T T - ^ O S l'L
8 NİSAN 1981
HAYSİYET VE BARIŞ
ÖZENTİ DEĞİLDİR
T
ELEVİZYO ND A, eski M ersin B elediye başkanlarından M ithat T oroğlu'nun A ta tü rk’le ilg ili a nıların ı dinlerken o gün elim e geçen b ir kitapta taze taze okuduğum bir | bölüm canlandı zihnim de..Çukurova G a zete cile r C em iyeti tarafından Yüzüncü Y ıl A r mağan olarak b asılan kitap A tatürk’ ün o bölgeye yaptığı gezileri anlatıyordu...
Tarih 17 mart 1923... M arsin o sırada A d a n a ’ya bağlı müte- vazi b ir sancak... Y en ice fetasyonu’ndaki karşılam a sıra sın d a bir m ille tve kilin in davranışları A tatü rk’ü biraz sin irle n d iriyo r. K itab ın yazarı Taha Toros g e risin i söyle a n la tıy o r:
Mersin'de ikinci sevimsiz olay, belediye başkanmın verdiği öğle yemeğinde cereyan etti. Tertiplenen bu yemekte Atatürk’ün halkın gerçek temsilcileri ile karşı karşıya ve baş- başa yemek yemesi düşünüleceğine, yabancı temsilciler de davet olunmuştu. Hatta bu yabancılar, Atatürk’ün karşısına, en onurlu, en hassas yere oturtulmuşlardı. Şehri temsil etmesi gereken belediye başkanının misafirinin yakınında yer alması unutulmuştu. Onun sofrayı ayarlayan bir teşrifat görevlisi gibi ortada dolaşması Atatürk’ü sinirlendirmişti. Atatürk buna da gerekli uyarıda bulundu.”
A
T A T Ü R K tarafından uyarılan belediye b aşkanının adı kitapta yer alm ıyordu. A n cak televizyonda T oro ğlu ’- nun a nlattıkla rıyla kitaptaki anılar arasındaki benzerli liklere bakarak, yukarıdaki bölüm de söz konusu edilen b aş kanın M ithat Bey olduğu d ü şü n üle b ilir.
Eğer M ithat Bey o sırada belediye başkanı ise, çok genç bir yön e ticiyd i. P rotokol hatası yapm ası norm al sa yıla b ilir.
Zaten burada ön em li olan, yapılan hatalar değil, A ta türk’ün g ö sterd iğ i titizlik tir. K endi yurttaşlarına karşı sam im î şakalar yapan, protokolü aradan çıkarıp icabında güreştutan, hasta zam anında pijam ayla ziyaretçi kabul eden — Toroğlu'
nun anısıdır— A ta tü 'k yabancılarla ilişkile rd e çok h assas ve
titizdir. Bu konuda çevresine örnek olm aya ça lışır. Bu tutum u, O sm anlInın çö kü şü sırasın d a, yab an cılarla iliş k ile r de adet halini alan lâ u b aliliğ e ve h a y siy e tsizliğ e bizzat tanık olm ası ve iğrenm esinden ileri g e leb ilir. Am a bu titiz lik d ış ilişkile rd e A tatü rk’ün ısrarla üzerinde durduğu “eşitlik” ilke siy le de ilg ilid ir, liş k i kurulan ülke ister büyük olsun , ister küçük, e şitliğ e riayet e d ilm e sin i ister Atatürk. Buna çok dikkat eder. Hem özde, hem şe kild e ... Protokol konusunda m üthiş h assastır. Yurt d ışın d an dönen d ış iş le ri bakanlarına ilk sorduğu soru şudur:
Seni nasıl karşıladılar? Kimler tarafından kabul edildin? Görüşmeler kaçar dakika sürdü?”
Bu bilg iler, o ülkenin d ış iş le ri bakanı g e ld iğ in d e uygu la nacak protokol ve program için saptanm aktadır. Bizim d ış iş leri bakanına hangi m uam ele y ap ıld ıysa, on la rın ki g e ld iğ ind e a yn ısı uygulanacaktır...
Bugün d ış iliş k ile rd e protokolün ön em in i kayb ettiğ ini sa vunanlar çoktur. K is s in g e r’in k iş iliğ iy le hayli a ğ ırlık kazanan Am erikanvari d ip lo m a si çok taraftar topluyor. A m a bu yeni m odanın büyük devletlerin işin e gelirken, küçükleri, bırakın ız özde şe kild e bile e ş itliğ i talep edem ez durum a d ü şürm esi te h like si de d ü şü n ü lm e lid ir. Bu konuda taze ve acı anıla rım ızı hatırlam alıyız.
E
VET, yine M ersin g ezisinden b ira n ı...T oro ğlu ’nun televizyonda anlattığı olay, yukarıda ş alın tı y a p tığ ım ız kitapta da aynen yer a lm ıştır. Kitap-§ tan aktaralım:
“Bu talihsiz olaylardan sonra Atatürk’ün eşi ile birlikte 1 şehri yaya olarak gezdikleri sırada, gördüğü görkemli bina- | ların neden olduğu bir olay geçti. Atatürk, caddelerden I geçerken gözü takılan görkemli işyerleri ile binaları işaret | ederek, bunların kimlere ait olduğunu sordu. Aldıkları ce- | vaptan çok irkildi:
— Şu bina lalyan filanın, şu Fransızın, beriki Rum filanın,
Ş ilerideki Ermeni’nin, şu yandaki Maruni filanın, daha ilerideki
İ Musevi filanın...
Bu güzel binalann tümünün, vatanın özsahibi olan Türk- lere ait bulunmadığını gören Atatürk, etrafındaki topluluğa İ şu soruyu yöneltti:
— onlar bu binaları yaparken sîzler neredeydiniz?
Önce üzgün bir sessizlik, ardından yürekli bir Türk’ün an lamlı cevabı duyuldu:
— Paşam, blzler o sıralarda Yemen’de, Balkanlarda harp i;: yapıyorduk.
Atatürk, içi sızlayarak duyduğu bu cevaptan çok hüzün- | lendi.”
Atatürk, zengin azın lık la rın kaym ağı yem esine içerlese bile, halkı onlara karşı tahrik etm em ekte, acı durum dan kendi m ille tin i sorum lu tutm aktadır. — O nlar yaparken siz I neredeydiniz? — Vatandaş ise A tatü rk’e cevabında O sm anlı | tarihinin özetin i yapıverm ektedir: Türkler savaşır, parsayı | başkaları toplar...
Atatürk, o anda, genç devletin en büyük ça b a sın ın kai
li kınm aya yönelm esi gerektiğini, bunun için de çok uzun bir | barış dönem ine ih tiyaç olduğunu b ir kez daha h isse tm iş
olm alıdır. Yani yurtta ve cihanda barış ilke si genç devlet için I b ir özenti değil, ço k c id d î bir ihtiyaçtır.
B
U G Ü N M ersin nüfusça büyüm üş, ekonom ik ve ticarî bakım dan da hayli kalkın m ıştır. O radaki azınlıklara h iç b ir baskı yapılm adan, am a Türklerin nihayet harekete g e çm iş olm aları nedeniyle de m odern M e rsin ’in en m uhteşem binaları, otelleri Türklere aittir.Am a yetm iyor. Yurdun her yanı M ersin düzeyine ç ık a rılsa da yetm eyecektir.Ç ünkü m esele sadece çağa yetişm ek değil, hep çağın için d e kalm ak, zille te ve çökünküye b ir daha düşm em ektir.
Ulusum uzu bu hedefe götürecek tem el ilke le r cum huriyet s. kurulurken ortaya konulm uştur.
teleks
TEO M AN EREL
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi