• Sonuç bulunamadı

Ekolojik sorunlara karşı benimsenen yaklaşımlarda yönetim düşüncesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ekolojik sorunlara karşı benimsenen yaklaşımlarda yönetim düşüncesi"

Copied!
23
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)Ekolojik SorunlaraKarşı Benimsenen' Ya~aşımlardaYönetim Düşüncesi*. AhmetMutlu ** Özet: Bu çalışmanın konusu, ekolojik sorunlarla ilgili yaklaşımların yönetim düşüncele­ ridir. Çalışmada, ekolojik sorunlarla ilgili yaklaşımların iki farklı biçimi olarak ele alı­ nan ekolojik düşünce ve çevre korumacılığın yönetim düşüncelerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Önce, ele alınan konularla ilgili temel kavramlar irdelenmiş ve bu kav~ ramlardan hareketle, ekolojik düşünce Ve çevre korumacılığın farklılığı sorunu ve eko­ lojik sorunlarla yönetim düşüncesi arasında nasıl bir ilişki olduğu tartışılmıştır. Daha sonra her iki yaklaşım, genelolarak düşünsel yapıları, ilkeleri, ekolojik sorunlara' ba­ kışları, amaçları ve hedefleri bakımından incelenmiştir. Bu yapılırken, yönetim düşün~ cesindeki temel sorun, egemen sisteme bakış ve yönetim düşüncesinin ilkelerini içeren ortak bir sistematikten hareket edilmiştir. Buna göre yönetsel süreçte devletin konumu ve işleyişine bakış ile yönetim politikalarının çeşitli düzeyleri ele alınmıştır. Anahtar Sözcükler: Ekolojik sorunlar, ekolojik düşünce, çevre korumacılık, yönetim.. Management Thinking in the Approaches Adopted Towards Ecologicallssues Abstract: The subject of this study is management ideas prevailing in the approaches towards ecological problems. The study aimsto compare management ideas of ecologi~ cal thought and environmental protectionism that are considered as two different types ofapproaches to ecological problems. The first section ofthe study will focus on the ba­ sic concepts relating to the issues discussed in the study. In the second part, the problem o/the differe,nce between ecological thought and environmental protectionism will be scrutinized. Thirdly, the relationship between ecological problems and management ideas will be discussed. Then, these two viewpoints will be examined in respect oftheir ideational structures, principles, approaches towards ecoıogical problems as well as their goals and objectives. The study has been conducted on acommon systematic that involves the basic problem in management thinking, an outlook to the sovereignsystem and the principles of management approach. Accordingly, the status of the state in the administratı've process and the outlook on its functioning have been discussed alQ,ng with the various levels ofadministration policies. Key Words: Ecological problems, ecological' thought, environmental protectionism, management.. • Bu makale, 2006 yılında A. Ü. SBE Sosyal çevre Bilimleri ABD'de savunulan "Ekoloji.veYönetim" adlı tezde yer alan bir bölümün gözden geçirilmiş ve sadeleştirilmiş biçimidir. . •• Yrd. Doç. Dr., Hitit Üniversitesi İİBF ... Amme İdaresi Dergisi, Ci/ı 41 Sayı 4 Aralık 2008, s. 101-123..

(2) ı 02. Amme idaresi Dergisi. Giriş. Ekoloj iksorunlarınJl;lfklıdisipliriler,~bağlamında el~'alıı.:lf11asına ihtiyı:ıYC:v'ı:ı.r;. dır. Ekolojik sorunların karmaşıkniteliği, ona her disiplinin penceresinden bakmayıolanaldl kılmaktadır. Nitekim. bu. çalışmadada. söz konusu sorun, "yö­ netim" dısiplini> çerçevesinde ele alınacaktır. Çalış)llanın konusu, ekolojik so­ ruıthın ele alış bakımından iki farklı yakla.şım olarak yaygınbiçimde kategQriz~ eailen ekolojiK düşünce1'ileçevre korumacıhktaki 2 "yönetim! düşüncesi" dir. . . Ekolojikdüşühcenin ve çevre k9fı.unacılığın ortaya çıkışı,aynı ek:sene cIa­ yandırılmaktadır (Bookchin, 1996: 78). 1800'lü yıllardan itibaren sanayileşme sonucundaortaya çıkan olumsuzluklara karşıdoğayı koruma çabalannınbaşla­ dığı, bu amaçla önce İngiltere'de ve sonra Avrupa'da çevreyle ilgiliderneklerin kurulınaya başladığı bilinmektedir.· Bu hareketlerin temel dinamiğiniaydınlan­ ma "düşUncesi . ve Endüstri Devrimi oluştuımaktadır. 1900-'lüyıllardansonra <La ekolojik duyarlılık1ıbutürgirişimlerindevam ettiğigörülmektedir. AdeII1imet~ keziyet düşüncesinin savunulması, kırsala geti dönüş çağrılari;organik çiftlik hareketleri ve bazı ütopik düşüıiceler, bu hareketlerin temel öngörülenndenbir kaçını oluştunnaktadır. Özellikle Birinci DünyaSavaşı sonundaekolojik duyar­ lılığıngelişmeye ve çeşitli toplum .katlarında taraftat· bıılmayabaşladığıs~yle­ nebilir. Ekofojiye yönelik düşünce vedi:ıyarlılıklann, İkinöı'nünya Savaşı'ndan sonraeyleme dönüştüğü görülmektedir (Görmez, 2003: 74; 79). Ekolojiksorunlar konusunda düşünceden eyleme· geçilmesi ve böylece soru­ nun 1960'lıyıllıırda 'uluslararasıgündeme yerleşmesiyle birlikte, bu konuya ilgi duyan çevrelerin yaklaşımlanarasındaki farklılıklarda belirginleşrneye başla­ mıştır: Nitekirnbu tarihten itibaren, birtaraftan doğaya dönüşü savunacakkadar radikaldüşünceler: dile getirilirken,birtaraftan da mevcutt~knolojjk gelişmele­ rin, ekolojiksorunlara yönelik çözümler üreteceğini ön€( süren iyimser gqrüşler ortaya atıldığı görülmektedir (Görmez, 2003: 7). Reformist bir yaklaşün olarak "çevre korumacılık" ve radikal bir yaklaşım olarak "ekolojikdüşünce"biçimin­ de kategorikleştirilen bu yaklaşımlar (Garner, 199('): 2), zamanla gerekekolojik sorunlan"sorunsal"yapmalan, gerekseçözüm önerilerininniteliği bakımından karşıkarşıya gelmişlerdir. Aradangeçen bunca zamana-rağmen, söz ,konusu karşıtlığıuMUt tümoanlılığı ile sürdüğü söylenebilir; Ha:tta,'aralarında gorüş,ay­ Ekolojik sorunlada: ilgili literatürde "ekolojik düşünce" kavramıyla aynı.anlamı taşıyan başka kavramlar da kullanılmaktadtr."Ekoloji Hareketi", ''Ekolojik Hareket", "EkolöjiDüşüncesi", "EkolojikYaklaşım", . "Ekolojizm" vd. bunlardan bazılarıdır, Bu çalışmada daha betimleyiei olduğu düşüncesiyle "ekolojik düşün­ ce" kavramı tercih edilmiştir. ı "Çevre korumacılık" ve "çevtecilik" kavramlarıarasıi1daekolojik sorunları elealışebiçimi bakımındailben­ zerliklervardır ve de bunlar çoğu kezaynı anlamda kullanılmaktadır. Çeyreçilik,ı;:kplojik sorunlarla ilgili. bir yaklaşımı ifade etmekle birlikte, ekolojik sorunlara yönelikkişisel vetoplumsal nitelikli ilgi ve uygula­ maların tamamım ifade eden bir "sıfaf' olarak da kullanılabilmektedir. çevre korumaeılıktaise böyle sorun yoktur. Nitekim, "çevreci insan" ile "çevre korumacı yaklaşimı benimsemiş insan" ifadeleri arasındaki nite­ .c lik farkından dolayı, çalışmada "çevre korumacılık"-terimi kullamlacaldlT. 1.

(3) !.. Ekolojik Sorunlara Karşı Benimsenen Yaklaşımlarda Yönetim Düşüncesi. ı 03. .nlığı bulunan ekolojik düşünce akımlarının3 uzlaştıldan temel konulardan birisi, çevre korumacılığın ekolojik düşünceden farklı bakış açılarına sahip olduğu ü­ zerinedir. Çalışmada ekolojik sorunlar ve yönetim arasındaki ilişkinin ele alınma biçi­ mi, bir siyasi otoritenin ya da özel sektörün, çevrenin komnmasıylailgili "yö­ netsel karar alma süreçleri"nden daha çok, söz konusu karar alma süreçlerinin tarihsel-düşünsel~ideolojik boyutuyla ilgili olacaktır. Ekolojik sorunların 'ortaya çıkışında yönetimin rolü, bizzat yönetim olgusunun tarihsel nitelikli düşünce boyutuyla anlaşılabilir. Dolayısıyla yukanda söz edilen ilişki; ekolojik sorunlara yol açan dönüşüm içinde yönetsel düşüncenin nasıloluştuğu ve değiştiğini irde­ lemeyi gerektirir.. Öte yandan, bu çalışmanın konusu, "yönetim ve ekolojilçevre ilişkisi" gibi görece dar bir irdelemeden oluşmamaktadır. Tersine, yönetim konusu bütüncm bir bakış açısıyla ele 'alınmakta ve ekolojiyle ilişkisi bu bağlamda kurulmakta­ dır. Bu bağlamda, siyaset bilimi ve yönetim bilimi arasında çok sıkı bağlar ol­ duğu ve hatta bu iki bilimin birbirinden kolay. ayrılamayacağından (Ergun, 1997: 3) hareketle, çalışmanın konusu yönetim bilimi ve siyaset bilimi çerçeve­ . . sinde işlenecektir.. Ekolojik Sorunlar ve Yönetim Yönetim konusunda çok çeşitli tanımlar yapılmaktadır. Bu tanımlar, her di­ siplinin kendine özgü yaklaşımına göre değişebilmektedir. Örneğin; yönetim, ekonomistlere göre toprak, sermaye ve işgücü ile birlikte üretim fonksiyonla­ rından birisi iken, yönetim bilimcileregöre bir otority sistemi, toplumbilimcilere göre ise bir sımf ve saygınlık sistemidir. Söz konusu yaklaşımlann ortak bir ö­ zelliği dilekati çeker: Yönetim,diğer kişilerin çabaları aracılığıyla amaçlarm ba­ şanlması sürecidir (Can, 1997, 22). Yönetim biliminde yönetim kavramı, hem devletin örgütleyici eylemlerini (amaç) hem de bu eylemleri yürüten "makine"yi (araç) adlandırmak için kulla­ nılmaktadır. "Amaç" boyutuyla yönetim, toplun1sal hayatın değişik kesimlerin­ deki yönetsel kuruluşlann belirleyici özelliklerinde somutlaşan bir eylemler di­ zisi, eş-amaçlı kişilerin yer aldıklan bir örgütün en kısa ve kestirme yoldan a­ maçlarını gerçekleştirmesi hedefi ve planlama, örgütleme, personelalma, yön­ lendirme, eşgüdüm ve denetleme öğelerinden oluşan bir "karmaşa"dır. "Araç'; boyutuyla ise (bölgesel, üretimsel ya da işlevsel anlamda) merkezden ve yerin­ den yönetim ilişkileri, personel seçimi ve işe yerleştirme kuralları, motivasyon yöntemleri gibi konuları içerir (Fişek, 1975: 13-14). Ekolojik sorunlar ve yönetim arasındaki ilişki,ilk anda siyasi otoritenin ya da özel sektörün çevrenin korunmasıyla ilgili yönetsel karar alma süreçlerini ak­ ---. 3. Örneğin; Toplumsal Ekoloji ile Derin Ekoloji alanilan arasında önemli görüş ayrılıklan söz konusudur..

(4) 104 . AmmejdaresiDergisi. La .• getirı:nektedinNönetsel·.c}Qırar.alma',süreçleri,bu.:koIı1l11.un·ogöreeesınırıı;:l1ıit boyutudur. Halbuki, ekolojik sorunların ortaya çıkışında yönetimin rolü,bizzat yönetim olgusunun tarihsel ve düşünselboytituna·oakarak anlaşılııbilir .~ünkü, ekolojiksorunhınnkaynağı, dQğatasarımında derin çir değişmeyaratan düşün­ sel/kü}tii1;el~döAU!11. nolçtalarllJ,dayatınaktadıf{ Ekoloj ik sonniların nedeIli olarak görülen süreçler debu dönüşumünürünleridir{Önder,2001: ı 1-12). Dolayısıy­ layukarıdaki ilişki, ek:plojik .şoftJ.tJ,l~ıracyol açan .dönüşüıp içindeyön.etseldüşün­ cetlin nasıloluştuğunu ve değiştiğini bilmeyigerektiiir.Öte yandan,ekolojik sorunları tarihsel-bilimsel-Cıiişünsel· dönüşüm:ünbifsonueu olarak ııiteleyen . gö­ rüşlerdenhareketlı:;, aydınlanma öncesi ve sonrası toplum yapısıtıın ve düşünce­ sinin de.irde1enmesi gerekir. Topluluİ(:haliııde yaşamaya başladığından.çeri insal)oğlu,sürekJi. olaral<:eski ve yenLçeVresel koşullara uyumyaparak hayatta kalmamücadelesi vermiş,u­ yum..yaparkencie:biyolojik ve kültünılolarak .d~ğişik1iğ~ uğramıştır· (Alpagut, 1997: 113-115). "Biyo-kültürel evrim" olarak· da adlaııdmlan bu süreçte "yöne~ .tim".o1guSıımeı:.[{ezi bİr önetne. sahip olmuştur ... Yönetimsizdönemden yönetiuı­ lidöneme .geçişten,. yani. ilkeltoplumların ne olitik dönemle "yönetenler ve yö­ . netilenler" olarak ayrışmasındangünümüze kadar olan zamankesitindeygnetşel düşünceevrimselb:ir gelişmegöstermiştir. Hayvancılık ve tahil üretimi yapma­ ya başlayarak, dQğa karşısında edilgenlikten kurtulan ve ()nunla "eylemliişbir­ liği"ne girenilk insan toplulUklarının yaklaşık· 1O-12.binyd evvel Mez;opotam­ ya 'da:,ortaya çıkn:ıasıyla, yönetiımn maddi veteknik temelide oluşmayabaşlır­ nl1ştır. Diğerdeyişle, neolitik dönel11le birlikteanaerki11ikten4 yönetirnH birdö­ nem~:~eçihnişti~.s . NeolitikdÖneml.ebirlikte. tarım tekniklerininuyguHmmasınabağlıölarak' or­ .taya~Jkan.rnaddi:fazhı1ardaki,işgücükaynaklarındakive.icatedilenaraçlardaki· artış,ozamana. kadar. görülmeyenkarmaşık. bir<ekonomik ve politik yapının da. doğn1asınaYo L açmıştır. İlk sistematik yiyeeekyetiştiınıe bilgisi, tekerlek;, fırın, ta.sfıYt: .fmm.vedokuma tezgahı gibikarınaşıkaletler,uygar1ığın. buerkendö­ Çünkübütün bunlar, anatl gıda,. barınak, giysi, alet. ve ulaşım bolluğusağlainıştır. Mevcut yiyecek yedekleri ve· teknik sayesinde boşzaman,dolayısıyla doğal süreçleri s.orgulama nemlerindekigelişmelerde temel cbelirleyieiler olmuşlardır.. imkanıeldeeden insanoğlu, yerleşik. yaşam biçinılerigeliştirmiş.ve. bUJ1uns()~ nucunda kasabalarlakentler ortaya çıkmıştır (Bo()kchin, 1994: 151). A1ıa~rkil. toplumun yönlenditici kurumlarından, kasaba ve k,entlerdekiyönetsel örgütlen­ me biçimlerinegeçişibelir1eyenbaşlıcanoktalar; 1) Sürekli savaş ve savunma­ Anaerıdllik,varlıkları 1ki milyon yıl öncesinedayanan günümüz insanının (insansı) atalarının küçük, dağmık vebirbitlerindenkopuk toplumsal kümeler'halinde, ancak, yöneten-yönetilen ayrılığınadayanınayan yaşayış dönemleriniifade etnıı::ktedir. .• . '5 Her ne kadar yönetimdüşüncesine ilk geçiş neolitikdönemle başlamış olsa da budurUmuıı, ö· dönemde var. olan bütüninsan toplulukları için geçerli olduğu söylenemez. Neolitik döneminortalarına kadar hala anaer­. killiğinsürdÜğütoplujuİdar oldukça yaygındır (Fişek, 1975: 33-34).. .4.

(5) Ekolojik Sorunlara Karşı Benimsenen nın~rumlaşması,. Yaklaşımlarda YönetimDüşüncesi. 105. 2) Zenginlikle birlikte otorite kullanımında ataerkilliğin, a~ yerini alması, 3) Hayvan ve köle zenginliğine dayalı özel mülkiye­ tin, ilkel iyelik biçimlerini yoketmesi olarak sıralanabilir (Fişek, 1975: 33-34). Yerleşik yaşama geçilerek kasaba ve kentlerin kurulması, yönetsel düşüncenin evrimi bakımından önemli bir aşamademektir. Kentler, yönetimin doğuşunda doğa karşısında edilgenlikten kurtulma/özgürleşme düşüncesinin somut göster- . gelen olarak değerlendirilebilir. Kent hayatının oluşabilmesi için Sjoberg'in öne sürdüğü "ekolojik bir temel, teknoloji ve karmaşık sosyalorganizasyonlar" gibi koşullara uyanilk keı;ıtler, MÖ 4000-3500 yıllarında Mezopotamya'da ortaya çıkmıştır (Görmez, 1997: 20). Nitekim, klasik anlamda yönetimin özü olarak "toplumsal işbölümünce sağlanan ekonomik temele dayanmak, otorite denilen olguyla yasallık/meşruiyet edinmek ve otoriteyi kademeleştiren hiyerarşi ile toplumsal-yönetsel yaptmmda bulunmak", Babil ve Ninova gibi ilk büyük yerleşimmerkezlerinde gelişmiştir. Neolitik dönem, insanoğlunun doğaya karşı gelme ve en azından doğaya rağ­ men kendi belirleyiciliğinin farkında olma bilincinin eyleme dökülmüş hali ola­ rak görünmektedir. Mevcut tanm yöntemleri, kentleşme ve bazı tekniklerin ge­ liştirilmesi bu durumuaçıkça ortaya koyar. Neohtikdönem ve sonrasında geli­ şen uygarlık düşüncesi, her ne kadar doğaya karşı direnme düşüncesi taşısa da ona hakim olmak gibi biramaçtaşımamaktadır (Görmez, 2003: 29). "Organik düşünce" olarak da ifade edilen bu zihniyette bilgi üretimi akla ve inanca dayalı olup, sadece doğa olaylarinı açıklamak amacı taşımaktadır. Neolitik dönemle birlikte başlayan toplumsal örgütlenmenin kabile, aşiret, tribü, köy, kasaba, site, polis, komün, kanton, bağımsız kent devletleri gibi geli- . şim süreçleri (Görmez, 1997: 22), "ulusal devlet"lerin oluşumuyla doruknokta­ sına ulaşmıştır. Nitekim, yönetim düşüncesi 16. ve 17. yüzyıllarda kuzey-batı Avrupa'da ortaya çıkan ulus-devletl~rlebirlikte köklübirdönüşüme uğramıştır. "Toplumun en üst düzeyde çözümünü ve en yaygın bilincinieylemedönük bir şekilde örgütleyen/düzenleyen toplumsal bir kurum" (Coşkun, 1997: 95).olarak. tarif edilen (ulus) devlet, insanlığın doğal süreçleide ve doğal ilişkileriiçinde çözülemeyen sO!'Ulllanna,bu ilişkilerin dışında ç1)zümün getirilmesi ve bu çö­ zümün sürekli kılınması amacıyla geliştirilmiş bir örgütlenme biçimidir. Top­ lumun yapısı ve dinamiği, bu örgütlenme biçiminin içeriğinibelirlediği gibi devletin kurumsal ve işlevsel yapısı da toplumuetkilemiştir (Ş aylan, ı 995: ı 3). Ekolojik sorunlarla yönetim olgusuarasındaki doğrudan ilişkilerin, ulus:­ devletleve onun düşünsel alt yapısıyla ()rtaya çıktığınısöylemekyanlış olmaya­ caktır. Devlet kurumui1unve işlevlerinin toplumsal yapıdan etkilendiği ve ona göre ·şekillendiğinden hareketle, yukandakiilişkibağlamında· ulus-devletin or- . taya çıktığı . dönemin toplumsal· yapısına bakmak önem .. taşımaktadır. Ulus­ devletle birlikte ortaya çıkan yönetsel düşüncenin temelinde, aynı zamanda naerkilliğin.

(6) 106. Amml!!lıtaresl Dergisi. "aydınlanma dönemi" ile Endüstri Devrimi 'nin 'felsefi ve pragmatik etkileri varcl.ır. Çünkü; ulus-devletleaydınlanmanın doğl.lşu tanıısel olarak örtiişmekt~­ dir. Hattaıılus-devlet, aydınlanma cl.üşüncesi ile organik bağa sahiptir. 'Aydınlanma. felsdesi' "org~nik dünya göıi:işü"nden' kopuşun ve niekanikgö­. rüşegeçişindinamiklerini taşır. Organik dünyagörüşü'l1e "doğanın bilgisini a­ , çık1ama"ya yönelik düşünce, aydınlanmanın pragmatik bakış açısıyla birlikte "doğaya egemenoIrna" biçiminde değişmiştir; Böylece,ekosistemdekibozUlma. veya ekolojikdengeye müdahale, bu dönemdensonra daha sistemlibir Diçimde gerçekleşmiştir.. 17. yüzyrldan itib.arenaydmlanma ile ()rtaYlİçıkan-eiı. önemlideğişikligin bi:.­ linf anlayışıl1daöldı:ığusöylenebilir.' Môdetrihüıniinvemetodblöjinin ldırucusı.i olarak Bacon'm, ' bilimin temel amacının, "tabiatı,tabiat kanunlannı ve sırhırını anHımak" veardmdan, "tabiata hakim olmakiçİn>bubilgiyikVl1anmak"Oldilğu- ' i}U belirtrtıesi(Uslu, 1995:'65), yeni bilimanlayışınıifade etmektedir. Bu,' döne111İnönemlibir özelliği Descartes" öhcülü~ünde1110dem felsefenin ku:rU1arak, "Kartezyen düalizm(ruh~beden ikiclliği)"#rortayaçıkışı ve böylece organikdüşüncesiiıin terk edilmesidir. Aydınlannıanın başat birdiğer özelliği ise Newtoncurnekanik dünyaanlayışıdır: 6 Aydınlanmanın temel belirleyicilerinden olan "bilimsel bilgi" ve özellikle doğa bilimlerindeki gelişmeler"toplumsal bilimler için topyekün'bir metod,olo­ jik rehber ve modelolarak görülmektedir. Bubağlamcia,top1uın bilimleriyle il­ gilibilimsel çözümlemelerde sıklıkla fizik biliminin bulgulannabaşvurulmuş­ tur.' A,ydınlaı;inıacl.uşMııcesi i1~'d.önüşen toplum vedevlctanlayış1J,1möiünde "öz­ gürlük" arayışı ,vardır. Önceleri devlet, toplumdaözgür1ükl~rin sağlarımasıve kownmaşı için"es~skurum',', olarakgörülmüşvebuıruınaqa "yasa yapanbir makiJle" olarak nitelendirilmiştir(Sartori, 1993: 334). Daha sonra ise varlık ne­ deni olanher türlü aracı kullanarak, bir toplumsal hizmetaracı olmaktançikan devlet, toplumsal amaç haline gelmiştir. Böylece, merkezi devlet oluşmuş, o da merkezileşmiş bir toplumu doğurmuştur (Görmez, 2003: 38). Aydınlanma.dönemindt': temelleri atılan "ulus-devlet" düşüncesi, geçmişteki "üyesindenher bidnincanırıı:,malınıkuvvet,ile koruyan.. .'\(Rousseau, , 1997, 18) niteliğinden daha, fazla niteliklerle donanmıştır., "Ruhlann yönetimi'inden, siyasal yönetime geçişle birlikte, yönetimin alanLve nesnesiyeniden belirlen­. 6. Mek~nik ap.ll!,yış,canlıdün;~hın.ayrı aynparç~lardanoluştuğu vebuparçalannbütünü, oluşturduğu düşün­. Cesine dayalı olarakinsanoğlunun, cansız doğanmparçalannı istediği gibi değiştirebileceğini öngörür. ". , Bacon'un çağdaşı olan Hobbes, (doğa) bilimdeki başannın Siyasal teori alanında da tekrarlanabileceğine i­ nanandüşünür}erdenbiridir (Sunar, 1986: 61-67). Ayrıca, fizyokratik düşünce içinde-yer alan iktisatçı ve , aynı zamanda bir tıp doktoru olan FrançoisQuesnay, ünlü "Ekonomik Tablosu"yla, kendinden çok önce ya­ şamış oianWil1iamHarvey tarafından bulunan insan vücudundaki kan dolaşımından hareket etmiş, böylece sosyalyapıdaki ekonomik mal dolaşımtaçıklanmaya çalışmıştır..

(7) ---. ---- ----------. Ekolojik Sorunlara Karşı Benimsenen Yaklaşımlarda -Yönetim Düşüncesi. ı 07. miştir. Buna göre ı 7. ve 18. yüzyılda devlet, dindenekonomiye, sanata, sağlık hizmetlerine ve eğitime, kısaca hayatın her alanına düzenleyici olarak müdahale edecek bir bilgi ve teknikler bütünü olarak göriilmektediL Dolayısıyla yöneti­ min nihai amacı, devletin gücilıiüartırmak olarak belirmektedir (Tezcan, 1998: 50). Bu gelişim sürecinde devlet, varlığını haklılaştıracak her türlü aracı kl1l1an­ mıştır, Böylece, tanrının krallığını yeryüzünde sürdürmek, bütün ülkeleri doğru inanç altında birleştirmek gibi skolastik yüklerden kurtulmuş ve sürekli rekabe­ tin egemen olduğu hiyerarşiye yükselmiştir. Kaynaklan tespit ederek, onlan en verimli şekilde kullanma yolları aramak ve modem diplomasinin de yardımıyla komşu devletlerin gücünü sürekli gözlem altında tutmak, bundan böyle önceI­ likli hedeflerdir (Tezean, 1998: 51). Devletin yenı işlevleri ve düzenleyici bir. mekanizma oluşu, aydınlanmanın temel düşilıicesi olan "akılcılık"ın, diğer alan­ larda olduğu gibi siyasal alanda da yüceltilmesi sonucunu doğurmuştur. Sabi ­ ne'iri vurguladığı gibi " ... devletin doğal ussallığı vardır, bu insan soyunun ö­ lümsüz olan ortak yaran temeline dayanan ve bütün değişikliklerde ve devrim­ krde, belki de kanunun harfiyen uygulanmasının yıkıcı olacağı durumlarda bile ... " (1969: 207) geçerlidir. Ulus-devlet, aynı zamanda pazann genişlemesine koşut bir gelişme göster­ miştir. Ulus-devletin belirleyici özelliği, kural koyan ve bu kurallanuygulatan tekelci güç olmasıdır. Pazar mekanizmasının işlerliği ise kural birliğini, kararlı­ lığı ve iç banşı gerekli kılmaktadır (Şaylan, 1995: 21). Dolayısıyla, ulus­ devletin işlevleri, aydınlanma sonrasında yeniden şekillenen iktisadi düşünceyle . organik bağlara sahiptir. 8 Özellikle Endüstri Devrimi ile iktisadi düşünce, ulus-devletin uygulamalan olarak gündelik hayatın merkezine yerleşmiştir. Söz konusu devrimle birlikte, beşeri güç ve ustalık makinalarla, carilı güç kaynakları cansız güç kaynaklanyla (buhar makinası gibi), geleneksel olarak kullanılan hammaddeler yeni ve daha verimli hammaddelerle yer değiştirmiş, çalışma hayatı sıkı nezarete dayalı ör­ gütlenmeler içinde (fabrika gibi) gerçekleşmiştir (Landes, 1997:22). Görüldüğü üzere aydınlanma felsefesi ulus-devlet düşüncesini hem doğrudan hem de (toplumsal ve ekonomik yapİlar yoluyla) dolaylı olarak etkilemiştir. Aydınlanmadönemiyle. ortaya çıkan ve devlet olgusunda cisimleşen yönetim düşüncesi bir zorunlulukolarak algılanmakla birlikte, başta insan ve toplum ya­ şayışıyla ilgili olmaklizere, pek çok sorun taşımaktadır. Özellikle Endüstri Dev­. 8. Örneğin; Liberal Toplum Kuramı, toplumu birbirindclı bağımsızatomizebireyler olarak tasarlamaktaydı. Bi­. reylerin hiç kimse tarafından kısıtlanamayacak hak ve özgürlükleri vardır. Rasyonel bir varlık olan birey, aklını kullanarak, nasıl mutlu olacağına kendisikarar verebilir. Bireylerin, özgürlük içinde mutluluğu arama, yani özel mülkiyet elde etme girişimleri devlettarafından güvence altına alınmalıdır (Şaylan, 1995: 29). Di­ ğer deyişle, liberal felsefeye göre deVletin varlık nedeni, bireylerin doğal hak ve özgürlüklerini güvence altı­ na almaktır. ..

(8) 4mvıe)dqresi Dergisi. 108. niırıi.'n~tıson:ra"U1etkeziy,etçi. örgütlenme. modeli"yle'devlet}<hantalve .zaman zaman totaliter bir yapıyadönüşmüştür. İnsan hak ve.özgür1ük1erinikoru:ıruı amacıyla örgütlenıniş olan deVletin, bu süre~teinsan hayatınıkapsayıcı, kuşatıcı birl1aledönüştüğügörü1mektedir (Gömıez; 2003: 39"). Ayrıca, .·iktidariHşkileri­ nin odağıolan devletin, sıklıklaiktidar gruplarının savunucusudurumuna indir­ geııdiğibilirımektedlL ' Devletintoplumla. iç,içe geçmesi,a.ydınlanmaylabirlikte ortayaçıkan,. :araç~ s8'l akıl,goğa.ya indirgemeci, mekanik vefaydacı bakişi1e'doğaldüzensöyle­ mine dayalı iktisadi düşüncenin yaşamageçirilmesi sonucunü>doğurmuştur. Toplu:rnsal,poHtikvec.ekonomikyaşamınher düzeyinde merkezi yapılar ortaya çıkararabbüyüyenulus-devlet,diğerdevıetler ve doğal dünya üzerinde tahak­ küm kurmaya. yarayan ·bir araç niteliği taşımaktadır{BoOkchin,1999:334;,-33S). U1us~devletin nitelik değişimi, çeşitli temel ToUerıe SÜh11ÜŞtür. 17 .yüzyil po­ lis devleti anlayışımn karşısına, 18. yüzyıl; siyasalaklı,kfmazamileştiren ve bi­ reyierinekonomik etlinıinebağlaya,n liDeral hükümeti çıkanr. 19. yüzyılda' ise sosyal sorurtlarınağırlığı altında ezildiğinden, devletanlayışında sos)'algüven­ lik tekıriklerine'doğtııkayı:n.agöriiıürken, .ı 9. yüzyıl sonuve2Ô.yüzyH Batı top­ lumlarındasosyal ilişkiler ve dayanışma biçimleri, sigorta. devlet anlayışı etn.t­ fmda y,oğunlaşmıştır,{Tezcan, 1998: 52). Gününiüzde ekoloj*sorunlarlayöhetimarasmdakiüişkiler;ulus,;;devletin •. 0. _. .. '. aydıManma sonrasında 'oluşanalt yapısıüzerine. kuful:gıaktadl.r.D'iğer deyişle,. ulus:,;devletideolojisi' ve örgütlenmesinin; ekolojik sotunlahn' tenielnedenleri arasıhdacolduğuileri siitülmektedir. Bu bağlamda çağdaş' ulus-devlette9 ' yönetsel yapılarurtanın, siyasaliktidannve yönetinıin bütünlüğünülı "metkeziyetçilik" ilkesine. dayalı olması,ekolojikişleyişe uygun olmadığı gerekçesiyle, sorunları artırıcı:yönetselsüreçler olarakgörülmektedir; Ulus::.devletin. diğer -belirleyici özellikleriolan örgütlenmenin, ulusal bütünün çıkanna dayandınlmasıve yuka:: ndan aşağıya kunı.1nıası,dikeyka'demelerarasm.Uakiişpöliinıüııüngörev payla­ şımına ·göre'cdeği1,yetkipaylaşlniıhagöre düzerı:1enmesı vegötevin bir bütüno~ larak "idare"ye.aitolınası.gibicnitelikler (Güler, 2000:22),ekolojikdünyagö­ rüşltrindeençok eleştirilen noktalardır. '. 20,.yüzyılınikinci.:yansından··.itibarendevletdüşÜ11cesindedemokra.tikleşme. eğil'İmli~birdönüşütnrpaşlamıştır;Ancak; bu döneme kadarrlevIetin. hantal ve antidemokratikörgütlenmesinineko10jik sorunlara yolaçtığıaçıkça ifade edi!· mektedir(GCiffmez,. 1003: 37): BU:'bağlamda, Batı 'nın endüstri. devleti ile Doğu 9. Qağdaşw1us"devletmodelinj,n.örgüt1e'iımesinde'biri·.. "üniter", diğeri ;"federal" olmaklizere ikitip yapı.vard~r; Dünya genelindeki toplam 220.ülke içinde. ağırlık (200 kadar) üniter yapılanmadaiken federal yapılanma 20 kadarülı>:ede.'görülür (Güler,lODO: 22). Ekolojiksorunlar konusunda eleştiri konusu olanyapılanmalar, her nekadarüniterya.pılıdevletmode\idsede uygulamadadOnyadakifederalYııpıll devletlerin (ABD gibi) de ekolojik sorunlarkonusundasoyut\aririıadıklan, hatta bu konuda öndegelen sorurrılularolaraK göstetildikleri bilinmektedir. ..

(9) -------------:;----. Ekolojik Sorunlara Karşı Benimsenen Yaklaşımlarda Yönetim. Düşüncesi. ı 09. Bloku'nun baskıcı devletinin egemenolduğu ülkeler, hali hazırda en kirli ülke­ lerkategorisinde yer almaktadırlar. Ekolojik sorunların arka planında aydınlanma donanımlı diinya görüşü ve endüstri uygarlığınınolduğudüşüncesinden hareketle, ekolojik sorunlarla yöne­ tim düşüncesiarasındaki ilişki, gelişmiş ülkelerle sınırlanamaz. Çünkü Batı Av­ rupa'daki ekolojik sorunların sebebinin sadece ulus-devlet düşüncesine dayan­ dınlması, doğrusal bir mantığın ürünü olacak ve bu durumda dünyanındiğer yerlerinde görülen ekolojik sorunlar, yönetsel düşünce bağlamında açıklanama­ yacaktır. İşte ekolojik sorunlarla-yönetim olgusunun ilişkisi, tam da bu noktada çözümlenebilir. Çünkü, aydınlanma düşüncesi ve endüstri uygarlığı, "modern­ leşme" ideali taşıyan bütün ülkeler için temel "referans"tır. Bu bakımdan ulus­ devlet düşüncesi, "gelişme" adına arzulanan/dayatılan bir yönetim modelidir. Dolayısıyla ulus-devlet düşüncesi, ekolojik sonmlarınoluşumunda, sadece Batı Avrupa ya da Kuzey Amerika'da değil, modernleşme/gelişme ideolojisinin ge­ çerliolduğü dünyanın diğer coğrafyalarında da etkilidir.. Ekolojik Çözüm Arayışlarında Yönetim Halihazırda toplumsal yaşamda ve düşünce biçimlerindeciddidönüşümler gözlenmektedir. Aydınlanma'dan sonra gelişen modernite projesi değişmekte; ulus-devletler dünyasından küreselleşmiş bir dünyaya ve endüstri toplumundan bilgi toplumuna geçilmekte; bilime, ahlaka, estetiğe olan eğilim artmaktadır. Bu değişimleri yönlendiren temel dinamiklerden birisinin, 1960'h yıllardan itibaren ekolojik sorunlar karşısında oluşan kamuoyu olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Çünkü, ekolojik kamuoyunun baskısı sonucudur ki, bugün gerek siyasikarar vericiler, gerekse özel sektör kuruluşları, hizmet ve mal üretiminde­ ki yöntemlerini gözden geçirmekte ve yönetsel süreçleri yeni baştan tasarlamak­ tadırlar. Başlangıçta pek önemsenmeyen ve etkili olmayan ekolojik kamuoyu­ nun, günümüzün yönetim düşüncesi üzerinde belirleyici olması, uzun süreli ve . zor bir çabanın sonucunda gerçekleşmiştir. Doğanın korunınası amacıyla faaliyet gösteren "romantik" niteliklidernekler ve kulüpler de dahil edilirse, ekolojik kamuoyunun kökenleri 1800'lü yılların sonuna kadar uzanır. Ancak, tepkiselgirişimlerin merkezineekolojik sorunları koyan ilk toplumsal hareketler, 1960'lı yılların sonunda ortaya çıkmıştır. Batı toplumlarında öğrenci hareketleri ve bazı toplumsal hareketlerle başlayan çal­ kantı içinde Barış Hareketleri, Anti-nükleer Hareketler, Kadın Hareketleri öne çıkmıştır. Başlangıçta siyasal yelpazenin sol kanadında yer alan bu hareketlerin eylemdalgası, zamanla toplumun diğer kesimlerini de etkilemeye başlamıştır. çevre ile ilgili çalışmaların yayınlanmasından'· ve uluslararası konferanslar­. ,. Ekolojik kamuoyunu başlatacak sürecin kıvılcımını R. Carson'un 1962'de yayinladığı "Sessiz Bahar'm (Sileni Spring)" oluşturduğu üzerinde yaygın bir düşünce vardır. Bkz. (McCormik, 1989: 47; Bramwell,.

(10) 1·10. Ammejdaresi Dergisi. dal}tl itib~reA&Ö~;k~nu'SJJeylerrıler; ekolojikbir muhaI~fete Cıptiij.şmüştfu. Küreselölçekte ekolojikkamuoyu oluşumu,bölgeselI1itelikIifaaliyetlerede yansı1U1ştıt;;;NitelçiWr'ekolojik· sorunlaraduyarlılık ve;çevre.poHtikalannın oluş­ turulmasıkopJ.lsun9aönemh birörnek olan A vrupa Brrliği (Kaplan"J997: J 50), 1972yılındah;:ışlaY:an çevreselduyarlılık politikalanile ha1ihazll'da-helirli hedef ve politikıılaI"1.o1au bölgeseıörgütlenmelerinenönde_geIenidir.,Birlik, çevre hukukualanında da pek çok yönerge vetiizüksahibidir. Hatta denilebilir kiıkü" reselölçekli çevre politikalannın belirlenmesindeveyönlendirilmesindeAvru­ paŞ-ir1iği'nin politikalan yoLgQstericiniteliktedir. Bu bağlamda, 1992yıhnda ger.Ç.ekleştirilen' Avrupa Yerel ve Bölgesel Yönetimler Sürekli Konfemnsı'nda benimsenen "Avrupa Kentsel ŞartıBildirgesi", ekolojik kamuoyunun oluşu­ muııdaönemlibir etkiye sahiptir (Mutlu, 2002: 37). Günümüzde-ekolo}ik kamuoyuiçin küreselölçektertoplumsal muhalefet ha­ reketleri·'·oı:tayat çıkımştır ..·Bunlariçinde.belkide-enyçok.sesgetireni, her yıl or­ ganize bir şekilde, "Dünya Sosyal Forumu (DSF)"acliylatoplatianküreselleşme karşıtı birharekettir. u DSF, küreselleşmenin ortay~.çı~dı-ğısoı:unlar karşısın­ da, "bir başka>dünya mümkün!" sloganıyla alternatifleroneren vegi:mel ilkeleri çerçevesinde pekçok;inkedealt örgütlenmeleri olanbirgiı:işimdir.. -Halihazırd'ahtikümetlet,politikyönetimve düzenlemekoIlüsı.iiıdao çaJışınalar Devlet yenilJitişlev yüklenerek, doğanın durumu ve insanın doğayaetkisi hakkında kanıt toplamak, dolaysız davranışlar üzerine nOfmve kanunlar koymak ve yeni kurallarlaarasındaki uyumu sağlamak görevini üst­ lenmiştir. Biryandan, örneğin, temizhava, su ve atmosfer koşullarının sürekli~. yapıl1aktadırlar.. 1994:39). Ekolojik hareketlere zemin. hazırlayan diğerbaşlıea. eserler de. şöylesıralanabilir. (Dalton, 1994:. 35 C36): B,Cotnll1oner'in, "Bilim ve Yaşam (Science and Survival)'~U960j-adlıeseri}P, Erlich'in "Nüfus BombaSı(11ıe Population Bomb)" (1968) adlı eseri; G. Hardin'in '~9ı:takTraj.edi(@e Traget/Y ofeommon)" (1968) adJı.eseri ve H. Oılum'un, "çevre, İktidar ve Toplum (EnVir.oT!m~nt,; PowerandSociety)" (1971) adlı eseri, Ekolojikkrizin-artıınetkilerine koşut olarak, yukaridaki yayınlarıiı da etkisiyle, doğa korumacılık çer­ çevesinde diğerbazı-eserIere örnek olarak da RomaKlübü tarafından 1972 yılıiıda.hazırlanan"Büyümenin Sınırlan (Limitso[Grtiwth)" ve 1976 yı hnda hazırlanan "Dönüm Noktasında İrısanhk"adh raporlar, E. Goldsmith'in "YaşamŞablonu (Blueprintfor Survival)" ve E.·F_ Schumachet'in"KüçÜk Güzeldir (Smail is Beautijul)'iadlvçahşmalanveriıebilir. _ tl Bu bağlamdııkikl)J1feranslann ilkiBirleşmiş Milletler Örgütü (BM}tarafrndan 1972 yılında düzenlenen ve 10D'den fazla ülkenin bir araya geldiğiStockholmÇevre Konferansı 'dıL Ardından 1976 yılında Kamida.'nın Vancouver kentinde "BM İnsan Yerleşmelen Konferansı-Habitat I" gerçekleştirilmiştiL 1983 yılında ise BMGenel Kurulu'nca kurularak, NorveçBaşbakanı G, H. Btundtland başkanhğında toplanan ve toplam 19 ülkenin temsilcisinden oluşan bir grup tarafından "Brundtland Raporu" hazırlanmıştıL BrundtlandRaporu ya da diğer adıyla "Ortak Geleceğimiz" adlı rapordadile getirilen "Sürdürülebilir Gelişme" modeli, 1992 yı­ lında'düzenlenen Rio BM çevre ve Kalkınma Konferansı'nın temel konusunu oluşturmuştuL Ekolojikmu" halefet, sürdürülebilirgelişme tartışmalanyla birlikteoldukça hissedilir biçime gelmiştiL Dahasonra bu konferansıardevam etmiştiL 1996'da İstanbul'da BM İnsan Yerleşmeleri Konferansı'nın ikincisi (Habitat II) yapılmıştIL Rio'dan sonra 2DD2'de Johannesburg'ta da 'Sürdürülebilir GelişmeDünya Zirvesi düzenlen" miştiL 12. DSF, küreseldüzeyde sivil toplumörgütleri, toplumsal konulara duyarlı-lcişiler, bilim adamları, çevreci ör­ olarak gerçekleştirilenvıı200l'de·_Brezilyıı'nın Porto Alegre. gütlervealdiYistlerin'~atılımıyla artı:k düzenli kentinıle t~eııeri atılan birgirişimdir..

(11) ---~~-----------------. Ekolojik Sorunlara Karşı Benimsenen liğini sağlamak,diğer yandan. Yönetim Düşüncesi. ııı. doğanın istismarını. kabuledilebilirkanallara yönlendirmek için toplumun sayısız faaliyetleriniyeterince kontrol altına almak amaçlanmaktadır. Devlet, bu zorlu amaçları gerçekleştirmek için izleme sistem-: leri, düzenleme mekanizmaları ve yönetsel teşkilat gibi gerekli kurumları oluş­ turınakzorundadıt (Sachs, 2004: 64). Devletinbu yeni işlevlerinin ortaya çık­ masında ekolojik muhalefet hareketlerinin etkisi yadsınamaz. Ekolojik sorunlara çözüm arayışlarında, özellikle ekolojik düşünce içinde devletin "merkezi" ve "büyük yapılı" olmasına eleştirelyaklaşılır. Buna göre merkezi otorite yapılan altında örneğin, güneş ve rüzgara dayalı enerji elde et­ me gibi eko-teknolojilerin uygulanmasıçok anlamlı görülmez. Çünkü bu tür -teknolojiler, ulus-devletleringündemlerinde ciddi bir yer tutmazlar (Bookchin, 1999: 334). Nitekim, günümüzde eko-teknolojilerin ciddi olarak kullanımının ancak bireyler ya da yerel topluluklar için geçerliolması, yukarıdaki yaklaşımı haklı kılar niteliktedir. Bu nedenle teknolojinin duyarlı kullanımı gibi diğer eko­ lojik ilkelerin hayata geçirilmesinin de ancak yerel yönelimli politik bir topluluk içinde mümkün olduğu ileri sürülmektedir (Bookchin, 1999: 334-335). Yaşamı idame ettiren, eşitlikçi ve katılımcı bir üretim ve tüketim sistemine geçiş, sadece kişisel değerlerin değişmesiyle ya da çevreyeduyarlı sistemlerin kurulmasıyla değil, yönetsel düşüncede yapılacak radikal ya da reformistdeğişikliklerle mümkiin görülmektedir. Çizelge. ı.. da. Yaklaşımlarda. Endüstri çağı ve Ekoloji çağı Arasındaki Düşünsel Farklılıklar -. İnsani/Toplumsal Değerler . Endüstri ( ağı Doğanın fethedilmesi, Doğaya egemen olma, Dünyaya karşı birey, Üstünlük duygusu, Kaynaklann yönlendirilmesi, Cins aynmcılığı, patriyarkallık, ırkçılık, etnosentrizm, Sınıf ve kast lıiyerarşileri.. Ulus-devlet egemenliği, - Merkezi ulusalotorite, Patiiyarkal oligarşiler, Kültürel homojenlik, Ulusal güvenlik saplantısı, Militarizm. Ekonomik Sistemler Çokuluslu şirketler, Politik Sistemler . Kıtlık varsayımı,. Rekabet, Sınırsız ilerleme, Ekonomik kalkınma, Doğayı hesaba katmama. Kaynak olarak doğa, Doğaya Yaklaşım Sömürrnek ya da korumak, İnsan' merkezlilhümanist, Doğanın araçsal değeri. . . Kaynak: (Metzner, 1994: 33-34}'ten sadeleştınlmıştır.. EkoloJi ( ağı olarak yaşam, Ortak evrim, sembiyosis,. Genişlemiş benlik duygusu,. Düşünme ve yaratıcılık,. Ekolojik idarecilik,. Eko-feminizm,parlnerlik,. Saygı ve değerfarklılıklan,. Toplumsal ekoloji, eşitlikçilik,. Doğanın parçası. Çok uluslu federasyonlar, Ademimerkezileşmiş biyobölgeler, Eşitlikçi demeıkrasiler, Çoğulcu. --. tOplumlar, çevre saplantısı, Şiddete başvurmama inancL Cemaate dayalı ekonomiler,. İnsanlar ve. Karşılıklı bağımlilık varsayımı,. İşbirliği,. Büyümenin sınırları,. İstikrar, süröürülebilirlik,. Ekolojiye dayalı ekonomi.. Biyoçeşitliliği korumak,. Ekosistemin bütünselliğini koruma,. Biyosentriklekosentrik,. Doğanın özsel değeri ..

(12) 112 .,. Al11meJda.resi Dergisi .:lJ:ıus-dtiv.1etindqğayabakışmıbilirnse1, ekonoınikppq1itikve;toplumsaldeğt,. şimlerdenbirya . dahirkaçmınbelirıediği· söYlenebilir; .Ekolojik. sorunlar'ın teıne;... linde tam da bu. değişimler bulunduğundan; çözümarayışlarmdaktyönetseltu­. tuın;obirkısrrdöngü,niteliği taşır.. Oysaiki,.· ~kolojikçötümle,ilgili·· yönetseL dili­ ekonomikyada toplumsal bit alanaindirgenerek değil, hepsiniiçeren bütüncülyaklaşımla belirlenmesi gerekiL ,Metzner'in, ekolojik yaklaşımlarırı.egemt<n .• sistep:ılediyal~ktik ilişktsine ·dayanarak:)\aptığı~~epdüstri çağı-ekolOjiçağı"· ,karşılaştırması (Çizel ge I},· indirgeıneci ,ve· bütüncü} bakışa~ çılan hakkıl)dahirfikirvehnektedir (1994:33-34). Y::tibl'ldaki aynmlıır .birbütün olarak ekolojik·çöiüm arayışlanmn'l1üeliği, dolayısıyla yönetsel düşünceyi şekillendiren ilkeler olarakokunabilir. Yönetsel düşüpcel1:inbütüncüLiçeriği konusundaekolojikdüşütıcetarafından·· çevre ko­ rumacılrğı:ı ciddi e1eştiriler yöneltilmektedir..Eueleştinlerin;ınerkezindeçevre korumatdığm, nekadar bütüncülyadakapsamhgörüriÜfse görüıisün, egemen sistemin. sımrlan içinde ve onwzodamayançözüınönerilerindenoluştuğu<dii-, şüncesİ yeralmaktadır. Gerçekten de ekolojik düşüncede YUlGında:ki ayrıma da­ yalı olan yaklaşimlar bir· bütün olarak savunulmaktadır: Oysa. çevre korumacı­ h1$l;örneğin,· ademimerkezilik. savunulurken; .,bunun· uJus~devletyapısı içinde gerçekleştirHı:tıesiöhgörüIl11ektedir .. Sürdürii1ebiIirlik>istenirkeu,· bumin· içinde çokuluslu şirketlerin de olması yadsınmamakta,hatta sürdütülebilirlik süreCin­ de·bunlannqnemivurgulanınal,ctadır.Öte yandan "kijçi$ölçeklilik", mevcut ik­ tisadi sistemi sorgulamadan uygulanmaya çalışılmaktadır.. Ayrıca,. çevre koru­ macı1ığınyeryer endüstri uygarlığının egemen değerleriyle (doğayı korumak, doğayaaraçsaldeğeratfetmekvs;)iç içe olduğugöfÜ.hnektedir. çevre koruma­ cılığınenradikaLçıkışı olarak nitelendirilen "tüketimi azaltına"· (Bora, 1992: . 96) önerisi bile toplumsal eşitsizlik ve paylaşımadaletsizliği gibi konuları ele almad:ığı gerekçesiyle eleştirilmektedir. Dolayısıyla, ekolojik düşünce ve çevre korumacılıktaki yönetsel düşünce, her ne. kadaraynı (ekoloj ik) kamuoyu teme­ line dayalı olsa~dayöntem ve hedef bakımındanfarklılaşmıştır. Bu farklılaşma, benzer ilkevesöyleme dayaholdukları durumda bi'le"'9-0k ince ve ayrıntılı dü" . şünsel nitelikle(denoluşmakfadır. şünceniı:ı,sadecepoIitik,. 1­. . Ekolojik Piişül1cede.YöntttimAnlayışı .. Ottaçağ1n·sanlanndafeoda1izıne. dayalı .sıyasal ntifrtzlJl1kıl'llmasıile .qoğan. olan iıisan1an ülke vemiHet kavranılarıeİFafındaJoplaYah"ulus~devlet" olgusu(Kapani, 1998: 37), pek çok bakımdanekolojikdüşÜnce tarafından eleştirilir . .Bunagöre;ulus"'devletler orta­ ya çıktığından buyapanicelvenitel olarakbüyümüşvesQsya.lyapınıı:ı bütünlü­ ğüneelatmışf:ır. Ayrıca· öZgürlükleri denetlemekte, . iktişııdiRolitika1ar1belirle­ mekte, tüm nüfusu temsiletmekte ve en sQnundatüm yurttaşları ulus-devlet İ­ deOJojisinebağımlı kılmaktadır. Ulus7devletin söz konusuişlevlerinin arkapla:­ ve. dağınık,çarpışanotoriteler arasındabölünmüş.

(13) Ekolojik Sonmlara Karşı Benimsenen nında,. Yaklaşımlarda. Yönetim. Düşüncesi. 113. iktidarmyürütme·gÜcüni)n, kendini· doğrudan toplumsal yapının merkezi olarak görmesi ve bu yapının bütün organların yönetimini elinde tutmak isteme­ si vardır (Simonnet, 1990: 44-45). Ekolojik düşüriceyegöre devlet, ortaçağda insana yönelik ve çeşitli ellerde . dağınık halde bulunan tahakkümün tek elde toplanmasiilın bir ifadesidir. Her türlü tahakkümü ortadan kaldırmayı amaçlayan ekolojik düşünceye göre toplum ve birey üzerindeki bu tahakküm ve "sahiplik" duygusu, doğanın kullanımında da söz konusudur: Herşeyi verimlilik ve rasyonalizasyonla değerlendiren bakış açısıyla devlet, tarım alanlarını basit bir üretim aracı, ormanları kereste, gölleri ve nehirleri birer su kaynağı, insanları üretim ve tüketim birimleri gibi görerek doğayıprogramlamaktadır (Simonnet, 1990: 45). Marcuse'nin yaklaşımına göre, "gönenç devleti, birözgürlük devletidir." (1997: 48). Ancak bu özgürlük, ekolojik düşüncede öngörülen özgürlükten fark­ lı bir içerik taşır. örneğin; ulus-devletin yönetim ideolojisinde pratik olarak ya­ rarlanılan "özgür zaman", bireysel ihtiyaçlar için gerekli mal ve hizmetlerin ni­ celik ile niteliğinin ve kendisi için en iyi olanı belirleyebilen "insan dimağı:'nın yöntemli bir kısıt1anışıdır. Ekolojik düşünce, toplumun yeterlilik kapasitesini tahrip ederek,· kültürü tekdüzeliğe indirerek ve iktisadi yoğunlaşmaya yol aça­ rak, her geçen gün sivil toplumu parçalayan devlet yapısına karşı çıkar. Devletle ilgili toplumsal nitelikli bir eleştiri de son yıllarda iktisadi alanda görülen bir duruma dayanır. Bugünkü iktisadi paradigmanın doğal çevre üze­ rinde yarattığı tahribatları, ulus-devlet yapılarıyla önkmek mümkün görünnıe­ mektedir. Çürikü, "daha çok kar"ı hedefleyen çokuluslu şirketler, devletler üstü bir konuma yükselmişlerdir. Büyük belirleme gücüne erişen bu "iktisadi güç"ler, giderek ulus-devletleri işlevsiz hale getirmekte ve dahasıonları "edil­ gen bir araç" haline dönüştürmektedirler (Başkaya, 1994: 220). Ekolojik düşüncenin devletle ilgili olarak yaptığı bir başka eleştiri de onun siyasal yapısıyla ilgilidir. Buna göre, modem toplumun Siyasal yapısı, seçim sis­ temi, siyasi partiler, parlamento gibi kurumsal araçlarla, dolaylı olarak insanın kendi aklını kullanabilmesi önünde engeller oluşturmaktadır (Köker, 1992: 158). Yukarıdakilerin yanı sıra daha başka gerekçelerle ekolojik düşüncede mer:­ keziyetçi niteliklibir devlet tasarımına yer yoktur. Merkezi ve her şeyi kapsa­ yan devletin yerine ademimerkezi devlet konulur. Hiyerarşinin tahakkümü ge­ tirmesi eleştirilir. İnsanın insana tahakkümünün, insanındoğaya tahakkümüne yol açtığı düşüncesinden hareketle, hiyerarşinin ekolojik sorunlara yol açtığı ile:.. ri sürülür. Bunun önüne geçmek için de ıktidarın yerelleştirilmesi, yönetim gü­ cünün "küçük" birimlere dağıtılarak parçalara ayrılması sa~ulur. Hiyerarşinin yerini karşılıklı bağımlılığın alması, beraber çalışmanın, işbirliğinin önemi VUf­ gulanır. Yerel ve komünal yapının güçlendirilmesi, katılımın ve işbirliğinin te­.

(14) 1-14. Amin,e!daresi.Dergisi. m#i ülar~kgörülijr(Görmeı,2003: . • 100);Bıı.ilkel~~en hareketlej"temehde" mükrasi"nin agemimerkezileşip, düğrudanbir nitelikalması;' örgütlenme ve yö~ netim şeklinin herkesin görebileceği birhale getirilerekıher an değişebilecek bir nite~iğekawşturulması tas~lanır ~ellür, 1993: 52).1 .. . Ekal()jikdüşi1ncenin yöneti~ anlayışıüzerine yapılacakfartışmaların ortak nüktasının "radikallik" olduğunusöylemek yanlış olmaz. Çünkii,ekülüjik so'''' runlar .b~ğlamında;yönetim'olgusunayak1aşıidığında,sürun sadece· "ekülüjinin büzulması" ya da "çevre kirliliği" ülmaktan çıkar, "insanca yaşama"nınbütün boyutlannıiçeren bir nitelik alır . Dolayısıyla, bu tür.hiryaklaşımindirgemeeili­ ğe ·karşı çıkaL Çünkü, Büra'nın daisabetlevurgu1aCı1ğı gibi ekülüjiksürunlar, sadece otüriter toplumsal eğilimlere yül açma tehlikesini değil; aynı zamanda dQğayı· tüplumsal . niteliğindenyalıtması nedeniyle insaplığın~eleceğinigerçek­ ten karartma· tehlikesi taşır (i 992: .100). Bu bağlamda,· çevre .kürumacı yaklaşı~ mın ekülüjik sorunlarla ilgili yönetsel ve pülitiköngörüleri, "çevreyi indirgeme­ ci biçimde' hedeflediği''' gerekçesine.dayanarak, yetersizlilde $uçlanır. YlJkarıdaki. süre,?te önemli . tartışmaların konusunu <oluşturan ."demoktasi"ve "özgürlük", ekQlojik düşünceye göre ekolüjiksürunların çözümlenmesinde iki temel ülgudur. Ulus..devletinyapısındakiataerkiUikvehunun·uzantrsıülarakda cinsiyetçl1iğe dayalı ayrımcılıkvehaskıcılık;ekülojik yönetsel-tasarımıneleşti­. rel içeriğini belirleyennoktalardır. İnsanın özeIye kamusal yaşamının birliğini ve bunu k:endi iradesiyle belirlemeolaııağına sahip olmasını ifade eden"yurttaş~ lık" anlayışı, ekolüjik düşüncedeki "demükratikleşme"nin temelini oluşturur. Halbuki bu anlayış, müdem kurumsal yapıda, ~sivil toplum ve siyasal toplum aynşmasıyla:- engeılenmektedir (Köker, 1992:.161). Ekülüjik düşüncede, insa­ nm bütünsel varlığının gerçekleşmesi, dülayısıyla "gerçek anlamıyla" demokra­ sinin uygulanması hedeflenmektedir. Demo}g:a,si ülgusu gibi özgürlük olgusu da ulus~4evletinşınırlayicıhğı ya- da ~belirleyiciıığijle karşıkarşıyadır. Ulus~devlet, "kuvvet kullanmatekeli"ni elin­ de . bulundııran "egemen ütorite"elir. Birey ise bu Qtor:iterrin kendi özel alanına müdahalesinin azalması ölçüsündeözgürdür (Köker,1992:~161); Bu,ekolojik düşüncedeki özgürlük anlayışı karşısında oldukça sınırh bir özgürlük anlayışı­ dır . Dülayıs~yla, nüvesindeözgür1üğütaşıyan. yeni bir yönetseLanıayış, ekülojik o. düşüncedelıararetıe,savunı;IJıir.. Ekülüjik sürunlann ortaya. .'0. çıkmasında "doğaya. •. egemen ülma ve onu sö­. rnürp:ıe" ide.olüjisiolduğundal1 hareketle, insanın vetüplumun.soyutlandığı ç.evo:., re koruma/geliştinne çahalan,.aslında sürunlan geçici olarak gizlemektenbaşka. Çünkü, düğanın "düğallığı"nı sağlamayı hedefleyen bir yakla­ vetoplumun düğallığında olan özelliklerin {özgürlük, eşitlik gi­ bi)" gözardı edilmesi mantıklı değildir, Bu bağlamda, örneğin; üçüncü dünyaôa tanmsalüretimi nitelik ve nicelik olarakartırma ve uluslararası işbÖlümünüadil bir. şey değildir.. şımda "insanın.

(15) . Ekolojik SonınlaraKarşı Benimsenen Yaklaşımlarda Yönetim Düşüncesi. 1IS. duruma getirme amacıyla uygulamaya konmuş olan "Yeşil Devrim" deneyimi, hiçbir zaman ekolojik nitelikli bir yönetsel proje olarak görülmemiştir. Çünkü söz konusu deneyim, maddi varlık anlamında bazı kazanımlar sağlamış olmakla birlikte, zengin ve yoksul arasındaki uçurumun derinleşmesi; toprak mülkiyeti­ nin belirli e'nerde toplanması; kitlesel işsizlik, kehtlere ve endüstri bölgelerine . göç ve uluslararası işbölümünde adilolmayandurumlar yaratması (Kaplan, 1997: 165), ekolojiköngörülerle uyuşmayan ve hatta çelişen sonuçlardır. Ekolojik düşüncenin yönetsel tasarımında federasyonlar ve konfederasyonla­ ra dayalı bir örgütlenme, ademimerkeziyetçi, etnik ve ulusal gruplaşmalar etra­ fındakiçoğuıCu topluluklara dayalı, kendine yeterli ve kendini koruyan biyo­ bölgeler oluşturulması önem taşır. Sahip olunması gereken değerler, askeri kay­ gıIardan sıyrılıp, insanla ve doğal çevreyleilgili kaygılarınön plana çıkanlma-' sını içerir (Metzner, 1994: 31). Toplumdaki farklı iktidarodakları küçük parça­ lara bölünmelidir. Buna göre köy, mahalle ve kasaba, yaşamın temel işlevlerinin var olabildiği sosyal yapılanmanın ana unsurlarıdır. Ölçeklerinin küçüklüğü, ye­ rel demokrasinin uygulanmasını, canlı bir toplumsal ilişkinin kurulmasını sağ­ layacaktır (Simonnet, 1990: 80). Hiyerarşinin tahakkümü getirmesi ve bunun devletin kurumsal yapısında doruğa ulaşması nedeniyle, yerel ve komünal yapı­ ların güçlendirilmesi öngörülür (Görmez, 1997: 90-91). Böyle bir toplumsal ya­ pıya en uygun yönetim ölçeği ise "belediye"dir. Belediyeler, özyönetimin ger­ çekleşebileceği en optimal birimdir. Ayrıca, bu kurumlann idealleştirilmelerin­ deki temel etmenlerden birisi, "devletin belediye düzeyindeki kurumlarda ken­ dini çok az gösterdiği" inancidır (Bookchin, 1999: 186). Bireylerin "kendilerini gerçekleştirebilecekleri" bir yönetim, hem bir ütopya hem de bir proje olarak ekolojik düşüncenin en çok başvurduğu argümanlardan birisidir. Bu düşünce, "leviathan"ı meşrulaştıran felsefeye göre kurulmuş olan ulus-devlet modeline karşıtlık oluşturur. 13 Bireylerin içsel gelişimini bastıracak dışsal mekanizmalar oluşturmak yerine, onlann gizil güçlerinin gelişimini önle­ yen içsel ve dışsal engellerin ortadan kaldırılması yoluna gidilir. Özgürlükler çoğaltılır. Gerek devlet etkinliğinin azaltılması, gerek demokrasi ve özgürlük ortamının genişletilmesi ve gerekse bir.eylerin kendini gerçekleştirme imkanla­ rının yaratılması için otonom yerel yönetimlerin ve halk meclislerinin merkezde olduğu bir politika savunulur. Yüzeyselolarak ele alınırsa, halk meclislerinin yer aldığı bu sistem, "referandum"a dayanır. Bu nedenle, sistemin temelini "toplumsal bir sözleşme" oluşturur. Bu sözleşme, halkın karar verme işlemine katılımını öngörür (Bookchin, 1999: 3l3). Dolayısıyıa, "belediye", "özyönetim" ya da "komün" tipi ör~tlenriıelere dayalı olan yönetsel düşüncede "halk katilı­ mı" ve "referandum" yaşamsal nitelik taşır.. 13. Çünkü, "insan insanın kurdudur" söylemine sahip bu felsefede, bireylerin kendi kendilerini yönetemeyecek­ leri öngörüsüyle, "büyük tanımlayıcı (Ieviathan)"ya olan ihtiyaç dile getirilir..

(16) 116. AmmeidareslDergisi. Ekqlpjik düşüngegeki yönetşe}tasanmınA~tadikal "-nitelikli· o1uşu;~~:karıda:ki ölJ-görülerin egemensistem/ulus-devletmodeli içinde uygulanma olanağı olma~ dığından hareketle, kökıüb~rdeğişimprogramı/devriin.öngörülmesindendir. - Ekôlojikdüştince;ııı"n.· yönetimöngöriisü-"ütopik"old:i.ığ).lgerekçesiyJe ·.'eleşti"' -rilir. Ulus-devletlerinveşirketleriri'giderekarttığı,güç1en-diği ve bunun yaıiısı~ raidarenin,niülkiyetin, üretiinin, bütokrasilerin, anapara akışının ve gücün git­ tikçe merkezileştiği birdönemde, sınırları belliolan ve birlikte- yaşamayı esas alan bir toplumunoıuşturulmasınadayanan bir yönetimo-tasanmı,"düşsel" ola­ mk nitelenir..Sınıı:1anbelli ve: insani ölçeklikomünalyer.ıeşimlerisavunan bu düşÜJ;lcenin,modem çağöncesi dünyaya ait olan,atacı niteliktaşıyan, gerici ve dargörüşlü düşünceleri çağrıştırdığı:ileri sürülür. Kısaca, ekqlojik düşüncedeki yönetsel tasanıııneleştirisinde;13Qokchin 'inde sord"uğuşu:soru Yı:tşa.tnsal önem . taşır (1999,:. J18}:"Mer:keziotoritenintahrnin.en kalıcıl Olduğubirdönemde, mo­ dern toplumurıyerel gruplar.tarafından y:önetilmesimümkünmUdür?" Ekolojik düşünceiçinde bu soruyu. cevaplamaçabalarıl4 halensür.mektedir. Çevreı~bruniacıı-ıkta-YÖnetiı1ı·Anİayışı-'-'­. ekolojik sorunlarınartadan kaldırılması süre­ yönetim modeli, sistem· karşıtı veqevrimci bil' nitelik taşımaz. Tersine", sistemaraçlı:ınndan yararlanınaya.dayalı,refQnnisİ bir niteliktaşır. Do­ layısıyla,ulus"'devıeti . oluşturantarihsel ve -diişünsel~emine eleştirel-yaklaşan,. mev.cut sorunlanbu bağlamda değerlendiren ve buna göre yönetim modeli öne~. ren ekolojik düşünce karşısındafarklıbiryaklaşımaşı:ı.hiptiL. çevre. korumacı yaklaşımın,. cüıde ôngördüğij. Sistem1;eçatışmaya1;l çevrej(QJuınacıyQn.eti111düşüucesjpin, sorunl~ parçacı·. ve indit~emeci nitelikl,~e görealgıladığı veçözümöıı~rdığiııi söy'lemek yanlı-ş olpıayacaktıL Genellikle belidibir çevre. sonll1uuimçözümüjçin "noktasalça­ lışına1aryapma" yöntemi, "küresel düşün, yerelhareket et" sloganıyla ifade edi­ lir. Herhşngi bir yerdeki. çevre sQrunlannı eleaımak,çevrebilinciı:ıi.geliştir.me~ içineğiti111ler düzenlemek, meslekiveyabilimsel alanlarla' çevre sorunlannın kesişmenoktalarındaçalışmak, politik ve makro düzeydeı6'tartışmalar.apek fazla prim vermeden saptadıldan sorunun çözüınüne ilişkiı:ı' somut çalışmalara .. 14. ~. i. Ivlınl\lit~,;;şenlikIi TıJPlüfn" adlıeserirıde,sade ve tutumıübınopI1ll11da~ya.ria dıan ekolojik içeriklibir. siyasa.ı tercihin,bazınoktaların gerekli ve hatta mürrikün olduğu·gösumlniediği sütece"boş bir rüYıı"olaca­. ğımsöylemektediroIllich, özeti" bu noktaları şöylesıralamaktadır(1989; 107): 1 )Içindebulunduğurrıuz bu­ naiimn. doğası. konUSUndadaha fazla kişininaydınlatılması ve bu konuda'somutptosedütlerinsaptanması, ~) Bugün'baskı altında alan, ama insanlannsadebir hayat sjjrme haklarını savuna~ örgütlenmelerdedaha fazla. kişinınyer almasınJ'sıığfamak, 3) Bir toplunıda kabuledilen siyasaLya. dayasıı! araçlarıkeş,fedip, yeni­ den değerlendirmek ve "şenlikli hayatı" ortaya çıktığıher yerde yerleştitipkorumakiçin bunların nasıl kul­ lanılacağını öngörrnek. Anlaşılacağı üzere Illich, ekolojik tasarımlıbir toplum ve ybrietim yapısını kurmak için egemen sistemin araçlarını, onakarşı kullanmayı öngörmektedir. Halihazırda ıhrni ülkelerde "yeşil" ni­ . telikli siyasi partilerin, sistemin belirledigı şartlarda/onu kı.ıIHlnarakrnl, yoksasistelninpQlitik yapısı içinde. yer a1rnayueddederekrnirnücadele edeceMeri sorunu,onlann "ekolojik"olı,ıp:plmadıklanüzerinde belirle­ . . i ... yiciolan birtriteIik taşımaktadır denilebilir,. i·. ..

(17) EkolojikSorunlara Karşı Benimsenen. Yaklaşımlarda. Yönetim. Düşüncesi. ı. 17. öncelik vermek çevre korumacılığınkarakteristikleri arasında sayılabilir. Kurta­. tek bir kaplumbağa, yanması engellenen bir orman; bir sulakalanın yeni­. den canlılık kazanması, sonuçları daha elle tutulur çabalardır ve bireysel anlam­. da da daha fazla tatmin ve mutluluk sağlar (Şahin, 2003: 74). Ancak seçilen bu. yolun, çevre korumacıları, ilgilendikleri ekolojik sorunun kökenini göz ardı et­. meye zorladığı ve ekolojik sorunun kökenindeki aktörlerle (devlet, kapitalizm,. . tahakküm gibi) zaman zaman aynı tarafa düşmelerine ya da. karşı tarafta kalsalar. bile taviz vermelerinesebep olduğu ileri sürülmektedir. çevre korumacılığın ekolojik sorunlarla mücadelede öngördüğübaşlıca yön­ temler, ülkeler arasında ekonomik ve siyasal işbirliği, kaynak savurganlığının azaltılması, çevre kirliliğinin azaltılması, "kirleten öder" gibi yaptırımlann be­ nimsenmesi, çeşitli koruyucu önlemlerin alınması, alternatif ürün türlerinin ve yeni altyapı sistemlerinin geliştirilmesi, üretici sektörlerdedönüşüm sağlanması (Keleş, 1997: n-B) olarak sayılabilir. Dolayısıyla, yönetsel düşünce de bu tür öngörüleri hayata geçirecek somut politikaönerilerine dayanır. çevre korumacılığın yöretim düşüncesi, "endüstrileşme ve kentleşmenin temelindeki sosyal ve felsefi varsayımları pek kurcalamayan" tarzda biçimlen­ miştir. Bu nedenle, egemen yönetim sistemi karşısında sergilenen tavır ya da öne çıkarılan alternatifler, kimi zaman eleştirel görünse de çoğunlukla reformla­ ra dayanır. Amaç, sadece insan sağlığını korumak olmasına karşılık, çoğu za­ man ekonomik değer taraftarı da olunduğundan, girişimler kısa vadeli ve geçici önlemler olarak kalmaktadır (Tamkoç, 1994: 95). Doğaya araçsal yaklaşmanın karşısında olunduğu durumda bile temel düşünce, gelecekte doğadal& tüketim maddelerinden yoksun kalınacağı kaygısınadayanır. Ekolojik sorunlar çerçevesinde oluşan küresel toplantı ve karar mekanizma­ larında, yukarıdaki tutumun tipik yansımalarını görmekolanaklıdır. Özellikle 1980 sonlarında kaynakların tükenişi ve dünya çapındaki kirlilik, uluslararası politikaya yön veren bir nitelik kazanımştır. Çok taraflı kurumlar, biyolojik atık dönüştürücüleri dağıtıp, ormancılık programları tasarlarken, ekonomi zirvele­ rinde de karbondioksit emisyonu hakkında tartışmalar yapmaktadırlar (Sachs, 2004: 66). Daha önce değinildiği gibi bu yöntemler, sistemin kritik özelliklerini. kamufle etme niteliği de taşımaktadır. Nitekim, tehlikeler üst üste bindikçe, en­ düstrileşmenin tehdit edici etkilerini savuşturmak ve sistemi sürdürmek için ye­ ni ürünler, işlemler ve programlar bulunmaktadir. Çevre korumacılığa göre dünyanın kurtuluşunu sağlamak, endüstriyel siste­ mi yaşatmaktan başka biranlama gelmemektedir. Bu bağlamda, 1990'larda ser­ pilmeye başlayan "ekokrasi" söylemi,ıSyönetsel kontrol ve izlemenin yeni dere­ rılan. 15. i 980 sonrası artan ekolojik bunalım sonucunda, "Batı kapitalizminin kutsal üçlüsü" olarak ifade edilen "sennaye, bürokrasi ve bilim" çevreleri, kendilerini yeni krizde ''kaçınılmaz rol sahipleri",ilan ederek, soru­ nun iyi bir mühendislik, tümleşik bir planlama ve daha kannaşık modellerle örılenebileceğini öngönnektey­ diler. Bütün bu stratejilerin uygulanması, daha fazla merkeziyetçiliği ve ·daha kuvvetli bir devlet idaresini.

(18) cel~:rine·,ulaşınayr·aınaçlayarak,.ekolojik"sohlnlan.ve.e~olojiyi.":,,sonmlann,Ü:m:e:­. linde· yatan'Crekabetgi'ü:retim.maı1tığrgil>i .sebepleri göz. ardıederek~ "kaynakla~· rın verimliliği" ve "risk yönetimi~'ne.yönelen yönetsel stratejilere indirgemiştir; Gevrekörumacılığın·reformist niteliği, ulus"devleteyaklaşln1da beHtgin bi.; çimdegörüıüf.'Tipikbir·çevrekorumacılık örneği 01ah·SÜtdüFüle ·bihr·Gelişme politikalarında devlet, mevcut yapısı itibariyleeleştirilir vebazı yeni değişiklik­ ler·öngötülüt;Bu değişiklikörtgörüleri,. küreselleşine caiılayışının' öngörüleriyıe örtüşür. '6 Nitekim, 1980'li yıllardabaşlayan küreselleşme süreCiyle ulus..;devlet; hazı işlevleriniveeski öneminikaybetmiş olsadaashnda'kuraıtısal altyapısı kO'llusll11da·kÖ~ü değişiklikler olduğu..söylenemez,Ç"ünkü, küreselleşmeweo"'. nunla birlikteortayaçıkan "çok ortakh yönetimjyönetişim (governance)" an1a" yışı, ulus-devletinreddini değil, ancak işlevlerinde yeniden düze1l1emeyiön­ görmektedir. . Ulus.:.devletinortayaçıkış sürecinde merkantilist düşünceyle organikilişki içindenlduğu düşünülürse, kapitaliZmin işleyişindedevletinsadece düzenleyici bir1l1ekaniztn:ıve mevcut ilişkilerin korunmasında biLaraç rolüolduğugörülür. Devletineindirgenmiş bu rolü, her nekadarekolojikdüşÜ11ceyle· koşut gibigö­ rünse de sontahlildekapita1izmi işlevsel kılma amac1.taşır.Nitekim, ekolojik çözüm. arayışları kapsamında ekonomikyayılmaya, iş faaliyetlerine, hükümetçe desteklenen projelere büyük önemverilmesi, kapitalizminişleyişmekanizması içi11(i~çevteyikoruınaçabalanolarak9:eğerlendirilebilir;Bu yaklaşım, ""edi1gen biryuırttaştopluluğlil11unyönetilmesi"düşüncesiyleyakındanilgilidir.'Sözko­. nusu sorurİ.lar karşısında yurttaşlatın temelkaygısının "toplumsal katılım"deği1, "hizmetler"olduğudüşünülüriHatta,katı1ımöngörülse,bile bu, toplumsalhiz'­ metlerinCıahaiyigörülmesi işleviniönplandahıtar.Bu~nlamdayurttaşhk ve· yurttaşlar, tophırp,saletkinlikten yoksun.bırakılarak, "müşteri topluluğu"na 1n­ dirgeııider(Bookchin; '1996: 173). Müşteri toplUluğurıunyönetimi ise politika­ lar ne kadar·kapsamh olursaolsun, doğal olarak "iş çevreleri" ve "hükü­ nıetlbürokrasi" tarafından gerçekleştirilir.. çevrekoruınacıhkta halkı:~'müşteri"ye indirgemeninCbirbaşka· sebebi de" bi'" reyleri,''t;ıkolojiksorunlarkonusundaki. sosyal politikalanngereğineikria etme­. nin olanaksız olduğu"na dayananönyargıdır. Bunungerekçesi olarak, bu tür so­. . runlann çok"karmaşıkolmasıdeği1,halkın değerlerinin Hfarkli."ve "düşük"dü..; zeyde olması gösterilir. Diğer deyişle, çewekorumacıliktakamuöyunun deste­ gerektirpıektedir,.Ekokrasisö)'!enıi, ek9lojiksorunlarıbir uygarlık çıkmazı;öliırak'değil,teknik birliksaklık. gibiele al1"l1llktadıf. Ekokrasinin YÜkselmesi·i1e toplumunnıiSil yaŞııması gerektiği ve neyi, ne zaman,nasıl Oreteceği·vetüketeceği gibi toplumun moralkonulan üzerine yapılan tartışmalan .gölgede-bınıkmıştıf. Ekokratik bak:ış;-Bııtı'nıiıekonomik toplumu dışmdabir çeşitlilikoiablleceğiıiigörememektedir. Ekokrasi haklqnda dııhafa.z.labilgiiçin .bkz; (Sachs, 1004: 66-67). . 16 "YÖnetişim" olarakadlıındınlan vesiyasal yönetimsürecinde devl~tinyıını sıraözel sektörün vesiviLıop­ lum örgütlerininde yeralmas\Uısavunan yeni yönetimanlayışı, hem;SürdürülebilirOelişme'deki hemde kÜresel1eşmedeki:temelyöuetsel anlayışolarakdikkatiçekmektedir. ..

Referanslar

Benzer Belgeler

Kapitalist üretim ve değişim mantığı içinde, çevre üzerindeki bu olumsuz etkileri en aza indirecek bir iç mekanizma bulunmamaktadır (Magdotf, 2002,

Ekolojik dengenin bozulması dünya gündeminde, siyasi ve ekonomik sorunların yanında ana sorun olarak yer almamakla birlikte giderek gelişen çevre bilincinin bir

Bu durumlarda, egzotik türlerin doğal ekosistemleri işgal etmesi rekabet, avcılık veya hastalık gibi doğrudan yollarla veya ekosistem süreçlerini değiştirerek

Sözcüklerinden türeyen ekoloji sözcüğü ilk olarak 1870’de bir Alman biyoloğu olan Ernest Haeckel tarafından kullanılmıştır...

(Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Peyzaj Mimarlığı Anabilim Dalı. Ankara).. isimli çalışmada Peyzaj planlamada ekolojik birimler

olarak, resim, heykel, baskı gibi görsel sanatları tanımlamak için bulunmuştur. Günümüzde daha çok, klasik veya akademik sanatla bağlantılı olan geleneksel görsel

bulunmadığı gibi, ikim faktörlerinin diğer ekolojik faktör grupları üzerinde doğrudan veya dolaylı olarak son derece önemli etkileri

Besin miktarındaki değişim ekosistemdeki tüm canlıları etkiler Aynı besini kullanan canlılar arasında etkileşim fazla, farklı besinleri kullananlar arasında azdır..