H ikm et Şimşek, Uzakdoğu ve Am erika turnelerini anlattı
En çok Türk eseri
yöneten Türk şefi
Hikmet Şimşek için yıllardır lehte ve aleyhte (hatta daha çok aleyhte) pek çok söz söylendi, ya zıldı, çizildi. Ancak bu sözlerin sahiplerinin hiç biri Hikmet Şimşek’in çağdaş Türk bestecilerine ve eserlerine yaptığı hizmeti inkâr edemez. Kimi lerince “işgüzar” olarak değerlendirilen Hikmet Şimşek, eğer gerçekten işgüzarsa, bizlerin onun gi bi pek çok işgüzara gereksinimimiz olduğu kanı sındayım.
Geçen haftanın konser programlarına 10 yıl ön ce kaybettiğimiz Ferit Ttizün ile 2 yıl önce vefat eden Cemal Reşit Rey’in eserlerini koyan Hikmet Şimşek, en çok Türk eseri yöneten Türk şefi olma rekorunu halen elinde tutuyor. Haftasonu konser lerinde dinlediğimiz, Cemal Bey’in şimdiye kadar hiç çalınmamış “Türkiye” adlı Senfonik Şiiri, bes tecinin en güzel eserlerinden biriydi. Doğu-Batı sentezi eğer söz konusuysa, bu eser adı geçen sen tezin en ileri örneklerinden biriydi, özellikle yaylı çalgılar dörtlüsü gibi başlayıp gelişen Karadeniz
ŞEF HİKMET ŞİMŞEK - Geçen hafta İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nı yöneten Hikmet Şimşek, Uzakdo ğu ve Amerika turnelerinden söz ederken, “ Biliyorsunuz” diyor, “ Türkiye, çoksesli müzik kültürünün İsrail dışın da Avrupa'dan Asya'ya doğru son kalesi. Bizden sonra aynı çağdaş müzik düzeyini bulmak için 10 bin kilomet re aşıp Çin, Kore ve Japonya’ya ulaşmak gerek.”
karakterli bölümü, bu alanda şimdiye kadar ula şılan örneklerin en tutarlıları arasındaydı kuşku suz...
Hikmet Şimşek’i haftasonu konserleri dolayısıy la İstanbul’da bulduğumuz bir anda kendisine bazı sorular yönelttik. Şimşek, Uzakdoğu, Orta ve Gü ney Amerika turneleri hakkında şunları söyledi bi ze:
“Biliyorsunuz, Türkiye çok sesli müzik kültü rünün Avrupa’dan Asya’ya doğru son kalesi. (1h- bii, İsrail’i bunun dışında tutuyorum). Bizden son ra aynı çağdaş müzik düzeyini bulmak için 10 bin kilometre aşıp Çin, Kore ve Japonya’ya ulaşmak gerek. Thbii, Japonya en ileri durumda. Buralar da yaptığım konserlerde Türk eserlerini tanıtmak benim için kıvanç olduğu kadar onlar için de bü yük sürpriz oldu. Üç yıl önce Uzakdoğu turnesin den dönerken Güney Amerika ülkelerini de tanı mak, ilişki kurmak istedim ve büyük hayal kırık lığına uğradım. Güney Amerika’da ‘Hırco’ Türk anlamına geliyor, ama en aşağılayın anlamda kul lanılıyor. Adeta bizdeki ‘çıfıt’ falan karşılığı gibi... Bunun nedeni de şu: Osmanlı İm paratorluğunun parçalanmasından sonra Osmanlı pasaportu taşı yan birçok Ortadoğulu maceracı Güney Amerika- ya göçmüş ve çok fena isim yapmışlar kendilerine orada. Çağdaş Türkiye’yi ise hiç tanımıyorlar. Zi ra bu ülkelerle hemen hiç kültürel ilişkimiz olma mış. Halbuki dünyada İspanyol dil ve kültürüne sahip 30’a yakın devleti oluşturan yarım milyara yakın insan var. Bu durum karşısında çağdaş mü zik kültürümüz yoluyla bu ülkelere sızmaya ahdet tim.
Bu yıl Şili’de 2 programla 4 konser yönettim ve tekrar davet edildim. Geçen yıl ve ondan önceki yıl Küba ve Meksika’da konserler yönettim. H a vana ve Meksika’dan tekrar davet addım. Şimdiye kadar dış ülkelerde yönettiğim konserlerde 15 bes tecimizin 50’ye yakın eseri çoğunlukla beğeni ka zanmıştı. Ama en çok ilgiyi Orta ve Güney Ame rika’da gördüm. Esasen bura halklarıyla doğa ve davranış bakımlarından büyük benzerliklerimiz var. Bu kez ölümünün 10. yıldönümü dolayısıyla Ferit Tüzün’ün eserlerine ağırlık vermiştim. Onun ‘Türk Kapriçyosu’ ile ‘Anadolu Süiti’nin yanında G R . Rey’in ‘Çağnlış’ı çok beğeni kazanarak or kestralar tarafından daimi repertuara alındı.
‘Anadolu Süiti’ ya da öteki adıyla ‘Çeşmebaşı’,
Şili Devlet Balesi tarafından gelecek sezon sahne lenecek. Aynca A. Adnan Saygun’un ‘Yunus Emre* Oratoryosu’nu gelecek yıl Santiago’da İspanyolca olarak yapacağım. Bir de 11 nisanda Washington’- da ‘Çağdaş Müzik Forumu’ topluluğu ile bir Türk- Amerikan Eserleri Konseri yöneteceğim”
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi