• Sonuç bulunamadı

Bu bela, sağ/sol çatışması değildir

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bu bela, sağ/sol çatışması değildir"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

I

1

" i - ı . t

SÖYLEŞİ

_____________ ATTİLÂ İLHAN

Bu Belâ, Sağ/Sol Çatışması Değildir

T

ahâ Akyol (Eski ‘Ülkücü’), Asaf Savaş’a (Eski

TİP’Iİ) televizyonda söyleşirken (NTV) sordu: “ ... o dönemde biz, kendimizi yüzde yüz haklı sayar, solcuların yüzde bir nisbetinde dahi haklı olabi­ leceğini, hiç aklımıza getirmezdik. Solda, siz de öyle miydiniz?” Tahâ’nın ‘tarif e ttiğ i’, Türkiye’nin başına musallat olmuş, - ‘b ilinç’ değil- bir ‘inanç ay­

dını’ tipidir ki, -sağda olduğu kadar solda da,- olay­

ları ve insanları ısrarla, ‘futbol taraftarı' mantığıyla de­ ğerlendiriyordu; yâni ‘kör b ir duygusallıkla’! O gün bugün, kendime sorarım: böyle ‘yetişmeleri’ acaba

‘bilhassa’ istenmemiş midir?

O yıllar, ‘Komünizmle Mücadele Dernekleri’n\n, mevhum Moskova Ajanları’nın peşine düştüğü yıl­ lar; Sosyalist Sol’da yükselen siyasi hareket ise, TIP! Bu partinin Türkiye’ye, Türkiye’nin kendine mah­ sus şartlarına uygun bir sosyalizm öngördüğü ma­ lûm; şu halde, ‘mücadele edilecek’ o ‘hain’ komü­ nist ortada yok: sosyalist gençler FKF’de örgütlen- miŞj yöneldikleri sosyalizm, TİP’in sosyalizmi: bu­ nu Asaf Savaş belirtti, o yıllarda ‘keyfiyeti’ CHP’nin

‘ağırtopu’ Feyzioğlu’nun ağzından, ben de ‘bizzat’

duymuştum: gençler CHP’yi terketti, TİP’e gi­ diyorlar’ demişti: o zaman, sağda komünizme kar­ şı ‘bilenen’ gençler, kiminle çatışacak?

Herşey herkesin gözü önünde cereyan etmiştir: FKF bölünür, nereden çıktığı anlaşılamayan ‘silahlı

eylem’ teori ve propagandası iyice yayılır; sosyalist

gençlerin bir kısmı, TİP’e karşı ‘tavır koyacak’, şe­ hir ya da dağ ‘gerillası’ ile ‘devrim'e yürümeyi ter­ cih edecektir; çünkü ‘devrim, namlunun ucundadır’: öyle diyorlardı. Gerçekten öyle miydi, orası şüphe­ li, şüphesiz olan ‘mücadele edeceği Moskova aja­

nı komünist' arayan, Komünizmle Mücadele Dernek-

leri’ne, iyice çatışabilecekleri bir ‘hasım’ yaratıldığı­ dır.

Şapkanızı önünüze koyup, kendi kendinize o so­ ruyu sorunuz: o çatışma ortamı yaratılmasaydı, 12 Mart ve 12 Eylül ‘darbeleri’ kendilerini haklı çıka­ racak, ‘gerekçe’ bulabilir miydi? Daha da beteri, o iki 'darbe’nin ‘Kemalist’ Türkiye Cumhuriyetini taşıdığı yer: bürokrasi+burjuvazi oligarşisi, saca­ yağı olabilmek için, üçüncü ayağı bu sayede bulma­ dı mı: Mafia!

Yarayı 'kaşımanın' sırası mıdır?

M

HP’Iİ bir il başkanı, demiş ki: ” ... artık sağcı/sol- cu kavramları önemini kaybetmiştir. (...) Türkiye, enteresan bir noktaya gidiyor: millî güç­ lerle gayr-ı millî güçler adı konulmamış bir ça­ tışma içindeler. Gayr-ı millî güçler, azınlık olduk­ ları için ve şuuraltındaki suçluluk duygularından dolayı, aralarında gizli bir ittifak içindeler; her ko­ nuda bir araya gelip, yumruğu bir anda indire- biliyorlar.” (Ortadoğu, 28 Ocak 1998)

Yalan mı söylüyor, hayır: fakat hem ‘yanlış’ söy­ lüyor, hem de ‘gecikerek’; bu satırların yazarı, ‘Bu Belâ Sağ/Sol Çatışması Değildir’ başlığını, ilk de­ fa 60’lı yıllarda kullanmıştı; yirmi yıl önce (Dünya, 23 Temmuz 1978) aynı başlıkla kaleme aldığı bir yazı­ da diyordu ki: “ ... yapılan psikolojik bir savaştır, bir Beşinci Kol etkinliği: kalabalık arasında yıl­ gınlık yaymak, hükümete karşı isyan duyguları­ nı bilemek istiyorlar: bu, açık (...) Zira bunların

işi, şu ya da bu toplumsal sınıfla, şu ya da bu si­ yasal partiyle değil: bunların işi Türkiye Cumhu­ riyeti ile: onu sarsmak, güçten düşürmek, muh­ taç kılmak, hem de bastırmak istiyorlar, ister muhalefet olsun, ister iktidar, bir kere bu sapta­ mayı yapmalı, tehlikenin büyüklüğünü ve niteli­ ğini görmeli; inatçı keçiler gibi, uçurumun üstün­ deki kalasta tokuşup durmaktan vazgeçmeli!...” (Sağım Solum Sobe, s. 185/186, Özgüryayınevi, 1986) Ne iktidar görebildi, ne muhalefet! Iktidar(lar)ın

‘görm ediği’ Susurluk Dosyasını, çiğ ve çıplak siya­

sette ‘kullanmak’ niyetinden belli! üstelik göremez­ di de: çünkü belâ ‘Soğuk Savaş’ kökenli bir belâ; ‘Soğuk Savaş’ kökenli politikacıların, ya da parti­ lerin, bunu görebilmesi, kendilerini ateşe atmalarıy­ la eşdeğerlidir. Muhalefetin göremediği, MHP il baş- kanının, 'doğru' koyduğu sorunu, ‘yanlış’ değerlen­ dirmesinden anlaşılıyor: Ağzını açar açmaz ‘dünya­

da solun ideoloji olmaktan bile çıktığını ’ ileri sürmüş; ‘üniversitedeki olaylar tamamen solun provokas­ yonuna dayanıyor’muş; hele şu sözlere bir bakar mı­

sınız: “ ... Türkiye’de sol adına ortaya çıkanlar ge­ nelde bölücü, mezhepçi, ahlaksız ve Allah’sız bir çizgiyi savunuyor: genel çizgi bu!” (Ortado­ ğu, 28 Ocak 1998)

Peki, bu ‘kapanması’ istenilen bir ‘yarayı kaşımak’ değil midir? Birisi, bu il başkanını uyandırmalı: ‘So­ ğuk Savaş’ bitti!

O 'teşhis' yeni konulmuyor...

T

ürkiye’nin altını ‘oyuyorlar’, doğru! İyi de, bu

‘oyulmayı’ başlatanlar, ülkeyi bilerek bilmeyerek

‘Sistem’in kucağına oturtanlar olmadı mı? Kimdir peki bunlar? Besbelli, -zaman zaman koalisyonla­ rına MHP ve MSP’nin de ortak olduğu-, Merkez Sağ/Merkez sol İktidarlar! Başka türlü söylersek, o ‘çatışmalara’ göz yumarak, demokrasiyi ‘darbe-

ler’e ve 'ara rejimler’e, sonuç itibariyle, bugün için­

de bulunduğu ‘çıkmaz’a getirenler! Burada, suçlan- sa suçlansa, ‘kullanılarak’ bu ‘yozlaşma’ sürecine alet olduğu için -her iki taraftan- ‘ateşle oynayan­

lar’, yani aktlvist eylemci ‘azınlıklar’ suçlanabilir. Bun­

lar da hep biliyoruz, -sağda da, solda da 2. Cum­ huriyetçi liberal platforma iltihak etmişlerdir. Bugün, Türkiye’nin altını ‘oyanlar’a hınk deyicilik ediyorlar: kendi bilecekleri iş!

Türkiye’nin gerçek Sosyalist Sol’u TSP’den, TİP’den beri -ben ne söylüyorum be, Mustafa Sup­ hi’den, hatta Sultan Galiyef’den beri- ulusal, tam bağımsız ve özgürlükçü bir sosyalizmi savunmak­ tadır. Dahası, Türkçü sağcılan değerlendirirken, ‘Bun­

ların alayı faşist!’ türünden bir ‘toptancılığa’ da te­

nezzül etmiyor. EğerTürkiye, ‘b ir mandacılık döne­

mine sürükleniyorsa’, bu ‘teşhisi’ daha 1940’lı yıl­

larda, o Sosyalist Sol (Esad Adil, Mehmet Ali Ay- bar) koymuştu; ‘tedavi’ için önerilen ‘çâre’ de, be­ yaz üstünde siyah yazılıdır: Müdafaa-i Hukuk Ce- miyeti’nde olduğu gibi, Türkçüsünü, Komünistini, Dindarını, Milliyetçisini, Liberalini, Demokratını içe­ ren. Anti/emperyalist yâni ‘Istiklâl-i tam ’ taraftarı,

‘m illî’ bir platform!

http:// www.prizma.net. tr/ A ILHAN http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

 Kitap kupürü; 25x35 cm ebadındaki bir kağıt ikiye katlanmak suretiyle kitap kupürleri için uygun bir şekle sokulur. Yayınevi bilgilerine yer

Hem hafif kognitif bozukluk hem de Alzheimer Hastalığını da dahil olmak üzere tüm demans nedenlerinin etyolojisinde semptomatik ve asemptomatik karotis arter darlığı

As a result, it was deıermined Ihal the hyglenic qua[ity ol the examined samples was nol satisfactory, nevertheless they did nol conlain microorganisms al alevel cııuslng

Mühim ve müthiş bir sual: Neden ehl-i dünya, ehl-i gaflet, hattâ ehl-i dalâlet ve ehl-i nifak rekabetsiz ittifak ettikleri halde, ehl-i hak ve ehl-i vifak olan ashab-ı diyanet ve

Bediüzzaman Hazretleri, “Kur’ân-ı Hakîm’in hizmetinin, kendisini, siyâset aleminden şiddetli bir surette men’ ettiğini” söyleyerek siyâset yoluyla hizmet

Şüpheleri izale ederek araştırma neticesinde gaybı tasdiktir, şüphenin zıddıdır da denilmiştir.[13]Bu tariflerin neticesinde yakine müstenit tahkiki iman; kişinin imani

STAJ SÜRESİNDEN SAYILMASI HAKKINDA Toplam 178 saat olan SMMM yeterlilik sınavı hazırlık kursuna devam süresinin 160 saat ve üzerinde olması durumunda 4 ay, 133 saat ve

Akış işiyle ilgili bir ilişki elde etmek için, bir giriş ve bir çıkışa sahip bir kontrol hacmini ve girişte hacmi V olan bir akışkan elemanını ele alalım.. Bu