• Sonuç bulunamadı

Reşat Nuri Güntekin kimdir?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Reşat Nuri Güntekin kimdir?"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

25 Kasm) 1889'da İstanbul’da doğan Reşat Nuri Giintekin ilköğrenimini Çanakkale ve İzmir’ de yüksek öğrenimini 1912'de İstanbul Darül- fünun'unda (şimdiki İstanbul Üniversitesi) yaptı. 1913’te Bursa Sultanisi’nde Fransızca öğretmeni oldu. 1916-1919 yıllan arasında İstanbul'daki Vefa ve Erenköy liselerinde müdürlük görevin­ de bulundu.

Daha sonra 1931 yılına kadar çeşitli liseler­ de Türkçe, edebiyat, felsefe, pedagoji ve Fran­ sızca dersleri okuttu. 1931-1939 yıllan arasına Milli Eğitim müfettişi oldu. 1939-1943 arasında bir dönem Çanakkale Milletvekili seçildi. 1947’de Milli Eğitim başmüfettişliği, 1950 de Paris Kül­ tür Ataşeliği ve öğrenci müfettişliği görevlerin­ de bulundu. Ataşeliği sırasında UNESCO'da Türkiye temsilciliği de yaptı. 1954’te emekli ol­ duktan sonra İstanbul Şehir Tiyatroları’nda Edebi Kurul üyeliğine getirildi. 7 Aralık 1956’da Lond­ ra’da öldü.

Eserlerinden bazıları şunlardır:

“Gizli El” , “ Çalıkuşu” , “ Damga” , “ Du­ daktan Kalbe", “ Acımak” , “ Yaprak Dökümü" “ Miskinler Tekkesi” , "Eski Hastalık” , “ Yesiİ Gece” .

Reşat Nuri Günteldn'le

evlendikten sonra yaza-

nn Paris’teki kültür ataşeliği ve UNESCO’daki Tür­

kiye temsilciliği nedeniyle uzun yıllar eşi ile Fransa’

da yaşayan

Hadiye Günlettin

tam bir İstanbul hanı­

mefendisi. Konuşmalarında sık sık kullandığı Fransızca

kelimeler de Fransa’da geçirdiği yılların etkisinin hâlâ

sürmesinden olsa gerek.

Kızı

E lt Güntekin

ise,

“ En iyi dostu” nu

yitirmiş

olmanın üzüntüsü ile anlatıyor babasını:

“ Babamla her konuyu rahatlıkla konuşabilirdim. Birlikte çok gezerdik. Benim çok kitap okumamı is­ terdi. Ama kendi romanlarını değil de, başkalannın- kini. Çünkü o yıllarda benüz

‘babam’

ve

‘rom ana’

kavramlarını karıştırmamdan korkardı. Onun ölü­ münden sonra bütün eserlerini okudum. En çok

‘Mis­

kinler Tekkesi’

ile

‘Kavak Yelleri’ni

beğendim.

‘Mis­

kinler Tekkesi’

babanım da en çok sevdig eseriymiş.” Hadiye Güntekin,

30 yıl aynı yastığa baş koydu­

ğu eşini bir de rom ana yönüyle anlatıyor:

“ Hayatımda onun kadar gözlemci bir insan ta­ nımadım. Beş dakika karşısında oturun sizi ber şeyi­ nizle tahlil edip çıkartır ortaya. Romanlarını yazar­ ken de bep değişik insanlardan topladığı izlenimleri tek bir kişide birleştirildi.

“ Günün ber saatinde, ber anında yazabilirdi. Ama en fazla geceleri üretken oluyordu. Akima gelenleri Yenice sigarası kutusunun arkasına not ahr. Sonra onlarla bir taslak hazırlardı. R om ana olarak da çok renkli bir kişiliğe sahipti.”

# Ç A LIK U Ş LA R IN I BEĞENMİYOR

Biraz da “ Çalıkuşu” üzerine söyleşiyoruz. Hadi­ ye ve E h Güntekin ile. Önce, ilk olarak 1965 yılında sinemaya uyarlanan “ Çahkuşu” nu beğenip beğenme­ diğini soruyoruz.

“ Hiç beğenmedim. Bence yönetmen yetersiz kal­ mıştı. Feride rolüne de Türkan Şoray biç oturmamıştı. Çünkü Feride orta boylu, kırmızı yanakfa, hareketli top gün bir kız. Türkân Şoray deseniz ‘sultan’. O role biç yakışmamış. Sonra tiyatrodaki ‘Çahkuşu’nu sey­ rettim. Onu da beğenmedim. Rom ama temposunu tutturamamışlardı. Şimdi heyecanla televizyonda ya­ yınlanacak olanı bekSyormm. Feride’yi canlandıran oyuncuyu hiç tanımıyorum, fa-alllah rol kabiliyeti vardır.”

Ela Güntekin

de, babasının eserinden sinemaya,

tiyatroya uyarlanan

“ Çahkuşu”

hakkında annesinin

görüşlerini paylaştığını belirtiyor.

Bu arada, bir de, romana karşılık aldıktan telif

hakkı ile ilgili bir soru yöneltiyoruz anne-kıza. İkisi

de dertli bu konuda. Hemen

Hadiye Güntekin

atılı­

yor:

"TRT daha önce gösterilen

‘Acımak’

dizisi için 9« milyon lira harcamış. Eserin yaratıcısının varisle­ rine, yani bize toplam 250 bin lira verdi. Yani sana­ ta saygısı bu kadar. Bu çok ayıp.

‘Çalıkuşu’

için TRT’den değil, Osman Seden’den para aldık. Mik­ tarı açıklamak istemiyorum. Ama inanın Seden TRT'den çok daha bonkör davrandı.”

TRT’nin bundan sonraki teklifleri için tereddütte

anne-kız

Güntekin’ler. “ Telif hakları konusunda bi­ raz daha saygılı davranırlarsa, belki”

diyorlar.

Referanslar

Benzer Belgeler

Birinci Cihan Harbinden son­ ra Fahri Kopuz, Reşat Erer, Ke­ mimi Haşim, Âmâ Nâzım, Ney­ zen İhsan Aziz, Tanburi Ahmet Neşet, Hanende Sıtkı, Hanende Arap

Timur hakkında son söz olarak şunu söylemek lâzımdır ki bunun kadar sevilmiş ve gene o kadar zemmedilmiş adam çok azdır. Türkistan ahalisi ve bilhassa kendi

If we accept the spiritual interpretation of the book that Christ is the Bridegroom speaking of the Church, of the Christian, as the bride, then we get

Tiroid cerrahisinde karşılaşılabilecek başlıca komplikasyonlar geçici veya kalıcı rekürren larengeal sinir paralizisi, geçici veya kalıcı süperior larengeal

Bundan sonra Ofluoğlu’nu oyunculuğunun yanında tiyatro adamı ve tiyatro kurucusu olarak da görüyoruz: 1958‘de İstanbul Oda Tiyatrosunu 1966’da da Mücap

ARNAVUTKÖY’deki narin ev Bo- ğaz’a kederli bakıyor artık, içeride, loş ışıklar altında dalgın bir boşluk. Türkiye’nin yeni sesini nakış gibi iş­ leyen Onno

Parti boyunca yüzlerinden eksilmeyen gülümsemeleri ve kahkahalarıyla mutlu bir aile tablosu oluşturan Jolia Gabor ve kızları Zsa Zsa, Eva ve Magda Gabor

A TATÜRK zamanında 1934 yılında ülkemize çağrılarak İstanbul Tıp Fakültesi’nde yüzlerce Türk hekimi yetiştiren ve 1957’de öldükten sonra Rumelihisa-