• Sonuç bulunamadı

Pers hakimiyetinin bitiminden Bizans hakimiyetinin başlangıcına kadar olan dönemdeki antik çağ yazarlarının eserlerinde Orta Fırat bölgesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Pers hakimiyetinin bitiminden Bizans hakimiyetinin başlangıcına kadar olan dönemdeki antik çağ yazarlarının eserlerinde Orta Fırat bölgesi"

Copied!
258
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

i

T.C

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI

ESKİÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI

PERS HAKİMİYETİNİN BİTİMİNDEN BİZANS

HAKİMİYETİNİN BAŞLANGICINA KADAR OLAN

DÖNEMDEKİ ANTİK ÇAĞ YAZARLARININ

ESERLERİNDE ORTA FIRAT BÖLGESİ

Ercüment YILDIRIM

Doktora Tezi

Prof. Dr. Hasan BAHAR

(2)

ii

T.C.

Selçuk Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

BİLİMSEL ETİK SAYFASI

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadar ki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiği, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(3)

iii

T.C.

Selçuk Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

DOKTORA TEZİ KABUL FORMU

Ercüment YILDIRIM tarafından hazırlanan “Pers Hakimiyetinin Başından Roma Hakimiyetinin sonuna kadar olan dönemde Antikçağ yazarlarına göre Orta Fırat Bölgesinin Durumu” başlıklı bu çalışma …/…/….. tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği / oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından doktora tezi olarak kabul edilmiştir.

Prof. Dr. Hasan BAHAR Danışman

Prof. Dr. Özdemir KOÇAK Üye

Yrd. Doç. Dr. Mehmet Ali HACIGÖKMEN Üye

Prof. Dr. Mustafa DEMİRCİ Üye

(4)

iv

ÖNSÖZ

Çalışmamız, Pers hakimiyetinin bitiminden Bizans hakimiyetinin başlangıcına kadar olan dönemdeki Antik Çağ yazarlarının eserlerinde Orta Fırat Bölgesi ile ilgili kayıtların derlenerek bir bütün olarak sunmayı amaçlamaktadır.

Anadolu’nun birçok bölgesinin Antik dönemleriyle ilgili çalışmalar yapılmış olmasına rağmen incelediğimiz bölge için yeterli bir çalışma bulunmamaktadır.

Danışman hocam Prof. Dr. Hasan BAHAR ile birlikte Anadolu’nun farklı bölgelerinin, komşu bölgelerle olan siyasi, kültürel ve ekonomik ilişkileri de göz önünde tutularak, incelenmesinin Anadolu tarihi açısından faydalı olacağı düşüncesinden hareketle tez konumuzu belirledik.

Antik yazarların eserlerinin incelenmesinin yanı sıra bölgenin başlangıcından itibaren kısa tarihçesi verilerek bütünlük sağlanmaya çalışılmıştır.

Şüphesiz, çalışmamda başlangıçtan itibaren danışman hocam Sayın Prof. Dr. Hasan BAHAR’ın büyük katkıları olmuştur. Kendisine beni bu konuda çalışmaya teşvik etmesi ve yardımlarından dolayı teşekkür ederim. Ayrıca bana çalışmalarımda yardımcı olan Sayın hocam Prof. Dr. Özdemir KOÇAK’a da teşekkürü bir borç bilirim.

(5)

v

T.C.

Selçuk Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö ğr en ci n in

Adı Soyadı: Ercüment YILDIRIM 034102011001

Ana Bilim / Bilim Dalı Tarih Ana Bilim Dalı / Eskiçağ Tarihi Bilim Dalı

Danışmanı Prof. Dr. Hasan BAHAR

Tezin Adı

Pers Hakimiyetinin Bitiminden Bizans Hakimiyetinin Başlangıcına Kadar Olan Dönemdeki Antik Çağ Yazarlarının Eserlerinde Orta Fırat Bölgesi

ÖZET

Apemeia Barışı ile Anadolu’ya yayılmaya başlayan Roma İmparatorluğu Lucullus’nun Pontus krallığını ele geçirmesiyle sınırlarını daha doğuya ilerletmiştir. Bu dönemde Roma Anadolu’nun doğusunda bulunan Armenia, Kommagene ve Osroene Krallıkları ile komşu olmuştur. Bu ilerleyişin ardından Romalılar bu krallıkları işgal etmek yerine doğudaki Parth İmparatorluğuna karşı tampon devletler olarak kullanmak yoluna gitmiştir.

Lucullus’tan sonra bölgeye gönderilen Pompeius da Anadolu’daki Roma otoritesini güçlendirse de Crassus’un Harran’da uğradığı yenilgi Roma’nın ilerleyişini geciktirmiştir. Antik kaynaklara göre bu yenilgi Roma’nın doğu politikasını etkilemiş, sonraki komutanlar Crassus’un yaptığı hatalara düşmemeye dikkat etmişlerdir. Roma’nın kaybettiği toprakların bir kısmını Marcus Antonius geri almayı başarmış ve bu dönemde Roma ve Parth

(6)

vi

İmparatorlukları arasında Fırat Nehri’nin sınır olarak kabul edilmesi bölgeyi kültürel ve ekonomik olarak etkilemeye başlamıştır.

Roma’nın Armenia üzerindeki otoritesini sağlamak için doğuya ilerleyen Gaius (M.S. 3) ve Germanicus’un (M.S. 19) ölümleri doğudaki ilerleyişi geciktirtirmiş Parthların bölgedeki etkinliğini artırmıştır. Fakat Parth ülkesinde meydana gelen taht kavgaları üzerine II. Artabanus, Tiberius ile anlaşma yapmıştır. İki imparatorluğun gelenekselleşen sınırı Fırat Nehri yakınlarında yapılan anlaşma ile Roma İmparatorluğu Akdeniz’e Parthların ulaşmasını engellemek için Fırat Nehri’ni sürekli elde tutmayı ve bölgeden geçen ticaret yollarını kontrol altına almayı amaçlamıştır.

Bölgeyi bir süre çatışmalardan uzak tutan barış, Paetus’un Parth İmparatorluğu üzerine düzenlediği seferle sona ermiştir. Paetus, Parth ordusu karşısında yenilmesine rağmen ordusunu imha edilmekten kurtararak Fırat Nehri’nin batısına çekmeyi başarmıştır. Doğu sınırında başlayan sorunun büyümesini istemeyen Nero Parthlar ile yaptığı anlaşma ile Roma imparatorunun onayı ile Armenia tahtına Arsakid hanedanlığından birinin geçebileceğini kabul etmiştir.

Nero’nun yaptığı barış sona erdikten sonra Vespasianus, Roma’nın doğu politikasında bazı değişiklikler yaparak bölgede Roma otoritesini kalıcı hale getirmeye çalışmıştır. Bunun için bölgede bulunan Roma lejyonları tekrar düzenlenerek Fırat Nehri boyunca kuzeyden güneye Malatya’da XII. Fulminata, Samosta’da VI. Ferrata ve Zeugma’da IV. Scythica lejyonları yerleştirilmiştir. Bu lejyonların yerleşmesi şehirlerin ticarî ve kültürel hayatında önemli değişiklikler getirmiştir. Özellikle imparatorluğunun değişik bölgelerinden gelmiş farklı kültürlere ve sanat anlayışına sahip yüksek rütbeli subaylar şehirlerin kültür hayatına büyük katkılar sağlamışlardır.

Vespasianus’tan sonra Roma’nın Parth İmparatorluğu üzerine gerçekleştirdiği en başarılı seferlerden birini gerçekleştiren Traianus Babil’e

(7)

vii

kadar ilerleyerek Roma’nın geleneksel sınırını Fırat’ın ötesine taşımıştır. Hadrianus döneminde ise doğu sınırlarının fazlasıyla genişlediği konusunda eleştiriler artınca Fırat’ın doğusunda bulunan toprakların sürekli elde tutulamayacağı gerekçesi ile geri çekilmiştir.

Roma’nın sınırlarını Fırat nehrinin ötesine genişletmeyi amaçlayan bir diğer Roma imparatoru Septimius Severus olmuştur. Septimius Severus beraberindeki Roma ordusu ile Parth ülkesine girmiş Ktesiphon’u ele geçirerek yaktırmıştır. Böylece Roma’nın doğu sınırı Fırat nehrinin ötesine ulaşmış ve nehir geleneksel sınır rolünü kaybetmiştir.

Uzun yıllar süren Roma – Parth mücadeleleri Orta Fırat Bölgesi’ni sosyo-ekonomik ve siyasi açıdan derin bir şekilde etkilemiştir. Özellikle Roma’nın bölgede uyguladığı politikaların siyasi etkileri, Parthların geri çekilmesi ve yerel krallıkların ortadan kalkması ile meydana gelen sosyal değişimler, bölgeden geçen ticaret yollarının Fırat nehrini aşmak için kullandığı Zeugma ve Samosata gibi şehirlerde oluşan ekonomik gelişmeler, dönemin kaynakları incelendiğinde açık şekilde görülmektedir.

(8)

viii

T.C.

Selçuk Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö ğr en ci n in

Adı Soyadı: Ercüment YILDIRIM 034102011001

Ana Bilim / Bilim Dalı Tarih Bilim Dalı /Eskiçağ Tarihi ABD.

Danışmanı Prof. Dr. Hasan BAHAR

Tezin Adı

The Middle Euphrates Territory in the Writings of the Ancient Writers from the end of Persian Domination to the Beginning of the Byzantium Dominaiton.

Summary

The Roman Empire, which started to spread over Anatolia with the Treaty of Apemeia, extended its borders a lot more to the east after Lucullus conquered the Kingdom of Pontus. In this era, The Roman Empire became a neighbouring country of Armenia, Kommagene and Osroene Kingdom which were in the eastern Anatolia. After this expansion, Romans preferred to make use of buffer states in the east against Parth Empire rather than occupy those kingdoms.

Even though Pompeius, who was appointed to the region after Lucullus, also strengthened the Roman domination, Crassus’s defeat in Carrhae (Harran)

delayed the expansion of the Roman Empire. According to the ancient resources, this defeat affected the eastern policy of Romans so that the successors of Crassus tried to avoid making the same mistakes. Marcus Antonius succeeded in gaining back some parts of the territory that Rome had

(9)

ix

lost. That the bordering role of the River Euphrates (Fırat) between Roman and Perth Empires had emerged in this era started to affect the economical and cultural life of the region.

Gaius’s and Germanicus’s death, who had been heading to the east to ensure the Roman domination over Armenia, delayed the expansion of the Empire to the east and increased the effectiveness of the Parths in the region. However, upon the struggle for throne, Artabanus II signed a treaty with Tiberus. By signing a treaty near the River Euphrates which was becoming a conventional border between two empires, the Roman Empire aimed at withholding the River Euphrates and keeping the control of the trade routes throughout the region.

The peace which kept the region away from a war for a while ended up when Paetus mounted a military expedition on Parth Empire. Despite being defeated by Parth Army, Paetus succeeded in withdrawing his army to the west of the River Euphrates, thus saving it from a total destruction. By signing a treaty with the Parths, Nero, who didn’t want the problem in the east to get bigger, agreed that someone from Arsacid dynasty might ascent the throne of Armenia with the confirmation of Roman Emperor.

After the peace treaty which Nero signed ended up, Vespasianus tried to make the Roman domination permanent in the region by making some changes in the Eastern policy of the Roman Empire. In order to achieve this, he deployed the Roman legions, which were reorganized, from the north to the south along the River Euphrates, Fulminata XII in Malatya, Ferrata VI in Samosta and Scyhica IV in Zeugma. The deployment of the legions brought major differences to the cultural and commercial life of the cities. Especially the high-ranked army officers coming from different regions of the empire and who had a different sense of culture and art made a lot of contributions to the cultural life of the city.

(10)

x

Traianus who carried out one of the most successful military expedition of Rome on Perth Empire after Vespaianus expanded the conventional Roman border beyond the River Euphrates by marching up to Babylon. During the reign of Hadrianus, when the criticisms arose on the overexpanded borders in the east, he withdrew his troops for the reason that the territory in the east of River Euphrates could not have been retained all the time.

Septimius was another Roman emperor who wanted to expand the Roman borders beyond the River Euphrates. He marched his army with Severus into the Parth land and made the city of Ktesiphon burnt. Thus, The Roman borders reached beyond the River Euphrates and the river lost its role of being a conventional border.

The struggle between the Romans and the Parths that lasted for centuries had some effects on social, political economical life in the central Euphrates region. When some resources belonging to this reign were examined, especially the political effects of the Roman policy in the region, social changes after the withdrawn of the Parths and the demolishing of the local kingdom and finally the economical improvements in cities such as Zeugma and Samoasta, which were used as trade routes to pass the River Euphrates, were clearly observed.

(11)

xi

Kısaltmalar

AAA. Annals of Archaeology and Anthropology. AJA. American Journal af Archaeology.

AMS. Asia Minor Studien. AnatSt. Anatolian Studies.

ASORAR. American Schools of Orientel Research Archaeological Reports. AVO Altertumskunde des Vorderen Orients

BCH. Bulletin de Correspondance Hellenique.

Bkz. Bakınız.

BZ. Byzantinische Zeitschrift.

CAH. The Cambridge Ancient History.

Çev. Çeviren.

DSİ Devlet Su İşleri.

DTCFD. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi.

HUDC. Harvard University Department of the Classics. HUP. Harvard University Press.

İTÇ. İlk Tunç Çağı.

İÜCED. İstabul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü Dergisi. İÜEF. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi.

JHS. Journal of Hellenistic Studies. JRS. Journal of Roman Studies. LCL. Loeb Classical Library.

OCET Oxford Editions of Cuneiform Texts.

OTÇ. Orta Tunç Çağı.

PIR. Prosopographia Imperii Romani.

RE. Real Encyclopadie.

STÇ. Son Tunç Çağı.

TAÇDAM. Tarihsel Çevre Değerlerini Araştırma ve Uygulama Merkezi. TAD. Türkiye Arkeoloji Dergisi.

TAY. Türkiye Arkeolojik Yerleşmeler.

(12)

xii

RESİMLER LİSTESİ

Resim 1

Zeugma şehri yakınlarında Fırat Nehri’nin kolay geçildiği pasajardan biri. Kaynak: www.zeugmaweb.com/zeugma/genelfoto.htm

Resim 2

Bilecik yakınlarında Rumkale’nin Fırat Nehri’ne bağlantı noktası. Kaynak: http://www.tayproject.org/

Resim 3

Pozantı yakınlarında bulunan Toros geçitlerinden biri.

Kaynak: Resim yaklaşık 1914 yılında bir Alman askeri tarafından çekilmiştir. www.flick.com/blauepics.html

Resim 4

Diyarbakır Surlarının 1930 yıllarındaki durumu Kaynak: 1999 Diyarbakır İl Yıllığı

Resim 5 Dülük kentinin genel görünümü. Kaynak: http://www.dolicheantik.com Resim 6 Şanlıurfa kalesi. Kaynak: http://www.sanliurfa.bel.tr/ Resim 7

Hierapolis Antik Kenti’nin ana caddesi. Kaynak: http://hi.tixik.com/image-497995.htm

Resim 8

Samsat Höyük ve Kalesi.

Kaynak: http://www.samsat.gov.tr/

Resim 9

Zeugma.

Kaynak: www.zeugmaweb.com/zeugma/genelfoto.htm

Resim 10

Zeugma kazı alanı.

(13)

xiii

HARİTALAR LİSTESİ

Harita – 1

Roma Hakimiyetinin Yayılması

Kaynak: The Historical Atlas - William R. Shepherd 1923.

Harita – 2

Bölgenin Önemli Kentleri

Kaynak:East and West Though Fifteen Centuries - G. F.Young 1916.

Harita – 3

Roma İmparatorluğunun Anadolu’ya Yayılması Kaynak: Historical Atlas - William R. Shepherd 1923.

Harita – 4

Roma ve Parth İmparatorlukları Sınır Bölgesi Kaynak: www. lib.utexas.edu/maps

Harita – 5

Roma Hakimiyeti Yayılmadan Önce Anadolu’nun Genel Durumu Kaynak:The Decline and Fall of the Roman Empire - E.Gibbon 1906.

Harita – 6

Bölgede Bulunan Antik Kentler

Kaynak: Google Earth üzerine çizilmiştir.

Harita – 7 Bölgeden Geçen Ticaret Yolları

(14)

xiv

İÇİNDEKİLER

Bilimsel Etik Sayfası……….. ii

Tez Kabul Formu………...………… iii

Önsöz……….. iv

Özet……… v

Summary……… viii

Kısaltmalar………. xi

Resimler Listesi……….. xii

Haritalar Listesi……….. xiii

Giriş……… 1

I. BÖLÜM BÖLGENİN FİZİKİ VE TARİHİ COĞRAFYASI İLE TARİHÇESİ…. 3 1. BÖLGENİN FİZİKİ COĞRAFYASI……….……… 3

2. BÖLGENİN TARİHİ COĞRAFYASI…………... 4

3. BÖLGENİN TARİHÇESİ………... 16

3.1. Tarih Öncesi Dönemi………….………... 16

3.2. Hurri, Hitit ve Geç Hitit Dönemi….………. 18

3.3. Pers ve Helenistik Dönemi….………... 23

3.4. Roma ve Parth Dönemi………...………. 26

3.4.1. Armenia Krallığı………... 26

3.4.2. Kommagene Krallığı……….. 45

(15)

xv

II. BÖLÜM

ANTİK ÇAĞ KAYNAKLARINDA ORTA FIRAT BÖLGESİ... 50

1. TAURUS (TOROS) DAĞLARI……… 50

2. EUPHRATES (FIRAT) NEHRİ.………... 57

3. AMİDA (DİYARBAKIR)... 92 4. BATNAE (SURUÇ)...……… 119 5. CYRRHESTICA - CYRRHUS……… 123 6. DOLİCHE (DÜLÜK)...……….. 127 7. EDESSA (ŞANLIURFA) …..……… 129 8. HİERAPOLİS (MANBİJ)……….. 146 9. SAMOSATA (SAMSAT) ..……….. 149 10. SİNGARA……….. 152 11. ZEUGMA………... 157 Sonuç………...… 166 Kaynakça……….… 172 Yerler İndeksi………... 214

Kronolojik Hükümdarlar Listesi………. 227

İndeks……….. 230

Resimler... 234

Haritalar... 239

(16)

1

GİRİŞ

Bu çalışma, Orta Fırat Bölgesi ile ilgili Antik Çağ yazarlarının eserlerinde yer alan anlatımların bir araya toplanması amacını taşımaktadır. Çalışmamız zaman bakımından Pers hakimiyetinin bitiminden Bizans hakimiyetinin başlangıcına kadar olan dönemi; mekan olarak da Güneydoğu Toros Dağları’nın güneyi ile güneyde çöl alanlarının başlangıcının kuzeyi; batıda Karacadağ ile doğuda Amanos Dağları’nın çevrelediği bölgeyi kapsar.

Çalışmamızın esas gerekçesi, inceleme alanımız ile ilgili, bu tarzda, herhangi bir çalışmanın bulunmamasıdır. Bu sebeple çalışmamız, Roma İmparatorluğu’nun ve Parth Hanedanlığı’nın mücadelesi esnasında bölgede meydana gelen olayların oluşturduğu sosyal, siyasi ve ekonomik sonuçların Antik Çağ yazarlarının eserlerine yansımaları inceleyerek bizden sonraki araştırmacılara sunmayı hedeflemiştir.

İncelediğimiz dönem Pers yönetiminin bitip Parth hanedanlığının başladığı M.Ö. 247 ile Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılıp Bizans hakimiyetinin başladığı M.S. 395 yılları arası sınırlandırılmıştır.

Çalışmamız iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde bölgenin fiziki ve tarihi coğrafyası ile tarihçesi verilmeye çalışılmıştır. Fiziki coğrafya bölümünde bölgenin sınırları ve coğrafi yapısı, tarihi coğrafya bölümünde antik kaynaklardan elde edilen bilgiler ile modern kaynaklar kullanılarak elde edilen tarihi coğrafyası, tarihçenin anlatıldığı bölümde ise tarih öncesi dönemlerden başlayarak incelediğimiz zamana kadar olan bölge tarihi verilmeye çalışılmıştır.

İkinci bölümde ise bölgenin dönemdeki önemli şehirleri ile Toros Dağları ve Fırat Nehri’nin antik kaynaklardaki anlatımları verilmesi hedeflenmiştir. Antik kaynaklar, Toros Dağları, Fırat Nehri ve bölgenin önemli şehirleri başlıklarının altına verilmiştir. Testimonia tarzında hazırlanan ikinci bölüm inceleme kolaylığı sağlanması bakımından başlıklar altında, yazar sıralaması ile verilmiştir.

(17)

2

Tezimizin hazırlanma yönetiminin temelinde antik kaynakların taraması gelmektedir. Araştırma alanımızın önemli şehirleri, coğrafi unsurları olan Fırat Nehri ve Toros Dağları tarama kriterleri olarak belirlenmiştir. Bu kriterler ile antik kaynaklar taranmış ve çalışmamızın kapsamına dahil edilmiştir.

Belirlediğimiz referanslar dışında Roma ve Parthların birbirine karşı düzenledikleri seferlerden bahseden antik metinler incelenerek savaşlar esnasında bölgeden geçen orduların ilerleyişleri esnasında karşılaştıkları sorunlardan, uğradıkları kentlere kadar meydana gelen olayları inceleyip çalışmamıza ekledik. Bunun dışında bölgeden geçen ve on binlerce askerden oluşan Roma ve Parth ordularının Fırat Nehri’ni geçerken karşılaştıkları zorluklar antik yazarların eserlerinde ayrıntılarıyla anlatılmıştır. Bu anlatımları da çalışmamıza dahil ederek çalışmamızı geliştirmeye çalıştık.

(18)

3

I. BÖLÜM

BÖLGENİN FİZİKİ VE TARİHİ COĞRAFYASI İLE TARİHÇESİ

1. BÖLGENİN FİZİKİ COĞRAFYASI

Orta Fırat Bölgesi, kuzeyde Güneydoğu Toros Dağları'nın güney kesimi; güneyde çöl alanın başlangıcı; doğuda Karacadağ, batıda Amanos Dağları ile sınırlanır.1 Bölgenin sahip olduğu fiziki coğrafya ve iklim özellikleri tarımsal üretime uygun olup mevsimsel soğuk-sıcak dengesinde aşırı uç noktalara ulaşmadığından yoğun iskan görmüştür.2

Bölgenin temel fiziki yapısı, kuzeydeki dağlık alanlardan, orta bölümlerde yüksek platolardan ve güneyde tektonik kırılmalarla oluşan ovalardan meydana gelmiştir.3 Güneydoğu Toros Dağları’nın güney yamaçları en geniş dağlık alan olup bölgenin kuzey kesimini oluşturmuştur.4 Karacadağ volkan konisi bölgenin doğu sınırını oluşturduğu gibi Fırat ve Dicle Nehirleri’nin havzalarını ayıran su bölümü çizgisidir.5 Bölgenin hakim yer şekilleri olan plato alanları kuzeyden güneye doğru kademeli olarak alçalma göstermektedir.6 Bölgenin önemli ovaları ise batıdan doğuya doğru Kilis, Suruç, Harran (Altınbaşak) ve Ceylanpınar ovalarıdır.7

Orta Fırat Bölgesi, Anadolu’nun genel iklim özelliklerini belirleyen hava kütlelerinin etkisi altındadır.8 Bölge, mayıs ayı sonunda başlayıp ekim ayına kadar Akdeniz havzasına ulaşan alçak basınç etkisi altındadır. Diğer dönemlerde ise Orta ve Doğu Avrupa’dan kaynaklanan yüksek basıncın etkisi altındadır.9 Bölgede kış ve ilkbahar mevsimi az yağışlı, yaz mevsimi ise kurak geçmektedir.10

1

Kalelioğlu 1972: 140; Atalay 2006: 259.

2

İlhan 1976: 43; Türkünal 1980: 22;.Sözer 1984: 10.

3

Kalelioğlu 1972: 152–158; Atalay 2006: 268.

4

Altınlı 1967: 3; Yalçınlar 1997: 8; Yenmez 2003: 34.

5 Yenmez 2003: 35. 6 Ardel 1961: 145. 7 Kalelioğlu 1972: 160; Ardos 1995: 68 – 69. 8 Erinç 1996: 295; Gürgen 2002: 17 – 21. 9 Koçman 1993: 2. 10 Saraçoğlu 1956: 43.

(19)

4

2. BÖLGENİN TARİHİ COĞRAFASI

Orta Fırat Bölgesi, kültürel, siyasi ve sosyal açıdan geçiş coğrafyası özelliği göstermektedir. Bölge, güneydeki çöl iklimi ile kuzeydeki karasal iklim; güneydeki düzlükler ile kuzeydeki dağlık alanlar arasında yaşayan farklı kültürlere sahip toplumlar için geçiş alanıdır. Bununla birlikte bölge Mezopotamya’yı Fırat üzerindeki ticaret yolları ile Doğu Anadolu’ya; Toros geçitleriyle de Orta Anadolu’ya bağlayan önemli askeri ve ticari yolları bünyesinde barındırdığı gibi Anadolu’nun Kuzey Suriye ve Mezopotamya’ya açılan kapısı durumundadır.11

İncelediğimiz dönemde bölge, Parth ve Roma İmparatorlukları arasındaki güç mücadelesine sahne olmuştur. Bu esnada meydana gelen olaylar Romalı tarihçilerin yazdıkları eserler vasıtası ile günümüze ulaşmıştır. Bu eserler; tarihi olaylardan bahsetmelerinin yanı sıra bölgenin coğrafi yapısı ve yerleşim yerleri hakkında da bilgi vermektedir. Özellikle Fırat Nehriyle ilgili verilen bilgilerde büyük orduların nehri geçişi esnasında meydana gelen olaylar ayrıntıları ile anlatılmaktadır.12

M.Ö. 63 yılında Gnaeus Pompeius Magnus’un13 Suriye Eyaleti’ni (Provincia Syria)14 kurmasından sonra Fırat Nehri, Roma ve Parth İmparatorlukları arasında sınır teşkil etmeye başlamıştır.15 Septimius Severus16 dönemine kadar Romalılar ve Parthlar sınırlarını Fırat’ın ötesine taşımayı denemişler fakat tam başarı sağlayamamış nehir sınır olarak kalmıştır.17 Roma ve Parth mücadelesinin ilk dönemlerinde Fırat Nehri kıyısında kale ve tahkimatlı yapılar inşa edilmemiştir.18 Böylece hem Roma hem de Parth kuvvetleri her fırsatta nehri kolaylıkla

11

Yorke 1896: 453 – 472; Douglas 1918: 157-184; Charlesworth 1974: 99-101; Pollard 2003: 171.

12

Roma ordularının Fırat Nehri’ni geçişi ile ilgili ayrıca bkz. Plut. Luc. XXIV.1–8; Proc. hist II.17; Proc. hist II.21; Amm. Marc. XXIII.3.1–3; Cass. Dio XL.19–20; Tac. ann. VI.1.37–38; Plut. Cras. 19. 4–8; Front. strat. I.1.6.

13

Plut. Pom. V. 79–80; Boak 1965: 161.

14

Pompeius tarafından kurulan eyalet Müslümanlar tarafından fethedilene kadar yaklaşık yedi yüzyıl boyunca Roma ve Bizans egemenliğinde kalmıştır.

15

Briant 2002: 837; Dignas 2007: 12; Edwell 2007: 11 – 17.

16

Cass. Dio LVVIX.8.3.

17

Erdkamp 2007: 249-252.

18

(20)

5

geçebilmişlerdir.19 Sonraki dönemlerde Armenia toprakları üzerindeki Roma ve Parth nüfuz mücadelesinin yoğunlaşması Fırat Nehri üzerindeki geçitlerin askeri olarak korunmasını gerektirmiştir. Bunun üzerine Samosata’ya VI. Ferrata ve Zeugma’ya da IV. Scythica lejyonları yerleştirilmiştir.20 Roma İmparatorluğu için Fırat Nehri’nin güvenliğinin sağlanması, Doğu Akdeniz’in önemli liman şehirlerinden olan Antakya’ya yapılabilecek Parth saldırılarını engellemek için de gerekliydi.21

Orta Fırat Bölgesi’nin Roma İmparatorluğu için öneminin artması, M.Ö. 1. yüzyılın başlarında, ticari yollara karşı girişilen saldırıları önlemek amacıyla askeri tedbirlerin alınmasıyla başlamıştır.22 Yine de bölgede Roma İmparatorluğu’nun geleneksel askeri ve siyasi örgütlenmesinin tamamlanması Pescennius Niger'in neden olduğu ayaklanmanın bastırılmasından sonra bölgede Roma’nın merkezi yönetimine karşı yeni başkaldırılar çıkmasını istemeyen Septimius Severus tarafından gerçekleştirildi.23

Velleius Paterculus24 eserinde, Gaius Caesar’ın Parth Kralı V. Phraates ile Fırat Nehri üzerinde bulunan bir adada buluştukları sırada nehrin batı yakasında Roma doğu yakasında ise Parth ordusunun beklediğinden bahseder.25 Bu durum iki imparatorluk arasında Fırat Nehri’nin sınır olduğunu gösterse de bu dönemde Fırat Nehri etrafında Romalılara ait yapısal kanıtın bulunmaması, sınırın simgesel olarak kalmış olduğunu gösteren önemli dayanaklardandır.26

19 Elton 1996: 4; Erdkamp 2007: 249-252. 20 Gawlikowski 1985: 77; Millar 1993: 81. 21

Antakya, Roma hakimiyeti altına girmesinden sonra şehir için parlak bir dönem başlamıştır. Augustus döneminde yeni imar çalışmaları yapılmış ve şehrin nüfusu 300.000’i geçmiştir. Roma’nın Filistin ve Mısır arasındaki kara ulaşımını sağladığından büyük önem kazanmıştır. Hıristiyanlık döneminde de şehir dini açıdan uğrak noktası olmuş ve devam eden süreçte Hıristiyanlığın dini merkezlerinden olmasıyla önem kazanmıştır. Ayrıca bkz. Demir 1996: 22; Bouchier 2007: 87-93.

22

Charlesworth 1974: 49.

23

Cass. Dio LXXV.1.1–3; Cass. Dio LXXVI.9.1–2; Edwell 2007: 19.

24

Vel.hist. II.46.2-4.

25

Vel.hist. II.101.1-3.

26

(21)

6

Suriye Eyaleti’nin kurulmasından sonraki ilk 30 yılda meydana gelen çatışmaların büyük kısmı Romalılar tarafından başlatılmıştır. Roma imparatorlarının Fırat’ın ötesine düzenlediği seferler dizisi M.Ö. 53 yılında Crassus ile başlamıştır. Crassus’un büyük bir ihtişam ile başladığı sefer Harran yakınlarında Parthlar ile yaptığı savaşta uğradığı hezimet ile sona ermiştir.27 M.Ö. 38 yılında Marcus Antonius, Parthlar üzerine başarısız bir sefer düzenlemiş; sonucunda da Roma kuvvetleri Samosata’da kuşatılmıştır.28 Marcus Antonius’un generali olan Bassus saldırılar düzenmesine rağmen Parthların ne Fırat Nehri’ni aşmasını ne de Zeugma’nın geçiş güzergahı haline gelmesini engelleyebilmiştir.29

Bölgenin coğrafi yapısı hakkında bilgi aldığımız kaynaklarımızdan Strabon; Fırat Nehri’nin kaynağının Toros Dağları’nın kuzeyi olduğunu ve nehrin buradan doğarak batıya yöneldiğini Armenia topraklarından geçip sonrasında da güneye dönerek Kappadokia ve Kommagene arasında bir sınır oluşturup güneydeki çöle ulaştığını belirtir.30 Yine Strabon, Melitene’nin Kommagene Krallığı’nın kuzey sınırlarını belirlediğinden de bahseder.31

Strabon’a göre, Armenia, Sophene, Kappadokia ve Kommagene Krallıkları; Roma ve Parth İmparatorlukları’nın birbirlerine karşı yürüttükleri nüfuz mücadelesine sahne olmuştur. Fırat Nehri’nin geçtiği bu bölgelerdeki Roma ve Parth sınırlarının belirlenmesi amacıyla Augustus ve IV. Phraates arasında bir antlaşma yapıldığı bilinse de antlaşmanın sonucunda belirlenen sınırlar hakkında günümüze ulaşmış herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.32

Kendinden önce yazılan eserlerden de alıntı yapan, Plinius, “Naturalis Historia” eserinde Fırat Nehri’nin Toros Dağları’nı geçtikten sonra, Arabistan toprakları içerisinde gösterdiği Osroene Krallığı’nın sınırlarını geçtiğini ve Osroene’yi Kommagene’den ayırdığını belirtmektedir. Ayrıca bölgenin, nehrin doğu

27

Plut. Cras. XXVIII.1–5; Ziegler 1964: 33 – 34; Curtis 2007: 29.

28

Cic. de div. II.20.10; Ball 2000: 107.

29 Lindsay 1936: 251 – 252; Kennedy 1998: 124–136. 30 Strab. XI.14.2. 31 Strab. XII.12.1.2. 32 Strab. XII.2.2.

(22)

7

kıyısına üç schoeni mesafede olduğunu belirtir.33 Ayrıca Plinius, Arabistan toprakları içinde gösterdiği Osroene’nin en önemli kentinin Edessa olduğunu vurgular.34

M.Ö. 20 yılında Seleukos Krallığı’nın zayıflaması ile Osroene bağımsızlığını kazanmıştır. Roma ve Parth İmparatorluklarından ayrı bağımsızlığını muhafaza edebildiyse de M.S. 2. yüzyılın ortalarında Osroene büyük ölçüde Parth nüfuzu altına girer.35 Plinius’un bize verdiği bilgilerden, Vespasianus zamanında Osroene sınırları içinde kalan Fırat Nehri’nin bir bölümünün Roma ve Parth ülkesi arasında sınır olarak kaldığı anlaşılmaktadır.36 Tacitus’un M.S. 49 yılına ait kayıtlarında Osroene Krallığı’nın hakimiyet alanının Zeugma’ya kadar ulaştığı görülür.37

Isidorus Characenus’un M.Ö. 1. yüzyılın sonlarında Suriye’den Hindistan’a uzanan kervan rotasını anlatan eseri; Fırat Nehri ve çevresinin tarihi coğrafyası hakkında bilgi aldığımız önemli bir kaynaktır. Isidorus, eserini yazdığı dönemde kervanlar Zeugma’dan Fırat’ı geçerek 150 km güneyde bulunan Nicephorium’a kadar nehri takip eden karayolu ile seyahat etmekteydi.38

Strabon’dan aynı rotanın daha sonraki yüzyıllarda da kullanıldığını öğrenmekteyiz.39 Ammianus Marcellinus da 363 yılında Flavius Claudius Julianus’un seferi esnasında ordunun bu rotayı izlendiğinden bahseder.40

Isidorus tarafından verilen bilgilerden biri de Abouras41 ve Fırat Nehirleri’nin arasında bulunan ve Nabagath olarak isimlendirilen bölgenin Roma orduları

33 Plin. nat. V.66. 34 Plin. nat. V.67. 35 Ross 2001: 20. 36 Plin. nat. V.67. 37

Tac. ann. XII.12.

38

Schoff 1914: 17.

39

Strab. XVI.1.27.

40

Amm. Marc. XVI.3.3.

41

Habur Çayı, Hakkari Dağları'ndan çıkan küçük akarsuların birleşmesiyle oluşur. Kuzey-güney doğrultusunda akarak Şırnak ilinin Uludere ilçesinden geçtikten sonra 20 km boyunca doğu-batı doğrultusunda Türkiye-Irak sınırını çizer. Türkiye-Suriye-Irak sınırlarının birleştiği noktada Dicle Nehri’ne karışır.

(23)

8

tarafından geçiş için kullanıldığıdır.42 Abouras Nehri’nin batısında kalan toprakların Osroene bölgesi olduğunu ve bu dönemde Parth nüfuzu altında bulunduğundan bahsetmiştir.43

Coğrafi konumu nedeniyle Fırat Nehri önemli antlaşmaların yapıldığı sınır kesişim noktası olmuştur. M.S. 37 yılında Tiberius’un talimatıyla Vitellius, II. Artabanus’la Fırat üzerinde buluşarak Armenia’da meydana gelen çatışmalara son verip, aralarında bir dostluk antlaşması yapmayı teklif etti.44 Roma ve Parth elçileri arasında bir diğer görüşme de 49 yılında, Zeugma kentinde yapıldı.45 70 yılında Kudüs’ü ele geçiren Titus46 ile Zeugma kentinde görüşen I. Vologaeses’in elçileri zafer anısını ve barışı temsil eden altın bir taç hediye etti.47

Zeugma, Seleukos Krallığı döneminde orduların Fırat Nehri’ni geçişi için önemli bir güzergahtı.48 Romalılar da kısa sürede Zeugma’nın askeri potansiyelini fark ederek Suriye Eyaleti’nin yöneticisi olan Gaius Cassius’a 49 yılında bir askeri kamp kurdurmuştu.49 Kurulan geçici garnizonda Parth tahtının Roma destekli adayı Meherdates; Osroene ve Adiabene’nin kralları ve Parth soyluları ile görüşmüştü.50

Eskiçağ tarihi boyunca devletler sınırlarını nehir, dağ ve önemli geçitler gibi doğal engeller ile belirlemiştir. Bu doğal engellerin en kolay aşıldıkları noktalar ise devletlerin sınır ticaretini ve sınır ihtilaflarını görüştükleri mekanlar olmuştur. Bu yüzden Zeugma, Fırat Nehri’nin ikiye ayırdığı Roma ve Parth topraklarının yöneticilerinin buluşma yeri olarak önem kazanmıştır.51

42 Schoff 1914: 17. 43 Schoff 1914: 18; Edwell 2007: 22. 44

Jos. antiq. XVIII. 4. 5.

45

Jos. antiq. XVIII. 4. 6.

46

Titus, babası Vespasianus ile birlikte, 70 yılında ortaya çıkan Yahudi isyanını bastırmak için XV. Apollinaris lejyonunda hizmet verdi. Ordunun idaresi önceleri babası Vespasianus’da olsa da Titus'a savaşın yönetimini bırakarak, tahtta hak iddia etmek üzere Roma'ya döndü. Ayaklanmayı bastıran Roma lejyonları Kudüs’ü yağmaladı ve Yahudi tapınaklarını yok etti. 71 yılında Roma’ya döndüğünde zaferi için ödüllendirildi.

47

Ziegler 1964: 79; Ross 2001: 10; Edwell 2007: 22.

48

Kennedy 1998: 11 – 19; Ball 2000: 165; Ergeç 2001: 19 – 49.

49

Tac. ann. XII. 11.

50

Millar 1993: 66; Ross 2001: 12; Rawlinson 2007: 265.

51

(24)

9

Armenia üzerinde yoğunlaşan Roma ve Parth nüfuz mücadelesi Nero döneminde Tiridates’e taç giydirilmesiyle bir süre sakinleşmiştir.52 Nero döneminden sonra Roma ve Parth çatışması hızla tırmanmıştır. Savaş hali Nero’nun generali Corbulo’nun Fırat’ı geçerek Parthlara saldırılar düzenlemesiyle başlamıştır.53 Corbulo, Parthların saldırılarını engelledikten sonra Fırat Nehri’nin batısında savunma hattı oluşturup Armenia üzerine ilerlemiştir.54

Vespasianus döneminde, inceleme alanımızın da içinde bulunduğu tüm doğu sınırı askeri ve siyasi olarak yeniden düzenlendi.55 Bunun sonucunda Roma askeri birlikleri, uzun vadede yerleşmeleri için bölgede bırakıldı. Yapılan bu siyasi düzenlemelerden biri de, bölgedeki müttefik kralların yeniden organize edilmesidir.56 Askeri düzenlemeler çerçevesinde Kappadokia’ya XII Fulminata lejyonu yerleştirilerek Suriye ve Kommagene’nin57 yönetimi birleştirildi.58

Bu yeni düzenleme M.Ö. 1. yüzyılda yapılan siyasal ve askeri yapılanmadan oldukça farklıydı. Bundan sonra bölgede yeni kaleler inşa edilmiş ve Fırat geçitlerinin sürekli savunulması için askeri lejyonlar konuşlandırılmıştır.59 54 yılında Fırat’ın doğusunda bulunan Sophene, Roma’ya bağlı hale getirilerek imparatorluğun askeri etkisi Fırat’ın doğusuna uzanmaya başlamıştır.60

Bu dönemden sonra Roma’nın doğuda yaptığı askeri düzenlemelerin başında Fırat Nehri’nin kolaylıkla aşılabildiği Zeugma’nın ve daha kuzeyde bulunan

52

Tac. ann. XV.29.

53

Tac. ann. XIV. 8-9.

54

Sykes 2004: 378; Edwell 2007: 23.

55

Gibbon 1906: 487; Levick 1999: 45; Macdermott 2009: 354 – 355.

56

Henderson 1969: 321; Macdermott 2009: 356.

57

Kommagene bağlı eyalete dönüştürülmesine rağmen Caligula ve Claudius’un dönemlerinde eski statüsüne kavuşarak müttefik krallık haline getirildi.

58

Bowersock 1973: 133; Millar 1993: 84.

59

Lejyonların temel amacı Fırat geçişlerini kontrol etmektir. Bu nedenle Fırat Nehri’nin en rahat aşılabildiği Melitene’de XII Fulminata, Samosata’da XVI. Flavia Firma ve Zeugma’da IV Scythica lejyonları bulunmaktadır. Ayrıca bkz. Front. strat. I.1.6; Elton 1996: 34.

60

(25)

10

Melitene’nin askeri olarak düzenlenmesi gelmektedir.61 Suriye’de bulunan XII Fulminata lejyonu Melitene’ye taşınmış IV Scythica lejyonu ise Zeugma’ya yerleştirilmiştir.62 Vespasianus, askeri ve ticari kullanım için yeni yollar inşa ettirdi.63 Özellikle Melitene, Samosata ve Zeugma’yı birbirine bağlayan yollar yapıldı. Zeugma’nın güneyinde bulunan Palmyra’nın 27 km. kuzeydoğusunda bulunan bir yol taşı, güney – kuzey yolunun varlığının tespiti için önemlidir.64

Josephus’a göre; Vespasianus’un Kommagene’nin hükümranlık haklarını ortadan kaldırarak bölgeyi Roma İmparatorluğu’na bağlaması, Parthların bölgedeki yerel krallıkları kullanarak karışıklık çıkarma girişimlerini engelleme amacı taşımaktaydı.65 Yine Josephus’a göre, Kommagene’nin en önemli kenti olan Samosata, çıkabilecek bir savaşta Parthların, Fırat Nehri’ni kolayca geçmesini sağlayacak fiziki yapıya sahip olduğundan korunması gerekliydi.66

Samosata’nın yanı sıra Zeugma’nın da Fırat üzerinde önemli bir savunma noktası olduğunu; Josephus’dan yaklaşık 20 yıl sonra yaşamış olan Şair Statius, “Silvarum” isimli eserinde "Zeugma Parthlar için sınırdır.", " Roma barışının yolu Zeugma’dır" sözleriyle belirtir.67

Vespasianus’un, askeri ve siyasal düzenlemelerini, kendisinden sonra gelen imparatorlar tarafından devam ettirerek bölgenin savunma kapasitesini arttırmaya yönelik çalışmalar yapılmıştır.

61

Suet. VIII.1-4;Bowersock 1973: 134; Millar 1993: 87.

62

Mitford 1974:167.

63

Melitene'de ve Satala'da kurulan lejyonlar ile Zeugma'da kurulan lejyon birbirine yollar ile de bağlanınca Parth saldırılarına karşı lejyonların yardımlaşması sağlandı.

64

Suet. VIII.6; Levick 1999: 168-167; Millar 1993: 91; Gawlikowski 1985: 77; Ball 2000: 74.

65

Jos. bell. VII.7.1.

66

Jos. bell. VII.7.2.

67

Stat. silv. I.187.

“Achaemenium secludit Zeugmate Persen” “Zeugma, Latinae pacis iter . . .”

(26)

11

Roma’nın bölgede yaptığı askeri ve siyasal düzenlemelerin temel amaçlarından biri de bölgede bulunan ticari yolların güvenliğini sağlamaktır.68

M.Ö. 1. yüzyılın büyük bir bölümünde Roma İmparatorluğu’nun doğusundaki uzun mesafeli ticaret rotaları olan İpek ve Baharat Yolları siyasi durumun karmaşasından ve güvenliğin tam olarak sağlanmamasından dolayı Fırat rotasından uzaklaşmıştır. Daha çok kuzeydeki ve güneydeki yollar kullanılmıştır.69 Strabon’un bize verdiği bilgilere göre ticaret kervanları, Fırat Nehri’ni aştıktan sonra güneye yönelerek çöl üzerinden ilerleyip Dicle Nehri’ni geçip Babil’e ulaşmaktaydı.70 Isidorus’da eserinde bu rota aynı şekilde tanımlanmaktadır.71

Ticaret kervanları, Fırat Nehri’ni geçtikten sonra kullandıkları yol güzergahında kendileri ve hayvanlarının su ihtiyacını karşılamak için uygun konaklama yerleri seçmişlerdir. Fakat özellikle savaş zamanlarında bu bölgeler askeri birliklerin kullanımında olduğundan; ticaret kervanları daha güç fiziki koşullara sahip olmasına rağmen çöl rotalarını izlemeyi tercih etmişlerdir.72 Tüccarların güvenlik açısından sorun olmadığında bölgeyi kolaylıkla geçmek için kullanabilecekleri en doğal yol Fırat Nehri’ni takip eden rotadır. Özellikle Antakya’ya ulaşabilmek için kuzeydoğudan gelen bazı tüccarların Zeugma üzerinden Fırat’ı geçtikleri bilinmektedir.73 Fırat rotasının daha az kullanılma sebeplerinden biri de Roma ve Parth İmparatorlukları arasındaki savaşların yoğunlaştığı bölgelerin bu rota üzerinde olmasıdır. Dönemin iki süper gücü arasında bir savaş meydanı haline gelen bölge Çin’den başlayıp Roma’ya kadar uzanan ticaret yollarının önemli geçiş güzergahlarındandı.74 Bu nedenden dolayı da Roma ve Parth İmparatorlukları için bölge vazgeçilmez bir öneme sahipti.75

68

Thorley 1971: 71 – 80; Charlesworth 1974: 39.

69

Charlesworth 1974: 101; Winfield 1977: 151 – 166; Young 2001: 18.

70

Strab. XVI.1.17.

71

Schoff 1914: 18.

72

Carruthers 1918: 157 – 184; Edwell 2007: 24; Dignas 2007: 30 – 32.

73

Charlesworth 1974: 100 – 102; Young 2001: 23; Ergeç 2001: 19 – 30; Edwell 2007: 24 – 26.

74

Kızıldeniz yoluyla Yemen, Arabistan Yarımadası’nın batısı, Filistin ve Mısır’dan gelen baharat ticareti ve bunun getirdiği kazanç iki imparatorluğun mücadelesinin temel faktörlerinden biridir. Ayrıca bkz. Charlesworth 1974: 118.

75

(27)

12

Ammianus Marcellinus, Batnae şehri için “Makedonyalıların kurup kendi zamanlarında Anthemusia ismi verdikleri Batnae şehri Fırat Nehri’nden kısa bir mesafe uzaklıkta bulunmaktaydı. Şehir o zamanlar varlıklı tüccarlarla dolduydu ve her yıl eylül ayının başlangıcında yapılan festivalde büyük bir kalabalık toplanır Hindistan ve Çin’den; kara ve deniz yoluyla getirilen mallar sergilenirdi.” diyerek şehrin bir ticaret kenti olduğunu açıklar.76 Batnae’den daha güneyde bulunan ve yüzyıllar boyunca Basra Körfezi’nden gelen ticaret yollarına ev sahipliği yapan Palmyra’nın tahrip edilmesinden sonra Batnae’nin ticari önemi artmıştır.77

Fırat Nehri’nin kolaylıkla geçilmesinden dolayı stratejik bir konuma sahip olan Zeugma kenti de ticari öneme sahip olmuştur.78 Zeugma’dan Fırat Nehri’ni geçen ticaret rotası, Mezopotamya üzerinden getirilen malları Anadolu’nun iç kesimlerine ulaştırmak için kullanılmıştır. Zeugma, hem doğudan batıya ilerleyen tüccarlar hem de güneyden gelerek Fırat Nehri’ni en kısa yoldan geçmek isteyen tüccarlar tarafından kullanılmıştır.79

Önemli bir ticaret kenti olan Spasinou Charax’daki80 tüccarların çöl üzerinden kuzeye ilerleyerek önemli bir ticaret kenti olan Palmyra’ya geldikleri bilinmektedir. Plinius, Palmyra’yı tanımlarken şehirde imparatorluğun çeşitli yerlerinden gelen Yunan ve İtalyan tüccarların olduğunu kaydeder.81 Aynı şekilde bu bölgede Yahudi tüccarlar da aktif olarak ticaret yapmaktaydı. Josephus eserinde Ananias isimli Yahudi bir tüccarının Spasinou Charax’da saraya girdiğini ve saray kadınlarına kendi dinini öğrettiğini anlatmaktadır.82

Doğudan gelen ticaret yolları bazı dönemlerde Parthlar tarafından Roma İmparatorluğu’na karşı bir tehdit unsuru olarak kullanılmıştır. Bu sebepten dolayı

76

Amm. Marc. XIV. 25.

77

Amm. Marc. XIV.26; Dodgeon 2002: 59 – 97.

78

Bahar 1997: 38- 44; Ball 2000: 165; Ergeç 2001: 29 – 35.

79

Plin. nat. V.21.86–89; Cass. Dio LVXIII.28.4; Dignas 2007: 153; Edwell 2007: 27.

80

Mezopotamya’nın en güneyinde günümüz modern Basra kentinin kuzeyinde kurulmuştur.

81

Plin. nat. VI.31.138; Ptol. VI.5.

82

(28)

13

Romalıların, Parthlara karşı düzenlediği askeri saldırıların temel nedenlerinden biri de önemli ticaret merkezlerini ele geçirme isteğidir. Samosata ve Zeugma’da kurulan lejyonlar, Traianus’un Parthlar üzerine düzenlediği sefere kadar önemini korudu.83 Traianus, Roma İmparatorluğu’nun Parthlar üzerine düzenlediği en başarılı seferlerden birini gerçekleştirmiştir. Seferinin temel amacı imparatorluğun doğu sınırlarını genişletmek olan Traianus, geleneksel sınır olarak kabul edilen Fırat Nehri’ni geçmiş ve Roma hakimiyet sahasını Parthlar aleyhine genişletmiştir. Fakat kazanılan bu başarı kendi dönemiyle sınırlı kalmıştır.84

Marcus Cornelius Fronto, Traianus’un doğu seferinin ekonomik kaygıları hakkında bilgi vermiş ve imparatorun, doğu eyaletlerinin ekonomisini düzenleme kapsamında85 Fırat ve Dicle Nehirleri’nin geçilmesi esnasında ödenen gümrük vergilerinin yeniden belirlediğinden bahsetmiştir.86 Fakat Traianus’un doğu seferinin görünür nedeni Parth ve Romalılar arasında Armenia ile ilgili yapılan antlaşmaya87 sadık kalınmamasıdır.88 Fronto, Traianus’un Parth seferinde izlediği rota ile Fırat ve Dicle Nehirleri’ni geçişi anlatmıştır.89 Traianus’un doğu seferinden sonra Mezopotamya ve Suriye, Roma’ya daha bağımlı hale gelmiştir.90 Traianus, Parthların yeni saldırılarını önlemek ve Roma savunmasını güçlendirmek için Fırat boyunca bulunan tahkimatları güçlendirmiştir. Böylece Parthların saldırı kapasitesi büyük ölçüde azalmıştır.91 Satala’da kurulmuş olan XVI Flavia Firma lejyonu Samosata’ya transfer edildi ve Satala’da XV Apollinaris adında yeni bir lejyon kuruldu.92

83

M'Elderry 1909: 44 – 53; Gawlikowski 1985: 78–79.

84

Lepper 1948: 88 – 95; Ziegler 1964: 101 – 105; Bennett 1997: 75 – 87; Edwell 2007: 28.

85

Traianus seferi sırasında Spasinou Charax’ı ziyaret etti. Ticari açıdan gelişmiş şehir Fırat rotasının başlangıcı sayılmakta ve bölge ticari açından önemli bağlara sahipti. Ayrıca bkz. Cass. Dio LVXIII.28.4.

86

Front. strat. I. 79.

87

İmparator Nero döneminde Roma ve Parthlar arasında yapılan antlaşmaya göre Armenia kralına taç giydirmeden önce Roma’nın olurunu almasıydı. Fakat Parthlar, Traianus’un bu konuda rızasını kazanmayı başaramamışlardı. 88 Lepper 1948: 127. 89 Front. strat. I. 80. 90 Lepper 1948: 130-131. 91

Elton 1996: 4; Bennett 1997: 232–233; Campbell 2006: 21-31.

92

(29)

14

Lucius Verus ve Septimius Severus dönemlerinde bölgeyi ve Fırat Nehri’ni kontrol altında tutma amacı giderek artmış ve M.S. 3. yüzyıla kadar bu politika Roma’nın doğu siyaseti olarak devam etmiştir.93 161 yılında, Parth Kralı III. Vologaeses, Nero döneminde yapılmış olan antlaşmayı çiğneyerek Roma imparatoruna başvurmaksızın Armenia tahtına atama yapar. Bunun üzerine Lucius Verus Parthlar üzerine sefere çıkmıştır. Yaklaşık iki yıl kadar devam eden savaşın neticesinde Armenia tahtına Roma’nın desteklediği bir aday geçtiği gibi Parthlar tarafından işgal edilen Kuzey Mezopotamya ve Nisibis geri alındı.94 Buna rağmen kazanılan zaferler95 Fırat’ın doğusundaki bölgeleri askeri ve siyasal açıdan Roma hakimiyetine uzun dönemde girmesini sağlamamıştır.96 Fronto’ya göre Parth hakimiyeti Sura kentinin batısına kadar ilerlemesine rağmen Roma bölgeyi tekrar ele geçirerek lejyonlarını yerleştirilmiştir. Lucius Verus döneminde Sura kenti97 Roma’nın en doğu sınırı haline getirilmiştir.98

Roma’nın doğu siyasetinin bir amacı da Suriye Eyaleti’ne yapılacak potansiyel bir Parth saldırısının Antakya’yı ve devamında Doğu Akdeniz’i korumasız bırakılmasını engellemekti. Bunun için Armenia üzerindeki nüfuz çatışması sürekli körüklenerek Parthların ilgi alanı daha kuzeye kaydırılmıştır.99

Mezopotamya’ya Parth saldırılarının yoğunlaşması üzerine 197 yılında Septimius Severus doğuya sefere çıktı. Parthlara karşı başarılar elde eden Septimius Severus, Fırat’ı geçtikten sonra güneye inerek önce Babil’i sonra Ktesiphon’u ele geçirdi.100 Bu seferin önemli sonuçları olmuş, Mezopotamya’nın siyasal yapısı köklü olarak değiştirilmiş; Parthlara bağlı olan Osroene, Roma’ya bağlı bir eyalet haline

93

Henderson 1969: 320; Whittaker 1994: 57; Bennett 1997: 204.

94

Cass. Dio LVVI.1.3; Millar 1993: 113; Birley 2001: 129.

95

Romalıların kazandığı zaferlerin çoğu III Gallica lejyonu komutanı Avidius Cassius tarafından kazanıldı.

96

Millar 1993: 114; Goodman 2007: 247-289.

97

Antik Babil ülkesinin güneyinde, günümüzde Irak sınırları içinde yer alan kent Fırat Nehri’nin batı kıyısına kurulmuştur.

98

Front. strat. I.84.

99

Gibbon 1906: 179 – 181; Ross 2001: 36 – 39; Rawlinson 2007: 190 – 201.

100

(30)

15

gelmiş ve müttefik Edessa Krallığı kurulmuştur.101 Suriye Eyaleti ise siyasi olarak yeniden düzenlenmiştir.102

Septimius Severus’un seferi esnasında Singara’da I. Parthica lejyonu ve Nisibis’te III. Parthica lejyonları kurulmuştur.103 Böylece Roma’nın doğu sınırı Dicle Nehri’ne doğru kaymıştır. Daha önce Roma tarafından Parth ilerlemesini engellemek için ileri karakol olarak kullanılan Zeugma ve Samosata şehirleri hareketliliğini ve dolayısıyla önemini kaybetmiştir. Septimius Severus’un askeri ve siyasal düzenlemeleri Fırat Nehri’nin doğusuna uzun vadeli yerleşmeyi sağlamıştır.104

Dio Cassius’a göre Septimius Severus, Mezopotamya’da ele geçirdiği yerleri Parthlara karşı tampon sınır oluşturmak için elinde tutmuştur.105 Plinius ise bu dönemde Singara’yı Praetavi olarak isimlendirilen bir Arap kabilesinin başkenti olarak gösterir.106 212 yılında Roma’ya müttefik olan Edessa Krallığı ortadan kaldırılmış Osroene Eyaleti’nin bir parçası haline getirilerek şehirde Roma askeri birliği kurulmuştur.107 Parthlar üzerine bir diğer sefer 216 yılında Caracalla tarafından düzenlenmiştir. Erbil kentini ele geçiren Caracalla’nın Edessa yakınlarında öldürülmesi üzerine sefer sona ermiştir.108

Caracalla’nın ölümünden sonra imparator olan Marcus Opellius Macrinus, Nisibis’te Parth Kralı V. Artabanus karşısında önemli bir yenilgi almasına rağmen Mezopotamya’nın büyük bölümü Roma kontrolü altında kalmaya devam etti.109 Böylece Roma ve Parthlar arasında yüzyıllar boyunca geleneksel bir sınır olan Fırat, Roma’nın Parth sınırına ve savaş alanına uzak bir bölge haline geldi ve Orta Fırat Bölgesi, Roma eyaletleri arasında kalarak sınır Dicle Nehri’ne ulaştı.

101

Cass. Dio LVI.11.5.

102

Lübnan ve Anti-Lübnan arasındaki bölge Suriye Coele; güneyindeki bölge ise Suriye Phoenice olarak adlandırılmıştır. Ayrıca bkz. Millar 1993: 121.

103

Millar 1993: 122–123; Pollard 2003: 286; Cowan 2003: 24 – 26.

104

Cass. Dio LVI.3.3; Campbell 2006: 49 – 55.

105

Cass. Dio LVI.3.2.

106

Plin. nat. V.21.

107

Ross 2001: 61– 63.

108

Cass. Dio LVI.27.3; Verstandig 2001: 341 -343; Daryaee 2009: 3 – 4.

109

(31)

16

3. BÖLGENİN TARİHÇESİ

3.2. Tarih Öncesi Dönem

Paleolitik Çağ, insanlık tarihinin ortaya çıkışını ve insan yapımı araçların üretilmesi yoluyla medeniyet sürecinin başlangıcını temsil etmektedir.110 Paleolitik dönemde önemli yerleşmelerden olan Dülük, Paleolitik aletlerin yoğun bulunduğu alanların başında gelir.111 Ayrıca Dülük sonraki dönemde dini önem kazanmış ve yüzyıllar boyunca önemini korumuştur.112 Bölgenin diğer Paleolitik Çağ merkezleri ise Sakçagözü113, Döngel Mağaraları114, İkizin Mağarası115, Palanlı (Pirun) Kaya Sığınağı116, Şehremuz ve Çevresi117 ile Memişhan Mevkii’dir.118

Günümüzden 11.000 yıl önce tarım toplumları oluşmaya başlamıştır.119 İnceleme alanımız da Neolitik Çağ’ın başından itibaren tarıma müsait hale gelmiş ve iskan görmüştür.120 Fırat Nehri kıyısında yer alan Gritille bölgenin Neolitik özelliklerini en iyi yansıtan yerleşimlerinden biridir.121 Radyo karbon ölçümlerine göre, bölgede tespit edilen en erken Neolitik yerleşmelerden biri de Nevali Çori’dir.122 Dal-örgü evlerinden oluşan Neolitik bir köy olan Sakçagözü sonraki dönemlerde de önemli bir yerleşim merkezi olmuştur.123

Bölgenin diğer önemli Neolitik yerleşmeleri Girik Tepe124, Hayaz Höyük125, Gürcütepe126, Akarçay Tepe127, Levzin Höyük128, Sürük Mevkii’dir.129

110

Bayladı 1996: 8; Akurgal 1998: 2–3; Çelik 2007: 254–255.

111

Atasayan 1939: 314–317; Kökten 1952:167–188; Bostancı 1961: 71-90; Çambel 1973: 362–377.

112

Ergeç ve Wagner 2000: 75–92; Bulgan ve Blömer 2006: 247.

113 Garrard 1995: 53–81; Garrard 1996: 313–323. 114 Kökten 1962: 42; Erek 2008: 48-51. 115 Kökten 1960: 43–52. 116

TAY 1996: Palanlı (Pirun) Kaya Sığınağı.

117

Yalçınkaya 1982a: 201–209; Yalçınkaya 1982b: 13–20.

118

TAY 1996: Memişhan Mevkii.

119

Tok 2000: 12–14.

120

Esin 1979: 211 – 212.

121

Ellis 1982: 86; Ellis 1983: 225; Ellis 1998: 81.

122

Hauptmann ve Schmidt 2003: 60–67; TAY 1997: Nevali Çori Maddesi.

123

Garstang 1937: 119 – 140; Taylor 1950: 53–108.

124

TAY 1997: Girik Tepe.

125

Roodenberg 1983: 218–219.

126

Schmidt 2000: 5–22; TAY 1997: Gürcütepe.

127

(32)

17

Kalkolitik Çağ, ilk kent kültürlerinin başladığı dönem olarak kabul edilir. M.Ö. 5000–3000 yılları arası, Güneydoğu Anadolu’da Kalkolitik çağ olarak tarihlenmektedir.130 Kargamış, Kalkolitik Çağ’a tarihlenen büyük çömlek mezarları ile son Obeyd Dönemine ait bulgularıyla önemli merkezlerden biridir.131 Düzenli Kalkolitik yerleşim gösteren Samsat sahip olduğu coğrafi potansiyel nedeniyle günümüze kadar önemini korumuş ve Fırat Nehri’nin önemli geçiş noktalarından biri olmuştur.132 Bölgenin diğer önemli Kalkolitik yerleşmeleri; Hacınebi133, Oylum Höyük134, Çakal135, Gaziantep Merkez Höyük136, Horum Höyük137, Şaraga138, Şehzade Höyük / Turlu139, Tilmen Höyük140, Yarım Höyük141, Zeytinlibahçe Höyük’tür. 142

İlk Tunç Çağı’nda Fırat, sahip olduğu konum itibariyle önem kazanmış ve önemli ticaret yolları üzerine kurulan şehirler gelişmiştir. Bölgede İlk Tunç Çağı’nda, Mezopotamya kökenli Uruk Kültürü’nün yayılımının devam ettiği görülmektedir. Uruk Kültürü’nün bitişi ile Jemdet Nasr Kültürü yöreye hakim olmuştur.143 Bölgedeki önemli İlk Tunç Çağı yerleşimleri ise Gedikli / Karahöyük144, Hassek Höyük145, Lidar Höyük146, Titriş Höyük’tür.147

128

TAY 1997: Levzin Höyük; Yener 1992: 351–363.

129

Stein 1992: 19–32; TAY 1997: Sürük Mevkii.

130 Kınal 2000: 29. 131 Woolley 1952: 14 vd; Hogarth 1969: 22 vd. 132 Goell 1974: 85; Goell 1967: 3; Özgüç 1987: 297–304; Özgüç 1988: 291–293. 133

Stein 1997: 93–120; Stein 1998: 179–207; Özbal 1999: 57–66.

134

Özgen 1987a: 239–248; Özgen 1987b: 4–7; Özgen 1998: 95–102; Özgen 1990: 203–210; Özgen 1991: 259–268; Özgen 1995: 96–106; Özgen 1997b: 189–200.

135

TAY 1998: Çakal; Blaylock 1999: 263–286.

136

Dönmez ve Brice 1949: 44–58; Ergeç 2000: 211- 217; Kulakoğlu 2006: 471.

137

Tibet ve Ergeç 1997: 371–391; Marro ve Ergeç 1999: 219–240.

138

Kulakoğlu 1999: 453–486; Kulakoğlu 2000: 351–381.

139

Breniquet 1987: 113–116; TAY 1998: Şehzade Höyük / Turlu.

140

Alkım 1962: 447–466; Alkım 1969: 29–35; Alkım 1970: 490–494; Alkım 1972: 39–50.

141

Rothman ve Ergeç 1998b: 278 – 280; Rothman ve Ergeç 1998a: 277–290.

142

Frangipane ve Bucak 1999: 65–132.

143

Eraslan 2005: 83–86.

144

Alkım 1969: 29–35; TAY 1998: Gedikli / Karahöyük Maddesi. Duru 2006: 21 vd.

145

Behm-Blancke 1987: 73 – 77; Behm-Blancke 1994: 66 – 68.

146

Hauptmann 1983: 96 – 99.

147

(33)

18

3.3. Hurri, Hitit ve Geç Hitit Dönemi

Hurriler, M.Ö. II. binden itibaren kuzeyde Kafkaslar’dan, güneyde Suriye ve Yukarı Mezopotamya’ya, batıda Toros Dağları’ndan, doğuda Urmiye Gölü’ne kadar uzanan oldukça geniş alana yerleşmişlerdir.148 Özellikle Güneydoğu Anadolu ve Kuzey Suriye’de yerel krallıklar kuran Hurriler, M.Ö. I. binden itibaren kaynaklardan kaybolmalarına rağmen özellikle Hitit uygarlığı149 üzerindeki etkileri devam etmiştir.150

M.Ö. 1700 yıllarında siyasal birliğini sağlayan Hititler, Anadolu’nun güneydoğusuna yayılınca Hurriler ile yakınlaşmış ve bunun sonucunda Hurri kültürünün pek çok unsurunu kendi bünyelerine aktarmışlardır.151 Hitit yazılı kaynaklarından kültür ve medeniyetleri hakkında bilgi edindiğimiz Hattiler, M.Ö. 2500 yıllarından yıllardan itibaren Kuzey Kappadokia ve Orta Karadeniz bölgesine yerleşmişlerdir.152 Şehir devletleri tarzında örgütlenmiş bu toplumun egemenliği M.Ö. 2000 yıllarında sonra ermiş153 ve Orta Anadolu’nun içlerine yayılan Hititler, Hatti Ülkesi’nin tamamına hakim olmuşlardır.154 Asur Ticaret Kolonileri’nin geç evresinde (M.Ö. 1800–1730) Kuşşara Kralı Pithana ve oğlu Anitta155 siyasal olarak etkin hale gelmiştir.156 Onlardan sonra tahta geçen I. Hattuşili, Kızılırmak kavisi içindeki merkezi ülkede157 birliği sağladıktan sonra, Kuzey Suriye’yi ele geçirmek için girişimde bulunmuştur.158 I. Hattuşili Basra Körfezi’nden başlayıp Mezopotamya’yı içine alarak Suriye’den Lübnan ve Filistin’e uzanan tarım, maden 148 Erzen 1984: 21–22; Wilhelm 1994: 13–14. 149 Hoffner 1998: 167–200. 150

Kuhrt 1995: 285 – 286; Alp 2000: 96 – 98; Yiğit 2004: 2.

151

Kınal 1970: 212–213; Wilhelm 1994: 90; Ünal 1997: 23; Akurgal 1995: 17; Yiğit 2004: 4; Bryce 2005: 55 – 56.

152

Akurgal 1998: 15-21; Lloyd 1989: 32; Bryce 2003: 59 – 73.

153

Yapılan arkeolojik kazılar Hatti şehirlerinin büyük yangınlar geçirdiğini bu durum ise geniş çaplı istila hareketini göstermektedir. Ayrıca bkz. Akurgal 1995: 17; Gurney 2007: 7.

154

Akşit 1982: 32; Darga 1992: 12 – 17; Akurgal 1995: 21; Bryce 2005: 12 – 17.

155

(KUB XXVI 71) Kültepe’de bulunan tablet üzerinde Kral Pithana ve merdiven büyüğü Anitta adları geçmekte ve Kuşşara Kralı Anitta’nın Hattuş Kralı Pijusti’yi yenip şehrini tahrip ettiğini anlatmaktadır. Ayrıca bkz. Laroche 1971: 2. Tam metin için bkz. Alp 2000: 53 – 55.

156

Özgüç 1956: 29–36; Bryce 2005: 37; Gurney 2007: 20.

157

Merkezi ülke olarak nitelendirilen bölge başkent Hattuşa (Boğazköy) olmak üzere Orta Karadeniz’den Güney Toroslara kadar uzanmaktadır.

158

(34)

19

ve bunların doğal sonucu olan ticaret açısından son derece gelişmiş olan bölgeye kalıcı olarak yerleşmeye çalışmıştı.159

Hattuşili’den sonra Hitit tahtına Murşili çıkmıştır.160 Murşili, dedesinin izinden ilerleyerek devletin güneydoğuya ilerleyişini devam ettirmiştir. Suriye’deki şehir devletlerini devreden çıkartarak ticaret yollarını kontrol altına almak için gerçekleştirdiği seferde Halep ve Babil’i ele geçirmiştir.161 Murşili ülkesine döndüğünde halefi olan I. Hantili tarafından öldürülmesi karışıklık dönemini başlatmıştır. 162 Hantili idareyi ele aldıysa da o da öldürüldü.163 Hantili’den sonra tahta geçen Zidanta ve I. Huzziya’da Hantili ile aynı kaderi paylaşarak öldürüldüler. Bu karmaşa döneminde Hitit devleti, Toros Dağları’nın güneyindeki bazı bölgeleri Mitanni Krallığı’na kaptırdı.164 Hitit İmparatorluğu içindeki siyasal karışıklık Telipinu’nun tahta geçmesi ile son buldu ve Telipinu ülkeyi idari olarak düzenleyerek taht verasetini belli kurallara bağladı.165 Telipinu’dan sonra tahta çıkan II. Tuthaliya Hitit İmparatorluğu’nun geleneksel politikasını izleyerek Kuzey Suriye ve Mezopotamya’daki Hitit çıkarlarını güvence altına almaya çalışmıştır.166 Talmi-Şarruma antlaşmasının giriş bölümünde bu çabalar anlatılmaktadır.167

I. Şuppiluliuma’nın tahta çıkması (M.Ö.1380) ile Hititler hızlı bir yükselişe geçti.168 I. Şuppiluliuma öncelikle Ugarit Kralı II. Nikmadu (M.Ö.1355-1315) ile antlaşma yaptı.169 Sonrasında doğuda Hayaşa,170 güneyde Kizzuvatna, Amurru ve Arzava Krallıkları’nı Hitit İmparatorluğu’na bağladı.171 Kargamış ve Halpa’yı ele

159

Kınal 1970: 211 – 212; Sayce 2005: 153–154.

160

Mieroop 2004: 158; Burney 2004: 13 – 14; Bryce 2005: 96.

161

Akşit 1982: 34; Akurgal 1998: 64.

162

Kuhrt 1995: 245; Burney 2004: 56; Gurney 2007: 24.

163

Kınal 1962: 90; Akurgal 1998: 65; Mieroop 2004: 114.

164

Bryce 2005: 113–114; Gurney 2007: 27.

165

KBo III 1-12. Ayrıca bkz. Yiğit 2003: 141–147. Tam metin için bkz. Alp 2000: 59 – 64.

166

Akurgal 1998: 69; Burney 2004: 82 – 83; Gurney 2007: 77;

167

KBo VIII 27. Ayrıca bkz. Beckman 1996: 88 – 90; Akurgal 1998: 70; Kınal 2000: 100.

168

Akurgal 1998: 79; Burney 2004: 51; Bryce 2005: 154.

169

Orijinal metin: KBo 18.153. Tam metin için bkz. Alp 2000: 90 – 92.

170

M.Ö. 14. yüzyılın başından itibaren Hayaşa ve onunla birlikte anılan Azzi Krallığı Bayburt’tan Artvin’in doğusuna kadar uzanan coğrafyaya hakim olmuştur. Ayrıca bkz. Ünal 2002: 157.

171

(35)

20

geçirdikten sonra onları oğulları Piyassilli ve Teliphunu’nun denetimine verdi.172 Son olarak Mitanni Kralı Tuşratta’yı yenerek ülkesini ele geçirmiş ve Tuşratta’nın oğlu Mattivaza’yı tahta çıkararak bu ülkeyi Asurlulara karşı tampon bölge olarak kullandı.173

I. Şuppiluliuma ve II. Arnuvanda’nın174 ardından tahta çıkan II. Murşili (M.Ö. 1345 – 1315) Kaşkalara karşı düzenlediği seferler ile ülkede otoriteyi sağladı.175 II. Murşili’den sonra tahta çıkan Muvattalli, Mısır ile eskiçağ tarihinin en büyük meydan savaşlarından biri olan Kadeş Savaşını yapmıştır.176 Kadeş Savaşı, Orta Fırat Bölgesi’nin de içinde bulunduğu ve dönemin ticari yollarının kesiştiği Kuzey Suriye’den başlayıp Filistin’e kadar uzanan bölgenin zenginliklerini elde tutma mücadelesinin sonucudur.177 Kadeş Savaşı ne Mısır ne de Hititler için zafer ile sonuçlanmamış fakat savaştan sonra Kuzey Suriye üzerinde Hitit hakimiyeti devam etmiştir.178

Hitit egemenliği, “Ege Göçü” olarak adlandırılan ve Trakya üzerinden Anadolu’ya giren büyük göç hareketi ile aynı tarihlerde Anadolu’da yaşanan kuraklık nedenleriyle sona erdi.179 Bu göç hareketi yalnız Hitit İmparatorluğu’nu yıkmakla kalmadı aynı zamanda karadan ve denizden ilerleyerek Mısır’a kadar ulaştı.180 Ege Göçleri Anadolu’yu 200–400 yıllık bir karanlık çağa sokmuştur.181

M.Ö. 13. yüzyıl sonlarında Balkanlardan başlayıp Mısır’a ulaşan Ege Göçleri, Hitit, Mitanni ve III. Babil gibi dönemin en güçlü devletlerini tarih sahnesinden 172 Kınal 1947: 1 – 13; Özsait 1980: 102. 173 Akurgal 1998: 80–81; Mieroop 2004: 131. 174

Her iki kralda Hattuşa’ya getirilen tutsakların yaydığı veba’dan öldü. Bu durum bölgeler arasındaki göçlerin salgın hastalıkları taşıdığını ve özellikle Kuzey Suriye’de yaygın olan vebanın Orta Fırat Bölgesi üzerinden Anadolu’ya yayılma eğiliminde olduğunu göstermektedir.

175

Bu sırada Kargamış ve Halpa’da babasının döneminde atanan kardeşleri Piyassilli ve Teliphunu krallık ettikleri için bölge emniyet içindeydi. Ayrıca bkz. Mieroop 2004: 139; Bryce 2005: 190; Sayce 2005: 169.

176

Akşit 1982: 35 – 36; Akşit 1982: 40; Beckman 1996: 94 – 96; Akurgal 1998: 85; Bryce 2005: 207.

177 Kınal 1970: 211 – 230. 178 Mieroop 2004: 154; Bryce 2005: 208. 179 Akşit 1982: 58; Kınal 2000: 227 – 232. 180 Akurgal 1998: 108. 181 Mieroop 2004: 158.

Referanslar

Benzer Belgeler

Avrupa’da daha önce merkezi krallıklar vardı, bunlar ortadan kalktıkça, çok parçalı iktidar ortaya çıktı.. Çok parçalı iktidar birçok kralın olması

İznik’in içinde bulunduğu ova iktisadi açıdan çok verimli topraklara sahiptir. Bu bağ ve bahçelerin su ihtiyacının büyük bir bölümü ise İznik

Müzelerdeki çalışmalarım sırasında yardımlarını eksik etmeyen Samsun Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi Müdürü Muhsin Endoğru ve arkeolog Salih Kurudere,

一、研究對象的身體活動量平均值為 17067.6 MET-min-wk,絕對身體活動量平 均值為 1591.1 Kcal/day。身體活動分類以工作身體活動量最高,平均值為

Bu tez çalışması dahilindeki aristokratik konut mimarisi tartışması, imparatorluk ailesi, yüksek aristokrasi ve soylular için lüks konut olarak hizmet veren saray ve

Şirketler Hukuku alanında kısa vadede 9 ayrı konuda mevzuat uyumu gerçekleştirilmesi öngörülmüştür. Bunlardan 4’ü Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Bu alanda

The relations of the Middle Euphrates region with Mezraa Höyük and Ebla have been increased towards the end of the Early Bronze Age which had become obvious

Bu çalışmada Antalya ili içerisinde yer alan Andriake Limanı’nda Roma, Bizans ve Selçuklu döneminde inşa edilmiş olan tarihi yapılarda kullanılan harçların fiziksel,