İstanbul tarihinden yapraklaı,
Beigıratck cinayeti - Madam
Belanın batakhane meyhanesi
Şehremini!
Yazan
İstanbul hakkında hatırladı* .
ğım eserden "HABER' imisin I
sevgili okuyucularına bugün de birkaç 'parça sunuyorum '
BELGRADCIK
CİNAYETİ
1306 nisanmda ark uğranda işlenen bıı cinayet İstanbul bal kım günlerce heyecan ve hüzün . ie uğraştıran vakalardandır. Bü- I yükderedcn (birkaç saat ötedeki { Belgraddk köyünde Agleya adın- ■ da on altı on yedi yaşlarında ! dilber bir Rum kızı vardı. Biri i on dokuz yaşında Milyoris adın da sansın, öbürü yirmi iki yaşrn da Pidakis adında esmer ve her kişi haıikulâde güzel iki deli kanlı bu kıza, gönül vermişti. lTilbe- olduğu kadar fettan Ag!e- ya, birini öbürüne tercih edeme diği bu delikanlıları bir müddet kurnazca idare ediyor. Fakat 1306 Asanının ilk haftasındaki bir yortu gününde, sabahleyin erktnden kiliseye giden sarı Mil yoris, maşukasını orada göreme- > ince, korku ve şüphe ile drşarı fırlıyor, ve köy yanındaki orma nın ilk ağaçlan altmda, Pidakisi Agleyanın dizine uzanmış sevi* şirken yakalıyor, hançerini sıyı rıp rakibini maşukasının ağu- şırnda vuruyor, sonra kanlı han
çerini kıza uzatarak: "Sen de be ni öldür!’’ diye yalvarıyor. Facia nin karşısında bir müddet taş gi bi duran Agleya birden, hıçkıra hıçkıra köye doğru koşmrya baş layınca, Milyoris de deli gibi or mana kaçıyor, fakat pek çabuk yakalanıyor. Cinayet mahkemesi genç ve güzel katili/Pn altı yıl a- ğır hapse mahkûm ediyor.
MADAM BELA’NİN
O T E L ve M E Y H A N E S İ
Reşat Ekrem KOÇU
itkiden beslenen bir kinle, biı
kurban bayramının dötdünuii
günü Çamur .Şevket tarafından kalbinden bıçakla vuruldd Tıı - lumbacı Arnavut Şaban da Şük rünün kollarım tutmak suretile |cadl Şevkete yardım etmişti Gi nayct, İstanbul tulumbacıları a. rasında fevkalâde heyecanla kar sılanmış, devrin destan ve semai şairlerinden Pehlivan Hikmet de, Deli Şükrünün ağzından bir destan yazarak ‘bu teessürün ter cümanı olmuştu 26 krt’a olan bu destanın vakayı nakleden kıt’ala- n «unlardır:
Şehrem ini idi m askati resim
D eli Şükrü diye anıldı ismim A hırkapı tulumbasına kesbim Olmuştum oraya reisi sam. Şeci’dun gayet bükülmezdi k o h m etmezdim kimseıje sulum
İhvana diyerek kardeşim oğlum Ser taç etmiştim entstl-ü akranı. Aratmakta bugün daima dünü Sonu da öyledir ne ise önü lyd-ii adhâmn dördüncü günü Çıktım eylem eiçü n şöyle covelam Sıkthrdı oanrm nedir alâmet Göster ya Allahım rah-ı selâm et Mücemma nâs kalabalık kıyam et D airen m adar ol Saraym^ydam tnadiye kahpesine gittim ben Mütellhn oldu hemen dem dili
$en (? ) Tagayyür eyledi ahvalim birden Görünce o anda hain düşmam. Kem mâye, ferû m âye Çamur
Şevke ■ Nû merdv, m ekkâr hem b e i tıyrr M üfsid v e mtTmafrk zalim nikbr Hem de Bârinin m atrud merder 1 "00 ile 1310 arasında Galata
nin en namlı bir h af erat yatağı, bir batekharmsiydi. Üstteki otel kısmı uygunsuz kadm ve gençle rin müşterileri ile bir buluşma yeriydi; alttaki gazino - meyha ne de Galata ve Tophanenin be- -lâlı ayyaş ve serserilerinin uğra ğıydı. Sermed Muhtar Alus, bu rasını “On İkiler” romanında: "Şimdiki merkez rıhtım hanının önünden Mumhane caddesine yü
tüyüp sağa dönünce tramvay
yoluna çıkan, o zamanlar kasap kulübeleri bulunan sokak” diye tarif ediyor. 1305 de burada ge - çen kanlı bir tulumbacı kavgası münasebetile o günün gdzetele - rfn'den biri: "Galatada Leblebici sokağında” dîye gösterilmiştir. On ikiler romanında Madam Be lanın otel ve meyhanesi hakkın - daki kayıtlar, biraz mübalâğalı görünüyor: "Madam Belanın o teli, sahiden belâlı yerdi, Gala * tanm bitirim bir batakhanesiy - di. Altında bir gazino gazinoda ki dört beş Lehli dilber, İskam - bil kâğıtlarındaki kupanın ve di- neğrinin kızlarından daha tasvir. Tutulan tutulana, tutuşan tutu - şana. Oteiin kapılan avanaklara fora. Buyurun efendim buyurun. Girenin vay haline. Bir daha is
mini duyabilirsen, cismini göre bilirsen aşkolsun. Anadan doğma edildikten sonra bodrum katın - daki mahzende kayıplara karıştı gitti Binbİrdirek batakhanesin'n Galata şubesi. Bu otel bir yan
gında yanıp kül olmuş. Rivaye - te nazaran mahzeninde birçok in san kafatası ve kaburga kercvğt
ŞEHREMINLİ
[)ELI ŞÜKRÜ
İkinci Abdülhamid devri son arında îstanbulun en namlı tu- umbacı kabadavılarındandı. A- trkapı tulumbasına reisi 'sani' îmuştu. Kabadayılık ve uvgun- iz bir genci himaye etmek yü •
Dedim ne istersin öe kardeşimden Hisseyâb o l sar canhıraşımdan Yıkılm a üstüme var g it başımdan Sevmez misin yahu bâr-t yezdmv \ Fırlayıp yerinden bi ârü haya
Kahvede eyledik bir haylice İtavga Savuştu nihayet o şeytan bir
y a m Oldum belânın lâhanla fnlnam Kendi kendime ederken tefekkür Defi sebebine hamd ile şükür Gûya edermişim artınla tefekkür Şaldırtmış meğer tiz Arnavut
Ş ahın ı Dedi gezelim defeder âlâmı 1 Çıktık o telâş ile yola encamı Meğer ise yaparmışım son
bayramı Kıldık kahveden dışarı revam Cadde ortasına çıkınca ancak D kil di Şevket elinde bıçak Bak sakın ha gösterme kaçak
i Olacağız seninle inştihan*
Can havliyle yapıştım ana ev\:r Boğuştuk gaddarla haylit biı
sam
Tutup kollarımı Arnavut Şaban Sol irkmem altına vurdu nişan,
1Darb-ı zahm-ile karardı gözlerin , Tükendi tabım kesildi dizlerim
, O halde kardeşimi gözlerim
Yetiş Hakkı deyü ettim efgaıd Toplandı başıma, bütün ahali
} S a ç yolar gören ol perişan hali
\ Erişti kemalin anda tevali Sahibine teslim eyledim can ı.
Bana, Deli Şükrü, Çamur Şev ket, Arnavut Şaiban ve Pehlivan Hikmet ile bu cinayetin tarih: j hakkında genişçe malûmat vere
bilecek okuyucularıma minnettpr
kalacağım. ~ *