• Sonuç bulunamadı

Attila İlhan'ın yanlışları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Attila İlhan'ın yanlışları"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

25 KASIM 2001 PAZAR

I — 2-4

OKUMA LÂMBASI

ENİS BATUR____________

Attilâ İlhan'ın Yanlışları

Bugünlerde, T ürkiye’nin edebiyat dünyasında ağırlıklı yeri olan yazarlarımızla gerçekleştirilm iş

“ırmak-söyleşi” \er, peşpeşe, kitap halinde okur

önüne çıkıyor: Tahsin Yücel, Adalet Ağaoğlu ile

ilgili kitaplara, Attilâ Ilhan’la ilgili olanları eklendi: Erol ManisalI ve Zeynep Aliye’nin hazırladığı ki­

tapların ardından Selim lleri’ninki gelecek.

Bir çırpıda üç kapsamlı söyleşi kitabı birden. Edebiyatımızda yabana atılam ayacak bir yeri var A ttilâ Ilhan’ın; bu ilgiyi şaşırtıcı bulamayız. Üç çey­ rek yüzyıllık bir yaşam , yarım yüzyılı aşkın bir sü ­ reye uzanan yoğun bir üretim . Irm ak-söyleşilerin en vazgeçilm ez boyutu burada işte: Bir tü r “bilan-

ç o ” nun ortaya çıkmasını sağlıyor, yazann nereden nereye gittiğini gösteriyorlar.

Zeynep A liye ’nin “Mavi Adam-Attilâ Ilhan’la Söyleşiler" kitabı iyi hazırlanmış, kurgulanm ış bir çalışma; olabildiğince retrospektif birtaram ayla kar­ şı karşıyayız. Kitabı bitiren her okurun, bakış açı­ sına göre bir genel değerlendirm esi olacaktır şü p ­ hesiz, benim kisini şöyle bir cüm leye oturtabilirim , sanıyorum: Türk edebiyatında, “g ö rü ş ” leri yapıtı­ na bu kadar zarar verm iş ikinci bir yazar yoktur.

A ttilâ Ilhan şiirinin “Garip” hareketiyle “II. Yeni”

arasında, Dağlarca’nınki kadar olmasa bile, önem ­

li b iry e r tu ttu ğ u n a inanıyorum; romanının, özellik­ le sinem atografik açılımlarıyla güçlü bir rolü o ld u ­ ğunu düşünüyorum ; benim gözüm de sorun, A tti­ lâ Ilhan’ın yazılanyla başlıyor, genişliyor: Şiirden ro­ mana, tarihten bilim e, ekonom iden siyasete, cin ­ sellikten nükleer santrallara, son derece geniş bir

ufukta alabildiğine kesin yargılar geliştiriyor ya yıl­ lardır, görüşlerindeki tutarlılık kadar dayanakları­ nın kofluğu, tanıtlarının basmakalıplığı da gözden kaçmıyor.

Kendi ilgi alanlarımla sınırlı olarak, birkaç “tipik”

örnek verm ek istiyorum . Zeynep A liye’nin bir so ­ rusuna şu yanıtı veriyor A ttilâ Ilhan: “Henri Si­ mon’un bir romanı vardı, adı şeydi, 300 sayfa fi­ lan; adam bu 300 sayfa boyunca o ‘şey 7 anlatı­ yor ama 300 sayfayı bitiriyorsun hâlâ o ‘şey’in ne olduğunu anlayamıyorsun. Bir sürü metin cam­ bazlığı. Çok güzel Fransızca yazılmış. Ünlü bir ki­ tap. Simon çok ünlü, en iyi romancılardan biri sa­ yılır. Şimdi bakıyorum, o kitap çıkalı 30 sene ol­ du, Henri Si m on’un eski itibarı yok. Çünkü kitap­ lar, edebi marifetleriyle kalmıyor, anlattıklanyla ka­ lıyor. ”

Görünüşte, A ttilâ Ilhan “Yeni Roman" akımıyla hesaplaşıyor. Olabilir. A m a bir hesaplaşm aya g i­ rişilecekse, “karşı taraf"\ kavram ak gerekir. Birin­ cisi, söz konusu yazann adı Henri Simon değil, Cla­ ude Simon. Buna, sürçm e diyelim . İkincisi, Şey

diye bir romanı yok: Ya Perec’in Şeyler’iyle karış­

tırıyor, ya da, daha vahimi, C laude S im o n ’un Le­ çon de Chose kitabından söz ediyor, eğer öyley­ se, ki bence öyle; Fransızcası da yetersiz: B ura­ da “C hose ” un “ş e y ” le ilgisi yoktur, kitabın adı d ü ­ pedüz “Hayat Bilgisi”dir, aynı ders kitaplarında olduğu gibi. Üçüncüsü, Sim on’un eski itibannın kal­ madığı da külliyen yanlış: 1985’te Nobel ödülü ka­ zandı bu yazar, geçen yıl yayımlanan Tramvay’ı ne­ redeyse oybirliğiyle başyapıt olarak değerlendiril­ di.

A ttilâ ilhan, sittin senedir böyle destekten y o k ­ sun yargılar geliştiriyor, yazıları yanlışlardan ge çil­ miyor, okurken hangisine şaşıracağınızı şaşınyor- sunuz. Mavi Adam’da da böyle: Israrla Rimba-

u d ’nun “tek bir kitabı” olduğunu vurguluyor, üs­ telik şiirini ç o k iyi tanıdığını söylem eyi de ihmal e t­ miyor, d em ek ki R im baud’nun üçte birini okum uş.

“Heidegger varoluşçuların çizgisinde bir adam­ dı” cümlesini felsefe fakültesi öğrencisi söylese sa­ rakaya alınır, A ttilâ Ilhan yetinmiyor, bu kom ik ve anakronik bilgiden yola çıkarak dehşet Heidegger ve varoluşçuluk “analizleri” yapıyor. Frankfurt oku­ lu düşünürlerinin hepsinin cinsellikle ilgili kitapla­ rı oldu ğu n u n bilinmediğini yüzüm üze çarpıyor. G erçekten de bilm iyoruz, m esela Adorno’nun, Habermas’ın (adlarını veriyor madem) hangi ki- taplan - ben öğrenm eye hazınm.

A ttilâ Ilhan’ın Loti’yle ilgili ileri sürdükleri yüz kı­ zartıcı bilgi yanlışlarıyla dolu, her şeyi ve herkesi

biribirine karıştırmış: Renée Vivien’le tanışan ka­

dın Fransız değil Türktür. (Reşat Nuri Darago’nun

kızkardeşidirl), “Aziyade”yle ilgisi yoktur, L o ti’yle

“Aziyade”yi okuduğu için tanışmış, Vivien’e “Kı­ rık Hayalliler” kitabıyla ve L o ti’nin Türkiye’yi le Fi- garo’da övdüğü yazı sayesinde ulaşmıştır. A ttilâ Ilhan’ın bu konudaki bütün bilgileri yanlış, L o ti’ye ilişkin “ne Türkiye’yle, ne Türk halkıyla ilgisi var”

yorum u da.

A ttilâ Ilhan’ın yanlışlan burada bitm iyor am a b e ­ nim yerim bitti bitiyor. Yanlışlannı yorgunluğuna bağ­ layabilirdim, savaşm aktan yorgun düşm üş olsay­

dı. önüm üzdeki hafta bu “yorulmazsavaşçTya de­

ğineceğim .

ilil Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

1923’ün sıkıntıları Cumhuriyetin kuru­ luş temeli oldu, yaşanan tüm olumsuzluklar bir bir aşılarak, seksen yıllık Cumhuriyet olgu­ sunu getirdi.. Mustafa Ke­

Buluş, patent hukukunda doğanın getir- diği problemlere çözüm bulmak amacıyla geliş- tirilen teknik özellikleri olan ancak buluş sahibi- nin yaratıcılığını

Bu sözler üzerine çok alkışlanan Bayan Pitar Fransız kadın edipleri nin edebiyat aleminde olduğu kadar cemiyet hayatında da çok yüksel tici rolleri

Results: For patients switching for the main reason of lack of efficacy, 63.1% achieved an improvement of at least 20% in PANSS total scores from baseline to endpoint.. For each

Filhakika İbnülemin Mahmut Kemal Bey, Sultan Aziz devrinin bütün siyasî, hâdiseleri­ ne biraz geriden fakat herşeyi ga­ yet iyi görebilecek bir noktadan İştirak

Dıştan sere ser­ pe, vurdum duymaz gibi görünse de şiirin kendine özgü disip­ lini altındadır; ister sarhoş olsun ister ayık; ister uyur gezsin is­ ter

etkenleri arasında persistent or late-onset grade III or IV acute GVHD, persistent or late-onset steroid. refractory/dependent acute GVHD, persistent or late-onset grade II acute

As the results suggest that the visual learners prefer technology-based delivery and the supported teaching approach are experiential, experimental, exploratory and