• Sonuç bulunamadı

Her yönüyle Yahya Kemal 14:Koca Mustapaşa:Milliyetimizi bütünlediğimizi derinden duyduğu semt

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Her yönüyle Yahya Kemal 14:Koca Mustapaşa:Milliyetimizi bütünlediğimizi derinden duyduğu semt"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1

T T -‘)e>t,2S?

Milliyetimizi

butunlediğimizi derinden duyduğu semt

y a h y a Kemal, «dinî havası» yüzünden,

Üs-

ı küdar ve Atik-Valde kadar Koca Mustâpa-

şa'yı da sevip benimser. Çünkü burada da, ata­

lardan süzülüp gelen

«Müslüman Türk»

ruhu e-

ser. Tıpkı çocukluğunun Üsküp’ündeki gibi...

Onun İçin, Şâir, Koca Mustâpaşa’ya da sık

sık gidip, buradan aldığı izlenimleri, estetiğinin

potasında erittikten sonra, onları büyük bir titiz­

likle, kelime kelime mısralarının kalıbına döker...

işte bu yüzden Yahya Kemal'in Koca Mustâpaşa ile ilgili şiirleri, tıpkı Üsküdar ve Atik-Valde için yazdıkları gibi, Şâir in son derece içten duygu ve düşüncelerini «İslâmî şiir estetiği» içinde vermektedir. Ayrıca Beyatlı, bu semtleri dile getiren şiir­ lerinde, öteki şiirlerinde rastlanmayacak kadar «gerçekçi» dir. = = Denilebilir ki «yöresel renk (couleur locale)» Yahya Kemal'in

ancak bu şiirlerinde doruğa çıkar. İşte birkaç örnek:

= = «Hayal Şehir» den:

Gece birçok fıkarâ evlerinin lâmbalar» En sahih aynadan aksettiriyor Üsküdar’ı. «Atük-Valdeden İnen Sokakta» dan:

ü ü Semtin oruçlu halkı, süzülmüş bentriiler,

=== Sessizce çarşıdan dönüyorlar birer birer?

=== Bakkakla bekleşen fıkarâ kızcağızları

==§ Az çok yakında sezdiriyor top ve iftan.

= = Ve «Koca Mustâpaşa» dan:

=== Her geçildikçe ve düzleşmiş toprak.

= = Kuru demekle, bayat peyniri lezzetle yiyen,

=== Çeşmeden her su içerken: «Şükür Allah’a» diyen

= = Yaşıyor sâde maişetlerin en safında;.

Ü § Rûh esen kuytu mezarlıkların etrafında

Bu vatandaş biraz ahşapla, biraz kerpiçten ■ Yapabilmiş bu güzellikleri birkaç hiçten.

Bu üç semt de/ tıpkı Şâir’in çocukluğunu geçirdiği Osküp. teki evlerinin bulunduğu semte benzer: Evler, câmiler ve me-| zarltklar yan yanadır, iç içedir; birinden ötekine geçmek için, arada hiçbir şey yoktur... Ve yukarıya alınan parçalarla dikkat; edilirse bu semtlerin hepsi de «fakir» dir, oralarda kendi hâlin­ de, dürüst, «Müslüman-Türkler» taa yüzyıllardan buyana, hep! aynı görenek ve geleneğin nurlu çerçevesi içinde sâkin bir ha­ yat sürmektedirler. Buralarda çağdaş uygarlık konforunun he­ men hiçbir yoktur. Onun için de, bu semtlerin «hava» sında, yalnızca insanlara «huzur» veren bir «sessizlik», bir «uhreviiik» eser... Kaderine rıza gösteren evler mezarlıklarla «hemhal» ol­ muş gibidir ve havalarında esen derin sessizliği, ancak beş va­ kit. ezan sesi zenginleştirerek kalplere doldurur.

Şâir, buralarda daha çek millet olarak bir «birliğe» erdi­ ğimizi ve milliyetimizi «bütünlediğnnizi» derinden duyar. Onun

]

için de bu semtler «dinî» günlerde ziyaret etmeyi daha çok se i ver. Çünkü ruhça koca milletin en çok birleştiği günler, bu: günlerdir:

İftardan önce gittim Atik-Valde semtine, Kaç def a geçtiğim bu sokaklar, bugün yine,. Sessizdiler. Fakat Ramazan mâneviyyeti Bir tatlı intizâra çevirmiş sükûneti.

Koca Mustâpaşa'nınsa; -yedi bölümünde de, kutsal gün­ lerin. iç zenginliği veren derinliği vardır:

KİMDİR KOCA MUSTAPAŞA?

~

Yahya Kemal, benimseyip sık sık gittiği semtlerin tarihi­ ni de merak edip öğrenir. Zâten kendisinde, tâ küçük yaştan beri, çeşitli nedenlerle târihe karşı bir merak ve sevgi vardır,

(2)

Yahya Kemal’in-ömrünün son yıHarını geçirdiği Parkotel

şunları anlatmıştı:

— Koca Mustâpaşa’da 1480 ile 1512 yılları arasında yaşıyan Koca Mustâpaşa adlı bir zâtın yaptırdığı cami vur,.. O semt vaktiyle bir Bizans semti idi. Bayezid-i Veli’nin bir kölesi vardı: Mustafa. Sonra «Sancakbeyi» ve «Vezir» oldu. Adı da Muşta Paşa. Müslümanlığı ile halk arasında şöhret ka­ zanıp Koca Mustâpaşa oldu. Sonra Yavuz’un ilk «Sadrazamı» oldu. Yavuz, Koca Mustâpaşa’yı, ağabeyi Sultan Ahmet ta­ raftarı sanarak öldürttü. Koca Mustâpaşa hakkında eski tarih­ ler yanlış şeyler yazarlar: Tellâkmış, çırakmış, Sultan Cera’i zehirli ustura ile öldürmüş diye. Bilhassa sonuncusu bir efsâ­ nedir. Çünkü Roma’ya, Bayezid-i Veli tarafından elçi olarak gönderilmiştir. Berber olarak gitmemiştir. Alexandre Borgia, bu vazifeyi zâten kendisi mükemmel yapabilirdi. Fakat o da zehirletmez; zira para çekiyordu. Hâsılı Mustabey’in o zaman­ ki elçiliği, şehzadenin ordaki ikâmetine âit ..para işlerini hal­ letmekti. Kaldı ki Sultan Cem zehirlenerek ölmemiştir. Roma- dan Napoli'ye hasta olarak nakledilmiştir. Ve Napoli’de kepdi eceli ile ölmüştür. Câvit Baysun, Cem'e âit kitabında bunu an­ latır.

Koca Mustâpaşa, aslen Rum olduğu halde, Müslüman olduktan sonra, İslâmiyet] derin bir hararetle benimsemiş ve ismiyle anılan semtteki Rum manastırını ve kilisesini camie çevirtmiştir. Onun için de Koca Mustâpaşa isimli şiirimde şöy­ le diyorum:

Koca Mustâpaşa var, camii var, semti de var. BUi yıl geçtiği günlerde büyük ıııu’cizcden, Hak'dan illıâın ile bir gün o güzel semte giden, Rûm vezir, eski manastırda ederken secde, Kalbi çok dolduran îmân Be gelmiş vécût. Onu (ek Taım'sııun mabedi etmiş de hayâl, Vakfedip herııeyse mâlikse, bütün mü ü nıenâl.

Bir fetih câmii yapmak dilemiş İslama. Sebep olmuş bu eser yâd edilir bir nâma.

Kendisinden sonra Sünbüf. Sinan diye büyük bir isim bı­ rakan Veliullah meşhur tekkesini o camiin karşısında kurmuş ve zamanımıza kadar gelmiştir, ,0nun için bu şiirimde Sünbül Sinan’dan da bahsediyorum:

Ne ladınun gecedir! Tâ ağaran vakte kadar, Bir mücevher gibi Sünbül Sinan’ın rûhu yanar. Ne saadet! Bu taraflarda, her ülfetten uzak. Vatanın fatihi c«ilerle beraber yaşamak!..;»

Yahya Kemal, başka bir sohbetimizde de bu şiiri kaç yı­ lında duyduğunu, nasıl yazdığını, ve hangi nedenle Ahmet Sâ- 1 ¡h Korura ithaf ettiğini şöyle anlatmıştı:

— Koca Mustâpaşa 1930’dan beri zihnimi işgal ediyor­ du. Mısralarımı yavaş yavaş buldum. Ve millî toprak sevgisini anlatmak için bu şiirimi yazdım. Şunu unutmamak lâzımdır ki, câmi yalnız dine âit değil, aynı zamanda millî tekâmülümüze âittir...

Baştan ilk iki kısmı bitirince, 1953'te «Resimli Hayat» ta neşrettim. Bu şiirimi Ahmet Salih Korur’a ithaf edişim, bir has­ talığımda, hastahânede yatarken, çok büyük alâka gösterdiği içindir. Hem üstelik kendisi de orda doğmuştur. Sonra, beni d e çok sever. Ben de kendisini severdim. (1) '

(1) Yahya Kemal ın cenaze töreninde, bir ara yanyana yürüdü­ ğümüz Ahmet Salih, gerçekten çok üzgündü bu büyük dostunun kaybından dolayı. Nitekim bu üzüntüsünü, aradan yıllar geç­ tikten sonra bizim evde de birkaç kez belirtmiştir.

---Y A R I N

---

---YAHYA KEMAL VE ATİK VALDE

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Küçük kütleli yıldızlarda yüzey sıcaklığı 2000-2500 derece kadar az olabilirken, çok büyük kütleli yıl- dızların yüzey sıcaklıkları 30.000 derece kadar ola-

TBB Disiplin Kurulunun 2005 tarihli bir kararında avukatın daha önce benzer olaylar için dava açtığını, bu davaları kısa sürede sonuçlandırarak hak sahiplerine pa-

Daha zor bir şey düşünemiyorum, titriyorum her rolü elime aldığımda, onun için kolay kolay da oynamak istemiyorum artık.. Bundan sonra Edremit’in Çamlıbel köyüne

Applying the electron-beam preirradiation method in air the cation - exchanger fabric (CEF) containing sulfonic acid (R-SO3H) groups was prepared by graft

Three dimensional evaluation of weld defects carried out in this study was performed by film digitising method. The radiographs obtained from the weld specimen were scanned and

To investigate whether there is a predictive effect of NF-kappaB, survivin, and Ki-67 expressions on pathological response and disease relapse in breast cancer (BC) patients.. Ki-67,

Ümit ALEMDAROGLU İZMİR-Ayvalık’da de nizi kirlettikleri gerekçe­ siyle kapatılan 16 zey­ tinyağı fabrikasının sa­ hip ve yöneticileri fab­ rikalarım yeniden

İstanbul Belediyesi tarafından devralındığı 1937yılından beri boş kalan ve harabeye dönen İlidir Kasrı, 1982yılında Kurum tarafından onarılmaya başlanmış