• Sonuç bulunamadı

açık ocak bkz. made. açık işletme madenciliği.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "açık ocak bkz. made. açık işletme madenciliği."

Copied!
28
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

açık ayak yöntemi (Alm. offene Strosse, f; Fr. exploitation en chambre vide, f; chantier ouvert, m; dépilage par chambre vide, m; İng. open stope) made. 1. Cevher ve yantaşı sağlam olan metal cevheri yataklarında belirli bir plan düşünülmeden ve sistemli bir destek yapılmadan yer yer çatal direk vurarak cevher yatağının yayılımına göre düzenli veya düzensiz bacalar sürerek ve topuklar bırakarak uygulanan yeraltı üretim yöntemi. 2. Tahkimatsız ayak işletme yöntemi.

açık işletme madenciliği (made. açık ocak) (Alm. Tagbau, m; Tagebau, m; Tagebaubetrieb, m; Fr. carrière à ciel ouvert, f; exploitation par découverte, f; exploitation à ciel ouvert, f; extraction à ciel ouvert, f; mine a ciel ouvert, f;

İng. mountaintop removal mining; open-cast mining; open-pit mining; open cut mining; open pit; open quarry; strip mining; surface mining) made. 1. Cevher kütlesi veya mineral yatağının yeryüzünde veya yüzeye yakın olduğu yerlerde veya maliyetin yeraltı işletmesinden düşük olduğu durumlarda, yeryüzünde yapılan kazılarla örtü katmanı kaldırılarak ve genellikle basamaklar şeklinde oluşturulan maden işletmesi. 2. Yerüstü madenciliği.

açık kazı (Alm. offene Baugrube, f; Fr. excavation à ciel ouvert, f; İng. open excavation) made. Genişliğinin derinliğine eşit veya ondan daha büyük olduğu cevher üretme amaçlı yüzey kazısı.

açık ocak bkz. made. açık işletme madenciliği.

adam yolu (Alm. Fahrrolle, f; Fr. passage de personnel, m; İng. manway) made. Galeri, tünel, kuyu vb. yeraltı açıklıklarında çalışanların güvenle yürümesini ya da tırmanmasını sağlayabilmek için bırakılan ve en az 60 cm genişlikte olan yol veya geçit.

ağır ortam (Alm. Schwertrübe, f; Fr. milieu dense, m; İng. dense medium; heavy medium) made. Cevher veya kömürdeki yabancı maddeleri, yoğunluk farkından yararlanarak ayırmada kullanılan, ince öğütülmüş, yoğunluğu sudan büyük homojen bir sıvı veya çözelti.

ağır ortam siklonu (Alm. Schwerflüssgkeitszyklon, m; Sinkscheider, m; Fr. cyclone du milieu dense, m;

séparateur en milieu dense, m; İng. dense-medium cyclone; heavy-medium cyclone; heavy-medium separator;

sink-and-float separator) made. 1. Ağır ortam olarak su ve çok ince toz haline getirilmiş manyetit, barit, şist, ferrosilisyum, çinko klorür vb. maddelerin kullanıldığı karışım ile cevher ve kömürü değersiz kısımdan ayrımını gerçekleştiren aygıt. 2. Temel çalışma ilkesi sulu siklonlara çok benzeyen kaba ve kısa yapılı, kömür yıkamada kullanılan ve ham kömürün ağır ortamla (çok ince katı-sıvı karışımı) karıştırılarak basınç altında teğetsel bağlantılı girişe verildiği bir zenginleştirme aygıtı.

ağır ortam yıkama tamburu (Alm. Trommelsinkscheider, m; Fr. tambour laveur en milieu dense, m; İng. dense medium washing drum) made. Cevher ve kömür hazırlama işlemlerinde, içerisinde batan ürünleri kaldırarak atık oluğuna aktaran kanatların bulunduğu döner tambur şeklindeki aygıt.

ahşap tahkimat (Alm. Holzausbau, m; Fr. souténement en bois, m; İng. timber support; wooden support) made. Ağaç direklerin çeşitli boyutlarda kesilerek şekil verilmesiyle oluşturulan ve yeraltı açıklıklarına kurulan veya yerleştirilen destek; eşanlam: ağaç bağ.

akışkan yataklı kurutucu (Alm. Fließbetttrockner, m; Fr. séchoir à lit fluide, m; İng. fluid bed dryer) 1. kim. Sıcak havanın yatağı oluşturan ürün tanecikleri arasından, ürüne etki eden yerçekimi kuvvetini yenecek kadar yüksek hızla geçirilmesiyle kurutmanın sağlandığı ve yatağın kabartılması ilkesine göre çalışan kurutma kabı. 2. made. Taban kısmı bir ızgara ile desteklenmiş ve aşağıdan yukarıya doğru verilen sıcak gaz akışı ile besleme malzemesinin akışkanlaştırılarak kurutulduğu silindirik kurutucu.

akışlı sınıflandırıcı (Alm. Spitzlutte, f; Stromapparat, m; Fr. classificateur hydraulique, m; İng. hydraulic classifier) made. Su-katı karışımlarında farklı özgül ağırlıkta bulunan minerallerin akışkan ortam içinde yerçekimi, suyun kaldırma kuvveti, ortamdaki çökmer koşullarına ve akışkan ortamın düşey (yukarı yönlü) hareketinin etkisine bağlı olarak tabakalar halinde ayrışmasını sağlayan düzenek; eşanlam: hidrolik sınıflandırıcı.

alın 1. (Alm. Ortsbrust, f; Arbeitsfront, m; Fr. front de galerie, m; front de taille, m; İng. mine face; mine front) made. Bir maden işletme galerisinde veya açık işletme basamağında çalışmaların en son yapıldığı ya da yapılmakta olduğu düşey kazı yüzeyi; eşanlam: ayna. 2. (İng. frons) tar. Böcek başının ön kısmını oluşturan, frontal dikişlerle klipeus arasında kalan kısım; eşanlam: frons.

alın ilerleme hızı (Alm. Abbaufortschritt, m; Fr. avancée du front de taille; İng. face advance rate) made. Kazı yapılan işyerlerinde (lağım, taban, ayak, kuyu, kelebe, kılavuz, sondaj) günlük veya vardiyalık ilerlemeyi metre cinsinden belirten ölçü kavramı.

alınaltı yarığı (Alm. Unterschram, m; Fr. sous-cavage, m; sous-havé, m; İng. undercut) made. Cevher ya da kömür damarının tabanına yakın bir yerden alına kazılan yatay konumlu dar ve uzun öncü kazı; eşanlam: taban potkabacı.

(2)

alt tabanyolu (Alm. Haupteinfahrt, f; Untersohlenstollen, f; Fr. porte principale, f; İng. main gate) made. Uzunayak üretim yönteminde, ayaktan gelen kömürü taşıyan bant veya vagonların bulunduğu galeri.

amin (Alm. Amin, n; Fr. amine, f; İng. amine) 1. kim. Amonyak molekülündeki hidrojenler yerine alkil köklerinin girmesiyle türeyen ve hidrojenle yer değiştiren alkil köklerinin sayısına göre birincil (RNH2), ikincil (RR'NH), üçüncül (RR'R'N) amin olarak sınıflandırılan organik bileşik. 2. made. Genel formülleri R.NH3.OH olan, yüzdürme yönteminde mineral yüzeylerini susevmez yapan katyonik toplayıcılar.

ana ayna (Alm. Hauptsteilwand, f; Fr. escarpement en tête, m; İng. main scarp) 1. made. 1. Ayak, taban veya galeri ilerlemelerinde ve açık işletmelerde cevher, kömür veya taşta üretim ve ilerleme çalışmalarının yöneldiği dikey yüzey parçası. 2. Mermer işletmelerinde taşın çıkıntı yapan en öndeki yüzü. 2. yerb. Bir yamaç veya şevde malzemenin hareketi sonucunda gelişmiş duraysızlığın üst kısmındaki dik veya dike yakın ayrılma yüzeyi.

ana element (Alm. Hauptelement, n; Fr. élément majeur, m; İng. major element) made. Bir kayaç veya mineralde derişimi %1’in üzerinde bulunan kalsiyum, alüminyum, silisyum, sodyum, fosfor, kükürt, demir ve magnezyum gibi elementler; eşanlam: majör element.

ana galeri (Alm. Hauptstrecke, f; Fr. galerie principale; İng. main gallery) made. Bir yeraltı maden işletmesinde çıkartma kuyusuna bağlantılı ve işletmecilik açısından önemli olan damar doğrultusunda sürülen ana ulaşım, taşıma ve havalandırma yolu.

ana kat (Alm. Hauptsohle, f; Fr. niveau principal; étage principal; İng. main level) made. Bir yeraltı maden işletmesinde, diğer katlardan getirilen cevherin taşındığı ve temiz havanın giriş yaptığı, yaklaşık aynı derinlikteki üretim ve hizmet açıklıklarının oluşturduğu ocak katı.

ana tavan (Alm. Hauptdach, n; Haupthangendes, n; Fr. haut toit, m; toit principal, m; toit supérieur, m; İng. main roof) made. Uzunayak madenciliğinde, yalancı tavanın hemen üzerinde yer alan ve kırılıp çatlasa bile yatay yükleri taşıyabilen ya da iletebilen, dönemsel olarak kırılıp göçük üzerine oturan tavan tabakaları.

anfo patlayıcı (Alm. Anfo-Sprengstoff, m; Fr. explosive anfo, f; İng. ammoniun nitrate fuel oil mixture; anfo explosive) made. Madencilikte cevheri bulunduğu yataktan gevşetmek amacıyla kullanılan amonyum nitrat fuel oil karışımı bir patlayıcı.

ara kat (Alm. Teilsohle, f; Zwischensohle, f; Fr. niveau intermédiaire, m; sous-niveau, m; étage intermédiaire, m;

İng. sublevel) made. Yeraltı maden işletmelerinde iki ana kat arasında bulunan ve ana taşıma sistemine bağlı olmayan kat.

arazi çökmesi (Alm. Geländesetzung, f; Oberflächensenkung, f; Fr. affaisement de sol, m; affaisement de terrain, m; İng. land subsidence) made. Değişik dış yükler ile içsel gerilmeler, yeraltı madencilik çalışmaları ve aşırı yeraltı suyu veya petrol çekimi gibi çevresel olarak dengelenemeyen etmenlerle zeminin ya da örtü katmanının düşey yönde şekil değişimine uğraması; eşanlam: tasman.

aşamalı kırma (Alm. stufenweise Zerkleinerung; Fr. concassage étagé, m; İng. stage crushing) made. Kayaları iri boydan ince boylara yapılacak kırma işleminin birbirini izleyen ve her aşamada bir önceki kırılmış ürünün tekrar daha küçük boya kırılması ile istenilen ürün boyutuna indirilmesi işlemi.

aşamalı yüzdürme (Alm. stufenweise Flotation, f; Fr. flotation étagée, f; İng. stage flotation) made. Doğada birlikte bulunan mineralleri köpüklü yüzdürme işleminde ayrı ayrı yüzdürerek ayırma işlemi; eşanlam: seçimli yüzdürme.

aşındırıcı yüzey temizleyici (Alm. Ausschlämmvorrichtung, f; Fr. débourbeur, m; İng. scrubber) made. Mineral tanelerinin yüzeyinde kaplı olan çok ince kil tabakalarını şiddetli karıştırma ile taneleri birbirine sürterek ayrıştıran makine.

atım (Alm. Detonation, m; Fr. volée, f; coup de mine, m; İng. blast) made. Madencilikte aynı anda ya da kısa gecikmelerle patlatılan deliklerin tümü veya bu şekilde elde edilen pasa.

Avusturya yeni tünel açma yöntemi (Alm. neue Österreichische Tunnelbaumethode, f; Fr. nouvelle méthode autrichienne; İng. new austrian tunnelling method; sequential excavation method) made. En uygun kazı ve sağlamlaştırma yöntemleri kullanılarak kazı sonrasında oluşacak ikincil gerilme ve deformasyonların, kaya yapısının duraylılığını bozmayacak şekilde denetlenmesi, yönlendirilmesi ve kayaçların ilk sağlamlığını olabildiğince koruyarak boşluğu çevreleyen bölgenin kendi kendini tutan ve taşıyan bir statik sistem oluşturma prensibine dayalı tünel açma yöntemi.

(3)

ayak 1. (Alm. Fusskonstruktion, f; İng. footing) denz. Bir sabit deniz platformu bacaklarının, deniz dibine indirildikten sonra toprağa kontrolsüz batmasını önlemek için tasarlanmış olan ve bacakların en alt bölümlerini oluşturan yapı. 2. (Alm. Widerlager, n; Fr. butée, f; culée, f; İng. abutment) inş. Kemer, köprü ayağı ya da kubbeden gelen kuvvetlere destek olan yapı elemanı. 3. (Alm. Streb, f; Wand, f; Fr. éponte, f; parement, m; İng.

wall) made. Yeraltı madenciliğinde iki galeri arasında ve damar içerisinde açılan bir cephe boyunca maden üretimi yapılan yer.

ayak tahkimatı (Alm. Strebausbau, m; Fr. soutènement en taille, m; İng. face support) made. Ayak içinde üretim sırasında tavanın ve alının duraylılığını sağlamak için kurulan ve ayak ilerlemesiyle birlikte ötelenen destek.

ayak uzunluğu 1. (Alm. ganze Fußlänge, f; Fr. longueur du pied, f; İng. foot length) endst. Ayakkabı ve fren örneğinde olduğu gibi ürün ve ekipman tasarımında yararlanılan, ölçümü kişi vücut ağırlığı ayaklara eşit dağıtılmış şekilde ayakta dik pozisyondayken yapılan topuğun en arkasından en uzun parmağa kadar ölçülen ve ayağın uzun eksenine paralel olan mesafe. 2. (Alm. Stoßhöhe, f; Fr. longueur de taille, f; İng. face length) made. Uzunayak üretim yönteminde, alın boyunca üst ve alt taban yolları arasındaki uzaklık.

ayna işletme (Fr. exploitation horizontale à front, f; İng. horizontal front exploitation) made. Açık işletmenin herhangi bir yamacında, yatay yönde taş veya maden üretim şekli.

baca 1. (Alm. Strosse, f; Fr. chantier d'abattage, m; chantier d'extraction, m; İng. stope) made. Madencilikte cevher veya kömür damarı içerisinde oluşturulan her türlü yeraltı açıklığı. 2. (Alm. Schornstein, m; Fr. chemineé, f;

İng. chimney; smokestack; stack) müh. Ateşin, motorların yanma gazlarının, gaz oluşumuna yol açan tepkime atıklarının ortamdan uzaklaştırması için yapılan çelik, tuğla, betondan dikey yapı.

bağ 1. (Alm. Link, m; Fr. lien, m; İng. link) blşm. 1. Bilgisayar ağlarında iki ağ düğümü arasında iletişim yapılabilen yol parçası. 2. Bilgisayar programlamasında bağımsız olarak makine diline çevrilmiş amaç kod bölümleri arasında kurulan ilişkilerin her biri. 3. Bilgisayarda, bir veri yapısının iki elemanı arasında kurulan bağ. 4.

Bir örün sayfasından başka bir örün adresine yapılan gönderme. 2. inş. Bir ulaştırma ağında düğüm noktalarını birbirlerine ilişkilendiren yollar, hatlar, rotalar ve benzeri temel elemanlar. 3. (Alm. Bindung, f; Fr. liason, f; İng.

bond) kim. Bir madde içinde atom ya da iyonların bir arada tutulmasını sağlayan kuvvetlerden doğan atomlar arası etkileşim türü. 4. (Alm. Türstock, m; Fr. cadre de boisage, m; İng. frame set) made. Galeri veya tünellerde, belirli aralıklarla kurulan, genellikle birbirlerine özel şekilde bağlanmış, iki yan dikmeyi birleştiren bir boyunduruktan oluşan ağaç veya çelik destek düzeni. 5. (Alm. Weinberg, m; Weingarten, m; Rebanlagen, n; Fr.

vigne, m; İng. vineyard) tar. Bağcılığın yapıldığı, şaraplık, sofralık ve diğer amaçlara yönelik üzümlerin yetiştirildiği tarım alanı.

bant süzgeç (Alm. Bandfilter, m; Fr. filtre à bande, m; İng. bandfilter) made. Hızlı süzme işleminin yapılabildiği üst yüzeyi süzme ortamı ile kaplanmış, iki sabit kasnak arasında hareket eden sonsuz banttan oluşan, vakumlu suyu uzaklaştırma düzeneği.

basamak ateşleme yöntemi (Fr. abattage par pans, m; sautage par pans, m; İng. bench blasting; bench blasting method) made. Açık maden işletmelerde, biri alçak, diğeri yüksek basamak gibi bir alanda, yüksekteki yüzeye uygun aralıklarda lağım delikleri açarak ve patlayıcı doldurulup patlatarak yapılan yaygın kazı türü; eşanlam:

basamak patlatma yöntemi.

basınçlı levhalı süzme aygıtı (Alm. Kammerfilterpress, f; Fr. filtre-presse à moût, m; İng. chamber filter press;

plate and frame filter press) made. Pülpün süzülmesi için bir çift oluklu ray içerisinde birbiri ardına düşey olarak yerleştirilmiş içersinde filtre yüzeyleri bulunan çerçeve ve levhalardan oluşan, hidrolik veya mekanik olarak hareket ettirilen bir cıvata sistemi bağlantılı basınçlı süzme aygıtı.

basınçlı süzme (Alm. Druckfiltration, f; Fr. filtration sous pression, f; İng. pressure filtration) made. Katı sıvı karışım çözeltilerinden suyun ayrılmasında daha yüksek süzülme hızı elde etmek için basınç kuvvetinin kullanıldığı süzme işlemi.

bastırıcı madde (Alm. Flotaton Drücker, m; Fr. dépresseur, m; déprimant de flottation, m; inhibiteur de flottation, m; İng. depressant; depressing agent; flotation depressant) made. Cevherin yüzdürülmesi işleminde yüzdürülmesi istenmeyen mineral yüzeylerine toplayıcı tutunmasını engelleyen kimyasallar.

başyukarı (Alm. Aufbruch, m; Fr. cheminée, f; İng. raise) made. Yantaşta veya maden damarı içinde aşağıdan yukarıya doğru, uygun bir eğimle kazılan, iki farklı katı birleştiren üretim veya araştırma amaçlı galeri.

başyukarı delme (Alm. Aufbruchbohren, n; Fr. forage montant, m; İng. raise boring) made. Düşey veya eğimli kuyuların, dönerek kazı yapan bir sistemle aşağıdan yukarıya doğru kazılması.

(4)

belirteç element (Alm. Indikator-Element, n; Pfadfinderelement, n; Fr. indicateur géochimique, m; élément chimique indicateur, m; élément indicateur, m; İng. geochemical guide; indicator element; pathfinder element) made. Kendine özgü derişim değişikliği ile ana mineralizasyona veya maden yatağına işaret eden element; örneğin, gümüş derişimi değişikliğine dayanarak bir kurşun yatağının bulunması; eşanlam: anahtar element.

birincil anomali (Alm. Primäranomalie, f; Fr. anomalie primaire, f; İng. primary anomaly) made. Elementlerin yerkabuğundaki süreçler sonucunda ulaştıkları dağılımda gözlemlenen bir anomali; örneğin, bir cevher damarındaki element zenginleşmesi.

birincil kırma (Alm. Grobzerkleinerung, f; primäre Vorbrechung, f; Fr. concassage grossier, m; concassage primaire, m; İng. coarse crushing; primary crushing) made. Ocaktan çıkarılmış mineralleri bir sonraki kırma aşamasına hazırlamak üzere parçaların, boyutlarının 100-200 mm arasında değişen daha küçük parçacıklara kırma işlemi; eşanlam: kaba kırma.

birincil yayılım (Alm. primäre Dispersion, f; Fr. dispersion primaire, f; İng. primary dispersion) made. Yer içindeki süreçler sonucunda elementlerin yerkabuğunda ulaştıkları dağılım.

biyolojik liç (Alm. Biolaugung, f; mikrobielle Erzlaugung, f; Fr. biolixivation, f; lixiviation biologique, f; İng.

bioleaching) made. Genellikle düşük tenörlü cevherlerden bakır, çinko, kurşun, altın ve gümüş gibi metallerin ferro demir ve kükürt yükseltgeyici çok sayıda bakteri türü ya da diğer bazı mikroorganizmalar yardımıyla özütlendiği, geleneksel katıdan çözündürme yöntemlerine göre daha az yatırım maliyetine sahip ve çevreye karşı duyarlı bir süreç; eşanlam: biyoliç, biyoçözündürme.

blok göçertme (Alm. Blockbruchbau, m; Fr. exploitation par blocs foudroyés, f; foudroyage, f; İng. block caving) made. Kırılgan cevher içeren çok kalın maden yataklarının bloklara ayrıldıktan sonra, sırayla blokların altlarının patlatılmasıyla blokun göçmesini sağlayarak gerçekleştirilen üretim yöntemi.

blok göçertme yöntemi (Alm. Blockbruchbau, m; Fr. méthode d'exploitation par blocs foudroyés, f; foudroyage par blocs, m; éboulement en masse, m; İng. block caving; block caving method) made. Açık işletmeyle elde edilemeyecek kadar derinde olup yüksek eğimli bir damar oluşturan cevherler için kullanılan, altı kazıldıktan yerçekimiyle blok halinde çökmesine ve aşağıda biriken blok çöküntüsünün cevher malzemesi olarak yüklenerek taşınmasına dayalı işletme yöntemi.

boyut modülü (Alm. Größenmodul, m; Fr. module de dimension, m; İng. dimension modulus; size modulus) made. Gates-Gaudin-Schuhmann grafiksel gösterimde birikimli yüzde elekaltı-tane boyu bağıntısında malzemenin tamamının geçtiği en küçük kare açıklıklı eleğin açıklığı.

boyut ufaltma oranı (Alm. Zerkleinerungsverhaltungsfaktor, m; Reduktionsverhältnis, n; Fr. rapport de comminution, m; rapport de fragmentation, m; rapport de réduction, m; taux de réduction, m; İng. ratio of size reduction; reduction ratio; size reduction ratio) 1. gıda. Kırma veya öğütme işleminin etkinliğinin belirtilmesinde kullanılan, beslemenin ortalama tanecik boyutunun öğütülmüş veya kırılmış ürünün ortalama tanecik boyutuna bölünmesiyle hesaplanan değer; eşanlam: boyut küçültme derecesi. 2. made. Bir maden kırıcısından çıkan en iri parça boyunun kırıcıya giren en büyük parça boyuna oranı; eşanlam: boyut küçültme derecesi.

bölgesel değişken (Alm. ortsabhängige Variable, f; Fr. variable régionalisée, f; İng. regional-dependent variable;

regionalized variable) made. Agronomide hasat verimi, demografide nüfus yoğunluğu, meteorolojide yağış miktarı, madencilikte cevher miktarı örneklerinde olduğu gibi uzamsal otokorelasyona sahip rasgele değişken.

bölgesel değişkenler kuramı (Alm. Theorie der ortsabhängigen Variablen, f; Fr. théorie des variable régionalisées, f; İng. theory of regional-dependent variables) made. Uzamsal aradeğerleme amacıyla kullanılan bir jeoistatik yöntemi.

bölgesel maden yatakları arama (Alm. Regionalprospektion, f; Fr. prospection régionale, m; İng. regional prospecting) made. Bir bölge içinde ekonomik bakımdan ilgi çekici olabilecek maden oluşumlarını kapsayan arama çalışmaları.

canlandırıcı (Alm. Activator, m; Fr. activateur, m; İng. activator) made. Genellikle su içinde çözülebilen toprak alkali metaller, kurşun, çinko ve bakır gibi metallerin tuzları olup yüzdürme yönteminde mineral yüzeylerine toplayıcıların tutunmalarında yardımcı olan kimyasallar; eşanlam: aktivatör.

cevher (Alm. Erz, n; Fr. minerai, m; İng. ore) made. 1. Demir cevheri, krom cevheri gibi ekonomik değeri olan metal içeren malzeme. 2. Ekonomik olarak işletilebilecek oranda bir veya birçok metallik olan veya olmayan mineral içeren doğal olarak oluşmuş bir çökel veya kayaç; eşanlam: filiz.

(5)

cevher artığı (Alm. Bergbauhalde, f; Bergwerkkippe, f; Grubenhalde, f; Fr. refus de broyage, m; stérile, m;

résidus miniers, pl; İng. culm dumps; leach residue; mine dumps; refuse; slickens; slimes; tails; terra- cone) made. Cevherlerden ayrılan, zenginleştirmelerden arta kalan veya maden işletmelerinde madencilik işlemleri sonrası kalan ve değersiz mineralleri içeren ürün.

cevher biriktirme alanı (Alm. Erzlagerplatz, m; Fr. dépôt de minerai, m; İng. ore stock yard) made. Ocaktan çıkarılan cevherlerin satış öncesi ya da zenginleştirme öncesi toplandıkları, genellikle üzeri açık alan.

cevher içeriği (Alm. Erzmetallgehalt, m; Fr. teneur, f; İng. ore grade; tenor) made. Bir metalin, metalin oksitinin ya da silikatının yüzde olarak cevher içindeki ağırlık oranı; eşanlam: tenör.

cevher işleme (Alm. Erzaufbereitung, f; Fr. préparation des minerais, f; İng. mineral processing; ore dressing) made. Cevherlerin içerdiği değerli ve değersiz minerallerin birbirlerinden ayrılması amacıyla yapılan ufalama, sınıflandırma, ayırma, kimyasal işlem gibi vb. işlemlerin tümü; eşanlam: cevher hazırlama.

cevher silosu (Alm. Erzvorratsbunker, m; Fr. silo bunker de minerai, m; İng. ore bunker silo) made. Cevher işleme tesislerinde birbirini izleyen işlemler arasında ara ürünlerin depolandığı beton ya da çelikten yapılan bekletme depoları.

cevher yatağı (Alm. Erzflöz, n; Fr. couche de minerai, f; couche minéralisée, f; couche payante, f; gîte, m; İng.

mineralized bed; ore bed; ore seam) made. Ekonomik olarak işletmeye elverişli olan, altın, bakır, kömür, ham petrol, elmas, demir, tuz veya uranyum gibi herhangi bir doğal yeraltı kaynağı içeren kuşak veya damar şeklinde kayaç kütlesi.

cevher zenginleştirici (Alm. Erzeindicker, m; Anreiherungsgeräte, pl; Fr. concentrateur de minerai, m; İng. ore concentrator) made. Ham maden cevherinden, cevherin kimyasal ve fiziksel özelliklerine dayanarak daha derişik değerli cevher/mineral elde etmeye yönelik yöntemlerin kullanıldığı tesis.

cevher zenginleştirme (Alm. Erz Anreicherung, f; Fr. enrichissement des minerais, m; İng. ore beneficiation; ore concentration; ore enrichment) made. Cevherlerin değerli kesimlerini, taş, toprak ve işe yaramayan başka maddelerden fiziksel ya da fizikokimyasal yollarla ayırıp yararlı mineral veya metal içeriğini yükseltmek.

Clarke değeri (Alm. Clarke-Wert, m; Fr. valeur de Clarke, f; İng. Clarke value) made. Dünya’nın litosferinde yüzde olarak (Al, Fe), milyonda bir olarak (Ag, Sr) veya milyarda bir olarak (Au, Ir) belirtilen ortalama element derişimi.

cüruf (malz. dışık) 1. (Alm. Schlacke, f; Fr. laitier, m; İng. slag) made. Eritilen bir cevherin içerdiği değerli metal büyük oranda alındıktan sonra kalan artık ve katkı maddelerin tümü. 2. (Alm. Schlacke, f; Fr. crasse, f; scorie, f;

İng. clinker; dross; slag) malz. 1. İçerdiği değerli metali ayırmak için cevherin eritilmesi sırasında istenmeyen diğer bileşikler, kullanılan katkılar vb. yabancı maddelerin tümünden oluşan oksit yapısında ergimiş ürün. 2. Metal ve cam üretiminde, ergitme tankında eriyiğin üzerinde yüzen ergimiş oksit esaslı katman.

çaprazayak (Alm. diagonaler Streb, m; Fr. paroi diagonale, f; taille diagonale, f; visage en diagonale, m; İng.

diagonal face) made. Yeraltı madenciliğinde, alnı damarın doğal eğiminden daha küçük eğimde hazırlanan ve üretilen uzunayak; eşanlam: diyagonal ayak.

çekiçli kırıcı (Alm. Hammerbrecher, m; Fr. concasseur à marteux, m; İng. hammer breaker; hammer crusher;

hammer mill crusher) made. Yatay ekseni etrafında dönen bir rotora çekiç olarak adlandırılan ve rotora mafsalla bağlanan kırma elemanlarından ve rotora değişik mesafelere yerleştirilen çarptırma plakalarından oluşan, genellikle çıkış ağız açıklığına yerleştirilmiş ızgara veya elek bulunan ve çekiçli değirmene göre daha iri parçaları işleyen bir kırıcı türü.

çelik bağ (Alm. rechteckiger Stahlrahmen; Fr. cadre métallique, m; İng. steel set) made. Galeri veya tünelin kesitine uygun olarak şekil verilen ve pabuç denilen eklem bağlantılarıyla birbirine tutturulan, çelik profillerden üretilmiş destek türü.

çeneli kırıcı (Alm. Backenbrecher, m; Fr. concasseur à mâchoires, m; İng. jaw crusher) made. İri cevher parçalarını biri sabit, diğeri hareketli iki plaka arasında sıkıştırarak ufalayan birincil kırma aygıtı.

çevre delikleri (İng. contour holes) made. Yeraltı açıklıklarında kazı yüzeyini oluşturmak üzere kontrollü patlatma amaçlı açılan delikler.

çift istinat kollu çeneli kırıcı (Alm. Kniehebel-Backenbrecher, m; Pendelschwingenbrecher, m; Fr. concasseur machoire à double effet, m; İng. double toggle jaw crusher) made. Bir eksantrik yoluyla çeneyi hareket ettiren iki tane metal çubuk içeren çeneli kırıcı türü.

(6)

çok katlı elek (Alm. Holzkasten, m; Etagensieb, n; Fr. crible à plusieurs étages, m; İng. multideck screen) made. Kırılmış malzemeleri büyüklüklerine göre ikiden fazla boyut grubuna ayırma amacıyla kullanılan, en üstte en iri göz açıklığına sahip eleğin yerleştirildiği, üst üste dizilmiş sarsıntılı ya da titreşimli eleklerden oluşan eleme aygıtı.

çok katlı ızgara (Alm. mehrstufiges Gitter; Fr. grille à plusieurs étages, f; İng. multistage grate) made. Kırılmış kaya parçalarını büyüklüklerine göre ayırma amacıyla kullanılan, en üstte en geniş açıklığa sahip ızgaranın yerleştirildiği, üst üste dizilmiş, bir yana doğru eğimli, hareketsiz, birkaç ızgaradan oluşan kaba eleme aygıtı.

çubuklu değirmen (Alm. Stabmühle, f; Fr. broyeur à barres, m; İng. rod mill) made. Yatay ekseni etrafında dönen iç yüzeyi astar olarak bilinen, aşınmaya dayanıklı malzeme ile kaplı ve doğal malzemeleri içinde serbestçe hareket edebilen demir veya çelik çubuklar ile ufalayan aygıt; eşanlam: çubuklu öğütücü.

dağılım modülü (Alm. Verteilungsmodul, m; Fr. module de distribution, m; İng. distribution modulus) made. Dikey eksende birikimli yüzde elekaltı, yatay eksende tane boyu ilişkisinin çizdirildiği Gates-Gaudin-Schuhmann grafiksel gösteriminde, doğrunun eğimi.

dağıltıcı madde (Alm. Dispergator, m; Dispergiermittel, n; Dispersionsmittel, n; Fr. agent dispersant, m;

dispersant, m; İng. dispersant; dispersing agent) 1. made. Yüzdürme sürecinde ve katı-su asıltılarında katı tanelerin topaklanmasını önleyen ve suyla ıslanmasını sağlayan kimyasallar; eşanlam: dağıtıcı. 2. tar. Sıvı pestisit formülasyonlarında oluşabilecek granülleşmeyi ve çökelmeyi engelleyen madde; eşanlam: disperse edici madde.

damar (Alm. Gang, m; Fr. veine, f; filon, m; İng. vein) 1. made. Cevher olsun veya olmasın, çoğunlukla bir fay veya çatlak düzlemi boyunca yerleşen ve çevre kayayı kesen, magmatik ya da başkalaşım kökenli, levhamsı veya yassı ya da katmanımsı olarak görülen herhangi bir hacimdeki kütle. 2. yerb. Çoğunlukla bir fay veya çatlak yüzeyi boyunca yerleşen ve çevre kayayı kesen, çoğu kez magmatik bazen başkalaşım kökenli, levhamsı veya yassı ya da katmanımsı olarak görülen herhangi bir hacimdeki kütle.

damar tipi yatak (Alm. Ganglagerstätte, f; Fr. gisement en filon, m; gisement filonien, m; gîte de type filonien, m;

gîte filonien, m; İng. vein-hosted deposit; vein-type deposit; vein deposit) made. Kalınlığı uzunluk ve genişliğine oranla az, iki yüzü paralel ve yankayacı kat eden magmatik cevherin yerleşim şekli veya dolgusu.

daralan oluk (Alm. enge Schleuse, f; Fr. couloir étranglé d'alluvionnement, m; İng. pinched sluice) made. Yüksek katı yoğunluğa sahip katı-sıvı karışımları içindeki, eğimli ve akış yönünde genişliği giderek azalan olukta karışım çamurundaki yüksek yoğunluklu tanelerin engelli çökelme ve ara boşluklardan sızma etkileri ile düşük yoğunluklu tanelerden ayrılmasına dayalı cevher zenginleştirme aygıtı.

darbe dayanım ölçeği (Alm. Schlagzähigkeitsindex, m; Fr. indice de résistance au choc, m; indice de résistance à l’impact, m; İng. impact strength index) made. Kömürlerin dayanım, gevreklik ve kazılabilirlik gibi özelliklerinin dolaylı olarak kestirimi amacıyla kullanılan, belirli boyut aralığındaki kömür parçacıklarının özel bir düzenekte darbeler altında ufalanmaya karşı gösterdiği dirençle belirlenen özellik.

Davy lambası (Alm. Davy'sche Sichereitslampe, f; Fr. lampe Davy, f; İng. Davy lamp) made. Özellikle kömür ocaklarında kullanılan, grizu patlamalarına karşı, alevin tel kafes içinde yandığı emniyeti sağlanmış madenci lambası.

dekrepitasyon (Alm. Brandsetzen, n; Feuersetzen, n; Fr. décrépitation, f; İng. decrepitation) made. Kristal yapılarında su bulunan doğal minerallerin (örneğin bor mineralleri) içindeki suyun ısıl işlemle buharlaştırılarak oluşan yüksek buhar basıncıyla patlatılmaları işlemi.

delikli örneklem bölücü (Alm. Probenteiler mit Schüttrinne, m; Fr. diviseur d’échantillon avec chute, m; İng.

chute splitter; sample splitter with chute) made. Taneli yapıya sahip malzemelerden iki eşit parçaya ayırmak için kullanılan ve deliklerin yarısının malzemeyi bir yana, diğer yarısının diğer yana gönderdiği aygıt; eşanlam:

numune ayırıcı.

delme ve patlatma (Alm. Bohr- und Sprengarbeit, f; Bohren und Sprengen, n; Fr. forage et dynamitage, m; İng.

drilling and blasting) made. Yeraltı ve açık ocak madenciliğinde, tünel ve yol yapımında kayaları parçalayıp kazmak için delinen deliklerin patlayıcı maddeler ile doldurulup patlatılması işlemi.

demir dışı metal (Alm. Nichteisenmetall, n; Fr. métal non-ferreux, m; İng. non-ferrous metal) made. Alüminyum, nikel, kurşun, kalay ve çinko gibi eser miktarda demir içeren metal veya alaşımlar.

deneme kuyusu (Alm. Schürfgrube, f; Baggerschurf, m; Fr. puits d'essai, m; puits d'expérience, m; İng. test pit;

trial pit) made. Zeminin doğrudan yerinde incelenip jeolojik olarak değerlendirilmesi, su tablası seviyesinin saptanması ve örnek alımı için açılan sığ çukur; eşanlam: muayene çukuru.

(7)

deneysel varyogram (Alm. Experimental Variogramm, n; Fr. variogramme empirique, m; variogramme expérimental, m; İng. empirical variogram; experimental variogram) made. Kuramsal varyogramın bir kestirimi olarak belirli bir inceleme alanından xi, i = 1, ..., N, noktalarında elde edilen Z(xi), i = 1, ..., N gözlemleri kullanarak

|xi - xj| uzaklıkları seçilen bir h değerine eşit olan N(h) sayıdaki çiftleri ele alarak ∑i,j [Z(xi) - Z(xj)]2/N(h) formülüyle hesaplanan γ(h) fonksiyonu.

deriştirme oranı (Alm. Anreicherungsgrad, m; Fr. degré d'enrichissement, m; İng. concentrating ratio) made. Bir zenginleştirme işleminde beslenen cevher ağırlığının üretilen derişiğin ağırlığına oranı; eşanlam: konsantrasyon oranı.

dibek taşı (Alm. Würzelboden, m; İng. kettle bottom) made. Yeraltı kömür madenciliğinde, alt kısmı ince bir kömür tozu ile kaplı olduğu için hemen fark edilemeyen ve tavanın serbest yüzey oluşturması durumunda ani olarak düşme tehlikesi gösteren fosilleşmiş ağaç gövdesi veya kökü.

dipten boşaltmalı vagon (Alm. Bodenentleerer, m; Fr. wagon à fond mobile, m; İng. bottom dump wagon) made. Maden, kömür işletmelerinde vagonlarla yapılan taşımada vagonu bağlı olduğu katardan ayırmadan bulunduğu yerde altındaki kapakları açarak boşaltan düzenek.

ditiofosfat (Alm. Dithiophosphat, n; Fr. dithiophosphate, m; İng. dithiophosphate) made. Genel formülleri R2PO2S2H olup sülfürlü minerallerin yüzdürülmesinde kullanılan sülfidril grubu anyonik toplacıyılar.

doğrusal varyogram (Alm. Linearvariogramm, n; Fr. variogramme linéaire, m; İng. linear variogram) made. C0 külçe etkisi değeri ve b bir katsayı olmak üzere doğrusal bir dağılım, γ(h)= C0+bh gösteren varyogram modeli.

dolgu 1. (Alm. Auffüllung, f; Auffullmaterial, n; Fr. remblai, m; İng. embankment; fill) inş. Karayolu ya da demiryolunda, boykesitteki kırmızı çizginin arazi çizgisinin üstünde bulunması durumunda, arazi üzerine katmanlar halinde ve sıkıştırılarak doldurulan zemin malzemesiyle oluşturulan kesim. 2. (Alm. Versatz, m;

Auffüllmaterial, n; Fr. matériau de remblayage, m; remblai, m; İng. fill) made. Yeraltı madenciliğinde, üretim amacıyla oluşturulan açıklıkların pasa ya da benzer malzeme ile doldurulması veya bu işte kullanılan malzeme. 3. (Alm. Füllung, f; Fr. rempliassage, m; İng. filling) yerb. Fay, eklem, tabaka vb. gibi süreksizliklerin iki yüzü (duvarı) arasındaki boşluğu dolduran taşınmış veya yerinde oluşmuş doğal malzeme.

domuzdamı (Alm. Keil, m; Fr. cale, f; pile, f; caisson à claire-voie, m; İng. chock; crib) made. Yeraltı kömür madenlerinde yaygın olarak kullanılan, yük taşıma özelliği ve katılığı yüksek olan, genellikle 20 cm kare kesitli ve 80-150 cm aynı uzunluktaki paralel konumlu ahşap direk çiftlerinin her kat birbirine dik olacak şekilde, düzenli olarak üst üste yığılmasıyla yapılan bir destek türü.

domuzdamı tipi tahkimat (Alm. Holzkastenausbau, m; Fr. soutien du type cale, m; İng. chock-type powered support) made. Uzunayaklarda kullanılan ve direkleri tavan örtüsü ile taban plakası arasında düşey konumda bulunan destek türü.

donatılı kuyu (Alm. ausgerüsteter Schacht, m; İng. reinforced well) made. Kapalı boru ve filtrelerle donatılarak inşası tamamlanmış kuyu; eşanlam: teçhizli kuyu.

döner besleyici (Alm. Dosierschleuse, f; Zellenradschleuse, f; Rotationsanleger, m; Fr. écluse rotative, f;

distributeur rotatif, m; İng. rotary airlock; rotary feeder; rotary seal; rotary valve) 1. made. Özellikle cevher silolarının altında bulunan ve hızı ayarlanarak izleyen işlemlere sabit bir hızda besleme yapılmasını sağlayan döner tabla biçimli aygıt. 2. tar. Tarım ve endüstriyel uygulamalarda yığınsal katı malzemeyi, kova, siklon, silo, bunker gibi bir depolama ortamından, besleme gözünden ya da doldurma hunisinden alıp vakumlu ya da basınçlı pnömatik götürücü bir sisteme hızı ayarlanabilir bir şekilde aktarmakta kullanılan vana; eşanlam: döner vana.

döner örnek ayırıcı (Alm. Spinnen Probenteiler; Fr. flage, m; İng. rotary riffler; spinning riffler) made. Taneli yapıya sahip malzemelerden belirli sayıda eşit parçaya ayırmak için kullanılan ve titreşimli besleyici ile toplayıcı kavanozlardan oluşan aygıt.

döner tamburlu süzme aygıtı (Alm. Drehscheibenfilter, m; Fr. filtre à disque rotatif, m; İng. rotary disc filter) made. Süzülecek pülpün yer aldığı bir tank içerisine, yatay eksen etrafında dönen ve üst yüzeyi filtre ortamı ile kaplanmış bir silindirin düşük dönme (0,1-1 devir/dak) hızlarında hareket ettirilmesi ile süzme işleminin gerçekleştirildiği vakumlu süzme aygıtı.

döner tumba (Alm. Kreiselwipper, m; Fr. basculeur de wagon rotatif, m; İng. rotary car dumper; wagon tippler) made. Maden, kömür işletmelerinde vagonlarla yapılan taşımada vagonu bağlı olduğu katardan ayırmadan bulunduğu yerde döndürerek boşaltan düzenek.

(8)

durultma (Alm. Abklärung, f; Fr. clarification, f; İng. clarification) 1. gıda. Meyve suyu, şarap, bira, sıvı yağı gibi akışkan gıdalardaki asılı parçacıkların mekanik süzülmesi, santrifüjlenmesi, proteolitik veya pektolitik enzimlerin ilavesiyle ya da çöktürücü maddeler katılarak uzaklaştırılmasıyla berrak bir sıvı elde edilmesi işlemi. 2. kim. Bir sıvının dinlendirilerek asıltı haldeki maddelerin çökmesi sonucu berraklaştırılması. 3. made. Maden zenginleştirme işlemi sonrası, işlem çözeltisinde askıdaki katı maddelerin ayrılması işlemi.

düşük içerikli cevher (Alm. armes Erz, n; Fr. minerai pauvre, m; İng. low-grade ore) made. Değerli mineral içeriği düşük olan cevher; eşanlam: düşük tenörlü cevher.

düşük şiddetli manyetik ayırıcı (Alm. Schwachfeld -Magnetabscheider, m; Fr. séparatuer magnétique de faible intensitè, m; İng. low intensity magnetic separator) made. Manyetik alan şiddetleri 0,2 Tesla’dan düşük olan, ferromanyetik mineralleri paramanyetik ve diyamanyetik minerallerden ayırmada kullanılan aygıtlar.

düzenli yatak (Alm. regelmässige Lagerstätte, f; Fr. couche de minerai régulière, m; gisement régulier, m; İng.

regular deposit; regular ore deposit) made. Her yönde süreklilik gösteren, düzenli yapıya sahip ve mineral içeriği homojen bağdaşık maden yatağı.

düzgün patlatma (Alm. glattes Sprengen; Fr. abattage contrôlé; İng. smooth blasting) made. Patlatma sonucu ortaya çıkan kazı yüzeyinin en az düzeyde örselenmesi ve düzgün bir yüzey elde edilmesi için önlemler alınarak sondan bir önceki yüzey civarında özenle yapılan patlatma.

Dyna girdaplı ayırıcı (Alm. Dyna Whirlpool Trennvorrichtung, f; Fr. séparateur Dyna-Whirlpool, m; İng. dyna whirlpool separator) made. Eğimli olarak yerleştirilen bir boru ve ona teğetsel olarak bağlanmış yoğun ortam girişi ile ayrılan yüksek yoğunluklu malzemenin çıkışı bulunan, kömür ve metalik mineralleri zenginleştirmede kullanılan bir aygıt.

eğimli levhalı koyulaştırıcı (Alm. Lamellenschräg Eindicker, m; Lamellenschrägklärer, m; Fr. clarificateur à tôles inclinées, m; İng. baffle plate clarifier; inclined-plate clarifier; lamella thickener) made. Pülp koyulaştırma işlemi esnasında pülp içindeki katı parçacıkların çökelme süresini azalmak amacıyla tank içerisine birbirine paralel ve eğimli plakaların yerleştirildiği koyulaştırıcı tipi; eşanlam: lamelli koyulaştırıcı.

ekonomik örtü kazı oranı (Alm. wirtschaftliches Mineral/Abraum-Verhältnis, n; Fr. taux de dépilage économique, m; İng. economic stripping ratio) made. Madenlerde açık işletme toplam maliyetini yeraltı üretim maliyetine eşitleyen örtü kazı oranı.

ekonomik rezerv (Alm. wirtschaftliche Mineralreserve, f; wirtschaftliche Reserve, f; Fr. réserve exploitable de minerai, f; réserve rentable de minerai, f; İng. economic ore reserve; economic reserve) made. Jeolojik olarak kanıtlanmış ve yüksek güven derecesine sahip olası ya da kesin rezerv.

elektroflotasyon (Alm. Elektroflotation, f; Fr. électroflotation, f; İng. electroflotation) made. Su içinde dağılmış halde bulunan çok küçük parçacık boyuna sahip katı mineral tanelerinin seçimli ayrılabilmesi için suyun uygun bir elektrik akımı ile elektrolizi yoluyla meydana gelen oksijen ve hidrojen gazı kabarcıklarının istenen parçacıkların seçmeli olarak yüzdürme yoluyla saflaştırma; eşanlam: elektroyüzdürme.

elektrokazanım (Alm. Elektrogewinnung, f; Fr. électro-obtention, f; İng. electrowinning) made. Uygun bir eriyik içinde, bir metali cevherinden elektrolitsel biriktirme yani liç yöntemi ile ayırmak.

elektrostatik ayırma (Alm. elektrostatische Sortierung, f; Fr. séparation à haute tension, f; séparation électrostatique, f; İng. electrostatic separation; high tension separation) made. Cevher içerisindeki minerallerin elektriksel iletkenlik farkına göre ayrılmalarını sağlayan yöntem.

eleme tesisi (Alm. Siebanlage, f; Fr. installation de criblage, f; İng. screening plant) made. Madencilik, taş vb.

sanayisinde yapılan boyut küçültme işlemleri sonunda çıkan ürünlerin iriliklerine göre ayırılıp sınıflandırıldığı tesis;

eşanlam: elek tesisi.

elle ayıklama (Alm. Handsortierung, f; Fr. triage à la main, m; İng. hand-picking; manual separation; esk.

triyaj) made. Bir taşıyıcı bant üzerinde geçen, kırılmış cevher tanelerinin renk, görünüm gibi özelliklerine bağlı olarak elle toplanarak bant üzerinden alınıp ayıklanması.

en iyi örnek aralığı (Alm. optimaler Probenabstand, m; Fr. distance optimale des échantillons, f; İng. optimal sample distance) made. Bir varyogramda orijinle varyogramın plato noktasının apsis üzerindeki izdüşümü arasındaki mesafe; eşanlam: optimal örnek aralığı.

(9)

endüstriyel mineraller (Alm. Industriemineral, n; Fr. minerai industriel; İng. industrial minerals) made. Metalik özellik göstermeyen atomları, ana unsur olarak içeren, metallerin aksine elektron alarak molekül şekline dönüşen ve ekonomik değeri olan bütün mineral ve kayaçlar.

engelli çökelme (Alm. erschwerte Sedimentation; Fr. sédimentation génée; sédimentation entravée, f; İng.

hindered settling) made. Bir akışkan, çözelti veya çamur içerisindeki katı parçacık hacminin belirli bir değerin üzerine çıkması ile parçacık kümelenmesinin başlaması sonucu serbest çökelme şartlarına oranla daha düşük çökelme hızlarının gözlemlendiği çökelme hali.

enjeksiyon galerisi (Alm. Einpressstollen, m; Injektionsstollen, m; Fr. galerie d'injection, f; İng. injection gallery) made. Yer altında çimento ve su veya kimyasallardan oluşan bir karışımın enjeksiyonu uygulamalarında enjeksiyon deliklerinin açıldığı galeri.

enjeksiyon kuyusu (Alm. Injektionsbohrloch, n; Fr. forage d'injection, m; İng. injection well) made. Çimento ve su veya kimyasallardan oluşan bir karışımın uygulaması amacıyla açılmış ve içinden enjeksiyon malzemesinin gönderildiği eğimli veya düşey delgi.

epijenetik maden yatağı (Alm. epigenetische Lagerstätte, f; Fr. gisement épigénétique, m; İng. epigenetic deposit; epigenetic mineral deposit) made. İçeriği yankayacından genç olan maden yatağı veya değerli mineral hammadde; eşanlam: ardoluşumlu yatak.

erişim tüneli (Alm. Nebenstollen, m; Zugangsstollen, m; Fr. tunnel d'accès, m; İng. access tunnel) made. Ana tünel üzerinde yeni alınlar oluşturmak amacıyla farklı noktalardan geçkiye ulaşmak için açılan ikincil tünel.

etki mesafesi (Alm. Einflussbereich, m; Fr. portée d’un variogramme, f; İng. range of a variogram) made. Artan örneklem açıklığı ile varyogramın değişmemeye başladığı, yani apsise paralel olmaya başladığı noktanın uzaklığı.

farin (Alm. Rohmehl, n; Fr. farine crue, f; mélange brut, m; İng. raw mix; rawmix) made. Çimento üretiminde belirli kimyasal bileşime sahip kalsiyum silikat ve cüruf yapıcılardan oluşan ham madde karışımı.

farin değirmeni (Alm. Rohmühle, f; Fr. broyeur cru, m; broyeur à cru, m; İng. raw mill; rawmill) made. Çoğunlukla çimento üretiminde ham maddelerin homojenizasyonu, istenilen parça boyutu ve kimyasal kompozisyon özelliklerine getirilmesi için kullanılan çoğunlukla yatay bilyeli değirmen.

galeri 1. (Alm. Fördergestänge, f; söhlige Strecke, f; Stollen, m; Transportgestänge, n; Fr. galerie, f; İng. mine gallery; mine roadway) made. Yeryüzünden yeraltına doğru kazılan, yatay veya yataya yakın yeraltı açıklığı. 2. (Alm. Galerie, f; Fr. galerie, f; İng. gallery) tar. Kabuk ve odunda böcek tüneli. 3. (Alm. Galerie, f; Fr.

galerie, f; İng. gallery; passage) yerb. Genellikle karstlaşmalı alanlarda yer altında insanın geçişine olanak veren uzun açıklıklar ve mağara kolları.

galeri ateşleme yöntemi (İng. gallery blasting; gallery blasting method) made. Açık maden işletmelerde büyük miktardaki kitlenin kazısını sağlamak için cevher veya kayaç içinde T şeklinde galeri sürmek ve bu galerilerin ucunda oluşturulan ceplere patlayıcı madde yerleştirilmek suretiyle yapılan ateşleme usulü.

galeri tahkimatı (Alm. Streckenausbau, m; İng. gallery reinforcement; support of underground openings) made. Galeriyi çalışılabilir duruma sokmak ve açık tutmak için ağaç, demir ve beton kullanarak yapılan bağ.

gang (Alm. taubes Gestein, n; Fr. gangue, f; İng. gangue) made. Cevher zenginleştirme işlemleri sırasında, cevher minerallerinden ayrılan ve günümüz koşullarında ekonomik değeri olmayan kayaç veya mineral agregaları;

eşanlam: kısırtaş.

gaz enjeksiyon kuyusu (Alm. Gasinjektionsbohrung, f; Fr. puits d’injection de gaz, m; İng. gas injection well) made. Petrol kuyusunun basıncını sürdürmek ya da sıvı hidrokarbonları diğer kuyulara yönlendirmek için basınçlı gaz ya da su buharının yeraltına basınçla gönderildiği kuyu.

gaz galerisi (İng. gas gallery) made. Metan drenajı amacıyla, kömür tabakalarının tavanından veya tabanından tabakalara paralel sürülen ve giriş tarafı bir barajla kapatılan galeriler.

geçici tahkimat (Alm. vorläufiger Ausbau; Fr. soutènement temporaire, m; İng. temporary support) made. Galeri, kuyu, tünel gibi yeraltı açıklıklarının açılması sırasında sürekli destek yapmaya olanak sağlamak üzere yerleştirilen ve geçici olarak kurulan destek türü.

(10)

geometrik rezerv hesaplama (Alm. geometrische Vorratsberechnung, f; Fr. calcul géométrique de réserve du minerai, m; İng. geometric ore reserve calculation) made. Cevher yatağı şeklinin uygun geometrik şekillere dönüştürülerek ve kesitler alarak alan ve hacimle miktar hesaplama yöntemleri.

geometrik yönbağımlılık (Alm. geometrische Anisotropie, f; Fr. anisotropie géométrique, f; İng. geometric anisotropy) made. Bir varyogramdaki yönbağımlılığın bir doğrusal koordinat dönüşümü ile yönbağımsızlık haline getirilebildiği, farklı yönlerde farklı örnek aralıklarında aynı varyanslara sahip olduğu, yani varyogramın farklı yönlerde farklı bir etki mesafesinde aynı platoya eriştiği durum; eşanlam: geometrik izotropi.

geri dolgu (Alm. Hinterfüllung, f; Wiederverfüllen, n; Fr. remblai, m; remblayage, m; İng. back filling; backfill;

backfilling) made. Herhangi bir kazı işlemi sonra açılan çukurun, hendeğin tekrar uygun bir şekilde toprakla veya başka bir malzeme ile doldurulması ve zeminin eski haline getirilmesi.

gevşek tavan (Alm. lockeres Hangende, m; Fr. toit ébouleux, m; İng. loose roof; raveling roof) made. Çok az konsolide olmuş veya çok az çimentolanmış, taze bir kazıda ancak birkaç dakika veya birkaç saat duraylı kalabilen, bu sürenin aşımında ise kavlaklanmaya, dağılmaya ve dökülmeye başlayan galeri tavanı.

girdap akımlı ayırıcı (Alm. Wirbelstromscheider, m; Fr. séparateur à courants de Foucault, m; İng. eddy current separator) made. Değişken kuvvetli bir manyetik alan içinde elektrik akımının iletilebildiği yüzey üzerinde girdap akımlarının indüklenmesi yoluyla besleme akışındaki demirli ve demir dışı metallerin ayrılmasını sağlayan ayırıcı.

göçebilirlik (Fr. cavabilité, f; İng. cavability) made. Yeraltı açıklıklarında ve madencilikte, tavanın kendiliğinden göçebilme özelliğinin niteliksel ölçüsü.

göçertmeli ayak işletme (Alm. Teilsohlenbruchbau, m; Einsinken eines Bergwerks, n; Fr. exploitation par foudroyage, f; exploitation par éboulement, f; exploitation par écroulement, f; İng. caving; caving method) made. Altı kesilmiş cevherin kendi ağırlığı, üstteki tabakaların ağırlığı veya her ikisinin birden etkisi ile parçalanıp akması veya maden alınırken tavanın göçertilmesi suretiyle kömür ve cevher yataklarında uygulanan tahkimatlı yeraltı işletme metodu.

göçük (Alm. Firsteneinbruch, m; Firsteneinsturz, m; Fr. éboulement du toit, m; İng. fall; roof fall) made. Yeraltı açıklıklarında tavan ve yan duvarlardan ayrılan kaya parçalarının ve blokların açıklığın içine çökmesi.

görünür rezerv (Alm. geologische Reserve, f; sicherer Vorrat, m; Fr. réserve géologique, f; réserves certaines, pl;

réserves mesurées, pl; réserves prouvées, pl; réserves à vue, pl; İng. geological reserve; measured reserve;

proven reserve) made. Varlığı 3 boyutu ile kanıtlanmış fosil yakıt veya mineral yatağının veya alanının içerdiği ve mevcut koşullarda %90’dan fazlası ekonomik olarak işletilebilecek rezerv; eşanlam: jeolojik rezerv.

güçlendirme 1. (Alm. Bewehrung, f; Fr. consolidation, f; İng. fortification; reinforcement; strengthening) inş.

made. Zeminin makaslama ve çekme dayanımlarının istenen düzeye getirilmesi için yapılan donatılandırma işlemi. 2. (Alm. Verstärkung, f; Fr. renforcement, m; renfort, m; İng. fortification; reinforcement;

strengthening) mak. Bazı katkı maddelerinin üretim sürecinin başında eklenmesiyle bir malzemenin mekanik mukavemetinin artırılması; eşanlam: takviye.

güvenlik lambası (Alm. Grubenlampe, f; Sicherheitslampe, f; Fr. lampe de sécurité, f; İng. safety lamp) made. Maden ocaklarında olduğu gibi yanıcı gazların bulunduğu ortamlarda kullanılmak üzere tasarlanmış lamba.

hacimsel rezerv hesabı (Alm. volumetrische Vorratsberechnung, f; Fr. calcul volumétrique de réserve du minerai, m; İng. volumetric reserve calculation) made. Çoğunlukla yeni incelenen petrol yataklarında uygulanan, yatağın hacmi yanında gözenekliliğini de dikkate alan rezerv hesaplama yöntemi; eşanlam: volumetrik rezerv hesabı.

hale (Alm. Aureole, f; Fr. auréole, f; halo, m; İng. aureole; halo) made. Manyetik ve jeokimyasal saha aramalarda karşılaşılan, dairesel ya da ayça biçimli bir mineralin, bir cevherin ya da petrografik özelliğin kaynağını gösteren dağılım şekli; eşanlam: aureol.

ham cevher (Alm. Fördererz, n; Roherz, n; Rohgut, n; Fr. minerai brut, m; minerai tout-venant, m; İng. run-of- mine; run-of-mine ore) made. Ocaktan çıkan, herhangi bir zenginleştirme işlemi geçirmemiş cevher; eşanlam:

işlenmemiş cevher, tuvenan cevher.

hammadde 1. (Alm. Grundstoff, m; Rohstoff, m; unverarbeitetes Material, n; Fr. matière première, f; İng. primary commodity; raw material; unprocessed material) endst. Bir ürünün üretiminde ana girdi olarak kullanılan, ürünün bir parçası olabilen, doğadan gelen işlenmemiş ya da yarı işlenmiş malzeme. 2. (Alm. Ausgangsmaterial, n; Fr.

(11)

matière première, f; İng. feedstock) made. Ham petrol, cevher, yapı taşı gibi işlenmemiş doğal kayaç, mineral veya organik kökenli yeraltı kaynakları.

hava köprüsü (Alm. Wetterkreuz, n; Fr. croisement de voies d'aérage, m; croisement d'aérage, m; İng. air bridge;

air crossing) made. Maden ocakları havalandırma sistemi içerisinde, bir yoldan giden kirli havanın diğer bir yoldan gelen temiz hava gitmesini sağlayan galeri üst ya da alt geçidi.

havalandırma borusu (Alm. Bewetterungsschacht, m; Lüftungsschacht, m; Fr. puits d'aérage, m; İng. air shaft) made. Maden ocaklarında ve tünellerde havalandırma sağlamak için yapılan geniş çaplı düşey kanal.

havalandırma kuyusu (Alm. Abluftschacht, f; Lüftungsschacht, f; Fr. puits d’aération, m; İng. ventilation shaft) made. Yeraltı maden işletmelerinde, insanların çalıştığı bölgelerde havalandırma yapmak amacıyla açılan kuyu.

hidroboyutlandırcı (Alm. Gegenstromklassifierer, m; Fr. hydroclasseur, m; İng. countercurrent classifier;

hydrosizer; mineral hydrosizer) made. Aşağıdan yukarı doğru sağlanan bir sıvı akışıyla malzemeyi farklı hızlarda engelli ya da serbest çökelmeye uğratarak bir hücreden diğerine yatay akışlarla malzemelerin boyutlarına göre ayrılmasını sağlayan sulu ayrıştırıcı.

hidrolik direk (Alm. hydraulischer Stempel; Hydraulikstempel, m; Fr. étançon hydraulique, m; İng. hydraulic prop) made. Birbiri içine geçen iki silindirik metal parçadan oluşan ve kapalı veya açık devreli bir hidrolik sistem yardımıyla uzatılabilen, yeraltı madenciliğinde kullanılan metal direk türü.

hidrolik dolgu (Alm. hydraulische Wiederverfüllung; hydraulischer Versatz, m; Fr. remblayage hydraulique, m;

İng. flushing backfilling; hydraulic backfilling) made. Yeraltı maden işletmelerinde üretimi biten kısımların boşluklarının dolgu malzemesinin sulu bir karışım içinde sürülerek doldurulması.

hidrolik sondaj (yerb. basınçlı suyla sondaj) (Alm. Hydromonitorbohren, n; Wasserstrahlbohren, n; Fr. forage à jet, m; forage à érosion, m; İng. hydraulic jet drilling; jet drilling; wash boring) made. Özellikle deniz dibinde petrol aramada kullanılan, çok yüksek basınçlı suyun hızla fışkırtılması ile yeryüzünden derine doğru silindir biçimli delik açma işlemi.

hidrosiklon üst akım borusu (Alm. Überlaufrohr des Naßzyklons, n; Fr. tube central d'un hydrocyclone, m; İng.

vortex finder) made. Bir hidrosiklonda sınıflandırılan malzemenin ince kısmının suyla birlikte hidrosiklondan çıktığı boru.

hidrotermal cevher yatağı (Alm. hydrothermale Minerallagerstätte, f; Fr. gisement de minéral hydrothermal, m;

İng. hydrothermal mineral deposit) made. Yerkabuğunun içindeki çatlaklarda dolaşan sıcak sıvıların giderek mineral zengini akışlarla meydana getirmesi ve aşırı doymaya ulaştıklarında çökelerek oluşturdukları maden yatakları.

Humphrey spirali (Alm. Humprey Spirale, f; Fr. spirale de Humphrey, m; İng. Humphrey’s spiral) made. Mineral tanelerini yerçekimi, merkezkaç ve sürükleme kuvvetleri yardımıyla ayıran ve dikey doğrultuda içinde su akan sarmal bir oluktan oluşan aygıt.

ışıldar mineral (Alm. lumineszierendes Mineral, n; Fr. mineral luminescent, m; İng. luminescent mineral) made. Basınç ya da sıcaklık etkisi altında ya da düşük güçte morötesi ya da kızılötesi radyasyona maruz bırakıldıklarında ışıldamaya başlayan mineraller.

ızgara (Alm. Gitter, n; Fr. grille, f; İng. grid) 1. blşm. Bilgisayar grafiğinde iki boyutlu nokta ya da çizgilerden oluşan dizilim. 2. made. Cevher içideki belirli bir boyutun üzerindeki parçaları incelerinden ayıran kaba boyutlandırma aygıtı. 3. (Alm. Feuerrost, m; Fr. fer à barreaux de grille, m; İng. fire bar) mak. Kazanlarda ateşi taşıyan ve kazanın alttan hava almasını sağlayan demir iskelet. 4. (Alm. Gitter, n; Fr. grille, f; İng. grid; spatial index) müh. İki boyutlu bir yüzeyi, bir düzlemi, bir haritayı vb. birbirine bitişik gözelere ayıran, her birinin adreslenebildiği ve uzamsal indeksleme için kullanılan yapı.

iç kuyu (Alm. Blindsschacht, f; Fr. bure, m; İng. internal shaft; staple) made. Yer altında ocak katları arasında bulunan ve ağzı yer üstüne açılmayan kuyu türü.

ikincil anomali (Alm. anomalie secondaire, f; Sekondäranomalie, f; İng. secondary anomaly) made. Yeryüzündeki erozyon, taşınım, alterasyon gibi süreçler sonucunda elementlerin yerkabuğunda dağılımlarında oluşan bir anomali; örneğin, taşınma süreci sonucunda etrafa yayılma ve element zenginleşmesi.

(12)

ikincil kırma (Alm. sekondäre Vorbrechung, f; Fr. concassage secondaire, m; İng. secondary crushing) made. Birincil kırma aşamasından gelen cevher parçalarını boyutları 5-20 mm arasında değişen parçacıklara kırma işlemi.

ikincil yayılım (Alm. sekundäre Dispersion, f; Fr. dispersion secondaire, f; İng. secondary dispersion) made. Erozyon, taşınım, alterasyon gibi yeryüzündeki süreçler sonucunda elementlerin yerkabuğunda ulaştıkları dağılım.

imtiyaz hakkı (Alm. Lizewnzsgebühr, f; Nutzungsgebühr, f; Fr. redevance, f; İng. royalty) made. Başkasının sahip olduğu bilgi, beceri, patent, müzik eseri, petrol kuyusu veya maden ocağı gibi birikimleri kendi ticari amaçları için kullanmak isteyenlerin sahibine ödediği bedel; eşanlam: rödövans.

ince malzeme çıkışı (Alm. Überlauf, m; Fr. surverse, f; İng. overflow reject) made. Hidrosiklon, koyultucu, sulu sınıflandırıcı ve benzeri katı parçaları boyut veya kütle farklarına dayanarak ayıran aygıtlarda üstten çıkan, su oranı yüksek, görece küçük tanecikli malzeme içeren ürün ya da bu malzemenin çıktığı boru.

ince süzme (Alm. Ultrafiltration, f; Fr. ultrafiltration, f; İng. ultrafiltration) 1. gıda. Süt teknolojisinde moleküler ağırlığı 500 Dalton’dan daha büyük olan parçacıkların süzülmesinde kullanılan ve bu sayede süt yağı, protein gibi molekül ağırlığı/çapı büyük olan bileşenlerinin deriştirildiği membran ayırma yöntemi. 2. kim. İyon ve molekülleri geçirip katı asıltı taneciklerini ve yüksek molekül ağırlıklı çözünenleri geçirmeyen özel bir membranla süzme işlemi. 3. made. Madencilikte askıda katı tane büyüklüğü 1-10 nm arasında değişen katı ve yüksek moleküler ağırlığa sahip organik moleküllerin basınç ve derişim farklılıkları ile oluşan kuvvetler yardımı ile ayrımlandığı membran süzme işlemi; eşanlam: ultrasüzme.

indikatör varyogram (Alm. Indikatorvariogramm, n; Fr. variogramme indicateur, m; İng. indicator variogram) made. Yorumlanması ve bir modele uyarlanması zor olan varyogram değerlerinin seçilen bir eşik değeri kullanılarak {0, 1} değerlerine dönüştürülmesi ile elde edilen varyogram modeli.

iri malzeme çıkışı (Alm. Unterlauf, m; Fr. sous-verse, f; İng. underflow reject) made. Hidrosiklon, koyultucu, sulu sınıflandırıcı ve benzeri katı parçaları yoğunluk farklarına dayanarak ayıran aygıtlarda alttan çıkan, su oranı düşük, görece iri boyutlu malzeme içeren ürün ya da bu malzemenin çıktığı boru.

istatistiksel rezerv hesaplama (Alm. statistische Vorratsberechnung, f; Fr. calcul statistique de réserve du minerai, m; İng. statistical ore reserve calculation) made. Varyans, yamukluk, basıklık gibi istatistiksel momentler, Gauss, Poisson, binom gibi olasılık dağılım modelleri ve nomogram, doğrusal bağlanım gibi istatistiksel yöntemleri kullanan rezerv hesaplama yöntemleri.

işletilebilir rezerv (Alm. wiederverwertbare Reserve, f; Fr. réserve exploitable; réserve récupérable, f; İng.

recuperable reserve) made. Teknik ve teknolojik olanaklarla ekonomik olarak elde edilebilecek, kayıplar çıktıktan sonraki net rezervler.

izabe (Alm. Verhüttung, f; Fr. fusion de métaux, f; İng. smelting) made. Cevherin zenginleştirme işleminden sonra elde edilen mineral derişiğinin içindeki elementin, karbon gibi bir indirgeyicinin de bulunduğu ortamda ısıl işlem tabi tutularak metale dönüştürülmesi.

jalon (Alm. Mess-Stange, f; Absteckpfahl, m; Fr. jalon, m; İng. pole; ranging rod; surveying rod) made. Topoğrafik ölçümlerde kullanılan çubuk.

jeoistatistiksel rezerv hesaplama yöntemi (Alm. geostatistische Vorratsberechnung, f; Fr. calcul géostatistique de réserve du minerai, m; İng. geostatistical ore reserve calculation) made. Varyogram, örnekleme, varyans ve kovaryans ve kuramsal cevher dağılım modellerinden yararlanan rezerv hesaplama yöntemleri.

jeokimyasal anomali (Alm. geochemische Anomalie, f; Fr. anomalie géochimique, f; İng. geochemical anomaly) made. Kayaç içinde, toprakta, suda tortul tabakada vb. bir ya da daha fazla elementin çevresine göre belirgin bir biçimde daha zengin olması.

jeokimyasal kontrast (Alm. geochemischer Kontrast, m; Fr. contraste géochimique, m; İng. geochemical contrast; geochemical relief) made. Bir mineralizasyon bölgesinde en yüksek anomali değerinin jeokimyasal eşik değerine oranı.

jeokimyasal ortalama değer (Alm. geochemischer Hintergrund, m; Fr. fond géochimique, m; İng. geochimical background) made. Anomali göstermeyen bir bölgedeki bir elementin ortalama derişimi; eşanlam: jeokimyasal temel değer.

(13)

jig (Alm. Setzmaschine, f; Setzkasten, m; Fr. bac de concentration, m; bac à piston, m; hydrotamis, m; İng. jig;

jigger; jigging machine) made. Mineral tanelerini, düşey doğrultuda basma ve emme çevrimlerinden oluşan su hareketleri içinde yoğunluk ve boyut farklarından kaynaklanan çökelme davranışlarındaki farklarından yararlanarak ayıran aygıt.

kaba ızgara 1. (Alm. Grobraster, m; Fr. grillage à grosses mailles, m; İng. coarse screen) çevr. Atıksu ile birlikte taşınan, 40 mm’den iri kâğıt, paçavra, plastik, metal gibi maddelerin arıtma tesisi girişinde ayrılması amacıyla kullanılan, elle temizlenen veya mekanik temizlemeli donanım. 2. (Alm. Stabrost, m; Fr. grille mécanique de précriblage, f; grizzly, m; İng. grizzly) made. Genellikle çelik çubuklardan yapılan ve bir cevher oluğunun ya da kanalının ağzına konup iri kaya ya da cevher parçalarını ayırmaya yarayan ızgara. 3. (Alm. grobes Raster, n; Fr.

maille large, f; İng. coarse mesh) meteo. Sayısal bir meteorolojik tahmin modelinde, ince ızgara üzerinde yürütülecek hesaplamalar için gerekli sınır koşullarını bulmak için genellikle bir yarımküre kadar geniş bir alan üzerinde kullanılan ızgara ağı.

kablo saplama (yerb. halat saplama) (Alm. Kabelbolzen, m; Fr. boulon serre câble, m; İng. cable bolt) made. Çeşitli tür ve boylardaki çelik halatların yeraltı açıklıkları çevresinde açılan deliklere çimento dolgusu yardımıyla gerdirmeli ya da gerdirmesiz olarak yerleştirilmesi şeklinde uygulanan bir destek türü.

kalıcı tahkimat (Alm. entgültiger Ausbau, m; verbleibender Ausbau, m; Fr. soutènement permanent, m; İng.

permanent support) made. Bir yeraltı açıklığında, açıklığın kullanım ömrü boyunca işlevi olacak şekilde sağlanan ve ortamın kaya özelliklerine bağlı olarak değişen tahkimat.

kalkan tipi tahkimat (Alm. Schildausbau, m; İng. shield support; shield type power support) made. Uzunayaklarda kullanılan ve tavan örtüsü ile taban plakası arasında bir göçük kalkanı bulunan ve yürüyen destek türü; eşanlam: zırhlı tahkimat.

kamalama (Alm. Ausschalung, f; Fr. garnissage, m; İng. mine lagging) made. Gevşek kaya parçalarının düşmesini önlemek amacıyla yeraltı açıklığına kurulan destek ile çevre kayacın arasındaki boşluğun kaplanması için kullanılan dar ve yassı ağaç veya beton direkler ya da oluklu sac; eşanlam: tecrit gömleği, sıktırma.

kara kum (Alm. schwarzer Sand; Fr. sable noir, m; İng. black sand) made. Deniz kenarındaki bir yanardağın eteklerinde küçük lav parçalarından oluşan ya da ağır tortu yataklarında manyetitle karışmış halde görülen kara renkli kumlar.

karıştırmalı değirmen (Alm. Mischmühle, f; Fr. broyeur agité, m; İng. agitated mill) made. Dikey olarak içinde karıştırmayı yapan, dönen bir sarmalın veya üzerine metal kolların bağlandığı, dikey olarak kendi etrafında dönen bir metal çubuğun karıştırmayı sağladığı ve metal bilyelerin öğütmeyi gerçekleştirdiği çok ince öğütme (-10 μm) yapabilen değirmen.

karıştırmalı liç (Alm. Pulpen Auslaugung, f; Fr. lixivation par agitation, f; İng. agitation leaching; pulp leaching) made. Çözücü ile katı tanelerin temasının artırılması amacıyla çoğunlukla ince öğütülmüş ve yüksek tenörlü cevher içerisindeki hedef metalin mekanik veya havalı karıştırmalı bir tank içerisinde çözündürülmesi;

eşanlam: karıştırmalı çözündürme.

katı özütleme (Alm. Auslaugung, f; Laugen, n; Fr. lixiviation, f; İng. leaching) 1. kim. Bir katı yığının içeriğindeki hedeflenen bileşenleri uygun çözücüler yardımıyla sıvı faza geçirerek çözünmeyen bileşenlerden ayırma;

eşanlam: katıdan çözündürme. 2. made. Cevher içerisinde genellikle az miktarda bulunan değerli bir metalin bir çözücü yardımıyla çözeltiye alınması ve çözeltiden geri kazanılmasını kapsayan süreç; eşanlam: liç.

katı sıvı ayırımı (Alm. Fest-Flüssig-Trennung, f; Fr. séparation solide-liquide, f; İng. solid-liquid separation) made. Su katı karışımından oluşan bir çamurdan, suyun çöktürme, süzgeçleme ve kurutma yöntemlerinden biri veya birkaçı kullanılarak uzaklaştırılması işlemi; eşanlam: susuzlaştırma.

katlı kurutucu (Alm. Hordentrockner, m; Fr. étuve à dessiccation à plateaux, f; dessiccateur à plateaux, m;

séchoir à plateaux, m; İng. tray dryer) made. Kurutulması istenen malzemenin fırında duran ya da hareket eden tepsiler üzerine konduğu ve ortamda bulunan sıcak gaz ile temas ettirildiği kurutucu türü; eşanlam: tepsili kurutucu.

katman kontrolü (Alm. Gebirgsbeherrschung, f; Fr. contrôle du toit, m; İng. strata control) made. Madencilik amacıyla yapılan kazıları çevreleyen kaya kütlelerinin ve tabakaların davranışını incelemek, yerdeğiştirmeleri ve yenilmeleri kontrol etmek amacıyla etkin önlemlerin alınması için yapılan çalışmalar.

katman şekilli yatak (Alm. schichtgebundene Lagerstätte, f; İng. strata-bound ore deposit) made. Cevher yığışımları yan kayacın tabakalanma yüzeylerine paralel veya yarı paralel gelişen, uzun ve geniş boyutlarına oranla ince maden yatağı; eşanlam: tabakalanmaya bağlı maden yatağı.

Referanslar

Benzer Belgeler

Madencilik sektöründe iş kazaları kaçınılmazdır. Genel olarak Türkiye de ki madencilik dünyada ki ile eş değerdir. Madencilik çok tehlikeli sektörlerin başında gelmekte

Aşağıda, Çizelge 4.19 ve Çizelge 4.20’de İkinci üretim yeri taban kömürü DTA/TGA deney sonuçları elde edilmiş ve bu deney sonuçlarına bağlı olarak

• “ Kamu kaynaklarıyla desteklenen araştırmalardan üretilen yayınlara açık erişim için yasal düzenlemeler yapılmalı, ulusal ve kurumsal açık erişim politikaları

İdari ihtiyaçlar, tasarruf imkânı ve siber güvenlik gereksinimleri doğrultusunda, halen her kurumda müstakil olarak işletilmekte olan veri merkezlerinin tek bir çatı

• Henüz Açık Bilim düzenlemeleri yok (TÜBİTAK Açık Bilim Komitesi, 2015-- ). • Fon sağlayıcıların Açık Erişim

tüm yayınlara ve araştırma verilerine açık erişim yasayla düzenlenmeli. • Kamu destekli araştırma yayınları ve verileri yönetimi alt yapısı kurulmalı,

Akademik Bilişim 2014, 5-7 Şubat 20134 Mersin.. Türkiye Ulusal

Both in his poetry and prose works, Khair mainly focuses on some of the widely debated tenets of Postcolonial Literary Theory such as otherness, identity and discontent