• Sonuç bulunamadı

Adliye personelinin empatik eğilimleri; Karaman örneği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Adliye personelinin empatik eğilimleri; Karaman örneği"

Copied!
75
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

HALKLA ĠLĠġKĠLER VE TANITIM ANABĠLĠM DALI

HALKLA ĠLĠġKĠLER BĠLĠM DALI

ADLĠYE PERSONELĠNĠN EMPATĠK EĞĠLĠMLERĠ:

KARAMAN ÖRNEĞĠ

Mehmet GÜNAġTI

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

DanıĢman

Prof. Dr. Abdullah KOÇAK

(2)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

BĠLĠMSEL ETĠK SAYFASI

Ö

ğre

nci

ni

n

Adı Soyadı Mehmet GÜNAŞTI

Numarası 154221001040

Ana Bilim / Bilim Dalı Halkla İlişkiler ve Tanıtım /Halkla İlişkiler Program Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tezin Adı Adliye Personelinin Empatik Eğilimleri Karaman Örneği

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(3)
(4)

ÖNSÖZ

Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Halkla İlişkiler bölümünde yaptığım yüksek lisans programı boyunca tüm derslerimize girerek bizlere deneyimlerini aktaran çok değerli hocalarıma öncelikle teşekkürü bir borç bilirim,

Bu zahmetli ve yorucu ama bir o kadar da öğretici olduğunu düşündüğüm bu araştırmanın tamamlanmasında pek çok kişinin yardımları olmuştur.

Öncelikle, konusu gereği zor geçeceği baştan belli olan bu çalışma için danışmanlığımı üstlenip beni yüreklendiren, üzerimizdeki emeği büyük olan değerli hocam Prof. Dr. Abdullah Koçak beyefendiye;

Karaman Adliyesi birimlerinde araştırma yapmama olanak sağlayan, araştırma süreci boyunca desteğini hep yanımda hissettiğim öncelikle Karaman Cumhuriyet Başsavcımız Abdurrahim Alan ve Karaman Cumhuriyet Savcımız Erdal Özdemir„e;

Proje çalışmam boyunca kendilerinden gördüğüm irili ufaklı pek çok yardımın yanı sıra geliştirdikleri ufuk açıcı düşünce ve önerileriyle araştırmamı devam ettirmem için gerekli olan motivasyonumu korumamda önemli bir pay sahibi olan sevgili arkadaşlarım Necmeddin Aksoy, Cihat Şentürk ve Nurullah Koçak‟a;

Verdiği destekle beni hiçbir zaman yalnız bırakmayan ve eğitim aşamalarımda hep fedakarca davranan sevgili eşim Zeyneb Günaştı ile oğlum ve kızıma;

Teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum.

Mehmet GÜNAŞTI 2016, Konya

(5)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö

ğre

nci

ni

n

Adı Soyadı Mehmet GÜNAŞTI

Numarası 154221001040

Ana Bilim / Bilim Dalı Halkla İlişkiler ve Tanıtım /Halkla İlişkiler Program Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Prof. Dr. Abdullah KOÇAK

Tezin Adı Adliye Personelinin Empatik Eğilimleri Karaman Örneği ÖZET

Bu araĢtırma Karaman Adliyesi’nde çalıĢan Yönetici-Müdür, Zabıt Katibi, Hizmetli-MübaĢir ve diğer çalıĢan personellerin Empatik Eğilim Düzeylerini karĢılaĢtırılması, özelliklerini saptamak ve çeĢitli değiĢkenlere göre aralarındaki farklılıkları belirlemek amacıyla yapılmıĢtır. AraĢtırmada Üstün Dökmen’in (1998) yılında geliĢtirmiĢ olduğu Empatik Beceri Ölçeği kullanılmıĢtır. Elde edilen veriler bilgisayar ortamında, Yüzdelik, Oneway Anova, “t” ve Tukey Testi kullanılarak değerlendirilmiĢtir.

Uygulama Karaman Adliyesinde çalıĢan 78 personel üzerinde yapılmıĢtır. AraĢtırma sonucunda elde edilen verilerin değerlendirilmesinde IBM SPSS Statistics programından yararlanılarak bulgular saptanmıĢtır. Ayrıca araĢtırma kapsamında ele alınan demografik veriler incelendiğinde Adliye Personelinden Cinsiyet, Medeni Durum, YaĢ, Unvan, Ünvanda ÇalıĢma Süresi ve Gazete Okuma değiĢkenlerine göre anlamlı farklılık tespit edilememiĢken, Yabancı Dil Düzeyi ve Eğitim Düzeyi değiĢkenlerine göre anlamlı farklılık tespit edilmiĢtir. Sonuç olarak Karaman Adliyesinde çalıĢan personelin Empatik Beceri Düzeylerinin yüksek olduğu görülmüĢ, Adliye ÇalıĢanlarının Empatik Beceri Düzeylerinin ölçülmesi adliye çalıĢanları ile ilgili daha geniĢ çaplı araĢtırmalar, farklı örneklemler ve farklı kültürler üzerinde incelemeler yapılmak suretiyle Adliye personeline katkı sağlayacağı düĢünülmektedir.

(6)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö

ğre

nci

ni

n

Adı Soyadı Mehmet GÜNAŞTI

Numarası 154221001040

Ana Bilim / Bilim Dalı Halkla İlişkiler ve Tanıtım /Halkla İlişkiler Program Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Prof. Dr. Abdullah KOÇAK

Tezin Adı Adliye Personelinin Empatik Eğilimleri Karaman Örneği SUMMARY

This study was conducted to compare Empathetic Tendency Levels of Managers-Administrators, Court Clerk, Attendant-Usher and other officers working at Courthouse of Karaman, Turkey, as well as determining their characteristics and differences in terms of various variables. The Empathy Skill Scale developed by Üstün Dökmen (1998) was used in the study. The obtained data were assessed using Percentages, One-way ANOVA, t-test and Tukey's test in a computer environment.

The application was carried out with 78 staff working at the Courthouse of Karaman. IBM SPSS statistics program was used in the evaluation of the data collected in the study. Looking at the demographic data addressed within the scope of the research, there was no statistical difference between the empathetic tendency levels of the court staff in terms of Gender, Marital Status, Age, Title, Seniority, and Newspaper Reading variables, whereas there was a significant difference in terms of the Foreign Language Skill and Educational Level variables. As a result, Empathetic Skill Levels of the court staff working at Courthouse of Karaman were found to be higher. And, it's thought that comprehensive studies, measuring the Empathy Skill Levels of the court employees, to be conducted with different study samples and various cultures will contribute all courthouse personnel.

(7)

ĠÇĠNDEKĠLER

Sayfa No.

BĠLĠMSEL ETĠK SAYFASI... iii

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ KABUL FORMU ... iv

ÖNSÖZ ... v

SUMMARY ... vii

KISALTMALAR ... xi

TABLOLAR LĠSTESĠ ... xii

ġEKĠLLER LĠSTESĠ ... xiv

GĠRĠġ ... 1

BĠRĠNCĠ BÖLÜM ĠLETĠġĠM KAVRAMSAL ÇERÇEVE 1.1. İletişim Tanımı ... 3

1.2. İletişimin Amaçları Ve Önemi ... 5

1.3. İletişim Süreci ... 6

1.4. İletişimin Özellikleri ... 8

1.4.1. İlk İzlenim ... 8

1.4.2. İletişimin Bilgi Alışverişi Dışındaki Yönü ... 9

1.4.3. İletişim Kişiyle Yapılır... 10

1.4.4. İletişim Sürecinin Bütünlüğü ... 11

1.5. İletişimin Türleri ... 11

1.5.1. Kişi İçi İletişim... 11

1.5.2. Kişiler Arası İletişim ... 12

(8)

1.5.2.2. Sözsüz İletişim ... 14

1.5.3. Kitle İletişim ... 15

ĠKĠNCĠ BÖLÜM EMPATĠ 2.1. Empati Tanımı ... 17

2.2. Empati İle İlgili Yaklaşımlar ... 19

2.2.1. Çıkarsama Kuramı ... 19

2.2.2. Rol Oynama ... 19

2.2.3. Heyecan Yayılması Olarak Empati ... 20

2.3. Empatinin Önemi ... 20

2.4. Empatinin Bileşenleri ... 22

2.4.1. Bilişsel Empati ... 23

2.4.2. Duygusal Empati ... 23

2.4.3. Algısal Bileşen ... 23

2.5. Empati İle Karıştırılan Kavramlar ... 24

2.5.1. Sempati Kavramı... 24

2.5.2. İçtenlik Kavramı ... 25

2.5.3. Sezgisel Tanı Kavramı ... 25

2.5.4. Özdeşim Kavramı ... 26

2.6. Empatik Tepki Basamakları ... 26

2.6.1. Onlar Basamağı ... 28

2.6.2. Ben Basamağı ... 28

2.6.3. Sen Basamağı ... 29

(9)

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ARAġTIRMANIN YÖNTEMĠ

3.1. Araştırmanın Modeli ... 30

3.2. Evren ve Örneklem ... 30

3.3. Veri Toplama Yöntemi ... 33

3.3.1. Veri Toplama Araçları ... 33

3.3.1.1. Kişisel Bilgi Formu ... 33

3.3.1.2. Empatik Eğilim Ölçeği ... 33

3.3.2. Verilerin Toplanması ... 34

3.4. Veri Çözümleme Yöntemi ... 35

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM BULGULAR 4.1. Karaman Adliyesi Personelinin Empatik Eğilim Düzeyine İlişkin Bulgular ... 36

4.2. Karaman Adliyesi Personelinin Empatik Eğilim Düzeylerinin Çeşitli Değişkenlere Göre Karşılaştırılması ... 37

4.2.1.Cinsiyet Değişkenine Göre Karaman Adliyesi Personelinin Empatik Eğilim Düzeyleri ... 37

4.2.2.Medeni Durum Değişkenine Göre Karaman Adliyesi Personelinin Empatik Eğilim Düzeyleri ... 38

4.2.3.Unvan Değişkenine Göre Karaman Adliyesi Personelinin Empatik Eğilim Düzeyleri ... 39

4.2.4.Unvanda Çalışma Süresi Değişkenine Göre Karaman Adliyesi Personelinin Empatik Eğilim Düzeyleri ... 40

4.2.5.Eğitim Düzeyi Değişkenine Göre Karaman Adliyesi Personelinin Empatik Eğilim Düzeyleri ... 41

4.2.6.Yabancı Dil Düzeyi Değişkenine Göre Karaman Adliyesi Personelinin Empatik Eğilim Düzeyleri ... 43

(10)

4.2.7.Gazete Okuma Durumu Değişkenine Göre Karaman Adliyesi

Personelinin Empatik Eğilim Düzeyleri ... 45

TARTIġMA VE SONUÇ

TARTIŞMA VE SONUÇ ... 47

KAYNAKLAR ... 52

(11)

KISALTMALAR

(12)

TABLOLAR LĠSTESĠ

Tablo 3.1. Katılımcıların Cinsiyet, Medeni Durum, Unvan, Unvanda Çalışma Süresi, Eğitim Düzeyi, Yabancı Dil Düzeyi, Gazete Okuma Durumuna Göre Frekans ve Yüzde Dağılımları ... 34 Tablo 3.2. Karaman Adliyesi Personeline Verilen ve Geri Dönen Geçerli Anket

Sayıları ... 38 Tablo 4.1. Karaman Adliyesi Personelinin Empatik Eğilim Düzeyi Puanları ... 39

Tablo 4.2. Cinsiyet Değişkenine Karaman Adliyesi Personelinin Empatik Eğilim Düzeylerini Gösteren t Testi Sonuçları ... 41 Tablo 4.3. Medeni Durum Değişkenine Karaman Adliyesi Personelinin Empatik

Eğilim Düzeylerini Gösteren t Testi Sonuçları ... 41 Tablo 4.4. Unvan Değişkenine Karaman Adliyesi Personelinin Empatik Eğilim

Düzeyleri İçin Aritmetik Ortalama ve Standart Sapma Değerleri ... 42 Tablo 4.5. Unvan Değişkenine Karaman Adliyesi Personelinin Empatik Eğilim

Düzeyleri Arasındaki Farklar İçin Tek Yönlü Varyans Analizi ... 43 Tablo 4.6. Unvanda Çalışma Süresi Değişkenine Karaman Adliyesi Personelinin

Empatik Eğilim Düzeyleri İçin Aritmetik Ortalama ve Standart Sapma Değerleri ... 43 Tablo 4.7. Unvanda Çalışma Süresi Değişkenine Karaman Adliyesi Personelinin

Empatik Eğilim Düzeyleri Arasındaki Farklar İçin Tek Yönlü Varyans Analizi ... 44

Tablo 4.8. Eğitim Düzeyi Değişkenine Karaman Adliyesi Personelinin Empatik Eğilim Düzeyleri İçin Aritmetik Ortalama ve Standart Sapma Değerleri ... 45

(13)

Tablo 4.9. Eğitim Düzeyi Değişkenine Karaman Adliyesi Personelinin Empatik Eğilim Düzeyleri Arasındaki Farklar İçin Tek Yönlü Varyans Analizi .. 45 Tablo 4.10. Eğitim Düzeyi Değişkenine Karaman Adliyesi Personelinin Empatik

Eğilim Düzeyleri Arasındaki Farklar İçin Tukey Testi ... 46 Tablo 4.11. Yabancı Dil Düzeyi Değişkenine Karaman Adliyesi Personelinin

Empatik Eğilim Düzeyleri İçin Aritmetik Ortalama ve Standart Sapma Değerleri ... 47 Tablo 4.12. Yabancı Dil Düzeyi Değişkenine Karaman Adliyesi Personelinin

Empatik Eğilim Düzeyleri Arasındaki Farklar İçin Tek Yönlü Varyans Analizi ... 47

Tablo 4.13. Yabancı Dil Düzeyi Değişkenine Karaman Adliyesi Personelinin Empatik Eğilim Düzeyleri Arasındaki Farklar İçin Tukey Testi ... 48 Tablo 4.14. Gazete Okuma Durumu Değişkenine Karaman Adliyesi Personelinin

Empatik Eğilim Düzeyleri İçin Aritmetik Ortalama ve Standart Sapma Değerleri ... 49 Tablo 4.15. Gazete Okuma Durumu Değişkenine Karaman Adliyesi Personelinin

Empatik Eğilim Düzeyleri Arasındaki Farklar İçin Tek Yönlü Varyans Analizi ... 49

(14)

ġEKĠLLER LĠSTESĠ

(15)

GĠRĠġ

Günümüzün en önemli endüstrilerinden birisi olan iletişim sektörü, bir yandan ekonomik ve sosyal hayatın hızlı bir biçimde değişimine neden olurken diğer yandan da kendi içinde önemli dönüşümler yaşamaktadır. Sektörün gelişimi ekonomilerin büyüme ortalamalarının üzerinde seyrederken, esas katkının dolaylı yoldan bireylerin, kurumların ve toplumun bir bütün olarak dönüştürülmesinden kaynaklandığını söylemek mümkündür. Değişen bilgi teknolojileri iletişim sektörünün gelişimi açısından büyük rol oynamıştır. Bu gelişim günümüzde toplum yaşantısına büyük kolaylıklar sağlamış ve söz konusu gelişim sürekliliğiyle de daha devam etmektedir.

İnsanları diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerden biri akıl bir diğeri iletişim kurma yetenekleridir. İnsanların yaşamlarını sağlıklı bir şekilde devam ettirmelerinin şartlarından biri de şüphesiz karşılıklı olarak iletişim kurmalarıdır. İnsanlar tarih boyunca sürekli iletişim halinde olmuşlardır.

İletişim, bireysel, örgütsel ve toplumsal yaşamın vazgeçilmez bir unsuru olup, insanlar, gruplar ve kurumlar arasında bir köprü konumundadır. Bireyler arası ilişkilerin birincil koşulu etkili iletişimden geçer. İletişim olmaksızın insanın kendi varlığını sürdürmesi nasıl olanaksız ise, bu şekilde örgütlerin de varlığını sürdürmesi olanaksızdır. Bu bağlamda insanlar arasındaki ilişkinin vazgeçilmez unsuru olan iletişim, örgütlerin amaç ve hedeflerine ulaşmasındaki bütün faaliyetlerinde yer alan bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu çalışmanın amacı; Karaman Adliyesinde çalışan Hakim, Savcı, Müdür, Zabıt Katibi, Mübaşir, Hizmetli ve diğer personel (Bilgi İşlem Şefi, 657/4-c Personeli, Veznedar, Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni, Emanet Memuru vb.)'den oluşan kamu personellerin empatik eğilim düzeyleri arasındaki ilişkilerin istatistiksel olarak anlamlı bir fark olup olmadığını belirlemektir.

Etkili bir iletişimin sağlanabilmesi için bireylerin en azından belli bir düzeyde empati kurabilmeleri gerekir. Empati kurabilme yeteneği toplumsal barışa yüksek katkı sağlayan bir kişilik özeliğidir. Toplumsal sağlıkta önemli bir yeri vardır. Empati becerileri yüksek insanların çoğunlukta olduğu bir toplumda iletişim

(16)

çatışmaları ve öfke davranışlarının oranının düşmesi beklenir. İnsanlar birbirleri için sorun kaynağı olmadığı gibi yaşanılan problemlerde anlayış ve destek göreceklerdir. Bu durum toplumda yaygın bir huzur havası yaratması muhtemeldir. Empati toplumsal huzur ve barışın temelindeki birleştirici unsurlardan biri olarak her geçen gün daha fazla ilgi çekmektedir. Merkezinde insanın olduğu eğitim gibi sektörlerde hizmet üretenlerin empati yeteneğinin bulunması birçok farklı açıdan hizmetin niteliğinin yükselmesini sağlayacak bir unsurdur.

Birinci bölümde, iletişim ve kavramsal çerçevesi ele alınıp iletişimin amaçları, önemi, süreci ve iletişim türleri incelenmiştir. İkinci bölümde, empati kavramı, empatinin bileşenleri ve sempati ile aralarındaki ilişki anlatılmıştır. Üçüncü bölümde, yapılan anketler kodlanarak bilgisayar ortamında analiz edilmiştir. Ortaya çıkan bulgular tablolar halinde verilmiştir. Dördüncü bölümde bulgular başka çalışmaların sonuçlarıyla karşılaştırılarak değerlendirilmiştir.

(17)

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

ĠLETĠġĠM KAVRAMSAL ÇERÇEVE 1.1. ĠletiĢim Tanımı

Günümüz içerisinde teknolojik gelişmelerle birlikte birçok alanda yaşanan değişim literatüre, iletişim kavramı yerleşmeye başlamıştır. Çünkü her geçen gün artan nüfusumuzla birlikte ortaya çıkan farklı bireyler etkinliklerinin ve ilişkilerinin tümünü iletişimi ilgilendirmektedir.

En geniş düşünceyle iletişim canlılar arasında belirli ortaklaşa unsurlara dayanan bir süreci ifade etmektedir. İletişim sadece insanlar arasında değil diğer canlı varlıklar arasında da olmaktadır. Bilimsel çalışmalarda ise genellikle insanlararası iletişim ön planda tutulmaktadır. (Fidan, 2011: 24) Bu noktada iletişim ilk olarak dünyanın daha sonra canlıların ve insanoğlunun varolmasıyla birlikte önemli bir gereklilik olarak ortaya çıkmıştır. (Alav 2001: 47)

İletişim sözcüğü, dilimizde, Latincedeki communis sözcüğünden türetilmiş communiction kavramının karşılığı olarak kullanılmaktadır. İletişim kavramının Latincedeki anlamı, bir ortaklığı, toplumsallaşmış olmayı, birlikteliği ve toplu halde yaşamayı içermektedir. (Güney, 2011: 210) İletişim öncellikle anlaşma amacıyla bir şeylerin aktarımını gerekli kılmaktadır. Bu nedenle de iletişim, çoğu zaman bir şeylerin duyguların düşüncelerin, hislerin, görüşlerin, bilgilerin aktarımı ya da alış-verişi olarak tanımlanır. Yalın haliyle düşünüldüğünde bu tanım da doğrudur. Çünkü iletişimin oluşabilmesi için öncellikle bir gönderim-alım işlemine ihtiyaç duyulur. Fakat her “gönderim-alım” işlemi, eşittir iletişim demek değildir. Öyle olsaydı, insanlar ile hayvanlar arasında bir fark olmazdı. İletişimi, bir şeylerin, yani iletilerin aktarımı olarak tanımlamak demek, iletişimin tek yönlü bir süreç olduğunu ve aynı zamanda etki-tepki ilkesine göre işlediğini iddia etmek anlamına gelir. (Gökçe 2010: 9)

İletişim, temel anlamda bilgi, duygu ve düşüncelerin paylaşılması olmakla birlikte, aynı zamanda kişi ya da grupların davranış ve tutumlarını etkilemeye

(18)

yönelik bir eylemdir. (Gürüz ve Eğinli, 2011: 5) Genellikle ileti paylaşımı olarak ifade edilen iletişimin bilimsel bir etkinlik alanı haline gelmesi, iletişimin tarihi sürecine ve karmaşık sayılabilecek nitelikte olan bir dizi kavrama bağlıdır. İletişimin bilimsel bir etkinlik alanı haline gelişinin daha iyi anlaşabilmesi için bu tarihi süreci kısaca özetlemekte yarar vardır. (Taner, 2006: 7) Güney‟e göre iletişim, insanın kendine özgü olan toplumsallaşmasının bir yansımasıdır. İletişim, konu itibariyle doğa kadar eski bir geçmişe sahiptir. Günümüzde iletişim artık bir bilim olarak kabul edilmektedir. Geçmişten beri canlı ve cansızların bütünlüğünü, belirli kanun ve ilkelere göre inceleyen fizik, kimya, biyoloji bilimlerinin durumlarına karşılık, iletişim, daha çok insan-insan, insan makine, insan-çevre ve sosyal ilişkilerini konu edinmiştir. (Güney, 2011: 209-210)

Toplum ve kitle kavramları günümüzde giderek önem kazanırken, bununla orantılı iletişim olgusu da ön plana çıkmaktadır. İletişim, psikoloji, sosyoloji ve sosyal psikoloji bilimleriyle birlikte, incelenmeye başlanmış, daha sonra ayrı bir bilim dalı haline gelmiştir.(Bülbül, 2001: 1) Bununla birlikte, iletişim kişilerin “amaçsız etkileşimleri olmaktan çok, duygusal ya da bilişsel bir etki oluşturmaya ve

bir davranışın nedeni olmaya yönelik olarak, mesajın kaynaktan hedef bilinçli bir şekilde aktarılmasıdır.” (Gürüz ve Eğinli, 2011: 5) İletişim kavramının kaynağı

„Komünikasyon‟ kelimesidir. Bu kelime Latince kökenli olup başkaları ile birlikte olma, bağlantı sağlama, bilgiyi yapma, paylaşma gibi anlamlar ifade eden „Communicate‟ fiilinden türemiştir.(Köknel, 1994: 34) Diğer bir ifade ile iletişim yüzdeki anlamları, tavırları ve davranışları, sesin tonunu, sözcükleri, yazımı, zaman ile yerden kazanmayı sağlayan, mesajların simgeler ile uzayda iletişimini ve zaman içinde saklanmasını sağlayan araçları içermektedir. (Gürüz ve Eğinli, 2011: 6)

Amerikalı sosyoloj Charles Cooley iletişim ile ilgili şunları ifade etmektedir.

“İletişim, insan ilişkilerinin, içinden geçerek var olduğu ve geliştiği mekanizma anlamına gelir. İnsan ilişkilerinin var olduğu ve geliştiği mekanizmalar özellikle beyindeki bütün semboller ve bu sembolleri mekân içinde iletme ve zaman içinde koruma yollarıdır.” (Erdoğan, 2002: 22) Dar anlamda iletişim, bireyler ve kurumlar

arasında bilgi, düşünce, veri ve duygu alışverişi veya aktarımı şeklinde tanımlanabilir. Örgüt açısından ele alındığında iletişim, örgütü meydana getiren tüm

(19)

organlar arasındaki bilgi, veri ve anlayış aktarımına hizmet eden yatay ve dikey kanalların oluşturulmasını ifade eder. Örgüt açısından arz ettiği önem dolayısıyla günümüz örgütlerinin zaman zaman iletişim sistemleri veya bilgi akış sistemleri şeklinde anıldığını görmekteyiz. (Şimşek vd., 2008: 159)

Yapılan tanımlardan anlaşıldığı üzere, iletişimin temelinde daha önce belirtildiği gibi, insanın diğer insanlar, toplumsal değer, tutum ve davranışlar hakkında bilgi edinip kendini hem güçlü hem de güven içinde hissetmesi isteği uyandırmaktadır. Bu noktada insanlar arasındaki iletişim kuramama gibi bir durumda insan kendini zayıf, endişeli, güvensiz ve pasif hissetmektedir.

Toplum içindeki varlığını kanıtlama ve sürdürme ihtiyacının dışında bireyin iletişim gereksiniminin bir nedeni de dünyayı algılama merakıyla çevresinde olup bitenleri bilme, haberdar olma isteğidir. Ancak daha uzak dış dünya ve toplumsal gerçekliklere ilişkin birincil kaynaklardan gelen bilgi oranı giderek azalmakta ve bilgi ihtiyacın karşılanması için karşılıklı iletişim çoğunlukla yeterli olmamaktadır. (Kamanlıoğlu ve Göztaş, 2010: 5) Sonuç itibariyle iletişimi tanımlarını birçok kişi farklı biçimlerde yorumlamışlardır. Ancak yapılan bu tanımlar farklı bir şekilde tanımlanmasına karşılık, tüm tanımlar arasında büyük ayrılıklar söz konusu olmamaktadır.

1.2. ĠLETĠġĠMĠN AMAÇLARI VE ÖNEMĠ

İletişim amacının etkin bir biçimde gerçekleştirilip, sürdürülmesinde çok önemli bir rol oynamaktadır. Toplumsal yaşamın temelinde yer alan ve örgütsel yapının özünü oluşturan iletişim düzeni, gruplar ve örgütler arasında ilişkiler kurmayı amaçlayan bir süreç şeklidir. (Güney, 2009: 249) Genel anlamda bir iletişimde temel amaç ise, bozuk ve dağınık ilişkileri oluşmasını sağlamak, bireyler arasında bilgi alışverişi ve işbirliği sağlamak, bireylerin işleri konusunda bilgi, beceri, deneyim, yetenek, moral artırımı, çevrenin desteğini kazanma ve dış çevre ile bilgi alışverişi sağlayarak yapılan değişikliklere zamanında uyabilmelerini gerçekleştirmektedir. (Budak ve Budak 2000: 74) Bu amaçlar doğrultusunda, bireylerin toplumsal gerçekliğinden iletişimin gerekli olduğunu göstermektedir.

(20)

Toplumlar, kendi kültürel unsurlarını ve tekrar rollerini yaşamak amacıyla diğer toplumları etkilemek isterler. Bireyler de başkalarının duygularını, düşüncelerini, davranışlarını bilgilerini belli ölçüde değiştirmek isterler ya da en azından başkalarının gözünde iyi ve olumlu bir konuma sahip olmak, kısaca kendileri ile ilgili iyi bir imaj oluşturmak için başkalarını etkilemek, yönlendirmek ve değiştirmek isterler. Özellikle giderek karmaşıklaşan dünyamızda iletişim ve iletişimin sağladığı imkânlar olmadan ayakta kalmak mümkün değildir. İletişim çağı ya da bilgi çağı olarak nitelendirilen günümüz dünyası, tamamen iletişim üzerine kuruludur. Hatta günümüzde toplumların gelişmişlik düzeyi bile, büyük ölçüde toplumların iletişim becerisi üzerinden tanımlanmaktadır. Demek ki, hem toplumsal bazda, hem de kişisel bazda iletişim önemli bir konuma sahiptir. (Gökçe 2010: 29)

İletişim, anne, baba, çocuk akraba, arkadaş, öğrenci, işgören-işsiz ve yöneticiler açısından anlamı ve önemi fazla olan bir sosyal olgudur. İnsanların birbirlerini daha iyi anlamaları ve tanımaları bir örgütte işlerin daha iyi yapılabilmesi için bir iletişime ihtiyacı vardır. İletişim davranış bilimleri açısından önemini kavrayabilmek için organizasyon yapılarındaki değişme ve gelişmelere dikkatimizi yoğunlaştırmak yeterli olacaktır. (Güney 2009: 249)

Sonuç olarak insanlar arasındaki ilişkilerin temel elemanı iletişimdir. İletişim sistemi insanların ihtiyaçlarını dikkate alınarak düzenlenirse, kişilerin duygu, fikir ve düşüncelerin olumlu yönde etkilemiş olur. Bu noktada kişilerin morali ve verimliliği de olumlu yönde etkilemesi kesindir. Yani insanların, öğrenme, anlama, duygu ve düşüncelerini iletme istekleri göz önüne alınarak iletişim sistemleri oluşturulursa kişiler sosyal yaşamın içinde daha mutlu olurlar.

1.3. ĠLETĠġĠM SÜRECĠ

İletişim terimi genellikle güç, denetim, nüfuz, ilişki, değişim, iletme v.b.‟ni gelişigüzel belirtmek için her yerde kullanılmaktadır. Aynı zamanda da iletişini bir süreç olarak ihmal edilmiştir. (Lazar, 2001: 49) Bir sosyal yapıda, iletişim sürecine duyulan ihtiyaç açıkça görülür. Çünkü iletişim, kişilerin bir yapı içerisinde birbirleriyle anlaşmalarını sağlayan bir köprüdür, iletişimle ilgili yapılan tanımlar incelendiğinde, iletişim sürecinde, kaynak, mesaj ve alıcıların varolduğu görülür.

(21)

Ancak iletişim süreci sadece bir kaynaktan bir alıcıya mesaj iletilmesinden ibaret değildir. Kaynağın genellikle bir amacı vardır ve alıcının, göndermek istediği amaca yönelik bir davranışta bulunmasını ister. Alıcının davranışı ise, mesajı beklemesine, akış tarzına ve alma derecesine göre değişir. (Samsa, 2005: 13)

Gerek sözlü gerek yazılı iletişimde, mesajların yapısı, seçimi, kullanılış biçimleri, uygun araçların seçimi vb. iletişim becerileri anlamında değerlendirilmektedir. Bu konuda, kişisel iletişim becerilerinin yanında, toplumsal ve kültürel ortamdan kaynaklanan çevresel özellikler de iletişimin etkinliğinde önemli rol oynamaktadır. (Gürüz ve Yaylacı 2004: 47) Bu noktada iletişimin temeli iletilerse, onları nakleden aygıtların kavranması da onlar kadar önemlidir. İletinin etkisi alıcının gösterdiği ilgi ve dikkat düzeyine dayanmaktadır. Ama aynı zamanda da önceki kavrayışında ki yoğunluğa ve hafızasında onu depolamasına bağlıdır. (Lazar, 2001: 51) Neticede iletişim insanlığın başlangıcıyla başlayan ve insanlar tarafından geliştirilen dinamik bir süreçtir. Çünkü insan, doğduğu günden itibaren çevresiyle ve diğer insanlarla etkileşim halinde olan, onlara iletiler gönderen veya onlardan iletiler alıp bu iletileri yorumlama ve anlamlandırma yeteneklerine sahip olan, ayrıcalıklı ve sosyal bir varlıktır. İnsanoğlu, sahip olduğu bu iletişim becerileri doğrultusunda yaşam evrenini ve toplumsal ilişkilerini belirlemekte ve onları canlı tutmaktadır. (Yalçın ve Şengül, 2007: 749)

Diğer insanlarla ilişkilerde, kişisel tutumların karşı tarafın davranışlarına yansıdığı görülür. Bir ayna karşısında durur gibi. İnsanoğlunun, karşısındakinin ifade ettiği tutum ve davranışlara benzer şekilde tepki ve yanıt vermesine yol açan bir psikoloji kuralı vardır. Gülümsendiğinde aynadaki-karşıda bulunan- adam da gülümser. Bağırıldığında aynadaki adamda bağırır. (Güz, 1998: 116) İletişim etkinliğinde birey merkezi bir yer işgal etmektedir. Bu gerekçeyle araştırmacıların çok büyük bir çoğunluğu incelemelerinde dikkatlerini birey üzerinde odaklamaktadır. Bunlardan sadece bir kaçını belirtmiş olmak için öncelikle bilişselci psikologlar, daha sonra da dilbilimciler, toplumsal değişimle ilgilenen araştırmacılar veya örgütler bu bağlamda zikredilmelidir. (Lazar, 2001: 50)

İnsanoğlunun yaşamı iletişim kurma çabası ile geçen ve basanları bu yeteneklere bağlı olan bir süreyi içerir. Bunun için insanların iletişim kurma

(22)

yeteneklerine hem sosyal hayatı hem de iş yaşantısı açısından sahip olması gerekir. İletişim kurma yetenekleri insanlara soyut düşünebilme, daha ilkel bir yaşamı uygar hale dönüştürebilme olanağı sağlar. (Daldal, 2008: 8-9)

Söz konusu özellikleri göz önüne alındığında, iletişimin, insanların duygu, düşünce, bilgi, yargı vb. gibi kavramları, belirli kodlar ve simgeler aracılığıyla anlamlı iletilere dönüştürerek, aralarında kültür birliği taşıdığı veya taşımadığı diğer insanlarla veya çevrelerle paylaştıkları dinamik bir süreç olduğu söylenilebilir. (Yalçın ve Şengül 2007: 750) Nitekim iletişim süreci kapsamında belirli özellikleri söz konusudur.

1.4. ĠletiĢimin Özellikleri

Başarılı iletişimin anlamı varsayımla nasıl ilgileneceğini, vücut diliyle nasıl çalışacağını, şekil alışkanlık ve fikirleri nasıl anlayacağını; birinin sorun yâda sorunları nasıl dinleyip yanıtlayacağını bilmek ve özgüven kazanma yetisine sahip olmaktır. (Sezgin 2007: 28) İletişimde anlaşmaya zemin hazırlayarak ve anlaşmayı kolaylaştıracak bazı özellikler vardır. Bu özellikleri genel anlamıyla söyle değerlendirebiliriz.

1.4.1. Ġlk Ġzlenim

Karşıdaki kişiye yaklaşım biçimi, ilk sözcük ve davranışlar genellikle ilk görüşmenin tümünün rengini taşır. Eğer birisiyle ciddi olmadan konuşmaya başlanırsa, görüşmeyi başka bir renge dönüştürmek oldukça güçleşir. Karşıdaki, iletişim kurmaya çalışanı ciddiye almayacaktır. (Güz 1998: 109) İletişimde ilk izlenim çok önemlidir. İletişim için en az iki kişinin olması yeterli olacağına göre iki kişi arasındaki ilk etkileşim iletişim sürecinin oluşumunda ve gelişiminde bir belirleyicidir. İlk izlenim daha sonraki yapının da olumlu veya olumsuz ilerlemesinde etkin olmaktadır. Bu etkiyi oluşturan faktörler, beden dilinin kullanımı, ses tonu, kelimeler, kişinin giyim ve kuşamı, nesnel iletişim araçları, fiziki ortamlar gibi çok geniş düşünülmelidir.

Çünkü iletişim kavramı insanlarla özdeşleşmiştir. İnsanın olduğu yerde iletişim vardır. İnsanlar iletişim kavramını hayata geçirmiş, onu geliştirmiş ve onu

(23)

kullanarak yaşamını sürdürmeye başlamıştır. İnsan doğasında olan bu özellikle yalnızlıktan, cahillikten kurtulmanın yollarını bulmuştur. (Gönenç, 2007: 88)

Bu noktada ötekilerinin davranış ve tutumlarını denetleyebilmenin bir başka yolu da, üzerlerinde bırakılan ilk izlenimin, büyük bir olasılıkla iletişim kurmaya çaba gösteren bireyle ilgili, edinecekleri süregidecek izlenim olacağını anımsamaktır. O ilk görüşme genelde giriş kapısının açılmasında anahtarın kilitte dönüşüdür. O zamandan sonra öteki kişinin ilgili iletişimi kurmak isteyen birey hakkındaki düşüncesini değiştirmek çok güçtür. (Güz 1998: 110) Netice itibariyle iletişim sürecinin en önemli adımı olarak ilk izlenim çok önemlidir. İlk izlenimdeki sonuçlar daha sonraki iletişimin niteliği, kapsamı ve yönü üzerinde etkin rol oynar.

1.4.2. ĠletiĢimin Bilgi AlıĢveriĢi DıĢındaki Yönü

Bilgi, “insan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü” veya “öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçek, malumat” olarak tanımlanmaktadır. Avrupa dillerinde “bilgi” kavramı hem bilme etkinliğini hem de bu etkinlik sonucu elde edilen çıktıyı tanımlamak için kullanılmakta hemde insanlara ait bir etkinlik olan bilginin iç içe geçmiş birçok etkinlikten (algılama, anlama, düşünme, yorumlama, açıklama, doğrulama, vb. gibi) oluştuğu vurgulanmaktadır. (Tonta, 2004: 1) Duygu ve düşüncelerin bir bilgi olarak aktarılmasındaki eylemler ve bu eylemlerin biçimi iletişimin özünü yapılandırır. Bu iletişimin evrensel yönüdür. Eylem özel amaçlara yönelmiş olan davranış biçimi olarak görülebilir. Dolaysıyla bir davranış olarak her eylem, belli bir amaç tarafından yönlendirilmektedir. Yani her davranışın temel güdüsünü amaç oluşturmaktadır.

Farklı bir yaklaşım ise iletişimde sadece bilgi alışverişinin olmadığını bu noktada karşılıklılık, ortak algılama, paylaşım gibi unsurların altını çizmektedir. Nitekim kronolojik olarak daha sonra ortaya çıkmış olan bu yaklaşım iletişimi, anlamların üretimi ve değişimi olarak tanımlamaktadır. Söz konusu yaklaşım iletişimi, insanların, sosyal dünyalarını anlama ve etkilemelerini sağlayan sembolik bir faaliyet olarak görmektedir. Bilgi ve düşüncenin paylaşımı olan iletişimde, insanlara farklı konularda bilgi aktarmak, onları aydınlatmak, bazı kuralları belirtmek, yön vermek vb. konularda eğitme ve öğretme işlevi de

(24)

gerçekleştirilmektedir. Özellikle çalışma ortamında görev ve sorumlulukların bildirilmesi, çalışanların eğitilmesi, emirlerin yerine getirilmesi ve raporlama çalışmaları ile iletişimin öğretim-eğitim (öğretici) işlevi gerçekleştirilmektedir. (Gürüz ve Yaylacı 2004: 50)

Bilgiyi veriş ve öğrenme biçimi anlamak olarak görülmemelidir. Doğru iletişimi nasıl olması gerektiğini o anda bilmeliyiz. Situasyon (ortam), feedback, davranış biçimi, fiziki ortam gibi faktörlerde bu durumda öne çıkmaktadır. Fakat iletişim her ne kadar sadece bilgi alışverişi olmasa da, bilgilendirici ve yönlendirici özelliği ile insanların fiziksel ruhsal, düşünsel tepki ve davranışlarında son derece etkili ve önemli bir rol oynamaktadır. (Gönenç, 2007: 88) İletişimin sadece bilgi alışverişi olmaması dışında, kişiye karşın değil kişiyle yapılacağı gibi bir özelliğe sahiptir.

1.4.3. ĠletiĢim KiĢiyle Yapılır

İletişim çift yönlüdür. Kaynaktan başlayan ileti bir kanalla alıcıya ulaşır. İletişim de burada bitmez. Asıl iletişim sürecinin etkinliği bu aşamada başlar. Çünkü alıcıdan tekrar bir kanalla ileti kaynağa ulaşır. Bu çift yönlülük sürecin işleyişinde aktif olmayı gerektirir. İki taraftan biri iletileri almaya hazır değil ise, iletişim engellenir veya çıkmaza girer. Toplum bu durumu genellikle hep sözlü iletişim olarak varsaydığı için kabullenmeyebilir. Hâlbuki iki tarafında mutlaka sözel ifadelerle iletişim kurması gerekmez. Biri sözel diğeri sözsüz iletişimde bulunabilir.

İnsanın doğal yeteneklerinden biri olan dil kullanımı ve düşünme, bireylerin kendi kendilerine sorular sorma ve bu sorulara yanıtlar bulma çabası ile iç iletişime dönüşür ki, bu olguya kişi-içi iletişim denilir. Birey, kendi içerisinde ürettiği sorulara yanıt bulmak için çevreye acıtma, çevreyi tanıma, çevreyle iletişim kurma gereksinimi duyar. Bu gereksinim başta kişilerarası iletişim olmak üzere, her türlü iletişim -toplumsal, kitlesel, vs-biçiminin ortaya çıkmasına kaynaklık eder. (Bulut, 2003: 363-364)

Her zaman bir insanın birşeyi yapmayı istemesi için kişisel bir nedeni olduğuna inanılmalıdır. Onların bunu yapabileceklerine inanıldığı, yeteneklerine güvenildiği, iyi sonuç alacaklarından kuşku duyulmadığı hissettirilmelidir. Öteki

(25)

insanın onaylanacak bir yönü aranmalıdır. Bu, belki de önemsiz birşeydir. Ancak öteki kişinin, bu konunun onayladığını bilmesini sağlamalı; böylelikle gerçekten onaylanacak şeyler de ortaya çıkmaya başlayacaktır. Karşıdaki kişi sizin gerçek onayınızın tadına vardığında, başka şeyler için de onay alabilmek üzere davranışlarını değiştirecektir. (Güz 1998: 112)

1.4.4. ĠletiĢim Sürecinin Bütünlüğü

İletişim kurma eylemi, kaynağını en başta dil becerisinden, sözlü ve yazılı ifade yeteneğinden, bunların yanında ayrıca bedensel sembollerden almaktadır. İnsanın bu eyleminin en başta ilişkili olduğu özgürlük alanları da düşünce ve ifade özgürlüğü ile iletişim özgürlüğüdür. Mesajın en iyi şekilde aktarılabilmesi için kurulan iletişimin biçimi büyük önem taşır. Resmi bir toplantı, resmi bir sunum, baş başa görüşme, yazılı rapor gibi iletişim biçimleri olabilir. Seçilen iletişim biçimi, dikkati çekme çabasını başarıya götürmede etkilidir. İletişimdeki başarısızlıkların bir nedeni de seçilen iletişim biçiminin yanlış olmasıdır. (Samsa 2005: 36) Bu noktada iletişim sürecini bir bütün olarak süreç içinde değerlendirmek gerekir. Sadece gözleri, sadece kelimeleri, sadece beden dilinin herhangi bir şekline bakarak algılamaya kalkmak olumsuz bir iletişimi meydana getirir.

1.5. ĠletiĢimin Türleri

Literatürlere bakıldığında iletişim türleri, kişi içi iletişim ve kişilerarası iletişim ve kitle iletişim olarak üç alt bölümde incelenebilir. Kişiler arası iletişimi ise, sözlü iletişim ve sözsüz iletişim şeklinde ikiye ayrılmaktadır. (Dökmen 2002: 56)

1.5.1. KiĢi Ġçi ĠletiĢim

Kişisel iletişim diğer adıyla içsel, öznel iletişim, insanın kendi kendisiyle olan iletişimini tanımlamaktadır. İletişimi bilinçli ve amaçlı etkinlik olarak tanımlarsak, kişinin kendisi ile olan iletişimi yaşamın her anında sürekli olarak vardır. (Daldal 2008: 27-28) Farklı bir ifadeyle kişi içi iletişim olarak da ifade edebilen bu iletişime örnek olarak, bireyin kendi iç dünyasını gözlemlemesi, ihtiyaçlarının farkına varması, üzülmesi ya da sevinmesi, kendine sorular sorarak bunlara cevaplar üretmesi bir iç iletişimdir. Mesaj üretmekle bunları yorumlamak kişi içi iletişimdir.

(26)

Kişi bilgi kaynağı olarak mesajları üretmeye, alıcı olduğunda ise bilgileri yorumlamaya çalışarak her iki durumda da içsel iletişimi gerçekleştirmektedir. Bir kişi düşünerek duygularının ve kişisel ihtiyaçlarının farkına vararak kendine sorular sorarak, bunlara cevap üreterek kendi düşüncelerini organize etmekte, konulara farklı açılardan bakabilmektedirler. (Gürüz ve Eğinli 2011: 27) İletişim, bireylerin düşünmeleri, duygulanmaları, kişisel ihtiyaçlarının farkına varmaları ve iç gözlem yaparak kendi içlerinden mesaj almaları yâda kendilerine bazı sorular sorarak tüm bunlara cevaplar üretmelerine denilebilir. (Dökmen, 2003: 21) Tanımdan da anlaşıldığı üzere iki farklı bir insanın karşılıklı olarak gerçekleştirdiği iletişim benzerinin yanında kişinin kendi içinde gerçekleştirdiği iletişim olarak da ifade edilebilmektedir.

1.5.2. KiĢiler Arası ĠletiĢim

Yüz yüze iletişim olarak da adlandırılır. Mesaj gönderenin başka gönderilenlerin başka insanlardan oluştuğu iletişimdir. Kişilerarası iletişim, kişilerin çeşitli niyetleri, beklentileri ve belirli kurallar doğrultusunda gerçekleşmektedir. Kişilerarası ilişki durumları formal ve informal olabilir. Kişilerarası iletişim, sosyal etkileşimler gibi göreve ilişkin olarak iş etkileşimlerini de kapsamaktadır. (Gürüz ve Eğinli 2011: 27)

Kişiler arası iletişimin tamamlanmasının, nasıl bir bağımsız inceleme atanına ait olduğu, araştırmacılar nezdinde tartışma konusudur. Bu gerekçeden dolayı çak sayıda kavram bulunmaktadır. Her biri, çözümlemelerinde, odaklandıkları bir noktayı vurgulamaktadırlar. Bununla birlikte, izleyen ilkeyi, bu tanımların tümü ortaya koyabilir. Kişiler arası iletişim fiziki olarak hazır olunduğu zaman partnerlerin her birinin davranışları üzerinde karşılıklı bir nüfuzun gerçekleştirildiği etkileşimi kapsamakladır. (Lazar 2001: 52)

Kişiler arası iletişim iç iletişimin tam tersine, iki farklı kişinin kendi bünyesindeki iletişimi gerçekleştirmesinden ziyade, zaman ve mekân yerinin belirlenmesi ve iki insanın karşılıklı olarak gerçekleştirdiği iletişim benzeri de kişiler arası iletişim şeklinde ifade edilebilmektedir. Kişilerarası iletişim, toplumsal ve örgütsel iletişimin temelini oluşturur. Çünkü iletişimin temel amacı, kişilerarası

(27)

ilişkilerin kurulup sağlıklı bir biçimde devam ettirebilmektir. Ancak şu noktayı da hemen belirtmek gerekir. İletişim kişiler arasında gerekli ilişkilerin kurulmasına imkân sağlayan bir araç olduğu kadar, aynı zamanda toplumsal yaşamın devamlılığını da sağlayan bir sistemdir. (Güney, 2011: 214)

1.5.2.1. Sözlü ĠletiĢim

Sözlü iletişim, yazılmamış ya da yazılmış sözcüklerin söylenmesi ile gerçekleştiği için ses ve işitmeye dayalı bir iletişimdir. (Gürüz ve Eğinli 2011: 106) Süreç içerisinde belirtilmek istenen tüm bilgiler, düşüncelerin, kelime veya sözlü olarak ifade şekline dönüştürülerek göndericinin alıcıya doğrudan veyahut belirli kanallar vasıtasıyla iletilmektedir. Sözlü iletişimde ister direk olarak isterse radyo, televizyon, video, sinema, telefon gibi belirli iletişim kanallarıyla meydana gelmiş olsun mutlaka bir lisana(dile) ihtiyaç vardır. (Taner 2006: 26) Buradan anlaşıldığı üzere, sözlü iletişim, iletişimde kullanılan sembol ve işaretlerin son derece önemli olduğunu göstermektedir.

Sözlü iletişimin en temel öğesi, konuşulan ya da yazılan dil‟dir. Kuşkusuz sözel iletişimin yanı sıra, sözsüz iletişimi de bir diğer iletişim kurma yöntemi olarak değerlendirmek gerekir. Yukarıda belirtildiği gibi, her ikisi de iletişimde etkin rol oynar. Ancak sözlü iletişim, birincil iletişim biçimi olarak değerlendirilirken, sözsüz iletişim daha çok ikincil iletişim biçimi olarak değerlendirilir. Sözlü iletişim biçimleri ya planlanmamış fikir alışverişi, planlanmış gayri resmi konuşma, mülakat, grup toplantısı, komite toplantıları, tüm personel yâda çalışanlar arası toplantı ve resmi sunuş şeklinde doğrudan yada telefon görüşmelerinde olduğu gibi uzaktan ve dolaylı olabilirken telefon, hız ve doğrudan temas olanağı sağlaması sebebiyle acil cevap beklentilerinde kullanılabilir.

Kişiler arası iletişim süreci içinde özellikle yüz yüze iletişimde, sözlü iletişim aynı yer ve zaman birliği ilkesini karşıladığı gibi, iletişim teknolojilerinin gelişmesi ile birlikte kişiler birçok iletişim aracı ile yere ve zamana bağlı olmadan sözlü ifadelerini iletebilmektedir. (Gürüz ve Eğinli 2011: 107) Bilgiler ışığında sonuç itibariyle bireyler arasında gerçekleşen iletişim ister konuşma şekli ile olsun, isterse çeşitli kanallar vasıtasıyla olsun çok sayıda farklı sözlü yada yazılı sembollerle

(28)

gerçekleşmektedir. Bu sebeple bireyler arasındaki sosyal ilişkilerin kurulması, paylaşılan dil faktörü iletişim önemini net bir biçimde ortaya koymaktadır.

1.5.2.2. Sözsüz ĠletiĢim

Toplumsal etkileşimlerin büyük bir bölümü, sözel olmayan iletişimin kapsamına girmektedir. Bunlar beden harekeden, jestler veya mimiklerle gerçekleştirilen bilgi alışverişleridir. Sözel olmayan iletişimin özelliklerinden biri aracısız olmasıdır. Verici bireyin anlık heyecanlarını yansıtmaktadır. Sadece yayınladıkları esnada anlamlıdırlar. Yüzle ilgili sunum, sözel olmayan iletişime ilişkin araştırmaların büyük bir kısmını teşkil etmektedir. Gözlerin hareketleri, kırpma, ağzın yapısı, yüz buruşturma v.s. yüzün sunumlarını belirleyen elemanlardır ve bileşimlerinin bir tür "kural"ını elde etme imkanı sunmaktadır. (Lazar 2001: 54-55)

Sözsüz iletişim kavramı, İngilizce‟de “nonverbal communication” ya da “body language” kelimeleri ile ifade edilmektedir. Türkçe de ise sözsüz iletişimin yerine “beden dili ve vücut dili” ifadelerinin kullanıldığı görülmektedir. (Gürüz ve Eğinli 2011: 127) Sözsüz iletişim, iletişim sürecinde iletilecek bilgi, fikir ve düşünce duyguların beden dili ve söz dışı unsurları kullanarak ifade edilme şeklidir. Genel bir ifade olarak sözsüz iletişim, kişilerin hareketlerinin ve sözsüz davranışlarının doğrudan anlam ürettiği görüşüne dayanmaktadır.

Sözsüz davranış mesajlarının ayrımında iki sınıflama getirmektedir. (Gürüz ve Eğinli 2011: 128)

Bilgilendirici DavranıĢ: Göndericinin bilinçli bir şekilde niyet ederek herhangi bir şekilde etkinlik olmaksızın alıcı tarafından yorumlanan k esin sonuçtur. Kişinin sözsüz davranışı alıcı tarafından doğrudan ya da dolaylı bir biçimde alınıp yorumlanmakta ve niyetsiz olarak sinyallere dönüştürülmektedir.

ĠletiĢim DavranıĢı: İletişimi başlatan kişi niyetli olarak alıcı kişiye belirli bir mesaj gönderme girişiminde bulunur. Bilinçli davranışın diğerlerinden farkı, mesajı gönderen kişinin belirsiz ya da farkında olmadan gerçekleştirdiği bir davranıştan daha çok motivasyon içermesidir.

(29)

Sözsüz iletişim unsurları ya da görsel göstergeler, konuşma ve yazı diline kıyasla daha evrensel sayılsalar ve bu nedenle de anlamları açısından aralarında benzerlikler bulunsa da, yine de kültürel açıdan farklı anlamları ifade edebilir ve farklı işlevler görebilirler. (Gökçe 2010: 88)

Bununla birlikte, sözsüz iletişimin türü içinde yer alan kodların ortak bazı özellikleri bulunmaktadır. Bunlar; (Yüksel, 2009: 37)

-İletişim yokluğunu olanaksız kılma,

-Duygu ve coşkuları yetkin biçimde dile getirme,

-Kişiler arasındaki ilişkileri tanımlama ve belirleme,

-Sözlü iletişimin içeriği hakkında bilgi verme,

-Güvenilir iletiler sağlama,

-Kültüre göre biçimlenmedir.

1.5.3. Kitle ĠletiĢim

Elektronik alanda gelişen bilgisayarların iletişim alanında yaygın olarak kullanılmaya başlanması ile birlikte iletişim hız ve yaygınlık kazanmıştır. Bu hız ve yaygınlık insanoğlunun kitle iletişim araçları ile sarılmış, donatılmış bir dünyada yaşamını sürdürmesini gerektirir olmuştur.

Kitle iletişim araçları, günümüzün yaygın deyişiyle medya kullandığı sözel ve göstergesel dil ve tüm gündelik pratikleri, spordan siyasete, sanattan eğlenceye bireyin içinde biçimlendiği, kendini yeniden ürettiği toplumsal olguları anlamlandırmakta ve tanımlamaktadır. (Oktay, 1995: 169) bugün yaşadığımız dünya gittikçe medyanın yapılandırdığı bir dünya haline gelmektedir. Toplumsal yaşam bir bakıma televizyon kanalları, radyo, sinema, gazete ve bilgisayar tarafından şekillenmektedir. Medya sadece haber ve eğlence programları yoluyla insanları beslemekte aynı zamanda, insanlara bir yaşam tarzı kazandırmaktadır.

Kitle iletişimi çeşitli türdeki mesajların büyük ve dağınık bir kitleye bu amaç için geliştirilmiş araçlar kullanılarak iletilir. Çoğunlukla tek taraflı işleyen ilişkilere dayanan birinin verici diğer tarafın alıcı olduğu kitle iletişiminde gönderici ile alıcı

(30)

arasında yüz yüze bir ilişki kurulması olanaksızdır. Uzmanlaşma ve kurumsallaşmanın söz konusu olduğu bu iletişim türü de gönderici mesajını mekanik araçlar yardımıyla kısa zamanda hızlı ve sürekli bir biçimde alıcıya iletmektedir. Bu araçlar arasında gazete, radyo ve televizyon sayılabilir. (Işık, 2000: 32)

(31)

ĠKĠNCĠ BÖLÜM EMPATĠ 2.1. Empati Tanımı

Empati kavramı, son yıllarda büyük ölçüde dikkat çekmiştir. Günümüz toplumunun uygulamada zorlandığı en zor işlerden biri de toplumda empati yeteneğinin gelişmemesidir. Günümüz toplumu kendisinin bulunduğu konumu, yeri başka bir konumla değiştirecek olduğunda ise şüphesiz kendinden rahat ve üst bir konuma koymaya çalışmaktadır. İnsanlar menfaat ve çıkar ilişkileri kurmaktadır. Empati: Kişiler arası ilişkilerde bireyin, kendi duygularının farkında olma, ifade etme ve başkalarının duygularını anlamasıdır (Öner, 2000: 34).

Başka bir deyişle empati; bir başkasının yasadığı deneyimleri bir elbise gibi giyinerek, onun duygularını anlama ve onun hakkında bilgi edinmedir. Burada “bir

başkasının duygularının bir elbise gibi giyinilmesi” ibaresiyle “yerine koyulan kişinin hareketlerine anlam katan duygular kastedilmektedir. Empati kişinin, hayal

etme, taklit, gözlem, dili kullanma, bakış açısı oluşturma veya duygulara iştirak etme vasıtasıyla onun duygularını anlaması ve bilgi edinmesini sağlar. Bu tanım, empatinin asıl öneminin “bir insanın başka bir insanı anlama çabası” olduğunu, açıkça göstermektedir (Keskin, 2007:9).

Dökmen‟e göre empati, bir insanın kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak onun duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması şeklinde tanımlamıştır. Dökmen‟e göre bir insanın karşısındaki kişi ile empati kurabilmesi için gerekli olan öğeler şu şekilde belirtmektedir:

a) Empati kuracak kişi kendisini karşısındakinin yerine koymalı, olaylara onun bakış açısıyla bakmalıdır. Başka bir değişle empati kurmak isteyen kişinin karşısındaki kişinin fenomonolojik alanına girmesi gerekir. Fenomonolojik alan ile her insanın bir fenomonolojik alanının var olduğu ve her insanın gerek kendisini

(32)

gerekse çevresini kendine özgü biçimde algıladığı kastedilmektedir. Kişinin bu algısal yaşantısı tamamen kendisine özgü olmaktadır.

b) Empatinin kurulmuş sayılabilmesi için, bir kişinin karşısındaki insanın duygu ve düşüncelerini doğru olarak anlamış olması gerekmektedir. Empatiyi tanımlarken bu noktada empatinin iki bileşeninden söz edilmiş olunmaktadır. Bunlar empatinin bilişsel ve duyuşsal bileşenleridir. Karşısındaki insanın rolüne girerek onun ne düşündüğünün anlaşılması bilişsel nitelikli bir etkinlik, karşısındaki insanın hissettiklerinin aynısını hissetmek ise duygusal bir etkinlik olmaktadır. Bilişsel olarak anlama, duygusal olarak anlamanın ön şartıdır.

c) Empati tanımındaki son öğe ise, empati kuran kişinin zihninde oluşan empatik anlayışın, karşısındaki kişiye iletilmesi davranışıdır. Karşısındaki kişinin duyguları ve düşünceleri tam olarak anlaşılsa bile, eğer anlaşıldığı ona ifade edilmezse empati kurma süreci tamamlanmış sayılmamaktadır (Dökmen, 2004, s.135-137).

Empati temelde bir kimsenin diğer bir kişinin duygularını ve hislerini yakalaması, farkına varması ve anlaması anlamına gelir. Bu anlamda empatik beceri, bireyin kendisini diğer bireyin yerine koyarak, tıpkı onun gibi yasaması ve bir ayna gibi karsısındaki kişiye yansıtması ve iletmesi anlamına gelir (Kuzgun, 2006:108). Empati ötekinin neler deneyimlediğini, o kişinin düşünce çerçevesi içinde değerlendirerek duygusal olarak anlama ve ötekinin duygularını özümseyebilme yeteneği olarak tanımlanabilir veya empati için ötekinin ayakkabısını giymek benzetmesi yapılabilir (Altınbaş ve diğ., 2010:15).

Budak empatiyi söyle tanımlamıştır: Başkalarının düşünce ve duygularının ve bunların muhtemel anlamlarının objektif bir şekilde farkında olma; karsısındakinin duygu ve düşüncelerini temsili olarak yasama. „‟kendini başkasının yerine koyma‟‟ Acıları, sevinçleri paylaşma,‟‟vb ifadesi ile kastedilen şey. Bu haliyle hem bilişsel hem de duygusal bir süreçtir ve kişinin kendini karsısındakinin durumunda hayal etmesiyle, kendi benzer deneyimlerini hatırlamasıyla gerçekleşir. Empati ayrıca bu duygu ve düşünce paylaşımına uygun tepkileri de üretir (Budak, 2009:249).

(33)

Günümüzdeki empati anlayışının, 1970‟li yılların empati anlayışıyla paralellik gösterdiği görülmektedir. Konuya ilişkin yeni tanımlar ve yeni araştırmalar yapıldıkça kavramın yeni boyutları ortaya çıkmaktadır ve çıkacaktır. Örneğin Ivey (1987), empati kurmada kültürün önemine değinmektedir. Ayrıca kurulan empatinin karsıdaki kişiye iletilmesi süreci de, empatinin yeni boyutlarından biridir (Karabağ, 2003:23).

2.2. Empati Ġle Ġlgili YaklaĢımlar

Empatiyi açıklama da başlıca üç görüş mevcuttur. Bunlar; Çıkarsama Kuramı, Rol Oynama Kuramı, Heyecan Yayılması Olarak empatidir. (Erken, 2009: 54–55).

2.2.1. Çıkarsama Kuramı

Bir insanı anlamanın, onun ortaya koyduğu fiziki ifade tarzlarını yorumlanmasıyla mümkün olacağını açıklar. Bireyler kendi iç yaşantılarındaki duygu, düşünce ve heyecanlarına, beden yapısının duruş, sekil ve hareketlerinin, kaslarının gerginlik veya gevşekliğinin de eşlik ettiğini fark ederler. Böylece fiziki ifadeler, iç yaşantıların bir işareti olarak yorumlanır. Bireyler, başka bir insanda aynı fiziki ifadeleri gördükleri zaman, kendi yaşantılarından hareketle, o bireyde de aynı içsel yaşantıların olduğunu düşünürler. Kısaca, bireyler dış görüntüleri ile iç yaşantıları arasında kurduğu bağı, başkalarına da atfetmekte ve genelleştirmektedir. Çıkarsama yaklaşımında, empati “bir kimsenin kendi motiflerini, duygularını ve davranışlarını başkalarına atfetmesi” biçiminde açıklanmakta, bu kavram bir çeşit başkalarına yüklenen yansıtma olarak ele alınmaktadır. Bu nedenle, bazı yazarlar, başkalarının fiziki ifadelerini yorumlamada, taklidin önemine işaret etmişlerdir (Erken, 2009:54–55).

2.2.2. Rol Oynama

Rol oynama yaklaşımında, empatik kabiliyetin gelişmesi çocuğun gelişimiyle ilişkili olarak açıklanır. Çocuk, taklit kabiliyetine sahip olup, çevredeki insanları

(34)

davranışlarını taklit eder. Doğduktan sonra henüz bir benlik kavramı oluşmamış ola çocuk, ilk önce annesinin ve çevresinde bulunan kişilerin davranışlarını taklit eder; daha sonra, kendisini başkalarının yerine koyarak kendisini, başkalarının gözüyle değerlendirir. Çocuğun bu rol almaları fiziki olup, çocuk olgunlaştıkça zihni ro oynamaya baslar. Rol davranışları karmaşıklaşınca, genelleştirmeler yaparak başkalarının kendisini nasıl gördüğüne, kendisine nasıl davrandığına ilişkin kavramla oluşturur (Alver, 1998:61).

2.2.3. Heyecan Yayılması Olarak Empati

Bu yaklaşımı ortaya atan Haryy Stack Sullivan, çocuk ile annesi arasında bulunan heyecansal bağın empati olduğun ileri sürmüştür. Empati, anne ile çocuk arasında bir bildirişim sağlamaktadır. Sullivan‟a göre, empatinin en çok önemli olduğu dönem, muhtemelen çocuğun ilk 6. ayı ile 27. ayı arasındaki devredir. Bu yaklaşıma göre, başka birinin heyecanını yakalayıp, bu heyecanı kendimizde yaşadığımız zaman empati kurulur. Örneğin gülen bir çocuk bizi de güldürür. Korkan bir insanın durumu, bizde de korku yaratır. Bu etkileşim sonucunda yani bir başkasının heyecanını yakalayıp da kendimizde ifade ettiğimizde karşımızdaki kişiyle empati kurulmuş olunmaktadır (Akbulut, 2010: 42).

2.3. Empatinin Önemi

İnsanlar kendileriyle empati kurulduğunda anlaşıldıklarını ve kendilerine değer verildiğini hissetmektedirler. Diğer insanlar tarafından anlaşılmak ve önem verilmek ise bireyi rahatlatmakta ve kendisini iyi hissetmesini sağlamaktadır. Empati, sadece kendisiyle empati kurulana yararı olan bir etkinlik değildir; empati, empatiyi kuran kişi için de önemli olmaktadır. Empatik becerileri yüksek olan kişilerin çevreleri tarafından sevilme olasılıkları yüksektir (Alisinanoğlu ve Köksal, 2000, s.11).

Özellikle teknolojik alanda yaşanan değişimlere, ayak uyduran toplumlar varlıklarını sürdürmekte, ayak uyduramayan toplumlar yok olmaktadırlar. Böylesi var olma ilişkilerinin yaşandığı bir toplumsal yapı içerisinde eğitime önem verilmeye başlanmıştır. Eğitim ile düşünen, sorgulayan, üreten, araştıran, tartışan bireyler

(35)

yetiştirilmektedir. Bu süreçte etkili bir iletişimin kurulması çok önemlidir. Etkili iletişimin kurulmasında ise empati çok önemli bir yere sahiptir. Günlük yaşamın hemen her kesiminde empatik anlayış insanları birbirine yaklaştırmakta, iletişimi kolaylaştırmaktadır (Öztürk, 1993, s.142)

Yapılan araştırmalara göre, yardıma ihtiyacı olan kişilere, bu kişilerle empati kuranlar, kurmayanlara oranla daha fazla yardımda bulunmuşlardır. Bu sonuç, başkaları ile empati kuranların onlara yardım etme ihtimallerinin arttığını göstermektedir (Dökmen, 1997, s.145) Empatik becerisi gelişmiş olan toplumlarda şu özellikler görülmektedir (Dökmen, 2004, s.209-211):

 Ana-baba, yetişkin ve çocuk rolleri, birbirleriyle kaynaşmış halde, yetişkinin koordinatörlüğü altında sergilenmektedir.

 Doğallık bastırılmamıştır.

 Kişinin aklına önem verilmektedir.  Yaratıcılık teşvik edilmektedir.

 Deneye ve gözleme önem verilmekte, hazır bilgiler test edilmeden kullanılmamakta, sınama-yanıma yoluyla öğrenme tercih edilmektedir.

 Kişilerin bizzat düşünmeleri, akıl yürütmeleri önemli olmakta; kendi aklına güvenen kişi gerektiğinde bir uzmana başvurmakta, uzmanın önerilerini ise yine aklıyla irdelemektedir.

 Topluma ve kişinin özerkliğine verilen önem dengeli bir şekilde verilmektedir.

 Bireyselleşme esastır.

 İş ilişkilerinde önemli olan hiyerarşi, özel yaşamda gözetilmemektedir.

 Üst düzeyde empati kurulabilmekte, derin duygular paylaşılabilmektedir.

(36)

 Yaşamda grilerin varlığı kabul edilmektedir.  Her insanın iyi ve kötü yanları bulunabilmektedir.  Kapsam biçimden önemli olmaktadır.

 Doğallık esastır; gereksiz süsün anlamı örtmesine izin verilmemektedir.

 Açık iletişim, doğrudan söyleme önemlidir.

 Sosyal gerçek bütün bütüne reddedilmemekte; ancak bu ikisi çeliştiğinde fiziksel gerçek tercih edilmektedir.

 İş ilişkilerinde, işin kendisi önemlidir; hiyerarşi, işin iyi yapılması için bir araçtır.

 Annelerin ve babaların görevi, çocuklara rehberlik etmektir.  Rol uyumu bulunmaktadır.

 Çevreyle bütünleşmek, empati kurmak, bitkiler ve hayvanlar dahil olmak üzere çevreyi korumak ve yarına ulaştırmak, doğal olana zarar vermemek gerekmektedir.

Empati insanlardaki merhamet duygularını harekete geçiren bir etkiye sahiptir. İnsanlara veya hayvanlara davranışlarımızda etkili bir role sahip olmaktadır. Bazı araştırmacılar, empati ile hayvanlara yaklaşım ve hayvanlara işkence etme davranışı arasında arabulucu ve bütünleştirici bir rol olduğunu bulmuşlardır. Aynı zamanda empati, saldırganlık davranışında azaltıcı bir etkiye sahiptir. Kişilerin, kendilerini başka bir canlının (insan, hayvan, bitki) yerine koyarak, saldırgan tutumlarını azaltmaları beklenmektedir (Ekinci, 2009, s.21).

2.4. Empatinin BileĢenleri

Empati araştırmacılar tarafından çeşitli kategorilere ayırmıştır. Empatinin üç ana bileşene modeline göre ise empatik tepki: Başkasının duygusal durumunu teşhis edebilme yeteneği, bir başkasının bakış açısını kabul edebilme veya rolünü alabilme kapasitesi, paylaşılan bir duygusal tepkinin anımsanmasıdır. Benzer şekilde

(37)

Hofmann (1979) da empatinin bilişsel, duygusal ve güdüsel olmak üzere üç bileşeni olduğundan söz etmektedir (Hofmann‟dan aktaran Satılmış, 2012, s.22).

2.4.1. BiliĢsel Empati

Empati; bilişsel açıdan, başkalarının düşüncelerini, niyetlerini, ihtiyaçlarını, duygularını vb. anlamaktan oluşan bilişsel bir süreçtir. Bilişsel empatide, diğerinin duygularını yaşamak yerine bu duyguların bilişsel olarak anlaşılması söz konusudur. Bilişsel empati bireyin karşısındaki kişiyle aynı duyguları yaşamadan onun duygularını anlayabilmesidir. Empatinin bu bileşeni dikkatli gözlemi ve düşünmeyi gerektirmektedir. Karşısındaki kişinin duygularını, düşüncelerini hem sözel hem de sözel olmayan ipuçları yoluyla anlama becerisini içermektedir (Goldstein ve Michaels, 1985, Aktaran: Yılmaz, 2003, s.25).

2.4.2. Duygusal Empati

Genellikle kişinin ses tonu ya da yüz ifadesi gibi bazı uyarıcılar, karşıdaki kişinin duygusunu doğru bir şekilde hissedebilmede ve duruma uygun tepkiler vermede yardımcı olan ipuçlarıdır. Ancak bu ipuçlarının yeteri kadar belirgin olmadığı durumlarda, kişinin duygusunu hissetmekte ve duruma uygun tepkiyi vermekte zorlanabilir. Bu durumda da devreye perspektif alma, yani olaylara diğerinin bakış açısından bakabilme becerisi devreye girmektedir. Duygusal empati diğerlerinin hissettiklerini paylaşmayı içermektedir. Duygusal empati, karşıdaki kişinin yaşantısına duygusal olarak tepki verme, diğerinin duygularını hissetme olarak ifade edilmektedir.

Dökmen‟ e (1996: 137) göre karşımızdakinin rolüne girerek karşımızdakinin ne düşündüğünü anlamamız bilişsel nitelikli bir etkinliktir, karşımızdakinin hissettiklerini aynen hissetmemiz duygusal nitelikli bir etkinliktir. Bilişsel rol alma da duygusal rol almanın ön koşuludur.

2.4.3. Algısal BileĢen

Algısal empatinin, bilişsel ve duyuşsal empati kapasitelerinin gelişimi için gerekli bir unsur olduğu kabul edilmektedir (Ünal, 2003, s.8). Empatinin algısal bileşeni, bireyin bir başkasının duygularıyla ilgili deneyimde ilk adımdır. Empati

(38)

kuracak kişi ilk önce diğerinin ifade ettiği hareketlere, jest ve mimiklere, yüze, sözlere, ses tonuna, içeriğe, zamanlamaya ilişkin tüm bilgileri algılamakta, sonrada bunlar üzerinde empatinin duygusal ve bilişsel süreçlerini yaşamakta ve bildirişim aşamasına geçmektedir (Goldstein ve Michaels, 1985, Aktaran: Öner, 2001, s.32).

2.5. Empati Ġle KarıĢtırılan Kavramlar 2.5.1. Sempati Kavramı

Sempati ile empati kavramı genellikle birbiri ile karıştırılmaktadır. Bunun sebebi ise, her ikisinin de başkalarının duygusal yaşantıları karşısında gösterilen tepki biçimlerinden kaynaklanmaktadır. Eski Yunancadaki “sympatheia” kelimesinden (syn, ile; pathos, acı çekme anlamına gelmektedir) İngilizceye “sympathy” olarak aktarılan terimin kelime anlamı “birisiyle beraber acı çekme” anlamına gelmektedir (Karabag, 2003: 27).

Geçmişte olmuş veya su anda bizim dışımızda gerçekleşmekte olan bir şeyle ilgili ortak bir duyguyu paylaşıyoruz. Her hangi bir köprü kurma duygusu bulunmuyor. Ancak sempati yaşantısı diğer bir kişiyle basitçe bir fikir birliği içinde olmaktan daha güçlüdür (Sezer ve Damar, 2005:79). Empatide diğer bireyin duygusal yaşantısına katılmakla birlikte o bireyi anlamak ve onun yaşantısındaki çarpıcı bazı noktaları algılayabilmek yer alır. Sempatide ise başkalarının duygularına katılma söz konusudur. Sempatide, sempati duyan bireyin yaşantıları yer almaktadır. Empatide ise empati kuran birey kendi istek ve yönelimlerinden uzakta kalmaya çalışarak kendini bir anlamda empati kurulan kimseye verir. Empati de, sempati de öznel anlamaya yöneliktir. Ancak empatide, empati kurulan kişinin öznelliği söz konusudur. Empati ise sempatiye göre daha kompleks bir süreçtir. Empati sürecinde kendimizi karsımızdakinin yerine koymak, onun duygu ve düşüncelerini anlamak ve bunu ona iletmek esastır. Aynı zamanda bu iki süreç, empati ve sempati duyulan kişinin içinde oluşturduğu duygular açısından da farklılaşırlar. Sempati duyulan bir kişi benzer eğilim ve amaçlara sahip olmaktan dolayı bir gruba ait olduğunu, empati durumunda ise diğer kişi tarafından anlaşıldığını hisseder. Bu nedenle sempati daha çok sosyal etkileşim ortamlarında,

(39)

empati ise yüz yüze ve birebir ilişkinin olduğu durumlarda daha yoğun yaşanır (Duru, 2002:56).

Wispe‟ye (1986) göre, bir başkasının teselli edilmesi gereken durumunun abartılı farkındalığı sempati; kendi kendinin farkında olan kişinin, bir başkasının sübjektif perspektifini anlaması ise empatidir. Sempatinin tanımında rol oynayan temel unsurlardan biri, başkalarının duygularına artan bir hassasiyettir. Yani sempati, bir başkasının durumuna içsel tepki göstermeyi ve o durumu temsil etmeyi birlikte içerir (Wispe, 1986; Akt: Karabağ, 2003:27–28).

2.5.2. Ġçtenlik Kavramı

İçtenlik, empatinin sadece ön şartlarından biridir. Empati ve içtenlik kavramları iç içedir. Empatik anlayış bireyin karsısındakinin iç dünyasına katılarak bunu kendi içinde yapması; içtenlik ise bunu gerçekleştirirken aynı zamanda kendi yaşantısını da anlayabilmesi için gayret göstermesidir (Yurttas, 2001: 13)

Empati ve içtenlik kavramları birbirleriyle yakın ilişki durumundadırlar. Öyle ki, empatik anlayış terapistin danışanın iç dünyasına girerek bunu kendi içinde yasaması; içtenlik ise bunu yaparken aynı zamanda kendi yaşantısını algılamak için de çaba sarf etmesidir. İçtenlik ve empati, sempati ve empatide olduğu gibi birbirlerini dışlamamakta, hatta tamamlamaktadırlar (Akkoyun, 1982: Akbulut, 2010: 40).

2.5.3. Sezgisel Tanı Kavramı

Empati ve sezgisel tanı hemen hemen birbirlerinin karşıtıdırlar. Sezgisel tanı, bir kimsenin gereksinim ve yönelimlerini ortaya çıkarma, çözümleme ve düzenleme yeteneği ile ilgilidir. Burada bir yaşantıyı gözleme ve gözleneni yorumlama söz konusudur. Doğrudan doğruya bir değerlendirme amaçlanmaktadır. Oysa empatide her türlü değerlendirmeden kaçınılmaktadır (Akkoyun, 1982, Akt. Erken 2009: 58 ).

Davranışı gözlemek ve yorumlamak, o kişinin duygu ve düşüncelerini anlamak için yeterli görünmemektedir. Ayrıca yorumlamada kişiyi etiketleme de olabileceğinden, sezgisel tanı empatik anlamanın ötesinde ilişkiyi engelleyici rol

Şekil

ġekil 2.1. Aşamalı Empati Sınıflaması
Tablo 3.1. Katılımcıların Cinsiyet, Medeni Durum, Unvan, Unvanda Çalışma Süresi,  Eğitim  Düzeyi,  Yabancı  Dil  Düzeyi,  Gazete  Okuma  Durumuna  Göre  Frekans  ve  Yüzde Dağılımları
Tablo 3.1‟de görüldüğü üzere adli personelin; cinsiyet, medeni durum, unvan,  unvanda  çalışma  süresi,  eğitim  düzeyi,  yabancı  dil  düzeyi,  gazete  okuma  durumu  değişkenleri  ele  alınmıştır
Tablo  3.2.  Karaman  Adliyesi  Personeline  Verilen  ve  Geri  Dönen  Geçerli  Anket  Sayıları  Sıra  No  Kurumun Adı  Verilen Anket  Sayısı  Dönen Geçerli Anket Sayısı  Geri  Dönme Oranı
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Medeni durum, eğitim düzeyi, mezun oldukları fakülte, mesleki kıdem, öğrenci sayısı, çalıştıkları yerleşim yeri, mesleği isteyerek seçip seçmeme,

Medeni durumuna göre bakıldığında, bekar öğrencilerin sevecenlik, paylaşım, bilinçli farkındalık ve empatik eğilim ölçeği puanlarının evli olanlara göre yüksek

“Eğitim ile Empatik Beceri ve Empatik Eğilim Geliştirilebir mi?: Bir Sağlık Yüksekokulu Örneği” başlıklı araştırma makalesinin anahtar sözcükleri hatalı dizilmiş

Çalışma, hemşirelik birinci sınıf öğrenci- lerine verilen empatik beceri eğitim programının öğrenci- lerin empatik eğilim ve empatik becerilerinin gelişmesine

• Daha sonra gruplararası kareler ortalaması grupiçi kareler ortalamasına bölünerek F değeri elde edilir. • Son olarak da hesaplanan F değeri ilgili serbestlik derecesi

Bilişsel fenomene göre empati kuran kişi diğer kişinin deneyimlerini anlayarak, bakış açısını

Bilişsel fenomene göre empati kuran kişi diğer kişinin deneyimlerini anlayarak, bakış açısını

Sınıfa kadar yükseldiği, Bulut ve arkadaşlarının (2009) çalışmasında birinci ve dördüncü sınıflardaki öğrencilerin eleştirel düşünme puan ortalama- larının