• Sonuç bulunamadı

Son Tunç/Erken Demir Çağı Van Bölgesi Kronolojisi. Kökeni Aranan Bir Devlet: Urartu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Son Tunç/Erken Demir Çağı Van Bölgesi Kronolojisi. Kökeni Aranan Bir Devlet: Urartu"

Copied!
46
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRK T A Ri I-I

KURUMU

BELLET EN

Cilt: LXVIII

A~ustos 2004

Say~: 252

SON TUNÇ/ERKEN DEM~R ÇA~~~

VAN BÖLGESI

KRONOLOJ~S~~

KÖKENI ARANAN B~R DEVLET: URARTU VELI SEV~N*

Son Tunç Ça~~~ (STÇ) ve Demir Ça~~.= (DÇ) ba~lar~nda yani M.Ö. II. biny~l~n ikinci yar~s~~ içinde Van bölgesindeki sosyal ve kültürel geli~meler ile bunlar~n nedenleri hakk~nda bilinenler oldukça yetersizdir. Bu yüzden de M.Ö. IX. yüzy~l~n ortalar~ndan VII, yüzy~l~n ortalar~na de~in büyük bir devlet olma ba~ar~s~n~~ göstermi~~ Urartular'~n kökenleri bile hâlâ ayd~nlat~labilmi~~ de~ildir. Tam anlam~yla yerle~ik karakterli bu merkezi devletin kurulu~unu haz~rlayan dinamikler nelerdi ? Pastoral yönü a~~r basan bir a~iret düzenin-den bunun tam tersi geli~mi~~ bürokratik bir devlet sistemine nas~l geçilebil-mi~ti ? Bu geçi~in a~amalar~~ nas~l olmu~tu ? Urartu Krall~~~'n~n erken a~iret düzenleriyle bir ili~kisi var m~yd~~ ? Henüz bu sorular yamtlanamaz rahatl~kla. Bölgede 19. yüzy~l~n sonlar~na do~ru ba~layan ara~t~rma ve kaz~lar~n daha çok Urartu Krall~~~~ üzerinde odaklanm~~~ olmas~ndan kaynaklamr s~k~nt~lar. Oysa Van Kalesi, Toprakkale, Çavu~tepe, Patnos, Kayal~dere, Anzaf ve Ayanis gibi görkemli kaleler daima küçük ve fakat bereketli vadilerdeki ula~~lmas~~ kolay alçak kayal~klar üzerine in~a olunmu~tur. En fazla 200 y~l kadar ya~am~~~ olan bu gibi yerle~me yerlerinden uzun stratigrafik diziler elde edilmesi de olas~~ de~ildir tabii ki.

Son y~llarda Do~u Anadolu yaylalar~nda sürdürülen yeni yüzey ara~t~r-malar~~ ile Karagündüz, Dilkaya, Hakkari ve Yoncatepe gibi mezarl~k kaz~lar~,

* Prof. Dr. Veli Sevin: Yüzüncü Y~l Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü 65080 VAN

(2)

356 VEL~~ SEV~N

özellikle Van Gölü havzas~~ ve yak~n çevresinin M.Ö. II. biny~l~n sonlannda ve I. biny~l~n ba~lar~ndaki durumu hakk~nda daha güvenilir arkeolojik belgeler sunmaya ba~lam~~t~r (Özfirat 2001a; Sevin, Kavakl~~ 1996a; 1996b; Sevin 1999; 2003a; 2003b; Belli, Konyar 2001; Belli 2001). Ayn~~ ~ekilde, Kuzeybat~~ ~ran ve geçti~imiz y~llarda özellikle Ermenistan'da hayata geçirilen yeni çal~~malar da Son Tunç/Erken Demir Ça~lann~n karanl~klar~n~~ aralamaya yüz tutmu~~ görünür (Kleiss, Kroll 1980; Smith, Kafadarian 1996; Smith 1999; Avetisyan

et al. 2000; Kohl 2001; Badalyan et al. 2003). Öyle ki, 1970% y~llarda s~ k s~k yinelenen Urartu Devleti'nin tarih sahnesinde adeta bir meteor gibi birden bire parlad~~~~ görü~ü terk edilmek zorunda kalm~~t~r art~k.

Van Gölü havzas~nda son 10 y~ld~r yürütülen yo~un arkeolojik ara~t~rma-lar M.Ö. III. biny~l~n sonara~t~rma-lar~ndan ba~layarak', hemen hemen tüm Traskaf-kasya ile birlikte, eskinin yerle~ik çiftçi-köylü ya~ant~sm~n büyük çapta kesin-tiye u~rad~~~, buna kar~~l~k küçük ba~~ hayvan besicili~i ve pastoralist ya da yar~-pastoralist bir ya~ama geçildi~i; yerle~me yerlerinin seçimi ve planla-mada önemli de~i~me ve geli~meler oldu~unu ortaya koymu~tur (Ku~nareva 1997; Edens 1995; Özfirat 2001a; 2001b; Kohl 2001). Sözgelimi tar~msal po-tansiyele sahip alüvyal düzlüklerdeki Karagündüz, Dilkaya ve Van Kalesi Hö-yü~ü gibi yerle~me yerleri ~ss~zla~m~~, ya~am, daha yüksek ve ot bak~m~ndan zengin yaylalara ta~~nm~~t~r. Bu yeni ekonomik sistemin sonuçta giderek elit bir yönetici s~n~f ile hiyerar~ik bir toplum yap~s~n~n ortaya ç~k~~~na olanak sa~lad~~~~ da ku~kusuzdur. Yönetici s~n~f~n ayr~cal~kl~~ durumu ve zenginli~i, özellikle Van Gölü havzas~mn kuzey kesiminden ba~layarak Traskafkasya iç-lerine de~in yay~lm~~~ tumulus/kurgan türü mezar an~tlar' ile bunlardan elde edilen küçük buluntulardan anla~~lmaktad~r (Ku~nareva 1997; Özfirat 2001a; 2002a). Özellikle 1940'larda Trialeti'deki V no'lu kurganda bulunan, ka-bartmalarla süslü (yük. 11.3 cm.) gümü~~ kadeh (Ku~nareva 1997: 111 vd., res. 47/12) ile 1948'de Kirovakan'da bulunan arslan kabartmah alt~n kase (Ku~nareva 1997: res. 45/7), 1987'de Ermenistan'da, Kara~amb'daki büyük kurganda saptanan, üzeri ziyafet, av ve sava~~ kabartmalar~~ ile süslü gümü~~ kadeh (yük. 13.2 cm.) (Oganesian 1992; Ku~nareva 1997: res. 45/17, 48; Pi-lipossian, Santrot 1996: 65 vd., lev. 34) ve son olarak 1998'de Hakkari'de ele 1 Van/Karagündf~z Höyü~il'nde Erken Traskafkasya (ETr.) Dönemi'nin sonuna ili~kin 7.

yap~~ kat~ndan al~nan C14 örnekleri (sigma 1 conf~dence) MÖ. 2561-2481 (kot no: OZE 599) ve M.O. 2444-2298 (kot no: OZE 941) y~llar~n~~ vermi~tir. Radyokarbon analizleri, Australian Institute of Nuclear Science and Engineering (AINSE) Physics Divison (ANSTO) taraf~ndan yap~lm~~t~r. Analizler için Prof. Dr. Antonio Sagona'ya te~ekkürlerimi sunar~m.

(3)

VAN BÖLGES~~ KRONOLOJ~S~~ 357 geçirilmi~~ kabartmah steller (Sevin 2000; 2001; Sevin, Özf~rat 2001b) güçlü elit-yönetici s~n~f~n en par~lt~l~~ ve etkileyici kan~tland~r.

Erken Transkafkasya Dönemindeki (ETr.) görece sakin, tar~mc~~ köy sis-teminin son bulmas~, tar~msal düzlüklerin ~ss~zla~mas~~ ve hemen hemen tü-müyle pastoralist/yar~-pastoralist a~iret düzenine, dolay~s~yla yeni bir eko-nomik sisteme geçi~le sonuçlanan bu sürece yol açan nedenler hakk~nda çe-~itli varsay~mlar öne sürülmü~tür2. Kan~m~zca iklim ve co~rafi ko~ullar bu yöre insanlar~n~n göçebe/yar~-göçebe hayvanc~~ olarak ya~amas~~ için daha el-veri~li; hayvanc~l~ktan elde edilebilecek potansiyel gelir de, her türlü tehlike-sine kar~~n, daha istikrarl~~ idi. Nitekim Do~u Anadolu toplumlar~n~n daha ~lk Tunç Ça~~'ndan (~TÇ) ba~layarak çiftçi-köylülü~ün yan~nda k~smen yar~-pastoral bir ya~am biçimini benimsedikleri anla~~lmaktad~r (Sagona 1984: 138; Ku~nareva 1997: 192 vd.). Gerçekten de Van Gölü'nün do~u k~y~s~nda, Süphan Da~~~ eteklerindeki, Orta Tunç Ça~~'nda (OTÇ) yo~un ~ekilde yaylak olarak kullan~lm~~~ Sütey Yaylalar~'mn ETr. Dönemi'ne de~in uzanan bir geçmi~i oldu~u belirlenmi~tir (Özf~rat 1993 361 vd., res. 6, Çizim 2). Öyle anla~~l~yor ki co~rafi yap~~ Do~u Anadolu'nun do~u ve kuzeydo~usu ile Transkafkasya halklar~n~n göçebe/yar~-göçebe hayvanc~l~~~~ çok erken tarih-lerden ba~layarak ekonomik geçimin temel yolu olarak alg~lamalar~na yol açrm~t~r3. Ancak burada biz, daha çok Van Gölü havzas~nda M.Ö. II. biny~l~n ikinci yar~s~~ içindeki a~iret kültürlerinin kaz~~ ve yüzey ara~t~rmas~~ malzemele-rine dayanan güvenilir arkeolojik materyalleri ile bunlar~n tasnif~~ ve Orta Tunç Ça~~ (OTÇ) kültürleriyle bir ili~kisinin olup olmad~~~~ ve nihayet Son Tunç/Erken Demir Ça~~ n~n (STÇEDÇ) lcronolojisi üzerinde durmaya çal~ -~aca~~z.

Çe~itli bölgesel alt gruplara ayr~labilen OTÇ boyal~~ çanak çömlek kül-türü yakla~~k olarak M.Ö. 2000'ler ve hatta biraz öncesinden ba~layarak, hiç olmazsa Van Gölü havzas~nda M.Ö. XIV. yüzy~la de~in sürüp gitmi~~ görünür (Özf~rat 2001a: 111 vdd.; 2002b; Kohl 2001). Yo~un bir pastoralist ya~ant~~ ile karakterlenen bu kültür daha çok yüksek yaylalardaki mezarl~klar ve kurgan türü mezar an~tlar~ndan tan~n~r. Gerçekten de bugüne de~in Nahgvan'daki

2 Ku~nareva (1997: 207 vd.) bu büyük çapl~~ sosyal de~i~ikliklerin kökeninde yeni bir

kurak iklimi görmeye çal~~makla birlikte buna ili~kin pek fazla kan~ t öne sürebilmi~~ de~ildir. Ayr~ca bkz. Özfirat 2001a; Badalyan et al. 2003.

3 Do~u Anadolu'da yak~n bir geçmi~e de~in sürüp gitmi~~ bulunan bu ya~am biçimi ve ekonomik düzen için bkz. R. Cribb, Nomads in Archaeology, Cambridge 1991.

(4)

358 VEL~~ SEV~N

II. Kültepe ve Azerbaycan'daki Üzerliktepe d~~~nda OTÇ'na tarihlenebilecek kale türünde herhangi bir savunma tesisine rastlanabilmi~~ de~ildir4. içine genellikle kremasyon, kimi zaman da inhumasyon türünde gömüler yap~lan mezarlar genellikle tek ki~iliktir. Mezarlara, iyi tan~nan boya bezemeli ve monokrom çanak çömleklerin yan~nda, tunçtan kovanl~~ m~zrak uçlar~, k~l~ç-lar, hançerler, gümü~~ ve tunçtan törensel baltak~l~ç-lar, gümü~~ ve alt~n kaplar ve çok say~da boncuk b~ rak~lm~~t~r (Ku~nareva 1997: res. 36/9-21, 37/5-17, 45, 47). Ancak, ne yaz~k ki ya~malanm~~~ olduklar~ndan Van Gölü havzas~n~n OTÇ ölü gömme gelenekleri konusunda ~imdilik fazla bir ~ey söyleyebilecek durumda de~iliz. Bununla birlikte, tümünün ortalama 2000-2500 m. yüksek-li~inde ve daha çok yaz aylar~nda kullan~lmaya elveri~li, zengin otlaklarla kapl~~ yayla görünümündeki da~~ eteklerinde kümelendi~i, buna kar~~l~k alüv-yonlu ovalar~n ise hiç tercih edilmedi~i anla~~lmaktad~r (Özf~rat 2001a; 2001b).

Tam anlam~yla aç~k olmasa da, pastoral karakterli bu kültürün M.Ö. XIV. yüzy~la do~ru yava~~ yava~~ son buldu~u, yerine biraz daha farkl~~ bir top-lumsal örgütlenme modeli ve kültürün ortaya ç~ kmaya ba~lad~~~~ anla~~lmak-tad~r (Avetisyan et al. 2000: 56 vd.; Kohl 2001; Badalyan et al. 2003). STÇ-EDÇ denilebilecek evrede eskinin göçebe a~iret örgütlenmesinden daha ileri bir siyasal ve sosyal yap~lanmaya do~ru ad~mlar at~lm~~, yer seçimi ilkeleri de-~i~mi~~ ve belki de giderek artan zenginlik ve mal varl~~~n~n bir sonucu olarak

ta~tan surlarla çevrili kalelere gerek duyulmaya ba~lam~~t~r.

Van Gölü havzas~mn STÇ-EDÇ kültürleri hakk~ndaki bilgiler ~imdilik daha çok "a~iret mezarl~~~" olarak tan~mlad~~~m~z (Sevin 1999; 2003a; Sevin, Kavakl~~ 1996a) nekropoller ile bunlar~n kimilerine biti~ik, korunmal~~ sitadellerden gelmektedir.

Ernis-Evditepe

A. Erzen ve arkada~lar~n~n 40 y~l kadar önce (1962-1964) Van Gölü'nün kuzey k~y~s~~ üzerindeki Ernis (Ünseli)'te, ETr. Dönemi'nden beri yerle~me-lere sahne olmu~~ bir kayal~k (Evditepe) üzerindeki, kiklopik tarzda surlarla A. Özf~rat Mu~'un kuzeyindeki Y~lankale (1999: 2: res. 13; 2001b: 41 vd.; 2001c: res. 1) ve Ahlat'~ n kuzeyindeki Haydarkale'de (Özf~rat 2000: 195, Çizim 3; 2001b: 41) az say~da Van-Urmiye türü boya bezemeli çanak çömlek parçalar~~ ele geçirmi~~ olmakla birlikte, bu alanlardan toplanan malzemede yo~unlu~uk DÇ türü devetüyü renkli mallardad~r. Bu yüzden söz konusu yüksek kalelerin, A. Özf~rat'~n da inand~~~~ gibi, daha çok EDÇ'na ya da ODÇ'na tarihlenmesi olas~~ görünmektedir.

(5)

VAN BÖLGESI KRONOLOJ~S~~ 359

çevrili küçük bir kalenin eteklerinde ke~fettikleri Demir Ça~~ nekropolü o y~llarda pek fazla dikkati çekmemi~ti nedense5 (Harita 1). Oysa bu ke~if EDÇ kültürlerinin ilk habercisi olmas~~ aç~s~ndan oldukça önem ta~~yordu. Van-Erci~~ karayolunun iki taraf~na yay~lm~~~ Ernis-Evditepe mezarlar~~ kaba ta~lardan yap~lm~~, kabaca dörtgen planl~, sözde-kemerli, a~~r kapak ta~lanyla örtülü ve oda görünümlüdür (Sevin 1987) (Res. 1). Tepenin güneyindeki bir k~s~m mezar ise dörtgen ya da yuvarlak ta~larla çevrilerek bir krom lek olu~turulmu~tur. Ancak A. Erzen bu türde mezarlardan hiç söz etmemek-tedir. Do~u-bat~~ ve kuzey-güney yönlerine yönelik olan mezarlar: kap~s~z ve kap~l~~ olmak üzere ba~l~ca iki türdedir.

Her birine çok say~da ceset gömülmü~~ olan bu mezarlardan ilk gruptaki kap~s~z olanlarda cesetler, odaya üst üste gelecek ~ekilde yerle~tirilmi~tir. Gömü için, mezar~n dar taraflar~ndaki a~~r kapak ta~lar~ndan biri kald~r~la-rak dar bir geçit aç~lm~~t~r. ~kinci gruptaki kap~l~~ mezarlarda ise odan~n k~sa yüzlerinden birinin önünde bazen giri~i sa~layan basit bir geçit, bazen de üzeri aç~k, kuyu görünümlü özel bir mekan (dromos) bulunur. Bu sonuncu tipe giren mezarlarda, eski iskeletler, yenileri geldikçe odan~n arkas~na do~ru toplanm~~t~r . Odalarda cesetlerin yan~nda çok say~da çanak çömlek ile demirden yap~lm~~~ süs e~yalar~, törensel silâh ve simgelere rastlanm~~t~r. Tunç e~yalar az~nl~ ktad~r. Ancak düzenli kay~tlar~n yoklu~u nedeniyle, me-zarlar ile a~a~~da ele al~nacak küçük buluntular ve çanak çömlekler aras~n-daki ili~ki tam anlam~yla bilinmez. Ço~unlu~u Van Müzesi'ndeki maden eserler ile say~s~~ 270'i bulan Ernis çanak çömleklerinden kimilerini daha önce tan~ tm~~t~ k (Sevin 1987; 1996a; 1996b). A~a~~da yine eski Ernis kaz~la-r~ndan ç~ kt~~~~ kesin olan bir k~s~m buluntu üzerinde duraca~~z'.

5 Sevin 1987; 1996a; 2003b; Belli 2001. Van ili Muradiye ilçesine ba~l~~ modern Ünseli beldesinin 1 km. güneyinde, Van Gölü'nün kuzey k~y~lar~~ yak~ n~ndaki kalenin ad~~ eski raporlarda "Var~ak Tepe" olarak geçer (M.Korfmann, Belytus 25,1977: 189). 1956'daki ziyareti s~ras~nda G.Burney (1957: res. 9) ayn~~ zamanda plan~ n~~ da çizmi~~ oldu~u bu küçük kaleyi yanl~~hkla "Keçiluran" ad~yla yarnlam~~ur. Arkeoloji literatüründe bu adla tamnmakla birlikte, bu kalenin bulundu~u alçak kayal~~a günümüzde yöresel olarak "Evditepe" ad~~ verilmektedir. Evditepe'nin 3 km. kadar kuzeydo~usundaki yüksek kayal~k s~rt üzerinde ayr~ca bir yerle~me yeri daha vard~r. 1997 y~l~nda ke~fetmi~~ ve ilk gözlemlerimizi 1998 y~l~nda Tarsus'ta toplanan XVI. Ara~t~rma ve Arkeometri Sonuçlar~~ Toplant~s~ 'na sunmu~~ oldu~umuz bu alan günümüzde "Keçiluran" ad~yla amlmaktad~r. Üzerinde, hiçbir zaman bitirilememi~~ Urartu Krall~~~, olas~l~ kla II. Rusa Dönemi yap~~ kal~nt~lar~~ saptad~~~m~z bu alanda hiç çanak çömlek parças~~ yoktur.

6 A.Erzen'in Ernis (Ünseli) kaz~lar~~ s~ras~nda eski Türkçe ile tutmu~~ oldu~u günlük kay~tlarda verilen bilgiler, bizzat çekti~i foto~raflar ve 1973 y~l~nda Van Müzesi deposunda M.T. Tarhan ile birlikte yapt~~~m~z düzenlemeler s~ras~nda kimi notlarla birlikte ambalajlar içinde bulmu~~ oldu~umuz maden eserler bu kaz~dan günümüze ula~an özgün malzemeyi olu~turur: Bkz. Sevin 1987: 37 vdd., res. 5. Müze deposunda Van havzas~n~n çe~itli yerlerinden sat~n alma ya da ba~~~~ yoluyla gelmi~, buluntu yeri bilinmeyen çok say~da EDÇ türü eser bulunmaktad~r.

(6)

360 VEL~~ SEV~N

Çanak Çömlek

Emis çanak çömlekleri, Evditepe'deki kale ve eteklerinde bulunan yüzey malzemesi ile A. Erzen'in mezarl~ k kaz~smda ele geçirilenler olmak üzere iki gruba ayr~larak incelenecektir.

1997'deki ara~t~ rmam~z s~ras~ nda Evditepe Kalesi üzeri ve özellikle de kuzeydo~u yamaçtan 70 kadar çanak çömlek parças~~ toplanm~~t~ r (Sevin 2003b). Bunlardan en eskileri ETr. Dönemi'ne ait siyah ve kahverengi açk~l~~ - lard~ r. Ço~unluk ise kahverengi ya da k~rm~z~ms~~ renkli parçalardad~r. Bun-lar~ n yan~ nda kiremit k~ rm~z~s~~ ve pembe renkli mallar yo~undur. BunBun-lar~ n büyük bölümü EDÇ türündedir. A~~z kenarlar~~ d~~ tan kal~nla~ur~lm~~~ de-rince çanaklar ile omurgal~~ ve d~~a çekik a~~z kenarl~~ s~~~ tabak tan~nan tür-lerdendir. Biainili türünde parlak k~ rm~z~~ cilal~~ hiçbir parçaya rastlanmam~~-t~ r. Genel olarak ele al~nd~~~ nda tüm malzemenin %82'si EDÇ, %10'u da ETr Dönemi'ne ait görünür.

Ernis-Evditepe mezarlar~ nda A.Erzen taraf~ndan ele geçirilen ve ço~u Van, az~~ da Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde saklanan çanak çöm-lekler iki büyük gruba ayr~l~r. ~lk gruptakiler, daha çok pembemsi kiremit ve deve tüyü renginde, genellikle orta ve kötü derecede pi~irilmi~tir. F~ r~n ~s~s~ -n~n iyi ayarlanmam~~~ olmas~~ yüzünden ço~u kez alacal~~ bir görünüme sahip-tirler. En sevilen form içe çekik a~~z kenarlarm~n alt~~ oluk bezemeli, kimileri dikey dikey ip-delikli tutan~akl~~ çanaklard~ r (Kroll 1980: res. 1-4) (Res. 4/1-4). A~~z kenar~~ içten oluklu ya da basit a~~z kenarl~~ ve küçük dikey kulplu çanaklara s~ k rastlan~r. Basit a~~z kenarlar~~ d~~a çekilmi~, bas~k gövdeli ve S profilli çömlek ce~itlemeleri sevilerek kullan~lm~~t~r (Res. 4/6-11). Bunlar~ n baz~lar~ n~n kar~ nlar~~ üzerinde küçük yumrulara (Res. 4/9), kimilerinde de boru biçimli ak~ tacaklara yer verilmi~tir. Bu kümeye giren çanak ve çömlek-ler büyük bir ço~unlukla düz diplidir. Hamur ya~ken yap~lm~~~ kaz~~ bezeme sevilerek uygulanm~~t~ r. Bezemede, içi noktal~~ üçgenler, dalgal~~ hatlar, ko~ut çizgiler aras~ ndaki yat~k çentikler yayg~ nd~r (Sevin 1996a: res. 7; 1996b: res. 1/1; lu-~. Kroll 1980: res. 4/17) (Res. 4/7-8,11).

~kinci gruba giren çanak çömlekler say~ca daha azd~ r. Bunlar farkl~~ bir teknolojinin ürünüdür. En belirgin özellik, üzerlerinin koyu k~ rm~z~~ kal~n bir astarla kaplanmas~~ ve parlak açk~l~~ d~~~ görünümdür. Basit a~~z kenarlar~~ d~~a çekik omurgal~~ çanaklar, yonca a~~zl~~ ve omuzlar~n~ n üzerinde keskin bir silme bulunan testiler (Res. 2) ve yine keskin silindi, kimileri basit kanall~~ halka dipli çömlekçikler bu gruptaki yeni özellikler olarak nitelenebilir (Serin 1996a: 443 vd., res. 5/1-7, 6/1-3).

(7)

VAN BÖLGESI KRONOLOJ~S~~ 361 Maden

Erzen'in kay~tlar~na göre Ernis kaz~lar~nda mezarlarla birlikte 30'u a~an demir eser bulunmu~tur. Bunlardan Van Müzesi'ne sa~l~kl~~ bir biçimde ula-~anlar ise 1 baka, 1 hançer, 2 asa-topuz ba~~, 2 bilezik, 2 süs i~nesi, 1 yüzük, çiviye benzer 2 nesne ve 3 ah~ap alet kovan~d~r (Res. 3).

Daha önce de tan~tm~~~ oldu~umuz sap-delikli ve çekiç ba~l~~ baltan~n a~~z k~sm~~ giderek geni~leyen formdad~r (Sevin 1987: 39, res. 5/9, 6/3). Güney Urmiye yöresindeki Dinkatepe II (Muscarella 1974: 67, res. 36/1033), Luris-tan'da Bard-i Bal (vanden Berghe 1973: res. 13/4) ve Tepe War Kabud (vanden Berghe 1968: res. 23/7, lev. 27a) nekropollerinde ele geçirilenlerin benzeridir. Karagündüz'de hiç görülmeyen bu törensel baka türü, Van Mü-zesi kaptlar~na göre, yörede ba~ka yerlerden de tan~n~r (Belli 1996).

Küçük boyutlar~~ nedeniyle topuzdan çok "asa ba~~" olarak nitelenmesi daha do~ru olan iki eser söz konusudur (Sevin 1987: 39, res. 5/11-12). Bun-lardan biri sap-delikli ve küresel, di~eri ise çift konik biçimlidir7.

Dü~ük omuzlu ve namlusu omurgah hançer olas~l~kla basit sapl~~ türde-dir. Bu, Karagündüz'deki, a~a~~da de~inece~imiz saps~z ve perçin delikli hançerlerden farkl~~ bir anlay~~~n ürünüdür (Res. 5/3).

Dövülerek yass~la~unlm~~~ üst lus~mlarma birer delik aç~lm~~~ bulunan süs i~neleri genel olarak ters konik ba~l~, küresel ve dikdörtgen prizmatik ba~l~~ olmak üzere 3 ana gruba ayr~l~r. Bunlardan ilk gruptakiler Karagündüz'deld-lerin benzeridir (Sevin, Kavakl~~ 1996a: res. 21).

Bilezik en yayg~n türdür. Bunlar daima yuvarlak kesitlidir. Uçlar~~ birbiri üzerine giydirilmi~~ ya da aç~k olmak üzere iki alt tipe aynlabilirler. Karagün-düz'de ve Hakkari 1 no'lu mezarda (Sevin et al. 2001: çizim 1/7-8) yayg~n olan bu türde demir bileziklerin benzerlerine Gökçe Göl'ün bat~~ k~rlar~n-daki Noratus (Martirosian 1964: 193 vd.), ~ran Tali~i (Schiffer 1948: 433) ve Güney Urmiye'de Dinkatepe II (Muscarella 1974: res. 36/417, 39/124, 47/ 412) mezarlar~nda, Hasanlu IV'te (Piggot 1980: Tablo 12.3), Bat~~ Urmi- 7 Bu eserlere ili~kin ilk gözlemlerimizde çift konik biçimli asa ba~~n~ n kovanl~~ türde olabilece~ini bildirmi~tik (Sevin 1987: 39; 2003a: 188). Ancak a~~r bir korozyon geçirmi~~ oldu~undan bu gözlemimizin do~rulu~u kesin de~ildir. Van Müzesi'ne sat~n alma ya da hibe yoluyla girmi~, farkl~~ türlerde demirden pek çok asa ba~~~ bulunmaktad~r. Belli (2001: res. 9) bunlar~n Ernis kökenli olduklar~n~~ bildirmekle birlikte, bu görü~~ dayanaks~z bir öneriden öte de~ildir.

(8)

362 VEL,~~ SEV~N

ye'deki Haftavantepe (Burney 1972: lev. III/a, V/a, res. 9), Kordlartepe (Lippert 1979: 133, res. 15-16/a-b) ve Orta ~ran'daki Sialk B mezarl~~~nda (Ghirshman 1939: lev. LIX/S.641/a-b, LXXVII/S.984/c) rastlanm~~t~r. Bun-lar~n yan~nda, ah~ap bir gövdeye geçirildikleri anla~~lan ve Hasanlu IV'ten de tan~nan, 3 adet ah~ap alet kovan~~ vard~r (Res. 3). Bunlarda ah~ap gövdeyi s~k~ca kavramak için perçin çivileri bulunmaktad~r (Lamberg-Karlovsky 1965: lev. V/13).

A.Erzen'in kaz~~ notlar~na göre Ernis-Evditepe mezarlar~nda tunçtan yal-n~zca 1 yüzük-halka ile 1 bilezik bulunmu~tur. EDÇ'n~n ba~lar~nda tuncun çok ender bir kullan~m gördü~ü anla~~lmakla birlikte bu durum yine de ~a-~~rt~c~d~r ve belki de tunç buluntulardan baz~lar~n~n kaz~~ notlar~na geçiril-memi~~ olmas~ndan kaynaklanmaktad~r'.

Karagündüz Mezarl~~~~

Afif Erzen ve arkada~lar~n~n Ernis (Evditepe)'teki, önemli fakat heyecan uyand~rmayan ilk ke~iflerinden sonra Urartu'nun albenisi uzun y~llar unut-turdu bu küçük a~iret kültürlerini Van havzas~nda, ta ki 1991 y~l~nda Kara-gündüz köyünde yeni bir nekropol bulunana de~ing. Van il merkezinin 35 km. kuzeydo~usunda, Erçek Gölü k~y~s~ndaki Karagündüz Nekropolü düz bir ovada yer al~r (Harita 1). Bu konumuyla ~imdilik benzersizdir. 1.5 km. bat~s~ndaki höyükte, büyük mimari kal~nt~larla temsil olunan Urartu tabaka-s~n~n (4. yap~~ kat~) alt~nda, çok zay~f da olsa, k~smen mezarlarla ça~da~~ bir yap~~ katm~n (5. yap~~ kat~) varl~~~~ saptanm~~t~r (Sevin et al. 1999: 858 vd.). Burada bulunan çanak çömlekler gerek biçim ve gerekse teknik aç~s~ndan nekropoldekilerden farks~zd~r. Bu yap~~ kat~ndan kalibrasyonlu bir C14 tarihi ~Ö. 1092-956 y~llar~n~~ vermi~tirm. Mezarl~kta 1992-1996 y~llar~~ aras~nda sürdürülen kaz~larda 8 odamezar ile topra~a aç~lm~~~ 1 çocuk mezar~~ ortaya ç~ -kar~lm~~t~r (Sevin 1999; 2003a; Sevin, Kavakl~~ 1996a; 1996b; Sevin, Kavakl~, Özfirat 1997; Sevin, Özfirat 2001a). ~çinde bazen say~lar~~ 100'ü a~an cesedin bulundu~u, do~u-bat~~ ve kuzeydo~u-güneybat~~ yönlü mezar odalar~ndan bir ~stanbul Arkeoloji Müzesi'ne Ernis'ten geldi~i bildirilen çift horoz ba~l~~ tunç i~neler Karagündüz nekropolündekilerin benzeridir. Kaçak kaz~lar s~ras~nda ele geçirilmi~~ bu i~neler için bkz. Y~ld~r~m 1989: 82, not 16.

9 1984-86 y~llar~nda A.Çilingiro~lu'nun Dilkaya'da saptad~~~~ EDÇ-ODÇ nekropolünün önemi de anla~~lamad~~ ilk y~llarda yeterince. Bkz. Çilingiro~lu 1985, 1991.

~

o Radyokarbon analizleri, Australian Institute of Nuclear Science and Engineering (A1NSE) Physics Divison (ANSTO) taraf~ndan yap~lm~~t~r. Code no: OZE 600.

(9)

VAN BÖLGESi KRONOLOJiSi 363

bölümü basit kap~l~~ (no. 2, 6/7, 4), bir bölümü de kuyu biçimli özel bir giri~~ mekan~na (dromos) sahiptir (no. 1, 3, 5, 8, 10). Giri~ler genellikle bat~~ ve güneybauya bakmaktad~r" .

~lk gruptaki mezarlar ikinci gruptakilere k~yasla daha alçakur. Örne~in en erken örnek olan K2 Mezar~~ yaln~zca 0.70 m. yüksekliktedir. Düzenli bir plan vermeyen mezar dikine yerle~tirilmi~~ ta~~ levhalarla çevrili, üzeri a~~r kapak ta~lanyla örtülüdür (Sevin 2003a: 183 vd., res. 9.2; Sevin, Özfirat 2001a: 141, res. 2). Öyle ki, önündeki kap~s~~ olmasa kolayl~kla bir ta~-sand~k mezar olarak alg~lanabilir 12. A~z~~ dikine bir ta~~ levha ile kapat~lm~~~ olan 0.53 m. geni~li~indeki giri~~ bat~~ uçtad~r (Res. 6). Uzunluk 2.50 ile 2.70 m. ara-s~nda de~i~ir. Kap~dan sonra 0.53 m. ile 0.65 m. araara-s~nda de~i~en geni~likte koridorumsu bir bölüm bulunmaktad~r. Buradan daha geni~~ olan esas bö-lüme geçilir. 2.30 m. kadar çap~ndaki, elips görünümlü bu bölüm büyük çapta sert topra~a oyulmu~, yan duvarlarda ta~~ i~çili~ine gerek duyulmam~~-t~r". Burada yine sert toprak içine aç~lm~~~ 1.20 m. çap~nda ve 0.45 m. derin-li~inde bir çukur bulunmaktad~ r". Bir k~sm~~ bu çukurda olmak üzere, me-zarda 9 kad~n, 21 erkek, 1 çocuk ve 1 bebek toplam 31 iskelet ele geçirilmi~-tir'''. Yeniler geldikçe eskiler geriye do~ru itilerek giri~~ k~sm~n~n daima temiz b~rak~ lmas~na dikkat edilmi~; eski iskeletler mezar~n gerisindeki özel bir alanda toplanmaya çal~~~lm~~ ur. Nitekim odan~n giri~~ k~sm~ndaki, yat~rd~§ durumlar~n~~ hala koruyabilen iki iskelet, ba~lar~~ kuzeye gelmek üzere, kuzey-güney yönünde ve tam hoker durumda bulunmu~lard~r. Kremasyona ili~kin hiçbir iz yoktur. Karagündüz 2 no'lu mezar, hemen yan~ndaki K1 odas~n~n in~aas~~ s~ras~nda k~smen tahrip edilmi~tir.

~~ Mezar giri~lerinin genellikle bat~ya bak~~~~ Van yak~n~ndaki Dilkaya ve Yoncatepe mezarl~ klar~nda da kar~~la~~lan bir olgudur: Çilingiro~lu 1991: res. 03.1-3; Belli, Konyar 2001: res. 16,18,20,22.

12 Dilkaya'dan ta~-sand~k görünümlü böyle bir ilkel oda-mezar için bkz. Çilingiro~lu 1985: 153, res. 4-5, plan 4; 1991: 30, res. 3.1.

13 Bir bölümü ta~~ örgü, bir bölümü ise sert topra~a kaz~lm~~~ büyük oda-mezarlara Yoncatepe'de de rastlanm~~t~r: Belli, Konyar 2001.

14 Karagündüz K2 mezar~~ içindeki, içi kafataslar~, kemikler ve kimi e~yalarla dolu bu s~~~ çukur daha sonra Varto-Kayal~dere, Palu vb. klasik Urartu kaya mezarlar~nda kar~~la~~lan ~i~e biçimli derin çukurlar~~ an~msat~r: b~tz. C.A. Burney, Anatolian Studies 16, 1966: 107, res. 22; V. Serin, Tel Aviv 21, 1994: res. 5.

15 Karagündüz EDÇ iskeletleri üzerinde Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Co~rafya Fakültesi Fizik ve Paleoantropoloji Bölümü'nce yap~lm~~~ olan çal~~malar~n ilk sonuçlar~~ için bkz. A. Sevim

et al., "Karagündüz Erken Demir Ça~~~ iskeletleri", 17. Arkeometri Sonuçlar~~ Toplant~s~~ , Ankara 2001: 37-48.

(10)

364 VEL~~ SEV~N

6/7 no'lu oda-mezar "U" biçimli bir plana sahiptir. 1.30 X 335 m. boyut-lar~nda ve 1.50 m. yüksekli~indeki odan~n üzeri ince ta~~ levhalarla örtülüdür (Res. 7). Giri~~ a~z~~ kuzeye bakar. Mezar~n ilginç yönü ana odan~n (no. 6) gü-neydo~u kö~esine aç~lan bir geçitle ayr~~ bir hücre (no. 7) meydana getirilmi~~ olu~udur. Tamamen sert topra~a oyulmu~~ bulunan bu hücre 2 m. kadar ça-p~ndad~r. Bu kesimde, en üstteki sa~lam durumda olmak üzere, 1 kad~n, 2 erkek, 1 çocuk ve 1 bebek iskeleti ele geçirilmi~tir (Sevin, Kavakl~~ 1996a: 22; Sevin et al. 1997: res. 13; Sevin 2003a: res. 9.8). Bu mezar~n her iki odas~nda 11 kad~n, 22 erkek, 5 çocuk, 2 bebek ve bir de belirsiz olmak üzere toplam 41 iskelet bulunmu~tur. Her iki odadaki (6-7) özgün konumlar~n~~ hâlâ koru-yan birer iskelet, ba~lar~~ do~u ve güneydo~uya do~ru gelmek üzere do~u-bat~~ ve güneydo~u-kuzeybat~~ yönlerinde yat~r~lm~~lard~r (Sevin 2003a: res. 9.8). Yine kremasyona ili~kin hiç bir iz yoktur.

Öndeki basit bir kap~yla girilebilen oda-mezarlardan bir ba~kas~~ Kara-gündüz 4 (K4)'dür. Sözde-kemer tarz~nda duvarlara sahip mezar~n üzeri ince ta~~ levhalarla örtülmü~tür. 1.75 X 1.15 m. boyutlar~ndaki odaya, do~uya ba-kan 0.56 X 0.51 m.lik küçük bir kap~~ ile girilebilmektedir. 2 kad~n, 6 erkek ve 1 bebe~in bulundu~u mezara cesetler, K2'deki gibi, ayaklar tam olarak karna çekik ve ba~lar~~ kuzeye gelecek durumda yaur~lm~~t~r. Kremasyona ait yine hiç bir iz yoktur. Bu mezar 3 no'lu odan~n in~as~~ s~ras~nda k~smen tahrip edilmi~tir (Res. 8).

Her üç mezarda da, içlerine yolluk olarak yiyecek ve içecek konmu~~ bol miktarda çanak çömlek ile demirden bilezik, yüzük, ve gözlü i~ne gibi süs e~-yalar~, hançer ve m~zrak ucu gibi törensel silahlar, akik, kornalin, cam, frit, fayans, antimon, kemik, da~~ kristali ve tunç gibi ta~lardan boncuklar ve alt~n bir küpe ele geçirilmi~tir (Sevin, Kavakl~~ 1996a: res. 28, 30-35, Sevin 2003a: 190, res. 9.21-24). K4'te bulunmu~~ olan~~ bo~umlu 1 yüzük ve K6'dan 1 halka d~~~nda tunçtan yap~lm~~~ e~yalar yok gibidir.

Karagündüz'deki ikinci grup mezarlar~n ortak özellikleri önde daima özel bir giri~~ mekan~na (dromos) sahip olmalar~d~r. Bat~~ ve güneybauya ba-kan bu giri~ler bazen topra~a kaz~lm~~~ basit bir çukurken (K3,8), kimi zaman k~smen (K10), kimi zaman da dört yandan ta~~ duvarlarla bordürlenmi~tir (K1,5,10). Daha iyi in~a edilmi~~ bulunan bu mezarlar ilk gruptakilere luyasla ...;izgün dikdörtgen planl~d~ r. Odalar~n yüksekli~i kimi durumlarda 2.50 m.ye de~in artm~~ur. Tavan yine sözde-kemer sistemiyle örtülmü~~ ve fakat yan duvarlar görece daha dik bir ~ekilde in~a olunmu~tur. Bunlardan birinde

(11)

VAN BÖLGES~~ KRONOLOJ~S~~ 365

(K10), 2.42 X 1.85 X 1.50 m. boyutlar~ndaki dikdörtgen planl~~ odan~n ku-zeydo~udaki k~sa duvar~n~n ortas~na, taban seviyesinde küçük (0.35 X 0.27 m.) bir geçit aç~lm~~, bunun arkas~na, sert toprak içine, kö~eleri yuvarlat~lm~~~ dörtgen biçimli bir oyuk (0.63 X 0.72 m.) kaz~lm~~ur. Burada 7 kafatas~~ ile iskelet kal~nt~lar~~ bulunmu~tur (Sevin,Kavald~~ 1996a: res. 1).

Mezarl~ktaki 8 oda-mezardan en büyü~ü 2.10 X 4.20 m. boyutlar~nda ve 2.50 m. yüksekli~indeki K1 mezar~d~r. Hemen yan~~ ba~~ndaki K2 mezar~n~~ k~smen tahrip etmi~~ bulunan bu mezar do~u-bat~~ yönlerinde in~a edilmi~tir; giri~~ mekan~~ güneybat~~ kö~ededir (Res. 6,9). Mezar odas~na birkaç basamakla inilir. Uzun güney duvar~n~n tam ortas~nda, tabandan 0.80 m. yükseklikte bir ni~~ (1.15 X 0.95 X 0.45 m.) bulunmaktad~r. Gerideki do~u duvar~n~n önüne, sert toprak taban içine bir çukur aç~lm~~t~r. Mezar h~rs~zlar~nca önceden kar~~ur~lmakla birlikte ölü gömme tarz~n~n ilk gruptakiler gibi ol-du~u belirgindir. Yani odan~n ön k~sm~~ daima en son ceset için temiz b~ra-k~lm~~, gerideki k~sa duvar~n önünde iskele der daha büyük bir y~~~n haline gelmeye ba~lam~~t~r. K5 mezar~nda in situ durumda ele geçen böyle bir ka-d~n iskeleti, ba~~~ kuzeybanya gelecek ~ekilde, sol yan üzerine ve ayaklar karna çekik olarak yanr~lm~~ur (Res. 10). Boynunda, genellikle cam ve az olarak da kornalin gibi boncuklar, çift horoz ba~l~~ tunç i~ne, tunç halka ve oturur du-rumda buza~-~~ biçimindeki amulet-mühür ile zenginle~tirilmi~~ bir kolye16, sa~~ bile~inde de yine cam ve birkaç komalin boncuktan bir bilezik bulunmu~tur (Sevin, Kavakl~~ 1996a: res. 35).

Daha çok, genç çocuk ve bebeklere ait oldu~u anla~~lan kremasyon ilk kez bu türde mezarlarda uygulama alan~~ bulur. Buna kar~~l~k ölü külü kab~~ (urne) kullan~lmam~~, yak~lan cesetlerden arta kalanlar, olas~l~kla bez bir torbaya konularak odan~n bir kö~esine b~rak~lm~~t~r. Kuyu biçimli özel bir giri~i bulunan bu türde Urartu-öncesi mezarlara, Ernis (Evditepe)'ten ba~ka, Dilkaya (Çilingiro~lu 1991) ve Yoncatepe'de (Belli,Konyar 2001) rastlan-maktad~r.

16 Boyuna tak~lan boncuk dizisi aras~na çift horoz ba~l~~ bir tunç i~nenin eklenmi~~ olu~u, antikac~lar~n güvenilemeyecek ifadesine göre 1907>de Van'~n 55 km. kadar kuzeyindeki Derebey köyünde ele geçirilmi~~ (bugün Erivan Tarih Müzesi'nde) tunç kad~n heykelci~indeki i~neli kolye ile büyük bir paralellik içindedir. Bu belki de kad~nlara özgü bir öteki dünya inan~~m~n yans~mas~d~r. Derebey heykelci~i için bkz. G. Zahalhaas, Urartu in Metalworking center in the

(12)

366 VEL~~ SEV~N

Çanak Çömlek

Karagündüz'de bulunup bugün Van Müzesi'nde saklanan çanak çömlek-ler de iki büyük gruba ayr~l~r. ~lk gruptakiçömlek-ler yine pembemsi kiremit, deve tüyü renkte ve hamurünun renginde ince astarl~d~r. Genellikle iyi ve orta de-recede pi~irilmi~~ olan kaplar~n yüzeyinde, f~r~n ~s~s~mn dengesiz da~~l~m~~ nedeniyle alacalanma görülür ki bu ay~ rt edici bir özellik durumundad~r. En sevilen formlar: içe çekik a~~z kenarl~, a~~z kenar~n~n alt~~ birkaç s~ra halinde yatay oluklu, omurgal~, kimilerinde dikey ip-delikli tutamaklar bulunan ça-naklar ile a~~z kenarlar~n~n içi oluklu, "S" profilli küçük çömleklerdir (Res. 11). K2 mezar~ndan gelen ve benzerlerine Sialk A nekropolü ve Agha Evlar' da rastlanan (Ghirshman 1939: lev. II, XLVII/ S.673; SchMfer 1948: res. 217/ 27, 37, 262/4) üç konik ayakl~~ biri d~~~nda, tüm çanak ve çömlekler düz diplidir. Çömleklerin omuz ve daha çok kar~nlar~~ üzerinde bezeme ögesi olarak küçük yumrulara s~kl~kla yer verilmi~tir (Res. 11); hamur ya~ken kaz~~ - narak yap~lm~~~ bezemeler enderdir. En yayg~n bezeme elemam ko~ut çizgiler aras~na kaz~nm~~~ yat~k çentikler, iç içe geçmi~~ küçük dairelerdir. Bu türdeki çanak çömlekler istisnas~z her mezarda temsil edilmektedir (Sevin 2003a; Se-vin, Kavakl~~ 1996a; 1996b); ancak kaz~~ bezemeye olan ilgi Ernis-Evditepe'de-kilere oranla son derecede azd~r.

Karagündüz'de dromoslu mezar odalar~ndan ikisi (K8, Ki) çömlekçi-likte kimi yenilikler içerir. Kap yüzeylerinin kal~n k~rm~z~~ bir boya ile kap-lanmaya ba~lamas~~ bunlardan biridir. Eskiden beri kullan~lan hamur rengin-deki ince pembemsi astar üzerine uygulanan bu yeni k~ rm~z~~ boya ço~u kez çanaklar~n iç yüzlerine tümüyle, d~~~ yüzlerineyse omuz keskinli~ine de~in inen bir bant halinde, bazen yaln~zca iç k~sma, bazen de hem d~~~ ve hem iç yüzlere tümüyle sürülmü~tür (Res. 12/1-9). K8 mezar~nda ele geçirilen top-lam 200 kadar kap kacaktan yaln~zca 2-3 küçük çömlekte, k~rm~z~~ astar boya, boyun ve omuz üzerine yatay bantlar halinde uygulanm~~t~r. Kl'de bulunan toplam 112 örnekten ise 20 kadar~~ bu türde k~ rm~z~~ astar boyal~d~r. Basit a~~z kenarl~, hafifçe d~~a çekik a~~zl~~ ve düz tipli bir çana~~n içine kal~n bant-larla bir haç motifi çizilmi~tir (Res. 12/5). Bu türün olgun örnekleri Yonca-tepe M3 mezar~ndan gelir (Belli, Konyar 2001: res. 41). OTÇ'dakilerle do~-rudan bir ba~lant~s~~ görülmeyen bu boya bezeme anlay~~~~ Erken Demir Ça-~~'mn geç evrelerinde Van bölgesi, Nahç~van ve Ermenistan yörelerinde k~sa

(13)

VAN BÖLGES~~ KRONOLOJ~S~~ 367

bir sürede uygulamaya al~n~p hemen terk edilmi~~ gibidir'''. Kimi zaman mat, kimi zaman da parlak olan bu k~rm~z~~ boyay~, parlak k~rm~z~~ astarl~~ klasik Urartu serami~inin ortaya ç~k~~~n~~ haz~rlayan bir geli~im evresinin ilk basa-ma~~~ olarak de~erlendirilebilmek olas~d~r.

~kinci gruba giren kaplar, Ernis'teki gibi, say~ca daha azd~r. Farkl~~ bir teknolojiyle yap~lm~~~ olan bu türde çanak çömleklerin en belirgin özelli~i, koyu k~rm~z~ms~~ tonlarda kal~n bir astarla kaplanan yüzeylerine açk~yla par-lak cilal~~ ve metalik bir d~~~ görünüm verilmi~~ olu~udur. Basit a~~z kenarlar~~ d~~a çekik, omurgal~~ çanaklar, yonca a~~zl~~ ve omuzlar~n~n üzerinde keskin bir silme bulunan testiler ve yine keskin silmeli, kimileri basit kanall~, kimi-leri ise gerçek halka dipli çömlekçikler yeni özellikler olarak nitelenebilir. Bunlardan, sonralar~~ Urartu'nun en sevilen kap formlar~~ aras~na girecek olan yonca a~~zl~~ testiler, bas~k ve kal~n boyunlar~, bodur gövdeleri ve metali and~ran derin yivli kulplanyla türünün en erken temsilcileri durumundad~r (Res. 4/12-13). Basit toprak türündeki K9 mezar~ndan ele geçirilen tüm bir testi ise küresel gövdesi ve zarif boynuyla biçimsel aç~dan bu s~n~f~n klasik Urartu örneklerine en yak~n tipidir (Res. 4/12). Anla~~laca~~~ üzere bu gruba giren ve yaln~zca dromoslu mezarlarda (K3, K5, K8, Ki) ortaya ç~kan metalik görünümlü kaplar~n ço~u, teknik ve biçim aç~s~ndan klasik Urartu serami-~inden tan~nan özellikleri yans~tmaktad~r. Bununla birlikte erken örnekler daha mat ve daha metalik görünümleriyle farkl~d~rlar.

Yaln~zca K8 ve K1 mezarlar~na özgü bir ba~ka özellik de a~~z kenarlar~~ d~~a kal~nla~t~r~lm~~~ çanaklard~r. Urartu Krall~~~~ Dönemi'nin bu sevilen bi-çimi özellikle K1 mezar~nda daha fazla say~da örnekle temsil edilir (Res. 12/6-8).

Anla~~laca~~~ üzere Ernis (Ünseli) ve Karagündüz nekropollerinde bulu-nan çanak çömlekler, aralar~nda ufak tefek farkl~l~klar olmakla birlikte, tek-

7 EDÇ'da çömlekçilikte buna benzer ve fakat farkl~~ bir boya bezeme e~ilimi, ba~ta Nor~untepe olmak üzere, Keban Baraj Gölü havzas~nda da izlenebilmektedir: Bkz. M.M. Winn,

Korucutepe 3 (yay.haz. M.N.van Loon), Amsterdam, 1980: 161, lev. 52/7, 57/1-5; Baril 2001;

ancak en yak~n benzerler Nahç~van'daki I. Killtepe IV, II. Kültepe III ve K~z~lvank 2 tabakalanndan (0.Habibullaev, Kültepe'de Arkeoloji Gaz~nular, 1959: res. 42/1,3-5, 45/1-7; V.Aliyev, Azerbaycan'da Tunç Devri Boyal~~ Gaplar Medeniyeti, 1977: res. 11/1-4, 12/4-5; Bahçaliyev 1997: lev.XIV/11-12), Muncuklutepe'nin dromoslu mezarlanndan (Aslanov, Ka~kay 1991: 223, 226, res. 2/10; Ka~kay, Aslanov 1982: 308) ve Ermenistan'daki Artik'in STÇ 1-Il dönemi mezarlar~~ (Khatchatrijan 1979: lev. 125,136,153/100, 155, 162/123) ile Metsamor (Khanzadiyan 1973: lev. VI-VII) ve Redkin Lager'den (Eseyan 1976: Tablo 99) gelmektedir.

(14)

368 VELI SEV~N

nik, mal, biçim ve bezeme aç~lar~ndan birbirlerinin tam bir benzeridir. Ara-daki kimi farkl~l~ klar ise bölgesel atölyelerle ilgili olmal~d~r.

Maden

Karagündüz mezarlar~nda, süs e~yas~, törensel silâh ve simge olarak bol say~da maden buluntu ele geçirilmi~tir. Bunlar genellikle dü~ük karbonlu olarak üretilmi~lerdir 18. Tümü dövme tekni~inde yap~lm~~t~r. En yayg~n tür yuvarlak kesitli ya da dövülerek bir ~erit haline sokulmu~~ olmak üzere iki tipi olan bileziklerdir. Bunlardan daha s~k kar~~la~~lan ilki, iki uçlar~~ birbiri üze-rine giydirilmi~~ ya da aç~ k olmak üzere iki alt tipe ayr~labilir (Sevin, Kavakl~~ 1996a: res. 12-15; 1996b: res. 21/3, 22/1-2; Sevin 2003a: res. 9.16). Benzerle-rine daha çok Ernis-Evditepe ve Hakkari M1 mezar~~ ile birlikte, yukar~da belirtti~imiz Güney ve Bat~~ Urmiye yöresi vb. mezarl~klarda rastlanan bu bi-lezikler say~sal olarak K2 ve K6-7 mezarlar~nda çok daha fazlad~r.

~kinci gruptaki ~erit bilezikler ince ve kal~n olmak üzere iki alt tipe ayr~ -l~r (Sevin, Kavakl~~ 1996a: res. 17; 1996b: res. 21/1-2, 22/3-4; Sevin 2003a: res. 9.17). Tunçtan ve biraz farkl~~ olanlar~na Hasanlu IV ve Dinkatepe II'de (Lamberg-Karlovsky 1965: lev. IX/4, IV/9; Muscarella 1988: no. 1445; 1974: res. 36/113) rastlanan ~erit bilezikler yaln~zca K2 ve tek bir örnekle K6-7 mezarlar~nda bulunmu~tur. Van Müzesi'ne sat~n alma ya da hibe yoluyla ka-zan~lm~~, bu yüzden ç~k~~~ yeri bilinmeyen bir k~s~m demir bilezik bulunmak-tad~r. Bunlardan biri aynen Karagündüz'ün kal~n tipteki ~erit bilezikleri gi-bidir (Res. 5/6). Di~erleri ise dövülerek önce enli bir ~erit haline sokulmu~, sonra içten çekiçlenerek d~~~ yüze do~ru bir bombe sa~lanm~~t~r (Res. 5/5,7). Bu teknik K2 mezar~ndan bir yüzü~e de uygulanm~~t~r.

Demir süs e~yalar~~ aras~nda sevilen bir ba~ka grup: yuvarlak kesitli ve yass~~ ~erit olmak üzere iki türü olan yüzüklerdir (Sevin, Kavakl~~ 1996b: res. 22/9-10). ~lk gruptakiler bazen basit halka, bazen de üç spirallidir. Spiralli tiptekiler yaln~zca K2 mezar~nda kullan~ lm~~ t~r. Benzerleri Hasanlu IV (Lamberg-Karlovsky 1965: lev. IV/5; Muscarella 1988: no. 29), Dinkatepe II (Muscarella 1974: 60, res. 26/413, 419, 36/426), Sialk A (Pleiner 1967: res. 6/15) ve Haftavantepe (Burney 1972: lev. Va) mezarlar~nda bulunmu~tur. ~erit biçimli olanlara ise Dinkatepe II'de rastlanm~~t~r (Muscarella 1974: res.

Karagündüz demir eserlerinin metalürjik analizleri Melbourne Üniversitesi taraf~ndan yap~lm~~t~r. Bu analizler için Prof.Dr. A. Sagona'ya te~ekkür borçluyum.

(15)

VAN BÖLGESI KRONOLOJ~S~~ 369

43/133). Karagiindüz'dekilerden (K2) biri, iç yüzden çekiçlenerek bombe-lendirilmi~tir (Sevin, Kavakl~~ 1996b: res. 22/10).

S~k rastlanan demir e~yalardan bir ba~kas~~ da süs i~neleridir. Dövülerek yass~la~t~ r~lm~~~ üst k~s~mlar~na birer delik aç~lm~~~ bulunan i~neler genel ola-rak üç grupta incelenebilir. Bunlardan ilki ters konik ba~hlard~r (Sevin, Ka-vakl~~ 1996a: res. 21, 3. ve 4. s~ra). ~kinci gruptakiler küçük küresel ba~hd~r. Bu grubun K2 mezar~ndan gelen bir temsilcisinde ba~~ kornalindendir (Sevin, Kavakl~~ 1996a: res. 20; 1996b: res. 22/5; Sevin 2003a: res. 9.18). Üçüncü grup i~neler dörtgen prizmatik ba~l~d~r (Sevin, Kavakl~~ 1996a: res 21). Bunlardan her üçüne de, Van yak~nlar~nda, Erek Da~~~ eteklerindeki Yoncatepe'de (Belli, Konyar 2001: res. 36); ters konik ba~l~~ bir örne~e de Dilkaya nekropolünde rastlanm~~t~r. Karagündüz örnekleri, dromossuz me-zar türlerinde daha çok olmakla birlikte, görece dengeli bir da~~l~ma sahip-tirler.

Karagündüz demir eserlerinin ilginç bir grubu da törensel silahlard~r. Bunlar hançer, m~zrak ucu ve asa (topuz) ba~~~ olmak üzere üç türdedir. Ele geçirilen 3 hançerden biri K2, ikisi de K10 mezar~ndand~r. 0.20 m. kadar uzunlu~undaki namlular~~ omurgal~~ olan hançerler, Ernis-Evditepe'dekinin aksine daima saps~zd~r. Yuvarlat~lm~~~ geni~~ omuzlar~~ üzerinde ah~ap kabza-n~n namluya perçinlenmesine yarayan iki delik bulunmaktad~r (Sevin, Kavakl~~ 1996a: res. 23) (Res. 5/1). Kabza donan~m~~ olmayan bu basit hançer türünün tunçtan benzerleri Kuzey ~ran'da Hazar Denizi'nin güneybat~~ k~plar~ndaki Gilan bölgesinin EDÇ mezarlar~nda (M.rinck 1988: res. 61/9), Do~u Gürcistan'daki STÇ/EDÇ nekropollerinde (Schffler 1948: 503, res. 281; Picchelauri 1997: 22, lev. 62/978), Ermenistan'da (Eseyan 1976: Tablo 128/1-7) ve son olarak Orta Anadolu'da Alacahöyük'ün Hitit tabakalar~nda görülebilir'9. K2 mezar~ nda bulunan ünik bir örnekte ise namluya iki perçinle birle~tirilmi~~ olan ah~ap kabza alttan ve üstten demirden iki kon-veks plaka ile kaplanm~~t~r (Res. 5/2). Kabzamn tepesine hilal biçimi veril-meye çal~~~lm~~t~r. Keski baklava dilimine benzeyen namlunun ucu k~r~kt~r (Sevin, Kavakl~~ 1996a: res. 22; Sevin 2003a: res. 9.20).

19 Alacahöyük'ün Hitit Ça~~~ tabaklar~ nda bulunan bu türde tunç hançerler için bkz. H.Z.Ko~ay,Alacahöyük Kaz~s~, Ankara 1966: lev. 47/h192, 133; H. Erkanal, Die 2ixte und Beile

des 2. Jahrtausends in Zentralanatolien, Prahistorische Bronzefunde IX/8, München 1977: 29,

lev. 10/6, 11/14.

(16)

370 VELI SEV~N

Van bölgesinde Urartu Krall~~~~ öncesinde kabza ba~~~ hilal biçiminde, namlusu omurgal~~ demir hançerlerin kullan~ld~~~~ anla~~lmaktad~r. Yoncate-pe'de bulunmu~~ bir örnek (Belli,Konyar 2001: res. 35) d~~~nda, Van Müze-si'ne hibe yoluyla girmi~, ç~k~~~ yeri bilinmeyen bir hançer, tek parça halin-deki kabza ve namlusuyla dikkat çekicidir (Res. 5/4). Namlu ve kabzan~n bir bo~umla birle~tirildi~i bu hançer 27 cm. uzunlu~undad~r. Kabza dövülerek düz bir levha haline sokulmu~, ba~a geni~~ bir hilal biçimi verilmi~tir. Tepe k~sm~~ hafifçe z~hland~r~larak üzeri çentiklenmi~tir. izleri hâlâ görülebilen ah-~ap kaplama, kabzaya demir perçinlerle tutturulmu~tur. Bu, gerek Ernis-Ev-ditepe'nin basit sapl~, gerekse Karag-ündüz'ün perçin delikli hançerlerinden daha geli~mi~~ farkl~~ bir türdür. Geni~~ hilal biçimli kabza ba~~yla EDÇ I Dö-nemi'nin tunç Marl~k örneklerini and~ran (Negahban 1996: no. 683-703) bu türde demir hançerler, biraz daha geli~ip farkl~la~arak Urartu Krall~~~~ Dö-nemi'nde de yayg~n olarak kullan~lm~~t~r20. Biz, namlunun kabzaya iki per-çinle monte edildi~i basit hançerlerin, kabza ve namlusu tek parça halinde yap~lm~~~ olanlardan daha erken oldu~unu dü~ünmekteyiz.

Karagündüz nekropolünde, kimileri sap-demirli, kimileriyse perçin de - lildi, tek ya da çift yüzlü 10 kadar b~çak bulunmu~tur (Sevin, Kavakl~~ 1996a: res. 24; 1996b: res. 21/5, 22/7). Bunlardan, dromoslu K3 mezar~nda ele ge-çirilen biri Hasanlu IV' ten (Lamberg-Karlovsky 1965: 298, lev. 1/1-3) ve sonra da Urartu Krall~~~~ Dönemi'nden iyi tan~nan türde hilal biçimlidir. Namlusunun üst k~sm~~ kavisli, k~sa sap-demirli, ucu k~r~k bir ba~ka örnek de Hasanlu 1V'tekinin hemen hemen ayn~d~r (Lamberg-Karlovsky 1965: 300, lev. 11/3-4). Namlusunun ucu kalk~k sap-demirli bir di~er b~çak da paralelini yine Hasanlu 1V'te bulmaktad~r (Lamberg-Karlovsky 1965: 302, lev. III/3).

Demir silahlardan bir di~eri K2 mezar~nda bulunmu~, 17.5 cm uzunlu-~undaki, sap-demirli, bo~umlu ve düz namlulu m~zrak ucudur (Sevin, Ka-vakl~~ 1996a: res. 25; 1996b: res. 21/6; Sevin 2003: res. 9.19). Namlusu hafifçe omurgal~~ olan bu tür ilkel bir m~zrak ucunun EDÇ'da hâlâ kullan~l~yor ol-mas~n~, demir madencili~indeki deneme a~amas~yla aç~klamak olas~d~r.

Törensel silahlardan asa ba~lar~~ yaln~zca 1 örnekle temsil olunur. K1 mezar~nda bulunan bu asa ba~~~ oldukça korozyona u~ram~~t~r. Bu yüzden 20 Van-Aluntepe Nekropolü, Karmir-Blur ve Traskafkasya>da bulunmu~~ bu türde demirden hançerler için bi:2. V.Sevin, A.Özfirat, E.Kavald~, 21. Kaz~~ Sonuçlar~~ Toplant~s~~ 1, 1999: çizim 7/11; R.D. Barnett, /raq 14, 1952: res. 11; Pleiner 1967: res. 2/10, 3/6.

(17)

VAN BÖLGESI KRONOLOJ~S~~ 371

ah~ap sapa nas~l ba~land~~~~ anla~~lamamaktad~r. Disk biçimli bir gövdeden alt ve üste do~ru ç~kan iki ç~k~nt~dan olu~an ba~~n alt~nda bir sap deli~inin varl~~~~ dü~ünülebilir (Muscarella 1998: no. 71).

Karagündüz'deki Urartu dönemindekilere yak~n özellikler gösteren geç evrenin dromoslu mezarlar~nda tunç eserler say~ca artmakla birlikte, demi-rin ziynet ve törensel e~ya olarak kullan~m~~ hâlâ yo~un olarak sürmektedir. Görece en s~k rastlanan tunç nesneler, toplam say~s~~ 6'y~~ bulan, döküm tek-ni~inde yap~lm~~~ süs i~neleridir. Boncuk ve amuletli sallanular~n ba~lana-bilmesi için ba~~ lus~mlarm~n alt~nda birer delik bulunan i~-neler, yaln~zca yu-varlak kesitli ince bir çubu~un orta k~sm~n~n delik aç~lmak üzere çekiçle yas-s~la~ur~lmas~~ sonucu yap~lm~~~ en basit türden ba~layarak, daima bir torus'a oturan ba~~ k~sm~nda s~rt s~rta vermi~~ bir çift horoz (Res. 5/9) ya da bir ha~-ha~~ kapsülü (Res. 5/10) ya da ba~~~ 5 küçük küre ile taçland~r~lm~~~ (Res. 5/8) farkl~~ tiplere sahiptir (Sevin, Kavakl~~ 1996a: res. 26). Bunlardan K9 toprak mezar~nda ele geçen sonuncusu Ermenistan'daki Metsamor, Artik, ~iravakan ve Lchashasen ile Nahç~van'daki K~z~lvank'~n STÇ/EDÇ nekro-pollerinde bulunanlarla benzer (Khanzadiyan 1995: 23 vd., lev. III/1, 11/1; Khatchatrijan 1979: lev. 192, 317; Bahçaliyev, Seidov 1995: ~ek. 13/17; Bah-çaliyev 1997: lev. VIII/2-3). Demir Ça~~'n~ n ba~lar~nda bu türde süs i~neleri-nin Kuzey Kalkasya'ya de~in geni~~ bir alana yay~ld~~~~ anla~~lmaktad~ r (Kozenkova 1982: res.6). Buna kar~~l~k tunçtan süs i~nesi ba~lar~n~n bir torus üzerine oturtulmas~~ çevre kültürlerde rastlanmayan Urartular'a özgü bir özelliktir. Böylelikle Ernis-Evditepe Nekropolü'nde de kullan~lm~~~ olabilecek (bkz. not 8) s~rt s~rta vermi~~ çift horozlu ve ha~ha~~ kapsüllü tiplerin san~ld~ -~~ndan çok daha eskiye uzanan bir geçmi~i oldu~u anla~~lmaktad~r (kr~. Y~l-d~r~m 1989).

Birkaç örnekle temsil edilen di~er bir tunç eser grubu halka-yüzüklerdir. Basit ya da yumrucuklu olmak üzere iki farkl~~ türü olan bu yüzüklerden so-nuncular~na Hasanlu IV (Ghirshman 1939: lev. C/18; Muscarella 1988: no. 22), Khurvin (vanden Berghe 1964: lev. XL/287) ve ~ran Tali~i'nde

(Schiffer 1948: res. 232/18) rastlan~r.

Tunç eserlerden dönemi için tipik olarak nitelendirilebilecek bir grup da dövülerek yass~la~ur~lm~~~ ince tellerin mekik biçiminde sar~lmas~yla olu~-turulmu~~ boncuklard~r. K8 mezar~nda bulunan bu türde tel sarg~~ boncuklar Hakkari M1 mezar~ nda da vard~r. ~ran Azerbaycan~'nda Hasanlu IV (Muscarella 1974: no. 31), Haftavantepe (Burney 1970: lev. IVd), Marl~k

(18)

372 VEL~~ SEV~N

(Negahban 1996: lev. 60/218, 68/267, 78/332), ~ran Tali~'i (Schffer 1948: Lev.LIX, LXI, res. 217/19), Ermenistan'da Artik (Khatchatrijan 1979: lev. 395), Kuzey Kafkasya'da Terese Nekropolü (Kozenkova 1982: res. 6, 9), Nah-ç~van'daki EDÇ mezarlar~~ (Bah~aliyev 1998: res. 12/15-16) vb. tan~nan bu boncuk türü yaln~zca STÇ-EDÇ'lar~na özgü bir özellik görünümündedir. Bunun yan~nda yuvarlak kesitli ince tel sarg~~ ve f~ç~~ biçimli tunç boncuklar da bulunmu~tur.

K8 mezar~ndan frit ta~l~~ bir küpe yine tunçtan bir halka ile montürlen-mi~tir (Res. 5/11). Küpenin halkas~~ ile küre biçimli frit ta~~ birbirine, orta-s~ndan geçirilen yuvarlak bir mil ve alt ve üstteki yar~~ küresel kapakç~klarla ba~lanm~~t~r. Milin halkadan ta~a uzanan uzun boynu ince tel sar~l~p k~smen granüle edilerek kamufle edilmi~tir. Bu, Urartu Krall~~~~ zaman~n~n klasik küpe anlay~~~ndan çok farkl~~ bir uygulaman~n ürünüdür. Buna kar~~l~k K2 mezar~ndan ele geçirilmi~~ akik ta~l~~ alt~n küpe ise biçimsel yönden Urartu Krall~~~~ Dönemi'nin yayg~n anlay~~~n~n proto-tipi say~labilecek özelliktedir (Sevin-Kavakl~~ 1996a: res. 28). Burada kenarlar~~ kertikli yuvarlak ve yass~~ kornalin küpe alt~n halkaya, ortas~na aç~lan bir delik yard~m~yla geçirilmi~tir. Ta~, Urartu'nun sabit bo~-umlu küpelerinin aksine hareketlidir.

Antimon Karagündüz mezarlar~nda kullan~lan madenlerden bir di~eri-dir. K2 ve K6-7 mezarlar~nda bulunmu~~ olan bu madenden daima boncuk yap~m~nda yararlan~lm~~ t~r. Mercimek en sevilen biçimdir. STÇ-EDÇ'da Traskafkasya'da çok yayg~n görünen antimon boncuklar (Khanzadiyan 1979: 169, lev. XXVIII, XXX) Urartu Krall~~~~ Dönemi'nde tümüyle unutulmu~tur.

içlerinde ele geçirilen küçük çanak çömlek ve küçük buluntulardan da anla~~laca~~~ gibi Karagündüz'deki iki oda-mezar grubundan dromossuz, ba-sit türler (K2,4,6/7) daha erken özelliklere sahiptir. Gerçekten de, yukar~da belirtilmi~~ oldu~u üzere, K1 ve K3 mezarlar~n~n in~aas~~ s~ras~nda K2 ve K4 odalar~n~n tahrip edilmi~~ olu~u stratigraf~k yönden aç~k bir göreli kronoloji sa~lamaktad~r. Bunun yan~nda, daha sonra Urartu uygarl~~~n~n en karakte-ristik özelliklerinden biri olarak ortaya ç~kacak olan k~rm~z~~ cilal~~ ve omuzla-r~mn üzeri silmeli çanak çömlekler ile yonca a~~zl~~ testilere K2, K4 ve K6-7 mezarlar~nda hiç rastlanmamas~~ iki grup aras~nda kronolojik yönden bir fark oldu~una i~aret etmektedir. Bir di~er nokta ise, önlerinde özel bir giri~~ (dromos) bulunan mezarlarda (K1, 3, 5, 8, 10), demirin yan~nda ilk gruba k~yasla tunç eserlerin say~ca artm~~~ olu~udur. Özellikle ba~~ k~sm~nda s~rt s~rta vermi~~ iki horoz ya da bir ha~ha~~ kapsülü bulunan gözlü süs i~neleri, bu

(19)

VAN BÖLGES~~ KRONOLOJ~S~~ 373

gruptaki mezarlar~n, ilkine k~yasla daha geç bir geli~imin sonucu olabilecek-lerinin kan~tlar~ndan bir di~eri say~labilir. Nitekim ilk gruba giren mezarlar-dan ikisinin (No. 4, 6/7) giri~~ yönleri bile tümüyle farkl~d~r. Anla~~laca~~~ üzere, Urartu Krall~~~~ Ça~~'mn klasilde~mi~~ özellikleri dromoslu mezarlarda daha göz al~c~~ biçimde ortaya ç~kmaya ba~lam~~t~r.

Tam anlam~yla güvenilebilir de~ilse de benzer durum Ernis (Evditepe)'teki mezarlar için de geçerli olmal~d~r. Yani önde özel bir giri~~ kuyusu bulunan ve klasik Urartu oda-mezarlar~n~n proto-tipi say~labilecek mezarlar Van Gölü havzas~nda daha geç bir zamanda ortaya ç~km~~~ gibidir. Bununla birlikte her iki grup mezar aras~nda ölü gömme biçimi, kimi çanak çömlekler, yuvarlak kesitli demir bilezik, yüzük ve süs i~nesi kullan~m~~ aç~-s~ndan bir devaml~l~~~n oldu~u da aç~kt~r (Bkz. Tablo 1)

Aliler Kalesi ve Mezarl~~~~

Erken Demir Ça~~'na ili~kin bir di~er alan, 1997 y~l~nda Van'~n 54 km. kuzeyinde, Karaa~aç ve Tutumlu (eski Mülksatan) köyleri aras~nda saptam~~~ oldu~umuz Aliler Kalesi ve eteklerindeki mezarl~kt~r2i. Gölden 1.5 km. kadar do~uda yer alan kale 1800 m. kadar yüksekli~indeki andezit bir kayal~k ile bunun bat~~ etekleri üzerinde kuruludur (Harita 1). Yüzey buluntular~na göre kal~nt~lar yakla~~k olarak 4 hektarl~k bir alana yay~l~r. K~smen surlarla çevrili sitadel ise yaln~zca 0.3 hektar kadard~r (Res. 13, 15). ETr. Dönemi'n-den beri yerle~melere sahne olmu~~ konik bir kayal~k üzerinde yer alan sita-del güneyden ve do~udan bir dere yata~~~ ile ku~at~lm~~t~r, bat~~ etekteki, üze-rinde yerle~me yeri kurulu düzlükten 30 m. kadar yüksektedir (Sevin 2003b).

Aliler Kalesi sitadelinin koyu renkli andezitten yap~lm~~~ olan güney sur-lar~~ günümüze oldukça iyi durumda gelmi~tir (Res. 14-15). Do~u-bat~~ do~-rultusunda uzanan surun uzunlu~u 40 m.ye yakla~~r; yükseklik yer yer 1.30 m.ye ula~~r, kal~nl~ k ise 2.00 m.dir. Büyük boyutlu poligonal ve dikdörtgen bloklardan örülmü~tür. Bu a~~r bloklar, olas~l~kla ana kaya üzerine yatay bir biçimde yerle~tirilmi~~ prizmatik andezit levhalardan bir yatak üzerine otur-tulmu~tur. Bu tür bir temel sistemi Urartu mimarl~~~na yabanc~d~r. Bununla birlikte cephedeki ta~~ blok i~çili~i ve kenet sistemleri ise Urartu surlar~nda-kine benzer. Sur üzerinde, düzensiz araliklarla bedenden d~~ar~~ do~ru 0.50-

21 Bu kale ve eteklerindeki kal~ nt~lar~n ke~fine ili~kin ilk gözlemlerimiz 1998 y~l~nda Tarsus'ta toplanan. XVI. Ara~t~rma Sonuçlar~~ Toplanus~'na bir bildiri halinde sunulmu~tur. Ayr~ca bkz. Sevin 2003b.

(20)

374 VELI SEV~N

0.60 m.lik gk~nular yapan üç payandaya yer verilmi~tir. Bu türde destek ç~-k~nularma Evditepe kalesi surlar~~ ile Güney Kafkasya'daki STÇ/EDÇ kalele-rinde rastlan~r (Bumey 1957: res. 9; Smith, Kafadarian 1996: 24; Kohl 2001: 324). Olas~l~kla sitadelin di~er yanlar~na güçlü bir sur çekilmesine gerek duyulmam~~t~r. Gayet küçük olan sitadelin içinde mimari bir ize rastlanmaz. kteki büyük kaya ç~k~nular~~ da i~lenmeden b~rak~lm~~t~r.

A~a~~~ kent sitadelin özellikle bat~~ etekleri üzerindeki düzlükte kurulmu~~ gibidir; ancak toprak üzerinde günümüze ula~an hiçbir mimarl~k kal~nus~~ görülmez (Res. 15). Buna kar~~l~k güneybat~~ etekteki düzlükte iyi durumda büyük bir mimari kompleksin kal~nt~lar~~ vard~r. 1.50 m. kal~nl~~~nda ta~tan duvarlara sahip olan bu kompleks kuzey ve güneydeki iki kanattan olu~ur (Sevin 2003b). Duvarlarda kullan~lm~~~ olan düzgün dikdörtgen ta~~ i~çili~i, bir evden çok, resmi karakterli bir yap~, sitadelden daha sonraki tarihte yap~lm~~~ bir kö~k olabilece~ine i~aret eder. Nitekim definecilerce güney ka-nattaki büyük odada ortaya ç~kart~lm~~~ 0.85 m. kadar çap~ndaki yuvarlak di-rek ald~~~= yan yüzü üzerinde, 3.5 cm. yüksekli~indeki iki sat~r halinde çivi yaz~s~~ ile kaleme al~nm~~~ "Me-i-nu-a" ad~~ rahatl~kla okunabilmektedir. Bu yap~, hemen yak~n~ndaki ya~malanm~~~ mezarlardan anla~~laca~~~ üzere, EDÇ ili~kin bir nelu-opolün üzerine kurulmu~~ olmal~d~r. Bu durum da kompleksin daha geç tarihte yap~lm~~~ olabilece~ine i~aret etmektedir.

Aliler Kalesi'nin bat~~ ve kuzeybat~~ eteklerinde büyük ço~unlu~u ya~ma-lanm~~~ bir mezarl~k bulunmaktad~r. 9 tanesi oda türündeki mezarlar yöresel olarak ya "Ahlat Ta~~" denen yumu~ak tüfiere oyulmu~~ ya da ta~tan örülmü~-tür. Odalar kabaca dikdörtgen planl~d~r; ancak y~k~m görmü~~ olduklar~ndan boyutlar~~ tam olarak ölçülememi~tir. Tüfe oyulmu~~ olanlar~n geni~likleri 3.10, 2.60 ve 2.05 m., ölçülebilen yükseklikleri ise 1.70, 1.30 ve 1.10 m. ka-dard~r. Kuzey-güney yönündeki odalar~n giri~i kuzeye bakmaktad~r. Önde bir geçidin (dromos) varl~~~na ili~kin izlere rastlanamam~~t~r. Buna kar~~l~k ço-~unun k~sa güney duvarlar~~ üzerinde ni~lere yer verilmi~tir (Sevin 2003b). Bunlar kimi zaman 1.50X1.80X1.20 m. (no. 1) ve 1.75X1.50X1.20 m. (no. 4) gibi büyük boyutludur. Klasik erken Urartu mezarlar~n~~ and~ran kaya odalar~n~n önünde birer giri~~ mekan~~ olmas~~ gerekir. Ta~~ örgü tekni~iyle ya-p~lm~~~ olan bir mezar (no. 5) 1.10 m. geni~li~indedir; ölçülebilen uzunlu~u 2.05 m. kadard~r (Res. 16). Duvarlar~~ sahte kemer tekni~i kullan~larak örül-mü~~ bulunan odan~n yüksekli~i 1.10 m. den biraz fazlad~r. Kuzey k~sa yüzde oldu~u anla~~lan giri~~ tahrip edilmi~tir. Giri~in tam kar~~s~na rastlayan güney

(21)

VAN BÖLGESI KRONOLOJ~S~~ 375

k~sa duvar~n~n ortas~na bir ni~~ aç~lm~~t~r. Tabandan daha yüksekteki ni~in boyutlar~~ 0.45 X 0.40 X 0.50 m.dir.

Ta~tan örgülü mezarlar daha çok bat~~ etekte yo~unla~m~~t~r. Buradaki 3 mezar da do~u-bat~~ ya da kuzeydo~u-güneybat~~ yönlerindedir. Bunlardan iki-sinde duvarlar sözde-kemer tekni~inde yani bindirmeli ve üzerleri de a~~r kapak ta~lar~~ ile örtülüdür. Birinin (no. 8) taban~nda boyutlar 3.80X1.45 m. kadard~r; yükseklik ise 1.10 m.yi bulmaktad~r. Mezar~n üzerini örten ve in-situ durumunu koruyan kapak ta~lar~ndan biri kemerli bir görünüm arz eder (Res. 17). Cesetler mezara ancak üstteki kapak ta~lar~ndan biri kald~ r~larak yerle~tirilebilmi~tir. Ayn~~ durumdaki ikinci mezar 3.83 m. boyunda ve yan-larda 1.30, 1.60 m., ortada ise 1.80 m. enindedir; yükseklik yine 1.10 m. ka-dard~ r (Res. 18). 2.10 X 0.95 m. boyutlar~ndaki bir ta~-sand~k mezar ise di-kine yerle~tirilmi~~ andezit bloklarla in~a edilmi~tir. Ortalama 0.80-090 m. yüksekli~indeki mezar soyulmu~tur. Ta~~ örgülü ve do~u-bat~~ yönündeki bu mezarlardan ele geçirilen çanak çömlekler teknik, mal ve biçim yönünden EDÇ türündedir (Res. 19/ 9).

Anla~~laca~~~ üzere, Aliler Kalesi nekropolünde iki tür mezar söz konu-sudur. Bunlardan biri kuzey-güney yönlü kaya oyma ve ta~~ örgülü oda-mezar-lar; di~eri de do~u-bat~/kuzeydo~u-güneybat~~ yönlü, ancak üstten girilebilen geçitsiz mezarlard~r. Bunlardan ikinci gruptakiler kayaya oyulmu~~ olanlara k~yasla daha erken (EDÇ) özelliklere sahiptir. Nitekim, yukar~da da belirtil-di~i üzere, güneybat~~ etekteki soyulmu~~ mezarlarda bulunan çanak çömlek-ler de EDÇ'~n karakteristik biçim ve tekni~ine sahiptir. Bu EDÇ nekropolü-nün üzerine, yukar~da da belirtildi~i üzere, Urartu kral~~ Minua döneminde büyük bir in~aat (konak?) yap~lm~~t~r.

Çanak Çömlek

Aliler Kalesi sitadeli ile ete~indeki yap~~ ve soyulmu~~ mezarlardan -2003'teki yeni gezimizdekilerle birlikte- toplanan çanak çömleklerin say~s~~ 185 civar~ndad~ r22. Bunlar~ n %51'i sitadelden, %37'si eteklerden ve %12'si de mezarlardan gelmektedir. Sitadel ve bat~~ etekten toplanan çanak çömlek-lerden %12'si ETr. Dönemi'ne ait, d~~~ yüzü siyah, iç yüzü ise k~rm~z~~ renkli ve açk~l~~ veyahut da kahverenkli parçalard~r. Gövde parçalar~ ndan biri üze-

22 2003 y~l~ nda yapu~~m~z ikinci inceleme gezisi s~ras~nda sitadel ve eteklerinden 85 yeni parça daha toplanm~~, tüm malzeme eskilerle birlikte yeniden say~larak de~erlendirilnü~tir: Kr~. Sevin 2003b.

(22)

376 VELI SEV~N

rinde hamur ya~ken parmakla yap~lm~~~ bir çukurluk (dimple) birinde de derin bir yatay oluk görülür. Geri kalanlar~n %81'i k~rm~z~ms~-pembemsi renklerdedir. Hamurunun renginde astarlanm~~~ olan bu parçalar~n hafifçe açk~l~~ d~~~ yüzleri genellikle f~r~n ~s~s~n~n iyi ayarlanamam~~~ olmas~~ nedeniyle alacal~d~r. Nemliyken düzeltilmi~~ olan yüzde zaman zaman kaz~ma bezeme (Res. 19/15) ve küçük memeciklere rastlan~r. Benzerleri daha çok Ernis-Ev-ditepe ve daha az olarak da Karagündüz mezarlar~nda görülen diagonal ka-z~ma bezemeli 2 tutamak vard~r. A~~z kenarlar~n~n alt~nda derin yatay yivler bulunan düz dipli çanaklar sevilerek kullan~lm~~t~r (Res. 19/1-3,9). Baz~~ çömleklerin a~~z kenarlar~n~n içinde EDÇ için tipik denilebilecek bir olu~a yer verilmi~tir. Kimi çanaklar~n a~~z k~s~mlar~n~n iç ve d~~~ yüzlerine bant ha-linde kahverenkli bir boya astar sürülmü~~ ve böylelikle bir tür boya bezeme hissi uyand~r~lm~~t~r (Res. 19/7). Yukar~da belirtildi~i üzere bu, Karagündüz' ün K8 ve K1 no'lu mezarlar~~ ile Yoncatepe M3 Mezar~'nda rastlanan bir özelliktir. Biainili türünde parlak k~rm~z~~ açk~l~~ mallar~n daha mat görü-nümlü olanlar~~ az~nl~ktad~r (%7). Ancak bat~~ yamaçta bulunan küçük bir gövde ve halka-dipli bir çana~m dip parças~yla (Res. 19/17) bir testi kulpu (Res. 19/14), parlak k~rm~z~~ cilalar~~ ile tipik Urartu özelliklerine sahiptir. Bunlardan testi kulpunun üzerinde kaz~narak yap~lm~~~ bir hiyeroglif, yanda ise X i~areti bulunmaktad~r. Hiyeroglif, üstte üçgen biçimli bir kap ile bunun alt~ndaki 5 noktadan olu~ur. Yukar~da belirtti~imiz Minua yaz~th direk akl~-~~n~n bulundu~u büyük yap~~ civar~nda ele geçen bu testi parças~~ Urartu Krall~~~'n~n erken dönemlerine ait olmal~d~r. Aksi takdirde, Urartu hiyerog-liflerinin kökeni sorununa yepyeni bak~~~ aç~lar~~ getirebilecek bir durumla kar~~~ kar~~ya gelinmi~~ olacakt~r23. Genel olarak bak~ld~~~nda Aliler Kalesi ça-nak çömleklerinin %85'i EDÇ içlerine, geri kalan %12'si de ETr. Dönemi'ne aittir. Klasik Urartu türü mallar ancak birkaç parçayla sm~rl~d~r.

De~erlendirme

Van hav~as~ndan yukar~da tan~tt~~~m~z üç merkez gerek mezar mimarisi gerek çanak çömlek ve gerekse metalürji yönünden ça~da~~ ve ortak bir kül-türün temsilcisi görünümündedir. Bunlardan Ernis-Evditepe ve Aliler Ka-lesi, geçmi~i ETr. Dönemi'ne uzanan bir sitadel ile eteklerindeki mezarl~k ve 23 Urartu hiyeroglif yaz~s~~ ve kökeni için bkz. S.Kroll, "Geffismarken in urartffischer Hieroglyphenschrift und Keilschrift aus Bastam", Bastam I (yay.hz. W.Kleiss), Berlin 1979: 165-173; M. Payne, Hiyeroglif ve Çivi Yaz~l~~ Bulgular I~~~mda Urartular'da Kullan~lan Hacim

(23)

VAN BÖLGES~~ KRONOLOJ~S~~ 377

olas~l~kla yerle~me yerinden, Karagündüz ise ETr. Dönemin'den beri iskan görmü~~ höyük üzerindeki küçük bir yerle~me yeri ile bunun 1.5 km. do~u-sunda, alüvyal düzlük üzerindeki bir mezarl~ktan ibarettir.

Sitadeller küçük, sivri kayal~ldar~n tepesine ve yaln~zca, görece zay~f bu-lunan bir yan~na sur çekilerek in~a olunmu~tur. Aliler Kalesi'nde oldu~u gibi surlar bazen oldukça iyi i~lenmi~~ ve birbirine kenetlenmi~~ andezit bloklar-dan, daha çok da, Evditepe'deki gibi kiklopik ve yar~-kiklopik ta~lardan örülmü~tür. Aliler Kalesi ve Evditepe'de duvarlar üzerinde, düzgün aral~k-larla olmasa da, destek ç~ k~ nt~lar~ na yer verilmi~tir. Sitadellerden toplanan çanak çömlek parçalar~~ ile mezarl~ klarda bulunanlar birbirinden pek farkl~~ de~ildir. Ayn~~ durum Karagündüz Höyü~ü'nün 5. yap~~ kat~~ ile nekropolü için de geçerlidir. Böylelikle yerle~me yerleri ile mezarl~klar~n ça~da~~ oldu~u anla~~lmaktad~ r. Ancak Urartu Krall~~~~ Dönemi'ndekilerden farkl~~ özelliklere sahip korunmal~~ sitadellerin ilk kez ne zaman in~a edildiklerine ili~kin sa~l~kl~~ veriler ~imdilik yoktur.

Her üç merkezdeki mezarl~ klarda da dromossuz ve dromoslu olarak iki farkl~~ mezar türünün varl~~~~ belirlenmi~tir. Bunlardan ilk türün daha erken oldu~una i~aret eden stratigrafik kan~ tlar Karagündüz nekropolünden sa~-lanm~~t~r. Bunun yan~ nda dromoslu mezar-odalar~nda Urartu Krall~~~~ Dö-nemi'ndekilere benzer özellikler kendini belli etmektedir. Sözgelimi odala-r~n yüksekli~i giderek artm~~, duvarlarda geni~~ ni~lere yer verilmeye ba~la-m~~t~r.

Kimilerine tepeden kapak ta~lar~~ kald~r~larak, "U" planl~~ kimilerinde de öndeki aç~kl~ktan girilebilen dromossuz mezarlar daha erken bir gelene~in temsilcisidir. Demirden tören ve süs e~yalar~ n~n çok yo~un olarak kullan~l-d~~~~ bu türde erken mezar odalar~ nda, Urartu Krall~~~~ Dönemi'nin çok sevi-len k~ rm~z~~ cilal~~ (Biainili) mallar~na hiç rastlanmaz. Yüzeyleri alacal~~ pembe-devetüyü mallar her dönemde egemen tür durumundad~r. Buna kar~~l~ k dromoslu mezar odalar~nda, önce k~ rm~z~~ renkli bir astar bezeme, sonra k~rm~z~~ cilal~~ mallar ve nihayet a~~z kenarlar~~ d~~a kahnla~t~r~lm~~~ çanak pro-filleri ortaya ç~ kar; tunç kullan~m~~ geli~meye yüz tutar-. Urartu Krall~~~~ Dö-nemi'nden tan~nan kültürel özellikler kendilerini iyiden iyiye hissettirmeye ba~lam~~t~r.

Çanak çömlekler aras~ndaki teknik ve tipolojik ili~kiler, yukar~da da de-~indi~imiz üzere, Ernis-Evditepe, Karagündüz ve Aliler Kalesi'nin ça~da~~ ol-

(24)

378 VELI SEV~N

du~una i~aret eder. Çanak çömlek analizleri, özellikle ço~unlu~u olu~turan pembe-deve tüyü renkli mallar bu üç merkezin Hasanlu V'in geç evreleri, özellikle IV ve Dinkatepe II ile ça~da~~ oldu~unu dü~ündürür". Bunu demir-den ziynet e~yalar~~ da desteklemektedir. Nitekim K6-7 mezar~ndan kalibre edilmi~~ bir C14 tarihi de (sigma 1 confidence ile) M.Ö. 1250-1120 y~llar~n~~ vermi~tir". Anla~~laca~~~ üzere, Van bölgesindeki dromossuz oda-mezarlar, en az~ndan M.Ö. II. biny~l~n son çeyre~ine de~in geri gitmektedir.

Van havzas~n~n ODÇ öncesi yerle~me yerleri ve mezarl~klar~~ üzerinde yapt~~~m~z bu etüd EDÇ'n~n EDÇ I ve EDÇ II olarak iki evreye ayr~lmas~~ ge-rekti~ine i~aret etmektedir. Bunlardan ilki olan EDÇ I'in ba~lang~c~, ~imdilik en çok M.Ö. 13. yüzy~l~n ortalar~na uzan~r. Bunu izleyen EDÇ II'nin ba~lan-g~c~~ hakk~nda herhangi bir kan~t yoktur. ~imdilik kabaca M.Ö. 1000 y~llar~~ ile Urartu Devleti'nin ba~kent Tu~pa olarak kuruldu~u M.Ö. 850/800 y~llar~~ aras~na yerle~tirilebilir. Karagündüz'deki erken mezar grubu (no. 2,4, 6/7) EDÇ I, geç mezar grubu (no. 1,3,5,8,10) ise EDÇ II dönemine ait olmal~d~r (Tablo 1)26. 1 no.lo oda-mezar Karagündüz'ün en son ve ODÇ en yak~n ör-ne~idir.

Van Gölü havzas~nda OTÇ'dan STÇ/EDÇ'na geçi~te kültürde yine önemli de~i~iklikler oldu~u anla~~lmaktad~r. Örne~in bir yandan pastoralizm hâlâ yayg~n bir geçim tarz~~ olarak önemini korurken (Özfirat 1999: 3) bir yandan da yerle~ik ya~ama do~ru ad~mlar at~lmaya ba~lam~~; yeni mezar tür-leri, gömme biçimleri ve yeni bir monokrom çanak çömlek stili belirmi~tir. 24 Hasanlu IV'ün C14 analizlerine göre düzenlennli~~ yeni ba~lang~ç tarihi yakla~~k olarak M.Ö. II. biny~l~n son çeyre~i ve hatta bir iki yüzy~l öncesini vermektedir. Bkz. R.H. Dyson, O.W. Muscarella, Iran XXVII, 1989: Table 1.

25 Radyokarbon analizi, Australian Institute of Nuclear Science and Engineering (AINSE) Physics Divison (ANSTO) taraf~ndan yap~lm~~t~r. Code no: OZE 597.

26

Do~u Anadolu, Kuzeybat~~ ~ran ve Kuzeydo~u Anadolu'da EDÇ'n~n ba~lang~ç tarihi farkl~d~r. Dyson (1965: 211) baz~~ demir buluntulardan yola ç~karak "Iron I" olarak adland~rd~~~~ bu ba~lang~c~~ M.Ö. 1450 y~llar~na de~in .indirmektedir. Buna kar~~l~ k Sagona (2000: 349) Erzurum yak~n~ndaki Sos Höyük'ten sa~lad~~~~ verilerle EDÇ'n~n ba~lang~c~n~~ yakla~~k M.Ö. 1000 y~llar~na yerle~tirir. Van Gölü havzas~ nda Bat~~ ~ran için bile tart~~ma götüren (V.C.Piggot, The

Coming of the Iron Age of Iran, New Haven 1980: 417 vd.; Lippert 1979: 134 vd.; Sevin 2003a)

Demir I Dönemi'ne ili~kin hemen hiçbir kan~ t yoktur. Ancak Karagündüz ve Ernis-Ünseli nekropollerinde demirin M.Ö. XIII. yüzy~l~n ortalar~na do~ru birden bire, bol say~da örnekle ortaya ç~k~~~, demir teknolojisinin geli~iminde ilk ad~mlar~n at~lm~~~ olabilece~i daha erken bir evrenin varl~~~ n~~ da akla getirmektedir. Bunun yan~ nda, Van Gölü yöresinde Kafkasya ve Kuzeydo~u Anadolu'dakine benzer bir STÇ kültür sürecinin ya~anmam~~~ ve büyük olas~l~kla OTÇ'dan EDÇ'na geçilmi~~ oldu~u söylenebilir. Bkz. Tablo 2.

(25)

VAN BÖLGES~~ KRONOLOJ~S~~ 379

Demirin yayg~n biçimde ortaya ç~k~~~~ en belirgin özelliklerden biridir. Tah-kimli kaleler geli~imin son halkalar~d~ r. Yaylaklar ve k~~laklar aras~ ndaki uzald~~m fazla olmad~~~~ anla~~lan bu dönemde zenginlik artt~kça sabit ve ko-runmal~~ bir noktaya olan gereksinim de giderek artm~~~ olmal~d~r. ETr. Dönemi'nin sonlar~ nda ortaya ç~ kan tar~ma elveri~li iskan alanlar~ ndaki ~ss~zla~ma, yerini yeni bir yerle~me biçimine b~ rakmaya ba~lam~~t~r. Henüz eskiye k~yasla say~ca art~ p artmad~~~ n~~ tam anlam~yla saptayamam~~~ olmakla birlikte bu türde yerle~me yerlerinin Hakkari-Yüksekova (2000 m.) gibi izole bölgelerde bile varl~~~~ anla~~lmaktad~ r.

Urartu Devleti'nin kurulu~uyla sonuçlanan bütün bu süreç M.Ö. II. bin-y~l~n son yüzy~llar~~ ile I. binbin-y~l~n ba~lar~~ aras~ndaki birkaç yüzy~l içinde ta-mamlanm~~~ görünür; ancak bu sosyal ve kültürel geli~me süreçlerinin EDÇ I ve II dönemleri içindeki yerlerini tam olarak belirleyebilmek de ~imdilik ko-lay de~ildir. Örne~in Asur kral~~ I. ~ulmanu-aserid'in (M.Ö. 1274-1245) daha hükümdarl~~~n~ n ilk y~l~nda sözünü etti~i, Uruatri ülkesindeki "güçlü bir bi-çimde tahkim edilmi~~ da~~ kaleleri"nin (D. Luckenbill, Ancient Records I, 114) Ernis-Evditepe'dekine benzeyen kiklopik surlu kaleleri de kapsam~~ içine al~p almad~~~mn saptanabilmesi ~imdilik oldukça zordur. Bununla bir-likte duvarlar~~ ODÇ'dakileri and~ ran, düzgün i~çilikli ta~~ bloklardan örülü ve payanda ç~ k~nt~l~~ Aliler gibi sitadellerin EDÇ II'de ortaya ç~km~~~ olmas~~ çok mümkündür. Bu türde destek ç~ k~nul~~ surlar~n III. ~ulmanu-a~erid'in (M.Ö. 858-824) Balawat Kap~s~~ Kabartmalar~~ üzerinde resmedilmi~~ olmas~~ da bu görü~ü desteklemektedir (Gunter 1982: 108). Dromossuz mezarlarla, pembe-devetüyü renkli, k~smen kaz~~ bezemeli çanak çömleklerin ve nihayet demirden ziynet ve törensel silahlar~ n EDÇ I Dönemi'nin ortaya koydu~u yenilikler oldu~u anla~~ lmaktad~r. Dromoslu mezar-odas~, demirin yan~nda tunçtan süs e~yas~~ ve olas~l~kla kremasyon adeti ise EDÇ II Dönemi'ndeki ge-li~meler aras~ndad~r. Basit sapl~~ ve perçin delikli hançerler EDÇ I, kabza ve namlusu tek parça olanlar da EDÇ II dönemlerinin özellikleri aras~nda say~ -labilir.

Anla~~laca~~~ üzere iki farkl~~ evreye ait olsalar da Karagündüz mezarlar~~ aras~nda belirgin bir kültür süreklili~i ve birliktelik söz konusudur. Ayn~~ du-rumun Ernis-Evditepe ve hatta Aliler Kalesi için de geçerli oldu~u söylenebi-lir. Böylelikle EDÇ I ve II evreleri aras~ nda arkeolojik yönden geli~imin ya-n~nda bir süreklili~in varl~~~~ da izlenebilmektedir (Tablo 3). Arkeolojik veri-ler EDÇ'n~n ba~lar~ndan itibaren Karagündüz'ün yer ald~~~~ Erçek yöresi ile

(26)

380 VEL~~ SEV~N

Aliler Kalesi ve Ernis bölgelerinin ortak bir kültür bölgesi içine sokulabilece-~ini gösterir. Hatta bu bölgenin güneyde Van Ovas~'n~~ içine alacak ~ekilde geni~ledi~-i de anla~~lmaktad~r.

Söz konusu kültür bölgesi içinde iki ayr~~ çanak çömlek gelene~i yer al~r. Bunlardan pembe-devetüyü renkli, a~~zlar~n~n alt~nda genellikle yatay oluk-lar ve ip-delikli tutamakoluk-lar bulunan çanaldarla öne ç~kan maloluk-lar EDÇ I evre-sinin ortaya koydu~u özelliklerdendir. Demir Ça~~'nda bu gelenek bat~da F~-rat havzas~ndan, git gide yo~unla~arak do~uda Urmiye Gölü civar~, kuzeyde Erzurum ve Ermenistan'dan güneyde Toroslar hatta Dicle k~y~lar~na de~in yay~lm~~~ ve M.Ö. VIII, yüzy~l içlerine dek sürüp gitmi~~ görünür (Sevin 1996a; 1996b; Boehmer 1989) (Harita 2). Van bölgesinin özellikle do~u ve kuzey-do~usunda çok yayg~n olan bu türde EDÇ mallar~~ Özalp'in do~usuna, mo-dern ~ran s~n~r~~ yak~nlar~na do~ru uzanan pek çok merkezde temsil edilmek-tedir (Res. 20).

Parlak k~rm~z~~ astarl~-açk~l~~ mallarla karakterlenen ikinci gelenek EDÇ II evresinde ortaya ç~ km~~~ olup yaln~zca Van Gölü havzas~n~n kuzey ve özellikle de do~usunda yayg~nd~r (Harita 2). Gölün bat~~ k~y~lar~ndan itibaren giderek solgunla~~p kaybolan bu gelene~in do~udaki yay~l~m s~n~r~~ ~imdilik aç~k de-~ildir; ancak güneydo~uda Hakkari yöresine ula~amad~~~~ belirlenmi~tir

(Sevin,Özfirat,Kavald~~ 2001). Anla~~l~yor ki bu gelenek daha çok Van Gölü'-nün do~u k~y~lar~~ civar~nda filizlenmi~~ gibidir. Daha sonraki parlak k~rm~z~~ cilal~~ lüks Urartu (Biainili) mallar~n~n atas~~ say~labilecek bu yeni modan~n kökeni aç~ k de~ildir. Biz yukar~da bu anlay~~~ n EDÇ II evresinin ba~lar~na do~ru pembemsi-devetüyü renkli EDÇ I mallar~ndan geli~mi~~ olabilece~ine i~aret etmi~tik. Böyle oldu~u takdirde Urartu Devleti'ne zemin haz~rlayan dinamiklerin, gücünü büyük çapta Van Gölü havzas~n~n yerli geleneklerin-den ald~~~~ sonucuna var~labilir.

SONUÇ

EDÇ verilen i ~imdilik Urartu Devleti'nin kökeni sorununu tam anlam~yla aç~klayabilecek durumda de~ildir. Bununla birlikte EDÇ II'de beliren ve olas~l~kla yerli bir gelenek olan k~rm~z~~ astarl~~ mallar d~~~ nda, dromoslu oda-mezar, kremasyon ve belki de kale gibi bölgeye yabanc~, yeni özellikler dikkat çekicidir. Bu ve buna benzer geli~melerin nedenini bir göçe ba~lamak

(27)

VAN BÖLGESI KRONOLOJ~S~~ 381

-henüz erken olmakla birlikte- tabii ki olas~d~r27. Böyle bir göç olmu~sa biz bunun güneyden kuzeye do~ru yap~lm~~~ oldu~unu dü~ünmekteyiz. Çünkü dromoslu oda-mezarlar yan~nda28 klasik Urartu Devleti ve uygarl~~~n~n geli~-mi~~ yerle~ik karakteri ancak bu konuda çok daha köklü geleneklere sahip olan güneyli etkilerle aç~ldanabilir.

Anadolu'nun büyük uygarl~klar~ndan Urartu'nun gizemi ayd~nlanmaya ba~l~yor art~k....

KAYNAKÇA

ASLANOV, G., S. KA~KAY 1991. "Burials of Munjuklu-Tepe Necropolis",

Sovietskaya Archaeologii (3):22-1232 (Rusça).

AVETISYAN, P., R. BADALYAN, A.T. SMITH 2000. "Preliminary Report on the 1998 Archaeological Invistigations of Project Aragats in the Tsakahovit Plain, Armenia", Studi Micenei ed Egeo-Anatolici 42/1: 19-59.

BADALYAN, R., A. SMITH, P. AVETISYAN 2003. "The Emergence of Socio-Political Complexity in Southern Caucasia", Archaeology in the

Borderlands: Investigations in Caucasia and Beyond (Yay.haz. A.

Smith, K. Rubinson), California: 144-166. BAHÇAL~YEV, V. 1997. Nahçlvan Arkeolojisi, ~stanbul.

, 1998. "Nahç~van'da Bir Erken Demir Ça~~ Nekropolü Kolan~",

Belleten 233: 1-13.

BAHÇAL~YEV, V., A. SE~DOV 1995. Nahçlvan'm Kadim Tarihi, Bakü.

27 M.Ö. 1350 y~llar~ndan sonra Van Gölü havzas~na Transkafkasya'dan Hurri kökenli kimi gruplar~n göçmü~~ olabilece~ini öne süren A. Çilingiro~lu (2001: 378, 380) boya bezemeli polilu-om OTÇ mallar~~ ile çizi bezemeli monokrom EDÇ çanak çömlekleri aras~nda biçimsel yönden süreklilik oldu~una inamrsa da böyle bir süreldili~in kan~ tlar~ n~~ aç~ld~kla sunmaz. Kamm~zca OTÇ ile STÇ/EDÇ çanak çömlelderi aras~nda mal, teknik, biçim ve bezeme anlay~~~~ aç~s~ndan büyük farkhl~klar vard~r, devaml~l~ktan söz edilmesi olas~~ de~ildir.

28 Dromoslu oda-mezarlar ve benzer ölü gömme anlay~~~n~n en erken örnekleri ~TÇ'nin sonlar~ndan beri Güneydo~u Anadolu ve Suriye'den bilinmektedir: bkz. W. Orthmann, "Burial Costums of the 3rd Millennium B.C. in the Euphrates Valley", Le Moyen Euphrat: Zone de

Contacts et d'ECHANGES, Actes du Colloque de Strasbourg, 10-12 Mars 1977 (yay.haz. J.

Margueron), Leiden 1977: 97 vdd.; G. Algaze, P. Goldberg et a/. "Titrish Höyük. A Small EBA Urban Center in SE Anatolia", Anatolica XXI, 1995: 26 vdd., res. 23-25,29.

Referanslar

Benzer Belgeler

Kolanı, Boyehmed, Sarıdere nekropollerinden bulunmuş üzeri cızma desenli, dalgalı hetlle süslenmiş kâseler nakışlanma yöntemine göre bir-biri ile benzerlik oluştursa

ileri fark ve geri fark yönteminde ad¬m uzunlu¼ guna ba¼ gl¬ olarak de¼ gi¸ sirken, merkezi fark yönteminde ise ad¬m uzunlu¼ gundan ba¼ g¬ms¬zd¬r ve elde edilen yakla¸

1972 sonbaharından itibaren Türkiye'de haşhaş ekimi yapılmayacağına dair bir kararname yayınlanmış, sonradan Bakanlar Kurulu'nca bu karar değiştirilerek kapsülleri

Olgunun rutin biyokimyasal analizlerinde ciddi hi- perkalsemi (serum total Ca=20 mEq/L, iyonize plazma Ca=7.2 mg/dl) ve böbrek yetersizli¤i (serum kreatinin=2.7 mg/dl, üre=111

12.. ‹lk terimi 4 ve ortak fark› 2 olan aritmetik dizinin 12.. 10 ve 20 say›lar› aras›na aritmetik dizi olacak flekilde dört say› yerlefltiriliyor.. Bir geometrik dizide

E.H.S. Fasciola hepatica, bir yaşından küçük kıl keçilerinde %65, bir yaşından büyük kıl keçilerinde ise %37,93 olarak tespit edilirken, D. dendriticum bir

Değer ve ark (7) Van yöresi buzağı ve danalarında yaptıkları çalışmada 125 buzağı ve dananın dışkı örneklerini incelemişler ve bunların 108 (%86,4)’inin çeşitli

‹stanbul Büyükflehir Belediyesi bünyesinde kurulmufl olan Kentsel Tasar›m Müdürlü¤ü böyle bir büronun görevini de üstlenmifl gözükmektedir; bu büronun