• Sonuç bulunamadı

Recep Vahyî ve “Leyle-Regâ'b” Adlı Regâibiyyesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Recep Vahyî ve “Leyle-Regâ'b” Adlı Regâibiyyesi"

Copied!
30
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

Uluslararası Sosyal Ara tırmalar Dergisi The Journal of International Social Research Cilt: 4 Sayı: 17 Volume: 4 Issue: 17 Bahar 2011 Spring 2011

www.sosyalarastirmalar.com

Uluslararası Sosyal Ara tırmalar Dergisi / The Journal of International Social Research indexed in EBSCO, MLA International Bibliography, DOAJ, CSA (Linguistics and Language Behavior Abstracts, Sociological Abstracts), Scientific Commons,

Ulrichsweb, Index Islamicus, BC ELN, ICAAP, J-Gate, Index Copernicus, Journal Seek and TEI.

! " # ! $ $ # % # & ' ( ) ( ! * %+ & , %- & . # % # & . ! . / % '- ' + . & ) * ' # %+ & # 0, ( #' %- '$ & '# '! % ! #' & 1 # %' ' & ) 2 '!'3 %- & ) 4 %- & ' %'- ! & 2 (5 " #. % . & , ( %- & , . %- & , 6 %- & , ' ' % ! #' & , 6 '6 . %+ & , (7 3' ! %- & , , ! 8 3 %- & 279 -/ ! %- & : - %- & 5 3 !' %- & " %- & ! %- & ; * %- & + 3 *-3 %- & # 5 + < !- %- & ! %- & ; %- & . ! 3 %- & 4 # %- & + 7 )7 . 6 %- & . 3 %- & 2: ! %- & : %- & %- & "; - < %- & 5 * #! %- & * < ! %- & 4 ! + < ! %- & 2 !' %- & 2 %- & * #. 1' % '+ ' & 2: -'6' 6 %- & + < %- & + 7 2 ' %- & # . . ! # %+ 6 & " 9 . % '- ' + . & ' #6 '6 % # & 0 # # ' 0 8 !' . 8 0 5 * ! 0 ; ' 0 0 6 4 + =" 3 67 2 4 -4 4 # 3 0 * '! 3 ;" < , * 3' + < , > < , 3 - 2 , 9 < 3 . 8 ! 5 < , + < ! 7 2; <

(3)

2 - 5 - " " < , , ! 5 - " " < ! - # ? " < , 6 ( ! '! 7 " < $ $ # 2 $ ( % & #! + 9 : < #! 7 " < , 2 # , 2 < - 3 " < , * 5 - # ? " < , - ! *; < , 5 -'!+ + < , ( . 5 < ' ) < , ; ' . 5 " 2; < ' . 5 " 2; < , ;5; - " " < " - 3 + < , 6 2 , 9 < , !6' . 5 " 2; < ' ( ) ( ! * ) 5 @ % 2 & * - " 5 % ) 2, & 7 " < ! 3 "; ; " < * ! -. " - , < , . 6 2 < 5 > . " : . ( < , ! - < 6 * ! " 5 % ) 2, & , + 7 6 ! , # 6 ( % & 6 !. 8 ! 5 > < , 6 + . 5 " 2; < 5 6 6 2 < 4 7 6 ! ) 7 7 < , " 9 6 / ! 7 7 ,7 ; < , 6 '6 . * @ % 2 & , 4 5 3 8 ' < 4 3 * < #7 2 3 ! 5;2 < 3 ! 5 - " " < " 9 3 ! ;5; - " " < , , ! 8 3 ) < , + < 4 , ! , 9 < . # 2 $ ' 5 %- 5 5 5 - ) ( & , . 8 . 5 < . ! . / 2 A , % ( & , 2 ! , 2 < , < ( < , < + < 7 " < 6 2 # 2 $ 6 9 %+ 7 2 " & , 9 * ;" < 6 ( < , 6 . 5 < , 5 > 7 " < , #B !! ' '- + 0 5 ( ( " < , *' ! ( < ) * ' # ) 5 @ % 2 & , + 3 . 5 " 2; <

(4)

, + 4 ! < , + < ! #7 2 < , + < - "2 < + 7 + < !# / ( < > + < " 2 7 < , # + < 5 < 2 + < 4 < 2 % 2 ;) ; -7 " 6 2 & . + < . 5 " 2; < , + < ! ( < + < #. 0 # ! < , + ) 6' / ,; < % ) 2, & # 0, ( #' - A 2 %- 2 & '# '! 2 % 2 & , < - < . > - " " < 5 - " " < , 6 )) ! 4 ) " " 5 %4 ) " & 1 # - ' # , #, , % 5 & # 3 ! < ! * < ! " < , 7 7 ,7 ; < , 4 7 7 ,7 ; < # (7 # . 8 ! ) - " " < 6 /6 " < / = 7 < 7 . 5 " 2; < , ! ' ) 2 < , * 3 . 5 " 2; < ) !! 0 ' ! * @ % 2 & , 5 > # '!'3 * < , # ;; < ) 2 '!'3 , 2 < , 6 5 '!'3 . 5 " 2; < * '!'3 : < , '!' 3 3 "" . " < , #7 ?7 < , . ! 3 5 < + ( . # 2 ( % & * 4 # ! < 4 - -7 "0 < 4 !< . 5 " 2; < , - ) < - ! ' 2 < *; -! " 2 7 < $ 0' !' - A 2 %- 2 & * - 2 1 5 %< 57 & 5 1 !' - 2 1 5 %< 57 & + < , ") . / . ( < 6 9 ! 5A (0 C 0 @ 7 , % 2 & 4 , . 8 + < D5 . . ( < , 4 - "2 < " 4 #< 5 - " " < , 4 - ) - " " < , 4 #! + < ) 4 , 9 < 2 9 4 *; < , . " 2 4 ! " <

(5)

4 , 2 < , 4 - " < 4 -. < . 4 -< 3 "" . " < ' E6 E* , / % 2 & 5 - "" < , " . 5 " 2; < '6 ! @ % 2 & , + 7 5 # ' '! ' ) < , # !3 5;2 < # 5 # / " < # $ 9 ( 2 % 5 & ( # . 8 ! 7 " < 2 (5 " #. 6 ( 2 % & / (; # !- !' "7 < % ) 2, & , 5 > < ) ; ;"" < , ! , 2 < * " ) (0 @ % 2 & , < *; < - ) < , " - - 7 7 ,7 ; < - - . 5 " 2; < , . - / 3 ;" < , ) - !! . 8 ! . 5 " 2; < # - 6 " < - *- . 5 " 2; < , -. , 2 < -. # > ? < , -4 < -4 7 " < - # ? " < / -< # " 2 < , # '! ) < 2 #- . 5 " 2; < , < 3< 6< 5 - " " < , < "7 < ! ' + < , + / - . #- , 2 A % 2 & ) /'/' 6 ( F , ( % & / ! + 9 : < , > + < , # . 5 " 2; < ' ( < , 2 !' "" < , # 5 '6' + 9 : < 55 '! ' , 9 < # ) . 5 < - < , '! ' . 5 " 2; < '! ' + < , , '! ' > "5 < % -6& , '! . 5 " 2; < , '! < , # '! < , ; . ! = 7 < , < # ! . 5 " 2; < , 7 " < . > - " " <

(6)

Ç NDEK LER / CONTENTS

Translation Procedures and Problems of Color Idiomatic expressions in English and Persian: Cultural Comparison in Focus

Sahar AHMADI - Saeed KETABI

The Ideology of Westernisation and the Failure of the Turkish Intellectual the March Twelfth Novels

Ahmet ALVER

Osmanlı Tıp Yazmaları ile Halk Hekimli inde “Hafkan (Afakan)” ve Hazâ ‘ lâc-ı Hafakân Adlı Kitap

The Boks Called “Hafakan (Afakan)” and “Hazâ ‘Ilâc-ı Hafakan” in Otoman Medical Manuscript and Folk Medicine

Gülhan ATNUR

Özbek Ko ırçak (Kukla) Tiyatrosu Uzbek Puppet Theatre

Hüseyin BAYDEM R

Sarah Kane’s Postdramatic Strategies in Blasted Cleansed and Crave Ahmet Gökhan B ÇER

Comment peut-on redéfinir les termes techniques de la grammaire française? Nurcan DELEN KARAA AÇ

Türkiye Türkçesinde Cinsiyet Kategorisinin zleri

Marks of Gender Category in Turkish Language

Enfel DO AN

The Mythic Imagination and Literary Creativity of Willam Blake and Wole Soyinka

Chimdi MADUAGWU

Tanzimat Sonrası Türk Edebiyatında Tepe Kavramı ve Simgesel De erleri

The Concept of Hill and Its Symbolic Values in Turkish Literature after Tanzimat

Salih OKUMU - dris AH N  ıkların Dilinden  ıklık Gelene i

The Tradition of Minstreling in the Words of Minstrels

Cafer ÖZDEM R

Nâbî ve Sâbit Divanı’nda Kalem

The Pencil in the Divans (Collected Poems) of Nâbî and Sâbit Aysun SUNGURHAN

The Way to Freedom in Harriet Ann Jacobs’s Incidents In The Life of A Slave Girl Bülent C. TANRITANIR - Fırat YILDIZ

(7)

British Library’deki Muhtelif Türkçe Yazmalar

Assorted Turkish Manuscript in the British Library

Ayhan TERG P

Kemal Tahir’in Köy Romanlarında Natüralist Bir E ilim Olarak Cinselli in Vulgarize Edilmesi

Vulgarization of Sexuality as a Naturalist Tendency in Kemal Tahir’s Village Novels

ecaattin TURAL

“Ba , Kafa, Ser” Kelimelerinin E Anlamlılı ı ve “Ba ” Kelimesine Divanü Lugati’t-Türk Merkezli Bir Yakla ım

An Approach to the Word “Ba ” and Synonymousness of the Words “Ba , Kafa, Ser” in Divanü Lugati’t-Türk

lhan UÇAR

Receb Vahyî ve “Leyle-i Regâ’ib” Adlı Regâibiyyesi

Receb Vahyî and His Regâibiyye Called “Leyle-i Regâ’ib”

Hakan YEKBA

Re at Ekrem Koçu’nun “ stanbul Ansiklopedisi” Adlı Eserine Yansıyan Üsküdar Manzaraları

The Scenes of Üsküdar Reflecting in the Work of Re at Ekrem Koçu Titled as “The Encyclopedia of stanbul”

Aktan Müge YILMAZ

19. Yüzyılda Antalya’da Kolera Salgını

A Colera Epidemic in Antalya in the 19th Century Mehmet AK

Costly Neglect: Technology, Industrialization and the Crisis of Development in Nigeria

David AWORAWO

Büyük Selçuklu mparatorlu u’nun Da ılma Sürecinde Batı ran’daki Yıva Boyu

Yıva Tribe at West Persia during the Disintegration of Seljukian Empire

Ergin AYAN

Does Democracies Promote Peace in the Lights of Democratic Peace Theory? Fatih BALCI

Osmanlı Deniz Ticaretinde Ölçü Birimlerinin Batılıla masına Bir Örnek: Kile’den Tonilatoya, Moorsom Usulü’nün Uygulanması

An Example of the Modernization of Measurement Units at Otoman Maritime Commerce: Bushel to Tonnage: Implementation of Moorsom System

lhan EK NC

Black Peoples’ Lived Experiences of Everyday Racism in Post- apartheid South Africa

Xoliswa MTOSE

The Role of Architectural History in Building Modern Turkish Architecture Nuray ÖZASLAN

(8)

Kıbrıs’ta Askersizle tirme Faaliyetleri ve Bununla lgili Olarak Saldırmazlık Doktrinin Esasları

Demilitarization Activities in Cyprus and The Principles of The Non-Aggression Doctrine in This Regard

Soyalp TAMÇEL K

Demokrasiye Geçi Sürecinde Cumhuriyet Halk Partisi Muhalifi Bir Gazete: Yeni Türkiye

A Republican People’s Party-Dissenting Newspaper in the Transition Period to Democracy: Yeni Türkiye

Melih TINAL - Ba ak OCAK

Köprülüzade Abdullah Pa a’nın 15 Cemadiel-evvel 1133-M.14 Mart 1721 Tarihli Vakfiyesi’ne Göre mar Faaliyetleri ve Bani Ki ili i

Kopruluzade Abdullah Pasha’s Architectural Activities and Patronage Personality Based on His Waqfiya Dated 15 Cemadiel-evvel 1133 AH- March 14th, 1721 AD

Sultan Murat TOPÇU

Sırp syanı ve Hur id Ahmet Pa a

Serbian Uprising and Hurshit Ahmet Pasha

Süleyman UYGUN

Osmanlı Mimarlı ında XVI. Yüzyılın Önemli Bir Banisi: Yemen Fatihi Gazi Sinan Pa a ve Camileri

A Major Patron/Bani at the Ottoman Architecture in the Sixteenth Century: The Conqueror of Yemen Gazi Sinan Pasha and His Mosques

Nurcan YAZICI

Trabzon ve Rize’de Ya ı ın Mevsimsel De i imlerinin Marginal ve Matrix Yöntemleri ile Belirlenmesi ve Trend Analizleri

Determination of Seasonal Changes in Precipitation in Trabzon and Rize by Marginal and Matrix Methods and Trend Analysis

Muhammet BAHADIR - M. Ali ÖZDEM R

Intelligence Information and Policing- In Nigeria: Issues and Way Forward Ikuomola Adediran DANIEL

Kâmuran Birand’ın Hermenötik Anlayı ı

Kâmuran Birand’s Hermeneutics Undertanding

Yakup KAHRAMAN

The Pyschology of Black Identity Xoliswa MTOSE - Anass BAYAGA

John Stuart Mill’s “Harm Principle” as the Foundation for Healthy Social Relations

Dotun OGUNKOYA

Xenophobia and Racism - Elements Defining Collegiality: Case of a South African University Students

(9)

Locus of Control as Correlate of Achievement in English as a Second Language in Ibadan

David O. FAKEYE

L’exploitation du Conte en fle a L’exemple de la Petite Fille Aux Allumettes

An Example of Tales Review in French Foreign Language Learning: The Review of the Little Match-Seller Tale

Hanife Nâlân GENÇ - Senem Seda AHENK ERKAN

Intinsic Motivation, Job Satisfaction and Self-Efficacy as Predictors of Job Performance of Industrial Workers in Ijebu Zone of Ogun State

Olayiwola OLUSOLA

Developing Effective Multicultural Practices: A Case Study of Exploring a Teacher’s Understanding and Practices

Ilknur TARMAN - Bülent TARMAN

Türkiye’de Lisansüstü Düzeyde Yapılan Disiplinler Arası Müzik Ara tırmaları ve Sonuçları

The Interdisciplinary Music Researches Done at Graduate Level in Turkey And Their Results

Ahmet Serkan ECE - Canan ÇE T

Türk Halk Müzi inde Gelenek ve Ona li kin Bir Kavram Olarak “Kanonla ma”

Tradition in Turkish Folk Music and Canonization as a Concept Related to It

Can KARAHAN

“Belâ at’ın Sırları”nda Abdülkahir’in Teorisi: Psikolojik Bir Yakla ım

Abdulqahir’s Theory in His “Secrets of Eloquence”: A Psychological Approach

Muhammad KHALAFALLAH (Çev.: Ömer KARA)

Yapısalcılı ın Bazı Ögeleri ve Edebiyat Teorisine Uygulanması

Some Elements of Structuralism and Its Application to Literary Theory

John LYE ( Çev.: Adem ÇALI KAN )

Book Reviews

 ık Monografileri çin Yeni Bir Çı ır: “Furkanî’nin iir Evreni Ba lamında Bir Monografi Denemesi”

Erol AKSOY

Cumhuriyet Dönemi Ordulu airler Antolojisi

Sabit BAYRAM

Geçmi ten Gelece e Arma an

Akın TEMÜR

Emir Efsahuddin Hidayetullah Beg and His Divan: Textual Analysis, Critical Edition

Ersin TERES

Selanik’in Gölgesinde Bir Sancak: Drama (1864-1913) Mucize ÜNLÜ

(10)

Uluslararası Sosyal Ara tırmalar Dergisi The Journal of International Social Research Cilt: 4 Sayı: 17 Volume: 4 Issue: 17 Bahar 2011 Spring 2011

RECEB VAHYÎ VE “LEYLE- REGÂ’ B” ADLI REGÂ B YYES RECEB VAHYÎ AND HIS REGÂ B YYE CALLED “LEYLE- REGÂ’ B”

Hakan YEKBA ∗∗∗∗

Özet

Türklerin slam’ı kabulüyle birlikte hayatın her alanına nüfûz eden din, aynı zamanda edebiyatımızın da önemli kaynaklarından biridir. Bu çerçevede divan edebiyatı, özellikle Hz. Muhammed’i konu edinen dinî-edebî türler bakımından zengindir. Ba ta na’t olmak üzere mevlit, esmâ-yı nebî, sîret, Miraciyye, hilye, hicretü’n-nebi, mûcizât, efâat-nâme, kırk hadis, gazavât-ı Resûlullâh gibi eserler, merkezine Hz. Muhammed’i alan dinî-edebî türlerdir. Bu türler içinde örne ine az rastlanan manzum eserler de bulunmaktadır.

Hz. Muhammed’in ana rahmine dü tü ü gece olarak kabul edilen recep ayının ilk cumasını konu edinen Regâibiyyeler, dinî manzum eserler arasında örne ine az rastlanan türlerdendir. Divan edebiyatında bizim tespitlerimize göre; Salâhî, Abdî, Mehmed Fevzi, Üsküdarlı Sâfî, Receb Vahyî ve emsî’ye ait Regâibiyyeler mevcuttur.

Kaynaklarda ara dönem airi olarak nitelendirilen Receb Vahyî, gerek Rusça ve Fransızcadan yaptı ı manzum tercümelerle gerekse divan iiri gelene ine uygun iirleriyle dikkat çekmektedir. airin; tevhid, münâcât, na’t, mevlit, Miraciye ve Regâibiyye gibi dinî türlerde iirleri de bulunmaktadır. Özellikle “Leyle-i Regâib” ba lıklı manzumesi, ekil ve muhteva bakımından benzerlerinden farklı özellikler arz etmektedir.

Anahtar Kelimeler: Dinî manzum eserler, Hz. Muhammed, Regâibiyye,

Salâhî, Abdî, Mehmed Fevzî, Üsküdarlı Sâfî, emsi, Receb Vahyi, Leyle-i Regâ’ib.

Abstract

The religion which penetrated every field of life is one of the most important sources of our literature after Turkish accepting the slamic religion. In this frame, especially divan literature is rich of religious view aspect of literary types which are about Prophet Muhammad. First of all is na’t and like mevlit, esmâ-yı nebî, sîret, Miraciyye, hilye, hicretü’n-nebî, mucizât, efaat-nâme, kırk hadis, gazavât-ı Resulullâh are religious-literary types which focus on the

(11)

- 205 -

Prophet Muhammad. In these types, there are also found written in verse works rarely seen to its examples.

The Regaibiyyes which precedes the first Friday in the month of recep regarded as the anniversary of the conception of the Prophet Muhammad are rare types seen to its example between the religious written in verse works. In accordance with our determining in divan literature, there are Regâibiyyes belonging to Salâhî, Abdî, Mehmed Fevzî, Üsküdarlı Sâfî, Receb Vahyî, emsi.

In sources, Receb Vahyî, who is described as a periodical poet attracts attention to both made written in verse translation from Russian and French and with poems which appropriate to the divan poetries tradition. The author has also religious types of poems such as tevhid, münâcât, na’t, mevlid and Regâibiyye. Especially “Leyle-i Regâib” which is a poem shows different properties of resembling from the point of shape and content.

Key Words: Religious-poem works, Prophet Muhammad, Regâibiyye,

Salâhî, Abdî, Mehmed Fevzî, Üsküdarlı Sâfî, emsî, Receb Vahyî, Leyle-i Regâib.

Giri

Tarihin bilinmeyen dönemlerinden günümüze kadar geçen zaman içinde din, bütün toplumların ya amında ve kültüründe belirleyici unsur olmu tur. Din, bu ba lamda genelde tüm insanların özelde ise yazar ve airlerin en önemli ve vazgeçilmez ilham kayna ı olmu tur. Hemen her toplumda görülebilen bu husûsiyet, Müslüman Türk toplumu söz konusu olunca kendisini, daha belirgin ve etkili bir ekilde göstermektedir. Özellikle geleneksel ve klasik Osmanlı toplumun sosyal, kültürel ve edebî ya amına baktı ımızda Osmanlı-Türk kimli ini olu turan en önemli unsurun slâm oldu unu görmekteyiz.

Bu çerçevede Osmanlı dönemi edebiyatının en belirgin ve umûmî özelli i olarak az veya çok dinî bir karakter ta ıdı ını, bu yönüyle di er dünya edebiyatları içinde orijinal ve zengin bir muhteva kazandı ını söylemek mümkündür (Çelebio lu, 1998: 349, 365). Divan edebiyatının muhtevasını olu turan temel kaynaklara baktı ımızda airlerimizin dinî unsurları büyük ölçüde referans aldı ı rahatlıkla görülecektir. Ba ta Allah, Kur’ân-ı Kerîm ve Hz. Muhammed olmak üzere tefsir, fıkıh, kelâm, akaid, tasavvuf, tabakât ve menâkıp kitapları gibi birçok dinî unsur (Levend, 1972: 35), divan edebiyatının muhtevasında önemli bir yere sahiptir. Öyleki dinî unsurların klasik edebiyatımızda kullanılması zamanla bir gelenek hâlini almı ve bu gelene in etkisiyle de dinî unsurlar, muhtevada oldu u kadar ekil bakımından da etkili olmu tur. Bu gelene in bir tezahürü olarak da dinî olsun olmasın mensur ve manzum eserler, Besmele’den sonra Hamdele ve Salveleyle ba layıp dua ve münâcat ile biten geleneksel bir tertip husûsiyeti kazanmı tır (Çelebio lu, 1998: 349).

Bu vesileyle Hz. Muhammed, divan edebiyatında meydana getirilen her tür ve biçimdeki eserde do rudan veya dolaylı olarak konu edilmi tir. Hz. Muhammed’e duyulan samimi sevgi, ba lılık ve efaatine nail olma dü üncesiyle do umu, büyümesi, peygamberli i, âl ü ashâbı, mucizeleri, hadîsleri, gazaları ve vefatı divan airleri tarafından sıkça konu edilmi tir. Bunun sonucunda klasik edebiyatımızda zamanla Hz. Muhammed’in merkezinde oldu u edebî türler meydana gelmi tir. Divan airleri, ba ta mevlit olmak üzere; esmâ-yı nebî, sîre, miraciye, gazavât-ı Resûlullâh,

(12)

- 206 -

hilye-i nebî, kırk hadis, hicretnâme, mucizatname, efâatname türünde manzumeler ve eserler yazmak suretiyle Hz. Muhammed’e olan saygılarını ve ba lılıklarını dile getirmeye gayret etmi lerdir. Bu tür eserler, mensur olarak yazıldı ı gibi divan edebiyatının genel karakterine uygun olarak ço unlukla manzum olarak vücuda getirilmi tir.

te Hz. Muhammed’i konu olarak ele alan dinî manzum türlerden biri de edebiyatımızda örneklerine az rastlanan Regâibiyyelerdir. Bu vesileyle hicrî takvime göre Hz. Muhammed’in ana rahmine dü tü ü gece olarak kabul edilen Recep ayının ilk Cuma gecesini anlatan Regâibiyyelerin, edebiyatımızdaki yeri ve önemi konusunda kısaca bilgi vermek istiyoruz.

Divan iirinde Manzum Regâibiyyeler

“ ” kökünden gelen Regâ’ib, Arapça bir kelimedir. “re-ga-be” kelime olarak “istemek, dilemek, üstüne dü mek, ra bet etmek, vazgeçmek, geni olmak, ummak” (Kanar, 2009: 968) gibi anlamlara gelmektedir. Regâib kelimesi, regîb kelimesinin müennesi olan regîbenin ço uludur. “Regîbe” kelimesi ise “ra bet edilen, bol ba ı ” (Kanar, 2009: 970) ve “a ır pahalı nefis mergûb nesne ve atâ-i kesîr” (Ahterî, 1310: 352) anlamlarına gelmektedir. Bu kelimenin ço ulu olan Regâib ise “arzu olunan eyler, hediyeler, büyük

ihsanlar” (Mehmed Bahaeddin, 1997: 355) manasında kullanılmaktadır.

Kur’ân-ı Kerîm’de “re-ga-be” kökünden türemi olan çe itli kelimeler, sekiz ayette geçmektedir. Bu kelimeler Kur’ân’da; “Bakara, 2/130; Nisâ, 4/127; Tevbe, 9/59, 120;

Meryem, 19/46; Enbiyâ, 21/90; Kalem, 68/32; n irah, 94/8” ayetlerinde “ra bet etmek, arzulamak, istemek” (Kur’an-ı Kerim Meâli, 2009) gibi anlamlarda kullanılmı tır. Regâib,

kelime olarak Kur’ân’da geçmemektedir.

Terim olarak ise Regâib, “Hicrî takvime göre yedinci ay olan recebin kutsal olarak

kabul edilen ilk cuma gecesidir.” Bu gecede Allah’ın rahmet, ba ı ve yardım da ıttı ına

inanılmaktadır.

Regâib gecesinin bir di er önemi ise Hz. Muhammed’in ana rahmine dü tü ü gece olarak kabul edilmesinden ileri gelmektedir. Bilindi i gibi Hz. Peygamber rebiü’l-evvel ayının on ikinci gecesinde dünyayı ereflendirmi tir. Bu vesileyle slâm âleminde Hz. Peygamber’e duyulan muhabbet ve ba lılı ın sonucunda “Leyletü’l-Mevlid” veya “Mevlidü’n-Nebi” diye anılan kandil geceleri kutlanmaya ba lamı tır. Fatımîler döneminden ba layarak resmî mahiyet kazanan mevlit merasimleri, bugünkü ekliyle ilk defa Erbil Atabeyi Muzaferrüddin Gökböri (1190-1233) tarafından tertip olunmu tur (Çetin, 1987: 74-75). Bu merasimler zamanla gelenek hâline gelmi , di er kandil geceleri ve A ure gününde de çe itli merasimler yapılmaya ba lanmı tır. e Regâib gecesi de, Müslümanlar tarafından Hz. Muhammed’i anma ve günahlarının ba ı lanması vesilesiyle kutlanmaya ba lanmı tır.

Regâib gecesinin bu özelli inden bazı lügatler öyle bahsetmektedir:

“Leyle-i Regâib, Fahr-i Kâ’inât Efendimiz Hazretlerinin rahm-ı mâdere dü dükleri

leyle-i mübârekeye müsadif gece ki, Receb’in ilk Cum’a gecesidir.” (Sâmî, 1317, I/667). “Leyle-i Regâ“Leyle-ib, Hâtemü’l-enb“Leyle-iyâ Efend“Leyle-im“Leyle-ize vâl“Leyle-ide-“Leyle-i mükerremeler“Leyle-i Hazret-“Leyle-i Âm“Leyle-ine’n“Leyle-in hâm“Leyle-il kaldıkları eb-i mukaddes ki Receb-i erîfin ilk Cum’a gecesidir.” (Naci, 1995: 440). “Leyle-i Regâib, Fahr-i Kâ’inât Efendimizin rahm-i mâdere dü dükleri gece ki Receb’in ilk Cum’a gecesine tesadüf eder.” (Mehmed Bahaeddin, 1997: 355). “Leyle-i regâib: Resûl-i Ekremin ana rahmine dü tü ü gece.” (Ahmet Vefik Pa a, 2000: 790)

(13)

- 207 -

Regâib gecesinde oldu u slâm âleminde genel kabul gören bu olay, bazı kaynaklarda do rulanmamaktadır. Nitekim Mehmed Zihnî Efendi; “Bu gecenin leyle-i

Regâib olması hakkında efvâh-ı avâmda dâir ve sâir olan söz ki, Seyyidü’l-kâinât ‘aleyhi ezkâ’s-salâvât Efendimiz Hazretlerinin, sulb-ı pederden rahm-i pâk-i mâdere nüzûl buyurmu olmalarıdır ki aklen ve naklen bî-asıldır.” (1393: I/390). Aynı ekilde Kâmil Miras da; Hz.

Muhammed’in bu gece ana rahmine dü dü üne dair ne sahih bir hadis ne de seleften nakledilmi bir haber olmadı ını, buna kar ın Allah’ın bu gece yapılan dua ve ibadetleri kabul etti ini belirtmektedir (1949:241).

Regâib gecesinin niteli i ve muhtevası hakkında farklı görü ler bulunsa da u bir gerçektir ki; slâm âleminin ço unlu u bu geceyi Hz. Muhammed’in ana rahmine dü tü ü gece olarak kabul etmektedir. 480/1087-1088’li yıllardan itibaren kandil olarak kutlanmaya ba lanan Regâib gecesinde önceleri di er mübarek gün ve gecelerde oldu u gibi mevlitler okutulmu tur (Özcan, 2004: 484). Elimizdeki bilgilere göre 18. asra kadar devam edenen bu gelenek, zamanla yerini özellikle tasavvuf ehli tarafından yazılan Regâibiyyelere bırakmı tır. Bu çerçevede Regâbiyye ıstılâhî anlamıyla; Hz.

Muhammed’in ana rahmine dü tü ü gece olarak kabul edilen receb ayının ilk cuma gecesinden bahseden ve bu gecenin faziletini anlatan manzum eserlere denilmektedir.

Divan iirindeki Regâibiyyelerden bahsetmeden önce kısaca bazı mevlitlerde receb ayının ilk cuması ile ilgili olarak geçen beyitlere de inmek istiyoruz. Çünkü mevlitlerin birço unda, Hz. Peygamber do madan önceki bazı olaylardan da bahsedilmektedir. Anlatılan bu hadiselerden biri de Hz. Peygamber’in annesi Âmine ve babası Abdullah’ın evlenmesi ile annesinin Hz. Muhammed’e hamile kalmasıdır.

Aslında mevlitlerin içindeki bu bölümler bir bakıma Regâibiyye sayılmaktadır. Nasılki mevlitlerin birço unun içinde Miraciyyeler yer alıyorsa Regâibiyyeleri de bu ekilde de erlendirmek gerekir. Yalnız unu da belirtmeliyiz ki mevlitlerin içindeki Miraciye bölümleri genelde ayrı bir ba lık hâlinde nazmedilmektedir. Hz. Muhammed’in ana rahmine dü tü ü geceden bahseden beyitler ise ayrı bir bölüm veya ba lık altında yer almamaktadır. Fakat bu özellik ekille ilgili bir farktır. Sonuçta mevlitlerin içinde tıpkı Miraciyeler gibi muhteva olarak Regâibiyyeler de bulunmaktadır. Bu yüzden bazı mevlitlerden konuyla ilgili birkaç örnek vermenin faydalı olaca ını dü ünüyoruz.

16. asır airlerinden Dervi , mevlidinde bu gelene e uygun bir ekilde Hz. Muhammed’in ana rahmine dü tü ü receb ayının ilk cumasından bahsetmektedir:

' ( # ) % * + , - . , - . , / % , 0 , * / # , % + 1 2 , / - 2 $ - #

(14)

- 208 - 2/ ( ) ' ' ( $ , ' 3 -/ 4 ' ( , 5 #

-, .2 (186-196. beyitler) (Do an, 2007: 51, 52)

Yine 16. asır (?) airlerinden Nasîbî, mevlidinin “Seyr-i Nûr-ı Muhammed” ba lıkla bölümünde Hz. Muhammed’in babası Abdullah ile anneleri Âmine’nin evlenmesi, Nûr-ı Muhammed’in Âmine’ye geçmesi ve bu olayın ardından gerçekle en bazı mucizelerden bahseder. Bu bölüm Regâibiyyelerin ana temasını olu turan bir muhteva içermektedir: , 6 # $ # * 7 # . # 3 . . 5 , 89:;.9:<& = 8 % >?9?@AB<= C ! -, # 1 . D . , 3 , , # 3 $ ( , ' 89EF.9EE& = 8 % >?9?@AB:= C ' , . ( D # ( * 4 - 1 2 * ( 23 6 2 $ , - 8>?>.>?;& = 8 % >?9?@ABE= 19. asır mevlit müelliflerinden Nâimî de “Vilâdet-i Bâ’is-i Fevz ü Sa’âdet-i Fahr-i

‘Âlem (S.‘A.V.)” ba lıklı bölümde Hz. Peygamber’in anneleri Âmine’nin hamile

kalmasından do uma kadar geçen süredeki olayları anlatmaktadır:

3 5 7

-0 1 . 2/ - ,

G . 5

(15)

- 209 - $ 1 . ' ( ' # * ) 2 5 - . , . 1* 2 . H - * , % D -+ # -2 - . - -. ## . * 5 , . ( $ % # . ( 8::.E;& = 8 % >?9?@F:A= C

Ba ka bir mevlit airi olan Zeynî ise Regâib gecesini u ekilde anlatmaktadır:

3 ' -.2 D 1 . $ -) 2/ * ( ( , 23 5 , 1. 8<B.<;& = 8 % >?9?@:?9=

Son olarak Ziyâ adında bir airin mevlidinden örnek vermek istiyoruz. Müellif, yukarıdaki örneklerde oldu u gibi Hz. Muhammed’in receb ayında anne rahmine dü tü ünü ifade etmektedir: , 6 . 3 5 I J * # -, + -3 1 1 D I J . 1 8FA.FF& = 8 % >?9?@:F>=

Konuyla ilgili ba ka mevlit metinlerinde de birçok bölüm ve beytin bulundu unu belirtmek istiyoruz. Mevlitlerdeki Regâib gecesinden bahseden bu bölümlerden farklı olarak divan iirinde müstakil Regâibiyyeler de yazılmı tır. Bu eserlerin genel özelli i, Hz. Peygamber’in ana rahmine dü tü üne inanılan Regâib gecesini anlatma amacıyla yazılmı manzumeler olmasıdır. Edebiyatımızda örneklerine az rastlanan bu tür manzumeler, özellikle 18. asırdan sonra kar ımıza çıkmaktadır. Tespitlerimize göre daha erken dönemlerde yazılmı bir Regâibiyye örne ine rastlayamadık. Daha önce de belirtti imiz gibi zaten uzunca bir süre Regâib Kandilleri’nde genellikle mevlit tarzında manzumeler okunmaktadır. Tâ ki Mevlevî eyhlerinden Alâeddin Efendi, Nâyî Osman Dede ve Mustafa Ha im Baba’nın bulundu u bir mecliste Salâhî’den bir Regâibiyye yazması istenilene kadar, bu türde bir eserin örne inin bulunmadı ı anla ılmaktadır (Akku , 1992: 132). Zaten Regâibiyyeyi yazan Salâhî de eserinde:

5 . -*

(16)

- 210 -

demek suretiyle kendisinden önce böyle bir eserin yazılmadı ını da belirtmektedir. Salâhî1 ile ba layan Regâibiyye yazma gelene ine daha sonraki asırlarda Ârif

Süleyman, Üsküdarlı Sâfî, Mehmed Fevzî,2 Receb Vahyî ve emseddin Canpek gibi

airler de katılmı tır.

Divan iirindeki manzum Regâibiyyelerle ilgili bilinen ilk müstakil eserin Salâhî’ye3 (1117/1705-1197/1782) ait oldu unu belirtmi tik. Eserin Arapça ve Farsça

tercümeleri de yazılmı tır (Akku , 1992: 134). Salâhî’nin Regâibiyyesinin Süleymaniye Kütüphahesinde kayıtlı bir nüshasının4 “Hâzâ Kitâb-ı Regâ’ibiyye Tercüme-i Hazret-i eyh

‘Abdî Efendi li-medh-i Resûl-i ‘Aleyhi’s-selâm” eklindeki ba lı ı bize Regâibiyyenin

Farsça veya Arapçasının da mevcut oldu unu göstermektedir. Salâhî’nin Regâibiyyesinin elimizdeki en eski nüshası stanbul Millet Kütüphanesinde 1395 numarada kayıtlı olan nüshadır. Nüshanın istinsah tarihi 1169/1755, müstensihi ise Dervi brahim b. Halil’dir. Müstensihi Halil bin Süleyman olan Süleymaniye Kütüphanesindeki bir di er nüshanın istinsah tarihi ise 1182/1768’dir. Regâibiyyenin bir di er nüshası Dil ve Tarih-Co rafya Fakültesi Kütüphanesi, Muzaffer Ocak Bölümü No: II/7’de kayıtlı bulunmaktadır. Bu nüsha, Seyyid Hafız Mehmed tarafından 1276/1859’da istinsah edilmi tir. Nüshaların istinsah tarihi ve Salâhî’nin ya adı ı dönem dü ünüldü ünde edebiyatımızdaki bilinen ilk Regâibiyyenin 18. asrın ilk yarısında muhtemelen 1730-1755 yılları arasında yazıldı ını söyleyebiliriz.

Salâhî’nin Regâibiyyesi, Tevhîd, Mukaddime (sebeb-i te’lif), Âgâz-ı Kelâm, Bahr-ı

Sânî, Bahr-ı Sâlis (Mi’râciyye), Avdet-i Mi’râc, Na’t-ı erif, Münâcât, Hâtime ve Tesmiye

ba lıklı dokuz bölümden olu maktadır. Regâibiyye, mesnevi nazım ekli ve aruzun Me

fâ’îlün / Mefâ’îlün / Fe’ûlün vezniyle yazılmı tır. Eserin, Dil ve Tarih-Co rafya Fakültesi

Kütüphanesindeki ba ka bir nüshasının der-kenarında bulunan makam isimleri, Regâibiyyenin bestelenmi oldu unu da göstermektedir. Yeni tespit etti imiz Milli Kütüphane A. 1907/1’de kayıtlı bir nüshayı da hesaba kattı ımızda Regâbiyyenin 214 beyitten ibaret oldu u anla ılmaktadır.

Edebiyatımızdaki ikinci Regâbiyye ise Ârif Süleyman Bey’e5 (ö. 1769) aittir.

Farsça yazılan manzum Regâibiyye, 15 ba lık ve 129 beyitten olu maktadır. Eser, Süleymaniye Kütüphanesi Damat brahim Pa a Bölümü 411 numarada kayıtlı bir mecmuanın içinde yer almaktadır. Mesnevî nazım ekliyle yazılan Regâibiyye, aruzun

Fâ’ilâtün / Fâ’ilâtün / Fâilün vezniyle nazmedilmi tir (Yekba , 2010: 74-76).

Divan iirindeki bir di er manzum Regâibiyye ise Üsküdarlı Sâfî’nin (ö. 1901)

Dîvânçe’sinde yer almaktadır. “Leyle-i Regâ’ib” ba lıklı manzume, altı ar mısralık dört

bendden olu an müseddes nazım ekliyle yazılmı tır. Aruzun Mef’ûlü / Mefâ’îlü /

Mefâ’îlü / Fe’ûlün yazılan manzume, bir divançe içinde yer alması bakımından

yukarıdaki iki Regâibiyyeden ayrılmaktadır (Yekba , 2010: 76-77).

9 - , 6 @ ' / , 89EE>=& KG * # -' - - .L -M/ " # L ! &N N N OO &9>E.9;B& > 3 ( " ( # ' L #* - * , % 6 , * # , &$ * 6 ( # & $ 6 6 @5 P , 8>?9?=& 4 # ' L #* G( - / G @A> &FE.E;& B - # , 6 &@ ' / , 89EE:=&/ . Q ,, 8 =-5 # G @' G$ P & A $ ' / ,- 6 , & 99 # - & 8 5 * . . 5 * . 4 2/ G( . . 1 . 2/ - . D / ?B?AR9&= ;3 ( $ - # , 6 &@ ' ( , 8>??>= 3 ( # 85 G # # = P , P S * / @) " $ G &

(17)

- 211 -

19. asrın önemli ulemasından olan Edirneli Mehmed Fevzî Efendi’nin6 (ö. 1900)

te’lif etmi oldu u Regâibiyye ise 1316/1898’de yazılmı tır. Din, edebiyat, belâgat ve siyasetle ilgili Arapça, Farsça ve Türkçe birçok eseri bulunan Mehmed Fevzî Efendi, benzerlerinden farklı bazı özelliklere sahip bir Regâibiyye yazmı tır. Her eyden önce Fevzî Efendi’nin eseri, müstakil olarak basılmı tır. Ayrıca eser, mensur bir dibaceye sahiptir. Müellifin Enverü’l-Kevâkib fî Leyleti’r-Regâ’ib ba lıklı manzumesi, üslup bakımından bazı farklılıklar arz etmektedir. Regâibiyyedeki didaktik üslup, hemen dikkat çekmektedir. Be fasıl hâlinde tertip edilmi manzume 112 beyittir ve aruzun

Fâ’ilâtün / Fâ’ilâtün / Fâilün vezniyle yazılmı tır (Yekba , 2010: 77-83).

1886-1965 yılları arasında ya amı olan Nak ibendî eyhlerinden Muhammed emseddin Canpek veya daha yaygın adıyla Muhammed emseddin-i Bursavî’nin

Dîvân-ı Hadîkatü’l-Ma’ânî ismiyle basılan manzum eserleri arasında iki adet Regâibiyye

bulunmaktadır. Regâibiyyelerden biri murabba, di eri ise gazel nazım ekliyle yazılmı tır. Müellifin Fâ’ilâtün / Fâ’ilâtün / Fâ’ilâtün / Fâ’ilâtün vezniyle sekiz bent olarak yazdı ı murabbası, Leyle-i Regâib ba lı ını ta ımaktadır. Tasavvufî bir içeri e de sahip olan Regâibiyyenin iki bendini, örnek te kil etmesi bakımından a a ıda veriyoruz:

S . 8L 2 RL 2 RL - RL - = C / . . 5 . ( * # . D . 0 . / 1 6 $ , , ( C 5 * -+ - D ( . ' # , # , . . S 4 . . ' ( < 8$ 9EE?T9:.9E=

emseddin Canpek’in gazel nazım ekliyle yazılmı di er Regâibiyyesi ise 13 beyitten müte ekkildir. Fâ’ilâtün / Fâ’ilâtün / Fâ’ilâtün / Fâ’ilün vezniyle yazılan bu Regâibiyyenin tahkiyevî bir tarza yazıldı ını söyleyebiliriz:

S . 8L 2 RL 2 RL 2 RL 2 = ' . . * 7 *-. ( ,-' . , 5 . , 1 % D # 5 . , # . D . ,, U , K M -. - . # F' L #* G ( - # , 6 &@ ' ( Q * 89EEF=& G * ' L #* G ( # ' # @ ' ( P &T U P * 8>??:=&G ' ( ' L #* G( / @ P &T 0 $ 8>??<=& , .* ' L #* G( 5 # G P , P S * / @/ " $ G & < # * * &

(18)

- 212 - 5 * . (, # D L , 1 * . ## * , ( D 7 - - * D * % D 1 . * , 6 . (. . (( , ( . , ' * . -H # 6 ## P 1 D . $ ( 1* -5 * ( - - ( , + , . ( . ,# ## ( . / 6 -,., ( , 0 - . , 1 . -* ' . * 4 / . ' - 8$ 9EE?@9AF.9A<=

Bütün bu Regâibiyyeler dı ında bir manzume daha mevcuttur. Farklı ki ili i ve eserleriyle dikkatimizi celbeden Receb Vahyî’ye ait olan bu Regâibiyye metni, ilk defa yayımlanacak olması bakımından önemlidir. Müellifin Regâibiyyesi hakkında bilgi vermeden önce edebî ki ili i ve iirleri hakkında kısaca bilgi vermek istiyoruz.

Receb Vahyî Kimdir?

Mehmet Kaplan’ın ifadesiyle bir ara nesil airi olan (1987: 25) Receb Vahyî, gerek hayatıyla gerekse eserleriyle ya adı ı dönemin özelliklerini yansıtan bir ahsiyettir. 1284/1867 yılında Kandiye (Girit)’de do an Vahyî, ( nal, 1988: IV/1944) Eskici Hacı Ali A a’nın o ludur (Tuman, 2001: I/1161). airin, özellikle çocukluk hayatı hakkında ayrıntılı bir bilgiye sahip de iliz.

Receb Vahyî; Üsküdar’daki Atlamata ı Mülkî Rü dî Mektebini bitirdikten sonra ( nal: 1988: IV/1944) 1882 yılında Bursa Askerî dadîsi’ni kazanmı tır. Ö rencilik yıllarında iir ve edebiyata ilgi duymaya ba layan Vahyî, daha sonra Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyûn’a seçilmi tir (Kariper, 1997: 1). Bu yıllarda Tevfik Fikret ile airane mektupla malarda bulunan Receb Vahyî, özellikle 1889-1890 yılları arasında Bursa’da ne rolunan Nilüfer mecmuasındaki Rusça ve Fransızcadan tercüme etti i iirleriyle tanınmı tır (Kaplan: 1987: 25). 1889 yılında te men, 1891’de yüzba ılı a terfî ettikten sonra sa lık sorunları sebebiyle bir süre ordudan ayrılan Vahyî, sa lı ına tekrar kavu unca Girit’e memur olarak tayin edilmi tir. Girit’in tahliyesiyle birlikte Selanik ve Serez’de görev yapmı tır. 1914’te emekli olmu tur ( nal: 1988: IV/1944; TDEA, 2007: 8/491). 1341/1922 yılında Üsküdar’daki evinde vefat ederek Karacaahmet mezarlı ına defnedilmi tir (Tuman, 2001: I/1161).

bnülemin, Vahyî’nin iki eserinin basıldı ını ifade etmektedir. Bunlardan biri

Minhâcü’l-Mi’râc, di eri ise Vahyî’nin Ziya Pa a’ya nazire olarak yazdı ı terkîb-i bend

ve terci-i bentlerdir. Bu iki manzume, Nilüfer’de yayımlandıktan sonra kitap eklinde basılmı tır ( nal, 1988: IV/1944). Aynı bilgiye, Veli Recai Velibeyo lu’nun “ iir Kitapları

(19)

- 213 -

Receb Vahyî’nin “E ’âr-ı Vahyî, Defter-i E ’âr, Müntehâbât-ı Vahyî, Manzumât-ı

Vahyî, Mir’at-ı Hissiyât, htisâsât, lhamât-ı Vicdan, Hissiyât-ı Vicdan, Füyûzât-ı lâhiye, Muktebesât, Muktetafât, Rusya-Japonya Muharebesi, Defter-i Tesvidât, Defter-i Tefârık, Öteberi” isimli eserleri ise basılmamı tır ( nal, 1988: IV/1944-1945).

Kısaca verdi imiz hayat hikâyesinden de anla ılaca ı üzere Receb Vahyî; devlet görevini hakkıyla yerine getirmi , ticaretle me gul olmamı , siyasetle de hiç ilgilenmemi tir (Kariper, 1997: 6). Girit’te görev yaptı ı sırada birçok kez e kıya takip etti ini ama hiçbir çarpı maya katılmadı ını söyleyen Vahyî, bu yüzden kendini “erkân-ı harb” olmaktan ziyade “erkân-ı sulh” olarak nitelendirir ( nal, 1988: IV/1945).

Receb Vahyî’nin sanatının ve iirinin8 temelinde özellikle Me rutiyet yıllarında

edebiyat alanında önemli bir yeri olan mecmuaların etkinli i göze çarpmaktadır. Özellikle Bursa’da yayımlanan Nilüfer mecmuası, gerek Batı edebiyatından yaptı ı manzum tercümeler gerekse divan iiri tesirinde yazılmı manzumeleri yönünden önemlidir. Kendisinin merak duydu u asıl konunun slâm felsefesi oldu unu belirten Vahyî, Allah’ın lutfuna güvenerek fennî bir tefsîr yazdı ını haber verirken amacını da u ekilde ifade eder: “Sunûf-ı âliyyeye ve müntehi sınıf talebeye itikadât-ı slâmiyyemiz

hakkında ders vermek ve onları mutekid ve mütedeyyin bir hâlde yeti tirmek öteden beri ehass-ı maksadım ise de kuvve-i samianın fıkdanı, beni bu emel-i mukaddesin düçâr-ı hırmân ve hüsrânı edip bırakıyor” ( nal, 1988: IV/1946). Vahyî’nin ifadelerinden de anla ılaca ı

üzere i itme melekesini kaybetmesi, kendisini amacından uzakla tırmı tır. air, 1319/1903 yılında Serez’de e kıya kovalarken donma tehlikesi geçirmi ve ardından da i itme melekesini yitirmi tir ( nal: 1988: IV/ 1945).

Ba ından geçen bütün bu menfî olaylara ra men Receb Vahyî, iir ve edebiyatla olan ba ını asla koparmamı tır. Yukarıda daha önce belirtti imiz gibi iirle ilgilenmeye ba ladı ı yıllarda Tevfik Fikret’le özellikle edebiyat ve iir üzerine mektupla maları, bu iki airin de genç ya larda sanatla ilgilendiklerini göstermektedir (Kariper, 1997:8). Mehmet Kaplan, Fikret’ten daha ya lı ve Batı edebiyatına ondan daha geni vukûfu olan Vahyî’nin Fikret üzerinde tesirli oldu unu ifade etmektedir (1987:25).

Receb Vahyî’nin Nilüfer mecmuasındaki iir ve tercümeleri, onun sanatının en önemli dönemini olu turmaktadır. Bir anlamda Receb Vahyî’nin iire olan kabiliyetin ke feden Niüfer mecmuası (Çılgın, 2006: 50), Me rutiyet Döneminin yayın hayatında önemli bir yere sahiptir. 1304-1309 (1886-1891) yılları arasında yayımlanan mecmuanın yazı kadrosu içinde dönemin önemli isimleri de bulunmaktadır. Derginin yazı kadrosu içinde; Hersekli Arif Hikmet Bey, A larcazâde Hakkı Efendi, Mahmud Celâleddin Pa a, Ferâizcizâde Mehmed akir gibi isimlerin bulunması, mecmuanın önemini ve de erini daha da artırmaktadır. airin mecmuadaki ilk iiri, 10 Ocak 1887 (15 Rebiülâhir 1304) tarihli dördüncü sayıda yayımlanır. Bu iir bir gazeldir:

8L - RL - RL - RL - = + , . 6 . % $ , ( - . P * % ! 1 . ( . . 1 % $ # * : 7 - * &L 7 - , % ( * &$ * * * 7 - , * * *& 7 - 6 @ ! ( ) D 89EE<=&/ 0 4 D 7 P , * @ " $ G &BA>.BA;&

(20)

- 214 - 0 . 1 . % 0 1 . 5 . , , -3 , . . # . % 7 . , 8 = . 5 * E H . 6 * 6 . 1 . (, % G * . # 1 . 5 . ( - . # % ' C9? 7 # , 5 , # ( % 80 ( ! @9 @A &>=

Nilüfer mecmuasında yayımlanan ilk gazelinden de anla ılaca ı üzere Receb Vahyî’nin ilk iirleri, ki ili inin bir yansıması olsa gerek hikemî ve tasavvufî izler ta ımaktadır.

Vahyî’nin Nilüfer mecmuasının ilerleyen sayılarında da birçok iiri yayımlanır. Bunlar arasında “Bir airin Hasbihâl-i Yetîmânesi (Cilt: 1, Sayı: 9, s. 3-4), Çiftci arkısı (Cilt: 3, Sayı: 28, s. 250-251), Bir Na me-i Hazîn (Cilt: 3, Sayı: 28, s. 251-252), Nevha-i

Vicdan (Cilt: 3, Sayı: 31 s. 295-296), Bir Yâd-ı Hazînâne (Cilt: 4, Sayı: 37, s. 394-395), Bir âirin Lisân-ı Hâli Cilt: 4, Sayı: 39, s. 425-426), Tahmis-i Gazel-i A kî (Cilt: 4, Sayı: 40, s.

443), Tahmis-i Gazel-i Nâci (Cilt: 4, Sayı: 42, s. 475-476), Manzûme-i Mahabbet (Cilt: 5, Sayı: 57, s. 714)” ba lıklı iirleri dikkat çekmektedir. Bu iirlerin yanı sıra terkîb-i bend, tercî-i bend, gazel ve kıta gibi divan iiri nazım ekilleriyle yazılmı manzumeler de bulunmaktadır.

Vahyî’nin Nilüfer mecmuasındaki manzumelerinin en önemli özelliklerinden biri, Ziya Pa a’nın Tercî-i Bend’ine yazmı oldu u nazirelerdir. Bunlardan ilki “Merhûm

Ziyâ Pa a’ya Bir Nazîre” ba lı ını ta ır (Nilüfer, Cilt: 3, Sayı: 3, s. 328-329).

Ziya Pa a’nın:

$ .

-5 , . ,

beytiyle ba layan ve:

( - - . 1

- * - .( 1 (Göçgün, 2001: 151)

vasıta beytiyle biten Tercî-i Bend’ine terkîb-i bend nazım ekliyle nazire olarak yazdı ı manzumesi de ilginç özellikler arz etmektedir. Ziya Pa a’nın kâinata ve hayata dair akla dayalı sorularına cevap bulamaması sonucunda bir anlamda üpheye dü tü ünü gösteren (Kaplan, 1978: I/56-67) Tercî-i Bend’ine kar ılık, Receb Vahyî’nin naziresinde; üphenin yerine Allah’ın kudretine duyulan hayranlık ve bunun sonucunda tereddütsüz bir iman ifade edilmektedir.:

drâk-i nefse eylemeyen bezl-i iktidâr 5 P * ## D , 5 D * . * . E; - ( * # * * &V * 6 * K M # * * & 9?' * % &

(21)

- 215 -

5 *

5 . - . 80 ( ! @O7 @BE &A>B=

Receb Vahyî’nin Nilüfer’deki iirlerinin en dikkat çekici yanlarından biri de Fransızca ve Rusçadan yapılan manzum tercümelerdir. Kariper, Vahyî’nin edebiyatımızda Rusçadan do rudan do ruya manzum tercüme yapan ilk air oldu unu belirtmektedir (1997: 16-302). Receb Vahyî’nin Rusçadan Türkçeye tercüme etti i 13 kadar iiri bulunmaktadır. XX. asrın ba larına kadar Rusçadan Türkçeye tercüme edilen 27 manzume içinde on 13’ünün Receb Vahyî’ye ait oldu u dü ünüldü ünde airimizin önemi daha da artmaktadır. Hatta airin bu manzum tercümelerini içeren ve müellif nüshası oldu u anla ılan stanbul Üniversitesi TY. 5668 numarada kayıtlı bir defter de bulunmaktadır (Kariper, 1997: 302). airin bu yönü bize Batı edebiyatına olan vukûfiyetini göstermesi bakımından da önemlidir.

airin, Nilüfer mecmuasında yayımlanan ilk Rusça iir tercümesi “Çiftçi arkısı” adını ta ımaktadır. Köy hayatını ve çalı manın önemini anlatan iir, pastoral özellikler ta ımaktadır. Manzum tercüme, be bentten müte ekkildir. Receb Vahyî’nin tercüme üslubunu göstermesi bakımından tercümenin ilk bendini örnek olarak a a ıda veriyoruz: 5 -0 D V % ( ( $ , , , ## 4 , ! * # ( * 5 80 ( ! @B @>: &>;?=

Receb Vahyî’nin Rusçadan yaptı ı manzum tercümelerin muhtevasını; çalı kanlık, gurur ve kibirin yanlı lı ı gibi ahlakî konular olu turmaktadır. Dikkat edilirse tercümelerde seçilen iirlerdeki muhtevanın genel özelli i, ahlakî ve didaktik konuları içermesidir. airin Rusçadan yaptı ı manzum tercümelerin listesi ise u

ekildedir:

Ku ca ız, Nilüfer, Cilt: III, Nu: 29, Recebü’l-ferd 1306, s. 266. Kazlar, Nilüfer, Cilt: IV, Nu: 49, Recebiü’l-âhir 1308, s. 620.

Rusya Çarı Birinci Petro ile Bir Köylü, Nilüfer, Cilt: IV, Nu: 48, Safer 1308, s. 569-570.

Kara Karga ile Tilki, Rusçadan Manzum Tercümeler, Defter, 1891, v. 15. E ek ve Bülbül, Rusçadan Manzum Tercümeler, Defter, 1891, v. 17. Karınca, Rusçadan Manzum Tercümeler, Defter, 1891, v. 19.

Serçe Ku u, Fevâid, Nu: 6, Ramazan 1310, s. 43-44. Tilki ile Leylek, Fevâid, Nu: 7, evval 1311, s. 57-58. Kedi ile Turna Balı ı, Fevâid, Nu: 9, evval 1311, s. 65-66. Ayı ile Vahdet-güzîn, Fevâid, Nu: 10, evval 1311, s. 73-74. Köylü Ne Uyuyorsun, Fevâid, Nu: 13, Zilkade 1311, s. 97-99.

(22)

- 216 -

Dede ile Torun, Fevâid, Nu: 19, Muharrem 1312, s. 145-146.

(Kariper, 1997: 291-292) airin Nilüfer mecmuası yanı sıra Fevâid dergisinde de tercümelerinin yayımlandı ı görülmektedir.

Receb Vahyî’nin edebî faaliyetlerinin büyük bir bölümü özellikle üç mecmua etrafında ekillenir. Bunlar Nilüfer, Cerîde-i Sûfiyye ve Asker Hocası mecmualarıdır. Receb Vahyî’nin bazı yazı ve iirleri ise farklı mecmualarda yayımlanmı tır. airin;

Muktebes, Maârif, Makes-i Efkâr-ı Askeriyye, Geveze, Girit, Kâinât, Tercümân-ı Hakîkat, Nihâl, Berk, E ref, Musavver Terakkî, Mecmua-i Askeriyye, Sırat-ı Müstakim ve Müslüman Sesi gibi dergilerde iir ve yazılarına rastlanmaktadır (Kariper, 1997: 11).

Receb Vahyî’nin Dinî iirleri

Daha önce de ifade etti imiz gibi Receb Vahyî, en büyük amacının eserleriyle slam’a hizmet etmek ve bu yolla talebe yeti tirmek oldu unu belirtmi tir. Dolayısıyla hemen hemen her eserinde hikemî, didaktik bir üslup göze çarpmaktadır. Öyleki yukarıda da ifade edildi i gibi nazirelerinde, Rusça ve Fransızcadan tercüme

iirlerinde bile bu hususiyet dikkat çekmektedir.

te bu yüzdendir ki Vahyî’nin ne ir hayatı içinde din ve dinî unsurlar önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle dinî iirlerin a ırlıkta oldu u “Minhâcü’l-Mi’râc”11 isimli

eseri, airin dinî yönünü göstermesi bakımından önemlidir. Eserde dinî türlerin birço u yer almaktadır. Kitaptaki ilk manzume:

/ 2 * #

2 ,

/ # * - .

. * . (

bendiyle ba layan ve:

2/ , # 1 1*

/ 6 %*

/ *

/ %*

beytiyle biten bir Tevhîd ve Münâcât’tır. Çapraz kafiyeli on iki bentten olu an manzumenin ilk sekiz bendi Tevhîd, son dört bendi ise Münâcât’tır. Bu manzumenin ardından aynı zamanda yazımızın konusu olan Leyle-i Regâib ba lıklı manzume gelmektedir.

Eser daha sonra “Mevlidü’n-Nebî” ile devam etmektedir. Bilindi i gibi özellikle Türk- slam kültüründe önemli bir yere sahip olan mevlit, Hz. Muhammed’in do umu ba ta olmak üzere mucizeleri, miracı, hayatının önemli olayları hatta vefatından da bahseden bir dinî türdür. Receb Vahyî’nin mevlidinin önemli bir manzume oldu unu dü ünüyoruz. Çünkü imdiye kadar mevlit airleriyle ilgili yapılan kapsamlı çalı maların hiçbirinde Receb Vahyî’nin ismi, mevlit müellifleri arasında geçmemektedir.

Mevlitlerle ilgili en kapsamlı çalı malardan birini yapan Necla Pekolcay, çalı masında 63 mevlit müellifi tespit etmi ve bunlar hakkında bilgi vermi tir (1980: 46-48). Hasibe Mazıo lu “Türk Edebiyatında Mevlid Yazan airler” ba lıklı makalesinde

(23)

- 217 -

ise 59 mevlit müellifinin ismini vermektedir (1974: 60-62). Hasan Aksoy ise “Eski Türk

Edebiyatında Mevlidler” ba lıklı makalesinde 65 mevlit yazarı airin ismini vermektedir

(Aksoy, 2007: 326-328) imdiye kadar mevlitler hakkında en kapsamlı çalı mayı yapan M. Fatih Köksal, “Mevlid-nâme” isimli kitabında ise 79 mevlit airinden bahsetmektedir (2010: 46-64). Ara tırmalarımıza göre mevlitle ilgili kitap, tez, makale ve bildiri gibi çalı maların hiçbirinde Receb Vahyî, mevlit müellifi olarak geçmemektedir.

Müellifin bahsi geçen mevlidi, mütekerrir müseddes nazım ekliyle yazılmı ve 11 bentten müte ekkildir. Yani di er örneklerine göre kısa sayılabilecek bir özelli i sahiptir. Fakat buna kar ın benzerlerinden farklı özelliklere de sahiptir. Mevlidin; müseddes nazım ekliyle yazılmı olması, bu manzumeyi, ço unlu u mesnevî nazım ekliyle yazılmı di er mevlitlerden ayıran bir özelliktir. Ayrıca air, mevlit metninin son bendi hariç di erlerinde düzenli olarak “Bu eb” veya “Bu ebdir” kelimelerini her mısrada tekrarlayarak bir musikî ve ahenk de olu turmu tur. Receb Vahyî’nin dinî türdeki iirlerine örnek te kil etmesi bakımından mevlidin ilk bendini a a ıda veriyoruz: $ , . 1 , $ , ( *. . ,. # $ , * * . .D $ , ( . * . # . $ , 1 -.5 -. H . -.5 * # . 8' - .' - 9B9;@:=

Ara tırmalarımız sırasında Receb Vahyî’nin ba ka bir mevlit metnine daha rastladı ımızı da belirtmeliyiz. airin, iirlerini yayımladı ı mecmualardan biri olan “Cerîde-i Sûfiyye”de “Vilâdet-i Bâ-Sa’âdet-i Hazret-i Risâlet-Penâhî” ba lıklı bir mevlidi bulunmaktadır. Mecmuanın 133. sayısının Rebiü’l-evvel ayında yayımlanması dolayısıyla Receb Vahyî’nin bu mevlidi yayımladı ı anla ılmaktadır. Bilindi i gibi Hz. Muhammed, 12 Rebiü’l-evvel 571’de do mu tur. 19 beyitten müte ekkil küçük bir mesnevî olan mevlit, aruzun Fe’ilâtün / Fe’ilâtün / Fe’ilâtün / Fe’ilün vezniyle yazılmı tır.

Mevlidin ilk beyti:

' ( . . ( ( . , (. 1 W . ,. Son beyti: P 1* , # 1 P D 7 7 1 8! . 1( 0 @9BB &BB;=

Minhâcü’l-Mi’râc’daki bir di er manzume, eserin ana temasını olu turan

“Mirâcü’n-Nebî” ba lıklı mesnevidir. Mesnevi tarzındaki eser, 204 beyitten ibarettir. Aruzun Fe’ilâtün / Fe’ilâtün / Fe’ilâtün / Fe’ilün vezniyle yazılmı tır.

Miraciye, Hz. Muhammed’i öven beyitlerle ba lar. Hz. Peygamber, Ümmühânî’nin evinde misafirken Cebrâil’in tebli iyle Miraca yükselece ini ö renir. Daha sonra Hz. Muhammed’i öven gazel tarzında yazılmı bir na’tla manzume devam eder. Gazelin ardından Cebrâil’in Burak’ı getirmesi ve Hz. Muhammed’i Burak’a binmesi konusunda razı etmesi anlatılır. Hz. Muhammed, Burak’la Mekke’den Mescid-i Aksâ’ya gMescid-iderek peygamberlere Mescid-imamlık yapar. Daha sonra Hz. Muhammed’Mescid-in ar a do ru yolculu u ba lar. Cebrâil, Sidre’ye gelince daha ileriye gidemeyece ini

(24)

- 218 -

söyleyerek orada kalır. Hz. Peygamber, buradan itibaren Refref’e binerek Ar -ı Alâ’ya ula ır. Bu bölümde Ar , Hz. Muhammed’e hitâben kendisinin Allah’ı görmedi ini ama Hz. Peygamber’in görece ini söyler. Ar ’tan sonra Hz. Muhammed’in yanına ismine Nûr denilen Tevfîk-i lâhî gelir. O da övgülerde bulunur. Eserin ilerleyen kısımlarında ise Hz. Muhammed’in Allah ile mülakatı anlatılır. Bu görü me esnasında namaz, Müslümanlara farz kılınır. Hz. Muhammed, ümmetiyle ilgili isteklerde bulunduktan sonra Miracını tamamlar ve tekrar Miracın ba langıç noktası olan Ümmühânî’nin evine döner. air, bu bölümde yine na’t muhtevalı bir gazel söyler.

Miraciyenin ilk beyti:

1 . , ( . # *

, . - . * 8' - .' - 9B9;@9>=

Son beyti:

P 1,

$ * , # 8' - .' - 9B9;@BB=

Miraciyenin ardından “Zeyl” ba lıklı kısım gelir. Bu bölümde be manzum parça bulunmaktadır. Bu manzumeler de yine münâcât, na’t türünde dinî muhteva içeren iirlerdir.

Receb Vahyî’nin bu Miraciyesinden farklı olarak yine Cerîde-i Sûfiyye mecmuasında yayımlanmı olan bir mesnevisi daha bulunmaktadır. 19 beyitlik bu Miraciye, aruzun Mefâ’îlün / Mefâ’îlün / Mefâ’îlün / Mefâ’îlün vezniyle yazılmı tır. air, Miraciyenin son beyti hariç 18 beytin tamamında “Bu eb” diyerek mısralara ba lamı tır. Bu manzumede Vahyî, di er Miraciyesinde oldu u gibi tahkiyevî bir üslup tercih etmemi tir. Manzumede, mirac gecesinin öneminden ve faziletinden bahsedilmektedir.

Miraciyenin ilk beyti:

$ , # . . * . ' 1 $ , 2 , # . . 1 Son beyti: $ . # 1 0 . 7 1 8! . 1( 0 @9>E &>EE&= Receb Vahyî’nin bu manzumeler dı ında farklı mecmualarda yayımlanmı dinî-tasavvufî muhtevalı kaside, gazel, murabba ve kıt’aları da bulunmaktadır. Bunlardan bazıları unlardır:

Tefekkürât-ı lâhiyye, Nilüfer, Nu: 14, Ramazan 1304, s. 1-2. Münâcât, Fevâid, Nu: 16, evval 1305, s. 122-123.

Tazmîn ( sbât-ı Mahabbet), Bursa, Nu: 2, Cemaziye’l-evvel 1308, s. 2-3. Gazel, Fevâid, Nu: 14, Zilkade 1311, s. 117.

Gazel, Cerîde-i Sûfiyye, Nu: 69, evval 1330, s. 224-225. Manzûme-i Hakâyık, Cerîde-i Sûfiyye, Ramazan 1332, s. 58. Elhân-ı Vicdân, Cerîde-i Sûfiyye, Nu: 105, Zilkade 1332, s. 121.

(25)

- 219 -

Sûfîyâne Bir Gazel, Cerîde-i Sûfiyye, Nu: 115, Zilhicce 1333, s. 200. Mutasıvvafâne Bir Gazel, Cerîde-i Sûfiyye, Nu: 116, Safer 1334, s. 211.

Dâder-i Muhteremim Hazret-i Re îd Fânî’nin Na’t-ı erîfine Nazîre De il Hem îredir, Cerîde-i Sûfiyye, Nu: 132, Safer 1336, s. 330.

Nâmdâ -ı Muhteremim Hocâ-zâde Hüseyin Vahyî Beye Nazîredir - Na’t-ı Pâk-i Dil-pezirini, Cerîde-i Sûfiyye, Nu: 157, Cemâziye’l-evvel 1337,s. 523.

Hem-nâm-ı Mükerremim Dâdêr-i Ekremim Hüseyin Vahyî Bey’e kinci Nazîresine Nazîredir. “Na’t-ı Perî ân Der-Hakk-ı Nebî Zî- ân”, Cerîde-i Sûfiyye, Nu: 160, Ramazan 1337, s. 55.

Receb Vahyî ve Leyle-i Regâ’ib’i

Receb Vahyî’nin edebiyatımız tarihimiz açısından önemli taraflarından biri de örneklerine az rastladı ımız bir Regâibiyye yazmı olmasıdır. Minhâcü’l-Mi’râc isimli risalesinin içinde yer alan bu manzume, türünün benzerlerine nazaran ekil ve muhteva bakımından bazı farklılıklar göstermektedir.

Yukarıda daha önce divan iirinde tespit edilen be Regâibiyye hakkında kısaca bilgi vermi tik. Bu Regâbiyyelerin müellifleri olan Salâhî, Ârif Süleyman, Mehmed Fevzî, emseddin Canpek gibi isimler mutasavvıf ki ilikleriyle tanınmaktadırlar. Tespitlerimize göre Receb Vahyî tıpkı Üsküdarlı Sâfî gibi herhangi bir tarikata mensup de ildir. iirleri arasında dinî-tasavvufî nitelikte manzumeler olsa da ne eserlerinde ne de hayatına dair kaynaklarda bu konuda bir bilgi bulunmamaktadır. Bu yönüyle Receb Vahyî, di er Regâibiyye müelliflerinden ayrılmaktadır.

airin Regâibiyyesi, 9 bentten olu maktadır. Divan iirindeki müsemmene benzeyen bir nazım ekliyle yazılmı olan manzume, kafiyeleni i bakımından farklılık arz etmektedir. Türk edebiyatında az kullanılan nazım ekillerinden olan müsemmen (Saraç, 2007: 153), her bendi sekiz mısradan olu an bir nazım biçimidir. Mütekerrir ve müzdevic olmak üzere iki ekli vardır. Bentlerin son mısrası veya son iki mısrası tekrarlanıyorsa buna müsemmen-i mütekerrir denir. Bu tür müsemmenlerin kafiye düzeni genellikle öyledir:

1. aaaaaaAA, bbbbbbAA, ccccccAA 2. aaaaaaAA, bbbbbbbA, cccccccA

E er bentlerin son mısrası veya son iki mısrası tekrarlanmıyorsa buna da

müsemmen-i müzdevic denir ki Türk edebiyatında mütekerrir olana göre örnekleri çok

az olan bir nazım eklidir. Müzdevic müsemmenin kafiye düzeni öyledir: 1. aaaaaaaa, bbbbbbba, ccccccca

2. aaaaaaaa, bbbbbbaa, ccccccaa

Receb Vahyî’nin Leyle-i Regâib’i, yukarıdaki kafiye düzenlerinden hiçbirine uymamaktadır. Bu yönüyle farklılık arz eden manzume, aslında Receb Vahyî’nin sanat anlayı ını yansıtır niteliktedir. Bir taraftan divan iiri tarzında manzumeler yazan air, bir taraftan da Fransız ve Rus edebiyatından manzum çeviriler yapmaktadır. Bu çerçevede airin yeni bir tarz denedi ini dü ünebiliriz. Bilindi i gibi 19. asırda divan iirinin etkisi devam etmekle beraber, airler tarafından ekil ve muhtevada bazı yenilikler de yapılmı tır. Bu yenilikler yapılırken airlerimizin birço u, kendi karakterini yansıtacak yeni nazım ekilleri aramaktan çok, eski nazım ekillerini

(26)

- 220 -

murada uygun hâle getirme niyeti ta ımaktadır (Özgül, 2006: 207). Özellikle 19. asrın ikinci yarısından sonra musammat nazım ekillerinde, divan iirindeki klasik kafiye örgüleni leri yanında, çok daha farklı ve yeni kafiye emaları da yazılmaya ba lanmı tır (Andı, 1997: 370). Bu yüzden airin müsemmende yaptı ı yenili i, eskide yenilik yapma anlayı ının bir yansıması olarak dü ünebiliriz. Hele hele Receb Vahyî’nin bir ara nesil airi olarak tanımlandı ı dü ünüldü ünde nazım eklindeki bu tercihinin sebebi daha da iyi anla ılacaktır.

Fakat unu da ifade edelim ki aire ait müsemmen nazım ekliyle yazılmı bir manzume daha bulunmaktadır. “Bir Yâd-ı Hazînâne” ba lıklı manzume, 7 bentten müte ekkil mütekerrir bir müsemmendir. air; bu manzumesinde herhangi bir yenilik yapma yoluna gitmemi , divan iirindeki klasik müsemmen yapısına uygun bir tarzda manzumesini olu turmu tur. Örnek te kil etmesi bakımından müsemmenin ilk bendini a a ıda veriyoruz:

$ P . 5 * 8L - RL - RL - RL - = . .6 * . * * # . ,# 2 . % D D * $ . . 1* # $ % . 5 * . . * 5 . , . + . * . D .* . 80 ( 0 @B< - . ## 9B?< &BEA= Görüldü ü gibi müsemmenin kafiye düzeni aaaaaaAA, bbbbbbAA, ccccccAA eklindedir ve divan iirindeki mütekerrir müsemmen kafiye düzenine aynen uymaktadır.

Halbuki Regâibiyye, sekiz mısralık bentler hâlinde yazılmasına ra men müsemmen nazım eklinde kullanılan kafiye biçimlerinden hiçbirine uymamaktadır. Receb Vahyî’nin Regâibiyyesinin kafiye düzeni:

1. aaabcccb 2. dddefffe 3. ggghıııh

eklindedir. Bir taraftan müsemmen nazım ekline benzeyen manzumede farklı bir kafiye örgüsünün bulunması airin, yenilikler pe inde oldu unu göstermektedir. Bu yenilik arayı ı, airin yukarıda daha önce bahsetti imiz di er iirlerinde de görülmektedir.

airin Regâibiyyesinin ekle dair di er bir farkı ise toplam beyit sayısıdır. Salâhî’nin eseri 213 beyit, Ârif Süleyman’ınki 129 beyit, Üsküdarlı Sâfî’nin Regâibiyyesi 12 beyit, Mehmed Fevzi Efendi’nin eseri 112 beyit, emseddin Canpek’in murabba Regâibiyyesi, 16; gazel tarzındaki manzumesi ise 13 beyit olarak nazmedilmi tir. airimizin Regâibiyyesi ise 36 beyittir. Görüldü ü gibi Receb Vahyî’nin Regâibiyyesi, Sâfî ve emseddin Canpek’in manzumeleri gibi kısa bir manzume özelli i ta ımaktadır.

(27)

- 221 -

“Leyle-i Regâib”in muhtevası da benzerlerinden farklı özellikler ta ımaktadır. Salâhî’nin “Matlau’l-Fecr” ba lıklı Regâibiyyesi, Regâib gecesinin yanı sıra mevlit ve mirâc hadisesi ile ardından geli en olaylardan da bahsetmektedir. Ayrıca eserde Tevhîd ve Münâcât tarzında manzumeler de yer almaktadır. Manzume, muhtevasının kapsamlı olmasından dolayı mesnevî nazım ekliyle yazılmı tır. Aynı ekilde Mehmed Fevzî’nin Regâibiyyesi de bu hadiseyi, geni bir ekilde ele almı tır. Ama manzumede mevlit ve Mirac hadiselerine de inilmemi tir. Ârif Süleyman’ın Farsça Regâibiyyesinde ise Salâhî’nin eserinde oldu u gibi mevlit ve Mirac bahsi bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Ehl-i Beyt ve dört halife övgüleri de bulunmaktadır. En kısa Regâibiyye olma özelli ine sahip Üsküdarlı Sâfî’nin “Leyle-i Regâib”i ise, aslında na’t tarzında yazılmı tır. Ama dört bentten olu an manzumede Regâib gecesinin faziletinden ve öneminden de bahsedilmi tir. emseddin Canpek’in murabba ve gazel tarzındaki Regâibiyyelerinde ise Regâib gecesinin önemini ve neden kutlanması gerekti i anlatılmaktadır. Bu iki manzume de Hz. Muhammed’in övgüsünü içeren beyitler sebebiyle na’t özelli i de ta ımaktadır.

Receb Vahyî ise manzumesinin ilk üç bendinde Regâib gecesinin faziletinden bahseder. Ona göre bu geceye saygı göstermek vaciptir. Çünkü Allah’ın ihsanları, bu gece da ıtılmaktadır. Regâib gecesi, e i benzeri bulunmayan ve asla batmayan bir güne gibi âlemi aydınlatan bir nur oldu undan Allah’ın feyzi bu gece daha çok olacaktır. Bu gece, manalarla dolu, feyz kayna ı bir zaman dilimidir. Muhabbetin, saadetin, hidayetin her iki âleme de bolca da ıtıldı ı bir gecedir.

Vahyî, dördüncü bentten itibaren Hz. Muhammed’i övmeye ba lar. Hz. Muhammed; varlı ın nuru, bütün zamanların en öhretlisi, iki cihanın sultanı, Allah’ın habibi ve övülmü lerin en yücesidir. Çünkü Hz. Muhammed olmasaydı, dünya viran olacaktır.

air, 6. bentte; Hz. Âdem’den Hz. Peygamberin babası Abdullah’a kadar gelen nurun, Âmine’ye geçmesinden bahseder. Yani Regâib gecesinden söz eder.

X . D L Y. * -Z W [ W , ' 1 \ G . D . # 7 \ * # G ( Y. ] . 1 \

7. bentte ise bu nur sayesinde iki cihânın var oldu u ifade edilmektedir. air, son iki bentte ise yine Hz. Muhammed’i öven ifadeler kullanmı tır.

' , ^ \ ' ] # _ \ G ] . .P * \ ' - . ] ^. / ^ ( ^ \ , ^ \ G _ ]. ( ^ \ ' . _ ( . ^ 4 ` \ L Y \ `

(28)

- 222 - `/ ,^ \ 7 ] ` ,^ # `3 . ] \ 3 , . ] \ a . ] \ G - 1

Regâibiyyelerin muhtevaya dair bu özelliklerine baktı ımızda bir hususiyet dikkat çekmektedir. Regâibiyyelerin muhtevası, nazım ekillerine de yansımı tır. Salâhî, Ârif Süleyman ve Mehmed Fevzî’nin Regâibiyyelerinde hadiseler, tahkiyevî bir üslupla anlatılmı tır. Bu yüzdendir ki manzumeler, mesnevi nazım ekliyle yazılmı lardır. Receb Vahyî, Üsküdarlı Sâfî ve emseddin Canpek’in manzumelerinde ise Regâib hadisesinin anlatımından ziyade gecenin fazileti anlatılmı ve Hz. Muhammed’in övgüsünde bulunulmu tur. Bunun bir yansıması olarak bu manzumeler; murabba, müseddes, müsemmen ve gazel tarzında nazmedilmi tir.

Sonuç

Mehmet Kaplan’ın yanı sıra Orhan Okay’ın da ara nesil airleri arasında saydı ı (Okay, 2005: 55) Receb Vahyî; ara tırmacıların kendisi hakkındaki tespitlerini do rular nitelikte gerek manzumelerindeki çe itlili i gerekse Batı dillerinden yaptı ı iir tercümeleri ile dikkat çekmektedir. Bir taraftan divan edebiyatı tarzında din, hikmet ve tasavvuf konulu iirler yazarken bir taraftan da Rus, Fransız edebiyatından manzum tercümeler yapması onu tam bir geçi dönemi airi yapmaktadır. Yine Me rutiyet Dönemi edebiyatının genel özelliklerine uygun olarak iirlerinin büyük bir bölümünü mecmualarda yayımlanan air, içinde Regâibiyye, mevlit ve Miraciyye barındıran müstakil bir risale de yazmı tır.

Receb Vahyî’nin ekil ve muhteva bakımından farklılıklar arz eden Regâibiyyesinin, dinî-manzum türler içinde önemli bir yeri oldu una inanıyoruz. Manzume, hem örne ine az rastlanan bir dinî türde yazılmı olması dolayısıyla hem de 19. asırda Türk edebiyatının geçirdi i de i imi göstermesi bakımından önemlidir.

SSSS .... W -W -W -W -8' (`1 RL ` = O G . W - 8 &F= G * . # `b \ # G 1 . ` . G . . ` G . W . ( \ * * G ]Y. ( Y. ' # OO G . ` G (c - . G 1 . .P * ' ] 1 . ( . \ G . D . ` G . c . G ( Y. ' ] 1 . \ OOO G . ] G b . ` G . L # \ ` G . . ^ G # . ^ G * . ` 7 \ * O7

(29)

223 \ . # 8 &<= \ , . # \ . # [ G 1 . # \ ] . ' ` 1 \ # 1 . D . 1 \ , ( ' ] 1 G ' _[ ( . ] 7 \ 1 ^ W 1 d \ ` 1 7 \ * ^ G ] . ^ G , (. [ * , [ * ^ 1 . 7O X . D L Y. * -Z W [ W , ' 1 \ G . D . # 7 \ * # G ( Y. ] . 1 \ 7OO d , 6 6 ! , $ D ( e \ ) \ * ^ ^ \ \ - _ \ G # . 7OOO ' , ^ \ ' ] # _ \ G ] . .P * \ ' - . ] ^. / ^ ( ^ \ , ^ \ G _ ]. ( ^ \ ' . _ ( . ^ ON 4 ` \ L Y \ ` `/ ,^ \ 7 ] ` ,^ # `3 . ] \ 3 , . ] \ a . ] \ G - 1 KAYNAKÇA

Ahmet Vefik Pa a (2000). Lehce-i Osmânî, (hzl: Recep Toparlı), Ankara: TDK Yayınları.

AKKU , Mehmet (1992). “Edebiyatımızda Regâibiyye ve Salâhi’nin Matla’u’l-Fecr’i” Ankara Üniversitesi lahiyat Fakültesi Dergisi, C. XXXII, s. 129-153.

AKSOY, Hasan (2007). Eski Türk Edebiyatında Mevlidler", TAL D, Eski Türk Edebiyatı Tarihi I, Sayı:9, s. 323-332. ANDI, M. Fatih (1997). Servet-i Fünun’a Kadar Yeni Türk iirinde ekil De i meleri, stanbul: Kitabevi Yay. B LG N, Orhan (1990). Külliyât-ı emsî (Divân-ı Hadîkatü’l-Meânî), stanbul.

Cerîde-i Sûfiyye, Nu: 133, Rebiü’l-evvel 1336, s. 335. Cerîde-i Sûfiyye, Nu: 129, evval 1336, s. 299.

ÇELEB O LU, Âmil (1998). “Türk Edebiyatında Manzum Dinî Eserler”, Eski Türk Edebiyatı Ara tırmaları, stanbul: MEB Yayınları, s. 349-365.

ÇET N, Osman (1987). “Tarihte lk Resmî Mevlid Merasimleri”, UÜ lahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 2, s. 73-76.

ÇILGIN, Alev Sınar (2006). “Bursa’nın lk Edebiyat ve Sanat Dergisi: Nilüfer”, UÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, Yıl; 7, Sayı: 10, s. 47-64.

DO AN, Özgür (2007). 16. Yüzyıl airlerinden Dervi ’in Mevlid’i, Yayıımlanmamı Yüksek Lisans Tezi, stanbul: MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü.

GÖÇGÜN, Önder (2001). Ziya Pa a’nın Hayatı, Eserleri, Edebî Ki ili i, Bütün iirleri ve Eserlerinden Açıklamalı Seçmeler, Ankara: TTK Basımevi.

NAL, bnülemin Mahmut Kemal (1988). Son Asır Türk airleri, 4. Cilt, stanbul: Dergah Yayınları.

KANAR, Mehmet (2009). Arapça-Türkçe Sözlük, stanbul: Say Yayınları.KAPLAN, Mehmet (1978). iir Tahlilleri I, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e, stanbul: Dergah Yayınları.

KAPLAN, Mehmet (1987). Tevfik Fikret (Devir- ahsiyet-Eser), stanbul: Dergah Yayınları.

KAR PER, Cafer (1997). Ara Nesil airi Recep Vahyî, Yayımlanmamı Doktora Tezi, stanbul: Ü Sosyal Bilimler Enstitüsü.

KÖKSAL, M. Fatih (2010). Mevlid-Nâme, Türk Edebiyatında Mevlid Türü ve Yeni Mevlid Metinleri, Kır ehir. Kur’an-ı Kerim Meâli (2009). (hzl: Halil Altunta , Muzaffer ahin), Ankara: D B Yayınları.

(30)

224

LEVEND, Agâh Sırrı (1972). “Dinî Edebiyatımızın Ba lıca Ürünleri”, TDAY Belleten, s. 35-80.

MAZIO LU, Hasibe (1974). “Türk Edebiyatında Mevlid Yazan airler”, Türkoloji Dergisi, C. VI. S. 1, s. 31-62. Mehmed Bahaeddin (1997). Yeni Türkçe Lügat, Ankara: Akça Yayınları.

Mehmed Zihnî (1393). Ni’met-i slâm, el-Mektebetü’l- slâmiyye, Cilt: I, Diyarbakır. Miras, M. Kâmil(1949). “Leyle-i Regâib” Sebilürre ad, XI, Sayı: 261, s. 241-242. Muallim Nâci (1995). Lügat-ı Nâci, stanbul: Ça rı Yayınları.

Mustafa bin emseddin Ahterî (1310). Ahterî Kebîr, stanbul: Matba’a-i Âmire. M RAS, M. Kâmil (1949). “Leyle-i Regâib”, Sebilürre âd, XI, Sayı: 261, s. 241-242. ÖZCAN, Nuri (2004). “Mevlid” (Mûsiki), TDV A, Cilt: 29, stanbul, s. 484-485.

Nilüfer, Cilt: I-II-III-IV-V, 1304-1309 (1886-1891). (https://sureli.mkutup.gov.tr/detail.php?id=714) OKAY, Orhan (2005). Batılıla ma Devri Türk Edebiyatı, stanbul: Dergah Yay.

ÖZGÜL, M. Kayahan (2006), Divan Yolu’ndan Pera’ya Selâmetle, Modern Türk iirine Do ru, Ankara: Hece Yayınları. PEKOLCAY, Necla (1980). Mevlid, Süleyman Çelebi, stanbul: Dergah Yayınları.

Receb Vahyî (1315). Minhâcü’l-Mi’râc, stanbul: Cemal Efendi Matbaası.

SARAÇ, M. A. Yekta (2007). Klasik Edebiyat Bilgisi, Biçim-Ölçü-Kafiye, stanbul: 3F Yayınevi. emseddin Sâmî (2004). Kâmûs-ı Türkî, stanbul: Ça rı Yayınları.

TUMAN, M. Nail (2001). Tuhfe-i Nâilî, C: I-II, (hzl: Cemal Kurnaz, Mustafa Tatcı), Ankara: Bizim Büro Yayınları. Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi (2007). “Vahyî”, Ankara: AKMB Yayınları.

VEL BEYO LU, Veli Recai (1975). Örneklerle Basılı Bütün iir Kitapları Antolojisi, Cilt: II, stanbul.

YEKBA , Hakan (2010). Klasik Türk iirinde Regâibiyye ve Mehmed Fevzî Efendi’nin Regâibiyyesi, TAED, Sayı: 42, s. 69-95.

Referanslar

Benzer Belgeler

– mild hyperglicemia have adverse effects on pregnancy results, – and treatment is beneficial.. • One step screening with 75 gr OGTT is

• Sagittal kesitte internal os, ensoservikal kanal ve eksternal

– Gebelik haftası ve doğum ağırlığı önemli – GRIT: Growth Restriction Intervential Trial. • İatrojenik erken doğum ile neonatal komplikasyonlar

• En sık görülen MCM ve Blake poşunun prognozu iyi, bunlar anomali değil anomali için risk faktörü gibi düşünülebilir. • En önemli ve en zor olan vermisin normal

– “NORMAL” sonuç alınması her iki fetus için de geçerlidir – “ANORMAL” sonuç alındığı takdirde mutlaka invazif işlem..

• Ebeveynlerin farklı mutasyonlar taşıdığı resesif hastalıklar. –

• Sagittal kesitte internal os, endoservikal kanal ve eksternal os izlenmelidir.. PTD

AB Mevzuatının Adı ve Numarası: Kentsel atıksu arıtımı konulu 21 Mayıs 1991 tarih ve 91/271/EEC Sayılı Konsey Direktifi Yapılacak iş: Bu direktife uyumu sağlayacak olan,