• Sonuç bulunamadı

VAAZ VE VAİZLİK SEMPOZYUMU

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "VAAZ VE VAİZLİK SEMPOZYUMU"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

VAAZ VE VAİZLİK

SEMPOZYUMU I

(17-18 Aralık 2011)

ANKARA

(2)

Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları / 936 İlmi Eserler / 146

Tashih

İsmail DERİN

Kapak Tasarım

Emre YILDIZ

Grafik

Mücella TEKİN

Baskı

Kalkan Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti.

Tel.: (0312) 341 92 34

Din İşleri Yüksek Kurulu Kararı: 13.09.2012/62 1. Baskı, Ankara 2013

2013-06-Y-0003-936 ISBN: 978-975-19-5614-9 (tk.) 978-975-19-5615-6 (1.c)

Sertifika No: 12930

© Diyanet İşleri Başkanlığı İletişim

Dini Yayınlar Genel Müdürlüğü Basılı Yayınlar Daire Başkanlığı Tel.: (0312) 295 72 93-295 72 94

Faks: (0312) 284 72 88 e-posta: diniyayinlar@diyanet.gov.tr

(3)

4. reSûlUllaH’In SÜnneTİnde fIrSaT VaaZlarI Yrd. doç. dr. Ahmet üRKMEZ

*

reSûlUllaH’In (S.a.S.) SÜnneTİnde ‘fIrSaT VaaZlarI’

Vaaz, hayatın belli dilimlerine sıkışmış statik bir işlemden çok, günlerin hatta anların geneline yayılmış akışkan bir süreçtir. Vaiz ise insanlara hatırlat- mada ve irşadda bulunma görevini resmen üstlenmiş olmanın ötesinde, kalben benimseyip hayat tarzına dönüştürmüş bir karakter olmalıdır.

“Hatırlat; çünkü hatırlatmak inananlara fayda verir.”1 ayet-i kerimesini şiar edinen Allah Resulü (s.a.s.), vaaz ve irşad ile şekillenen bir hayat yaşamıştır.

Onun sünneti, etkili ve verimli olmak isteyen her tebliğci için temel kaynak du- rumundadır. Akabe’de Medineli misafir kafilelerle buluşurken de, evinde oluşan bir gerginliği yatıştırırken de, mescitte sabah namazı sonrası “Rüya gören var mı?” diye sorarken de, veda hutbesini irad ederken de ümmetine bu noktada örneklik etmiştir.

Kısaca ‘fırsat vaazı’ olarak ifade edilecek olan uygulama, Peygamberimizin (s.a.s.) rutin Cuma hutbeleri ve konuşmaları dışında, hayatının geneline yayılan sistematik bir tavrı ve gayet müekked bir sünnetidir. İnsanların bilgilenmeye, uyarılmaya veya düşünüp özeleştiri yapmaya ihtiyaç duydukları anları birer na- sihat ve hatırlatma fırsatı olarak değerlendiren bu tutum, aynı zamanda camide yapılan vaaz etkinliğinin de pratik bir destekçisidir. Camide oldukça alışıldık hâle gelen ve ikili iletişim unsurlarından hayli uzaklaşan, tabiri caizse zaman zaman vaaz edenin bile sıkılmaya başladığı bir ‘tek taraflı sunum’ yerine, çok daha kısıtlı sürede uygulanan ama çok daha yerini bulan bir vaaz tekniğidir.

Bu tebliğ, hayatın doğal akışı içinde oluşan fırsatları, Efendimizin (s.a.s.) vaaz ve tezkir amacıyla nasıl değerlendirdiğini inceleyecektir. Diğer bir deyişle tebliğin konusu Hz. Peygamberin (s.a.s.) klasik vaaz ortamları dışında irşad için

* İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Hadis Bilim Dalı Öğretim Üyesi.

1 Zâriyât 51/55.

(4)

444 / VAAZ VE VAİZLİK SEMPOZYUMU - I

oluşturduğu özel fırsatlardır. İncelemede somut ve sağlam hadis verilerinden yola çıkılacak ve konu üç alt başlık hâlinde ele alınacaktır. Bu bağlamda ‘vaaz ve eğitim’ ortak paydalarında buluşan ve her biri sünnet-i seniyyede sıkça ser- gilenen üç farklı yaklaşıma dikkat çekilecektir.

I. ÖĞreTİCİ YaklaŞIm

Bu yaklaşımda vaiz, karşılaşılan sorun veya durumda bir bilgi eksikliği ya- şandığını tespit eder. Bu eksikliği uygun bir dille ve net bir anlatımla yeterli bilgiyi sunarak giderir. Böylece sorun yaşayan birey, yanlış olan davranışı yahut anlayışı hakkında doğru bilgiye ulaşmış ve böylece onu düzeltme imkânı bul- muş olur. Böyle bir bilgi sunumu, ihtiyacın ortaya çıktığı anda ve olay henüz soğumadan gerçekleştiği için vaaz ve hutbe gibi bir ortamda oluşturacağından daha yüksek bir etkiye sahiptir.

“O, ümmîlere, içlerinden, kendilerine ayetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara kitabı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderendir.”2 ayeti bu yakla- şım incelenirken mutlaka hatırlanmalıdır. Zira Allah Resulü’nün (s.a.s.) ‘kitap’ ile birlikte öğrettiği bir de ‘hikmet’ vardır. Ve hikmet kavramının davranış eğitimiyle yakın ilgisi (özellikle de sünnet ile yan yana açıklandığında) dikkat çekmektedir.

Bir davranışın yanlışlığını belirtme, daha doğru bir ifadeyle ‘doğrusunu öğretme’ konusunda hayatın akışı içinde oluşan fırsatları değerlendirmeye dair bazı nebevi örnekler şöyledir:

Örnek-1: Muâviye ibnü’l-Hakem ve Namazda Konuşma Olayı

Bir gün Peygamber Efendimiz (s.a.s.) ashabına namaz kıldırırken cemaatten birisi hapşırır. Safın içinde namaz kılmakta olan Muâviye ibnü’l-Hakem (r.a.) hapşıran kişiye ‘yerhamükallâh’ der. Bunun üzerine namaz kılanlar kendisine bakışlarıyla uyarıda bulunurlar. O ise “Ne var ya, ne bakıyorsunuz!” cümlesiyle karşılık verir. Ellerini birbirine vurmaya başladıklarında ise susmasını istedikle- rini anlar ve susar.

Namazı bitirip selam veren Allah Resûlü (s.a.s.) bu olayı, bir sinirlenme ne- deni olarak değil, bir bilinçlendirme fırsatı olarak değerlendirir. Yanına çağırdığı Muâviye ibnü’l-Hakem’e namazın karakterini özetler. Yıllar sonra o günü anlatan sahabi şöyle diyecektir:

“O benim annem babam yerine; ne önce ne de sonra onun kadar tatlı öğ- reten birini daha görmedim! Allah şahit; beni ne tersledi, ne sövdü, ne de döv- dü… Sadece şunu söyledi: ‘Bu namazı kılarken insanların günlük konuşmalar

2 Cum’a 62/2.

(5)

2. SALON - 1. OTURUM / 445 yapmaları uygun olmuyor. Çünkü namaz, işte tesbih etmek, tekbir almak ve Kur’an okumaktan ibaret.’”3

Örnek-2: Yemek Âdâbını Sofranın Başında Öğrenen Çocuk

Asr-ı Saadette küçük bir çocuk olan Ömer b. Ebî Seleme (r.a.), bir gün Re- sûlullah’ın (s.a.s.) sofrasında yemek yiyişini anlatır. “Benim elim de sofranın her yerinde dolaşıyordu!” der ve kuralları bilmeyen ve dolayısıyla uygulamayan bir çocuk olarak kendisine kızılmadığını, bilakis sofra başında eğitim verildiğini belirtir. Allah Resûlü’nün (s.a.s.) Ömer b. Ebî Seleme’ye o gün sofrada söylediği ve günümüze ulaşan az, öz ama öğretici üç cümle şunlardır:

“Evladım! Besmele çek. Sağ elinle ye. Önünden ye.” 4

Bu, bizim şu anda algıladığımız ve kurguladığımız anlamda bir vaaz olma- yabilir. Ama gerçek bir nasihattir. Söz konusu üç edeb cümleciğini bir dersin konusu olarak sınıfta anlatmak veya cami kürsüsünde sunmakla, sofrada öğ- retmek arasındaki etki farkı ise gayet açıktır.

Örnek-3: Namazı Alelacele Kılan Kişi ve Tadîl-i Erkân

Yine namaz konusunda bilginin ihtiyaç anında verildiği bir başka örnek tadil-i erkan ile ilgilidir. Namaz sonrası Resûlullah (s.a.s.), ashabı ile mescitte sohbet ederken içeri girip namaz kılan bir kişi, oturuma katılmak için yanla- rına yaklaşıp selam vermiş, ama namazını düzgün kılmadığı ve tekrar kılması gerektiği yönündeki nebevi ikazla karşılaşmıştır. İki defa dönüp namazı tekrar kılan sahabi, üçüncü kılışında da aynı duruma düşünce “Ben daha düzgün nasıl kılabileceğimi bilmiyorum; bana öğret ya Resûlallâh!” demiştir.

İşte bu noktada, önceki bir dersine veya Cuma günü vereceği bir hutbeye yönlendirmede bulunmayan Allah Resûlü (s.a.s.), o kişiye o anda gerekli ve detaylı bir biçimde tadil-i erkan konusunu anlatmıştır:

“Namaz kılmak için ayağa kalktığında tekbir al. Sonra Kur’an’dan kolayına geleni oku. Sonra rükûda iyice duracak şekilde eğil. Sonra ayakta dümdüz du- racak biçimde kalk. Sonra secdede iyice duracak şekilde secde et. Sonra durup iyice oturacak biçimde kalk. Sonra da bunu namazının tamamında böylece yap!”5

3 Ahmed b. Hanbel, Müsned, XXXIX/175-179 (23762); Müslim, Mesâcid ve Mevâziu’s-Salât, 33 (1199).

4 Ahmed b. Hanbel, Müsned, XXVI/252-253 (16332); Buhârî, Et’ıme, 2 (5376); Müslim, Eşribe, 108 (5269).

5 Ahmed b. Hanbel, Müsned, XV/400-402 (9635); Buhârî, Ezân, 95 (757); Müslim, Salât, 45 (885).

(6)

446 / VAAZ VE VAİZLİK SEMPOZYUMU - I

II. UYarICI YaklaŞIm

Bu yaklaşımda, gördüğü bir yanlışlığa müdahale etmek isteyen vaiz, öğre- tici bir konuşma yerine, uyarıcı birkaç cümle ile yetinir. Bu birkaç cümle de ço- ğunlukla muhataba önceden öğrendiği ve bildiği doğruları hatırlatır niteliktedir.

Hadislerde karşımıza çıkan pek çok örnekte Peygamber Efendimiz (s.a.s.), imanı ve bilhassa ahiret inancını hatırlatarak, yanlış davranışlara yönelenleri caydırmış- tır. Uyarıcı ve hatırlatıcı bu tutumun temelinde “Artık sen öğüt ver! Sen ancak bir öğüt vericisin. Sen, onlar üzerinde bir zorba değilsin. Ancak, kim yüz çevirir, inkâr ederse, Allah onu en büyük azaba uğratır.”6 gibi ayetler yer almaktadır.

Örnek-1: Zekât Toplama İşlemi ve Rüşvet Uyarısı

Ahlaki ve hukuki bir yanlışa anında müdahale ile hatayı öğretimde bir fır- sat olarak kullanma yöntemine dair en net örneklerden birisi rüşvet ile ilgilidir.

Zekâtı toplamakla görevlendirdiği Abdullah b. el-Lütbiyye, işini bitirdikten son- ra Allah Resulü’nün (s.a.s.) huzuruna gelmişti. Tahsil ettiği mal ve eşyaları ikiye ayırıp ‘Şunlar sizin, şunlar da bana hediye edilenler’ gibi bir açıklama yapmıştı.

Çalışmasının karşılığını alan bir memurun hediye adı altında da olsa ek çıkar sağlamasını asla uygun bulmayan Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bu duruma çok sinirlenmiş ve derhal ashabını mescidde toplayarak o meşhur uyarı konuşma- sını yapmıştı:

“Nasıl oluyor da, görevlendirdiğimiz bir eleman karşımıza gelip ‘Bu sizin, şu da bana hediye edilen’ diyebiliyor?! Annesinin babasının evinde oturup bek- lese, ona hediye veren olacak mı olmayacak mı?! Muhammed’in canını elin- de tutana yemin ederim! İçinizden böyle bir şey yapan, kıyamet günü o malı boynunda taşıya taşıya gelir. Deveyse bağıra bağıra, camızsa böğüre böğüre, koyunsa meleye meleye gelir!”7

Örnek-2: Şiddet ve Dayak Uygulamalarına Engel Olunması

Ani ve uyarıcı bir müdahaleyi gerektiren durumlardan birisi de herhangi bir canlıya, özellikle de insana şiddet uygulanmasıdır. Peygamberimizin (s.a.s.) bir gün Ebû Mes’ûd el-Bedrî’yi kölesini kırbaçla döverken görüşü ve sert bir dille ikaz edişi, konunun canlı bir örneğidir. Sahabi, arkasından üç defa “Bak Ebû Mes’ûd! Şunu iyi bil!” diye seslenildiğini, dönüp baktığında Resûlullah’ı (s.a.s.) karşısında bulduğunu, şoktan elindeki kamçıyı düşürdüğünü ve ardından şu nebevi sözleri duyduğunu anlatır:

6 Ğâşiye 88/21-24.

7 Ahmed b. Hanbel, Müsned, XXXIX/7-9 (23598); Buhârî, Ahkâm, 24 (7174); Müslim, İmâre, 26 (4738).

(7)

2. SALON - 1. OTURUM / 447

“Allah şahidim olsun, senin gücün buna yetiyor olabilir; ama Allah’ın gücü de sana fazlasıyla yetecektir!”8

III. dÜŞÜndÜrÜCÜ YaklaŞIm

Her vaaz tarzına belirli oranda ama mutlaka katkıda bulunan bir yaklaşım da olay anında muhatabı tefekküre sevk eden ve bir iç gözleme vesile olan düşündürücü yaklaşımdır. Muhatabın zihnen odaklanmasını sağlayan bir or- tam oluşmuşsa, vaiz bunu en etkili biçimde değerlendirme yoluna gider. Söz gelimi yaratılış ve öncesi, ölüm ve sonrası, psikolojik ve metafizik detaylar gibi noktalarda konuşma fırsatı oluştuğunda, pratik ahlaka dair mesajlar uygun bir dille iletilebilir.

Örnek-1: Cenaze Defni ve Kader Eğitimi

Hz. Ali (r.a.), bir gün Medine kabristanı Baki’de bir cenazeyi toprağa veriş- lerini anlatır. Toplu hâlde otururlarken Allah’ın Resûlü (s.a.s.) yanlarına gelmiş, yere çömelmiş ve elindeki bir dal parçasıyla toprağı düşünceli düşünceli karış- tırmaya başlamıştır. Sonra ise şöyle buyurmuştur:

“Annesinden doğan ne kadar can varsa içinizde, hepsinin cennetteki veya cehennemdeki yeri yazıya geçirilmiş, kötü karakterli mi yoksa mutlu mu olacağı yazılıp belirlenmiştir.”

Bu hadis üzerine ashab-ı kirâm kadere dair sorular sormuşlar ve onlara ilgili ayetleri açıklayarak cevap veren Resûlullah (s.a.s.) çok tipik bir fırsat vaazı/

eğitimi uygulaması sergilemiştir.9

Örnek-2: Rüya Tabiri ve Gece Namazı Yönlendirmesi

Bir diğer örnek Abdullah b. Ömer (r.a.) ile ilgilidir. O zamanlar çok genç olduğunu, mescitte yatıp kalktığını anlatan İbn Ömer (r.a.), içinden ‘Ah bir rüya görsem de Resûlullah’a (s.a.s.) gidip anlatsam, o da tabir etse!’ diye geçirip dur- duğunu belirtir. Nihayet cennet-cehennem ve dua temalı bir rüya görüp kar- deşi Hz. Hafsa (r.a.) vasıtasıyla Efendimize (s.a.s.) ilettiğinde, rüyayı tabir eden Allah Resulü (s.a.s.), genç sahabiyi düşünceye ve amele sevk edecek şu hadis-i şerifi söylemiştir:

“Abdullah ne iyi adam! Bir de gece namazı kılsaydı!”10

8 Ahmed b. Hanbel, Müsned, XXVIII/316-317 (17087); Müslim, Eymân, 34 (4306).

9 Ahmed b. Hanbel, Müsned, II/319-320 (1067); Buhârî, Cenâiz, 82 (1362); Müslim, Kader, 6 (6731).

10 Ahmed b. Hanbel, Müsned, X/406-407 (6330); Buhârî, Teheccüd, 2 (1121-1122); Müslim, Fedâilü’s-Sahâbe, 140 (6370).

(8)

448 / VAAZ VE VAİZLİK SEMPOZYUMU - I

SOnUç

İncelenen örneklerden çıkarılan sonuçların belki de en önemlisi şu gerçek- liktir: Vaiz sadece haftanın belli zamanlarında sabit mekânlarda halka konuşma yapmakla yükümlü olan bir din görevlisi değil; hayatın içinde karşılaştığı fırsat- ları irşada ve din eğitimine dönüştüren kişidir. Bu anlamda her Müslüman aynı zamanda bir vaizdir.

İnsanları belki de hayatlarında hiçbir karşılığı ve yansıması olmayan ko- nularda genel ifadelerle bilgilendirmekten ziyade, ihtiyaç anında, konunun gündeme girdiği anda, ortam bozulmadan ve olay soğumadan yapılacak bir bilgilendirme, vaazın maksadına ulaşmasında etkili olacak ve böylece vaaz ye- rini bulacaktır. Zira kimi zaman belirli bir gün, saat veya yerde düzenlenecek oturumu, sohbeti, dersi, vaazı beklemek, vaaz ve nasihat fırsatını kaçırmak an- lamına gelebilir.

Resûlullah’ın (s.a.s.) tebliğinde benimsediği yaklaşımlar elbette yukarıdaki üçlü ayrımın maddeleriyle sınırlı değildir. Vaiz, konuyla ilgili kaynakları incele- yerek kendisini yetiştirmeli ve reflekslerini geliştirmelidir. Hayatın dışında kal- mamalı, hatta hayatın her anına bir ıslah fırsatı oluşturma niyetiyle bakmalıdır.

Özellikle de kendisini ilmen ve ahlaken ilgilendiren bir gelişmeye kayıtsız kal- mama niteliğini kazanması, ona gerçek bir nebevi miras olacaktır.

dr. Ekrem KELEŞ (Oturum Başkanı)- Ahmet Hocamıza da çok teşekkür ediyorum, çok önemli bir konuydu. Kürsüde planlı olarak yaptığımız vaazlarda, bir de hayatın akışı içerisinde dinamik olarak her an fırsatları değerlendirerek, insanlara İslam’ın mesajını belki kısa cümlelerle, ama çok etkili bir şekilde ak- tarma yöntemini Peygamber Efendimizin (s.a.s.) ve sahabe-i kiramın, sundular, kendilerine çok teşekkür ediyorum. Bunun pratikte uygulamasını, hocalarımız buradalar, bu sene Hac’da uygulamış olduk. Gerçekten her kafilede bir hanım görevli gönderildi bu sene malumlarınız. Hoca hanımlarımız adım adım baş- layarak, hatta yola çıkmadan önce başlayarak, adım adım her an Hac’ca giden hanımlarla beraber oldular, çok iyi fırsattı Hac dönemi. Dolayısıyla bu irşadı pratik olarak da bu sene uygulamış oldular, inşallah devam edecek bu uygula- ma. Ben teşekkür ediyorum.

Şimdi vakit kaybetmeden müzakerelere geçmek istiyorum. İlk müzakere Doç. Dr. Kemal Yıldız Hocamıza ait, Hocam buyurun.

Referanslar

Benzer Belgeler

Lokal meselesinin birinci kademesi olan arsa işi bu şekilde halledildik- ten sonra, binanın yapılabilmesi için lüzumlu fonun bulunması hususunda Umumi Heyetin fikir

Erdal Oktay, EDA Tasarım Analiz Mühendislik, Silikon Blok No:22 ODTÜ Teknokent, Ankara, 26 Mayıs 2011 slayt: 1/60 Mühendislikte Özgün Tasarım Ve Özgün Yazılımın

89 Döner sermaye işletme müdürlüğü bütçe yönetimi işlemleri iş akışı 90 Döner sermaye vergi matrahlarının onaylanması işlemleri iş akışı 91 Eğitim, Sempozyum,

Üretimden dağıtıma tüm süreçleri takip ederek müşteri memnuniyetini en üst seviyeye taşımayı hedefleyen Quaz, bunun için bilgisini, önerilerini ve çözümlerini

• Konunun dikkatten kaçan önemli yönleri, yeni gelişmeler, alınması gerekli tavır açısından son ikaz ve tavsiyeler. • Bir ayet ya da bir hadis meali

Zira duygulara hitap etmesi, az sözle çok şey anlatması, olayları göz önünden geçiyormuş gibi canlandırması, örnek olarak anlatılan kişiyle dinleyenin

Kişi başına düşen milli gelirin yüksek olduğu ülkeler gelişmişken kişi başına düşen milli gelirin düşük olduğu ülkeler gelişememiştir.. Milli gelirden başka

kuruluş yıldönümü kapsamında düzenlenen programda konuşma yaptığı esnada &lsquo Kendin Karar Al’ adlı sivil toplum hareketi üyesi 2 kişi kürsüye yakla ştı