ve Attaloslar ile İlişkileri
The Hİstory of Tralleİs to the Roman Perİod and Its
Relatİons with Attalids
Hüseyin ÜRETEN. Öz
Antik Tralleis kenti, yazınsal kaynaklar ve arkeolojik bulgulardan edindiğimiz bilgilere göre, Mesogis Dağları 'flln güney eteğindeki trapez biçim li kesik bir tepenin yüksek düzlüğünde kurulmuştur. Kent, uygun iklim koşulları, doğal savunması,
verimli ve sulak toprakları sayesinde antikçağın güçlü kentlerinden biri olmuştur. Roma ile Seleukoslar arasındaki savaşta Roma ya karşı tavır alan kent, Pergamon Krallığı 'na bağlanmış ve Tralleis adını almıştır. İ. Ö. 189-133 yılları arasındaki dönem birçok Asya kentleri gibi Tralleis için de huzur ve barış dönemi olmuştur.
Analıtar Ke/ime/er: Tralleis-Pergamon Krallığı-Kistophar-Attaloslar Sm'ayı-Eumeneia-Aydın
Abstract:
The ancient eity of Tralleis, as we know from ancient literary sourees and arehaeologieal diseoveries, was built upon a loftly plateau on one of the southern spurs of the Mesogis range. With its ideal elimatie eonditions, natural proteetive barriers, and produetive soil, Tralleis beeame one of the most poweıful eities of the aneient period.
In the war between the Rome and the Seleucidae, the city was opposed to Roma and, as a resI/lt, beeame part of the Kingdom of Pergamum and was given the name Tralleis. The period between 189 B. C and eire. 133 B. C, was for Tralleis, as for most other Asiatie cities. a time of peace and pro~perity.
Key Words: Tralleis- The Kingdom of Pergaıııuııı- Cistophoros-Attalids' Paiaee- Eu me neia- A idiIl.
• Yrd.Doç.Dr.Hüseyin Üreten, Adnan Menderes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Eskiçağ Tarihi Anabilim Dalı.
Anadolu, üzerinde bin ytldan beri yaşadtğımız yerleşmenin eskiliği ve
çeşitliği bakımından dünyanın birçok yerine göre daha avantajlı, toprak
zenginliğiyle tarihi coğrafya çalışmaları bakımından çok iyi ve renkli bir
geleceği sahiptir. Şimdiye kadar gelip geçen medeniyetlerden kalan bilgi ve
belgelerin çeşit ve fazlalığı dikkate alındığında konu kendiliğinden
anlaşılmaktadır. Anadolu uygarlıklarına beşiklik eden Aydın kenti, yakın
çevresini kapsayan Büyük Menderes Ovası ve sahip olduğu verimli
toprakları, uygun iklim koşulları yanında su ve ulaşım kolaylıklarıyla tarih öncesi çağlardan başlayarak günümüze kadar birçok insanlar için uygun bir
yerleşim alanı olmuştur.i
Günümüze ulaşan gymnasium kemer kalıntılarıyla halk tarafından
'Üçgözler' olarak da bilinen 'TraHeis,2 antik kenti, bugünkü Aydın ilinin
yaklaşık ı,5 kın kuzeyinde bulunan Topyatağı mevkiinde bulunmaktadır.
Amaseialı (Amasya) ünlü coğrafyacı ve tarihçi Strabon, ülkemizin tarihi
coğrafyasını ve arkeolojisini incelerken yazdığı 'Geographika ,3adlı eserinde
TraHeis 'in tarihi coğrafyası hakkında önemli bilgiler vermektedir:
"Magnesia 'dan sonra yol Tra/leis 'e ulaşır. Mesogis Dağı solda, yolun sağmda, Lydia 'Ir/ar, Karia '/ılar, Ionia 'lılar ve Miletos 'lular, Mysia 'Ir/ar ve de Magnesia 'nın Aiolis '/ileri tarafindan işgal edilen Maiandros Innağı 'nın ovası bulunur. Aynı tür topografya Nysa ve Antiokheia ya kadar devam eder. Tra/leis '/ilerin kenti, kesik bir trapez üzerine, doğu tarafindan tahkim
i Bilindiği üzere, uygarlıklar insanın var oluşu ile birlikte tarih öncesi çağlardan itibaren çeşitli kültür birikimleri ve etkileşimleri sonucu doğmuştur. Ayrıca, ilkçağlardan itibaren şehirler geneııikle eski şehrin üstüne veya yakınına kurulmuş, kurulurken de bir önceki yıkılmış ya da onun kalıntılarından, duvarlarından ve taşlarından yararlanılmıştır. Bu tarihi süreç günümüzden tarih öncesinin en eski evrelerine kadar uzanan bir geçmişe sahip olan Aydın kenti için de geçerli olmuştur. İ.Ö. 5.000 yılındaki köy kültürü, İ.Ö. 3.000 yılında şehir devletleri kültürüne dönüşmüştür. İ.Ö. 2.000 yılından itibaren gelenler ise devlet kurarak Anadolu kültürüne önemli katkılarda bulunmuşlardır. Bkz. Akdeniz 2002, 158- i75.
2 Traııeis antik kentindeki ilk araştırmalar XIX. yüzyılda batılı gezginler tarafından kentin arkeolojik zenginliklerinin bütün dünyaya tanıtılmasıyla başlamıştır. Fransız gezginler -C.Texier, O.Rayet & A.Thomas- ve İngiliz gezginler -R.Pokoke ve C.Feııows- tarafından yapılan bu ilk çalışmalardan sonra Traııeis arkeolojisinin miladı sayılan 1888 tarihindeki ilk resmi kazılara Alman Orient Komitesi üyeleri C.Humann ve W.Dörpfeld tarafından başlanmıştır. Uzun bir unutulmuşluk sonrasında Traııeis'teki Türk kazılarına, ancak 1996 yılında başlanabilmiştir. Söz konusu tarihten itibaren Traııeis kazıları Adnan Menderes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Rafet Dinç tarafından sürdürülmektedir.
3Başvurduğumuz en önemli antik kaynaklardan biri olan Geographika ya da Geographumena adlı eser Roma'da Augustus zamanında yazılmıştır. Strabon'un olgunluk döneminde yazdığı eser XVII kitaptan oluşan büyük bir eserdir. Geographika'nın Anadolu ile ilgili olan XII., XIII. ve XIV. kitapları Prof.Dr. Adnan Pekman tarafından dilimize çevrilerek Arkeoloji Sanal Yayınevi tarafından yayınlanmıştır.
edilmiş bir tepede kurulmuştııI' ve civarındaki biitiin yerler ıyı korunmuştıır. ,,4
Tralleis, antik kaynaklarda, her ne kadar, Menderes Nehri'nin veya
Mesogis Dağı 'nın doğal sınır kabul edilmesi nedeniyle bazen Karia5 bazen
de Lydia6 bölgesi içine dahil edilse de Strabon 'un bu açıklamaları dışında
kentin yerleşim yerine ilişkin daha iyi bir tanım yapılamazdı sanırız; çünkü varlıklı bir aileden gelen Strabon, iyi bir öğrenim yapabilmek amacıyla Nysa (Sultanhisar)' da Aristodemos 'un öğrencisi olduğu yıllarda bölgeyi tanıma
7
fırsatı bulmuştur.
Aydın ilinin temelini oluşturan Tralleis kentinin ilk sakinleri hakkındaki
bilgilerimiz de yine Strabon'a dayanmaktadır. Ünlü coğrafyacının ifadesine
göre Tralleis, Thrakialı bir kavim olan Traller ve Argoslular tarafından
kurulmuş ve adını da Tralles ismindeki bir Thrakialı askerden almıştır.s
Kentin tarihi coğrafyası hakkında antikçağ yazarlarının eserleri ve
maddi kültür kalıntılarının ışığında yaptığımız bu değerlendirmelerden
Tralleis kentinin, kuzeyden ve doğudan iyi korunaklı Aydın Kestane
Dağları'nın hemen güney yamaçlarındaki geniş bir düzlükte, Büyük
Menderes Nehri'nin kuzey i boyunca uzanan -Smyrna. Ephesos, Magnesia,
Nysa ve Laodikeia - anayol üzerinde olması nedeniyle önemli bir ticaret
merkezi ve dolayısıyla da antikçağın güçlü kentlerinden biri olduğu
anlaşllmaktadır.9 Ayrıca, bir başka antikçağ yazarı, Romalı politikacı, yazar
ve tarihçi olan Yaşlı Plinius'a göre kentin su ihtiyacı da Tralleis'in içinden
geçen Thebaid adı verilen su kaynağının birleştiği Eudon (Tabakhane)
nehrinden karşılanmaktaydı. LO
4Strabon, Geographika XLV.1.42.
5Ksenophon, Helleııika III.12.19; Aııabasis 1.4.8; Diodoros, Bibliotheke XLV.36.
6 Strabon, Geogmplıika XII.8.15; Polybios, HisLOriai XXII.24; Livius, Ab ıırbe coııdita XXXVILI.39.
; Strabon, Geogmplıika XIV. 1.48.
8 Strabon, Geographika Xıv.1.42: "Kncr~a OE <paalv EIVat tas TPoAAElI; Kat tIV(J)V GpaK(J)V TPoAAI(J)V, a<p' (J)V touvo~a"; Bkz. Head 1910, cxxxiii; Tralleis kentinin kuruluşuna ilişkin farklı görüşler için bkz. Rayet & Thomas 1877, 24-25 : O. Rayet ve A. Thomas adındaki iki Fransız araştırmacının Tralleis tarihi hakkında yazdıkları "Milet et le Golfe Latmiqııe Tmlleis. Magııesia. du Meaııdre. Prieııe. Millet, Didymes, Hemclee du Latmııs Foııilles et Exploratioııs Arclıeologiqııes" (Paris 1877) adlı eserde Tralleis ile ilgili bütün antik literatürü bulmak mümkündür. Söz konusu eserin Tralleis'e ilişkin bölümü Osman Saçıkara tarafından 'Tralleis' (Aydın 1997) adıyla Türkçe'ye çevrilmiştir.
9Head 1910, cxxxiv.
10 Plinius, Naturalis Histoira V.I08: ... Trallis. eadeııı Euantlıia et Se/eııcia et Alltioc!ıia
Tralleis'in antikçağ Anadolu'sunun önemli ticaret ve kültür
merkezlerinden biri olduğunun altını çizdikten sonra, topografyasından
kaynaklanan ayrıcalıklı konumundan dolayı sık sık el değiştirnıek zorunda kalan kentin İ.Ö. 188 yılına kadar olan tarihsel gelişimine geçebiliriz.
Tralleis, Arkaik ve Klasik çağlarda, Atina-Pers ve Atina-Sparta
arasındaki savaşlar ile Hellenistik çağ'ın siyasal ve sosyal kaos ortamından
etkilenmiştir. Yani, İ.Ö. 547/546 yıllarında diğer Batı Anadolu Hellen
kentleri gibi Pers egemenliği altına girmiş, Pers egemenliğini önce
Makedonya ve Hellenistik krallıklar daha sonra Roma egemenliği takip
etmiştir.
İ.Ö. 547/546 yıllarında Lydia Krallığı'na son verilmesinden sonra
Anadolu'nun büyük bir bölümü iki yüzyıldan fazla sürecek olan Pers
egemenliği altına girmiştir. Tralleis'in tarihi her ne kadar antikçağda iki kez yazılmış olsa da kentin geçmişine aİt ilk yüzyıllar hakkında kesin hiçbir şey
bilinmemektedir." Pers savaşları öncesinde ve sırasında Peloponnesos
Birliği ile Hellen kentlerinin başında Pers yayılımına karşı önderlik yapan
Sparta'nın daha sonra Peloponnesos'a çekilmesiyle Atina, Hellen dünyasının
önderi haline gelir. Bu durumu değerlendiren Atinalı general ve devlet adamı Alkibiades, İ.Ö. 478/477 yıllarında merkezi Delos'ta bulunan Attika-Delos
Deniz Birliği'ni kurar. Fakat, Atina önderliğinde Perslerin yayılımına karşı
kurulan birlik üyeleri arasında ne yazık ki Tralleis'in adına
rastlanmamıştır.'2
Böylece Yunanistan'da olup bitenlere karşı ilgisiz kalan Tralleis, o
döneme ilişkin bilgi veren antikçağ yazarlarından ne Herodotos'un ne de
Thukydides'in hiç dikkatini çekmemiştir. Oysa, antikçağ kaynaklarının
tanıklığında Tralleis kent devletinin İ.Ö. 5.yüzyıldan itibaren önemli bir
yerleşim merkezi olduğu bilinmektedir. Örneğin Atinalı ünlü tarihçi
Ksenophon'a göre, Kyros'un emrindeki Arkadialı Ksenias ile Megaralı
iıTralleis'in tarihi Aphrodisiaslı Apollonios ve Koptoslu Christodoros tarafından antikçağda iki kez yazılmıştır. Bu kitaplar hakkındaki sınırlı bilgilerimiz Suidas'a dayanmaktadır: İmparator Anastasias'm çağdaş! olan ozan Christodoros'un yazdığı manzum esere ilişkin bilgilerimiz mitolojik kişilikler hakkında bilgi veren üç mısradan ibarettir. Apol1onios'un eseri de yine Suidas'ın verdiği bilgilere göre Per i Traleon adındaki başlıktan ibarettir. Bkz. Rayet & Thomas 1877,23. d.n.I-2.
i~Bkz. Rayet & Thomas 1877, 26; İ.Ö. 478 yılında tamamen yeni bir organizasyon olarak ortaya çıkan Attika-Delos Deniz Birliği, Pers istilasına direnmek ve Hellenlerin özgürlüğünü güvence altına almak için aynı dost ve düşmana sahip olmak amacıyla kurulan Hel1en Birliği'nin başladığı işi sürdürmek için kurulmuştur. Attika-Delos Deniz Birliği üyelerinden hangi devletin gemi hangilerinin para olarak vergi ödeyecekleri dışında hiçbir yerde Birliğin asıl üyelerinin listesi verilmemiştir. Bkz. Üreten 2003, 15, d.n.lS.
Pasion adlı Hellen asıllı iki generalin eşleri ve çocukları Tralleis kentinde
• •• 13 . ••
tutulmuşlardır (1.0. 401). Ayrıca, Diodoros'un ifadesine göre, kent 1.0.
400 yılında Sparta ordusunun saldırısına karşı koyunca Thibron ordusuyla
birlikte Menderes vadisinden Küçük Menderes ve Ephesos'a giden yolu
kapamak için güçlendirdiği Menderes Magnesia'sına geri çekilmek zorunda
kalmıştır. 14 Yine Ksenophon 'un anlattıklarına göre, Spartalı Derkullidas
(Dereyilidas) ile İ.Ö. 398 yılında gerçekleştirilen ateşkes anlaşması
sonrasında Hellen ordusunun Magnesia 'ya çekilmesi üzerine Pers satrabı
Phamakes'in oğlu Phamabazus ile birlikte Aşağı Asya satrabı Tissaphemes,
Tralleis kentinde konaklamışlardır.15 İ.Ö. 398 yılında16 ve İ.Ö. 392 yılındal7
yapılan savaşlarda da Phamabazus ve Strouthas'ın orduları Tralleis kentinin önüne yerleşmişlerdir.
Anlaşılan, Tralleis kenti antikçağ yazarlarının verdiği bilgiler ışığında,
Pers egemenliği altında önce Pers satraplarının daha sonra Pers
egemenliğindeki Karia satraplığı altında bulunmasına karşın, her ne kadar
Küçük Asya'daki önemli Pers egemenlik merkezlerinden biri olsa da bu
dönemden sonra Menderes Magnesia 'sı ve Ephesos kentlerinin aracılığıyla Hellen etkisi altına girmiştir.
Böylece, İ.Ö. 333'te Pers kralı Darius'u yenerek Anadolu'ya giren
Makedonya kralı Büyük İskender'in Tralleis fethinin de neden bu kadar
kolayolduğu daha iyi anlaşılmaktadır. Anadolu'nun büyük bir bölümünde
iki yüzyıldan fazla süren (İ.Ö. 546-İ.Ö. 333) Pers egemenliğine son vererek
tüm doğuyu ele geçiren İskender, kendisine direnmeyen Hellen kentlerine
özgürlüklerini vermiş ve kentlerde demokrasinin yeniden tesis edilmesine
çalışmıştır. Ancak, bu dönemin özgürlük ve demokrasi kavramları artık eski klasik anlamlarını yitirmiş yani Hellenistik çağ'a damgasını vuran monarşik devlet yapısı kentlerin iç yapısına da tesir etmiştir.
İ.Ö. 323'de İskender'in genç yaşta ölmesi üzerine satraplık görevinde
bulunan Makedonyalı komutanları Suriye'de (Triparadeisos) kendi
egemenlik alanlarını kurmak amacıyla toplanarak, İskender yönetimini kendi
aralarında paylaşmışlardır.18 İmparatorluk önce Mısır'ı Ptolemaios,
i) Ksenophon, Aııahasis 1.4.8; Ayrıca bkz. Rayet &Thomas 1877, 26, d.n.35; Kaya 2000b,
126, d.n.41.
14 Diodoros. Bibliotheke XIV.36.3; Ayrıca bkz. Rayet &Thomas 1877, 26, d.n.36; Kaya 2000b, 126, d.n.42.
15Ksenophon, Hellenika III.2.19. 16Ksenophon, Hel/eııika IV.8. iiKsenophon, Hel/eııika IV.3.
Anadolu'yu Antigonos, Makedonya ve Hellas'ı Antipatros ve Trakya'yı
Lysimakhos alacak biçiminde bölünmüş, bununla birlikte merkezi güç
Perdikkas'ta toplanmıştır. Daha sonra İskender İmparatorluğu'nu yeniden
canlandırmak isteyen devlet içinde son merkezi güç sahibi Antigonos'un
Lysimakhos ve Seleukos'a karşı İ.Ö. 301 yılında İpsos Savaşı'nı kaybetmesi
üzerine, İskender İmparatorluğu'nda -Mısır 'da Ptolemaios Devleti, Trakya
ve Anadolu 'da Lysimakhos Devleti, Mezopotamya ve Suriye 'de Seleukos Devleti ile Kassandros 'lin Makedonya Devleti - dört büyük Hellenistik
devlet ortaya ÇıkmıŞtır. Öyle görülüyor ki, İskender'in ölümünden sonra
yaklaşık kırk yıl, önde gelen Makedon generalleri bu büyük mirası kontrol etme iddiasıyla birbirlerine karşı çok şiddetli savaşlar vermişlerdir. Nihayet İ.Ö. 2811280 yıllarında Hellas ve Makedonya 'yı elde eden Demetrios ve
Lysimakhos'a karşı yapılan savaşlar sonucunda Mısır'da Ptolemaioslar,
Önasya'da Seleukoslar ve Makedonya'da da Antigonoslar olmak üzere üç
büyük Hellenistik krallık oluşmuştur.
Yaklaşık olarak İ.Ö. 323 yılında başlayan ve İ.Ö. 280 yılında sona eren
Diadokhlar mücadelesi sırasında bir süre Antigonos'un egemenliği altında
kalan Tralleis, İ.Ö. 281/280 (?) yılında Sardeis (Sardes) yakınlarında
meydana gelen Korupedion Savaşı'ndan sonra sınırları doğuda
Hindistan'dan batıda Ege Denizi'ne kadar uzanan, Seleukos Krallığı'nın
egemenliği altına girmiştir.19
Tarihsel gelişim sürecinde sık sık el değiştiren ve bugünkü Aydın iline
lokalize edilen Tralleis farklı adlarla anılmıştır.2o Seleukos Krallığı'nın
egemenliği altına girdikten sonra sırasıyla Antiokheia ve Seleukeia adlarını
almıştır. Fakat, Antiokheia adına Plinius'un dışında başka hiçbir kaynakta
rastlanmamıştır.21 Seleukeia adına ise hem antikçağ yazarlarının eserlerinde
Krallığı'nın temellerini atmışlardır. Babil yönetimini alan Seleukos Nikator İ.Ö. 305 yılında Basileus unvanını aldıktan sonra İ.Ö. 281 yılında gerçekleştirilen Korupedion Savaşı sonunda ülkesinin sınırlarını doğuda Hindistan'dan Ege Denizi'ne kadar genişletmiştir.
19Bkz. Rayet & Thomas 1877,27.
20 Antik Tralleis kenti tarih içinde farklı yönetimler altında farklı isimlerle adlandırılmıştır. Kent, her ne kadar Klıaraks-rralli-rralleis-Se/eııkeia-Anliokheia ve Kaisaria gibi adlarla anılsa da asıl adı Tralleis'tir. Daha detaylı bilgi için bkz. Rayet &Thomas 1877,23, d.n.3-13; 24, d.n.14.
21 Plinius, Naıura/is Hisloria V. i08. Ayrıca, konuya ilişkin son değerlendirmelerin yapıldığı bir yayından burada söz etmek istiyorum. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Eskiçağ Tarihi Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Doç.Dr. Mehmet Ali Kaya'nın yayınlamış olduğu 'Suriye Krallığı 'Illn Bt'iyt'ik Menderes Havzası 'ndaki K%ni/eri' başlıklı makalede Suriye Krallığı'nın egemenliği altındaki topraklarda Maiandros Havzası'nda kunnuş olduğu kolonilere ilişkin değerlendirmede, on altı Suriye kolonisinin de Antiokheia adını taşıdığı, bunlardan ikisinin ise Maiandros lrmağı boyunca kurulmuş olduğundan söz edilmektedir. Bu
hem de epigrafik ve numizmatik kaynaklarda oldukça sık rastlanmaktadır. Seleukeia, tarihçi Appianos'a göre, olasılıkla I.Antiokhos (İ.Ö. 281- İ.Ö.261)
tarafından kurulmuş ve adını da kralın babası Seleukos'tan almıştır.22
Ayrıca, İ.Ö. III. yüzyıl boyunca darp edilen ve üzerlerinde ~Ei\EYKEQN
lejandını üzerinde taşıyan sikkelerinin tanıklığında söz konusu yerleşmenin
Seleukeia-Iralles adıyla bilinen bir kolon i olduğu daha iyi anlaşllmaktadır.23
İ.Ö. 190 yılına kadar Seleukos Krallığı'nın egemenliği altında kalan
Iralleis, bu tarihlerde Pergamon kralı II.Eumenes ile Romalı consul Lucilius
Comelius Scipio'nun" Magnesia'daki savaşta bozguna uğrattıkları Büyük
Antiokhos 'un ordusuna asker vermiştir. 24 Antikçağ yazarlarından
Appianos'a25 göre, sonuçlarıyla Anadolu'nun kaderini değiştiren bu savaş,
İ.Ö. 190 yılı sonlarında kış mevsiminin yaşandığı bir zamanda, Batı
kolonilerden birincisi Maiandros'un güneyinde lydia-Phrygia sınırında Aydın ilinin Kuyucak ilçesine bağlı Çiftlik köyü yakınında lokalize edilen Antiokheia, bkz. Kaya ZOOOb, IZ3, d.n.16-21; İkincisi yine Maiandros ırmağı Havzası 'nda kurulmuş olan bugünkü Aydın ilinin Çine ilçesine bağlı Araphisar köyüne lokalize edilen Antiokheia (bugünkü Alabanda), bkz. Kaya ZOOOb,IZ5, d.n.35-38.
22 Appianos, Syriaka 57; Kaya 2000b, 124, d.n.27. Her ne kadar fazla itibar edilmese de Appi::ınos'un verdiği bilgiler ve M.Ali Kaya'nın yukarıda sözünü ettiğimiz Suriye kolonilerine ilişkin değerlendirınesinin ışığında Suriye krallarının Anadolu'nun batısında, Phrygia-lydia-Karia-Pisidia gibi kıyıdan uzak iç kesimlerde kurınuş oldukları kolonilerin önemli bir kısmının Büyük Maiandros ırınağı havzasında kurulduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca, bu koloniler adlarını ya Suriye krallarından ya da kraliyet ailesine mensup bireylerden almaktaydılar. Antikçağ yazarları tarafından pek fazla ele alınmayan Suriye kolonilerinin nerede, hangi kral tarafından hangi tarihte, neden veya ne amaçla kurulduğu, koloni tipleri, kolon i yönetimi ve kolonistlerin kimliği hakkındaki değerlendirıneler için bkz. Kaya ZOOOb,
121-135.
23Head 1910, cxxxiv. İlk bronz sikkelerin ön yüzünde Tralleis kent pantheonunun baş tanrısı Zeus'un başı, arka yüzünde ise LEAEYKffiN yazısı yer almaktadır. Diğer örneklerde ise LEAEYKffiN yazısıyla birlikte tanrı Zeus'u nitelendiren farklı epithetler- ~IOL
J\APALIOY KAl ~IOL EYMENENOY ya da MOL J\APALIOY- kullanılmıştır.
•• Magnesia Savaşı 'nın idaresi 190 yılı consullüğüne seçilen Publius Cornelius Scipio Africanus'un küçük kardeşi lucilius Cornelius Scipio'ya verilmiştir. Ancak, Scipio Africanus da legat olarak kardeşine refakat edecek ve gerçekte savaşı o idare edecekti; bkz. Atlan 1970, 92.
24 Rayet &Thomas 1877,27, d.n.43: Magnesia ad Sipylum'da gerçekleşen Magnesia Savaşı öncesi Anadolu'daki siyasi gelişmeler için bkz. Atlan 1970, 86-91; Malay 1992, 51-58; IILMakedonya Savaşı'na kadar Roma'nın uyguladığı Anadolu politikası için ise bkz. Kaya 1996, 211-232; Galatlar, Romalılar ve Pergamon Krallığı hakkında bkz. Kaya 2000a, 53-76; Galatların Magnesia Savaşı'nda oynadıkları rol hakkında bkz. Arslan 2000, 92-95.
25Ls.2. yüzyılda yaşayan İskenderiyeli tarihçi Appianos'un yazdığı Roma Tarihi (Rhomaika [PWllatKU]) adlı eser krallık devrinden yazarın yaşadığı zamana kadar olan süreyi, Roma tarafından egemenlik altına alınan kabile, ülke ve devletleri Roma'yla olan temas sırasına göre ayrı ayrı ele alarak Hellen dilinde yazılmış bir eserdir. 24 kitaptan oluşan eserin Syriaka kitabı için loeb Classical library çevirisinden yararlanılmıştır.
Anadolu'da Sipylos (Yamanlar) Dağı yakınlarındaki Magnesia (Magnesia ad Sipylum) kentinin kuzeyinde meydana gelmiştir. Ayrıca, konuyla ilgili en
önemli temel kaynak olarak başvurduğumuz Appianos sayesinde savaş
düzeni hakkında detaylı ve çok önemli bilgilere ulaşılmıştır. Yazara göre
Antiokhos'un geri kanadındaki süvariler Makedonyalıların özel bir atlı
grubu olan agemalardan ve zırhlı Galatlardan oluşmaktaydı. Antiokhos
ordusunun sol kanadında ise yine Galat kabileleri -Tektosaglar, Trokmeler
ve Tolistoboglar- bulunuyordu. Böylece, Makedonya Savaşı sırasında
gelişen siyasi ve askeri gelişmelere ilişkin en ayrıntılı bilgileri antik
kaynaklar sayesinde öğrenmekteyiz. Buna göre, kuvvetlerinin büyük bir
çoğunluğunu ücretli askerlerin oluşturduğu ve ordu mevcudu düşmandan iki
kat daha fazla olan, fakat karmakarışık, disiplinsiz ve ağır hareket eden
III.Antiokhos birlikleri, Romalı Publius Scipio Africanus tarafından komuta edilen Pergamon ve Girit askerlerinin de içinde bulunduğu hareket kabiliyeti yüksek ve disiplinli Roma ordusu karşısında kesin bir yenilgiye uğrayarak,
doğuya çekilmek zorunda kalmıştır.26 Açıkça görüyoruz ki, savaşın
kazanılmasında en büyük etken, kuşkusuz, Romalıları en çok zorlayan Galat
gücünün çökertilmesi ve Hannibal' in savaş esnasında Antiokhos 'un yanında
bulunmayışı ve Pergamon kralı II.Eumenes'in karşısındaki Seleukos
süvarilerini yenmesi olmuştur.
Öyle anlaşılıyor ki, bu zaferden sonra Pergamon kentinde çok sayıda
anıt dikilmiş ve adaklarda bulunulmuştur. Ancak, bunlardan yalnızca bir
tanesinin üzerindeki yazıt günümüze kalabilmiştir. İşte bu büyük zafere
tanıklık eden heykel kaidesi üzerindeki yazltta27;
"Kral Eumenes ve kardeşi ile yapılan anlaşma gereğince (Avrupa 'dan) karşıya geçerek, Lydia 'daki Ph'ygios nehrinin kıyısında Antiokhos 'a karşı yapılan savaşa katılan Akhaialı askerler, yiğitliği, cesareti ve kendilerine gösterdiği iyi niyetinden dolayı, Kral Attalos 'un oğlu Attalos 'un bu heykelini Athena Nikephoros 'a sundular. "
denilmektedir.
Suriye krallığı phalankslarının Roma legionları karşısında yenildiği
savaş sonunda Antiokhos korkusunun tamamen ortadan k~lkmasıyla
Anadolu'nun batısındaki bütün Hellen kentleri gibi Tralleisliler de
bağlılıklarını bildirmek üzere Sardes'e henüz gelmiş olan Consul Scipio'ya
~6Polybios, Historia XXI.16-17; Livİus, Ab u,.he contlita XXXVIII.39 vd.; XXXVIII.48.1-13; Appianos, Syriaka 30-34, 36. Ayrıca bkz. Kaya 2000a, 54, d.n.269: Lİvius'un aktardığına göre Magnesia Savaşı'nda Galatlar, 5.500 atlı, 3.000 yaya olmak üzere toplam 8.500 savaşçıyla Antiokhos'un ücretli askerleri veya müttefiki olarak yer almışlardır (Livius, Ab
ıı,.be eoııdita XXXVIII. 12.4); krş. Arslan 2000, 95.
elçi göndermişlerdir.2R Bu arada savaşın galibi Romalı komutan Scipio
Africanus ile Anadolu'daki egemenliği sona eren Seleukos kralı
III.Antiokhos arasında bir yıl sonra sonuçlanacak olan barış görüşmelerine
başlanmıştır. Pergamon kralı II.Eumenes de elçi göndernıek yerine bizzat
kendisi görüşmelerde bulunmak amacıyla Roma 'ya gitmiştir.29 Roma'da
Gnaeus Manlius Vulso ve Marcus Fulvius Nobilior, i89 yılı consulleri
seçilmişlerdir. Vulso, İ.Ö. i89 yılında Ephesos'ta 190 yılı consulu Scipio
Africanus'un kardeşi Lucilius Cornelius Scipio'dan Roma birliklerinin
komutasını almıştır.
Artık, Anadolu'daki Seleukos egemenliğine sonsuza kadar son veren
Magnesia Savaşı'ndan takriben bir yıl sonra Phrygia bölgesinin Apameia
(Dinar) kentinde barış anlaşması imzalanmıştır. İ.Ö. i88 yılında imzalanan
anlaşma hükümlerine göre, Antiokhos, Toroslara kadar bütÜn Küçük
Asya'yı tahliye edecek; Fillerini ve LO tanesi hariç, bütün savaş gemilerini
Roma'ya teslim edecek; Kendisinde kalan gemileri Klikia'da Sarpedon
burnunun batısına geçmeyecek; Romalılar tarafından saptanacak olan ve
Kartacalı komutan Hannibal 'in de içinde bulunduğu 20 seçkin kişiyi
Roma'ya teslim edecek, ayrıca 1.500 talanton olarak belirlenen savaş
tazminatını da i2 yıl içinde ödeyecekti.30 Antikçağ yazarlarından Diodoros
ve Appianos'un verdiği bilgilerin ışığında, savaşı kaybeden Antiokhos'un
Toros Dağ silsilesinin kuzeyinde ve Halys ırmağı 'nın (Kızılırmak) orta
kıvrımının batısında yer alan tüm yerlerde hak iddia etmekten vazgeçmek
zorunda kaldığı anlaşılmaktadır. Bu topraklara ilişkin madde Polybios
metninden kaybolduğu için konuyla ilgili temel kaynak olarak Livius'un
kaydı esas alınmıştır.31 Çünkü Diodoros ve Appianos'tan Seleukos kralının
yalnızca Em ra& rov Tavpov Asya'yı tahliye edeceğini öğrenmekteyiz.
Ayrıca Livius'daki Senatus'un barışı yapacak komisyon üyelerine verdiği
emirlerin anlatımında da Antiokhos tarafından terk edilecek yerler olarak
Toroslar'ın kuzeyi gösterilmiştir.32
28 Livius, Ab urbe condita XXXVII.45. i: "sub idem fere tempus et ab Tra/libus et a
Magııesia quae super Mealidrum est. et ab Eplıeso legati ad dedamas w'bes vel/erul/t. "
29 Sardes'te kendisiyle görüşmeye gelen elçileri, Scipio, kesin görüşmeler için Roma senatosuna göndermektedir. Bunun üzerİne Seleukos krallığının elçileri, Rodos ve Batı Anadolu kent devletlerinin elçilerinin yanı sıra babasının Romalılarla ittifak politikasına sadık kalan Pergamon kralı II.Eumenes, Roma'ya elçi göndermek yerine kendisinin gitmesinin daha uygun olduğunu düşünmüştür. Bkz. Kaya 1996, 224, d.n. 76; 225, d.n.78.
30Apameia Anlaşması'nın maddeleri için bkz. Polybios, Historiai XXI.43=Livius, Ah urbe coııdira XXXVIII.38; Diodoros, Bibliotlıeke XXIX. iO; Appianos, Syriaka 33-39; Ayrıca bkz. Magie 2001,125, d.n.55; Atlan 1970,92.
31 Livius, Ab ıırbe comlita XXXVIII.38.3.
126-Antiokhos tarafından bırakılan bu topraklar, Senatus tarafından
Scipio'ların halefi Gnaeus Manlius Vulso'nun başkanlık ettiği komisyon
üyeleri tarafından Roma davasına yardım eden Pergamon ve Rodos arasında
bölüştürülmüştür. Böylece galiplerin ellerine geniş bir arazi geçmiştir.
Roma 'nın asıl müttefiki olan Pergamon kralı II.Eumenes, bu bölüşmede en
büyük payı almıştır. Polybios33 ve Livius'un34 ifadelerine göre Eumenes'in
Apameia'da elde ettiği egemenlik alanı olarak Hellespontos Phrygiası,
Büyük Phrygia, Mysia, Lykaonia, Mikas, Lydia, Tralleis, Ephesos ve
Telmesos kentleri gösterilmektedir. Telmesos dışındaki Meander ırmağı
kıyısına kadar olan tüm Lykia ve Karia ise Rodos'a bırakılmıştır.
Antik kaynaklarda belirtilen bu bağış ile genişletilmiş topraklarıyla
atadan kalma devlet sınırlarını daha da büyüten Pergamon Krallığı, Arkadialı
tarihçi Polybios35 tarafından her ne kadar 'hiçbir krallıktan aşağı' olmadığı
şeklinde yorumlansa da muazzam toprak kazançlarına rağmen, Pergamon,
artık Roma tarafından verilmiş olan topraklardan ibarettir. Romalılar'ın
Eumenes krallığını bu şekilde genişletmeleri tamamen krala duyulan
minnettarlıktan değildir. Söz konusu armağanın gerçek nedeni, Senatörlerin
Anadolu 'nun yönetimini üzerlerine alarak Hellas'ta yakınlarda bir
protektorluğun kurulmasıyla yüklenilen sorumluluklara bir başkasını
katmak istememeleridir. Bu şekilde geçici bir politika benimsenerek, Roma
ile Seleukos İmparatorluğu arasında, kralları kendilerinin sadık müttefikleri olacak ve onayları olmadan hiçbir politikaya girişmeyecek güçlü bir tampon
devlet yaratma yoluna gidilmiştir. Sonuçta Batı Anadolu, Apameia
Anlaşmasıyla Küçük Asya'dan bir karış bile toprak almayarak yalnızca bol
miktarda altın, politik üstünlük ve Akdeniz'de elde ettiği egemenlikle
yetinen Roma'nın çıkarlarına göre yönetilecek, ancak yönetimden dolayı
sorumluluk Romalıları bağlamayacakt!. Ayrıca bu anlaşma şartlarıyla
Pergamon için de artık Roma Devleti'ne bağımlılık süreci başlamış
oluyordu.36
127, d.n.55.
33Polybios, Historiai XXI.46 (48) vd.
34 Livius, Ab urbe eoııdita XXXVIIU9.7 vd.; XXXVII.56.2; Ayrıca bkz. Magie 2001, 127, d.n.56; Rayet &Thomas 1877,27, d.n.46; Kaya 1996,227.
35Polybios, Historiai XXI.22.15; XXIII. i i. 7.
36Roma, Apameia Anlaşması sayesinde Anadolu'ya siyasal yönlendirme açısından egemen olmuştur. Roma, Anadolu kentlerinin iç işlerine müdahale etmiyor, ancak ortaya çıkan anlaşmazlıklara, gönderdiği elçilerle müdahalede bulunuyordu. Anadolu devletleri arasındaki kuvvetler dengesinde ise Pergamon, Roma Devleti hesabına önemli bir rol oynayacakt!. Fakat doğacak olan tüm sorumluluğu Roma üstlenmeyecekti. Bkz. Demireioğlu ı993, 347 vd.; Roma 'nın Anadolu politikası ve gelişimi hakkında bkz. Kaya 1996, 21i-232; Roma Devleti
Apameia Anlaşması'ndan IlL.Attalos Philometor'un ölümüne kadar
geçen dönem içinde (İ.ö, 188-İ.Ö. 133) Pergamon Krallığı'nın yönetimine
bırakılan Tralleis'in Pergamon ile ilişkisine geçmeden önce Anadolu'nun
tarihinde ve gelişiminde çok önemli bir role sahip olan Pergamon Krallığı hakkında genel bir bilgi verınenin yararlı olacağı inancındayım:
Pergamon, Philetairos'un (İ.Ö. 281- İ.Ö. 263) yönetimi altındayken
sanki rastlantısalolarak tarih sahnesine çıkmış ve L.Attalos'un döneminde
(İ.ö, 241-197) gittikçe güçlenmekte olan Roma ilc Hellenistik Doğu
arasındaki çatışmaların içine dahilolmuştur. Aslında bu durum Doğu
Akdeniz Havzası 'ndaki tüm kent ve devletlerle birlikte, hemen hemen
zorunlu olarak gerçekleşmiştir. Ancak, Pergamon bir süre -pek yakmda her
şeye Iıükmedeeek olan Romalı/ar karş/smda - kendi topraklarına özel bir
önem vermeyi bilen çok yetenekli ve hırslı bir hanedanın yönetiminde
yaşayabilme şansına sahip olmuştur. Ne yazık ki bu özel konum pek de uzun sürmemiştir. 37
Bu gözlemlerden sonra, asıl konumuzu oluşturan Tralleis-Pergamon
ilişkisine dönebiliriz. İ.Ö. V. yüzyıla kadar gerilere giden Tralleis tarihine
baktığımız zaman İ.Ö.lII. yüzyıl ve IL.yüzyll ortalarındaki dönemin çok
önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Başka bir deyişle, İskender' in fethi ve
III.Attalos Philometor'un ölümü arasındaki (İ.Ö. 333- İ.Ö.133) iki yüzyıllık
dönem Tralleis'in en büyük gönenci yaşadığı dönem olmuştur. Her ne kadar eskiçağ kaynaklarının Tralleis tarihi konusundaki eksikliği kentin geçmişinin
ilk yüzyıllarını ortaya koymamızda büyük sıkıntılar yaratıyor olsa da daha
önce ifade ettiğimiz gibi bu yıla kadar olan Tralleis tarihini ana hatlarıyla tekrar hatırlamak gerekirse; Tralleis, Arkaik ve Klasik çağlarda, Atina-Pers
ve Atina-Sparta arasındaki savaşlar ile Hellenistik çağ'ın siyasal ve sosyal
kaos ortamından etkilenenmiş ve bağımsızlığını bazen otonom da olsa
korumuştur. Makedonyalı İskender'in Anadolu'ya girişine kadar önemli bir
Pers egemenlik merkeziyken komşu kentlerle kurduğu ilişkiler sonucunda
Hellen etkisi altına girmiş ve daha sonra gönüllü olarak girdiği Makedonya egemenliği altında İskender aleyhinde hiçbir harekette bulunmadığı için bu
dönemden olumlu yönde etkilenmiştir. Böylece, Makedonya kralı Büyük
İskender'in Anadolu'ya yapmış olduğu sefer sırasında kentlere tanıdığı
'bağımsızlık ve otonomi' hakkından Tralleis kenti de yararlanarak
demokratik bir yönetim sürmüştür. Fakat, bağımsızlık ve otonomi hakkının o dönemde İskender tarafından sadece Yunan desteğini kazanmak amacıyla
37Atıaloslar Krallığı hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Hansen 1947, 15-148; Bayatlı 1996, ii-109; Magie 2001, 1-70; Radt 2002,25-47; Üreten 1999,28-60 ve 79-102.
uygulanan kısa süreli bir politika olduğunu da unutmamak gerekir.38
İskender'in ölümünden sonra onun generalleri arasındaki savaşlar sonunda
Anadolu tarihinde ön plana çıkan önemli üç hanedanlıktan biri olan
Antigonoslar'ın egemenliği altında birkaç yıl kalan Tralleis bu kez de İ.Ö.
i 90 yılına kadar devam edecek olan Seleukos egemenliği altında yaşamak zorunda kalır.
Hellenistik dönemin tarihsel arka planına ilişkin bu gözlemlerden sonra
tarihsel süreç içinde sık sık el değiştirmek zorunda kaldığı için yönetim
değişikliklerinden büyük zararlar gören Tralleis' in İ.Ö. i88- i33 yılları
arasında barış ve refah dönemini yaşadığı Pergamon Krallığı ile olan
ilişkisine geçebiliriz.
II.Eumenes yönetiminde Pergamon'a bırakılan Tralleis, izlenen iyimser
bir politika sonucu hem vergiden muaf tutulmuş hem de birçok konuda
destek görmüştür. Philetairos'tan III.Attalos'a kadar tahta geçen krallar
Pergamon'u yönettikleri (İ.Ö. 283-İ.Ö. i33) i50 yıl boyunca barışta kuvvetli bir yönetici, askerlikte kudretli bir komutan ve siyasette yetişkin bir diplomat
olarak savaştan çok barışa yönelik bir politika uygulamışlardır. İ.Ö.
lLyüzyılda özellikle 1l.Eumenes ve lI.Attalos 'un krallığa bağlı kentlere
uyguladıkları Hellenleştirme politikalarının doğal sonucu olarak bağımlı
kentlerin kendi kendilerini yönetmeleri ilkesi iyice yerleşmiş ve
genelleşmiştir.
Antikçağ yazarlarının eserleri, numizmatik ve epigrafik kaynakların
tanıklığında Tralleis kentinin Pergamon Krallığı 'nın yönetimi altındayken ne
kadar zengin olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Öncelikle kent içinde devam
eden arkeolojik kazıların verilerine dayanılarak yapılan değerlendirmeler
sonucunda kentteki birçok önemli yapının özellikle İ.Ö. III. yüzyıl ve II.
yüzyılortalarına tarihlendirildiği ortaya çıkarılmıştır. 39 Bu önemli yapı
kompleksierinden biri de politik bir rengi olduğu tahmin edilen Pergamon
Krallarının Tuğla Sarayı'dır. Söz konusu saray, Attaloslar ailesinin ülke
dışında uyguladıkları kültür politikasının en güzel örneklerinden olup
Pergamon krallarının oturması amacıyla inşa ettirilmiştir.40 Vitruvius4' ve
38 Büyük İskender, Gaugamela Savaşı'ndan sonra uygulanan bu politikadan vazgeçerek Anadolu'daki kentlerin tamamını aynı statü ile imparatorluğa bağlayan yeni bir politika uygulamıştır. İskender'in halefi Antigonos da Yunan 'bağımsızlık' düşüncesine olan duyarlılığı nedeniyle Anadolu'daki kentleri müttefik ilan ederek onları özgür bıraktığını belirtmişse de bu durum sadece kağıt üzerinde kalmıştır; bkz. Erdemir 2004, 17i .
39 Tralleis antik kentindeki tüm yapılar hakkında bkz. Rayet & Thomas 1877, 14-20; Dinç 2003,51-59.
Plinius 'un41 verdiği bilgilere göre Pergamon kralları ıçın inşa edilen bu
saray, öyle anlaşılıyor ki, daha sonra, Roma döneminde kent pantheonunun baş tanrısı Zeus Larasiuos'un rahibi tarafından da kullanılmıştır.43
Tralleis kentinin Attaloslar dönemindeki zenginliğini gösteren diğer bir kanıt da sikkelerdir. Hiç şüphesiz İ.Ö. II. yüzyıla tarihlendirilen ve o dönem atölyelerinde basılan çok sayıdaki sikkelerin tanıklığında kentin barış ve refah içinde olduğu daha kesin bir şekilde anlaşılmaktadır. Bu sikkeler, Küçük Asya' da Pergamon krallığı dahilindeki kentlerin bazı iktisadi
sebeplerle aynı maden ve aynı tipte bastırmış oldukları 'Birlik
Sikkeleri'dir.44 Özellikle Pergamon kralı II.Eumenes'in teşvikleriyle kurulan
bu birliğe, basılan sikkelerden dolayı 'Kistophorlar Birliği' denilmiştir. Tralleis kentinin de içinde yer aldığı ve yaklaşık 15 kentte Rodos sisteminde - tetradrahmi (4 drahmi değerindeki gümüş sikke), didrahmi (2 drahmiye eşit gümüş sikke) ve drahmi şeklinde- basılan bu sikkelere 'Kistophor' adı verilmiştir. İ.Ö. II. yüzyılda darp edilen bu gümüş sikkelere Kistophor denilmesinin nedeni ise tetradrahmilerin ön yüzünde Dionysos sembolü olan sarmaş ık yaprağı ve çiçeklerinden yapılmış bir çelenk içinde aynı tanrının kültünde kullanılan 'cista mystica'nın (kutsal sepet) bulunmasıdır. Filolojik açıdan 'Sepet taşıyıcı' anlamına gelen bu sikkeler ön yüzünde, genellikle, cista mystica içinden çıkan yılanlar ve etraflarında sarmaşık çelengi, arka yüzünde ise başları karşı karşıya, kuyrukları birbirine dolanmış iki yılan ve aralarında da bir ok torbasının bulunduğu şekilde dizayn edilmiştir. Ayrıca, Kistophorlar Birliği'nin her üyesi gibi Tralleis atölyelerinde de basılan kistophorların arka yüzünde de kent adını gösteren ilk üç veya dört harften oluşan şehir monogramı yer almaktadır.45
Roma'nın Doğu Akdeniz dünyasında görünmesiyle Hellenistik krallar savaşlarda eskisi gibi arka arkaya başarı kazanamayınca, halk karşısında prestij kazanmak amacıyla kentleri güzelleştiren yapılar vakfetmeye başlamışlardır. Bu şekilde hareket eden hükümdarlar içinde en kayda değer olanı da Attaloslar sülalesidir. Pergamon krallarından özellikle ILEumenes ve II.Attalos'un bu konuda sergiledikleri cömertlikler hakkında -Pergamon dışındaki yapılar-bkz. Öztürk 1999, 82-89; -Pergamon'u yeniden yapılandırmaları -Radt 2002, 77-81 vd.; Pergamon Krallarının Tuğla Sarayı hakkında bkz. Dinç 2003, 55-56.
41 Vitruvius, De Arclıitectura Il.8.9: ... Trallibus dOllıum regibus Atlalicis jactam quae ad habitaııdum seıııper datur ei qui civitatis gerit sacerdotiuııı"; Ayrıca bkz. Head 1910, CXXXV.
42Plinius, Naturatis Historiae XXXV.49.3: ...domulll rrallibus regiam Atlati ...•• 43Tralleis'teki Zeus Larasios kültü hakkında bkz. Şahin 2001,89-90; Sina 2002, 150-152. 44 Hellenistik Dönem'de sikke basan üçüncü örgüt, çeşitli bölgelerdeki Hellen kentlerinin birleşmesiyle oluşan Birlikler'dir. Birliklerde sikkeler ya Birliğin merkezinde hepsi için ya da Birliğe dahil kentlerin her birinde ayrı ayrı fakat Birlik tipleriyle basılırdı. Hellenistik Dönem Grek sikkeleri hakkında bkz. Atlan 1993, 42-53.
Tralleis kistophorları üzerlerindeki işaretlere göre üç gruba ayrılmaktadır46:
1- Birinci grup kistophorların arka yüzlerinde sağ tarafta bir işaret
vardır.47 Fakat, başları karşı karşıya duran iki yılan başı arasında şehir
monogramı bulunmamaktadır.
II- İ.Ö.133 yılından öncesine tarihlendirilen bu serinin arka yüzünde de tıpkı birinci seride olduğu gibi işaret sağda yer almaktadır. Ayrıca, bir yada birkaç harften oluşan şehir monogramı birbirine dolanan iki yılan arasındaki ok torbasının ya üstüne ya da altına yerleştirilmiştir.4x
III- Üçüncü ve son serinin basım tarihi de olasılıkla, İ.Ö. 133 yılından
öncedir. Bu serideki kistophorların en belirgin özellikleri; ok torbası
üzerindeki şehir monogramlarının yerine magistrat isimlerinin kısaltmaları
yazılmıştır. Bu magistrat isimlerinin yazılacağı alanın geniş tutulması
amacıyla arka yüzdeki yılan başları öncekilere nazaran küçültülerek daha
simetrik olarak düzenlenmiştir.49
Görüldüğü gibi, İ.Ö.189-İ.Ö. 133 yılları arasındaki dönem birçok Asya kenti gibi Tralleis açısından da barış ve refah dönemi olmuştur. Fakat, İ.Ö.
133'te III.Attalos'un ölümüyle, vasiyetinin koşullarına göre Pergamon
Krallığı ile Roma Cumhuriyeti'ne geçen Tralleis'te kistophor basımı her ne
kadar kesintisiz olarak devam etmiş görünse de Aristonikos ayaklanmasında
Roma'ya karşı olduğu için kent cezalandırılmış ve kistophor basımı da
yasaklanmıştır. 50
Sonuç olarak, çeşitli sikke kolleksiyonlarında korunmuş kistophorlar
arasında Birlik üyesi Tralleis kistophorları sayı bakımından oldukça fazladır.
Bu durum İ.Ö. II. yüzyılda Attaloslar döneminde ticari ilişkilerin
genişliğinin ve paraları basan Tralleis kentinin ne kadar zengin olduğunun önemli bir göstergesidir.
46Head 19ıO. cxxxv.
47Head 19i0, Lev. XLIII.2- iO. 4RHead 1910,Lev.XLIV.I-5.
49Head 1910, Lev. XLIV.6-12; Lev. XLV.I-4.
so İ.Ö. i29- i26 yılları arasında Pergamon Krallığı 'nın varisi olarak ortaya çıkan Aristonikos 'un ayaklanma girişimine, pek çok Batı Anadolu kenti gibi Tralleis kenti de Roma 'ya karşı Aristonikos 'un yanında yer almıştır. Bu yüzden Roma tarafından cezalandırılan Tralleis'te kistophor basımı İ.Ö. 58 yılına kadar yasaklanmışlır. Aristonikos ayaklanması hakkında bkz. Malay i992, 129-142.
Tralleis-Pergamon ilişkisini değerlendirmek amacıyla yapılan çalışmada
arkeolojik ve numizmatik kaynakların yanında başvurduğumuz son kaynak
türünü de yazıtlar oluşturmaktadır. Antikçağda 'hükümdar kültü'nün
ortaya çıkmasıyla din ve devlet bağlılığı ortaya ÇıkmıŞtır. Kökleri
Eskidoğu'ya kadar giden bu anlayış Eskibatı dünyasında, Büyük İskender'in
Mısır'ı ele geçirdikten sonra orada kendisine 'Tanrı Amon'un Oğlu' sıfatıyla
tapılması ve Hellenlerin de İskender'in tanrılığını kabul etmesiyle
başlamıştır.51 Hellenistik devletlerde tanrı olarak onurlandırılan hükümdarlar
ayrıca kentlere yaptıkları çeşitli yardımlar sonucunda da
onurlandırılmışlardır. Bu şekilde hareket eden hükümdarlar içinde en kayda
değer olanı da Attaloslar sülalesidir. İ.ö. n. yüzyılda yaşamış olan tarihçi
Polybios52, Pergamon kralı n. Eumenes Soter'i bu özelliğinden dolayı
'büyük hayırsever' olarak adlandırmaktadır. Pergamon'daki hükümdar
kültüne baktığımız zaman Pergamon dışındaki kentlerde Attalosların kült
kanıtlarına rastlamak mümkündür. İşte sözünü ettiğimiz Pergamon dışındaki bu kentlerden biri de Tralleis' dir.
n.Eumenes ve kardeşi Attalos, Phrygia bölgesinde yer alan Synnada
(Şuhut) kenti yakınlarında yapılan savaşta, bağlaşıkları n.Prusias'tan da
destek gören Galatlara karşı atalarına layık bir zafer kazanmışlardıf. 53
Pergamon krallarının bu başarısı Hellen kentlerinde büyük bir coşku ve
sevinç gösterileriyle karşılanmıştır. O kadar ki; n.Eumenes Soter ve Attalos
onuruna heykeller dikilmiş, şenlikler düzenlenmiştir. Eumenes'in bu zaferi
tüm Asya kentlerinde olduğu gibi Galat zulmünden kurtulan Tralleis
kentinde de büyük bir coşkuyla karşılanmış hatta galibin adına bir festival
dahi düzenlenmiştir.54 Bilindiği gibi, Hellenistik dönemde hükümdarlara
tanrısal unvanı ar verilmekle birlikte her bir hükümdarın adına birer şenlik ve
kült tahsis etme geleneği doğmuştu. Tralleis'de bulunan bir yazıt bize bu
konuda önemli bir bilgi sunmaktadır. Eumenes kültüne ilişkin bilgiler sunan
bu yazıttan II.Eumenes Soter onuruna Tralleis'te düzenlenen bir festivale
Eumeneia adının verildiği anlaşılmaktadır. Fakat, söz konusu yazıtın külte ilişkin bilgi veren tek kaynak olması ve çık kısıtlı bilgi sunması nedeniyle
festivalin yalnızca müzik yarışmalarından oluştuğu dışında daha başka bir
bilgiye ulaşllmamıştır.55
sı İplikçioğlu 1997, 139-140; Manse11999, 452. 52Polybios, Historiai VII.R.6.
53Diodoras, Bibliotlıeke XXXLI4; Kaya 2000a, 71, d.n.326; Arslan 2000, 123, d.n.461.
54 Hansen 1972,415; Alien 1983, 157, d.n.51; Malay 1992,72; Kaya 2000a, 71, d.n.327; Arslan 2000, 123, d.n.463.
ss Bkz. Hansen 1972,4 i5; Alien 1983, 157, d.n.5 i: "...llOUcrlKOl aymvES 13acrlA,El EUll£VEl
Anlaşılacağt üzere, Eumenes'in Pergamon dışında Tralleis kentinde de
kurumlaşmış bir külte sahip olduğunu gösteren bu epigrafık kaynağın
tanıklığıyla Tralleis-Pergamon ilişkisi daha da netlik kazanmıştır. Ancak,
yukarıda belirttiğimiz gibi Eumeneia festivaline ilişkin bilgilerin eksikliği kültün tam olarak ortaya konmasında önemli bir sıkıntı yaratmaktadır. Yani, Eumenes kültüne ilişkin olarak kült tasviri, kült örgütü (görevli rahip ve rahibeler, tapınak bakıcıları), kültsel uygulamalar ve faaliyetler (ayinler ve adaklar) gibi konular şimdilik karanlıkta kalmaktadır.
Nihayetinde eskiçağ kaynaklarının sunduğu bilgiler ışığında
gerçekleştirilen bu çalışma; Tralleis kentinin Roma dönemine kadar olan
tarihsel süreç içerisinde Attaloslar döneminde en gönen çıi dönemini
yaşadığını saptamamız açısından çok verimli olmuştur. Sonuç olarak, Milet
limanından başlayarak Büyük Menderes Vadisi'nin ve Büyük Menderes
Nehri'nin kuzey bandını izleyerek Tralleis'e, Nysa üzerinden Hierapolis ve
Laodikeia'ya ulaşan yolun Tralleis üzerinden doğu kentlerine açılımıyla
kentteki tarımsal üretim ve ticaret olumlu yönde etkilenmiştir. Attaloslar
döneminde (İ.Ö. 189- İ.Ö.
ı
33) Pergamon krallarının uyguladığı iyimserpolitika sayesinde büyük zenginliğe ulaşan kent, bu zenginliğin vermiş
olduğu güçle kendi adına para basan şehirler arasına girmiştir. Ekonomisinin
gelişmesine bağlı olarak bilim, sanat, felsefe, mimarlık ve sosyal alanda
yüksek düzeyde kültür etkinlikleri yaratmıştır. Sosyal ve ekonomik yönden büyük bir gelişim gösteren kent, bu gelişim sonucu anıtsal yapılar yapmış,
gösterişli tapınaklar, tuğla sarayları (Pergamon Krallarının Tuğla Sarayı),
gymnasiumlar, tiyatro ve stadiumu ile süslenmiş, gösterişli bir şehir
olmuştur.
Ancak, Pergamon kralı III.Attalos Philometor'un ölümünden sonra, tüm
Asya kentleri gibi Tralleis kenti için de Roma İmparatorluğu'nun kuruluşuna
kadar süren bir büyük felaket dönemi başlar ve İ.Ö.
ı
33 yılında PergamonKrallığı topraklarının III. Attalos tarafından veraset yoluyla Roma'ya
KISAL TMALAR VE BİBLİYOGRAFYA
ANTİK KA YNAKLAR
Appianos. Appianos, Rhomaika - Syriake (Appian's Romaıı History - Syriake).
With an Eng. Trans. by H. White, I-IV. London i912-1913 (The Loeb Classical Library). Diodoros. Diodoros, Bibliotheke (Diodorııs of Sicily). With an Eng. Trans. by R.M.Geer, ı-XıI. London 1947 (The Loeb Classica1 Library).
Ksenophon. Ksenophon, Anabasis. With an Eng. Trans. by C Hude, Leipzig 1931. ---. Ksenophon, Helleniea. With an Eng. Trans. by CL.
Bronwnson & 0.1. Todd, I-III. London 1961 (The Loeb C1assical Library).
Livius. Livius, Ab urbe eondita (FOııııdiııg of the city). With an Eng. Trans. by
8.0.Foster ı-XııI. London 1919-1951. (The Loeb Classical Library).
Plinius. Plinius, Naturalis Historia (Natııral History). With an Eng. Trans. by H.R. Rackham, W.H.S. Jones, D.E.
Eichholz ı-x. London 1938-1971 (The Loeb Classica1 Library).
Po1ybios. Polybios, Historiai (The Histol'ies). With an Eng. Trans. by W.R. Paton ı-VI. London 1922 vd. (The Loeb C1assical Library).
Strabono Strabon, Geographika (The Geography ofStrabo).
With an Eng. Trans. by H.L. Jones I-VIII. London 1917-1932 (The Loeb Classical Library).
Vitruvius. Vitruvius, De arehiteetura (The Ten Books 011Architectııre). çev. M.H. Morgan. New York 1960.
NUMİzMATİK KA YNAKLAR
Atlan 1993. Sebahat Atlan, Grek sikkeleri (Arkaik-Klasik Hellenistik), İstanbul 1993.
Bayatlı 1953. Osman Bayatlı, Bergama Tarihinde Sikkeler, İzmir 1953. Head 1910.
Barclay Head, Catalogue of the Greek Coins of Lydia, British Museum
Catalogue, Paris 1910.
Tulay 2001. A. Semih Tulay, Genel Numizmatik Sözlüğü, İstanbul 2001.
EPİGRAFİK KAYNAKLAR
[ns.v.Perg. Die Insehriffen von Pergamon. I-II. Ed. by M. Fraenkel, Berlin 1890-1895.
MODERN KAYNAKLAR
Akdeniz 2002. Engin Akdeniz, "Biiyiik Meııderes Ovasilidaki Prehistorik Merkezler ve Bilıılarili Ege Prehistoryasl1ldaki Yeri" Birinci Uluslar arası Aşağı Menderes Havzası Tarih Arkeoloji ve Sanat Tarihi Sempozyumu (15-16 Kasım 2001),158-175.
Allen 1983. R.E. Allen, The Attalid Kingdom: A Constitutional History, Oxford 1983.
Arslan 2000. Murat Arslan, Galatlar: Antikçağ Anadolusu'nun Savaşçı Kavmi, İstanbul 2000.
Atlan 1970. Sebahat Atlan, Roma Tarihinin Ana Hatları: l.Kısım: Cumhuriyet Devri, İstanbul 1970.
Sayatlı 1996. 1996.
Osman Sayatlı, Bergama Tarihinde Krallık Devri, İzmir
Demireioğlu 1993.Halil Demireioğlu, Roma Tarihi L.ciU: Cumhuriyet, Ankara 1993.
Dinç 2003. Rafet Dinç, Tralleis (Rehber-Guide), İstanbul 2003. Hansen 1947. E.V. Hansen, The Attalids of Pergamon, New York 1947.
Kaya 1996. Mehmet Ali Kaya, "IIlMakedonya Savaşı 'na Kadar Roma 'Illn Anadolu Politikası ", Tarih İncelemeleri Dergisi XI (1996), 2i1-232.
Kaya 20ooa. Mehmet Ali Kaya, Anadolu'da Galatlar ve Galatya Tarihi, İzmir 2000.
Kaya 2000b. Mehmet Ali Kaya, "Suriye Krallığı 'nın Büyük Menderes Havzası 'ndaki Kolonileri ", Tarih İncelemeleri Dergisi XV (2000), i2i-i35.x
Magie 2001. David Magie, Anadolu'da Romalılar I: Attalos'un Vasiyeti (çev. Nezih Saşgelen-Ömer Çapar), İstanbul 200 I.
Malay 1992. Hasan Malay, HeIlenistik Dönem'de Pergamon ve Aristonikos Ayaklanması, İzmir 1992.
Öztürk i999. H. Sami Öztürk, Hellenistik çağ 'da Onurlandırma, İstanbul 1999 (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
Radt 2002. W. Radt, Pergamon: Antik Bir Kentin Tarihi ve Yapıları, İstanbul 2002.
Rayet&Thomas 1877. O. Rayet & A. Thomas, Milet et Golfe Latmique Tralleis, Magnesia du Meandre, Priene, Milet, Didymes, Heraclee du Latmos, Paris 1877.
Sina 2002. Ayşen Sina, Karia Tanrıları ve Kült!eri, Ankara 2002 (Yayınlanmamış Doktora Tezi).
Şahin 2001. Nuran Şahin, Zeus'un Anadolu KüUleri, İstanbul 2001.
Üreten i996. Hüseyin Üreten, Hellenistik Dönem 'de Pergamon Kraıiığı ve Roma
De~'letiİle İlişkileri, Ankara 1996 (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
Üreten 2003. Hüseyin Üreten, "Panionion Birliği 'ne Bağlı Üç Karya Kenti ve