• Sonuç bulunamadı

Papa Eftim Athenagoras'ı aforoz etti

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Papa Eftim Athenagoras'ı aforoz etti"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

B u me cm ua « B a n A h k Y a s a s ı» n a u y m a ğ ı ka b ul e tm ti r. Telefon : 22 52 50 NEŞRİYAT MÜDÜRÜ : Hikmet Feridun ES Telefon : 222919 MESUL MÜDÜR : Çetin EMEÇ Telefon : 27 44 02 İDAREHANE VE BASILDIĞI YER :

Tifdruk Matbaacılık Sanayii A. Ş. Basımevi, Divanyolu Türbedar sokak 22, İstanbul. Posta kutusu: İstanbul 59

SANTRAL : 27 95 10 (4 hat) Ankara Bürosu: İzmir Cad- ] desi 7/18, Yenişehir.

Telefon : 17 77 24 MUHASEBE VE ABONE :

Divanyolu, Klod Farer Cad. 5, İstanbul. Telefon : 27 95 10 j TELİF HAKLARI :

Neşrettiğimiz bütün yazı ve I resimlerin iktibas hakkı mahfuzdur. Gönderilen ya- 8 zı ve resimler basılsın ve- ! ya basılmasın iade edilmez. ABONE ŞARTLARI :

(Türkiye için) Yıllık (52 Sayı) 75 T. L. 6 Aylık ¿26 Sayı) 37.50 T. L. Yabancı memleketler için 110 T. Lirası karşılığı (âdi posta ile) Yıllık: 12 $ veya 4.8 £ 6 Aylık: 6 $ veya 2.4 £

Subscription Rates: One year $ 12 Six Months $ 6

to be paid through Centra) Bank of Turkey. Postage by i regular mail is included. Pos- | tage by air mail at extra

j

charge for individual countries,

j

İLÂN TARİFEMİZ:

s | Iç sayfalar (Siyah-beyaz) Tam sayfa ... 5000 Lira i 1/2 , ... 2500 » 1/4 . ... 1250 » Bir renk İki renk ilâvesiyle ilâvesiyle Arka kapak ... 6000 6500 Lira Tam sayfa ... 5500 6000 » 1/2 » 3000 3500 . 1/4 » 1500 1750 »

Çok renkli Arka kapak ... . 7500 Lira İç sayfalar ... 7000 » 1/2 sayfa ... 4000 » Not: Çıkacak ilânların oriji­ nalleri neşir tarihinden üç hafta evvel teslim edilmelidir.

Renkli ilânlarda orijinal renkler garanti edilmez.

-7 -7 İ

j, J

Papa Ettim: «flttıenagoras

ve Yardımcılarım; yalan, hile

ve siyaset oyuncularını, mu­

kaddes dinimizden, Allahın

huzurunda ayırırım !» dedi.

(2)

> ^ İMDİ o günler çok ötelerde kaldı. 46 yıl ev- velinin Papa Eftim'i, artık bir insana nasip

£_ j olan hayat merdiveninin son basamaklarını

çıkıyor: 82 yaşına girdi.

Bu memleketin toprağından çamuru karılmış; bu memleketin havasından, suyundan yaşama gücünü al­ mış Papa Eftim, genç kuşaklara belki yabancı gelir ama; yaş kertesi, ortadan daha ileride olanlar, kendi­ sini, çok inandığı Hıristiyanlığı kadar, Türklük şuuruna ermiş, bu uğurda cephe gerisinde büyük vatan hizmet­ leri görmüş bir er kişi sayarlar...

AKDAĞMADENİ'NDE BİR ÇOCUK DOĞUYOR...

Bugün Yozgat iline bağlı Akdağmadeni İlçesi, 1884 yılında orta halli bir kariye idi. Sekenesi ancak din inancına göre ayrılırdı. Bunun dışında Müslüman-Hı- ristiyan ayrımı yapılmazdı. Tümünün katıksız bir dost­ luğu, komşuluğu vardı.

işte Papa Eftim, bu bucağın İstanbulluoğlu mahal­ lesinde, bir Hıristiyan aileden dünyaya geldi. Babası ticaretle uğraşırdı. Bucakta onları «Karahisarlıoğlu» lâ- ğabıyla tanırlardı. Vaftizi yapıldıktan sonra, kendisine büyük babasının «Pavri» adı verildi. Büyüdükçe de ze­ kâsı ve ataklığı ile dikkati çekti. Bir süre sonra git­ meye başladığı rüştüye (ortaokul) de çalışkanlığına, hocası Şevki Efendi de destekçi oldu. Ama, geleceğin Papa Eftim'inin ideali, kendi inancı içinde iyi bir din

mmm

\

11

*

A.

M

_

T

Jfc

ı

 Y İN E BAŞLARKEN

Papa Eftim,

afaroz’u

bizzat yapmak için geçen pazar âyinine katıldı.

BABA - OĞUL

İ k i fotoğraftan üstteki, E ftim ’i,

büyük oğlu tıp doktoru ve Episkopos Turgut Ere-

nerol’la beraber gösteriyor. Altta, Atatürk’le olan

anılarını

anlattığı

sırada

Papa Eftim

ağlıyor.

BİZİM K AP IM IZ AÇIK!

— -

Papa Eftim, âyin sonunda eiimle kapısına geldi.

Manalı bir tebessümle

işaret ederek: <rGörüyorsunuz ki, bizim kapımız herkese, ardına kadar açıktır!s> dedi.

Yukarda halen

Bağımsız T ürk Ortodoksları kiliselerinin «üyelik kartı» nda bulunan A y -Y ıld ız lı

amblem

görülüyor.

adamı olarak kalmaktı. Nitekim, kişiliğindeki olağanüs­ tü bir hal sezinleyen tanıdık bucak halkının elbirliği

ile 1912' de diyakos (kilisede bir rütbe) luğa,

1918 de ilkin Keskin metropolit yardımcılığına, sonra da metropolitliğine atandı. Halen bağımsız Türk Orto- dokslarının Patriği'dir.

İLK İSYAN!

I. Dünya Savaşında yenilgeye uğramış Osmanlı impa­ ratorluğunun imzaladığı ağır barış şartları ile, Türki­ ye'nin paylaşılması bir oldu bitti haline getirilmişti. Bu kadarla da yetinilmediği için, vatan toprakları yer yer işgal edilmeye başlanmıştı. Fener Patrikhanesi, işte bu bitkin halimizden tam istifade sağlamak için, dün­ yaya yaygın bir propagandayı faaliyete geçirirken, di­ ğer taraftan da ajanlarını Anadolu'ya salmış, bu yet­ memiş gibi, Trabzon, Samsun çevrelerindeki bazı Türk Ortodokslarının zihinlerine ayrı bir hükümet kurma düşüncesini sokmak için şiddetli telkine girişmişti. Ana­ dolu Rumlarına sürekli olarak Yunanlı oldukları fikri aşılanıyor; gazete broşür ve İstanbul'dan gönderilmiş ajanlarla bu husus bilhassa belirtiliyordu. Kiliseler bile birer politika kürsüsü haline getiriliyordu.

Katıksız Türk Ortodoksu Papa Eftim, işin bu çok tehlikeli kertesinde ilk defa ayağa kalktı. Keskin'den dünya kamu oyuna ve dünya Hıristiyanlığına hitap eden şu meşhur bildirisini yayınladı:

«... Avrupa müdahalesi ve bilhassa, son zamanlarda­ ki Yunan saldırısı neticesinde Anadolu Müslümanları gibi, b:z Hıristiyanlar da müteessir ve mutazarrır olu­ yoruz. Buna hiç şüphe yoktur. Hiçbir Hıristiyan yok­ tur ki, şu umumî felâketin kendilerine ait kısmının yegâne müsebbibi İstanbul Patrikhanesi olduğunu bil­ mesin... Meselâ İstanbul Patrikhanesinin bize Türklü­ ğümüzü uuntturmak ve lisanımızı değiştirmek için al­ dığı bunca tedbirler hiç kâr etti mi?... Türk tâbiiyeti­ miz ve lisanımz olduğu gibi bakidir. Halis Türk ve Türk evlâtları olduğumuzu; âdet, kültür ve ahvalimizle ispat etmekteyiz... On asırdan beri Anadolu'da Türk hü­ kümetimiz kiliselerimize ve dinimize ne zaman ta­ arruz etti?... Böyle bir şey vaki midir?... Hâşa!... Ki­ liseler siyaset ocağı değildir. Allahın evidir. Din, şerre ve ihtilâfa alet değil, hayra ve iyiliğe, sulh ve selâ­

mete delâlettir. Fener Patrikhanesi, dinî ve ruhanî va­ zifesini ihmal ederek şanlı Türk milletinin, biz şanlı evlâtlarını desiseler ile Yunanlı yapmaya kalkışması ve Avrupa'ya böyle göstermesi, Türk milletinin aleyhine esastan âri şikâyetlerde bulunması, Allahın emrine ve hakikate muhaliftir...»

1 nisan 1918

PATRİKHANE ÖLÜ VEYA DİRİ PAPA EFTİM'İ İSTİYOR

Eftim anlatıyor:

«1918 yılı 12 nci ayının sonlarına doğru. Patrikhane küstahlığın son haddini buldu. Evvelâ bana, Türkiye-

nin. Yunanistan'a verilmekte olduğu, badema Türk

hükümetinden değil, Fener Patrikliğinden talimat al­ mam iktiza edeceği bildirildi. Bunu kesinlikle red­ dettim. Bunun üzerine, sanki kendi başına buyrukmuş gibi, devrin sadrazamına takrir verdirerek, benim tev­ kifim ile. Patrikhaneye teslimim istendi. Fakat Keskin Kaymakamı gerçek vatansever Avni Bey, gelen tevkif kararını yok etmesini bildi. Bu suretle beni, muhakkak bir felâketten kurtaran ilk vatandaşım oldu. Allah hâ­ tırasını takdis etsin!...

1 SAATTE HAZIRLANAN 40 YATAK

«Düşmanın öncü kuvvetleri Ankara yakınlarında idi. Her gün cepheden yüzlerce yaralı subay ve erat gelmek­ teydi. 4 yıllık savaş sonrası yoksulluk, Anadolu'nun dört yanında kol geziyordu. İşte böyle buhranlı bir gecenin yarısında idi. Bir göz yaşartıcı olayın hikâyesi başladı.

«Keskin'de idim. Metropolitlik makamını işgal edi­ yordum. Gecenin yarısında idi. Henüz yatmıştım. Ka­ pım acı acı vuruldu. Kapıyı açtım. Kandilin ışığında, Kaymakam Avni Bey, Şube Reisi ve Nokta Kumandanı karşı çıktılar. Kaymakam dedi ki: «Aman baba, An­ kara'dan acele bir tel aldık. Yarın cepheden 40 yaralı zâbit gelecek. Allahın günü çalmadık kapı kalmadı. Tek yatak bile bulamadık! Sen bir şeyler yapabilir mi­ sin?». Buyur ettim onları içeriye... Hele sizler şöyle oturun, çay, kahve getirsinler; için onları... «Aman baba, biz buraya keyfe gelmedik. Çay, kahve içecek sıra mı?... Vaziyet ciddidir!». Hele telâşlanmayın, oturakoyun. Siz bana bir saat mühlet verin, bir işim

(3)

Bağımsız Ortodoks kiliselerinde de bir meratip sil­

silesi vardır. Kilise âdabınca, diyakos. İncil okuma

iznini böyle merasimle alır. Ondan sonra okuyabilir.

var. Sonra da sizin işi görürüz. Fakata, makata kal­ madan, giyinip, fırladım dışarı. Bütün kilise adamla­ rını seferber ettim. Hıristiyan, İslâm tanık bütün evlere haber saldım. «Bir saat içinde birer yatak, birer yor­ gan askerlik şubesinde olacak. Evinde fazlası bulun­ mayan, altındaki döşeğini getirecek!» dedim. Eve dön­ düğüm zaman, konukları ayaklanmış buldum. Birlikte çıktık. Onların önüne düşüp, askerlik şubesine getir­ diğim zaman, şubenin büyük sofasına 40 yatak seril­ miş bulunuyordu. Tamam 1 saat içinde oldu bunlar. Ertesi gün 40 yaralı geldiği zaman, yatakları hazırdı. Sonradan bunu, Ata'ya anlatmış olacaklar. Kısa bir zaman geçince, bu defa kendisinden bir emir geldi: «Söyleyin babaya, Keskin'de 2000 yataklık bir hastane istiyorum; o yapar!». Gözünü sevdiğimin Mustafa Ke­ mal'i, O ister de, Keskin'de hangi Türk Hıristiyan veya İslâm vardı ki, bunu yapmasın!...»

NASIL AFAROZ ETTİ?

Papa Eftim'in hayatı, memleketini seven, bu toprak­ lara bağlı insanların hayatıdır. Bugün onlara bîr baş­ langıç aramaya kalkarsak, eski Bergamos - Bergama kı­ ratlıkları tarihine kadar çıkmamız lâzım gelir. Nasıl ki dünya tarihleri, 10 yıl süren Truva Savaşları ve onla­ rın kahramanlan Priamos, Telephos, Hiera, Hileros ve Aktaios ve nihayet; Elenler kıralı Philippos'a kahraman­ ca karşı çıkarak, bu uğurda can veren Attaios; hep Anadolu topraklarının yetiştirdiği çocuklarının destan­ laşmış hikâyeleridir. İşte, bugünkü bağımsız Türk Or- todokslartnın babaları, dedeleri hep bunlardı. Bunun içindir ki Papa Eftim, kendini Türk'ten ayrı saymı­ yor. Dini siyasete alet ettiğini ve «Megalo idea» cı ol­ duğunu söylediği Fener Patriği Athenagoras'ı, geçen pazar âyininde, aşağıdaki sözlerle afaroz ediyordu:

«Bugünkü âyinimizin şu anında, artık kemalin zir­ vesine erişmiş bir din hâdiminiz sıfatı ile hatırlatmak isterim ki, Fener Patrikhanesi, hâlâ sureti haktan gö­ rünmektedir. Hakikatte ise, ihaneti sabit bir vatan haininin hâtırasına sadık kalmaktadır. Sorarım onlara, 200 yıl evvelinin ihanet hâtırası Ortakapı niçin kapa­ lıdır? Böyle bir vatan ve millet haininin hâtırası bu kapı ile, bir kin ve intikam sembolü olarak muhafaza ediliyor!... Athenagcras ve yardımcılarını, bu yalan, hile ve siyaset dolapçılarını Allahın iradesiyle Isa Mesih'in hizmetkârı ben, Bağımsız Türk Ortodoksları Patriği Ef­ tim, mukaddes dinimizden ayırır, afaroz ederim...»

K ATED RAL İÇİ

Fotoğraf, bir zamanlar Anadoludaki 72 metropolitin müşterek ve resmi vekâletna­

mesiyle. Bağımsız Türk Ortodoksları Umum Temsilcisi olan Papa E ftim ’in, geçen pazar âyini idare ettiği

Galata Paııaiye Merkez Katedrali’nin içini göstermektedir. Afaroz olayı da âyinde

cereyan

etmiştir.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Küresel küme merkezleri böylesine s›k›fl›k olunca da ikili y›ld›z sistemleri çok daha s›k olufluyor ve ikili sistemlerdeki atarcalar da efl y›ld›z

Öte yandan University College London’dan Sophie Scott, beyin sinyali verilerinin anlamlı bir biçimde konuşmaya dönüştürülmesinin henüz çok uzak bir hedef

— Ev muhterem Efendiler haberinim olsun ki, bu zatı şerif bizi kendilerine evlâd ©dînd’ , bizde onu kendimize manevî bi- peder ittihaz evle dik-dive

Ancak şid- detli sepsis ve septik şok olan hastalarda YBÜ’ye yatışında taburculuğa kadar olan zamanda yüksek pozitif sıvı dengesi mortalite riskini

The legal regulations adopted by the Member States on the protection of personal data, the privacy, but also the interests of legal entities in the field of

yabancı sermayeyle müştereken otel Yaşlanmış olmasına rağmen güzelliğinden pek fazla kaybetmemiş bu- ler açan Conrad Hilton, İstanbul da yaptırdığı ve

Eski Boğaziçi'nin yalıları güya hendesi bir he­ sap neticesi değil de bir kalbin temayülleri, bir heve­ sin alakaları, bir vücudun hastalıkları, bir ömrün te­ sadüfleri

“ Düşünebiliyor musu­ nuz; bu koyu renk tahtanın bile kullanılmadığı, pastel renk boyalı m obilyalarla sade döşenmiş ’yalıya, saksı saksı palmiyeler,