  inancına  davet  etmişlerdir. 

Nitekim Kur’ân’da insanların davet edildiği ilk ve en önemli temel  konu Allah’ın varlığı ve birliği olmuştur.1 Bu nedenle O’nun varlı‐

ğına ve birliğine iman etmek, İslâm’ın ilk basamağı ve temel dire‐

ğidir. Bu bakımdan bir kişinin Müslüman olmak için yerine getir‐

mesi  gerekenlerden  ilki  doğru  bir  Allah  tasavvuruna  yani  tevhid  inancına  sahip  olmasıdır.  Bununla  birlikte  bu  inanca  sahip  olmak  sadece  O’nun  zâtının  varlığına  ve  birliğine  inanmaktan  ibaret  de‐

ğildir.  Tam  ve  doğru  bir Allah inancı, O’nun  varlığı  ve  birliği  ya‐

nında,  zâtı  için  vâcip  olan  kemal  sıfatlarını  bilmek,  yaratılmışlara  ait  acz  ve  noksanlık  bildiren  sıfatlardan  O’nu  tenzih  etmekle  mümkündür.  Çünkü  Allah  bütün  kemal  sıfatlara  sahip  olup,  tüm  noksan  sıfatlardan  da  münezzehtir.2  Bunun  dışında  kişinin  İslâm’ın diğer temel inanç esaslarını doğru bir şekilde benimseme‐

si  gerekir.  Bu  ise  İslâm  akaidini  yakından  bilip,  doğru  bir  şekilde  öğrenmekle mümkün olur. Hal böyle olunca, İslâm ilimleri içinde  Kelâm’ın  önemi  ortaya  çıkmaktadır.  İslâm  literatüründe  dinin  temel inanç esaslarını kendine konu edinen bu ilme, “Akâid İlmi”, 

“Tevhid ve Sıfatlar İlmi”, “el‐Fıkhu’l‐Ekber” ve “Usûlü’d‐Dîn” gibi  farklı  isimler  verilmiştir.  Bazı  İslâm  âlimleri  Kelâm’ı  dinî  ilimler‐

deki  bu  önemine  binaen  “Eşrefu’l‐Ulûm  (ilimlerin  en  şereflisi)” 

olarak tanımlamışlardır.  

       

1   Bkz. Bakara 2/163; Mâide 5/76; Nahl 16/51; İhlâs 112/1‐4. 

2   Mevlüt Özler, “İlâhî İsim ve Sıfatlar”, Kelâm El Kitabı, ed. Ş. Ali Düzgün, Grafi‐

ker  Yay.,  Ankara  2015,  s.  231;  A.  Saim  Kılavuz,  Ana  Hatlarıyla  İslâm  Akâidi  ve  Kelâm’a Giriş, İstanbul, 2004, s. 117. 

(22)

İslâm  akaidinin  doğru  bir  şekilde  öğretilmesi  ve  savunulması  için Kelâm ilmine ihtiyaç olduğunu ifade eden Murtazâ ez‐Zebîdî  (ö. 1205/1791) bu ilmin ortaya çıkışını, gayesini ve faydasını şöyle  izah eder:  

“Kelâm  ilminin  doğuşu  hurafelerin  ve  bid‘atların  ihdası  sebe‐

biyledir.  Bu  durum,  eşkıyaların  türemesiyle  hac  yolculuğu  için  güvenlik tedbirlerinin alınmasına benzer. Hacca gidenlerin yolunu  kesen  eşkıyalar  olmasaydı  bu  koruyucu  tedbirlere  ihtiyaç  olmaz‐

dı.”3   

Dolayısıyla  Ehl‐i  Bid‘at  ile  mücadele  etmek  ve  gerçeği  ortaya  koymak için Müslümanların kelâm ilmine ihtiyaçları vardır. Çün‐

kü Ehl‐i Bid‘atın yaymış olduğu bozuk inançları ve sapık görüşleri  halk içinden ayıklayan ve halkın inancını onların sapık görüşlerin‐

den  kurtaran  kelâm  ilmidir.  Bu  hususa  dikkat  çeken  İmam‐ı  Gazzâlî  de  (ö.  505/1111)  kültürlü  kişilerden  bir  grubun  kelâm  il‐

miyle uğraşması gerektiğini, hatta kelâm ilmini öğrenmenin farz‐ı  kifâye olduğunu belirtir. Bu görüşünü de şu şekilde açıklar: 

“Her  memlekette  ve  her  yerde  sapıklık  propagandacılarına  karşı  koyacak,  haktan  ayrılanları  geri  çevirecek,  şüphenin  tesirle‐

rinden Ehl‐i Sünnet’in kalplerini temizleyecek ve bu ilimle meşgul  olarak  hakkı  koruyacak  bir  kimsenin  (mütekellimin)  bulunması  zaruridir. Fakihsiz ve doktorsuz kalan bir memleket gibi, böyle bir  âlimden mahrum olan memleketin bütün ahalisi, bu mahrumiyet‐

ten sorumludur.”4  

Kelâm  ilmini  öğrenmek  belki  halk  için  gerekli  değildir,  fakat  inkârcılığın  alabildiğine  yayıldığı  dönemlerde  İslâm  akaidini  mü‐

       

3   Muhammed  Murtaza  ez‐Zebîdî,  İthâfü’s‐sâdeti’l‐müttakîn  bi‐şerhi  esrâri  İhyâ’i 

‘ulûmi’d‐dîn, nşr. Muhammed Ali Beyzavî, Dârü’l‐kütübi’l‐İlmiyye, Beyrut 2002,  I, 289‐290. 

4   Ebû  Hâmid  Muhammed  b.  Muhammed  el‐Gazzâlî,  İtikadda  Orta  Yol,  çev.  Kemal  Işık,  AÜİF  Yay.,  Ankara  1971,  15‐14;  a.mlf.,  İlcâmü’l‐‘avâm  ‘an  ‘ilmi’l‐kelâm:  Halkın  Kelâmî Tartışmalardan Korunması, çev. Sabit Ünal,İzmir İlahiyat Fakültesi Vakfı Ya‐

yınları, İzmir 1987, s. 26, 62–63.  

(23)

Ebü’l‐Berekât en‐Nesefî ve Kelâmî Polemikleri   21  dafaa  edecek,  inanç  yönünden  zararlı  cereyanların  doğurduğu  problemleri çözecek kimseler için kelâm ilmi zaruridir. 

İmam‐ı  Gazzâlî  ve  Zebîdî’nin  işaret  ettiği  gibi  tarihi  süreçte  halk arasında bir takım aşırılıklar ve sapmalar olmuş, sapık fikirle‐

ri  benimseyen  ve  bu  görüşlerini  halk  arasında  yaymak  suretiyle  Müslüman  toplumun  inançlarını  bozmaya  çalışan  birçok  mezhep  ve fırka (Ehl‐i Bid‘at) ortaya çıkmıştır.  

Bilindiği  üzere  Hz.  Muhammed’in  vefatından  sonra  Müslü‐

manlar  arasında  ilk  kez  ortaya  çıkan  hilâfet  ile  ilgili  tartışmalar,  Hz. Ali’nin hilâfeti döneminde meydana gelen Cemel ve Sıffin gibi  iç  savaşlar  ve  Emevîlerin  baskıcı  siyaseti  çözümü  zor  bazı  iti‐

kadî/kelâmî  problemlerin  ortaya  çıkmasına  neden  olmuştur.5  Bu  problemlerin  çözümüne  ilişkin  verilen  cevaplar,  Hâriciyye,  Şîa  ve  Mürcie  gibi  ilk  siyasî  mezheplerin  oluşmasına  zemin  hazırlamış‐

tır.6 Bu siyasî mezheplerin dışında siyâsî, sosyal ve kültürel değiş‐

me ve gelişmelerin yaşandığı hicrî II. yüzyılın başlarından itibaren  İslâm dünyasında itikâdî bir takım mezhepler de teşekkül etmeye  başlamıştır.  Bunda  yukarıda  zikredilen  sebeplerin  yanı  sıra  dış  faktörler de etkili olmuştur. Daha açık bir ifadeyle İslâmî fetihlerin  genişlemesiyle  farklı  din,  kültür  ve  medeniyetler  arasında  dinî,  ilmî  ve  kültürel  alanda  etkileşimin  olması  Hint,  İran  ve  Yunan  kültürlerine  ait  temel  eserlerin  tercüme  edilmesi  neticesinde  dini  anlamada felsefî, kelâmî, batınî ve zahirî birçok yeni fikirlerin ne‐

       

5   İlk  İslâm  fırkalarının  oluşmasına  neden  olan  bu  tartışma  konuları  hakkında  ayrıntılı bilgi için Bkz. Ebü’l‐Hasan Ali b. İsmail el‐Eş‘ârî, Makâlâtü’l‐İslâmiyyîn  ve  İhtilafu’l‐Musallîn,  Dâru  Sâdır,  Beyrut  2006,  s.  9‐11;  Hasan  b.  Mûsâ  en‐

Nevbahtî,  Fıraku’ş‐Şîa,  Dâru’l‐Ehvâ,  Beyrut  2006,  s.  29‐36;  Abdülkâhir  el‐

Bağdâdî,  el‐Fark  Beyne’l‐Fırak,  nşr.  Muhammed  Muhyiddin  Abdülhamid,  Mek‐

tebetü  Dâri’t‐Türâs,  Kahire  2007,  s.  15‐29;  Muhammed  Abdülkerim  Şehristânî,  el‐Milel  ve’n‐Nihal,  nşr.  Muhammed  Fehmi  Muhammed,  Dâru’l‐Kütübi’l‐

İlmiyye, Beyrut ts., I, 7‐32; Muhammed Ebû Zehra, İslam’da Siyasî, İtikadî ve Fıkhî  Mezhepler Tarihi, çev. Sıbğatullah Kaya, Şura Yay., İstanbul 1996, s. 20‐40. 

6   Şehristânî,  el‐Milel,  I,  6;  Ahmed  Emin,  Fecrü’l‐İslâm,  çev.  Ahmed  Serdaroğlu,  Kılıç Kitapevi, Ankara 1976, s. 363, 367; Ira M. Lapıdus, İslâm Toplumları Tarihi,  çev.  Yasin  Aktay, İletişim  Yay.,  İstanbul  2003,  s.  163‐164;  Philip  Hitti,  Siyâsî  ve  Kültürel İslâm Tarihi, çev. Salih Tuğ,Boğaziçi Yayınları, İstanbul 1980, I, 387‐388.   

(24)

şet etmesi gibi çeşitli amiller önemli rol oynamıştır.7 Bunun dışında  Müslüman  âlimlerin,  farklı  din  mensuplarına  İslâm’ı  anlatma  ve  pek  çok  düalist  ve  inkârcı  akımların  İslâm’a  yönelik  saldırı  ve  it‐

hamlarına karşı onu savunmaya çalışmaları bunda etkili olmuştur. 

Neticede  tüm  bu  iç  ve  dış  amiller  İslâm  toplumunda  Cebriyye,  Cehmiyye,  Kaderiyye,  Mu‘tezile,  Ehl‐i  Hadis  ve  Selefiyye  gibi  çe‐

şitli itikadî mezheplerin yanı sıra8, Gulat‐ı Şîa, Sebeiyye, Keysâniy‐

ye, Zenâdıka ve Şuûbiyye gibi gaybî ve bâtınî mezheplerin de or‐

taya çıkmasına zemin teşkil etmiştir.9  

İslâm  çatısı  altında  ortaya  çıkan  bu  mezhepler,  dinî  anlama,  yorumlama  ve  savunmada  birbirinden  faklı  görüşler,  yaklaşımlar  ve yöntemler ortaya koyarak kendilerine has sistemler geliştirmiş‐

lerdir.  Mezhepler  tarafından  ortaya  konulan  bu  sistemleri  genel  olarak iki grupta  mütalaa  etmek  mümkündür:  Bir  tarafta  dini an‐

lama  ve  yorumlamada  aklı  ön  planda  tutan  akılcılar  (rasyonalist‐

ler),  diğer  tarafta  nassı  tercih  eden  ve  onu  yeterli  gören  nakilciler  (muhafazakârlar). Akılcıların en önemli temsilcisi Mu‘tezile, nakil‐

cilerin  ise  Selefiyye/Ehl‐i  Hadis’in  olduğunu  söyleyebiliriz.10  Mu‘tezile mensupları ilâhîyyât alanına aklın rolünü ve hakemliğini  getirmiş,  iman  esaslarını  aklî  deliller  ve  izahlarla  açıklamaya  ça‐

lışmışlardır.  Nitekim  onlar,  akıl  ile  naklin  çatışması  söz  konusu         

7   Ebû  Zehra,  Mezhepler  Tarihi,  s.  22‐23;  Ahmed  Emin,  Fecrü’l‐İslâm,  s.  299‐300; 

H.A. Wolfson, Kelâm Felsefeleri, çev. Kasım Turhan, İstanbul 2001, s. 43‐52; Sabri  Hizmetli,  “İtikâdî  İslâm  Mezheplerinin  Doğuşuna  İctimâî  Hâdiselerin  Tesirleri  Üzerine Bir Deneme”, AÜİFD, Ankara 1983, XXVI, 663‐664; Kamil Güneş, İslâm  Düşüncesinin Şekillenmesinde Akıl ve Nas, İnsan Yay., İstanbul 2003, s. 150‐151.  

8   Ahmed  b.  Mustafa  Taşköprüzâde,  Miftâhü’s‐Seâde  ve  Misbâhü’s‐Siyâde  fî  Mev‐

duâtu’l‐Ulûm, Dârü’l‐Kütübi’l‐İlmiyye, Beyrut 1985, II, 144, 148; Ebû Zehra, Mez‐

hepler Tarihi, s. 107. 

9   Muhammed Mustafizürrahmân, Te’vilât’a Önsöz: İmam Mâtürîdî’nin Te’ilâtü Ehl‐

i’s‐Sünnesine İngilizce Önsöz ve Türkçe Tercümesi, Bağdad 1993, s. 3; A. Aziz Dûrî,   İlk Dönem İslam Tarihi, Endüsüs Yayınevi, İstanbul 1991, s. 122 vd.  

10   Krş.  Yusuf  Ziya  Yörükan,  İslâm  Akâid  Sisteminde  Gelişmeler:  İmam‐ı  Âzam  Ebû  Hanîfe ve  İmam Ebû Mansûr Mâtürîdî, Ötüken Yay., İstanbul 2006, s. 56‐57, 136; 

Watt W. Montgomery, İslâm Düşüncesinin Teşekkül Devri, çev. Ethem Ruhi Fığla‐

lı, Birleşik Yay., İstanbul 1998, s. 344. 

(25)

Ebü’l‐Berekât en‐Nesefî ve Kelâmî Polemikleri   23  olduğunda,  aklın  kaideleriyle  tenakuz  halinde  olduğunu  düşün‐

dükleri  nassları  (ayet  ve  hadisleri)  te’vil  ederek  başka  manalara  yorumlamışlardır.11 Bu suretle Mu‘tezilî âlimler, dinde nakli değil  aklı  ön  planda  tutan  ve  ona  önem  veren  bir  yöntem  takip  ederek  İslâm  toplumunda  akılcı    (rasyonalist)  bir  hareketin  temsilcisi  ko‐

numuna  gelmiştir.  Mu‘tezile’nin  tam  karşısında  olan  Selefiyye  ise  ilâhîyyât  konularında  akıl  ve  reyin  kullanılmasını  tasvip  etmeye‐

rek  te’vile  karşı  çıkmış,  nassların  yeterli  olacağını,  bu  nedenle  ay‐

nen  kabul  edilmesi  gerektiğini  savunmuştur.12  Böylece  Selefiyye,  dinde aklı değil nassı ve Hz. Peygamber’in sünnetini esas alan ve  bunları te’vil etmeksizin aynen kabul eden bir yöntem takip ederek  nakilcilerin  temsilcisi  konumuna  gelmiştir.13  Mu‘tezile’ye  karşı  tepkisel bir hareket olarak ortaya çıkan Selefiyye, nakle bağlılığı ve  teslimiyeti  kendisine  şiar  edinerek  hem  onlara  karşı  mücadele  et‐

miş  hem  de  onların  elinde  şekillenen  kelâm  ilmine  muhalif  bir  tavır sergilemiştir.14 Bu itibarla İslâm dünyasının inanç esaslarının  tespiti  ve  yorumlanması  hususunda  akılcılar  ile  nakilciler  olmak  üzere iki zıt kutba ayrıldığını ve karşılıklı mücadele ve çekişmele‐

rin yaşandığını söylemek mümkündür.  

İslâm  tefekkür  tarihindeki  bu  kritik  fırkalaşma  ve  ihtilâf  dö‐

nemlerinde, dini anlama ve yorumlamada Selefiyye’nin nakilciliği  ile Mu‘tezile’nin akılcılığını uzlaştırıp bu iki aşırı uç arasında orta  bir  yol  tutacak  yeni  yaklaşımlara  ihtiyaç  duyulmuştu.  IV./X.  yy. 

gelindiğinde  bazı  müslüman  âlimler  İslâm  dünyasının  çeşitli  böl‐

gelerinde  bu  ihtiyacı  karşılamak  için  yoğun  faaliyetlerde  bulun‐

muşlardır.  Bu  âlimler,  bir  taraftan  nakle  bağlı  kalarak  Selefiy‐

       

11   Bekir Topaloğlu, Kelâm İlmi: Giriş, Damla Yayınevi, İstanbul ts., s. 22‐ 23. 

12   Şerafeddin  Gölcük‐Süleyman  Toprak,  Kelâm  Tarihi:  Kişiler,  Görüşler,  Eserler,  Tekin Kitapevi, Konya 1992, s. 60. 

13   Hitti, Siyâsî ve Kültürel İslâm Tarihi, I, 611‐612; Watt, İslâm Düşüncesinin Teşekkül  Devri,  s.  344;  Akılcılar  ile  nakilcileri  birbirinden  ayıran  temel  farklar  hakkında  ayrıntılı bilgi için bkz. Yörükan,  İslâm Akâid Sisteminde Gelişmeler: İmam‐ı  Âzam  Ebû Hanîfe ve İmam Ebû Mansûr Mâtürîdî, s. 131‐138. 

14   Ali Sami en‐Neşşâr, İslâm’da Felsefî Düşüncenin Doğuşu, çev. Osman Tunç, İnsan  Yay.,  İstanbul  1999,  I,  377‐378;  Watt,  İslâm  Düşüncesinin  Teşekkül  Devri,  s.  359‐

360; Topaloğlu, Kelâm İlmi, s. 23, 171. 

(26)

ye’nin,  diğer  taraftan  akla  da  önem  vererek  Mu‘tezile’nin  arasını  birleştirmeyi hedeflemişlerdir. Bunu gerçekleştirmeye çalışan âlim‐

lerin başında da hiç şüphesiz Ebû Mansûr el‐Mâtürîdî (ö. 333/944)  ile  Ebü’l‐Hasen  el‐Eş‘arî  (ö.  324/936)  gelmektedir.15    Her  ikisi  de  akla  uyan  ve  nakle  (vahye)  mutabık  olan  diğer  bir  tabirle  nakli  kabul etmekle beraber akla da önem veren bir sistem tatbik etmek  suretiyle akıl nakil çatışmasına son vermeye çalışmışlardır.16 Gerek  dini  anlama  ve  yorumlamaya  yönelik  geliştirdikleri  usul  ve  yön‐

temleri  gerekse  İslâm  inanç  esaslarının  tespit  edilip  temellendiril‐

mesi  ve  savunulmasında  gösterdikleri  üstün  başarı  ve  gayretleri  neticesinde  kendi  adlarına  isnaden  “Eş‘ariyye”  ve  “Mâtürîdiyye” 

olmak üzere birbirinden bağımsız iki yeni kelâm ekolünü kurmayı  başarmışlardı.  Böylece  Ehl‐i  Bid‘at  olarak  kabul  edilen  fırkalara  karşı Ehl‐i Hadis/Selefiyye’nin dışında Ehl‐i Sünnet görüşünü tem‐

sil eden Eş‘ariyye ve Mâtürîdiyye kelâm ekolleri ortaya çıkmıştır.17   Mezhepler  tarihi  kaynaklarında  Mu‘tezile  ve  Selefiyye  arasın‐

da orta yolu ifade eden Eş‘arî ve Mâtürîdî kelâm ekolü, Ehl‐i Sün‐

net’in  temel  inanç  prensiplerini  tespit  ve  teyit  etmede  önemli  rol  oynamaları  sebebiyle  Sünnîlerin  en  önemli  temsilcileri  kabul  edil‐

miş18 ve her iki ekolden Ehl‐i Sünneti Âmme diye bahsedilmiştir.19  İslâm  düşüncesinin  gelişmesinde  önemli  rol  oynayan  söz  ko‐

nusu  mezhepler,  birtakım  siyasî  karışıklıklar  ve  itikâdi  meseleler‐

den  dolayı  İslâm’ın  bünyesinden  neşet  etmesi  nedeniyle  siyasî  ve  itikadî İslâm mezhepleri diye anılmışlardır. Klasik sınıflandırmay‐

la bu mezhepler, “Ehl‐i Sünnet” ve “Ehl‐i Bid‘at” şeklinde iki grup‐

       

15   Taşköprüzâde, Miftâhu’s‐Sa’âde, II, 133, 135; Mustafizürrahmân, Te’vîlât’a Önsöz,  s. 3; Ebû Zehra, Mezhepler Tarihi, s. 170, 183. 

16   Mustafizürrahmân, Te’vîlâtʹa Önsöz, s. 3; Eyüp Ali, “Mâtürîdîlik”, İslâm Düşünce  Tarihi, I, 295. 

17   Taşköprüzâde, Miftâhu’s‐Sa’âde, II, 133, 135; Zebidî, İthâfü’s‐sâde, II, 5‐6. 

18   Taşköprüzâde, Miftâhu’s‐sa’âde, II, 133; Zebîdî, İthâfü’s‐sâde, II, 6; Said Yazıcıoğ‐

lu, “Türkler’de Kelâm”, Türk Düşünce Tarihi, haz. Hüseyin Gazi Topdemir, An‐

kara 2001, s. 133.  

19   İzmirli, İsmail Hakkı, Yeni İlm‐i Kelâm, Umran Yay., Ankara 1981, s. 61. 

(27)

Ebü’l‐Berekât en‐Nesefî ve Kelâmî Polemikleri   25  ta  değerlendirilmiştir.20  Ehl‐i  Hadis/Ashâbu’l‐Hadis,  Selefiyye,  Eş‘ariyye  ve  Mâtürîdiyye  Mezhepleri  Ehl‐i  Sünnet  olarak  kabul  edilmiş;21  buna  mukabil  Sünnî  akîdeye  muhalif  olan  Kaderiyye,  Cehmiyye,  Şîa,  Râfıziyye,  Harûriyye,  Mu‘tezile,  Mücessime,  Ceb‐

riyye ve Mürcie gibi mezhepler de Ehl‐i Bid‘attan sayılmıştır.22  Söz  konusu  mezhepler  arasında  tarihî  süreç  içerisinde  önemli  çekişmeler,  sürtüşmeler  ve  kavgalar  yaşanmıştır.  Mezhepler  ara‐

sındaki  bu  dini,  itikadî,  fikrî  ve  siyasî  çatışma  ve  mücadeleler  ba‐

zen  Sünnî‐Şiî,  Sünnî‐Mu‘tezilî  şeklinde  Sünnî‐gayr‐i  Sünnî  olarak  gerçekleşmiş;  bazen  de  Eş‘arî‐Mâtürîdî,  Selefî‐Mâtürîdî,  Ehl‐i  Ha‐

dis‐Mâtürîdî,  Eş‘arî‐Selefî,  şeklinde  Sünnîlerin  kendi  arasında  ya‐

şanmıştır.23  

Bununla birlikte bu mücadeleler daha çok Ehl‐i Sünnet ile Ehl‐i  Bid‘at kabul edilen mezhepler arasında gerçekleşmiştir. Ehl‐i Sün‐

net mensubu birçok âlim Sünnî akîdeye aykırı olarak değerlendir‐

diği  Ehl‐i  Bid‘atın  bâtıl  inançlarının  Müslümanlar  arasında  yayıl‐

masını  engellemek,    Sünnî  inancı  korumak  ve  yaymak  için  Ehl‐i  Bid‘ata karşı fikrî mücadele içerisinde olmuşlardır. Ebû Hanîfe (ö. 

150/767),  Ebü’l‐Hasen  el‐Eş‘arî  (ö.  324/936),  Ebû  Mansûr  el‐

Mâtürîdî (ö. 333/944), İmam‐ı Gazzâlî (ö. 505/1111), Ebü’l‐Muîn en‐

Nesefî (ö. 508/1114), Necmeddin Ömer en‐Nesefî’nin (ö. 537/1142),  Nureddîn  es‐Sâbûnî  (ö.  580/1184)  ve  Fahreddin  er‐Râzî  (ö. 

606/1210)  gibi âlimler buna örnek verilebilir.  

Bilindiği  üzere  geleceğimizin  inşasında,  geçmişin  tecrübesin‐

den, ilmî ve kültürel birikiminden istifade edilmesinin, dolayısıyla  tüm  bu  birikimlerin  günümüze  taşınması  ve  insanlar  tarafından         

20   İzmirli, Yeni İlm‐i Kelâm, s. 60‐61, 74. 

21   Zebîdî, İthâfü’s‐sâde, II, 8‐9; Bağdâdî, el‐Fark, s.  319‐320; Ebû Yusr Muhammed  el‐Pezdevî, Ehl‐i Sünnet Akaidi,çev. Şerafeddin Gölcük, Kayıhan Yay., İstanbul  1994, s. 348;  Yusuf Şevki Yavuz,  “Ehl‐i Sünnet”, DİA, X, 527‐528; Mevlüt Özler,  İslâm Düşüncesinde 73 Fırka Kavramı, Nûn Yay., İstanbul 1996, s. 101‐103. 

22   Pezdevî, Ehl‐i Sünnet Akaidi, s. 348. 

23   Bu  konuda  ayrıntılı  bilgi  için  bkz.  Seyfullah  Kara,  Büyük  Selçuklular  ve  Mezhep  Kavgaları, İz Yay., İstanbul 2007. 

(28)

bilinmesinin  büyük  fayda  sağlayacağı  şüphesizdir.  Diğer  bir  ifa‐

deyle geçmiş nesillerin tecrübe ve başarılarını tespit ederek gelecek  nesillere taşımak toplumsal ilerlemenin en temel unsurlarındandır. 

Bu bakımdan, özellikle konumuz itibariyle farklı itikadî mezheple‐

ri benimseyen, farklı görüş ve inançlara sahip olan Müslümanların  bu  farklılıklara  rağmen  bir  arada  iç  içe  nasıl  yaşamaları  gerektiği,  birbiri ile olan münasebetlerinin nasıl olduğu ya da olması gerek‐

tiği konusunda geçmiş dönemlerdeki ilmî birikim ve tecrübelerden  faydalanmak  oldukça  önem  arz  etmektedir.  Bu  bakımdan  yukarı‐

da  zikredilen  âlimler  gibi  İslâm  inanç  esaslarını  temel  kaynaklara  bağlı  kalarak  tespit  etmeye  ve  açıklamaya  gayret  etmiş,  bunlara  yönelik  itirazlara  cevaplar  vererek  İslâm  akîdesini  savunmuş,  or‐

taya  çıkan  kelâmî  problemleri  çözerek  toplumun  şekillenmesinde  önemli katkıda  bulunmuş  âlimleri  ve eserlerini  ele  alıp  incelemek  her bilim adamı için kaçınılmaz bir görevdir. Özellikle bu âlimlerin  problemlere  yaklaşırken  takip  ettikleri  yöntemlerini  ve  düşünce  sistemlerini  tespit  ederek  günümüze  taşımak  ve  gelişen  dünya  şartlarında  yeniden  yorumlamak  yapılacak  en  önemli  görevler  arasında  yer  almaktadır.  Bu  temel  gerekçeden  hareketle  araştır‐

mamızda  İslâm  düşüncesinin  olgunlaştığı  dönemlerde  siyasî  ve  itikadî  İslâm  mezheplerinin  birbirlerini  nasıl  algıladıklarını,  o  dö‐

nemde  kendi  arasında  geçen  itikadî  ve  fikrî  tartışmalarının  niteli‐

ğinin ne olduğunu tespit etmeyi hedefledik. Bu bağlamda dönemin  Hanefî‐Mâtürîdî  kelâm  ekolüne  mensup  önemli  âlimlerinden  biri  olan Ebü’l‐Berekât en‐Nesefî (ö. 710/1310)’yi araştırmayı önceledik. 

Zira  Hanefî‐Mâtürîdî  geleneğinin  önemli  bir  temsilcisi  olan  ve  kelâm sahasında adını yaşatacak kıymetli eserler kaleme alan mü‐

ellifimiz de Ehl‐i Bid‘ata karşı büyük mücadeleler vermiştir. 

Nesefî, VII./XIII. yy. son çeyreği ile VIII./XIV. yy. ilk çeyreğinde  Mâverâünnehir bölgesinde yaşamıştır. Dönemin önemli âlimlerin‐

den  ders  almış,  kendisi  için  gerekli  ilimleri  tahsil  edip,  eğitimini  tamamladıktan  sonra  çeşitli  medreselerde  hocalık  yapmış,  birçok  talebe  de  yetiştirmiştir.  Bu  suretle  o,  İslâm  dünyasındaki  fikrî,  iti‐

kadî ve ilmî gelişmelere önemli katkılarda bulunmuştur.  

(29)

Ebü’l‐Berekât en‐Nesefî ve Kelâmî Polemikleri   27  Nesefî’nin  yaşadığı  Mâverâünnehir  bölgesi  İpek  Yolu  ve  Hint  Baharat Yolu gibi ticaret yollarının kesiştiği bir yer olması nedeniy‐

le ilk çağlardan itibaren çeşitli din, inanç, ideoloji, kültür ve mede‐

niyetlerin  kaynaştığı  kozmopolit  bir  yapıya  sahip  olmuş  ve  bu  yapısını  da  her  zaman  koruyabilmiştir.  Bu  sebeple  onun  yaşadığı  dönemde  değişik  dinî,  itikadî,  felsefî  ve  siyasî  akımlar  etkilerini  devam  ettirebilmiştir.  Özellikle  bölgenin  Müslümanlar  tarafından  fethedilmesi  ile  İslâmlaşmaya  başlaması  neticesinde  Selefiyye,  Eş‘ariyye,  Mâtürîdiyye,  Mu‘tezile,  Kaderiyye,  Hâriciyye,  Ceberiy‐

ye,  Cehmiyye,  Müşebbihe,  Mücessime,  Mürcie,  Neccâriyye,  Kerrâmiyye,  Şîa,  Râfıza  ve  Bâtıniyye  gibi  pek  çok  mezhebin  dü‐

şünceleri  bu  bölgeye  yerleşmiş,  bölge  bu  mezhep  mensupları  için  faaliyetlerini  rahatça  yapabilecekleri  önemli  bir  merkez  haline  gelmiştir.  Tarihsel  olarak  çok  kültürlü  ve  çoğulcu  özelliğe  sahip  böyle bir muhitte yaşayan Nesefî, Ehl‐i Sünnet âlimi olarak görüş‐

lerini  birbirinden  kıymetli  eserler  telif  ederek  ortaya  koymuştur. 

Özellikle  Ehl‐i  Bid‘ata  karşı  mücadele  etmek  ve  Sünnî  akîdeyi  sa‐

vunmak  ve  yaymak  amacıyla  el‐‘Umde  fi’l‐‘Akâ’id  ve  onun  şerhi  olan  el‐İ‘timâd  fi’l‐İ‘tikâd  eserlerini  kaleme  almıştır.  Mezheplere  yönelik  eleştirilerinde  temelde  Kur’ân  ve  hadis  verilerinden  hare‐

ket etmiş, tevhid inancını savunmaya çalışmış, bu inancı zedeleye‐

cek  görüşleri  benimseyen  mezheplere  karşı  fikrî  mücadeleye  gir‐

miştir. Bu bakımdan onun kelâm sahasında ele aldığı eserler Ehl‐i  Bid‘atın  inançlarına  reddiye  niteliği  taşımaktadır.  Nitekim  o,  bu  çerçevede Ehl‐i Bid‘atın görüşlerine temas etmiş, onların aşırılıkla‐

rını eleştirmiş, bunu yaparken de kendisine özgü metod ve yorum‐

larıyla  farklı  görüşler  arasında  uzlaşma  noktaları  oluşturmaya  çalışmıştır. Böylece hem itikadî ve fikrî istikrârın oluşumuna hem  de  Sünnî  akîdenin  yayılmasına  büyük  katkı  sağlamıştır.  Onun  bu  çalışma ve gayretleri kendisine İslâm düşüncesinde haklı bir şöhret  kazandırmıştır.  

“Ebü’l‐Berekât  en‐Nesefî  ve  Kelâmî  Polemikleri”  isimli  bu  ça‐

lışmamızın çerçevesini Nesefî’nin siyasî ve itikadî İslâm mezheple‐

rine  yönelik  eleştiri  ve  yaklaşımları  oluşturmuştur.  Söz  konusu  mezheplerin bütün görüşlerinin bu çalışmada ele alınıp incelenme‐

(30)

sinin  teknik  ve  bilimsel  anlamda  mümkün  olmaması  sebebiyle  araştırmamızın  sınırlarını  belirleme  ihtiyacı  hissettik.  Buradan  hareketle konuyu Nesefî’nin temas ettiği ve eleştiri getirdiği kendi  döneminde  mevcut  olan  veya  etkisi  devam  eden  mezhepler  ile  sınırlandırdık. Mezheplerin görüşlerini de Nesefî’nin verdiği bilgi‐

ler  etrafında  tespit  etmeye  çalıştık.  Ayrıca  mezheplere  ilişkin  ver‐

diği  bilgileri  kelâm  ve  mezhepler  tarihi  ile  makâlât  türü  eserlerin  verileri ile kıyaslayarak değerlendirmeye tabi tuttuk.  

Araştırmamızın temel amacı Hanefî‐Mâtürîdî kelâm ekolünün  İslâm çatısı altında ortaya çıkmış mezheplere bakışını Nesefî pers‐

pektifinden  ortaya  koyup,  gün  yüzüne  çıkarmaktır.  Ayrıca  Ne‐

sefî’nin  mezheplerin  iddia  ve  eleştirileri  karşısında  nasıl  bir  dü‐

şünce sistemi geliştirdiğini ve karşılaştığı sorunları hangi metod ve  yöntemlerle  çözdüğünü  ilmî  bir  çerçeve  içinde  tespit  etmek  de  amaçlarımız  arasındadır.  Bir  diğer  amacımız  da  günümüz  İslâm  âleminde önemli bir problem olarak karşımızda duran “mezheple‐

rin birbirlerini tekfir etme” meselesine Nesefî perspektifinden yeni  yaklaşımlar  sergileyerek,  tekfir  probleminin  çözümüne  katkı  sağ‐

lamaktır.  Bu  nedenle  yapılan  bu  çalışma,  hem  Nesefî’nin  görüşle‐

rinin  daha  yakından  tanınmasına  imkân  sağlaması  hem  de  konu‐

muz  itibariyle  ortaya  çıkacak  sonucun,  farklı  mezhepler  arasında  yaşanan itikadî ve fikrî tartışmalarda ortaya çıkabilecek problemle‐

rin çözülmesinde bizlere ışık tutması bakımından önem arz etmek‐

tedir. 

Diğer  taraftan  Nesefî’nin  Mâverâünnehir  bölgesinde  yaşamış  bir  Türk  âlimi  olması,  mensubu  olduğu  Mâtürîdiyye  mezhebinin  Orta  Asya’da  hâkim  bir  konumda  olması  ve  Türkler  tarafından  benimsenmiş  olması  da  bizim  için  ayrı  bir  önem  taşımaktadır. 

Çünkü o, sadece Türk kültür muhitinin yetiştirdiği önemli bir âlim  olarak  kalmamış,  aynı  zamanda  kendi  döneminden  günümüze  kadar Türk toplumları arasında Hanefî‐Mâtürîdî akîdesinin yayıl‐

masında  önemli  rol  oynamıştır.  Bu  nedenle  onun  toplumumuz  tarafından  iyi  tanınması  ve  görüşlerinin  doğru  öğrenilmesi  Müs‐

lüman  Türk  düşüncesinin  tarihî  köklerinin  keşfi  ve  anlaşılması 

(31)

Ebü’l‐Berekât en‐Nesefî ve Kelâmî Polemikleri   29  bakımından da son derece önem taşımaktadır. Ayrıca, ilim ve kül‐

tür dünyamızın önemli yapı taşlarından biri olan Hanefî‐Mâtürîdî  düşünce  sisteminin  yakından  tanıtılması,  dinî  ve  kültürel  gelene‐

ğimizle kurulacak olan bağlara katkı sağlaması bakımından da ayrı  bir önem arz etmektedir. 

 

View publication stats View publication stats

Referanslar

Benzer Belgeler

T EVFİK Fikret’in; ülkücü ve yapıcı Türk gençliğine sembol olarak görüp öyle yetiştirmek istediği Halûk; bi­ lindiği gibi, bir süre İngiltere’de

Girişimci, ekonomik kaynakları, verimliliği en yüksek alanlara yöneltebilen, üretim kaynaklarını, ortaya koyduğu yeni fikirlerle birleştirerek üretimin

To determine the effects of modern visual media on children, they are asked to select a topic and draw a picture related to the elements of visual media which they have seen

Capsaicin on human Colo 205 cells. The assays methods are using : 1) flow cytometry for examining the cell cycle arrest and apoptosis; inclusive of cell viability, the levels of

I was the first employee of this Branch and I assisted operation manager and Asia account manager to set up office and working process w/ client. The reason I took this job

Haftanın düzenlenmesinde Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneğimle işbirliği yapan Alarko Holding yetkilileri, tarihi evlerin k o­ runmasında da her türlü

33 bin sterline alıcı bulan eser, insanların eşitliğinden yana olan ve Tanzimat Fermanı'nı ilan eden Sultan Abdülnıecit’i olağanüstü bir gerçekçilikle

Bu çalışmada, kliniğimizde tüberküloz tanısı alan hastalarla her hangi bir şikayetle başvurmuş tüberküloz tanısı olmayan hastala- rın tüberküloz hakkında