• Sonuç bulunamadı

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ. AÇIK ve UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ. AÇIK ve UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ"

Copied!
27
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ

AÇIK ve UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ

Tüm yayın ve kullanım hakları İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesine aittir. Hiçbir şekilde kopya edilemez, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. Ancak kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. Ders notlarının içeriğinden yazarları sorumludur.

(2)

BÖLÜM: ORTAK DERS

DÖNEM (GÜZ / BAHAR): GÜZ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI: 2013-2014

DERSİN ADI: ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ I

DERS NOTU YAZARININ ADI-SOYADI:

PROF. DR. ALİ ARSLAN

YRD. DOÇ. DR. ABDURRAHMAN BOZKURT

CANLI DERS ÖĞRETİM ELEMANIN ADI-SOYADI:

PROF. DR. ALİ ARSLAN

YRD. DOÇ.DR. ABDURRAHMAN BOZKURT

(3)

9. HAFTA

DERS NOTU

(4)

İÇİNDEKİLER

24. MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN 9. ORDU MÜFETTİŞLİĞİNE ATANMASI 24.1. Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’a Gelişi

24.2.Ordu Müfettişliklerinin Kurulması ve Mustafa Kemal Paşa’nın 9. Ordu Müfettişliğine Atanması

24.3. Mustafa Kemal Paşa’nın Yetkileri

24.4. Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a Varışı 25. HAVZA BİLDİRİSİ

26. İTİLAF DEVLETLERİNİN BASKILARI VE OSMANLI HÜKÛMETİ’NİN MUSTAFA KEMAL PAŞA’YI İKNA ÇALIŞMALARI

27. AMASYA TAMİMİ (22 HAZİRAN 1919)

28. MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN GÖREVDEN ALINMASI (8/9 TEMMUZ 1919) 29. ERZURUM KONGRESİ (23 TEMMUZ-7 AĞUSTOS 1919)

30. SİVAS KONGRESİ (4-11 EYLÜL 1919)

Ek 8: Dokuzuncu Ordu Kıtaatı Müfettişliğine Verilecek Talimat Suretinin Tam ve Orijinal Metni

(5)

ÖZET

Mustafa Kemal Paşa’nın 9. Ordu Müfettişliğine atanması, Amasya Tamimi, Erzurum Kongresi ve Sivas Kongresi sürecinde yaşanan siyasi gelişmeler ele alınacaktır. Bu çerçevede Millî Mücadele’nin örgütlenme safhaları değerlendirilecektir.

(6)

24. MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN 9. (III.) ORDU MÜFETTİŞLİĞİ’NE ATANMASI

24.1. Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’a Gelişi

Mondros Mütarekesi imzalanmadan önce, Talat Paşa Kabinesi’nin son günlerinde, orduların muharebe kudretinden mahrum ve ülkeyi müdafaadan aciz olduğunu tespit eden Mustafa Kemal Paşa, düşmanın her gün daha müsait ve ezici şartlara malik olduğunu ve muhakkak barış yapılmasını, yoksa ülkenin kâmilen elden çıkmasına sebep olunacağını 14 Ekim 1918’de Padişahın Seryaveri Naci’ye bildirmişti. Bu vesile ile Tevfik Paşa veya İzzet Paşa’nın sadaretinde kendisi (Mustafa Kemal Paşa), Fethi, Tahsin, Rauf, Azmi, Canbulat ve Şeyhülislâm Hayri’den oluşacak bir kabinenin kurulmasının gerektiğini kaydetmiş ve bunun padişaha iletilmesini istemişti. Mütareke imzalanmadan önce, güçlü bir hükûmetle savaşın sona erdirilmesinden sonra iyi bir netice alınabileceği düşüncesiyle hükûmette yer almak isteyen Mustafa Kemal Paşa, aynı zamanda Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasının hemen akabinde gerektiğinde silahlı mücadeleye hazır olmak amacıyla Anadolu’da bir direnişin başlatılması yönünde faaliyetlere başlamıştı. Katma’dan Adana’ya gelen Ali Fuat Paşa, Mustafa Kemal Paşa ile görüşmüş ve iki komutan 4 Kasım 1918’de Çukurova’da bir direniş merkezi kurmayı kararlaştırmışlardı.

13 Kasım 1918 tarihinde İstanbul’a geldiği gün işgal kuvvetlerinin İstanbul’a çıkarma yaptıklarını gören Mustafa Kemal Paşa, düşmanların geldikleri gibi gideceklerini ifade etmişti. İstanbul’daki ilk günlerinde Mustafa Kemal Paşa, İtilaf Devletleri’nin Mondros Mütarekesi’ne aykırı uygulamaları karşısında bir çözüm bulabilmek maksadıyla padişah dâhil siyasi çevrelerle temas kurdu.

24.2. Ordu Müfettişliklerinin Kurulması ve Mustafa Kemal Paşa’nın 9. Ordu Müfettişliğine Atanması

Mondros Mütarekesi’nin ardından bir yandan Osmanlı ordusunun terhis edilmesi, diğer yandan da ülke topraklarının işgal edilmesi ordunun yeniden yapılandırılmasını gerektirdi.

Osmanlı silahlı kuvvetlerinde üst düzey vazifeler ifa eden Şakir, Cevat (Çobanlı) ve Fevzi (Çakmak)Paşa’lar ordunun yeniden yapılandırma faaliyetleri ile doğrudan meşgul oldular. Bu üç paşanın 1919 yılı Nisan ayında geliştirdikleri projeye göre orduda II. Abdülhamit döneminde olduğu gibi yeniden müfettişlikler tesis edilecekti. Damat Ferit Paşa’nın da

(7)

benimsediği bu proje, Nisan ayı sonunda padişah tarafından onaylanmıştı. Bu projeye göre Trakya, Kocaeli Yarımadası, Güney Marmara ve Boğazları içine alan ve merkezi İstanbul’da olan 1. Ordu Müfettişliğinin başında Ferik Mustafa Fevzi (Çakmak) Paşa olacaktı. Orta, Batı Anadolu ve Akdeniz’i içine alan ve merkezi Konya olan 2. Ordu Müfettişliğinin başında Ferik Cemal (Mersinli) Paşa bulunacaktı. Orta, Doğu Karadeniz, Anadolu’nun doğusunu kapsayan;

başlangıçta merkezi seyyar olup sonradan Erzurum olarak belirlenen 9. Ordu Müfettişliğinin başında ise Mirliva Mustafa Kemal Paşa bulunacaktı. Mülki yetkilere sahip müfettişliklere atanan subayların görevlerine başlamaları için müttefik temsilcilerin onay vermesi gerekiyordu. Onlara müfettişliklerin asayiş sağlama ve Mondros Ateşkes Antlaşması’nı uygulama amacıyla kuruldukları bildirilmiş ve bu şekilde onlardan onayları alınmıştı. Mülki yetkilerle donatılan üç ordu müfettişi, olağanüstü yetkilerle 1919 yılı Nisan ve Mayıs aylarında orduların başına geçeceklerdi. Böylece Mondros Ateşkes Antlaşması ile belirlenen sınırlar üç mıntıkaya ayrılmıştı.

24.3. Mustafa Kemal Paşa’nın Yetkileri

9. Ordu Müfettişi olarak atanan Mustafa Kemal Paşa’nın yetkileri hakkında Osmanlı Genelkurmayı ve Harbiye Nezareti tarafından hazırlanan “Talimat Sureti” sadrazam ve padişah tarafından onaylandı. Mustafa Kemal Paşa’nın müfettişlikteki görevi, yalnız askerî olmayıp müfettişliğin kapsadığı bölgeler içinde aynı zamanda mülki idi. Müfettişlik bölgesi, Trabzon, Erzurum, Sivas, Van vilayetleriyle Erzincan ve Samsun bağımsız sancaklarını kapsamaktaydı. Buna göre Mustafa Kemal Paşa, görev bölgesi içerisinde iç güvenliğin sağlanması ve devamlılığı ile asayişsizliğin ortaya çıkış sebeplerinin belirlenmesinden sorumlu olacaktı. Söz konusu bölgede dağınık bir hâlde bulunan silah ve cephanenin bir an evvel toplattırılarak uygun depolara biriktirilmesi ve koruma altına alınması da Mustafa Kemal Paşa’nın görevi idi. Ayrıca değişik yerlerde asker toplamakta olan bazı toplulukların bulunduğu ve ordunun gayriresmî bir surette bunları koruduğu ileri sürülüyordu. Böyle topluluklar olup da asker topluyor, silah dağıtıyor ve ordu ile de ilişkide bulunuyorlarsa Mustafa Kemal Paşa kesin olarak bunları önleyerek bu gibi toplulukları ortadan kaldıracaktı.

Verilen görevi icra edebilmesi için görev bölgesinde bulunan iki tümenli (3. ve 4. tümenli) 15.

kolordular, Mustafa Kemal Paşa’nın emrine verilecekti. Bu kolordular, harekât ve güvenlik konularında doğrudan doğruya müfettişlikle ve yürürlükte olan işlemlerle ilgili olarak Harbiye Nezareti ile haberleşeceklerdi. Tümen veya bölge komutanlığı veya bir özel göreve atanacak subayların tayin ve değiştirilmeleri müfettişliğin onayı veya istemiyle olacaktı. Müfettişliğin

(8)

gerekli gördüğü talimatları kolordu komutanlıkları aynen uygulayacaklardı. Özellikle, sağlık işleri çok önemli idi. Bu konudaki çalışmalar halka da uygulanacaktı.

Müfettişliğin yukarıda bahsedilen görevleri yürütmek için vereceği bütün talimatları görev bölgesi içerisindeki mutasarrıflıklar doğrudan doğruya yapacaklardı. Ayrıca müfettişlik sınırına mücavir (çevre) Diyarbakır, Bitlis, Mamüretûlaziz (Elâzığ), Ankara, Kastamonu vilayetleri ile kolordu komutanlıkları da müfettişliğin görevini icra edebilmek amacıyla kendiliğinden yapacağı müracaatları dikkate alacaklardı. Askerî konularda başvuracağı yer Harbiye Nezareti olmakla beraber müfettişlik, diğer konular için ilgili makamlarla haberleşebilecek ancak bu haberleşme hakkında Harbiye Nezaretine bilgi verecekti.

24.4. Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a Varışı

19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a varan Mustafa Kemal Paşa ile hükûmeti arasındaki ilişkiler başlangıçta gayet iyi idi. Hükûmet, geniş yetkiler verdiği komutanının isteklerini karşılamaya gayret ediyordu. Ancak Samsun’a varışının ertesi günü sadarete çektiği telgrafta İzmir’in haksız bir şekilde işgalinin kabul edilemeyeceğini bildirmesi Mustafa Kemal Paşa’nın hedeflerinin yavaş yavaş anlaşılmasına neden oldu.

25. HAVZA BİLDİRİSİ

Kuvayımilliyecilere göre İzmir’in “haydutçasına” işgali, millete karşı büyük bir suikastı ortaya koymuş ve Mustafa Kemal Paşa ile arkadaşları, “istiklal-i milliye vurulmak istenen darbeye karşı esbab-ı mukavemet ve müdafaaya” karar vermişlerdi. 9. Ordu Müfettişi olarak Havza’da bulunduğu sırada Mustafa Kemal Paşa, 28 Mayıs 1919 tarihinde Havza’da, komutan, vali ve kaymakamlara gönderdiği telgrafta, azınlıklara zarar verilmeden düzenli ve planlı ve heyecanlı mitingler yapılmasını ve işgallerin protesto edilmesini talep etti. 29 Mayıs 1919 tarihinde de 15. Kolordu Kumandanlığına takip edilecek müdafaa hareketi ile ilgili bir tebliğ gönderen Mustafa Kemal Paşa, İtilaf Devletleri’nin “İstiklal-i millimizi ve devletimizi idama mahkûm etmekte oldukları”nın tahakkuk etmekte olduğunu belirterek İtilaf Devletleri’nin istila hareketi karşısında neler yapılabileceğini açıklamıştı. Mustafa Kemal Paşa, İstanbul’un esir muamelesi gördüğünü, milleti esaretten kurtarmak için bir gizli teşkilat kurulmasını, ihtisasları icabı bu işin askerlerle itimada şayan mülkiye memurları tarafından gerçekleştirilmesi gerektiğini bildiriyordu. Mustafa Kemal Paşa, Karadeniz sahillerine Yunan askerlerinin çıkması ve bölgedeki Rumların isyan ederek bir cumhuriyet kurma teşebbüslerine karşı şiddetle takibat yapılacağını, ancak İtilaf Devletleri’nin sahile çıkması karşısında

(9)

protesto mitingleri yapılacağını, fakat İtilaf Devletleri kuvvetlerinin memleket dâhiline ilerlemesi hâlinde asker-halk topyekûn fiilen silahla müdafaa başlayacağını gizli olarak 3, 15.

ve 20. Kolordu Kumandanlıklarına yazmıştı.

26. İTİLAF DEVLETLERİ’NİN BASKILARI VE OSMANLI HÜKÛMETİ’NİN MUSTAFA KEMAL PAŞA’YI İKNA ÇALIŞMALARI

İşgal kuvvetleri ile hemen hemen aynı günlerde İstanbul’a gelen Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’daki çalışmalarını ve Samsun’a gidiş amacını İtilaf Yüksek Komiserleri önceden haber alamamışlardı. Sadece İngiliz Karadeniz Orduları Başkumandanı Milne, 9. Ordu’nun ilgasından sonra Mustafa Kemal Paşa gibi yüksek rütbeli bir müfettiş ile geniş bir askerî heyetin Samsun’a gönderilme gerekçesini sordu. Milne, bu heyetin amacı ve yetkileri hakkında da malumat verilmesini talep etti. Harbiye Nezareti, Milne’e verdiği cevapta bu heyetin askerî amaçlarla gönderilmediğini, Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekilerin Mondros Mütarekesi’ne uygun olarak silah, tüfek kolları ve top kamalarının süratle sevk edilmesini ve bölgede asayişi sağlamak üzere gönderildiğini izah etti. Bu izahat, İngilizleri tatmin etmiş olacak ki Mustafa Kemal Paşa’nın yapmak istedikleri anlaşılıncaya kadar İngilizler herhangi bir talepte bulunmadılar.

Bu sıralarda İngilizler, Osmanlı ordusunun zayıflatılması maksadıyla Güneydoğu Anadolu’da bulunan 13. Kolordu Kumandanlığına kumandan tayin ettirmeyerek bu kolordunun lağvedilmesine çalışıyorlardı. Mustafa Kemal Paşa ile Cevat Paşa ise 13.Kolordu’yu jandarmaya dönüştürerek muhafaza etmek istiyorlardı. Nitekim Mustafa Kemal Paşa, kolordunun muhafazasının lüzumunu, hiç olmazsa zaman kazanılmasını ve şayet ilga edilirse emre uyulmaması gerektiğini Cevat Paşa’ya yazmıştı. Konya’daki ordu müfettişi Cemal Paşa da Yunan, İngiliz, Fransız ve İtalyan kuvvetlerinin işgaline karşı koymayı kararlaştırmış ve bu yolda hazırlıklar yapmıştı. Cemal Paşa’nın ayrıca Mustafa Kemal Paşa’dan Karadeniz sahilinden başlayacak bir işgal hareketini önlemek için olayın vukuunu mu bekleyeceğini, yoksa işgale mani olmak üzere önceden icraata mı başlanacağını sormuştu. Mustafa Kemal Paşa da bir emr-i vakiyle karşılaşmak istemediğini ve fakat hazırlıkların iyi yapılabilmesi için zamana ihtiyaç olduğunu, bir hadise çıkıp da mecbur kalmadıktan sonra sadrazamın Sulh Konferansı’nda göreceği kabul tarzını ve muameleyi sıkı bir şekilde takip ederek ona göre harekâtın tanzim edilmesinin iyi olacağını Cemal Paşa’ya bildirmişti.

(10)

Mustafa Kemal Paşa gibi ülke çapında tanınmış bir kumandanın maiyeti ile beraber Anadolu’da dolaşmasının ülkede huzursuzluk yarattığını ileri süren İstanbul’daki İngiliz temsilcileri, 6 Haziran 1919 tarihinde Osmanlı Hükûmeti’ne başvurarak Mustafa Kemal Paşa’nın görevden alınmasını istediler. Bundan sonra İngilizler, Mustafa Kemal Paşa’nın görevden alınması için yaptıkları baskılarını arttırdılar. Hükûmet, önce İstanbul’a dönmesi için Mustafa Kemal Paşa’yı ikna etmeye çalıştı. Mustafa Kemal Paşa ise padişaha müracaat ederek bağlılığını vurguladıktan sonra kendisini geri çağırmak isteyen hükûmet mensuplarından yakındı ve istiklâlin kazanılmasına, saltanat ve hilafetin kurtarılmasına kadar

“sine-i millette” kalacağını bildirdi. Bundan sonra İtilaf Devletleri, siyasi meseleleri sert bir şekilde eleştiren ve Amasya Genelgesi ile tavrını net bir şekilde ortaya koyacak olan Mustafa Kemal Paşa’nın görevden alınması için harekete geçeceklerdi.

27. AMASYA TAMİMİ (22 HAZİRAN 1919)

Mustafa Kemal Paşa Havza’dan Amasya’ya doğru giderken Damat Ferit Paşa, Paris Konferansı nezdinde siyasi temaslarda bulunarak 17 Haziran 1919 tarihinde Osmanlı taleplerini dile getiriyordu. Wilson Prensipleri’ni esas alan Ferit Paşa şu taleplerde bulunmuştu:

1- Savaştan önceki Osmanlılara ait olan toprakların statüsünün muhafazası,

2- Ege Adalarının Yunanistan ve Oniki Ada’nın, İtalya tarafından Osmanlı Devleti’ne bırakılması,

3- Balkan Harpleri sonunda, Bulgar ve Yunanlılara geçmiş olan Batı Trakya’nın Osmanlı Devleti’ne geri verilmesi,

4- Doğu Anadolu’da bir Ermenistan’ın kurulması müzakerelerine başlanabileceği, 5- Osmanlılara bağlı kalmak şartıyla Araplara muhtariyet verilebileceği.

Bu talepleri ile Ferit Paşa gülünç bir duruma düşmüştü. Osmanlı Devleti’nin konferansa davet edilmesinde önemli bir rol oynayan Clemenceau’nun Ferit Paşa’ya hitaben “Okuduğunuz kâğıdı bize bırakınız. Siz aşağıdaki büfeye gidip istirahat ediniz.” şeklindeki sözleriyle hakaret edercesine müdahale ettiği ileri sürülmüştür. Ferit Paşa’nın konuşmasından sonra ABD Başkanı Wilson’un “ömrümde bundan daha aptalca şey duymadım” dediği, İngiliz Başbakanı Llyod George’un tepki olarak “iyi espri” şeklinde alay ettiği ve bu sözleri de

“Türklerin siyasi kabiliyetsizliğinin en iyi kanıtı” şeklinde değerlendirdiği iddia edilmişti. Bu tepkiler “siyaseten müdafaa” ile ülkenin kurtarılamayacağını gösteriyordu.

(11)

Dış politikada bu gelişmeler yaşanırken geçtiği Amasya’da temaslarını sürdüren Mustafa Kemal Paşa’nın Posta Telgraf Umum Müdürünün Redd-i İlhak ve Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyetleri tarafından gönderilmek istenen telgrafların katiyen kabul edilmemesine dair talimatına tepkisi son derece sert oldu. 20 Haziran 1919 tarihinde vilayetlere bir telgraf çeken Mustafa Kemal Paşa, milletin sesini boğmaya yönelik bu kararın uygulanmamasını emretti.

Bu, Mustafa Kemal Paşa ile merkez arasındaki ilişkilerin gerilmeye başladığının ilk göstergesiydi.

Öte yandan 9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa, 20. Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa, İttihatçıların ileri gelenlerinden Hüseyin Rauf Bey, 3.Kolordu Komutanı Albay Refet Bey, Mustafa Kemal Paşa’nın yanında bulunan Kurmay Subaylardan Albay Kazım (Dirik) Bey ve Hüsrev (Gerede) Bey ile yaver Muzaffer (Kılıç) Bey’in imzalarının bulunduğu Amasya Tamimi, telgraf aracılığıyla II. Ordu Müfettişi Cemal (Mersinli) Paşa ve 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa’nın fikirleri alındıktan sonra nihai şekline kavuşturuldu.

Amasya Tamimi, 22 Haziran 1919 tarihinde sivil ve askerî makamlara gizli kalmak şartıyla şifre ile tebliğ edildi. Amasya Tamimi şu şekildeydi:

1- Vatanın tamamiyeti, milletin istiklali tehlikededir.

2- Hükûmet merkezi, İtilaf Devletleri’nin etkisi ve denetimi altında bulunduğundan sahip olduğu sorumluluğun gereklerini yerine getirememektedir. Bu durum, milletimizi adı var kendi yok durumuna düşürüyor.

3- Milletin istiklalini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.

4- Milletin durumunu ve davranışını göz önünde bulundurarak haklarını dünyaya duyurmak için her türlü etki ve denetimden uzak bir millî heyetin varlığı gerekmektedir.

5- Bunun için her taraftan vuku bulan teklif ve millî istek üzerine Anadolu’nun en güvenilir yeri olan Sivas’ta millî bir kongrenin süratle toplanması kararlaştırılmıştır.

6- Bunun için bütün vilayetlerin her livasından parti ayrılıkları dikkate alınmaksızın muktedir ve milletin güvenini kazanmış üçer kişinin olabildiğince çabuk yetiştirmek üzere hemen yola çıkarılması gerekmektedir. Her ihtimale karşı bunun millî bir sır hâlinde tutularak ve delegelerin gereken yerlere kimliklerini gizleyerek gelmeleri gerekmektedir.

7- Doğu vilayetleri namına 10 Temmuz’da Erzurum’da toplanması gereken kongre için sözü geçen vilayetlerin Müdafaa-i Hukuk ve Redd-i İlhak Cemiyetlerinden seçilmiş üyeler zaten Erzurum’a doğru yola çıkarılmışlardır. O vakte kadar diğer vilayetlerimizin temsilcileri de

(12)

Sivas’a geleceklerinden Erzurum Kongresi’nin üyeleri belirlenecek zamanda umumi toplantıya katılmak üzere Sivas’a hareket edecektir.

Tamimde yer almayan ancak Mustafa Kemal Paşa, Ali Fuat Paşa, Hüseyin Rauf Bey, Albay Refet Bey ve Kazım Karabekir Paşa’nın üzerinde mutabakata vardığı gizli bir madde daha olduğu da dillendirilmektedir. Buna göre adı geçen komutanlar, beklenmedik bir vaziyetin ortaya çıkması hâlinde Sivas Kongresi’ni millî meclise dönüştüreceklerdi.

Bu arada İtilaf Devletleri, Osmanlı Hükûmeti’nin Paris Konferansı’ndaki taleplerine 28 Haziran 1919’da cevap verdiler. Bu cevapta Osmanlı taleplerinin başka ülkeleri de ilgilendirdiği ve acele bir karar vermenin mümkün olmadığı dolayısıyla Paris’te kalmasının bir fayda sağlamayacağı Osmanlı heyetine bildirildi. Osmanlı delegeleri de Paris’i terk ettiler.

Bu cevap, “siyaseten müdafaa” fikrinin başarıya ulaşamayacağını göstermişti. Buna rağmen Damat Ferit Paşa Hükûmeti bir süre daha bu fikri savunacaktı.

28. MUSTAFA K EMAL PAŞA’NIN GÖREVDEN ALINMASI (8/9 TEMMUZ 1919)

Amasya Tamimi’nin ardından İngilizlerin, Mustafa Kemal Paşa’nın 9. Ordu Müfettişliği’nden alınması için baskıları daha da arttı. Osmanlı Hükûmeti, 23 Haziran 1919 tarihinde Mustafa Kemal Paşa’nın durumunu müzakere ederek “halkı hükûmete karşı tahrik ettiği, verilen talimatları yerine getirmediği” gerekçesiyle Mustafa Kemal Paşa’nın görevden alınmasına, yerine Hurşit Paşa’nın atanmasına karar verdi. Hükûmetin kararına rağmen Harbiye Nezareti, Mustafa Kemal Paşa’ya görevden alındığını bildirmedi. İtilaf temsilcilerinin baskıları neticesinde Harbiye Nazırı Şevket Turgut Paşa istifa etti.

Bundan sonra devreye giren padişah, Mustafa Kemal Paşa’yı İstanbul’a dönmesi için ikna etmeye çalıştı. Öte yandan İngilizler Samsun’da bulunan piyade bölüğünü çekerek buraya Gurkhalılardan oluşan bir İngiliz taburu gönderdiler. 3. Kolordu Komutanı Albay Refet (Bele) Bey’in bu bölüğün iç bölgelere sevk edilmesi hâlinde silahla karşılık verileceğini bildirmesi İngilizleri daha da endişelendirdi. Hükûmete yapılan baskılar neticesinde, 8/9 Temmuz 1919 gecesi Mustafa Kemal Paşa’ya görevden alındığı ve bunun padişah iradesi ile onaylandığı Erzurum Ilıca’da tebliğ edildi.

(13)

29. ERZURUM KONGRESİ (23 TEMMUZ-7 AĞUSTOS 1919)

Trabzon Muhafaza-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti ile Vilayat-ı Şarkiyye-i Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin şubeleri arasında kurulan temasların neticesinde ve Kazım Karabekir’in teşvikleriyle 10 Temmuz 1919’da açılması planlanan Erzurum Kongresi, delegelerin gecikmesinden ve olağanüstü koşullardan dolayı II. Meşrutiyet’in ilan edildiği tarih olan 23 Temmuz 1919 tarihinde toplanabildi. Kongreye Trabzon ve Altı Doğu Vilayeti; Erzurum, Van, Diyarbakır, Bitlis, Mamüratülaziz (Elâzığ), Sivas ve Trabzon delegeleri katılacaktı.

Ancak Diyarbakır ve Elâzığ delegeleri, Damat Ferit Hükûmeti’ne bağlı valilerinin engelleri sebebiyle kongreye katılamadılar. Ne yazık ki kongreye katılan delegelerin sayısı tam olarak tespit edilememektedir. Farklı kaynaklar, kongreye 45 ila 56 delegenin katıldığını ileri sürmektedir. Mustafa Kemal Paşa’nın da kongreye katılan 38 ila 48 delegenin oyunu alarak başkan olduğu iddia edilmektedir. Kongrenin toplantı hâlinde olduğu 30 Temmuz 1919 tarihinde Harbiye Nazırı Nazım Paşa, XV. Kolordu Kumandanı Kazım Karabekir Paşa’ya bir telgraf çekerek Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Bey’in tutuklanmasını emretti. Kazım Karabekir Paşa ise onların tutuklanmasını gerektirecek bir durum olmadığını ve tutuklanmaları hâlinde halk ve ordudan tepkiler yükselebileceğini bildirdi.

Erzurum Kongresi’nde şu kararlar alındı;

“1. Madde- Trabzon Vilayeti ve Canik (Samsun) Sancağı ile Doğu Vilayetleri adını taşıyan Erzurum, Sivas, Diyarbekir, Elaziz, Van, Bitlis vilayetleri ve bu çevrenin içindeki bağımsız livalar, hiçbir sebep ve bahane ile birbirinden ve Osmanlı toplumundan ayrılmak imkânı tasarlanamayan bir bütündür. Bu bölgelerin halkı, kıvanç ve tasada tam bir beraberliği kabul eder ve mukadderatı hakkında aynı ülküyü amaç olarak alır. Bu çevrede yaşayan bütün İslam toplumları, yürekleri birbirine karşı fedakârlık duygularıyla dolu, muhit ve soy özelliklerine saygılı, öz kardeştirler.

2. Madde- Osmanlı yurdunun bütünlüğü, millî bağımsızlığımızın sağlanması, saltanat ve hilafet makamlarının dokunulmazlığı için ulusal güçleri etken ve ulusal iradeyi egemen kılmak, temel ilkedir.

3. Madde- Her türlü işgal ve müdahale Rumluk ve Ermenilik teşkili gayesine yönelmiş sayılacağından hep birlikte direnip savunma ilkesi kabul edilmiştir. Hristiyanlara, siyasal egemenliği ve toplum düzenini bozacak biçimde yeni imtiyazlar verilmesi kabul edilemez.

4. Madde- Merkezî Hükûmet’in yabancı devletlerin baskısı karşısında buraları terk ve ihmal etmek zorunluluğunda kalması ihtimaline göre, saltanat ve hilafet makamlarına

(14)

bağımlılığımızı, millî varlık ve haklarımızı güvenlik altında bulunduracak bütün karar ve tedbirler alınmıştır.

5. Madde- Yurdumuzda öteden beri birlikte yaşadığımız İslam olmayan toplulukların Osmanlı Devleti’nin kanunlarıyla teyit edilen kazanılmış haklarına tamamen saygılıyız. Bunların mal, can ve ırzlarının dokunulmazlığı, zaten dinimizin ve millî geleneklerimizin, ayrıca kanunlarımızın esaslarından olmakla beraber kongremizin genel inancı ile de pekleştirilmiştir.

6. Madde- İtilaf Devletleri’nce mütarekenin imzalandığı 30 Ekim 1918 tarihindeki sınırlarımız içinde kalan ve her bölgesinde olduğu gibi Doğu Anadolu vilayetlerinde de ezici çoğunluğu teşkil ettiği, ekonomik ve kültürel üstünlüğünde Müslümanlara ait bulunan ve birbirinden ayrılması imkânsız olan din ve soydaşlarımıza mesken ülkemizin bölüşülmesi görüşünden tamamıyla vazgeçilerek varlığımıza ve tarihî, ırki, ve dinî haklarımıza saygı gösterilmesi ve bunlara aykırı girişimlere asla değer verilmemesi ve bu suretle tamamıyla hak ve adalete dayanan bir karar alınması beklenir.

7. Madde- Milletimiz, insanı ve medeni ilkeleri üstün tutar. Ekonomik, teknik ve endüstriyel durum ve ihtiyaçlarımızı da takdir eder. Bu nedenle devlet ve milletimizin içte ve dışta bağımsızlığı ve yurdumuzun bütünlüğü korunmak şartıyla; 6. maddede açıklanan sınırlar içinde, milliyet esaslarına saygılı ve ülkemize karşı istila emeli beslemeyen herhangi bir devletin ekonomik, teknik ve endüstriyel yardımını memnunlukla karşılarız. Bunlar gibi adil ve insani şartlar taşıyan bir barışın da gecikmeksizin oluşması, insanlığın selameti ve dünyanın sükûnu namına en başta gelen ülkümüzdür.

8. Madde- Milletlerin kendi kaderlerini kendilerinin tayin ettiği bu tarihî çağda, Merkezî Hükûmetimizin de milletin iradesine uyması zorunludur. Çünkü, millî iradeye dayanmayan herhangi bir hükûmetin kendiliğinden alacağı kararlara milletçe itaat edilmeyeceği gibi bu kararların dışta da geçerli olmadığı ve olamayacağı, şimdiye kadar bu yoldaki davranışların olumsuz sonuçlarıyla ispatlanmıştır. Bu nedenlerle milletimizin içinde bunaldığı sıkıntı ve tasalardan kurtulmak çarelerine kendiliğinden başvurmasına lüzum kalmadan Merkezî Hükûmetimizin Millet Meclisini vakit kaybetmeksizin hemen toplaması ve böylece yurt ve milletin kaderi hakkında alacağı bütün kararları Millet Meclisinin onayına ve denetimine sunması zorunludur.

9. Madde- Yurdumuzun yüz yüze geldiği elem verici olaylar karşısında millî vicdandan kopup yükselen aynı ülkü ve dileklerle kurulmuş olan cemiyetlerin birleşip kenetlenmesinden oluşan büyük kitle, bu kez “Şarki Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” namıyla adlandırılmıştır.

(15)

İşbu cemiyet, her türlü fırkacılık cereyanlarından tamamen uzaktır. Bütün İslam kardeşlerimiz, cemiyetin tabii üyesidir.

10. Madde- Kongre tarafından seçilen bir “Heyet-i Temsiliye”nin kuruluşu kabul edilir ve köylerden başlayarak vilayet merkezlerine kadar yayılan millî teşkilat birleştirilip pekleştirilmiştir.”

Erzurum Kongresi, Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı tarihte mevcut sınırları, millî sınırlar olarak kabul ediyor; hiçbir sebep ve bahane ile vatanın bölünemeyeceğini vurgulayarak bu ülke insanlarının birbirinden ayrılamaz öz kardeş olduğunun altını çiziyordu. Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı Osmanlı Hükûmeti’nin vazifesini yapamaz duruma gelmesi hâlinde milletin topyekûn kendini savunacağı ve direneceği deklare ediliyordu.

İstanbul Hükûmeti’nin vatanı korumayı ve istiklali temin etmeyi başaramaması hâlinde, bu gayeyi gerçekleştirmek için Millî Kongrenin -kongre toplanmamışsa Heyet-i Temsiliye’nin- seçeceği geçici bir hükûmet kurulacağı da ayrıca belirtiliyordu. Kuvayımilliye, tek kuvvet olarak tanınıyor ve millî iradeyi hâkim kılmanın temel prensip olduğu açıklanıyor, Hristiyan azınlıklara siyasi hâkimiyeti ve sosyal dengeyi bozacak imtiyazlar verilemeyeceği, manda ve himayenin kabul edilemeyeceği de ilan ediliyordu. Bunlar dışında hükûmet işlerinin meclis tarafından denetlenebilmesi amacıyla Millî Meclis derhâl toplantıya davet ediliyordu.

Erzurum Kongresi’nde alınan kararların uygulanabilmesi için Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığında Hüseyin Rauf Bey, İzzet Bey, Servet Bey, Raif Hoca Efendi, Sadullah Efendi, Bekir Sami Bey, Ahmet Fevzi Efendi, Hacı Mustafa Beylerden oluşan toplam 9 kişilik Heyet- i Temsiliye oluşturuldu. Şarki Anadolu Muhafaza-i Hukuk-u Cemiyeti Nizamnamesi’ne göre Kazım Karabekir Paşa gizli 10. üye olarak seçildi.

Erzurum Kongresi’nden itibaren Heyet-i Temsiliye Reisi olarak Millî Mücadele’nin lideri ve sözcüsü konumuna gelen Mustafa Kemal Paşa, ülke ve milletin yok olması tehlikesi karşısında, Kuvayımilliye’nin istediği şeyin “hakkından mahrum yaşatılan, mevcudiyeti ehemmiyete alınmayan milletin hayata, refaha müstahak bir kuvvet olduğunu hükûmet ve hükûmetlere anlatmak” olduğunu ifade ediyordu. Mustafa Kemal Paşa, yaşamaya müstahak bir kuvvet olunduğunun anlatılmasının savaş meydanlarındaki başarıdan daha önemli olduğunu belirtiyordu. Öldürülen bir adamın son nefesine kadar mertlikle, cesaretle kendini müdafaa etmesinin tabii olduğunu kaydeden Mustafa Kemal Paşa, tehlikenin boğaza dayandığında mücadelenin kendiliğinden ortaya çıkacağını, İzmir’in işgalinin de böyle olduğunu, canına kastedilen milletin her şeyi göze alacağını, millî teşkilatın makul ve meşru

(16)

haklarını âleme dinletebileceğini, bütün bir milleti toplu bir şekilde istila etmenin kolay gerçekleşemeyeceğini savunuyordu.

30. SİVAS KONGRESİ (4-11 EYLÜL 1919)

Mustafa Kemal Paşa’nın en fazla önem verdiği konu, bütün milletin birliğini sağlayarak milleti hür ve müstakil yaşatmaya matuf Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye’nin her nahiyeye varıncaya kadar yayılmasını temin etmekti. Milletin bilfiil buna başladığını, Erzurum’da şark vilayetlerinin murahhaslarından mürekkep bir heyet bulundurmak hususundaki fikir ve teşebbüsü takdir ettiğini belirtmekteydi. M. Kemal Paşa, Anadolu, İstanbul ve Trakya’daki bütün Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyetleri ile ortak çalışma yapılması gerektiğine inanıyordu. Bunun için de Erzurum Kongresi’nden daha şümullü ve umumi bir kongrenin toplanmasını çok acil görüyordu.

4 Eylül 1919 tarihinde açılan Sivas Kongresi’nde, Erzurum Kongresi’nin metni esas kabul edildi. Erzurum Kongresi’nde şark vilayetleri için öngörülen hüküm ve şartlar, bütün ülkeyi kapsayacak şekilde genelleştirildi. Erzurum Kongresi’nde şark vilayetlerindeki cemiyetler, Vilayat-ı Şarkiye Müdafaayı Hukuk Cemiyeti adı altında birleştirilmişti. Sivas Kongresi’nde ülke çapında faaliyette bulunmak üzere Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti teşkil edildi. Erzurum’da Heyet-i Temsiliye’nin üye sayısı 9 kişi olarak belirlenmişti. Bu sayı Sivas’ta 15’e çıkarıldı. Nizamnameye uygun olarak Refet Bey’in de dâhil olmasıyla Heyet-i Temsiliye’nin üye sayısı 16’ya çıktı.

Heyet-i Temsiliye, Ali Fuat (Cebesoy) Paşa’yı Batı Cephesi komutanı olarak atayarak bir nevi hükûmet işlevi gördü. Başka bir ifadeyle Heyet-i Temsiliye, Kanun-ı Esasi’ye göre Osmanlı Hükûmeti’ne ait icra/yürütme yetkisini kullanmış oldu.

Sivas Kongresi kararlarının kabul edilmemesi hâlinde İstanbul ile Anadolu arasındaki ilişkilerin kesileceği açıklandı. 12 Eylül 1919 tarihinde Heyet-i Temsiliye, Anadolu ile İstanbul arasında her türlü haberleşmenin kesilmesine karar verdi. İç ve dış politik gelişmeler karşısında zor durumda kalan Damat Ferit Paşa 30 Eylül 1919 tarihinde istifa etti ve onun yerine hükûmeti Ali Rıza Paşa kurdu.

(17)

Ek 8: Dokuzuncu Ordu Kıtaatı Müfettişliğine Verilecek Talimat Suretinin Tam ve Orijinal Metni

Şube 1 Numara 73

Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Dairesi Dokuzuncu Ordu Kıtaatı Müfettişliğine verilecek talimat suretidir:

Dokuzuncu Ordu Kıtaatı Müfettişliğine ait vezaif Zât-ı âlinizin Dokuzuncu Ordu Kıtaatı Müfettişliğine tayini hususuna irade-i seniyye-i cenâb-ı padişahi şeref-südûr buyurulmuştur.

Ancak işbu müfettişlikteki vezaif-i âlileri, yalnız askerî olmayıp müfettişliğin ihtiva eylediği mıntaka dâhilinde aynı zamanda da mülkîdir.

1. İşbu müşterek vezaif şunlardır:

a) Mıntakanızda asayiş-i dâhilinin iade ve istikrarı ve bu asayişsizliğin esbab-ı hudüsunun tesbiti.

b) Mıntakada ötede beride müteferrik bir hâlde mevcudiyetinden bahsedilen esliha ve cephanenin bir an evvel toplattırılarak münasib depolara iddiharı ve muhafaza altına alınması.

c) Muhtelif mahallerde birtakım şûralar mevcut olduğu ve bunların asker toplamakta bulunduğu ve gayr-ı resmî bir surette ordunun bunları himaye eylediği iddia olunuyor. Böyle şûralar, mevcut olup da asker topluyor, silâh tevzi ediyor ve ordu ile de münasebette bulunuyorlarsa kat’iyyen men’i ile bu kabîl müteşekkil şûraların da lağvı.

2. Bunun için:

a) İki fırkalı olan Üçüncü ve dört fırkalı olan On Beşinci kolordular müfettişlik emrine verilmiştir. İşbu kolordular harekât ve asayiş hususatında doğrudan doğruya müfettişlikle ve muamelât-ı carîye yani muamelât-ı zâtiye kuvve-i umumîye ve saire gibi hususatta kemâ-fi’s- sabık Harbiye Nezaretiyle muhabere edeceklerdir. Fırka veyahut mıntaka kumandanlığı veya bir vazife-i hususiyeye tayin edilecek zabitanın tayin veya tebdilleri müfettişliğin muvafakati veya talebiyle olacaktır. Maahaza sair hususatça lüzum ve menfaat görerek müfettişliğin verdiği talimatı kolordu kumandanlıkları aynen tatbik edeceklerdir. Bilhassa ahvâl-i sıhhiye pek mühimdir. Bu zemindeki tedkikat ve icraatın ahaliye de teşmili lâzımdır.

b) Müfettişlik mıntakası Trabzon, Erzurum, Sivas, Van vilayetleriyle Erzincan ve Canik müstakil livalarını ihtiva eylediğinden müfettişliğin yukarıda tadâd edilen vezâifi tedvir için vereceği bil-cümle talimatı işbu vilâyetlerle mutasarrıflar doğrudan doğruya ifa edeceklerdir.

3. Müfettişlik hududuna mücavir vilâyât ve elviye-i müstakille (Diyarbekir, Bitlis,

(18)

Mamüretülaziz, Ankara, Kastamonu vilâyetleri) ile kolordu kumandanlıkları da müfettişliğin ifa-yı vazife sırasında re’sen vaki olacak müracaatlarını nazâr-ı dikkate alacaklardır.

4. Müfettişliğin hususat-ı askeriyeye ait mercii Harbiye Nezareti olmakla beraber hususat-ı saire için makamat-ı âliye-i aidesiyle muhabere edecek ve işbu muhabereden Harbiye Nezaretine de haber verecektir.

Şifreye tahvil edildi. 7.5.35

Re’fet Harbiye Nâzırı Mehmed Şakir

(19)

ÇALIŞMA SORULARI

1. Aşağıdakilerden hangisi 9. Ordu Müfettişi olarak Mustafa Kemal Paşa’ya verilen yetkilerden birisi değildir?

A) Görev bölgesi içerisinde iç güvenliğin sağlanması ve devamlılığı

B) Görev bölgesi içerisinde asayişsizliğin ortaya çıkış sebeplerinin belirlenmesi

C) Görev bölgesinde dağınık bir hâlde bulunan silah ve cephanenin bir an evvel toplattırılarak uygun depolarda biriktirilmesi ve koruma altına alınması

D) Gayriresmi bir şekilde asker toplamasını, silah dağıtılmasını ve bunların ordu ile ilişkide bulunmalarını önlemek

E) Görev bölgesi içerisindeki gayrimüslimlerin Müslümanlara yaptıkları baskılara engel olmak

2. Mustafa Kemal Paşa, azınlıklara zarar verilmeden düzenli, planlı ve heyecanlı mitingler yapılmasını ve işgallerin protesto edilmesini aşağıdakilerden hangisinde talep etmiştir?

A) Havza Bildirisi B) Amasya Tamimi C) Erzurum Kongresi D) Sivas Kongresi E) Misak-ı Millî

3. “Milletin istiklalini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.” şeklindeki ifade aşağıdakilerden hangisinde yer almaktadır?

A) Sivas Kongresi B) Havza Bildirisi C) Erzurum Kongresi D) Amasya Tamimi E) Misak-ı Millî

4. “Osmanlı yurdunun bütünlüğü, millî bağımsızlığımızın sağlanması, saltanat ve hilafet makamlarının dokunulmazlığı için ulusal güçleri etken ve ulusal iradeyi egemen kılmak temel ilkedir.” şeklindeki ifade aşağıdakilerden hangisinde yer almaktadır?

A) Sivas Kongresi B) Havza Bildirisi

(20)

C) Erzurum Kongresi D) Amasya Tamimi E) Misak-ı Millî

5. Aşağıdakilerden hangisi Amasya Tamimi’nde yer alan kararlardan biri değildir?

A) Vatanın tamamiyeti, milletin istiklâli tehlikededir.

B) Hükûmet merkezi, İtilaf Devletleri’nin etkisi ve denetimi altında bulunduğundan sahip olduğu sorumluluğun gereklerini yerine getirememektedir. Bu durum, milletimizi adı var kendi yok durumuna düşürüyor.

C) Milletin durumunu ve davranışını göz önünde bulundurarak haklarını dünyaya duyurmak için her türlü etki ve denetimden uzak bir millî heyetin varlığı gerekmektedir.

D) Milletin istiklâlini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.

E) Azınlıklara zarar verilmeden düzenli, planlı ve heyecanlı mitingler yapılmalıdır.

6. Aşağıdakilerden hangisi Erzurum Kongresi’nde alınan kararlardan biri değildir?

A) Osmanlı yurdunun bütünlüğü, millî bağımsızlığımızın sağlanması, saltanat ve hilafet Makamlarının dokunulmazlığı için, ulusal güçleri etken ve ulusal iradeyi egemen kılmak, temel ilkedir.

B) Her türlü işgal ve müdahale Rumluk ve Ermenilik teşkili gayesine yönelmiş sayılacağından hep birlikte direnip savunma ilkesi kabul edilmiştir. Hristiyanlara, siyasal egemenliği ve toplum düzenini bozacak biçimde yeni imtiyazlar verilmesi kabul edilemez.

C) Merkezi Hükûmet’in yabancı devletlerin baskısı karşısında, buraları terk ve ihmal etmek zorunluluğunda kalması ihtimaline göre, saltanat ve hilafet makamlarına bağımlılığımızı, millî varlık ve haklarımızı güvenlik altında bulunduracak bütün karar ve tedbirler alınmıştır.

D) Milletin durumunu ve davranışını göz önünde bulundurarak haklarını dünyaya duyurmak için her türlü etki ve denetimden uzak bir millî heyetin varlığı gerekmektedir.

E) Kongre tarafından seçilen bir “Heyet-i Temsiliye”nin kuruluşu kabul edilir ve köylerden başlayarak vilayet merkezlerine kadar yayılan millî teşkilat birleştirilip pekleştirilmiştir.

7. Aşağıdakilerden hangisi Amasya Tamimi’nin hazırlanmasında etkili olmamıştır?

A) Mustafa Kemal Paşa B) Ali Fuat Paşa

C) Hüseyin Rauf Bey D) Kazım Karabekir Paşa

(21)

E) Ahmet Tevfik Paşa

8. Erzurum Kongresi kararları incelendiğinde aşağıdaki sonuçlardan hangisine ulaşılamaz?

A) Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı tarihte mevcut sınırlar, millî sınırlar olarak kabul edilmiştir

B) Kuvayımilliye’nin “kuva-yı muntazama” hâline getirileceği beyan edilmiştir.

C) Hiçbir sebep ve bahane ile vatanın bölünemeyeceğini vurgulanmıştır

D) Ülkede yaşayan insanlarının birbirinden ayrılamaz öz kardeş olduğunun altını çizilmiştir E) Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı Osmanlı Hükûmeti’nin vazifesini yapamaz duruma gelmesi hâlinde milletin topyekûn kendini savunacağı ve direneceği deklare edilmiştir.

9. “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” aşağıdakilerden hangisinde teşkil edilmiştir?

A) Havza Bildirisi B) Erzurum Kongresi C) Sivas Kongresi D) Amasya Tamimi E) Misak-ı Millî

10. Sivas Kongresi hangi tarihler arasında toplanmıştır?

A) 4-11 Eylül 1919 B) 22-23 Haziran 1919

C) 23 Temmuz-7 Ağustos 1919 D) 22-25 Ekim 1919

E) 8-11 Eylül 1919

(22)

CEVAPLAR

1. E 2. A 3. D 4. C 5. E 6. D 7. E 8. B 9. C 10. A

(23)

KAYNAKÇA

Araştırma-İnceleme Eserleri ve Hatıralar AHMET İZZET PAŞA, Feryadım, İstanbul, 1980.

AKŞİN, Sina. (2010). İstanbul Hükûmetleri ve Millî Mücadele (Mutlakiyete Dönüş 1918- 1923), c.I. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.

ARSLAN, Ali. (2005). Kutsal Ermeni Papalığı Eçmiyazin Kilisesi’nde Stratejik Savaşlar.

İstanbul: Truva Yayınları.

ARSLAN, Ali. (2006). Avrupa’dan Türkiye’ye İkinci Yahudi Göçü. İstanbul: Truva Yayınları.

AŞKUN, Vehbi Cem. (1963). Sivas Kongresi. İstanbul.

Atatürk’ün Samsun’a Çıkışı ve Kurtuluş Savaşı’nın Başlatılmasına Dair Belgeler. (1999).

Ankara: ATASE Yayınları.

ATATÜRK, Mustafa Kemal (2000). Nutuk 1919-1927, Yay. Haz. Zeynep Korkmaz. Ankara:

Atatürk Araştırma Merkezi Yay.

Atatürk’ün Tamim Telgraf ve Beyannameleri, Der. Arslan, Nimet. (1964). Ankara.

Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri. (1997). Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları.

AYBARS, Ergun. (1984). Türkiye Cumhuriyeti Tarihi. İzmir.

AYIŞIĞI, Metin. (2004). Kurtuluş Savaşı Sırasında Türkiye’ye Gelen Amerikan Heyetleri, Ankara: Atatürk, Dil ve Tarih Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayınları.

BAYKAL, Bekir Sıtkı. (1974). Heyet-i Temsiliye Kararları. Ankara.

BAYUR, Y. H. (1955). Türk İnkılâbı Tarihi, C.3, K.1, Ankara: TTK Yay.

(24)

BAYUR, Y. H. (1983). Türk İnkılâbı Tarihi, C.3, K.3. Ankara: TTK Yay.

BAYUR, Y. H. (1997). Atatürk Hayatı ve Eserleri I. Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi Yay.

BEBEK, İlhami. (1994). Millî Mücadele’de Akbaş Cephaneliği Baskını. Ankara:

Genelkurmay Basımevi.

DÖNMEZ, Cengiz. (1999). Millî Mücadele’ye Karşı Bir Cemiyet: İngiliz Muhipleri Cemiyeti. Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi.

DUMONT, Paul-François Georgeon. (2004). Bir İmparatorluğun Ölümü 1908–1923.

DURSUNOĞLU, Cevat. (1946). Millî Mücadelede Erzurum. Ankara.

GOLOĞLU, Mahmut. (1968). Erzurum Kongresi. Ankara.

GOLOĞLU, Mahmut. (1969). Sivas Kongresi. Ankara.

GÜNER, Zekai. (1998). Trakya-Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Kuruluşu ve Faaliyetleri (1 Aralık 1918-13 Mayıs 1920). Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi.

GÖKBİLGİN, M. Tayyib. (1959). Millî Mücadele Başlarken: Mondros Mütarekesi’nden Sivas Kongresi’ne, C.I. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi.

İĞDEMİR, Uluğ. (1986). Sivas Kongresi Tutanakları. Ankara.

JAESCHKE, Gotthard. (1991). Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngiliz Belgeleri. Ankara: TTK.

KEMAL İNAL, İbnülemin Mahmud. (1982). Son Sadrazamlar, C.IV. İstanbul: Dergah Yayınları.

KIRZIOĞLU, Fahrettin. (1993). Erzurum Kongresi. Ankara.

(25)

ORBAY, Rauf. (1993). Cehennem Değirmeni –Siyasi Hatıralarım-, C.I. İstanbul:Emre Yayınları,

ÖZALP, Kazım. (1982). Millî Mücadele, C.I. Ankara: TTK.

SONYEL, Selahi. (1973). Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika. Ankara: TTK.

SABİS, Ali İhsan. (1993). İstiklal Harbi ve Gizli Cihetleri, C.V. İstanbul: Nehir Yayınları.

ŞAHİNGÖZ, Mehmet. (1996). Ali Rıza Paşa Hükûmetlerinin İstifası ve Tepkileri. Ankara,

TALAT PAŞA. (2000). Talat Paşa’nın Anıları: Haz. A. Kabacalı. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yay.

TANSEL, Selahattin. (1973). Mondros’tan Mudanya’ya Kadar, C.I. Ankara: Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları.

YALÇIN, E.Semih ve KOCA, Salim. (2005). Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya Gelişi.

Ankara: Berikan Yayınları.

Makaleler

ARSLAN, Ali. (1999). Millî Mücadele’de Geyve Muharebeleri ve Geyve’nin Önemi. I.

Sakarya Ve Çevresi Tarih ve Kültür Sempozyumu (22-23 Haziran 1998), 161-174. Adapazarı.

ARSLAN, Ali. (2002). Millî Mücadele Dönemi’nde Savunma Stratejisi Açısından Yolların Kullanılması. Anadolu’da Tarihî Yollar ve Şehirler(21 Mayıs 2001), 230-249. İstanbul: İÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Araştırmaları Merkezi.

ARSLAN, Ali. (1995). Anadolu Fevkalâde Müfettiş-i Umumiliği IV. ve V. Damat Ferit hükûmetlerinin Anadolu’daki Yönetimi Büyük Millet Meclisinden Geri Alma Teşebbüsü (1920). Atatürk Yolu, C.4, S.16, s.443. Ankara.

(26)

ARSLAN, Ali (1998). I. Dünya Savaşı Sonunda Nahçıvan’da Yapılan Millî Mücadele ve Bugünkü Nahçıvan’ın Statüsünün Oluşumu. Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C. XIV, S.41, s. 521-546. Ankara.

ARSLAN, Ali. (2000). Ülkenin Kurtarılmasında Kuvâ-yı Milliye’nin Görüşü ve Yalnız Siyaseten Müdafaanın İflası(1918-1920). İÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, S. 36, s.7.

İstanbul.

ÇAPA, Mesut. (1991). İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti (Aralık 1918-Mart 1920). Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, S. 21, s. 553-566.

DAYI, Esin. (2003). Erzurum Kongresi’nin Türk Tarihindeki Yeri ve Önemi. Atatürk Dergisi, S. 4, s.1-17.

TÜRKMEN, Zekeriya. (2000). Ali Rıza Paşa Hükûmeti Kuvâ-yı Milliye İlişkileri: Harbiye Nazırı Cemal Paşa’nın Kuvâ-yı Milliye’nin Desteklenmesi Yolundaki Gizli Emir ve Uygulamaları. Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C.XVI, S. 46 , s. 37-87.

TÜRKMEN, Zekeriya. (1996). Mütareke Döneminde (1918-1923), Ordu, Mütareke Döneminden Millî Mücadele’ye Geçişte Ordunun Yeniden Yapılanması. Askerî Tarih Bülteni, S.41.

YALÇIN, E. Semih. (1992). Mütareke Döneminde Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’daki Faaliyetleri (30 Ekim 1918-16 Mayıs 1919). Ankara Üniversitesi Tarih Araştırmaları Dergisi, C.17, S. 28, s. 173-206.

Tezler

BOZKURT, Abdurrahman. (2009). İtilaf Devletleri’nin İstanbul’da İşgal Yönetimi.

Yayınlanmamış Doktora Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

SAKİN, Serdar. (2003). Misâk-ı Milli’nin Hazırlanışı, Kapsamı ve Tarihsel Değeri.

Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

(27)

SANCAKTAR, Fatih Mehmet. (1996). Said Molla ve Türkçe İstanbul Gazetesi.

Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

SUSOY, Şenol. (2008). Millî Mücadele Yıllarında Amasya. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü.

Referanslar

Benzer Belgeler

TÜZEL, 14-19 Şubat 2017 tarihleri arasında Uluslararası Bahçe Bitkileri Derneği tarafından Tayvan’da düzenlenen “2016 Uluslararası Bahçe Bitkileri Derneği

Bunun nedeni; öğ retim elemanlarının çal ışma süresinin daha kısa (1.5 yıl olanı %34.1) olmas ı, kariyer yapma imkanlarının daha fazla olmas ı ve yine

1992-2001 döneminde 18 sektördeki 231 ş irkete ait toplam 1803 gözlem kullan ı larak yap ılan analizler sonucu ula şılan ampirik bulgular a şa- ğıdaki gibidir: (1) Ş

Bu bölüm içerisinde, farklı oranlarda fındık zuruf kompostu ilave edilen killi tın bir toprağa, farklı nem düzeylerinde (hava kuru (N1), tarla kapasitesinin %60’ı (N2) ve

Kale boğaz kumandanı Weber adında bir Alman idi ve gemilerin Çanakkale'­ ye doğru gelmekte olduğunu, Türkiye '- de seferberlik ilânından beri Başkuman dan vekili

Ulusçu akım­ ların oluşmasında büyük etken olan bu yerel diller, zaman zaman kendi toplu­ luklarını yönlendirmede önemli rol oy­ namaya başladılar.Osmanlı Devleti’nin

Anadolu ve Rumeli Müdafa’a-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti Hey’et-i Tem- siliyesi Namına Mustafa Kemal imzasıyla 11 Ekim 1919 tarihinde 20 Kolordu Kumandanı Ali Fuat

Maden-i mezkûr heseb 38 derece-i arz-ı şimâl ile İstanbul'dan itibaren 12 derece (s. 16) tul-ı şarki'de ve Diyarbakır vilâyetinden on saatlik mesâfede kâin birbirlerine