• Sonuç bulunamadı

Oynamaktan yorgun bir savaşçı:Birbiri ardına filmler çeviren Tuncel Kurtiz, sürekli enerji üreten bir işçi olarak umudunu yitirmiyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Oynamaktan yorgun bir savaşçı:Birbiri ardına filmler çeviren Tuncel Kurtiz, sürekli enerji üreten bir işçi olarak umudunu yitirmiyor"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Birbiri ardına film ler çeviren Tuncel Kurtiz, sürekli enerji üreten bir işçi olarak umudunu yitirmiyor

> 071 KM ALTUNOK_______ Tükenm eyen bir oyuncu

Tuncel Kurtiz. Büyük, küçük

demeden birçok karaktere ya­ şam venniş usta bir sanatçı. Dünya kazan Kurtiz kepçe; İs­ rail, Almanya, İsveç, Belçika ve Türkiye’nin dört bir yanın­ da oyunlarda ve filmlerde rol almış. Her zaman ayakta, hep

‘yol’cu, davudi sesiyle her da­

im çağlar gördüğümüz sanat­ çı ‘artıkyoruldum’ diyor. Son dönemde ‘Tabutta Rövaşata’,

‘Usta Beni Öldürsene’ gibi

filmlerde rol alan Kurtiz, şu sı­ ralar Barış Pirhasan’ın ‘O da

Beni Seviyor’ ve Semir Aslan- yürek’in ‘Şellale’ adlı filmle­

rinde oynasa da İstanbul’dan, sinema ve tiyatrodan uzaklaş­ maktan söz ediyor. Bundan sonra Edremit’in Çamlıbel’in- de yaşamayı düşünen sanat­ çı, kalbinden rahatsızlandıktan son­ ra içkiyi de bırakmış. Artık sakin bir yaşam sürerek yazmak istiyor.

- Son filminiz ‘Şellale’de de oldu­ ğu gibi rolünüzün niceliğini önemse­ meden o karakterle filmin bütünü­ ne sinen bîr oyunculuk sunuyorsunuz. TUNCEL KURTİZ - Ben de bu

filmdeki Kel Selim gibi yaşadım bi­ raz. Çok akıllı olduğu için deli de­ dikleri bir adamı oynuyorum ‘Şella­ le’de. Başka bir şey kalmadığı için en iyisinin delilik olduğunu kavra­ mış, gerçekleri söylediği için deli damgası yemiş biri. Ben de en son Barış Pirhasan’a ‘Smokinli adamı

ne zaman oynayacağım? Hep köylü, hep deli rolleri veriyorsunuz bana’ de­

dim. Bilmiyorum. Kendi kurduğum bir oyun sistemim var tabii, ona uy­ gun olanı yapıyorum. Ama giderek bir rolü hazırlamak benim için da­ ha da zorlaşıyor. Her gün işin ne ka­ dar zor olduğu daha çok çıkıyor or­ taya. Bir sanatçının “Harikalar ya­

rattım” demesi garibime gidiyor o

yüzden. Hiçbir iş, mükemmel ve bit­ miş değildir. Ama bitiren sanatçılar var tabii. Her gün, her saniye hari­ kalar yaratırlar, sonra da kaybolup gi­ derler tevazu sahibi insanlar...

Çamhbel’de belgesel yapacak

- Oynamak giderek gündelik yaşa­ mınızın parçası haline gelen bir sü­ rekliliğe ya da sıradaniığa dönüşme­ di mi?

KURTİZ-Oynamak artık dünya­

nın en zor işi haline geldi benim için. Daha zor bir şey düşünemiyorum.

Tit-Î / 1

ynamak artık

dünyanın en zor işi

haline geldi benim için.

Daha zor bir şey

düşünemiyorum,

titriyorum her rolü elime

aldığımda, onun için

kolay kolay da oynamak

istemiyorum artık.

Bundan sonra Edremit’in

Çamlıbel köyüne

yerleşip yazacağım.’

riyorum her rolü elime aldığımda, onun için kolay kolay da oynamak is­ temiyorum artık. Bundan sonra Ed­ remit’in Çamlıbel köyüne yerleşip ti­ yatromu da sinemamı da orada ya­ pacağım. 24 Ağustos’ta sanırım ora­ da bir belgesel yapacağım, ondan sonra da yazmak istiyorum artık.

- Peki tiyatro, tiyatroyu bırakmak daha zor değil mi?

KURTİZ - Ferhan Şensoy’la 4 yıl

keyifli bir çalışma yaptık. Bu sıra­ da bir by-pass geçirdim, sahne ha­ yatı çok zor gelmeye başladı. Ben enerji üreten, enerji toplayan bir iş­ çiydim. Sahnede yorulduğum kadar hiçbir yerde yorulmadım. O olgun­ luk büyük bir keyiftir ama artık genç­ lere bırakmak istiyorum.

Gençler beni çağırıp nasıl oynadık­ larını soruyorlar, bana hâlâ “Yılmaz

Güney’i anlat” diyorlar. Ben de di­

savaşçı

diğiniz nedir ki? Gençler geliyorlar, evet. Hepsinde bir umut var, daha ye­ nileri gelecek, uzlaşanlar çıkacak, am a umut her zam an olacak. En umutsuz olduğum günde bile saate bakar, “Umudunu yitirme” derim. Si­ nemada umut kaybolur mu? En umut­ suz anların içinden çıkabilmiştir in­ sanoğlu. Türkiye bugün büyük sıkın­ tılar yaşamaktadır her konuda ama bu umutsuzluğa değil umuda sevk et­ meli insanı.

İlyada hikâyesi yazacak

- Artık daha bağımsız çalışmalar, daha cesur filmler yapılmasını neye bağlıyorsunuz?

KURTİZ -Bizim zamanımızda da

vardı bu. Yeşilçam’m en güçlü oldu­ ğu dönemde birileri çıkıp iyi şeyler yaptı. Bugünün şartlan içinde öne çık­ mak daha kolay. Öteki taraftan Ame­ rikan sinemasının piyasadaki konu­ mu, zevkimizi sınırlaması... Zeki De- mirkubuz şu anda özünü ‘Üçüncü

Sayfa’da, ‘Masumiyette buldu, Der­ viş Zaim yine ikinci filminde araba

soyguncusu yalnız bir insanın öykü­ sünden yola çıktı. ‘Kasaba’da Nuri

Ceylan kendini ve ailesini anlatmak

isteyen bir yöntem içindeydi. Ser­

dar Akar ‘Gemide’ ve ‘Laleli’deBir Azize’de zor şartlar altında yaşayan

insanların öyküsünü anlattı. Anadolu aynı Anadolu değil artık ve unutuldu. Anadolu yerine büyük şehir var. Bu tezatların arasından sa­ nat daha sağlam, daha yürekli çıka­ caktır, öyle olmaya da başladı gibi geliyor bana.

- Peki o zaman neden bırakma

dü-yorum ki şu kadar çok kitap yazıl­ dı, hele Mustafa Irgat ‘Umut’u eleş­ tiren harika bir kitap yazdı. Okuma­ dan her şeyi hazır istiyorlar, tembel­ lik yapıyorlar.

Diziler midesine dokunuyor

- Bu karan vermenizde bugünkü sanat piyasasının da etkisi var mı?

KURTİZ-Ferhan Şensoy, Levent Kırca, Nejat Uygur gibi sevdiğim

isimler çırpına çırpına gidiyor, son­ ra gençler var İstanbul Sanat Mer- kezi’nde çalışan. Ama aslına bakar­ sanız, iş gittikçe kötüye gidiyor. Ti­ yatroya, sinemaya gelemiyor artık in­ sanlar. “Sizi televizyonda görmek is­

tiyoruz” diyorlar. O dizilerde oyna­

mak istemiyorum, mideme dokunu­ yor.

Amerikan sinemasının bütün dö­ küntü filmleri giriyor vizyona. Bir

arkadaşım, “Türkseyircisinin hisle­

ri çok güçlüdür, iyi fümi hemen his­ seder ve ona gitmez” diyor. Yine de

Yeşilçam Sineması hâlâ yaşıyor ol­ saydı onların içinden her yıl en az on film çıkardı. Atıf Yılmaz, Lütfı Akad,

Duygu Sağıroğlu, Halit Rctlğ... Üs­

telik birbirlerinden farklı görüşlere sahipti bu yönetmenler.

Şimdi o bütün döküntü filmlerin arasına bir Türk filminin girmesi neredeyse imkânsız. ZekiDemirku-

buz’un filmi kaç seyirci aldı? Üste­

lik ‘Üçüncü Sayfa’ filmiydi, yani se­ yirci gitse beğenecekti. Artık iş va­ satın altında olmaya başladı, bu da benim hiç hoşlanmadığım bir şey. Bu bir ticaretse eğer, ticaretin de bir ah­ lakı olmalı.

- Sinemamızdaki son dönem film­ leri nasıl buluyorsunuz?

KURTİZ-Yeni Türk Sineması

de-şuncesı?

KURTİZ - Yine umudun içinde

olmak istiyorum, evet. Ama artık 65 yaşma geldim, kalbimden rahatsız­ landım, yaptığım işlerde belli. Bun­ dan sonra hâlâ tiyatro yapmaya ça­ lışmak zor iş. Şimdi orada sonuna ka­ dar giden bir İlyada hikâyesi yaza­ cağım. Başlangıç Achilleus, Aga­ memnon ile olacak ama ondan son­ ra ben başka bir yere doğru gidece­ ğim. Tmva’yı unutmadan yağmala­ nan başka kaleleri anlatacağım.

1950’den itibaren gittiğim 1da Da- ğı’nı, romanlarıyla, şiirleriyle tanı­ dığım Sabahattin Ali’yi, uzaktan gördüğüm, yanından korkarak geç­ tiğim Mustafa Seyiç Güven’i, an­ nem, babam vasıtasıyla tanıdığım

Mehmet Başaran’ı, babamın ve tüm

Türkiye’nin üzerinde etkisini gör­ düğüm Tevfikİleri’yi, komünizmle mücadele derneklerini...

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Özet: Güç doğum veya sezaryen operasyonuyla doğan kedi ve köpek yavrularında, hipoksi veya anestezik maddelerin yan etkisine bağlı olarak depresyon oluşabilmektedir.. Son

Kolay ve zor olgular kıyaslandığında gerek ameliyat öncesi gerek ameliyat sonrası beyaz küre sayıları arasında anlamlı bir fark yoktu. Trombosit sayıları

En iyi duyar- l›l›kla ancak 5 dünya kütlesindeki ve Merkür ‘ün yörüngesi gibi bir yörünge- de dolanan gezegenleri keflfedebilecek düzeyde. Li ve çal›flma

3.. Towards the end of 1975, the development of a calibration system has been completed to determine the amounts of three natural radioactive source, uranium,

Yapılan projelerin geri ödeme süreleri sırasıyla indüksiyon ocaklarında kapak kullanım projesi için 0,42 yıl, basınçlı hava sistemindeki kaçakların giderilmesi

[r]

Yayma başlarken, ülkemizde birçok bilim dalın­ da olduğu gibi, arkeoloji ve sanat tarihi alanında da yokluğu her zaman hissedilen bir konu, Türkçe ya­ yın eksikliği idi.

Based on the literature review, three main factors namely technical information, website and service availability had been identified as the main construct of the model and the