‘tires
Medrese,
Üniversite.
Halkevi...
■İ
J , i
I S 5 !
g |s m a n h devrinin üniversitesi Fatih Sultan Mehmet tara fından kuruldu; bu bilgi ocağının bulunduğu binalar Fatih camiini kuşatır; Fatih medresesi diye meş hur olmuştur.Gerek medresenin gerek camiin yapılmasına 1463 te başlandı. Ve sekiz senede, 1471 de bitirildi; Mi
mar Sinanın eseridir, fakat bu Si nan Kanunî Sultan Süleyman dev rinin meşhur mimarı değildir, 1472 de ölmüştür ve «Sinan-ı Atik» di ye anılır.
Fatih camii 11 mayıs 1766 da kurban bayramının üçüncü perşem be günü gayet sert bir zelzeleden yıkıldı, ertesi sene üçüncü Musta fa yeniden temel attırdı; beş senede bitirildi ve 15 nisan 1772 cuma gü nü ilk namaz kılındı. Yeni bina es kisine nisbetle çok farklıdır; geniş lemiş fakat güzelliğini epeyce kay betmiştir.
Camiin etrafındaki medreseler bü tün zelzelelere dayanmıştır; asır larca her çeşit bilginlerin yetiştiği bu mukaddes yerler bugün harabe halindedir; tamir edileceği seneler den beri vâdedilmekte fakat İstan bul fethinin bcşyüzüncü yıl dönü münün pek yaklaşmış olmasına rağ men bu vaitlerin yerine getirildiği görülmemektedir.
Fatih medresesinin halk arasına kültür yaymak bakımından mühim rolü vardır; birçok dersler camide veriliyordu ve hu derslere herkes gî rebiliyordu; kubbesindeki nakışlı camlardan sızan loş ışıklarda her yaştan ve her sınıftan yüzlerle in - san oturuyor, en salahiyetli hocala rın derslerini dinliyordu. Zaten es kiden her camide umuma mahsus dersler vardı.
Fatih üniversitesi gittikçe gerile di, ihtiyaca cevap vereıniyecek hale geldi; 1862 de eski adliye binasında Avrupa üniversitelerinin benzeri o- larak «Darülfünun» açıldı, o zaman dersler serbestti ve bu derslerin ida resine daha sonra Maarif N azın o* lan Ethem Paşa memur edilmişti.
“
T-Görülüvor ki, medreseler yüksel me ve olgunluk devrinde üç vazife başarıyorlardı. Bilim yapmak, bilimi öğrencilere öğretmek, bilimi halk • taştırarak halka yaymak...
Bilimi müderrisler yapıyorlardı, ta lebe medreselerde bunlan öğrenf** yorlardı, ders-i âm bocalan da bi limi halka yayıyorlardı; eksikleri ise dünya çapında olmayışları ve batıdaki ilerlemelere kapılannı ka pamış bulunmalarıydı. Bu hal ev > velâ Darülfünunun sonra da üniver sitenin kurulmasını zaruri kıldı.
«Yeni Adam» dergisinin son sa yısında bu üç noktaya temas edile rek deniliyor ki: «Üniversitenin bi limi halka yayması serbest dersler ve halk konferanslariyle olabilir. Dalriilfünunun hayatında bu ders ler ve konferanslar sardır. Bu örf profesör Şevket Aziz Kansu’nun rektörlüğü zamanında dil, tarih ve coğrafya fakültesinde devam cdi * yordu; bir öğrenci gösterisi bu gü zel işin bir daha geri dönmemek ü- zere ortadan kaldırılmasına sebep oldu. Ne yazık!»
Halkevleri kapatıldı, aylardan be ri yeni bir şekil verilemedi, hâlâ-bu mesele münakaşa ediliyor. Doktor - lar bunların hep hastahane veya dis- | panser olarak kullanılmasını isti - yorlar. Hastabanelerin ve dispanser lerin çoğaltılması elbet lâzımdır, fa kat fikir yuvalarının ortadan kal- | dırılması pahasına değil Çünkü hastalıkların çoğalmasında cahilli ğin de tesiri büyüktür. «Halkevi» ] güzel ve geniş manalı bir kelimedir,
bu binalar aynı isim altında ve millet malı olarak halk kültürünün geliş tirilmesine tahsis edilmelidir; birer bilim ve sanat ocağı haline getiril - pinelidir; Millî Eğitim Bakanlığının j nezareti altında, üniversitenin ve i gençliğin vardımiyle çok faydalı o- iurlar, mühim bir eksik tamamlanır.
Kadircan KAFLI
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta h a T o ro s Arşivi