• Sonuç bulunamadı

BALIKESİRLİ BİR İSLAM ÂLİMİ İMAM BİRGİVÎ III. CİLT BALIKESİRLİ BİR İSLAM ÂLİMİ İMAM BİRGİVÎ III. CİLT EDİTÖRLER

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "BALIKESİRLİ BİR İSLAM ÂLİMİ İMAM BİRGİVÎ III. CİLT BALIKESİRLİ BİR İSLAM ÂLİMİ İMAM BİRGİVÎ III. CİLT EDİTÖRLER"

Copied!
21
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BALIKESİRLİ BİR İSLAM ÂLİMİ

İMAM BİRGİVÎ

III. CİLT

EDİTÖRLER

Prof. Dr. Mehmet BAYYİĞİT Doç. Dr. Mehmet ÖZKAN Dr Öğr. Üyesi Ahmet Ali ÇANAKCI Dr. Öğr. Üyesi Asem Hamdy ABDELGHANY

BALIKESİR – 2019

(2)

Yüksel, Emrullah, “Birgivi” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 6: 192.

Balıkesir’in Manevi Önderlerinden İmam Birgivî ve Ona Atfedilen

“Resmu’l-Mushaf” Risalesi Muhammet Sacit KURT*

Özet

İmam Birgivî, Balıkesir ilinin yetiştirdiği mümtaz şahsiyetlerden birisidir. Onun -bir kısmı hala yazma halde bulunan- başta Arap Dili olmak üzere fıkıh, hadis, tefsir, kıraat, akaid, ahlak, tasavvuf alanlarında pek çok eseri bulunmaktadır. Müellifin Resmu’l-Mushaf üzerine kaleme aldığı risalesi de yazma halinde bulunan ve günümüze kadar incelenmeyen eserlerden biridir. Hacı Mahmut Efendi Koleksiyonunda iki, Laleli ve Saliha Hatun Koleksiyonlarında ise birer nüsha olmak üzere Süleymaniye Yazma Eserler Kütüphanesinde toplamda dört nüshası bulunduğu ifade edilen bu risalenin güncel bazı araştırmalarda dahi zikredilmediği görülmektedir. İşbu tebliğde eserleri medreselerde yıllarca başucu kitabı olarak okutulan İmam Birgivî’nin Resmu’l-Mushaf’a dair kaleme aldığı bu risale incelenmeye, eserde geçen önemli bilgiler gün yüzüne çıkarılmaya çalışılmıştır. Çalışmada ilk olarak yazmaların fiziki özellikleri tespit edilmiş ve yazmalar hakkında bazı değerlendirmelerde bulunulmuştur. Ardından da eser içeriksel olarak incelenmeye çalışılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Birgivî - Resmu’l-Mushaf - Manevi Önderleri

(3)

One Of The Moral Leaders Of Balıkesır: Imam Al-Bırgıvī And The Rısālah Attributed To Hım “Rasm Al-Musḥaf”

Abstract

Imam Birgivī is one of the most important person, who educated in Balikesir. He wrote many books -some of them have already been as a manuscript- in various branches especially Arabic, Islamic Law, Hadith, Exegesis of Qur’an, Qur’anic Recitation, Creed, Ethics and Islamic Mysticism. The risālah, which Birgivī wrote about Rasm al-Musḥaf, has already been as a manuscript and it is a book, which hasn’t been examined until now. 4 Manuscripts of this risālah exist in Suleymaniye Manuscript Library. Two of them are in the Collection of Haci Mahmud Efendi, one of them is in the Collection of Laleli and the other one is in the Collection of Saliha Hatun. Nevertheless, some studies, which published recently, didn’t mention about this risālah. In this paper, we tried to examine this risālah, which Imam Birgivī, taught his books in Madrasahs perrenially, wrote it about Rasm al-Mushaf and reveal the important knowledge it contains. Firstly, we tried to determine the phsical properties of the manuscripts and assess them. Then, we tried to examine the book contextually.

Keywords: Bırgıvī- Rasm Al-Musḥaf - Moral Leaders

(4)

Kıymetli hocalarım, muhterem hâzirûn, değerli misafirler!

Adına düzenlenen sempozyum vesilesi ile doğru bildiğini söylemekten çekinmeyen, bu uğurda devrin şeyhülislamı Ebu’s-suʿūd efendiyi dahi eleştirmekten geri durmayan, kitaplarında bahsettiği ahlaki meziyetleri bilfiil kendi hayatına uygulamaya çalışan, bu gayeyle Edirne’de ordu kassamı olarak görev yaptığı zaman aldığı paraları defterdeki kayıtlar mucibince hak sahiplerine dağıtan ardından da uzlet hayatını tercih eden1 büyük İslam âlimi İmam Birgivî’yi ve ilmî açıdan gösterdiği önemli faaliyetleri ortaya koymaya çalışacağız.

İmam Birgivî’nin Avamil, İzhar, Tarikat-ı Muhammediyye gibi şöhret bulmuş ve medrese geleneğinde çokça okutulagelmiş pek çok eseri bulunmaktadır. Birgivî üzerine yapılan son çalışmalar, kendisine ait 58 adet eserin mevcudiyetinden bahsetmektedir.2 Biz de bugün tefsir, kıraat ve tecvid üzerine toplam 4 adet eseri bulunduğu ifade edilen3 Birgivî’nin

1 Zikredilen hususları görmek ve daha geniş bilgi edinmek için bkz. Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri (İstanbul: Meral Yayınevi, ts.), 1:284-286; Bergamalı Cevdet Bey, Tefsir Usûlü ve Tarihi (İstanbul: Kayıhan Yayınevi, 2002), 152-153;

Emrullah Yüksel, “Mehmet Birgivî”, Atatürk Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesi Dergisi 2 (1977): 175-185; Yaşar Düzenli, İmam Birgivî ve Tefsirdeki Metodu (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, 1987), 2-53; Emrullah Yüksel, “Birgivî”, Diyanet İslam Ansiklopedisi (Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1992), 6:191-194.

2 M. Hulusi Lekesiz, XVI. Yüzyıl Osmanlı Düzenindeki Değişimin Tasfiyeci (Püritanist) Bir Eleştirisi: Birgivî Mehmed Efendi ve Eserleri (Yayınlanmamış Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi, 1997), 52.

3 1- Tefsiru Sûrati’l-Bakara: Bakara suresinin 97. ayetine kadarlık kısmına dair yazılmış Arapça bir tefsirdir. Eserin Atıf Efendi 175, 176, Esad Efendi 69, Fatih 230, Giresun 15, Hacı Mahmud Efendi 256, Denizli 394’de birer nüshası bulunmaktadır.

Birgivî’nin tefsirini kaleme aldığı sıralarda Beydâvî’nin kendi tefsirinin Anadolu’da unutulacağı endişesi güderek Hz. Peygamber’e ruhani bir şikâyette bulunduğunu, bunun üzerine de İmam Birgivî’ye Hz. Peygamber tarafından bir uyarı geldiğini, buna binaen de İmam Birgivî’nin tefsirini tamamlamaktan vazgeçtiğini ifade eden bir anlatıdan bahseden Bergamalı Cevdet Bey, duyduğu bu söylentinin tesiriyle eseri mütalaa ettiğini, ancak diğer eserlerindeki sağlamlık ve düzgünlüğü bu eserde bulamadığını ifade etmektedir. Eserin dakik incelemelerden ziyade nahve dair değerlendirmeler içerdiğini bildiren Cevdet Bey, Birgivî’nin tefsirinin Beydâvî’nin seviyesine erişemese de kıymetli bir eser olduğunu söylemektedir. (Cevdet Bey, Tefsir Usûlü ve Tarihi, 152-153) Eser Abdurrahman b. Salih b. Süleyman ed-Dehiş tarafından tahkik edilmiş ve çalışılmış olup Medine-i Münevvere’de 2004 yılında

(5)

Resmu’l-Mushafi’l-Osmânî adlı risalesinin incelemeye çalışacağız.

Ancak risaleyi incelemeye geçmeden önce Resmu’l-Mushaf kavramı üzerinde biraz durmak istiyorum.

1. Resmu’l-Mushaf

Resmu’l-Mushaf kavramı “Resm” ve “Mushaf” kavramlarından oluşan bir tamlamadır. “Resm” sözlükte 2 kök anlama sahip bir kelimedir. Bunlardan ilki “etki, alamet, iz, alamet olarak arta kalan şey”dir.4 “راّدلا مسر” yıkık dökük ev anlamına gelmektedir.5 Nitekim Araplar “راّدلا ُتْمَّسرت” dediklerinde “اهموسر ىلإ ُترظن” “Evin kalıntılarına baktım” anlamını kastetmektedirler.6 Yine “ موس َر ةقان” ifadesi “Devenin - muhtemelen ağırlığından ötürü- yere şiddetle basıp iz çıkarması”

anlamına gelir.7 “مَّسرملا بوَّثلا” ifadesi üzerinde yazı bulunan elbiseyi ifade eder.8 Aynı kökten gelen “مَس ْو َّرلا” kelimesi dinarların cilalandığı şey demektir.9 “مَس ْو َّرلا” aynı zamanda yiyeceklerin mühürlendiği odun tarihinde Marmara Üniversitesi Sosyal Sosyal Bilimler Enstitüsü bünyesinde Yaşar Düzenli tarafından yapılmış bir yüksek lisans çalışması da bulunmaktadır.

2- ed-Durru’l-Yetîm: Müellifin 974 Cemaziyelevvelinin başında telif ettiği (Hüseyin Nihal Atsız, İstanbul Kütüphanelerine Göre Birgili Mehmet Efendi Bibliyografyası (İstanbul: Millî Eğitim Basımevi, 1966), 81) tecvide dair iki varaklık (Yüksel,

“Birgivî”, 194) Arapça bir risaledir. Atsız, eserin 23 ayrı yazmasını ve 2 basılı nüshasını tespit etmiştir. Eser, Eskicizâde tarafından Türkçeye çevrilmiştir. Eserin basılı nüshaları Eskicizâde’nin tercümesi ve diğer bazı tecvid risalelerinin bir araya getirilmek suretiyle 1280 ve 1301 tarihlerinde yayınlanmıştır. (Atsız, Birgili Mehmet Efendi Bibliyografyası, 81) Eserin bizzat müellif tarafından şerh edildiği de ifade edilmektedir. (bkz. Yüksel, “Birgivî”, 194)

3- Ahsenu’l-Kasas: Birgivî’ye atfedilen bu eserin Yusuf suresinin tefsiri olduğu ve İstanbul Üniversitesi Kütüphanesinde yer aldığı ifade edilmiştir. (Lekesiz, Birgivî Mehmed Efendi ve Eserleri, 77)

4- Resmu’l-Mushafi’l-Osmânî

4 Ebu’l-Huseyn Ahmed İbn Fâris, Muʿcemu Mekâyîsi’l-Luğa (Beyrût: Dâru’l-Fikr, 1399/1979), 2:394; İsmâʿîl b. Hammâd el-Cevherî, es-Sıhâh Tâcu’l-Luğa ve Sıhâhi’l- ʿArabiyye (Beyrût: Dâru’l-ʿİlm li’l-Melâyîn, 1399/1979), 5:1932; Muhammed b.

Mukerram İbn Manzûr, Lisânu’l-ʿArab (Beyrût: Dâru Sâdır, ts.), 12:241.

5 el-Cevherî, es-Sıhâh, 5:1932.

6 İbn Fâris, Muʿcemu Mekâyîsi’l-Luğa, 2:394.

7 İbn Fâris, Muʿcemu Mekâyîsi’l-Luğa, 2:394; el-Cevherî, es-Sıhâh, 5:1932.

8 İbn Fâris, Muʿcemu Mekâyîsi’l-Luğa, 2:394; el-Cevherî, es-Sıhâh, 5:1932; İbn Manzûr, Lisânu’l-ʿArab, 12:241.

(6)

parçası anlamına da gelmektedir.10 “ َميساو َّرلا” kelimesinin cahiliye dönemindeki yazıyı ifade ettiği söylenmiştir.11 Doğru kabul edilmesi halinde “akan su” için kullanılan “مسارلا” kavramı da aktığı zaman iz bırakmasından kaynaklanır.12 “هل ُتمسر” ve “همستراف” kelimeleri ise bir kişiyi taklit etmek anlamına gelmektedir.13 Nitekim bu kökten gelen

“ميهس َّرلا” kelimesi “Devenin süratlice yürüyüşü” anlamına gelmektedir.14 Mushaf ise “bir şeyin genişlemesi ve yayılması” anlamına gelen فحص kökünden gelmektedir.15 Aynı kökten gelen “فيهحَّصلا” “Arzın yüzeyi”;

“ةفي هحَّصلا” “Yüzde bulunan deri” ve “üzerine yazı yazılan şey”;16 “فهّحَصُم”

ya da “يفحص” ise bir yazıyı okurken harfleri birbirine karıştırıp hata eden kişi anlamına gelir.17 Mushaf ise yazılı sahifelerin iki kapak arasına toplanması sebebiyle bu şekilde isimlendirilmiştir.18 Kelimenin Habeş ve/veya Güney Arabistan’dan gelen muarreb bir kelime olduğu da ifade edilmiştir.19

Bir terim olarak Resmu’l-Mushaf ise “Hz. Osman’ın derlediği Mushaflarda Resm-i Kıyâsî20 usullerine aykırı yazılan lafızları bilmeye yarayan ilim”21 ve “Hz. Osman’ın Kur’an’daki kelime ve harflerin

10 İbn Fâris, Muʿcemu Mekâyîsi’l-Luğa, 2:394; el-Cevherî, es-Sıhâh, 5:1932.

11 İbn Fâris, Muʿcemu Mekâyîsi’l-Luğa, 2:395; el-Cevherî, es-Sıhâh, 5:1932.

12 İbn Fâris, Muʿcemu Mekâyîsi’l-Luğa, 2:395.

13 el-Cevherî, es-Sıhâh, 5:1932.

14 İbn Manzûr, Lisânu’l-ʿArab, 12:241.

15 İbn Fâris, Muʿcemu Mekâyîsi’l-Luğa, 3:334.

16 İbn Fâris, Muʿcemu Mekâyîsi’l-Luğa, 3:334.

17 Ebû ʿAbdirrahmân Halîl b. Ahmed el-Ferâhîdî, Kitâbu’l-ʿAyn (y.y.: Dâru ve Mektebetu Hilâl, ts.), 3:120.

18 el-Ferâhîdî, Kitâbu’l-ʿAyn, 3:120; Ebû Mansûr Muhammed b. Ahmed el-Ezherî, Tehzîbu’l-Luğa (Kâhire: ed-Dâru’l-Mısriyyetu li’t-Te’lîf ve’t-Terceme, ts.), 4:254.

19 Bkz. Ebū’l-Faḍl Celāluddīn ʿAbdurraḥmān b. Ebī Bekr es-Suyūṭī, el-İtḳān fī ʿUlūmi’l- Kurʾān (Medîne: Mucemmeʿu’l-Melik Fehd li Tıbâʿati’l-Mushafi’ş-Şerîf, 1402), 2:344; İsmail Hakkı İzmirli, Tarihu’l-Kur’an (İstanbul: Böre Yayınevi, 1956), 11;

Mustafa Öztürk - Hadiye Ünsal, Kur’an Tarihi (Ankara: Ankara Okulu Yayınları, 2018), 162.

20 Basra ve Kûfe âlimlerinin kaidelerini ortaya koyduğu, Mushafta nahiv ve sarf ilimlerine dayanarak yazılan kelimelerdir. (Ebû Dâvûd Suleymân İbn Necâh, Muhtesaru’t-Tebyîn li Hicâ’i’t-Tenzîl (Medîne: Mecmeʿu’l-Melik Fehd, 1423/2002), 1:133)

(7)

yazımı hususunda uygun bulduğu şekilde kayda geçirilmesidir”22 şeklinde tanımlanmıştır.

“Resm-i Kıyâsî’ye aykırı durum”la kastedilen hususları şu şekilde izah etmek mümkündür: Örneğin er-Ra’d 13/26 ayetinde ط-س-ب kökünden gelen kelime resm-i kıyasiye uygun (Şekil 1), el-Bakara 2/245’de ise resm-i kıyasiye aykırı (Şekil 2) olarak yazılmıştır.

Şekil 1

Şekil 2

Kelimenin sad ile yazılmasına gerekçe olarak yanyana geldiği tâ harfinin isti’la ve ıtbak sıfatlarının bulunması zikredilmiştir.

Bazı harflerin tek resimle gösterilmesi de bu hususta güzel bir örnektir:

Örneğin el-Enbiyâ 21/88’de geçen جنن kelimesi tek nunla yazılmıştır.

(Şekil 3) Şekil 3

22 Muḥammed ʿAbdulʿaẓīm ez-Zurḳānī, Menāhilu’l-ʿİrfān fī ʿUlumi’l-Ḳurʾān (Beyrût:

(8)

Bu durum kelimede ihfa yapılmasıyla izah edilmiştir.

Yine ةمحر kelimesi bazen açık (Şekil 4) bazen kapalı tâ ile (Şekil 5) resmedilmiştir. Yanyana gelen iki sayfada kelimenin iki ayrı şekilde yazılması ilgi çekicidir:

Şekil 4

Bazen kelimenin okunuşu da itibara alınmıştır. Örneğin ‘Alak suresinde geçen نعفسنل kelimesinin sonundaki ن harfi te’kid için gelmiş olmasına rağmen tenvinle gösterilmiştir (Şekil 5):

Şekil 5

(9)

Bazen bu farklılıklar sahih kıraatları birleştirmek üzere de kullanılmıştır. Yusuf suresi 10. ayette geçen تبايغ kelimesi (Şekil 6) ile Fatiha’da geçen كلم kelimesi (Şekil 7) de bu hususta güzel örneklerdendir. Nâfi‘ ve Ebû Ca‘fer تبايغ kelimesini çoğul olarak تابايغ şeklinde okurken diğer kârîler tekil formda ةبايغ şeklinde okumuşlardır.

Ancak her iki kıraati tek bir surette göstermek için تبايغ kelimesi ne kapalı tâ ne de elifle yazılmıştır. Aynı husus كلم kelimesinde de geçerlidir. ‘Âsım, Kisâ’î, Ya‘kûb ve Halef (kendi tercihinde) kelimeyi كلام şeklinde okurken diğerleri كلم olarak okumuşlardır.

Şekil 6

Şekil 7

Resmu’l-Mushaf’taki farklılıklar bunlarla da sınırlı değildir.

Yazımların bütün mushaflarda aynı olmadığı durumlar söz konusudur.

(10)

(44 yer) Dolayısıyla Resmu’l-Mushaf bu yazımların hepsine verilen addır.23

Hz. Osman’ın başlattığı çoğaltma faaliyeti Hicri 25-30 yılları arasında yapılmıştır.24 Çoğaltılan Kur’an nüshaları çeşitli İslâm beldelerine gönderilmiştir. Hz. Osman’ın beldelere gönderdiği Mushaflar, daha önce o beldeye Kur’an öğretmesi için gönderilen sahabinin kıraatine riayet edilmek suretiyle tertip edilmiştir. Hz.

Osman’ın hangi beldelere mushaf gönderdiği tartışmalıdır. Bu hususta ileri sürülen görüşleri şöyle sıralamak mümkündür:

1) Her bölgeye mushaf gönderildiğini söylemekle yetinenler

2) 9 bölgeye gönderildiğini söyleyenler: Bu bölgeler Kûfe, Basra, Medîne, Mekke, Mısır, Şam, Bahreyn, Yemen, Cezîre’dir.

3) 4 bölgeye gönderildiğini söyleyenler:

a) Kıraat İmamlarından Hamze bu bölgeleri saymamıştır.

b) Dânî ve Zerkeşî bu bölgelerin Kûfe, Basra, Şam ve Medîne olduğunu söylemiştir.

4) 8 bölgeye gönderildiğini söyleyenler:

a) Hangi bölge olduğunu belirtmeden 8 bölgeye gönderildiğini söyleyenler

b) İbnu’l-Cezerî bu bölgelerin Basra, Kûfe, Şam, Medîne, Mekke, Yemen ve Bahreyn olduğunu bir nüshanın da Hz. Osman’ın yanında kalan İmam Mushaf olduğunu düşünmektedir.

5) 5 bölgeye gönderildiğini söyleyenler:

a) Hamevî, Mekkî, Nevevî, İbn Hacer ve Suyûtî bu beldelerin hangileri olduğunu bildirmeden 5 bölgeye gönderildiğini ifade etmiştir.

23 Ayrıntılı bilgi için bkz. Tayyar Altıkulaç, Günümüze Ulaşan Mesâhif-i Kadîme (İstanbul: IRCICA, 2015), 359-361.

24 Muhammed Zâhid el-Kevserî, Makâlâtu’l-Kevserî (Kâhire: Mektebetu’t-Tevfîkiyye, 1371), 30; Osman Keskioğlu, Nüzûlünden Günümüze Kur’an-ı Kerim Bilgileri

(11)

b) Bâkıllânî bu bölgelerin Kûfe, Basra, Yemen, Bahreyn ve Medîne olduğunu düşünmektedir.

6) 7 bölgeye gönderildiğini söyleyenler: Mustafa Sâdık er-Râfiʿî bu beldelerin Basra, Kûfe, Şam, Medîne, Mekke, Yemen ve Bahreyn olduğunu düşünmektedir. Ona göre İmam mushaf ile Medîne mushafı aynı mushaftır.

6 bölgeye gönderildiğini söyleyenler: Zerkânî ve Zahid el-Kevserî bu mushafların Basra, Kûfe, Şam, Medîne, Mekke Mushafları ve İmam Mushaf olduğunu düşünmektedir.25

Buraya kadar bahsettiklerimiz akla “Resmu’l-Mushaf ilmini bilmenin önemi nedir? Zaten Kur’an’ı okumuyor muyuz?” sorusunu getirebilir.

Ancak Mushafların bugünkü akıbeti bilinmemektedir. Her biri hakkında çok farklı rivayetler bulunmakla birlikte yazdırılan bu Mushafların hiç birisinin -maalesef- günümüze ulaşmadığı bildirilmektedir. Bu bakımdan ortaya çıkan yeni tarihi eserler arasında bu Mushafların bulunup bulunmadığı bu ilimle açığa çıkarılacaktır. Nitekim Hz. Osman’ın şehid edildiği sırada okuduğu mushaf görüntüsü vermek amacıyla pek çok Kur’an’ın el-Bakara 2/137 ayetine kan sürüldüğü bilinmektedir. En eski nüshalardan olan Taşkent mushafı da bunlardan birisidir. Ayrıca Resmu’l-Mushaf’a uygunluk sahih kıraatlerin tespitinde kullanılan 3 temel kriterden birisidir. Bu açıdan hangi kıraatin sahih hangisinin uydurma olduğu ancak resmu’l-mushaf bilgisi ile tespit edilebilecektir.

Yine Aliyyu’l-Kâri’nin imla tercihleri uyarınca Kayışzade hattıyla basılan Kur’an’larımızda Resmu’l-Mushaf’a aykırı hareket edilen pek çok imla yer almaktadır. Bunların tespiti Resmu’l-Mushaf ilmi ile mümkün olmaktadır.

2. İmam Birgivî’nin Resmu’l-Mushaf Risâlesi

Resmu’l-Mushaf ilmini açıklamak üzere yazılan bir eser olan İmam Birgivî’nin Resmu’l-Mushaf Risâlesini iki açıdan ele almak istiyoruz. Bunlardan ilki yazma halinde bulunan eserin nüshalarından ve bu nüshaların sahip olduğu niteliklerden bahsedilecek olan “fiziki özellikler”, diğeri ise eserin içerik bakımından incelemesinin yapılacağı “muhtevaya dair özellikler”dir.

25 Ayrıntılı bilgi için bkz. Mehmet Emin Maşalı, Kur’an’ın Metin Yapısı (Ankara: Otto

(12)

2.1. Esere Ait Nüshalar ve Nüshaların Fiziki Özellikleri

İmam Birgivî’ye ait olan Resmu’l-Mushaf Risâlesinin tespit edebildiğimiz 4 ayrı nüshası bulunmaktadır. Bu nüshaların tamamı İstanbul’da bulunan yazma eserler kütüphanelerinde yer almaktadır.26 Bu nüshaları şöyle sıralamak mümkündür:

1- Lâleli 250: 21 satırlık 19 varaktan oluşan nüsha, içerisinde kıraat ve mushaf ilmine dair 3 ayrı risale barındıran bir mecmua niteliğindedir. Taʿlik hattıyla yazılmıştır. 1b-15b varakları İmam Birgivî’nin mezkur risalesini içermektedir. 15b- 17b varaklarında katalogların Aliyyu’l-Kâri’ye atfettiği27 cemîʿ ve müfred kelimelerde bulunan elif harfinin ziyade ve hazfini ele alan risalesi mevcuttur. 17b-19b varakları arasında ise Aliyyu’l-Kâri’ye ait olan ve Tevbe suresinin başında besmele çekilip çekilmemesi meselesini irdeleyen bir risâle mevcuttur.

İmam Birgivî’nin risalesinin ketebe kaydında H. 1179 tarihinde istinsah edildiği bilgisi yer almaktadır. Birgivî’nin risalesini içeren kısımda hamişlerde eseri şerh eden bazı kısa açıklamalara rastlanmaktadır. Dört nüsha içerisinde tarihi saptanabilen en eski nüsha budur.

2- Hacı Mahmud Efendi 299: 25 satırlık 10 varaktan oluşan bu nüsha da Lâleli nüshasında bulunan 3 risaleyi mündemiçtir. Taʿlik hattıyla yazılmıştır. 1b-8a varakları arası Birgivî’nin mezkur eserini içermektedir. Lâleli 250’de katalogların Aliyyu’l-Kâri’ye atfettiği eser ve Aliyyu’l-Kâri’ye ait 3. eser bu nüshada hiç kataloglanmamıştır. Bu nüshadaki 2.

eser 8a-9a, 3. eser ise 10b-11a varaklarında yer almaktadır.

Nüshanın hamişlerinde -tıpkı Lâleli nüshasında olduğu gibi- bazı ufak izahlar yer almaktadır. Birgivî’nin risalesinin ketebe kaydında H. 1190 tarihi bulunmaktadır. Müstensihe dair herhangi bir bilgiye ise rastlanmamaktadır. Kronolojik açıdan

26 Bkz. Atsız, Birgili Mehmet Efendi Bibliyografyası, 83.

27 Eserde yer alan 3. Eserin Aliyyu’l-Kâri’ye ait olduğu görülmekle birlikte 2. Eserin herhangi bir yerinde böyle bir ifadeye rastlanmamıştır. Ancak İsam’ın Türkiye Kütüphaneleri Veri Tabanı aracılığıyla yapılan taramada eserin Aliyyu’l-Kâri’ye isnad

(13)

saptayabildiğimiz en eski ikinci nüsha budur. İki nüsha arasındaki bu benzerlikler nüshaların birinin diğerinden çoğaltılmış olabileceği ihtimalini akla getirmektedir.

3- Saliha Hatun 2: Müstensihi belli olmayan bu nüsha 23 satırlık 15 varaktan oluşmaktadır. Nesih hattıyla yazılmıştır. Ketebe kaydında nüshanın H. 1201 tarihinde istinsah edildiğine dair bilgi yer almaktadır.

4- Hacı Mahmud Efendi 390: Nüsha 15 satırlık 22 varaktan oluşmaktadır. Nesih hattıyla yazılmıştır. Nüshada müstensihe ve istinsah tarihine dair herhangi bir bilgi yer almamaktadır. Ancak nüshanın hamişlerinde yer alan hat denemeleri müstensihin hat sanatına ilgi duyduğunu düşündürmektedir. Nitekim bütün nüshalar içerisindeki en okunaklı nüshanın bu olduğu görülmektedir.

2.2. Muhtevaya Dair Özellikleri

Resmu’l-Mushaf üzerine Türkiye’de yapılan ender çalışmalardan biri olan Maşalı’nın çalışmasına göre Resmu’l-Mushaf çalışmaları yüzyıllara göre farklı bazı nitelikler arz etmektedir. Bu araştırmanın verilerine göre ilk asırlar Hz. Osman mushaflarının imlâ özelliklerinin şifahi olarak aktarıldığı devirlerdir. Hicrî ikinci asrın sonlarına doğru da bu alanda müstakil eserler yazılmıştır fakat maalesef bu eserler bizlere intikal etmemiştir. Hicrî dördüncü asırda önemli bazı çalışmalar yapılmasına karşın en nitelikli ve muhalled eserlerin hicrî beşinci yüzyılda yazıldığı görülmektedir. Hicrî altıncı asırda bu muhalled eserleri nazım haline dönüştüren bazı eserler ortaya çıkmış; hicrî yedinci asırda mushaf imlası ile ilgili bilgilerin öğretimini esas alan ve bu gayeyle bilgileri özet bir biçimde derleyip toplayan bazı eserler yazılmıştır. Hicrî sekizinci asırda da önemli bazı eserler te’lif edilmiş, hatta mushaf imlasının irfânî açıdan ele alındığı bir eser dahi yazılmıştır.28

Yukarıdaki bilgilerden hareketle hicrî 10. yüzyılda yaşamış bir âlim olan İmam Birgivî’nin Resmu’l-Mushaf risalesinin, yedinci asırda yazılan eserler gibi okura özlü ve derli toplu bilgi verme amacına matuf olarak kaleme alınmış bir eser olduğu söylenebilir. Bu yüzden eser, mukaddime kısmı hariç okura yalnızca kelimelerin yazılışlarını gösteren bir nitelik arz etmektedir. Dolayısıyla eserin mukaddime kısmı haricinde

(14)

yoruma mahal verecek nitelikte bir materyal bulunmadığı rahatlıkla söylenebilir. Bununla birlikte mukaddimede belirtilen bazı önemli noktalara ve eseri incelerken dikkatimizi çeken bazı hususlara temas etmeden geçmek de mümkün değildir. Mukaddime’de temas edilen konulardan bahsetmek gerekirse aşağıdaki mevzulardan söz edilebilir:

İmam Birgivî Hz. Osman döneminde yazılan Mushafların sayısı ve gönderildikleri beldeler hususunda ez-Zerkânî ve el-Kevserî ile aynı görüştedir.29 Eserinin başında bu konuya temas eden el-Birgivî, risalesinin İmâm Mushaf adıyla şöhret bulmuş Medenî el-Hâs, Medenî el-ʿÂmm, Mekkî, Şâmî, Kûfî ve Basrî olarak tadat ettiği 6 adet Osman mushafını incelediğini bildirmektedir.30 Nitekim;

a) Yemen ile Bahreyn Mushafları hakkında ne bir haber işittiklerini ne de Mushafların izine rastladıklarını bildiren âlimlerin ifadeleri,31

b) İstinsah edilen Mushafların birer muallim eşliğinde gönderildiği bilinmesine karşın bu beldelere gönderilen herhangi bir muallimden bahsedilmemesi,32

c) el-Birgivî de dahil olmak üzere Resmu’l-Mushaf’a dair risalelerde bu mushaflarda yer alan yazım farklılıklarına dair hiçbir haber bulunmaması33 el-Birgivî, el-Kevserî ve ez- Zerkânî’nin bu kanaatini doğrular mahiyette gözükmektedir.

el-Birgivî eserin mukaddimesinde zikredilen 6 mushafın kıyasa uygun yazılmış olmaları halinde resmlerinin zikredilmeyeceğini, ancak ihtilaf durumunda meşhur kıraatlerden bir tanesi dahi olsa onun resminin risaleye dâhil edileceğini belirtmiştir.34 Kur’an’da çokça tekrar eden

29 Bkz. Zurkânî, Menâhilu’l-ʿİrfân, 1:329; el-Kevserî, Makâlâtu’l-Kevserî, 30.

30 Muhyiddîn Muhammed b. Pir ʿAlî el-Birgivî, Resmu’l-Mushafi’l-Osmânî, Süleymâniye Yazma Eserler Kütüphanesi, Hacı Mahmud Efendi Koleksiyonu no:

390, vr: 1b.

31 Bkz. Şihâbuddîn ʿAbdurrahmân İsmâʿîl b. İbrâhîm Ebû Şâme el-Makdisî, Kitâbul- Murşidi’l-Vecîz ilâ ʿUlûmin Teteʿalleku bi’l-Kitâbi’l-ʿAzîz (Beyrût: Dâru Sâdır, 1390/1975), 159; ʿAbdulğanî en-Nâblûsî, el-Hakîka ve’l-Mecâz fî Rihleti Bilâdi’ş-Şâm ve Mısr ve’l-Hicâz (Dımeşk: Dâru’l-Maʿrife, 1410/1989), 113; Maşalı, Kur’an’ın Metin Yapısı, 76.

32 ez-Zurkânî, Menâhilu’l-ʿİrfân, 1:330; Maşalı, Kur’an’ın Metin Yapısı, 76.

33 Maşalı, Kur’an’ın Metin Yapısı, 76.

(15)

kelimeleri sadece ilk geçtiği yerde göstereceğini belirten el-Birgivî bu kurala nadiren uymadığını ifade etmiştir. O, bu kuralın başlangıç düzeyinde bilgiye sahip kişilerin karışıklık yaşayabilecekleri yerlerde onlara kolaylık sağlamak ve hatırlatma yapmak amacına matuf olduğunu bildirmektedir. el-Birgivî, ihtilafın mübhem olması durumunda “ يف فلخب اذك”35 ifadesini kullanacağını, muayyen olması halinde ise gerekli açıklamayı yapacağını söylemektedir.36 el-Birgivî Kur’an’da çokça tekrar eden kelimeleri sadece ilk geçtiği yerde göstereceğini, bu kurala nadiren uymayacağını söylese de bu kuralı تانيب ve تايا kelimelerinde ( تايلااب ، تانيبلاب gibi versiyonları ile birlikte) oldukça fazla göz ardı ettiği gözlemlenmektedir. Zira el-Birgivî bu kelimelerin yazımına -üstelik pek çok yerde ardarda olmak suretiyle- 60’tan fazla kez işaret etmiştir.

Ardından “kıyâs” kavramını açıklayan el-Birgivî kıyâsı, “kelimelerin ibtida ve vakıf takdirine göre telaffuz edildiği surette yazılması ve her kelimenin harflerinin bir bütün halinde ve diğer kelimelerden ayrışmış bir biçimde yazılması” şeklinde tanımlamaktadır.

el-Birgivî sonunda müenneslik tâsı veya elif bulunmayan kelimelerin, mansub tenvinli hallerinin elif ile yazılacağını ifade etmektedir.

Günümüz Arapça yazısında da benzer uygulamanın sürdüğünü söylemek mümkündür. Örneğin ًلالاح kelimesinin sonuna elif harfi eklenirken ةملكkelimesinin mansub olarak tenvinlenmesi elifsiz olarak cereyan etmektedir. Yine ءادن kelimesinin mansub olarak tenvinlenmesi de fazladan bir elif eklenmeksizin yapılmaktadır. İmam el-Birgivî nûn-u te’kîdin tahfifi halinde de benzer bir yazımın gerçekleştiğini ifade

35 Hulf: “Tarîkte, rivâyette ve kıraatte vaki olan ihtilafa” veya “İki mukri’in ihtilâfına”

denir. (ʿAbdulʿalî el-Mes’ûl, Mustalahâtu ʿİlmi’l-Kırâ’âti’l-Kur’âniyye (Kâhire:

Dâru’s-Selâm li’t-Tıbâʿati ve’n-Neşr ve’t-Tevzîʿ ve’t-Terceme, 1428/2007), 212) Daha açık ifadeyle, “imam veya râvinin kendi kırâat veya rivâyetinin dışında diğer râvilere muvafakat ettiği ikinci vech, kırâat ıstılahında ‘hulf’ ile tâbir olunur. Bu durumda imam veya râvinin münferide veya bir iki imam ve ravi ile muvafakat ettiği ikinci ihtilafı ise o râvinin veya imamın hulfu diye tesmiye edilir. Meselâ, Kâlûn cemîʿ zamirlerini İbn Kesîr ve Ebû Cafer gibi sıla (اومك-مك-اومه-مه) şeklinde okuduğu halde daha sonra adem-i sıla ile (مك-مه) şeklinde tekrar okur ki buna hulf denir” (Nihat Temel, Kıraat ve Tecvid Istılahları (İstanbul: İfav Yayınları, 2009), 63-64) Ayrıca bkz. Yaşar Akaslan, “Kıraat İlmi Sistematiğinde Usûl Kavramları”, OMÜİFD 43 (2017): 233-234.

(16)

etmekte, bu hususta da Yûsuf suresindeki اًنوكيَل kelimesi37 ile ʿAlak suresindeki اًعفسنَل kelimesini38 örnek vermektedir.39

el-Birgivî, zamirlerdeki ve ism-i işaretlerdeki sılaların40 da hazfedildiğini söylemekte, bu hususta da هذه ،مكيلع ،هب ،هل kelimelerini örnek olarak vermektedir.41 el-Birgivî’nin buradaki haziften kastı sılanın resim olarak düşürülmesidir. Zira okuyuş bakımından bu kelimelerde sılanın düşürülmesi söz konusu değildir.

el-Birgivî’nin mukaddimede dikkat çektiği bir diğer husus mansub olmayan menkûs kelimelerden (el-Birgivî bu ifade ile sarf ilmindeki son harfi elif-i maksura olan kelimeleri kastetmektedir) yâ harfinin hazfedilmesidir. el-Birgivî bu hususta Tâ-hâ suresindeki ٍضاق kelimesiyle42 Fussilet suresindeki ٍشاوغ kelimesini43 örnek olarak göstermektedir.44

el-Birgivî, cemîʿ müennes sâlimlerin tamamının açık tâ ile yazıldığını ifade etmekte bu hususta da Tahrîm suresindeki ت ٰملسم kelimesini45 kaydetmektedir.46

el-Birgivî, Nidâ harflerinin ve tehbih harfi olan hâ’nın eliflerinin bütün mushaflarda hazfedildiğini ifade etmekdir. ىسوم ٰي ve هذه kelimelerinin Mushaflardaki yazılışları bu yüzden böyledir.47

el-Birgivî’nin aktardığına göre idğam yapılmış kelime, tek harfin misli misline idğam yapılmış hali olursa yani aslî telaffuzları aynı olan

37 Yûsuf, 12/32.

38 ʿAlak, 96/15.

39 el-Birgivî, Resmu’l-Mushafi’l-Osmânî, vr: 2a.

40 Sıla: “Kıraat ıstılahında sâkin cemiʿ mimlerini, vasıl halinde zammeli ve vâv-ı mukaddere ile med ederek okumaktır. Bu nevi okuyuş, ancak vasl haline mahsustur.

Vakf halinde cemi mimi sâkin okunur. Ayrıca makabli sakin, maba’di harekeli hâ-i zamîrin, bazen vâv-ı mukaddere, bazan da yâ-i mukaddere ile meddedilerek okunmasına da sıla tabir olunur” (Temel, Kıraat ve Tecvid Istılahları, 121)

41 el-Birgivî, Resmu’l-Mushafi’l-Osmânî, vr: 2a.

42 Tâ-hâ, 20/72.

43 Fussilet, 41/41.

44 el-Birgivî, Resmu’l-Mushafi’l-Osmânî, vr: 2a.

45 et-Tahrîm, 66/5.

46 el-Birgivî, Resmu’l-Mushafi’l-Osmânî, vr: 2a.

(17)

iki harften oluşursa birleşik, aksi halde iki ayrı harf kullanılarak yazılır.

Bunlardan ilkine اّنمات ،اّنما ،هّبر kelimeleri,48 ikincisine ise كل له49, بر لق50, نمح ّرلا ve متدبع51 kelimeleri örnektir.52

el-Birgivî’ye göre hemze, kelimenin başında ise kendisine bir harf ilhâk olsa dahi elif suretinde yazılır. Örneğin Sâd ve Leyl surelerinde geçen دحلا kelimesi53 ve Kur’an’da pek çok yerde geçen ضرلاا kelimesinin yazımı böyledir. Şayet başta yer almıyorsa ve -vakıf halinde dahi olsa- kendi sâkin makabli harekeli ise hemze, ئزهتسي ،انئج ،نأش ،نمؤم örneklerinde olduğu gibi makablinin harekesi üzere yazılır. Vasl halinde dahi olsa eğer hemze harekeli, makabli de sakin ise hemze aslen54 yazılmaz. ءلم ،ءادن ،ءاعد kelimeleri bu hususta örnek olarak zikredilebilir.

Ancak kendisine zamir gibi bir şey bitişmesi sebebiyle dahi olsa hemze kelime ortasında yer alıyorsa iki ihtimal söz konusudur. Elif kesreli ise hemze لئاق ve مهئاكرش örneklerinde olduğu gibi yâ üzerine, dammeli ise مؤاه ve مهؤاكرش örneklerinde olduğu gibi vâv üzerine yazılır. Şayet hemze fethalı makabli de damme ise داؤف örneğinde olduğu gibi hemze vâv üzerine yazılır. Eğer hemze fethalı makabli ise kesre ise ةئف örneğindeki gibi yâ üzerine yazılır. Bunun dışındaki hallerde ise hemze, harfin harekesi ne ise ona göre yazılır.55

İmam el-Birgivî’nin mukaddimede temas ettiği hususlar bunlardır.

Bundan sonraki kısımda o, surelerde yer alan kelime yazılışlarını mushaf tertibine uygun bir biçimde ele almaktadır. Ancak bazı kelimelerde bu sırayı bozduğu da gözlenmektedir. Bu hususta el-Mâ’ide suresi 95. ayette geçen ةبعكلا غلٰب kelimesinin aynı ayette geçen نيكاسم ماعط kelimesinden sonra yazılması,56 el-Enʿâm suresinde geçen نيبتستل kelimesinin

48 اّنمات kelimesi Yûsuf, 12/11’de diğer kelimeler ise Kur’an’da pek çok yerde geçmektedir.

49 en-Nâziʿât, 78/19.

50 Mu’minûn, 23/93.

51 el-Kâfirûn, 109/4.

52 el-Birgivî, Resmu’l-Mushafi’l-Osmânî, vr: 2a-2b.

53 Sâd, 38/38/35; el-Leyl, 92/19.

54 el-Birgivî bu ifade ile hemzenin bir harf üzere yani ؤ،ئ،أ şeklinde değil de kendi başına ء şeklinde yazılmasını kasteder gibidir. Nitekim yukarıdaki örnekler söylemimizi doğrular mahiyettedir.

55 el-Birgivî, Resmu’l-Mushafi’l-Osmânî, vr: 2b.

(18)

kendinden sonra geçen انيجنا نئل ،نيبس ٰحلا ،ت ٰملظ ، ّصقي ،نيلصٰف لا kelimelerinden sonra yazılması57, Sâffât suresinde geçen اًكفٔيا kelimesinin هانيدان kelimesinden sonra, هانيدان kelimesinin de ميه ٰربا ىلع kelimesinden sonra yazılması58 gibi örneklere rastlamak mümkündür.

Risalede birkaç hata daha göze çarpmaktadır. Örneğin el-Bakara suresi 42. ayette geçen نيعكرلا kelimesi yazıldıktan sonra 44. ayette geçen اوقٰلُم ve نوعج ٰر kelimelerini incelenmiş ve hataen نيعكرلا kelimesi tekrar yazılmıştır.59 Yine el-Bakara suresi 51. ayette geçen نومل ٰظ kelimesinin sehven harf-i tarif ile نومل ٰظلا şeklinde yazılması da bir başka hatadır.60 Yine el-Bakara suresinin 113. Ayetinde ىعس kelimesinin ىعسي şeklinde muzari olarak yazılması da benzer bir hatadır.61 Bu üç hatanın yakın aralıklarla gelmesi ise eserin bu kısmının yazımı esnasında müellife ya da müstensihe62 kendisine hastalık, yorgunluk, uykusuzluk vb. bir durumun arız olduğunu düşündürmektedir.

el-Birgivî risâlesinde temel başlık altında 1126 kelimeyi incelemiş, bunların 258 tanesi en uzun sure olan el-Bakara suresine aittir. el-Bakara suresini 83 kelimeyle Âlu ʿİmrân suresi, 71 kelimeyle Nisâ’ Sûresi, 68 kelimeyle el-Enʿâm suresi, 57 kelimeyle el-Aʿrâf suresi takip etmektedir.

es-Saff, el-Cumʿa, el-Hâkka, el-Muzzemmil, el-Muddessir, Abese, et- Tekvîr, el-İnfitâr, el-İnşikâk, el-Burûc, el-Aʿlâ, el-Beled, el-Leyl, İnşirâh, et-Tîn, el-Kadr, el-Beyyine, Zilzâl, ʿÂdiyât, Kâriʿa, et-Tekâsur, el-ʿAsr, Humeze, el-Fîl, el-Kevser, en-Nasr, Tebbet, İhlâs, ve en-Nâs olmak üzere toplam 29 suredeki hiçbir kelimede Resmu’l-Mushafa dair herhangi bir açıklama yapılmamıştır.

Risalede dikkat çeken bir diğer husus İmam el-Birgivî’nin kıraat tercihleridir. O, risalesinde günümüzde Dünya’nın büyük çoğunluğunda okunan Asım kıraatinden başka kıraatleri tercih edebilmektedir. Âlu ʿİmrân suresi 20. ayette geçen َنوُلُتْقَي (yektulûne) kelimesini نوُلهتٰقُي

57 el-Birgivî, Resmu’l-Mushafi’l-Osmânî, vr: 12b.

58 el-Birgivî, Resmu’l-Mushafi’l-Osmânî, vr: 19b.

59 el-Birgivî, Resmu’l-Mushafi’l-Osmânî, vr: 5b.

60 el-Birgivî, Resmu’l-Mushafi’l-Osmânî, vr: 5b.

61 el-Birgivî, Resmu’l-Mushafi’l-Osmânî, vr: 7a.

62 Hata 4 nüshada da tekrar etmektedir. Bu bilgi, hatanın ya el-Birgivî tarafından yapıldığını ya da nüshaların bir tanesinde hatalı yazıldığını ve diğer nüshaların bu

(19)

(yukâtilûne) şeklinde okuması,63 Âlu ʿİmrân suresi 130. ayette geçen ةفع ٰضم (mudâʿafe) kelimesini ةفّعضم (mudaʿafe) şeklinde okuması,64 Âlu ʿİmrân suresi 184. ayette geçen بٰتكلاو رب ّزلاو ifadesini بٰتكلابو رب ّزلابو şeklinde okuması,65 Enbiyâ suresi 30. ayette geçen ري ملوأ kelimesini ري ملأ şeklinde okuması66 gibi örnekler onun farklı bir kıraati tercih ettiğini, bu hususta sabit bir kıraat imamını da tercih etmediğini açıkça göstermektedir.

Sonuç

İmam el-Birgivî’nin bu risalesi, Resmu’l-Mushafa dair yazılmış diğer pek çok kitapta yer aldığı gibi konuları parça parça ele almaması, Resmu’l-Mushaftaki hasletleri derli toplu bir biçimde aktarması hasebiyle oldukça önemli bir eserdir. Müellifin yaşadığı yüzyıllarda Resmu’l-Mushaf konusunda yazılan eserlerin azlığı da el-Birgivî’nin yazdığı eserin kıymetini gösteren önemli bir argümandır. Eserin bu tarihe kadar yalnızca zikredilmesi, ardından eser üzerine herhangi bir inceleme yapılmaması ise bir taraftan dikkat çekici ve diğer taraftan da üzücüdür.67 Bu risâlenin müellifin kıraat tercihlerini ortaya koyması ve âyetleri anlamlandırmasındaki etkisi oldukça önemlidir. Zira bu risâle, el-Birgivî üzerine araştırma yapacak her akademisyenin, el-Birgivî’nin herhangi bir eserinde âyetlerden istifade edildiğinde, müellifin âyeti nasıl yorumladığını gösteren bir cetvel mesabesindedir.

63 el-Birgivî, Resmu’l-Mushafi’l-Osmânî, vr: 9b.

64 el-Birgivî, Resmu’l-Mushafi’l-Osmânî, vr: 10a.

65 el-Birgivî, Resmu’l-Mushafi’l-Osmânî, vr: 10b.

66 el-Birgivî, Resmu’l-Mushafi’l-Osmânî, vr: 17a.

67 Eserin 4 nüshası da tarafımızdan edinilmiş olup risâle bilgisayar ortamına

(20)

KAYNAKÇA

ʿAbdulğanî en-Nâblûsî. el-Hakîka ve’l-Mecâz fî Rihleti Bilâdi’ş-Şâm ve Mısr ve’l-Hicâz. Dımeşk: Dâru’l-Maʿrife, 1410/1989.

Akaslan, Yaşar “Kıraat İlmi Sistematiğinde Usûl Kavramları”.

OMÜİFD 43/ (2017): 217-251.

Altıkulaç, Tayyar. Günümüze Ulaşan Mesâhif-i Kadîme. İstanbul:

IRCICA, 2015.

Atsız, Hüseyin Nihal. İstanbul Kütüphanelerine Göre Birgili Mehmet Efendi Bibliyografyası. İstanbul: Millî Eğitim Basımevi, 1966.

Cevdet Bey, Bergamalı. Tefsir Usûlü ve Tarihi. İstanbul: Kayıhan Yayınevi, 2002.

Düzenli, Yaşar. İmam Birgivî ve Tefsirdeki Metodu. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, 1987.

el-Cevherî, İsmâʿîl b. Hammâd. es-Sıhâh Tâcu’l-Luğa ve Sıhâhi’l- ʿArabiyye. Beyrût: Dâru’l-ʿİlm li’l-Melâyîn, 1399/1979.

el-Ezherî, Ebû Mansûr Muhammed b. Ahmed. Tehzîbu’l-Luğa.

Kâhire: ed-Dâru’l-Mısriyyetu li’t-Te’lîf ve’t-Terceme, ts.

el-Ferâhîdî, Ebû ʿAbdirrahmân Halîl b. Ahmed. Kitâbu’l-ʿAyn. y.y.:

Dâru ve Mektebetu Hilâl, ts.

el-Kevserî, Muhammed Zâhid. Makâlâtu’l-Kevserî. Kâhire:

Mektebetu’t-Tevfîkiyye, 1371.

el-Kırâ’âtu’l-‘Aşru’l-Mutevâtira. Medînetu’l-Munevvera: Dâru’l- Muhâcir, 1414/1994.

el-Makdisî, Şihâbuddîn ʿAbdurrahmân İsmâʿîl b. İbrâhîm Ebû Şâme.

Kitâbul-Murşidi’l-Vecîz ilâ ʿUlûmin Teteʿalleku bi’l-Kitâbi’l-ʿAzîz.

Beyrût: Dâru Sâdır, 1390/1975.

el-Mes’ûl, ʿAbdulʿalî. Mustalahâtu ʿİlmi’l-Kırâ’âti’l-Kur’âniyye.

Kâhire: Dâru’s-Selâm li’t-Tıbâʿati ve’n-Neşr ve’t-Tevzîʿ ve’t-Terceme, 1428/2007.

(21)

es-Suyūṭī, Ebū’l-Faḍl Celāluddīn ʿAbdurraḥmān b. Ebī Bekr. el-İtḳān fī ʿUlūmi’l-Kurʾān. Medîne: Mucemmeʿu’l-Melik Fehd li Tıbâʿati’l- Mushafi’ş-Şerîf, 1402.

ez-Zurḳānī, Muḥammed ʿAbdulʿaẓīm Menāhilu’l-ʿİrfān fī ʿUlumi’l- Ḳurʾān. Beyrût: Dâru’l-Kitâbi’l-ʿArabiyy, 1415/1995.

İbn Fâris, Ebu’l-Huseyn Ahmed. Muʿcemu Mekâyîsi’l-Luğa. Beyrût:

Dâru’l-Fikr, 1399/1979.

İbn Manzûr, Muhammed b. Mukerram. Lisânu’l-ʿArab. Beyrût: Dâru Sâdır, ts.

İbn Necâh, Ebû Dâvûd Suleymân. Muhtesaru’t-Tebyîn li Hicâ’i’t- Tenzîl. Medîne: Mecmeʿu’l-Melik Fehd, 1423/2002.

İzmirli, İsmail Hakkı. Tarihu’l-Kur’an. İstanbul: Böre Yayınevi, 1956.

Keskioğlu, Osman. Nüzûlünden Günümüze Kur’an-ı Kerim Bilgileri.

Ankara: TDV Yayınları, 1987.

Lekesiz, M. Hulusi. XVI. Yüzyıl Osmanlı Düzenindeki Değişimin Tasfiyeci (Püritanist) Bir Eleştirisi: Birgivî Mehmed Efendi ve Eserleri.

Yayınlanmamış Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi, 1997.

Maşalı, Mehmet Emin. Kur’an’ın Metin Yapısı. Ankara: Otto Yayınları, 2015.

Öztürk, Mustafa - Ünsal, Hadiye. Kur’an Tarihi. Ankara: Ankara Okulu Yayınları, 2018.

Tahir, Bursalı Mehmed. Osmanlı Müellifleri. İstanbul: Meral Yayınevi, ts.

Temel, Nihat. Kıraat ve Tecvid Istılahları. İstanbul: İfav Yayınları, 2009.

Yüksel, Emrullah. “Birgivî”. Diyanet İslam Ansiklopedisi. 6: 191- 194. Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1992.

Yüksel, Emrullah. “Mehmet Birgivî”. Atatürk Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesi Dergisi 2/ (1977): 175-185.

Referanslar

Benzer Belgeler

• Beslut fattat på enheten om tid och resurs för funktionen?. • Mål och mått klara

Birgivî, bu eğitimin dört başlık altında kırk makamdan oluştuğunu ifade eder ve bu makamları, Şeriatta On Makam, Tarikatta on makam, Marifette on

Osmanlı döneminin çok yönlü âlimlerinden İmam Birgivî’nin (ö. 981/1573) İslam iktisadına ilişkin görüşleri bir bütün olarak tespit edilmesi, müellifin

Konuşma sırasında olmakta olan, konuşmadan önce olmuş olan ya da daha yakın zamanda olacak olan olaylara referans göstermek dinleyicilerinizin de ilgili olduğu bir konuyu

Yumuşak Çekirdekli Meyveler Elma Yetiştiriciliği Bahçe Tesisi Armut Anaçları Tohum(Generatif) Anaçlar Pyrus comminus çöğürü Ahlat Alıç Klon (Vegetatif) Anaçlar Quince A

Laparoskopik sleeve gastrektomi (LSG) son yıllarda primer bariatrik cerrahi yöntem olarak artan sıklıkla kullanılmaktadır. Literatürde, LSG’nin kısa dönem sonuçları

Ayrıca, hidrofilleştirme işleminin ananas lifli kumaşlar üzerine etkisinin değerlendirilebilmesi için direk ham kumaş üzerine optimum ozonlu ağartma şartlarında