1001 Ç E R Ç E V E
\ \ o
e
V 4EVE E R S İ Y E
NECİB FAZIL KISAKÜRFK
Köprüden geçerken (Şirketi Hayriye) vapurlarının bacaların da, tak tuk, bir çalışma göıdiim. Artık hükümete geçen ve eski hüviyeti Boğaziçi sularına gömü len vapurların bacalarına yeni ar malar takılıyordu.
Ben de eski Şirket için değil, fakat «şirketi Hayriye» adı için «keşke olmasa...» diyenlerdendim. Sağlığında da, bitıbir kusuru için birçok yazı yazm.ş olanlardan..
Eski Şirket, son zamanlarda, A- ııadolu ağzile (Moderen) olmak sevdasına düşmüştü. Binbir malı- rumluğıı içinde, eski yalılar ve eski Boğazlılar gibi, her türlü mânâsız yenilik ve ahmak özenti lerden uzak kalmaktaki vakar sır- ' rını anlıyanlıyordu. Boğazda, en iğrenç plâkları (Hoparlör) e bağ-
\
lıyarak, Kavaklardan Üsküdara kadar, sessizliğin en soylusunu şamatanın en piçine rezil ettirc- ! cek zurnalı vapurlar dolaştırnuyâ j başlamıştı. Yetmişinden sonra kı- | sa eteklik giymiye başlıyan lâter- I .nah vapurlar... Bu, bediî suçla- * ı-ındsM id iri Daha kûubilir, «onu(î) nisbetile biten idari, iktisadi, nizamî, hesabî ne suçları vardı. Fakat onun bir de adında yaşıyaıı mânası, havası, mizacı, iklimi, im tiyazı vardı ki rekabet kabul et mez... Tanzimattan bugüne kadar Boğaziçiniıı bütün meşreb ve ru huna sinmiş, azarlanırken de se vilen umumî bir mahalle bakkalı olmak imtiyazı...
Zira eski ve öriimcckli bakkal, bütün bir tarih, hatıra, şalisi te şebbüs ve mahallî hüviyet mâna sıdır. İlk hissedarları arasında sadrâzam Büyük Reşid Paşadan, son kaptanları arasında merhum Tahsin Kaptana kadar bütün bir öz çizgi ve mahallî renk çerçevesi olan (Şirketi Hayriye) de bu hü viyetten biriydi!
Artık Boğaziçiniıı çocukları, kı yılarda sıralanıp, önlerinden ge çen (63) numaralı vapur da olsa:
Şa şa şa şa... Şa şa şa!-.. Tahsin kaptan bin yaşa!...
Diye tepinmiyeccklerdir.
Tabsiıı kaptan, hem ferdî, hem dc meslekî mânasile ölmüştür.