• Sonuç bulunamadı

Onno bir dahiydi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Onno bir dahiydi"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

R ic h ard H olbrooke

Verimsiz tartışma

• “Herkesin kaybettiği” tartışmalar­

da, en büyük yarayı demokrasi alıyor. # 1 2 . sayfada

Milliyet’ten

GB sayfası

•M illiy e t, bir ilke daha

im za atıyor. Her hafta salı günü G üm rük Birliği’ne bir sayfa a- çıyor. A ’dan Z ’ye tüm bilgiler, sıcak geliş­ m eler, m erak edilen sorular cevap bula­ cak. 9 6 . s a y fa d a

Sarah

hamile

•Kahramanmaraşlı Musa ile Ingiliz Sarah aşkında sürprizler bitmiyor. Hami­ le olduğunu öğrenen Sa­ rah, cezaevindeki Mu­ sa’yı ziyaret ederek müj- , de verdi. Annesi ile Ingil­

tere’ye hareket eden Sa­ rah, Kömeağaç ailesine

’i , “15 Şubat’ta döneceğim”

sözü verdi. *2 2 . sayfada

Öğrenciye

ızun tatil

Yarıyıl tatilinden yeni çıkan öğrencileri, iki lafta sonra uzun bir atil daha bekliyor. O- ullar Ramazan bay­ ımı nedeniyle 9 gün

ıpalı olacak.

•Kahram anmaraş’ta valilik ve sanayicilerin ortak katkısıyla yapılan havaalanı, bürokrasi­ ye takıldı. Devlet Hava Liman­ ları Genel Müdürlüğü, 2 bin 500 metre piste sahip havaa­ lanına işletme izni vermiyor.

•V a li Aslan Yıldırım, “1.5 trilyon­ luk havaalanını 64 milyara malettik. Şimdi burasını koşu pisti mi yapalım? Devletin pa­ rasına yazık değil mi? Açılırsa 6 ay doluluk garantisi verdik” diyor. • 1 2 . sayfada nı zı d ü z e n l i o l a r a k ö d e s i n . . . Ya da en y a k ı n O n - L i n e ş u b e m i z e u ğ r a y ı n , f a t u r a n ı z ı 0 hi ç m a s r a f ö d e m e d e n ö d e y i n !

¥nkıfBank

• J 1 . Y ü z y ı l B a n k a c ı l ı ğ ı *

I j£®„f

Taş, cop

gözaltı

Taksim olayları

Başkent’e sıçradı...

•İs ta n b u l’daki olayların benzeri Anka­ ra’da yaşandı. Harçları protesto e- den öğrenciler polisle çatıştı, mağa­ zaların camları kırıldı.

•Ö ğ re n c ile rin taşlı, polisin coplu müdahalesinden sonra çok sayıda kişi gözaltına alındı. * 3 . sayfada

Ayda, m ah zun , b a ba sı O nno T u n ç ’ un b ir b e s te s in i çalıyor. A m cası Arto, “ O nda b a b a ­

sının ruh u v a r” diyor. O n n o ’nun m üziği y e n i k u ş a ğ a akıyor. Ercan ARSLAN

Onno için bir

daha çal Ayda

A m a v u tk ö y 'd e k i evd e d e rin b ir b o ş lu k var. O n n o ’ nun bıraktığı s e s s iz ve d e rin b o ş lu k . M üzik a le tle rin e s ığ ın m ış h a tıra la r...

►Ayda Tunç 22 yaşında. Sene­ ye konservatu- varı bitirecek. Babası Onno Tunç’un uçak kazasında ölü­ müyle derinden sarsıldı. Bu tarifsiz acı içinde amcası Arto’ya sordu: “Ba­ bamı nasıl geri geti­ rebilirim?”

►Amcası yol gösterdi: “Bestelerinle yaşa­ tabilirsin...” Ayda o günden beri, piyano tuşlarında babasını arıyor, babasına u- laşmaya çalışıyor. Parmaklarında On­ no yeniden hayat buluyor. # 2 ’de

peşinde

Ege krizi diplomatik savaşa döndü.

Yunanistan suları yeniden ısıtıyor

•K a rd a k yenilgisini hazmedemeyen Yuna- •T ü rkiye ’nin, “Görüşürüz, iptal açıklamasına nistan, diplomatik atak başlattı. Atina’nın, bizi katmayın” uyarısına karşın ABD’nin “gelme” dediği Holbrooke, ‘Türkiye’nin res- “Ankara’da hükümetin kurulmamış olma- ti”ne rağmen, Ankara gezisini de iptal etti. sı"nı gerekçe göstermesi gerginlik yarattı.

Kardak’tan çekil

emri Baykal’ın

• 1 3 . sayfada

Entellektüel Barış

Gücü kurulmalı

• 5 . sayfada

►Ankara’nın çabalarına, Org. Kara- dayı’nın “barış mektubu”na rağmen Yunanistan gerginliği tırmandırıyor. Meriç ve Ege’de birliklerini takviye eden Atina, donanmasına ‘emir al­ madan ateş’ yetkisi verdi. • ! 7 ‘de

Çiller9 e

Yılmaz, DYP’lilere sorum luluk çağrısı yapt

Çağlar, “ Fedakarlık sırası Ç ille r'd e ” dedi

Tavır belirleyin

Çiller: 'Görüşeli

►ANAP lideri Mesut Yılmaz, DYP’li milletvekil­ lerine, Anayol’u engellediğini öne sürdüğü Çillere karşı çıkma çağrı­ sı yaptı: “Sorum­ luluk taşıyan mil­ letvekilleri bunun muhasebesini ya­ pacak ve tavrını belirleyecektir.” Cavit Çağlar da A- NAYOL bayrağını açtı: “Yılmaz özveri­ yi gösterdi. Feda­ kârlık sırası Çil­ le rd e ... ANAP - RP koalisyonu önlene­ mezse DYP bunun altında kalır.” Bunun üzerine Çiller, Çağ­ lar’ ı bugün 15.30’ da görüşmeye çağırdı.

• 1 4 ve 15. sayfada

çak bekliyor

mrmmmm

Sol, transfere soğuk

•Baykal, “Biz hükümeti kuralım sağ

desteklesin” dedi. DSP lideri Ecevit öneriyi reddetti. »14. sayfada Azeı;

BORTAÇINA

baskı

Su, t e l e f o n , d o ğ a l g a z f a t u r a l a r ı n ı z ı k o l a y c a ö d e y i n !

Gelin Vakı f Bank’a, Ba nkomat 724 Hesabı nıza bir

t a l i m a t » e r in , f a t u r a n ı z o t o m a t i k ö d e n s i n . . . Bankomat 724 Hesabı nızı kredili hes aba çevi r ti n,

" h e s a b ı n ı z d a hiç p a r a k a l m a s a b i l e " , f a t u r a

-mm

« ■

■ ■

Alna rövanş

(2)

Milliyetin^. Salı6 Şubat 1996 İSTANBUL Sis 6/11 İZMİR Az Bit 9/17 ADANA Az Bit 11/18 ANKARA Sis 2/7 SAMSUN ERZURUM D.BAKIR GİRNE

at

J ş j L '

kçık Sisli Bulutlu '* % Jk 4b \ , Açık

Par Bul. Çok Bul. Yağmur

Vhm

Karlı Sulu Kar âb*.

Lond ra Paris Roma Berlin Zürlh Mad rid Sofya Moskova -11

bir dahiydi

A

rto Tunç, sevgili ağabeyinin anısını, yeğeni

Av

vyda ile birlikte yaşatm aya hazırlanıyor

Yavuz BAYDAR

ARNAVUTKÖY’deki narin ev Bo- ğaz’a kederli bakıyor artık, içeride, loş ışıklar altında dalgın bir boşluk. Türkiye’nin yeni sesini nakış gibi iş­ leyen Onno Tunç’un peşinde bırak­ tığı derin boşluk. Özenli eşyalara sı­ ğınmış hatıralar. Sessizlik.

Sonra, piyanoda birkaç nota. Kızı Ayda, bir bestesini çalıyor bize. Sev­

gili kardeşi Arto, gözleri Onno’ııun portresinde, yüzünde acının kış mevsimi.

“Dinle bak Ayda’yı” diyor bana.

“Onda babasmm ruhunu bulacak­ sın.”

Ayda, durgun ve kırılgan. Pek ko­

nuşmuyor. Gözleri ve elleri tuşlarda, kederi kovuyor odadan yavaş yavaş.

“Derin acısı içinde bana, 'Amca,

babamı nasü geri getirebilirim?’ di­ ye sordu. Ben de müziğe daha çok sarılmasını, besteler yapmasmı iste­ dim. Babasmı o bu güzelim bestele­ riyle yaşatacak” diye anlatıyor Ar­

to. Ayda, 22 yaşında. Seneye Mimar Sinan Üniversitesi Konservatuarını

bitirecek.

Piyano ve - esas olarak - keman

çalıyor. Ilhan Usmanbaş gözetimin­ de kompozisyon okuyor. Onno’nun müziği bir yeni kuşağa akıyor

böyle-ce. Arto, yıllardır ABD’de yaşıyor. Ağabeyinin ölüm haberini de orada almış. Üstelik uçarken.

“Ben havadaydım. Los Angeles’a

gitmek üzereyken kaybolduğu habe­ ri geldi. Oraya vardığımda evi ara­ dım. Haberi aldım. Ve bir saat sonra aynı havaalanından yola çıktım.”

Kaza konusunda fazla konuşmak

istemiyor Arto. Yapılan hatalar ko­ nusunda bazı fikirleri var. Kulenin uçağı yanlış yönlendirdiğine dair söylentileri ciddiye alıyor, ama...

“Benim bir prensibim var. ispat e-

demezsen suçlamak yanlış, ama et­ raftan bir sürü şey duyuyorum. Duy­ duklarımı kafamda tarttığım zaman, birisi bir hata yapmış bir yerde. On­ lar eğitim almışlar, diyor ki, sen yo­ lunu bulamazsan, sana yön verene güvenmek zorundasın. Ö da - tabii e- ğer doğruysa - sola dön diyor, dö­ nünce de duvara çarpıyorlar..”

BENİM ONCUM

YÜKSEKTE ÖLDÜ Amavutköy'deki evde, loş i keti bıraktı, Onno da öyle. Bir dehaydı, bir dahiyle

ışıklar altında dalgın bir boşluk. Özenli eşyalara sı- birlikte yaşıyormuşuz” diyor Arto, ağabeyi için,

ğınmış hatıralar. Sessizlik. “Onno en yüksekteydi. | Onno Tunç, bilgisayan sayesinde evinde de uçma

Hani, Michael Jordan nasıl en heyecanlı anda bas- i keyfini tadabiliyordu. (Fotoğraflar. Ercan ARSLAN)

ARAŞTIRMALAR

AYNI SONUÇTA BİRLEŞİYOR.

YABANCI MÜZİK YAYINI YAPAN RADYOLAR ARASINDA

rowpw

Sözlerini duvarlar yansıtıyor. Ge­

ne sessizlik. Onno’nun - simgesel o- larak da - dünyayı çok yüksek bir yerde terk ettiğine katüıyor mu?

“Kesinlikle. Başka bir yerde ol­

saydı da gene varacağı yer yüksek o- lurdu, Amerika’da Japonya’da... A- ma şuna üzülüyorum: Öyle bir yere

geliyordu ki, kendi stüdyo­ su olacaktı, maddi imkan­ ları büyüyordu. Daha kuv­ vetli şekilde çıkacaktı orta­ ya, ama doğru, en yüksek­ teydi. Hani, Michael Jor­

dan nasıl en heyecanlı an­

da basketi bıraktı, Onno da öyle. Bir dehaydı, bir dahiyle birlikte yaşıyormu- şuz.”

Arto, Onno’dan dokuz yaş küçük. Belki de bu yüzden, “Onno için bir ön­ cüdür denebilir mi?” diye sorduğumda, eski günleri­ ne dönüveriyor hızla.

“Bir kere benim öncüm.

Düşün, bir insanın önünde bundan güzel bir örnek da­ ha olabilir mi? Dürüstlüğü, araştırma merakı. Onno

bence aklı ruha en fazla yaklaştıran insanlardan biri. Ben onunla müzik yaparken kardeşiz diye değil, iyi müzisyeniz diye giriyordum stüdyoya. Kardeşliğimiz de üstüne kaymak gibi geliyordu. Arkadaşını seçme imka­ nın var, kardeşini seçme imkanın yok. Kardeşin se­ nin arkadaşın da oluyorsa bu, en büyük mutluluk...”

•İN SA N YANI

Tabii, mutluluğun bir

yönü, müziğin kuşaktan kuşağa aşılanması. On­ no’nun Arto’ya etkisi il­ kokul yıllarında.

“O zamanlar ben hep top oynardım. O da sever­ di tabii. 'Bir gün, gel ba­ kalım seni çaldığımız yere götüreyim’ dedi, işte be­ nim müziğe başladığım gün. 7 yaşmda filandım. Müzik çalmıyor bir yan­ dan, mahalle maçları bu­ yandan.. O gururu hep ya­ şadım: Ben inanıyorum ki, Onno’yu o yüksek ye­ re getiren, insan yanıdır öncelikle. Ben o gün (ce­ naze günü) AKM’de ve ki­ lisede bunun ne anlama geldiğini o kalabalığı gö­ rünce anladım iyice.”

Kuşkusuz, zamansız

bir ölüm. Arto’nun acısı­ na tuz biber eken, ağabe­ yiyle birlikte bir müzik rüyasını birlikte tam

gör-AYDA ONU G ER İ G E TİR E C E K Arto Tunç, Ayda için “ Onda babasının ru­ hu var” diyor. Ayda, durgun ve kırılgan. Gözleri ve elleri tuşlarda, kederi kovuyor o- dadan yavaş yavaş. Ayda’nın ablası Selin ise ABD’de medya eğitim i görüyor.

meye başladıkları sırada gelmiş Az­ rail’in darbesi.

“Şubat’ta bir proje yapacaktık bir­ likte. Biz ne kadar ayrı dünyaların adamı gibi görünsek de vardığımız nokta aynı. Çıkış noktası aynı, varış noktası aynı. Sadece o başka bir yol­ dan, ben başka yoldan vardık. Farklı bir şey çıkacaktı ortaya. Türkiye’de çok az insanın bildiği bir Onno çıka­ caktı. ’’Onno’nun ölümü Arto’yu da­ ha bir bağlamış Türkiye’ye. Belki ruhla bağlantılı bu, ama biraz da o- nun anısını yaşatmakla.

“Raks firmasına bir öneride bu­ lundum. Onno Tunç projesi diye bir proje olsun, her sene güzel klasik besteler yapan bir müzisyene ödül veya burs verilsin ya da plağını çı­ karsınlar. Bu, çocuklara da bir ümit olur. Onno’nun hayali de buydu za- ten.”Arto, bir de ağabeyinin anısına dünya müzikleri festivali düzenle­ mek istiyor burada, ama henüz dü­ şünce aşamasında. Belki yeterli des­ teği bulursa, kolları sıvayacak.”

Tabii ki, sıkı duygusal bağlar, Ar­

to’yu daha sık getirecek Türkiye’ye.

“Çünkü bildiğim toprak bu. Ben

ruhumla bu toprağın insanıyım. Toprak kaçırmadı beni buradan. Üs­ tündekiler kaçırdı. ABD bana ken­ dim olmayı öğretti, aklımı daha ve­ rimli kullandım, ama toprak...

Bir an duralıyor Arto. Gözleri par­

lıyor. “Anadoluluyuz biz. Ben bun­ dan gurur duyuyorum. Anadolu’nun içinde Ermeniyiz, ama Ermenilik ay­ rı bir olay. Anadoluluk daha farkh bir yerde. O çok seslilik orada gizli. Ermenisi de Kürdü de Türkü de bu çok sesliliğin parçaları. Ben önce in­ san olamazsam Türk de olamam, Er­ meni de olamam, Alman da.”

Ayda’nm notaları susuyor. Sessiz­

ce ayrılıyor odadan. Bir hayat yeşe­ riyor yeniden narin evde. Arto ses­ sizce bavulunu topluyor. Dünyayla müziğini paylaşmak ve İstanbul’a dönmek üzere. Türkiye’nin sesini ai­ lesine yakışır biçimde zengin kılmak üzere ABD’ye doğru yola çıkıyor.

Vurmalılarda bir usta...

ARTO Tunç, tıpkı ağabeyi Onno gi­ bi, Türkiye’nin yetiştirdiği bir büyük de­ ğer. Vurmalı çalgılarda, ruhunun yakı­ tıyla, modem müziğin ve cazın en ön­ de gelen temsilcileriyle yapıtlar çıkarı­ yor ABD’de.

Gözüpek, önyargısız, sakin ve espri dolu. Aynı zamanda haşan, cin gibi bir İstanbul çocuğu o. 1 4 yıl önce gittiği ABD’de katkıda bulunduğu albüm sa­ yısı 8 0 ’e yakın. En son, ünlü - ve artık

olmayan - VVeather Report grubunun

eski kurucusu Joe Zavvinul’la birlikte

çalışıyor. Türkiye'ye de gelm iş olan bu

tuşlular ustasının yeni grubuyla birlikte bir de albüm çıkarmaya hazırlanıyor.

Arto, müziğin tasnifine ve “terbiye” edilmesine karşı. Ona göre caz y a şamla eşanlamlı. “Yaşadığını çalan in­ sanlar anlam taşır. Müziği dondura mazsın. Dondurulmuş e t gibi, d o m a tes yer gibi müzik olmaz" diyor, g e la nekçi ve muhafazakarlara - besbelli - meydan okuyarak.

Tıpkı İstanbul’daki gibi hayatı ABD’de de tümüyle b ir doğaçlama gibi yaşıyor. Vurmalılarında da hayatın nab­ zı dolu dolu atıyor.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Çok uzun yıllardır marka yüzü olarak Mehmet Ali Erbil’le hareket eden, kendi alanında Türkiye’nin lider markalarından olan Uğur Derin Dondurucu, son dönemde aldığı bir

Schneider Electric Easy UPS 3 Serisi kolayca kurulan ve bağlanan, kullanımı ve bakımı kolay, küçük ve orta ölçekli işletmeler, veri merkezleri ve diğer kritik

Suriyeli ve yerel halka mensup öğrenciler ve okul dışı gençler ihtiyaçlarına göre iki ana gruba ayrılabilirler: (1) İş piyasalarına ve iş hayatına daha

MÖ 2700’lerde yaşadığı farz edilen tarihsel bir kral çevresinde örülen ve bize kalan en eski yazılı destan olan Gılgameş’teki Gılgameş ile dostu,

Türkiye İstatistik Kurumu tarafından 10 Şubat 2021 tarihinde açıklanan işgücü istatistiklerine göre işsizlik oranı Kasım 2020 döneminde %12,9 seviyesinde gerçekleşti..

Şanzelize Butik’in sahibi Şenay Hanım, yıllar sonra onu bulduğum zaman, kendisinin de tıpkı Füsun gibi, anne tarafından çok uzak bir hısmımız olduğunu hatırlattı

ramazan ayı’nın ilk gününden beri, her gün farklı mahalleye konuk olan ve aynı zamanda ilçe meydanlarına da her gün sabit sofralar kuran arnavutköy Belediyesi, 7'den

Bu çalışmanın amacı kavramın tarihçesini özetledikten sonra Baran ve Sweezy’nin 1966 yılında yayımlanan Tekelci Sermaye kitabında tanımladığı iktisadî artık