• Sonuç bulunamadı

TürkiyE-Bülteni. EMDR Avrupa Kongresi İzlenimleri Üzerine Emre Konuk ile Söyleşi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TürkiyE-Bülteni. EMDR Avrupa Kongresi İzlenimleri Üzerine Emre Konuk ile Söyleşi"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ISSN 2147-4885 (Online) Sayı 20 - Ağustos 2017

EMDR TürkiyE-Bülteni

Bu Sayıda Editörden

Dr. Hejan Epözdemir

Herkese merhaba,

Dört aylık bir aradan sonra bültenin yeni sayısıyla yine sizlerle birlikteyiz... Bu sayı ile ilgili içeriği aktarmadan önce, Temmuz ayında çıkarmayı planladığımız bülteni gecikmeli olarak Ağustos ayında çıkardığımızı belirtmek isterim.

Bildiğiniz üzere 30 Haziran 2 Temmuz tarihleri arasında EMDR Avrupa Kongresi gerçekleşti. Kongredeki sunumları ve oranın atmosferi sizlere aktarabilmek adına Ağustos ayında bültenimizi yayınlamaya karar verdik.

Bu yıl 18.’ si düzenlenen EMDR Avrupa Kongresi İspanya’nın Barcelona şehrinde gerçekleşti. Öncelikle Kongreden Türkiye adına çok sevindirici bir haber aldık.

Devamını 2. sayfada...

Makale Özeti

Dissosiyatif Kimlik

Bozukluğu’ndan Ne Zaman Süphelenilir ve Tanısı Nasıl Konulur?

Uzm. Psk. Altuna Türkoğlu

6 ülkede gerçekleştirilen 10 çalışma, Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu’nun, 1.529 yetişkin hastanın %3.9’unu etkilediğini belirtmiştir.

Devamı 6. sayfada...

EMDR-TR Derneği Yayın Organı Yayın Kurulu Başkanı: Hejan Epözdemir Yayın Kurulu (Alfabetik Sırayla) : Altuna Türkoğlu, Emre Konuk, İnci Canoğulları, Önder Kavakçı, Zeynep Zat,

Editör: Hejan Epözdemir

Akademik Danışma Kurulu (Alfabetik Sırayla):

Dr. Derek Farell, Dr. Udi Ören,

Prof. Dr. Emine Gül Kapçı, Uzm. Emre Konuk, Doç. Dr. Feryal Çam Çelikel,

Uzm. Psk. Hejan Epözdemir, Dr. Jim Knipe, Dr. Marilyn Luber, Prof. Dr. Nahit Özmenler, Dr. Olcay Güner, Doç. Dr. Ömer Böke, Doç. Dr. Önder Kavakçı, Dr.Richard Mitchell, Prof. Dr. Ümran Korkmazlar, Prof. Dr. Vedat Şar Gülbahar mah. Yenidere sk. No:21/A Şişli İstanbul Tel: 0212 219 85 56 emdrebulten@yahoo.com

EMDR Alt Komiteleri

Uluslar Arası İlişkiler, Akreditasyon, Eğitim:

Asena Yurtsever, iletişim: asenayurt@hotmail.com Araştırma: Önder Kavakçı, iletişim:

okavakci@yahoo.com

EMDR HAP ve Krize Müdahale Başkanı:

Şenel Karaman, iletişim: senelkaraman@gmail.com, İstanbul Başkanı: Yusuf Ahmet Kulca, iletişim:

y-kulca@hotmail.com

Klinik Uygulama ve Protokol Geliştirme Başkanı:

Şirin Atçeken, iletişim: millesirin@yahoo.com Çocuk ve Ergen Başkanı: Ümran Korkmazlar ukorkmazlar@gmail.com, Başkan Yardımcısı:

Billur Kurt, iletişim: billurk@hotmail.com Çeviri, Üye İşleri ve Web Sitesi: Sümer Öztanrıöver, iletişim: sümeroztanrıver@hotmail.com Etik Başkanı: Olcay Güner, iletişim:

EMDR Avrupa Kongresi İzlenimleri Üzerine

Emre Konuk ile Söyleşi

Uzm. Psk. Altuna Türkoğlu

İspanya’nın Barcelona şehrinde bu yıl 18.’si düzenlenen EMDR Avrupa Kongresi

hakkında Emre Konuk ile konuştuk.

Devamı 3. sayfada...

Söyleşi

Editörden Söyleşi Makale Özeti

Bültene Yazı Gönderme Kuralları Psikoloji ve Psikyatri Dünyasından Haberler

23 116 12

(2)

EMDR TürkiyE-Bülteni

Editörden

Herkese merhaba,

Dört aylık bir aradan sonra bültenin yeni sayısıyla yine sizlerle birlikteyiz... Bu sayı ile ilgili içeriği ak- tarmadan önce, Temmuz ayında çıkarmayı plan- ladığımız bülteni gecikmeli olarak Ağustos ayında çıkardığımızı belirtmek isterim.

Bildiğiniz üzere 30 Haziran 2 Temmuz tarihleri ara- sında EMDR Avrupa Kongresi gerçekleşti. Kongre- deki sunumları ve oranın atmosferi sizlere aktara- bilmek adına Ağustos ayında bültenimizi yayınla- maya karar verdik.

Bu yıl 18.’ si düzenlenen EMDR Avrupa Kongresi İspanya’nın Barcelona şehrinde gerçekleşti. Önce- likle Kongreden Türkiye adına çok sevindirici bir ha- ber aldık. Bu yılki Francine Shapiro ödülünü “EM- DR’ın Depresyon ve Travma Sonrası Stres Bozuk- luğu olan Suriyeli Mültecilerde Etkisi: Rasgele Kon- trollü Çalışmanın Sonuçları ” adlı çalışmayla Yrd.

Doç. Dr. Ceren Acartürk, Uzm. Kln. Psk. Emre Konuk, Uzm. Psk. Mustafa Çetinkaya, Doç. Dr.

İbrahim Şenay, Psk. Birgül Gülen, Doç. Dr. Marit Sijbrandij ve Prof. Pim Cuijpers’in kazandığını du- yurmak isteriz.Bu gurur verici ödül için bizde kendi- lerini bir kez de buradan tebrik ediyoruz. Kongre’nin bu yılki konusu “21. yüzyılın psikoterapisi” idi.

Bu yıl 18.’ si düzenle- nen EMDR Avrupa Kongresi İspanya’nın Barcelona şehrinde gerçekleşti. Öncelikle Kongreden Türkiye adına çok sevindirici

bir haber aldık...

EMDR Avrupa, gelenek olarak 2 yılda bir dışarıdan araştırma kabul etmiyor, sadece alanda önemli davetli konuşmacılardan ve atölye çalışmalarından bilimsel prog ramını oluşturuyor. Birbirinden değerli pek çok konuşma- cının yer aldığı kongreye katılım da oldukça yoğundu. Biz de, gidemeyenler için bu sayıda, kısaca, kongre atmos ferini taşımaya çalıştık. Bu bağlamda, EMDR Türkiye Dernek Başkanımız Uzm. Psk. Emre Konuk ile kongreye ilişkin izlenimlerine yer verdik.

Ayrıca bülten çalışma arkadaşlarımızdan sevgili Klinik Psk. Altuna Türkoğlu’nun derlediği “Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu’ndan Ne Zaman Şüphelenilir ve Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu Tanısı Nasıl Konulur? - When to Suspect and How to Diagnose Dissociative Identity Disorder ”adlı makalenin çeviri özetini sizler için yaptı.

Son olarak, bu sayıda da standart olarak bültenimizde yer alan psikoloji, travma ve EMDR ile ilgili güncel duyuru ve haberleri bulabilirsiniz. Keyifle okumanız dileğiyle...

Saygılarımla,

Psk. Dr. Hejan Epözdemir

EMDR-TR E-Bülten Editör ve Yayın Kurulu Başkanı Dr. Hejan Epözdemir

Dr. Hejan Epözdemir

Sayı 20 - Ağustos 2017

(3)

EMDR TürkiyE-Bülteni

Sayı 20 - Ağustos 2017

Söyleşi

Uzm. Psk. Altuna Türkoğlu

Altuna Türkoğlu: Hocam öncelikle almış oldu- ğunuz ödülden dolayı sizi ve diğer yazar arka- daşları tebrik ederim, gerçekten çok sevindirici bir haber. Bu ödül ile ilgili düşüncelerinizi bizim- le paylaşır mısınız?

Emre Konuk: Barselona’da yapılan EMDR Kon- gresi’nde aldığımız ödülün, bir yazar ekibinin aldığı ödülü aşan bir yanı var. Bu ödülün bireysel bir ba- şarısı var çünkü bir araştırma yapıldı ve bu da ön- emli bir şeydir. Bunun için bu çeşitli ödüller verilebi- lir, fakat bizim aldığımız ödüllere baktığımız zaman bunların sadece bir araştırma ödülü olmadığını gö- rüyoruz.

Ödüllerin ne ödülü olarak verildiğine bakmak gere- kir. Bundan iki sene önce aldığımız ödül “İnsani Yardım” ödülü, bir araştırma ödülü değildi. Bu ödül, Türkiye’deki EMDR uygulayıcıları ve terapistleri olarak 1999 Marmara depreminden beri yaptığımız bütün işlere verilen bir ödüldü. Bu açıdn önem taşı- yor.

20 yıl içinde çok sayıda EMDR terapisti bu projelerin içinde yer aldı. Geçen sene aldığımız ödül, fibromi- yalji projesi ile aldığımız bir araştırma ödülüydü.

Üçüncüsü de bu sene kongrede aldığımız Francine Shapiro ödülüdür. Alınan tüm ödüller arasında bizim için en değerlisi Francine Shapiro ödülüdür.

Ödülü alan çalışmanın özelliği pilot çalışmaya göre daha kalabalık bir popülasyon ile yapılmış olması ve araştırma tasarımı açısından son derece dikkatli yürütülmüş olmasıdır. Bunun için Ceren’e ve onun İskandinavya’dan tanıdığı diğer EMDR terapisti ve araştırmacı meslektaşlara, araştırma taslağını oluş turmada çok şey borçluyuz. Sunumlar söz konusu olduğunda ise geçen sene Amerika ve Avrupa’daki kongrelerde sunduğumuz G-TEP çalışması var. Fe- laket bölgelerinde çok sayıda mağdur oluyor ancak terapist az oluyor. Biz bunu tespit ettik. Birebir EMDR yaklaşımı acaba grup halinde etkili olabilir mi sorusundan yola çıkıp, etkili olduğunu gördük.

Hatta birebir yapılan çalışmada yani ödül alan çalışmadaki sonuçlarla katılımcıların %61’i TSSB tanısı almaktan çıktı. G-TEP de de benzer bir so- nuç aldık. Gurubu iki kere gördük ve yabancı bir popülasyonla çalışıldığı için tercüme ile yürüyen bir terapi olmasına rağmen başarılı bir çalışma oldu.

Bu çalışmada çok önemli çünkü bu popülasyonlar ile böyle çalışmalar literatürde yok. Yakın zamanda büyük ihtimalle bu senenin sonlarına doğru G-TEP çalışması da yayınlanacak. Son senelerde, EMDR yayıldıkça daha fazla araştırma yapılıyor.

EMDR Avrupa Kongresi İzlenimleri Üzerine Emre Konuk ile Söyleşi

(4)

EMDR TürkiyE-Bülteni

A.T: Peki EMDR’a dair bizimle paylaşmak istediğiniz yeni haberler var mı?

E.K: Avrupa ve Amerika’daki EMDR kongrelerinde eğitimci günleri olur. Çok sayıda EMDR eğitimcisi var ancak herkes bu güne gelmiyor, isterlerse katı- lıyorlar. Aşağı yukarı 100’e yakın eğitimci bu güne katılıyor. Gelen eğitimciler, genelde EMDR’a katkı- da bulunan veya bulunmak isteyen, EMDR’ın nere- ye gittiğine dair düşünceleri olan, nereye gitmesi gerektiğine dair karşılaşılan zorluklarla ilgili çözüm- leri düşünen insanlardan oluşuyor. Aslında birkaç senedir ana temamız tartışmalı bir konuydu.

Yapılan sunumlar bu temanın etrafında oluştu. Geç- miş senelerde ağır kişilik bozukları, kompleks travma sonrası stres bozukluğu gibi ağır problemler söz konu- su olduğunda “bu insanların yaşadıkları ağır travma- larla çalışmaya klasik protokoldeki bildiğimiz ilk olay yada en kötü olaydan başlayalım mantığı ile hareket etmeyin” denirdi. Bu insanların travmalarını çalışmaya tahammülleri olmaz, dissosiye olurlar, toparlanmaları zor olur, kötü şeyler yaşadıkları için terapiyi bırakırlar gibi nedenler, EMDR’ın özellikle ilk yıllarında sıralanır- dı.

Bizlerde eğitimci olarak buralarda çok dikkat edilmesi gerektiğini, yavaş gidilmesi gerektiğini önce stabili- zasyon döneminin uzun tutulması gerektiğini konuşur- duk. Ben şahsen stabilizasyon dönemini çok kısa tut- tum çünkü bizim ülkemizde farklı popülasyonlar var.

Uzaktan gelenler var, uzun uzun hazırlık yapacak vakit olmuyordu. Dolayısıyla dikkat ederek, bazı şeyleri he- sap ederek, hızlı gitmek nasıl olur diye çok denemeler- imiz oldu. Mesela yıllar önce Emdr II. Düzey eğitimine katılmış olanlar bilir. Çok ağır bir vakayı ne kadar hızlı götürdüğümü, her gün gördüğümü ve travmaları ile çalıştığımı videoda göstermiştim, halen de gösteririm.

Üstelik hasta teşhis olarak her türlü teşhisi almış olabil- ir. Bu deneyimleri eğitimci günlerinde anlatırdık. Birkaç eğitimci ile bu konuyu hep paylaşırdık. Seneler içinde böyle düşünenlerin sayısı arttı.

Bende eğitimlerde bu konuyu gündeme getirip, çok ağır vakalar ile EMDR nasıl çalışır ve bildiğimiz teknikleri burada nasıl uygularız diye anlatırdım. Bu seneki toplantıda ana tema buydu yani hazırlık dönemi aslında kısa, hatta çok kısa tutulabilir ve çok hızlı EMDR ile başlanabilir. Ama tedbirli nasıl olunur, bunu da eğitimlerde anlatmak gerekiyor. Eğitimi alanların son birkaç senede tedbirli olarak ağır vakalarla nasıl çalıştığını gördük.

Çok kısaca özetleyecek olursak setleri yavaşlat- mak, set sayısını çok kısa tutarak hareket etmek, tolerans penceresi içinde danışanı tutmak vb. daha bir sürü teknik var. Burada onları tekrarlamaya ge- rek yok ama tedbirli olmaktan kasıt yoğun abreaksi- yon ya da dissosiye olmaya giden danışanları bil- diğimiz teknikleri uygulamak ve danışanı kaybet- meden, netice alarak stabilizasyonu sağlayarak ilerlemektir. Bu ilerleme ile stabilizasyon çok uzun sürmüyor.

Öbür türlü çok iniş çıkışları olan bir danışanı stabi- lize etmek için bazen 6 ay geçiyordu. Artık biliyoruz ki iyi bir borderline hastasını stabilize edemezsiniz, travmalarını çözmeden o danışan kolay kolay stabi- lize olmaz ve terapiyi tek edebilir. Eğitimci gününde ana konu buydu.

Tetikleyicilerden başlayabiliriz, geriye gitmesini ön- leyebiliriz, yakın tarihli travmada olduğu gibi başka travmalara bulaşmasını önleyebiliriz. Ya da danış- an travmaya gidecek olursa 2-3 set yaptıktan sonra tetikleyiciye dönebiliriz. Bunlar hep kompleks trav- ma ile ilgili çalışırken normal protokolün dışında oluşturabileceğimiz, protokollerde yaptığımız deği- şikliklerdir ve bu değişikliklerin işe yaradığını da görüyoruz. Bu eğitimci gününde, bu konu bir tartış- ma olmaktan çıkıp bir gerçek olarak kabul ettiğimiz konu haline geldi. EMDR manuellerini Francine ile birlikte hazırlayan Deany Laliotis de bu eğitimci gü- nündeydi. Onunla da Eylül ayında Amerika’daki EMDRIA kongresinde bu durumu artık manuellere geçirme zamanının geldiğini konuştuk.

Sayı 20 - Ağustos 2017

(5)

EMDR TürkiyE-Bülteni

A.T: Katıldığınız veya katılamadığınız ama ilginizi çeken workshop’lar hangileriydi? En çok ilginizi çeken konular nelerdi?

E.K: Her sene ne zaman kongreye gidecek olsak kongreye katılacak olan meslektaşlar sıklıkla sorar- lar “Hocam, hangisine katılalım?” diye.

Ben iki şey yaparım; birincisi bildiğim ve güvendi- ğim insanların sunumlarını seçerim. İkincisi ise her sene kongreye yeni insanlar katılır. Herkesi tanıya- mayacağımız için ilgilendiğimiz problem alanları seçebiliriz. Ama bir şey var ki buna dikkat edilmiyor.

Meraktan, öğrenme aşkından ötürü oluyor ama bir- çok durumda hayal kırıklığı ile sonuçlanıyor. Bu da şu, EMDR kongrelerine katılan insanların %99’u terapist, çok azı araştırmacı yani terapi ile uğraşmı- yor. Araştırma bizi çok besliyor, çok gerekli ve bu kongrelerde de bunların sunumları da olmalı, in- sanlar araştırma yapmaya özendirilmelidir. Ancak araştırmayla ilgisi olmayan sadece oraya “daha iyi terapi nasıl yaparım” diye gelen, veya sosyal ilişkil- erini zenginleştirmek, eski arkadaşlarını görmek için gelmek için gelenlerde var.

Kongrelerde “Psikopatoloji nasıl açıklanır?”,

“EMDR ile ilişkisi kurulabilir mi?” konulu workshop- lar hazırlanabilir. Fakat mesela beyin araştırmacı- ları beyin ile beynin fonksiyonları ve işleyişi üzerine araştırma yaparlar ve sunum yapmaya gelirler.

Amaçları beyindeki temel mekanizmalar ile EMDR işleyişini anlatmaktır. Ancak bu anlatımdan ben uy- gulama için hiçbir şey çıkaramam. Sadece derim ki

“ne iyi, EMDR teorisi ile beyin mekanizmaları çeliş- miyormuş”. Bu bir beyin araştırmacılarının kongresi olsa çok enteresan olabilirdi. Ancak, bu sunumu merak eden arkadaşlar workshop’a katılıp yarısın- dan önce çıktılar.

Biyoloji birinci uzak durulması gereken alan, ikincisi ise bağlanma teorisidir. Bağlanma teorisinin geç- mişi çok eskidir, 50’lere kadar gider fakat daha eski bir teori vardır o da Freud’un teorisidir.

Dikkat edersek Freud’un teorisi bir gelişim teorisidir yani bebeklikten yetişkinliğe giderken hangi aşama- lardan insanın geçtiğini anlatır.

Freud meraklı olduğu için buna göre gelişen ve gelişirken problem üreten veya üretmeye insanları araştırmıştır. Bunlarla ben nasıl uğraşırım diye kafa yormuş ve psikanalizi geliştirmiştir. Psikanaliz iyi ama maalesef teori öyle bir teori ki araştırma yap- maya izin vermiyor.

Bağlanma teorisi de yine insan gelişimini anlatır ama araştırmalarla desteklenmiştir. Dolayısıyla ge- lişim ile bir şey söyleyeceksek o araştırmalardan konuşulur. Bağlanma teorisi bir terapi yaklaşımı de- ğildir. EMDR terapistleri de gelişim teorisinden fay- dalanıp, EMDR uygularlar. Bu nedenle sunumların önemli bir kısmı bağlanma teorisinden yola çıkıyor.

Bunun bir zararı yok ama uzun uzun bir teori anlatı- lıyor ve sonra bir uygulamaya geçiliyor yani 3 saat- lik workshop’un yarısı teori, yarısı da pratikle geçi- yor. Halbuki EMDR teorisine biz yarım saat hatta 10 dakika ayırıp, 2 buçuk saati de teknik ve uygulama- ya ayırırız. Sonuç olarak bana göre, EMDR tekniği- ni anlatabilmek için problem alanlarıyla bir bağlan- ma teorisine ihtiyacımız yoktur. Bizim mevcut AIP teorisi buna izin veriyor. Kongrelerde bu seçimleri yaparken EMDR uygulamasına ne kadar ağırlık ve- rildiğine bakarak seçim yapılabilir.

Kongrede bu perspektiften bakıldığında bana göre önemli diyebileceğim sunumlar özellikle kompleks travma ile ilgili ve onları değişik boyutlardan ele a- lan sunumlardı. Bundan sonra sunuma gidilecek isimleri Ana Gomez, Anabel Gonzalez, Doleras Mosquera ve Andrew Leads olarak sıralayabilirim.

Benim katılamadığım fakat diğer arkadaşlarımdan duyduğum diğer iyi isimleri ve sunumlarını, bir ara- ya gelip konuştuktan sonra sizler ile sonraki aylarda paylaşacağım.

Sayı 20 - Ağustos 2017

(6)

EMDR TürkiyE-Bülteni

Makale Özeti

Makale Özeti

Makale Adı: Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu’ndan Ne Zaman Şüphelenilir ve Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu Tanısı Nasıl Konulur?

Yönergeler*

Yazar: Ross, A.C

Dergi: Journal of EMDR Practice and Research Sayı: 2015; Volume 9, Number 2, 114-120

Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu’ndan Ne Zaman Şüphelenilir ve Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu Tanısı Nasıl Konulur?

6 ülkede gerçekleştirilen 10 çalışma, Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu’nun (DKB), 1.529 yetişkin hasta- nın %3.9’unu etkilediğini belirtmiştir (Ross, Duffy,&

Ellason, 2002). Bunlar, daha önce DKB tanısı alma- mış, tedavi görmemiş ve DKB’si olduğunu ileri sür- memiş kişilerdi. Kanada, Amerika, Türkiye, Norveç, İsviçre ve Almanya’da gerçekleştirilen bu çalışmalar- da prosedür, hastanede yatan hastaları Dissosiyatif Yaşantılar Ölçeği (DES; Bernstein & Putnam, 1986) ile taramak ve sonra en yüksek puan alanlarla iki yapılandırılmış görüşmeden birini, Dissosiyatif Bozukluklar için Yapılandırılmış Klinik Görüşme’yi (SCID-D; Steinberg, 1995) veya Dissosiyatif Bozuk- luklar Görüşme Çizelgesi’ni (DDIS; Ross, 1997;

Ross & Halpern, 2009), kullanarak görüşme yap- maktı.

Bu epidemiyolojiye dayalı olarak, Shapiro’nun da (1995,2001) vurgulandığı gibi, DKB, EMDR perspek- tifinden değerlendirilen hastalar da dahil olmak üze- re birçok psikiyatrik hastaya yönelik ayırıcı tanının bir parçası olmalıdır.

Kompleks dissosiyatif bozukluklara yönelik EMDR için klinik literatürün mevcut olmasına karşın, henüz bu bozukluklar için onaylanmış bir standart protokol yoktur. Böyle bir protokolün geliştirilmesinde sorul- ması gereken sorular şunlardır: hedeflerin seçilmesi ve duyarsızlaştırma aşamasında ayrıştırma/bölme tekniklerini (fractionation) kullanmak gerekir (Kluf 2013). Bu aşamalarda alter kişilikler ile doğrudan ve/veya dolaylı iletişim kurmak gerekir mi? Ayrıca, DKB literatüründen hangi tedavi teknikleri alınma- lıdır? Cevaplandırılmamış olan soru, DKB için deği- şik EMDR protokolünün gerekli olup olmadığıdır;

eğer gerekliyse, kontrollü çalışmalar ile onaylandı- ğında bu protokolün kendisi, DKB için bir standart protokol haline gelebilir.

Yukarıda belirtilen hususlar ışığında bu makalede, DKB’den ne zaman şüphelenilmelidir ve tanı nasıl konulur sorularına yanıt verilmektedir. Bununla birlikte, DKB’nin geçerliliği ve güvenilirliği konusun- daki görüş ayrılıklarına ilişkin yakın tarihli literatür odak noktası olarak alınmamaktadır (Boysen &

vanBergen, 2013a, 2013b; Brand & Loewenstein, 2014; Brand, Loewenstein, & Spiegel, 2013a, 2013b, 2014; Dalenberg et al., 2012; Dorahy et al., 2014; Lynn et al., 2012; Martínez-Taboas, Dorahy, Sar, Middleton, & Krüger, 2013; Paris, 2012, 2013;

Ross, 2013). Okuyucu, DKB tedavisine ilişkin genel kuralları ve standartları konusunda çeşitli kaynaklara yönlendirilmektedir (Brand & Loewenstein, 2014;

Chu et al., 2004; Ross, 1997; Silberg et al., 2011).

DKB’ye ilişkin olarak: (a) tanısı doğrudan geçmişten gelen ve mümkünse benzer geçmişten elde edilen, önceden mevcut olan semptomlara dayanmalıdır;

(b) yapay bozukluk ve hasta rolü yapma, adli bağ- lamlarda ve potansiyel ikincil kazanım olan durum- larda değerlendirilmelidir; (c) alter kişiliklerin varlığı Bu makalede

“Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu’ndan Ne Zaman Şüphelenilir ve Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu Tanısı Nasıl Konulur?”

anlatılmaktadır.

Uzm. Psk. Altuna Türkoğlu

Sayı 20 - Ağustos 2017

Uzm. Psk. Altuna Türkoğlu

(7)

EMDR TürkiyE-Bülteni

dahil olmak üzere DKB semptomları, bir ruhsal bozukluğun semptomlarıdır; kişi hakkında gerçekçi bilgiler değildir, (d) DKB rahatsızlığı o kişiyi eylem- leriyle ilgili ahlaki, kişisel, etik veya yasal sorumlu- luktan otomatik olarak kurtarmaz.

Dissosiyatif Kimlik Bozukluğundan Ne Zaman Şüphelenilmelidir?

DKB tanısı kadınlarda daha yaygın şekilde görülse de, yapılan çalışmalar tanı konulmamış DKB’nin erkek-kadın oranının yarıdan fazla olmadığını gös- termektedir (Dorahy et al., 2014; Ross, 1997; Ross et al., 2002); bu nedenle, cinsiyet tek başına önemli bir risk faktörü değildir.

Örnek Vaka

Current Psychiatry’den alınan aşağıdaki vaka örneği (Francois, Agakar, & Kotbi, 2012), önceden tanı konulmamış DKB unsurlarının birçoğunu içermektedir.

20 yaşındaki Bayan T. babası tarafından acile getirilmiştir çünkü bir şey yemeği ve içmeyi reddet- mekte, evde bir şey yapmamakta, bütün gün yata- ğında yatmakta ve gündelik yaşam aktiviteleri ile ilgilenmemektedir. Bayan T. acilde başlangıçta ses- siz ve işbirliğine yanaşmamış daha sonra ajite olmuş ve bunu takiben ağlama, ağızdan köpükler çıkarma, inleme ve belirgin bir tepkisizlik ile karak- terize olan nöbet benzeri bir durum yaşamıştır. Bu durum 5 dakikadan fazla sürmüştür. Psikiyatri üni- tesinde, Bayan T. İlk başlarda asabi ve iştahsızdı bununla beraber, regresyon davranışıyla birlikte genellikle cenin pozisyonunda durduğu, ağladığı ve çocukça konuştuğu görülmüştür. Poliklinikteki psiki- yatristi Bayan T.’nin, 7 yaşında başlayan bir fiziksel ve cinsel taciz geçmişi olduğunu belirtmiştir. 9 ya- şındayken annesini göğüs kanserinden kaybeden Bayan T. ve kardeşleri bakımevine verilmiş ve ora- da personel tarafından fiziksel tacize uğramıştır. 18 yaşına kadar bakımevinde kalmıştır. Bayan T.’nin

Dissosiyatif rahatsızlığın üzerinde durulmasına rağmen DKB’nin sistematik olarak elendiğine ilişkin herhangi bir kanıt yoktur. Bayan T. ile yaygın şekilde kullanılan bir özbildirim ölçeği olan DES’e (Bernstein & Putnam, 1986) ve ardından DDIS’e (Ross, 1997; Ross &

Halpern, 2009) dayalı olarak görüşme yapılması ve daha sonra DKB tanısı konusunda yetkin bir klinisyen tarafından değerlendirilmesi ilginç olurdu. Hem DES hem DDIS, kabul edilmiş güvenilirliğe ve geçerliliğe sahip genel kullanıma açık ölçeklerdir (Ross, 1997;

Ross & Halpern, 2009). İki ölçek de, Amerikan Psikiyatri Birliği’nin Psikiyatri Ölçekleri Elkitabı’nda yer almaktadır.

Bayan T.’nin epilepsi benzeri episodları, basitçe yalancı nöbetler olmaktan ziyade, bir çocuk alter kişiliğinin çocukluktaki tecavüzlere karşı duygusal boşalmaları da olabilir. DKB, Bayan T’nin ani davra- nışsal değişimlerini, çığlık atmasını, çocukça bir sesle konuşmasını ve yalancı uykusunu açıklayabil- ir; cinsel taciz geçmişi ise yalancı nöbetlerin, pelvik kasılmalarının nedeni olabilir. Francois ve ark., (2012), bir klinik görüşme sırasında Bayan T.’de

Sayı 20 - Ağustos 2017

me ve yalancı uyku ile karakterize olan episodlar nedeniyle hastaneye kaldırıldığını belirtmiştir. Ba- yan T’nin konversiyon bozukluğu ve dissosiyatif rahatsızlığı olma riski ayrıca psikiyatristi tarafından göz önünde bulundurulmuştur.

Bu vakada yazarların koyduğu yalancı nöbet tanı- sının teknik olarak doğru olmasına karşın, klinik tablonun bütününü açıklamakta yetersiz kalmak- tadır.

(8)

EMDR TürkiyE-Bülteni

Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu Tanısı Nasıl Konulur?

DKB tanısına yönelik prosedür ve yaklaşım, diğer bütün ruhsal bozukluklara yönelik olanlar ile aynıdır.

Ciddi düşünce bozukluğu olan, hezeyan geçiren, suskun, işbirliğine açık olmayan veya başka bir şekilde bir psikiyatrik görüşmeye katılım gösteremeyen ağır psikozlu birinde DKB’den şüphe edilebilir, fakat teşhis edilemez. Değerlendirme, ikincil geçmiş ve ruhsal durum incelemesi dahil olmak üzere bir psikiyatrik değerlendirmenin bütün standart unsurlarını içerir.

Fakat çoğu klinik uygulamada yer almayan bazı ek soruların sorulması gerekir.

1980’li yıllarda yapılan iki çalışma (Putnam, Guroff, Silberman, Barban, & Post, 1989; Ross, Norton, &

Wozney, 1989) çoklu kişilik bozukluğu hastalarının, dissosiyatif rahatsızlık teşhisi konulmadan önce ruh sağlığı hizmetlerinde ortalama olarak 7 yılın biraz altın- da bir süre geçirmiş olduklarını kanıtlamıştır. Sonraki 25 yıl içinde DKB’ye ilişkin önemli boyutta literatürün oluşmasına karşın o zamandan beri bu gecikmenin kısaltılmış olduğuna ilişkin herhangi bir kanıt bulun- mamaktadır. Bazı DKB vakalarında tanı koymak güç olabilse de, gecikmenin büyük kısmı muhtemelen hastaların geçmişi konusunda yeterli ve özel bilgi edinilememesinden kaynaklanmaktadır.

Gerekli sorular sorulduğunda, genellikle tek bir değer- lendirmede DKB tanısı konulabilir. Fakat başka herhangi bir bozuklukta olduğu gibi, bazı vakalarda tanı konulması zaman alabilir ve bir tedavi anlaşması oluşturulmasını gerektirebilir. Böyle vakalarda, genel- likle tanımlanmamış ruhsal rahatsızlığa yönelik geçici bir DSM-5 tanısı konulabilir. Aşağıda belirtilen semp- tomların irdelenmesinden sonra “içerideki diğer kişi- lere” yönelik özel sorular sorulmalıdır.

Herhangi bir görüşmede olduğu gibi, açık uçlu soru- lardan başlanarak daha kapalı uçlu sorulara doğru gidilmelidir.

DKB’li kişiler semptomlarını nadiren ele verirler.

Alter kişiliklerin durgunlaştığı veya uykuya yattığı uzun süreli gerileme dönemleri olabilir ve bu neden- le aşağıda belirtilen semptomların hiçbiri görülmez.

Fakat kişi kriz halindeyken ve ruhsal sağlık kurumu- na sevk edildiğinde bu durum geçerli değildir.

Eğer kişi, içinde vücudunu kontrol altında alan baş- ka “kişilerin” var olduğunu varsayıyorsa ve bellek kaybı söz konusuysa, mantıksal olarak aşağıdaki semptomları gösterecektir. Genellikle çocuklukla ilgili yoğun bir belle kaybı söz konusu olur; örneğin, 13 yaşından önceki herhangi bir şeyin hatırlan- maması veya evde bir üvey babanın yaşadığı 8-12 yaşları arasındaki belli bir döneme ilişkin bellek kaybı gibi. Başka vakalarda, çocuklukla ilgili bellek kaybı bölük pörçüktür ve normal unutma durumun- dan ayırt edilmesi daha zordur. Fakat ilaç veya alkol almamışken süregelen ayrı ayrı boş, hatırlan- mayan dönemler DKB’nin ayırıcı özelliğidir. Çok sık görülmeyen durumlarda, bunu normal unutmadan veya dalgınlıktan ayırt etmek güç olabilse de çoğunlukla güç değildir.

Birçok DKB semptomu bir süreklilik halinde var olur. DKB semptomlarını ilk değerlendirmede nor- mal veya daha az şiddetli dissosiyatif bozukluk- lardan ayırt etmesi güç olabilir. Fakat kişi bilmediği yerlerde, (örneğin bir yabancıyla yataktayken) 2 gün süreli hatırlamadığı dönemlerden gelen, kafa- sının içinde isimleri, yaşları ve cinsiyetleri bilinen sesler olduğunu söylüyorsa, şiddetli çocukluk trav- ması ve içinde başka insanların olduğuna dair bir duygusu varsa, DKB olasılığı yüksektir.

Klinisyenlerin DKB vakalarını fark edememeleri şaşırtıcı değildir çünkü genellikle semptomlar hak- kında soru sormaz veya ayırıcı tanılarda DKB’yi dikkate almazlar. Bu makalede ana hatlarıyla belir- tildiği şekilde sistematik sorgulama veya DES ile DDIS’nin kullanımı çoğu kurumda DKB vakalarını kolaylıkla belirleyecektir.

Sayı 20 - Ağustos 2017

(9)

EMDR TürkiyE-Bülteni

Benzer şekilde, tanı konulmamış DKB vakalarının EMDR uygulamalarında bulunması da güç olmaya- caktır. Bunlar asla tanı konulmamış, asla bunun için tedavi görmemiş olan ve rahatsızlığı olduğunu ileri sürmemiş hastalar olacaktır. Bu hipotez, hali hazırda altı farklı ülkede ortaya atılmış, test edilebilir bir hipo- tezdir (Ross et al., 2002). Önceden tanı konulmamış DKB’nin, EMDR için değerlendirilen kişiler arasında görülmesi muhtemeldir; çünkü ortak travma geçmişler- ine sahiptirler.

Genel olarak, acil serviste veya hastanede yatma durumunda DKB tanısı daha kolay konulabilir çünkü kişi kriz halindedir, istikrarsızdır, daha az organizedir ve yakın geçmişinde belirgin semptomlara sahip olması daha muhtemeldir. Ayrıca, hastanede yatma ortamının sağladığı korunaklılık ve destek, semptomların ortaya çıkması riskinin daha kolay görülmesini sağlar. Oysa EMDR uygulaması gibi ayakta tedavi ortamında, vaka- lara tanı konulmasının daha uzun zaman alması beklenir. Ayakta tedavi görenler, genellikle daha istik- rarlı, daha organize ve daha işlevseldirler; bu nedenle, DKB ile bağıntılı boşlukları, sesleri ve diğer semptom- ları deneyimlemeleri daha az muhtemeldir. DKB kişilik yapısı, daha durgun veya kapalı olduğundan tanı ko- nulması daha uzun zaman alabilir. Bunun yansıra, kişinin semptomları göstermesi için yeterli bir terapötik ittifakın kurulması daha uzun zaman alabilir. Fakat, ortam ne olursa olsun, DES ve DDIS ile desteklenen aynı klinik görüşme, kişiyi DKB veya başka bir kronik, kompleks dissosiyatif rahatsızlık bakımından değer- lendirmenin etkili bir yoludur.

Sonuç olarak, eğer gelecekte DKB için randomize kontrollü EMDR çalışmaları gerçekleştirilecek olursa, bir standart protokole ihtiyaç duyulacaktır.

DKB tedavisine yönelik standart EMDR protokolü- nün mevcut standart protokolde değişiklikler yapıl- masını gerektirip gerektirmediği sorusunun cevabı kontrollü çalışmaların sonucunu beklemektedir. Fa- kat hangi protokol olursa olsun, daha önceden tanı konulmamış DKB’ye yönelik bir sistematik değerlen- dirmeye ihtiyaç duyulacaktır. DKB’nin klinik değer- lendirmesine ilişkin genel kurallar bu makalede ve burada atıfta bulunulan diğer kaynaklarda sunulmak- tadır; klinik görüşmeye DES ve DDIS ile destek veril- mesi tavsiye edilmektedir.

Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu Tanısı Nasıl Konu- lur?

Açık Uçlu Soru: Hafızanız ile ilgili bir problem var mı?

Hafıza ile ilgili boşluklar: İlaç veya alkol kullanmadı- ğınızda, tekrarlayan, aniden başlayıp aniden biten dakikalar, saatler veya günler süren “kayıp zaman periyodları”

Boşluktan çıkma: Farklı yerlere gitmek; o yerlere nasıl gittiğinizi bilmemek

Hatırlanmayan olaylar: İnsanların size hatırlama- dığınız şeyler anlatması ve size çok farklı davranı- yorsun demesi

Sizi tanıyan yabancılar: Tanımadığınız insanların si- ze farklı isimle hitap etmesi.

Kayıp veya tanınmayan eşyalar: Eşyalarınızı kay- betmeniz veya tanımadığınız eşyaların ortaya çıkması örneğin, yakın zamanda dolabınızda asla giyinmeyeceğiniz tarzda bir kıyafet bulmanız

Farklı el yazısı: Hatırlamadığınız farklı yazılar bul- mak örneğin, çocukça veya kızgın bir yazının sizin hakkınızda konuşması

Sayı 20 - Ağustos 2017

(10)

DKB tedavisine yönelik standart EMDR protokolü- nün mevcut standart protokolde değişiklikler yapıl- masını gerektirip gerektirmediği sorusunun cevabı kontrollü çalışmaların sonucunu beklemektedir. Fa- kat hangi protokol olursa olsun, daha önceden tanı konulmamış DKB’ye yönelik bir sistematik değerlen- dirmeye ihtiyaç duyulacaktır. DKB’nin klinik değer- lendirmesine ilişkin genel kurallar bu makalede ve burada atıfta bulunulan diğer kaynaklarda sunulmak- tadır; klinik görüşmeye DES ve DDIS ile destek veril- mesi tavsiye edilmektedir.

Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu Tanısı Nasıl Konu- lur?

Açık Uçlu Soru: Hafızanız ile ilgili bir problem var mı?

Hafıza ile ilgili boşluklar: İlaç veya alkol kullanmadı- ğınızda, tekrarlayan, aniden başlayıp aniden biten dakikalar, saatler veya günler süren “kayıp zaman periyodları”

Boşluktan çıkma: Farklı yerlere gitmek; o yerlere nasıl gittiğinizi bilmemek

Hatırlanmayan olaylar: İnsanların size hatırlama- dığınız şeyler anlatması ve size çok farklı davranı-

yorsun demesi Sizi tanıyan yabancılar: Tanımadığınız insanların si-

ze farklı isimle hitap etmesi.

Kayıp veya tanınmayan eşyalar: Eşyalarınızı kay- betmeniz veya tanımadığınız eşyaların ortaya çıkması örneğin, yakın zamanda dolabınızda asla giyinmeyeceğiniz tarzda bir kıyafet bulmanız

Farklı el yazısı: Hatırlamadığınız farklı yazılar bul- mak örneğin, çocukça veya kızgın bir yazının sizin hakkınızda konuşması

EMDR TürkiyE-Bülteni

Sesler: Birbirleriyle konuşan kişilerin seslerini duy- mak; bu kişinin veya kişilerin isim yaş ve cinsiyet bilgisine sahip olmak

Başka “insanlar”: İçinizde başka bir kişi veya kişiler varmış gibi hissetmek ve bu kişi veya kişilerin beden- inizi kontrol altına alması

Benzer Hikaye: Ailenizde/arkadaşlarınızda hafıza kaybı ile beraber ani davranış değişikliği gösteren kişilerin ya da aynı failler tarafından istismar edildiği- nizi bildiren ortak travma geçmişiniz olması

Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu Hakkında Yaygın Yanlışlar

Yanlış: Sık görülmez.

Doğru: 6 ülkede gerçekleştirilen 10 çalışma, Dissosi- yatif Kimlik Bozukluğu’nun (DKB), 1.529 yetişkin has- tanın %3.9’unu etkilediğini belirtilmiştir.

Yanlış: Her zaman tedaviye bağlı olarak ortaya çıkar.

Doğru: Önceden var olan semptomlara dayanarak teşhis edilebilir.

Yanlış: Güvenilir bir şekilde teşhis edilemez.

Doğru: Güvenirliği iyi derecededir. Kappa değerleri 0.70’den büyüktür.

Yanlış: Teşhis bir bozukluğa neden olur.

Doğru: Kontrolsüz, ileriye dönük tedavi sonuçları bir- çok durumda iyileşme şansının olduğunu göstermek- tedir.

Yanlış: Belirli bir tedavi tanımı yoktur.

Doğru: Birçok kaynakta tedavi iyi tanımlanmıştır.

Sayı 20 - Ağustos 2017

(11)

EMDR TürkiyE-Bülteni

1. E-bültene gönderilecek araştırma yazıları, A4 boyutlarında beyaz kağıda üst, alt, sağ ve sol boşluk 2,5 cm. Bırakılarak (16 x 24,7’lik alana) çift aralıklı ve düz metin olarak yazılmalıdır (Bu ölçüler, gönderilen tablo ve grafiklerin dergi sayfa boyutları dışına taşmamasını ve daha kolay kullanılmasını sağlayacaktır).

2. Yazılarda Türk Dil Kurumu’nun yazım kılavuzu örnek alınmalı, yabancı sözcükler yerine olabildiğince Türkçe sözcükler kullanılmalıdır.

Türkçe’de pek alışılmamış sözcükler yazıda kullanılırken ilk geçtiği yerde yabancı dildeki karşılığı parantez içinde verilmelidir (Türkçe ve İngilizce).

3. Araştırma yazıları başlık sayfası, özet (Türkçe ve İngilize), anahtar kelimeler, ana metin, kaynaklar, ekler, tablolar, şekil başlıkları, şekiller, yazar notları ve yazışma adresi ile genişletilmiş İngilize uzun özet (summary) bölümlerini içermelidir.

a) Başlık sayfası: Sadece araştırma yazısı başlığı ve kısa başlık bu sayfada yer almalıdır. Yazarların adı ve soyadı, unvanı ve çalıştığı kurumu içeren bilgiler de bu sayfada yer almalıdır.

b) Özet ve anahtar sözcükler: Araştırma yazısı, Türkçe ve İngilizce olmak üzere her iki dilde ‘Özet’

ve ‘Abstract’ başlıkları altında 250 kelimeyi geçmeyecek şekilde olmalıdır. Anahtar kelimeler (3 ile 6 arasında) Türkçe özetin altında ‘Anahtar kelimeler’ ve İngilizce özetin altında ‘Key words’

başlığı kullanılarak verilmelidir. Türkçe ve İngilizce özetin her biri yeni bir sayfadan başlamalıdır.

c) Ana metin: Yeni bir sayfadan başlamalıdır.

Görgül makalelerde (araştırma yazılarında) metin, sırasıyla giriş, yöntem, sonuçlar ve tartışma bölüm- lerinden oluşmalıdır. Derleme türü yazılarda da yöntem bölümü dışında diğer adımlar benzer şekil- de yazılmalıdır. Makalenin başlığı ana metnin ilk sayfasında yer almalı ve başlıktan sonra, “Giriş” alt başlığı yazılmadan paragraf ile metne başlanma- lıdır. Yöntem, Sonuçlar ve Tartışma bölümleri yeni bir sayfadan başlamamalıdır; bir bölüm bittikten sonra, aynı sayfada diğeri onu izlemelidir.

Giriş bölümü, yapılan araştırma ile ilgili olarak, literatürdeki yaklaşım ve sonuçlar ile araştırmanın amacını içermelidir. Yöntem bölümü örneklem, veri toplama araçları ve işlem olmak üzere 3 alt bölüm- den oluşmalıdır.

Sonuçlar, araştırmada kullanılan istatistiksel anali- zleri, her değişkene ait ortalama ve standart sapma değerlerini içermelidir. Tablolar ve şekiller ayrı bir sayfada yazının en sonunda verilmelidir. Verilecek olan tablolarda ortalamalar ortalama işareti, standart sapmalar ise “s” ile gösterilmelidir.

d) Kaynaklar: Yeni bir sayfadan başlamalıdır. Metin içinde belirtilen tüm kaynaklar ‘Kaynakça’ listesi içinde yer almalıdır. APA 5 formatına uygun yazıl- malıdır.

e) Ekler: Yeni bir sayfadan başlamalıdır. Araştırmada kullanılan ölçekler gibi ek bilgileri içerir.

f) Tablolar: Yeni bir sayfadan başlamalıdır ve her bir tablo ayrı bir sayfada verilmedir. Tablo numarası (Tablo 1: gibi) ve Tablo başlığı tablonun üstünde kelimelerin yalnızca baş harfleri büyük olarak yer almalıdır.

g) Şekil başlıkları ve şekiller: Yeni bir sayfadan başlamalıdır. Şekil numarası ve şekil başlıkları kelimelerin baş harfleri büyük olarak aynı sayfada alt alta verilmelidir. Şekillerin her biri ise ayrı sayfalarda verilmelidir.

h) Yazar notları: Yeni bir sayfadan başlamalıdır. Eğer araştırma bir tez çalışmasının özeti ise veya araştır- mayı destekleyen kurum(lar) var ise bu bölümde belirtilmelidir. Ayrıca araştırmacının, araştırmaya katkılarından dolayı teşekkür etmek istediği kişiler de bu sayfada belirtilmelidir.

ı) Yazışma adresi: Yeni bir sayfadan başlamalıdır.

Yazarın veya yazarlardan bağlantı kurulabilecek olan kişinin adresi, telefon numarası ve varsa faks numarası ile e-posta adresi bu bölümde yer almalıdır i) Genişletilmiş İngilizce özet (Summary): Yeni bir sayfadan başlamalıdır. Çift aralıklı, 4-10 sayfa uzun- luğunda olmalı; giriş, yöntem, bulgular ve tartışma bölümlerini içermelidir. İngilizce kısa başlık mutlaka belirtilmelidir.

4) Yazılardan ifade edilen düşüncelerden yazarları sorumludur.

5) Yayın Kurulu, yazıda gerekli gördüğü sözcükleri değiştirebilir.

6) Kurallara uymayan yazılar yayınlanmaz.

7) Yayınlanan her araştırmanın verilerinin 5 yıl süre ile araştırmacı tarafından saklanması zorunludur.

Çalışma iki kopya halinde emdrebulten@yahoo.com adresine gönderilmelidir. Bunlar: a)-Kimlik bilgilerini içeren başlık sayfası

Yazım Kuralları Genel İlkeler

Sayı 19 - Nisan 2017

(12)

Psikoloji ve Pskiyatri Dünyasından Haberler

EMDR TürkiyE-Bülteni

24- 27 Ağustos 2017 tarihleri arasında Washington, Amerika’da EMDRIA Kongresi gerçekleştirilecektir.

Detaylı bilgiye http://www.emdria.org/

adresinden ulaşabilirsiniz.

19-22 Ekim 217 tarihlerinde 2. ocuk ve Erişkin Klinik Psikiyatri Kongresi gerçekleşecektir.

Detaylı bilgiye http://www.iccapistanbul.org/

adresinden ulaşabilirsiniz.

17-23 Ağustos 2017 tarihleri arasında İzmir’de EMDR I. Düzey Eğitimi verilecektir.

Detaylı bilgiye http://www.dbe.com.tr/Yetiskinveaile adresinden ulaşabilirsiniz.

Sayı 20 - Ağustos 2017

Referanslar

Benzer Belgeler

Tek yönlü ANOVA‟da karakter alt ölçeklerinden kendini aĢma puanlarında ki anlamlı farkın post hoc bonferroniye göre panik bozukluk grubunda kendini

Kadın olarak hayatına devam etme kararı al- dığını, eşi ve çocuklarından uzaklaşarak hayatını yeniden kurmak istediğini, Ankara’ya geldikten sonra tanıştığı ve

Akut stres bozukluğu için tanı ölçütlerinden biri olan peritravmatik dissosiyasyon ayrıca TSSB için de yordayıcı bir faktör olarak gösterilmiştir.[54] Dissosiyatif

Bu tür davranışları olan olguların önemli bir bölümünde psikotik bozukluk, kişilik bozuklukları, zeka geriliği, madde kullanım bozukluğu, dissosiyatif kimlik

Örneðin birinci eksende BTADB ikinci eksende sýnýrda kiþilik bozukluðu alan vakalar, histerik psikoz ve akut stres bozukluðu ile BTADB iliþkisi, kültürel özellikli

- Dissosiyatif semptomlar ve ÇÇT yönünden belirgin fark saptanmamış, - İhmal öyküsünün, baş ağrısı grubunda daha yüksek olduğu,. - İhmal öyküsü olan her iki

Zaman perspektifinin her bir alt boyutunun (geçmiş olumsuz, geçmiş olumlu, şimdi hazcı, şimdi kaderci, gelecek) ve duygu düzenleme güçlüğünün, çocukluk

Bu semptom ya da defisit, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, mesleki alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik