GRAFİK
TEL:0224 242 28 98
GRAFİK
TEL:0224 242 28 98
GRAFİK
TEL:0224 242 28 98
28,50 mm
9 7 8 6 0 5 9 4 6 4 1 5 4 ISBN 605946415-7 ISBN: 978-605-9464-15-4
EBÜ'L-BEREKÂT EN-NESEFÎ ve KELÂMÎ POLEM KLER
EBÜ'L -BEREKÂT EN-NESEFÎ
v e KELÂMÎ P O LEMİKLERİ
EBÜ'L-BEREKÂT EN-NESEFÎ ve KELÂMÎ POLEMİKLERİ
Yrd. Doç. Dr. Recep ÖNAL
Yrd. Doç. Dr . Recep ÖNAL
240
İslâm tarihinde Müslümanlar arasında bir takım aşırılıklar ve sapmalar olmuş, Müslüman toplumun inançlarını bozmaya çalışan bazı Ehl-i Bid'at mezhep ve fırkalar ortaya çıkmıştır. Buna karşılık Ehl-i Sünnet mensubu birçok âlim, onların bâtıl inançlarının Müslümanlar arasında yayılmasını engellemek ve Sünnî inancı korumak amacıyla fikrî mücadelede bulunmuşlardır. Bunlardan birisi de, M. XIII. yy. son çeyreği ile M. XIV. yy. ilk çeyreğinde çok kültürlü bir ortama sahip bulunan Mâverâünnehir bölgesinde yaşayan, Hanefî- Mâtürîdî geleneğinin öncülerinden olan Ebü'l- Berekât en-Nesefî'dir.
Bu çalışmada, Nesefî'nin yaşadığı dönem ve
çevrenin dinî, mezhebî, siyasî ve sosyo-kültürel
yapısı yanında, İslâm çatısı altında ortaya çıkmış
siyasî ve itikadî mezheplerle olan tartışmaları
üzerinde durulmuş; tarihsel arkaplana sahip, “Bazı
Müslümanların birbirlerini tekfir etme” sorununun
çözümünde, mezhep kavgalarının önlenmesinde ve
farklılıklara rağmen bir arada yaşama bilincinin
yerleşmesinde, Nesefî'nin yaklaşımlarının tespiti
amaçlanmıştır. Bu doğrultuda kitap, mezhepler
arasında yaşanan itikadî ve fikrî tartışmalarda
çıkabilecek sorunların çözümünde takip edilecek
yöntem konusunda günümüze ışık tutacak bir
niteliğe sahiptir.
GRAFİK
TEL:0224 242 28 98
GRAFİK
TEL:0224 242 28 98
9 7 8 6 0 5 9 4 6 4 1 5 4 ISBN 605946415-7 ISBN: 978-605-9464-15-4
EBÜ'L-BEREKÂT EN-NESEFÎ ve KELÂMÎ POLEM KLER
EBÜ'L -BEREKÂT EN-NESEFÎ
v e KELÂMÎ P O LEMİKLERİ
EBÜ'L-BEREKÂT EN-NESEFÎ ve KELÂMÎ POLEMİKLERİ
Yrd. Doç. Dr. Recep ÖNAL
Yrd. Doç. Dr . Recep ÖNAL
240
İslâm tarihinde Müslümanlar arasında bir takım aşırılıklar ve sapmalar olmuş, Müslüman toplumun inançlarını bozmaya çalışan bazı Ehl-i Bid'at mezhep ve fırkalar ortaya çıkmıştır. Buna karşılık Ehl-i Sünnet mensubu birçok âlim, onların bâtıl inançlarının Müslümanlar arasında yayılmasını engellemek ve Sünnî inancı korumak amacıyla fikrî mücadelede bulunmuşlardır. Bunlardan birisi de, M. XIII. yy. son çeyreği ile M. XIV. yy. ilk çeyreğinde çok kültürlü bir ortama sahip bulunan Mâverâünnehir bölgesinde yaşayan, Hanefî- Mâtürîdî geleneğinin öncülerinden olan Ebü'l- Berekât en-Nesefî'dir.
Bu çalışmada, Nesefî'nin yaşadığı dönem ve
çevrenin dinî, mezhebî, siyasî ve sosyo-kültürel
yapısı yanında, İslâm çatısı altında ortaya çıkmış
siyasî ve itikadî mezheplerle olan tartışmaları
üzerinde durulmuş; tarihsel arkaplana sahip, “Bazı
Müslümanların birbirlerini tekfir etme” sorununun
çözümünde, mezhep kavgalarının önlenmesinde ve
farklılıklara rağmen bir arada yaşama bilincinin
yerleşmesinde, Nesefî'nin yaklaşımlarının tespiti
amaçlanmıştır. Bu doğrultuda kitap, mezhepler
arasında yaşanan itikadî ve fikrî tartışmalarda
çıkabilecek sorunların çözümünde takip edilecek
yöntem konusunda günümüze ışık tutacak bir
niteliğe sahiptir.
EBÜ’L‐BEREKÂT EN‐NESEFÎ ve KELÂMÎ POLEMİKLERİ
Yrd. Doç. Dr. Recep ÖNAL
Recep Önal
1975 yılında Giresun‐Dereli ilçesinde doğdu. 1996’da Giresun İmam Hatip Lisesi’nden, 2001’de Uludağ Üniversitesi İlâhiyat Fa‐
kültesi’nden mezun oldu. 2003 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı Bursa İl Müftülüğü bünyesinde din görevlisi olarak memuriyete başladı. 2007’de Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kelâm Anabilim Dalı’nda “Muhammed Murtazâ ez‐Zebîdî’nin Hayatı, Eserleri ve Nübüvvet Görüşü” başlıklı teziyle Yüksek Lisansını ta‐
mamladı. 2008’de aynı üniversitede Kelâm Anabilim Dalı’nda doktoraya başladı. 2009’da Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Norveç/Oslo Büyükelçiliği bünyesinde beş yıllığına Nor‐
veç/Drammen Merkez Camii’ne Din Görevlisi olarak görevlendi‐
rildi. Ayrıca Oslo Üniversitesi Teoloji Fakültesi’nde 2010‐2013 yıl‐
ları arasında misafir ilim adamı olarak araştırmalar yaptı. Oslo Üniversitesi tarafından 2009‐2013 yılları arasında “Farklı Din ve Kültür Mensupları Arasında Yaşanan Problemler ve Çözüm Önerileri”
isimli projelerde aktif olarak görev aldı. 2013 yılında Sakarya Üni‐
versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kelâm Anabilim Dalı’nda
“Mâtürîdî’ye Göre İslâm Dışı Dinler” isimli teziyle doktorasını ta‐
mamladı ve aynı yılda Balıkesir Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Kelâm ve İslâm Mezhepleri Tarihi Anabilim Dalı’na yardımcı do‐
çent olarak atandı. Sahasıyla ilgili araştırmalar yapmak üzere dört ay (Ocak‐Nisan 2014) Ürdün/Amman’da bulundu. Halen Balıkesir Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Kelâm ve İslâm Mezhepleri Tarihi Anabilim Dalı başkanı olarak görevini sürdüren Önal, ev‐
li ve bir çocuk babası olup, Arapça ve İngilizce bilmektedir.
Önal’ın elinizdeki kitabın dışında Ebû Mansur el‐Mâtürîdî’ye Göre İslâm Dışı Dinler (Emin Yayınları, Bursa 2013) ve Avrupa’da İslâm ve Müslüman Azınlıklıklar: Çokkültürlülük, İslâmofobi, Dinlerarası Diya‐
log Bağlamında Norveç Örneği (Emin Yayınları, Bursa 2016) adlı kitapları ile ulusal ve uluslararası nitelikte yayımlanmış pek çok telif makale çalışmaları mevcuttur.
EBÜ’L‐BEREKÂT EN‐NESEFÎ ve KELÂMÎ POLEMİKLERİ
Yrd. Doç. Dr. Recep ÖNAL
Emin Yayınları: 240
Ebü’l‐Berekât en‐Nesefî ve Kelâmî Polemikleri
Yrd. Doç. Dr. Recep ÖNAL
Bursa 2017
© Bütün yayın hakları Emin Yayınları’na aittir.
Kapak Emin ÖZDAMAR
Baskı: Bayrak Matbaası,
Davutpaşa Cd. No:14 K:2 Topkapı/İstanbul
E M İ N Y A Y I N L A R I
Fethiye Mah., Kırlangıç Sok. No:2 Nilüfer/BURSA Tel: (0224) 2422898, Fax: (0224) 2412569
www.eminyayinlari.com
KÜTÜPHANE BİLGİ KARTI Cataloging‐in‐Publication Data (CIP)
Ebü’l‐Berekât en‐Nesefî ve Kelâmî Polemikleri Yrd. Doç. Dr. Recep ÖNAL
1. Kelâm 2. İslam 3. Din ISBN: 978‐605‐9464‐15‐4 Sertifika No: 0507‐16‐008607
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ ... 13
KISALTMALAR ... 17
GİRİŞ ... 19
BİRİNCİ BÖLÜM HAYATI, İLMÎ KİŞİLİĞİ VE ESERLERİ ... 31
1.1. Hayatı... 31
1.2. Hocaları ve Talebeleri ... 35
1.2.1. Hocaları ... 35
1.2.2. Talebeleri ... 37
1.3. İlmî Kişiliği ... 38
1.3.1. Mütekellim ... 39
1.3.2. Fakih ... 41
1.3.3. Mutasavvıf ... 42
1.3.4. Müfessir ... 45
1.4. Eserleri ... 46
1.4.1. Kelâm ... 47
1.4.1.1. El‐‘Umde fi’l‐‘Akâ’id ... 48
1.4.1.2. el‐İ‘timâd fi’l‐İ‘tikâd/Şerhu’l‐‘Umde ... 51
1.4.2. Diğer İlmî Disiplinlerdeki Eserleri ... 57
1.4.2.1. Tefsir ... 57
1.4.2.2. Fıkıh ve Fıkıh Usûlü ... 59
1.4.2.3. Ahlâk ... 60
İKİNCİ BÖLÜM
NESEFÎ’NIN YAŞADIĞI ORTAM ... 63
2.1. Bölgenin Coğrafî ve Siyasî Çevresi ... 64
2.2. Bölgenin İlmî ve Kültürel Çevresi ... 86
2.3. Din ve Mezhepler Tarihi Açısından Bölgenin İnanç Coğrafyasına Genel Bir Bakış ... 102
2.4. Bölgedeki Siyasî ve İtikadî İslâm Mezhepleri ... 116
2.4.1. Hâriciyye ... 116
2.4.2. Şîa ... 118
2.4.2.1. Râfıza ... 121
2.4.2.2. Bâtıniyye ... 122
2.4.2.3. Zeydiyye ... 127
2.4.3. İbâhiyye ... 129
2.4.4. Cebriyye ve Cehmiyye ... 132
2.4.5. Mu‘tezile ... 135
2.4.6. Müşebbihe ve Mücessime ... 144
2.4.7. Mürcie ... 156
2.4.8. Kerrâmiyye ... 158
2.4.9. Neccâriyye ... 160
2.4.10. Ehl‐i Sünnet ... 161
2.4.10.1. Ehl‐i Hadis ... 163
2.4.10.2. Mâtürîdiyye ve Eş‘ariyye ... 172
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM İTİKÂDÎ VE SİYASÎ İSLÂM MEZHEPLERİ İLE POLEMİĞİ ... 185
3.1. Nesefî’nin Mezheplere Genel Bakışı ... 185
3.2. Mu‘tezile ile Polemiği ... 194
Ebü’l‐Berekât en‐Nesefî ve Kelâmî Polemikleri 7
3.2.1. İman Kavramı ve Mahiyeti ... 195
3.2.1.1. İmanın Tarifi ve İman‐Amel Münasebeti ... 196
3.2.1.2. Taklidî İman/Mukallidin İmanı ... 206
3.2.1.3. Mürtekib‐i Kebîre’nin Âhiretteki Konumu: el‐Menzile Beyne’l‐Menzileteyn ... 209
3.2.1.4. Şefaat Meselesi ... 223
3.2.2. Bilgi Problemi ... 225
3.2.3. Âlemin Hudûsu ve Nazzâm’ın Atom Nazariyesi .. 230
3.2.4. İlâhiyyât ile İlgili Tartışma Konuları ... 232
3.2.4.1. Esmâ‐i Hüsnâ ... 232
3.2.4.2. Sıfâtullah ... 242
3.2.4.2.1. Kelâm ve Halku’l‐Kur’ân Meselesi ... 249
3.2.4.2.2. Tekvin Sıfatı ... 256
3.2.4.2.3. İrade Sıfatı ... 256
3.2.4.2.4. Haberi Sıfatlar: Rıza ve Saht ... 259
3.2.4.3. Efâlü’l‐İbâd ... 261
3.2.4.3.1. İnsan Fiillerinin Oluşumu/Yaratılışı ... 262
3.2.4.3.2. Fiilin İşlenmesi için Gerekli Olan Kudret .. 274
3.2.4.3.3. Hayır ve Şerr, Taat ve Mâsiyetin Allah’ın İradesiyle Oluşu ... 279
3.2.4.3.4. Hidâyet ve Dalâlet ... 286
3.2.4.3.5. Kader ve Kaza ... 294
3.2.4.3.6. Salâh‐Aslah ... 298
3.2.4.3.7. Ecel ... 302
3.2.4.3.8. Rızık ... 307
3.2.5. Nübüvvât İle İlgili Tartışma Konuları ... 309
3.2.5.1. Peygamberlerin Mâsumiyeti ... 309
3.2.5.2. Kur’ân’ın Mu‘cize Oluşu ve Sarfe Teorisi ... 311
3.2.5.3. Velilerin Kerâmeti ... 314
3.2.5.4. Nazar ve Sihir ... 317
3.2.5.5. Kur’ân’da Nesh Meselesi ... 318
3.2.6. Sem‘iyyât İle İlgili Tartışma Konuları ... 319
3.2.6.1. İnsanlar ile Melekler Arasındaki Üstünlük Meselesi ... 319
3.2.6.2. Kabir (Berzah) Hayatı ... 324
3.2.6.3. Sırat Köprüsü ... 328
3.2.6.4. Cennet ve Cehennem ... 329
3.2.6.5. Rü’yetullah ... 332
3.2.7. İmâmet ... 340
3.3. Hâriciyye ile Polemiği ... 345
3.3.1. İman‐Amel Münasebeti ... 345
3.3.2. Rü’yetullah ... 347
3.3.3. Mürtekib‐i Kebîre’nin Âhiretteki Konumu ... 347
3.3.4. Peygamberlerin Mâsumiyeti ... 351
3.3.5. Peygamberlik Davasında Mu‘cizenin Zorunlu Oluşu ... 359
3.3.6. İmâmet ... 361
3.4. Şîa ile Polemiği ... 362
3.4.1. Râfıza ... 362
3.4.1.1. Bilgi Problemi ... 363
3.4.1.2. Allah’a Cisim İsnad Edilmesi ... 364
3.4.1.3. Kur’ân‐ı Kerîm’in Anlaşılması, Yorumlanması 366 3.4.1.4. İmâmet ... 367
3.4.1.5. Tafdil Meselesi ... 374
3.4.2. Bâtıniyye ... 375
3.4.2.1. Sıfâtullah ... 375
3.4.2.2. Âhiret ile İlgili Nassların Te’vil Edilmesi... 376
3.4.2.3. Kur’ân‐ı Kerîm’in Nüzûlu ... 376
3.4.3. İbâhiyye ... 377
3.4.3.1. İlim Öğrenme ve Bildikleriyle Amel Etme ... 378
3.4.3.2. Rızık ve Mülk Elde Etme ... 380
Ebü’l‐Berekât en‐Nesefî ve Kelâmî Polemikleri 9
3.4.4. Zeydiyye ... 382
3.4.4.1. Rü’yetullah ... 382
3.5. Cehmiyye ve Cebriyye ile Polemiği ... 383
3.5.1. İmanın Tarifi ... 383
3.5.2. Halku Ef‘âli’l‐İbâd ... 385
3.5.3. Kabir (Berzah) Hayatı ... 387
3.5.4. Cennet ve Cehennemin Ebedî Oluşu ... 388
3.6. Müşebbihe ve Mücessime İle Polemiği ... 389
3.6.1. Antropomorfist (İnsan‐Biçimci) Allah Tasavvuru .. 390
3.7. Mürcie ile Polemiği ... 398
3.7.1. İman, Amel ve Büyük Günah ... 398
3.8. Kerrâmiyye ile Polemiği ... 402
3.8.1. İmanın Tarifi ... 402
3.8.2. Sıfâtullah ... 406
3.8.2.1. Kelâm ... 406
3.8.2.2. İrade ... 408
3.8.3. Allah’a Mekân ve Cevher İsnad Edilmesi ... 409
3.8.4. Fiilin İşlenmesi için Gerekli Olan Kudret ... 414
3.8.5. Rızık ve Tevekkül ... 414
3.8.6. Aynı Dönemde İmamlar/Halifelerin Sayısı ... 415
3.9. Neccâriyye ile Polemiği ... 416
3.9.1. Rü’yetullah ... 416
3.10. Ehl‐i Sünnet ile Polemiği ... 417
3.10.1. Ehl‐i Hadis İle Polemiği... 418
3.10.1.1. İman‐Amel Münasebeti ... 418
3.10.1.2. Müteşâbih Olan Nassların Te’vili Meselesi .... 420
3.10.1.3. Esmâ‐i Hüsnâ ... 425
3.10.1.4. Halku’l‐Kur’ân ... 426
3.10.2. Eş‘ariyye ile Polemiği ... 427
3.10.2.1. İmanın Tanımı ve Mahiyeti ... 428
3.10.2.2. İmanda Artma‐Eksilme ... 430
3.10.2.3. İman‐İslâm Münasebeti ... 433
3.10.2.4. Küfrün Tövbe Olmaksızın Affedilmesi ve Mürtekib‐i Kebîre’min Âhiretteki Konumu ... 439
3.10.2.5. Bilgi Problemi ... 442
3.10.2.6. İsim‐Müsemmâ Münasebeti ... 444
3.10.2.7. Sıfâtullah ... 445
3.10.2.7.1. Tekvin Sıfatı ve Tekvin Mükevven Ayrımı ... 447
3.10.2.7.2. Allah Kelâmının (Kelâmullahın) İşitilmesi ... 450
3.10.2.8. Fiilî Sıfatlar ... 452
3.10.2.9. Hüsün ve Kubuh ... 453
3.10.2.10. Fetret Ehli’nin Âhiretteki Durumu ... 457
3.10.2.11. Teklîf‐i Mâ Lâ Yutâk ... 461
3.10.2.12. Kulun Cennetlik veya Cehennemlik Oluşu .. 465
3.10.2.13. Nübüvvette Erkek Olma Şartı ... 474
SONUÇ ... 477
KAYNAKÇA ... 487
Bu mütevazı çalışmamı, Akademik hayatın bütün sıkıntılarına be‐
nimle beraber göğüs geren, çalışma ortamının sağlanmasında desteklerini esirgemeyerek birçok fedakârlığa katlanan değerli eşim Sevilay Hanım’a
ve kızım Elif Berra’ya ithaf ediyorum.
ÖNSÖZ
Ebü’l‐Berekât en‐Nesefî, Mâverâünnehir bölgesinin VII./XIII.
yy. son çeyreği ile VIII./XIV. yy. ilk çeyreğinde yetiştirdiği önemli âlimlerden birisidir. Müellif, sahip olduğu üstün zekâ, azim ve gayreti sonucu fıkıh, usûl‐i fıkıh, kelâm ve tefsir gibi farklı ilim dallarında temel kaynak niteliği taşıyan birbirinden değerli eserler telif etmiştir.
Nesefî, İslâmî ilimlerde yazdığı eserler ve yaptığı şerhlerle ele aldığı konulara ait bilgileri sistematik tarzda özet olarak sunabilme hususundaki maharetiyle dikkat çekmiştir. Bu sebeple kendi dö‐
neminden itibaren İslâm dünyasında haklı bir şöhrete kavuşmuş, eserleri özellikle Hanefî‐Mâtürîdî ilim çevrelerinde, üzerinde pek çok çalışma yapılan ve medreselerde en çok okutulan eserler arası‐
na girmiş; bu eserleri üzerinde kendi şerhlerinin dışında, sonraki âlimler tarafından şerhler, hâşiyeler ve muhtasarlar yapılmıştır. Bu durum, bize kadar ulaşan çalışmalarında açıkça görülmektedir.
Nitekim Nesefî’nin kendisinin kaleme aldığı Menâru’l‐Envâr’ı kla‐
sik dönem sonrası Hanefî usul edebiyatının tartışmasız en etkili eseridir. Hanefî fıkıh doktrininin başarılı bir özeti kabul edilen Kenzü’d‐Dekâik ise, Hanefî geleneğinde otorite kabul edilen eser‐
lerden biri kabul edilmiştir. Bunların dışında Nesefî’nin ‘Umdetü’l‐
‘Akâ’id ve onun şerhi olan el‐İ‘timâd fi’l‐İ‘tikâd adlı eserlerinde, çö‐
zümü zor bazı kelâmî konuları başarılı bir şekilde özet olarak su‐
nup, çözüme kavuşturması onun kelâm ilmine vukufiyetini;
Medâriku’t‐Tenzîl ve Hakâiku’t‐Te’vîl adlı eserinde tefsir, fıkıh ve akâid alanlarında doyurucu bilgiler içermesi de bu ilimlerdeki derinliğini ortaya koymaktadır.
Bu çalışmada Mâtürîdî kelâm ekolünün sadık bir takipçisi olan Nesefî’nin yaşadığı dönem ve muhiti tasvir edilecek, ayrıca telif ettiği eserlerinden hareketle İslâm çatısı altında ortaya çıkmış si‐
yasî ve itikadî mezheplerle kelâmî polemikleri ele alınacak, bura‐
dan hareketle kendi döneminde var olan veya etkisini devam etti‐
ren mezheplere yönelik eleştirileri ve bakışı tespit edilmeye çalışı‐
lacaktır.
Böyle bir çalışma vesilesiyle tarihin belli bir döneminde farklı fikirlerin savunucuları arasında cereyan eden ve genel itibarıyla itikat ekseninde şekillenen ilmî ve fikri tartışmaların üslup ve sevi‐
yesi hakkında bir fikir elde edebileceğimizi düşündük. Onun gö‐
rüşlerini ve ilmi yaklaşımlarını okuyucuya takdim etmek suretiyle, günümüzde yaşanan mezhep kavgalarının önlenmesine ve farklı‐
lıklara rağmen, bir arada yaşama bilincinin yerleşmesine katkıda bulunmayı amaçladık. Bu bakımdan Nesefî’nin görüşleri bağla‐
mında ortaya konulacak verilerin, özellikle mezhepler arasında yaşanan tartışmalarda, taraflarının nasıl bir yaklaşım sergilemeleri gerektiğine dair önemli ipuçları sunacağı kanaatindeyiz.
Çalışma, bir giriş, üç ana bölüm ve sonuçtan oluşmuştur. Giriş‐
te çalışmanın konusu, amacı ve önemi hakkında bilgiler verilmiş‐
tir. Birinci bölümde, hem tarihî bağların kurulabilmesi hem de içerik ve yöntem açısından daha yakından tanınabilmesi için Ne‐
sefî’nin hayatı, hocaları, talebeleri, eserleri ve ilmi şahsiyeti ele alınmıştır. İkinci bölümde ise, yaşadığı dönem ve muhitin genel değerlendirilmesi yapılmıştır. Bu çerçevede söz konusu dönem ve muhitin sosyal, siyasî, ilmî ve kültürel hayatı hakkında bilgiler verilmiştir. Ayrıca Horasan ve Mâverâünnehir bölgesinin din ve mezhepler tarihi açısından inanç coğrafyası tespit edilmeye çalı‐
şılmıştır. Özellikle döneminde mevcut olan veya etkisi devam eden siyasî ve itikadî İslâm mezhepleri hakkında müstakil başlık‐
lar altında genel bilgiler verilmiştir. Çalışmanın asıl konusunu teşkil eden üçüncü bölümde de, Nesefî’nin polemiğe girdiği siyasî ve itikadî İslâm mezhepleri hakkında verdiği bilgiler ve eleştirdiği konulara değinilerek, mezheplere yönelik eleştirileri müstakil alt başlıklar altında incelenmiştir. Bu çerçevede ilk olarak Nesefî’nin söz konusu mezheplere genel yaklaşımı tespit edilmeye çalışılmış‐
tır. Daha sonra kendine konu edinip, Ehl‐i Bid‘at olarak değerlen‐
dirdiği Mu‘tezile, Kaderiyye, Hâriciyye, Ceberiyye, Cehmiyye, Müşebbihe, Mücessime, Mürcie, Neccâriyye, Kerrâmiyye, Şîa,
Ebü’l‐Berekât en‐Nesefî ve Kelâmî Polemikleri 15 Râfıza ve Bâtıniyye gibi mezhepler ve bunlara yönelik eleştirileri bu bölümde ele alınmıştır. Bunların dışında Ehl‐i Sünnet çatısı altında değerlendirdiği ve bazı görüşlerine eleştiriler yönelttiği Ehl‐i Hadis, Hanbeliyye ve Eş‘ariyye mezhepleri ve bunlara yöne‐
lik eleştiri konuları müstakil başlıklar halinde incelenmiş; söz ko‐
nusu mezhepler hakkındaki görüşleri ve yaklaşımları tespit edil‐
meye çalışılmıştır. Sonuç bölümünde, araştırma sürecinde ulaşılan bilgiler ve varılan sonuçların genel bir değerlendirmesi yapılarak çalışma tamamlanmıştır.
Araştırma süresi boyunca ihtiyaç duyduğum temel kaynaklara ulaşılması hususunda her türlü yardımlarını sunan kıymetli hoca‐
larım Prof. Dr. Temel Yeşilyurt, Prof. Dr. Ramazan Biçer, Prof. Dr.
Süleyman Akkuş ve Prof. Dr. Cağfer Karadaş’a teşekkürlerimi sunarım. Ayrıca çalışma esnasında zaman zaman görüşlerinden istifade ettiğim kıymetli meslektaşlarım Yrd. Doç. Dr. Zübeyir Bulut, Yrd. Doç. Dr. Mustafa Selim Yılmaz, Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Doğan ve Dr. Ziya Erdinç’e teşekkür etmeyi bir borç bilirim.
Gayret bizden, muvaffâkiyet Allah’tandır.
Recep ÖNAL Balıkesir, 20.04.2017
Ebü’l‐Berekât en‐Nesefî ve Kelâmî Polemikleri 17
KISALTMALAR
a.mlf. : Aynı Müellif
AÜSBE : Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü AÜÜFD : Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi bkz. : Bakınız
c. : Cilt çev. : Çeviren
DEÜSBE : Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitülü
DGBİTA : Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi Ansiklopedisi
DİA : Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi DİB : Diyanet İşleri Başkanlığı
ed. : Editör
EÜİFD : Erciyes Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi GÜÇİFD : Gazi Üniversitesi Çorum İlâhiyat Fakültesi
Dergisi
H. : Hicrî
haz. : Hazırlayan
İA : Milli Eğitim Bakanlığı İslâm Ansiklopedi İFAV : İlâhiyat Fakültesi Vakfı
İSAM : İslâm Araştırmaları Merkezi krş. : Karşılaştırınız
M. : Miladî
MÜİFAV : Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Vakfı
MÜSBE : Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü MÜSBE : Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
no. : Numara
nşr. : Neşreden
OMÜİFD : Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi
ö. : Ölümü
RTEÜSBE : Recep Tayyib Erdoğan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
s. : Sayfa
sad. : Sadeleştiren
SDÜİF : Süleymân Demirel Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi ss. : Sayfadan sayfaya
SÜİFD : Selçuk Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi sy. : Sayı
TDV : Türkiye Diyanet Vakfı thk. : Tahkik
ts. : Tarihsiz
UÜİFD : Uludağ Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi vd. : Ve devamı
v.dğr. : Ve diğerleri vr. : Varak
Yay. : Yayınevi, yayınları yy. : Yayın yeri yok
GİRİŞ
Allah Teâlâ insanlara kendisini tanıtmak, kâinatın eşi ve ben‐
zeri olmayan tek bir yaratıcısı ve yöneticisinin olduğunu haber vermek; hak ile bâtılı, doğru ile yanlışı bildirmek üzere çeşitli za‐
manlarda farklı toplumlara kitaplar ve peygamberler göndermiştir.
Bütün peygamberler gönderildikleri toplumları bir ve tek olan yaratıcıya iman etmeye yani tevhid inancına davet etmişlerdir.
Nitekim Kur’ân’da insanların davet edildiği ilk ve en önemli temel konu Allah’ın varlığı ve birliği olmuştur.1 Bu nedenle O’nun varlı‐
ğına ve birliğine iman etmek, İslâm’ın ilk basamağı ve temel dire‐
ğidir. Bu bakımdan bir kişinin Müslüman olmak için yerine getir‐
mesi gerekenlerden ilki doğru bir Allah tasavvuruna yani tevhid inancına sahip olmasıdır. Bununla birlikte bu inanca sahip olmak sadece O’nun zâtının varlığına ve birliğine inanmaktan ibaret de‐
ğildir. Tam ve doğru bir Allah inancı, O’nun varlığı ve birliği ya‐
nında, zâtı için vâcip olan kemal sıfatlarını bilmek, yaratılmışlara ait acz ve noksanlık bildiren sıfatlardan O’nu tenzih etmekle mümkündür. Çünkü Allah bütün kemal sıfatlara sahip olup, tüm noksan sıfatlardan da münezzehtir.2 Bunun dışında kişinin İslâm’ın diğer temel inanç esaslarını doğru bir şekilde benimseme‐
si gerekir. Bu ise İslâm akaidini yakından bilip, doğru bir şekilde öğrenmekle mümkün olur. Hal böyle olunca, İslâm ilimleri içinde Kelâm’ın önemi ortaya çıkmaktadır. İslâm literatüründe dinin temel inanç esaslarını kendine konu edinen bu ilme, “Akâid İlmi”,
“Tevhid ve Sıfatlar İlmi”, “el‐Fıkhu’l‐Ekber” ve “Usûlü’d‐Dîn” gibi farklı isimler verilmiştir. Bazı İslâm âlimleri Kelâm’ı dinî ilimler‐
deki bu önemine binaen “Eşrefu’l‐Ulûm (ilimlerin en şereflisi)”
olarak tanımlamışlardır.
1 Bkz. Bakara 2/163; Mâide 5/76; Nahl 16/51; İhlâs 112/1‐4.
2 Mevlüt Özler, “İlâhî İsim ve Sıfatlar”, Kelâm El Kitabı, ed. Ş. Ali Düzgün, Grafi‐
ker Yay., Ankara 2015, s. 231; A. Saim Kılavuz, Ana Hatlarıyla İslâm Akâidi ve Kelâm’a Giriş, İstanbul, 2004, s. 117.
İslâm akaidinin doğru bir şekilde öğretilmesi ve savunulması için Kelâm ilmine ihtiyaç olduğunu ifade eden Murtazâ ez‐Zebîdî (ö. 1205/1791) bu ilmin ortaya çıkışını, gayesini ve faydasını şöyle izah eder:
“Kelâm ilminin doğuşu hurafelerin ve bid‘atların ihdası sebe‐
biyledir. Bu durum, eşkıyaların türemesiyle hac yolculuğu için güvenlik tedbirlerinin alınmasına benzer. Hacca gidenlerin yolunu kesen eşkıyalar olmasaydı bu koruyucu tedbirlere ihtiyaç olmaz‐
dı.”3
Dolayısıyla Ehl‐i Bid‘at ile mücadele etmek ve gerçeği ortaya koymak için Müslümanların kelâm ilmine ihtiyaçları vardır. Çün‐
kü Ehl‐i Bid‘atın yaymış olduğu bozuk inançları ve sapık görüşleri halk içinden ayıklayan ve halkın inancını onların sapık görüşlerin‐
den kurtaran kelâm ilmidir. Bu hususa dikkat çeken İmam‐ı Gazzâlî de (ö. 505/1111) kültürlü kişilerden bir grubun kelâm il‐
miyle uğraşması gerektiğini, hatta kelâm ilmini öğrenmenin farz‐ı kifâye olduğunu belirtir. Bu görüşünü de şu şekilde açıklar:
“Her memlekette ve her yerde sapıklık propagandacılarına karşı koyacak, haktan ayrılanları geri çevirecek, şüphenin tesirle‐
rinden Ehl‐i Sünnet’in kalplerini temizleyecek ve bu ilimle meşgul olarak hakkı koruyacak bir kimsenin (mütekellimin) bulunması zaruridir. Fakihsiz ve doktorsuz kalan bir memleket gibi, böyle bir âlimden mahrum olan memleketin bütün ahalisi, bu mahrumiyet‐
ten sorumludur.”4
Kelâm ilmini öğrenmek belki halk için gerekli değildir, fakat inkârcılığın alabildiğine yayıldığı dönemlerde İslâm akaidini mü‐
3 Muhammed Murtaza ez‐Zebîdî, İthâfü’s‐sâdeti’l‐müttakîn bi‐şerhi esrâri İhyâ’i
‘ulûmi’d‐dîn, nşr. Muhammed Ali Beyzavî, Dârü’l‐kütübi’l‐İlmiyye, Beyrut 2002, I, 289‐290.
4 Ebû Hâmid Muhammed b. Muhammed el‐Gazzâlî, İtikadda Orta Yol, çev. Kemal Işık, AÜİF Yay., Ankara 1971, 15‐14; a.mlf., İlcâmü’l‐‘avâm ‘an ‘ilmi’l‐kelâm: Halkın Kelâmî Tartışmalardan Korunması, çev. Sabit Ünal,İzmir İlahiyat Fakültesi Vakfı Ya‐
yınları, İzmir 1987, s. 26, 62–63.
Ebü’l‐Berekât en‐Nesefî ve Kelâmî Polemikleri 21 dafaa edecek, inanç yönünden zararlı cereyanların doğurduğu problemleri çözecek kimseler için kelâm ilmi zaruridir.
İmam‐ı Gazzâlî ve Zebîdî’nin işaret ettiği gibi tarihi süreçte halk arasında bir takım aşırılıklar ve sapmalar olmuş, sapık fikirle‐
ri benimseyen ve bu görüşlerini halk arasında yaymak suretiyle Müslüman toplumun inançlarını bozmaya çalışan birçok mezhep ve fırka (Ehl‐i Bid‘at) ortaya çıkmıştır.
Bilindiği üzere Hz. Muhammed’in vefatından sonra Müslü‐
manlar arasında ilk kez ortaya çıkan hilâfet ile ilgili tartışmalar, Hz. Ali’nin hilâfeti döneminde meydana gelen Cemel ve Sıffin gibi iç savaşlar ve Emevîlerin baskıcı siyaseti çözümü zor bazı iti‐
kadî/kelâmî problemlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.5 Bu problemlerin çözümüne ilişkin verilen cevaplar, Hâriciyye, Şîa ve Mürcie gibi ilk siyasî mezheplerin oluşmasına zemin hazırlamış‐
tır.6 Bu siyasî mezheplerin dışında siyâsî, sosyal ve kültürel değiş‐
me ve gelişmelerin yaşandığı hicrî II. yüzyılın başlarından itibaren İslâm dünyasında itikâdî bir takım mezhepler de teşekkül etmeye başlamıştır. Bunda yukarıda zikredilen sebeplerin yanı sıra dış faktörler de etkili olmuştur. Daha açık bir ifadeyle İslâmî fetihlerin genişlemesiyle farklı din, kültür ve medeniyetler arasında dinî, ilmî ve kültürel alanda etkileşimin olması Hint, İran ve Yunan kültürlerine ait temel eserlerin tercüme edilmesi neticesinde dini anlamada felsefî, kelâmî, batınî ve zahirî birçok yeni fikirlerin ne‐
5 İlk İslâm fırkalarının oluşmasına neden olan bu tartışma konuları hakkında ayrıntılı bilgi için Bkz. Ebü’l‐Hasan Ali b. İsmail el‐Eş‘ârî, Makâlâtü’l‐İslâmiyyîn ve İhtilafu’l‐Musallîn, Dâru Sâdır, Beyrut 2006, s. 9‐11; Hasan b. Mûsâ en‐
Nevbahtî, Fıraku’ş‐Şîa, Dâru’l‐Ehvâ, Beyrut 2006, s. 29‐36; Abdülkâhir el‐
Bağdâdî, el‐Fark Beyne’l‐Fırak, nşr. Muhammed Muhyiddin Abdülhamid, Mek‐
tebetü Dâri’t‐Türâs, Kahire 2007, s. 15‐29; Muhammed Abdülkerim Şehristânî, el‐Milel ve’n‐Nihal, nşr. Muhammed Fehmi Muhammed, Dâru’l‐Kütübi’l‐
İlmiyye, Beyrut ts., I, 7‐32; Muhammed Ebû Zehra, İslam’da Siyasî, İtikadî ve Fıkhî Mezhepler Tarihi, çev. Sıbğatullah Kaya, Şura Yay., İstanbul 1996, s. 20‐40.
6 Şehristânî, el‐Milel, I, 6; Ahmed Emin, Fecrü’l‐İslâm, çev. Ahmed Serdaroğlu, Kılıç Kitapevi, Ankara 1976, s. 363, 367; Ira M. Lapıdus, İslâm Toplumları Tarihi, çev. Yasin Aktay, İletişim Yay., İstanbul 2003, s. 163‐164; Philip Hitti, Siyâsî ve Kültürel İslâm Tarihi, çev. Salih Tuğ,Boğaziçi Yayınları, İstanbul 1980, I, 387‐388.
şet etmesi gibi çeşitli amiller önemli rol oynamıştır.7 Bunun dışında Müslüman âlimlerin, farklı din mensuplarına İslâm’ı anlatma ve pek çok düalist ve inkârcı akımların İslâm’a yönelik saldırı ve it‐
hamlarına karşı onu savunmaya çalışmaları bunda etkili olmuştur.
Neticede tüm bu iç ve dış amiller İslâm toplumunda Cebriyye, Cehmiyye, Kaderiyye, Mu‘tezile, Ehl‐i Hadis ve Selefiyye gibi çe‐
şitli itikadî mezheplerin yanı sıra8, Gulat‐ı Şîa, Sebeiyye, Keysâniy‐
ye, Zenâdıka ve Şuûbiyye gibi gaybî ve bâtınî mezheplerin de or‐
taya çıkmasına zemin teşkil etmiştir.9
İslâm çatısı altında ortaya çıkan bu mezhepler, dinî anlama, yorumlama ve savunmada birbirinden faklı görüşler, yaklaşımlar ve yöntemler ortaya koyarak kendilerine has sistemler geliştirmiş‐
lerdir. Mezhepler tarafından ortaya konulan bu sistemleri genel olarak iki grupta mütalaa etmek mümkündür: Bir tarafta dini an‐
lama ve yorumlamada aklı ön planda tutan akılcılar (rasyonalist‐
ler), diğer tarafta nassı tercih eden ve onu yeterli gören nakilciler (muhafazakârlar). Akılcıların en önemli temsilcisi Mu‘tezile, nakil‐
cilerin ise Selefiyye/Ehl‐i Hadis’in olduğunu söyleyebiliriz.10 Mu‘tezile mensupları ilâhîyyât alanına aklın rolünü ve hakemliğini getirmiş, iman esaslarını aklî deliller ve izahlarla açıklamaya ça‐
lışmışlardır. Nitekim onlar, akıl ile naklin çatışması söz konusu
7 Ebû Zehra, Mezhepler Tarihi, s. 22‐23; Ahmed Emin, Fecrü’l‐İslâm, s. 299‐300;
H.A. Wolfson, Kelâm Felsefeleri, çev. Kasım Turhan, İstanbul 2001, s. 43‐52; Sabri Hizmetli, “İtikâdî İslâm Mezheplerinin Doğuşuna İctimâî Hâdiselerin Tesirleri Üzerine Bir Deneme”, AÜİFD, Ankara 1983, XXVI, 663‐664; Kamil Güneş, İslâm Düşüncesinin Şekillenmesinde Akıl ve Nas, İnsan Yay., İstanbul 2003, s. 150‐151.
8 Ahmed b. Mustafa Taşköprüzâde, Miftâhü’s‐Seâde ve Misbâhü’s‐Siyâde fî Mev‐
duâtu’l‐Ulûm, Dârü’l‐Kütübi’l‐İlmiyye, Beyrut 1985, II, 144, 148; Ebû Zehra, Mez‐
hepler Tarihi, s. 107.
9 Muhammed Mustafizürrahmân, Te’vilât’a Önsöz: İmam Mâtürîdî’nin Te’ilâtü Ehl‐
i’s‐Sünnesine İngilizce Önsöz ve Türkçe Tercümesi, Bağdad 1993, s. 3; A. Aziz Dûrî, İlk Dönem İslam Tarihi, Endüsüs Yayınevi, İstanbul 1991, s. 122 vd.
10 Krş. Yusuf Ziya Yörükan, İslâm Akâid Sisteminde Gelişmeler: İmam‐ı Âzam Ebû Hanîfe ve İmam Ebû Mansûr Mâtürîdî, Ötüken Yay., İstanbul 2006, s. 56‐57, 136;
Watt W. Montgomery, İslâm Düşüncesinin Teşekkül Devri, çev. Ethem Ruhi Fığla‐
lı, Birleşik Yay., İstanbul 1998, s. 344.
Ebü’l‐Berekât en‐Nesefî ve Kelâmî Polemikleri 23 olduğunda, aklın kaideleriyle tenakuz halinde olduğunu düşün‐
dükleri nassları (ayet ve hadisleri) te’vil ederek başka manalara yorumlamışlardır.11 Bu suretle Mu‘tezilî âlimler, dinde nakli değil aklı ön planda tutan ve ona önem veren bir yöntem takip ederek İslâm toplumunda akılcı (rasyonalist) bir hareketin temsilcisi ko‐
numuna gelmiştir. Mu‘tezile’nin tam karşısında olan Selefiyye ise ilâhîyyât konularında akıl ve reyin kullanılmasını tasvip etmeye‐
rek te’vile karşı çıkmış, nassların yeterli olacağını, bu nedenle ay‐
nen kabul edilmesi gerektiğini savunmuştur.12 Böylece Selefiyye, dinde aklı değil nassı ve Hz. Peygamber’in sünnetini esas alan ve bunları te’vil etmeksizin aynen kabul eden bir yöntem takip ederek nakilcilerin temsilcisi konumuna gelmiştir.13 Mu‘tezile’ye karşı tepkisel bir hareket olarak ortaya çıkan Selefiyye, nakle bağlılığı ve teslimiyeti kendisine şiar edinerek hem onlara karşı mücadele et‐
miş hem de onların elinde şekillenen kelâm ilmine muhalif bir tavır sergilemiştir.14 Bu itibarla İslâm dünyasının inanç esaslarının tespiti ve yorumlanması hususunda akılcılar ile nakilciler olmak üzere iki zıt kutba ayrıldığını ve karşılıklı mücadele ve çekişmele‐
rin yaşandığını söylemek mümkündür.
İslâm tefekkür tarihindeki bu kritik fırkalaşma ve ihtilâf dö‐
nemlerinde, dini anlama ve yorumlamada Selefiyye’nin nakilciliği ile Mu‘tezile’nin akılcılığını uzlaştırıp bu iki aşırı uç arasında orta bir yol tutacak yeni yaklaşımlara ihtiyaç duyulmuştu. IV./X. yy.
gelindiğinde bazı müslüman âlimler İslâm dünyasının çeşitli böl‐
gelerinde bu ihtiyacı karşılamak için yoğun faaliyetlerde bulun‐
muşlardır. Bu âlimler, bir taraftan nakle bağlı kalarak Selefiy‐
11 Bekir Topaloğlu, Kelâm İlmi: Giriş, Damla Yayınevi, İstanbul ts., s. 22‐ 23.
12 Şerafeddin Gölcük‐Süleyman Toprak, Kelâm Tarihi: Kişiler, Görüşler, Eserler, Tekin Kitapevi, Konya 1992, s. 60.
13 Hitti, Siyâsî ve Kültürel İslâm Tarihi, I, 611‐612; Watt, İslâm Düşüncesinin Teşekkül Devri, s. 344; Akılcılar ile nakilcileri birbirinden ayıran temel farklar hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Yörükan, İslâm Akâid Sisteminde Gelişmeler: İmam‐ı Âzam Ebû Hanîfe ve İmam Ebû Mansûr Mâtürîdî, s. 131‐138.
14 Ali Sami en‐Neşşâr, İslâm’da Felsefî Düşüncenin Doğuşu, çev. Osman Tunç, İnsan Yay., İstanbul 1999, I, 377‐378; Watt, İslâm Düşüncesinin Teşekkül Devri, s. 359‐
360; Topaloğlu, Kelâm İlmi, s. 23, 171.
ye’nin, diğer taraftan akla da önem vererek Mu‘tezile’nin arasını birleştirmeyi hedeflemişlerdir. Bunu gerçekleştirmeye çalışan âlim‐
lerin başında da hiç şüphesiz Ebû Mansûr el‐Mâtürîdî (ö. 333/944) ile Ebü’l‐Hasen el‐Eş‘arî (ö. 324/936) gelmektedir.15 Her ikisi de akla uyan ve nakle (vahye) mutabık olan diğer bir tabirle nakli kabul etmekle beraber akla da önem veren bir sistem tatbik etmek suretiyle akıl nakil çatışmasına son vermeye çalışmışlardır.16 Gerek dini anlama ve yorumlamaya yönelik geliştirdikleri usul ve yön‐
temleri gerekse İslâm inanç esaslarının tespit edilip temellendiril‐
mesi ve savunulmasında gösterdikleri üstün başarı ve gayretleri neticesinde kendi adlarına isnaden “Eş‘ariyye” ve “Mâtürîdiyye”
olmak üzere birbirinden bağımsız iki yeni kelâm ekolünü kurmayı başarmışlardı. Böylece Ehl‐i Bid‘at olarak kabul edilen fırkalara karşı Ehl‐i Hadis/Selefiyye’nin dışında Ehl‐i Sünnet görüşünü tem‐
sil eden Eş‘ariyye ve Mâtürîdiyye kelâm ekolleri ortaya çıkmıştır.17 Mezhepler tarihi kaynaklarında Mu‘tezile ve Selefiyye arasın‐
da orta yolu ifade eden Eş‘arî ve Mâtürîdî kelâm ekolü, Ehl‐i Sün‐
net’in temel inanç prensiplerini tespit ve teyit etmede önemli rol oynamaları sebebiyle Sünnîlerin en önemli temsilcileri kabul edil‐
miş18 ve her iki ekolden Ehl‐i Sünneti Âmme diye bahsedilmiştir.19 İslâm düşüncesinin gelişmesinde önemli rol oynayan söz ko‐
nusu mezhepler, birtakım siyasî karışıklıklar ve itikâdi meseleler‐
den dolayı İslâm’ın bünyesinden neşet etmesi nedeniyle siyasî ve itikadî İslâm mezhepleri diye anılmışlardır. Klasik sınıflandırmay‐
la bu mezhepler, “Ehl‐i Sünnet” ve “Ehl‐i Bid‘at” şeklinde iki grup‐
15 Taşköprüzâde, Miftâhu’s‐Sa’âde, II, 133, 135; Mustafizürrahmân, Te’vîlât’a Önsöz, s. 3; Ebû Zehra, Mezhepler Tarihi, s. 170, 183.
16 Mustafizürrahmân, Te’vîlâtʹa Önsöz, s. 3; Eyüp Ali, “Mâtürîdîlik”, İslâm Düşünce Tarihi, I, 295.
17 Taşköprüzâde, Miftâhu’s‐Sa’âde, II, 133, 135; Zebidî, İthâfü’s‐sâde, II, 5‐6.
18 Taşköprüzâde, Miftâhu’s‐sa’âde, II, 133; Zebîdî, İthâfü’s‐sâde, II, 6; Said Yazıcıoğ‐
lu, “Türkler’de Kelâm”, Türk Düşünce Tarihi, haz. Hüseyin Gazi Topdemir, An‐
kara 2001, s. 133.
19 İzmirli, İsmail Hakkı, Yeni İlm‐i Kelâm, Umran Yay., Ankara 1981, s. 61.
Ebü’l‐Berekât en‐Nesefî ve Kelâmî Polemikleri 25 ta değerlendirilmiştir.20 Ehl‐i Hadis/Ashâbu’l‐Hadis, Selefiyye, Eş‘ariyye ve Mâtürîdiyye Mezhepleri Ehl‐i Sünnet olarak kabul edilmiş;21 buna mukabil Sünnî akîdeye muhalif olan Kaderiyye, Cehmiyye, Şîa, Râfıziyye, Harûriyye, Mu‘tezile, Mücessime, Ceb‐
riyye ve Mürcie gibi mezhepler de Ehl‐i Bid‘attan sayılmıştır.22 Söz konusu mezhepler arasında tarihî süreç içerisinde önemli çekişmeler, sürtüşmeler ve kavgalar yaşanmıştır. Mezhepler ara‐
sındaki bu dini, itikadî, fikrî ve siyasî çatışma ve mücadeleler ba‐
zen Sünnî‐Şiî, Sünnî‐Mu‘tezilî şeklinde Sünnî‐gayr‐i Sünnî olarak gerçekleşmiş; bazen de Eş‘arî‐Mâtürîdî, Selefî‐Mâtürîdî, Ehl‐i Ha‐
dis‐Mâtürîdî, Eş‘arî‐Selefî, şeklinde Sünnîlerin kendi arasında ya‐
şanmıştır.23
Bununla birlikte bu mücadeleler daha çok Ehl‐i Sünnet ile Ehl‐i Bid‘at kabul edilen mezhepler arasında gerçekleşmiştir. Ehl‐i Sün‐
net mensubu birçok âlim Sünnî akîdeye aykırı olarak değerlendir‐
diği Ehl‐i Bid‘atın bâtıl inançlarının Müslümanlar arasında yayıl‐
masını engellemek, Sünnî inancı korumak ve yaymak için Ehl‐i Bid‘ata karşı fikrî mücadele içerisinde olmuşlardır. Ebû Hanîfe (ö.
150/767), Ebü’l‐Hasen el‐Eş‘arî (ö. 324/936), Ebû Mansûr el‐
Mâtürîdî (ö. 333/944), İmam‐ı Gazzâlî (ö. 505/1111), Ebü’l‐Muîn en‐
Nesefî (ö. 508/1114), Necmeddin Ömer en‐Nesefî’nin (ö. 537/1142), Nureddîn es‐Sâbûnî (ö. 580/1184) ve Fahreddin er‐Râzî (ö.
606/1210) gibi âlimler buna örnek verilebilir.
Bilindiği üzere geleceğimizin inşasında, geçmişin tecrübesin‐
den, ilmî ve kültürel birikiminden istifade edilmesinin, dolayısıyla tüm bu birikimlerin günümüze taşınması ve insanlar tarafından
20 İzmirli, Yeni İlm‐i Kelâm, s. 60‐61, 74.
21 Zebîdî, İthâfü’s‐sâde, II, 8‐9; Bağdâdî, el‐Fark, s. 319‐320; Ebû Yusr Muhammed el‐Pezdevî, Ehl‐i Sünnet Akaidi,çev. Şerafeddin Gölcük, Kayıhan Yay., İstanbul 1994, s. 348; Yusuf Şevki Yavuz, “Ehl‐i Sünnet”, DİA, X, 527‐528; Mevlüt Özler, İslâm Düşüncesinde 73 Fırka Kavramı, Nûn Yay., İstanbul 1996, s. 101‐103.
22 Pezdevî, Ehl‐i Sünnet Akaidi, s. 348.
23 Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Seyfullah Kara, Büyük Selçuklular ve Mezhep Kavgaları, İz Yay., İstanbul 2007.
bilinmesinin büyük fayda sağlayacağı şüphesizdir. Diğer bir ifa‐
deyle geçmiş nesillerin tecrübe ve başarılarını tespit ederek gelecek nesillere taşımak toplumsal ilerlemenin en temel unsurlarındandır.
Bu bakımdan, özellikle konumuz itibariyle farklı itikadî mezheple‐
ri benimseyen, farklı görüş ve inançlara sahip olan Müslümanların bu farklılıklara rağmen bir arada iç içe nasıl yaşamaları gerektiği, birbiri ile olan münasebetlerinin nasıl olduğu ya da olması gerek‐
tiği konusunda geçmiş dönemlerdeki ilmî birikim ve tecrübelerden faydalanmak oldukça önem arz etmektedir. Bu bakımdan yukarı‐
da zikredilen âlimler gibi İslâm inanç esaslarını temel kaynaklara bağlı kalarak tespit etmeye ve açıklamaya gayret etmiş, bunlara yönelik itirazlara cevaplar vererek İslâm akîdesini savunmuş, or‐
taya çıkan kelâmî problemleri çözerek toplumun şekillenmesinde önemli katkıda bulunmuş âlimleri ve eserlerini ele alıp incelemek her bilim adamı için kaçınılmaz bir görevdir. Özellikle bu âlimlerin problemlere yaklaşırken takip ettikleri yöntemlerini ve düşünce sistemlerini tespit ederek günümüze taşımak ve gelişen dünya şartlarında yeniden yorumlamak yapılacak en önemli görevler arasında yer almaktadır. Bu temel gerekçeden hareketle araştır‐
mamızda İslâm düşüncesinin olgunlaştığı dönemlerde siyasî ve itikadî İslâm mezheplerinin birbirlerini nasıl algıladıklarını, o dö‐
nemde kendi arasında geçen itikadî ve fikrî tartışmalarının niteli‐
ğinin ne olduğunu tespit etmeyi hedefledik. Bu bağlamda dönemin Hanefî‐Mâtürîdî kelâm ekolüne mensup önemli âlimlerinden biri olan Ebü’l‐Berekât en‐Nesefî (ö. 710/1310)’yi araştırmayı önceledik.
Zira Hanefî‐Mâtürîdî geleneğinin önemli bir temsilcisi olan ve kelâm sahasında adını yaşatacak kıymetli eserler kaleme alan mü‐
ellifimiz de Ehl‐i Bid‘ata karşı büyük mücadeleler vermiştir.
Nesefî, VII./XIII. yy. son çeyreği ile VIII./XIV. yy. ilk çeyreğinde Mâverâünnehir bölgesinde yaşamıştır. Dönemin önemli âlimlerin‐
den ders almış, kendisi için gerekli ilimleri tahsil edip, eğitimini tamamladıktan sonra çeşitli medreselerde hocalık yapmış, birçok talebe de yetiştirmiştir. Bu suretle o, İslâm dünyasındaki fikrî, iti‐
kadî ve ilmî gelişmelere önemli katkılarda bulunmuştur.
Ebü’l‐Berekât en‐Nesefî ve Kelâmî Polemikleri 27 Nesefî’nin yaşadığı Mâverâünnehir bölgesi İpek Yolu ve Hint Baharat Yolu gibi ticaret yollarının kesiştiği bir yer olması nedeniy‐
le ilk çağlardan itibaren çeşitli din, inanç, ideoloji, kültür ve mede‐
niyetlerin kaynaştığı kozmopolit bir yapıya sahip olmuş ve bu yapısını da her zaman koruyabilmiştir. Bu sebeple onun yaşadığı dönemde değişik dinî, itikadî, felsefî ve siyasî akımlar etkilerini devam ettirebilmiştir. Özellikle bölgenin Müslümanlar tarafından fethedilmesi ile İslâmlaşmaya başlaması neticesinde Selefiyye, Eş‘ariyye, Mâtürîdiyye, Mu‘tezile, Kaderiyye, Hâriciyye, Ceberiy‐
ye, Cehmiyye, Müşebbihe, Mücessime, Mürcie, Neccâriyye, Kerrâmiyye, Şîa, Râfıza ve Bâtıniyye gibi pek çok mezhebin dü‐
şünceleri bu bölgeye yerleşmiş, bölge bu mezhep mensupları için faaliyetlerini rahatça yapabilecekleri önemli bir merkez haline gelmiştir. Tarihsel olarak çok kültürlü ve çoğulcu özelliğe sahip böyle bir muhitte yaşayan Nesefî, Ehl‐i Sünnet âlimi olarak görüş‐
lerini birbirinden kıymetli eserler telif ederek ortaya koymuştur.
Özellikle Ehl‐i Bid‘ata karşı mücadele etmek ve Sünnî akîdeyi sa‐
vunmak ve yaymak amacıyla el‐‘Umde fi’l‐‘Akâ’id ve onun şerhi olan el‐İ‘timâd fi’l‐İ‘tikâd eserlerini kaleme almıştır. Mezheplere yönelik eleştirilerinde temelde Kur’ân ve hadis verilerinden hare‐
ket etmiş, tevhid inancını savunmaya çalışmış, bu inancı zedeleye‐
cek görüşleri benimseyen mezheplere karşı fikrî mücadeleye gir‐
miştir. Bu bakımdan onun kelâm sahasında ele aldığı eserler Ehl‐i Bid‘atın inançlarına reddiye niteliği taşımaktadır. Nitekim o, bu çerçevede Ehl‐i Bid‘atın görüşlerine temas etmiş, onların aşırılıkla‐
rını eleştirmiş, bunu yaparken de kendisine özgü metod ve yorum‐
larıyla farklı görüşler arasında uzlaşma noktaları oluşturmaya çalışmıştır. Böylece hem itikadî ve fikrî istikrârın oluşumuna hem de Sünnî akîdenin yayılmasına büyük katkı sağlamıştır. Onun bu çalışma ve gayretleri kendisine İslâm düşüncesinde haklı bir şöhret kazandırmıştır.
“Ebü’l‐Berekât en‐Nesefî ve Kelâmî Polemikleri” isimli bu ça‐
lışmamızın çerçevesini Nesefî’nin siyasî ve itikadî İslâm mezheple‐
rine yönelik eleştiri ve yaklaşımları oluşturmuştur. Söz konusu mezheplerin bütün görüşlerinin bu çalışmada ele alınıp incelenme‐
sinin teknik ve bilimsel anlamda mümkün olmaması sebebiyle araştırmamızın sınırlarını belirleme ihtiyacı hissettik. Buradan hareketle konuyu Nesefî’nin temas ettiği ve eleştiri getirdiği kendi döneminde mevcut olan veya etkisi devam eden mezhepler ile sınırlandırdık. Mezheplerin görüşlerini de Nesefî’nin verdiği bilgi‐
ler etrafında tespit etmeye çalıştık. Ayrıca mezheplere ilişkin ver‐
diği bilgileri kelâm ve mezhepler tarihi ile makâlât türü eserlerin verileri ile kıyaslayarak değerlendirmeye tabi tuttuk.
Araştırmamızın temel amacı Hanefî‐Mâtürîdî kelâm ekolünün İslâm çatısı altında ortaya çıkmış mezheplere bakışını Nesefî pers‐
pektifinden ortaya koyup, gün yüzüne çıkarmaktır. Ayrıca Ne‐
sefî’nin mezheplerin iddia ve eleştirileri karşısında nasıl bir dü‐
şünce sistemi geliştirdiğini ve karşılaştığı sorunları hangi metod ve yöntemlerle çözdüğünü ilmî bir çerçeve içinde tespit etmek de amaçlarımız arasındadır. Bir diğer amacımız da günümüz İslâm âleminde önemli bir problem olarak karşımızda duran “mezheple‐
rin birbirlerini tekfir etme” meselesine Nesefî perspektifinden yeni yaklaşımlar sergileyerek, tekfir probleminin çözümüne katkı sağ‐
lamaktır. Bu nedenle yapılan bu çalışma, hem Nesefî’nin görüşle‐
rinin daha yakından tanınmasına imkân sağlaması hem de konu‐
muz itibariyle ortaya çıkacak sonucun, farklı mezhepler arasında yaşanan itikadî ve fikrî tartışmalarda ortaya çıkabilecek problemle‐
rin çözülmesinde bizlere ışık tutması bakımından önem arz etmek‐
tedir.
Diğer taraftan Nesefî’nin Mâverâünnehir bölgesinde yaşamış bir Türk âlimi olması, mensubu olduğu Mâtürîdiyye mezhebinin Orta Asya’da hâkim bir konumda olması ve Türkler tarafından benimsenmiş olması da bizim için ayrı bir önem taşımaktadır.
Çünkü o, sadece Türk kültür muhitinin yetiştirdiği önemli bir âlim olarak kalmamış, aynı zamanda kendi döneminden günümüze kadar Türk toplumları arasında Hanefî‐Mâtürîdî akîdesinin yayıl‐
masında önemli rol oynamıştır. Bu nedenle onun toplumumuz tarafından iyi tanınması ve görüşlerinin doğru öğrenilmesi Müs‐
lüman Türk düşüncesinin tarihî köklerinin keşfi ve anlaşılması
Ebü’l‐Berekât en‐Nesefî ve Kelâmî Polemikleri 29 bakımından da son derece önem taşımaktadır. Ayrıca, ilim ve kül‐
tür dünyamızın önemli yapı taşlarından biri olan Hanefî‐Mâtürîdî düşünce sisteminin yakından tanıtılması, dinî ve kültürel gelene‐
ğimizle kurulacak olan bağlara katkı sağlaması bakımından da ayrı bir önem arz etmektedir.
View publication stats View publication stats