t
H ü k ü m e t
P e k e
P r o g r a m ı n ı
U y d u
R e c e p
d u
A c z i m i z
Biz, fikirlerimize düşman olanlarla, her şekilde mü cadeleye hazırız: Yazı ile, sözle, gazete çıkararak, ki tap neşrederek, mahkeme karşısına çıkarak... Hattâ hapse girerek.,. Memleke tin ve milletin hayrına ol duğuna inandığımız fikirleri her zaman ortaya dökece ğiz, hiçbir şeyden yılmaya- çağız. Çünkü halkın bizimle beraber olduğunu biliyoruz. Şimdiye kadar bu uğurda nasıl savaştığımızı herkes gördü, anladı. En sinsi ifti ralara, en barbarca taarruz lara uğradık, matbaalarla, mürettiphanelerle, bayilerle uğraştık, insanı canından bezdirecek zorluklarla kar şılaştık, fakat dâvamızdan bezmedik Tehditler bizi yıldırmadı, zorluklar } olu muzdan döndürmedi.
Yalnız bir noktada aczi- mizi itirafa mecburuz : Biz hiç bir zaman, düşmanları mızın bize karşı kullandık ları silâhlan kullanamıya- cağız. Çünkü bu silâhlar, bizim elimizi süremiyece- ğimiz kadar kirli ve kor kakçadır.
Bir gazetenin kanun da iresinde çıkmasına müsaade etlikten sonra, onu kanun suz yollardan sattırmamak, binle; ce lira sarfiyle bası lan kırk elli bin gazeteyi keyfî bir emirle ve bütün kanunlara rağmen toplat mak, idarehaneleri mühür letip açtırmamak, yahut ta gece vakti, satılmış adam lara idarehane soydurup yazı, resim, evrak, defter çaldırmak, sonra da, hain dedik eri insanlardan çal dıkları bu yazılarla başka bir gazete çıkatıp beş on kuruş kazanmağa kalkış mak...
Hayır, bunlar bizim ya pabileceğimiz işler değil... İtiraf ediyoruz. Bu hususta basımlarımızdan çok geri deyiz...
ooc-O n l a r e r m i ş
m u r a d ı n a ,
M i l l e t y a n s ı n k a r a b a h t ı n a
--- oo— ---Ankara, 17 (Kapalı kutu
içindeki muhabirimiz atı yor) — Halk Partisi kapalı kutusu birkaç gündür da nışıklı döğüş toplantısını yapıyor. B i r
punduna geti rip, bir çivi de liğine sığındım. Gördüklerimi , duy duk la rı mı bildiriyorum : Halk Fırka sının m a l û m kodaman la rı , ters v e a k s i apartman kira cıları gibi, «Bu Türkiye apart manı bizimdir, kimse bizi çı karamaz» diye bar bar bağı
rıyorlar. Yeni F a z
ev sahibi Ha
şan S a k a y ı adamakıllı i terlettiler. Haşan Saka kürsüde :
— İdare âmirleri, vali. |
ler partilere müsavi mua mele yapacaklar.
Kodamanlar feryadı bas tılar :
— Olmaz. Valiler bizim
dir, onları biz oraya getir dik, Halk Partisinin ekme- ğizle adam oldular. En büyük muameleyi bize
ı yapacaklar.
| Haşan Saka hemen : — Kabul î dedi. En bü- | yük muameleyi size yap sınlar. Arkadaşlar, antide mokratik ka nunlar) kaldı racağız. R ecep Pe- kerim yerinden fırladı: — Kalka - maz. Bizim kal dır ma dığı mı zı sen de kaldır ın a z s m. De mokrasi bize, anti demok rasi millete . Böy le değiştirilme sini teklif ede lim.
Bağrışmalar oldu :
— Y a ş a , var ol. Demokrasi bize, antidemokrasi millete.
Haşan Sakanın dudakları titredi : (Devamı 4 te)
Markopaşa’nm Başına Gelenler
--- -o oo--- —
N a m e rtü k m e z a rın a g ö m d ü ğ ü m ü z M a rk o p a ş a
y e rin e , e lin iz e
m ille t
m e n fa a tle rin in yeni
m ü d a fa a cısı M E R H U M P A Ş A ’yı v e riy o ru z
--- oo---Markopaşa, Ankara cad
desinde, bir avuç insan tarafından yalnız ve yalnız Türk milletinin haklarını müdafaa etmek için çıka rıldı. Çıktığı gündenberi her türlü müşküllerle karşı- laştı; lâkin, hepsile erkek çesine dövüştü, müşkülle rin hepisin de yendi. Bu müddet içinde Merhumpaşa, uzun bir fasıladan sonra Malûmpaşa adile çıkmak
zorunda kaldı. Nihayet, ge- j çen haftada, aylardır sır- \ tında şangırdatarak gezdiği ağır ve kalın basın hürri yeti zincirlerini koparıp atarak, bütün heybetile I karşınıza çıktı. Türlü adlara bürünerek, yapmak istedi - ğimiz şey. sadece ve sadece sevgili Türk milletinin hak larını müdafaa etmekti.
Orhan Erkip’in neşriyat müdürlüğü [altında, Marko
paşanın ikinci oğlu Malûm- paşada, ancak birinci sayı sından beşinci sayısına ka dar - okuyucularımız da an malardır ki - halk menfaat lerinin müdafaacısı Marko- paşar.ın o kuvvetli nefesi vardı Altıncı sayısından itibaren yine okuyucuları mız anlamışlardır ki. Malûm- paşa halk menfaatlerini bir kaç pula satan satılıkların eline düşmüş olduğu için,
,--- Tavzih —
1 Türk matbuat tarihinde ! eşine rastlanmamış ve | kaleme gelmez zorluk- j
larla Markopaşa gazete- i sini, Merhumpaşa gazete- i sini ve beşinci sayıya fi kadar Malûmpaşa gaze- | tesini çıkarmıştık. Al il tmcı sayıdan itibaren çıkan Malûmpaşa gaze tesiyle hiçbir ilişiğimiz yoktur. Yalnız, Malüm- paşanın 6 ncı sayısiyle, ondan sonra çıkacak sa yılarındaki mizahî yazı ların büyük çoğunluğu bize ait olup, bu yazılar bir gece Markopaşa ida rehanesine giren Orhan Erkip tarafından zabıta ca tesbit edilen şekilde ele geçirilmiştir. Galiba, bu türlü bir yazı hırsızlığı | matbuat tarihinde ilk defa vaki olmaktadır. Yazılarımızı bu şekilde ele geçirenler hakkında mahkemeye müracaat etmiş bulunuyoruz.
Bizim için ne garip bir tecelli, ve kendisine ait olmıyan yazılan g a zetesinde neşreden için ne büyüle bir kabiliyet sizlik ve aciz miealidir ki, 6 ncı sayıdan sonra Markopaşanın bir kari katürü olan Malûmpaşa, da bize hücumda bulu nurken, halkı aldatmak için bile yazılarımıza muhtaç bulunuyor.
Bu yazı dalaveresinin macerasını tafsilâtiyle
¡
gazetemizde bulacaksı nız. Fn büyük ve en | âdil hakem olan halk I efkârı önünde vaziyeti | tavzih ederiz.-— — M erhum paşa—
; ilk ön’ce babası Markopaşa tarafından bütün millet i huzurunda reddedilmiş bir İ piçtir.
Bu i? nasıl oldu? Hace- rayı dinleyin : (Devamı 4 te)
2 M E R H U M P A Ş A 16 Ekim 1947
Kızım sana söylüyorum...
Evvel zaman içinde, kal bur saman içinde, bir kuş, bir inek, birde uyuz eşek arkadaş olmuşlar. Dağlar da, ormanlarda beraber gezer, dostluk ederlermiş. Bir gün, kuş, bulutlar ara sında uçarken, bir de bak mış ki, arkadaşîariyle oyna, dıkları ovaya, 'o güne ka dar tanımadıkları bir takım mahlûklar gelmiş. Sora so- ruştura. bunların insanoğlu olduklarını öğrenmiş. He- •men koşup, arkadaşlarına r
— Biz i m A l t ı n ova mıza insan oğlu denen garip bir ta kım mahlûk lar gelmiş ! diye haber vermiş. Uyuz eşek ineğe bak p: — Aman! demiş, ova mızı i ş g a l eden bu in san oğulları da n e n i n nesi ? K uş: — B e n hemen uçar, nenin nesi oldukla rını öğre ni r i m, demiş. Ve p ı r r r diye uçup gitmiş. Gidiş o gidiş. Tam iki yıl sonra dönmüş. Dönmüş amma, kanadı sar kık, kuyruğu kopuk, gaga sı kırık, bir gözü körmüş. Arkadaşları merakla sor muşlar :
— Aman, kuş kardeş! Bu ne hal böyle V
— Sormayın! demiş, în- sanoğuilarmın arasına git tim. Bir ökse kurmuşlar, beni yakaladılar. Bir kafese tıktılar- Hüriyete kavuş mak için, kafes içinde çır pma çırpına işte bu hale geldim. Baktılar ki. artık öleceğim, salıverdiler.
İnek :
— Bir kere de ben şu insanların ne edeceklerini öğreneyim 1 deyip almış başını gözünü gitmiş. O da iki yıl sonra, boynuzlan kopmuş, gözü kör, sıska, topal olarak dönmüş.
— Aman, arkadaşlar! demiş. Beni de yakaladılar, boynum ian iple bağlayıp, bir ahıra kapadılar, sütü
mü sağmağa başladılar. Hüriyetime kavuşmak için, başımı duvarlara vura vura bu hale geldim. Kesecek lerdi amma, iskelet haline geldiğimden, salıverdiler.
Uyuz eşek :
— Bir kere de ben gide yim ! demiş. O da arkadaş larîyle helâllaşıp. yola çık mış. Sıska, zayıf, tüysüz, zavallı uyuz eşek, tam iki yıl sonra dönmüş, O kadar şişmanlamış, gelişmiş, gö bek salıvermiş, güzelleşmiş
ki, arkadaş ları tanıya mamışlar. — Aman, eşek kardeş! Anlat, nasıl böyle oldun! demişler. Fşek hali keyfiyeti an latmış : ' —Ben si zin gibi ab dal mıyım ? İnsanoğulla - rmm i ç i n e ka rı ş ı n c a , evvelâ b i r partiye ya zıldım. On lar beni be lediye reisi seçtiler. İki yıl insano- ğullarına re islik ettim. Gerçi, iki yıl sonra eşek olduğumu an ladılar amma, iş işten geç mişti. Ben yükümü tutmuş, kelleyi kulağı düzeltmiştim.
Gelecek haftaya kardeşin hikâyesi.
tilki
S p o r
M adalya ile taltif
edildiler
Türk ve Yunan atıcılık federasyonları tarafından tertip edilen müsabakaları bizim atıçılar kazanmışlar dır. Yere yatarak atmakta Falih Rıfkı Atay, diz çöke rek atmakta Hüseyin Cahit Yalçın, sekerek atmakta Ahmet Emin Yalman, tek ayak üstünde atmakta Fuat Köprülü, kimseye kaptır madan, bütün atışları ka zanmışlar, ve madalya ile taltif edilmişlerdir.
Ş arap Kongresi Münasebetiyle
bir m ünasebetsizlik
«îç bade, güzel sev, varise akl - ü-şuûrun, Millet varimiş, yâ ki yoğimiş, ne umurun ? Baylar, çekelim kelleleri mest olarak hep. Gelsin mezeler, haydi bayım sofraya buyrun. İç badeyi, çek kelleyi, fırsat ele geçmiş, Bas nârayı, haykır ki şu Turmâna duyrun. Garson! getir ol bâdeyi kim küple fıçıyla, Tüy dikmeliyiz üstüne içtikçe sürürün. Başlatma pedernin bana şer’âp çanağından, İflahı kesilmiş bele bak ehl-i kubû un, Şah, yeter artık, güneşe karşı su dökme, Zîrâ ki. belâ oldu senin dehre zuhûrun.
Belediye Piyangosu
Çekildi
İstanbul Belediye Piyan gosunun dünkü keşidesi ka labalık bir bağrı yanıklar kitlesi önünde çekilmiştir. Bu çekilişte 1000 şoföre beşer, tramvaya atlayan 5000 kişiye ikişer, yere tü küren 10,000 İstanbulluya üçer, güneşe bakan 20 bin kişiye de onar lira para cezası isabet etmiştir.
Toplanan paralarla, şeh rimize gelen yeni bir Ame rikan heyetine, mükellef bir ziyafet çekilmiştir.
Al t ı o k t a n
atılanlar
Ankara 15 (Karpiçte gar sonluk eden muhabirimiz bildiriyor) — Cumhuriyet Halk Partisinin son toplan tılarından birinde altı oklar dan bir kaçının atılmasına karar verilmiştir. Atılan oklar şunlardır:
1 — Lâiklik oku. Bu okun atılması işi Millî Eği tim ve Eğritim Bakanı Re şat Şemsettine verilmişse de, bu atma işinde kullandığı
Buyruk ve kuyruk
Fortune adlı bir Ameri kan dergisi yumurtlamış ki: «Bir vakitler, Türkiyeye Avrupanın kuyruğu göziyle bakdırdı» diye.
Bu yazının arkasını oku mağa lüzum yok. Arife ta- rif gerekmez. Herhalde ar kası da şöyle olacak: «Türkiyeye şimdi Halk partisinin uyruğu, efendi lerimizin buyruğu ve Ame rikanın kuyruğu göziyle bakılmaktadır».
Bir kere kuyruğu kıstır mışız. Kurtaramadık gitti.
mm
müslümanlıkla hiç alâkası olmıyan Nurettin Artam, Burhan Toprak ve Ömer Rıza gibi adamlara bu oku attırayım derken, ok geri dönmüş ve lıazretin dikine beynine saplanmıştır.
2 — İnkılâpçılık oku. Ah- med Eminin lafı doğru ise,
; bu oku Recep Peker ve ortakları atacaklaımış am ma, yay bulamamışlar. Asıl | yay ise- bunlardan Recep i Pekeri Marsilya’ya, Cevdet Kerim İncedayıyı Atina’ya, kimini kubura, kimini bos tana fırlatmıştır.
3 — Devletçilik oku. Bu oku şimdi Haşan Saka hü kümetinin ataçağı rivayet leri dolaşıyor. Bu iş için Amerikaya Naylon yaylar ısmarlanacakmış.
Çalakalem
Yatanda herkes gibi ç a lakalem yazan Sadun Galip şöyle yazıyor:
<r— Tomruk fiyatları in dirilmedikçe, kâğıt fiyatları bir santim bile indirilemez.
« — Demiryolları tarife sinde bir indirme yapılma dıkça, pirinç ve yağ fiyat ları bir santim indirilemez.
« — Çimento fiyatlarında indirme yapılmazsa, ev ki ralarından metelik indirile mez.»
Ve daha böyle indirilme dikçe indiriiemiyecek bir çok şeyler saydıktan sonra, soruyor:
« — Zincirleme pahalılık yaratan kaynaklarda ucuz luk yapmanın yolu nasıl bulunacak?»
Müsaadelerde biz cevap verelim:
— Yıllardanberi iktidar koltuğuna mıhlananlar, hal kın sırtına binenler yerle rinden indirilmedikçe, ne pirinç, ne yağ, ne kira bir santim, bir milim, bir me telik indirilemez.
İstanbul Basın Müdürlüğüne
Hırsızlık yaptığı iddiasiyle savcılığa verdiğimiz Orhan Erkip, idarehanemizden aldığı neşriyat müdürümüz Mustafa Uykusuzun imzasını havi kâğıdın üstünü doldurarak, Markopaşa imtiyazının kendisine devredilmesi için makamınıza müracaat etmiş, siz de muamelesini yapmışsınız. Halen elimizde bulunan ruhsatnamede Markopaşanın Sabahattin Aliden Mücap Nedim Ofluoğluna, Mücap Nedim Ofluoğlundan Mustafa Uykusuza devredildiğine dair meşruhat bulunduğu halde, Mustafa Uykusuzun Orhan Erkipe devrettiğine dair meşru hat yoktur. Mevzuata tamamen aykırı ve sırf gazetemizi kösteklemek ıçm yaptığınız bu muamelenin cereyan tarzını öğrenmek üzere verdiğimiz istidayı da kabul etmediniz. Bu iki yolsuz hareketinizden dolayı, gereken makamlara müracaat etmeden önce, bu skandali izah edecek resmî cevabınıza intizar ediyoruz.
16 Ekim 1947 M E R H U M P A Ş A
Yeni bir A m erikan
Heyeti
Ankara (Kulağı delik mu habirimizden) — Amerika- dan ithal edilen ayakkabı kauçuklarının çabuk aşın dığı anlaşılmıştır. Kabaha tin kauçuklarda değil, bizim kaldırımlarımızda olduğunu tespit ettirmek üzere Tica ret Bakanlığı Amerika’dan bir heyet çağırmağa karar vermiştir.
İş ve İşçi Bulma
Kurumu
Bu ay içinde, İş ve İşçi bulma Kurumuna 3210 kişi müracaat etmiştir. Bunlar dan 1000 tanesine Allaha yalvarması, 500 üne asfalt arşınlaması, 310 una başını
Beyni yıkanarak
kurtarıldı
Ankara muhabirimizden— Dikmende dün gecs ağır bir zehirlenme vak’ası ol muştur. Demokrat Partiye kayıtlı bulunan bir vatan daş derhal Nümne hastane sine kaldırılmıştır. Dalgın lıkla Falih Rıfkfnın bir makalesini okuduğu an laşılan hasta, beyni yıkan mak suretile muhakkak bir ölümden kurtarılmıştır.
Tevkif edilm işler
Vaşington, 13 (Royter uyduruyor) — Türkiyede kaçakçılık çeşidleri üzerin de ilmi etüdler yapayım derken, bu işlere çabucak aiışıveren b ir Amerikan heyeti, me ml e k e t l e r i n e döner dönmez toptan tevkif edilmiş ve bavulları müsa dere edilmiştir.
taşlara vurması, 1500 üne posteki sayması, 350 sine hava alması ve 150 sine de iş araması tavsiye edil miştir.
Kurumun yanına kurum dan varılamamaktadır
---
o---Kiralık mı?
Malûm ya, müfrit Halk ; Partililer, Demokrat Parti- j nin kuruluşunun bir buçuk ! yıl olduğuna ima ederek :
— Biz memleketi bir bu- : çuk yaşındaki çocuğa terk
edemeyiz! demişlerdi. Tabii bu lâfa gülmüştük. I Celâl Bayar, Erzurum’da | bu lâfa bir cevâp veriyor
E r z ı ı r u m d a
Dem okrasi
Celâl Bayan Erzurum’da karşılayan Demokrat P ar tinin ileri gelenlerinden biri, Celâl Bayarja şöyle sormuş:
— Halkımıza ne zaman sahip olacağız ?
İnsaf et, sayın demokrat. Bu halk, babanızdan kalma han, hamam değildir. Allah rızası için, bırakın şu halkın yakasını, biraz da kendi kendine sahip olsun.
... — P aran ın harekete g e tird iğ i d ertli — ——
kalplerin heyecanı
V a t a n ve D o l a r
Filminin baş rolünde M ister Ahmet
Emin Yalm an
Amerikanca sözlü, Türkçe sesli, İngilizce şarkılı Para uğrunda yapılan büyük fedakârlıkları, dökülen acı gözyaşlarını bütün dehşetiyle bu filimde görecek,
siz de dehşetten ürpereceksiniz.
-- Vatan sinemasında --
---Küçük h ab erler
ve bizi daha çok güldürü yor. Celâl Bayar buyur - muş k i:
— Vazifelerini altı ay bize kiralasınlar, ne çeşit iş yapacağımızı onlara gös terelim.
Saracının- Celâlinin, Re cebinin başka işleri yok mu da, böyle komiklik ediyor lar. Bu memleket Saraç, Celâl, Recep arasında kira lık mı?
* Dün saat 15 te Fener den geçmekte olan iki kıza bazı gençler sarkıntılık et mişlerse de, o esnada oradan geçmekte olan iki sarhoş polis, kendileri sarkıntılık etmek üzere, kızları müte cavizlerin ellerinden almış lardır.
★ Ankara’dan verilen bir habere göre devlet dairelerindeki kırtasiyeci - liği kaldırmak üzere, Ame rikalı mütehassıslar davet edilmiştir. Devlet dairele rinden kaldırılacak kırtasi yeciliği koymak için müsait bir yer aranmaktadır. îstan- bulun bir kısmı istimlâk edi lerek. evler yıktırılacak, burada bir kırtasiye sarayı kurulacaktır. Heyetler top lanmağa, uzmanlar konuş mağa, pilanlar çizilmeğe, raporlar yazılmağa ve ince - leme seyahat'erine başlan mış.ır. Dairelerden kırtasi yeciliği kaldırmak üzere, geniş kadrolu, vinçli, kam yonlu, kaptıkaçtılı yeni bir daire kurulmuştur.
A- Dün akşam Eminönü Halkevinde «Herkes kendi yerine» komedisi temsil edi lirken, Haşan Saka ve arka daşları koltuklarda yerlerini almışlar, Recep Peker ve ortaklarına yer bulunama dığından açıkta kalmışlar - dır.
Hükümet Programını Recep
Peker’e Uydurdu
(Baştarafı 1 de)
— Peki, sizin dediğiniz gibi olsun.
Arkadaşlar, Ankara ve İstanbul valilerinin elinden belediye reisliklerini ala cağız.
Recep Peker’le Cevdet Kerim Incedayı öfke ile
bağırdılar :
— Katiyen alamazsınız. Bizi İstanbul valisi seçtirdi. İstanbul belediyesi bize izaz ve ikram etti. Biz nankör değiliz.
Haşan Saka, gözleri yaşlı: — Peki, yine sizin dedi ğiniz gibi olsun ! dedi.
Arkadaşlar, Halk Fırkası
Bizden başka türlü düşünen her mebus ihtilâlcidir, va tan hainidir, şüpheli adam dır.
Haşan Saka ağlamaklı oldu :
-Evlenme ilânı—
Babam .. Bakanlığı Ha- vaciva işleri'umum mü dürü, babamın uzak ak rabasından bay Karaba tak tüccar, dayım Tene ke işleri umum müdür mu avini, eniştemin arkadaşı nın yakın akrabasından bay filânca . . . ofisi an- bar memuru, anbar me murunun akrabası olan tüccar bay filan da tey- zezademdir.
Bu kadar arkam, ser vet kaynağım olduğuna göre, benim’e gözü ka palı evlenmeye talip olan ların 100.000 lira hava parasını hazırlayıp Mer- humpaşada «Dayılı» ru muzuna müracaatları
mebuslârının peşinde polis ler dolaşmıyacak.
Şükrü Sökmensüer hay kırdı :
— Bal gibi dolaşacak.
Yeni N eşriyat:
— Haklısınız, peşinde daima polis dolaşmalıdır ! dedi. Arkadaşlar, hüküme tin programını Recep Peke- re uydurduk.
Bir alkıştır koptu. Recep Peker koşup, Haşan Saka yı kucakladı . Recep Peker- le, kendi yetiştirmesi Ha- ; san Saka öpüşüp koklaştı- ! 1ar.
Kodamanların çığırtkanı Behçet Kemal Çağlar fırla yıp kürsüye çıktı:
— Arkadaşlar, bükûmet kendini bize uydurdu. Mil let yok, Halk Partisi var. Yaşasın Recep Peker, ya şasın Haşan Saka.
— Yaşasın, yaşasın! Re cep Pekere itimat reyi
Öğretmen ve V elilere '•erdik,
gitti.Onlar ermiş İlkokuldaki yavrularınızı:ı
hayata hazırlamak için Ha yat bilgisi kitabı çıktı. İçin de şu mevzular vardır: Karaborsacılık - inceleme heyetinin seyahatleri - kur- delâ kesme usulleri - par mak kaldırmak - alkışlama da başarı - harama hile kat mak - büyükleriniz nasıl yıldız oldu ? - Koltuğa na sıl oturulur ve bir daha kalkılmaz - Ame r i k a n ı n Naylon demokrasisi, vesa ire.
Bu kitap üç karaborsacı, beş tüccar siyaset adamı tarafından hazırlanmıştır. Türk milleti bahtına. muradına, yansın kara
—— —— İstanbul Belediyesi
Ş e h i r
T
K o m e d ii y a t r o I a r ı
K ı s m ı n d
KURT
KOCAY1NCA
5 P erdelik korkunç Facia
Seyircileri gözyaşları içinde bırakacak bir dram, Dalkavukluk, şaklabatılık. Bir görüp,
bir daha göremiyeceğiniz piyes
O k u y u c u la r ım ız d a n M e h m e t G ö k a y y a z ı y o r =
Namlı gazetenizde çıkan evlenme ilânlarınızı oku - duro. Hayatımı tanzim e t mek emelile, bütün feda]- kârlıkları göze aldım. Ma nevî isteklerimi tatmin ede bilecek spritüel, maddî ve manevî bakımdan imtizaç edebilecek bir kadınla ha yatımı birleştirmek ve in sanlığa hizmet için kudsî hir yuva kurmak istiyorum.
İlânınızın muhteviyatın - dan anladığıma göre, ara dığını hayat yoldaşı, o evsafı haiz olan bir kadındır. Bu itibarla, o kadınla biran ev vel tanışmama yüksek t a vassutlarınızı saygılarımla rica ederim.
MERHUMPAŞA — Cid den zevkinize hayran olduk. O vasıfları haiz bir kadı nım bulun da, sizde bize iyilik edin.
4 M E R H U M P A Ş A
16 Ekim 1947
400 liraya dayılı, uykulu,
b a l ı k l ı v a z i f e
24 Temmuz 1947 tarihli Geveze gazetesinin ikinci sahifesinin dördüncü sütu nunda NAYLON isimli bir bilmece gördüm No 1 — Sümerbank ge nel müdürünün soyadı Alisbah. 2 — Kastamonu kendir fabrikası müdürünün soy - adı Alisbah,
3 — Karabük demir çe lik fabrikası mühendisinin soyadı Alisbah.
4 — İzmit kâğıt fabrika sı harici şefinin soyadı Alisbah.
1 Nolu Alisbah ortadan kayıp olunca, 2,3 ve 4 No lu Alisbahların hali nice olacaktır ?
NAYLON marka kıy metli hediyelerden birisine konmak hevesiie, bilmece nin halli için istifade ede rim diye 4 Nolu Alisbahı j ziyarete karar verdim. Kâ ğıt fabrikasına giderek ken disini aradım :
— Biraz bekleyiniz, şim di gelir, dediler. Biraz son ra hazret çıka geldi. Benim kendisini aradığımı söyledi ler. Şaşkın şaşkın yüzüme bakıyordu, gözleri şişmişti.
— Rahatsızmısınız efen dim ! dedim.
— Şey., akşam bir yere davetli idim, ."sabaha karşı ayrıldım, uykusuz kalchm da..
Fabrikanın yemekhane sine indik, karşı karşıya oturduk.
— Ne istiyorsunuz, der diniz nedir ? diye sordu.
— Efendim. Geveze ga zetesinde NAYLON isimli bir bilmece gördüm, halle denlere kıymetli hediyeler vaad ediliyor. Halletmek için zatıaîinizin bilgisinden istifadeye karar verdim, bunun için rahatsız ettim, iüt/ünÜ2Ü rica ediyorum.
Epicc düşündü, hem de kızdı, fakat belli etmemeğe çalışıyordu. Ben devam et tim Sordum :
—1 Nolu Alssbah kimdir efendim ?
— Kardeşimdir, diye ce vap verdi.
— İki Nolu Alisbah ? — Akrabamızdır. — Üç nolu ! — Oğlum Cemal.
— Zatıaîinizin burada va zifeniz ?
— Ben münakalât işleri ne bakarım, Adapazarında 99 tane kamy®numuz var.
Bunlar ormanlardan odun taşırlar, vagonlar gelir, va purlar gelir gider, bu işle ri idare ederim.
— Ne vakittenberi bu vazifedesiniz ?
— Beş altı senedenberi buradayım. Arkam kuv vetli. Şimdi bir işim var, gidiyorum. Daha fazla ko nuşmak istersen, yarın gel, dedi. Öğleden sonraya kal ma. Çünkü saat on ikiden on dörde kadar yemek za manı, on dörtten on altıya kadar uyku saatim, onaltı- dan sonrada balığa gidece ğim ! diye ilâve etti Söyli- yecek bir sözüm kalma mıştı, kendisine teşekkür ettim. Bilmece halline ça lışırken, zihnim büsbütün
Mark opaşanın başına gelenler
karışmıştı. Ayda 400 lira ınaaşl.a : iki üç saat gün düz uykusu, balık avcılığı, dayı, kâh gelir kâh gelmez.
Alisbahın biri gidince ne mi gider ? Anafor maaşlı, gündüz uykulu, gece sabah lara kadar cünbüşfü, balık avlı Alisbahlar gider. Mil letin yenilecek parası ye rinde kalacağı için: Anafor maaşlı, gündüz uykulu, gece sabahlara kadar cünbüşlü, ■ balık avlı bir Soğana çevi
ren ailesi iş başına gelir. Versin G e v e z e bizim Naylon hediyeleri bakalım?
(Baş tarafı i de)
Markopaşanın d e v a m ı olan Malûmpaşayı Orhan Erkip’in neşriyat m ü d ü r lüğü altında, ve Markopa - şanın sermayesile çıkardık. Orhan Erkip gazetenin be şinci sayısına kadar bizimle beraberdi. Bu genç bir gece, saat onla on buçuk arasın da, gazetemizin Asmalımes- çit civarındaki idarehane sine anahtar uydurmak su- retile girmiş, birkaç arka daşının y a r d ı m i 1 e orada Markopaşa gazetesine ait kılişeleri, karikatürleri, yazı lan, mühürleri, datörü, abo ne bandlarını, bayi etiketleri ni, hesap defterlerini, fatura defterlerini, zarf ve kâğıtları, resmî ve hususî bütün ev rakı, makası, kitap açmağa mahsus bıçağı, pul defterini alıp kaçmıştır. Ertesi gün i
vakayı polise haber vere- j rek, zabıt tutturduk, hadi- 1 şeyi Müddeiumumîliğe de haber verdik.
Bu olanların bizce zerre kadar ehemmiyeti yoktur. Çünkü, bunlar elimizden alındığı halde dahi gazete miz çıkabilir. Yine çünkü, »Markopaşa gazetesinin sa tırları arasında çarpan kalb mi, yoksa Maiûmpaşa gaze- J tesinin altıncı sayısında 1 hortiıyan kötü ruh mu kendisi için [çarpıyor ? a Türk milleti bu ayırmayı yapacak kadar olgundur. Bundan endişemiz yok.
Orhan Erkipin, gece ida rehanemizden alıp gittiği evrak arasında, Markopa- şanın neşriyat müdürü Mus tafa Uykusuz tarafından imzalanmış bir kâğıt ta vardı. Bizim Arşen Lupen bu kâğıdın üstünü «Mustafa Uykusuzdun Markopaşayı kendisine devrettiğim söz leriyle dfoldurarak, bu ve buna benzer şekilde tanzim edilmiş sahte bir beyanna me ile İstanbul matbuat
! müdürlüğüne müracaat et-
î miş, bu makamdan gördü,
ğü emsalsiz kolaylıklar sa yesinde Markopaşa’nm sah te imtiyazını ele geçirmeğe muvaffak olmuştur.
Türk milletine açıkça ilân ediyoruz ki, bu hare ket, bu aziz milletin hakla rını müdafaa eden Marko- paşa’yı, Türk milletinin hak larını çiğniyen bir gazete haline sokmak istiyen çirkin ruhlular tarafından yapılmış- tır. Ve şu yazımızdan sonra, elmize alacağınız Markopa şa, artık, maalesef, hürriyet, demokrasi ve halk menfa atlerinin o eski müdafaacısı Markopaşa değil, Türk
mil-Küçük
iiâniar
PRATİK — Hı r s ı z l ı k , yankesicilik, dolandırıcılık gibi ince meslekleri' pratik olarak öğretiyorum. Her kilide anahtar uydururum. Gece yarısından sonra ida- j rehane soymak, gazete, matbaa, ve imtiyaz almak istiyenlerin Arşen Lupen remzine müracaatları.
YALANCI ŞAHİT — Halkı aldatmak hususunda, sıkıya gelen faşist memle ketlerin Demokrat olduk larına dair, yalancı şahitlik yaparım. Metro ile nutuk, okka ile demokrasi, dolarla Kazık satarım. İhtiyaç sa hiplerinin müracaatı.
U. S. A. İLÂN — Düşünmeyiniz C. H. P. PİYANGO ' Gİ ŞESİ Sayın müşterilerine daima en büyük ikramiyeyi kazandırır. 1950 seçim başı çekilişinde bir Milletve killiği kazanmak için gişe mize şimdiden aza başvu runuz.
Jetini türlü ıztırap içinde kıvrandırmak istiyen kara vicdanlıların iğrenç fikirle rini neşreden namert Mar- kopaşa’dır. Çünkü, o ga zeteyi ilk çıkaranlar, bu aziz milletin menfaatlerini müdafaa yolunda hiçbir za man mücadeleden geri dur mamağa azmetmiş, icap ederse canlarını bu yolda harcamağa hazır alnı açık insanlardır.
Onun içindir ki, namert lik mezarına gömdüğümüz Markopaşa yerine, elinize hürriyet, demokrasi ve haik menfaatlerinin yeni müdafaacısı Merhumpaşayı veriyoruz. Kuvvetimizi halk tan, halkın ıztırabından, onun engin kudretinden aldıkça, satılıkların bütün şaşırtmalarına, yolumuzu kesmelerine metelik bile ver- miyerek, Merhumpaşa adlı yeni halk kürsümüzde bütün kuvvetimizle haykıracağı mızı Türk efkârı umumiye- sine bir kerre daha iiân etmeği lüzumsuz addederiz.
Halk için
M ERHUM PAŞA
Haftahk Siyasî Mizah Gazetesi
Sahibi ve Yazıişlerini fiilen idare eden
S ab ah ittin A L I
Müessese Sahibi:
H alû k Y E T İŞ
İdare yeri :
Asmalımesçit, Şehbender sokak No. 18, Çinili Han 1/1
Beyoğlu — İstanbul Basıldığı yer: Büyük Doğu Basımevi
Abone şartlan Yıllığı : 500 Kuruş Altı aybğı : 250 ,,
Sayısı Her Yerde 10 Kuruştur *
R e sim li h ikâ ye : Yo! p a rası
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi