• Sonuç bulunamadı

Namık Kemale dair bir eser

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Namık Kemale dair bir eser"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

r,

Namık Kemale dair bir eser

— 2

Kâaı-lin, Kema'i nasıl “ saydığını,, de­ ğil, nasıl takdir ve taltif ittiğini Ebuz-

ziya merhum “ Yeni OsmvJjlar Tarih i’’ malı.

Yine Ebiızziyanm, yine o tarihte “ Şark En- cümi'ı ı dânış-ü irfanı riyaset-i vâlâsını haiz bir sa!r»-; kemal” diye tavsif ve tebcil ettiği Yu- suf Kami! “ Şark ilimleri konuşulduğu zaman, Kema.'" i huzurunda susacak kads. • zeki” değil, Kemal gibi — emsaline faik, müsteit ve na - tuk — bir genç edibi huzurunda söyletmeğe müsaade edecek kadar, kadirşinas bir âlim-i kâmil idi. Yoksa “ Şark Pimleri konuşulduğu zama*- Kemalin huzurunda Kâu.’ 1 değil. Kâ­ milin huzurunda Kemal “ susacak kadar zeki., ve hadç-’ nas bir edib idi. Zira faziıet-i ihniyes', zamanTirı en büyük alimlerince musaddak o. an Kâmii ilm-ü fazlına nisbetle kendi ilmııım “ şark di-n'erj konuşulduğu zaman mevzuubahs

oiam acsğını herkesten ziyade Kemal, takdir

edebi t-Cj.

Kâmilin “ susacak,, kadar olan zekâsı, onu bir aralık Kemale “ sevdirir gibi., olmuş ama bu “ sevgi bir türlü sahici,, olamamış. Bu oöz, — sahih"olmıyan — ‘ “ sahihçi,, ise vay Kâmilin başına gelenler.

“ Sahihçi,, olmıyan sevgi “ naz.ik amma faz­ la nazik bir hürmet,, olabilmeyip de fazla nazik

olmıyan b;r hürmet olsaydı Kâmil ne yapar­ dı ?„ “ Kemalde ölçü mefhumu yoktu,, diyen muharririn bu sözlerinde de ölçü mefhumu yok. Ölçüsüz sözlerde ileri gidlen muharrir “ yanlış hürmetleri geri aılan zaman, Yusuf Kâmilin divan efendiliğinden ( ! ) ibaret yüzü- ■ nü Kemalin nihayet gözüne soktu ve bu sefer de Kemal, ölçüsüz hürmetten haksız hakaretle intikam almak istedi ve çok haksiz hakaret » dedikten sonra Kemalin menfadan Abdülhak Hâmide yazdığı mektub-ii meyâmizin mahut “ haşerat,, fıkrasını naklediyor.

Muharrir “ Arap- kirü Yusuf Kâmil paşa, TürklelV, sever» Mısırlıların muhitin­ de sevilmemekle ta - nılır., û.yor. Bu sözden muradı, bütün ‘Mısır­

lıların muhiti,, ise isbat etmeli, edemezse Mı - sırlılara iftiradır. Maksadı, M ısır prensleri ve prensesleri ise o da isbata muhtaçtır. Sununla berab.-. bir adamı seven de bulunur, sevmi/en de. Fakaf birkaç kişinin sevmemesini, bir “ mu­ hit,, in sevmemesi addetmemelidir,

M ısır hanedanına bir asırdan farfa müna­ sebetim vardır, muhterem efradının çoğunu tanırım hürmet ederim ve onlardan daima ria­ yet ve muhabbet görürüm. Farzı muhal olarak bunların hepsi Yusuf Kâmili sevmeseler, kendi­ lerinin — bâdi-i hayafr-ü saadetleri olan — cedd-i âzamlan koca Mehmet Afinin muhabbet ve teveccühü Kâmile k ifayet eder .

Dâhi-i ümminin en küçük oğlu Mehmet A li paşanın — Nişantaşmda ikamet etmek­ te plan — kızı muhterem prenses Zübeyde haz­

retlerinden dinledim ve “ Son asr. Türk şairle­ ri,, ne [S : 2251] kaydettim:

Mehmet Ali, en kıymetli kız: prenses Z ey- nebi — pek takdir ettiği — Yusuf Kâmil paşaya tezvi; ftmek istediği »inada Sami paşa mer - hum, bundan bahsetmesile koca dâhi

“ ne

yapalım, kızımızın bîrini bir aptala, birini, bîr deliye verdik. Birine de bir Kâmile ( ! ) veriyo­ ruz,, demiştir. Ne kâmilâne cevap..

Muharrir, Kâmil paşanın M ısır muhitinde sevitarnıskİe tanıldığını söyledikten son - ra “ ha*-ta M ısırlı prens Muşta ta Fazıi paşa, halası M ’sırh prenses Zeynebin kocası olduğu için (:■ “ enişte” dediği Yusuf Kâmil paşa hak­ kında kinaye ve indiği eniş hakkında sarahat olarak prenses Zeynebin Balta limanı tepesin­ deki köşkünde [1 ] bir gün inerken nakarat gibi tr.öfemadiyeri şu cümleyi söylemiş: “ Eniş­ te! Enişte „ diyor.

P--- Yazası r

---| ibniüemin Mahmut Kemal

inde anlatır, oraya

bak-Kemalin “ haşerat,, dediği “ hazerat,, , Y u ­ suf Kâmil, Abdurrahman Sami ve Ahmet Ve- fik paşalar gibi milletin en muhterem, en fazi­ letli ıı'f>TTPSindan olan zevatı kiramdır kı bi­

rincisinin daima lütuf ve iltifatım görmüş,

İkincisinin oğlu Suphi paşa sayesinde büyük bir belâdan kurtulmuş, üçüncüsünün de hiç bir fenalığına uğramamıştır.

“ Haşerat,, gibi menfur olan o müstehcen aradan bahsolundukça — Kemalin yar-ı vç- dan olan — reji komiseri Nuri bey ve Hâmit srhumiar “ Kemal, onu keyifli iken yazmış- Aklt başında iken böyle münasebetsiz şey zmayacağı şüphesizdir.,, derlerdi.

Her istediği hükmü vermek salâhiyetini iz olduğuna kanaat eden koca muharririn, imi e “ dWan efendiliği,, ni tevcih buyurma­ da az lütuf mudur? Kendi gibi her suretle mil biı adamın, Kâmil gibi bir n â k i l i

O

1da iltifat buyurmasına bütün divan efendi­ min ruhları arz-ı şükran etse becâdır!

M ısırlı M. Sabri, Mısıra ait eserinde! Sarlt ve İsmi»! paşaların saraylarını macera adam- larile teşkil ettiklerinden bahsettiği sırada “ Sait paşa, sarayını macera adamlar? e teşkil edeceğine Mehmet Alinin çetin sarayım hatır­ lamalıydı. Kâmil bey (Yusuf Kâmil paşa) gibi Suphi bey (Sami paşa zade Suphi paşa) gibi, Sami paşa gibi mümtaz edebiyat adamları - mn ( ! ) îstanbulla muhaberesini idare ettikleri sarayı..,, dediğini yine bu muharrir nakle - diyor .

Bu sözü yalnız “ nakarat gibi tekrar et„e değil, beste gibi, kâr gibi, sem«ı gibi, §arkı gibi besteleyip mütemadiyen terennüm etse ne çıkar? Kelime oyuncağı ve latife olarak söylenilen bu sözden, Kâmilin “ Mısır muhiti,,in de sevilmediği mi?

Kâmil paşa da: — zevcesinin yeğeni olduğu için — kayın birader saydığı Mustafa Fazıl pa­ şa hakkında — tepeden inerken, yahut tepeye çıkarkorf — “ Kayınca! Kayınca!” demiş olsay­ dı ne çıkardı? Onu kaydirmak İstediği, mi, ya­ hut sevmediği m i?

Böyle adi şeyleri tarih sah/felerine geçir - mek ve milletine pek çok iyilik etmiş olan bir -kâmil zatı tezlıl etme ğe kalkışmak — şahsili beraber — tarihe ihanettir ki buna cüret edenler, maddi ve mânevi mesul olurlar.

M uharrir — sebebi meçhujt olaft — garezrl- ıü bir türlü yenemıyerek “ Telemak’ı tercüme eden, hakikatte Giritli Hüseyin Hâki efendidir. Hüsevîn Hâki, türkçeye çevirdi Yusuf Kâmil, osmanlıcaya tercüme etti ve K ara Çelebi zade Aziz efendinin "Nehcüîbelaga,, smdan aldığı seci’leri Hüseyin Hâkinin tercümesine bo - şaltarak etti,, diyor.

Bu saçma o kadar eskimiş ve çürümüştür ki hakikati bilenler, tekrarından istikrah ederler. Bu düzme maddeyi otuz beş sene

(Devamı 6 inci şayiada)

[1 ] Ou u.j köşkü orada değildi, Bebekteki yalısı

m

tepesinde idî.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Enstitüsü (TÜBİTAK UZAY) tarafın- dan, tasarlanıp üretilen yer gözlem uydusu RASAT, Rusya Federasyonu’nun Kazakistan sınırındaki Orenburg Bölgesi’nde bulunan

Kırk seneyi aşan sanat hayatı içinde, sayısız seveni bulunan Sa­ di’nin rahatsızlık haberi duyulun­ ca çok üzülenler olmuş ve ame­ liyat için Londra’ya

r i ” ni savunur: Kurtuluş Savaşı ve Atatürk hayattayken “Kurtuluş Savaşı felsefesi ışığında uygulanan” dış ve milli savun­ m a politikalarını ve

Paris’te 1873 yılında işlemeye baş­ layan Elektrikli tramvay Türkiye’ da Selanik’te çalışmaya başladı. İstanbul Atlı Tramvay Şirketi gay ri muntazam

 Kalınlığına şişme ve su alma yüzdeleri tutkal türüne göre FF ile üretilen levhalar en yüksek MÜF ile üretilen levhalar en düşük, ağaç türüne

Nörofibromatozis tip 1 (von Recklinghausen hastal›¤›) histolojik olarak benign karakter- de bir hastal›k olmas›na karfl›n, hastam›zda mediastinal yerleflimli büyük

The aim of the present study was to evaluate the effects of cryopreservation at different dilution rates on ram sperm motility, acrosome and plasma membrane

Burada dikkat edilen husus cenazeye, tıpkı hayattaymış gibi hürmet etmek; incitmeden taşımaktır: Yetmez mi sen gedâya bu beglik Mesîhî kim Kabre degin düze saña taht-ı