portre
M
H ü rriy e y ^ ^ ^
CUM ARTESİ, 27 Kasım 1999
5
Yaşadığımız iki büyük deprem birçok insanı ardında yaşam öykülerini bırakarak aldı götürdü
Orkestra şefinin son
G ölcük ve D üzce
depremlerinde resmi
rakamlara göre
yaklaşık 18 bin insan
öldü. Bu rakamın
arkasında birçok hayat
ve tek tek birçok insan
vardı. İşte onlardan
birinin Ertuğrul
Çayıroğlu'nun öyküsü.
Orkestra şefi, besteci,
aranjör, söz yazarı,
konservatuvarda
öğretim üyesi. Gölcük
Donanma Komutanlığı
Orduevi'nde can
veren çok sayıdaki
asker ve sivilden, 17
Ağustos saat
03.02 de,
kaybettiklerimizden
biri. 16 Ağustos'ta
Donanm a'da
düzenlenen D evir
Teslim Töreni'ndeki
orkestrada görevliydi.
Tören bittiğinde
O rduevi'nin B
Bölümü'nün üçüncü
katındaki odasına
çekildi. Ertesi sabah
erkenden yola
çıkacak, İstanbul'a
gelecekti...
~ * v .
Tanju Okan, Dario Moreno, Ayla Dikmen, Berkant, Ajda Pekkan, Salim Dündar, Rüya Ersavcı, Zaliha, Selçuk Ural birlikte çalıştığı sanatçılardan bazıları.
Çayıroğlu, felaketten 17 saat sonra Gölcük'e ulaşabildi. Yıkıntılara koştu. Günlerce sürecek o sonsuz bekleyiş başladı. Bu sırada Donanma Orkestrasının baş solisti, Ertuğrul Çayıroğlu'nun 21 yıllık sanat arkadaşı Portekiz asıllı Adela Özcan ve tubacı Astsubay Nejdet Berke de o depremde hayatını
kaybedenler arasında olduğunu öğrendi. O gece Donanma Komutanlığı Karargah ve Destek Kıtaları Komutanlığı binasmda Meral Çayıroğlu, tarifi olmayan
acılar içinde üç gece dört gün bekledi, bekledi. Cuma akşamı, demir ve beton yığınlarının altından eşini çıkardılar. Sonra mikrofonunu, papyonunu bulup getirdiler. Meral Çayıroğlu, bu iki yadigân da yüzlerce bestesi, düzenlemesi, onlarca ödülünün arasında sonsuza dek saklayacak.
Ertuğrul Çayıroğlu, TRT2'de yayınlanan çok sayıda programda müzik prodüktörlüğü, TRT Radyosu'nda Eğlence Programı Orkestrası Şefliği, İTÜ Pop Orkestrası Şefliği yaptı. 1983'ten ölümüne dek, İTÜ Devlet Konservatuvarı'nda öğretim üyesiydi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığının isteği üzerine, 1994'ten bugüne, geçici görevle Donanma Komutanlığı Hafif Müzik Orkestrası Şef Öğretmenliği yaptı. O kadar başarılı oldu ki Donanma, ona "Fahri Albay" rütbesi verdi. Eşinin nasıl bir sanatçı olduğunu özetliyor Meral Çayıroğlu. "Her ders, her program öncesi çok mutlu olurdu. Her seferinde çocuk gibi başlar,
İki oğul, babalarının izinde. Merttuğ, babasının annesi için bestelediği, bir dönemin ünlü şarkısı
"Küçüğüm"ü yeniden düzenleyecek.
sıfırdan başlardı. Her orkestra kuruluşunda da sanatçı heyecamnı hissederdim."
B eN OLMADIĞIMDA
Ertuğrul Çayıroğlu, babası Ankara Devlet konservatuvarı Müdürü Şerafettin Çayıroğlu’ndan keman ve piyano, konservatuvarda da çello öğrendi. İlerki yıllarda saksofon ve fagotu da öğrendi. Geride bıraktığı iki oğlu Merttuğ ve Cantuğ'a da müzik yeteneğini, sanatçı kişiliğini aktardı. Cantuğ'un defterine bir yıl önce yazmış, artık vasiyeti: "Önce sevmeyi, sevilmeyi; saygı duymayı, sayılmayı. Çalışmak ve başarmanm keyfini çıkarmayı; en önemlisi dürüst olmayı. Ben olduğum sürece benden,
olmadığımda ise bu satırlardan devamlı hatırlamanı istiyorum." Büyük oğlu Merttuğ, üniversitede mühendislik öğrencisi. Beş yaşından itibaren konservatuvarm piyano bölümüne de devam etmiş. Milliyet Gazetesi'nin düzenlediği Türkiye
Liselerarası Müzik Yanşması'nda iki yıl üst üste birinciliği var. Bu yıl da beste dalmda Türkiye birincisi oldu.
Çayıroğlu'nun son orkestrası, "Fiesta" ydı. Merttuğ da babasının orkestrasında ikinci klavyeyi çalıyordu. Fiesta elemanlarından 13'ü de konservatuvarda öğretim görevlisi. Meral Çayıroğlu, orkestra arkadaşlarının, "Babamız gitti" dediklerini, Merttuğ'a orkestralım başına geçmesini önerdiklerini, Fiesta'yı yaşatma karannda olduklarım anlatıyor. "Babasının yolunda eminim çok iyi şeyler yapacak. Maddi ve manevi her türlü desteği vereceğim." Küçük Cantuğ da bateri öğreniyor. İki oğul, babanın bürosunda müzik çalışmalarına başlayacaklar.
Başa, 16 Ağustos’a dönebilmek, miladı tersine çevirmek mümkün olsaydı? Meral Çayıroğlu, depremin unufak ettiği hayatlarının mateminde. Metanetle sevgili eşi Ertuğrul
Çayıroğlu'nun müzik hayatım anlatmayı tercih ediyor. 21 yıllık evliliği boyunca yaptığı gibi yine geri planda kalmayı tercih ediyor. İstiyor ki depremle birlikte sanatımızın da kaybı bilinsin. İstiyor ki sevgili eşi sanahyİa hep yaşasın. Yarım kalmasaydı eğer hayatlan, yaşlılık günlerinde bir Akdeniz kasabasında dingin günler yaşayacaklardı. Gurme olarak nitelendirdiği eşinin en güzel yemeklerinin ve müziklerinin yer aldığı bir hayatın artık olamayacağım iyi biliyor. Ama eşinin hep yaşayacağım da.
Gülden AYDIN
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi