• Sonuç bulunamadı

Gazi M. Kemal ve hürriyet mefhumu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Gazi M. Kemal ve hürriyet mefhumu"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TELGRAF

*

TELEFON

*

RAD YO

Bütün İtalya’ da dün 10

dakika grev yapıldı

Bu suretle Triesie'de ölen

İtalyanların hatırası anıldı

Hürriyet

LmitHutumwHUHUHmoiHmiiuiiMmHiimiiiiiMity

m » DcaassoBem :

■ Sahife! S

Roma, 9 (A.A.)) — T rkste’deki son hâdiselerde ölen İtalyanların öldürülmesini protesto maksadiyle

milyonlarca İtalyan bu sabah 10

dakikalık bir grev yapmışlardır. Saat 10 dan 10 u 10 geçeye kadar devam -den bu grevi Hristiyan De­ mokrat, Sosyalist ve Komünist İşçi Birlikleri hazırlamışlardı. Trieste- deki İtalyanlarla olan bağlarını te barüz ettirmek maksadiyle greve, bir teşekküle dahil olmayan işçiler de iftirâk etmişlerdir. Yukarıda adı geçen üç" büyük, teşekküle

6.000.000 işçi dahildir.

Bu 10 dakika zarfında dairelerde çalışanlar kalem ve kâğıtlarım bı­ rakmışlar, otobüs şoförleri araba­ larını yol kenarına çekmişler, tar­ lalardaki çiftçiler işlerini bırakmış­ lardır.

Bugün İtalyanm hiçbir tarafında herhangi bir hâdise çıkmamıştır. Buna rağmen İngiliz ve Amerikan

tesislerin in bulunduğu mahallerle

belli başlı meydanlara takviyeli polis birlikleri ikame edilmiş bu­ lunmakta idi.

Bir adanı öldürüldükten

sonra eşeğe bağlandı

Malatya (Hususî) — Vilâyeti - mize ballı Akçadağ kazasında es­ rarengiz bir cinayet işlenmiştir:

Kaza halkından Haşan Karaca,

eşeğine binerek Oafana köyüne git

miş, aradan uzun zaman seçtiği

halde dönmemiştir. . Takibe zıkan aile efradı, kendi eşeklerinin, sır - tına bağlanmış ve öldürülmüş ola­ rak Hasan'ı götürmekte olduğunu görmüşlerdir. Durum adliyey« bil­ dirilmiş ve meçhul katil aranmağa başlanmıştır.

Çalman park kapısı

Malatya (Hususî) — Şehrimizde çok enteresan bir hırsızlık hâdisesi olmuştur. Vali konağının bitişiğin­

deki îsmetpaşa Parkının, büyük

demir kapısı, parkın eski bekçisi Mahmut Dalgakıran tarâhnda.-ı sö­ külmek suretiyle, Eskici Pazarında Vahap Yarba'ya 17,5 liraya satıl­ mıştır. Hırsızlık, Vilâyet makamın­ ca alâkalılara bildirilmiş ve satılan

kapı, parası ödenerek eskiciden

geri alınmış, halen Ankara'da bulu nan suçlu hakkında kanunî takiba ta başlanılmıştır.

Fransız frankının liıynıetl

eskiye nispetle arttı

Lisieux, Fransa, 9 (tP ) — Bugün burada beyanatta bulunan Fransız Başvekili Joseph Laniel, işbaşına geldiği zamandanberı frankın kıy­ metinin son derece kuvveti ndiğini ve halen dolarla olan konvertibile- sinin imkânsız ilmadığını söyle­ miştir.

Pakistan Orduları Başkomu­

tanı Japonya’ya gidecek

Tokyo, 8 (A.A.) — Pakistan Or­ duları Başkomutanı Généra) Eyüb Han bugün öğle üzeri burada bek­ lenmektedir. Siyasî ve askerî mah­ filler generalin bu ziyaretine büyük eh-mmiyet atfetmekte ve son de

rece manidar telâkki etmektedir­

ler.

Dünyanın en küçük

Krallığı gelecek

ay kuruluyor

41 yaşındaki bir iş adamı 10

sene evvel satın aklığı küeiik

bir adada krallığını ilân etti

Dublin 9 (UP.) — W. Michael Neale isminde 41 yaşında bir iş a- damı önümüzdeki ay içinde, dün­ yanın en küçük prensliğine kral o- lacağını bildirmiştir.

Neaie, ziyaretçilerin taç giyme merasiminde hazır bulunabilmele -

rj için daha şimdiden bir hava

meydanı inşasına başlamıştır. Modern Kral, İrlanda'nın güney doğu sahiilerinde bulunan "Sal - tees,, isimli adalar grubuna sahip bulunmaktadır.

Gazetecilere beyanatta bulunan Neale şunları ilâve etmiştir

"Kuşlariyle meşhur olan bu ada lan, dünyanın en meşhur krallığı olarak daha da meşhur edeceğim-

Bütün adaların mesahası !* mil

karedir. Adaları 10 sene evvel sa tın aldım. Sahilden 6 mil uzakta oldukları için bu adalar üzerinde

İrlanda Hükümeti bir hak iddia

edemez. Çünkü Kara sularıma dışı­ na düşmektedir. Geçen gün tacımı ısmarladım. Önümüzdeki hafta taç giyme koltuğum da hazır olacak Taştan mamul olup ağırlığı iki bu çuk tondur.,,

M E V L İ D

Sevgili ağabeyimiz

AHMET SEGBAN'U*

ölümünün kırk ikinci gününe rastlayan 12/11/953 perşembe günü öğle nama, zindan sonra Teşvikiye Camiinde Ha­ fız Esat Gerede ve Hafız Nusret Yeşil, çay tarafından mevlid okunacağından sayın akraba ve dostların teşrifleri ri­ ca olunur. Kardeşleri

28

Kasımda

APARTIMAN DAİRESİ.

A R S A

ve

P A R A İ K R A M İ Y E L E R İ

16 KASIMA KADAR

Yatırılan her 100 liraya bir kur’a numarası

Milli Tesanüt Birliği Yayını:

ATATÜRK'ün

Crerçk Siması Yazan: Yakup Kadri

Karaosmanoğlıı Bugün çıktı. Kata: 25 lor.

T E Ş E K K Ü R

İsim in doğumu münasebetiyle Gurz- ba Hastahanesinde gösterdikleri şefkat ve yardımdan dolayı Doçent Doktor Kâzım Ansan. Doktor Aliye. Güzin 9a- vut, Neiat Altay, Bülent Bayraksan. Sait Erbll. Necdet Önel. Sotiri Sıran- ealı ve Başhemşire Sahneye ailem rin minnet ve şükranlarını arzederim İş Bankası İstanbul Şubesi Şeflerinden

Neiat TÜMER

' DÜNYACA T A N I N M I S J ^ İ N S Ü L İ N MÜSTAHZARLARI"

INSULIN

PROTAMINE ZINC INSULIN

GLOBIN INSULIN

W IT H ZIN C

. 2 0 0 ÜNİTELİK ŞİŞELERDE BUTUN ECZA N ELERD E BULUNUR

[

Y U R T T A Ş K İ T A B E V Î

Aziz Atamızın nâşmm Anıt-Kabire nakli dolayısiyle bugün kapalı olduğunu sayın müşterilerine arzeder.

Beyazıt Sahaflar No. 18, İstanbul

1

tıııiiiııı< ııııııııııu ıııııiiiiıııııııııiiiııiiiııııı»'i||,|ü|î|uıiiiııııııuııım ııııııııum m ııııiiim ıım ıım m ıııııııım ıım ııııım m ııiııiiiu«ım ıııııım m ıım ım iiıım ııııım ııııııııı

0, Bizi Ayırdı

Atşk ve Macera Romanı

Yazan: E. Hemingvaı # # Tercüme: M. Feridun . I — 108

Tözünden sıhhat akıyordu. Bı­ yıklan bir diş fırçasını andırıyordu Bize baktı. Catherine:

— Ona işaret et, dedi.

Elini salladı. Asker mahcup bir tavırla gülümsedi ve elini salladı. Daha yavaş kürek çekiyordum. Kö­ yün. önünden geçiyorduk.

— Her halde hudut çok geride kaldı, dedim.

— Fakat emin değiliz sevgilim. İtalya’ya dönmek mecburiyetinde kalırsak fena olur.

— Hudut arkamızda kaldı Güm­ rük şehrinde bulunduğumuzu zan­ netmiyorum. Burası her halde Bris- eago olacak.

— Burada İtalyan var mı acaba ? Gümrüklerde daima iki av-D»ket­ ten insanlar vardır.

— Fakat harp zamanın

İtalyanların hududu geçme erine

müsaade ettiklerini zannetmiyo­

rum.

Bu köy çok güzeldi. Rıhtım bo - vunda bir çok balıkçı kayığı vardı- Çerçeve şeklinde tahtalara ağlar a silmişti, tnce bir kasım yağmuru va ğıyordu.

Fakat yağmura rağmen her şey temiz ve şendi

— Burav# çıkın kahvaltı edelim mi?

— İyi olur.

Sahile vaklasmak için sol küreğe asıldım. Sonra rıhtımın vamna ge- linçe sandalı düzelterek yanaştım Kürekleri içeri aldım ve bir demiı halkayı tutarak ıslak taşların üstü ne atladım. Şimdi İsviçre’de bulu­

nuyordum. Sandalı bağladıktan son ra elimi Oatherine’e uzattım.

Çabuk gel Cat, içinde bir fe­ rahlık hissedeceksin.

— Bavullar ne olacak? — Sandalda dursunlar.

Oatheritıe karaya çıktı. İkimiz de İsviçre’de Sılunuvorduk.

— Ne güzel memleket! dedi. — Çok şık değil m i? — Havdı kahvaltı edelim. — Mükemmel bir memleket deği' mi ? Bu topraklara bastıkça sevini­ yorum.

— Vücudum o kadar uyuştu ki ben bir sev Vssetmivorum. Fakat güzel bir vere geldiğimizi görüyo­ rum Sevgilim, burada o nis mero leketten uzakta, İsviçre’de bulundu ğumımı imce anlıvor musun?

— Evet, anlıvorum. Hem de cok iyi anlıyorum. Hayatımda hiç bir sevi bu kadar iyi anlamamıştım.

— Evlere bık. Su meydan güzel değil m i? Gel şurada kahvaltı ede­ lim

— Bu yağmur o da güzel deği’ mi? İtalva’da yağmur bövle vağm' vor Burarım şen bir yağmura var

Ve bı'z İsviçre'deyiz sevgilim- Bunu iyi anlıyorsun değil mi?

Kahveve girdik ve tahtası terte­ miz bir mnsavs oturduk Büvfik bir s ' :-ıc icinde-fin- öetc.1.1.-. tıer ve­ rinden temizlik akan sıhhatli hû kadın yanımıza gelerek ne istediği mizi cevrlıt. Cnllıerine:

Francala, reçe! ve kahve, dedi. Pek müteessirim fakat harbin bagmdanberi francalamız yok.

— O halde âdi ekmek getirin. — Size tereyağlı ve reçelli ekmek !er hazırlayabilirim.

— Sahanda yumurta da istiyo- m.

— Mösyö için kaç yumurta? — Üç.

— Dört yumurta iste sevgilim. — Dört yumurta.

Kadın uzaklaştı. Oatherine’i öp­ tüm ve elini avucumun içinde sık­ tım. Birbirimize ve kahvenin içine bakıyorduk.

— Ah sevgilim, ne güzel değil mi?

— Fevkalâde. Catherine:

— Francala bulamadığıma hiç müteessir değilim, dedi. Bütün gece francala yiyeceğimi düşündüm, fa­ kat bunun ehemmiyeti yok. Hiç ehemmiyeti yok

— Bizi vakmda tevkif edecekler­ dir.

— Ziyanı yok oanım. Evvelâ kah­ valtı edelim. Sonra ne olursa olsun. Bize hiç bir şev yapamazlar. Biz muntazam pasaportla seyahat eden İngiliz ve Amerikan vatandaşıyız.

— Pasaportun vanında. deği! mi ? -—»Tabiî. Fakat bundan bahsetmi yelim. Mesut olalım.

— Bundan daha büyük bir saa­ dete erişmeme imkân vok, dedim.

Gül rengi iri bir kedi kuvruğumı kaldırarak masamıza vaklastı ve mırıldanarak bacağıma süründü E silerek onu okşadım Catherine gü- ’ömgeverok bana baktı.

— Kahve geliyor, dedi.

— Devam edecek —

A T A T Ü R K

Trakva m anev­

ralarında

15.8.934 de Trakyada Ata­ türk’ün huzurunda yapılan oüyük askerî manevralarını ■ıroki ve resimleriyle göste­ rir. Bu manevraların devam statiği bir hafta zarfında Ma­ reşal Fevzi Çakmak, İsmet İnönü, ecnebi ataşeleri, mo­ torlu kuvvetler, kahraman Mehmetçiğin kabiliyetleri ay_ a ayrı gösterilmiştir.

24 büyük sahife. Baştan başa resimli.

Fiyatı 47,5 krş. İstanbul TAN Matbaası

İ* AMERİKAN *|

f E Ş Y A S I î

* ~ ¥•

{Bütün Türkiyede benzerini bu-S Jlamıyacağmız 11 parça maun j

A yemek odası «

A Beyaz maıuı biblo kadar güzel *

{ bir yazıhane J

{.Maun rengi ve beyaz maun k a h -j *ve masaları ve tabureler Kau. ? A’uk yataklar ic Lamp abajur * {(ar ~k Gümüş ve beyaz maden J J ’ay takımları -&■ Şekerlikler v e*

A şamdanlar. *

’A M

A 5000 parça seçme eşya ş

{ Holivud Pazarı J

* ¥■

JOsman'bey, Maliye Şubesi kar- ¥• { şısı No. 212/1 Tel: 83634 * A ¥ AAM-»*-».*-».*-»-*-*-*.»-»-»*-*-*.»-*.***

BİR ÇIRPIDA.

Atatürk'e

ağlam ağa

crelen kral!.

Onbeş sene evvelki bugün gözümün önüne geldi.

Bütün Türkiye sanki yek- pâre bir damla gözyaşı ha­ line

girmişti-Muhakkak ki Türk tarihin de kaybedilmiş büyük adam­ lar için gözyaşları dökülmüş­ tür-.

Fakat zannetmiyorum ki, hiç kimsenin arkasından bu kadar umumi bir şekilde ağ­ lanmış. bu kadar büyük ma. tem tutulmuş olsun..

Tasavvur etmeli ki oua a t­ lamak, tabutu önünde gözyaş ları dökmek için insan dalga lan altında kalan genç kızlar can verdiler.

Türk m illeti tarihinin hiç bir devrinde, tek evlâdı için bu kadar gözyaşı dökmüş, bu derecede içten hıçkırmış de­ ğildi.

Soncudan öğrendik ki 10

kasım günü bizlerle birlikte

Endonezya”dan Pakistan’a.

Afrika ortasından. Finlandi­ ya’ya kadar dünya gözyaşı dökmüştür.

Kemal Atatürk belki de bii tün dünya tarihinde kendisi için en cok ve en umumî bir şekilde ağlanmış insandır.

Şimdi buna dair bir sahne «Tözümüzün önüne geliyor

Dolmnbahee Sarayının loş, büyük salonunda katafaltın karsısında bir kac gazeteci ar kadasla birlikte beklivnrduk. Halk matem nehri halinde o- ntın önünden geçiyordu. As­ kerice. mek+enl’ler. «--.-'Hçı-, gençler, ihtlvarfar... Birden­ bire bu matemli insanlar ara sında omuzları düşük, vtizü sapsan olmuş, gözleri kızar­

mış bir adam dikkatimizi

o *

Bu zatı gözümüz ısırıyordu ama. kimdi? Bulup çıkanımı vorduk. Zivaretçi âdeta der - mansız adımlarla İlerledi. A-

tattirk’ün ayak ucunda bir

an durdu. Hürmetle onu s* ■ 'âmladı. Sonra gözvaşlannı göstermemek İçin hemen si - vah gözlüğünü cıkanp taktı.

Hic kimse farkında değildi ki. bu kalabalığın içinde su vüzü sapsan ve omuzlan dü­ şük insan bir kraldır Afgan Kralı Amanullah Han. Kendi «i de son «terecede hasta ol­ masına rağmen, Atatflrkün ülümünü İşitince, başka bir isimle tayyareye atlamış ve kimsenin haberi olmadan ts innbol'a gelmişti AlclAöc bir

Tİvoppf/'l ffîlı» Vnn$

Yugoslavya’ya giden Ankara boks takımının orada yaptığı karşılaşmada 1 8 - 7 mağlûp olduğunu bildir iniştik. Yukarıdaki resimde Ankara (beyaz formalı) w Belgrad boksörleri bir arada müsabakalardan ev­

vel görülmektedir. (Foto: t.F.A.'

Pan American’ ın

Trieste için dün bütün İtalya’da on dakikalık bir grev yapılmış. Re­simde Roma’da yapılan son nümayişlerde itfaiye ve polis birlikleri nümayişçileri dağıtmağa çalıştığını göstermektedir

(Foto: Hürriyet - EP.)

= Koridora geçince yanma |

= yaklaştık. Ağlamakta sesi, -|

|j Dolma bahçe Sarayının baran Ş

= bk dehlizinde titriyerek:

E — 39 derece ateşim var, §

= fakat felâketi işitince dura - =

= madun. Onunla vedâlaşmağa E

= ve ağlamağa geldim., dedi. g

| Sonra başını önüne eğip §

= bize vedâ ederek uzaklaştı. |

¡j Bu bir resmî nezaket ziya- £ | reti filân değildi. Her şeyini, | 1 hattâ parasını, tacım kaybet § = miş, üstelik hasta bir adamın 3 İ 39 derece hararetle O’na ağ- | E lamak için başka bir isimle şj

İ Roma’dan İstanbul’a geliyor ğ

= du. Hikmet Feridun ES 5

TnıiHiıııım ııııııum ııım nm ım ıım m ım um ım ınm .'

Atatürkün Hayâtı ve Başarıları

(24 büyük resimle)

Yazan: Macide Vildan Kunter

Tevzi yeri: İstanbul MAARİF KlTAPHANESÎ

Fiatı: 125 kuruştur.

Eskiler, evsiz, derbeder ve kalender olanlar için evi omzunda (Hane-berdûş) derlerdi. Evini elinde taşıyan bu çocuk is*; on­ lardan değil, bu yaşta ev sahibi olmuş bir talihlidir. Ak bank’m 20 EKİM ikramiye çekilişinde kazandığı evin resmini

elinde tutanaktadır.

Bu yılın son keşidesi

Tam

20.000

liradır

2 0 0

Liralık bir hesapla 3 Aralık keşidemize girmek

, fırsatını kaçırmayınız.

D İ K K A T ]

---J

Bu keşideye iştirâk için çok az zamanınız kalmıştır.

ACELE EDİNİZ

S E L A N İ K BANKAS I

a â t / t u /

C l i p p e r t u r i s t s e r v i s i ile

HAFTADA

UC DEFA

u ç a b i l i r s i n i z .

Doğuda

J

Beyruta...

is b t l

Karaşiye... 073n

Yeni Delhiye

951 n

Kalkütaya

.10 59 n.

Batıda

Frankfurta

494

TL

Oiisseldorfa 509 n

Brüksele

541

tl

Londraya - .

60s

tl

New Yorka.

1560

TL

Seyahat Acentenize vey»

Pan American Havayolları bürolarına müracaat ediniz:

İSTANBUL:

Galatasaray. Yeni Çarşı No, 20 T a !: 41219 • 40522. P.K. 2074 i

AN KA RA:

Ankara Palas Oteli Tel. ı 13**1

¡ A Ğ L A T A N K İ T A P

• • • •

ATATÜRK'ÜN

Son

Balosu

Yazan :

Nizameitin Nazil Tepedelenlioğlu

Hayatı anlıyan adamdı Atatürk... O’nun hayattan

gâm aldığı en son geceyi bu eserden öğrenebilirsiniz...

Fiatı 50 kuruş

T Ü R K İY E K R E D İ

I B ^ F üî K A S n

* - 200.000 Liralık İkramiye Plânı

* - Senede 6 EV

* - 700 muhtelif ikramiye

Kasım keşidesine

iştirâk ve ikramiye­

lerden faydalanmak

için bugün akşama

kadar siz de bir

hesap açtırınız.

Her 150 liraya bir kur’a numarası

B U G Ü N S O N G Ü N

PM

P

a

\ A

merican

DÜNYANIN

EN TECR Ü BELİ HAVAYOLLARI

S O N G Ü N

7

nei

2 5 B A H Ç E L İ E V Y E R İ

k e ş i d e s i n e

B U G Ü N

A k ş a m a k a d a r

Katılabilirsiniz.

Ç e k i l i ş : 16 Kasım Pazartesi

D O Ğ U B A N K

Başka Takvim almakta acele etmeyiniz!

Tiryakisi olduğunuz Saatli Maarif Takvimim

bekleyiniz.

Her sene sanatkârane yapılmış bir tablo gibi

duvarlarınızı süsliyen, en doğru şekilde hesaplanmış

saatlerde işinizin uygun gitmesine sebep olan, güzel

hikâyeleriyle neşenizi arttıran, veciz öğütlerile malûma­

tınızı tazeliyen, dinî, millî ve kurtuluş günlerini bildiren

S A A T L İ M AAR İF D U VAR TA K V İM L E R İ

bu yıl daha büyük bir titizlikle hazırlanmıştır. Yakında

çıkıyor.

~

Merkezi:

İstanbul Maarif Kitaphaneai

(2)

aJiiíes 4

Hüıriyai

Son keşifler tarihten evvelki devirlere ait <^anavarlarm okyanusun

derinliklerinde yaşamağa devam ettikleri«! göstermiştir. Denizin

İçindeki hayat tarzı hakkında bildiklenmiş bir tahminden ibarettir.

Denizlerin Derinliklerindeki Canavarlar..

1860 ta Bermuda’da Hungar Bay’da bulunan büyük denli yılanının resmi. Bu büyüklükte yılanlar hâlâ vardır.

Evvelce "mânâsız bir hurafe,, sayılan şeylerin şimdi geniş bir ölçüde kabul edilmiş olmasının sebebi denizde yapılan tetkiklerde pek ileri gidilmiş olmasıdır. Araştırmalar için büyük filolar halinde vapurlar, çeşitli fotoğraf âletleri kullanılmakta, çok derinlerde dalgıçlar çalışmaktadır.

Çin denizinde balıkçıların ağlarına takılan bu yarasaya

benzer iki ton ağırlığındaki deniz mahlûku bir yudumda

200 küo balık yutmaktadır.

Simdi bu hâdiselerin

kiiçüğün-— 1

taşanlara ve diğer memeli kara mahlûklarına benzeyen garip v* evvelce bilinmeyen hayvanlar ha­ kikaten Okyanusun sonsuz derin­ liklerinde yaşıyorlar m ı? Bunla* milyonlarca seme evvel tuzlu de- rinliMerdem muvaffakiyetle kara­ ya hicret eden ve o zamana ka­

dar denizde yaşayan ecdadımız

giihi

günün birinde karayı istilâ edecekler midir?

Boylan şimdiye kadar insanlar

tarafından keşfedilen her hangi

har hayvandan daha büyük oban fcu dev mahlûklardan 'bir kısım yaşıyor mu, yoksa müstehâne ha­ linde midir?

Bütün bu suallerin cevabı, bir çok ilim adamlarının şimdi inan­ dıklarına göre, müsbettir. Son ke­ şifler bu âlimlerin derinliklerdeki

inkişafın terakkileri hakkındaki

düşüncelerini tamamiyle altüst

etmiştir.

Deniz adamları ve deniz kızları hakkındaki efsaneler bir dereceye kadar vâkıalara istinat etmekte' dir. Muazzam deniz yılanlarının

mevcut olduğuna şüphe yoktur.

Tarihten evvelki deniz timsahla­ rından daha büyük ve belki d*

karada yaşamak kabiliyetinde

mahlûklar esrarengiz okyanuslar da yaşamaktadır.

Evvelde "Mânâsız bir hurafe,, Bayılan şeylerin şimdi geniş bir ölçüde kabul edilmiş olmasının sebebi denizde yapılan tetkiklerde pek ileri gidilmiş olmasıdır. Araş­ tırmalar için büyük filolar halinde vapurlar, fotoğraf âletler, çan gibi denizaltı cihazları kullanıl­ m akta, derinlerde dalgıçlar çalış­ maktadır.

Burada seyyarelere ait roman­ lara nisbetle çok daha alâka çeki­ ci olan bazı hakiki hâdiselerden bahsedeceğiz.

Evvelce Argonant ismiyle

ta.nıla,n ve ahtapota benze­

yen muazzam bir deniz

yıldızı.

den başlayıp büyüklerine doğru gideceğiz.

Geçen aralık ayında Madagas - kar edvarında Mozambik Kanalın­ da balık avlayan Anjuan Adası sa kinlerinden biri garip hir balık yakalamıştı. Takriben 1.60 metre uzunliuğunda olan bu balığın kara daki memeli hayvanlara benzeyen dişleri ve mavi gözleri vardı.

Asıl hayret uyandıran tarafı ka natlannın iptidaî kollara ve ba­ caklara 'benzemesiydi. Karada sü­ rünerek ilerliyordu.

Bu keşiften haberdar edilen Ro­ dos Üniversitesi profesörlerinden J . L. Smith kiraladığı bir Dc-3 uçağı ile derhal Madagaskar’a ha reket etti. Bu acaip balığı bir Coelacanth olarak teşhis etmekte gecikmedi. Bu cins balık lana es­ kiden denizi terekeden insanların cedleri olduğu söylenir.

Su halde bu balık insanların dünyanın en mütekâmil mahlûk­ tan sıfatiyle bugünkü bilgilerine doğru ağır yürüyüşleri esnasında kaybettikleri bir çok “halkalar­

dan,, biriydi.

Profesör Smith’in bu mahlûku gördüğü zaman heyecandan ağla­ dığını söylüyorlar. “Bu ilim âlemin de yapılan en hayret verici keşif­ lerden biridir,, demiştir.

Profesörün ağlamasının bir se­ bebi vardı. Onbeş sene evvel bir Coelaoanth daha yakalanmıştı. Fa kat antropoloji bakımından kıy­ meti takdir edilmemiş ve onun bozulup kokmasına meydan veril­ mişti. insanlık tarihinde yakalan­ dığı kaydedilen bu ikinci Coela canth mükemmel bir vaziyetteydi. Onun muhafazası için derhal lâ­ zım gelen tedbirler alındı.

Hayâtdyat âlimleri, biyolojistler bu ntimune sayesinde insanların ecdadı hakkında bir çok şeyler öğ­ reneceklerini kuvvetle ümit edi­ yorlar. Bu bilgiler milyonlarca se­ ne sonra ırkımızın atacağı şekil hakkında onlara tahminlerde bu - İnansak imkânını verecektir.

Ök Coelaoanth’in yakalandığı tarihe kadar bu neslin e«ı aşağı yetmişbeş milyon sene evvel sön­ müş olduğu zannedillmekte idi ki

hâdisenin en dikkate değer tarafı budur. Bu müstehâse haline gelen en son numunenin buluduğu tak­ ribi tarihtir.

Fakat Coelacanth, gerçi değişik bir şekilde, fakat bizim müşterek ecdadımız gibi, karada yaşamak istidadında olduğunu gösteren bir şekilde hayatta bulunmaktadır.

Bu hakikat bizi şu garip sualleri

sormağa sevkediyor: Coelacanth

veya şimdiye kadar yakalanan ve insanlara daha çok benzeyen her hangi bir deniz mahlûku, deniz •damı ve denizkızı efsanelerinin doğmasına mı sebep olmuşlardır?

Tarihten evvelki, sürünerek yü­ rüyen hayvanlara benzeyen tipte başka mahlûklar belki korkunç şartlar altında karayı istilâya ha- zartanmakta mıdırlar?

Deniz adamı ve deniz kızı gibi mahlûklara dair efsaneler o kadar çoktur ki bunlardan tamamiyle şüphe etmek mümkün değildir. Bu efsanelerin hepsi görüş hatâ­ larına atfedilemez. Yakalandıktan sonra suyun dışında aylarca yaşa­ yan mahluklar görülmüştür.

Bu mahlûkların suda ve karada yaşayabildikleri, şekil itibariyle insana benzedikleri, iptidaî bir şekilde inkişaf etmiş kollara ve bacaklara malik bulundukları u- mumiyetle kabul edilmişir.

Son senelerde bu mahlûklar Ja ­ pon sahilleri açığındaki sıcak su­ larda sık sak görülmüştür. Orada bunlara Noomo ismi verilmekte­ dir. insana benzeyen başları, o- muzLam ve kollan bunları gören­ leri hayrette bırakmıştır. Bu mah lûklann Coelacanth'dan çok daha mütekâmil başka bir “kaybolmuş halka,, olmaları ve malûm olma­ yan bir sebepten dolayı karaya hicret etmektense denizde kalma­ yı tercih etmiş bulunmaları mum kümdür.

İlim adamları yaşamak için de­ nizde, karada bulunmayan bir çok kolaylıklar mevcut olduğuna işa­ ret ediyorlar. Evvelâ tuzlu suyun temin ettiği hafiflik dotavısiyle her hangi bir mahlûk hudutsuz olarak büyüyebilir. Bugün en bü­ yük kara mahlûku olan filin ağır­ lığı nadiren üç tonu geçer. Tarih­ ten evvel en iri kara hayvanı ga­ lip bir ihtimalle Tyrannosaurus Rex denilen timsaha benzer mah­ lûktu. Etle beslenen bu hayvanın ağırlığı onbeş tonu buluyordu. Ta. ırihten evvel havayı teneffüs et­ mek suretiyle yaşayan en büyük

hayvanın Brontosaurus olduğu

zannedilmektedir. Vücudu file

benzeyen bu hayvanın sırtında büyük bir kambur vardı. Boynu yılana benziyordu. Başı ve kuyru­ ğu vardır. Uzunluğu doksan ayak kadardı. Ağırlığı umumiyetle otuz tonu geçiyordu. Fakat bu hayvan bile karada serbestçe hareket e- demiyecek kadar ağırdı. Hayatım bataklıklarda, koylarda ve deniz sahilinin sığ sularında geçiriyor­ du. Dibe oturuyor re yalnız başı­ nı, boynunu ve sırtını sudan çı­ karıyordu. — Sonu yarın

KREM BRİYANTİNİ

ile

H e r S a b a h

T u v a l e t i n i !

Bi r Z e v k Ol u rl

Krem

halin d e olan

F O R M

Saçları yağlamadan, yapıştırmadan

Yumuşatır, Parlatır, Besler, Yatırır.

Oünyaca Tanınmış

Müstahzarıdır!

UYUZvtDERi HASTALIKLARINA KARŞI YAGSIZv. KOKUSUZ

PARAZiTAN

ARŞIMÎDİS MÜESSESESİ T.A.Ş.

Galata, Okçumus», oaddesi No. 39-51.

--- --- ---

*

I

Rahmetli Atatürk, yanında Arkadaşları ve Prof. Afet İn ar ’la beraber Küçüksu kasrında

1930 yılında okutmakta olduğum medenî bilgiler de

ferdî ve İçtimaî hürriyet meselesi üzerinde notlar alı

meselede Atatürk'ün fikirlerini almak en enteresan b

Gazi M. Kemal At

ve

h ü r r i y e t

m e f h

Yazan: Prof. Dr. Âfet İnan

Profesör Dr. Afet İnan bir ilmi bahis hakkında

Atatürk’e izahat veriyor.

le, ferdî hürriyeti düşünür- menfaati ve devlet

mevcu-ken, her ferdin ve nihavet diyeti göz önünde bulundu-

____

bütün

milletin

müşterek rulmak lâzımdır.

Diğerin rum.

I Hiç Bilm ediğim iz^Bir Âlemin Sırları

Hayvanlar Âleminde Aş

Dişi ayı erkekten çok daha cüretkâr ve cesurdur. Halbuki erkek son

derece mahcuptur. Fakat dişi onun mahcubiyetini ortadan kaldırmak için

her çare’ye baş vurur, tik iş olarak elini uzatarak erkeğin yanağını okşar,

Erkek Ayı Dişisinden Ayrı Yaşıyor..

Bulduğu bir yatakta keyif yapan bir ayı.

Büyük Türk devlet ada­

mının ölümünün onbeşinci

yıldönümünde, O’nun ebedî

kabrine gömülmesi münase

betiyle neşrolunan Hürriyet

gazetesinin bu nüshasmda

başlık

olarak

koyduğum

mesele üzerinde durmak is­

tedim. Bu nüsha için ben­

den yazı istendiği vakit ilk

aklıma gelen bu gazetenin

ismi medlûlü üzerinde A ta­

türk’ün konuşmaları, fikir­

leri ve nihayet notlan oldu.

1930 yılında okutmakta

olduğum

Medenî Bilgiler

derslerim için ferdî ve içti­

mâi hürriyet meselesi üze­

rinde kitaplar okuyup not­

lar alıyordum. Bu meselede

Atatürk’ün fikirlerini almak

en enteresan bir mevzu idi.

Atatürk zaman zaman mu­

ayyen meseleler üzerinde

kendisi de daima yeni kitap

lar okuduğundan, muhitin­

de olan arkadaşlan ile bu

mevzularda

münakaşalar

yapmasmı çok severdi.

A tatürk’ün bu meselede­

ki, yani hürriyet mefhumu

üzerindeki fikirlerini o za­

man bir kitabımda (Medenî

Bilgiler 1931) şöyle hulûsa

etmiştim:

“Asri demokraside, ferdî

hürriyetler, hususî bir kıy­

met ve ehemmiyet almış­

tır; artık ferdî hürriyet­

lere devletin ve hiç kimse­

nin müdahalesi mevzuubahs

değildir. Ancak bu kadar

yüksek ve kıymetli olan

ferdî hürriyetin medenî ve

demokrat bir millete neyi

ifade ettiği, hürriyet keli­

mesi mutlak surette

düşü-nülebilen mânasiyle anlaşıl­

maz. Mevzuubahs olan hür­

riyet, İçtimaî ve medenî in­

san hürriyetidir. Bu

sebep-/ O

l

/ *

L/a/rvz denizde d e ğ //

karada da imdadınıza

GÖ 2 GC0 .

Kodunuz

Zira 6ÖZ€(Vin S . 0 ~ K

losyon la rı sevdiklerinize

verebileceğiniz en güze!

kedidedir.

SATILIK OTOMOBİL

“BUİCK” ROADMASTER

ikd kapılı konvertibl, 1949 model 45,000 kilometre yap­ mış bir otomobil sahibinin Türkiye’den ayrılması dola- vısiyle satılacaktır. Telefon:

REÇEL İMALÂTÇILARINA I

Ş j f i . K A V A N O Z PJB.

PİYASADA EN UCU2A BİZDE I Toplan Satış KINACILAR KOL. ŞTİ.Tal. 28359 Tahtakate, Uzunçar$ı Emniyet Han-İstanbul

— S —

Ayı hemen daima dertli tavır­ larla dolaşan 'bir hayvandır. Ama buna bakarak aldanmamalıdır. Zi­ ra ayı filozof bir hayvandır. Sani­

yen pek öyle çapkınlık peşinde

koşmayı da sevmez. Ayı ihtiraslı bir hayat yaşamaktan hoşlanma­ dığı gibi patirtiİA, gürültülü tat hayat yaşamaktan da hazzetmez.

Ayının en hoş tarafı aile haya­ tında gayet pratik olmasıdır. Zira erkek ayının ini dişi ayının inin­ den daima iki, üç kilometre uzak­ ta bulunur.

Ayının çok akıllı bir hayvan on­ duğunu gösteren başka bar nok­ tayı daha zikredelim: Ayı insan­ ların yaşadıktan yetilerden de u saklarda yaşamaktan hoşlanır. Sö zün kısası, insanlar tarafından ra hatsız edilmemek için tabiatın ha­ kikaten bâkir olduğu bölgelerde dolaşır.

AYI KIŞI NASIL GEÇİRİR T Erkek ayı tuhaf bir hayvandır. Kendisine ait otan şeyleri siyan etmekten hoşlanmaz. Nesi verse kendine saklar. Karlar ininin ağ­ ım ı kapadığı zaman ayıcık hiç bir şeye aldırış etmeden inine kapa­ nır. Yiyecek bir şey 'bulamamak da onu üzme*. Ayı obur bir hay­ van olmadığı gibi, fazla dertli de değildir. İmine kapah katarak ge­ çirdiği aylar esnasında hep derin derin düşünür. Bütün kıpı kendi vücudunda biriken yağlan yiyerek geçirir. Sonbahar nihayetine doğ­ ru ayıların hepsi şişman ve se­ mirmiş bir haldedir. Bu bakımdan ayı, iradı üe yaşayan kimselere benzer.

Kış başında tombul olan ayı kış sonunda ise âdeta ay sonuna yak­ laşmış memurlar gibidir. Elinde, avucunda hiç bir şey kalmamıştır. Vücudunda biriken yağları yeyip bitirdiği için derileri son derece pörsümüştür. öyle ki bahar 'başın­ da bir ayı askısız bir pantalon gibi ayaklan üzerine dökülen derileri­ ni mütemadiyen yukarı çeker du­

rur. Bahar

gelin

te

ininden dışarı

ök defa çıktığı zaman bulutların arasından sıyrılmış güneşi mem­ nun bir çehreyle seyreder. Sonra taze bahar çiçeklerinin kokusunu derin derin koklayarak ciğerlerine doldurur.

AYILAR NASIL OYNAŞIR? Nisan havası ayının sadece işta­ hını kabartmakla kalmaz. Erkek ayıyı aynı lamanda başında ka - vak yelleri de estirmeğe başlar. Bununla beraber, ayı pek öyle aşk ban yanıp tutuşan bdr hayvan da değildir. Bahar geldiği zaman er­ kek hiç vakit kaybetmez, hemen cici bir hanımı gözüne kestirir.

Dişi ayı kayalıklar anasında gü «eslemeğe mfctnttgrtir. Erkek bu

fır-»atı kaçırmaz, hemen onun ymıa

na sokulur, işte o zaman gaye hoş bir manzaraya şahit, oluruz.

Dişi erkeğin yanına niçin gel­ miş olduğunu bilir, iki ayı birbir­ lerine alâka ile bakıştıktan sonra itişip kakışmağa başlarlar. Bu on. lamn birbirlerine olan muhabbet­ lerinin bir nişânesidir.

Dişi ayı erkekten çok daha cü­ retkâr ve cesurdur. Halbuki erkek umumiyetle son derece mahcup­ tur. Fakat dişi onun bu mahcubi­ yetini ortadan kaldırmak için her çareye başvurur. Ük iş olarak er­ keğin yanağını okşar, sonra onu» başındaki uzun tüylerini uzun tıı .(Devamı. Sa. 9. Stt. 7 de)

Referanslar

Benzer Belgeler

Klinik tablo sepsisten septik şoka ve mul- tiorgan yetmezliği tablosuna doğru ilerledikçe mortalite de belirgin olarak

Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı... Üst I.Büyükazı Üst I.Büyükazı bukkal bukkal yüz

• Semptomların var olan farklı zihinsel bozukluklara dair

I- Hipogin (üst durumlu) çiçek: Çiçeğin bütün parçaları dişi organın reseptakıla bağlandığı seviyenin altında kalırlar. II- Perigin (orta durumlu) çiçek:

• Tohum taslağı tohumlu bitkilerde embriyo kesesinin (dişi gametofit ) gelişme

amacı ile, spor, yaygın eğitim, sosyal etkinlikleri amacı ile, spor, yaygın eğitim, sosyal etkinlikleri içine alan programlar,çeşitli kuruluşların işbirliği içine

Daha sonra çeşitli ülkelere yayılan badminton, 1934’te Uluslararası Badminton Federasyonu’nun kurulması ile yeni bir ivme kazanmıştır.. Badminton, ilk kez 1972

v Bu nedenle, sadece bir veya birkaç organel mutasyona sahip olsa da, ortamda mutasyon taşımayan, normal işleve sahip bol miktarda mitokondri bulunduğu için mutant olanın