• Sonuç bulunamadı

TÜRKİYE’NİN EKONOMİK YAPISI Kurumlar ve İktisadi Gelişme

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "TÜRKİYE’NİN EKONOMİK YAPISI Kurumlar ve İktisadi Gelişme"

Copied!
26
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRKİYE’NİN

EKONOMİK YAPISI

Kurumlar ve İktisadi Gelişme

PROF. DR. HASAN HÜSEYIN AKSOY

ANKARA ÜNİVERSİTESİ/ EĞİTİM BİLİMLERİ FAKÜLTESİ

TEY DERSI DIŞINDA BAŞKA BIR AMAÇLA KULLANILAMAZ, PAYLAŞILAMAZ. BU SUNUDA YER ALAN TÜM AÇIKLAMA VE VERILERIN KAYNAĞI KAYNAKÇADA VERILMIŞTIR.

KAYNAK GÖSTERMELER ILGILI KAYNAĞA YAPILMALIDIR.

(2)

Kurumlar ve İktisadi Gelişme

Kurumlar

İktisat kuramı içinde kurumların önemini vurgulayan yaklaşımların kökenleri 20. yy’ın başlarına hatta daha öncelere kadar gidiyor.

Ancak uzun vadeli iktisadi gelişme için kurumların önemini vurgulayan yaklaşımlar son dönemde güç kazandı.

Başlangıçta toprak, emek, fiziki ve beşeri sermaye gibi girdiler ve bu bağlamdaki teknolojik ilerlemeler iktisadi büyümenin temel nedenleri olarak kabul edilirken son yıllarda kabul gören görüş yakın nedenler ile nihai nedenler arasında önemli bir ayrım yapmaktadır.

2

(3)

Bu ayrıma göre iktisadi büyümenin yakın nedenleri olarak girdilerin miktarı ve verimliliğindeki artışlara işaret ediliyor.

Nihai nedenler olarak ise büyümenin içinde yer aldığı toplumsal ve siyasal ortam gösteriliyor, kurumların önemi de bu noktada ortaya çıkıyor.

Kurumlar ve İktisadi Gelişme

3

(4)

Kurumlar, toplum içinde kişiler veya farklı gruplar ya da kesimler arasındaki ilişkileri biçimlendiren ve yönlendiren yazılı ve yazılı olmayan kurallar, örgütlenmeler ve bunların uygulanması olarak tanımlanmaktadır.

Bu tanıma göre, örneğin, somut uygulanış biçimiyle hukuk ve piyasa kurumları akla gelen ilk kurumlardandır.

İktisadi kurumlar dendiğinde, birbirleriyle örtüşen ve birbirlerini tamamlayan iki kümeden söz ediliyor:

Kurumlar ve İktisadi Gelişme

4

(5)

1.

Aşağıdan yukarıya doğru biçimlenen kurumlar, kişilerin, ortaklıkların, iktisadi faaliyetlerinde belirsizliği azaltmak, verimliliği artırmak ve farklı kişi, topluluk ve kuruluşlar arasındaki işbirliğini güçlendirmek amacıyla geliştirdikleri kuralları ve bunların uygulanmasını kapsıyor. Böylece kişiler ya da birimler arasındaki ilişkilerin daha kolay, güvenli ve istikrarlı koşullar altında gerçekleşmesi sağlanmaya çalışılıyor.

Kurumlar ve İktisadi Gelişme

5

(6)

Aşağıdan yukarıya doğru biçimlenen kurumlar ekonomiyi, siyaseti, siyasi kurumları ve devletin yapısını da etkiliyor.

Kurumlar sadece formel ya da enformel kurumlar olarak görülmemelidir. Enformel kurumlar, özellikle formel kurumların yetersiz kaldığı durumlarda önemli işleve sahiptir.

Örn: Devletin yargı kurumlarının ya da banka kredisi kanallarının iyi çalışmadığı ortamlarda aynı işlevi enformel kurumlar yerine getirebiliyor.

Kurumlar ve İktisadi Gelişme

6

(7)

Enformel kurumlar topluluk bağları, akrabalık ilişkileri, etnik ya da dini bağlara dayanır ve daha çok tarihteki örneklerde ve gelişen ülkelerde görülür.

Günümüz Türkiye’sinde tarikat ağları enformel kurumların bir örneği.

Kurumlar ve İktisadi Gelişme

7

(8)

2.

Yukarıdan aşağıya doğru biçimlenen kurumlar: Pek çok kurum aslında aşağıdan yukarıya doğru biçimlenmiş olsa da, zamanla toplumlar karmaşıklaştıkça, kurumlar toplumun değişik kesimlerinin çıkarları ya da hesapları doğrultusunda, devletin de içinde olduğu pazarlıklar ve anlaşmalarla belirlenmeye ya da değişmeye başlıyor.

Siyasi kurumlar, devlet, hukuk, yasalar, mülkiyet hakları, emek, sermaye ve devlet arasındaki düzenlemeler ve diğerleri, siyasi süreçler sonucunda biçimleniyor.

Bu tür kurumlar da yukarıdan aşağıya doğru oluşan kurumlar olarak düşünülebilir.

Kurumlar ve İktisadi Gelişme

8

(9)

İktisadi Gelişme

Uzun vadeli iktisadi büyüme ve gelişme ancak kurumların istikrarlı bir biçimde üretim ve verimlilik artışlarına yol açan faaliyetleri desteklemesi ve özendirmesi sayesinde mümkün olacaktır.

Kurumlar üretim ve verimlilik artışlarını bu amaçla yapılacak yatırımları teşvik ettikleri, bu faaliyetlere girişenlerin bekledikleri getiriyi sağlamalarına olanak sağladıkları, belirsizlikleri azaltabildikleri, kısacası üretim ve yatırım kararlarını teşvik edici rol oynadıkları ölçüde, yatırımlar ve verim artışları gerçekleşecektir.

Kurumlar ve İktisadi Gelişme

9

(10)

Bir toplumda kurumlar yatırımları, sermaye birikimini, teknolojik gelişme gibi üretim ve verimlilik artışı sağlayacak faaliyetleri olduğu gibi, dar kesimlere ayrıcalıklar sağlayan faaliyetleri de özendirebilirler.

Eğer kurumlar geniş kesimlerin üretim ve yatırımlarını özendirmezse, fiziki sermaye, eğitim, araştırma ve verimlilik artışlarını sağlayacak yatırımlar gerçekleşmeyecek veya daha sınırlı ölçüde gerçekleşecektir.

Yasaların dar kesimlerin çıkarlarının korunması yönünde çıkarıldığı toplumlarda, ekonominin işleyişi de bu dar kesimlerin kaynak ve becerileriyle sınırlı kalacaktır.

Kurumlar ve İktisadi Gelişme

10

(11)

Son 500 yıllık tarihe bakıldığında, toplumlardaki kurumsal değişikliklerin her zaman iktisadi gelişme yönünde olmadığı, kurumların üretim, yatırım ve teknolojik gelişme faaliyetlerini geniş kesimlere açma yönünde oluşmadığı, devletlerin de iktisadi ve teknolojik gelişmeyi desteklemekten çok birikimlere el koyucu, iktisadi gelişmeyi engelleyici yönde davrandıkları görülmektedir.

İktisadi büyümenin ve gelişmenin hızlanması ancak iktisadi gelişme sürecinin önündeki engellerin kaldırılmasıyla, daha kapsayıcı, geniş kesimleri üretim faaliyetlerinin içine çekecek kurumlara doğru geçildikçe mümkün olabiliyor.

Kurumlar ve İktisadi Gelişme

11

(12)

Kurumlar Nasıl Biçimleniyor ve Değişiyor?

Bir toplumda kurumların nasıl biçimlendiğinde dair görüşleri 3 ana başlık altında toplamak mümkündür:

a)

Coğrafya ve doğal kaynaklar

b)

Kültür ve din

c)

Toplumsal yapı ve değişik kesimlerin çelişen çıkarları

Bu etkenlerin her birinin toplumsal yapının şekillenmesinde az ya da çok ama bir miktar etkili olduğu söylenebilir.

Kurumlar ve İktisadi Gelişme

12

(13)

Devlet ve Devletin Rolü

Kurumlar içinde en önemlisi devlettir.

Kurumların oluşumu, güçlenmesi ve değişmesi sürecinde devletin çok önemli yeri vardır.

Yasaların kağıda dökülmesi ve uygulanması, yatırımların desteklenmesi, mülkiyet haklarının korunması devlet sayesinde mümkün oluyor.

Bu nedenle sosyal bilimler ve iktisat tarihi literatüründe iktisadi gelişme için nasıl bir devlete ihtiyaç olduğu, devletin güçlü mü zayıf mı olması gerektiği soruları sık sık soruluyor.

Kurumlar ve İktisadi Gelişme

13

(14)

İç ve dış güvenlikten altyapıya, teknoloji ve eğitime kadar çeşitli konularda etkin olabilmesi için, yargıyı sağlıklı bir biçimde çalıştırabilmesi ve iktisadi gelişme sürecine katkı yapabilmesi için de devletin vergi toplayabilmesi gerekiyor.

Bu noktada, daha az vergi toplayan, küçük devletin iktisadi gelişme için en yararlı devlet olduğu şeklindeki liberal görüşün doğru olmadığı ortaya çıkıyor.

Tarihi örneklere bakıldığında, iktisadi gelişmenin devletin küçük ve güçsüz kaldığı ülkelerde değil, güçlü bir devletin kurumları güçlendirdiği ve iktisadi gelişmeyi desteklediği ülkelerde gerçekleştiği görülüyor (Chang, 2000; Allen, 2011).

Kurumlar ve İktisadi Gelişme

14

(15)

Ancak, tarihteki bazı örneklerde devletin rolünün iç ve dış güvenlikle sınırlı kalmadığı da görülüyor.

Batı Avrupa’da Sanayi Devrimi’ne giden süreçte özellikle Hollanda ve İngiltere’de devletler, ‘’merkantilizm’’ olarak adlandırılan iktisadi politikalar izleyerek iç piyasayı korumuş, tüccarları, yerli gemiciliği ve ihracatı desteklemiş, yerli üretimin ve istihdamın güçlenmesini, içeride üretilen katma değerin artmasını sağlamışlardır.

1930’lu yıllardaki Dünya Bunalımı’nın derinleşmesiyle birlikte tarımsa uzmanlaşmaya dayalı modelin tıkandığı görülmüş, devlet bir yandan korumacılık öte yandan da çeşitli teşvik uygulamalarıyla sanayileşme destek olmuştur.

Kurumlar ve İktisadi Gelişme

15

(16)

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Doğu Asya’da Japonya, Tayvan, Güney Kore gibi ülkelerde yaşanan hızlı sanayileşme sürecinde verimliliği artıran ileri teknolojilerin benimsenmesinde, devletin müdahaleci konumu, sektör seçerek hatta kimi durumlarda firma seçerek oynadığı önemli roller bilinmektedir.

Devlet müdahaleciliği bir yandan farklı toplumsal kesimlerin çıkarlarından ve taleplerinden etkilenirken, öte yandan da bu kesimleri dönüştürüyor.

Devlet politikaları sadece bu kesimlerin davranışlarını değiştirmekle kalmıyor, iktisadi gelişme sürecinde devletin iktisadi gelişme yönündeki çabalarını kolaylaştırıyor.

Sanayileşme sürecinde oluşan kurumsal yapı, zaman içinde süreklilik kazanıyor, daha sonraki davranışları da etkilemeye başlıyor.

Kurumlar ve İktisadi Gelişme

16

(17)

Günümüzde de devlet politikaları ve kurumlar toprak sahipleri, tarımsal üreticiler, tüccarlar, loncalar sanayiciler, işçiler arasındaki mücadeleler sonucunda belirleniyor.

Sanayileşmenin ivme kazanması, devletin de içinde olduğu bir süreçte, uzun süren mücadelelerden sonra mümkün olabiliyor.

Devletin gücü ve belirli politikaları izleyebilme kapasitesi toplumun dışında değil, toplumsal yapıyla karşılıklı etkileşim içinde belirleniyor.

Kurumlar ve İktisadi Gelişme

17

(18)

Toplumda iktisadi gelişme yönünde kurumsal değişiklikleri ve politikaları destekleyen kesimlerin gücü devletin uygulamalarına yansıyacaktır.

Toplumda farklı yönlerde taleplerin olduğu ve güç dengelerinin daha geniş kesimlerin yararına iktisadi gelişme yönünde olmadığı durumlarda, kurumsal değişiklikler de sınırlı kalacaktır.

Kurumlar ve İktisadi Gelişme

18

(19)

Osmanlı’da Toplumsal Yapı

Tarıma dayalı imparatorluk

15. yy sonlarına kadar, taşradaki toprağa bağlı Türk kökenli aristokrasi ile merkezdeki çoğunluğu devşirmelerden oluşan bürokrasi arasında yoğun bir mücadele yaşandı.

15. yy ikinci yarısında, II. Mehmed’in başarılı merkezileşme hamlesiyle, dengeler merkezden yana değişti.

Toprağa bağlı aristokrasi yenilirken, özel mülkiyet altındaki topraklara devlet el koydu ve iktidar merkezi hükümet elinde toplandı.

19. Yüzyıl Öncesinde Osmanlı Ekonomisi ve Kurumları

19

(20)

Bu köklü dönüşümden sonra imparatorluğun kurumları ve devletin iktisadi politikaları büyük ölçüde merkezi hükümetin öncelikleri yönünde biçimlendi, çok daha güçlü bir biçimde merkezi yönetimin önceliklerini yansıtmaya başladı.

Buna karşılık, toprak sahiplerinin, tüccarların ve sarrafların devletin iktisadi politikaları üzerindeki etkisi de sınırlı kaldı.

17. ve 18. yy’da merkeziyetçi yapıların bir hayli zayıflamasına karşın üreticiler ve tüccarlar bu geleneksel politikaların değiştirilmesi için merkezi devlet üzerinde baskı oluşturacak kadar güçlenemediler.

19. Yüzyıl Öncesinde Osmanlı Ekonomisi ve Kurumları

20

(21)

Osmanlı’da dengelerin nasıl olması gerektiğine ilişkin anlayış zaman içinde ekonominin ve toplumun geçirdiği dönüşümlerle birlikte değişti.

Merkezi hükümet herhangi bir anda var olan düzeni ve dengeleri korumaya çalışmaktaydı.

Tüccarların, lonca üyelerinin veya başkalarının hızla zenginleşmeleri, düzenin çözüleceği endişesiyle olumlu karşılanmıyordu.

19. Yüzyıl Öncesinde Osmanlı Ekonomisi ve Kurumları

21

(22)

17. ve 18. yy’da merkezi hükümetin gücünün azalmasına ve pek çok yerde vergi toplama sürecinin denetimini yitirmesine karşın, merkezi hükümet tarımsal topraklarda özel mülkiyetin kurulmasına direndi.

Toprak düzeni gibi iktisadi bir kurumda büyük değişiklikler yapmak mümkün olmadı.

Devlet, toprak hukukunu ve bu hukukun uygulanmasını yönlendirmeye devam etti.

Toprağın kullanımı da esas olarak küçük ölçekli aile işletmelerinin elinde kaldı.

19. yy’da Tanzimat’ın bir parçası olarak düzenlenen Arazi Kanunnamesi’ne (1858) kadar, tarımsal topraklar üzerinde özel mülkiyet ve bunların alım satımı yaygınlaşmadı, kasaba ve kentlerin çevresindeki bağ ve bahçelerle sınırlı kaldı.

-19. Yüzyıl Öncesinde Osmanlı Ekonomisi ve Kurumları

22

(23)

Tarımsal topraklar önemli bir yatırım aracı haline gelmedi.

Taşrada güçlenen ayan büyük miktar topraktan devlet adına vergi toplama hakkını eline geçirse bile bu gücü büyük toprak mülkiyetine dönüştüremediler (Keyder ve Tabak, 1991, Aktaran pamuk, 2015).

-19. Yüzyıl Öncesinde Osmanlı Ekonomisi ve Kurumları

23

(24)

Kent Ekonomisi ve Ticaret

Osmanlı kentlerinde zanaat ve ticaret loncaları iktisadi yaşamın temel ekseni idi.

Kentler büyüdükçe işbölümü ve uzmanlaşma da derinleşir, lonca sayısı artardı.

İç ve dış ticaret ekonomi açısından çok önemliydi.

İç ticaret sayesinde kentlerdeki esnaf loncaları için hammadde sağlanıyor, kentlerdeki tüketicilerin, devlet yöneticilerinin, ordunun ve donanmanın gereksinimleri karşılanıyordu. Dış ticaret sayesinde de İmparatatorluk’ta üretilmeyen pek çok mal Doğu’dan ya da Batı’dan getirtilebiliyordu.

19. Yüzyıl Öncesinde Osmanlı Ekonomisi ve Kurumları

24

(25)

Türkiye’de ve Avrupa’da Ücret ve Gelirler

14. ve 15. yüzyıllarda, nüfusun Ortadoğu ve Avrupa’yı etkisi altına alan ve Kara Ölüm olarak adlandırılan veba salgınında üçte bir oranında gerilemesi söz konusu olmuş, buna karşın geride kalanların ücret ve gelirlerinde artış olmuştur.

16. yüzyılda nüfus yeniden veba salgını öncesi düzeye yaklaşmış ya da eski düzeyini geçmiş iken, ücret ve kişi başına gelirlerde de gerileme eğilimi ortaya çıkmıştır.

16. yy.’da İstanbul’daki inşaat işçilerinin ücretlerinin Avrupa’daki ücretlere bir hayli yakın olduğu, bazı bölgelerde %50 daha fazla olduğu,Avrupa’nın

sanayileşmesine karşın Türkiye’nin tarımda uzmanlaşmaya devasm etmesi ile bu farkın artış gösterdiği belirtilmektedir.

25

(26)

Kaynak

Pamuk, Şevket (2019). Türkiye’nin 200 Yıllık İktisadi Tarihi. 10. Baskı. İş Bankası Yayınları

26

Referanslar

Benzer Belgeler

 Genç dönem = immature (larva ve nimf)  Erişkin dönem = imago (erkek, dişi)..

Gelişme ise, hücre ve dokuların yapı ve içeriğinin değişimi ile dil, zihinsel, motor, duygusal ve sosyal alanlardaki olgunlaşmadır.... • Büyümeyi etkileyen en önemli

Çalışmada öncelikle mevcut göç teorileri incelenmiş ve hangi teorinin uluslararası göç sürecinde daha etkili olduğu yorumlanmıştır. Uluslararası göçün nedenleri

2 1) Mülkiyet haklarının korunması, 2) Fikri mülkiyetin korunması, 3) Kamu kaynaklarının kanunsuz şekilde tahsisi, 4) Politikacılara yönelik kamuoyu güveni, 5)

Boğaziçi halikındaki bu eserin edebi kıymeti, hürmetle teslim ediyorum ki çok büyük; fakat insan müellifin bu­ nu mütemadiyen bilmemesini, arada bir

yaz~n..." M.. Bu mektuptan heyetin sulha dair ümitlerinin iyice kayboldu~unu anla- mak mümkündür. Çünkü heyet, Venedik'e cevap yaz~lmasm~n sadece Hop' un "bunun

Dolay~s~yla tabiau gere~i yeknesak bir bütünlük beklemek mümkün olmamakla birlikte "Travellers in Faith", Teb- li~~ Cemaati>nin Hindistan'da ne~et etti~i tarihi,

• Merkezi iş alanı; Daha önce belirtildiği üzere perakende ticaret işyerleri, otel, tiyatro, restoran, mali kurumlar ve kısmen kamu binalarını kapsar. Hemen yakınında