• Sonuç bulunamadı

BEHAVIORAL AND PERSONALITY DISORDERS IN EPILEPSY.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "BEHAVIORAL AND PERSONALITY DISORDERS IN EPILEPSY."

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Epi

l

epside

D

a

v

ranı

ş

ve

Kişilik

Bozuk;uğ

u

HAYAT GÖKÇE

Adakt Bakanlığı, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı, Istanbul, Türkiye

BERil.

VIORAL AND PARSONALITY DlSORDERS IN EPILEPSY

Summııry

It is widely accepted that epileptic patients have a tendency to erime because of their behavioral and personality disorders. When the literature on this subject is reviewed, it is established that spccific behavioral and personality disorders in epilepsy are limited to temporallobe epilepsy ([LE) because of its localization.

During ictal aggression and crime in TLE, though rare, acts are stereotyped, simp]e, unsustained and not ~upported by eonsecutive series of purposeful movements. Contradictory opinions are proposed about interictal aggressive behavior. That most criminal epileptics have low intelligence and POOT socio-cconomic

status indicates the effects of the genetic and environmental factorso

When evaluating epilepsy from the medico-Iegal standpoint, it should be considered along with behovioral

and personality disorders other than epilepsy, and the genetic and envİronmental factors should be kept in mind.

Key words:

Epileplics - Behaviour -Personality disorders

Özet

Epileptiklerin davranış ve kişilik bozukluğu nedeniyle suç işlemeye eğilimli olduklan yaygın olan bir görüştür. Bu konuyu degişik yönleriyle ele alan araştırmalar incelendiğinde cpilepside spesifik davranış ve kişilik bozukluklannın, lokalizasyonu nedeniyle temporallob epilepsisine (TLE) sınırlı olduğu anlaşılmıştır.

TLE'de iktal otomatizm sırasındaki agresyon sonucu suç işlemenin çok nadir olduğu ve bu sırada organize, birbirini takibeden hareketlerle sürdürülebilen davranış kalıbının söz konusu olmadığı konusunda

görüş birliği vardır. !nteriktal dönemdeki agresif davranış konusunda ise çelişkili görüşler ileri sürülmektedir. Suç işleyen epilepıikIcr arasında zeka düzeyi ve sosyo-ekonomik seviyesi düşük olanların çoğunlukta olması, suçu işlemede genetik ve çevre faktörlerinin etkisini göstermektedir.

Epilersiyi mediko-Jcgal açıdan değerlendirirken epilepsi dışındaki davranış ve kişilik bozuklukları ile

birlikte ele almak ve suç işlemede epilepsi dışındaki faktörlerin etkisini de gÖl,önündc bulundurmak

gerekmektedir.

(2)

186

IL.

GÖKÇE

E

pile

p

sin

in

kısa,

basi

t

ve

yine de

bütün

öze

l

liklerin

i

kapsayan bir

tanımını

yapmak

güçtür.

Değişik

n

öbe

t

tiplerinin

olması,

k

l

i

nik

özelli

klere dayana

n

bir

tanımlamayı

güçleştirmektedir.

Bu ne

d

enle,

b

irçok

r

o!og

tarafından epil

epsini

n fizyo

l

ojik

açıdan açıklanması

t

erci

h

edi

lm

ekte ve Jac

k

son'u

n

"e

p

ilepsi, sinir hücrel

er

inin

a

ni

,

aşırı.

anormal, elektriksel

deşarjıdır" tanımı

g

ün

ümüz

d

e de

geçerliliğini korumaktadır.

Epilepsilerin

b

ir

kısmında nedenin

m

erkezi

si

ni

r sistemin

in

bir

hastalığı

ya da

metabolik

bir bozukluk olduğu

göste

rilebilmekte

ve bu gruba

sempt

omatik

ep

i

l

epsi

adı

verilmektedir.

Bunun dışında

kalan

ve

nedeni

gösteriIemeyen epile

p

s

ile

r

ise

idio

pa

tik

epi

lepsi

adı altında toplanır.

Sebebe

ya da

n

öbe

t

e yö

n

elik

tedavi

so

nucunda

kimi

kere

epilepsi tamamen

ortad

a

n

kaldırılabilirken, kim

i

kere

d

e tedav

i

ye

rağmen nöbetlerin tekran önlenememektedir. Bu

durumda

k

i

şi

ömür

boyu tedaviye

iy

i

ya

da

kötü cevap

v

ere

n

bir

hastalıkla yaşayacaktır.

B

u

nu

n

dışında

t

oplumun

h

emen

h

emen

büt

ün kes

im

lerinde epilep

ti

kler

hakkında

bir

önyargı

sözkonusud

ur.

Devamlı

ve

düze

n

l

i

ilaç

k

u

ll

a

n

ma

i

le günl

ü

k

h

aya

tta

bazı

önlem

ve

kısıtlamalara

u

yma

zorunluluğu,

bunl

ar

a

rağmen

n

erede

ve

ne

za

m

an or

ta

ya

çıkacağı

belli o

l

mayan nöbete

bir de

topl

u

mun

te

pk

isi

eklendiğinde,

epilep

t

ik

l

erin özel bir

h

asta

grubun

u

oluşturdukları

gör

ül

ür.

Gerek

tıp

çevreleri

gerekse

toplumun diğer

kesim

l

e

ri

tarafından

epilepsi

n

i

n

davranış

ve

kişilik değişikliklerine

yol

açtığı

kabul edilmektedir. Bu

yazıda

sözkon

usu

değişikliklerin

ne derecede epilepsi

ile

ilişkili olduğu araştırılacak

ve epi

l

epsideki

davranış

ve

kişilik bozukluklarının

adli

tip

uygulamalarındaki yeri tartışılacaktır.

EPİLEPSİDE DAVRANıŞ

VE

KİŞİLİK DEGİŞİKLİKLERİ

Epilepsi ilc

davranış bozukluklarının ilişkisi

uzu

n

yıllardır araştırılıp tartışılmakta

olan

bir

konudur. Bur

a

da

hemen

şunu

be

lirt

mek

gerek

i

r k

i;

demans,

p

sikoz

ve

zeka

geriliğinin

epilepsi ile birlikte

olduğu

duru

ml

ar bu

tartışmanın dışındadır. Davranış değişikliğinin

ne

derecede

epilepsiye

özgü

olduğunu

ortaya

koymak

i

n

yapılan

çok

sayıdaki araştırma

sonucunda,

epilepside,

diğer bazı

kronik

hastalıklarda olduğu

gi

bi

,

deprcsyon

başta

olmak

ü

zere

bir

takım psişik bozuklukların görüldüğü

kab

ul

edilmekted

i

r.

Bunda hem

hastalığın

kron

i

k

seyirl

i

oluşu, hem

çevrenin

tepkisi, hem de

kişinin

ekonomik

ve sosyo-kül

rel

düzeyi

rol

oynan1aktadır.

B

un

un

dışında

epi

le

psinin

mer

kezi

sini

r

sisteminden kaynaklan

an

bir

hastalık oluşunun getirdiği bazı değişiklikler

sözkonusudur (l-4).

Sinir s

i

stem

i

nin

heyecan,

haz ve

acının yarattığı

duygular gib

i

davranış

fo

nk

siyon-ları başlıca

Jimbik sistem

adı

verilen

yapılarca

yerine getir

i

li

r.

Limb

i

k

yapıların

t

am

(3)

ala-yönde

yapılan

hayvan

deney

l

er

i

n

den elde

edilen so

n

uçlar

çelişkili

o

lm

akta

bi

rl

i

k

t

e,

l

i

mbik

yapıların uyarılması

ya

da tahr

i

bi sonuc

u

,

davranışta uysallıktan şiddete

kadar

değişen

beli

r

gi

n

değişikliklerin olduğu

kesindir.

H

ayvan

l

ar

da

amygdala'

nın uyarılması

sonucu

öfke ve korku olarak

yorumlanan

reaksiyonların

ortaya

çıktığı

ve

aynı

t

ipt

e

reaksiyonların

ort

a

beyi

n

gri maddesin

i

n

uyarılması

ve septum

pellicidum'

un ta

hr

ibi ile

de

görüldüğü gösterilmiştir.

A

m

eliyat

sırasında aynı

l

ge

n

i

n

uyarılması

so

n

u

cu

şuuru

açık

olan

hastaların

korku

tarif

ettikle

r

i

ve

ayrıca çiğneme,

yutkunma,

yalanma,

mesa

n

e

kontraks

i

yon

u

, so

l

unum,

nabız

ve

kan

basıncında

ar

t

ma gibi belirtiler

i

n

ortaya

çıktığı

saptanmıştır.

Bilatera

l

amygdaloid çek

ir

dekle

r

i

n

ve

bunları

ö

r

te

n

h

ippok

am

pal

kortcksin

çıkarılması

ile

doğal

korku

duygusund

a

azalma,

kompüls

if

ora

l

a

kti

vite,

artmış

ve

ayırım

gözetmeye

n

seksüe

l

aktivite

gibi

davranış değişiklikleri

tar

if

edilmiştir.

B

enze

r

klinik

bulgular

bilateral

tem

p

oral

lobektomi

vakalarında

da

görülmüştür.

Te

m

p

o

r

al

lobun

media

l

kısımlarını

tuta

n

, \i

m

bik siste

m

i

etkileyen

subak

u

t ve kr

o

nik

bazı

vi

r

al

enscfalit

l

e

r

de

sıklıkla

psikiyatri

k

hastalıkları düşündürecek

nit

e

li

k

te

davranış

değişiklikleri bildirilmiştir. Şizofreni,

depresyon,

m

ani

ve

n

öroz

tanısı konulmuş

18

hastada,

daha

sonr

a

yapılan

inceleme

l

er

sonun

da

,

limbi

k

yapıları

t

u

ta

n

neoplasmalar

saptandığını bildirmiştir

(6).

Bütün bu

h

ayvan deneyleri

ve klinik gözlemler,

l

imbik

sistemi

n

duygu ve

davranışlarla ilişkili olduğunu

ve bu

yapıları

etkileyen

hastalıklarda bazı

duyg

u

ve

davranış değişikliklerinin görüldüğünü

ortaya

koymaktadır.

Tem

p

oral

l

ob

ep

i

l

epsis

i

(TLE)

de bu

hastalıklardan

biridir. Ep

i

lepsidek

i

spesifik

davranış bozukluğu

ve

kişilik

değişikliğinin

T

L

E'de

sınırlı olduğu

kabul

edil

m

ektedir.

TL

E'de görüle

n

davranış

bozukluğu,

limbik

yapıların uyarılma eşiğindeki düşme

son

u

cu

artmış

b

ir limbik

tepkinin or

t

aya

çıkması

i

le

açıklanmaktadır.

T

LE

ile

k

ontrol

grub

u

na v

i

züe

l

uyaranlar

uygulayıp alınan

verbal ve

otonomik

cevapları değerlendiren

bi

r

çalışmada

bu

ik

i gr

u

bun

verdiği

ve

r

bal

t

epkiler

arasında anlamlı

bir

f

ark

olmadığı

halde,

T

LE'de o

t

onomik

tepkilerin daha

f

azla

olması

bu

görüşü

destekle

m

ektedir (1,7,8).

TLE'DE

DAVRANıŞ

BOZUKLUGU

TLE'de ortaya

çıkan kişilik

ve

davranış bozuklukları

b

ir

sendrom

ola

r

ak e

le

alınmaktadır.

Dine

olan ilgide

artma, cinse

l

davranışlarda değişiklik, yapışkan konuşma

ve

davranış şekli, aşırı

yazma

eğilimi, ayrıntılara düşkünlük, bağımlılık,

fel

se

f

eye

ilgi

bu

davranış şeklinin

belli

başlı

özellikleridir. Bu

davranış şekli n

öbet,

nöbet öncesi ve

sonrası

dönemlere ait

olmayıp

nöbetler

arasında

görü

l

ü

r.

İnteriktal

sendrom

diye

tanımlanan

bu

davranış bozukluğunun yanı sıra

belli

başlı

b

i

r neden

o

l

mada

n

görüle

n

öfke ve

şiddet

n

öbetlerinin de TLE

ile

ilişkili olduğu

il

eri sür

ül

mekted

ir

(7-9).

(4)

188 IL GÖKÇE

Sear

ve

F

ed

io

(1)

tarafından yapılan

bir

araştırmada

TL

E,

romüsk

üle

r

hastalıklar

ve

no

rmaller

d

en

oluşan

3

grup, 18 karakter

özelliği

e

s

as

alınarak karşıiaştmlmakta

ve

TLE'de

ki

davranış,

duygu ve

düşünce değişikliklerinin

te

mpora

llobdaki

epi

lcptik

odağın

spes

i

fik bir so

nu

cu

olduğu

be

l

i

rtil

me

ktedir

. Bu

çalışmada,

aynca epilepük

odağın sağ

ya

da sol

temporal

lo

bda

ye

r

almasının farklı

etk

i

leri

olduğu, sağ

t

empo

ra

l

d

ek

i

epileptik

odağın

öfke, üzü

n

t

ü,

coşku, yapışkaniık

g

ib

i e

m

osyonel

davranışlarla,

sol

tem

pora

l

deki

odağın

ise,

d

in

e ve

f

else

f

eye o

l

an

aşırı

i

l

gi gib

i

e

nt

elle

ktü

el

fon

ks

i

yonla

rl

a

ilişkili

değişikliklere

yo

l

ğı

iler

i

sürülmek

t

ed

i

r. Öte ya

ndan,

nöbet

sık

ğı

jle

d

a

v

ranış

bozukluğu arasında

b

ir

ilişki bulunmadığı,

f

akat

hastalığının

resinin

ö

n

e

mli

bir faktör

olduğu

bi

ldir

il

m

ekte

v

e

bu

davranış bozukluklarının

or

taya

çıkması

için

nöneı.lerin başlangıcından

sonra

yıllar

geçmes

i

gerektiği vurgulanmaktadı!

(1).

Bu

görüşü paylaşmayan

Ges

chwind

(10)

,

Sea

r

ve

Fedio

(1)'

nun

T

LE' ilc

diğer

e

p

ile

p

si

tip

l

e

r

in

in

karşılaştırmamış olduğunu eleştirerek

T

LE'dek

i

kişilik

ve

davranış değişiklikleri

üzeri

nde

hastalığa karşı

duygusal tepk

i

,

haslailğın

kronik seyr

i

ve

kullanılan ilaçların

da etkili

olabileceğini

il

e

ri

r

mekted

i

r.

Benzer bir

araştırmayı

1

48

epileptik

i

lc kontrol

g

rub

u

na uygu

l

ay

a

n

Rod

in

ve

S

chmaltz

(9),

sağ

ve so

l

tem

p

oral

odaklar

arasında

f

a

rk

olmadığı

gi

bi

hastanın yaşı,

nöb

e

t

in

başlangıç yaşı,

n

ö

be

t

sıklığı,

nöbet tipi

ve

hastalığın

r

esi

gibi

fakt

örleri

n

d

e

etkili

olmadığını

bi

l

d

i

rmektedirler. Buradan hareketle

E

mbik

s

i

stemde

ki

irri

tatif bir

lezyonun

bazı

e

m

osyonel bozukluklara

ne

de

n

olduğunu,

faka

t

bunun

s

pesifik

b

ir

kişilik yapısından

çok

n

ormal

kişiliğin abartılması şeklinde değerlendirilmesi gerektiğini;

sosya

l

, ekono

m

ik

v

e ente

ll

ekt

ü

e

l

proble

m

lerin b

u

emo

syone!

bozuklukları arttırdığını

il

er

i

sürme

k

ted

i

rler;

ayrıca, bazı araştırıcıların

b

asotemp

o

r

a

l

ve latera

l

temporalodakları karşılaştıran araştırmalarında saptadıkları,

b

asot

e

m

pora

l

odağı

olan

larda

ön

pl

a

nda h

iper-gra

fi

, pa

r

anoya, s

u

ç

işleme, coşku;

s

o

l tempo

ra

l

oda

kta

sağa

göre

agr

esy

on

,

d

eprcsyon

ve

coşkunun

daha fazla

olduğu şeklindeki bulgularının

öne

m

i

ni

vurgulamışlardır.

Ep

il

eps

i

yi ps

ik

iyatrik

hastalıklar

ve

karışık

nöroloj

ik

hastalıklardan oluşan

2

k

ontrol

grubu

ilc

karşılaştıran

Mungas

(

ll

),

b

u

gr

uplar

arasında davranış bozukluğu açısından

beli

rg

in bir fark

bulunmadığını,

bu

nedenle

T

LE'de

spesifik

bir

davranış

sendrom

u

nda

n

söz

edilerneyeceğini i

leri

sürmektedir.

T

L

E'y

i

diğer

ep

ilep

si

t

iple

ri

i

le

karşılaştıran çalışmalar

s

onu

cunda

da

değişik görüşler

or

t

aya

ç

ı

kmaktadır.

Bir tar

af

t

an

'T

LE'

de primer

j

e

n

era

l

ize

epile

ps

i

ye göre

kaderci

l

ik,

bağımlılık,

felse

f

eye i

l

gi ve

paranoyanın

belirgin

şekilde

faz

l

a

olduğu

(

9

),

diğer

taraft

an

ise TLE

i

lc

diğer

ep

ilepsiler

arasında anlamlı

bir

fark

olmadığı

b

ild

i

rilmekt

ed

ir

(1

2).

Rodin

ve

ark.

(13),

T

LE ve

diğer

ep

i

lepsi

tip

lerini kend

i

içle

ri

nde tek tipte ve

değişik

ti

pte nöbet görülen

2 gruba

ayırıp

bu 4 grubu birbiri

ile

karşılaştırdıklannda, davranış bozukluğunun

birden f

azl

a tipte nöbetle

r

i olan TLE'de sözkonusu

olduğu

s

on

uc

u

na

va

r

-mışlardır.

T

L

E

ilc

p

sikoz

la

n

karşılaştıran çalışmalarda,

his

t

eri, ps

i

kon

öro

z,

o

bse

si

f

-kom

pülsif

kişilik

gibi

bazı

p

sikiyartrik

karakt

e

rl

erin

TL

E

'n

in

i

nt

er

i

k

tal

sem

pto

mlan

olduğu

(1

4

)

,

(5)

aln

\;JC,"; r(ı, ,,:)l:t:,~k

::d

~cınpcr:ı.l h'::ı .~;)j

lcri:k

b::)'u:,ı

'

,:y'wl:ı ;ı:;;\''':jÇ1<'ıohY'',

')'1' g'j

i <'U'li n~ şbü~':1;ye lı:'o,:e:- :;;.~)!ol:.ö: cdı:l ;'J~; 6Ör'j;(:[j~<j !ı,:Cr:ı!r:ıckıcôr cı~:

çoğut ki~i

tit

n:

d:ssJ:i:ı:i ~ r~:-ıcr:ı:::r. {:(~

'1':

J~'c:c /~):-ı:ı:.t

i!cn

;ı:;iY:i;:ı:: L>~c,<t( bllLlU:ı;:b;: ::ıra:;ında

yer

,:Ir.ı att.:ı V~

litcTJUn!e;U:::

~::~;:L:n/:uı:ı:;ı:ı

'f::":oç

Jr :Jc

~)::b:,:

yı: socr:ı.

cr:L:Y:I

çı!:;:ı:

;:Obd

kiçi!i::

ya:<.::ı[,ı;:ı bi!ci;i:ı:ıckıcı,~i; ÜCI:I:H ~';::!:!:i::;: ı~~, va1cıta:-ı;wı

%

33'ii:-ıdc di:.;~cs:a:i~' ~cn0n,,;;lC :,:s:b:{t~ı

l::',:in:kd:i::;ci::,

{,:K,ı::ı::lz: j~: :,'/ cdilcli~i

gibi,

T~E'cc cı.::ygu:;;::I e;:ıl:ikrdc cıcr:ı::l::;çr:ıc :):j:Kkl,:(:1::,i~;:;::c:,:a:;~cı:I:1t C~: cgcıyu ~chcEt

ed::n

:::tkil::;c

hqı g::~i~l:):Jcı:

bi:

::.r.VUYCt

ıxbo''I,'GGL CdL~I(~~t"f;nL'ı",: aL,lt'l~c'k. TLE'oİ:ı c,,~,~içi".

ve; çek ;::,:.içb

(~ı:y;.:::ı~a1 hı~~a"l~ı~<t=-:H:l' :;;,':,o6:>~y')"

>;

'\i

predi";ıCl;'an ')l:bğu !ezını e:UT'~"~l'J;r. Eri'e;J~iı'.~e·h, il'l'1;J0Ci ' \ ı;

h"':

1 °,1" ,~,'''ı'(i« ycnrlll~r,ni :trb~:ı'1Cl ric;:~('t.t~,kr.l~ripi, ~~;ı.I'ki t~1;Y-~ ·~JirJy~ni~

g'l'i

VÜF~~1tl?J.'·ea 0Irı f1ı l-~I.<=-,Ttj

hi,':,':tl'k'cf'n'

ıhdr:> fYnclc,:i

lw

i3('n:;ü

(icst~":),:;"n'~".tcriir cı

7)

Sözı'

I':di!en

b'ıc''l'iranış değ'~ikliL;,'('r'

içind,,: 1iddct ve

s'udırg'lpI'k iıc ~l'fl'l ~",~I\

<;i'<

i)l~rne eğilimi

ki'l1l kere

'Hili

bazı t~lrtı~ınahfa

da

yol

açıığı

iç'n

(lyne:ı

el",

a'jTjl~'

ncğerlcndiıilmc·acdırıiıı

yönde yapıları çal1'lmabw3tıir t.ı:ır?112'l

llFe'c

saıı'\rg~inı,:r

",'

şiddet unsurlarının

ne oranda

göri.ıl(jl\,~ı" ('iğer tar?J~?p

th

~u(; j~krpiS h~;I(·tr.,~

epilepsinin ne dereceoc

rolü

olduğu ct?~urıım?k\.(1dır,

ILE ikL.1J dönemdeki

salelırgan thvranışmm

cteliilyon

ve; ,1q)(I'~;'flJS~'(~1'!;'I'q • ('a',,,iyr',rı

olarak ortaya

çıktığı, pol'c'. sıra~ımıa

organize ve

'ınn~? yrırıcliıc ?'l'C'lrg<lrıhi:ıt, iıi;::hr

zmn:ın

sözkopusu

oimariığı,

ane?}"

nastal?rıp ıK\.?1 komlrzyrıp

'ç:p(lC'y',/,;P F;i'rc'lF,l1fwJc

ısltndığınde

kendini koruma

şcl<Jınde

l'(raftwi

(')~ı,> "e' ~J'l'S"'r."', s,>lriJ':r,-ın

C'Jvrzmr:1kl,g'

bbu!

edilmektedır. ~l)st-iı..:Jal korıtü'L~rın <;lr?81PQ;:U':; <;ald:'r~;'l'[lk ('~\ 1\;';1; (VU:;)lil~I",\f'

,~:lhıl'tır

(1/<;,1')).

ikUH

agr(',syr)nn

s,ıptam;ık ?IYi?cıyla gereı..:

sporU\!'

~err;y:,r~ prov(ıkc cri'!rr,iş ı"[:\I:;'O(,'[I

lLıc,ncn

çok

say)d;ı !ı:.ıst;lY'

)(;<ps'tYCln

hir

dizi

Qr:'şrırrı1;'.cıD,

i!,tq)

i'grp,s/,)ı-ııı:ı

'?)x

"",(1;(

C)1(lılt~lI,

kesik

ke~il( v'~ ı d;ıl(j",:\(l<'o clan;~ I(ısa "iir.~h stcreıYİ.:ıi.: a:;rcsıf iırı.rc·J':IC'f

1'·!'

!ıc,k, oıtııya ç:ıktığı ve 8':,'fTC'cSyorıJ ,ıiı (lJrırv.zu'İrı Qlcıuğu <;"rt:tp[r1I~ILr.

(,,,,,,d

(iı,ıe. :vc1

m,'}!(IQ1;'8

iHnıalmr!i\, VlJlTI1» wpırıcbki

rm ;lSfcsiC

qrU'cl(et'cr , 1''}''!rL '~'1e0!lcrı.J11f;k ISI<'CI:I~'~IOC (.rl;lV(i

CIKIDn.:,adıf

HL(

.:ıS>1, ~'ÜrcWriikrncyr'f1 ntr)rınri7;n "IUt'iTlcı;) bldiipic[ı

<'V,

·~,Uı:r\7l:ı:;l If,iüı mç>lttizı-;, biıbirı!ıi );JXıp

c',d':)!

ve

si.rdürü1c'c

"gre~YOI1ınl "Ö7Xr)I!lISI; oı~ıc.~ı::;ı;·z.~! ';',:ü~fı

sav'JıHllırıakıadır

(,C/

-22).

;:'Lf.'ı,in

imc,nkti'l!

dönClTıinuc::ki s'ııöug;.ııı o8Vranı~! :ı"~i,i,, ac""U(ıC'

gnınıannıfl yaptıidan (:ciıtli ı;;ı!ljm:ııania,

llf:cickl >1?f<:SYO': 'JI:'c,':",:

;la'.ul':5ik

1~

7-Lo

67

araslııda sap!aını~hırdır. Galı ;1I'aşıııKı!nI.. aı:;ıc,svti:"ı~, ,ı_ı;

:,'

l,a":ıl;,k';:,t~~j ııIdıli!;UnLı i~(:;ri

:-.iinn,,;';!cvkc;o_

biı

bail<"

>'ırtlO

nö1olojik

H[O;jıC':-'; { , ):ı:~:;nı'

,n

i' ,''.ı'J::ı

(6)

190

H. GÔKÇE

öfke nöbetleri gösteren

hiçbirinde

TLE olmadığını savunmu~lardır.

Rodin

(23),57 TLE

olgusunu kapsayan çalışmasında, hastalarının hiçbirinde agrcsyon olmadığım saptamış;

700

epilcptiği kapsayan bir başka ça1ışmas;nda ise, 34 vakada agresyon görüldüğünü,

ancak bu grupta TLE'ıün anlamlı

bir

faktör

olmadığını bildirmiştir. Bu konudaki bir başka görüş

ise,

TLE ilc

ilişkili davranış bozuklukları olmasına rağmen saldırgan,

yıkıcı

ve

sosyopatİk davranışların doğrudan

epilepsiyle

ilişkili olmadığı doğrultu·

sundadır.

Bu

tür

davranışların düşük

zeka düzeyli,juvenil davranış bozuklukları ve aile

problemleri olan erkeklerde

görüldüğü

ne

dikkat çekilerek,

spesifik olarak

epilepsinin

değil

temporallobda.ki bir hambiyerin neden

olduğu

jleri süriilmektedir

(18).

Suçlularda epilepsiyi

araştıran çalışmalarda

da birbiri ile çelişen sonuçlar hildirildiği

dikkati çekmektedir. Bazı araştırıcılar tarafından yapılan bir dizi incelemede, epilemİk

ve

epileptik

olmayan

tuıuklularda TLE insiclensleri arasında fark olmadığı, buna kar~l1ık

tutuklu epileptiklerlc tutuklu olmayanlar arasında sosyal faktörler

açısından anlamlı

farklar bulunduğu saptanmış; cezaevlerinde epilepsi

insidensiniıı normal topluma göre

yüksek

olmasına karşın, epilepsinin suçun işlenişinde roloynayan

bir

faktör

olmadığı

görülmüştür

(23,24).

Bir

başka çalışmada

ise,

islahevindeki çocuklar

arasında psikomotor epilepsi

insidensinin

%

lH.S

olduğu fakat bu grupt.a ayrıca büyük oranda ağır kafa travması

ve/veya perinatal problemlerin de

varolduğu seıptanmıştıf. Bunun yanısıra, psikomotor

bulgu

ve semptomlarla, suçun ve saldırganlığın şiddeti arasında doğru

oranLL

olduğu

da

belirtilmiş, TLE'İn

suçlu toplumlarda daha sık görüldüğü sonucuna varılmıştır

(25).

132

epileptik tutukluyu inceleyen bir

ara~tırınada

ise,

yukarıdaki hulguların

aksine,

epilcptiklcrle kontrol

grubu arasında

suçun ağrrlığı ve

saldrrganlık açısından anlaınh

bir

fark

olmadığı, buna karşılık

%

2.4 olarak saptanan epilepsi

prcvalansınm aynı yaş

grubundaki erkek nüfusunun 4

katı olduğu

ortaya

çıkmıştJr

(26).

1/.030 tutukluyu kapsayan

başka çalışmada

ise epilepsi

prcva]ansı

% 1.9

hulunmuştur (27).

Her iki

araştırm:ıda da tutuklulard:ı

epilepsi

prevalansının

yüksek

oluşu suçluların çıktığı

toplum kesiminin sosyo-ekonomik durumu ve

bu kesimde

epilepsiye neden olabilecek

kötü

perinatal bakım,

kafa travması. gihi faktörlerin daha sık

olması

ile

açıklanmaktadır

(26,27),

Suçlularda yapılan elektroansefalografi

(EEG)

tctkiJderi sonucunda cinayet suçundan

tutuklu olanlarda 6-9 kere daha fazla elektrofizyolojik anomali

olduğu, bir başka ÇalıŞ­

mada, yine cinayet suçlularında

%

25

oranında

,mümllii olduğu

bildirilmektedir (28).

EPlSODİK

KONTROL BOZUKLU(;U SENDROMU

Mark

ve

ark.

(28)

tarafındeın

"Epis()dir: Dyscontrol Syndrome"

adı

verilen bir

davranış

hozukluğu

sendromu tarif edilmiş, şiddet ve suçun bu sendromla ilişkili olduğu görilşü

benimsenmiştic

(7)

birka~~

dakika ile birkaç saat

süren,

kontrol edilemeyen öfke ve

salclırganlık atakları

ile

k::ırakterizedir.

Burada göriilen fiziksel

şiddet

genellikle tekrnelerne, vurma,

ısırma, tırmalama

gibi ilkel

özclliktedİr.

Bu

öt1(C

nöbeti sonunda

kişi

amnestik ve yorgundur,

saatler sonra intihar

girişimine

gidecek kadar

ağır

olabilen

pişmanlık

ortaya

çıkar.

Alkol, bu nöhetlerin

sıklık

ve

şiddetini

arumr. Gençlik ve genç

erişkinlik

döneminde

ortaya

çıkar,

genellikle 4, dekaddan sonra kaybolur, Sosyokültürel seviyesi

düşük

erkeklerde

sıktır. Bazı

vakalarda aile hikayesinin

olması

genelik

özelliği

düşündürmektedir.

Bu sendromun etyolojisinin

%

73'ünü

"At/en/ion Derici! Disorder",

TLE

ve

kafa

travmaları;

geri

kalaıı kısımnı

ise

beyin tümiirü, serebrovaskLiler olay,

normal

basmçlı

hidrosefali,

Huntington

koresi,

bazı

metabolik

hastalıklar

ve

premcnstrüe] dönem

oluşturmaktadır.

Bu

vakaların

EEG tetkikleri sonucu büyük bir

kıSIll.!

temporal loba lokalizc olan

%

57

oranında

anomali

saptanmıştır. Bazı çalışmalarda

bu sendromun XYY kromozom anomalisi ile

ilişkisi olduğu bildirilmi~üL Kısaca,

"Episodie Dyscontrol Syndrome"

da

çevre

faktörünün ve

özellikle

aile

yapısının

önemli

roloynadığı,

bunun

yanında

genctik defektle birlikte nörolojik bclirlcyicilcrin de

rolü

olduğu düşünülrrıcktcdir (lR23,24,29).

ADLİ TIP AÇISli';DAN

EPİLEPsi

Buraya kadar

epilepsideki

davranış

ve

kişilik bozukluğu

ile suç

işleme eğilimini değişik

yönleriyle

araştırıp tartı~an

makalelerden söz

edilmiştır. Görüldüğü

gibi bu

konuda kesin

bir görüş

ileri

sürmek mümkün

değildir.

Epileptik

biri suç

İ.';ilcdiğindc,

savunma

avukatının, hastalığı

ncdeniyle

sanığın

ccza

ehliyetinin lam

olmadığını

iddia etmt:si

sıklıkla

rastlanan bir durumdur. Ceza ehliyelini

kaldıran

psikozlann

yanısıra hazı

beyin

hastalıklarında

ortaya

çıkan "ıemporary

insanity

- cinneli muvakkete"

halinin

cezayı

hafiflcten ya da

kaldıran

bir durum olarak kabul

edilmesi bu yolu

açmaktadır.

Bu

hastalıklar

içinde

cn

çok konu cdikni

ise epilepsidir

(1R,2'330-33).

Epilepsiyi Adli

Tıp açısından değerlendirirken

üzerinde durulacak ilk konu, epilepsi

lanısını

koyarken dikkat edilmesi gereken

noktalardır.

Epilepsinin kesin

L.'1nısı,

tabii

ki

nöbeti

n görülmesi ilc konur.

Ancak,

hastadan nöbeli ik ilgili

ayrıntılı

bilgi almak

ve

nöbetini izleyen

yakınlarından

gözlediklerini

öğrenmek,

klinik olarak epilepsi

tanısını

koymakta

ve

bir

ölçüde

de

tıpini ayırdetmekte yardımcı

olmaktadtc

Yukanda

görüldüğü

gibi spesifik

davranış bozukluklarının, saldırganlığın

ve öfke

nöbetlerinin

TLE

ilc

ilişkili olduğu

birçok

araştırma

sonucunda

gösterilmiştir;

Bu

açıdan nÖb.:ı

tipinin de belirlenmesi önem

taşımaktadır.

Konumuz epilepsi ve suç

ili~kisi olduğundan,

üzerinde

durulması

gereken hir

başka

nokta da

saldırgan

davranışların

nöbetin bir

parçası

olup

olmadığını saptamaktır.

Çünkü,·

eğer

bir

epileptiğin

nöbet

sırasında

suç

işledi,ği

iddia ediliyorsa, o

şahsın

sadece suçu

işlediği

(8)

rıöbctle-ıili a:l'~:.ll.lrd:" 'b:ı :;Uh'h)\.)iV""r.t; ,):fıh~~l t,G[~krıh.;lt~U\ı. :{~ı~t.J rıi~b,"~~ .:;I[d,~lIIJ~A 3~1,l.lr .?6-\U (~~-:ı'-,rJ11~:t~1 h,-1_i,~i_1~;'~-,"lh7 ~,ÜU.ii~ '1,~_üLf,...t~eırJı; ~1~;i1"1 ş,~~~l\.h; Sa~(;lı'f~[ınlık ıS~)::tt.,"~·ı(;i~~eJl~~ ,i_~

~:(JzJc::ı~·ı1~,~.jL ~[.:t~}~ı:) ~J;r ;ltı.;~tArı:ı~ 1,iıtdıı rıÖb~d~jiı~~lc ıJlkfld;,ıl1ıa ;l~kr[y(.~~i \.)~dtl~Ll

:ıi;:;i,i;:,ı<-:~<tt:dj(

U:7,;',

,t\.yrH §<-:kk;(;

ki~;o,r, ,:ıik~;C(

'l'<'s'

t!ıiı,c,oıı,(,ki d,lvJ<ı'l'Ş,

ik

iıgili ıı;,!:,; i-',lı;';';'\hf\lf ')Q<;'(J Vi""' Y'l"-'~Ii\iırı.Jr;, irtıİ'i

('oilcIJ

jl(ıbcı:10

lleid

>1:",nJı!,h (lli-'.rü~ ~.:('r~t:i'lf'i..l~r\Y.i~]. T2ljr~ k"Jyrjl'd~ l{~.ı\1 ,~\.:ıııpJv·_l, ~ırr;nk Tı{)'IIJ~}~/.1 ,q~!(1ır1h:ıqrıpJ.tqrl.p.-. ))qh,ı ~('rır~\

:~T~ır,ü'.i(~?:r

,r-:'"lj,'

!Yı.f\?l(;~i~~ V~;

y'1I"'("I"',(",'

nPi""i::r\~P'';

/VtltCH",lr;:ri

i~c) ıY1~riık ('i](?irl~:ıı. n~"\l'cl~ t.i~Jın\

?Y"1.''"i..,I""t.ıYıP,fıc/

v"C; "

...

1)1\...'-\c·,'1'"

*'~''''.l\ii s~ç't~trJ'(i"'.ti Y:ir~rl\ L"J i '\F';[j}".t ır

,

H

't::i~;(, ~,::çı':cıl,: ı!;cr:ı;:ı(: :-::o!i.çi:ı:i:: ::ı:r kxı;,ı jJ EEC'rıİ:1

e;ü::p:i

:(::rı:~;ır.ô~(:

ju:ci::,

t~:; y;ı::v:

.:1.

f;.iU;J:c

r.,~:<r.! V~

h.üJ

;ı~i;'(J0~ :uJfır.ôm

CCG

tu:bt,:s~ı:ıı,;r: :;~:'Ü a!ı:ıd:ğ; 'if:; U;r.ı:,

1;L.'.':;

.'.,;J0!A.iy'-

r.ı:§~i;H~t:r~v':'k

(.içU\:

h,ı:f.,u y(,kk~;l

EEC'dc

:;~p~r.a;ı. c.n~);,.a:if::

J~Ja""ı(~k \:}Jı,:f",~,S: ~~rıı~ı t;vrı(;uil~\ı ~Gr~G!"lh;k.t~uit. ~2~:llıi11 t-r,j;,e ıloiıl,:ıı :(-,r.l~111~iu V~ ı2:i-;t,;Ii\";f/

J<-f-I"-i[j

o;r

·A:d.;ll1~

y.),M,ilii

vıJli~Lı,

luka.

Sac;C'::~

EEC'fC

~iaj:indır.k

cr,ik,)"i

'..::tı'ı::-ı ;çü.nı iılı[ı11.:.sı

>Sel

c;çLi.~i

hr.

tıht!.l.;ıo."l,dtr.

1"!c.:~J.

3(1';'<)

<>'J;ı;:;~,i)ô() ı'(.!.jı,ii l>ı.t.ç.okc.ı vı,l<aooa

i1:VIO,!,h

şc;.;:;ı.k

belinj,e,}

.ı;'"ıer.;,ccri(-"

!:lu

ıl.WI:--f'li1 S>l.ı\",CC "1'L:.-~ 'J<~ ~'nıı..-h O(;~C-'J"qr.

l"":<ik"r'!Q)o..-

ılıj}.(ct :<1l3s.od,ı

i\!:t(;,,:J(':,! v;--: ,>rı<: iş'('i''W', rı,u-ijr' tj~ 0:~~ :,,0pı1cn ve :.-:"ı,u{

c{I'!,,:p ')ir

lron'ı'İ';r, I~l'r*ü'r)ir

"""lT

r1?h'

vıjrgl'l.'\PI'il.:

eer,,:kir h,

p<;·iil';I1'f't

r,r

ni) ')";

i

<;'f't"l'1r1?h

?rr,;;~~ron ')q~l'ca 'C-\('l'('[I',i-'-i";, ~f'i/Tı'nYh'll'i, ',1UYı'l'"I,'.?

Tb

i'Yc'(

i'iırd'etl<;ri P:?fS'lr. H:~ı'ı"'ir('sy')'l

ve

'i,~h~,:'Cc[,"n rD~'Ys'Y('~1 01,")":1",

v'.O

k',::Yıdi:ı" :,:v:.ı"1'1U ~:;I'Jll'c'e~i'r, O~g<:rı:ıe, arl~iC<'

:'crc'j'(

:ı:r'JT:r:i (:ı~:T ~;dcc ~l::ı:-ek::;~br1c s:i:-Cl:cbi~cr: ::ı;;re:;:'or:, ctJ:ı:a:i:~'1ta:ı:l: ~()nı!(:cr:ce a~·i:ı::d:r. ~:)~~:::t3

v",

~:g:-c:'(YJ:ı;: :üı ;Dm~::::i:ü: o!:r.c.:,:

de:

~at:r:<:n:-r.(:s: ;;cr:;~:cı:

ör:emt

~:r :1ol:t..:ıdır. Bu :;;nıö::;r i~tn;ı.: i~Jcr.f,:1 ~n,t.'ı b;:" '::.;:-;::'. ct[y~:i y:ı!c:t;r_

TLC

.ü ..

1~)Jd:(,r

1..f

.~"L J(jı..e.n. i.ı.!...: Lı~e..-:k~;

.. 1 Sı.,r.drul.1

..

;,.1

~1.IJ1.. ıvp

1.11

J

I..r,

::ı

..l~.l

d,J'.ı.:ı.ı.ş Jli,"ı.klı...ı".!d, ı,\,n ıl,üımı.;Gtü <{Lı,eJIjlk

kaoJ;

çJ~kı.

b;l

gGıü~l.iif. An.~dl

OJ

,Jdvld,hŞ ~ç~~;iıl;fı :-'lıÇ i~;e.lıç,dc;ç;

c!L;5t

lliILl'i1i14v,,-

d.:ıil.ıh'

BeM ve

{'ediıJ {;:,'IJlın;leıi slıIJÜ~.j gilı), TLF.'ıldd {.Dv"'~'!H:-', (,DYS'I

ve

ı;i.şıj'1<:(~ ;).)/',ııld.ıkht'l'lı IC'l'ı.(ır~1

)o;).hdd

qıj(,":pt.'k ıı{.ağ.;.

"['(es.f.!;

,,"f'uÇıI O\;'f>ık

'kec"'(en<i.r'y.cO( vc

lıek

p'l'i.(:.prjO(

(ııj'lgıo ~-<{}ğ ya

ıi't \~r):'

)cI1'pon'.J

10r;(~i'

Y":f (1.1'1'15

l)'ırıN'UU

l-i"

vi'er

,,(?(<ıli: K'ltı!'!

"trnet(

h<:\T;:ı1ı

hir

jl0ri'ş

()'l'r

h'm1'ır.r!(lj'I'>;, ı(·j'1·Jt: ~!;ri;>,l,:;,pll"r) lI\l'.:~iı.;: ~'ftP;f'1'P CP;IT?ıl'i, ~'lh':1(<;iyij,>;

ve

Hi'p0r<ü

'~_~zYi)!"ııJ!·lnrJ-:ı. rj'1.Ur:ırıı~ '"~~, JJJ1J~nl'i"("a ri~,ti~j~ıi~ (,lrl'1tppıl 6ö~t~rm1~ti~. V,1rj. IJı,,:ay

sr\~~'üiı--. 'Y2T'lr

,:::)'iep'Ü'h

('eğj l;ıyı:ı~k :"i~t~'11 Ix't0l'J;j';İuT

S0rl'G'j'br

'ff' 'l,,;f'1('n,?('3 ~)";n;:er

\:i::-

:i:rimT~ ~~~b~c>::ı:ı:ıJ cr~y:ı \11:r:1J~i l:c~cı:e"1:cz. !(j;i:ı:r: ~eH:c1 ki~i~i~(

'.·C

~):;i\:x:Ell:D::il:

:o;m:

ör:f:m!Jci:-üt: :(J:ıuÖ~k::i a~'~ş:l~'ı~1J(;ı:C:(; çf..E.~:;:t ;;cr.ny:a;-t;ı. ı~tn;1:c.s;

J j

clçi:l.:e

va!<J.

s.:çi:-r. i:ün

ıl;:' (:f:',ğ~~

L

..

~~}t':1,.a·\11 .... ~,

't...r

:t~·,

t ...

~\ .i~.!

in

~t4~H'~ (.r~

,-)

:rJ.ldıı1LL~1

0( __

t:ıvık:s.na:):1:r.

S ..

'iL~ be,~ 1..1,-.

i,

~,)J~L

yJ(I:,r,ı"Lııc:" ~):(:U~d ~d~); :ld"t~iJI_JeYUr;r,l.; vd~dl<h tUpldııüığında j"nı(hc, S~).l\i("IJl d:ııı"ti;'ı'. Çi~ni;:;! bu !.2ıSıfuhlıf. k:ı.':,,:ıl'ğ, ;~a~tılıeyc Yddlla)'l gcıe.k,iı'cc,:;'- n;tc;j\':kıP; sa:ı;p .kwcJ.:ıiL Ayn, ,,(;kild<~ c<;,:,c,,;rıddd (-;pd,~~)likkJ ııE' :-'C'A;;hD(~ v"k'l'a.-.)'f'1;ıktı61ı'.

Hi,

C9.k,1'1;i:i,j

s'ıc_: \~~ıı--:r'lt';!<iııi(), ('DU'1 kü\ıij((~l Vt; sı).,~o-d<:or'oo.i~ ya~).s. ij.ırı1ı;i r.)!

(9)

dil-fn?f!t'!ı;

d(; brJduL

\~ıHJI_l~~H'! ~1iı(~~'ı~·tH ihc::;ı(~rı:ı--;]C(~~()) ~li~_:l'l c~,pdCı)li~~Jcd(, :.Gıj i,~lr:ıncı:-ı:~ (j~~tJtı: dcıv· PlJıı~ b0~nkll;~tı~ Vf-: ~1~;r(".:;};nl1 1<:r)P.tl:]fJT:d~,

..

ıiı'~,i~~~i~~ Jı:~",~:urnl/1c,ıı~lr tf\.~~:r·:ı:ıt.f:l k~.ft~1tt:/lr":I~I:~b

Jı;](p~, rpüc~)ti~ ('l!1.)Jy~ırı S"jr;'LıL~j.·1{' ~lt')!·rr-J~!!,~.~·{e ~lj ~ıçtcr.~)p !\.,·:l;Şl:~ı::~1J.'I~T"il~IL1~ı 0:rı~8~!

ıti:~.J(?i.t. ç~"::lI.JYıt.::.\!ctjt.r.

(,li'I'k'ü,

C'v..,~?t~ ... \!':.'1(~ı..~

y,,-=,tr.'1?J'l

~:('r";Y.t1ı1"·\.:/;P,E \j'i·' .... 'İ"l.f(: c"l\.: ·~C':'J.Yii:i ki;i'.~"'r~J' {:\Jı~-rı\l~ b~r 1)?j1i;ıvıflr'ıic Ij'-i~!raYl~,; V~ iİ;H!k ')o.~,ı'kl'_·i,~ı'": C~I,ii'LGt' t;~.hl"',"~i' ı)r

h;llJ~lJ:-. ~'L\ltJia:-(la no.rrı:d!c:c

g'h:' :::i:Jh:

~·~:,<~Z ::t;~(J:)~'i3:'cb~i~. aın:-ı:<iHÇCı':ıııvi0::i, kı:n:ıt;ı~ :b"r;cq:ı

tey:r:ôck:

fod:s:ı:cc büD:klı.:i~ı:n:o ı:e:l::o ;l~CLiç)( b<:ı':ı~ı::ı:ı:

on,),:,:

çJL:ııı:I~L:r. Ylıın:ôCl

l:arCf:elfe,

Jcybdc,:i

forıö:i~'c': bC'J:II~(:ı;~ıcl:ı) !ı::::-ı: c:;i:ı:;ı::;iy:; l!:,:-ı:

(!e

kricı:na!

d;:\TJr.q:::

;ıc(~cn r,!Jt~l:('~'(;~i (:ı(~ür.ı:ıcci:i;:

:-s~J~'(~[:a lı:;:~ca S~]Ç i~!~~n~:,T~ }'~1lknıL.f~!

k,l:1...!( f..,c:i:r"l

Lı, :.:.~,::!:ı.:~ :rr~ArJı~~rJ.~:cl')' }y;<;I.)~..:.~<,r:k

~i:;i:İ/.~cn st~z f.,dji~~:(;h.t~L :J~\ki..h1dtJ~r ~ıg{ı:)~r, :Ka"~;i(;L :~r,t~s\).;).:,J~ \rıll.<~'~J:; r..lk3,jTJ1.l·ı~~ 'rf, (;CiH3~~iL kj~ıiCf

Olara;':

t.aııımldım

(3-1", Dii:c:;;-d,t

"'Gi;r;,('",;":

Oh..!.3a:,

vıı ~)/cl;:~;(',r 'C'J'~'I,'~n iı1ı0r~k

tai

C~J. \t fdU1Ş ÖLC)

1; klc.)

iı ıı.; tV~!'12.CI11 ~k.ıı;~{~:(,

'!;

IJ

i~

0[1

t~I<Jc! ~lt d;..ı.-v ~i..11:ı ~)Li: !:ıon

~\Ofl(!ı1~tılLıgı~!lll ~rlhtıııc·,nd;.Fi \tC~, 1)I(H(;~IO

d!cs"fi

~J;~.o~::-.rıl)k dı1yôuçıı 1,zJld(~ ıj~:~:,)ı;~t;:ı:-ı~ı tıöyı(~ daVraı1lnadıt!

kc1nusul\(I,1

g(j/kınlt·, biiuiri';'H~:<,;dir:,

:,,1\(:

1:~hJcr. lıi~ Ç~);:"~;ı:;~i

cpilc:;riiç

olcüığL'

için

'-,11'1(\1 dCğ~rl~l1C'irırı~Jrtr;n::c, c:)il,~pSi ıjı~\rci,ıkı rhvfur;ı:;

',/';:

k:ji!ı!: hOZ 'j"(lL'kl,>p 'l~ 'yrıi,,'C

ele alm,'k

ci"1'1l'l'~Tl' r)ıu,

",<lr"';'ll'h;'F

TO!lILI\nda,

erilc:)[İ~ıerin {\~~:r~:it'

'/(',

rı~{ ('lI'-çcv'ı'

... yc

·~E'frlr

v,; ...

\.\tJ'.1(.:.ır.(\~ 7~1.iÜ"\i· ,\I(tl;~L' y('\nu")ıınc,-' :ri\7yıq0r~I~1t') b/~"i l'Ztjlôr~~J:: ~1.1 ~)I~';t ~'~t'\"\~:....:lıtn

hi'"

!jt'i>,1Ci-;1

VV'lhi".

ILLI n~3ıtc'.ilı·

epilq'i'(i cr

~'e~(:ci~Cli

'le

:lerc(b~I~E' ~:o(b~nt ~:i~:i~r :):"b:\:~ ~cl:j:j~b:-(~i:-, Ec;~('):Ük~(')' mcdco~J(~,ı;d

i:Ç1Cc::n

:lcğcr~e:ıd:r~r::cı: bı.: :)O~'D6ı:i:ıo :ı:::;:k \::ıtıc:y:ı i::CG 2ö~lcı"i\:I:d\:;:I'.

"'(~JU:ür

Bu ça'ı~\na~ i gı..:..I"~kk~p l'r'Il'.:t"lrl.l,., ban:..t yZ:ı"1 \,eıpn "Jt:., y,'lı j1l""iır.:ı CdJ'i \~"'.)'u~ jI-t'?j

i.

Jr. I\lf·j1ır /..t,lıh,;'IC' , ~<'c ıeı;{t...:;Vk{~r

ederim,

Cea;. :::,~.1, ;:"dıo,

p,

(1977) i;'c:,. ,"·<~rc;.;q 4:ı~·..\CI.

2 Bagle;"

C.

(1972) Epilepsia,

B,

~3

.i5

3 l~,,'d'n, E,:\, (1'l'l2) i':pilepsiı!, t\ P-ı

1:<1

4 '.;ehUfer, R,F.., r>~b\,;iaıı, h.:.1, (ı:li,ılj ,.ıICrl.

:\c,,'oi,

..!il ,10G7·lO/:;.,

5 l,bcl'l,

E.

(:"78) ri"yoloji

(Guy.r..,',1_r. t,:ıci;r.;e) 1., :'~<;ı

.. ::.

ı:il.

.. :~,

DeKn •.

'.::IJ;;:,<.

/\.1:.:1,;' __

6 P'"'ıC\ı-, lll.,

Tur;l'e:,

CU. (,078) Pcil'l"icnl

Fcu,-cio;;;" ],,-\

c,'"

f), Sg~:9, r;-,h:'" ıl,,','''-';'';'

}'rp:,~, ~,cw Yor!c,

-;

Dt.:;\~r.~ky~ ,,1'1 B~ar~

D. (19R .. 1)

rırrt.

J.

?\)'t,hir,l; ~), l.11) 6Sı-.s~;6.

f Duır. ı:. Sc:hcnk,

L.,

3ensor"

H.

(19Ci)

il,",

J' -,",,):;:';..;1.),

:,:1i,

,:L::;·III::,

9 P,o,l'ıı. l~" Schralt?,. S" ('9')".)

J'fe'.-o'ox;i,

3'i, :'9\ 596.

Referanslar

Benzer Belgeler

Aziz naaşı 10.3.1999 günü (bugün) Beşiktaş Sinanpaşa Camii'nde kılınacak öğle namazından sonra Aşiyan A ile Kabristanında ebedi istirahate.

Longitudinal studies have suggested that neglect is associa- ted with borderline, avoidant and schizotypal PD, sexual abuse is associated with all PD except dependent PD;

İşitsel, görsel ve bedensel uyarılmış potansiyeller epilepsi, şizofreni, bipolar bozukluk ve sağlıklı kontrol grupları için özgün ve cinsiyete özgü bulgular

Polikistik over sendromu multiple over kistleri, kronik ano- vulasyon, infertilite, hiperandojenik durum ile karakterize- dir. Normal popülasyonda sıklığı %4–7 arasındayken,

Anovulatuar siklus, luteal fazda beklenenden düşük proges- teron düzeyi ile karakterize olup (&lt;5 ng/mL) bu kadınlarda perimenstrüel fazda nöbet sıklığı,

Pentylenetetrazole (PTZ) is widely used in antiepileptic drug discovery studies, and PTZ kindling model is very important to understand the pathophysiology of epilepsy.. In

sadece uyku ile ilişkili nöbetleri olan bir epileptik hasta gru- bunda yapılan çalışmada hastaların uyku kaliteleri bir klinik sorgulama ile değerlendirilmiş ve tedaviye

İdeal olarak, interiktal, iktal veya postiktal SPECT görüntü- lerinin, lokalizasyon ile ilgili bilgiyi en iyi şekilde değerlen- direbilmek için MR görüntüleri ile üst