G
üneş Sistemi’nin en büyük bo-yutlu ve kütleli gezegeni Jüpi-ter, yıldızımızdan ortalama 778 mil-yon km uzakta bulunuyor. 2020’nin Temmuz ayında Jüpiter Dünya’ya en yakın konumundayken aramız-daki mesafe 620 milyon km olacak ve bu noktada bile Jüpiter’e baktığı-mızda onun yaklaşık 34 dakika ön-ceki hâlini göreceğiz.Jüpiter’in ekvator çapının yaklaşık 143.000 km, ortalama yoğunluğu-nun ise 1,326 g/cm3 olduğu biliniyor. Gaz devi, Galileo Galilei’nin keşfettiği Ganymede, Europa, Callisto ve Io ile birlikte 79 uyduya sahiptir. Jüpiter’in Dünya’dan yapılan gözlemlerde, gö-zümüzün algıladığı görünür bölgede olmadığı için, gözle görülemeyen dü-şük yoğunluklu halka yapısı da
bulu-nuyor. Jüpiter’de bir gün 14 saat 56 dakika sürerken, bir yılı 12 Dünya yı-lına eşittir. Kendi etrafındaki dönüş hızı çok yüksek olduğu için ekvator bölgesi şişkindir. Jüpiter’in dönme ek-senin eğikliği sadece 3,13 derece ol-duğundan çok küçük mevsimsel de-ğişimler ortaya çıkıyor.
Jüpiter’in içine 1300 Dünya sığabi-lir. Kütlesi, Dünya’nın kütlesinin 318 katına eşdeğerken yüzey çekim iv-mesi ise Dünya’ya göre 2,528 kat büyük olup 24,79 m/s2’dir. Eğer Jüpi-ter 75 kat daha büyük kütleli olsay-dı bir yılolsay-dız olabilecekti. Dünya’dan 2,5 kat hızlı dönen Jüpiter’in yüzeyi Dünya’dan 2,5 kat daha soğuk olup yaklaşık -108°C’dir. Jüpiter’in kütle-ce %75’i hidrojen ve %24’ü helyum-dan oluşur. Atmosferinde az da olsa metan, su buharı, amonyak ve sili-kon bazlı bileşikler bulunur. Jüpiter’in yer tabanlı ve uydu te-leskoplarından alınan görüntüleri beyaz, kırmızı, turuncu, kahveren-gi ve sarı tonları yansıttığını gös-teriyor. Jüpiter’in rengi, atmosfe-rindeki kuvvetli fırtınalarla
değişi-Güneş Sistemi’nin Gaz Devi Jüpiter
Prof. Dr. Faruk Soydugan
[fsoydugan@comu.edu.tr
Gökyüzü
Bilim ve Teknik Haziran 2020
28 Haziran İlkdördün 5 Haziran Dolunay 13 Haziran Sondördün 21 Haziran Yeniay Küçük Ayı Büyük Ayı 90_93_gokyuzu_haziran_2020.indd 92 90_93_gokyuzu_haziran_2020.indd 92 16.05.2020 14:2216.05.2020 14:22
91 yor. Atmosferindeki renkler, Güneş
ışınlarının farklı kimyasallardan yan-sıması ile ortaya çıkıyor. Jüpiter, bü-yük çoğunlukla hidrojen ve helyum-dan oluşmasına karşın dev konvektif hareketler iç kısımlardaki farklı kim-yasalları (örneğin; fosfor, kükürt ve hidrokarbonlar) üst kısımlara taşıya-rak renkli bölgelerin ortaya çıkması-na neden oluyor. Beyaz bölgeler dü-şük, kahverengi lekeler orta ve kırmı-zı bölgeler ise daha şiddetli fırtına-ları gösteriyor. Meşhur kırmızı leke de bu fırtınaların (rüzgâr hızı saat-te 500 km’ye ulaşabiliyor) en önem-li örneği olarak öne çıkıyor. Gözlem-ler, en az 400 yıldır var olduğu bili-nen kırmızı lekenin gittikçe küçüldü-ğünü gösteriyor ancak hâlâ o kadar büyük ki (Dünya’nın çapının 1,3 katı) Dünya’dan orta büyüklükte bir teles-kopla bile gözlenebiliyor.
Devin Oluşumu
Ağırlıklı olarak hidrojen ve helyum gaz-larından oluşan dev gezegen Jüpiter, oluşumunun ilk safhalarında yüksek sı-caklık nedeniyle Güneş’e yakın bir böl-gede yoğunlaşamadı. Oluşumu, don-ma hattı da denilen Güneş’e 5 AB (Ast-ronomik Birim: Dünya-Güneş uzaklı-ğı olup yaklaşık 150 milyon km) uzak-lıkta başladı. Burada sıcaklık düştü-ğünden toz yoğunlaşması başlayarak bir bariyer oluşması sağlandı ve böy-lece Güneş’e doğru olan toz akışı kıs-men engellendi. Burada artan yoğun-laşma, dış etkenlerin de yardımıyla, da-ralmaya başladı ve devamında bir çe-kirdek oluşturdu. Oluşan çeçe-kirdek et-rafında önce bir zarf ve sonrasında ge-zegen oluşumu gerçekleşti. İlk zaman-lar Jüpiter çok sıcak ve büyüktü, etra-fındaki malzemeyi toplayarak
büyüme-ye devam ediyordu ancak Güneş’in er-ken dönemdeki güçlü rüzgârı gezege-nin etrafındaki bulutu süpürerek onun daha da büyümesini engelledi. Bu aşa-madan sonra oluşan dev gezegen kü-çülmeye başladı ve bu küçülme hâlâ devam ediyor. Jüpiter’in Güneş’in olu-şumundan hemen sonra (4,5 milyar yıl önce) oluştuğu ve yaklaşık 4 milyar yıl önce Güneş Sistemi’nde bugünkü ko-numuna yerleştiği tahmin ediliyor. Ötegezegen keşiflerinden, Güneş Sistemi’nin aksine, soğuk yıldızlar et-rafında çok sayıda “sıcak Jüpiter” deni-len gezegenler olduğu anlaşıldı. Bun-lar yıldızBun-larına çok yakındırBun-lar ve bulun-dukları sistemde genellikle kayaç geze-gen yoktur. Gezegeze-gen oluşum kuram-ları, gezegenlerin oluşumları sırasında sistem içinde göçler yaptıklarını orta-ya koyuyor ve hatta bu göçler sırasın-Juno uydusu ve Jüpiter (NASA)
90_93_gokyuzu_haziran_2020.indd 93
da bazı kayaç gezegenlerin yıldızları-nın üzerine düştüğü tahmin ediliyor. Güneş Sistemi’nde de gaz gezegenle-rin göç yaptığına ilişkin çalışmalar bu-lunuyor. Örneğin, Jüpiter’in oluşumu-nun ilk aşamalarında (bugüne göre) Güneş’e dört kat daha uzak olduğu ve 700.000 bin yılda bugünkü konumuna geldiği düşünülüyor. Jüpiter’in önünde ve arkasında yer alan Truva asteroitleri-nin sayı yoğunluğundaki farklılıklar bu-nun kanıtı olarak gösteriliyor. Bütün bu araştırmalar, Güneş Sistemi’nin yeni bulunan yıldız-gezegen sistemlerinden (bizim sistemimizin aksine çoğunlukla sıcak Jüpiterler ve süper-Dünyalar içe-riyorlar) oldukça farklı özellikler taşıdı-ğı ve şu an için ender sistemlerden biri olduğunu ortaya koyuyor.
Jüpiter’in Etkisi
Jüpiter gibi gaz devleri yıldızlarına doğ-ru göç ederken çok yaklaşmadan yö-rüngelerine otururlarsa gezegen sis-temlerinde kapı bekçisi olarak görev
alabilirler. Merkezdeki yıldıza daha ya-kın olan iç yörüngelerdeki gezegenleri korurlar ve kararlı iklimler altında dai-resel yörüngelerde kalmalarına des-tek olurlar. Eğer Dünya gibi gezegen-ler basıklığı fazla eliptik yörüngegezegen-lere sa-hip olurlarsa aşırı iklim değişimleri or-taya çıkar ve bu durumda sürdürülebi-lir bir yaşamın gelişmesi mümkün ol-mayabilir.
Jüpiter, yakınlarında dolaşan asteroitle-rin ve kuyruklu yıldızların bir bölümü-nü içine çekiyor, bu nedenle ona siste-mimizin “elektrikli süpürgesi” denilebi-lir. Bu sayede, Dünyamız çok sayıda as-teroit ve kuyruklu yıldız bombardıma-nından kurtuluyor. Mars ve Jüpiter ara-sındaki dev asteroit kuşağı da bu devin etkisini gösteren başka bir örnektir. Jü-piter, sahip olduğu büyük çekim kuvve-ti nedeniyle, büyük olasılıkla bu astero-itlerin gezegene dönüşmesini engelle-di. Jüpiter aynı zamanda, yakınından geçen kuyruklu yıldızların yörüngeleri-nin değişmesine de yol açıyor. Jüpiter,
koruyucu ve süpürücü özelliği yanın-da, zaman zaman asteroitleri ve kuy-ruklu yıldızları Dünya’nın da yer aldığı iç gezegenlerin olduğu bölgeye fırlatı-yor. Güneş Sistemi’nin erken dönemin-de bu fırlatmalarla Dünya’ya su ve ya-şam için gerekli bazı elementlerin gel-diği düşünülüyor.
Son yıllarda yapılan araştırmalarla, Jüpiter’in bir kalkan veya koruyucu bir asker olup olmadığı ile ilgili bazı tartış-malar yapılmaya başlandı. Bu durum-da, Dünya’nın oluşumu ve iklim karar-lılığı açısından önemli ve olumlu rol oy-nayan Jüpiter, kalkan özelliğini sürdü-rüp Dünya’yı korurken bunun yanında Dünya’ya hiçbir zaman gelemeyecek bazı asteroit ve kuyruklu yıldızları ya-kınımıza doğru yönlendirdiğinden za-man zaza-man da bizler için tehdit oluş-turuyor. Gaz askerimiz koruma görevi-ni sürdürüp genellikle temizlik yapar-ken bazen de yaramazlık yapıp yolu-muza taşlar atıyor!
Jüpiter bugünlerde görsel parlaklığı -2,6 kadir ve parlaklığı -4,1 kadir olan Venüs’ten sonra gök kubbedeki ikinci parlak gezegen. Bu aylarda, Güneş Sis-temimizin gaz devi Jüpiter’i, gece yarı-sından sonra bir de bu gözle gözleme-ye ne dersiniz! Kaynaklar https://solarsystem.nasa.gov/planets/jupiter/in-depth/ https://nineplanets.org/jupiter/ https://spaceinterest.wordpress.com/2018/07/29/ jupiter-protector-or-destroyer/ https://earthsky.org/space/jupiter-journey-toward-sun-orbit https://www.standard.co.uk/news/world/jupiter-flinging-asteroids-earth-shield-a4331071.html