• Sonuç bulunamadı

BÖREK HİKÂYESİ Selcan Karataş

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "BÖREK HİKÂYESİ Selcan Karataş"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

72

Ö Y K Ü

Ertesi gün babam eve her zamankinden geç geldi.

Camdan dışarıyı izliyordum. Sokak lambası caddenin başında bir muhafız gibi duruyordu öylece. Ona baktıkça içimi bir güven kaplar- dı. Her zaman aynı saatte, aynı yerde, aynı şekilde onu bulmak, bu istikrarı korumak kolay değildi. Fırın kapanmış, esnaf evinin yolu- nu tutmuştu çoktan. Mahalle sessizdi. Bu sessizlik bana huzur veri- yordu. Bir günün daha bittiğini, bundan sonra gelecek günleri, belki daha güzellerini, şanslıysak en güzellerini hep bu pencerenin önünde hayal ederdim.

Babam hiçbir şey söylemeden kuruldu salonun bir köşesine. Çok konuşmazdı, ama bu kadar sessiz de kalmazdı evimiz hiçbir zaman.

Farklı bir şey olmasa bile ben her zaman anlatılacak bir şeyler bulur- dum. Beni dinlemezdi, yine de sorması hoşuma giderdi. Artık sormu- yor. Bu günlerde kafasında onu tüketen şeyden kurtulamıyor.

Masayı hazırlamak için doğruldum yerimden. Sofraya avuç avuç ka- şık çatal getirmenin özlemini çekiyorum. İki tabak yerine geniş sof- ralar kurmayı hayal ediyorum hep. Bazen babamın iş yerinden arka- daşları geliyorlar aileleriyle birlikte, öyle günler evimizin canlandı- ğını hissediyorum. Mutfaktan salona servis yaparken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum bile.

“Otur kızım.” dedi.

Babama baktım, bana bakmıyordu. Gözü duvardaki takvimde takılı kalmıştı. Neyi var bu günün? Aralık ayının sekizinin seni bu kadar üzecek neyi var? Ben neden bilmiyorum baba?

Aklımdan sayısız soru, binlerce senaryo, geçmişten gelen ve beni hâlâ sarsabilen tonlarca anı, kimliksiz ve belirsiz yüzler, taşındığımız eski evlerimiz, eski evlerimizde taşınırken kaybettiğim defterlerim, için- de senin, benim ve annemin olduğu tek kare fotoğrafımız, yeni dü-

BÖREK HİKÂYESİ

Selcan Karataş

TÜRK DİLİ NİSAN 2021 Yıl: 70 Sayı: 832

(2)

73 ..Selcan Karataş ..

NİSAN 2021 TÜRK DİLİ zenimiz ve beraberinde unuttuğumu sandığım ama yanıldığım birkaç sahne daha geçti ama hiçbirinde ne bugünün tarihine denk geldim ne de seni böyle üzgün gördüm baba. Bütün bu hesaplaşmaların arasında sana “Bize ne oldu?”

dediğimi bile sen konuşmaya başladıktan sonra fark edebildim.

“Küçük bir evimiz vardı, yedi kardeştik…”

Babam ilk defa çocukluğundan bahsediyordu. Belki bir daha hiç anlatmayacak korkusuyla onu can kulağıyla, hiç soru sormadan, nefesimi tutarak dinlemeye başlamıştım:

Babam ardiyede çalışırdı. Küçük bir at arabasıyla ardiyeden mahalleye odun ta- şırdı. Yedi kardeştik, hepimize bakan babamdı. Küçük bir gecekonduda birbirimize değmeden yaşardık. Aynı sofranın etrafında toplanır, annemin sobada kızarttığı ekmekleri aramızda böler, naneli ayran aşını kaşıklardık. Uzun boylu, geniş omuz- lu, heybetli bir adamdı babam. Mahalleli de çok severdi onu, durumu iyi olmayan ailelere odunları kendi cebinden verdiğini herkes bilirdi.

Bir gün, babamın arabasını çeken yaşlı atımız hastalandı. Aradan çok geçmeden de öldü. Babam önce atını, sonra işini kaybetti. Birkaç ay kenarda köşede kalan- larla geçinmeye çalıştık. Ben küçüktüm, anlamıyordum. Annemin eski yemeklerini özlüyordum, eski sofralarımızı, babamı…

Babam o birkaç ayda yaşlandı, çöktü, hastalandı. Yaşlı atımıza benzemeye başla- dı. Sabah evden çıkar, akşam biz uyuduktan sonra ancak dönerdi. Bir gün, annem komşu teyzemizde el işi yapmaya gittiği bir vakit, babam elinde bir tepsi börekle çıkageldi. Biz yedi kardeş, sıcacık böreğin etrafına doluştuk. Hemen oracıkta bir tepsi böreği yedik. Annem eve geldiğinde babamla büyük bir kavga ettiler. Nedenini ise ben çok sonradan anladım. Meğer babam yine iş aramak için gezerken fırından çıkan sipariş bir tepsi böreği kapıp eve getirmiş. Annem de bize çalınmış böreği ye- dirdiği için çok öfkelenmiş.

Sonra kızım, bir daha hiç eskisi gibi olamadık.

Babam yeni bir iş buldu, ama artık soframızda ne naneli ayran aşının eski kokusu ne annemin eski kahkahası ne de babamın heybetli duruşu vardı.

Bize ne oldu bilmiyorum yavrum. Ama ben o bir tepsi börekten ve o günden şüphe- leniyorum.

Babam hakkında onun ağzından duyup duyabildiğim tek anı buydu. Ondan çok sonraları farklı insanlardan dinledim bu hikâyeyi. Hiçbirisi onunki kadar ger- çek değildi. O günden sonra her aralığın sekizinde bir tepsi börek açıp dağıttım mahalledeki çocuklara. Hepsinin gözünde babamı ve diğer altı kardeşi aradım.

Bana o gün söyledikleriniyse, hiçbir zaman unutamadım.

Bu günleri de atlatırsak, bizi bekleyen daha kötü günler varsa, onları da atlatır- sak, bizi bekleyen bütün kötü günleri…

Allah’ın rahmeti hâlâ üzerimizdeyse ne güzel.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ülkesinin çok sesli sanat müziği alanındaki gelişim ve aşamaları öteden bu yana ya­ kından izleyenler için böyle bir yargıya varmak güç değildir.. Adnan

Araştırmada incelenen özelliklerden bitki boyu, yan dal sayısı, gövde çapı, bitki başına harnup sayısı, tohum verimi, ham protein oranı, ham yağ oranı ve ham

Bu çalışmamızda çevresel şartlardan olan hidrotermal ortamın, farklı fiber dizilimlerine sahip tek tesirli bindirme bağlantılı kompozit numunelerin hasar

Biochemical synthesis of silver nanoprticles using filamentous fungi Penicillium decumbens (MTCC-2494) and its efficacy against A-549 lung cancer cell line. Chinese

DP 410 ve DP 490 yapıştırıcısı ile bindirmeli olarak alın alına birleştirilen halka kesitli çubuk numuneler, alın alına birleştirilmiş numunelere oranla gerek

Moder- niteyle, yani ekonomide modernleşme, anayasal düzen, liberal demokrasi ve bireysel otonomi üzerine kurulu toplumlara geçişle birlikte, kamusal alan bir yandan ahlaki,

Şeyhül-Muharririn Dr.Burhan Felek onuruna Bankamızın düzenlediği toplantıya gösterdiğiniz pek nazik ilgi ve değerli konuşmanız münasebetiyle teşekkür eder, bilvesile

Onsuz geçen bütün yılları geriye almak değil de sanki yarın gitmeyecekmiş, bırakmayacak- mış gibi sade ve sıradan bir gün.... İşten çıksın mesela, zile bastığında