Günlerdir Odtü ve Melih Gökçek gerilimi üzerinden örülen Ankara’nın dar siyaset arenasında, dün ODTÜ’lüler üniversitelerinde bir eylem yaptı. Eylem Melih Gökçe’in ODTÜ’deki kaçak olduğu iddia edilen yapılara kestiği cezalarla başlayan ve bir tür ODTÜ ekseninde oluşan tartışmalara bir yanıttı.
Eylem, ODTÜ’lülerin üniversitelerine karşı baskılara üniversiteli direncini temsil ediyordu. Ancak, eylemin başarılı olup olmadığı bir yana Melih Gökçek, ODTÜ’deki kaçak yapıları bahane ederek kendini yine gündem yapmayı başardı. Medya tarafından sahnelenen bu oyunda Melih Gökçek mazlumu oynadı. Okumuş çocuklar okullarına sahip çıktı. Medyanın karikatürize ettiği oyunun aktörlerinin temsilleri bu sınırlarda olgunlaştırıldı. Ancak bu ülkede okumuş çocuk imajı artık nostaljik değeri yüksek bir tüketim nesnesi olmaktan öte bir değer taşımıyor. Bu nedenle Melih Gökçek, pop çağı ateşi arasında ilk önce şunu başardı. Bakın ben, Eymir gölünü halka açmak istiyorum, ama bu okumuş elitler size eymir gölünü çok görüyor, ey halkım biz mazlumları bir kez daha iktidara getirirseniz, sizleri bu elitlerin elinden kurtaracağım. Melih Gökçek Ankara’nın yeni burjuvasinin sınıfsal önderlerinden olsa da toplumsal meşruiyetini, hedef gösterdiği “okumuş elitleri” ortadan kaldırmak adına geniş kitlelerden alıyor. Bu nedenle Melih Gökçek karşısında bu okumuş çocuklar okullarını sahip çıkıyor kurgusu, üniversite için iyi bir ara gazı olsa da, Melih Gökçek’in toplumsal meşruiyetini yeniden üretiyor. Bu “ODTÜ’yü yıkamazsınız” kitlesel kararlılığı, Ankara’da beş yıldır hızla artan kentsel dönüşüm projeleri karşısında politik bir iradeye evrilecek potansiyele dönüşmeyecekse, bir tür ODTÜ fetişizmi etrafında örülen duyarlılık maalesef Melih Gökçek’i yeniden üretecek.
Diğer yandan ODTÜ’yü eksenine alan gerilimi, Melih Gökçek siyasetinden rahatsız olanların, Melih Gökçek-halk gerilimi boyutuna genelleştirmekten kaçınmaması gerekiyor. Melih Gökçek’in bu gerilimden medet umduğu bir diğer önemli şey de ODTÜ’lü bilim insanlarının yargılama süreçlerindeki bağımsız bilirkişilik hizmetlerinin,
“bağımsızlığını” sorgulatır hale getirmekti. çünkü, bu gerilim medyanın eline sakız olmadan birkaç gün önce ODTÜ’den mahkemeler Atatürk Orman çiftliği ve Ulus Tarihi Kent Merkezi dosyaları için bilirkişi istemiş ve bu dosyalar için hazırlanan bilirkişi raporlarına dayanılarak mahkemeler, Ankara için önemli bu iki noktada Melih Gökçek’e dur demişti. ODTÜ’nün ismi etrafında yapılan tartışmalarla bu raporların da tarafsızlığı ve mahkeme kararları toplum önünde tartışılı hale gelecekti. Ancak, Melih Gökçek her defasında mahkeme kararlarına saygılı olduğunu açıklayacaktı. Her ne kadar kendisi hakkında, akay kavşağının hukuka aykırı olduğuna ilişkin yargı kararının uygulanmamasından kaynaklı Danıştay tarafından soruşturma yapılmasına karar verilmiş olsa da…Melih Gökçek, “ben hukuka saygılıyım deyiverecekti” O halde ODTÜ’de imara aykırı olduğu iddia edilen yapılaşmayı sahiplenir hale gelmeden, Melih Gökçek’i hukuka davet etmenin pek çok yolu olduğunu bilmek gerekiyor. Eğer Melih Gökçek, hukuken kaçak bir şey arıyorsa, ona Akay kavşağını hediye edebiliriz. Akay kavşağını gönül rahatlığıyla yıkabilir. Akay kavşağının altında gidip piknik yapılabilir, hem Büyükşehir Belediyesi’nin basın merkezi de orada
değil mi, onlar için de iyi bir haber olur… Emre Tekin Sağlam, Ekoloji Kolektifi, Ankara