• Sonuç bulunamadı

Doğan Nadi'yi anarken

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Doğan Nadi'yi anarken"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Doğan Nadi'yi

anarken

Doğan Nadi’nin öldüğünü Cum­

huriyet gazetesinden bana telefonla haber verdikleri zaman vurulmuşa döndüm. Zaten yüreğim haftalardan ben kuşkuda idi. Bir an ne diyece­ ğimi şaşırdığımı itiraf ederim. Sev­ gili Doğan’ı yere yıkan ölüm sanki benim de bir tarafımı alıp götür­ müştü.

İYİ BİR İNSAN

Bu acıklı haberi esefler içinde

Merhum Doğan Nadi kalan ruhuma kabul ettirmeye çalış­ tığım şu sıralarda, yaşamasına alışık olduğum Doğan’ın ölümü üzerine bir yazı yazmak bana çok ağır geliyor.

Doğanla pek yakın, hattâ içten bir arkadaşlığımız vardı. Aramızda hiçbir menfaat alışverişi olmadığı i- çin bu arkadaşlığa yıllar yılı en u- fak bir gölge düşürmemiş, birbiri­ mizi. daima özlemiş, aramış, buluştu­ ğumuz zamanlar samimî dostluğun bütün lezzetlerini tatmışızdır. Aynı yaşta, aynı meslekte oluşumuz bir yana, zevklerimizle alâkalarımızın da yakın oluşu, öyle sanıyorum ki, bir­ birimizin dilini kolayca anlamamıza Bebep oluyordu. Ancak pek yakınla­ rına söyleyebildiği gibi, aslında an­ laşılmamaktan şikâyetçi ve anlata- mamaktan dertli olan Doğan’m bera ber olduğumuz zamanlar dünyayı u- mursamaz bir hal alarak kendini ka­

pıp koyuverişi herhalde bundandı. Her şeyden önce, iyi, ama çok iyi bir insandı Doğan. Babasından, annesinden başlayarak ailesinin bü­ tün fertlerine son derece düşkündü. Arkadaşlığımız boyunca kimseye fe­ nalık etmeyi düşündüğüne şahit ol­ madım. Sevmediği insanların bahsi­ ni etmek istemez, sevdiği insanların ise aleyhinde konuşulmasına taham mül edemezdi. Kendine yakın bildi­ ği kimselerle düşüp kalkmak, onlar­ la şakalaşmak, şakadan anlamayan­ lara ince esprilerle takılıp sonra dört duvarı çınlatan kahkahalarla gülmek Doğan’ın başlıca eğlencesini teşkil ederdi.

Fakat Kimseye fenalık etmemiş oluşu kendisine fenalık etmesine mâ ni olamamıştır. İçkiyi çok seviyor, hattâ içkiye karşı olan bu sevgisi o pek sevdiği annesine, pek bağlı ol­ duğu çoluk çocuğuna, hattâ kendi­ sine olan sevgisini bile aşıyordu. İç­ ki onun en candan arkadaşı idi. Şöyle masaya oturup: «Eh... artık bir tek atalım!» diyerek kadehini e- line aldığı zaman yüzü, dünyanın en mesut insanının ' yüzü nasıl olursa öyle olurdu. Kadehi yudum yudum, her damlasının tadını ayrıca duya­ rak içer, keyiflendikçe keyiflenir, üç-beş kadehten sonra ise yavaş ya­ vaş o bildiğimiz Doğan olmaktan çık tığı, büsbütün başka, aksi, kırıcı, ta­ hammülsüz bir insan halini aldığı görülür, bu dakikadan itibaren et­ rafındaki İnsanlardan nefret etmeye başlayarak evine gitmeye, ailesinin yanına koşmaya can atardı. İşte Do- ğan’ı, yüzlerce defa bırakmaya ka­ tar verdiği halde bir türlü bıraka- madığı bu sevgili arkadaşı yavaş ya­ vaş yıpratmış, çok sağlam olan vü­ cudunu yemiş, bitirmiş ve genç ya­ şında onu ölümün pençesine teslim etmiştir.

Yaşamayı çok seven, canı çok tatlı olan, nastalıktan, maddî acılar­ dan çok korkan Doğan Nadi’nin ken dişini ikide bir sakatlayan, başına dertler açan içkiden nasıl olup da korkmamış oluşunu bir türlü izah edememişimdir. Bütün dostça uyar­ malarımıza. valvarlarımıza rağmen içkiye daima dost gibi sarılmış, ver­ diği hazdan vaz geçememiştir. Ha­ yatta anlaşılmamaktan ve derdini anlatamamaktan çektiği derin ıstıra­ bı o melun kadehler mi hafifletiyor

veya dindiriyordu dersiniz?

İYİ BİR GAZETECİ

Doğan, çekirdekten yetişmiş iyi bir gazeteci idi. Bir patron oğlu olmasına rağmen gazeteciliğin her seksiyonunda çalışmış, en sıkıntılı saatlerini uykusuz kalmalara dayana rak; muhabirliğin, sekreterliğin teh likelerini, mesuliyetlerini yüklene­ rek zevkle yaşamıştır. Kendi gaze­ tesi dahil, Türk gazetelerini yeter derecede işlenmiş bulmaz, bilhassa dış haberlere çok az yer verilişini gazeteciliğin dünyadan haber verme vazifesiyle bir türlü bağdaştıramaz- dı. Hayalinde yaşattığı ideal gazete için çok isabetli fikirleri vardı. Fa­ kat son zamanlarda kendisinin ra­ hatını kaçıran hastalıklar onun biz­ zat çalışmak, uğraşmak gücünü a- zaltmıştı. Ama daima en güzel ga­ zeteyi düşünerek yaşamıştır.

Doğan iyi bir gazeteci olduğu kadar zekâ dolu bir muharrirdi de. Beş-on satır içinde bitirdiği fıkra­ ları onun muharriklik hususiyetini teşkil ediyordu. Bu janrın ustaların­ dan biri olduğunda şüphe yoktur. Mizaha olan meyliyle ısırıcı bir hal alan nükteleri demokrasi hayatımı­ zın ilk yıllarında büyük akisler bı­ rakmıştır.

Allah gani gani rahmet eylesin.. Şevket RADO

Çin komünizmi ;

I * * m

(Baştarafı 31. sayfada) i| | olmuş: fakat serçeler de orta-1 | dan kalkınca hububata arız o -|| || lan türlü böcekler, o kadar faz-1|

||

w la hasara sebep olmuşlardı ki ¡| Mao ile birlikte bütün halk pis- pf man olmuştu.

Memlekette kıtlıktan m üte-1 vellit açlığı yok eden yüz mü-

f |

vonlarca kövlüye okuma yazma . öğreten ve modern ekonominin temelini atan Mao, «ileri fırla- İ ma» nrogramı ve daha sonra ݧ «büyük nroleterya kültür ihtiîâ || Kni» sahneye koymuştur. Her j ikisi de basarı temin etmek göy || le dursun memlekete sefalet ve f| felâketten başka bir sey getir- ¡f memistir. Kızıl muhafızlar ü l-1 keyi âdeta talan etmişlerdir. Ne l tice umulduğundan çok daha § fecî olmuştur

Referanslar

Benzer Belgeler

Cam, sanat dostu bir mühendisin fikri ve çabalar›yla 2002 y›l›nda nefes almaya bafllayan ve bugüne kadar ABD, Almanya, Avustralya, ‹talya, Fransa, Hollanda, ‹ngiltere ve

Biz, bir yarı koloni bir millet olarak, müs­ takil bir millet olmanın neticesini göstermiş bir memleket olarak ken­ dimize has bir fikir sistemi yarat­ mak

In this study, the release of lysophospholipids (to depict phospholipase A2 activity) and diacylglycerols (DG) (to depict stimulated hydrolysis of polyphosphoinositides) was

Bu koşulların sağlanması işsizlik ödeneğinden yararlanma süresini önemli ölçüde azaltacak, işsizlikten istihdama geçişi hızlandıracak, haksız ve gereksiz

Kü- çük ışık organlarının içindeki aequorin proteini sayesin- de gerçekleşen kimyasal tepkime sonucunda (biyolümi- nesans) mavi ışık oluşur, sonrasında yeşil

O rada, H alki Palas'ta gurubu seyretm enin, İzel'in şarkısında bir bakış türü olarak vurgulanan guruba bakmanın lezzetini başka bir yerde bula­ bilm enin tabii

Bu, yağın metabolik olarak parçalanmasına dair bilgi vermekle birlikte kilo verme sırasında yakılan 10 kg yağın hangi oranlarda CO 2 ve H 2 O’ya dönüştüğüne dair bir

Merkür: Akşam gökyüzüne geç- miş olan gezegen çok parlak ol- masa da ayın ortalarına kadar uy- gun hava koşullarında günbatımın- dan hemen sonra batı ufkunda kısa