• Sonuç bulunamadı

VAAZ VE VAİZLİK SEMPOZYUMU

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "VAAZ VE VAİZLİK SEMPOZYUMU"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

VAAZ VE VAİZLİK

SEMPOZYUMU I

(17-18 Aralık 2011)

ANKARA

(2)

Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları / 936 İlmi Eserler / 146

Tashih İsmail DERİN Kapak Tasarım

Emre YILDIZ Grafik Mücella TEKİN

Baskı

Kalkan Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti.

Tel.: (0312) 341 92 34

Din İşleri Yüksek Kurulu Kararı: 13.09.2012/62 1. Baskı, Ankara 2013

2013-06-Y-0003-936 ISBN: 978-975-19-5614-9 (tk.) 978-975-19-5615-6 (1.c)

Sertifika No: 12930

© Diyanet İşleri Başkanlığı

İletişim

Dini Yayınlar Genel Müdürlüğü Basılı Yayınlar Daire Başkanlığı Tel.: (0312) 295 72 93-295 72 94

Faks: (0312) 284 72 88 e-posta: diniyayinlar@diyanet.gov.tr

(3)

3. eTkİlİ Bİr VaaZda “kISSa dİlİ”nden Yararlanma Ve HadİS kISSalarInIn VaaZ ÖrGÜSÜndekİ Yerİ

Abdurrahman HAN

* Kur’an’ın üçte ikiye yakın kısmının tarihi olayları işaretle kıssa diliyle anlatıl- ması, Hz. Peygamberin de (s.a.s.) hadislerinde bu üslubu takip etmesi, kıssa dili- nin eğitimdeki yadsınamaz yerini ortaya koymaktadır. Bir eğitim metodu olarak vaaz ve irşat faaliyetlerinde de kıssa dilinin kullanılması sözü güçlendirme ve maksadı ifade etmede son derece önemlidir. Zira duygulara hitap etmesi, az sözle çok şey anlatması, olayları göz önünden geçiyormuş gibi canlandırması, örnek olarak anlatılan kişiyle dinleyenin kendini özdeşleştirmesi, düşünmeye ve ibret almaya sevk etmesi, kültürel değerlerin yine kıssalar yoluyla tevarüs etmesi gibi pek çok özelliği, kıssa dilini vaaz ve irşat faaliyetlerinde vazgeçilmez kılmaktadır.

Kıssa dilinin önemli bir eğitim metodu olması, topluma etki etme ve top- lumu yönlendirme çabasında olanları kıssa anlatımına sevk etmiştir. Tarihsel süreç göz önünde bulundurulduğunda, kimi zaman iyi ama kimi zaman da art niyetli kimselerin özellikle hadis rivayetlerinde geçen kıssaları kullanarak kıssacılık faaliyeti sürdürdükleri, siyasi ve itikadi görüşlerini bu yolla topluma aktardıkları görülmektedir. Hatta bu kimselerden bir kısmı kendi görüş ve dü- şüncelerini yaygınlaştırmak için Hz. Peygamberin (s.a.s.) otoritesinden istifade etme düşüncesiyle hadis uydurma girişimlerinde dahi bulunmuşlardır. Ne var ki başta hadisçiler olmak üzere ilim erbabı bu faaliyetleri eleştirmiş, uydurulan rivayetleri tespit etmiş ve “Mevzûât” eserlerinde serdetmiştir.

Şüphesiz kıssa dilinin, tarihsel süreç ve tecrübeler de dikkate alınarak gü- nümüzde vaaz ve irşat hizmetlerinde daha etkin ve işlevsel bir hâle getirilmesi, genelde kıssa, özelde ise hadis kıssalarının kullanımında dikkat edilmesi ge- reken noktalar, bir vaaz örgüsü içerisinde kıssanın hangi noktaya yerleşeceği,

* Vaiz, Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü.

(4)

1. SALON - 5. OTURUM / 367 kıssa seçiminde ne gibi kriterlerin göz önünde bulundurulması gerektiği ile hadis kıssalarını anlama, anlamlandırma ve değerlendirme gibi hususlar bir vaazın başarıya ulaşması açısından son derece önemli mevzular olarak dikkat çekmektedir.

Arapça K-S-S kökünden gelen kasas ve kıssa kelimeleri, “Bir kimsenin izini sürüp ardınca gitmek, birine bir haber vermek veya sözü beyan etmek, an- latmak, hikâye etmek”1 gibi manalara gelmektedir. Kıssa ve destan anlatan kimseye de “kass” denilir.”2

Kıssa, çesitli konulardaki haberleri rivayet etmek ve değişik olayları sun- mak, geçmiş kavimlerin karşılaştıkları iyi veya kötü durumları aktararak, zarif ve nükteli fıkralar anlatmak veya gerçekle hiç ilgisi olmayan uydurma masallar düzmekten ibaret hikâyemsi edebî bir türdür.3

Bir düşüncenin, fikrin insanlara benimsetilmesinde önemli bir yeri olan kıssa anlatımının tarihi insanlık tarihiyle paralellik arz eder. Dolayısıyla ilk de- virlerden itibaren insanlar bir fikrin aşılanmasında ve insanlara anlatılıp benim- setilmesinde kıssa anlatımından müstağni kalamamışlardır.

İslam’ın ilk döneminde vaaz ve kıssa, büyük ölçüde Kur’an ayetlerini ve hadisleri referans alarak dinî maksatları gerçekleştirmek amacıyla etkin bir va- sıta olarak kullanılırken4 Hz. Osman’ın öldürülmesiyle başlayan siyasî ve fikrî karışıklıkla, Cemel olayı ve Sıffın savaşıyla, kıssacılığın, muhteva ve gaye bakı- mından büyük ölçüde değişime uğradığı ideolojik ve siyasî muhtevalı vaazlar ortaya çıkmıştır.5

Bütün olumsuzluklara rağmen dini tebliğ ve irşat faaliyetlerinde kıssa dili hiçbir zaman önemini yitirmemiş, etkin bir iletişim yöntemi olarak güncelliğini muhafaza etmiştir.

HZ. PeYGamBerİn (S.a.S.) TeBlİĞ Ve İrŞad meTOdUnda kISSanIn Yerİ Ve Önemİ

Amacı insanlığa doğru yola göstermek olan Hz. Peygamber (s.a.s.), bu amacı gerçekleştirmek için kavlî-fiilî, bütün insanî çaba ve gayretleri ortaya koymuştur. Bunlardan bir tanesi de dini tebliğde birçok fonksiyonuyla önemli

1 Asım Efendi, Kamus Tercümesi, C. II, s. 393.

2 Asım Efendi, Kamus Tercümesi, C. II, s. 393.

3 Cirit, Hasan, Hadiste Vaaz, Kıssacılık ve Kussas, s. 45.

4 Cirit, Hasan, Hadiste Vaaz, Kıssacılık ve Kussas, s. 14–15.

5 Cirit, Hasan, Hadiste Vaaz, Kıssacılık ve Kussas, s. 78–79.

(5)

368 / VAAZ VE VAİZLİK SEMPOZYUMU - I

bir eğitim metodu olan “kıssa dili”dir. Sadece İslam dininde değil bütün din- lerde hatta beşeri ideolojilerin el kitaplarında dahi insanları etkileme adına bu yöntem kullanılagelmiştir. Yöntem bu kadar önemli olunca uygulamasında dikkat edilmesi gereken hususlar da ayrıca önem arz etmektedir. Bu noktada Kur’an ayetleri ve Hz. Peygamberin hadisleri kıssa üslûbu ve yönteminden nasıl yararlanılacağı hakkında yol gösterici olacaktır.

Her şeyden önce şunu iyi bilmek gerekir ki Kur’an’daki kıssalar, Kur’an’ın en temel anlam düzeyini temsil eder ve İslam’ın bir olay ve eylem dini olduğuna işaret eder.6 Bu sadece Kur’an kıssaları için değil, Hz. Peygamberin (s.a.s.) kıs- saları için de geçerli olan bir özelliktir. Dolayısıyla kıssalar, hedef kitleyi sadece duygulandırıp düşündürmeye ya da bilgilendirmeye sevk etmekten öte eyleme teşvik etmesi yönüyle de ön plana çıkmaktadır.

Kur’an, beyânıyla kıssa dilinin ne denli önemli olduğunu ortaya koymakta- dır. Peygamberlerin hayatlarından önemli kesitler sunması, önceki milletlerin başlarından geçen olayları kıssa diliyle ifade etmesi, Allah’ın lütfuna ve gaza- bına uğramış kimselerin hayatlarını aynı şekilde bir eylem formu içinde aktar- ması, kıssa dilinin Kur'an üslûbu ve sistematiği açısından da önemli olduğunu ortaya koymaktadır.

Hz. Peygamberin (s.a.s.) sünnetine ve hadislerine bakıldığında da benzer üslûbun olduğu görülmektedir. Söz gelimi mağarada mahsur kalan üç adamın anlatıldığı ve anne-baba hakkı, meşru olmayan işlere girişmeme ve işçi-işveren ilişkilerinin Allah rızası bağlamında ele alındığı hadis kıssası, din görevlilerinin vaazlarında ve sohbetlerinde çokça kullandıkları bir rivayet olarak önemlidir.7

6 Tatar, Burhanettin, “Kur’an’da Kıssaların Temel Anlamları Üzerine Felsefi Notlar”, Milel ve Nihal, c. VI, s. 1, s. 99.

7 Buhârî, Büyû` 98, İcâre 12, Hars ve’l-müzârea 13, Enbiyâ 53, Edeb 5; Müslim, Zikir 100.

Rivayet şöyledir; Ebû Abdurrahman Abdullah İbni Ömer İbni’l-Hattab radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinlediğini söylemiştir:

“Sizden önce yaşayanlardan üç kişi bir yolculuğa çıktılar. Akşam olunca, yatıp uyumak üzere bir mağaraya girdiler. Fakat dağdan kopan bir kaya mağaranın ağzını kapattı. Bunun üzerine birbirlerine;

- Yaptığınız iyilikleri anlatarak Allah’a dua etmekten başka sizi bu kayadan hiçbir şey kurtaramaz, dediler.

İçlerinden biri söze başlayarak;

- Allah'ım! Benim çok yaşlı bir annemle babam vardı. Onlar yemeklerini yemeden çoluk çocuğuma ve hizmetçilerime bir şey yedirip içirmezdim. Bir gün hayvanlara yem bulmak üzere evden ayrıldım; onlar uyumadan önce de dönemedim. Eve gelir gelmez hayvanları sağıp sütlerini annemle babama götürdü- ğümde, baktım ki ikisi de uyumuş. Onları uyandırmak istemediğim gibi, onlardan önce ev halkının ve hizmetkârların bir şey yiyip içmesini de uygun görmedim. Süt kabı elimde şafak atana kadar uyanmalarını bekledim. Çocuklar etrafımda açlıktan sızlanıp duruyorlardı. Nihayet uyanıp sütlerini içtiler.

Rabbim! Şayet ben bunu senin rızanı kazanmak için yapmışsam, şu kaya sıkıntısını başımızdan al! diye yalvardı. Kaya biraz aralandı; fakat çıkılacak gibi değildi.

(6)

1. SALON - 5. OTURUM / 369 Hz. Peygamberin (s.a.s.) bir konuda vermek istediği mesaj ya da dikkat çekilmesini istediği husus için seçtiği ve anlattığı kıssalar din görevlileri için de- ğerli birer örnek teşkil eder. Özellikle temel ahlâkî ilkeleri içerisinde barındıran mesaj yüklü birçok örnek kıssa, Hz. Peygamberin (s.a.s.) kıssa dilini dini tebliğde etkin bir unsur olarak kullandığını göstermektedir. Elbette bu durum, bugünün vaiz ve hatipleri için de eşsiz bir imkân alanı açmaktadır. Geniş halk kitlelerinin didaktik bir söylemle sağlanamayacak ölçüde etkilenmesi ve bu etkinin kısa sürede gerçekleşip uzun süre kalıcılığını koruması, vaizlerimizi hadis kıssaları ile bezenmiş anlatımlara yönlendirmektedir. Ancak şurası bir gerçektir ki tarihsel süreç dikkate alındığında her hadis kıssasının ya da hadis diye sunulan kıssa- nın dini tebliğ faaliyetlerinde kullanılmaması gerektiği de ortadadır. İşte bu noktada hadis kıssalarının seçiminde ve anlatımında dikkate alınması gereken hususları sıralamak yerinde olacaktır.

HadİS kISSalarInIn Seçİmİnde Ve anlaTImInda dİkkaT edİleCek krİTerler

a. Anlatılacak kıssalar mutlaka sahih rivayetler arasından seçilmelidir. Hadis külliyâtı geniş bir yelpazeye sahiptir. Dolayısıyla anlatılacak konuyla ilgili sahih rivayetlerin seçilmesine özen göstermek son derece mühimdir. Bu noktada hem sahih hadis kitaplarının hem de mevzûât ve kıssacılar hakkında yazılan eserlerin iyi bilinmesi gerekmektedir. Yeri gelmişken kıssacılarla ve kullandıkları rivayetlerle ilgili yazılan İbnü’l-Cevzî’nin Kitabu’l-Kussâs ve’l-müzekkirîn’i, İbn

Bir diğeri söze başladı:

- Allah'ım! Amcamın bir kızı vardı. Onu herkesten çok seviyordum. (Bir başka rivayete göre: Bir erkek bir kadını ne kadar severse, ben de onu o kadar seviyordum). Ona sahip olmak istedim. Fakat o arzu etmedi.

Bir yıl kıtlık olmuştu. Amcamın kızı çıkıp geldi. Kendisini bana teslim etmek şartıyla ona 120 altın verdim.

Kabul etti. Ona sahip olacağım zaman (bir başka rivayete göre: Cinsî münasebete başlayacağım zaman) dedi ki: Allah’tan kork! Dinin uygun görmediği bir yolla beni elde etme! En çok sevip arzu ettiğim o olduğu hâlde kendisinden uzaklaştım, verdiğim altınları da geri almadım.

Allah'ım! Eğer ben bu işi senin rızanı kazanmak için yapmışsam, başımızdaki sıkıntıyı uzaklaştır, diye yal- vardı. Kaya biraz daha açıldı; fakat yine çıkılacak gibi değildi.

Üçüncü adam da;

- Allah'ım! Vaktiyle ben birçok işçi tuttum. Parasını almadan giden biri dışında hepsinin ücretini verdim.

Ücretini almadan giden adamın parasını çalıştırdım. Bu paradan büyük bir servet türedi. Bir gün bu adam çıkageldi. Bana;

- Ey Allah kulu! Ücretimi ver, dedi. Ben de ona;

- Şu gördüğün develer, sığırlar, koyunlar ve köleler senin ücretinden türedi, dedim. Adamcağız;

- Ey Allah kulu! Benimle alay etme, deyince, seninle alay etmiyorum, diye cevap verdim. Bunun üzerine o, geride bir tek şey bırakmadan hepsini önüne katıp götürdü.

Rabbim! Eğer bu işi sırf senin rızanı kazanmak için yapmışsam, içinde bulunduğumuz sıkıntıdan bizi kurtar, diye yalvardı. Mağaranın ağzını tıkayan kaya iyice açıldı; onlar da çıkıp gittiler.

(7)

370 / VAAZ VE VAİZLİK SEMPOZYUMU - I

Teymiyye’nin Ehâdîsu’l-Kussâs’ı ve Suyutî’nin Tahziru’l-havas min ekâzîbi’l-kus- sâs ve Tahziru’l-eykaz min ekâzîbi’l-vu’âz’ adlı eserleri örnek olarak verilebilir.

b. Konuyu doğrudan ilgilendiren kıssaların seçimine özen gösterilmelidir.

Bu noktada vaaz hazırlığı yapılırken konuya uygun kıssalar öncelikle Kur’an ve Hadis perspektifinde aranmalı ya da bunların dışında anlatılmak isteniyorsa nasslara, akla ve mantığa aykırı düşmeyecek, dinlediklerinde insanların zihin- lerinde soru işaretleri bırakmayacak tarzdaki kıssalar tercih edilmelidir.

c. Anlatılan kıssalar anlama, anlamlandırma ve değerlendirme aşamaların- da sorunlu olmamalıdır. Öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki sahih bile olsa hedef kitlenin anlamakta zorluk çekeceği ya da yanlış anlayacağı kıssalar anla- tılmamalıdır. Hatip anlatacağı kıssanın ifade etmiş olduğu manaları bilmeli ve doğru olarak aktarabilmelidir. Rivayetlerdeki mecaz ve teşbihlerin farkındalığı içinde şerhlerden de yararlanarak hadisin vermek istediği mesajı önce kendi anlamalı ardından da cemaatine anlatmalıdır. Ve son olarak değerlendirme aşamasında kıssada verilmek istenen mesaj net olarak ifade edilmelidir.

Kıssa dilinin belki de en önemli aşaması bu kısımdır. Zira günümüz insanı her şeyi sorgular bir yapıya sahiptir. Dolayısıyla henüz hatip tarafından bile kavranamamış kıssaların anlatımı cemaat üzerinde olumsuz bir etki bıraka- cağı gibi dinin yanlış anlaşılmasına ve dinden uzaklaşılmasına da sebebiyet verebilecektir.

Burada genelde bütün vaizlerin kullandıkları ve sahih hadis kitaplarında geçen bir rivayeti örnek olarak vermek yerinde olacaktır. Söz gelimi 99 kişiyi öldürüp tövbe yolu arayan bir adamın başından geçenlerin anlatıldığı hadis kıssası yanlış anlamalara müsait, izaha muhtaç bir kıssadır.8

8 Buhârî, Enbiyâ 54; Müslim, Tevbe 46, 47, 48.

Rivayet şöyledir; Ebû Saîd Sa`d İbni Mâlik İbni Sinân el-Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Vaktiyle doksan dokuz kişiyi öldürmüş bir adam vardı. Bu zat yeryüzünde en büyük âlimin kim olduğunu soruşturdu. Ona bir rahibi gösterdiler. Bu adam rahibe giderek;

- Doksan dokuz adam öldürdüm. Tövbe etsem kabul olur mu? diye sordu. Rahip;

- Hayır, kabul olmaz, deyince onu da öldürdü. Böylece öldürdüğü adamların sayısını yüze tamamladı. Sonra yine yeryüzünde en büyük âlimin kim olduğunu soruşturdu. Ona bir âlimi tavsiye ettiler. Onun yanına giderek;

- Yüz kişiyi öldürdüğünü söyledi; tövbesinin kabul olup olmayacağını sordu. Âlim;

- Elbette kabul olur. İnsanla tövbe arasına kim girebilir ki! Sen falan yere git. Orada Allah Teâlâ’ya ibadet eden insanlar var. Sen de onlarla birlikte Allah’a ibadet et. Sakın memleketine dönme. Zira orası fena bir yerdir, dedi. Adam, denilen yere gitmek üzere yola çıktı. Yarı yola varınca eceli yetti. Rahmet melekleriyle azap melekleri o adamı kimin alıp götüreceği konusunda tartışmaya başladılar.

Rahmet melekleri;

(8)

1. SALON - 5. OTURUM / 371 Mezkur hadis, vaizlerin müstağni kalamadıkları bir rivayettir. Fakat yüzeysel bir şekilde anlatılıp geçiştirilirse kelâmi ve fıkhî birçok sıkıntıya sebep olacak bir karaktere sahiptir. Ancak burada Allah’ın rahmeti üzerinde hakkıyla durulup konu ele alınırsa o zaman mesele açıklığa kavuşacak ve yanlış anlaşılmalara mahal verilmemiş olacaktır.

Konuyla ilgili bir başka örnek vermek gerekirse, yine ahlaka dair güçlü bir vurgu taşıyan şu kıssa zikredilebilir:

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Vaktiyle kendini beğenmiş bir adam güzel elbisesini giymiş, saçını taramış, çalım satarak yürüyordu. Allah Teâlâ onu yerin dibine geçiriverdi. O şahıs kıyamete kadar debelenerek yerin dibini boylamaya devam edecektir.”9

Güzel elbise giymek ve saç taramak yerilen değil aksine övülen davranış- lardır. Bu rivayet açıklanırken aslında kibirli bir davranışın yerildiği ve Allah’ın bu kimseleri cezalandıracağı üzerinde durulmalı, rivayetin diğer kısmı da yanlış anlaşılmaktan kurtarılmalıdır.

d. Kıssalarda asla değil fasla bakmak gerektir. Kıssalarda asıl verilmek is- tenen mesaj üzerinde yoğunlaşılmalıdır. Olayın yaşanmış ya da yaşanmamış olması gibi polemiklerden uzak durulmalı ve kıssadaki net mesaj ortaya ko- nulmalıdır.

e. Vaaz örgüsü içerisinde hadis kıssalarının yeri ve yoğunluğu iyi ayarlan- malıdır. Şüphesiz iyi bir hatip kıssa dilini vaazın neresinde ve hangi şekilde kullanması gerektiğini iyi bilmelidir. Bu, yerine göre bazen giriş bölümünde bazen bitiş bölümünde, bazen de konunun ortasında ifade edilmelidir. Fakat bir hitabet kuralı olarak iyi bir giriş ya da iz bırakacak bir bitişin gayet önemli olduğu dikkate alındığında kıssanın, konunun girişinde ya da bitişinde olması dinleyicinin zihninde yer etmesi açısından önem arz etmektedir.

Bir vaaz sunumunda kıssaların yeri ne kadar önemliyse yoğunluğu da en az o kadar önemlidir. Şunu hemen belirtmek gerekir ki bir döneme damgasını

- O adam tövbe ederek ve kalbiyle Allah’a yönelerek yola düştü, dediler. Azap melekleri ise;

- O adam hayatında hiç iyilik yapmadı ki, dediler. Bu sırada insan kılığına girmiş bir melek çıkageldi. Melek- ler onu aralarında hakem tayin ettiler. Hakem olan melek;

- Geldiği yerle gittiği yeri ölçün. Hangisine daha yakınsa, adam o tarafa aittir, dedi.

Melekler iki mesafeyi de ölçtüler. Gitmek istediği yerin daha yakın olduğunu gördüler. Bunun üzerine onu rahmet melekleri alıp götürdü.

9 Buhârî, Enbiyâ 54, Libâs 5; Müslim, Libâs 49, 50. Ayrıca bk. Tirmizî, Kıyâmet 47; Nesâî, Zînet 101.

(9)

372 / VAAZ VE VAİZLİK SEMPOZYUMU - I

vuran kıssacılık faaliyetlerinde karşımıza çıkan tavırdan ısrarla uzak durulmalı- dır. Bir diğer deyişle, vaaz sunumunda kıssacıların yaptığı gibi vaazı hikâye ve menkîbelere boğup masalımsı bir anlatım ortaya koymaktan kaçınılmalıdır.

Aksine kıssalar, anlatılan konuyu desteklemek ve konunun zihin, gönül ve ey- lem dünyasında yer bulmasını sağlamak gibi bir işlev üstlenmeli, konuyu asla ikinci plana düşürmeyecek oranda olmalıdır.

Bu noktada Kur’an’ın kıssalara ne zaman ve ne şekilde başvurduğunun incelenmesi ve örnek alınması gereklidir. Ayrıca kıssaların yeri ve yoğunluğu açısından Mevlana’nın Mesnevî’si de önemli bir tecrübe olarak hatiplere yol gösterici olmaktadır. Zira Mevlana Mesnevîsi’nde kıssaları konunun farklı nokta- larında ve aşamalarında zikretmektedir. Kıssaları anlatış zamanı ve yeri ise rast- lantısal değildir. Mesela konunun girişinde elli üç, konunun ortasında yüz otuz üç, konunun sonunda yirmi, çerçeve olarak ise otuz iki kıssa anlatmaktadır.10

SOnUç

Vaazlarda kıssa kullanımı, vaaz ve irşat hizmetlerinin etkin hâle getirilmesi açısından dini tebliğde vazgeçilmez bir unsur olarak dikkat çekmektedir. Va- azlarda kıssalara, özellikle de hadis kıssalarına yer vermenin önemi göz ardı edilmemeli fakat anlatılan kıssaların sahih rivayetlerde yer almasına özen gös- terilmelidir. Zira hadislerin sahihi sakîminden ayrılmışken ve sahih rivayetlerde yer alan kıssaların desteği ile gerek inanç ve gerekse ibadet ve ahlak konuların- da sağlıklı bir zihniyet inşası mümkün iken sahih hadislerden istifade etmeyip mevzu olduğu bilinen rivayetleri kullanmak hem topluma hem de Yaratıcı’ya karşı vaizi ve hatibi sorumlu kılacaktır. Böyle bir vebal ve sorumluluktan kaçın- mak gerekir. Bununla beraber kıssaları anlama, anlamlandırma ve değerlen- dirme noktaları da vaazlarda kıssa dilinin amaca ulaşması açısından önemlidir.

Hadis kıssalarının kullanımı hususunda gerekli hassasiyetler gösterilerek sunumu yapılan bir vaaz, toplumda karşılığını bulacak ve hedeflenen gayeye ulaşılmasına vesile olacaktır.

10 Coşkun, İbrahim, Mesnevi Örneğinde Yetişkinler Din Eğitiminde Kıssa Kullanımı, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006.

Referanslar

Benzer Belgeler

Eğer tutulma bu sırada gerçekleşirse Ay Güneş’i tam olarak örtemez ve tutulma şeridinin ortasındaki bir gözlemci, tutulma ortasında Güneş’i bir halka şeklinde

Gökcisimleri ara- s›nda, gökyüzünde en genifl görünür alan kapla- yan› ve bize en yak›n olan› Ay oldu¤undan, Ay’›n neden oldu¤u örtmeler görece çok daha

Taraf Devletler, Sözleşme ilke ve hükümlerinin uygun ve etkili araçlarla yetişkinler kadar çocuklar tarafından da yaygın biçimde öğrenilmesini sağlamayı taahhüt ederler.

Yukarıdaki olayların oluş sırasına göre sıralaması hangi seçenekte verilmiştir?. I.Sonra piste

Benzer şekilde, bebeklerin yeni geliştirmeye başladıkla- rı görsel deneyim ile dış dünyayı sürekli anlamlandırma ve tanımaya odaklanma çabalarının göz kırpma

90’dan fazla ülkenin imzaladığı sözle şmeye 1994 yılında taraf olan Türkiye’de Göksu Deltası, Seyfe Gölü, Burdur Gölü, Sultan Sazlığı, Manyas Gölü,

Ramsar Sözleşmesi’ne 1994 yılında taraf olan Türkiye, bugüne kadar Sultan Sazlığı, Seyfe Gölü, Burdur Gölü, Manyas (Kuş) Gölü ve Göksu Deltası, Akyatan

Sosyal Güvenlik Kurumu ile sözleşme imzalayan üniversite hastaneleri, dün 'bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı' tüm hastalar ı sevksiz kabul etmeye başladı ancak