• Sonuç bulunamadı

S. Tanilli ve ötekiler...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "S. Tanilli ve ötekiler..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

S. Tanilli

ve

ötekiler...

Oktay AKBAL

E

skiden bir kişi öldürülse günlerce sürerdi gürültü­ sü. Yazılar, soruşturmalar, incelemeler, açıklamalar... Şimdi her gün acıyoruz gazeteleri, kaç kişi öldürül­ dü, kaç kişi yaralandı, sakat bırakıldı, dövüldü, okuyo­ ruz, geçiyoruz. Ölülere cenaze törenleri yapıyoruz. Yum­ ruklar sıkılı, bağırarak, sloganlar atarak mezarlığa ka­ dar gidiyoruz, ‘Sen ölmedin, sen ölmezsin' diye ses­ leniyoruz ölüye!.. Sonra da yine gündelik savaşımları­ mıza donuyoruz. Bir kısır döngüde yaşayıp gidiyoruz.

Ölenler ¡cin böyle... Bir de yaralananlar, sakat ka­ lanlar vaı. Onları kim düşünüyor, kim hatırlıyor, kim yardımcı oluyor? Ancak cok ünlü kimselerin adı anılı­ yor, falanca şurada tedavi görmekte, öteki bilmem ner- de bakılmakta diye haberler duyuyoruz. Seviniyoruz, bu tür şiddet kurbanlarının iyileşme, düzelme yolunda ol­ duklarını öğrendikçe mutlu oluyoruz. Ama o yüzlerce ya­ ralı, sakat insan, onların yakınları, eşleri, çoluk çocuk­ ları... Onlar ne oldular? Ne olacaklar? Kim yardım ede­ cek, kim tedavi ettirecek?

Doçent Dr. Server Tanilli aylardır Londra'da. Ünlü bir hastanede bakılıyor. Sağlığı düzelmiş, ama teker­ lekli koltukta yaşamını sürdürebilecek biçimde düzel­ miş... Şimdilik koklu bir iyileşme yok. Ama umut yok mu hiç? Umut var, İnsanoğlu bilime, uygarlığa, insanca duygulara inandığı sürece umut var, olacak da... «Mut­ laka yürüyeceğim» diyormuş Tanilli «Kürsüde, öğrenci­ lerime ayakta ders vereceğim». Bu büyük bir direnme gücüdür. Kötülüklere, acılara, acımasızlıklara, gerilikle­ re karşı çıkan bir bilim adamının bu savaşımda üstün olma bilinci, inancıdır. «Şu anda hastalığıma çare yok deniyor. Bu doğrudur. Ancak yüzyılımızın bu aşama­ sında mutlako sinir sistemindeki bu kopukluğu gidere­

cek bir yöntem bulunacağı inancındayım.»

Bir dost, emekli Kurmay Albay Cahit Tanör son gün­ lerde Londra'da gidip görmüş Tanilli'yi. «Tanllll’nin bu­ lunduğu hastane her türlü övgünün üstünde göründü bono.» diyor. «Yarım saatte bir tansiyon ve nabız ölçü­ lüyor, derece ağızdan alınıyor. Saat başı süt, çay veya meyve suyu gibi böbreklerin çalışmasını sağlayan içki­ ler veriliyor, iki saatte bir yatak değiştiriliyor. Odanın penceresi devamlı açık. Fakat gece ve gündüz ısı oto­ matik olarak sabit tutuluyor. Personelin nöbet değiştir­ mesi gibi nedenlerle hizmet ve bakım kesinlikle aksatıl­ mıyor. Özetle diyebilirim ki hastaneyi eleştirmeye ola­ nak yok. Her şey düşünülmeyecek bir mükemmellikte. Server'i İlkin arabada kendi kendine yeterli olmaya ça­ lıştırıyorlar. Bunun için ok atma talimlerinden başla­ mışlar. Göğüs adalelerinin gelişmesi için bu egzersizle­ re pek önem verirlermiş. Cok yorucu ve usandırıcı geliyor bu eğitim Tanilli’ye. Bunun yanında ılık bir yüz­ me havuzunda sadece kollarıyla yüzmeye de alıştırılı­ yor. Bu arada masa tenisi oynatılmaya da başlanmış. Sıro yakında bilardoya gelecekmiş.» Sayın Tanör, duy­ gulandırıcı bir noktayı daha belirtiyor: «Server’in baş ucunda küçük, zarif bir kartla Gündüz Ökçün yazılı na­ dide çiçeklerden oluşan bir saksı vardı. Bakanımızın bu jestinden gurur duydum.»

İşte böyle bir hastanede bakım görüyor değerli bi­ lim adamımız. Bir militanın silahından çıkan küçük bir kurşunun yarattığı onanmaz yarayı dost eller, yürekler, bilimin ışığında aylardır düzeltmeye, hafifletmeye çalışı­ yorlar... Gurur duyar mı, sevinir mİ o eylemci delikanlı yaptığı bu işe? Duydukça, okudukça bu ölüm kalım sa­ vaşını, bir bilim adamının yaşamda kalmak, İnandığı yolda yürümek, yararlı olmak direncini, ne der, ne dü­ şünür? İçinde bir şeyler kopmaz mı? Yaptığından sıkıl­ maz, utanmaz m ı? O ve onun gibi niceleri, kapıların, sokokların, alanların köşelerinde ellerinde silah aydın avıno çıkanlar, çıkarılanlor sözüm sizedir, size!..

Tanilli değerli bir insan, her türlü bakımo, ilgiye hak kazanmış bir yurttaş. . Ama ya ötekiler, vurulan po­ lisler, öğrenciler, öğretmenler, işçiler! Onlar ne oluyor, onlar bizim yetersiz hastanelerimizde nasıl bakım görü­ yorlar. İlgilenen kim onlarla? Hangi örgütler, hangi kişi­ ler? Bir polis yazmıştı geçenlerde 'arkadaşımız bugün yarın ölecek, bakan yok, ilgilenen yok’ diye. Ertesi gün o polisin öldüğünü duydum, içimde bir şey koptu. Genel yaşlısı, yoksulu zengini, okumuşu okumamışı, ünlüsü ün­ süzü... Bütün kurbanlara eşit davranmalıyız. Hepsi dostu­ muz, kardeşimiz, arkadaşımız Imişceslne... Bilelim kİ de­ mokrasi gazileridir onlar... Faşizmle en önde savaşan-lord,r-___________

Z o

/ / •

/ £ >

Referanslar

Benzer Belgeler

Baz› y›lanlar, bafllar›n›n iki yan›nda bulunan çukur organlar› sayesinde, çevreyi k›z›lötesi dalgaboylar›nda, günümüzün en duyarl› k›z›lötesi

ber bir yeri olan sanatkâr Istanbul- da doğmuştur. Müzisyen bir aileye mensup bulunuşu, pek tabiî olarak daha çocukluk yaşlarında onun da aynı mevzua merak

B ence, müziğe meraklı herkes, cumhuriyetin müzik kültürünü - ki onun temelidir - öğrenmek isteyenlerin - ki mecburudurlar - bu kitabı almalarını tavsiye

change in cases diagnosed as having LC is macrocytosis (6) and it is determined in a study performed by Maruyama et all that macrocytosis is the most

Ayaktan tedavi edi- len toplumdan edinilmifl pnömonilerde etkenlerin %30’undan viruslar, %45’inden atipik pnömoni etkeni (Mycoplasma pne- umoniae, Chlamydia pneumoniae ve

EGEÇEP ve Ekoloji Kolektifi olarak açtığımız davada Danıştay, ÇED raporu hazırlanmadan, ÇED Olumlu karar ı alınmadan yapılan maden arama faaliyetlerinin hukuka

Yönetimin hizmet kalitesine verdiği önem; çalışanı ödüllendirme, personel eğitimi, yetki, hizmette teknoloji desteği, destekleyici yönetim, hizmetkâr liderlik

Çalışmada, çalgının materyalinin dinleyici üzerinde ton algısını değiştirmediği; ses üretimi için iyi bir nefes desteğinin yanı sıra amböşürün